YENİ İÇSEL BÜYÜME TEORİLERİ VE TÜRKİYE EKONOMİSİNİN BÜYÜME DİNAMİKLERİNİN ANALİZİ



Benzer belgeler
İçindekiler kısa tablosu

İKTİSAT BİLİMİ VE İKTİSATTAKİ TEMEL KAVRAMLAR

Makro İktisat II Örnek Sorular. 1. Tüketim fonksiyonu ise otonom vergi çarpanı nedir? (718 78) 2. GSYİH=120

İÇİNDEKİLER Sayfa ÖNSÖZ... v İÇİNDEKİLER... vi GENEL EKONOMİ 1. Ekonominin Tanımı ve Kapsamı Ekonomide Kıtlık ve Tercih

1 İKTİSAT İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

Akdeniz Üniversitesi

İKTİSAT ANABİLİM DALI ORTAK DOKTORA DERS İÇERİKLERİ. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS

1 TEMEL İKTİSADİ KAVRAMLAR

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1: EKONOMİ İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELER VE TEMEL KAVRAMLAR...

KARŞILAŞTIRMALI ÜSTÜNLÜK TEORİSİ

İktisat Anabilim Dalı- Tezsiz Yüksek Lisans (Uzaktan Eğitim) Programı Ders İçerikleri

İKTİSADİ BÜYÜME. (Teori, Model ve Türkiye Üzerine Gözlemler) Doç. Dr. Adem ÜZÜMCÜ

İÇİNDEKİLER. Önsöz... iii. KİTABIN KULLANIMINA İLİŞKİN BAZI NOTLAR ve KURUM SINAVLARINA İLİŞKİN UYARILAR... 1 BİRİNCİ BÖLÜM İKTİSATIN TEMELLERİ

2.BÖLÜM ÇOKTAN SEÇMELİ


yapılmalıdır ki, t anında H nin değeri maksimum yapılabilsin. H nin maksimizasyonu için birinci

B. Sermaye stoğunun durağan durum değerini bulunuz. C. Bu ekonomi için altın kural sermaye stoğu ne kadardır?

DENEME SINAVI A GRUBU / İKTİSAT

Türkiye de Uzun-Dönem Verimlilik Büyümesi Patent, Marka ve Endüstriyel Tasarımların Etkisi Üzerine Değerlendirmeler

3. Keynesyen Makro İktisat Teorisi nin Bazı Özellikleri ve Klasik Makro İktisat Teorisi İle Karşılaştırılması

İktisadi Planlamayı Gerektiren Unsurlar İKTİSADİ PLANLAMA GEREĞİ 2

1 MAKRO EKONOMİNİN DOĞUŞU

Ekonomide Uzun Dönem. Bilgin Bari İktisat Politikası 1

A İKTİSAT KPSS-AB-PS / Mikroiktisadi analizde, esas olarak reel ücretlerin dikkate alınmasının en önemli nedeni aşağıdakilerden

MALİYE ANABİLİM DALI ORTAK DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS

BİRİNCİ BÖLÜM: KALKINMA VE AZGELİŞMİŞLİK...

Giriş İktisat Politikası. İktisat Politikası. Bilgin Bari. 28.Eylül.2015

2017 YILI İLK ÇEYREK GSYH BÜYÜMESİNİN ANALİZİ. Zafer YÜKSELER. (19 Haziran 2017)

İÇİNDEKİLER. 1. Bölüm Kamu Ekonomisi Disiplinine Tarihsel ve Analitik bir Perspektiften Bakış,

İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER 3 BİRİNCİ BASKIYA ÖNSÖZ 7 İKİNCİ BASKIYA ÖNSÖZ 9 GİRİŞ 10

İktisadi Büyüme (ECON 409) Ders Detayları

EKONOMİK BÜYÜME. Ekonomik Büyüme ile İlgili Kavramlar

1. Giriş Giriş...19

1 İKTİSAT İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

KONU 1: TÜRKİYE EKONOMİSİNDE ( ) İŞGÜCÜ VERİMLİLİĞİ ve YATIRIMLAR İLİŞKİSİ (DOĞRUSAL BAĞINTI ÇÖZÜMLEMESİ) Dr. Halit Suiçmez(iktisatçı-uzman)

İKTİSADİ BÜYÜME (Teori, Model ve Türkiye Üzerine Gözlemler) Prof. Dr. Adem ÜZÜMCÜ 2. Baskı

BÖLÜM I MAKROEKONOMİYE GENEL BİR BAKIŞ

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T + U Saat Kredi AKTS. ECON 606: İleri Makroiktisadi Analiz I. Ön Koşul Dersleri

Ekonomik Büyümenin Teorik Temelleri

Modern Konjonktür Teorileri ve İktisat Politikası

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS MAKRO İKTİSAT TEORİSİ MAK

Editörler Yrd.Doç.Dr. Bülent Altay & Yrd.Doç.Dr. Temur Kurtaslan GENEL EKONOMİ

3.Bir malın daha fazla üretilmesi için diğer maldan artan miktarlarda vazgeçilmesine artan fırsat maliyeti denir

Ayrım I. Genel Çerçeve 1

İktisat Bölümü Ders Tanımları

BASIN TANITIMI TÜRKİYE DE BÜYÜMENİN KISITLARI: BİR ÖNCELİKLENDİRME ÇALIŞMASI

GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERDE SANAYİLEŞMENİN DİNAMİKLERİ VE TEKNOLOJİNİN ETKİNLİĞİNDE SANAYİLEŞME

Tarım Ekonomisi. viii

İçsel Büyüme Modellerinde Fiziksel Sermaye Yatırımlarının Önemi: Uluslararası Verilerle Bir Bakış

DERS ÖĞRETİM PLANI. Dersin Kodu

ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER... XI BİRİNCİ BÖLÜM MAKRO İKTİSADA GİRİŞ

Yasin ÇOBAN İŞLETME İKTİSADI

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

BİT Büyüme Dalgasının Türkiye Ekonomisine Etkileri

2002 HANEHALKI BÜTÇE ANKETİ: GELİR DAĞILIMI VE TÜKETİM HARCAMALARINA İLİŞKİN SONUÇLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

TOPLAM TALEP I: IS-LM MODELİNİN OLUŞTURULMASI

SORU SETİ 11 MİKTAR TEORİSİ TOPLAM ARZ VE TALEP ENFLASYON KLASİK VE KEYNEZYEN YAKLAŞIMLAR PARA

2. Hafta Dersinin Planı (Bu ders sunumunun hazırlanmasında büyük ölçüde Nevzat Güran ve Sadık Acar ın ders notu ve kitaplarından yararlanılmıştır)

iktisaoa GiRiş 7. Ürettiği mala ilişkin talebin fiyat esnekliği değeri bire eşit olan bir firma, söz konusu

Maliye Anabilim Dalı- Tezli Yüksek Lisans (Sak.Üni.Ort) Programı Ders İçerikleri

Kapalı bir ekonomide yatırım tasarruf eşitliği aşağıdaki gibidir; I = S + ( T G) I = S

AR&GE HARCAMALARI VE EKONOMİK BÜYÜME İLİŞKİSİ: PANEL VERİ ANALİZİ Murat Can GENÇ Yeşim ATASOY

TÜRKİYE DE AR-GE HARCAMALARI VE EKONOMİK BÜYÜME ARASINDAKİ NEDENSEL İLİŞKİNİN ANALİZİ


NEOKLASİK K ve MODELLERİ

Ekonomi II. 13.Bölüm:Makroekonomiye Genel Bir Bakış Doç.Dr.Tufan BAL

Dersin Amacı: Bilimsel araştırmanın öneminin ifade edilmesi, hipotez yazımı ve kaynak tarama gibi uygulamaların öğretilmesi amaçlanmaktadır.

DR. BEŞİR KOÇ KALKINMA

İKT 207: Mikro iktisat. Faktör Piyasaları

Talep ve arz kavramları ve bu kavramları etkileyen öğeler spor endüstrisine konu olan bir mal ya da hizmetin üretilmesi ve tüketilmesi açısından

AR-GE TEŞVİKLERİ İLE İKTİSADİ BÜYÜME ARASINDAKİ İLİŞKİ: TÜRKİYE İÇİN BİR UYGULAMA

ZAMAN SERİLERİNDE AYRIŞTIRMA YÖNTEMLERİ

2018/1. Dönem Deneme Sınavı.

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM EKONOMİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

YEDİNCİ BÖLÜM MAKROEKONOMİ: TANIM, KAPSAM VE GELİŞİM

T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İKTİSAT ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS TEZİ. Özlem İNCE

DERS NOTU 09 DIŞLAMA ETKİSİ UYUMLU MALİYE VE PARA POLİTİKALARI PARA ARZI TANIMLARI KLASİK PARA VE FAİZ TEORİLERİ

INDIVIDUAL COURSE DESCRIPTION. İktisadi Büyüme Teorileri

Banka Kredileri ve Büyüme İlişkisi

ONBĠRĠNCĠ BÖLÜM BÜYÜME, KALKINMA VE YOKSULLUKLA MÜCADELE

Tufan Samet ÖZDURAK THEMIS MAKRO İKTİSAT

EK : DIŞSAL TASARRUFLAR ( EKONOMİLER )

SAĞLIK KURUMLARI YÖNETİMİ II

Uzun Dönem Ekonomik Büyüme. Bilgin Bari İktisat Politikası 1

İKTİSADİ BÜYÜME KISA ÖZET KOLAYAÖF

1 MALİYE BİLİMİNİN ESASLARI VE DİĞER BİLİM DALLARIYLA İLİŞKİSİ

Kamu Maliyesi (ECON 304) Ders Detayları

Maliye Anabilim Dalı- Tezli Yüksek Lisans Programı Ders İçerikleri

İKTİSAT ECONOMICUS TAMAMI ÇÖZÜMLÜ SORU BANKASI DİLEK ERDOĞAN KURUMLU TEK KİTAP. Mikro İktisat Makro İktisat Para-Banka-Kredi Uluslararası İktisat

: Uluslararası Karşı

TARIM VE KALKINMA. Doç.Dr.Tufan BAL. Not: Bu sununun hazırlanmasında, Prof.Dr. Murat Ali DULUPÇU nun ders notlarından faydalanılmıştır.

PARA, FAİZ VE MİLLİ GELİR: IS-LM MODELİ

Ödemeler Bilançosunda Denge: BP Eğrisi

1. Toplam Harcama ve Denge Çıktı

7.Ders Bazı Ekonometrik Modeller. Đktisat (ekonomi) biliminin bir kavramı: gayrisafi milli hasıla.

Makro İktisat Teorisi II (ECON 208T) Ders Detayları

MAKROEKONOMİ - 2. HAFTA

TÜRKİYE DE FİZİKSEL SERMAYE YATIRIMLARININ BÜYÜME ORANINA UZUN DÖNEMLİ ETKİLERİ LONG-RUN GROWTH RATE EFFECTS OF PHYSICAL CAPITAL INVESTMENTS IN TURKEY

DIŞ TİCARETTE KÜRESEL EĞİLİMLER VE TÜRKİYE EKONOMİSİ

Transkript:

T.C. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İKTİSAT ANABİLİM DALI YENİ İÇSEL BÜYÜME TEORİLERİ VE TÜRKİYE EKONOMİSİNİN BÜYÜME DİNAMİKLERİNİN ANALİZİ Sanlı ATEŞ DOKTORA TEZİ ADANA HAZİRAN, 1998

T.C. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İKTİSAT ANABİLİM DALI YENİ İÇSEL BÜYÜME TEORİLERİ VE TÜRKİYE EKONOMİSİNİN BÜYÜME DİNAMİKLERİNİN ANALİZİ Sanlı ATEŞ Danışman: Prof.Dr. Nejat ERK DOKTORA TEZİ ADANA HAZİRAN, 1998

Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü ne, Bu çalışma, jürimiz tarafından İktisat Anabilim Dalı nda DOKTORA TEZİ olarak kabul edilmiştir. Başkan: Prof. Dr. Nejat ERK (Danışman) Üye: Prof. Dr. Muammer TEKEOĞLU Üye: Prof. Dr. İlhan YÜCEL Onay Yukarıdaki imzaların, adı geçen öğretim elemanlarına ait olduklarını onaylarım..../.../ 1998 Prof. Dr. Mahir FİSUNOĞLU Enstitü Müdürü Bu çalışma, Çukurova Üniversitesi Araştırma Fonu tarafından desteklenmiştir.

ÖZET Bu doktora tezinde, özellikle 1980 li yılların ortalarında beliren ve izleyen yıllarda hızla çoğalan Yeni İçsel Büyüme Teorileri (İBM) ayrıntılı biçimde ele alınmaktadır. Solow-Swan ve Ramsey-Cass- Koopmans (RCK) tipi büyüme modellerini içeren geleneksel büyüme modelleri, ekonomilerin uzun dönemli büyüme süreçlerine bir açıklama getirememektedirler. Bu modellere göre, uzun dönemli büyüme, dışsal faktörlerce belirlenen tasarruf oranı, nüfus artış hızı ve teknolojik gelişme gibi etmenlere bağlıdır. RCK tasarruf oranını dönemlerarası fayda fonksiyonu ile içselleştirmiş olsa da, bu modellerin temel sonuçları değişmemektedir. Ayrıca geleneksel modellere göre, iktisat politikalarının uzun dönemli büyüme sürecine hiç bir etkisi yoktur. Bu nedenle hükümetlerin büyümeyi artırmaya yönelik iktisat politikalarıyla ekonomiye müdahale etmeleri de gereksizdir ve kaynakların optimal dağılımını bozucu etkilere sahiptir. Büyüme etkisi, yalnızca ekonomilerin kısa dönemleri için oluşabilir. Bu tezlere karşın, İBM, büyümenin temel değişkenlerini ve parametrelerini büyüme modellerinde içselleştirmeye çalışmıştır. Bu yeni yaklaşımlarda fiziksel ve beşeri sermaye yatırımları, AR-GE sektörü ve yaparak-öğrenme yollarıyla ortaya çıkan teknolojik gelişme gibi etmenler, ekonomilerin uzun dönemli büyüme etkisi yaşamalarını sağlayabilmektedir. Bu nedenle İBM de ölçeğe göre artan ya da sabit getiri varsayımları, bu nedenle sıkça kullanılmaktadır. Bu doktora tezinde İBM üç temel gruba toplanmıştır. Birinci grupta P.Romer (1990), Aghion ve Howitt (1992) ve Grossman ve Helpman (1991) gibi iktisatçıların yaptıkları çalışmalarla gelişen AR-GE sektörü uzun dönemli büyüme etkileri yer almaktadır. İkinci grupta Ak tipi modeller yer almaktadır. Bu modeller yeniden üretilemeyen (işgücü gibi) girdileri dışarıda bıraktıkları için Ak tipi olarak adlandırılmaktadır. Bu alandaki çalışmalar temel olarak P. Romer (1986), Rebelo (1991) ve Lucas (1988) e dayanmaktadır. Bu yaklaşımların büyüme sürecine ilişkin temel öngörüsü, fiziksel sermaye yatırımlarının yaparak-öğrenme sürecini harekete geçirerek verimliliği içselleştireceği ve artıracağıdır. Üçüncü grup modeller, geleneksel makro üretim fonksiyonuna beşeri sermayeyi eklemeye çalışmaktadır. Yapılan ampirik çalışmalar, bu tezi doğrular niteliktedir (MRW, 1992). İBM ye göre fiziksel ve beşeri sermaye yatırımları ve AR-GE kanalıyla uzun dönemli büyüme etkisi yaratılabilir. Bunu sağlama da vergileme, kamu harcamaları ve sübvansiyonlar gibi iktisadi politikaların katkısı çok büyüktür. Tezin altıncı bölümünde, İBM yi, Türkiye ekonomisi verileri kullanılarak ekonometrik sınamalara tabi tutulmaktadır. Yatırımların uzun dönemli büyümeye etkilerinin olup olmadığı ya da Ak tipi modellerin geçerliliği, yıllık ve üçer aylık iki ayrı grup seriyle sınanmıştır. Sınamalarda, vektör otoregresif modellere başvurulmuştur. Çıkan sonuçlara göre özellikle makine yatırımları anlamlıdır. Ancak aynı sonuç, toplam yatırımlar için net biçimde söylenememektedir. İkinci olarak kamu harcamalarının uzun dönemli büyüme etkileri iktisadi ayrıma göre incelenmiş ve kamu yatırım harcamalarının belirli ölçülerde anlamlı büyüme etkilerine yol açtığı saptanmıştır.

Abstract In this doctorate thesis, New Endogenous Growth Theories (NEGT) especially appeared in the mid of the 80s and then quicly grew up are studied in detail. Traditional growth models that contain Solow-Swan type (SGM) and Ramsey-Cass-Koopmans type (RCK) couldn t explain how economies grow up in the long-run. These models predict that economies affected by technological change, saving rate and population growth rate that all are determined by exogenous factors. Although RCK have an approach that saving rate are made endogenous, basic results of these models couldn t change.. Also it is predicted that, economic policies are unaffected in the long-run growth process. Therefore governments policy interventions are unnecessary. Growth is promoted in the short-run of the economy. In contrast to traditional models, NEGT had brung forth endogenization of basic growth variables and parameters. In these new approaches, investment in physical and human capital, technological change are endogenised by via of R&D sector and learning-by-doing process and made assumptions that firms can operate by increasing marginal productivity to scale connected with R&D sector. In this doctorate thesis, we classified new growth models as three basic approach. First is R&D based models that can be attributed to P. Romer (1990), Aghion and Howitt (1992) and Grossman and Helpman (1991); second is Ak type models that had been set up on investment and learning by doing process. P. Romer (1986), S. Rebelo (1990), Lucas (1988) can be regarded as some authors in these approaches. Third is intensified in human capital and long-run growth relation inspired by Arrow (1962) and Uzawa (1965). Jones (1996) and Mankiw, Romer and Weil (1992) are mains in these area. According to the NEGT, as connected with investment in physical capital and human capital, and R&D operations volume in the economy, it is possible to maintain growth in the long-run. That is, not only level effect, growth effect can be created in the long-run by investing in capitals and R&D sectors, and by economic policies like taxation, public expenditures and subsidies. In final chapter, we tested NEGT s arguments including investment in physical capital, public expenditures as economic policy, and augmented Solow model by adding human capital index that counted by us in Turkey case. In testing the investment in physical capital, we exploited data cover machine investment and total investment between period 1981.1 and 1996.4. Test results support the Ak type arguments that claim importance of investment in physical capital on long-run growth. But total investment results uncertain. Secondly we tested public expenditures effects on long-run growth. Especially, public investments are meaningful to explain economic policies s growth effect. Thirdly, augmented Solow model is subject of study. We separately tested original Solow model and augmented Solow model to determine and compare the coefficients of model s variables and determination coefficient. It is abvious that adding human capital to Solow model, growth can be explained better.

i İÇİNDEKİLER TABLOLAR VE ŞEKİLLER LİSTESİ v ÖNSÖZ 1 GİRİŞ 3 BÖLÜM 1. GELENEKSEL BÜYÜME MODELLERİ 9 1.1. Solow Büyüme Modeli 12 1.1.1. Solow Büyüme Modelinde Tasarruf Oranındaki Değişmelerin Etkileri 14 1.1.2. SBM de Yakınsamanın Hızı 15 1.2. Ramsey-Cass-Koopmans Tipi Büyüme Modelleri: Tasarruf Oranlarının İçselleştirilmesi, Teknolojik Gelişmede Dışsallık Varsayımının Sürdürülmesi 17 1.2.1. RCK Modelinde Ekonominin Dinamikleri 18 1.2.2. RCK Modelinde Parametre Değişimlerinin Dengeli Büyüme sürecine Etkileri 21 1.3. Neoklasik Büyüme Modelleri İçin Genel Bir Değerlendirme 23 BÖLÜM 2. AR-GE YE DAYALI YENİ İÇSEL BÜYÜME MODELLERİ 26 2.1. Romer in Modeli 26 2.2. Grossman ve Helpman ın Modeli: Ürün Çeşitlendirilmesi ve İçsel Teknolojik Gelişme 35 2.2.1. Birinci Model: Ürün Çeşitlendirme ve Tekelci Güçler 35 2.2.2. İkinci Model: Bilginin Kamusallaşması Altında Ekonominin Dinamiği 39 2.2.3. Bilgi Stokunun Uzun Dönemli Yayılımı ve Gecikmenin Etkileri 42 2.2.4. İktisat Politikalarının Etkileri 44 2.3. Aghion ve Howitt in Modeli: Yeni-Schumpeteryen Bir Bakış 46 2.3.1. Model 47 BÖLÜM 3. YATIRIMLAR YOLUYLA TEKNOLOJİNİN VE BİLGİ BİRİKİMİNİN İÇSELLEŞTİRİLMESİNE DAYALI BÜYÜME MODELLERİ 51 3.1. Romer in Modeli 51 3.1.1. İki Dönemli Model 52 3.1.2. Sınırsız Boylamda Büyümenin Analizi 53 3.1.3. Modeller Üzerinde Farklı Uygulamalar 57 3.2. Lucas ın Modeli 58 3.2.1. Model 59 3.2.2.Beşeri Sermaye ve Büyüme 60 3.3. Mulligan ve Sala-i-Martin in Modeli 64 3.3.1. Model 64 3.3.2. MS Modelinin Durağanlaştırılması 66

ii 3.4. Rebelo nun Büyüme Modeli: Ak Tipi Yaklaşım 75 3.4.1. Model 75 3.4.2. Bütünleşik Sermaye Modelinde Vergilemenin ve Tasarruf Oranının Uzun Dönemli Büyüme Üzerine Etkileri 76 3.4.3. Geniş Anlamdaki Sermayenin, Fiziksel ve Beşeri Sermaye Olarak Ayrıştırılması Yoluyla Rebelo nun Modelinin İncelenmesi 77 3.4.4. Ayrıştırılmış Sermaye Modelinde Vergilemenin ve Tasarruf Oranının Uzun Dönemli Büyüme Üzerine Etkileri 79 3.4.5. Ak Tipi İçsel Büyüme Modelinde Uzun Dönemli Süreğen Büyüme ve Yeniden Üretilemeyen Üretim Faktörlerinin Etkileri 80 3.5.Ortodoks Büyüme Modeline Farklı Bir karşı Çıkış: Scott ın Yeni İçsel Büyüme Modeli 81 3.5.1. Model 81 3.5.2. Modelin Eşitlikler Kümesinden Hareketle Açıklanması 88 3.5.3. Model İçin Bir Örnek 90 3.5.4. Scott ın Büyüme Modelinin Ramsey Yaklaşımına Göre Oluşturulması 90 3.5.5. Scott ın İçsel Büyüme Modelinin İktisat Politikası Önerileri 92 3.6.d Autume ve Michel in Yaklaşımı: Yaparak-Öğrenme Yoluyla İçsel Büyümenin Olanaklı Hale Getirilmesi 94 3.6.1. Model 94 3.6.2. Arrow un Yaparak-Öğrenme Modelinde Optimal Büyüme 95 3.7. Wansink in Modeli: Lucas Modelindeki Sabit Getirinin Terk Edilmesi 98 3.7.1. Model 98 3.7.2.Modelin Genel Olarak Değerlendirilmesi 104 BÖLÜM 4. BEŞERİ SERMAYE OLGUSU VE İÇSEL BÜYÜME MODELLERİ 106 4.1. Jones un Beşeri Sermaye ve İçsel Büyüme Modeli 106 4.1.1.Model 106 4.2. SBM nin Beşeri Sermaye Değişkeni İle Genişletilmesi: MRW nin Beşeri Sermaye Modeli 112 4.2.1. Model 112 4.2.2.Tasarruf Oranındaki Değişimlerin Büyümeye Etkileri 113 4.3. Genişletilmiş Solow (Ya da MRW Modelinin Bir Eleştirisi): Nonneman ve Vanhoudt un Yaklaşımı 118 4.3.1. Model 118 4.3.2. Nonneman ve Vanhoudt Yaklaşımının Genel Sonuçları: 120 4.4.Gemmel ın Beşeri Sermaye Yaklaşımı 121 4.4.1. Model 121 4.4.2. Verilere Dayalı Analiz 124

4.5. Judson un Beşeri Sermayenin Belirlenmesine İlişkin Yaklaşımı 125 4.5.1.Genişletilmiş Solow Modeli ve Beşeri Sermaye Katsayısı 126 4.5.2.Yeni Beşeri Sermaye Serisi 127 4.5.3. Beşeri Sermaye ve Yeni Büyüme Teorileri 127 4.6. Beşeri Sermaye ve İçsel Büyümenin Sınırlı Zaman Boyutunda Analizi: Arrau nun Modeli 130 4.6.1. Model 130 4.6.2. Modelin Bir Benzetimi 132 4.6.3. Nüfus Dinamikleri ve Büyüme Sürecine Etkileri 134 4.6.4. Vergilemenin Etkileri 134 4.7. Beşeri Sermaye ve İBM Üzerine Bir Tartışma: Tallman ve Wang ın Beşeri Sermaye Yaklaşımı ve Tayvan Örneği 136 4.7.1. Model 137 iii BÖLÜM 5. İKTİSAT POLİTİKALARININ UZUN DÖNEMLİ BÜYÜMEYE ETKİLERİ: İÇSEL BÜYÜME TEORİLERİ ÇERÇEVESİNDE DEĞERLENDİRME 141 5.1. King ve Rebelo nun Modeli: İktisat Politikalarının Uzun Dönemli Büyüme Sürecine Etkileri 141 5.1.1.Model 142 5.1.2. Neoklasik Modelin İçselleştirilmesi 143 5.1.3. Beşeri Sermaye Birikimi Yoluyla Ekonomik Büyüme 143 5.1.4.Vergilemenin Ekonomik Gönenç Üzerine Etkileri 146 5.2. Bir İçsel Büyüme Modelinde Kamu Harcamalarının Rolü: Barro nun Yaklaşımı 149 5.2.1. Model 149 5.2.2. Dışsallıkların Varlığı ve İkinci Eniyinin Belirlenmesi 152 5.2.3. Kamu Harcamalarının Tüketim Hizmetleri Harcaması Biçiminde Etkileri 154 5.3. Vergilemenin Kuşaklararası İçsel Büyüme Modelinde Etkileri: Ihori nin Yaklaşımı 156 5.3.1. Model 156 5.3.2. Vergilerin Büyüme Üzerine Etkileri 159 5.4. İçsel Büyüme Modelinde AR-GE Sektörünün Sübvansiyonunun Büyümeye Etkileri 160 5.4.1. Model 160 5.4.2. AR-GE Sektörünün Sübvansiyonu 163 5.4.3. Fiziksel Sermaye Malı Üreten Sektörün Sübvansiyonu 163 5.4.4. Optimal İktisat Politikası Karması 166

iv BÖLÜM 6. YENİ İÇSEL BÜYÜME MODELLERİNİN TÜRKİYE EKONOMİSİ İÇİN ZAMAN SERİLERİYLE SINANMASI 167 6.1. Türkiye Ekonomisinde Ulusal Gelirin Yıllar ve Üçer Aylık Seriler İtibariyle Analizi 168 6.2. Ak Tipi İBM nin Sınanması: Türkiye de Fiziksel Sermaye Yatırımlarının Büyüme Oranına Uzun Dönem İtibariyle Etkileri 172 6.3. AR-GE ye Dayalı Büyüme Modellerinin Sınanması 188 6.4. Kamu Harcamalarının Uzun Dönemli Büyümeye Etkilerinin Barro nun Yaklaşımına Göre Sınanması 190 6.5. Beşeri Sermaye Dinamiğinin Sınanması: Genişletilmiş Solow ya da MRW Modeli Açısından Bir Yaklaşım 197 SONUÇ 200 KAYNAKÇA 208

v Tablo ve Şekiller Listesi Şekil 1. Ak Tipi İBM de Tasarruf Oranı İle Uzun Dönem Büyüme Arasındaki İlişki 3 Şekil 1.1.1. SBM de Dengeli Gelişme ve Sermaye Birikimi 12 Şekil 1.1.2. SBM de Sermayenin Dinamiği 12 Şekil 1.1.3. SBM de Tasarruf Oranındaki Değişimlerin Yol Açtığı Etkiler 13 Şekil 1.2.1 RCK de Etkin İşgücü Başına Tüketim ve Sermayenin Dinamiği 18 Şekil 1.2.2. Başlangıçtaki c Düzeylerine Göre Ekonominin Dinamik Davranışı 18 Şekil 1.2.3. RCK Modelinde Öznel İndirgeme Oranı ve Kamu Harcamalarının Etkileri 20 Şekil 2.1.1. t ve t' > t Anında Üretimde Kullanılan Sermaye Malları 30 Şekil 2.1.2. AR-GE de İstihdam Edilen Beşeri Sermaye ve Büyüme Oranı (d=0) 32 Şekil 2.2.1. Grossman ve Helpman ın Ürün Çeşitlemesine Dayalı İçsel Büyüme Modelinde Yeni Ürün ve Toplam Değerinin Dinamik Davranışı 37 Şekil 2.2.2. Firmanın Değeri ile Yeni Ürün Çeşitlemesinin Ortak Dinamik Davranışı 39 Şekil 2.2.3. Bilgi Yayılımının Genleşmesi ve Ekonomik Dinamikler 42 Şekil 2.2.4. Ürün Çeşitlemenin Durağan Durum Süreci 43 Şekil 2.2.5. Üretim Olanakları Eğrisi ve Uzun Dönemli Durağan Durum Dengeli Gelişme 43 Şekil 2.3.1. Gelecek Dönemlerdeki AR-GE Faaliyetlerinin Bugünkü AR-GE Faaliyetlerine Etkisi 48 Şekil 3.1.1. Toplumsal Eniyinin Sağlandığı Geometrik Alanlar 53 Şekil 3.1.2. Örnekdeki Modele Göre Rekabetçi Dengenin Geometrik Sonuçları 55 Şekil 3.2.1. Dengeli Gelişmede İndirgenmiş Fiziksel ve Beşeri Sermaye Düzeyleri 62 Tablo 3.3.1. Uzawa-Lucas Tipi İBM de Parametre Değişimlerinin Etkileri 67 Tablo 3.3.2. MS nin Genel İki Sektörlü İBM sinde Parametre Değişimlerinin Etkileri 67 Şekil 3.3.1. Uzawa-Lucas Tipi İBM de Değişkenlerin Dinamik Davranışı 71 Şekil 3.3.2. Ölçeğe Göre Azalan Getirili İki Sektörlü İBM de Değişkenlerin Dinamik Davranışı 72 Şekil 3.5.1. Yatırım Fırsat Eğrisi 80 Şekil 3.5.2. Yatırım Programı Eğrileri Paftası 84 Şekil 3.5.3. Yatırım Programı Eğrisinin Asimptotik Davranışı: 84 Şekil 3.5.4. Scott ın İçsel Büyüme Modelinin İşleyişi 86 Şekil 3.5.5. Scott ın Ramsey Yaklaşımına Göre İçsel Büyüme Modeli 90 Şekil 3.6.1. Arrow un Yaparak-Öğrenme Modelinde Dengeli ve Optimal Büyümenin İçsel Olarak Belirlenmesi 96 Şekil 3.7.1. Etkinlik Düzeylerinin Gelişimi 99 Şekil 3.7.2. Etkinlik Düzeyi ve Eğitim Süreci 99 Tablo 3.7.1. v nin İşareti 101 Tablo 3.7.2. u nun İşareti 102

Şekil 3.7.3. Bireyin Zaman Tahsisatında Denge 103 Şekil 3.7.4. Sermaye ve Tüketim Dinamikleri 104 Tablo 4.1.1. Jones un (1996) Regresyon Modelinin Tahmin Sonuçları 110 Şekil 4.2.1. Genişletilmiş SBM de (MRW Modeli) Fiziksel ve Beşeri Sermayenin Dinamiği 113 Şekil 4.2.2. MRW Modelinde Tasarruf Oranındaki Değişimlerin Büyümeye Etkisi 114 Tablo 4.2.1. Genişletilmiş Solow Modelinin Regresyon Tahminleri 116 Tablo 4.2.2. Genişletilmiş Solow Modelinin Regresyon Tahminleri 117 Tablo 4.3.1. Faktör Payları Açısından Modellerin Karşılaştırılması 120 Tablo 4.4.1. Beşeri Sermaye ve Büyüme: Kısmi Korelasyon Matrisi (MRW serisi) 124 Tablo 4.5.1. Farklı Yaklaşımlarla Ülkelerarası Regresyon Sonuçları 126 Tablo 4.5.2. Eğitimde Getiri Oranları 127 Tablo 4.5.3. Judson ın Yaklaşımıyla Getiri Oranları ve Göreli Stok Değerleri 129 Tablo 4.6.1. Benzetime Dayalı Beşeri Sermaye Üretim Teknolojisinin Duyarlılık Analizi 134 Şekil 4.6.1. Arrau nun Beşeri Sermaye Modelinde Değişkenlerin Dinamik Davranışı 135 Tablo 4.6.2. Arrau nun İçsel Büyüme Modelinde Nüfus Dinamiğinin Etkileri 135 Tablo 4.6.3. Arrau nun İçsel Büyüme Modelinde Vergilemenin Etkileri 136 Tablo 4.7.1. Tayvan Ekonomisinde Değişim: 1966-89 138 Tablo 4.7.2. Loglineer Cobb-Douglas Modelinin Sonuçları 139 Tablo 5.1.1. İki Sektörlü İçsel Büyüme Modelinde Unsurlar ve Parametre Değerleri 145 Tablo 5.1.2. Açık Ekonomi Varsayımı Altında İki Sektörlü İçsel Büyüme Modelinde Vergi Politikasının Büyüme Oranı Üzerindeki Etkileri 147 Tablo 5.1.3. Kapalı Ekonomi Varsayımı Altında İki Sektörlü İçsel Büyüme Modelinde Vergi Politikasının Büyüme Oranı Üzerindeki Etkileri 147 Tablo 5.1.4.Üç Dinamik Modele Göre Vergi Artışının Yol Açtığı Gönenç Kayıpları 148 Şekil 5.2.1. Ak Tipi Modelde Kamu Harcamaları, Vergileme ve Büyüme İlişkisi 152 Şekil 5.2.2. Kamu Tüketim Hizmetleri Harcamaları ve Optimal Büyüme Oranı 153 Tablo 5.2.1. Kamu Harcamaları, Vergi Seçimi ve Optimal Büyüme 155 Tablo 5.4.1. Optimal Politika Karmaları 166 Tablo 6.1.3. Ulusal Gelir Düzeyleri ve Büyüme Oranları Serilerinde Birim Kök Sınamaları ve AR(1) Katsayıları 169 Tablo 6.1.1. Yıllar İtibariyle Türkiye de Kişi Başına GSMH (1987 Fiyatlarıyla) 171 Tablo 6.1.2. Üçer Aylık İtibariyle Türkiye de Kişi Başına GSYİH (1987 Fiyatlarıyla) 172 Şekil 6.1.1. Yıllık Ulusal Gelirin Gelişimi: Kişi Başına GSMH ve Büyüme Oranı (1924-1996) 173 Şekil 6.1.2. Üçer Aylık Ulusal Gelirin Gelişimi: Mevsimsellikten Arındırılmış Kişi Başına GSYİH ve Büyüme Oranı 173 Tablo 6.2.2. Yatırım Oranları Serilerinde Birim Kök Sınamaları ve AR(1) Katsayıları 178 Tablo 6.2.1. Türkiye de Yatırım Oranlarındaki Üçer Aylık Gelişmeler 180 Tablo 6.2.1 in Devamı 181 vi

Şekil 6.2.1. Toplam Yatırımlar ve Makine Yatırımları Oranlarının Gelişimi 182 Şekil 6.2.2. Kamu Kesimi Yatırım Oranlarının Gelişimi 182 Şekil 6.2.3. Özel Sektör Yatırım Oranlarının Gelişimi 182 Tablo 6.2.3. Yatırım Oranlarında Oluşabilecek %1 lik Değişimlere Büyüme Oranının Göstereceği Tepkiler 183 Şekil 6.2.4. Toplam Yatırımlar/GSYİH Oranındaki %1 lik Değişime Büyüme Oranının Gösterdiği Tepkiler 184 Şekil 6.2.5. Toplam Makine Yatırımları/GSYİH Oranındaki %1 lik Değişime Büyüme Oranının Gösterdiği Tepkiler 184 Şekil 6.2.6. Kamu Kesimi Toplam Yatırımları/GSYİH Oranındaki %1 lik Değişime Büyüme Oranının Gösterdiği Tepkiler 184 Şekil 6.2.7. Kamu Kesimi Makine Yatırımları/GSYİH Oranındaki %1 lik Değişime Büyüme Oranının Gösterdiği Tepkiler 185 Şekil 6.2.8. Özel Kesim Toplam Yatırımları/GSYİH Oranındaki %1 lik Değişime Büyüme Oranının Gösterdiği Tepkiler 185 Şekil 6.2.7. Özel Kesim Makine Yatırımları/GSYİH Oranındaki %1 lik Değişime Büyüme Oranının Gösterdiği Tepkiler 185 Tablo 6.2.4. Yatırım Oranlarının Büyüme Oranındaki Değişimleri Açıklama Gücü (%) 186 Tablo 6.2.5. Toplam Yatırımların GSMH deki Gelişimi 187 Tablo 6.2.5. Yıllık Yatırım Oranı Serisinin Büyüme Etkileri 187 Şekil 6.2.10. Yıllık Toplam Yatırımlar/GSMH ve Büyüme Oranındaki Gelişmeler (1960-1996) 187 Şekil 6.2.11. Toplam Yatırımlar/GSMH Oranındaki %1 lik Değişime Büyüme Oranının Gösterdiği Tepkiler 187 Şekil 6.4.1. İktisadi Ayırıma Göre Kamu Harcamaları/GSMH ve Büyüme Oranlarının Gelişimi 192 Tablo 6.4.1. Barro nun İçsel Kamu Harcamaları Modelinde Büyümeye Olası Etkiler 192 Tablo 6.4.2. Kamu Harcama Serilerinde Birim Kök Sınamaları 192 Şekil 6.4.5. İktisadi Ayırıma Göre Kamu Harcamalarının Toplam Kamu Harcamalarındaki Oranının Gelişimi 193 Tablo 6.4.3. Türkiye de İktisadi Ayırıma Göre Kamu Harcamalarının GSMH deki Oranı 194 Tablo 6.4.4. Kamu Harcamaları Oranlarında Oluşabilecek %1 lik Değişimlere Büyüme Oranının Göstereceği Tepkiler 195 Şekil 6.4.2. Kamu Cari+Transfer Harcamaları/GSMH Oranındaki %1 lik Değişime Büyüme Oranının Gösterdiği Tepkiler 196 Şekil 6.4.3. Kamu Yatırım Harcamaları/GSMH Oranındaki %1 lik Değişime Büyüme Oranının Gösterdiği Tepkiler 196 vii

Şekil 6.4.4. Toplam Kamu Harcamaları/GSMH Oranındaki %1 lik Değişime Büyüme Oranının Gösterdiği Tepkiler 196 Tablo 6.5.1. Orijinal Solow Modelinin ve MRW Modelinin Türkiye Ekonomisi İçin EKK İle Sınanmasından Çıkan Sonuçlar 198 Tablo 6.5.2. Türkiye de GSMH, Yatırım Oranı ve Beşeri Sermaye Oranının Gelişimi 199 viii

ÖNSÖZ Bu çalışmada, büyüme teorilerinin özellikle son on yıldaki gelişmeleri incelenmekte; bu gelişmeler ışığında Türkiye ekonomisinin büyüme (gelişme) çizgisi ve büyüme dinamikleri analiz edilmeye çalışılmakta ve yeni içsel büyüme modelleri (İBM) sınamalara tabi tutulmaktadır. Özellikle, eğitim yoluyla oluşan beşeri sermaye, yatırımlar ve kamu harcamalarının Türkiye ekonomisinin büyüme trendini ne ölçüde etkilediği, çeşitli ekonometrik tekniklerle saptanarak, bu doğrultuda iktisat politikası önerileri geliştirilmeye çalışılmaktadır. Türkiye ekonomisinin uzun dönemli büyüme dinamiklerinin belirlenmesi, gelişim sürecinin temel niteliklerinin saptanması ve bu dinamiklerin sağlıklı hale dönüştürülmesi, yeni modeller çerçevesinde temel sorgulama konularını oluşturmaktadır. İçsel büyüme teorilerine göre, kararlı süreğen iktisat politikası değişkenlerinin, ekonomik büyüme üzerindeki etkileri de kararlı süreğendir. Bu anlamda Türkiye ekonomisine ilişkin büyümenin kararlılığı sınamalara tabi tutulmaktadır. Örneğin bazı OECD ekonomilerini analiz eden Jones a (1995) göre, ABD ekonomisinin büyümesi kararlı değildir ve yeni içsel büyüme modelleri bu ekonomi için, zaman serileri ile tanıtlanamamaktadır. Jones yöntem olarak, Genişletilmiş Dickey-Fuller (Augmented Dickey-Fuller) sınamasına ve vektörel otoregresif modellere başvurmaktadır. Bir başka çalışmada Islam (1995), panel veri analizi yöntemiyle İBM yi sınamaya tabi tutmaktadır. Islam, MRW tarafından yapılmış olan 1960-1985 dönemindeki yakınsama sürecini, aynı ülkeler için, panel veri seti ile sınamaktadır. Ulaştığı sonuçlar, MRW nin tezini doğrular niteliktedir. Çalışma yedi bölüm üzerinde şekillendirilmiştir. Birinci bölümde Solow büyüme modeli ile Ramsey-Cass-Koopmans tipi büyüme modelleri, geleneksel büyüme modelleri başlığında ele alınmaktadır. Her iki tip büyüme modelinin uzun dönemli büyümeye ilişkin öngörüleri temel noktalarda farklılaşmamaktadır. İkinci bölümde yeni içsel büyüme teorileri içerisinde, AR-GE sektörü yatırımlarının büyüme üzerindeki etkilerine ağırlık veren yaklaşımlar incelenmiştir. Bu tip modeller daha çok Schumpeteryen bir bakış açısına sahiptir. Üçüncü bölümde, fiziksel sermaye yatırımları yoluyla toplumun bilgi stokunu genişletmesi ve bu değişkenin topluma pozitif dışsallık yaratacak biçimde yayılması sonucu büyümenin oluşumunu ele alan modeller araştırılmıştır. Bu türden yaklaşımlarda Arrow un (1962) modelinin etkisi, belirgin biçimde ortaya çıkmaktadır. Dördüncü bölüm, beşeri sermaye birikiminin büyüme sürecine etkilerine bakmaktadır. Üçüncü bölümde yer verilen Lucas ın modelini, bu bölüme alarak şekillendirmek de olanaklıdır. Tezin bütünü incelendiğinde, bölümleri ve alt bölümleri, bıçakla keser gibi ayırmanın çok doğru ve olanaklı olmadığı ortaya çıkmaktadır. Ancak sınıflama kaygısı, bu şekillendirmeyi gerekli kılmaktadır. Tüm modeller şu ya da bu şekilde birbirleriyle ilgili (paralel ya da karşıt yönlerde) bir konuma sahiptir. Beşinci bölüm, önceki bölümlerde şekillenen modellere de göndermeler yapacak şekilde, çeşitli iktisat politikası araçlarının (vergiler, kamu harcamaları, sübvansiyonlar gibi), uzun dönemli büyümeye bir ivme kazandırıp kazandırmadığını ele alan yaklaşımlara yer vermektedir. Altıncı bölümde, zaman serileri kullanılarak, İBM nin Türkiye ekonomisi açısından kabul edilebilir tezlere sahip olup olmadığı ekonometrik sınamalara tabi tutulmaktadır. Bu bölüm içerisinde Ak tipi modeller, beşeri sermayenin

büyüme sürecindeki önemi ve kamu harcamaları büyüme ilişkileri, İBM çarçevesinde analiz edilmektedir. Türkiye ekonomisinde AR-GE ye ilişkin verilerin yetersiz oluşu, AR-GE modellerindeki tezleri sınamamızı engellemiştir. Son bölüm, yeni içsel büyüme modellerinin genel değerlendirmesini içeren sonuç bölümüdür. 2

3 GİRİŞ Neoklasik büyüme modeli (NBM), büyüme sürecinde fiziksel sermaye birikimi ve işgücünün önemi vurgulamaktadır. Toplam faktör verimliliğinin tek kaynağı da dışsal teknolojik gelişmedir. Ancak 1960 lı yıllarda bazı iktisatçılar (Arrow, 1962; Kaldor ve Mirrlees, 1962; Uzawa, 1965) Solow büyüme modelinin (SBM) dışsal teknoloji varsayımındaki basitliğe, teknolojik gelişmenin iktisadi etmenlere dayanarak içsel biçimde açaklanabileceği karşıt tezini getirmişlerdir. Bu düşünceyi günümüze taşıyan Romer (1986), içsel teknoloji tezini, artan getiri ile de destekleyince, 1980 li yılların ortalarından sonra hızla çoğalan yeni içsel büyüme modelleri ortaya çıkmıştır. Bu referans tarihten sonraki çalışmalar, büyümenin asıl kaynağı olarak gördükleri belli başlı şu dört alanda toplanmıştır: Birinci grupta, kâr arayışındaki AR-GE sektörünün bilgi (ya da yeni teknolojik tasarımlar) üretmesi (Romer, 1990; Grossman ve Helpman, 1991; Aghion ve Howitt, 1992); ikinci grupta Arrow un mirasını devralan ve bunu yeni yaklaşımlara uyarlayan fiziksel sermaye yatırımları ve yaparak-öğrenme modelleri (Romer, 1986; Rebelo, 1991; d Autume ve Michel, 1993); üçüncüsü, beşeri sermaye birikimi (Lucas, 1988; Jones, 1996); dördüncüsü kamu yatırımları (Barro, 1990). Bu modellerdeki ortak yanlar sermaye tanımının geniş anlamda yeniden yorumlanması, artan getiri ve sabit getiri olarak gösterilebilir. SBM de her bir üretim faktörü azalan verimlilikle çalışmaktadır ve kişi başına gelirin büyümesi, dışsal olarak belirlenen teknolojik gelişme oranına eşittir. İçsel büyüme modellerinin (İBM) temel özelliği, azalan getirinin olmayışıdır. Ak tipi içsel büyüme modeli (Rebelo, 1991), bu temel özelliğe sahiptir ve basit bir yapısı vardır. Bu fonksiyonu şöyle ifade edebiliriz. (1) Y = AK Burada A, teknolojik düzeyi; K, fiziksel sermayeyi, beşeri sermayeyi, yaparak öğrenmeyi (bunlardan birini ya da bir kaçını aynı anda) göstermektedir. (1) eşitliği yoğunlaştırılmış biçimde (işgücü başına sermaye ve gelir olarak) yazılırsa, y = Ak olarak ifade edilir. Bu modelde sermaye birikim oranı şöyle belirlenmektedir: k sf ( k) (2) γk = = ( n + δ) k k Burada γ k, sermaye birikim oranını; n, işgücü arzı artış hızını; δ, aşınma-yıpranma oranını (fiziksel sermaye amortisman oranını) göstermektedir. Diğer yandan sermayenin ortalama verimliliği, teknolojik düzeye eşittir: f ( k)/ k = A. Buna göre sermaye birikimini yeniden şöyle tanımlayabiliriz. (3) γ k = sa ( n + δ) Teknolojik düzey (A) pozitif olduğu sürece, sermayenin ortalama ve marjinal verimliliği de sabittir. Bu nedenle sa sabittir ve eğer sermaye birikiminin pozitif olması isteniyorsa, sa>(n+δ) olmalıdır. Yani dışsal teknolojik gelişme olmaksızın, sermaye birikimi sağlanabilmektedir. Ak tipi içsel büyüme modelindeki bu ilişki, Şekil 1 ile gösterilmiştir.

4 Şekil 1. Ak Tipi İBM de Tasarruf Oranı İle Uzun Dönem Büyüme Arasındaki İlişki γ sa n+δ k Ak tipi İBM de ekonomi durağan durum dengesindeyse, kişi başına gelirin, sermayenin ve tüketimin büyüme oranı eşittir: (4) γ = γ = sa ( n + δ) Yeniden ifade edersek, ekonominin pozitif büyümeye ulaşabilmesi, teknolojik gelişmeden bağımsızdır ve büyüme süreci, tasarruf oranı, nüfus artış hızı, aşınma-yıpranma oranı gibi parametreler tarafından açıklanmaktadır. SBM de tasarruf oranındaki ve nüfus artış oranındaki değişimler yalnızca düzey etkisine yol açmasına rağmen, bu modelde büyüme etkisine de yol açabilmektedir. Yani ekonominin uzun dönemli büyüme oranında da değişimler oluşabilmektedir. SBM de ekonominin durağan durum dengesine yakınsaması olanaklı olmasına karşın, Ak tipi modelde kişi başına ulusal gelir büyüme oranı kişi başına gelir düzeyinden bağımsız olduğundan, yakınsama süreci gerçekleşmez. Ancak Jones ve Manuelli (1990), içsel büyüme üreten, Ak tipi içsel modelle neoklasik modeli harmanlayan bir α yaklaşım geliştirmişlerdir. Basit olarak bu fonksiyon Y = F( K, L) = AK + BK L 1 α dır. Bu üretim fonksiyonu, sermaye miktarı sonsuza giderken, sermayenin marjinal verimliliği sıfıra yaklaşmadığından, Inada koşullarını sağlamamaktadır. Ak tipi modelde sermayeye göre getiri sabittir. Bu sabitlik, NBM nin düşündüğü anlamdaki dar sermaye tanımını aşmakla olanaklıdır. Yani modelde yer alan K değişkeni, yalnızca fiziksel sermayeyi değil, beşeri sermayeyi de içeren geniş sermaye tanımına karşılık gelmektedir. Diğer bir olanaklı durum da, bu değişkenin Arrow (1962) ya da Romer (1986) anlamında yaparak-öğrenme sürecini yaratan fiziksel sermaye yatırımları olarak dikkate alınmasıdır. Bu modellerde fiziksel sermaye yatırımları yoluyla ortaya çıkan öğrenme süreci, ekonomide üreticiler arasında yayılarak, tüm ekonominin bundan yararlanmasını (pozitif dışsallık) ve verimlilik artışını sağlar. Yani fiziksel sermayeden kaynaklanan azalan getiri, bu yolla sabit getiriye dönüşmektedir. Daha çok fiziksel sermaye yatırımı, dışsal yararları artırarak, tüm üreticilerin teknolojik düzeyin gelişmesini sağlar. Bu anlamda fiziksel sermaye, büyümenin asıl itici gücü olarak görülmektedir. SBM de yatırımların büyüme etkisi yoktur. Yeni İBM de yaparak öğrenmenin şekillenişini Romer (1986) çerçevesinde görebiliriz. Bu modelde üretim fonksiyonu şöyle tanımlanmaktadır: α β (5) Y = AK L + 1 α

Fonksiyon, NBM den farklı olarak fiziksel sermaye katsayısının üssel değerinde β katsayısını içermektedir. Bu sabit terim, fiziksel sermayeden kaynaklanan bilgi birikiminin tüm ekonomiye yayılma etkisini belirlemektedir. α+β=1 ise (ki en uç durumdur), sermaye-hasıla oranındaki artışlar, NBM den farklı olarak süreğen büyüme 1 etkilerine yol açar. Bu, Ak tipi İBM de tasarruf oranındaki artışların yol açtığı büyümeye benzerdir. Fiziksel sermaye yatırımlarının büyüme etkileri, Romer (1987), De Long ve Summers (1991, 1992) tarafından ampirik bazda araştırılmıştır. Bu çalışmalarda yatırımların ulusal gelirdeki payının, büyüme oranını açıklamakta kullanılıp kullanılmayacağı sınanmıştır. NBM de böyle bir ilişki var olmadığından, ilişkinin varlığının saptanması, fiziksel sermaye yatırımlarından kaynaklanan pozitif dışsallıkların da varlığına işaret edecek, sonuç, fiziksel sermayenin, büyümeyi belirlediği biçiminde yorumlanacaktır. Barro ve Lee (1994), ampirik çalışmasında, yatırım oranındaki %1 lik artışın, büyüme oranını %0.12 kadar artırdığını belirlemiştir. Buna karşın Levine ve Renelt (1992), bu türden bir ilişkin regresyondaki açıklama gücünün çok düşük olduğunu öne sürmüşlerdir. Eğer regresyona tabi tutulan ekonomiler durağan durum dengesinde varsayılarak inceleme yapılıyorsa, bu türden bir ilişki NBM bağlamında tutarsız olacaktır. Çünkü ekonomilerde tasarruf ve yatırım oranlarındaki artışların büyüme etkisi yaratabilmesi, ancak ekonomi durağan durum dengesinde değilse olanaklıdır. Bu yolla oluşan büyüme oranı artışı, yakınsama gerçekleştikten, yani durağan durum değerine ulaşıldıktan sonra duracak ve ortadan kalkacaktır (Mankiw, Romer ve Weil, 1992). Grossman ve Helpman (1991), yatırım oranı ile büyüme arasındaki ilişkiyi, AR-GE sektöründeki teknoloji üretimine bağlamaktadır (age, s.113). Onların içsel büyüme modelinde sermaye birikimi, büyüme ve yeni teknolojilerin üretimi bağlantısı şöyle kurulmuştur (age, s.122): K αγ Y (6) = Y r + γ Y Burada γ Y, AR-GE ye tahsis edilen kaynakların (araştırmacı sayısı, harcamalar) düzeyiyle belirlenen ulusal gelir büyüme oranını; α, fiziksel sermaye-ulusal gelir esnekliğini; r, öznel indirgeme oranını 2 (discount rate) göstermektedir. Modelin sonucuna göre, fiziksel sermaye büyümeyi uzun dönemde etkileyebilmektedir. Bir grup iktisatçı da, yatırımlarla teknolojik gelişme arasındaki ilişkiyi incelemiştir (Lach ve Schankerman, 1989; Blomström, Lipsey ve Zejan, 1996). Lach ve Schankerman, AR-GE sektöründen yatırımlara doğru bir Granger nedenselliğin olduğunu saptamışlar, ancak karşıt yöndeki nedenselliği de olmadığını görmüşlerdir. Romer (1987) ve De Long ve Summers (1991, 1992) çalışmalarının ortaya koyduğu yatırım ile uzun dönem büyüme ilişkisi, bu ekonometrik araştırmaların dışsal etkilere çok açık olması; açıklayan regresyon değişkenlerinin içsel olması ve heterojenliği gözden kaçırılması nedenlerinden dolayı sağlıklı bir ekonometrik sonucu göstermemektedir (Cameron, 1997). Ayrıca bilgi 5 1 Süreğen büyüme yatırımlar, içsel teknolojik gelişme, beşeri sermaye gibi büyüme sürecini açıklayan değişkenlerin, uzun dönemli büyümeye pozitif bir ivme kazandırmasını ifade etmektedir. 2 Öznel indirgeme oranı, bireyin gelecekteki tüketimi ile bugünkü tüketimi arasında bir bağlantı oluşturan ve bireyin sosyo-psikolojik yapısıyla şekillenen bir parametredir.

birikimi (AR-GE sektörü üretimi) ekonomik büyümeyi artırıcı önemli bir etmen olmasına karşın (Grossman ve Helpman, (1991), fiziksel yatırımların bilgi birikimindeki önemini vurgulamaktadır), açıklayıcı değişken olarak yer almamakta ve bu nedenle regresyon tahminleri, bu türden güçlü açıklama özelliği olan değişkenlerin modelden dışlanmalarının yol açtığı sapmalara maruz kalmaktadır (Temple, 1995; Islam, 1995). Literatürde büyüme sürecini etkileyen bir önemli unsur olarak da, beşeri sermaye tartışılmaktadır. Lucas (1988, 1993), uzun dönemli büyüme sürecinin belirlenmesinde beşeri sermayenin, fiziksel sermayeden daha önemli olduğu tezini öne sürmüştür. Ona göre eğitim sektöründe yapılan yatırımlar, pozitif dışsallıklar yaratarak, ölçeğe göre artan getirinin oluşmasını sağlar. Ekonomi durağan durum dengesinde ise, kişi başına büyüme oranı, kişi başına beşeri sermaye büyüme oranına eşitlenecektir. Romer (1990), üretim girdilerini, rekabete konu olabilen ve rekabete konu olamayan girdiler olarak ayırmaktadır. Üretim fonksiyonu bu iki girdiye göre ( FDX (, )) yazılırsa, kopyalama argümanına göre, rekabete konu olmayan girdiler iki katına çıkarıldığında, üretim daha yüksek bir oranda artacaktır. Bu argüman, X girdisinin rekabete konu olan ve tükenebilir nitelikte bir girdi; D girdisinin de rekabete konu olmayan, yeniden üretilmesi için ek maliyet gerektirmeyen ve kopyalanarak çoğaltılabilen nitelikte olduğunu varsaymaktadır. Buna göre D asıl üretken girdi olduğundan, F fonksiyonu içbükey olarak yazılamaz. Yani, F( λd, λx) > λf( D, X). Bu görüş büyüme yazınında yeni değildir. Solow da (1956) dışsal; Arrow da yaparak-öğrenme (1962); Lucas da (1988) rekabete konu olmayan ve dışlanmayan mallar 3 olarak tartışılmıştır. Ancak Romer, özellikle Arrow ve Lucas ın yaklaşımlarını, D yi içsel olarak almalarına karşın, AR-GE sektörünü bir üretim çabası anlamında içsel görmemeleri, fiziksel sermaye ve beşeri sermaye yatırımlarından kaynaklandığının üzerinde durmaları bağlamında eleştirmektedir. Bu anlamda Romer (1990) bu modellerden farklı olarak, ekonomideki artan getiriye yol açan pozitif dışsallıkların AR-GE sektörü faaliyetlerinden kaynaklandığını öne sürmektedir. Ona göre büyümeyi beşeri sermaye bağlamında açıklamaya yönelik içsel modeller, beşeri sermayeyi zımni olarak iki anlamda ele almaktadırlar. Birincisi, birey ile kendisinde taşıdığı bilgi-beceridir ve bireyin yaşamı sona erdiğinde ortadan kalkar; ikincisi, salt teknolojik bilgidir ve kuşaklardan kuşaklara aktarılarak devamlılığı sağlanır. Romer kendi modelinde bu zımniliği terk eder ve beşeri sermaye (H) ile teknolojik bilgiyi (D) iki ayrı değişken olarak açık biçimde formüle eder. D, bireyin varlığından bağımsız kılındığından dolayı da, kısıt altında kalmamakta, sınırsızca büyüyebilmektedir. Ampirik çalışmalar bazında bakıldığında, özellikle okullaşma oranının beşeri sermayenin bir ölçüsü olarak alındığını görmekteyiz (Barro, 1991; Barro ve Lee, 1993; Tallman ve Wang, 1994). Ekonomik büyüme yazınında çokça tartışılan bir konu da, AR-GE sektörü yatırımlarının, özellikle tekelci cazip kârlar nedeniyle yoğunlaşması ve bu şekilde büyümenin asıl dinamiği olarak 6 3 Dışlanmayan mal, bir malın aynı anda birden çok kişi tarafından kullanılabilmesini ifade etmektedir. Örneğin paralı otoyol, aynı anda geçiş ücretini ödeyen bireylerce kullanılabilmekte olduğundan, dışlanamayan bir ekonomik maldır. Rekabete konu olmama, bir ürünün ya da buluşun, çok sayıda kullanıcı tarafından serbestçe kullanılabildiği durumu anlatmaktadır. Örneğin devlet zirai laboratuarlarında geliştirilen verimlilik artırıcı bir üretim yönteminin, bedava olarak tüm tarımsal üreticilere anlatılması ve uygulatılması, bu buluşu rekabete konu olmayan bir soyut ürün (teknolojik gelişme) kategorisine sokar.

AR-GE sektörü ve teknolojik bilginin (tasarım) görülmesidir (Romer, 1990; Grossman ve Helpman, 1991; Aghion ve Howitt, 1992). Romer, bu açıdan yaklaştığı modelinde üretim fonksiyonunu şu biçimde kurmuştur. 7 (7) Y = K LD α β 1 α α, β > 0 ve α + β = 1 Burada D, teknolojik tasarımlar kümesini göstermektedir. K ve D ye göre üretim sabit getiriyle çalışmaktadır ve ekonomi durağan durum dengeli büyüme sürecindeyken K ve D nin büyüme hızları eşittir. Grossman ve Helpman ın modelinde ise üretim fonksiyonu şöyle şekillenmektedir. 1 (8) Y = AK D L Y α β α β α, β > 0 ve α + β < 1 Burada A, bir sabit ; K, fiziksel sermaye stoku, D, aramalları indeksi; L Y, nihai mal üreten sektördeki toplam işgücü istihdamıdır. Modelde iki tür içsel büyüme ortaya atılmaktadır. Birincisi malların niteliğindeki artışlardan ileri gelmekte; diğeri de sürekli yeni teknolojiler üretimesi sonucunda artan ürün çeşitliliğinden kaynaklanmaktadır. Bu iki duruma uyan aramallar üretimini sırasıyla şöyle gösterebiliriz: 1 m (9) [ m m ] D = log λ x ( j) dj, λ > 1 (10) D = [ x j dj] n β ( ) 0 0 1/ β, 0< β < 1 Bu eşitliklerde x(j), nihai sektördeki j. aramalı girdisini; x m (j), λ m niteliğine sahip j. aramalın çeşitliliğini göstermektedir. Aghion ve Howitt (1992), Schumpeter ın (1981, ss.140-149) yaratıcı yıkım kavramına dayanarak stokastik bir büyüme modeli geliştirmektedir. Schumpeter ünlü çalışması Kapitalizm, Sosyalizm ve Demokrasi nin (1942) Kapitalizm başlıklı cildinde, yaratıcı yıkım sürecini şöyle ifade etmektedir: Kapitalizm -tekrar edelim-, kendine özgü özelliği yüzünden ekonomik bir değişim metodu ya da tipidir ve durağan bir durum göstermez, hiç bir zaman da gösteremez. Oysa kapitalizmin bu gelişimci niteliği yalnızca, ekonomik hayatın daima değişen bir ekonomik ve sosyal ortam içinde akmasından ve değişmelerinden ekonomik aksiyonun verilerini de değiştirmesinden ileri gelmektedir. Şüphesiz adı geçen faktör önemlidir ve savaşlar, ihtilaller gibi unsurlar sık sık endüstriyel değişimlere sebep olmaktadırlar, ama bütün bunlar harekete geçirici birer motör niteliği taşımazlar. Rejimin gelişimci niteliği, nüfusun otomatik olarak artmasına, sermayenin aynı şekilde çoğalmasına ya da para sistemlerinin kaprislerine de bağlı değildir. Bu faktörler de ilk sebepleri değil, şartları teşkil ederler. Kapitalist mekanizmayı çalıştıran ve çalışmasını devam ettiren; yeni tüketim maddeleri, yeni üretim metodları, yeni pazarlar, yeni endüstriyel örgütlenmelerin tipleri, çeşitleridir ve bütün bunlar kapitalist teşebbüs tarafından yaratılmışlardır...bundan önceki bölümde de belirttiğimiz gibi, örneğin 1760-1940 yılları arasında bir işçinin bütçesi yalnızca çeşit ve mal bakımından büyümemiş, ama aynı zamanda da kalite bakımından durmadan değişimlere uğramış, yükselmiştir. Aynı şekilde tipik bir çiftliğin üretken mekanizması, tarım aletlerinden, şekillerine kadar çağdaş makine tarımına ulaşmıştır; metal endüstrisinde üretken mekanizmanın odun

8 kömürü fırınından, yüksek fırına kadar bir değişim olmuş; enerji sektöründe su değirmeni yerini modern türbinlere bırakmış, ulaştırma tarihinde posta arabalarının yerini uçaklar almışlardır. Yeni milli pazarların ya da dış piyasaların açılması; el sanatları atelyelerinden, yoğun ve büyük işletmelere geçiş (U.S. Steel gibi), kapitalist sistemi durmadan, yorulmadan içinden bir ihtilâl, yenileme havasında tutmakta; bütün bu elemanlar, gene devamlı olarak eski faktörleri yok etmekte, yenilerini yaratmaktadır. Bu yaratıcı yıkım gelişimi kapitalizmin esas temelidir, ister istemez her kapitalist teşebbüs ergeç bu gelişime uymak zorundadır....oysa kapitalist gerçekte rekabetin tipi değil; bir ürünün ortaya çıkışı, bir tekniğin, kaynağın, yeni bir organizasyon şeklinin doğması, yani masraf ve kalite bakımlarından kesin bir üstünlüğe dayanan ve yalnızca kâr hadleriyle marjinal üretim değil, firmaların varlıklarına, temellerine hücumeden bir noktanın doğuşu önemlidir...adı geçen rekabet, daima bir baskı olarak hazır durmaktadır. İş adamları,sahalarında rakipsiz olsalar bile bu baskıyı hissetmekte, tam rekabette yer alan bir tutuma yaklaşmaktadırlar. (Schumpeter, 1981, ss.143-147). Aghion ve Howitt in modeli üç özellik taşımaktadır. Birincisi, aksak rekabet sürecinde büyümedir. Rekabetçi piyasaya dayalı büyüme modellerinde teknolojik süreç yayılma etkisiyle gerçekleşirken, aksak rekabet piyasası altında tekelci kârların cazibesine kapılan firmaların AR-GE sektörü yatırımları yoluyla oluşmaktadır. İkincisi yaratıcı yıkım kavramıdır. Yani ürünlerin bir yaşam devresi vardır ve bu devreyi tamamlayan ürünler ortadan kalkar, yerini yenileri alır. Üçüncüsü süreksizliktir. Ürünlerin bir kısmı ekonomik büyüme sürecinde başat, diğerleri de ikincil önem de olsalar da, gelişme, bir ortalama etrafında tesadüfi yürüyüş (gelişimin stokastik sürece sahip olması) sürecine uygun olarak yaşanır (Cochrane, 1988). Bu tipten AR-GE ye dayalı içsel büyüme modellerinin, büyüme etkisi önermesi, AR-GE sektöründeki toplam istihdamın (araştırmacı sayısı) büyüme oranına bağlanmıştır. Ancak teknolojik yayılmanın var olduğu ekonomilerde, AR-GE ye aktarılan istihdam da bir değişme olmaksızın da büyüme etkisinin görülebileceği, Schulstad (1993) tarafından vurgulanmaktadır. Schulstad a göre, yayılma etkisi, büyümenin ekonominin ölçeğinden bağımsızlaşmasını sağlar.

9 BÖLÜM 1 GELENEKSEL BÜYÜME MODELLERİ Modern ekonomik büyüme teorileri, tarihsel bir pespektiften bakıldığında ilk olarak Frank Ramsey in 1928 tarihli, A Mathematical Theory of Saving isimli çalışmasıyla başlamıştır. Ramsey bu çalışmasında, hanehalkının dönemlerarası optimizasyon kararlarını, büyüme teorisine uygulamaktadır. Ramsey in bu çalışmasıyla 1950 li yılların sonları arasındaki devrede R.F. Harrod ile E.D. Domar ın, Keynesyen statik teoriyi, büyüme teorisiyle dinamikleştirme çabaları yer almıştır. Harrod-Domar büyüme modeli, girdiler arasındaki ikame oranının küçük kabul edildiği bir üretim fonksiyonuyla, kapitalist sistemin kararsız bir yapıya sahip olduğunu belirtmişlerdir. 1929 ekonomik bunalımının ardından geliştirilen bu modeller, sonraki yıllarda ekonomistler arasındaki popülaritesini yitirmiştir. 1950 li yıllarda ise R.M Solow tarafından geliştirilen büyüme modeliyle bu alana yeni katkılar yapılmıştır. Solow büyüme modelinin (SBM) temelini, girdilerin azalan verimlere sahip olduğu ve ölçeğe göre getirinin sabit varsayıldığı neoklasik üretim fonksiyonu oluşturmuştur. Bu üretim fonksiyonu, ekonominin basitleştirilmiş bir genel denge modelini kurmak amacıyla, sabit tasarruf oranı varsayımıyla birleştirilmiştir. Neoklasik büyüme yaklaşımı olarak adlandırılan bu modele göre, başlangıçta GSYİH leri göreli olarak düşük olan ülkeler, daha büyük büyüme oranlarına sahip olacaklardır. Bu sonuca, sermayenin azalan verimlere tabi olarak çalıştığı varsayımından hareketle ulaşılmaktadır. Yani işgücü başına daha az sermayeye sahip olan ülkeler, daha yüksek sermaye getiri oranına ve dolayısıyla büyüme oranına sahip olacaklardır ve gelişmiş ekonomilerin ulusal gelirlerine yakınsayacaklardır. Bu yakınsama 4 (convergence) süreci literatürde koşullu yakınsama (absolute convergence) olarak adlandırılmaktadır. Yakınsamanın kısıtlı olmasının nedeni, işgücü başına sermaye ve üretimin durağan durum düzeylerinin tasarruf oranı, nüfus artış hızı ve üretim fonksiyonuna bağlı olmasıdır. 1980 lerden sonraki çalışmalarda, R.J. Barro, W.J. Baumol gibi ekonomistler modellerine başlangıç beşeri sermaye stoku ve hükümet politikaları değişkenlerini de dahil etmişlerdir. Neoklasik büyüme modelinden çıkan bir başka sonuca göre de, teknolojik gelişmelerde sürekli gelişmelerin sağlanamaması durumunda, büyüme giderek yavaşlayacaktır. Bu sonucun nedeni, kökenlerini D. Ricardo ve T. Malthus da bulan azalan verimler varsayımıdır. 1960 lı yıllarla beraber bu temel neoklasik kuram, teknolojik gelişmenin yaparak öğrenme ve yıllanma (vintage) modelleri gibi yaklaşımlarla teknolojiyi içselleştirmeye çalışmıştır. Bu çerçevede özellikle Arrow un (1962) çalışması önemlidir. Bu modelde, her bireyin buluşu, teknolojinin bir 4 Yakınsama süreci, göreli olarak kişi başına daha düşük ulusal gelire sahip bir ekonominin, belirli bir zaman diliminde daha yüksek gelirli ekonomiye kişi başına gelir düzeyi anlamında yaklaşarak onu yakalamasını ifade etmektedir. Örneğin Geleneksel büyüme modellerinde bu süreç, fiziksel sermaye verimliliğinin azalan olmasına dayalı olarak mutlak yakınsama biçiminde gerçekleşmektedir. Konuyla ilgili geniş incelemeyi Balcılar, 1996; Ateş, 1996; Sala-i-Martin, 1996 çalışmalarında bulabilirsiniz.

rekabetçi mal olmamasından ötürü tüm ekonomiye hızlıca yayılır. Ancak, buluşların ekonominin tümüne yayılması çok yavaş gerçekleşirse ve buluşlar araştırma-geliştirme (AR-GE) sektörünün bir ürünü haline dönüşürse, ekonomi tam rekabetin sahip olduğu bir yapı yerine, aksak rekabetin geçerli olduğu bir yapıya dönüşecektir. Bu türden gelişmelerin yaşandığı bir modelde, neoklasik büyüme modelinde bazı değişikliklerin yapılması kaçınılmaz olacaktır. Bu konuya, 1980 lerin ortalarında P.M. Romer el atıncaya kadar, ekonomistler bir açıklama getirmemişlerdir. Ayrıca D. Cass ve T. Koopmans, 1965 de yayınladıkları çalışmalarında, Ramsey in, hanehalklarının optimizasyon kararlarını neoklasik modele yeniden geri getirmişler ve tasarruf oranını modele içselleştirerek almışlardır. Bu yeni yaklaşım, gelişmiş ekonomilere doğru yapılan geçiş sürecini ve dinamiklerini kavramada yeni bir boyut getirmekle beraber, koşullu yakınsama anlayışını aşamamıştır. Tasarruf oranının içselleştirilmiş olması da, uzun dönemli kişi başına büyümenin, dışsal teknolojik gelişmeye bağlılığı tezini ortadan kaldıramamıştır. 1970 li yıllara gelindiğinde iktisat teorisi büyüme tartışmalarından büyük ölçüde uzaklaşmıştır. Bu yıllarda daha çok iktisatın mikro temelleri ve kısa dönemli salınımlar sorgulanmaya başlanmış ve Parasalcı, Yeni Keynesyen ve Rasyonel Beklentiler makro teorileri tartışma gündemini oluşturmuştur. 1980 li yılların ortalarından itibaren yaklaşık son on yıllık sürede ise büyüme teorileri yeni model oluşumlarıyla yeniden iktisat literatüründeki yerini almıştır. Özellikle P.M. Romer, R.E. Lucas, S. Rebelo, P. Aghion, P. Howitt, E. Helpman, G.M. Grossman gibi ekonomistlerin çalışmalarıyla büyüme teorisi, fiziksel ve beşeri sermaye, AR-GE sektörü, dışsallıklar ve aksak rekabet konularını tartışma gündemine almışlardır. Yeni İçsel Büyüme Teorileri olarak adlandırabileceğimiz bu gelişme, teknolojiyi (bilgi stokunu) AR-GE ve beşeri sermaye kanalıyla içselleştirmektedir. Neoklasik büyüme torilerinde ise ya beşeri sermaye olgusuna yer verilmemiş, ya da teknoloji cennetten tüm bireylere gelen bir meyve gibi değerlendirilmiştir. Bu noktaya karşı çıkış ve iktisat politikalarının uzun dönemli büyümeyi etkileyebileceği tezi, yeni içsel büyüme modellerini, Neoklasik yaklaşımlardan ayırmıştır. Günümüzde ekonomik büyüme, makroekonomi tartışmalarının odak noktasını oluşturmaktadır. Ekonomistler, kısa dönemli salınımlardan çok, uzun dönemli büyümenin daha önemli bir konu olduğunu yeniden keşfetmektedirler. Aylık sanayi üretimi ya da perakende satışların değişimi gibi kısa dönemli makro değişkenlerin yerine, ulusal gelirin değişimi ve bu değişimin arkasında yatan dinamikler sorgulanan konular haline dönüşmüştür. Yeni modeller artan getiri, araştırma ve geliştirme, teknoloji, yaparak öğrenme, dışsallıklar ve beşeri sermaye olgularını modellerinde temel konular haline getirerek, Neoklasik büyüme modelini zenginleştirmeye çalışmışlardır. Bu gelişmede, istatistiksel verilerin de giderek daha zengin hale getirilmiş olmasının önemi büyüktür. Zira araştırmacılar, teori ile pratik arasında da sağlıklı bağlar kurabilmenin ortamını bulabilmişlerdir. Bu çerçevede özellikle kişi başına geliri göreli olarak düşük olan ekonomilerin, gelişmiş ekonomilere yakınsama süreçleri önemli bir inceleme alanını oluşturmuştur. Ülkeleri yaşam standartlarının farklılıkları açısından karşılaştırdığımızda, neden ülkelerin birbirlerinden ulusal gelirin uzun dönemli büyümesi açısından ıraksak bir hale dönüştükleri sorunsalına eğilerek yanıtlar getirebiliriz. Yeni içsel büyüme modellerinin belirgin bir yanı da, özellikle hükümet politikalarından etkilenen makro 10

değişkenlerin, ekonominin büyüme oranı üzerinde kararlı ve süreğen değişimlere yol açtığını öne sürmesidir. Bu düşünce özellikle Ak tipi büyüme modellerinde ortaya çıkmıştır. Ayrıca Schumpeteryen büyüme teorisi de 1980 li yıllarda yeni yaklaşımlarla ve modellerle geliştirilmiştir. Schumpeteryen büyüme dinamiklerine göre, ekonominin asıl itici gücü girişimcilerin teknolojik gelişmeleri sağlamaları ve onları uygulamaya geçirmeleridir. Bu etmen ekonominin, yeni teknolojk gelişmelerin sağlanacağı yeni durumlara kadar önce yükselen ve ardından gerileyen bir konjonktürel gelişmeye sahip olmasına yol açacaktır. Teknolojik gelişmelerin süreğen bir hale dönüştürülmesi, ekonominin gelişme trendini pozitif yönlü oluşturacaktır. Ancak kredi mekanizmasının yeterince esnek olmayışı, bu pozitif yönlü konjonktürü olumsuz etkileyerek, kapitalist toplumun daralan bir yapıya dönüşmesine yol açacaktır. Schumpeter, bu nedenle, sistemin nihai gelişimine karamsar biçimde bakmaktadır. Schumpeteryen büyüme teorisini geliştiren, Yeni- Schumpeteryen modeller, teknolojinin artık yurtiçi gelişimi ve yurtiçi etkilerini aşarak, uluslararası alandaki yayılma etkilerini de (spill-over effect) dikkate almaktadır. Günümüzde teknolojik gelişme daha sık bir zaman aralığına yayılmış ve özellikle gelişmekte olan ülkelerin bu teknolojik gelişmeyi taklit etmesi ya da ithal etmesi giderek kolaylaşmıştır. Bu nedenle ekonomilerin büyüme dinamikleri içerisinde önemli bir yer tutan teknoloji olgusunu yalnızca yurtiçi gelişmeler ile sınırlı tutmak, bilimsel çalışmalar açısından bir yetersizliktir. Özellikle gelişmiş ekonomilerce ortaya konulan yeni tekniklerin, gelişmekte olan ülkelere etkilerinin dikkate alınarak büyüme dinamiklerinin araştırılması, daha yararlı bir bilimsel ortam sağlayacaktır. 11