Ulusların Bilim ve Teknolojideki Yetenekleri Üzerine



Benzer belgeler
Yavuz Bayülken Tarafından Hazırlanıp Sunulan Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi İşletmeleri Başlıklı Rapor Üzerine Görüşler

KAPİTALİZMİN İPİNİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Mİ ÇEKECEK?

İSO YÖNETİM KURULU BAŞKANI ERDAL BAHÇIVAN IN KONUŞMASI

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkiye de Bilim ve Teknoloji Politikası Tasarımı için Araştırma İhtiyacı

REKABET KURUMU, ÖZERKLİK VE İŞLEVSELLİK

Sanayi Devriminin Toplumsal Etkileri

3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri,

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI

MARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI

Ulusal politika olması şart (*)

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ

Eskişehir Sanayi Geliştirme Merkezi SANGEM 19 Ağustos 2009

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN İŞ DÜNYASI BAKIŞ AÇISIYLA TÜRKİYE DE YOLSUZLUK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI

Yazılım Ekonomisi ve Özgür Yazılım. Bora Güngören 26 Ağustos 2006

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI CANSEN BAŞARAN-SYMES IN "SAĞLIĞA YENİLİKÇİ BİR BAKIŞ AÇISI: MOBİL SAĞLIK RAPORU TANITIM TOPLANTISI AÇILIŞ KONUŞMASI

Nasıl Bir Deniz Feneriyiz?

Değişim ve Yönetim. Prof. Dr. M. HAMİL NAZİK Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi

DEVLET BAKANI VE BAŞMÜZAKERECİ BABACAN: TÜRKİYE, İŞ YAPMAK, HİZMET ÜRETMEK, ÜRÜN ÜRETMEK, PARA KAZ

Bilgi Toplumunda Sürekli Eğitim ve Yenilikçi Eğitimci Eğitimi

2. Gün: Stratejik Planlamanın Temel Kavramları

ENERJİ DÖNÜŞÜMÜ ENERJİ TÜKETİMİ

Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi

ELEKTRONİK TİCARET KISA ÖZET KOLAYAOF

Teknoloji Geliştirme Alanında Üniversite Sanayi Ortak Çalışmalarında Deneyimler Dr.- Ing. Yalçın Tanes Ak-Kim Ar-Ge Direktörü

ULUSLARARASI ÖRGÜTLER

Türkiye nin Bilim ve Teknoloji Politikası

MECLİS TOPLANTISI. Ender YORGANCILAR Yönetim Kurulu Başkanı

1- Ziraat, 100 milyon Euro kaynak sağlayacak - Dünya

Türkler Kendi işinin patronu olmak istiyor!

Üniversite-Sanayi İşbirliğini Doğuran Nedenler Aykut Göker

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ

AKARYAKITTA SERBEST FİYAT UYGULAMASI

Araştırma Notu 14/165

Erkan ERDİL Bilim ve Teknoloji Politikaları Araştırma Merkezi ODTÜ-TEKPOL

Türkiye, Avrupa nın en girişimci ülkesi

URAP BİLİM VE TEKNOLOJİ RAPORU 12 ARALIK 2012

DR. Caner Ekizceleroğlu

(09-11 Mayıs 2016, Ankara) Kıymetli İslam İşbirliği Teşkilatı Üye Ülkeleri Temsilcileri, Değerli Katılımcılar,

Yaprak Özer İndeks İçerik İletişim Danışmanlık CEO. Öncelikleriniz iletişim stratejinizi de değiştirir

Orta Vadeli Program : Bir AKP Masalı Ekim 2012

Duygusal ve sosyal becerilere sahip Genç profesyoneller

Türkiye birden fazla yerli araç üretecek kabiliyette

Kur artışının ekonomiye olumlu ve olumsuz etkileri var

Türkiye, bu oranla araştırmaya katılan 24 ülke arasında 5. sırada yer alıyor.

SWOT Analizi. Umut Al BBY 401, 31 Aralık 2013

KONYA ÜNİVERSİTESİ. Necmettin Erbakan Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü

STANDART VE STANDARDİZASYON

Suç ekonomisi ile kayıt dışı ekonominin örtüştüğünü ifade eden Sayın Şimşek, bu konuyla mücadelede son derece kararlı olduklarını vurguladı.

Sanayi Toplumundan Bilgi Toplumuna Geçiş Sürecinde Temel Dinamikler

MÜSİAD 2 EXPO BY QATAR DOHA Exhibition and Convention Center. Değerli Yönetim Kurulu Üyelerim, Sektör Kurulu Başkanlarım,

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Kasım 2013, No: 77

Bakan Güler, "Türkiye rüzgar enerjisinde AB ülkeleri arasında 1'inci, olacak" dedi

Serbest ticaret satrancı

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

Prof. Dr. Turan GÜVEN

Marmara Üniversitesi Finans Sektöründe Yabancı Sermaye Sempozyumu

ABD - AB SERBEST TİCARET ANLAŞMASI Ve TÜRKİYE ÜZERİNE ETKİLERİ

İktisat Tarihi II. 26 Mayıs 2017

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ


EĞİTİMİN TOPLUMSAL KURUM VE SÜREÇLERLE İLİŞKİSİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ

ALMANYA VE FRANSA NIN NÜKLEER KARARININ ARDINDAN

Piyasalardaki Dalgalanma Otomotiv Sektörüne Nasıl Yansıyor?

20. IBF KONGRESİ Açılışı. 10 Kasım Perşembe, İstanbul. Katar Ekonomi ve Ticaret Bakanı Sn. Sheikh Ahmed bin Jassim Al Thani

Sağlık Sektörünün Olmazsa Olmazı: Tıbbi Malzeme Alt Sektörü

TARIM ÜRÜNLERİ TİCARETİNİN ULUSLARARASI BOYUTU

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

Altın Ayarlı İslâmi Finans

Sizleri şahsım ve TOBB adına saygıyla selamlıyorum. Biliyorsunuz başkasına gönderilen selam kişinin üzerine emanettir.

Türkiye deki yenilikçi okulları belirlemek, buluşturmak ve desteklemek için yeni bir program...

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

Araştırma Notu 13/156

İSLAMİ BANKALAR VE FİNANS KURUMLARI GENEL KONSEYİ (CIBAFI) GLOBAL FORUM 2018

ULUSLARARASI RAPORLAR, TÜRKİYE EKONOMİSİNİN GELECEĞİNİ PARLAK GÖRÜYOR

Necla Akgökçe den bilgi aldık. - İlk olarak ülkede kadınların iş gücüne katılım ve istihdam konusuyla başlayalım isterseniz

SAYIN BAKANIM SAYIN BAŞKAN OTOMOTİV SANAYİİ DERNEĞİ NİN SAYGIDEĞER TEMSİLCİLERİ DEĞERLİ MİSAFİRLER VE KIYMETLİ BASIN MENSUPLARI

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI CANSEN BAŞARAN-SYMES IN " 12. TEKNOLOJİ ÖDÜLLERİ ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI

Tedarik Zinciri Yönetimi

İŞ HUKUKU ÖĞR.GÖR.İDİL YILDIRIM ARI

CAM SANAYİİ. Hazırlayan Birsen YILMAZ T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi

Çalışma hayatında barış egemen olmalı

Türkiye İstişare Toplantısı. Hayvancılıkta Kalkınma MÜSİAD Kasım 2017

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

Tom Lloyd. Luke Pearson

Endüstri 4.0 ın KOBİ lere etkisi

Çarşamba İzmir Gündemi

KOLEJLI İŞ ADAMLARI DERNEĞI, İSTANBUL TOPLANTILARI DEVAM EDİYOR

İktisat Anabilim Dalı- Tezsiz Yüksek Lisans (Uzaktan Eğitim) Programı Ders İçerikleri

Enerji Yatırımları ve Belirsizliklerin Önemi

«Küresel Pazarlarda Başarılı Olmanın Yolları» PROF. DR. SERDAR PİRTİNİ. 10 Eylül 2015 TIM -Dış Ticaret Kompleksi / Yenibosna

TARIM VE KALKINMA. Doç.Dr.Tufan BAL. Not: Bu sununun hazırlanmasında, Prof.Dr. Murat Ali DULUPÇU nun ders notlarından faydalanılmıştır.

JAPON EKONOMİSİNİN ANA BAŞLIKLAR İTİBARİYLE ANALİZİ

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 74

Mesleki Sorumluluk ve Etik-Ders 5 Çalışma ve Meslek Ahlakı

Kamu kesiminde performans yönetiminin olumlu ve olumsuz yanları - Akademik araştırmadan sonuçlar

Pazarlamada Kullanılan Farklı Yaklaşımlar, Teoriler ve Analiz Teknikleri

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

Transkript:

Ulusların Bilim ve Teknolojideki Yetenekleri Üzerine Söyleşi Işık KANSU - Aykut GÖKER Cumhuriyet, 28 Aralık 1998 (I. KANSU) Teknoloji ya da iletişim çağından ne anlamalıyız? (A. GÖKER) Tanık olduğumuz çağı Enformasyon Toplumuna geçiş çağı olarak adlandırmak belki daha doğru. Çağın karakteristik özelliği, enformasyon teknolojisinden hemen hemen hayatın her alanında yararlanır hale gelinmesi ve bunun getirdiği değişimlerdir. Mikroelektronik, bilgisayar ve telekomünikasyon teknolojilerindeki olağanüstü gelişmelere dayalı olarak enformasyon teknolojisi önemli gelişmeler kaydetti. İngiliz Sanayi Devrimi nde buhar teknolojisi hangi rolü oynadıysa o rolü oynar hale geldi; bütün ekonomik etkinlik alanlarını değişime uğratan bir teknoloji niteliğini kazandı. Daha da önemlisi, bu teknolojinin iş sürecinde -üretim yöntem ve sistemlerinde- meydana getirdiği değişimdir. Düne kadar dünya kapitalist sisteminde egemen üretim normu, örneğin bir otomobil fabrikasında, belli bir otomobil tipini, çok büyük sayılarda ve mümkün olduğu kadar uzun bir süre, model değişikliğine gitmeksizin üretmeyi ideal üretim normu sayan Fordist iş süreciydi. Enformasyon teknolojisindeki gelişmeyle birlikte Fordist iş sürecinin normlarında köklü değişiklikler olmaya başladı. Artık, günümüz enformasyon teknolojisinin verdiği imkanlarla geliştirilen esnek üretim - esnek otomasyon teknolojilerine dayalı yeni bir iş süreci normundan söz ediliyor. Esnek üretimde, aynı seri üretim bandında, aynı gün içinde, farklı modellerde ve farklı miktarlarda mal üretebiliyorsunuz; kısacası, pazar talebindeki değişime ayak uyduran, ya da pazarın tıkandığı noktada yeni talep yaratma imkanını veren, esnek bir üretim yöntemi izleyebiliyorsunuz ve bunu da ileri bir otomasyon düzeyinde -işgücünü ikame ederek- yapabiliyorsunuz. Aynı teknolojiler size çok daha üstün kalitede ve işletme kayıplarını en aza indirerek üretim yapabilme imkanını da getiriyor. (I. KANSU) Teknoloji, üretimde bu denli önem kazandığına göre, çağı yakalamada teknolojik üstünlük önemli bir koz haline mi geliyor? (A. GÖKER) Tabii, teknolojide kim üstünse, teknolojideki değişimin getirdiği yeni çağa da o damgasını basacak. Bugünün ileri sanayi toplumları, bilim ve teknolojideki üstünlükleriyle, öyle gözüküyor ki, yarının da egemenleri olacaklar. (I. KANSU) Enformasyon çağına geçişte, küreselleşme bunun neresinde? (A. GÖKER) Bugün enformasyon teknolojisi dünyanın hangi ülkelerinde yeşermiş olursa olsun, bir dünya teknolojisi haline geldi. Bu teknolojinin üretcisi, örneğin, AYK.Cumhuriyet 1

Türkiye değil. Ama, bu teknolojinin biz de etki alanındayız, biz de kullanıyoruz. Bırakın işyerlerini, evlerimize bilgisayar, çocuklarımıza cep telefonu almaya başladık. Üretim makinaları bilgisayar denetimli makinalar haline geldi, tıpkı evlerimizdeki çamaşır makinaları gibi. Bilgisayar destekli tasarım, üretim, yönetim, bugün, bizim sanayicimizin de kullandığı teknikler. Bizim sanayimiz de bilgisayarlaşıyor. Bütün bunların altında günümüz enformasyon teknolojisi yatıyor. Enformasyon teknolojisinin küresel bir boyut kazanması, bu teknolojiye hangi ülkeler egemense o ülkelere küresel ölçekte egemenlik de kazandırıyor. Teknolojiyi üreten, marifeti yalnızca o teknolojiyi kullanmaktan ibaret olana hükmedecek bir konum kazanıyor. (I. KANSU) O halde, bu teknolojiyi üretmeyen, geliştirme yeteneğine sahip olmayan ülkeler, örneğin Türkiye ne olacak? (A. GÖKER) Açık kalplilikle söylemek gerekirse, eğer bu ülkeler, enformasyon teknolojisine ve genel olarak bilim ve teknolojiye egemen olamazlarsa, kullandıkları teknolojiyi geliştirebilcek-yeniden üretebilecek bir düzeye erişemezlerse, nasıl bugün, pek çok ekonomik etkinlik alanında tabi ülkeler durumunda iseler, yarının enformasyon toplumunda da öyle olacaklar. Bu, şu mu demek? Madem ki, belirleyici olan, bilim ve teknolojideki egemenlik; o zaman, bu yeteneğe sahip olmayan ülkeler için yapacak pek fazla bir şey kalmıyor. Yapabilecekleri tek şey, paylarına uluslararası iş bölümünde ne düşüyorsa onu yapmak. Olsa olsa teknolojide taşeronluk Hayır, söylenenlerden çıkarılabilecek tek sonuç bu değil. (I. KANSU) Neden? (A. GÖKER) Şunun için: Şu anda verili koşulumuz, Türkiye nin de içinde yer aldığı, Kapilalist Ekonomi Sistemi ya da pazar ekonomilerinin oluşturduğu Sistem. Bu Sistem in kendi tarihsel gelişimine baktığımızda, bütün ülkelerin hep aynı noktadan işe başlamadıklarını görüyoruz. Kapitalizmin tarihi, arkadan gelenlerin önde gidenlere yetişmesinin de tarihi. Örneğin, modern sanayi çağını doğuran İngiliz Sanayi Devrimi, Büyük Britanya İmparatorluğu na teknolojide büyük bir güç kazandırdı. Bu güç, bu Sanayi İmparatorluğu nun, bütün bir dünya ticaretine egemen olmasında çok büyük bir rol oynadı. Sonra bakıyoruz, Sistem içinde başka ülkeler, B. Britanya İmparatorluğu na teknolojide yetişiyor ve hatta onu geçiyorlar. On dokuzuncu yüzyılın sonlarından itibaren, önce Almanya ve ABD, sonra pek çok Avrupa ülkesi bunu başardı. Bu tarihsel süreç kapandı mı? Hayır, II. Dünya Savaşı sonrasında Japonya örneği var. Güney Kore de, teknolojiye sonradan yetişebilen tipik bir ülke örneği. Tabii, bu noktada hemen, G. Kore teknolojiye yetişti de ne oldu; içine düştüğü krize ne demeli, diye sorulabilir. Önce şu tespitleri yapalım: Teknolojiye yetişmek teknolojiye egemen beyin yetiştirmek demek, bu bir. Pazar ekonomilerinin, Sistem e özgü kriz sorunu, sadece Uzak Doğu ülkelerine ya da günümüze özgü bir şey değil. Eğer bu, Sistem in son krizi değilse, öncekiler gibi, şu ya da bu biçimde aşılacak, bu da iki. Beyinsel birikim, Sistem in kendi AYK.Cumhuriyet 2

terminolojisiyle söylersek, zihinsel sermaye ; kapitalist ekonomide sabit sermayeden çok daha önemli ve belirleyici. Evet, G. Kore krizde. Ama zihinsel sermaye sini kaybetmeyecek; yarın, teknolojiye yetişmiş olmanın avantajını kullanacak ve yoluna devam edebilecek. Meseleye bu tarihsel akış içinde bakılırsa, arkadan yetişmenin bundan böyle mümkün olmayacağı sonucuna varılamaz. Yetişmek elbette zor, giderek de zorlaşıyor, bu doğru. Ama, imkansız değil. Elbette bunun bir şartı var: Ülkenin o iradeyi göstermesi gerek. Hiçbir ülke, kendi çıkarları gerektirmediği sürece, bir başka ülkenin ilerlemesine yardım etmez. Aksine, önde giden ülke, arkadan geleni engelleyebilmek için elinden geleni ardına koymaz. Oyunun kuralları böyle. Uluslararası yarışta pazar ekonomilerinin etiği böyle çalışıyor. Türkiye veya benzeri ülkeler, yetişme yönünde ulusal iradelerini ortaya koyarlarsa, hala şansları var. Evet, küreselleşme den söz ediliyor; ama, dikkat edilirse, bu süreç, güçlü ülkelerin ulusal motifleriyle örülüyor. Ulusal motif ya da ulusal sınırlar ortadan kalkmadı. Tam tersine, 10 yıl önceye nazaran siyasi sınırlar biraz daha kalın çizgilerle çizilmeye, hatta yepyeni siyasi sınırlar ortaya çıkmaya başladı. (I. KANSU) Oysa Küreselleşme oldu, bütün sınırlar kalkacak deniyordu (A. GÖKER) Bugün görülen gerçek şu: Güçlüler, küreselleşme ye ulusal motifleriyle yaklaşıyorlar. (I. KANSU) Ulusallık bir yana itildi mi, teknolojik bağımlılık da söz konusu oluyor galiba... (A. GÖKER) Enformasyon teknolojisinin dünya teknolojisi haline gelmesinde (uluslararasılaşmasında) itiraz edilecek bir yan yok; nimetleri varsa bundan herkes yararlansın. Ama, sizin dışınızda üretilip geliştirilen bu teknoloji dünyadaki boy sıralamasını belirliyorsa, ulusal motif, benim de bu üretimde payım olmalı ki, dünya nimetlerinin paylaşımında benim de söz hakkım olsun demeyi gerektirir. İnsanlığın ortak mirasına, bilime, teknolojiye, sanata, felsefeye hangi uluslar daha çok katkıda bulunmuşlarsa ya da bulunur hale gelmişlerse, boy sıralaması ona göre yapılıyor. Kim bilim ve teknolojiye daha çok katkı yapmışsa, sanayide, dolayısıyla da ekonomide o güçlü. Buradaki boy sıralamasında öne doğru ilerlemek isteniyorsa, ulusal motiften hareket edilmeli. Ama, ulusal motif, salt kahramanlık edebiyatıyla örülebilecek bir şey değil. Ulusallığın bilime, teknolojiye, sanata, felsefeye daha fazla katkıda bulunma noktasında tanımlanması gerek. Ulusalcılık buralarda iddialı olmaya soyunmak demek. (I. KANSU) Ulusal teknolojiyi üretebilmenin koşulları Türkiye de anlaşıldığı biçimiyle serbest piyasa da oluşabilir mi? Yoksa, kamusal planlama, strateji ve yönlendirme gerekmez mi? AYK.Cumhuriyet 3

(A. GÖKER) Serbest piyasa, en azından bugün ve en azından ileri sanayi ülkeleriyle yeni sanayileşen ülkelerde, her şeyin serbest bırakıldığı piyasa anlamına gelmiyor. Özellikle bilim ve teknoloji ile ilgili faaliyet alanlarında pazarın tökezlemesi söz konusu. Bu alanlarda pazar güçleri, her şeyi çözemiyor; bilim ve teknolojinin ülkenin ihtiyaç duyduğu hızda geliştirilmesine yanıt veremiyor. Bu nedenle, ticaretin serbestleştirilmesini dünyada en çok savunan ABD de bile, bilim ve teknolojide, özellikle de bu alanda, devletin düzenleyici rolü -müdahalesi- söz konusudur. ABD nin bilim ve teknoloji alanında izlediği ulusal bir politikası var. Bu politika gereği, Federal Hükümet, araştırmayı özendirici tedbirler alır; kamu fonlarını kullanarak bu faaliyeti yönlendirir. ABD de bugün kamu kesiminde 700 ün üzerinde araştırma laboratuvarı var. Bunların yıllık bütçesi 20 milyar dolar dolayında. Örneğin, özel sektör belirli alanlarda araştırma yapmaya yönlendirilmek mi isteniyor, bu laboratuvarlara tahsis edilen kamu fonlarının bir kısmı, özel sektör sanayi kuruluşları ile birlikte ortak araştırma merkezleri kurmaya ayrılıyor. Ulusal çıkarlar söz konusu olduğunda çözüm yalnızca pazar güçlerine bırakılmıyor; devlet rol üstleniyor, kural koyuyor. Türkiye de ise oyun, genellikle kural koymadan, zora girmeden oynanmak isteniyor. Bilim ve teknoloji açısından Türkiye çok iyi bir noktada değil. Yurtiçi gayri safi milli hasıladan araştırma-geliştirmeye ayrılan pay çok küçük. Yüzde 0.5. Oysa, dünyanın bütün sanayi ülkelerinde bu oran yüzde 1 ile 3 arasında değişiyor. Kaldı ki, bizim yurtiçi gayri safi milli hasılamız zaten düşük. Türkiye nin, araştırma-geliştirmeye ayırdığı pay, yüzde olarak, gelişmiş ülkelerden daha fazla olmalı ki, aradaki açık kapanabilsin. Yine de, karamsarlığa düşmemek gerek. Türkiye en azından belli bir beyin gücü potansiyeline sahip. Bilim insanları, yetişmiş mühendisleri, belli bir sanayi deneyimi var. Sıfır noktasında değil. Ama, ancak, isabetli bir ulusal bilim ve teknoloji politikasıyla, kamu fonlarının akıllıca kullanılmasıyla, bu politikanın siyasi iktidarlarca benimsenip kararlı bir biçimde sürdürülmesiyle Türkiye nin de bilim ve teknoloji üretiminde atılım yapması mümkün. (I. KANSU) Özel sektörün konuya bakışı ne yönde? (A. GÖKER) Azınlıkta da olsa, bazı sanayi kuruluşlarımız araştırma-geliştirme yapmaya başladı. Ama sorun, yalnızca sanayinin kendi iradesi ile çözülebilecek noktada değil. Eğer ülkenin geleceği, bilim ve teknolojide ilerlemesine bağlıysa; böyle görülüyorsa, siyasi anlamda da iradenin bu yönde ortaya konması gerekir. Eğer siyasi partilerin, bilim ve teknoloji alanında herhangi bir ulusal politika tasarımları yoksa, oluşturacakları hükümetlerin de sürekliliği olacak ulusal bir politika formüle etmeleri ve bu politikayı kararlılıkla hayata geçirmeleri mümkün değil. Bilim ve Teknoloji politikanız yoksa, teknolojide yetenek kazanmayı öngörmüyorsanız, ülke olarak sanayide iddia sahibi olmanız imkansız. Bilim ve teknoloji politikası konusu, Türkiye de, özellikle 1990 dan sonra daha sıcak bir biçimde gündeme geldi. TÜBİTAK ın, onunla birlikte belli bazı kurumların, örneğin TTGV nin ve sınırlı da olsa belli sanayi kesimlerinin, bu tür politikaların yaşamsallığının altını çizmesiyle, AYK.Cumhuriyet 4

Türkiye de bir ulusal bilim ve teknoloji politikası tasarımı ortaya kondu. Var böyle bir politika. Ancak, dışarıdan bakan gözün bu tür bir politika yokmuş izlenimi almasının nedeni, henüz, siyasi iktidarların buna yeterince sahip çıkmamalarından kaynaklanıyor. Konu ile ilgili toplum katmanlarının çabasıyla bu sağlanabilirse, sanıyorum, Türkiye bilim ve teknolojide yetkinlik kazanmaya, sanayide de daha iddialı olmaya başlayacak. (I. KANSU) Bu politika geliştirilemezse sonuç ne olur? (A. GÖKER) Tipik bir örnek vereyim: Türkiye deki sanayi genellikle Avrupa lisansları ile çalışır. Beğenerek satın aldığımız pek çok mal bu lisanslarla üretilir. Hatta bazı firmalarımız, bu ürünleri Avrupa ya da ihraç etmeyi başarıyorlar. Ama, bu lisansları verenler, Avrupa piyasasına giren Türk firmalarının artık kendi pazarlarını tehdit eder hale geldiğini görünce bir daha lisans vermeme yoluna gidebiliyorlar. Eğer ürettiğiniz ürünü, teknolojik açıdan, Avrupa ile yarışacak düzeyde, kendiniz geliştiremiyorsanız, o zaman değil Avrupa, iç piyasayı bile kaybedersiniz. Türkiye deki bazı sanayi firmaları bu çarpıcı deneyimi yaşadı. Bu durumdaki firmaların sahipleri/yerli ortakları yol ayrımındadır: Ya firmaları da araştırmageliştirme çalışmalarına başlayacaktır ya da çoğunluk hisselerini yabancılara satacaklardır. Bu firma sahiplerinin/ortaklarının bileceği iş, deyip geçemeyiz. Bu noktayı aşamamanın ileride bütün ulusça ödenecek bedeli vardır. Onun içindir ki, bu noktaya gelmemenin ulusal politikasını -Ulusal Bilim ve Teknoloji Politikasını- bir an önce hayata geçirmek zorundayız. (I. KANSU) 8 yıllık zorunlu eğitime geçilmesinin teknoloji ve bilim üretmek açısından önemi nedir? (A. GÖKER)- Bilim ve teknoloji ile barışık toplumu yaratmak ilk basamaktaki eğitimden başlar. Bilim ve teknolojide eğer yetenek kazanmak istiyorsak, önce genç beyinlerin, bilim ve teknolojinin gerektirdiği özgürce düşünme, sorgulama alışkanlığına, kültürüne sahip olmaları gerekiyor. 8 yıl yeterli mi? Değil, ama hiç olmazsa böylesi bir süreci başlatmanın önemli bir adımı. AYK.Cumhuriyet 5