Davranışın Uyarıcı Kontrolü

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Davranışın Uyarıcı Kontrolü"

Transkript

1 Davranışın Uyarıcı Kontrolü B U N L A R I B İ L İ Y O R M U Y D U N U Z? Ayırımlı tepkide bulunma, belirli bir uyarıcı tarafından davranışın kontrolünü tanımlamak için kullanılmıştır. En basit uyarıcılar bile pek çok özelliğe veya boyutlara sahiptir. Davranışın bir talim uyarıcısı tarafından kontrolü sıklıkla diğer benzer uyarıcılara genellenir. Uyarıcı genellemesi ve uyarıcının ayırt edilmesi birbirini tamamlayan kavramlardır. Davranışın bir uyarıcıdan diğerine genellenmesi bireyin uyarıcılarla talim geçmişine bağlıdır. Ayırt etme talimi sadece S + ya ve S - ye ayırımlı olarak tepkide bulunmayı sağlamaz, aynı zamanda genelleme gradyeninin dikliğini artırır. Algısal kavramların öğrenilmesi, ayırt etme ve genelleme öğrenmesinin farklı düzeyleri arasındaki bir karşılıklı etkileşimi içerir.

2 Kitap boyunca çevresel olaylar tarafından kontrol edilen davranışın çeşitli yönlerini gördük. Ortaya çıkarılan davranış ve Pavlovian koşullamadan kaynaklanan tepkide bulunma buna örnek olarak verilebilir. Altıncı Bölümde gördüğümüz gibi, edimsel davranış, zamanda önce gelen uyarıcıların varlığı nedeniyle gözlenen tepkide bulunma durumu olarak da değerlendirilebilir. Bu önce gelen uyarıcılar doğrudan edimsel tepkiyi aktive edebilecekleri gibi, tepki-pekiştireç ilişkisinin bir temsilini de aktive edebilirler. Şüphesiz pek çok öğrenilmiş davranış, belirli çevresel olayların varlığı nedeniyle ortaya çıkmaktadır. Bununla birlikte, bu noktaya kadar olan öğrenmeye ilişkin tartışmalarımızda, davranışın uyarıcı kontrolü ile ilgili iki kritik konu yanıtsız kalmıştır. Bunlardan birincisi, uyarıcı kontrolünün ölçülmesiyle ilgilidir: Belirli bir tepkiden, belirli bir çevre özelliğinin veya özgün bir uyarıcının ne derece sorumlu olduğuna nasıl karar verebiliriz? Belirli bir tipteki tepkiyi kontrol etmede bazı uyarıcılar diğerlerinden daha mı önemlidir? Eğer öyle ise, bu gibi farklılıkları uyarıcı kontrolü düzeyinde nasıl ölçebiliriz? Uyarıcı kontrolünün nasıl ölçüldüğünü bildikten sonra, uyarıcı kontrolünün belirleyicileriyle ilgili olan ikinci konuyla ilgilenebiliriz. Bir uyarıcının, bir tepki üzerindeki kontrolünü ve uyarıcı kontrolünün derecesini ne belirler? Neden belirli bir tepki, çevredeki bir özellik tarafından diğerlerinden daha fazla kontrol edilir? Uyarıcı kontrolü hakkındaki soru işaretleri çevresel olayların karmaşıklığı yüzünden ortaya çıkar. Telefondaki bir çevir sesi gibi basit bir şey bile çoklu özellikleri olan karmaşık bir uyarıcıdır. Sesin yüksekliği ve şiddetiyle, ne kadar ani başlayıp bittiğiyle, tonunun karmaşıklığıyla ve uzaydaki yeriyle karakterize edilir. Bu uyarıcı özelliklerinden hangisinin kritik olduğuna ve bu özellikleri kritik yapan şeyin ne olduğuna nasıl karar veririz? Uyarıcı Kontrolünün Ölçülmesi Yeni bir durum veya yeni bir tür üzerinde davranışın uyarıcı kontrolünü analiz edilmesi, farklı bir kültürü veya farklı bir gezegeni ziyaret ettiğinizde olanları anlamaya çalışmaktan farklı birşey değildir. Mars dan gelen ve dünyadaki arabaları, sokakları ve trafik ışıklarını ilk defa gören bir yaratık olduğunuzu varsayın. Periyodik olarak arabalar bir trafik ışığında geçerler. Diğer zamanlarda durur ve beklerler. Bazı zamanlarda sürücüleri neyin durdurduğunu ve diğer zamanlarda hareket etmelerini devam ettiren şeyin, ne olduğunu anlamak istersiniz. Bu probleme nasıl yaklaşabilirsiniz? İlk aşama, bir hipotez formüle etmek veya ne olup bittiğine ilişkin bir tahminde bulunmak olacaktır. Olasılıklar sadece sizin hayal gücünüzle sınırlıdır. Belki de sürücüler, yolda kavşağın yanında bulunan bir duyarga, arabadaki bilgisayara arabayı durdurmasını sinyallediği için durmaktadır. Alternatif olarak, sürücüler birbirlerine dur hareketini ifade eden veya geç hareketini ifade eden işaretler gönderiyor olabilir. Diğer bir olasılık da sürücülerin kısa bir araya ihtiyaç duyduğu zaman durmaları ve biraz dinlendikten sonra devam etmeleridir. Ya da tüm sürücülerin günün belli saatlerinde durmalarını ve diğer zamanlarda geçmelerini sağlayan tüm sürücüler tarafından bilinen ayrıntılı bir tarife olabilir. Diğer bir olasılık da duruşları ve geçişleri kontrol eden trafik ışıklarıdır. İLGİLİ UYARICILARIN TANIMLANMASI Hangi uyarıcının bir kavşakta arabaları durdurduğuna nasıl karar verebilirsiniz? Çeşitli olasılıklar farklı biçimlerde test edilebilir. Örneğin, sürücülerin yolda sadece bir araba varken ve aynı anda çok fazla araba varken ne olduğunu karşılaştırarak, birbirlerine sinyalleyip sinyallemediklerini test edebilirsiniz. Trafik ışıklarının bir işe yarayıp yaramadığına karar vermek için, trafik ışıkları kapatıldığında arabaların daha az durup durmadıklarını görebilirsiniz. Sokaktaki duyargaların ilişkili olup olmadığına karar vermek için duyargaları bulmaya çalışabilir ve çalışmadığı durumda neler olduğunu görebilirsiniz. Bu testlerden her birinin davranıştan sorumlu olabileceğini tahmin ettiğimiz uyarıcının varlığında ve yokluğunda ilgilendiğimiz davranışın gözlenmesini içerdiğine dikkat edin. Sürücülerin birbirlerine durmayı sinyalleyip sinyallemediklerini test etmek için, böyle sinyallerin taşınamadığı (yolda sadece bir araba olduğu) durumlarda ve böyle sinyallerin ortaya çıktığı (aynı anda yolda çok fazla arabanın olduğu)

3 durumlarda sürücülerin davranışlarını karşılaştırdık. Trafik ışıklarının duruşlardan ve geçişlerden sorumlu olduğu olasılığını test ederken, ışıkların kapalı olduğu durumlarda ne olduğunu gözledik. Bu örnekler uyarıcı kontrolünün ölçülmesindeki, basit bir manipülasyonu göstermektedir: Davranışın uyarıcı kontrolü, ilgilenilen davranışı, test uyarıcısının varlığında ve yokluğunda karşılaştırarak ölçülür. Eğer test uyarıcısının varlığı ve yokluğu, tepkide bulunmada farklılık yaratmıyorsa, uyarıcının sorgulanan davranışı, kontrol etmediği sonucuna varabiliriz. Arabalar yolda diğer arabalar olsa da olmasa da trafik ışıklarında durmaktadırlar. Yani duruşların ve geçişlerin sürücüler arasındaki sinyallerle sağlanmadığı sonucuna varabiliriz. Aksine, arabalar trafik ışıklarının görünür olduğu durumlarda kapalı olduğu durumlara göre daha fazla durmaktadırlar. Bu trafik ışıklarının ilgilenilen davranışı kontrol ettiğine dair kanıt sağlar ve davranışın uyarıcı kontrolü için temel kritere işaret eder: Eğer tepki bir uyarıcıdaki değişiklikler tarafından değişimlenirse o tepkinin belirli bir uyarıcının kontrolü altında olduğu söylenir. Bir uyarıcıdaki değişikliklerle ilişkili olarak, tepkide bulunmada meydana gelen bir değişiklik ayırımlı tepkide bulunma (differential responding) olarak adlandırılır. Hedef davranıştan, hangi olası uyarıcının sorumlu olduğu, o uyarıcıdaki değişikliklerle ilgili ayırımlı tepkide bulunma tarafından belirlenir. Eğer tepkide bulunma bir uyarıcıdaki değişiklikler tarafından değişimleniyorsa, o uyarıcının davranışın kontrolünde işin içinde olduğu söylenir. Eğer tepkide bulunma bir uyarıcıdaki değişiklikler tarafından değişimlenmiyor ise, o uyarıcı davranışın kontrolü ile ilişkili değildir denir. İLİŞKİLİ UYARICI ÖZELLİKLERİNİN TANIMLANMASI Bir yoldaki trafik ışıkları tarafından bir şekilde kontrol edilen duruşları ve geçişleri tanımlamak bir gelişmedir. Bununla birlikte, sürücülerin trafik ışıklarına tam olarak nasıl tepkide bulunduklarını bilmek için pek çok detayın açıklığa kavuşturulması gerekir. Örneğin trafik ışıkları genellikle kırmızı en üstte ve yeşil en altta olmak üzere dikey bir yönde yerleştirilmiştir (bkz. Şekil 12.1). Hangi özellik daha önemlidir; ışıkların rengi mi yoksa yeri mi? Sürücüler kırmızı ışığı gördüklerinde mi dururlar yoksa en üstteki ışık yandığında mı? Kırmızı Sarı Yeşil ŞEKİL 12.1 Trafik ışıklarının uyarıcı özellikleri. Işıklar hem renk hem de yerleri bakımından farklılık gösterirler.

4 İlişkili uyarıcı özelliklerini tanımlama stratejisi, ilişkili uyarıcıları tanımlama stratejisine benzer. Belirli bir uyarıcı özelliğinin önemli olup olmadığına karar vermek için, diğer ipuçlarını değiştirmeden, ilgilenilen özelliği değiştirmemiz ve bu değişmelere bağlı kalarak, davranışın değişip değişmediğine bakmamız gerekir. Trafik ışıklarında rengin yerden daha önemli olup olmadığına karar vermek için, aynı yerde sunulan kırmızı ve yeşil ışıkları test etmemiz gerekir. Yerin renkten daha önemli olduğuna karar vermek için, aynı renkteki ışıkları farklı yerlerde test etmemiz gerekir. Bir uyarıcının diğer tüm özelliklerini sabit tutarken, bir uyarıcı özelliğini değişimlediğimizde, sorgulanan davranışın belirli bir uyarıcı boyutunun (stimulus dimension) önemini test ederiz. Farklı sürücüler için farklı uyarıcı özellikleri önemli olabilir. Renk körü olan sürücüler yanan ışıkların yerlerine odaklanmak zorundadır. Diğerleri, birincil olarak trafik ışıklarının rengine tepki verirler. Aynı zamanda diğer sürücüler hem renge hem de ışığın yerine tepki verebilirler. Yani uyarıcı kontrolünde aynı duruma tepki verme bakımından yüksek düzeyde bireysel farklılıklar vardır. UYARICI KONTROLÜ DÜZEYİNİN ÖLÇÜLMESİ Bir tepkinin bir uyarıcının varlığı tarafından mı, yoksa, yokluğu tarafından mı etkilendiğini belirlemek, bize o uyarıcının davranışla herhangi bir ilgisinin olup olmadığını söyler. Bununla birlikte, varlık/yokluk testi bize davranışın belirli bir uyarıcı özelliğine göre tam olarak, nasıl ayarlandığını göstermez. Trafik ışığı örneğine devam ederek, bir sürücünün her kırmızı trafik ışığı gördüğünde durduğunu varsayalım. Işık hangi kırmızı tonunda olmalıdır? Bu soruyu yanıtlamak için kırmızının çok sayıdaki farklı tonlarını içeren çeşitli renklerle sürücüyü test etmemiz gerekir. Kırmızı ışığın dalga boyu, görsel spektrumun sonunda ve uzun dalga boyunda yer alır. Işığın daha kısa dalga boyları, daha kırmızı ve daha fazla turuncu görünür. Işığın dalga boyu daha da kısa olduğunda ışık gittikçe daha çok sarı görünür. Farklı renkler tarafından sağlanan uyarıcı kontrolünün detaylı bir testi, farklı dalga boylarındaki ışıkların sistematik olarak sunulmasını gerektirir.

5 A B Tepki olasılığı Test uyarıcı rengi Tepki olasılığı Tepki olasılığı Sarı Kırmızı Sarı Kırmızı Test uyarıcı rengi C Sarı Kırmızı Test uyarıcı rengi ŞEKİL 12.2 Bir uyarıcı rengi tarafından tepkide bulunmanın farklı kontrol düzeylerini gösteren hipotetik uyarıcı genelleme gradyenleri. A eğrisi rengin en güçlü uyarıcı kontrolünü; C eğrisi de rengin en zayıf uyarıcı kontrolünü göstermektedir. Uyarıcı genelleme gradyenleri. Eğer koyu kırmızıdan koyu sarıya doğru değişen çeşitli test renkleri sunulursa, çok çeşitli sonuçlar çıkabilir. Eğer sürücü renge çok fazla dikkat ediyorsa, sadece ışık mükemmel bir kırmızı renkteyse durur. Bir miktar turuncu olan ışıklar sürücünün durmasına neden olmaz. Bu olasılık Şekil 12.2 deki A eğrisi tarafından gösterilmiştir. Diğer uçta sürücü kırmızıyı belirsiz bir şekilde andıran herhangi bir renk gördüğünde durabilir. Bu olasılık Şekil 12.2 deki C eğrisinde gösterilmiştir. Ortalama bir sonuç B eğrisinde gösterilmiştir. Bu durumda sürücünün davranışı renkteki farklılıklara önemli derecede duyarlılık göstermektedir; fakat, tepkide bulunma A eğrisinde olduğu gibi belirli bir kırmızı tonu ile çok sınırlı değildir. Şekil 12.2 deki her bir eğri bir uyarıcı genelleme gradyenidir (stimulus generalization gradient). Daha önceden uyarıcı genellemesi kavramıyla alışma ile bağlantılı olarak karşılaşmıştık (bkz. Şekil 3.3). Genelleme gradyenleri herhangi bir uyarıcı özelliği için elde edilebilir uyarıcının yerleşimi, büyüklüğü, parlaklığı, şekli, ağırlığı vb. Şekil 12.2 de gösterildiği gibi gradyenler çok dik (A eğrisi) veya daha dar (C eğrisi) olabilir. Genelleme gradyeninin dikliği veya eğimi davranışın söz konusu uyarıcı özelliği tarafından ne kadar yakından kontrol edildiğini gösterir. Bir dik genelleme

6 2 1 Tepki olasılığı 3 Test uyarıcı rengi ŞEKİL 12.3 Farklı renklendirilmiş uyarıcılara tepkide bulunmaya ilişkin hipotetik bir genelleme gradyeni. 1 ve 2 noktaları uyarıcı genellemesi fenomenini,1 ve 3 noktaları da uyarıcı ayırt etme fenomenini göstermektedir. gradyeni uyarıcı özelliği ya da boyutu tarafından güçlü bir kontrole işaret eder. Bir dar veya düz genelleme gradyeni zayıf bir uyarıcı kontrolüne işaret eder. Uyarıcı genellemesi ve uyarıcı ayırt etme. Uyarıcı genelleme gradyenleri iki önemli fenomeni içerir: Genelleme ve ayırt etme. Uyarıcı genellemesinde (stimulus generalization) bir uyarıcı ile ortaya çıkan tepkide bulunma farklı bir uyarıcı sunulduğunda da gözlenir. Şekil 12.3 deki 1 ve 2 noktaları uyarıcı genellemesi fenomenini göstermektedir. Uyarıcı ayırt etmesinde (stimulus discrimination) bir uyarıcıdaki değişiklikler farklı tepkide bulunma düzeyleriyle sonuçlanır. Şekil 12.3 deki 1 ve 3 noktaları uyarıcı ayırt etmesi fenomenini gösterir. Şekilde, 1 noktasındaki uyarıcıya 3 noktasındaki uyarıcıdan daha fazla tepkide bulunulmuştur. Genelleme ve ayırt etme birbirinin tamamlayan görüngülerdir. Uyarıcılar arasındaki büyük miktardaki bir genelleme, ayırt etmenin yokluğunu gösterir ve uyarıcılar arasında büyük miktarda bir ayırt etmenin olması da genellemenin yokluğuna işaret eder. Genelleme kuramları. Neden bireyler farklı uyarıcılara benzer tepkilerde bulunurlar? Neden bir uyarıcıdan diğerine genelleme yaparlar? Geçmişteki araştırmacılar (örneğin, Pavlov, 1927) yayılma etkisi yorumunu öne sürmüştür. Bu düşünceye göre, bir uyarıcıya koşullanan tepkiler diğer ipuçlarına da genellenir; çünkü, talimin etkileri orijinal talim uyarıcısından, diğer benzer uyarıcılara yayılır. Bir çocuk inek kelimesini ilk öğrendiğinde, inek kelimesini sadece inek gördüğünde değil; bir boğa, bir at gördüğünde de kullanır. Yayılma etkisi yorumuna göre, böyle bir genelleme olur; çünkü, boğalar ve atlar ineklere benzer ve inekler için öğrenilen tepki diğer benzer hayvanlara da yayılır. Yayılma etkisi yorumu, organizmaların farklı uyarıcılara benzer şekilde tepkide bulunduklarını; çünkü, onları ayırt etmeyi öğrenmediklerini öne süren Lashley & Wade (1946) tarafından geliştirilmiştir. Bu yoruma göre, bir çocuk inek kelimesini inekleri, boğaları ve atları gördüğünde kullanır; çünkü, çocuk, bu farklı hayvanlar arasında ayrım yapmayı öğrenmemiştir.

7 Talim Test Deneysel Grup (Gölgeleme) CS (50dB) Işık Şok CS (50dB) Kontrol Grubu CS (50dB) Işık CS (50dB) Şok ŞEKİL 12.4 Gölgeleme (overshadowing) yordamına ilişkin grafik gösterim. Kamin (1969) dan çeviren tarafından uyarlanmıştır. Lashley-Wade hipotezi, uyarıcı genellemesinin uygun bir talim ile sınırlandırılabileceğini öne sürmektedir. Sonraki bölümde uyarıcı kontrol düzeylerini belirleyen öğrenme faktörlerini anlatırken bu yorumu doğrulayan kanıtları açıklayacağım. Bununla birlikte, bunu yapmadan önce, uyarıcı ve organizmik faktörlerin uyarıcı kontrolünü nasıl etkilediğini ele alalım. Uyarıcı Kontrolünün Belirleyicileri: Uyarıcı ve Organizmik Faktörler Davranışın uyarıcı kontrolünün nasıl ölçüleceğini betimledikten ve uyarıcı genellemesi ve uyarıcı ayırt etme tamamlayıcı fenomenlerini betimledikten sonra, artık ikinci temel soruya geçebiliriz., Belirli bir tepki üzerindeki kontrolü, hangi uyarıcı özelliklerinin kazandığını ne gibi faktörler belirler? Bu soruya cevap verirken ilk önce uyarıcının türü ve söz konusu organizma ile ilgili faktörleri ele alacağız. DUYUSAL KAPASİTE Belirli bir uyarıcı özelliğinin davranışı etkileyip etkilemeyeceğine karar vermede en önemli faktör, belki de, organizmanın duyusal kapasitesidir. Bir organizma uyarıcıları tespit edebilmek için gerekli olan duyu organlarından yoksun ise, ilgili uyarıcıya tepkide bulunamaz. İnsanlar radyo dalgalarına, ultraviole ışınlara ve saniyede devirden fazla olan seslere tepki veremez; çünkü, böyle uyarıcıları tespit edebilmek için duyu organları yoktur. Aksine köpekler insanların duyabildiğinden çok daha yüksek frekanstaki sesleri duyabilirler ve böylece insanlar için işitilemez olan ultra seslere tepkide bulunma kapasitesine sahiptirler. Duyusal kapasite bir organizmanın davranışını kontrol eden uyarıcıların türlerine bir sınırlılık getirir. Bununla birlikte, duyusal kapasite uyarıcı kontrolü için tam bir ön

8 Koşullu korku Kontrol Gölgeleme Grup ŞEKİL 12.4 Bir ışık (gölgeleme) ya da ışık-yok (kontrol) durumu ile eş-zamanlı olarak sunulan ve ayak şoku ile eşleştirilen 50dB lik bir ses CS i tarafından ortaya çıkartılan koşullu korku düzeyleri. Kamin (1969) dan uyarlanmıştır. koşuldur. Bu, davranışın belirli bir uyarıcı özelliği tarafından etkileneceğini garantilemez. Normal koku duyumu olan insanlar çeşitli kırmızı şarap aromalarını ayırma kapasitesine sahiptir. Bununla birlikte, tüm kırmızı şarap kokularıyla çok az yaşantısı olan birisi için bu geçerli değildir. Duyusal kapasite davranışın belirli bir uyarıcı kontrolünün altına getirilmesinde bir başlangıç noktasıdır. DUYUSAL YÖNELİM Uyarıcı kontrolü için gerekli olan diğer bir ön koşul, organizmanın duyusal yönelimidir. Bir uyarıcının bir bireyin davranışının bazı yönleri üzerinde kontrol sağlaması için uyarıcı, ilgili duyu organı için ulaşılabilir olmalıdır. Eğer üşüttüyseniz ve ağzınızdan nefes almak zorundaysanız, koku uyarıcıları nazal epitelyuma ulaşmayacağından, farklı kokular arasında iyi bir ayrım yapamazsınız. Sesler ve ışık düzeyleri gibi bazı uyarıcılar çevreye dağılmıştır. Yani, böyle uyarıcılar ile birey, uyarıcı kaynaklarına yönlense de yönlenmese de karşılaşır. Bu nedenle, tepede kullanılan ışıklar öğrenme deneylerinde yaygındır. Oysa, lokalize bir görsel ipucu bir probleme yol açabilir; çünkü, sadece bireyin yüzü uyarıcıya dönükse, onunla karşılaşmış olur. Örneğin, yolun sağ tarafındaki trafik işaretlerine bakarken yolun sol tarafındaki işaretlerden birini kaçırabilirsiniz. UYARICI ŞİDDETİ VE BELİRGİNLİĞİ Diğer her şey sabit tutulduğunda, davranış, zayıf olanlardan ziyade, şiddetli veya belirgin uyarıcıların kontrolü altındadır (örneğin, Kamin, 1965). Aslında şiddetli bir uyarıcının varlığı davranışın daha zayıf olan bir ipucu tarafından kontrolü ile engellenebilir. Bu fenomen ilk olarak Pavlov (1927) tarafından gölgeleme (overshadowing) olarak adlandırılmıştır. Gölgelemenin bir gösteriminde (Kamin, 1969), koşullu baskılama yordamı kullanılarak, iki grup sıçanın oldukça hafif (50dB lik) gürültüye geliştirdikleri koşullu korku düzeyleri karşılaştırılmıştır. Gölgeleme grubunda gürültü CS i her denemede bir ışık ile eş zamanlı olarak sunulmuştur. Kontrol grubunda gürültü ışık olmadan sunulmuştur. Sekiz koşullama denemesinden sonra, korku tepki düzeyleri CS tek başına sunularak ölçülmüştür.

9 Tek başına-gürültü test denemelerinin sonucu Şekil 12.4 de özetlenmiştir. Kontrol grubunda koşullu korku yüksek bir düzeyde gözlenmiştir. Oysa, gölgeleme grubunda daha az korku ortaya çıkmıştır. Bu sonuç, koşullama denemeleri boyunca, ışığın varlığının gürültü CS ine koşullu korkunun gelişmesini engellediğini veya gölgelediğini göstermektedir. MOTİVASYONEL FAKTÖRLER Belirli bir uyarıcının kontrolü altındaki davranışın miktarı aynı zamanda organizmanın motivasyonel durumu tarafından da belirlenir. Davranışın uyarıcı kontrolünde, motivasyonel faktörlerin etkileri geniş bir şekilde araştırılmamıştır. Bununla birlikte, eldeki kanıtlar motivasyondaki bir değişiklik ile dikkatin bir tip uyarıcıdan diğerine kaydırılabileceğini göstermektedir. Örneğin, LoLordo ve arkadaşları pekiştireç olarak yiyecekle koşullanan güvercinlerin görsel ipuçlarına, işitsel ipuçlarından daha fazla tepkide bulunduklarını bulmuşlardır. Öte yandan, acıdan kaçınmaya koşullanan güvercinler, görsel ipuçlarından daha çok işitsel ipuçlarına tepki vermişlerdir (Foree & LoLordo, 1973; Shapiro, Jacobs, & LoLordo, 1980). Organizmanın motivasyonel durumu, organizmanın dikkatini belirli tipteki ipuçlarına kaydıran bir uyarıcı filtresini harekete geçiriyor gibi görünmektedir. Güvercinler açken ve yiyecek bulmaya güdülüyken özellikle görsel ipuçlarına duyarlıdır. Oysa, güvercinler korku durumunda ve tehlikeden kaçınmaya güdülüyken özellikle işitsel ipuçlarına duyarlıdırlar. Diğer türlerde bu motivasyonel etkiler farklı biçimler alabilir. Örneğin, yaşamak için gece avlanan bir tür, özellikle aç olduğunda işitsel ipuçlarına karşı daha dikkatli olabilir. Uyarıcı Kontrolünün Belirleyicileri: Öğrenme Faktörleri Gerekli duyusal kapasite ve duyusal yönelim sağlandıktan sonra, belirli bir uyarıcı tarafından kontrol edilen davranışın miktarını belirleyen en önemli faktör o uyarıcının önemi ya da geçerliğidir. Pavlov un da işaret ettiği gibi, biyolojik olarak önemli olan uyarıcılar (aç bir hayvan için yiyecek gibi) davranışı koşulsuz olarak ya da öncül bir talim olmaksızın kontrol edebilir. Buna ek olarak, başlangıçta önemli olmayan uyarıcılar hali hazırda önemli olan uyarıcılarla ya da olaylarla bağıntılandırılarak önemli hale gelebilir. PAVLOVIAN VE EDİMSEL KOŞULLAMA İlk başta etkisiz olan bir uyarıcı bir US ile doğrudan ya da dolaylı olarak bağıntılandırılmak yoluyla, davranışı kontrol eder hale gelebilir. Bölüm 4 de tartıştığım gibi, basit Pavlovian koşullama yordamı ilk başta etkisiz olan bir uyarıcıyı (CS), o olay

10 S + Tepki büyüklüğü S - Denemeler ŞEKİL 12.5 S + nın US ile eşleştirildiği ve S - nin aynı sıklıkla tek başına sunulduğu Pavlovian ayırt etme yordamının tipik sonuçları. İlk olarak S + ya geliştirilen koşullu tepkide bulunma S - ye genellenir. Bununla birlikte, devam eden talimle S + ve S - arasında güçlü bir ayırt etme gelişir. ile US arasında bir bağıntı kurarak anlamlı yapar. Uyarıcının önemi olumlu ya da olumsuz pekiştirme ile edimsel koşullama yoluyla da kurulabilir. Olumlu pekiştirme durumunda, US veya pekiştireç (S*) ilk başta nötr olan bir uyarıcının (S) varlığındaki bir tepkiye bağlı olarak sunulur. Üç terimli S-R-S* edimsel izlerliği, S ve S* pekiştireci arasında bir bağıntı kurarak veya tepki pekiştirildiğinde S uyarıcısını sinyalleyerek, S uyarıcısının önemini arttırır (bkz. Bölüm 6). Aynı durum negatif pekiştirmede de geçerlidir (bkz. Bölüm 10). Örneğin, ayırt edici kaçınma yordamında, edimsel tepki sadece tepki bir ikaz sinyalinin varlığında ortaya çıkarsa, itici uyarımdan kaçınma ile sonuçlanır ve bu, ikaz sinyalini organizma için önemli yapar. Basit Pavlovian ve edimsel koşullama yordamları, davranışın kontrolünü önceden etkisiz olan uyarıcı tarafından artırır; fakat, böyle yordamlar uyarıcının hangi özellik ya da özelliklerinin en fazla etkili olacağını belirlemez. Örneğin, hem işitsel hem de görsel özelliklerin birleştirildiği bir uyarıcıyı düşünelim. Koşullu tepkinin kontrolünde, görsel bileşenin mi yoksa işitsel bileşenin mi baskınlık kazanacağı, uyarıcıya ve daha önceki bölümde anlatılan organizmik faktörlere bağlıdır. Eğer organizma keskin bir görme duyusuna, fakat zayıf bir işitme duyusuna sahip ise, görsel bileşen baskın olacaktır. Eğer her iki duyum da yeterliyse ve organizma korku tarafından güdülenmişse işitsel bileşen daha önemli olabilir. Eğer görsel bileşen işitsel özellikten daha şiddetli veya daha belirgin ise, görsel bileşen işitsel bileşeni gölgeleyebilir. Peki duyusal kapasite, duyusal yönelim, uyarıcı şiddeti veya güdülenme temelinde ayırt edilemeyen özellikler için durum nasıldır? Bunlar ayırımlı tepkide bulunma ile nasıl kontrol edilebilir? Örneğin, kısa süre önce benzinle doldurulan bir araba ile benzini bitmek üzere olan bir arabayı ele alalım. Bu iki araba arasında bir sürücünün karşılaştığı uyarıcıların durumu ve şiddeti açısından çok az farklılık vardır. Tek fark benzin ölçü gösterge noktalarının (boş veya dolu) nerede olduğudur ve bu farklılık sadece 1 veya 2 cm olabilir. Yine de, benzinle dolu olma ve neredeyse boş olma durumu arasındaki fark, sürücü için çok önemlidir. Aynı zamanda kasa kelimesi masa kelimesiyle karşılaştırıldığında, bu iki kelimenin görsel uyarıcı özellikleri hemen hemen aynı olmasına rağmen insanlar çok farklı tepkiler vermektedirler. Böyle çok benzer uyarıcılar nasıl olur da dramatik olarak farklı tepkileri kontrol eder? Yanıt, farklı uyarıcıların varlığında ayırımlı pekiştirme sağlayan koşullama yordamlarına dayanmaktadır. UYARICI AYIRT ETME TALİMİ Farklı uyarıcıların varlığında ayırımlı pekiştirme sağlayan talim, uyarıcı ayırt etme talimi (stimulus discrimination training) olarak adlandırılır. Uyarıcı ayırt etme talimi Pavlovian ya da edimsel yöntemle yönetilebilir. Pavlovian ve edimsel koşullamanın basit durumları sadece bir CS veya uyarıcı koşullamasını

11 içerir. Aksine, uyarıcı ayırt etme talimi iki koşullu uyarıcıyı gerektirir. Bunlardan biri S + ve S - olarak adlandırılır. Koşullu veya edimsel tepkiyi yaratmada ilk başta etkisiz olan her hangi iki uyarıcı S + ve S - olarak işlev görür. Örneğin, S + ve S -, m ve k harfleri, bir ses ve bir sinyal veren alet veya bir ışık ve bir gürültü olabilir. Bir Pavlovian ayırt etme yordamında, S + nın her bir sunumu, koşulsuz uyarıcı ile eşlenir. S - nin olduğu denemelerde ise, koşulsuz uyarıcı atlanır. Böylece, S + ve S - farklı sonuçlarla veya ayırımlı pekiştirme ile bağıntılandırılır. S + ve S -, örneğin, biri daha arkadaşça ve diğeri soğuk olan iki turuncu kedi olabilir. Arkadaşça olan kedi (S + ) dokunsal haz ile eşlenir, çünkü, bu kedi insanların kendisini okşamasına izin vermektedir. Soğuk olan kedi (S - ) insanların kendisini okşamasına izin vermez ve pozitif dokunsal US ile eşlenmez. Ayırt etme yordamının tipik sonuçları Şekil 12.5 de gösterilmiştir. Talim süresi boyunca S + ve S - denemeleri seçkisiz olarak değiştirilerek sunulmuştur. Talimin erken aşamalarında, koşullu tepki S + tarafından ortaya çıkarılmaya başlar ve bu S - ye genellenir. Sonuç olarak, katılımcı talimin başlangıç aşamaları boyunca S + ve S - nin her ikisine de bir miktar tepkide bulunur. Devam eden ayırt etme taliminde S + artmaya devam ederken, S - ye tepkide bulunma azalır. Nihai sonuç, katılımcının S + ya S - den daha fazla tepkide bulunmasıdır. S + ve S - arasında güçlü bir ayırt etme gelişir. Bu noktada iki uyarıcının ayırt edildiği söylenir. Biri arkadaşça ve diğeri soğuk olan iki kediyle ilgili olan örneğimize tekrar dönelim. Kedilerden biri ile dokunsal hazzı bağıntılandırmaya başladığınızda kedi için geliştirdiğiniz herhangi bir sevgiyi diğer kediye de genellersiniz. Bunu karşın bir kediyle daha fazla haz yaşantısına sahip olup diğeriyle olmazsanız, arkadaşça olan kediye tepkiniz artacak ve soğuk olan kediye tepkiniz azalacaktır. Böylece bir kediyi diğerinden ayırt edersiniz. Ayırt etme talimi edimsel koşullama ile benzer bir biçimde yürütülebilir. Bu durumda edimsel tepki S + nın sunulduğu (S + R S*) denemelerde pekiştirilir. Ancak, farklı bir uyarıcı (S - ) sunulduğunda (S - R S*-yok) tepki pekiştirilmez. Yani, S + ve S - yine ayırımlı pekiştirme ile bağıntılandırılır. Pavlovian ayırt etme yordamında olduğu gibi, talimin ilk aşamalarında S + ya tepkide bulunma S - ye genellenebilir. Bununla birlikte, Şekil 12.5 de olduğu gibi sonuç olarak katılımcı S + ya güçlü olarak ve S - ye hiç olmasa bile- az tepkide bulunur. Tüm uyarıcı ayırt etme yordamlarında farklı uyarıcılar farklı sonuçlarla bağıntılandırılır. Son örneklerde ayırımlı pekiştirme US in veya pekiştirecin atlanmasına karşı pekiştirecin verilmesi yoluyla sağlanmıştır. Ayırt etme talim yordamlarında pekiştirecin yokluğuna karşı varlığı, bilindik fakat özel bir durumu temsil eder. Ayırımlı pekiştirmenin herhangi bir türü ayırt etme taliminde kullanılabilir.

12 Tepki büyüklüğü Grup C Grup D Ses frekansı (Hz) ŞEKİL 12.6 Güvercinlerin gagalama davranışının farklı ses frekansları tarafından kontrolünde ayırt etme taliminin etkileri. Genelleme testi öncesinde, D grubu, S + nın 1000 Hz lik ses ve S - nin ise, bu sesin yokluğu olduğu ayırt etme talimi aldı. Buna karşın, C grubu ise, 1000 Hz lik sesin varlığında anahtarı gagalama tepkileri için pekiştirme aldı. Jenkins ve Harrison (1960) dan alınmıştır. Örneğin, bebekler, annelerini, babalarından ayırt etmeyi çabucak öğrenirler. Bu annenin bir pekiştirme kaynağı, babanın ise bir pekiştirme kaynağı olmamasından dolayı değildir. Anne de baba da bebeğe haz sağlar; fakat, bunlar farklı tipte hazlardır. Bir ebeveyn dokunsal rahatlık ve beslenmeyle ilgili pekiştirme sağlarken, diğeri fiziksel oyun veya gıdıklama şeklinde birincil duyusal pekiştirme sağlar. Her bir tipteki pekiştireç farklı tipteki ebeveyn ile bağıntılandırılır ve bu, bebeği anne ve babasını ayırt etmeye yöneltir. ÇOKLU PEKİŞTİRME TARİFELERİ Ayırımlı pekiştirme aynı zamanda farklı uyarıcıların varlığında farklı pekiştirme tarifeleri şeklinde de programlanabilir. Örneğin, bir değişken-aralıklı tarife A uyarıcısının varlığında etkili olabilir ve bir sabit aralıklı tarife ise, B uyarıcısının varlığında etkili olabilir. Böyle bir yordam çoklu pekiştirme tarifesi (multiple schedule of reinforcement) olarak adlandırılır. Birçoklu VI-FI pekiştirme tarifesinde talimin bir sonucu olarak katılımcı, A uyarıcısına tipik olarak değişken aralıklı performansı ve B uyarıcısına da tipik olarak sabit aralıklı performansı ile tepkide bulunur. Örneğin, farklı sınıflarda farklı yönergelerin dinlenmesi birçoklu tarifede pekiştirilir. Pekiştireç her bir sınıfta sağlanan yeni bilgidir. Bazı profesörler yoğun bir değişken aralıklı tarifede dinleme davranışını pekiştirerek dersleri boyunca birçok yeni şey anlatırlar. Diğer profesörler bir ders boyunca tahmin edilebilecek şekilde sadece 4 veya 5 önemli noktaya değinirler ve her bir noktayı, ayrıntılı olarak anlatmak için 10 dakika harcarlar. Bu, dinleme davranışını, bir sabit aralıklı tarifede pekiştirir. Her bir pekiştirme tarifesi, her bir profesörün ve dersin ayrı uyarıcılarının varlığında etkili olur. Böylece iki ders boyunca dinleme davranışı ayırımlı dinleme davranışı yaratan birçoklu tarife tarafından pekiştirilir. Öğrenciler dinlemenin yoğun bir VI tarifesinde pekiştirildiği derste tahmin edilebilir duraklamalar olmaksızın sabit bir oranda dinleyeceklerdir ve dinlemenin bir FI tarifesinde pekiştirildiği derste dikkatte pekiştireç sonrası hatalar göstereceklerdir.

13 AYIRIMLI PEKİŞTİRME VE UYARICI KONTROLÜ S + ve S - varlığında ayırımlı pekiştirme, bu uyarıcılara ayırımlı olarak tepkide bulunmayı doğurur. İlginç olarak, bu etkiler, ayırt etme yordamında kullanılan gerçek uyarıcıların ötesine genişleyebilir. Ayırt etme taliminin bu geniş etkileri ilk defa Jenkins ve Harrison (1960) tarafından gösterilmiştir. Jenkins ve Harrison iki grup güvercin üzerinde gagalama davranışı için uyarıcı kontrolünü karşılaştırdılar. D grubu önce bir ses uyarıcısının varlığı ile yokluğu arasında ayırım yapmak üzere koşullandı. Bu güvercinler her 1000Hz frekanslı ses uyarıcısına verdikleri gagalama tepkisi için pekiştirildiler (S + ) ve ses uyarıcısının yokluğunda yapılan gagalama tepkileri pekiştirilmedi (S - ). Kontrol grubu olarak belirlenen C grubu güvercinleri aynı pekiştireci aldılar; ancak, bu güvercinlere talim oturumları boyunca ses uyarıcısı sürekli olarak verildi. Böylece, C grubu ses ile bağıntılı bir ayırımlı koşullama almamış oldu. Bu birbirinin tersi olan koşullama tarihçesinin ardından, her iki grubun da tepkileri bir uyarıcı genellemesi testiyle ölçüldü. Test oturumlarında çeşitli frekanslardaki ses uyarıcıları sunuldu. Sonuçlar Şekil 12.6 da özetlenmektedir. Herhangi bir ayırt etme taliminden geçmemiş olan kontrol grubu, talimler sırasında verilen frekanstaki ses uyarıcısına (1000Hz) güçlü bir biçimde tepki vermişlerdir. Bu kuşlar, genelleme testinde ilk defa karşılaştıkları ses uyarıcılarının bir çoğuna da güçlü bir biçimde tepki vermişlerdir. Böylece, ayırt etme taliminin yokluğunda, oldukça düz bir genelleme gradyeni elde edilmiş oldu. Bu, ses uyarıcısının frekanslarının, bu kuşların davranışları üzerinde pek fazla bir kontrol kazanmadığına işaret etmektedir. Sonuçlar, 1000Hz lik ses uyarıcısın varlığı ile yokluğu arasında ayırt etme yapmak üzere talim edilmiş olan D grubu güvercinlerinde dramatik olarak farklı idi. Bu kuşlar oldukça dik bir genelleme gradyeni gösterdiler. Bu gruptaki kuşlar 1000Hz lik ses uyarıcısına (S + ) oldukça yüksek oranda tepki verdiler; ancak, diğer frekanslarda ses uyarıcıları verildiğinde bunların davranışları hızla azaldı. Elde edilen bu sonuç oldukça çarpıcıdır; çünkü, diğer ses frekansları ayırt etme süresince sunulmamıştı. Diğer frekanslardaki ses uyarıcılarının hiçbirisi ayırt etme yordamında bir S - olarak kullanılmamıştı. Her ne kadar D grubu ses uyarıcılarının varlığında pekiştirilmeme ile karşılaşmamış olsa da, S + dışındaki sesler pek fazla bir gagalama davranışını desteklememiştir. Şekil 12.6 da sunulan sonuçlar, genelleme gradyeni şeklinin ayırt etme talimi ile değiştirilebileceğini göstermektedir. Ayırt etme talimi sadece S + ve S - ye ayırımlı tepkiyi üretmemekte, aynı zamanda genelleme gradiyeninin dikliğini artırmaktadır. Böylece, ayırt etme taliminin etkileri S + ve S - olarak kullanılan belirli uyarıcıların ötesine genişlemektedir. BOYUTLAR-ARASI VE BOYUT-İÇİ AYIRT ETMELER Buraya kadar olan kısımlarda, ayırt etme talimi yordamlarında ayırımlı pekiştirmenin önemi üzerinde durduk. S + ve S - uyarıcılarının doğası, aynı zamanda ayırt etme taliminin sonucunu da belirler. S + ve S - arasındaki benzerlik ve farklılıklar özellikle önemlidir. Eğer S + ve S - bir kaç bakımdan farklılık gösteriyorlarsa, bu ayırt etme bir boyutlar-arası ayırt etme (interdimensional discrimination) olarak adlandırılır. Eğer S + ve S - sadece bir bakımdan farklı ise, bu ayırt etmede de bir boyut-içi ayırt etme (intradimensional discrimination) olarak adlandırılır. Boyutlar-arası ayırt etme. Genellikle ayırt etme talimi ile ilgili olduğunu düşünmememize karşın, en genel boyutlar-arası ayırt etme talim formları basit Pavlovian ya da kesikli deneme edimsel koşullama yordamlarıdır. Bir basit Pavlovian koşullama yordamı sadece bir CS ve bir US i içerir. CS in sunulması, US in verilmesiyle sonlanır. Bunun tersine, CS olmadığında, US de verilmez. Böylece, ayırt etme CS in sunulduğu zamanlarla CS in sunulmadığı zamanlar arasındadır (denemeler arası aralık). CS in tüm özellikleri (modalitesi, yoğunluğu ve yeri), CS in, olmadığı durumdan ayırdedilmesine hizmet eder. Böylece, bu bir boyutlar-arası ayırt etmedir.

14 Kesikli-deneme edimsel koşullamada, katılımcı belirli uyarıcıların varlığında tepkide bulunduğu için pekiştirilir (örneğin, bir düz labirentteki uyarıcılar) ve bu uyarıcıların bulunmadığı durumda yapılan tepkiler pekiştirilmez. Böylece, basit kesikli-denemeli edimsel koşullama, benzer bir biçimde, bir denemeyi tanımlayan uyarıcılarla denemeler arası aralığı süresince karşılaşılan uyarıcılar arasında yapılan ayırt etmeyi içerir. Çok sayıdaki uyarıcı özelliği deneme uyarıcılarını denemeler arası aralıktan ayırdettiği için, bu aynı zamanda bir boyutlar-arası ayırt etmedir. Boyutlar-arası ayırt etmeler, aynı zamanda, S + ve S - olarak işlev gören kesikli uyarıcılar arasında da düzenlenebilir. Kırmızı ve yeşil trafik ışıkları hem renk ve hem de yerleri açısından birbirinden farklı olduğu için, kırmızı ve yeşil trafik ışıkları arasındaki ayırt etme bir boyutlar-arası ayırt etmedir. Bir bebek tarafından anne ve baba arasındaki ayırt etmenin öğrenilmesi de bir boyutlar-arası ayırt etmeye örnektir. Anne ve baba, görsel özellikleri, bebeği nasıl tuttukları, sesleri, bebekle günün hangi saatinde oynadıkları gibi birçok özellik açısından farklıdırlar. Boyut-içi ayırt etme. Boyutlar arası ayırt etmeler uyarıcı kontrolü tesis etmede etkilidirler. Ancak, bunlar davranış üzerinde herhangi bir uyarıcı özelliği ile yüksek dereceli bir kontrol kuramazlar. Örneğin, anneyi babadan birçok şey ayırt ettiği için, bebek bu ayırt edici özelliklerinden herhangi birisine çok büyük oranda bir tepkide bulunmayabilir. Belirli bir uyarıcı özelliğiyle kontrol kurmanın en etkili yolu boyut-içi ayırt etme talimidir (Jenkins & Harrison, 1960, 1962). Boyut-içi ayırt etme taliminde ayırımlı pekiştirme ile bağıntılı uyarıcılar sadece bir bakımdan farklıdır. Birçok uzman performans biçimleri boyut-içi ayırt etmelere ilişkindir. Örneğin, okuma harfler arasında sadece bir bakımdan ayırt etmeyi gerektirir. E ve F harfleri sadece E de bulunan ve F de bulunmayan yatay bir çizgi bakımından farklıdır. Fiziksel fark oldukça küçüktür; fakat anlam bakımından ayırımlı sonuçları çok büyük olabilir. B ve P, M ve N yine fiziksel olarak benzer fakat anlam bakımından oldukça farklı diğer çiftlerdir. Okumayı öğrenmek bunlar gibi benzer harflere ayırımlı tepkide bulunmayı içerir. Bu bakımdan okuma birçok boyut-içi ayırt etmeleri öğrenmeyi gerektirir. İncelikli boyut-içi ayırt etmeyi öğrenmeye ilişkin ilginç durumlardan biri de şudur: Katılımcı eğitimin başlangıcında uyarıcılar arasındaki fiziksel farklardan muhtemelen habersizdir. Başlangıçta, E ve F harfleri çocuğa aynı gibi görünebilir. Çocuk, E ve F yi O dan farklı olarak tanıyabilir; fakat E ile F arasındaki farkı söyleyemeyebilir. Çocuğa ancak, E harfi gösterildiğinde bir şeyi ve F gösterildiğinde başka bir şeyi öğrettikten sonra, çocuk, iki harf arasındaki görsel farkı tanımaya başlayabilir. Ayırımlı pekiştirme aksi takdirde ihmal edilen fiziksel farklılıklar üzerine dikkatin odaklanmasına hizmet eder. Benzer etkiler diğer uzmanlık biçimlerinin edinilmesinde de ortaya çıkar. Çocuklar şarkı söylemeyi öğrenirken, başlangıçta doğru ya da yanlış sesi çıkardığını söyleyemeyebilirler. Ancak, bu beceri bir öğretmen tarafından ayırımlı pekiştirme yoluyla gelişir. Aynı şekilde, balerin adayları, kol ve bacaklarının pozisyonlarını işaret eden iç algısal ipuçlarına özen göstermeyi öğrenirler; bilardo oyuncuları açılar ve yörüngeler hakkında dakik yargılamalarda bulunmayı öğrenirler. Boyut-içi ayırt etme eğilimi, davranışı bir uyarıcıdaki küçük değişmelerin dakik kontrolü altına sokar ve böylece bu küçük uyarıcı değişmelerine karşı duyarlılıkta artışa yol açar. Böylece, çevresel uyarıcılardaki değişmelere duyarlılık sadece duyusal kapasiteye değil, fakat aynı zamanda bireyin ayırt etme eğitimi tarihçesine de bağlıdır. AYIRT ETMELERİN ŞEKİLLENMESİ VE ALGISAL KAVRAM ÖĞRENMESİ Bu tartışmaların gösterdiği gibi, davranışın uyarıcı kontrolü bir organizmanın duyusal kapasitesi ile sabitlenmiş değildir ve deneyim yoluyla şekillendirilebilir. Bir organizmanın belirli uyarıcılara aynı tarzda mı, yoksa ayırımlı olarak mı tepkide bulunacağı organizmanın eğitim tarihçesine bağlıdır. Uyarıcı kontrolünün esnekliği ve değiştirilebilirliği bir algısal kavramın (perceptual concept) öğrenilmesi için

15 önemlidir. Algısal kavramlar, organizmaların dünyalarında karşılaştıkları uyarıcıları, bazılarına benzer biçimde ve diğerlerine ayırımlı olarak tepkide bulunmaları için kategorize etme araçlarıdır. Çeşitli tiplerdeki köpeklerden oluşan bir algısal kategoriyi düşünelim. Tazıların, teriyerlerin, buldogların ve kanişlerin hepsini birden köpek olarak adlandıran bir çocuk, bu türlerin karakteristiği olan genel boyutu, hızı, kürk özellikleri ve diğer özelliklerini göz ardı etmektedir. Öte yandan, köpek kategorisi tazı, teriyer, buldog ve kanişlerin kedi, gelincik ve kunduz gibi diğer memelilerden ayırt edilmesini gerektirir. Böylece, bir algısal kategorinin öğrenilmesi genelleme ve ayırt etme arasında bir etkileşimi içerir. Çocuk, farklı köpek türleri arasındaki farkları ihmal etmeyi öğrenmelidir (uyarıcı genellemesi (stimulus generalization)), aynı zamanda çocuk köpekler ve diğer memeliler arasındaki farkı söylemeyi de öğrenir (uyarıcı ayırt etmesi (stimulus discrimination)). Genelleme ve ayırt etme öğrenmesi arasındaki gerçek etkileşim, algısal kategorinin düzeyine bağlıdır. Köpek bir orta düzey kategoridir. Daha yüksek bir kategori memeli ve daha alçak düzey kategori de kaniş gibi belirli bir köpek tipidir. Çeşitli köpek tipleri birçok bakımdan farklı olmasına rağmen, köpekler birbirlerine daha yüksek düzey memeli kategorisine ait olan hayvanlardan daha benzerdir. Böylece, memeli kategorisinin öğrenilmesi, köpek kategorisinin öğrenilmesinden daha fazla genellemeyi gerektirir. Öte yandan, daha alçak düzey kaniş kategorisi için daha fazla ayırt etmenin öğrenilmesi gereklidir. Bir hayvana kaniş tepkisinin verilmesinde, birey kanişleri diğer köpek türlerinden ayırt etmeyi öğrenmelidir. Çevrede başarılı bir şekilde yön bulabilmek diğer ipuçlarına ayırımlı olarak tepkide bulunurken (ayırt etme), belirli uyarıcılara, aralarındaki farklara rağmen aynı şekilde tepkide bulunmayı öğrenmeyi (genellemeyi) gerektirir. Pekiştirme izlerlikleri organizmanın uyarıcı genelleme ve ayırt etme performansının şekillenmesini sağlar ve böylece de organizmanın içinde yaşadığı ekolojik alanıyla koordine olmasına hizmet eder. Özet Organizmalar sadece bir şey yapmayı değil; aynı zamanda, ne zaman ve nerede o şeyi yapacaklarını öğrenmek zorundadırlar. Ne zaman ve nerede bir tepkinin yapılacağı davranışın uyarıcı kontrolünü içerir. Uyarıcı kontrolü ayırımlı tepkide bulunmayla tanımlanır ve genelleme gradyeninin dikliği ile dakik bir biçimde ölçülebilir. Bir uyarıcının davranışı etkileme derecesi, duyusal kapasite, duyusal yönelim, uyarıcı yoğunluğu ve organizmanın güdüsel durumu gibi uyarıcı ve organizmik değişkenlere bağlıdır. Bu faktörler temelinde ayırt edilemeyen uyarıcılar, ayırımlı pekiştirmenin bir sonucu olarak davranış üzerinde kontrol kazanabilirler. Ayırt etme talimi, boyutlar-arası uyarıcılar ya da boyut-içi uyarıcılardan birisini içerebilir. Boyut-içi ayırt etme talimi, boyutlar-arası talime kıyasla daha keskin uyarıcı kontrolü meydana getirir ve boyut-içi ayırt etme talimi çeşitli uzman performansı formları için de bir temel oluşturur. Bununla beraber, ince ayırt etmeleri öğrenme her zaman yararlı değildir. Algısal kavramların biçimlenmesi, örneğin, ayırt etme öğrenmesi ve uyarıcı genellemesi arasında dakik bir dengeyi gerektirir. Alçak düzey kavramlar için daha keskin ayırt etmeler gerekir ve daha yüksek kavramlar için de daha fazla uyarıcı genellemesi gereklidir. Önerilen Okumalar BALSAM, P. D. (1988). Selection, representation, and equivalence of controlling stimuli. In R. C. Atkinson, R. J. Herrnstein, G. Lindzey, & R. D. Luce (Eds.), Stevens handbook of experimental psychology (Vol. 2, pp ). New York: Wiley. PEARS, J. M. (1994). Discrimination and categorization. In N. J. Mackintosh (Ed.), Animal learning and cognition (pp ). San Diego: Academic Press. WASSERMAN, E. A., & ASTLEY, S. L. (1994). A behavioral analysis of concepts: Its application to pigeons and children. In D. L. Medin (Ed.), The psychology of learning and motivation (Vol. 31, pp ). San Diego: Academic Press.

16 Teknik Terimler Ayırımlı tepkide bulunma S - Boyutlar-arası ayırt etme Uyarıcı boyutu Boyut-içi ayırt etme Uyarıcı ayırt etme Çoklu pekiştirme tarifesi Uyarıcı ayırt etme talimi Gölgeleme Uyarıcı genellemesi Algısal kavram Uyarıcı genelleme gradyeni S +

Değerlendirme. Psikolojiye Giriş. Haftalık okuma raporları. Arasınav (%30) Final (%35) Haftalık okuma raporları (%15) Kitap inceleme (%20)

Değerlendirme. Psikolojiye Giriş. Haftalık okuma raporları. Arasınav (%30) Final (%35) Haftalık okuma raporları (%15) Kitap inceleme (%20) Değerlendirme Arasınav (%30) Final (%35) Psikolojiye Giriş Temeller, Bölüm 2: Skinner Ders 4 Haftalık okuma raporları (%15) Kitap inceleme (%20) Deneye katılım 2 Değerlendirme Arasınav (%30) Final (%35)

Detaylı

Edimsel Koşullama ÖĞRENMEDE ÖDÜL VE CEZANIN ROLÜ. Doç.Dr.Hacer HARLAK

Edimsel Koşullama ÖĞRENMEDE ÖDÜL VE CEZANIN ROLÜ. Doç.Dr.Hacer HARLAK Edimsel Koşullama ÖĞRENMEDE ÖDÜL VE CEZANIN ROLÜ Edimsel Koşullama Davranış ile sonuç arasında bağlantı kurmayı öğrenmedir. Pekiştirilen (memnun edici sonuçlara yol açan) davranışlar güçlenir, cezalandırılan

Detaylı

EDİMSEL KOŞULLANMA. Doç. Dr. Tülin ŞENER

EDİMSEL KOŞULLANMA. Doç. Dr. Tülin ŞENER EDİMSEL KOŞULLANMA Doç. Dr. Tülin ŞENER Skinner (1904-1990) Programlı öğretimin kurucusu olarak bilinir. Skinner in görüşlerine dayalı olarak geliştirilen davranışı biçimlendirme yaklaşımı otistik ve zihinsel

Detaylı

ÖĞRENME KLASİK VE EDİMSEL KOŞULLAMA

ÖĞRENME KLASİK VE EDİMSEL KOŞULLAMA ÖĞRENME KLASİK VE EDİMSEL KOŞULLAMA Öğrenmede Temel Kavramlar Öğrenme, deneyim yoluyla yeni ve kalıcı bilgi ya da davranış edinme süreci olarak tanımlanabilir. Yiyecek/acı gibi olayları beklemeyi ve bu

Detaylı

Öğrenme, Örgütsel Öğrenme

Öğrenme, Örgütsel Öğrenme Öğrenme, Örgütsel Öğrenme Öğrenme: Kişide istediği sonuca ulaşmak amacıyla hareket etmesini engelleyecek çeşitli eksiklikleri tamamlamasını sağlayacak bir süreç Hayatın her sürecinde öğrenme İşyerinde

Detaylı

ÖĞRENME. Temel Kavramlar

ÖĞRENME. Temel Kavramlar ÖĞRENME Temel Kavramlar Öğrenme nedir? Davranışlarda göreli olarak kalıcı değişimlere yolaçan deneyimlerdir. Olgunlaşma sonucu davranışların değişmesi öğrenme sayılmaz. Davranışta kısa süreli ufak değişiklikler

Detaylı

ALIŞTIRMA-UYGULAMA YAZILIMLARI

ALIŞTIRMA-UYGULAMA YAZILIMLARI ALIŞTIRMA-UYGULAMA YAZILIMLARI Öğretim Aşamaları Bilginin Sunulması Öğrencinin Yönlendirilmesi Öğretici Programlar Uygulama Alıştırma- Uygulama Yazılımları Değerlendirme 2 Alıştırma-Uygulama Yazılımları

Detaylı

ÖĞRENME. Temel Kavramlar. Doç.Dr.Hacer HARLAK

ÖĞRENME. Temel Kavramlar. Doç.Dr.Hacer HARLAK ÖĞRENME Temel Kavramlar Öğrenme nedir? Davranışlarda göreli olarak kalıcı değişimlere yolaçan deneyimlerdir. Olgunlaşma sonucu davranışların değişmesi öğrenme sayılmaz. Davranışta kısa süreli ufak değişiklikler

Detaylı

MIT 8.02, Bahar 2002 Ödev # 11 Çözümler

MIT 8.02, Bahar 2002 Ödev # 11 Çözümler Adam S. Bolton bolton@mit.edu MIT 8.02, Bahar 2002 Ödev # 11 Çözümler 15 Mayıs 2002 Problem 11.1 Tek yarıkta kırınım. (Giancoli 36-9.) (a) Bir tek yarığın genişliğini iki katına çıkarırsanız, elektrik

Detaylı

BİLİŞSEL AÇIDAN ÇOCUK GELİŞİMİNİN BASAMAKLARI

BİLİŞSEL AÇIDAN ÇOCUK GELİŞİMİNİN BASAMAKLARI BİLİŞSEL AÇIDAN ÇOCUK GELİŞİMİNİN BASAMAKLARI REYHAN SAĞLAM ÇOCUK GELİŞİMİ VE EĞİTİMİ ÖĞRETMENİ BILIŞ NE DEMEKTIR? Biliş; düşünme, öğrenme ve hatırlama süreçlerine denir. Bilişsel gelişim neleri kapsar?

Detaylı

Öğrenmeye Bilişsel Yaklaşım

Öğrenmeye Bilişsel Yaklaşım Öğrenmeye Bilişsel Yaklaşım Öğrenmeye Bilişsel Yaklaşımlar Bireyin algılama, hatırlama ve düşünme gibi bilişsel süreçlerine ağırlık veren bir bakış açısı. Bilişsel öğrenme: Doğrudan gözlenemeyen zihinsel

Detaylı

Erken (Filizlenen) Okuryazarlık

Erken (Filizlenen) Okuryazarlık Erken (Filizlenen) Okuryazarlık Hazırlayan: Berrin Baydık Hazırlayan: Berrin Baydık 1 Okul ve okul sonrası başarı için gerekli. 0-8 yaş Doğumdan okul yaşına kadar geçen sürede yalnızca okuma değil, yazma

Detaylı

8. Sınıf. ozan deniz ÜNİTE DEĞERLENDİRME SINAVI SES. 4. Sesleri birbirinden ayırmaya yarayan özelliğidir. K L M

8. Sınıf. ozan deniz ÜNİTE DEĞERLENDİRME SINAVI SES. 4. Sesleri birbirinden ayırmaya yarayan özelliğidir. K L M 1. 3... Ḳ M Şekildeki çalar saatten etrafa yayılan ses dalgalarının K,, M noktalarındaki şiddetleri ve frekansları arasındaki ilişki aşağıdakilerden hangisinde doğru verilmiştir? Şiddetleri Frekansları

Detaylı

ALGI VE ALGISAL ÖRGÜTLEME YASALARI

ALGI VE ALGISAL ÖRGÜTLEME YASALARI ALGI VE ALGISAL ÖRGÜTLEME YASALARI Çevredeki nesneleri ve olayları, tanıma, kavrama ve anlama, etiketleme ve tepki vermeye hazırlanma gibi işlemlerdir. ALGI Duyu organlarıyla gelen bilginin anlamlandırılmasıdır.

Detaylı

Tam Öğrenme Kuramı -2-

Tam Öğrenme Kuramı -2- Tam Öğrenme Modeli Tam Öğrenme Kuramı Okulda öğrenme (Tam öğrenme) kuramı, başarıyı normal dağılım eğrisinden üçgen dağılıma götüren ya da okuldaki % 20 oranındaki beklendik başarıyı % 75 ile % 90'a hatta

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRENME-ÖĞRETİM İLİŞKİSİ VE TEMEL KAVRAMLAR

EĞİTİM-ÖĞRENME-ÖĞRETİM İLİŞKİSİ VE TEMEL KAVRAMLAR EĞİTİM-ÖĞRENME-ÖĞRETİM İLİŞKİSİ VE TEMEL KAVRAMLAR EĞİTİM VE ÖĞRENME İLİŞKİSİ Eğitim: İstendik davranış değiştirme ya da oluşturma sürecidir. Öğrenme: Bireyin kendi yaşantısı yoluyla davranışlarında meydana

Detaylı

BÖLÜM 13 HİPOTEZ TESTİ

BÖLÜM 13 HİPOTEZ TESTİ 1 BÖLÜM 13 HİPOTEZ TESTİ Bilimsel yöntem aşamalarıyla tanımlanmış sistematik bir bilgi üretme biçimidir. Bilimsel yöntemin aşamaları aşağıdaki gibi sıralanabilmektedir (Karasar, 2012): 1. Bir problemin

Detaylı

Otizm Spektrum Bozukluğu. Özellikleri

Otizm Spektrum Bozukluğu. Özellikleri Otizm Spektrum Bozukluğu Özellikleri Otizm Spektrum Bozukluğu olan çocukların büyük bir bölümünde duyusal uyaranlara karşı abnormal tepki (örn. aşırı hassasiyet ya da tepkisizlik) gözlemlenmektedir. Yaygın

Detaylı

Eğitim Durumlarının Düzenlenmesi

Eğitim Durumlarının Düzenlenmesi Eğitim Durumlarının Düzenlenmesi Program geliştirme sürecinin üçüncü öğesi öğrenme öğretme süreci dir. Eğitim durumları olarak da bilinen bu öğe nasıl? sorusuna yanıt arar. Eğitim durumları, öğrencilere

Detaylı

1.Giriş İÇİNDEKİLER. Önsöz... xxv Teşekkür... xxvii Çeviri Eser İçin Önsöz... xxix İkinci Baskı İçin Önsöz... xxx.

1.Giriş İÇİNDEKİLER. Önsöz... xxv Teşekkür... xxvii Çeviri Eser İçin Önsöz... xxix İkinci Baskı İçin Önsöz... xxx. Öğrenme ve Bellek İÇİNDEKİLER Önsöz... xxv Teşekkür... xxvii Çeviri Eser İçin Önsöz... xxix İkinci Baskı İçin Önsöz... xxx 1.Giriş Öğrenme Çalışmalarının Kökenleri... 4 Epistemoloji Felsefesi... 4 Evrim...

Detaylı

ADIM ADIM YGS LYS Adım DAVRANIŞ 2

ADIM ADIM YGS LYS Adım DAVRANIŞ 2 ADIM ADIM YGS LYS 187. Adım DAVRANIŞ 2 SONRADAN KAZANILMIŞ DAVRANIŞLAR (ÖĞRENİLMİŞ DAVRANIŞLAR) Deneyim sonucu kazanılan davranışlardır. Bu davranışlar aynı türün farklı bireylerinde farklı sonuçlar doğurabilir.

Detaylı

BÖLÜM 4 FREKANS DAĞILIMLARININ GRAFİKLE GÖSTERİLMESİ

BÖLÜM 4 FREKANS DAĞILIMLARININ GRAFİKLE GÖSTERİLMESİ BÖLÜM 4 FREKANS DAĞILIMLARININ GRAFİKLE GÖSTERİLMESİ Frekans dağılımlarının betimlenmesinde frekans tablolarının kullanılmasının yanı sıra grafik gösterimleri de sıklıkla kullanılmaktadır. Grafikler, görselliği

Detaylı

BÖLÜM 5 MERKEZİ EĞİLİM ÖLÇÜLERİ

BÖLÜM 5 MERKEZİ EĞİLİM ÖLÇÜLERİ 1 BÖLÜM 5 MERKEZİ EĞİLİM ÖLÇÜLERİ Gözlenen belli bir özelliği, bu özelliğe ilişkin ölçme sonuçlarını yani verileri kullanarak betimleme, istatistiksel işlemlerin bir boyutunu oluşturmaktadır. Temel sayma

Detaylı

UYGULAMALI DAVRANIŞ ANALİZİ İŞLEVSEL ANALİZ HİPOTEZ OLUŞTURMA

UYGULAMALI DAVRANIŞ ANALİZİ İŞLEVSEL ANALİZ HİPOTEZ OLUŞTURMA UYGULAMALI DAVRANIŞ ANALİZİ İŞLEVSEL ANALİZ HİPOTEZ OLUŞTURMA DAVRANIŞ DEĞİŞTİRMEDE HİPOTEZ OLUŞTURMAK / İŞLEVSEL DEĞERLENDİRME Problem davranış için; 1.Davranışı ölçülebilir / gözlenebilir tanımlıyoruz.

Detaylı

elif bengü Bölüm 4 İLETİŞİM VE EĞİTİM

elif bengü Bölüm 4 İLETİŞİM VE EĞİTİM Bölüm 4 İLETİŞİM VE EĞİTİM İletişim Nedir? Birey veya bireylerin karşılıklı bilgi, duygu ve düşüncelerini paylaşma süreci iki birim arasındaki mesaj alış-verişi Öğretim Teknolojisinde İletişim Çağdaş eğitim

Detaylı

2. REGRESYON ANALİZİNİN TEMEL KAVRAMLARI Tanım

2. REGRESYON ANALİZİNİN TEMEL KAVRAMLARI Tanım 2. REGRESYON ANALİZİNİN TEMEL KAVRAMLARI 2.1. Tanım Regresyon analizi, bir değişkenin başka bir veya daha fazla değişkene olan bağımlılığını inceler. Amaç, bağımlı değişkenin kitle ortalamasını, açıklayıcı

Detaylı

TOPLUMSALLIK. Başkalarıyla Birlikte Olma Eğilimi

TOPLUMSALLIK. Başkalarıyla Birlikte Olma Eğilimi TOPLUMSALLIK Başkalarıyla Birlikte Olma Eğilimi Toplumsallık Toplumsallık, başkalarıyla birlikte olmayı yalnız olmaya tercih etme eğilimini ifade eder. İnsanlar grup içinde birlikte yaşarlar. Bunu iyi,

Detaylı

Havacılıkta Ġnsan Faktörleri. Uçak Müh.Tevfik Uyar, MBA

Havacılıkta Ġnsan Faktörleri. Uçak Müh.Tevfik Uyar, MBA Havacılıkta Ġnsan Faktörleri Uçak Müh.Tevfik Uyar, MBA BÖLÜM 1 Biyolojik Varlık Olarak İnsan Birinci Bölüm: Fiziksel Faktörler ve Algı Geçen Hafta GEÇEN HAFTA İnsan, Fiziksel Faktörler ve İnsan Performansı

Detaylı

Hedef Davranışlar. Eğitim Programının birinci boyutudur. Öğrencilere kazandırılması planlanan niteliklerdir (davranışlar).

Hedef Davranışlar. Eğitim Programının birinci boyutudur. Öğrencilere kazandırılması planlanan niteliklerdir (davranışlar). Hedef Davranışlar Eğitim Programının birinci boyutudur. Öğrencilere kazandırılması planlanan niteliklerdir (davranışlar). Bu nitelikler bilişsel, duyuşsal ve psikomotordur. 2 aşamada ele alınmaktadır.

Detaylı

BİTİŞİKLİK KURAMI. Hzl: ELİF ŞİRİNGÜL ASLIHAN AKBAĞ

BİTİŞİKLİK KURAMI. Hzl: ELİF ŞİRİNGÜL ASLIHAN AKBAĞ BİTİŞİKLİK KURAMI Hzl: ELİF ŞİRİNGÜL ASLIHAN AKBAĞ JOHN BROADUS WATSON (1889-1958) Güney Carolina, Greenvilel'de yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Watson, katılık ölçüsünde dindar bir anne

Detaylı

BİÇİMSEL YÖNTEMLER (FORMAL METHODS) Betül AKTAŞ Suna AKMELEZ

BİÇİMSEL YÖNTEMLER (FORMAL METHODS) Betül AKTAŞ Suna AKMELEZ BİÇİMSEL YÖNTEMLER (FORMAL METHODS) Betül AKTAŞ 14011021 Suna AKMELEZ 14011050 Biçimsel Yöntemler Nedir? Nerede Kullanılır? Biçimsel Tasarım Biçimsel Yöntemlerin Yararları Biçimsel Yöntemlerin Zayıf Yönleri

Detaylı

18.034 İleri Diferansiyel Denklemler

18.034 İleri Diferansiyel Denklemler MIT AçıkDersSistemi http://ocw.mit.edu 18.034 İleri Diferansiyel Denklemler 2009 Bahar Bu bilgilere atıfta bulunmak veya kullanım koşulları hakkında bilgi için http://ocw.mit.edu/terms web sitesini ziyaret

Detaylı

Eğitim bilimlerinde birbiri ile karışan kavramlar.

Eğitim bilimlerinde birbiri ile karışan kavramlar. Eğitim bilimlerinde birbiri ile karışan kavramlar. Kaçma Koşullanması - Kaçınma Koşullanması Farkı Kaçma koşullanması kaçınma koşullanması arasındaki farkı bilmek KPSS denemelerinde ve sınavda arkadaşlara

Detaylı

Araç kullanmanın zorlukları

Araç kullanmanın zorlukları Araç kullanmak o kadar kolay değildir 32 Tek başına araç kullanan yeni sürücülere ilişkin bazı bilgiler 34 29 1200 Victoria'da her ay yaralanan veya ölen sürücü sayısı (6 yıllık bir dönem içinde) 1000

Detaylı

OKUL ÖNCESİNDE OYUN VE HAREKET ETKİNLİĞİ

OKUL ÖNCESİNDE OYUN VE HAREKET ETKİNLİĞİ OKUL ÖNCESİNDE OYUN VE HAREKET ETKİNLİĞİ Oyun bir çocuğun en önemli işidir. Çocuklar oyun ortamında kendilerini serbestçe ifade edip, yaşantılarını yansıtırlar ve dış dünyaya farketmeden hazırlık yaparlar.

Detaylı

ÖZEL ÖĞRETİM YÖNTEMLERİ II

ÖZEL ÖĞRETİM YÖNTEMLERİ II Öğretme ve Öğrenme ÖZEL ÖĞRETİM YÖNTEMLERİ II Dr. Mesut Saçkes Öğrenme bireyin çevresiyle etkileşerek geçirdiği yaşantılar sonucu davranışlarında oluşan kalıcı değişmelerdir. Öğretme öğrenmenin sağlanmasına

Detaylı

BÖLÜM I GELİŞİM İÇİNDEKİLER 1. ÜNİTE 2. ÜNİTE. ÖNSÖZ... v YAZARLAR HAKKINDA... vii

BÖLÜM I GELİŞİM İÇİNDEKİLER 1. ÜNİTE 2. ÜNİTE. ÖNSÖZ... v YAZARLAR HAKKINDA... vii İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... v YAZARLAR HAKKINDA... vii BÖLÜM I GELİŞİM 1. ÜNİTE GELİŞİMLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR, GELİŞİMİN TEMEL İLKELERİ VE GELİŞİMİ ETKİLEYEN ETMENLER... 1 GELİŞİM İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR...

Detaylı

UYGULAMALI DAVRANIŞ ANALİZİNDE VERİLERİN GRAFİKSEL ANALİZİ

UYGULAMALI DAVRANIŞ ANALİZİNDE VERİLERİN GRAFİKSEL ANALİZİ UYGULAMALI DAVRANIŞ ANALİZİNDE VERİLERİN GRAFİKSEL ANALİZİ Uygulamalı davranış analizinde verilerin gösterilmesi ve yorumlanması için grafikler kullanılır. Grafikler öğrenci performansının merkezi eğilimi,

Detaylı

Uzaktan Eğitim. Doç.Dr. Ali Haydar ŞAR

Uzaktan Eğitim. Doç.Dr. Ali Haydar ŞAR Uzaktan Eğitim Doç.Dr. Ali Haydar ŞAR Kurucuları: Max wertheimer, Wolfgang,Köhler, Kurt Koffka ve Kurt Lewin Gestalt kuramına göre bütün,parçaların toplamından daha fazladır ve birey, bütünü parçalarına

Detaylı

UYGULAMALI DAVRANIŞ ANALİZİ. UDA nın Kökenleri

UYGULAMALI DAVRANIŞ ANALİZİ. UDA nın Kökenleri UYGULAMALI DAVRANIŞ ANALİZİ UDA nın Kökenleri Bilişsel açıklamalar Wertheimer Algılanan şeyler arasındaki ilişkiler algılanan şeylerden daha önemlidir. Neyin görüldüğü ve duyulduğu görülen veya duyulan

Detaylı

RENK İLE İLGİLİ KAVRAMLAR

RENK İLE İLGİLİ KAVRAMLAR RENK İLE İLGİLİ KAVRAMLAR Tanımlar Renk Oluşumu Gökyüzünde yağmur sonrasında olağanüstü bir renk kuşağı ( gökkuşağı ) görülür. Bunun nedeni yağmur damlalarının, cam prizma etkisi ile ışığı yansıtarak altı

Detaylı

Pavlovian koşullamada uyarıcı ilişkileri.

Pavlovian koşullamada uyarıcı ilişkileri. Ek.1 2014 / 2015 Eğitim ve Öğretim Yılı GÜZ Dönemi Ders İçerikleri Dersin Adı Öğrenme Psikolojisi Kodu PSİ 222 DERS BİLGİLERİ Yarıyılı Güz T+L+U Saati T - 3 Kredisi 3 AKTS 5 Dersin Dili Dersin Türü Dersin

Detaylı

Can kardeş Rehberlik ve Psikolojik Danışma Birimi Nisan Ayı Rehberlik Bülteni Can Velimiz ;

Can kardeş Rehberlik ve Psikolojik Danışma Birimi Nisan Ayı Rehberlik Bülteni Can Velimiz ; Can kardeş Rehberlik ve Psikolojik Danışma Birimi Nisan Ayı Rehberlik Bülteni Can Velimiz ; Anne babalar için çocuklarının ilk kelimelerini duymak heyecan verici bir deneyimdir. Duyduğu yeni kelimeleri

Detaylı

BÖLÜM 1: MADDESEL NOKTANIN KİNEMATİĞİ

BÖLÜM 1: MADDESEL NOKTANIN KİNEMATİĞİ BÖLÜM 1: MADDESEL NOKTANIN KİNEMATİĞİ 1.1. Giriş Kinematik, daha öncede vurgulandığı üzere, harekete sebep olan veya hareketin bir sonucu olarak ortaya çıkan kuvvetleri dikkate almadan cisimlerin hareketini

Detaylı

Eğitim Uygulama Okulu Müzik Dersi Öğretim Programı MÜZİK DERSİ İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR

Eğitim Uygulama Okulu Müzik Dersi Öğretim Programı MÜZİK DERSİ İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR Eğitim Uygulama Okulu Müzik Dersi Öğretim Programı MÜZİK DERSİ İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR Müzik, yetersizliği olan çocukların eğitimlerinde kullanılan ve tüm gelişim alanlarını da destekleyen bir disiplin

Detaylı

ÖĞRENMENIN DOĞASI Gülay ÇENGEL

ÖĞRENMENIN DOĞASI Gülay ÇENGEL ÖĞRENMENIN DOĞASI Gülay ÇENGEL 154-158 Kaynak II; Eğitim Psikolojisi Yazar;B.YEŞİLYAPRAK Hazırlayan; Gülay ÇENGEL 2005-2006 Ders Sor.; Doç. Dr. Nasip DEMİRKUŞ, 1-Önce Soruları Tıklayın Yanıtlamaya Çalışın.

Detaylı

EĞİTİM ÖĞRETİM ETKİNLİKLERİNİN PLANLANMASI

EĞİTİM ÖĞRETİM ETKİNLİKLERİNİN PLANLANMASI EĞİTİM ÖĞRETİM ETKİNLİKLERİNİN PLANLANMASI 1. Egıtım durumunun degiskenlerı Ünite Sırası ve Niteligi Hedefler doğrultusunda çağdaş ve bilimsel bilgi İçerik kolaydan zora, basitten karmaşığa, yakından uzağa,

Detaylı

İSTATİSTİK I KISA ÖZET KOLAYAOF

İSTATİSTİK I KISA ÖZET KOLAYAOF DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. İSTATİSTİK I KISA ÖZET KOLAYAOF 2 Kolayaof.com

Detaylı

Bölüm Onbir Hataların Düzel4lmesi

Bölüm Onbir Hataların Düzel4lmesi Bölüm Onbir Hataların Düzel4lmesi Genel Bir Bakış Geri Bildirim Çeşitleri İçsel geribildirim Dışsal (destekleyici) geribildirim Hareke&n hemen arkasından ve Hareket sırasında verilen geribildirim Performans

Detaylı

1. ÜNİTE İÇİNDEKİLER EĞİTİM PSİKOLOJİSİ / 1

1. ÜNİTE İÇİNDEKİLER EĞİTİM PSİKOLOJİSİ / 1 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... iii YAZARLAR HAKKINDA... iv 1. ÜNİTE EĞİTİM PSİKOLOJİSİ / 1 Giriş... 2 Eğitim Psikolojisi ve Öğretmen... 3 Eğitim Psikolojisi... 3 Bilim... 6 Psikoloji... 8 Davranış... 9 Eğitim...

Detaylı

OKUMA YAZMAYA HAZIRLIK ÇALIŞMALARI

OKUMA YAZMAYA HAZIRLIK ÇALIŞMALARI OKUMA YAZMAYA HAZIRLIK ÇALIŞMALARI Okulöncesi eğitim çevresini merak eden, öğrenmeye ve düşünmeye güdülenmiş çocuğun bu özelliklerini yönetme, teşvik etme ve geliştirme gibi çok önemli bir görevi üstlenmiştir.

Detaylı

VERİ KÜMELERİNİ BETİMLEME

VERİ KÜMELERİNİ BETİMLEME BETİMLEYİCİ İSTATİSTİK VERİ KÜMELERİNİ BETİMLEME Bir amaç için derlenen verilerin tamamının olduğu, veri kümesindeki birimlerin sayısal değerlerinden faydalanarak açık ve net bir şekilde ilgilenilen özellik

Detaylı

HAREKET HAREKET KUVVET İLİŞKİSİ

HAREKET HAREKET KUVVET İLİŞKİSİ HAREKET HAREKET KUVVET İLİŞKİSİ Sabit kabul edilen bir noktaya göre bir cismin konumundaki değişikliğe hareket denir. Bu sabit noktaya referans noktası denir. Fizikte hareket üçe ayrılır Ötelenme Hareketi:

Detaylı

DUYGUSAL ZEKA. Birbirinden tamamen farklı bu iki kavrama tarzı, zihinsel yaşantımızı oluşturmak için etkileşim halindedirler.

DUYGUSAL ZEKA. Birbirinden tamamen farklı bu iki kavrama tarzı, zihinsel yaşantımızı oluşturmak için etkileşim halindedirler. 0212 542 80 29 Uz. Psk. SEMRA EVRİM 0533 552 94 82 DUYGUSAL ZEKA Son yıllarda yapılan pek çok çalışma zeka tanımının genişletilmesi ve klasik olarak kabul edilen IQ yani entelektüel zekanın yanı sıra EQ

Detaylı

BÖLÜM I GİRİŞ (1.1) y(t) veya y(x) T veya λ. a t veya x. Şekil 1.1 Dalga. a genlik, T peryod (veya λ dalga boyu)

BÖLÜM I GİRİŞ (1.1) y(t) veya y(x) T veya λ. a t veya x. Şekil 1.1 Dalga. a genlik, T peryod (veya λ dalga boyu) BÖLÜM I GİRİŞ 1.1 Sinyal Bir sistemin durum ve davranış bilgilerini taşıyan, bir veya daha fazla değişken ile tanımlanan bir fonksiyon olup veri işlemde dalga olarak adlandırılır. Bir dalga, genliği, dalga

Detaylı

Emotional Desgin in Multimedia Learning

Emotional Desgin in Multimedia Learning Emotional Desgin in Multimedia Learning Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Yakup Selçuk YILDIRIM 2015 İçerik Çoklu Ortam Emotional Design Araştırma Çoklu Ortam Metin, resim, ses ve hareketli resimlerin

Detaylı

ÜNİTE PSİKOLOJİ İÇİNDEKİLER HEDEFLER GELİŞİM PSİKOLOJİSİ I

ÜNİTE PSİKOLOJİ İÇİNDEKİLER HEDEFLER GELİŞİM PSİKOLOJİSİ I HEDEFLER İÇİNDEKİLER GELİŞİM PSİKOLOJİSİ I Gelişim Psikolojisinin Alanı Gelişim Psikolojisinin Temel Kavramları Gelişimi Etkileyen Faktörler Gelişimin Temel İlkeleri Fiziksel Gelişim Alanı PSİKOLOJİ Bu

Detaylı

SINIF YÖNETİMİNİN TEMELLERİ

SINIF YÖNETİMİNİN TEMELLERİ SINIF YÖNETİMİNİN TEMELLERİ Yrd. Doç. Dr. Çetin ERDOĞAN cerdogan@yildiz.edu.tr Sınıf Nedir? Ders yapılır Yaşanır Zaman geçirilir Oyun oynanır Sınıf, bireysel ya da grupla öğrenme yaşantılarının gerçekleştiği

Detaylı

BĠLĠŞSEL GELĠŞĠM. Jean Piaget ve Jerome Bruner. Dr. Halise Kader ZENGĠN

BĠLĠŞSEL GELĠŞĠM. Jean Piaget ve Jerome Bruner. Dr. Halise Kader ZENGĠN BĠLĠŞSEL GELĠŞĠM Jean Piaget ve Jerome Bruner Biliş ne demektir? Biliş; düşünme, öğrenme ve hatırlama süreçlerine denir. Bilişsel gelişim neleri kapsar? Bireydeki akıl yürütme, düşünme, bellek ve dildeki

Detaylı

Ölçme ve sayma işlemleri sonunda ulaşılan veriler grafikte kullanılır. İlk başlarda sadece iki nitelik ölçerek grafik oluşturulabilir ve çocuklar

Ölçme ve sayma işlemleri sonunda ulaşılan veriler grafikte kullanılır. İlk başlarda sadece iki nitelik ölçerek grafik oluşturulabilir ve çocuklar Veri Öğrenme Alanı Grafik nedir? GİRİŞ GRAFİK KAVRAMI Grafik iki ya da daha fazla sayısal ifadenin arasındaki ilişkiyi görsel olarak betimlemek amacıyla kullanılan matematiksel bir araçtır. Beş yaşından

Detaylı

Öğretim Materyallerinin Eğitimdeki Yeri ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ VE MATERYAL TASARIMI. Dr. Ümmühan Avcı Yücel Esin Ergün

Öğretim Materyallerinin Eğitimdeki Yeri ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ VE MATERYAL TASARIMI. Dr. Ümmühan Avcı Yücel Esin Ergün ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ VE MATERYAL TASARIMI Dr. Ümmühan Avcı Yücel Esin Ergün Bu bölümü tamamladıktan sonra; Bu bölümü tamamladıktan sonra; Bir öğretim materyali seçerken hangi unsurlara dikkat edilmesi

Detaylı

Yeşilalım Projesi. Eğiticilerin Eğitimi. 12-14 Şubat 2013 Ankara

Yeşilalım Projesi. Eğiticilerin Eğitimi. 12-14 Şubat 2013 Ankara Yeşilalım Projesi Eğiticilerin Eğitimi 12-14 Şubat 2013 Ankara 1 Öğrenme Hedefleri Yetişkin öğrenenlerin özelliklerini öğrenmek; Yetişkinlere uygun çeşitli eğitim yöntemleri ile yaklaşımlarını uygulamak;

Detaylı

Bilişsel Aşama. Bölüm Beş. Öğrenme Aşamaları. Öğrenme Aşamaları

Bilişsel Aşama. Bölüm Beş. Öğrenme Aşamaları. Öğrenme Aşamaları Bilişsel Aşama Bölüm Beş Hareket hakkında genel bir bilgi edinmek. Öğrenen kendi kendine konuşur ve işe yarayabilecek stratejileri düşünerek çok fazla zaman harcar. Bu aşama bilişsel problem çözme aşamasıdır.

Detaylı

Bana göre; öğrenemeyen öğrenci yoktur. Herkes öğrenebilir Tüm bilgiler okulda öğrenilebilir Hedeflenen başarı %70-%90 arasındadır.

Bana göre; öğrenemeyen öğrenci yoktur. Herkes öğrenebilir Tüm bilgiler okulda öğrenilebilir Hedeflenen başarı %70-%90 arasındadır. Bana göre; öğrenemeyen öğrenci yoktur. Herkes öğrenebilir Tüm bilgiler okulda öğrenilebilir Hedeflenen başarı %70-%90 arasındadır. Öğrenme bölümlere ayrılır Öğrenme gerçekleşmediyse ek süre ve ek öğrenme

Detaylı

Aşağıdaki ışık kaynaklarını doğal ve yapay olarak sınıflandıralım.

Aşağıdaki ışık kaynaklarını doğal ve yapay olarak sınıflandıralım. 3. SINIF FEN BİLİMLERİ DERSİ ÇEVREMİZDEKİ IŞIK VE SESLER ÜNİTESİ ÇALIŞMA YAPRAĞI AD SOYAD: Aşağıdaki ışık kaynaklarını doğal ve yapay olarak sınıflandıralım. Şimşek Ampul Fener Odun ateşi Yıldızlar Arabaların

Detaylı

BAĞLAŞIMCILIK. HAZIRLAYAN: Mustafa GÜNENDİ

BAĞLAŞIMCILIK. HAZIRLAYAN: Mustafa GÜNENDİ BAĞLAŞIMCILIK HAZIRLAYAN: Mustafa GÜNENDİ Edward Lee Thorndike (1874-1949) Thorndike ilk yazılarında, öğrenmenin temelinin, duyusal uyarıcılar ile harekete geçiriciler arasında kurulan bir bağ olduğunu

Detaylı

DAVRANIŞ BİLİMLERİ DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN İNCELENDİĞİ SİSTEMLER

DAVRANIŞ BİLİMLERİ DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN İNCELENDİĞİ SİSTEMLER DAVRANIŞ BİLİMLERİ DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN İNCELENDİĞİ SİSTEMLER Doç. Dr. Mahmut AKBOLAT Davranış Bilimleri I. Fizyobiyolojik Sistem A Biyolojik Yaklaşım II. Psikolojik Sistem B. Davranışçı Yaklaşım C. Gestalt

Detaylı

Yapılandırmacı Yaklaşım

Yapılandırmacı Yaklaşım Yapılandırmacı Yaklaşım Dr Ismail Marulcu 1 Yapılandırma ama neyi? Öğrenme sürecinde yapılandırılan, inşa edilen ya da yeniden inşa edilen bilgidir. Yapılandırmacılık öğrencilerin yeni bilgileri nasıl

Detaylı

ZİHİN ENGELLİLER VE EĞİTİMİ ÖZELLİKLERİ

ZİHİN ENGELLİLER VE EĞİTİMİ ÖZELLİKLERİ ZİHİN ENGELLİLER VE EĞİTİMİ ÖZELLİKLERİ Demografik ve Sosyal Özellikler Cinsiyet: Erkeklerde kızlara göre daha sıklıkla görülmektedir. Etnik özellikler: Bazı etnik gruplara ait çocukların zihinsel yetersizlik

Detaylı

BİLGİSAYAR DESTEKLİ ÖĞRETİM. TemplatesWise.com

BİLGİSAYAR DESTEKLİ ÖĞRETİM. TemplatesWise.com BİLGİSAYAR DESTEKLİ ÖĞRETİM 1 TemplatesWise.com Konular Eğitim Öğretim Bilgisayarın Eğitimde Kullanma Amaçları Bilgisayar Destekli Eğitim Bilgisayar Destekli Öğretim Bilgisayar Destekli Öğretimin Kuramsal

Detaylı

EĞİTİMDE SANAL GERÇEKLİK VE UYGULAMA ALANLARI

EĞİTİMDE SANAL GERÇEKLİK VE UYGULAMA ALANLARI EĞİTİMDE SANAL GERÇEKLİK VE UYGULAMA ALANLARI Sanal Gerçeklik Nedir? Sanal Gerçeklik Türleri Sanal Gerçeklikte Kullanılan Araçlar Eğitimde Sanal Gerçeklik Uygulamaları Eğitimde Kullanılan Sanal Gerçeklik

Detaylı

Sayı Kavramı ve Sayma

Sayı Kavramı ve Sayma Sayı Kavramı ve Sayma Örnek Olay Üzerinde 20 adet kare şeklinde halı resimleri olan bir tahta hazırladık. Henüz 25 aylık olan Spencer Mavi! diye bağırdı. Tahtanın yanına gidip her defasında mavi diyerek

Detaylı

İletişimin Sınıflandırılması

İletişimin Sınıflandırılması İletişimin Sınıflandırılması Toplumsal ilişkiler sistemi olarak Kişiler arası Grup i Örgüt i Toplumsal Grup ilişkilerinin yapısına göre Biçimsel olmayan (informel) / yatay Biçimsel / Formel) /dikey Kullanılan

Detaylı

ÖĞRENME KURAMLARI. Davranışçı Kuram Bilişsel Kuram Duyuşsal Kuram

ÖĞRENME KURAMLARI. Davranışçı Kuram Bilişsel Kuram Duyuşsal Kuram ÖĞRENME KURAMLARI Davranışçı Kuram Bilişsel Kuram Duyuşsal Kuram DAVRANIġÇI KURAMLAR Davranışçı kuramlar, öğrenmenin uyarıcı ile davranış arasında bir bağ kurularak geliştiğini ve pekiştirme yoluyla davranış

Detaylı

Şekil-1. Doğru ve Alternatif Akım dalga şekilleri

Şekil-1. Doğru ve Alternatif Akım dalga şekilleri 2. Alternatif Akım =AC (Alternating Current) Değeri ve yönü zamana göre belirli bir düzen içerisinde değişen akıma AC denir. En çok bilinen AC dalga biçimi Sinüs dalgasıdır. Bununla birlikte farklı uygulamalarda

Detaylı

BÖLÜM 2 VERİ SETİNİN HAZIRLANMASI VE DÜZENLENMESİ

BÖLÜM 2 VERİ SETİNİN HAZIRLANMASI VE DÜZENLENMESİ 1 BÖLÜM 2 VERİ SETİNİN HAZIRLANMASI VE DÜZENLENMESİ Veri seti; satırlarında gözlem birimleri, sütunlarında ise değişkenler bulunan iki boyutlu bir matristir. Satır ve sütunların kesişim bölgelerine 'hücre

Detaylı

İstatistik. Temel Kavramlar Dr. Seher Yalçın 1

İstatistik. Temel Kavramlar Dr. Seher Yalçın 1 İstatistik Temel Kavramlar 26.12.2016 Dr. Seher Yalçın 1 Evren (Kitle/Yığın/Popülasyon) Herhangi bir gözlem ya da inceleme kapsamına giren obje ya da bireylerin oluşturduğu bütüne ya da gruba Evren veya

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Gelişim Kuramları 22 Eylem Kuramı ve Toplumsal Yapılandırmacılık 28

İÇİNDEKİLER. Gelişim Kuramları 22 Eylem Kuramı ve Toplumsal Yapılandırmacılık 28 İÇİNDEKİLER Önsöz/ Ahmet Yıldız 5 Giriş 11 Psikoloji kökenli modeller 15 Davranışçılık 15 Bilişselcilik 17 Bilişsel Yapılandırmacılık 20 Gelişim Kuramları 22 Eylem Kuramı ve Toplumsal Yapılandırmacılık

Detaylı

DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ

DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ DAVRANIŞIN TANIMI Davranış Kavramı, öncelikle insan veya hayvanın tek tek veya toplu olarak gösterdiği faaliyetler olarak tanımlanabilir. En genel anlamda davranış, insanların

Detaylı

*Öğrenme, öğrencilerin fikri katılımını ve uygulamasını gerektirir. *Kendi başına açıklama ve gösterim, Uzun süreli öğrenmeyi sağlamaz.

*Öğrenme, öğrencilerin fikri katılımını ve uygulamasını gerektirir. *Kendi başına açıklama ve gösterim, Uzun süreli öğrenmeyi sağlamaz. *Öğrenme, öğrencilerin fikri katılımını ve uygulamasını gerektirir. *Kendi başına açıklama ve gösterim, Uzun süreli öğrenmeyi sağlamaz. Aktif öğrenme bunu sağlamaktadır. 2 ÖĞRENME NEDEN AKTİF OLMALIDIR?

Detaylı

DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI

DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI 1 DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI Örgütte faaliyette bulunan insan davranışlarının anlaşılması ve hatta önceden tahmin edilebilmesi her zaman üzerinde durulan bir konu olmuştur. Davranış bilimlerinin

Detaylı

Öğretim Teknolojileri ve Materyal Geliştirme İLETİŞİM

Öğretim Teknolojileri ve Materyal Geliştirme İLETİŞİM Öğretim Teknolojileri ve Materyal Geliştirme İLETİŞİM Yrd.Doç.Dr. Gülçin Tan Şişman Eğitim Programları ve Öğretim İletişim "Ne kadar çok bilirsen bil, söylediklerin karsındakinin anlayacagı kadardır."

Detaylı

2. Bölüm Ses, Ses bileşenleri, İnsan kulağının duyarlılığı, İşitsel-Fizyolojik yeğinlik, Grafik gösterme biçimleri Prof. Dr.

2. Bölüm Ses, Ses bileşenleri, İnsan kulağının duyarlılığı, İşitsel-Fizyolojik yeğinlik, Grafik gösterme biçimleri Prof. Dr. AKUSTİK TEMEL KONULARI SUNUMU 2. Bölüm Ses, Ses bileşenleri, İnsan kulağının duyarlılığı, İşitsel-Fizyolojik yeğinlik, Grafik gösterme biçimleri Prof. Dr. Neşe Yüğrük AKDAĞ BİRDEN FAZLA SES DÜZEYİNİN TOPLAMINI

Detaylı

Ünite. Dalgalar. 1. Ses Dalgaları 2. Yay Dalgaları 3. Su Dalgaları

Ünite. Dalgalar. 1. Ses Dalgaları 2. Yay Dalgaları 3. Su Dalgaları 7 Ünite Dalgalar 1. Ses Dalgaları 2. Yay Dalgaları 3. Su Dalgaları SES DALGALARI 3 Test 1 Çözümleri 3. 1. Verilen üç özellik ses dalgalarına aittir. Ay'da hava, yani maddesel bir ortam olmadığından sesi

Detaylı

Deneysel Yöntem. Yaşar Tonta H.Ü. BBY yunus.hacettepe.edu.tr/~tonta/courses/fall2007/sb5002/ SB5002 SLIDE 1

Deneysel Yöntem. Yaşar Tonta H.Ü. BBY yunus.hacettepe.edu.tr/~tonta/courses/fall2007/sb5002/ SB5002 SLIDE 1 Deneysel Yöntem Yaşar Tonta H.Ü. BBY tonta@hacettepe.edu.tr yunus.hacettepe.edu.tr/~tonta/courses/fall2007/sb5002/ SB5002 SLIDE 1 Babbie, Bölüm 8: Deneyler Deneye uygun konular Klasik deney Deneklerin

Detaylı

Wertheimer, Köhler ve Kofka tarafından geliştirilmiş bir yaklaşımdır. Gestalt psikolojisi, bilişsel süreçler içerisinde özellikle "algı" ve "algısal

Wertheimer, Köhler ve Kofka tarafından geliştirilmiş bir yaklaşımdır. Gestalt psikolojisi, bilişsel süreçler içerisinde özellikle algı ve algısal Gestalt Psikoloji Wertheimer, Köhler ve Kofka tarafından geliştirilmiş bir yaklaşımdır. Gestalt psikolojisi, bilişsel süreçler içerisinde özellikle "algı" ve "algısal örgütlenme" konularında yoğunlaşmış

Detaylı

MOLA. Bireyin uygun olmayan davranışını izleyen şekilde belirli bir zaman dilimi için pekiştirme kaynaklarından uzaklaştırılması anlamına gelir.

MOLA. Bireyin uygun olmayan davranışını izleyen şekilde belirli bir zaman dilimi için pekiştirme kaynaklarından uzaklaştırılması anlamına gelir. MOLA Bireyin uygun olmayan davranışını izleyen şekilde belirli bir zaman dilimi için pekiştirme kaynaklarından uzaklaştırılması anlamına gelir. Doç. Dr. Sezgin Vuran 1 Uygulama Biçimleri Pekiştireçlerin

Detaylı

ÖZEL SEYMEN EĞİTİM KURUMLARI EĞİTİM ÖĞRETİM YILI REHBERLİK BÜLTENİ MESLEK SEÇİMİNİN ÖNEMİ

ÖZEL SEYMEN EĞİTİM KURUMLARI EĞİTİM ÖĞRETİM YILI REHBERLİK BÜLTENİ MESLEK SEÇİMİNİN ÖNEMİ ÖZEL SEYMEN EĞİTİM KURUMLARI 2016-2017 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI REHBERLİK BÜLTENİ MESLEK SEÇİMİNİN ÖNEMİ Değerli Velimiz; Meslek seçiminin öneminin anlatıldığı ve siz değerli velilerimize yönelik önerileri

Detaylı

ünite1 Fen Bilimleri Beş Duyumuz Beş Duyumuz 3. Burundaki kılları koparmak Çok sıcak cisimlere dokunmak

ünite1 Fen Bilimleri Beş Duyumuz Beş Duyumuz 3. Burundaki kılları koparmak Çok sıcak cisimlere dokunmak ünite1 Beş Duyumuz Beş Duyumuz Fen Bilimleri 1. Özgür Selin TEST 1 Kitapları okumamı sağlar. Annemin yaptığı kekin tadını almamı sağlar. Öğrencilerin sözünü ettiği duyu organları hangileridir? Özgür Selin

Detaylı

SÜRÜŞ GÜVENLİĞİ İÇİN 29 ÖNEMLİ KURAL

SÜRÜŞ GÜVENLİĞİ İÇİN 29 ÖNEMLİ KURAL SÜRÜŞ GÜVENLİĞİ İÇİN 29 ÖNEMLİ KURAL 1.Kesinlikle alkollü olarak araç kullanmayınız ve kullandırmamaya çalışınız. 2. Eskimiş lastiklerle yola çıkmayınız. Kışın en az diş kalınlığı 3 mm yazın 2 mm olmalı

Detaylı

KIMYA BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİNİN ENDÜSTRİYEL KİMYAYA YÖNELİK TUTUMLARI VE ÖZYETERLİLİK İNANÇLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ; CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ ÖRNEĞİ

KIMYA BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİNİN ENDÜSTRİYEL KİMYAYA YÖNELİK TUTUMLARI VE ÖZYETERLİLİK İNANÇLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ; CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ ÖRNEĞİ KIMYA BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİNİN ENDÜSTRİYEL KİMYAYA YÖNELİK TUTUMLARI VE ÖZYETERLİLİK İNANÇLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ; CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ ÖRNEĞİ Öğr. Gör. Gülbin KIYICI Arş.Gör.Dr. Nurcan KAHRAMAN Prof.

Detaylı

ÖĞRENME GÜÇLÜKLERİ YAZMA PROBLEMLERİ VE ÖĞRETİMİ

ÖĞRENME GÜÇLÜKLERİ YAZMA PROBLEMLERİ VE ÖĞRETİMİ ÖĞRENME GÜÇLÜKLERİ YAZMA PROBLEMLERİ VE ÖĞRETİMİ Yazma Konuşma diline göre daha zor ve karmaşıktır. Dil sisteminin en karmaşık ve kompleks yapısıdır. Dil gelişiminin son aşamasıdır. Dinleme, konuşma ve

Detaylı

GÜDÜLENME. Doç.Dr. Hacer HARLAK - Psikolojiye Giriş I

GÜDÜLENME. Doç.Dr. Hacer HARLAK - Psikolojiye Giriş I GÜDÜLENME Dersin konuları Güdülenme ile ilişkili kavramlar Güdülenme kuramları Biyolojik kuramlar İçgüdü Dürtü-azaltma Uyarılma Psikososyal Kuramlar Özendirici Bilişsel Biyopsikososyal kuram Maslow un

Detaylı

SOSYAL PSİKOLOJİ II KISA ÖZET KOLAYAOF

SOSYAL PSİKOLOJİ II KISA ÖZET KOLAYAOF DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. SOSYAL PSİKOLOJİ II KISA ÖZET KOLAYAOF

Detaylı

Ders Materyali. Matematik ve Fizik arasındaki parabol - Yatay atma durumunda

Ders Materyali. Matematik ve Fizik arasındaki parabol - Yatay atma durumunda Ders Materyali Matematik ve Fizik arasındaki parabol - Yatay atma durumunda Olası kurs için öneri Bir sonraki sayfaya bakınız Giriş Modül iki bölümden oluşur. FİZİK bölümü fizik öğretmeni tarafından oluşturulmuştur,

Detaylı

Kişinin çevresiyle etkileşimi sırasında kişide ve çevrede oluşan gözlenebilir ve ölçülebilir değişikliklere davranış denir.

Kişinin çevresiyle etkileşimi sırasında kişide ve çevrede oluşan gözlenebilir ve ölçülebilir değişikliklere davranış denir. DAVRANIŞ PROBLEMLERİ VE ÇÖZÜMLERİ Özel Eğitim Öğretmeni Seyyar KILIÇ Davranış Nedir? Kişinin çevresiyle etkileşimi sırasında kişide ve çevrede oluşan gözlenebilir ve ölçülebilir değişikliklere davranış

Detaylı

EŞ ZAMANLI İPUCU İLE ÖĞRETİM DERS PLANI

EŞ ZAMANLI İPUCU İLE ÖĞRETİM DERS PLANI Yrd. Dç. Dr. Emre ÜNLÜ Bülent Ecevit Üniversitesi EŞ ZAMANLI İPUCU İLE ÖĞRETİM DERS PLANI Öğretilecek Beceri: Ev eşyalarının öğretimi Öğrenciler: Çalışmaya üç öğrenci katılmıştır. Çalışmaya katılan öğrencilerin

Detaylı

BİREYSELLEŞTİRİLMİŞ EĞİTİM PROGRAMI

BİREYSELLEŞTİRİLMİŞ EĞİTİM PROGRAMI BİREYSELLEŞTİRİLMİŞ EĞİTİM PROGRAMI KİMLİK BİLGİLERİ Öğrencinin Adı Soyadı:. Doğum Tarihi,Yeri. Anne / Baba Adı :. Ev Adresi :. Engel Durumu: Hafif Düzeyde Zihinsel Yetersizlik R.A.M Kaynaştırma Dosya

Detaylı

NİTELİKLİ EBEVEYN-ÇOCUK ETKİLEŞİMİ

NİTELİKLİ EBEVEYN-ÇOCUK ETKİLEŞİMİ NİTELİKLİ EBEVEYN-ÇOCUK ETKİLEŞİMİ Doç. Dr. İbrahim H. Diken Anadolu Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Özel Eğitim Bölümü Easy ICT Konferansı 1 Ekim 2009, Dumlupınar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Konferans

Detaylı

ADC Devrelerinde Pratik Düşünceler

ADC Devrelerinde Pratik Düşünceler ADC Devrelerinde Pratik Düşünceler ADC nin belki de en önemli örneği çözünürlüğüdür. Çözünürlük dönüştürücü tarafından elde edilen ikili bitlerin sayısıdır. Çünkü ADC devreleri birçok kesikli adımdan birinin

Detaylı