ADANA İLİNDE'TAŞIT KAYNAKLI GÜRÜLTÜ KİRLİLİĞİNİN ÇEVRESEL ETKİLERİNİN ARAŞTIRILMASI Kadir AYDIN* Abdulkadir YAŞAR * Bu çalışmada, Adana Hinin değişik yerleşim bölgelerinde günün çeşitli saatlerinde en yüksek ve en dûşökgûrûltü düzeyieritraffltyoğunluğuna, kompozisyonuna, araçtann hız ve yüklenmelerine, üzerinde seyrettikleri yolun özelliklerine ve hava kosullanna bağlı olarak ölçülmüş okıp, ölçülen değerlerin Güriffîjı Kontrol YönetmeliğTndaki sınırdeğerlerle karşılaştınlması yapılmıştır. Elde edilen sonuçlardan kentin ölçüm yapılan belirli bölümlerinde trafik kaynaklı ciddi bir gürültü kirliliği sorununun bulunduğu ve trafik yoğunluğu ile orantılı olarak değişen alt ve üst gürültü kirliliği sınır değerlerini yakalamak için alınması gerekli önlemler belirtmiştir. Anahtar sözcükler: Gürültü kirliliği, gürültü seviyesi ölçümü, Adana 18 trafik gürültüsü değerleri In this study, lowest and highest noise levels relatedto &te traffic density, composition, speed and load, road characteristics and v/eather conditions are measured at the different regions of Adana province within different timesof the dayandcomparedto (he limu levels in ffte Turkish Noise ControlRegulations. The measurement results state thai ftera is a serious noise pobuthm problem due to traffic and me precautions are described to remain under the noise pollution limit levels which are proportional to the traffic density. Keywords: Noise pollution, noise level measurement, ihelsvefof traffic noise in Adana * Dp CteÇykumva Qniversitest: Aföft Mim. Irak. Makina -*: ^ènà'wsëk -MöhentBsi, Adam Sanayi vettcaretll MQdmSgQ Y GIRIŞ eni teknolojilerin gelişimi, insanoğlunun yaşamında yeni değişikliklere neden olmuştur. Özellikle son iki asır içinde sanayileşme ile birlikte insanların yaşam şekli, 19. yüzyıldan önceki dönemlerde yaşayanlarla hayal edilemeyecek oranda değişmiştir. Dünya nüfusundaki artışın yanında, kişi başına enerji tüketimindeki hızlı artış, son yıllarda çevre kirliliği açısından önemli sorunlar yaratmaya başlamıştır. Hava kirliliği, çevre kirliliği içerisindeki birkaç ana unsurdan en önemlisi olup, bu kirliliğinin bir sorun olarak algılandığı günlerden bu yana çeşitli evrelerden geçilmiştir [1,2,3,4], Sanayileşme ile birlikte insan, hayvan ve rüzgar gücünün yerini alan, 1765'te James Watt'in geliştirdiği buhar makinası, 19. yüzyılın çehresini büyük ölçüde etkileyen bir buluş olmuştur. Buhar makinasının bulunmasıyla, bu araçtan ulaşım amacıyla yararlanılmaya başlanmıştır. 1769'da Fransız Cugnot karayolunda kullanılmak üzere hantal bir buharlı araç geliştirmiştir. Ancak buhar makinası taşımacılık alanında başarısını 1803 yılında İngiliz Richard Trevithick tarafından geliştirilen ve raylar üzerinde hareket eden bir araç ile demiryolu alanında göstermiştir. Karayolu taşımacılığının yanı sıra 1802 yılında İskoçyalı Symington tarafından yapılan buhar makinalı tekne de yelkenli gemi devrinin kapanmak üzere olduğunun ilk işareti olmuştur. Dıştan yanmalı bir makina olan buhar makinasından sonra ısı makinalan alanındaki gelişim içten yanmalı motorların bulunması ile devam etmiştir. 1860 yılında Fransız Etienne Lenoir tarafından bulunan çift etkili içten yanmalı motor bu alanda ticari değeri olan ilk makinadır. Lenoir tarafından geliştirilen motorda emilen yakıt-hava karışımı sıkıştırılmadan ateşlenmektedir. Fransız Beau de Rochas ise Lenoir tarafından geliştirilen motorda yanma öncesi yakıt-hava karışımının sıkıştırılmasının makinanın gücünü ve verimini artıracağını sezmiş ve 1862 yılında dört zamanlı motorun çalışma prensibi için patent almıştır. Bu motorun pratik uygulaması ise Alman Nikolaus Augus Otto tarafından gerçekleştirilip, 1878 yılında Paris fuarında sergilenmiştir. Derleyen yıllarda içten yanmalı motorların geliştirilme çalışmaları devam etmiş ve 1881 yılında İngiliz Dugal Clerk iki zamanlı motorun, 1892'de Alman Rudolf Diesel sıkıştırılmış hava içine yakıt püskürterek tutuşturma ilkesine dayanan dizel motorunun patentlerini almışlardır. 20. yüzyılda motor konusunda yapılan en önemli buluş ise 1954 yılında Alman Felix Wankel tarafından geliştirilen ve bütün parçalan dönel Mühendis ve Makina- Cilt: 42 Sayı: 502 39
hareket yapan, dört zaman prensibine göre çalışan, döner pistonlu motor olmuştur. İçten yanmalı motorların karayolu taşıtlarında kullanımı ise Otto ile birlikte çalışan Alman Gottlieb Daimler'in benzin yakın ile çalışan bir motoru bir taşıma aracına uygulama konusundaki düşüncelerini Kari Benz'e aktarması ile 1886 yılında gerçekleşmiştir. Bugünkü otomobilin atası sayılan bu araç başlangıçta sadece el emeği ile üretildiğinden ancak çok zengin kişiletce kullanılmıştır. Binek taşıtlarının çok sayıda üretimi için seri üretim teknolojisini geliştiren ve bu taşıtları daha geniş bir kidenin kullanabileceği şekilde maliyetleri düşüren ise Amerikalı girişimci.henry Ford olmuştur. 1908 yılında Henry Ford'un üretime başladığı T-modeli seri üretim taşıdarının öncüsü olmuştur. 1912 yılında üretim sayısı 75000 adet/yıl'a çıkan bu modelden toplam 15 milyon adet üretilmiştir. Özellikle ikinci dünya savaşının sonunda gelişmiş ülkelerdeki refah düzeyinin arüşı ile binek ve ticari taşıdara olan talepte bir padama yaşanmıştır. 1960 yılında dünya binek taşıt üretimi 12 milyonu aşmıştır. 90'lı yıllarda ise bu sayı 40 milyona yaklaşmış, ticari taşıt üretimi ise 13 milyon sayısına ulaşmışür. Buna bağlı olarak dünya karayollarında dolaşan binek taşıdarın sayısı 1990 da 400 milyonu aşmıştır. Devlet İstatistik Enstitüsü verilerine göre 1954 yılında Türkiye'de 29 bin binek, 37 bin ticari taşıt var iken bu sayı 1993 yılında 2.6 milyon binek, 900 bin ticari taşıta yükselmiştir. 1993 yılındaki bu taşıdarın 660 bin binek ve 150 bin de ticari olmak üzere İstanbul trafiğine kayıtlı olduğu göz önüne alındığında, Türkiye'deki taşıt dağılımındaki dengesizlik de çarpıcı bir şekilde ortaya çıkmaktadır. 1970 yılında Türkiye'de yerli binek taşıt üretimi başladığında yıllık üretim 5000 iken bu sayı 1993 yılında 348 bin'e ulaşmış ve 72 bin adet de ticari taşıt üretilmiştir. Türkiye'deki karayolu ağının 1946 yılında asfalt ve kaplama yol uzunluğu 800 km iken 1994'de 50000 km'yi aşması da karayolu ulaşımının ne kadar büyük bir hızla geliştiğini göstermektedir. Bütün bu gelişmelere paralel olarak taşıdarda kullanılan benzin ve dizel yakıtı (motorin) üretimi de büyük bir hızla artmıştır. 1961 yılında dünya benzin üretimi 440 milyon ton ve motorin üretimi 666 milyon ton iken bu miktarlar 1993 yılında benzinde 3450 milyon tona, motorinde 7650 milyon tona ulaşmıştır [5]. 40 Ulaşım olanaklanndaki bu gelişmeler insanların yaşam düzeylerini yükseltirken dünyanın sahip olduğu kaynakların hızlı bir şekilde tüketilmesi ve çevreye yayılan çok yüksek orandaki emisyon ve gürültü kirliliği büyük bir sorun olarak ortaya çıkmıştır [5]. Gürültünün insanlar üzerindeki olumsuz etkisi, hem işitme duyusu üzerinde oluşturduğu geçici ve kalıcı etkiler hem de fizyolojik ve psikolojik etkiler olarak göze çarpmaktadır. Kulak zarının padaması ile sonuçlanan ve ani olarak oluşan etkiler kalıcı, kısa süreli, yüksek düzeydeki gürültüye maruz kalan kişide oluşan etkiler geçici işitme kaybına neden olmaktadır. Gürültünün, fizyolojik ve psikolojik etkileri ise insanda kas gerilmesi, yüksek tansiyon, kan dolaşımında değişim, göz bebeğinin büyümesi, uykusuzluk, gerilim, sinir bozukluğu, yorgunluk, korku, tedirginlik, zihinsel eylemlerde yavaşlama ve iş veriminde düşme olarak etkisini göstermektedir [6,7]. GÜRÜLTÜ ÖLÇÜMÜ VE DEĞERLENDİRİLMESİ Gürültü ölçümleri havadaki basınç dalgalanmalarını bir mikrofon ile algılayan ses düzeyi ölçerler ile yapılmaktadır. Ses basınç düzeyi desibel (db) ile ölçülür. Verilmiş bir ses şiddetinin kendisinden 10 kat daha az diğer bir ses şiddetine oranının 10 tabanına göre logaritmasına eşit ses şiddetine Bel, bunun 1/10'una desibel (db) denilmektedir [8]. Basınç dalgalanmaları bu cihaz ile önce elektrik sinyaline çevrilmekte, daha sonra da uluslararası bir standart değer temel alınarak, desibel cinsinden logaritmik bir ölçekle ses basına düzeyi olarak ifade edilmektedir. Elektronik olarak cihaz içinde gerçekleştirilen bu işlemlere, istendiğinde insan işitme sisteminin ve ölçülecek gürültünün özellikleri de yansıtılabilmektedir. Bu durumda, ses ya da gürültü düzeyi adını alan ölçüm sonuçları, ses şiddet ve genliğine göre dba (desibel A), dbc (desibel C) olarak ifade edilmektedir. Bu sonuçlar, uluslararası standardarla tanımlanmış olup, gürültünün işitme duyusu ve insan sağlığı üzerindeki etkilerini konu alan uzun araştırmalar sonucu belirlenmiştir [9,10]. Ses basınç düzeyi bağıntısı ile verilir. Burada L ses basınç düzeyini db olarak, P ses basıncını N/m 2 olarak ve P 0 TS 287'e göre 2.10' 4 N/m 2 Mühendis ve Makina- Cilt: 42 Sayı: 502
olan referans ses basıncını simgeler. Birçok değişik frekanstan oluşan seslerin şiddetlerini kıyaslayabilmek için sesin frekans bantlanndaki bileşenlerinin bulunması, her frekans bandındaki bileşenin kulağın o frekans arabğındaki duyarlılığı dikkate alınarak düzeltilmesi ve daha sonra da bu bileşenlerin tekrar toplanması gerekir. Bu işlemlerin yapılması sonucu bulunan değere gürültü düzeyi (ses düzeyi) denir ve değer dba biriminde ifade edilir [8]. Ses düzeyi zamanla çok değişim gösteren ve kararsız olarak nitelenen gürültü düzeyi, aynı ses enerjisine sahip olan ve zamanla değişmeyen, eşdeğer ses düzeyi İle de ifade edilmektedir. Belli bir zaman aralığında n adet gürültü düzeyinin ölçülmüş olması durumunda, bu zaman aralığına ait eşdeğer gürültü bağıntısı ile verilmekte ve dba birimi ile ifade edilmektedir. Burada L., zaman aralığında ölçülen gürültü düzeylerini dba olarak simgelemektedir [8]. Gürültü ölçümlerinin nerede ve nasıl yapılacağı ölçülecek gürültünün türüne, etkilenen kişilerin konumlarına göre standartlarla belirlenmiş bulunmaktadır. TS 2214'de karayolu taşıdarının çıkardığı gürültünün nasıl ölçülmesi gerekdği verilmiştir. Hareket halindeki taşıtlann yakınlarında oluşturduğu gürültünün ölçümünde, kullanılacak ses düzeyi ölçerin konumu ile ilgili kesin koşullar ve tanımlamalar gerekmektedir. Ölçülen gürültü düzeylerinin değerlendirilmesi ise, standardar, yönetmelikler v.b., dokümanda verilen sınır değerlerle karşılaştırılarak yapılmaktadır. Sözü edilen sınırlar, uzun yıllar süren araştırmaların ve deneyimlerin sonucunda bilimsel ölçütler kullanılarak ortaya çıkarılmışlardır. Gürültü ölçümleri sonucunda, zamana bağlı olarak bulunan eşdeğer gürültü düzeyleri, Gürültü Kontrol Yönetmeliğinde belirtilen izin verilebilir değerleri aşmamalıdır. TRAFİK GÜRÜLTÜSÜ Gürültü Kontrol Yönetmeliği [8]'nde, gerek karayolu taşıma araçlarından yayılan gürültü gerekse yerleşim alanlarında iç mekanlarda oluşan gürültü konumlarında izin verilen üst sınır gürültü düzeyleri belirlenmiştir. Trafik gürültüsü için değişik yerleşim bölgelerinde günün çeşidi saaderinde kabul edilebilir en yüksek eşdeğer sürekli ses düzeyleri Tablo l'de verilmektedir [8]. Trafik gürültüsü için değişik yerlerde verilen üst sınır eşdeğer sürekli ses ya da gürültü düzeyleri, istenen gürültü duyarlılığına bağlı olarak iki ayrı değer şeklinde verilmiştir. Örneğin, trafik kavşağı gibi merkezi bir bölgede kabul edilebilen en yüksek düzey gündüz 65, akşam 60, gece de 55 dba'yı geçmemelidir. Trafik yoğunluğuna, trafik kompozisyonuna, araçların hızı ve yüklenmelerine, üzerinde seyrettikleri yolun özelliklerine ve hava koşullarına bağlı olarak değişebilen trafik gürültüsü için trafik kavşağında yapılan ölçümlerde en yakın şeridin merkezinden 15 metre uzakta kaldırım üzerinde yerden 1.2 metre yüksekte tutulan ses düzeyi ölçer ile en düşük ve en yüksek düzeyler belirtilmektedir [8]. Tablo 7. Eşdeğer Sürekli Ses Düzeyleri (dba) Bölge Şehir Dışı Konut Alanı Şehir Kenan Konutları Şehir Konut Alanı (Trafik Akımına 100 m. Uzak) Şehir Konut Alanı Anayolları, İşyerleri (Trafik Akımına 60 m.uzak Şehir Merkezi Konut Alanı, Anayolları, İşyerleri (Trafik Akımına 20 m. Uzak) Gündüz 06:00-19:00 35-45 45-55 50-60 55-65 Akşam 19:00-22:00 30-40 35-45 45-55 50-60 Gece 22:00-06:00 25-35 30-40 45-55 Endüstri Bölgesi 60-70 55-65 50-60 Mühendis ve Makina Cilt: 42 Sayı: 502 41
ÖLÇÜM SONUÇLARI VE DEĞERLENDİRME Adana ilinin muhtelif semt ve caddelerinde ve günün çeşitli zaman dilimlerinde yapılan gürültü ölçümleri, Brüel and Kjaer Type 2230 Precision Integrating Sound Level Meter ve gürültü düzeyi yüksek olan kavşaklarda da Brüel and Kjaer Noise Dose Meter Type 4428 cihazları kullanılarak yapılmıştır. Adana ili için trafiğin, sanayinin ve ticarethanelerin yoğun olduğu bölgeler ile gürültünün yoğun olmadığı konut alanları bölgelerinde yapılan ölçümlerle, gürültü düzeylerinin en yüksek ve en düşük değerleri karşılaştırılmalı olarak Şekil (l-4)'de gösterilmiştir. Bu şekillerden, maksimum gürültü seviyesinin özellikle sabahları işe gidiş, akşamlan ise iş çıkış saaderinde ve kavşaklarda yüksek değerler aldığı görülmektedir. Yapılan ölçümlere ve elde edilen bulgulara göre Adana'nın en gürültülü noktasının Kültür sitesi kavşağı olduğu görülmektedir. Ölçüm sonuçlarının Gürültü Kontrol Yönetmeliği [8]'ndeki değerlerle karşılaşanlması sonucunda; kentin belirtilen bölümlerinde müsaade edilen gürültü düzeylerini aşan trafik kaynaklı ciddi bir gürültü sorununun bulunduğu ve trafik yoğunluğu ile orantılı olarak değişen gürültü düzeylerinin yakalanması için bu yoğunluğu azaltıcı önlemlerin alınması gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Trafik gürültüsünün, karayolu taşıtlarında gürültü denerimi açısından alınacak teknik kapsamlı önlemler ve yerel yönetimlerin kent içi ulaşımı düzenleme ve yönlendirilmesi ile ilgili alacağı tedbirlerle denetimi ve azaltılması mümkün görülmektedir. Çoğu uzun vadeli olarak görülmesi gereken önlemler kenderin imar planlarının düzenlenmesi aşamasında başlatılması gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Bunun yanında yerel yönetimler ve trafik düzenlemeleriyle ilgili birimler, araçlardan yayılan gürültüyü ölçümlerle denedemek, korna çalışması ile ilgili caydırıcı önlemler getirmek, kısa vadede alınması gerekli önlemler olarak görülmektedir. Uzun vadede ise geleceğin trafiğine göre sistemin geliştirilmesi ve kapalı devre TV sistemi ile bütünleştirilmesi düşünülmelidir. SONUÇLAR Sanayileşme ile günlük yaşantımıza giren gürültünün önemli bir sağlık ve çevre sorunu olarak etkinliğini sürdürdüğü ve gürültünün zararlı etkilerinden korunmak için öncelikle halkımızın konu üzerinde eğitiminin gerekli olduğu ve yürürlükteki Gürültü Kontrol Yönetmeliği'nin özellikle endüstriyel gürültü konusunda yapılacak yeniden düzenlemelerle uygulanabilirlik kazandırılması, toplumun yönetmelikte yer alan hususlarla ilgili olarak bilgilendirilmesinin gündemde öncelikli olarak yer alması gerekli görülmektedir. Şekil I. Adana 'da Trafiğin Yoğun Olduğu Yerlerdeki Gürültü Düzeyleri 42 Mühendis ve Makina- CÜt: 42 Sayı: 502
Şekil 2. Adana 'da Sanayiinin Yoğun Olduğu Yerlerdeki Gürültü Düzeyleri Şekil 3. Adana 'da Ticarethanelerin Yoğun Olduğu Yerlerdeki Gürültü Düzeyleri Mühendis ve Makina- CiSt: 42 Sayı: 502 43
- KAYNAKÇA 1. Güney, A., Ergeneman, M., Uykur, C, "Egzoz ve Gürültü Emisyonu Standartlarındaki Gelişmeler, Otomotiv Sanayisindekİ Yönetmeliklere Uyum", Mühendis ve Makina Dergisi, Cilt 38, Sayı:461. 2. Işıksohığu, M.A., "Motorlu Taşıtların Egzoz Ölçümünde Karşılaşılan Sorunlar", Mühendis ve Makina Dergisi, Cilt:39, Sayı^öl, 1998. 3. Adana İli Çevre Koruma Vakfi, "Motorlu Kara Taşıtlarından Kaynaklanan Hava Kirliliğinin Önlenmesi Paneli", 1995. 4. Çevre Notlan, Çevre Bakanlığı, Mart 1998. 5. Çevre 89 "Beşinci Bilimsel ve Teknik Çevre Kongresi", 1989. 6. Güney, A., Ergeneman, M., ve Uykur, C, "Egzoz ve Gürültü Emisyonu Standardarmdakİ Gelişmeler Otomotiv Sanayiinde Yönetmeliklere Uyum" Mühendis ve Makina Dergisi, Cilt 39, Sayı 457, 1998. 7. Haksal, V., " Gürültü İle Oluşan İşitme Kayıplan ve Korunma Yollan, Mühendis ve Makina Dergisi, Cilt 38, Sayı 451, 1997. 8. Türkiye Gürültü Kontrol Yönetmeliği, Çevre Bakanlığı 11 Aralık 1986 Tarih ve 19308 Sayılı Resmi Gazete. 9. Adana İl Çevre Müdürlüğü Çalışmalan, 1998. 10. Adana İli Çevre Durum Raporu, 1997. 44 Mühendis ve Makina - Cat 42 Sayt 502