İŞSİZLİK VE ENFLASYON

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "İŞSİZLİK VE ENFLASYON"

Transkript

1 İŞSİZLİK VE ENFLASYON

2 10.1.İŞSİZLİĞİN ANATOMİSİ Aktif Nüfus: [15-65] yaş arası nüfusu ifade eder. Ocak 2016 itibariyle Türkiye de: İşgücü: Aktif nüfus içinde çalışma istek ve yeterliliğine sahip bireyleri ifade eder. Ocak 2016 itibariyle Türkiye de: İşsizlik: Çalışma istek ve yeterliliğinde olup, cari ücretten çalışmaya razı olduğu halde iş bulamayan işgücünün durumudur. Ocak 2016 itibariyle Türkiye de: İşsizlik oranı ise bu tanıma göre iş bulamayan işgücünün toplam işgücüne oranıdır. İşsizlik Oranı = (İşsizler/İşgücü)*100=(3290/29565)*100=11.1

3 10.1.İŞSİZLİĞİN ANATOMİSİ İşsizliğin Türleri Biz işsizliği görünürlüğü, gönüllü olup olmaması ve nedenleri açısından ele alacağız. Açık İşsizlik ve Gizli İşsizlik İradi ve Gayriiradi İşsizlik Friksiyonel İşsizlik Yapısal İşsizlik Devrevi İşsizlik

4 10.2.TAM İSTİHDAM VE DOĞAL İŞSİZLİK ORANI Tam istihdam, çalışma kabiliyet ve arzusunda olan herkesin, cari ücret ve çalışma şartlarında üretim sürecinde yer almasıdır. Ancak tam istihdam, ekonomide işsiz kimsenin bulunmadığı anlamına gelmez. Ekonomi teorisinde, friksiyonel ve yapısal işsizliğin varlığının tam istihdamı engellemediği kabul edilir. Ekonomi tam istihdamdayken, yani potansiyel ve fiili GSYH eşit iken ölçülen işsizliğe doğal işsizlik oranı denir.

5 TAM İSTİHDAM VE DOĞAL İŞSİZLİK ORANI İşsizlik Süresinin Belirleyicileri Bir kişinin işsiz kaldığı ortalama zaman uzunluğunu gösteren işsizlik süresi ekonomik dalgalanmalara ve işgücü piyasasının yapısal özelliklerine bağlıdır. İş Arama Süreci ve İşsizliğin Süresi Tam bilgi varsayımının geçersizliği kabul edilince, piyasalarda bir arayış sürecinin geçerli olduğu söylenebilir. İşçiler iş ararken belirli bir ücret haddinden iş teklifi alsa bile, daha iyi ücretli işler araştırabilmek için işsiz kalmaktadır. İşsizlik ödenekleri işsizlik oranını artırmaktadır. İşsizlik tazminatının doğal işsizlik oranını artırdığına şüphe yoktur. İş Arama Süreci ve İşsizliğin Süresi İş arama teorisinde, işsiz işçinin bir optimizasyon sorunuyla karşı karşıya olduğu kabul edilmektedir. İşçi, araştırma süresi içinde bulabileceği en iyi ücret teklifinden elde edeceği gelirin bugünkü değeri ile araştırma maliyetinin bugünkü değerini karşılaştırmak suretiyle, optimum iş arama süresini belirlemektedir.

6 TAM İSTİHDAM VE DOĞAL İŞSİZLİK ORANI İş Arama Süreci ve İşsizliğin Süresi Araştırma süreci teorisinin ima ettiği bir diğer sonuç da kişinin boş zamanını yüksek değerlemesi nedeniyle işsizlik süresinin uzaması olasılığıdır. İşçi reddettiği reel ücretin marjinal faydasının boş zamanının marjinal faydasından daha az olduğunu kabul etmekte ve şimdilik bekleyerek daha sonra daha yüksek ücretten bir iş bulmayı ümit etmektedir. Ücret Katılığı ve İşsizliğin Süresi İşsiz birisi çalışmak istediği ve düşük bir ücreti de kabul ettiği halde işsiz kalmaya devam ediyorsa bunun nedeni ücret katılığıdır. Yani işsiz kişi, işverenin vermeyi kabul edebileceği bir ücrete razı olduğu halde, gerek asgari ücret düzenlemeleri gibi yasal, gerekse de sendikaların baskısı gibi kurumsal nedenlerle işsiz kalmaya devam edebilmektedir.

7 TAM İSTİHDAM VE DOĞAL İŞSİZLİK ORANI Doğal İşsizlik Oranının Yükselmesi: Histeri Hipotezi Ekonomik dalgalanmalar üzerindeki tartışmalarımız doğal işsizlik oranı hipotezi üzerine inşa edilmiştir. Buna göre toplam talepteki dalgalanmalar çıktı ve istihdamı sadece kısa dönemde etkiler. Uzun dönemde ekonomi klasik model tarafından tanımlanan hasıla, istihdam ve işsizlik düzeylerine geri döner. Ancak 1980'lerde ve 1990 larda işsizliğin kalıcı şekilde artmış olması, doğal işsizlik oranının yukarıda belirtildiği üzere zamanla artış göstermesi, doğal oran hipotezinin sorgulanmasına yol açmış ve toplam talebin hasıla ve istihdamı uzun dönemde bile etkileyebileceği öne sürülmüştür. Bir talep yetersizliğinin doğal işsizlik oranını değiştirebileceği ve ekonomide kalıcı olarak olumsuz bir etki bırakabileceği vurgulanmaktadır. Bu durum işsizlik histerisi olarak adlandırılmaktadır. Histeriye yol açtığı tahmin edilen bazı hususlar belirlenmiştir: İşsizler çalışmamaya alışmış olabilirler. Durgunluğun ekonomiyi sürekli olarak etkilemesinin bir başka yolu ücret belirleme sürecinin değiştirilmesidir. 1970'lerin ortasından sonra yapısal değişikliklerin yani kaynakların sektörler ve endüstriler arasındaki tahsisinde ortaya çıkan değişmelerin hızlanmasının da işsizlik oranlarını artırdığı iddia edilmektedir.

8 10.3.İŞSİZLİĞİN MALİYETLERİ İşsizliğin yol açtığı birinci maliyet ekonomi tam istihdamda olmadığı için hasılada ortaya çıkan üretim kaybıdır. İşsizliğin gelir dağılımı üzerindeki etkisi de dikkate alınmalıdır. İşsizlikle ilgili bir nokta da, bir bireyin işsiz kalmasıyla, toplumun işsiz kişiden daha büyük bir kayba uğradığıdır. Önemli bir diğer nokta da işsizliğin bireylerin ruh sağlığına büyük zarar vermesidir. Bunca zararı olan işsizliğin hiç faydası yok mudur? İşsizliğin bir faydası olarak bireylerin boş zaman kazanması gösterilebilir. İşsizliğin bir diğer yararı olarak, işçilerin belli bir süreyi iş aramaya ayırmaları ve kendilerine teklif edilen ilk işi kabul etmemeleri sayesinde işgücü piyasasının daha etkin işleyebileceği belirtilmektedir. İşsizliğin bir diğer faydası olarak da, özellikle az gelişmiş ülkeler açısından, ücret hadlerinin düşük tutulmasının karları artıracağı ve böylece yeni yatırımlar için kaynak ve teşvik edici bir unsur olabileceği düşünülebilir.

9 İşsizlikle Mücadele (İstihdam) Politikaları 1) İşsizlik Sigortası 2) Konjonktürel İşsizlik Durumunda 3) Friksiyonel İşsizlik Durumunda 4) Yapısal İşsizlik Durumunda 5) Gizli İşsizlik Durumunda

10 10.4.ENFLASYONUN ANATOMİSİ Enflasyon: ekonomideki tüm fiyatların ağırlıklandırılmış ortalamasını ifade eden fiyatlar genel düzeyinin yükselmesidir. Çoğu ekonomist fiyat düzeyinin yükselişinin bir defada olup bitmesi ile devamlı surette yükselmesi arasında bir ayrım yapmakta ve yalnızca ikincisini enflasyon olarak kabul etmektedirler. Birincisi; fiyat şoku adını almaktadır. Enflasyonun Tanımı Literatürde en çok kabul gören tanım: "Enflasyon, sürekli fiyat artış süreci veya paranın sürekli değer kaybetme sürecidir", biçimindeki tanımdır.

11 10.4.ENFLASYONUN ANATOMİSİ Enflasyonun Türleri Enflasyon çeşitli kıstaslara göre sınıflandırılabilir. Görünürlüğüne, Şiddetine, Nedenlerine ve Beklentilere göre enflasyon

12 1. Görünürlüğüne Göre Enflasyon Türleri: Görünürlüğüne ya da piyasaların işleyişine göre Göre Enflasyonu; Açık enflasyon ve Gizli enflasyon olmak üzere iki ye ayırabiliriz. i. Açık enflasyon: Kaynağı ister talep fazlası ister maliyet artışları olsun gözle görülebilir, şiddetli fiyat artışları ile ortaya çıkmasıdır. Buna manşet enflasyonu da denir. ii. Gizli enflasyon: Bastırılmış enflasyon da denilen bu ayrımda talep fazlasının olduğu fakat şiddetli fiyat artışları ve genel dengesizliği olmadığı, enflasyonun alınan tedbirlerle baskı altında tutulmaya çalışıldığı yani talep fazlasının azaltılamadığı ancak bastırıldığı durumlarda ortaya çıkmasıdır.

13 2. Şiddetine Göre Enflasyon Türleri: i. Ilımlı Enflasyon: Ülkenin yapısına göre normal kabul edilen düşük enflasyon oranına denir. Gelişmiş ülkelerde %4 ün altı, gelişmekte olan ülkelerde %6 nın altı enflasyon, ılımlı enflasyon olarak kabul edilmektedir. Bu enflasyonun olduğu ülkelerde yerli paraya güven sarsılmaz, hanehalkı tasarruflarını nakit ya da vadesiz mevduat hesabında tutmaktan çekinmez. Üreticiler için de kar duygusu oluşturan bu enflasyon, çoğu ekonomi için olumlu kabul edilmektedir. Bundan dolayıdır ki Avrupa ülkeleri ve ABD, kendi ülkelerinde enflasyonun biraz artması için çaba sarf etmektedir.

14 2. Şiddetine Göre Enflasyon Türleri: ii. Yüksek Enflasyon: Aylık enflasyonun %5-15 (yıllık %80-535) arasında olduğu durumdur. Buna, dörtnala enflasyon da denir. Bu enflasyonun olduğu ülkelerde halk elinde nakit tutmak istemez. Mal ya da döviz alarak veya vadeli mevduatta değerlendirmek ister. Çünkü ülke parası hızla değer kaybetmektedir. Ülkede dolarizasyon artar. Kişiler birikimlerini döviz ya da altına çevirmeye, dövizle işlem yapmaya başlarlar. Türkiye de arasında %30-%100 arasında dalgalanan enflasyon, 1980 ve 1994 te %100 ün üzerine çıkmıştır te tek haneli hale gelmiştir.

15 2. Şiddetine Göre Enflasyon Türleri: iii. Hiper Enflasyon: Aylık enflasyonun %50 (yıllık %12 000) i aştığı durumdur. Fiyatlar her gün, hatta gün içinde bile değişmektedir. Hiperenflasyon durumunda para tasarruf aracı olma ve kıymet ölçüsü olma özelliklerini kaybeder. Alış-verişte değiştokuş (trampa) uygulamaları ve döviz-altın kullanımı ön plana çıkar. I. Dünya Savaşı sonrasında Almanya da yaşanmıştır. 1 Ekim de 2000 Mark olan günlük gazete, 15 Ekim de 1 milyon Mark a yükselmiştir. Macaristan da II. Dünya Savaşı sonrasıda 1945 te enflasyon oranı %20.000, Ermenistan da 1994 te %27.000, Nikaragua da 1991 de %60.000, Zimbabve de 2008 de %231 milyon olmuştur dazimbabve Dolarından 12 sıfır atılmıştır.

16 3. Nedenlerine Göre Enflasyon Türleri: Enflasyonist Açık/Aşırı İstihdam i. Talep Enflasyonu: Üretilen mal ve hizmetlerin, toplam talebi karşılayamaması durumunda, fiyatlar genel düzeyinde meydana gelen arışa denir. LRAS SRAS P2 P1 AD2 AD1 Yf Y2

17 3. Nedenlerine Göre Enflasyon Türleri: Deflasyonist Açık/Eksik İstihdam ii. Arz Enflasyonu: Üretilen mal ve hizmetlerin, toplam talebi karşılayamaması durumunda, fiyatlar genel düzeyinde meydana gelen arışa denir. LRAS SRAS2 SRAS1 P2 P1 AD1 Y2 Yf

18 4. Beklentilere Göre Enflasyon Türleri: i. Beklenen Enflasyon: Gelecekte, belli bir zaman içinde, fiyatlar genel düzeyinde meydana gelmesi beklenen artış oranına denir. ii. Beklenmeyen Enflasyon: Gerçekleşen enflasyonun, beklenen enflasyon oranının üstünde veya altında olması durumuna denir.

19 10.5.ENFLASYONUN MALİYETLERİ Beklenen Enflasyonun Maliyetleri Beklenen enflasyonun maliyetleri; En önemli ve açıkça görülen maliyeti, para bulunduranların bir enflasyon vergisine maruz kalmasıdır. Firmaların fiyat kataloglarını sıkça değiştirmek zorunda kalmasıdır.(menü-liste Maliyetleri) Nispi fiyatlarda yol açtığı değişmedir. Vergi sisteminde ortaya çıkmaktadır. o Ayrıca verginin doğması ile tahsil edilmesi arasında geçen zaman arttıkça, vergisini daha geç ödeyen mükelleflerin reel vergi yükleri azalmış olur. Örneğin gelir ve kurumlar vergisi ortalama olarak gelirin elde edilişinden bir yıl sonra ödendiği için bu vergileri beyanname ile ödeyenler, gelirleri kaynakta kesme usulüyle vergilendirilen ücretlilere göre önemli bir avantaj elde ederler. Bu durum Tanzi-Olivera etkisi olarak adlandırılmaktadır.

20 10.5.ENFLASYONUN MALİYETLERİ Beklenen Enflasyonun Maliyetleri Kaynak dağılım etkinliği bozulur. Tasarrufa ve yatırımlara gidecek paralar, stoklamaya gider. Devletin senyoraj geliri azalır.

21 10.5.ENFLASYONUN MALİYETLERİ Beklenmedik Enflasyonun Maliyetleri Beklenmedik enflasyonun etkilerini gelir dağılımı ve fiyat sisteminin etkinliği açısından değerlendirebiliriz. Servetin ve Gelirin Yeniden Dağılımı Enflasyonun önemli bir etkisi sabit nominal değerli varlıkların reel değerini değiştirmesidir. Enflasyon yalnızca servetin değil gelir dağılımının da değişmesine neden olur. Enflasyon, Fiyat Sisteminin Etkinliği ve Büyüme İnsanlar cari ve gelecekteki fiyat düzeyleri hakkında tam bilgiye sahip değiller ise fiyat değişmeleri karşısında nasıl tepki göstereceklerine karar veremezler. Bunun anlamı, kesin olmayan enflasyonun fiyat sisteminin etkinliğini azaltmasıdır. Enflasyonun büyüme oranını düşürmesinde yatırımların yön değiştirmesinin rolü büyüktür.

22 10.6.ENFLASYON VE ENDEKSLEME Enflasyonun yukarıda anlatılan maliyetlerini azaltmak için yapılan önerilerden birisi her türlü nominal değerli sözleşmenin fiyat düzeyine endekslenmesidir. Enflasyon ve Faiz Oranları Enflasyon ve faiz oranı arasındaki ilişki Fisher etkisi olarak adlandırılır. Fisher etkisi, beklenen enflasyon oranındaki %1 puanlık artışın, reel faiz oranının sabit kalması için nominal faiz oranında da bir puanlık artışı gerektirdiğini ortaya koyar.

23 10.6.ENFLASYON VE ENDEKSLEME Konut Kredilerinin Endekslenmesi Tipik olarak hanehalkları bankalardan veya tasarruf ve kredi kurumlarından borçlanarak ev satın alırlar. Enflasyon ve vergiler arasındaki etkileşimin borçlanmanın reel maliyeti üzerindeki etkisi büyüktür. Borçların Endekslenmesi Enflasyonun yüksek oranlarda ve değişken olarak seyrettiği ülkelerde uzun dönemli borçlanma imkânı neredeyse ortadan kalkar. Böylesi ülkelerde hükümetler tipik olarak halka sattıkları tahvilleri fiyat düzeyine (ya da döviz veya altın değerine) endesklemektedirler.

24 10.6.ENFLASYON VE ENDEKSLEME Ücretlerin Endekslenmesi Ücret sözleşmelerinde yaşam maliyetindeki değişmelerin otomatik olarak ücretlere yansıtılmasını öngören hükümler konabilir. Bu sayede parasal ücretlerdeki artışlar fiyat düzeyindeki yükselmelere bağlanmaktadır. Arz Şokları ve Ücretlerin Endekslenmesi Ücret endekslemelerinin etkileri konusunda arz ve talep şokları arasında bir ayrım yapılmalıdır. Tamamen enflasyonist bir arızaya yol açan bir talep şokunda firmaların reel ücretin aynen korunmasına yani %100 bir endekslemeye pek itirazları olmaz. Oysa bir ters (olumsuz) arz şokunda, hasılanın düşmemesi için reel ücretler düşmek zorundadır. Oysa tam endeksleme bunu engellemekte, ekonominin arz şokları karşısında uyum göstermesini güçleştirmektedir.

25 10.6.ENFLASYON VE ENDEKSLEME Endeksleme Niçin İstenmiyor? vardır. Endekslemenin karşısında olanların geliştirdikleri üç argüman Birincisi, endekslemenin varlığı halinde ekonominin nispi fiyatların değişmesini gerektiren şoklar karşısında kendini ayarlaması güçleşmekte ve fiyat sisteminin etkinliği azalmaktadır. İkinci olarak endeksleme pratikte bazı güçlüklere yol açmakta, sözleşmelerin çoğunda hesaplamalarla ilgili sorunlar doğmaktadır. Son olarak enflasyonla birlikte yaşamanın kolaylaştırılması, hükümetlerin enflasyonla mücadele gücünü zayıflatmakta, enflasyonun süreklilik kazanmasına ve hatta yükselmesine yol açmaktadır.

26 10.7.PHILLIPS EĞRİSİ Orijinal Phillips Eğrisi A.W. Phillips, parasal ücretlerdeki değişme ile işsizlik oranı arasındaki ilişkiyi İngiltere'nin dönemi için araştırmış ve bu iki değişken arasında doğrusal olmayan ters yönlü bir ilişkinin mevcut olduğunu bulmuştur. Phillips in buradaki katkısı parasal ücretlerle işsizlik arasındaki ilişkiyi ortaya koyması değil; bu ilişkinin istikrarlı olduğunu tespit etmesidir.

27 ORİJİNAL PHİLLİPS EĞRİSİ Phillips in elde ettiği eğri Şekil 10-5 te gösterilmiştir. Buna göre işsizlik oranı %5,5 iken ücretler değişmemekte (w=0) ve parasal ücretler, işsizlik oranı düşerken daha hızlı, işsizlik oranı artarken ise daha yavaş yükselmektedir.

28 ORİJİNAL PHİLLİPS EĞRİSİ İşsizlik oranının her bir değerine parasal ücretlerdeki değişme oranının iki ayrı değeri karşılık gelmektedir. İşsizlik oranı u 0 iken iki farlı w değeri geçerli olabilir. Birisi, işsizlik oranı düşerken ortaya çıkan ücret enflasyonu w 2, diğeri ise işsizlik oranı artarken ortaya çıkan ücret enflasyonu w 1 'dir. Bu nedenle, parasal ücretlerdeki büyüme oranı yalnızca işsizlik oranına değil, aynı zamanda işsizlik oranındaki değişmenin yönüne de bağlıdır.

29 10.7.PHILLIPS EĞRİSİ Lipsey'in Talep Fazlası Modeli Lipsey, Phillips eğrisini işgücü piyasasındaki arz-talep sisteminden türetmiştir. Bu modelde emek talebi ve arzı nominal (parasal) ücretin bir fonksiyonu olarak ele alınmaktadır. Şekil 10-6 tam rekabetçi bir işgücü piyasasının işleyişini resmetmektedir. İşgücü piyasası, ücret haddinin doğrusal birer fonksiyonu olan işgücü talebi, L 1 D ile işgücü arzının, L S kesiştiği E 1 noktasında W 1 ücret haddi ve L 1 istihdam düzeyinde denge dedir. Emek arzı emek talebine eşit olduğu (L D -L S =0) sürece parasal ücretlerde bir değişme olmamaktadır.

30 LIPSEY İN İŞGÜCÜ PİYASASI MODELİ E 1 noktası, boş işyerleri sayısının (V) iş arayanların sayısına (U) eşit olduğunu ifade etmektedir. İşgücü arzı (L S ), halihazırda çalışanlar (L) ile işsizlerin toplamından (U) oluşurken, işgücü talebi ise, çalışanların sayısı (L) ile açık işlerin (V) sayısının toplamıdır: S L L U D L L V Buna göre işgücü talep fazlası (X), açık işlerin sayısı ile istihdam edilemeyenlerin sayısı arasındaki farka eşit olmaktadır: D S X L L L V L U V U

31 LIPSEY İN İŞGÜCÜ PİYASASI MODELİ İşgücü arzına göre işgücü talebindeki fazlalık oranını x=x/l S, açık işlerin oranını v=v/l S ve işsizlik oranını u=u/l S ile gösterirsek son eşitliği şöyle bir ifadeye dönüştürebiliriz: x v u Şekil 10-6 dan görülebileceği gibi işgücü talebi, kâr beklentilerindeki yükselme gibi bir nedenle L 1 D den L 2 D ye yükselirse, cari W1 parasal ücret düzeyinde L' 1 -L 1 kadarlık bir işgücü talep fazlası ortaya çıkmaktadır. Talep fazlasının baskısı ile parasal ücret haddi W 2 ye yükselirken istihdam da artarak L 2 düzeyine ulaşmaktadır.

32 10.7.PHILLIPS EĞRİSİ Lipsey, bu işgücü piyasası modelini iki fonksiyon kullanarak Phillips eğrisi ile ilişkilendirmektedir: İşgücü talep fazlası ile parasal ücretlerdeki değişme arasındaki pozitif bir ilişkiyi gösteren ücret ayarlama fonksiyonu ve işgücü talep fazlası ile işsizlik oranı arasındaki ters yönlü bir ilişkiyi ifade eden, x-u fonksiyonu. Ücret Ayarlama Fonksiyonu İşgücü Talep Fazlası-İşsizlik İlişkisi Ücret ayarlama fonksiyonu, ücret haddindeki değişmenin işgücü talep fazlasına bağlı olduğunu ifade etmektedir. İşgücü talep fazlası yukarıda açıkladığımız üzere x=(l D L S )/L S değişkeni ile ölçülmektedir. Talep fazlası büyüdükçe ücret haddindeki artış da hızlanacaktır. Lipsey, modelinde işgücü talep fazlası x=(l D -L S )/L S ile işsizlik oranı u arasında ters yönlü bir ilişki kurmuştur.

33 ÜCRET AYARLAMA FONKSİYONU Lipsey, parasal ücretteki değişmenin işgücü talep fazlasının k gibi belli bir oranı olacağını varsaymaktadır: D S W L L w k kx S W L x 0 kadar işgücü talep fazlası parasal ücretlerde w 0 oranında bir değişmeye yol açmaktadır ve w 0 =kx 0 eşitliği geçerlidir.

34 X-U İLİŞKİSİ İşgücü Talep Fazlası-İşsizlik İlişkisi Tüm işsizliğin friksiyonel işsizlikten ibaret olduğu işsizlik oranını tam istihdam durumu kabul etmekte ve bu işsizlik oranında talep fazlasının sıfır olduğunu varsaymaktadır. Buna uygun olarak X-U fonksiyonu yatay ekseni u f 'de (işgücü talep fazlasının sıfır olduğu friksiyonel işsizlik oranında) kesmektedir. Lipsey, işgücü talep fazlasındaki bir artışın işsizlik oranını azaltacağını ve talep fazlasındaki bir azalışın işsizlik oranını arttıracağını varsayarak negatif eğimli X-U ilişkisini elde etmektedir.

35 LIPSEY İN PHILLIPS EĞRİSİ. Phillips eğrisi ücret ayarlama denklemi ile x-u ilişkisinin birleştirilmesiyle elde edilmektedir. Ücret ayarlama denklemindeki w= W/W ve x=(l D -L S )/L S arasındaki w=kx biçimindeki doğrusal ve pozitif ilişki veri iken ve Şekil 10-8'de dikey eksende yer alan talep fazlası yerine W/W konulduğunda Şekil 10-9 daki Phillips eğrisini elde ederiz. Buradaki Phillips-Lipsey modelinde ücret enflasyonu oranı, işgücü piyasasındaki talep fazlasının k gibi belli bir katı olarak kabul edilmektedir.

36 10.7.PHILLIPS EĞRİSİ Samuelson ve Solow'un Phillips Eğrisi ne Katkısı P. A. Samuelson ve R. Solow'un 1960 yılındaki ortak bir çalışması, çalışma ile Phillips eğrisinin içeriği değiştirilmiş, Phillips eğrisi parasal ücretteki değişme yerine enflasyon oranı ile işsizlik oranı arasındaki ilişkiyi ifade eden bir kavrama dönüştürülmüştür. Phillips eğrisi, ekonomi politikalarını oluşturanlara alternatif işsizlik ve enflasyon oranları bileşimlerini içeren politika programları oluşturabilecekleri bir araç olarak yorumlanmıştır. Phillips ve Lipsey'in Phillips eğrisi ile Samuelson ve Solow'un Phillips eğrisi arasındaki ilişki mark-up fiyatlama varsayımı aracılığıyla kurulmaktadır. Mark-up oranının z olduğunu varsayarsak birim ürünün fiyatını ya da fiyat düzeyini şöyle yazabiliriz: P (1 z) WL Y yukarıdaki denklem üzerinde bir kısım düzenlemeler yaparak Phillips eğrisinin bir başka ifadesine ulaşmamız da mümkündür. Y/L, birim emek başına üretilen hasıla miktarı, yani emek verimliliği olup, bunu ile gösterelim ( =Y/L). Şimdi yukarıdaki denklemi emek verimliliğini kullanarak ve doğal logaritma cinsinden yeniden yazalım: W P (1 z) ln P ln(1 z) lnw ln

37 10.7.PHILLIPS EĞRİSİ Samuelson ve Solow'un Phillips Eğrisi ne Katkısı Bu logaritmik denklemin diferansiyelini alarak, her bir değişkendeki nispi değişmeyi birbiriyle ilişkilendirerek; dp dw d P W ifadesini elde ederiz. Nispi değişmeleri küçük harflerle gösterirsek: w ifadesini yazabiliriz, ki bunun anlamı enflasyon oranının parasal ücretlerdeki oransal (yüzde) değişme ile emek verimliliğindeki oransal değişme arasındaki farka eşit olduğudur. Phillips eğrisinin daha başka biçimlerde de formüle edilmesi mümkündür. Örneğin, Phillips eğrisini b pozitif ve da sıfır ile bir arasında katsayılar olmak üzere şöyle yazabiliriz: w e 1 bu Bir önceki denklemle son denklemi birleştirerek Phillips eğrisinin Samuelson ve Solow tarafından yeniden düzenlenmiş şeklini şöyle elde ederiz: e 1 bu (1 ) Burada, enflasyon oranının, işgücü piyasasındaki talep baskısı bu -1, beklenen enflasyon oranı e ve emek verimliliği ile ilgili (1- ) terimi tarafından belirlendiği ortaya konulmaktadır.

38 10.7.PHILLIPS EĞRİSİ Doğal İşsizlik Oranı Hipotezi: Kısa ve Uzun Dönem Phillips Eğrileri M. Friedman ve E. Phelps in ortaya attığı enflasyonist beklentilerin etkilerini göz önüne almayan Phillips eğrisi yorumuna karşılık, değişen enflasyon beklentilerinin hesaba katılması halinde Phillips eğrisinin zaman içinde istikrarlı olmayacağı ve eğri üzerindeki bir noktanın seçilmesi ile belirlenen enflasyon oranının, bir uyum döneminden sonra yeni bir beklenen enflasyon oranına ve Phillips eğrisinin kaymasına neden olacağı öne sürülmüştür. Friedman ve Phelps kısa dönemli Phillips eğrisinin istikrarlı olmadığını, bunun da ötesinde uzun dönemde işsizlik ve enflasyon arasında ters yönlü bir ilişkinin dahi olmadığını ileri sürmektedir. Kısa Dönem Phillips Eğrisinde Kayma Enflasyon oranı yükseldikçe, enflasyon beklentileri de yükselecektir. Bu ise, Phillips eğrisinin enflasyon oranına ilişkin beklentilere bağlı olarak yukarı doğru kaymasına yol açacaktır. Burada kısa dönem Phillips eğrisinin varlığının inkar edilmediğini, ancak beklenen enflasyon oranı değiştikçe, kısa dönem Phillips eğrisinin bu beklenti doğrultusunda kaydığını iddia etmektedirler.

39 BEKLENTİLER EKLENMİŞ PHILLIPS EĞRİSİ Şekil 10-10, farklı beklenen enflasyon oranlarına göre çizilmiş kısa dönem Phillips eğrilerini göstermektedir. Her bir eğrinin biçimi birbiriyle özdeş olmakla birlikte, konumları varsayılan beklenen enflasyon oranına ( e ) bağlı olarak değişmektedir. Bu durumda, Phillips eğrisini şu şekilde tanımlayacağız: e * f u b u u Burada ise intibakçı (adaptif) beklentiler varsayımı yapılmakta ve enflasyon oranına ilişkin beklentilerin gerçekleşen enflasyon oranı yükseldikçe yükseltildiği kabul edilmektedir. Bunun etkisi Phillips eğrisinin beklenen enflasyon oranı arttıkça yukarı doğru, azaldıkça ise aşağı doğru kaymasıdır. Yani farklı beklenen enflasyon oranları, alternatif Phillips eğrilerini ortaya çıkaracaktır. t e t

40 10.7.PHILLIPS EĞRİSİ Uzun Dönem Phillips Eğrisi: Doğal İşsizlik Oranı Hipotezi Enflasyonun önceden öngörülemeyen kısmının sıfıra eşit olduğu, yani enflasyon beklentilerinin tam olarak gerçekleşen enflasyon oranlarına eşit olduğu durumlar ekonominin düzenli durağan halleridir. Tam olarak önceden tahmin edilebilen enflasyon oranı, nispi fiyatların değişmemesini sağlayacaktır. Bu nedenle böyle bir enflasyon üretim ve istihdam düzeyi gibi reel değişkenler üzerinde hiçbir etki yapmayacaktır. Söz konusu durağan durumda var olan işsizlik oranı, doğal işsizlik oranı olarak adlandırılır. Uzun dönem Phillips eğrisi, enflasyon oranının önceden tam olarak tahmin edilebildiği ve işsizlik ile enflasyon oranının değişmediği, yani ekonominin durağan durumundaki enflasyon ile işsizlik arasındaki ilişkidir. Uzun dönemde Phillips eğrisi, doğal işsizlik oranına karşılık gelecek şekilde, dik bir doğru olmaktadır.

41 10.7.PHILLIPS EĞRİSİ Rasyonel Beklentiler ve Phillips Eğrisi Rasyonel beklentiler teorisyenleri, enflasyonist beklentilerin de diğer tüm beklentiler gibi, plan yaparken elde edilebilir tüm bilgilerin avantajını kullanmak isteyen akıllı insanlar tarafından oluşturulduğunu öne sürerler. Bunun sonucu, insanların beklentilerinin tek tek olmasa da ortalama olarak gerçekleşen enflasyon oranına eşit olmasıdır. Bu durumda gerçekleşen işsizlik oranı, u t de doğal işsizlik oranı, u* ye eşit olacaktır. Rasyonel beklentiler durumunda da bir Phillips eğrisi ilişkisi vardır. Bir başka ifade ile; enflasyon ve işszilik arasındaki değiş-tokuş sistematik olarak bir ekonomi politikası tarafından kullanıldığında bu değiş-tokuş ortadan kalkar. Yani, rasyonel beklentilerin geçerliliği durumunda kısa dönem Phillips eğrisi bile dikeydir.

42 10.8.ENFLASYON VE İŞSİZLİK ARASINDAKİ İLİŞKİLERİN PHILLIPS EĞRİSİ İLE ANALİZİ Phillips Eğrisinden Toplam Arz Eğrisinin Türetilmesi Phillips eğrisi ile toplam arz arasındaki ilişkiyi kurarken Okun yasasından yararlanacağız. Burada Okun yasası, üretim açığı ile ölçtüğümüz mal piyasasındaki talep fazlası ile işsizliğin doğal oranından sapması ile ölçülen işgücü piyasasındaki talep fazlası arasındaki ters yönlü ilişkiyi ortaya koymaktadır. u u* a Y Y * Basit Phillips eğrisini ise yukarıda =-b(uu*) olarak ifade etmiştik. Şimdi Phillips eğrisini, enflasyon yerine fiyat düzeyi ile işsizlik arasındaki bir ilişkiye dönüştürelim. Bunun için enflasyonun ikinci bölümde verdiğimiz =[(P-P -1 )/P -1 ] biçimindeki tanımını kullanacağız. Bu tanımdan bu dönemin fiyat düzeyini: P P P P P Şimdi de son denklemdeki terimini [ b(uu*)] ile değiştirelim: P P 1 b u u 1 Bu denklemdeki (u-u*) ifadesini de Okun yasasındaki eşdeğeri ile [-a(y-y*)] değiştirirsek; bu bildiğimiz toplam arz eğrisidir. * P P Y Y 1 * 1

43 10.8.ENFLASYON VE İŞSİZLİK ARASINDAKİ İLİŞKİLERİN PHILLIPS EĞRİSİ İLE ANALİZİ Toplam Arz Eğrisinin Özellikleri Dinamik Toplam Arz Eğrisi Türetilişini gördüğümüz toplam arz eğrisinin özelliklerini elde ettiğimiz toplam arz denklemini kullanarak açıklayabiliriz: Toplam arz eğrisi, hasıla ve istihdamdaki değişmelerin cari ücretlere etkisi küçüldükçe yatıklaşacaktır. Toplam arz eğrisinin konumu, geçen dönemin fiyat düzeyine bağlıdır. Toplam arz eğrisi zamanla kayar. Çevirerek toplam arz eğrisini fiyat düzeyi yerine enflasyon oranı ile hasıla düzeyi arasındaki bir ilişkiye dönüştürelim. P P P Y Y * 1 1 ( ) Burada toplam durumundaki P -1 i karşıya ters işaretle, çarpım durumundaki P -1 i de bölme olarak geçirirsek; P P P 1 1 * ( Y Y ) olarak yazarak amacımıza ulaşabiliriz.

44 10.8.ENFLASYON VE İŞSİZLİK ARASINDAKİ İLİŞKİLERİN PHILLIPS EĞRİSİ İLE ANALİZİ Beklenen Enflasyonun Eklenmesi İşçiler nominal (parasal) değil, reel ücretlerle (ücretin satın alabileceği mal miktarı) ilgilenirler. Dinamik toplam arz eğrisi denklemine beklenen enflasyon oranını da eklersek: e * ( Y Y ) Bu nedenle işçiler ücretin belirlendiği zaman ile fiilen ödendiği zaman arasında bekledikleri enflasyonu ücretlerine yansıtmak isterler. Bu durumda firmaların daha yüksek ücret ödeyebilmeleri için, mallarını daha yüksek fiyatlardan satmaları gerekir. Şayet fiyatlar ve ücretler aynı oranda yükselirse, firmalar ve işçiler açısından enflasyonun olmadığı duruma göre reel bir değişiklik olmayacaktır. eşitliğine ulaşırız. Bu denklem beklentiler eklenmiş ya da dinamik toplam arz eğrisi olarak adlandırılır. Beklenen enflasyon ücretlere yansımakta, bu ise mark up fiyatlama yoluyla fiyatlara ve enflasyona geçmektedir. Buna göre, işsizlik oranı yüksek olsa da yeterince yüksek bir beklenen enflasyon, fiyatların artmasına yol açabilecektir.

45 DİNAMİK VE UZUN DÖNEM TOPLAM ARZ EĞRİLERİ Beklentiler eklenmiş kısa dönem (dinamik) toplam arz eğrisi Şekil 'de gösterilmiştir. Her bir beklenen enflasyon oranı için ayrı bir toplam arz eğrisi vardır. Örneğin, DAS 1 eğrisi boyunca beklenen enflasyon oranı %5 olup, DAS 1 üzerindeki E 1 noktasında Y=Y* ve = e dir. Beklenen enflasyon oranı değiştikçe toplam arz eğrisinin konumu da değişir. Nitekim Şekil de beklenen enflasyon oranının %10 olduğu varsayımıyla çizilen DAS 2 eğrisi DAS 1 in yukarısında yer alırken, beklenen enflasyon oranının %2,5 olduğu varsayımı ile çizilen DAS 3 eğrisi, DAS 1 in altındadır.

46 DİNAMİK VE UZUN DÖNEM TOPLAM ARZ EĞRİLERİ Şekil de her bir dinamik toplam arz eğrisi üzerinde beklenen enflasyon oranı sabittir ve yalnızca DAS üzerindeki bir noktada beklenen enflasyon oranı gerçekleşen enflasyon oranına eşit olmaktadır. Örneğin, A noktasında beklenen enflasyon oranı %5 iken, gerçekleşen enflasyon oranı %4; B noktasında ise yine beklenen enflasyon oranı %5 iken, gerçekleşen enflasyon oranı %6 dır. Gerçekleşen enflasyonun beklenen enflasyonu aşması durumunda (B noktasındaki gibi) tam istihdam düzeyinin üzerinde; bunun tersine gerçekleşen enflasyonun beklenen enflasyonun altında kalması halinde ise tam istihdam düzeyinin altında bir üretim gerçekleşmektedir.

47 Beklentilerdeki bu yükselme, kısa dönem toplam arz eğrisini yukarıya kaydıracak ve yeni kısa dönem toplam arz eğrisi B noktasından geçecek biçimde DAS 1 e paralel bir eğri olacaktır. DİNAMİK VE UZUN DÖNEM TOPLAM ARZ EĞRİLERİ Örneğin para stokunun büyüme oranı artırıldığı için enflasyon oranının yükseldiğini düşünelim. İlk anda ekonomik birimlerin fiyat düzeyinin yükselme hızındaki bu artışı fark etmediklerini varsayalım. Bu durumda Şekil deki DAS 1 kısa dönem toplam arz eğrisi üzerindeki B gibi bir noktaya geçilecektir. Ancak bu noktadaki denge sürekli olmayacak, insanlar zaman, içinde enflasyon oranının yükseldiğini fark ederek beklentilerini değiştireceklerdir.

48 10.8.ENFLASYON VE İŞSİZLİK ARASINDAKİ İLİŞKİLERİN PHILLIPS EĞRİSİ İLE ANALİZİ Dinamik ve Uzun Dönem Toplam Arz Eğrileri Toplam arz modelinde uzun dönem, beklentilerin tam olarak ayarlandığı dönemdir. Enflasyon oranının uzunca bir süredir sabit olduğunu; firmaların ve işçilerin bu oranın süreceği yolunda beklentilerinin oluştuğunu varsayalım: e =. Beklenen enflasyon oranının gerçekleşen enflasyon oranına eşitliğini gösteren bu varsayım uzun dönem ile kısa dönem toplam arz eğrilerini ayırmaktadır. Kısa dönemde, beklenen enflasyon oranı veri iken, enflasyon oranlarının yükselmesi hasılada bir artış sağlarken; uzun dönemde beklenen ve gerçekleşen enflasyon oranları eşit olup, enflasyon oranındaki değişmeler hasıla düzeyini etkilememektedir.

49 10.8.ENFLASYON VE İŞSİZLİK ARASINDAKİ İLİŞKİLERİN PHILLIPS EĞRİSİ İLE ANALİZİ Dinamik Toplam Talep Dinamik toplam talep eğrisini, DAD: Y Y 1 ( m ) f biçiminde yazacağız. Burada, m nominal para stokunun büyüme oranı olup (m ) ifadesi reel para stokundaki değişme oranını göstermektedir. f ifadesi ise, mali bir genişlemenin toplam talebe etkisini gösterir. Dinamik toplam talep denkleminde enflasyonu eşitliğin soluna alırsak, enflasyon oranını gelir düzeyinin bir fonksiyonu olarak ifade edebiliriz ve böylesi bir ifade daha kullanışlı olacaktır: 1 m ( Y Y 1 ) f Para stokunda veri bir büyüme oranı için çizilen dinamik toplam talep eğrisi negatif eğimlidir. Toplam talep eğrisinin konumu ise geçen dönemin hasılasına bağlıdır. Bir önceki dönemin hasıla düzeyi yükseldikçe, cari dönemde her bir hasıla düzeyine karşılık gelen talep eğrisi boyunca enflasyon oranı daha yüksek olacaktır. (DAD yukarı kayar) Paranın büyüme oranında ya da maliye politikasında bir değişme de toplam talep eğrisini kaydıracaktır. Bu kayma paranın büyüme hızındaki değişme ile aynı yönde ve büyüklükte dikey bir şekilde olacaktır. Mali genişleme enflasyonu hızlandırırken, mali daralma enflasyon oranını düşürecektir.

50 10.9.ENFLASYON VE HASILA Enflasyon oranı ve hasıla düzeyi toplam arz ve talep tarafından belirlenmektedir. Bu iki değişken arasındaki ilişkileri dinamik toplam talep ve toplam arz eğrileri ile inceleyebiliriz. Şekil de pozitif eğimli dinamik toplam arz eğrisi ile negatif eğimli dinamik toplam talep eğrisinin kesiştiği E 0 noktasında cari dönemin enflasyon oranı 0 ve hasıla düzeyi Y 0 olarak belirlenmektedir. Enflasyon oranı ve hasıla düzeyinin cari değeri toplam arz ve talep eğrilerinin konumuna bağlıdır. Bunların kaymasına yol açan nedenler cari enflasyon ve hasıla seviyelerini de etkileyecektir.

51 10.9.ENFLASYON VE HASILA Kısa Dönemde Hasıla ve Enflasyon Oranı Toplam talepte yukarıya doğru bir kayma, hem enflasyon oranında hem de hasıla düzeyinde bir artışa yol açacak ve denge E 0 dan E 1 e kayacaktır. Böylesi bir kayma paranın büyüme oranında bir artıştan ya da bir mali genişlemeden kaynaklanabilir. Parasal büyümede bir artış, toplam talep eğrisini, DAD 1 den DAD 2 ye kaydırmaktadır. Böyle bir kayma, ekonominin dengesini E 0 dan E 1 e getirirken enflasyon oranı ve hasıla düzeyini de artıracaktır. Enflasyondaki artış, para arzının büyüme oranındaki artıştan daha azdır, çünkü parasal genişleme bütünüyle fiyatlara yansımamış, hasıla da artmıştır.

52 10.9.ENFLASYON VE HASILA Kısa Dönemde Hasıla ve Enflasyon Oranı Toplam arz eğrisinin kayması da enflasyon oranı ve hasıla düzeyini etkiler. Örneğin toplam arz eğrisinin DAS 1 den DAS 2 'ye kayması, dengeyi E 0 dan E 2 ye getirir; enflasyon oranı yükselirken, hasıla düzeyi düşer. Dinamik toplam arz eğrisinin yukarı kayması beklenen enflasyon oranındaki bir artıştan kaynaklanmış olabilir. Zira, beklenen enflasyon oranı yükseldikçe ücretler daha hızlı yükselecek ve enflasyon hızlanacaktır. Toplam arz eğrisinin kaymasına neden olan faktör bir arz şoku da olabilir.

53 10.9.ENFLASYON VE HASILA Uzun Dönemde Hasıla ve Enflasyon Oranı Uzun dönem her şeyin dengede olduğu hayali bir kavramdır. Uzun dönemde para stokunun büyüme hızı sabittir, beklentiler gerçekleşen enflasyona göre ayarlanmış olup hasıla düzeyi ve enflasyon oranı sabittir. Toplam talep fonksiyonuna, [ =m-(1/β)(y Y -1 )+(γ/β)f] ] bakarsak, uzun dönemde hasıla düzeyi sabit olduğu (Y=Y -1 ) için mali genişlemenin olmaması durumunda enflasyon oranı paranın büyüme oranına eşittir ( =m). İşin toplam arz cephesinde [ = e + (Y Y*)] ise uzun dönem dengesinde, hasıla düzeyi sabit ve potansiyel hasılaya; gerçekleşen enflasyon da beklenen enflasyon eşittir (Y=Y*; = e ). Bu durumda, hasıla tam istihdam düzeyinde sabittir.

54 10.9.ENFLASYON VE HASILA Kısa Dönemden Uzun Döneme Ayarlama Süreci Toplam arz veya toplam talepte bir değişme halinde ekonominin uzun dönem dengesine nasıl ulaşır? Burada beklentilerin oluşumu ile ilgili olarak intibakçı bekleyişler varsayımını yapacağız ve her dönemde enflasyon için bir önceki dönemde gerçekleşen orana eşit bir beklentinin oluştuğunu kabul edeceğiz ( e = -1 ). Bu durumda dinamik toplam arz eğrisi [ = -1 + (Y Y*)] biçiminde olacaktır. Önce bir mali genişlemenin ve ardından da parasal genişlemenin kısa ve uzun dönemdeki etkilerine bakalım.

55 Mali Genişleme Şimdi parasal büyüme hızı (m 0 ) veri iken, ekonomi uzun dönem dengesinde bulunuyor olsun, Y=Y* ve = e =m 0. Şimdiyse kalıcı bir mali genişleme gerçekleşsin yani cari dönemde dinamik toplam talep fonksiyonundaki f pozitiftir ve gelecek her dönemde f sıfırdır. Çünkü kamu harcamaları ulaştığı daha yüksek seviyede değişmeden sabit kalmaktadır. Şekil de gösterildiği üzere mali genişleme toplam talep eğrisinin DAD 1 e kaymasına yol açarken ekonomi kısa dönemde E 1 noktasına geçmekte, hasıla artışı ile birlikte enflasyon yükselmektedir. İkinci (ve sonraki) dönemde f=0 olmaktadır. Bu nedenle DAD 1 aşağıya DAD 2 ye kayar, çünkü şimdi ekstra bir mali uyarı yoktur. Ancak toplam talep eğrisi halen başlangıçtaki DAD eğrisinin yukarısındadır.

56 Mali Genişleme Beklenen enflasyonun bir önceki dönemde gerçekleşen enflasyona göre ayarlandığı varsayıldığı için toplam arz eğrisi, yukarıya DAS 2 ye kayar. Gelecek dönemde eğriler yine kayacaktır. Paranın büyüme hızı değişmedikçe, ekonomi, uzun dönemde başlangıçtaki enflasyon oranına, =m 0, dönecektir. Ayarlamanın tipik yapısında, sürekli bir mali genişleme; önce geçici olarak enflasyonu para stokunun büyüme hızının üzerine çıkarır ve bunun sonucunda da reel para stoku azalır, faiz oranları yükselir ve reel harcamalar düşer. Ekonominin, nihayetinde kamu harcamaları artmış olarak tam istihdama dönmesi gerçeği, özel talebin dışlandığı anlamına gelir. Sonuç olarak mali genişleme hasılayı sürekli olarak doğal düzeyinin üzerinde tutamaz.

57 Parasal Büyümede Bir Artış Para arzının büyüme oranının m 0 dan m 1 e çıktığını ve bu yeni durumun da kalıcı olduğunu varsayalım. Parasal büyümede artışın sonucu olarak toplam talep eğrisi yukarıya DAD 1 e kayarak, kısa dönemde hasıla Y 1 e enflasyon ise 1 'e çıkar. Ama bu kalıcı bir değişiklik değildir. Arz cephesinde, artan enflasyonun enflasyonist beklentiyi artırması sonucu toplam arz eğrisi yukarı DAS 2 ye kayar. İkinci dönemdeki bu yeni toplam arz eğrisi, uzun dönem toplam arz eğrisini -Y* doğrusunu- birinci dönemde gerçekleşen enflasyon oranında, 1, keser. Toplam talep eğrisi tekrar yukarı DAD 2 ye kayar, zira para stokunun büyüme hızı arttığı için faiz oranları düşmüş ve reel harcamalar artmış; buna bağlı olarak da geçen dönemin hasıla düzeyi tekrar yükselmiştir.

58 Parasal Büyümede Bir Artış İkinci dönemde denge E 2 noktasındadır, çünkü hem toplam talep hem toplam arz eğrisi yukarı kaymıştır ve ikinci dönemin enflasyon oranı, 2, kesinlikle 1 den daha yüksektir. Şekil te hasılanın ikinci dönemde birinci dönemden daha yüksek olduğunu varsaydık. Ancak ikinci dönemdeki hasılanın,y 2, Y 1 'den daha yüksek veya düşük olacağı belli değildir. Bu, toplam talebin mi yoksa toplam arzın mı daha fazla kaydığına bağlıdır. Süreç toplam arz ve talep eğrilerinin yukarı kayması ile devam eder. Ekonominin nihai dengesi, noktasında m 1 parasal büyüme oranına eşit bir enflasyon oranında ve potansiyel hasıla düzeyinde sağlanır.

59 Ayarlama Sürecinin Özellikleri Parasal büyüme başlangıçta m 0 iken denge noktası E 0 dır. Enflasyon oranı parasal büyüme hızına eşit ve hasıla tam istihdam düzeyindedir. Para miktarının büyüme hızı kalıcı olarak m 1 e yükselmesi karşısında ekonominin izlediği yoldaki oklar hasıla ve enflasyonun hareket yönünü göstermektedir.

60 Ayarlama Sürecinin Özellikleri Şekil 10-16, ve 15 teki parasal büyüme-enflasyon oranı ilişkisini, bu iki değişkenin zaman boyunca değişimini ortaya koyarak vermektedir. Para stokunun büyüme oranı t 1 zamanına kadar m 0 dır. Bu andan itibaren parasal büyüme m 1 oranına çıkmakta ve bu oranda devam etmektedir. Para stokundaki büyümenin m 0 dan m 1 e çıkması tedricen enflasyona yansır.

61 10.9.ENFLASYON VE HASILA Ayarlama Sürecinin Özellikleri Stagflasyon Aşırı Enflasyon Rasyonel Beklentiler Durumunda Ayarlama Süreci Rasyonel beklentiler varsayımı altında ve belirsizlik yok iken, insanların ekonominin işleyişini anladıklarını ve enflasyon oranını doğru tahmin etmek için gerekli bilgilere sahip olduklarını varsayıyoruz. Mükemmel öngörüler varsayımını, [ = e + (Y Y*)] olarak tanımladığımız dinamik toplam arz eğrisinde yerine koyarsak Y=Y* elde ederiz. Bu, mükemmel öngörüler varsayımı altında, ekonominin daima potansiyel hasıla düzeyinde bulunduğunu ima eder. Yani rasyonel beklentiler altında uzun dönem sonuçları kısa dönemde ortaya çıkmaktadır.

62 10.9.ENFLASYON VE HASILA Para Politikasında Beklenen ve Beklenmeyen Değişmeler Rasyonel beklentiler altında politika uygulamalarının zamanlaması ve beklentilerin şekillendirilmesi çok önemlidir. Bu durumda rasyonel beklentiler varsayımı, para politikasındaki beklenmedik değişmelerin hasılayı etkilemesi olasılığına açık kapı bırakmaktadır. Para stokundaki büyümenin uzunca bir süre m 0 düzeyinde olduğunu kabul edelim. Rasyonel beklentiler altında para stokunun beklenen büyüme oranı m 0 olduğu sürece e =m 0 olacaktır.sonra merkez bankası paradaki büyüme hızını beklenmedik şekilde m 1 e yükseltmiş olsun. İlk etki hasılada ve enflasyon oranında artış yönünde olacaktır.zira sözleşmelerle belirlenmiş ücret hadleri henüz değişmemiştir. Ama bir dönem sonra, rasyonel beklentilere göre ayarlama Herkes merkez bankasının parasal büyüme oranını değiştirdiğine inanıyorsa, toplam arz eğrisi, ekonominin hemen tam istihdama (Y*) dönmesini sağlayacak şekilde yukarı kayacaktır. Böylece bir dönem sonra ekonomi hasılanın Y* ye ve enflasyonunun m 1 ' e eşit olduğu dengesine dönecektir.

63 10.9.ENFLASYON VE HASILA Enflasyonist Atalet Enflasyon oranı politika değişikliklerine yavaşça tepki gösteriyorsa enflasyonist atalet ortaya çıkar. Eğer ücretler geçmişteki enflasyona göre ayarlanıyorsa, rasyonel beklentiler altında dahi ücretler ve dolayısıyla enflasyon para stokunun büyümesindeki değişmeler karşısında yavaşça ayarlanacak ve yine enflasyonist atalet oluşacaktır.

64 10.10.STAGFLASYON 1970 lerin ortalarında başlayan olaylar Keynesyen geleneğin ve onu izleyenlerin sorgulanmasına yol açtı. Bu olayların başında yüksek enflasyon ve işsizliğin birlikte bulunduğu stagflasyon sorunu gelmektedir. Keynesyen gelenek bu sorunu öngörüp çözümlerini üretemedi. Bu nedenle stagflasyon klasikler için Büyük Buhran ın ifade ettiği anlamı taşımaktadır.

65 MALİYET İTİŞLİ STAGFLASYON Şekil nin sağ panelinde u 1 * işsizlik oranındaki dikey Phillips eğrisi LRPC 1 ile, Y 1 * hasıla düzeyindeki toplam arz eğrisi ise sol panelde LRAS 1 ile gösterilmiştir. Cari fiyat düzeyinin P 1 ve enflasyon oranının da 1 olduğunu varsayalım. Bu durumda kısa dönem toplam arz eğrisi P 1 de; kısa dönem Phillips eğrisi de 1 de uzun dönem eğrileriyle kesişmektedir. Bu başlangıç dengesi her iki panelde de E 1 noktasında oluşmaktadır.

66 MALİYET İTİŞLİ STAGFLASYON. Şimdi bir nedenle ekonominin üretim kapasitesinin düştüğünü ve sol panelde gösterildiği üzere kısa dönem toplam arz eğrisinin sola SAS 2 ye ve uzun dönem toplam arz eğrisinin de yine sola LRAS 2 ye kaydığını düşünelim. Bildiğimiz üzere uzun dönem Phillips eğrisi uzun dönem toplam arz eğrisinden, kısa dönem Phillips eğrisi de kısa dönem toplam arz eğrisinden türetilmektedir. Bu nedenle toplam arz eğrilerinin kayması hem kısa hem de uzun dönem Phillips eğrilerinin sağa, SRPC 2 ve LRPC 2 ye kaymasına neden olacaktır. Kısa dönemde toplam talep düzeyi veri iken reel hasıla düşecek ve işsizlik oranı yükselecektir. Bu arada hem fiyat düzeyi hem de enflasyon oranı artmış olacaktır. Kısa dönem dengeleri her iki panelde de B noktası ile gösterilmiştir.

67 MALİYET İTİŞLİ STAGFLASYON Her iki paneldeki B ile gösterilen noktalar ekonominin uzun dönem denge noktaları olamaz, zira sol paneldeki B noktasında ekonomi yeni doğal hasıla düzeyinin üzerinde ve sağ paneldeki B noktasında da yeni doğal işsizlik oranının altındadır. Nihai dengeye doğru uzun dönemdeki ayarlama ekonomik birimlerin yüksek fiyat düzeyi ve enflasyon oranı konusunda bilgilenmelerine bağlı olarak ortaya çıkacaktır. Bu, işçilerin fiyatlar ve enflasyon konusundaki beklentilerini yükseltmesine ve reel ücret haddinin düştüğünü fark etmelerine yol açacaktır. Bu gerçekleştiğinde ise kısa dönem toplam arz eğrisinde yeni bir sola doğru kayma ve kısa dönem Phillips eğrisinde yeni bir yukarı kayma oluşacaktır. Ekonominin yeni uzun dönem dengesi E 2 noktasında sağlanacaktır.

68 TALEP ÇEKİŞLİ STAGFLASYON. Monetaristler, nominal para stokundaki devamlı büyümeden kaynaklanan kalıcı toplam talep artışlarının da stagflasyona yol açacağını iddia etmektedirler. Şekil nin sol panelinde ekonomi doğal işsizlik oranı ve potansiyel hasıla düzeyinde bulunduğu E 1 noktasındaki dengesinde iken, nominal para stokundaki kalıcı bir artışın toplam talep eğrisini sağa kaydırdığı bir durum gösterilmiştir. Kısa dönemde fiyat düzeyi P 1 den P' 1 e yükselmekte ve ekonomi sol panelde SRAS 1 kısa dönem toplam arz eğrisi üzerindeki A noktasına doğru yönelmektedir. Bu noktada hasıla doğal düzeyinin üzerinde, Y 2 düzeyindedir. Sağ panelde bu duruma uygun olarak ekonomi, SRPC 1 kısa dönem Phillips eğrisi üzerinde sola, E noktasına göre daha yüksek bir enflasyon oranını ve daha düşük bir işsizlik oranını temsil eden A noktasına yönelecektir.

69 TALEP ÇEKİŞLİ STAGFLASYON. Ancak uzun dönemde işçiler yükselen fiyat düzeyi ve enflasyon oranını algıladıkça, bu gelişmenin reel ücretlerini azalttığının farkına varacaklar ve daha az emek arz edeceklerdir. Bunun sol paneldeki etkisi, toplam arz eğrisinin sola SRAS 2 ye kaymasıdır. SRAS 2 üzerinde fiyat düzeyine ilişkin beklentiler, gerçekleşen fiyat düzeyine eşitlenmiştir (P e =P 2 ). Sağ panelde ise kısa dönem Phillips eğrisi beklentilerdeki değişmeyi yansıtacak biçimde yukarıya SRPC 2 ye kaymaktadır. Ekonomi E 2 noktasındaki yeni uzun dönem dengesine ulaşana kadar reel hasıla düzeyi düşecek ve işsizlik oranı yükselecektir. Bu ayarlama sürecinde ekonominin hasıla düşüp işsizlik arttığı halde, fiyat düzeyi ve enflasyon oranının yükseldiği gözlenecektir, ki bu stagflasyondur. Fark edileceği üzere, stagflasyon beklentilerin ayarlanma döneminde ortaya çıkmaktadır.

70 10.11.PARA, ENFLASYON VE FAİZ ORANLARI Paranın büyüme oranında kalıcı bir artış, uzun dönemde, bütün ayarlamalardan sonra, enflasyon oranına eşit tutarda bir artışa yol açacaktır. Uzun dönemde enflasyon oranı parasal büyüme oranının, reel gelirdeki büyüme trendini aşan kısmına eşittir. Paranın büyüme oranında kalıcı bir artış, uzun dönemde hasıla düzeyi üzerinde hiç bir etkisi yoktur, ki bu uzun dönemde hasıla ile enflasyon arasında herhangi bir değiş-tokuş ilişkisinin olmadığı, yani uzun dönem toplam arz ve Phillips eğrilerinin dikey olduğu anlamına gelir.

71 10.11.PARA, ENFLASYON VE FAİZ ORANLARI Miktar Teorisi ve Para-Enflasyon Bağlantısı Parasal büyümeyle enflasyonun ilişkisini incelerken paranın miktar teorisi kullanışlı olmaktadır. MV Miktar denklemi, denklemi oluşturan dört terimin değişme oranları kullanılarak da yazılabilir: Enflasyon oranını yalnız bırakırsak: eşitliğini elde ederiz, ki burada m para stokunun büyüme oranını, v dolanım hızındaki yüzde değişmeyi, enflasyon oranını ve y reel hasıladaki yüzde değişmeyi göstermektedir. PY m v y m y v Son eşitlik enflasyonun kaynaklarını göstermektedir. Enflasyonun parasal bir olgu olduğunu iddia eden monetarist teori, dolaşım hızındaki değişmelerin küçük olduğunu ve bu nedenle enflasyon üzerinde önemli etkileri olmadığını ima etmektedir.

72 10.11.PARA, ENFLASYON VE FAİZ ORANLARI Enflasyon ve Faiz Oranları: Fisher Etkisi Beklenen reel faiz oranı nominal faiz ile beklenen enflasyon oranının farkıdır: e e r i Bu eşitlik, Irving Fisher'e ( ) izafeten Fisher eşitliği olarak adlandırılır. Fisher eşitliği, parasal büyüme, enflasyon ve faiz oranları hakkında önemli bir bulguya dikkati çeker: Uzun dönemde ekonomi tam istihdam hasıla düzeyine dönerken, reel faiz oranı da tam istihdamdaki düzeyine (r*) döner ve gerçekleşen ve beklenen enflasyon birbirine yaklaşır. Bu iki gerçeği (r e =r*, e = ) kullanarak, uzun dönem ilişkisini şu şekilde yazarız: * i r Bu özdeşlik r* veri iken, uzun dönemde tüm ayarlamalar yapıldıktan sonra enflasyon oranında bir artışın tamamen nominal faiz oranlarına yansıyacağı sonucunu ima eder. Nominal faiz oranı ile enflasyon arasındaki bu kuvvetli ilişkinin nedeni, uzun dönemde reel faiz oranının parasal değişmelerden etkilenmemesi ve parasal değişmelerin enflasyon oranını etkilemesidir.

73 FISHER ETKİSİ. Şekil faiz oranlarının ayarlama süreci ile parasal büyümede değişme arasındaki ilişkiyi sergilemektedir. t 0 zamanında nominal para stokunda bir artış ilk anda reel para stokunu da artıracak ve nominal faiz oranı düşecektir. Sonra, hasıla ve enflasyonla birlikte faiz oranı da yükselmeye başlayacak ve nihayetinde nominal faiz oranı parasal büyümedeki ve enflasyondaki artış kadar yükselecektir.

74 10.12.ENFLASYONU DÜŞÜRMEDE ALTERNATİF STRATEJİLER Enflasyonu düşürmek için yapılacak şey toplam talebin büyüme oranını düşürmek, yani DAD eğrisini aşağı kaydırmaktır. Bu ise, parasal büyümeyi kısarak ya da daraltıcı maliye politikası araçlarını kullanarak yapılabilir. Ancak maliye politikasının etkisi, enflasyonda olduğu gibi enflasyonun azaltılmasında da geçicidir. Kalıcı biçimde enflasyonu düşürmek için mutlak surette para stokunun büyüme hızı yani toplam talebin büyüme hızı düşürülmelidir. Parasal büyümedeki artış ekonomiyi geçici olarak genişlettiği gibi, parasal büyümenin yavaşlaması da geçici olarak ekonominin daralmasına neden olacaktır. Anti-enflasyonist politikalarda iki seçenek vardır: Tedricilik Şok ya da soğuk hindi stratejileri. Tedricilik stratejisinde, enflasyonun yavaşça düşürülmesine çalışılırken, şok stratejisinde enflasyonu düşürme amacına hızlı biçimde ulaşılmaya çalışılır.

75 ENFLASYONU DÜŞÜRME STRATEJİLERİ Şekil, anti-enflasyonist politika seçeneklerini göstermektedir. Şekil in üst panelinde görüldüğü üzere tedrici bir politika, parasal büyümede küçük bir azalma ile başlamakta ve toplam talep eğrisi ilk olarak DAD 0 dan DAD 1 'e kaymakta; ekonomi dinamik arz eğrisi, DAS 0 boyunca aşağıya doğru E 0 dan E 1 e kaymaktadır. E 1 deki daha düşük enflasyonun, enflasyon beklentilerine yansıması sonucunda dinamik toplam arz eğrisi aşağıya, DAS 1 'e kaymaktadır. Paranın büyüme hızındaki müteakip indirim ekonomiyi E 2 ye kaydırmakta, toplam arz eğrisi yeniden aşağıya kaymakta ve bu süreç devam etmektedir. Ekonomi n dönem sonunda E n noktası ile temsil edilen uzun dönemde hedeflenen dengesine, n enflasyon oranı ile ulaşmakta ve bu noktada hasıla da doğal düzeyine dönmektedir.

76 ENFLASYONU DÜŞÜRME STRATEJİLERİ Şekil nin alt panelinde şok stratejisinin izlenmesi durumunda enflasyon ve hasılanın izleyeceği yol görülmektedir. Anti-enflasyonist politika stratejisi, parasal büyümede büyük bir indirimle başlamakta ve toplam talep eğrisi DAD 0 dan DAD 1 'e kayarken ekonominin dengesi E 0 dan E 1 'e kaymaktadır. Şok stratejisinde ilk dönemde enflasyonda oluşan düşüş daha fazladır. Bu nedenle dinamik toplam arz eğrisi daha fazla aşağı kaymaktadır. Aynı zamanda ortaya çıkan resesyon tedricilik stratejisine göre daha büyüktür. Ekonomi nihai olarak k dönem sonunda E k noktasında ve daha düşük bir enflasyon oranı ile tam istihdama dönmektedir. Enflasyonun hedeflenen 0 oranına düşüşü daha hızlı (k<n) olmakla birlikte, hasılada oluşan kayıp da daha fazladır.

77 ŞOK VE TEDRİCİLİK STRATEJİLERİ Şekil, iki stratejiyi başka bir tarzda karşılaştırmaktadır. Tedrici stratejide para stokunun büyüme oranı yavaşça düşürülürken, ekonomi doğal hasıla düzeyinden ve doğal işsizlik oranından çok fazla uzaklaşmamaktadır. Ama enflasyon oranı da yavaşça düşmektedir. Şok stratejisi ise, aksine, parasal büyümede hızlı bir indirim ve büyük bir resesyonla başlamakta ve enflasyon daha hızlı şekilde düşmektedir. Ancak her iki yöntemde de yeni dengeye doğru ayarlama uzunca bir dönem gerektirmekte ve bu arada enflasyon ve hasıla hedeflenen düzeyleri etrafında dalgalanmaktadır.

78 10.12.ENFLASYONU DÜŞÜRMEDE ALTERNATİF STRATEJİLER Enflasyonu Düşürmenin Maliyeti Anti-enflasyonist bir politikanın maliyeti, hemen her zaman ekonominin durgunluğa girmesi şeklinde ortaya çıkmaktadır. Yani anti-enflasyonist politikalar hasılanın düşmesine ve işsizliğin artmasına yol açmaktadır. Bu ise enflasyonu düşürmenin maliyeti ile ilgili tartışmalarda kullanılan bir kavramı, fedakarlık oranı kavramını ortaya çıkarmaktadır. Fedakarlık oranı, anti-enflasyonist politikaların sonucu olarak GSYH'da ortaya çıkan yüzde azalmanın enflasyondaki azalmaya oranıdır. Fedakarlık oranı kavramının ikinci bir tanımı ise işsizlikteki artışa göre yapılmaktadır. Buna göre fedakarlık oranı enflasyonu bir puan düşürmenin işsizlikte yol açtığı artıştır.

79 10.12.ENFLASYONU DÜŞÜRMEDE ALTERNATİF STRATEJİLER Enflasyonu Düşürmenin Maliyeti Uluslararası Para Fonu, IMF, fedakarlık oranının düşük tutulabilmesinin, yani enflasyonu düşürmenin maliyetinin azaltılabilmesinin şu faktörlere bağlı olduğunu belirlemiştir: Uygulanacak politikanın kamuoyuna önceden açıklanması, Politikanın ısrarlı şekilde uygulanması, Politikanın saygınlığının yüksek olması, Enflasyon beklentisinin cari enflasyonu önemli ölçüde etkiliyor olması, Fiyatlar ve ücretlerin talep şartlarına karşı duyarlılığının yüksek olması.

80 10.12.ENFLASYONU DÜŞÜRMEDE ALTERNATİF STRATEJİLER Rasyonel Beklentiler ve Anti-enflasyonist Politikalar Rasyonel beklentiler yaklaşımı, ekonomik birimlerin geleceği tahmin etmek için, cari politikalar hakkındaki bilgiler de dahil olmak üzere mevcut tüm bilgileri optimal olarak kullandıklarını varsayar. Para ve maliye politikaları enflasyonu etkilediği için, beklenen enflasyon da aslında para ve maliye politikalarına da bağlıdır. Rasyonel beklentiler teorisine göre para ya da maliye politikasında bir değişme enflasyonist beklentileri değiştirecektir. Bu yaklaşıma göre enflasyonist atalet ortadan kalkmakta ya da en azından çok küçük olmaktadır.

81 10.13.HİPERENFLASYON Hiperenflasyonların Tarihçesi Hiperenflasyon olgusu tamamen fiat para sisteminin geçerli olduğu 20. yüzyıla ilişkin bir olgudur. Hiperenflasyonun çok yüksek oranlara ulaşan bir enflasyonu ifade ettiği açık olmakla birlikte, hangi orana ulaşan enflasyonun hiperenflasyon kabul edileceği noktasında bir açıklık yoktur. Ekonomi literatüründe yıllık %1000'in altındaki oranlar çok yüksek enflasyon; üstündeki oranları ise hiperenflasyon olarak kabul etme eğilimi vardır. Hiperenflasyonun yaşandığı bir ekonomide enflasyon günlük ekonomik hayatı tümden tehdit edecek kadar yıkıcıdır. Hiperenflasyonların klasik örnekleri, savaşlardan sonra görülmüştür.

82 10.13.HİPERENFLASYON Fiat Para Sistemi ve Yüksek Enflasyon Yüksek oranlı enflasyonlar fiat (kağıt) para sisteminin uygulandığı ve devletin para basarak harcamalarını finanse etmeye çalıştığı ortamlarda kendini göstermiştir. Yirminci Yüzyılda Hiperenflasyonların Ortaya Çıkışı Yüksek enflasyonlar her zaman para arzındaki büyük artışlar tarafından uyarılmıştır. Para arzını artırmanın en kolay olduğu sistem de fiat para sistemi olduğundan hiperenflasyonların neden bu yüzyılda ortaya çıktığı kimseye sürpriz olarak görünmemelidir. Hiperenflasyonların Nedenleri Öncelikle hiperenflasyonların temel koşulunun fiat para sisteminin geçerli olmasıdır. Hiperenflasyonun genel bir teorisinin oluşturulmasında anahtar şüphesiz ki büyük bütçe açıkları ve bu açıkların uyardığı parasal büyümedir.

83 10.13.HİPERENFLASYON Savaşlar, İç Savaşlar ve İhtilaller Hiperenflasyonlar ile ilgili genel bir görüş, hiperenflasyonların savaşlar ile ilgili olduğudur. Bu görüşe göre savaşın finansmanı büyük bütçe açıklarına yol açmakta ve bu da eninde sonunda parasallaştırılmaktadır. Zayıf Hükümetler İç gerginlikler hiperenflasyonu uyaran en önemli etken olmakla birlikte tek etken değillerdir. Hiperenflasyonlar zayıf hükümetlerin varlığına da bağlanmaktadır. Dış Şoklar 1920 lerdeki ve 1980 lerdeki hiperenflasyonların ilginç bir ortak noktası dış şokların etkileridir. Hiperenflasyonun Durdurulması Aşırı yüksek enflasyonla raydan çıkmış bir ekonominin istikrara kavuşturulması genellikle, fazla işsizlik maliyeti ortaya çıkmadan gerçekleşebilmektedir. Bu durumlarda genellikle heterodoks istikrar politikaları uygulanmaktadır: Para, maliye ve döviz kuru politikalarına, ücretlerin ve fiyatların dondurulmasını içeren gelirler politikası da eşlik etmektedir. Döviz Kurunun İstikrarı Kapsamlı Bütçe Reformları Yeni Para Birimi Yaratılması ya da Paradan Sıfır Atma Dış Borç Kullanılması Gelirler Politikası (Ücret ve Fiyat Kontrolleri)

84 10.14.ENFLASYON VE İŞSİZLİĞİN POLİTİK YÖNÜ Politik ekonomik dalgalanmalar teorisi, ekonomi politikası kararları ile politik olaylar arasındaki etkileşimi incelemektedir. Buna göre politikaları oluşturanlar işsizliğin ve enflasyonun çeşitli bileşimleri arasında tercih yapabilmektedirler, yani Phillips eğrisi geçerlidir. İkinci olarak seçmenlerin oy verirken enflasyon ve işsizlik oranlarını göz önünde bulundurdukları varsayılmaktadır. Üçüncü varsayım ise politikacıların ekonomi politikalarını seçim sonuçlarını etkilemeye yönelik olarak tasarladıkları biçimindedir.

85 ALTERNATİF POLİTİKALARDA ENFLASYON VE İŞSİZLİĞİN İZLEDİĞİ YOL Şekil uzun dönemde enflasyon ve işsizlik arasında ters yönlü bir ilişki olmadığını vurgulayan bir uzun dönem Phillips eğrisini, LRPC, göstermektedir. Şimdi ekonominin bir nedenle yüksek bir enflasyon ve yüksek işsizliği gösteren A noktasında bulunduğunu ve daha düşük bir enflasyon oranı ve doğal işsizlik oranını gösteren B noktasına ulaşılmasının amaçlandığını varsayalım. Burada ekonominin doğal işsizlik oranına dönebilmesi için iki yol vardır. Şekildeki üstte gösterilen politika işsizliği hızlı şekilde düşürürken enflasyonda önce bir artışa yol açmakta ve enflasyon ancak uzun dönemde aşağı çekilebilmektedir. Buna karşılık alttaki politikanın izlenmesi halinde enflasyon hızla düşürülmektedir, ancak bunun maliyeti işsizliğin oldukça yavaş azaltılabilmesidir.

1. Para Arzı Tanımları ve Açık Piyasa İşlemleri (APİ)

1. Para Arzı Tanımları ve Açık Piyasa İşlemleri (APİ) DERS NOTU 08 PARA ARZI TANIMLARI KLASİK PARA VE FAİZ TEORİLERİ - TOPLAM ARZ EĞRİSİ (AS) VE DENGE ENFLASYON- İŞSİZLİK VE PHILLIPS EĞRİSİ Bugünkü dersin içeriği: 1. PARA ARZI TANIMLARI VE AÇIK PİYASA İŞLEMLERİ

Detaylı

1 BÖLÜM 9: ENFLASYON ve HASILA-İŞSİZLİK

1 BÖLÜM 9: ENFLASYON ve HASILA-İŞSİZLİK 1 BÖLÜM 9: ENFLASYON ve HASILA-İŞSİZLİK Bu bölümde AD ve AS modeline ilişkin daha önceki açıklamalara dayanarak enflasyon ve hasıla-işsizlik arasındaki ilişkiler ele alınacaktır. 9.1 DİNAMİK TOPLAM ARZ

Detaylı

FĐYAT ĐNTĐBAKLARI VE TĐCARET DENGESĐ DR. DĐLEK SEYMEN ASLI SEDA BĐLMAN

FĐYAT ĐNTĐBAKLARI VE TĐCARET DENGESĐ DR. DĐLEK SEYMEN ASLI SEDA BĐLMAN FĐYAT ĐNTĐBAKLARI VE TĐCARET DENGESĐ DR. DĐLEK SEYMEN ASLI SEDA BĐLMAN Esnek Kur Sisteminde Fiyat Đntibakı: Esneklikler Yaklaşımı Yurt içi ve yurt dışı fiyatlar sabit iken nominal döviz kurunda ve buna

Detaylı

Ekonomi II. 20.Para Teorisi ve Politikası. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından

Ekonomi II. 20.Para Teorisi ve Politikası. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından Ekonomi II 20.Para Teorisi ve Politikası Doç.Dr.Tufan BAL Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından faydalanılmıştır. 20.1.Para Teorisi Para miktarındaki

Detaylı

8. DERS: IS/LM MODELİ

8. DERS: IS/LM MODELİ 8. DERS: IS/LM MODELİ 1 Mal Piyasası ve Para Piyasası...2 2. Faiz Oranı, Yatırım ve IS Eğrisi...2 A.IS eğrisi nin özellikleri:...3 B.Maliye Politikası IS Eğrisini Nasıl Kaydırır?...5 3. Para Piyasası ve

Detaylı

TİCARET POLİTİKASI ARAÇLARI

TİCARET POLİTİKASI ARAÇLARI DERS NOTU 06 TİCARET POLİTİKASI ARAÇLARI Bugünki dersin işleniş planı: I. İthalat... 1 II. İthalat Talep Eğrisi... 3 III. İhracat Arz Eğrisi... 4 IV. İthalat Tarifesinin Etkileri (Küçük Ülke Durumu)...

Detaylı

2016 Ocak SEKTÖREL GÜVEN ENDEKSLERİ 25 Ocak 2016

2016 Ocak SEKTÖREL GÜVEN ENDEKSLERİ 25 Ocak 2016 2016 Ocak SEKTÖREL GÜVEN ENDEKSLERİ 25 Ocak 2016 Ocak ayı inşaat ve hizmet sektörü güven endeksleri TÜİK tarafından 25 Ocak 2016 tarihinde yayımlandı. İnşaat sektörü güven endeksi 2015 yılı Aralık ayında

Detaylı

Cinsiyet Eşitliği MALTA, PORTEKİZ VE TÜRKİYE DE İSTİHDAM ALANINDA CİNSİYET EŞİTLİĞİ İLE İLGİLİ GÖSTERGELER. Avrupa Birliği

Cinsiyet Eşitliği MALTA, PORTEKİZ VE TÜRKİYE DE İSTİHDAM ALANINDA CİNSİYET EŞİTLİĞİ İLE İLGİLİ GÖSTERGELER. Avrupa Birliği Cinsiyet Eşitliği MALTA, PORTEKİZ VE TÜRKİYE DE İSTİHDAM ALANINDA CİNSİYET EŞİTLİĞİ İLE İLGİLİ GÖSTERGELER Projenin Malta, Portekiz ve Türkiye de cinsiyet ayrımcılığı problemlerini çözme amacıyla ilgili

Detaylı

REFERANS MODELLERİ II: KEYNESYEN MODEL

REFERANS MODELLERİ II: KEYNESYEN MODEL REFERANS MODELLERİ II: KEYNESYEN MODEL 1929 da başlayarak bütün dünyayı etkisi altına alan Büyük Buhran; üretim ve istihdamda hiç görülmedik boyutlarda düşüşlere neden olmuştur. ABD de işsizlik %25 e yükselmiştir.

Detaylı

BÖLÜM 9. Ekonomik Dalgalanmalara Giriş

BÖLÜM 9. Ekonomik Dalgalanmalara Giriş BÖLÜM 9 Ekonomik Dalgalanmalara Giriş Çıktı ve istihdamdaki kısa dönemli dalgalanmalara iş çevrimleri diyoruz Bu bölümde ekonomik dalgalanmaları açıklamaya çalışıyoruz ve nasıl kontrol edilebileceklerini

Detaylı

8.1 KLASİK (NEOKLASİK) MODEL Temel Varsayımlar: Rasyonellik; Para hayali yoktur; Piyasalar sürekli temizlenir.

8.1 KLASİK (NEOKLASİK) MODEL Temel Varsayımlar: Rasyonellik; Para hayali yoktur; Piyasalar sürekli temizlenir. 1 BÖLÜM 8: HASILA VE FİYAT DÜZEYİ: ALTERNATİF MAKRO MODELLER Bu bölümde AD ve farklı AS eğrileri birlikte ele alınarak farklı makro modellerde P ve Y düzeylerinin nasıl belirlendiği incelenecektir. 8.1

Detaylı

IS-LM MODELİNİN UYGULANMASI

IS-LM MODELİNİN UYGULANMASI IS-LM MODELİNİN UYGULANMASI IS ve LM eğrilerinin kesiştiği nokta milli geliri belirliyor. Birinin kayması kısa dönem dengeyi değiştiriyordu. Maliye politikası Hükümet harcamaları artışı IS eğrisi sağa

Detaylı

Özel sektör tasarrufları Hanehalkı Şirketler kesimi Kamu sektörü tasarrufları

Özel sektör tasarrufları Hanehalkı Şirketler kesimi Kamu sektörü tasarrufları Türkiye Ülke Ekonomik Raporu Özel sektör tasarrufları Hanehalkı Şirketler kesimi Kamu sektörü tasarrufları 1. Tasarruf ve büyüme ilişkisi 2. Tasarruf trendleri 3. Tasarrufun belirleyicileri 4. Mali piyasaların

Detaylı

BÖLÜM I MAKROEKONOMİYE GENEL BİR BAKIŞ

BÖLÜM I MAKROEKONOMİYE GENEL BİR BAKIŞ İÇİNDEKİLER BÖLÜM I MAKROEKONOMİYE GENEL BİR BAKIŞ Giriş... 1 1. Makroekonomi Kuramı... 1 2. Makroekonomi Politikası... 2 2.1. Makroekonomi Politikasının Amaçları... 2 2.1.1. Yüksek Üretim ve Çalışma Düzeyi...

Detaylı

SORU SETİ 7 IS-LM MODELİ

SORU SETİ 7 IS-LM MODELİ SORU SETİ 7 IS-LM MODELİ Problem 1 (KMS-2001) Marjinal tüketim eğiliminin düşük olması aşağıdakilerden hangisini gösterir? A) LM eğrisinin göreli olarak yatık olduğunu B) LM eğrisinin göreli olarak dik

Detaylı

SORU SETİ 11 MİKTAR TEORİSİ TOPLAM ARZ VE TALEP ENFLASYON KLASİK VE KEYNEZYEN YAKLAŞIMLAR PARA

SORU SETİ 11 MİKTAR TEORİSİ TOPLAM ARZ VE TALEP ENFLASYON KLASİK VE KEYNEZYEN YAKLAŞIMLAR PARA SORU SETİ 11 MİKTAR TEORİSİ TOPLAM ARZ VE TALEP ENFLASYON KLASİK VE KEYNEZYEN YAKLAŞIMLAR PARA Problem 1 (KMS-2001) Kısa dönem toplam arz eğrisinin pozitif eğimli olmasının nedeni aşağıdakilerden hangisidir?

Detaylı

MAKRO İKTİSAT KONUYA İLİŞKİN SORU ÖRNEKLERİ(KARMA)

MAKRO İKTİSAT KONUYA İLİŞKİN SORU ÖRNEKLERİ(KARMA) MAKRO İKTİSAT KONUYA İLİŞKİN SORU ÖRNEKLERİ(KARMA) 1- Bir ekonomide işsizlik ve istihdamdaki değişimler iktisatta hangi alan içinde incelenmektedir? a) Mikro b) Makro c) Para d) Yatırım e) Milli Gelir

Detaylı

9. DERS : IS LM EĞRİLERİ: MALİYE VE PARA POLİTİKALARI

9. DERS : IS LM EĞRİLERİ: MALİYE VE PARA POLİTİKALARI 9. DERS : IS LM EĞRİLERİ: MALİYE VE PARA POLİTİKALARI 1. Maliye Politikası ve Dışlama Etkisi...2 A. Uyumlu Maliye ve Para Politikaları...4 2. Para Arzı ve Açık Piyasa İşlemleri...5 3. Klasik Para ve Faiz

Detaylı

A. IS LM ANALİZİ A.1. IS

A. IS LM ANALİZİ A.1. IS A. ANALZ A.. Analizi (Mal Piyasası) (Investment aving) (atırım Tasarruf) Eğrisi, faiz oranları ile gelir düzeyi arasındaki ilişkiyi gösterir. Analizin bu kısmında yatırımları I = I bi olarak ifade edeceğiz.

Detaylı

-MAKROEKONOMİ KPSS SORULARI- 1) Nominal faiz oranı artarsa, reel para talebi nasıl değişir?( KPSS 2006)

-MAKROEKONOMİ KPSS SORULARI- 1) Nominal faiz oranı artarsa, reel para talebi nasıl değişir?( KPSS 2006) -MAKROEKONOMİ KPSS SORULARI- 1) Nominal faiz oranı artarsa, reel para talebi nasıl değişir?( KPSS 2006) A) Artar, çünkü bireyler gelirlerinin daha büyük bir kısmını ödünç vermek ister. B) Artar, çünkü

Detaylı

Ekonomi II. 21.Enflasyon. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından

Ekonomi II. 21.Enflasyon. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından Ekonomi II 21.Enflasyon Doç.Dr.Tufan BAL Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından faydalanılmıştır. 2 21.1.Nedenlerine Göre Enflasyon 1.Talep Enflasyonu:

Detaylı

AD AS MODELİ. Bilgin Bari İktisat Politikası 1

AD AS MODELİ. Bilgin Bari İktisat Politikası 1 AD AS MODELİ Bilgin Bari İktisat Politikası 1 Toplam talep ve toplam arz analizi ekonomide kısa dönemde ortaya çıkan dalgalanmaları anlamak toplam çıktı ve enflasyonun nasıl belirlendiğini anlamak için

Detaylı

1. KEYNESÇİ PARA TALEBİ TEORİSİ

1. KEYNESÇİ PARA TALEBİ TEORİSİ DERS NOTU 06 IS/LM EĞRİLERİ VE BAZI ESNEKLİKLER PARA VE MALİYE POLİTİKALARININ ETKİNLİKLERİ TOPLAM TALEP (AD) Bugünki dersin içeriği: 1. KEYNESÇİ PARA TALEBİ TEORİSİ... 1 2. LM EĞRİSİ VE PARA TALEBİNİN

Detaylı

TOPLAM TALEP TOPLAM ARZ SORULAR. Dr. Süleyman BOLAT 1

TOPLAM TALEP TOPLAM ARZ SORULAR. Dr. Süleyman BOLAT 1 TOPLAM TALEP TOPLAM ARZ SORULAR Dr. Süleyman BOLAT 1 1- Aşağıdakilerden hangisi, mal ve para piyasasının eşanlı dengede olduğu fiyat düzeyihasıla bileşimlerini gösterir? A) Toplam arz eğrisi B) IS eğrisi

Detaylı

Modern Konjonktür Teorileri ve İktisat Politikası

Modern Konjonktür Teorileri ve İktisat Politikası Modern Konjonktür Teorileri ve İktisat Politikası Giriş Modern konjonktür teorileri : - Reel iş ÇevrimleriTeorisi - Yeni Keynesyen Model Modern konjonktür teorileri iktisat politikası analizlerine neler

Detaylı

Üstel modeli, iki tarafın doğal logaritması alınarak aşağıdaki gibi yazılabilir.

Üstel modeli, iki tarafın doğal logaritması alınarak aşağıdaki gibi yazılabilir. 5. FONKSİYON KALIPLARI VE KUKLA DEĞİŞKENLER 5.1. Fonksiyon Kalıpları Bölüm 4.1 de doğrusal bir modelin katsayılarının yorumu ele alınmıştır. Bu bölümde farklı fonksiyon kalıpları olması durumunda katsayıların

Detaylı

BAHAR DÖNEMİ MAKRO İKTİSAT 2 DERSİ KISA SINAV SORU VE CEVAPLARI

BAHAR DÖNEMİ MAKRO İKTİSAT 2 DERSİ KISA SINAV SORU VE CEVAPLARI 2015-2016 BAHAR DÖNEMİ MAKRO İKTİSAT 2 DERSİ KISA SINAV SORU VE CEVAPLARI 1. Toplam Talep (AD) doğrusunun eğimi hangi faktörler tarafından ve nasıl belirlenmektedir? Açıklayınız. (07.03.2016; 09.00) 2.

Detaylı

6. Kamu Maliyesi. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası. Tablo 6.1. Merkezi Yönetim ve Genel Devlet Bütçe Dengesi (GSYİH'nin Yüzdesi Olarak)

6. Kamu Maliyesi. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası. Tablo 6.1. Merkezi Yönetim ve Genel Devlet Bütçe Dengesi (GSYİH'nin Yüzdesi Olarak) 6. Kamu Maliyesi Merkezi Yönetim bütçe açığı, 214 yılının ilk üç çeyreği itibarıyla geçen yılın aynı dönemine göre bir miktar artış göstermiş ve bu gelişmede faiz dışı harcamalarda gözlenen yüksek artış

Detaylı

TOPLAM TALEP I: IS-LM MODELİNİN OLUŞTURULMASI

TOPLAM TALEP I: IS-LM MODELİNİN OLUŞTURULMASI BÖLÜM 10 TOPLAM TALEP I: IS-LM MODELİNİN OLUŞTURULMASI IS-LM Modelinin Oluşturulması Klasik teori 1929 ekonomik krizine çare üretemedi Teoriye göre çıktı, faktör arzına ve teknolojiye bağlıydı Bunlar ise

Detaylı

ÇALIŞMA SORULARI TOPLAM TALEP I: MAL-HİZMET (IS) VE PARA (LM) PİYASALARI

ÇALIŞMA SORULARI TOPLAM TALEP I: MAL-HİZMET (IS) VE PARA (LM) PİYASALARI ÇALIŞMA SORULARI TOPLAM TALEP I: MAL-HİZMET (IS) VE PARA (LM) PİYASALARI 1. John Maynard Keynes e göre, konjonktürün daralma dönemlerinde görülen düşük gelir ve yüksek işsizliğin nedeni aşağıdakilerden

Detaylı

FİYATLAR GENEL DÜZEYİ VE MİLLİ GELİR DENGESİ

FİYATLAR GENEL DÜZEYİ VE MİLLİ GELİR DENGESİ FİYATLAR GENEL DÜZEYİ VE MİLLİ GELİR DENGESİ Bu bölümde Fiyatlar genel düzeyi (Fgd) ile MG dengesi arasındaki ilişkiler incelenecek. Mg dengesi; Toplam talep ile toplam arzın kesiştiği noktada bulunacaktır.

Detaylı

Ayrım I. Genel Çerçeve 1

Ayrım I. Genel Çerçeve 1 İçindekiler Önsöz İçindekiler Ayrım I. Genel Çerçeve 1 Bölüm 1. Makro Ekonomiye Giriş 3 1.1. Ekonominin Tanımlanması ve Bir Bilim Olarak Ekonomi 4 1.2. Ekonomi Teorisi ve Politikası 5 1.3. Makro Ekonomi

Detaylı

olacaktır. Burada emek verimliliğinde artış λ nın küçülmesi demek olacaktır.

olacaktır. Burada emek verimliliğinde artış λ nın küçülmesi demek olacaktır. N.K Ekinci, Kasım 2015 1. Bazı Tanımlar a) Bir t döneminde X t değeri alan bir değişkenin büyüme hızı (g X ) ΔX t = X t X t 1 olmak üzere g X = ΔX t /X t 1 = X t /X t 1 1 olur. Burada 1 + g X = X t /X

Detaylı

Tufan Samet ÖZDURAK THEMIS MAKRO İKTİSAT

Tufan Samet ÖZDURAK THEMIS MAKRO İKTİSAT Tufan Samet ÖZDURAK THEMIS MAKRO İKTİSAT İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... VII BİRİNCİ BÖLÜM Makro İktisat 1. MAKRO İKTİSATIN ANLAMI... 1 2. MAKRO İKTİSATTA KARAR BİRİMLERİ (SEKTÖRLER)... 2 3. MAKRO İKTİSATTA PİYASA

Detaylı

http://acikogretimx.com

http://acikogretimx.com 2009 S 3204-1. Belirli ekonomik sorunların çozumüne veya bu sorunların ortaya çıkmasını önlemeye dönük politikaların oluşturulma sürecine ne ad verilir? ikıiso GiRiş 5. şağıdakilerden hangisi ekonomik

Detaylı

M2 Para Tanımı: M1+Vadeli ticari ve tasarruf mevduatları (resmi mevduatlar hariç)

M2 Para Tanımı: M1+Vadeli ticari ve tasarruf mevduatları (resmi mevduatlar hariç) PARA ARZI Dar tanımlı para arzı dolaşımdaki nakit ile bankacılık sisteminde vadesiz mevduatların toplamından oluşmakta, geniş tanımlı para arzı ise bu toplama bankacılık sistemindeki vadeli mevduatların

Detaylı

TOPLAM TALEP VE TOPLAM ARZ: AD-AS MODELİ

TOPLAM TALEP VE TOPLAM ARZ: AD-AS MODELİ TOLAM TALE VE TOLAM ARZ: AD-AS MODELİ AD-AS IS LM ve IS LM B modellerinde fiyatlar genel düzeyinin sabit olduğu varsayılırken, bu analizde fiyatlar genel düzeyi () ile reel milli gelir (Y) arasındaki ilişkiler

Detaylı

N VE PARA ARZININ ÖZELL

N VE PARA ARZININ ÖZELL PARANIN MAKRO EKONOMİDEKİ ROLÜ 1-PARA TALEBİ, PARA ARZI VE FAİZ HADDİ (KEYNESYEN FAİZ TEORİSİ) Klasik ve neoklasik ekonomistlerce öne sürülen faiz teorisinde, faiz haddi, tasarruf arzı ve yatırım talebinin

Detaylı

ÇALIŞMA SORULARI. S a y f a 1 / 6

ÇALIŞMA SORULARI. S a y f a 1 / 6 1. LM eğrisini oluşturan noktalar neyi ifade etmektedir? LM eğrisinin nasıl elde edildiğini grafik yardımıyla açıklayınız. 2. Para talebinin gelir esnekliği artarsa LM eğrisi nasıl değişir? Grafik yardımıyla

Detaylı

karşılaştırarak, zayıf ve üstün yönlerini belirlemek

karşılaştırarak, zayıf ve üstün yönlerini belirlemek 1 ORAN (RASYO) ANALİZİ Oran Analizi 2 Mali analiz tekniklerinin en yaygın olanı oran analizi dir. Oran, finansal tablolarda yer alan iki kalem arasındaki ilişkinin basit matematiksel ifadesidir. Mali tabloların

Detaylı

Ekonomi II. 23.Uluslararası Finans. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından

Ekonomi II. 23.Uluslararası Finans. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından Ekonomi II 23.Uluslararası Finans Doç.Dr.Tufan BAL Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından faydalanılmıştır. 2 23.Uluslararası Finans 23.1.Dış Ödemeler

Detaylı

Politika Faizi: %7,50 (Önceki: %7,50) Borçlanma Faizi: %7,25 (Önceki: %7,25) Marjinal Fonlama Faizi: 9,00% (Önceki: 9,50%)

Politika Faizi: %7,50 (Önceki: %7,50) Borçlanma Faizi: %7,25 (Önceki: %7,25) Marjinal Fonlama Faizi: 9,00% (Önceki: 9,50%) TCMB Faiz Kararına Doğru (18.07.2016) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Para Politikası Kurulu toplantısı sonuçları 19 Temmuz Salı günü açıklanıyor. TCMB en son toplantıda politika faizini değiştirmemiş,

Detaylı

PARA, FAİZ VE MİLLİ GELİR: IS-LM MODELİ

PARA, FAİZ VE MİLLİ GELİR: IS-LM MODELİ PARA, FAİZ VE MİLLİ GELİR: IS-LM MODELİ Bu ünite tamamlandığında; Alternatif yöntemleri kullanarak IS eğrisini elde edebileceğiz IS eğrisinin eğiminin hangi faktörlere bağlı olduğunu ifade edebileceğiz

Detaylı

1. Yatırımın Faiz Esnekliği

1. Yatırımın Faiz Esnekliği DERS NOTU 08 YATIRIMIN FAİZ ESNEKLİĞİ, PARA VE MALİYE POLİTİKALARININ ETKİNLİKLERİ, TOPLAM TALEP (AD) EĞRİSİNİN ELDE EDİLİŞİ Bugünki dersin içeriği: 1. YATIRIMIN FAİZ ESNEKLİĞİ... 1 2. PARA VE MALİYE POLİTİKALARININ

Detaylı

FİNAL ÖNCESİ ÇÖZÜMLÜ DENEME MALİYE POLİTİKASI 1 SORULAR

FİNAL ÖNCESİ ÇÖZÜMLÜ DENEME MALİYE POLİTİKASI 1 SORULAR SORULAR 1- Genişletici maliye politikası uygulanması sonucunda faiz oranının yükselmesine bağlı olarak özel yatırım harcamalarının azalması durumuna ne ad verilir? A) Dışlama etkisi B) Para yanılsaması

Detaylı

DERS NOTU 09 DIŞLAMA ETKİSİ UYUMLU MALİYE VE PARA POLİTİKALARI PARA ARZI TANIMLARI KLASİK PARA VE FAİZ TEORİLERİ

DERS NOTU 09 DIŞLAMA ETKİSİ UYUMLU MALİYE VE PARA POLİTİKALARI PARA ARZI TANIMLARI KLASİK PARA VE FAİZ TEORİLERİ DERS NOTU 09 DIŞLAMA ETKİSİ UYUMLU MALİYE VE PARA POLİTİKALARI PARA ARZI TANIMLARI KLASİK PARA VE FAİZ TEORİLERİ Bugünki dersin içeriği: 1. MALİYE POLİTİKASI VE DIŞLAMA ETKİSİ... 1 2. UYUMLU MALİYE VE

Detaylı

2013 Yılında Yabancıların Gayrimenkul Alımı Yüzde 15,7 Artarak 3,0 Milyar Dolar Oldu

2013 Yılında Yabancıların Gayrimenkul Alımı Yüzde 15,7 Artarak 3,0 Milyar Dolar Oldu 2013 Yılında Yabancıların Gayrimenkul Alımı Yüzde 15,7 Artarak 3,0 Milyar Dolar Oldu Türkiye de inşaat ve inşaat malzemeleri sektörüne talep yönü ile destek olacak bir gelişme mütekabiliyet yasasının çıkarılması

Detaylı

PARA POLİTİKASI (İKT306U)

PARA POLİTİKASI (İKT306U) DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. PARA POLİTİKASI (İKT306U) KISA ÖZET-2013

Detaylı

BÖLÜM FAİZ ORANI-MİLLİ GELİR DENGESİ. Bu bölümde, milli gelir ile faiz oranı arasındaki ilişkiler incelenecektir.

BÖLÜM FAİZ ORANI-MİLLİ GELİR DENGESİ. Bu bölümde, milli gelir ile faiz oranı arasındaki ilişkiler incelenecektir. BÖLÜM FAİZ ORANI-MİLLİ GELİR DENGESİ Bu bölümde, milli gelir ile faiz oranı arasındaki ilişkiler incelenecektir. IS-LM modeli ; J.M.KEYNES tarafından ortaya atılmıştır. Buna göre ekonomide; 1. MAL PİYASASI

Detaylı

MESLEK KOMİTELERİ DURUM TESPİT ANKETİ

MESLEK KOMİTELERİ DURUM TESPİT ANKETİ SONUÇLARI DURUM TESPİT ANKETİ MESLEK KOMİTELERİ Aralık 214 Ekonomik Araştırmalar Şubesi 16 14 12 1 8 6 4 2 131,5 SANAYİ GELİŞİM ENDEKSİ 11,2 88,1 1,6 19,5 SANAYİ GELİŞİM ENDEKSİ (SGE) (Üretim, İç Satışlar,

Detaylı

SİGORTACILIK VE BİREYSEL EMEKLİLİK SEKTÖRLERİ 2010 YILI FAALİYET RAPORU YAYIMLANDI

SİGORTACILIK VE BİREYSEL EMEKLİLİK SEKTÖRLERİ 2010 YILI FAALİYET RAPORU YAYIMLANDI Türk sigorta ve bireysel emeklilik sektörlerine ilişkin çok derin bir kaynak olma özelliğine sahip Sigorta Denetleme Kurulu Sigortacılık ve Bireysel Emeklilik Sektörleri 2010 Yılı Faaliyet Raporu yayımlandı.

Detaylı

Bölüm 10 Teknolojik Yenilik ve Ekonomik Performans

Bölüm 10 Teknolojik Yenilik ve Ekonomik Performans Bölüm 10 Teknolojik Yenilik ve Ekonomik Performans Teknolojik gelişme sürecinin üçüncü aşaması, teknolojik yeniliklerin uygulanması ve yaygınlaşmasıdır. Teknolojik gelişmenin ekonomik etkileri ancak bu

Detaylı

15.433 YATIRIM. Ders 14: Sabit Getiri Piyasası. Bölüm 2: Zamana Bağlı Olarak Değişen Faizler ve Getiri

15.433 YATIRIM. Ders 14: Sabit Getiri Piyasası. Bölüm 2: Zamana Bağlı Olarak Değişen Faizler ve Getiri 15.433 YATIRIM Ders 14: Sabit Getiri Piyasası Bölüm 2: Zamana Bağlı Olarak Değişen Faizler ve Getiri Eğrileri Bahar 2003 Zamana Bağlı Olarak Değişen Faiz Oranları Stokastik Faiz Oranları İçin Bir Model

Detaylı

İNSAN KIYMETLERİ YÖNETİMİ 4

İNSAN KIYMETLERİ YÖNETİMİ 4 İNSAN KIYMETLERİ YÖNETİMİ 4 İKY PLANLANMASI 1)Giriş 2)İK planlanması 3)İK değerlendirilmesi 4)İK ihtiyacının belirlenmesi 2 İnsanların ihtiyaçları artmakta ve ihtiyaçlar giderek çeşitlenmektedir. İhtiyaçlardaki

Detaylı

1. Nominal ve Reel Toplam Çıktı

1. Nominal ve Reel Toplam Çıktı DERS NOTU 02 NOMİNAL VE REEL TOPLAM ÇIKTI İŞSİZLİK VE İŞSİZLİK ORANI TOPLAM HARCAMALAR VE DENGE ÇIKTI (1) Dersin içeriği: 1. NOMİNAL VE REEL TOPLAM ÇIKTI... 1 2. İSTİHDAM, İŞSİZLİK VE İŞSİZLİK ORANI...

Detaylı

Sayı:2002-7 6 Şubat 2002 BASIN DUYURUSU ENFLASYON SÜRECİNİN TEMEL ÖZELLİKLERİ, OCAK AYI ENFLASYONU VE İLERİYE YÖNELİK BEKLEYİŞLER

Sayı:2002-7 6 Şubat 2002 BASIN DUYURUSU ENFLASYON SÜRECİNİN TEMEL ÖZELLİKLERİ, OCAK AYI ENFLASYONU VE İLERİYE YÖNELİK BEKLEYİŞLER Sayı:2002-7 6 Şubat 2002 BASIN DUYURUSU ENFLASYON SÜRECİNİN TEMEL ÖZELLİKLERİ, OCAK AYI ENFLASYONU VE İLERİYE YÖNELİK BEKLEYİŞLER I. GİRİŞ 2 Ocak 2002 tarihli 2002 Yılında Para ve Kur Politikası ve Muhtemel

Detaylı

LİDERLİK TEKSTİL VE OTOMOTİVDE... Dr. Can Fuat GÜRLESEL

LİDERLİK TEKSTİL VE OTOMOTİVDE... Dr. Can Fuat GÜRLESEL LİDERLİK TEKSTİL VE OTOMOTİVDE... 1 Dr. Can Fuat GÜRLESEL Bursa ili genelinde faaliyet gösteren ilk 250 büyük firmanın tespitine yönelik 2004 araştırması sonuçlanmıştır. Sonuçlar; araştırmanın künyesi,

Detaylı

TÜRKONFED KOBİ PERSPEKTİFİ MAYIS 2016

TÜRKONFED KOBİ PERSPEKTİFİ MAYIS 2016 TÜRKONFED KOBİ PERSPEKTİFİ MAYIS 2016 KOBİ Perspektifi Gelir Tarafını Etkileyecek Makroekonomik Göstergeler Maliyet Kalemlerini Etkileyecek Ekonomik ve Finansal Gelişmeler 2010 Ç1 2010 Ç2 2010 Ç3 2010

Detaylı

PARA, FAİZ VE MİLLİ GELİR: IS-LM MODELİ

PARA, FAİZ VE MİLLİ GELİR: IS-LM MODELİ PARA, FAİZ VE MİLLİ GELİR: IS-LM MODELİ Bu bölümde faiz oranlarının belirlenmesi ile faizin denge milli gelir düzeyinin belirlenmesi üzerindeki rolü incelenecektir. IS LM modeli, İngiliz iktisatçılar John

Detaylı

ÜNİTE 4: FAİZ ORANLARININ YAPISI

ÜNİTE 4: FAİZ ORANLARININ YAPISI ÜNİTE 4: FAİZ ORANLARININ YAPISI Faiz oranlarının yapısı; Menkul kıymetlerin sahip olduğu risk, Likidite özelliği, Vergilendirme durumu ve Vade farklarının faiz oranlarını nasıl etkilediğidir. FAİZ ORANLARININ

Detaylı

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 25 Mart 2016 Ankara

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 25 Mart 2016 Ankara İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI 25 Mart 2016 Ankara Özet: Makroekonomik Görünüm ve Para Politikası Dış ticaret hadlerindeki olumlu gelişmeler ve tüketici kredilerinin ılımlı seyri cari dengedeki iyileşmeyi

Detaylı

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Kasım 2013, No: 78

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Kasım 2013, No: 78 EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Kasım 2013, No: 78 i Bu sayıda; -Ağustos ayı İşgücü ve İstihdam verileri, -Ekim ayı Merkezi Yönetim Bütçe verileri, -Üçüncü 3 aylık Kısa Vadeli Dış Borç verileri

Detaylı

SORU SETİ 7 IS-LM MODELİ

SORU SETİ 7 IS-LM MODELİ SORU SETİ 7 IS-LM MODELİ Problem 1 (KMS-2001) Marjinal tüketim eğiliminin düşük olması aşağıdakilerden hangisini gösterir? A) LM eğrisinin göreli olarak yatık olduğunu B) LM eğrisinin göreli olarak dik

Detaylı

Makro İktisat II Örnek Sorular. 1. Tüketim fonksiyonu ise otonom vergi çarpanı nedir? (718 78) 2. GSYİH=120

Makro İktisat II Örnek Sorular. 1. Tüketim fonksiyonu ise otonom vergi çarpanı nedir? (718 78) 2. GSYİH=120 Makro İktisat II Örnek Sorular 1. Tüketim fonksiyonu ise otonom vergi çarpanı nedir? (718 78) 2. GSYİH=120 Tüketim harcamaları = 85 İhracat = 6 İthalat = 4 Hükümet harcamaları = 14 Dolaylı vergiler = 12

Detaylı

DÜNYA EKONOMİSİNDE NELER OLUYOR?

DÜNYA EKONOMİSİNDE NELER OLUYOR? 1 DÜNYA EKONOMİSİNDE NELER OLUYOR? Dr. Mustafa Bulut Yeminli mali Müşavir İzmir 09.10.2015 2 GİRİŞ: Bu çalışmada Birleşmiş Milletler (UN), Uluslararası Para Fonu (IMF), Ekonomik İşbirliği ve Kalınma Teşkilatı

Detaylı

EKONOMİK VE MALİ POLİTİKA GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Ocak 2012, No: 21

EKONOMİK VE MALİ POLİTİKA GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Ocak 2012, No: 21 EKONOMİK VE MALİ POLİTİKA GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Ocak 2012, No: 21 Bu sayıda; 2011 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Uygulama Sonuçları ve 2011 yılı Merkezi Yönetim Borç Stoku verileri değerlendirilmiştir.

Detaylı

Selçuk Üniversitesi 26 Aralık, 2013 Beyşehir Turizm Fakültesi-Konaklama İşletmeciliği Genel Ekonomi Dr. Alper Sönmez. Soru Seti 3

Selçuk Üniversitesi 26 Aralık, 2013 Beyşehir Turizm Fakültesi-Konaklama İşletmeciliği Genel Ekonomi Dr. Alper Sönmez. Soru Seti 3 Soru Seti 3 1) Q D = 100 2P talep denklemi ve Q S = P 20 arz denklemi verilmiştir. Üretici ve tüketici rantlarını hesaplayınız. Cevap: Öncelikle arz ve talep denklemlerini eşitleyerek denge fiyat ve miktarı

Detaylı

BASIN DUYURUSU PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ. Sayı: 2016-25. 31 Mayıs 2016. Toplantı Tarihi: 24 Mayıs 2016

BASIN DUYURUSU PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ. Sayı: 2016-25. 31 Mayıs 2016. Toplantı Tarihi: 24 Mayıs 2016 Sayı: 2016-25 BASIN DUYURUSU 31 Mayıs 2016 PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ Toplantı Tarihi: 24 Mayıs 2016 Enflasyon Gelişmeleri 1. Nisan ayında tüketici fiyatları yüzde 0,78 oranında artmış ve yıllık

Detaylı

gerçekleşen harcamanın mal ve hizmet çıktısına eşit olmasının gerekmemesidir

gerçekleşen harcamanın mal ve hizmet çıktısına eşit olmasının gerekmemesidir BÖLÜM 5 Açık Ekonomi Açık Ekonomi Önceki bölümlerde kapalı ekonomi varsayımı yaptık Bu varsayımı terk ediyoruz çünkü ekonomilerin çoğu dışa açıktır. Kapalı ve açık ekonomiler arasındaki fark açık ekonomide

Detaylı

Ekonomi Bülteni. 30 Mayıs 2016, Sayı: 22. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 30 Mayıs 2016, Sayı: 22. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomi Bülteni, Sayı: 22 Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomik Araştırma ve Strateji Dr. Saruhan Özel Ezgi Gülbaş Orhan Kaya İnci Şengül 1 DenizBank

Detaylı

Aracılık Maliyetleri-Ekonomik Büyüme İlişkisi

Aracılık Maliyetleri-Ekonomik Büyüme İlişkisi Aracılık Maliyetleri-Ekonomik Büyüme İlişkisi BANKACILIK DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU Mali Sektör Politikaları Dairesi Türk Türk Bankacılık Sektöründe Aracılık Maliyetlerinin Azaltılması Çalıştayı Ç 3

Detaylı

EKONOMİK GELİŞMELER Ekim 2012

EKONOMİK GELİŞMELER Ekim 2012 EKONOMİK GELİŞMELER Ekim 2012 Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) AR-GE MÜDÜRLÜĞÜ TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU İÇİNDEKİLER 1 GAYRİ SAFİ YURTİÇİ HASILA (GSYH) 2 İSTİHDAM - İŞSİZLİK

Detaylı

2015 EYLÜL KISA VADELİ DIŞ BORÇ İSTATİSTİKLERİ GELİŞMELERİ

2015 EYLÜL KISA VADELİ DIŞ BORÇ İSTATİSTİKLERİ GELİŞMELERİ 1990-Q1 1990-Q3 1991-Q1 1991-Q3 1992-Q1 1992-Q3 1993-Q1 1993-Q3 1994-Q1 1994-Q3 1995-Q1 1995-Q3 1996-Q1 1996-Q3 1997-Q1 1997-Q3 1998-Q1 1998-Q3 1999-Q1 1999-Q3 2000-Q1 2000-Q3 2001-Q1 2001-Q3 2002-Q1 2002-Q3

Detaylı

A İKTİSAT KPSS-AB-PS / 2008 5. Mikroiktisadi analizde, esas olarak reel ücretlerin dikkate alınmasının en önemli nedeni aşağıdakilerden

A İKTİSAT KPSS-AB-PS / 2008 5. Mikroiktisadi analizde, esas olarak reel ücretlerin dikkate alınmasının en önemli nedeni aşağıdakilerden 1. Her arz kendi talebini yaratır. şeklindeki Say Yasasını aşağıdaki iktisatçılardan hangisi kabul etmiştir? A İKTİSAT 5. Mikroiktisadi analizde, esas olarak reel ücretlerin dikkate alınmasının en önemli

Detaylı

Kamu bütçesi, Millet Meclisi tarafından onaylanıp kanunlaşan ve devletin planlanan gelir ve harcamalarını gösteren yıllık bir programdır.

Kamu bütçesi, Millet Meclisi tarafından onaylanıp kanunlaşan ve devletin planlanan gelir ve harcamalarını gösteren yıllık bir programdır. 97 BÖLÜM 6. KAMU BÜTÇESİ ve MALİYE POLİTİKASI (KEYNESYEN MODEL DEVAMI) Kamu bütçesi, Millet Meclisi tarafından onaylanıp kanunlaşan ve devletin planlanan gelir ve harcamalarını gösteren yıllık bir programdır.

Detaylı

2014 DÖRDÜNCÜ ÇEYREK İSTANBUL OFİS RAPORU BASIN KİTİ BASIN BÜLTENİ

2014 DÖRDÜNCÜ ÇEYREK İSTANBUL OFİS RAPORU BASIN KİTİ BASIN BÜLTENİ 2014 DÖRDÜNCÜ ÇEYREK İSTANBUL OFİS RAPORU BASIN KİTİ BASIN BÜLTENİ İLETİŞİM BİLGİLERİ Propin Property Investment Consultancy Büyükdere Caddesi, Gökfiliz İş Merkezi No 8/22 K 9 Mecidiyeköy, İstanbul T +90

Detaylı

Dengede; sızıntılar ve enjeksiyonlar eşit olacaktır:

Dengede; sızıntılar ve enjeksiyonlar eşit olacaktır: Sızıntılar: Harcama akımından çıkanlar olup, kapalı ekonomide tasarruflar (S) ve vergilerden (TA) oluşmaktadır. Enjeksiyonlar: Harcama akımına yapılan ilaveler olup, kapalı bir ekonomide yatırımlar (I),

Detaylı

Bu sunum, borç stoku ve borçlanma ile ilgili güncel bilgileri. kamuoyuna kapsamlı olarak sunmak amacıyla hazırlanmıştır.

Bu sunum, borç stoku ve borçlanma ile ilgili güncel bilgileri. kamuoyuna kapsamlı olarak sunmak amacıyla hazırlanmıştır. Bu sunum, borç stoku ve borçlanma ile ilgili güncel bilgileri kamuoyuna kapsamlı olarak sunmak amacıyla hazırlanmıştır. Son güncelleme tarihi: 23 Mayıs 213 1 BORÇ GÖSTERGELERİ Borç Yönetiminde Gelinen

Detaylı

AÇIK EKONOMİ MODELİ: IS-LM-BP(FE) MODELİ. Dr. Süleyman BOLAT

AÇIK EKONOMİ MODELİ: IS-LM-BP(FE) MODELİ. Dr. Süleyman BOLAT AÇIK EKONOMİ MODELİ: IS-LM-BP(FE) MODELİ 1 IS LM BP MODELİ VE DIŞ DENGE Model, uluslararası mal hareketlerinin (ihracat ve ithalat) dahil edildiği Basit Keynesyen modele, uluslararası sermaye hareketlerini

Detaylı

V. Bölüm Dr. Vedat KAYA BÖLÜM V PLANLANAN HARCAMA, FAİZ HADDİ VE HÂSILA DÜZEYİ: IS-LM MODELİ ( ) Temel Varsayım: P=P i

V. Bölüm Dr. Vedat KAYA BÖLÜM V PLANLANAN HARCAMA, FAİZ HADDİ VE HÂSILA DÜZEYİ: IS-LM MODELİ ( ) Temel Varsayım: P=P i 1 BÖLÜM V PLANLANAN HARCAMA, FAİZ HADDİ VE HÂSILA DÜZEYİ: IS-LM MODELİ (179 201) Temel Varsayım: P=P i 5.1 Mal ve Para Piyasaları Arasındaki Etkileşim I=I(i) I=I o -bi AE=C+I(i)+G Y=C+I(i)+G i (C+I(i)+G)

Detaylı

TÜRK EKONOMİSİNDEKİ SON GELİŞMELER PARA POLİTİKASINA İLİŞKİN BEKLENTİLER GAZİ ERÇEL. BAŞKAN Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası

TÜRK EKONOMİSİNDEKİ SON GELİŞMELER PARA POLİTİKASINA İLİŞKİN BEKLENTİLER GAZİ ERÇEL. BAŞKAN Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası TÜRK EKONOMİSİNDEKİ SON GELİŞMELER VE PARA POLİTİKASINA İLİŞKİN BEKLENTİLER GAZİ ERÇEL BAŞKAN Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 13 Eylül 2000 DEIK Semineri, Londra Konuşmama, ana ekonomik hedeflerimiz

Detaylı

MAKROİKTİSAT BÖLÜM 1: MAKROEKONOMİYE GENEL BİR BAKIŞ. Mikro kelimesi küçük, Makro kelimesi ise büyük anlamına gelmektedir.

MAKROİKTİSAT BÖLÜM 1: MAKROEKONOMİYE GENEL BİR BAKIŞ. Mikro kelimesi küçük, Makro kelimesi ise büyük anlamına gelmektedir. 68 MAKROİKTİSAT BÖLÜM 1: MAKROEKONOMİYE GENEL BİR BAKIŞ Mikro kelimesi küçük, Makro kelimesi ise büyük anlamına gelmektedir. Mikroiktisat küçük ekonomik birimler (hanehalkı, firmalar ve piyasalar) ile

Detaylı

IS LM MODELİ ÇALIŞMA SORULARI

IS LM MODELİ ÇALIŞMA SORULARI IS LM MODELİ ÇALIŞMA SORULARI Soru KPSS 2001 Otonom tüketim harcamalarının artması aşağıdakilerin hangisine neden olur? a) Denge üretim düzeyinin artmasına, LM eğrisinin sağa doğru kaymasına b) Denge üretim

Detaylı

1 İKTİSAT (EKONOMİ) İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

1 İKTİSAT (EKONOMİ) İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ III Bölüm 1 İKTİSAT (EKONOMİ) İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR 11 1.1. Ekonomi Bilimi 12 1.2. Ekonomi ile İlgili Temel Kavramlar 12 1.2.1. İhtiyaç 12 1.2.2. Mal ve Hizmet 13 1.2.3. Tüketim

Detaylı

MALİ ANALİZ KISA ÖZET KOLAYAOF

MALİ ANALİZ KISA ÖZET KOLAYAOF DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. MALİ ANALİZ KISA ÖZET KOLAYAOF 2 Kolayaof.com

Detaylı

16.Bölüm:Gelir ve Fiyat Düzeyinin Belirlenmesi: Toplam Talep-Toplam Arz Modeli. Doç.Dr.Tufan BAL

16.Bölüm:Gelir ve Fiyat Düzeyinin Belirlenmesi: Toplam Talep-Toplam Arz Modeli. Doç.Dr.Tufan BAL Ekonomi II 16.Bölüm:Gelir ve Fiyat Düzeyinin Belirlenmesi: Toplam Talep-Toplam Arz Modeli Doç.Dr.Tufan BAL Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından faydalanılmıştır.

Detaylı

1. Mal Piyasası ve Para Piyasası

1. Mal Piyasası ve Para Piyasası DERS NOTU 06 IS/LM MODELİ Bugünki dersin içeriği: 1. MAL PİYASASI VE PARA PİYASASI... 1 2. MAL PİYASASI İLE PARA PİYASASININ İLİŞKİSİ... 1 3. FAİZ ORANI, YATIRIM VE IS EĞRİSİ... 2 IS EĞRİSİNİN CEBİRSEL

Detaylı

Rasyonel Beklentiler Teorisinin Politika Yansımaları ve Enflasyonla Mücadele

Rasyonel Beklentiler Teorisinin Politika Yansımaları ve Enflasyonla Mücadele Bölüm 12 Rasyonel Beklentiler Teorisinin Politika Yansımaları ve Enflasyonla Mücadele Geçen haftaki derste rasyonel beklentiler kavramını açıklamış ve bu kavramla birlikte ortaya çıkan Yeni Klasik ve Yeni

Detaylı

MESLEK KOMİTELERİ DURUM TESPİT ANKETİ

MESLEK KOMİTELERİ DURUM TESPİT ANKETİ SONUÇLARI DURUM TESPİT ANKETİ MESLEK KOMİTELERİ Aralık 15 Ekonomik Araştırmalar Şubesi 1 1 1 8 6 83,8 SANAYİ GELİŞİM ENDEKSİ 91,2 7,8 73,6 SANAYİ GELİŞİM ENDEKSİ (SGE) (Üretim, İç Satışlar, İhracat, İstihdam)

Detaylı

MESLEK KOMİTELERİ DURUM TESPİT ANKETİ

MESLEK KOMİTELERİ DURUM TESPİT ANKETİ SONUÇLARI DURUM TESPİT ANKETİ MESLEK KOMİTELERİ Ocak 16 Ekonomik Araştırmalar Şubesi 1 1 1 8 6 91,2 SANAYİ GELİŞİM ENDEKSİ 7,8 73,6 98,1 14,5 SANAYİ GELİŞİM ENDEKSİ (SGE) (Üretim, İç Satışlar, İhracat,

Detaylı

EKONOMİ BÜLTENİ 16-31 MAYIS 2013 SAYI:52

EKONOMİ BÜLTENİ 16-31 MAYIS 2013 SAYI:52 EKONOMİK ARAŞTIRMALAR BİRİMİ EKONOMİ BÜLTENİ 16-31 MAYIS 2013 SAYI:52 Dış Ticaret İ hracat Nisan ayında geçen yılın aynı dönemine göre %0,9 azalarak 12 milyar 520 milyon dolara düşerken; ithalat %18,4

Detaylı

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM EKONOMİNİN ÖLÇÜLMESİ 2: İŞSİZLİK, ENFLASYON (87 109) 3.1 İşsizlik 3.1.1 İşsizliğin Ölçülmesi Sivil Nüfus

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM EKONOMİNİN ÖLÇÜLMESİ 2: İŞSİZLİK, ENFLASYON (87 109) 3.1 İşsizlik 3.1.1 İşsizliğin Ölçülmesi Sivil Nüfus 1 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM EKONOMİNİN ÖLÇÜLMESİ 2: İŞSİZLİK, ENFLASYON (87 109) 3.1 İşsizlik 3.1.1 İşsizliğin Ölçülmesi Sivil Nüfus Kurumsal sivil nüfus Kurumsal olmayan sivil nüfus Çalışma Çağındaki nüfus Kurumsal

Detaylı

Orta Vadede (Dönemde) Piyasa Dengesi:

Orta Vadede (Dönemde) Piyasa Dengesi: .E.. Orta Vadede (Dönemde) iyasa Dengesi: S e D n öyle bir dengede denge şartı noktasında gerçekleşmektedir. Üretim kadar piyasa fiyat düzeyi ise seviyesinde gerçekleşmektedir. Olaya S eğrisi açısında

Detaylı

2018/1. Dönem Deneme Sınavı.

2018/1. Dönem Deneme Sınavı. 1. Aşağıdakilerden hangisi mikro ekonominin konuları arasında yer almamaktadır? A) Tüketici maksimizasyonu B) Faktör piyasası C) Firma maliyetleri D) İşsizlik E) Üretici dengesi 2. Firmanın üretim miktarı

Detaylı

T.C. MERKEZ BANKASI PARA POLĐTĐKASI UYGULAMALARI OCAK 2002

T.C. MERKEZ BANKASI PARA POLĐTĐKASI UYGULAMALARI OCAK 2002 T.C. MERKEZ BANKASI PARA POLĐTĐKASI UYGULAMALARI OCAK 2002 1 Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı Para politikası açısından veri koşullar: - Merkez Bankası özerk - Dalgalı kur rejimi 1- Sıkı para ve maliye politikaları

Detaylı

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2014 HAZİRAN İHRACAT PERFORMANSI ÜZERİNE KISA DEĞERLENDİRME

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2014 HAZİRAN İHRACAT PERFORMANSI ÜZERİNE KISA DEĞERLENDİRME HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2014 HAZİRAN AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU İİTKİİB GENEL SEKRETERLİİĞİİ AR & GE VE MEVZUAT ŞUBESİİ Temmuz 2014 HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2014 HAZİRAN İHRACAT PERFORMANSI

Detaylı

İSTANBUL SANAYİ ODASI TÜRKİYE NİN İKİNCİ 500 BÜYÜK SANAYİ KURULUŞU-2015 ARAŞTIRMA SONUÇLARINI AÇIKLADI

İSTANBUL SANAYİ ODASI TÜRKİYE NİN İKİNCİ 500 BÜYÜK SANAYİ KURULUŞU-2015 ARAŞTIRMA SONUÇLARINI AÇIKLADI İstanbul Sanayi Odası Basın Bülteni İSTANBUL SANAYİ ODASI TÜRKİYE NİN İKİNCİ 500 BÜYÜK SANAYİ KURULUŞU-2015 ARAŞTIRMA SONUÇLARINI AÇIKLADI İstanbul Sanayi Odası (İSO), Haziran başında kamuoyu ile paylaştığı

Detaylı

EKONOMİK GELİŞMELER Eylül 2013

EKONOMİK GELİŞMELER Eylül 2013 EKONOMİK GELİŞMELER Eylül 2013 Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) AR-GE MÜDÜRLÜĞÜ TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU İÇİNDEKİLER 1 GAYRİ SAFİ YURTİÇİ HASILA (GSYH) 2 İSTİHDAM - İŞSİZLİK

Detaylı

Koruma Önleminin Uzatılmasına İlişkin Görüşlerimiz. 22 Kasım 2011

Koruma Önleminin Uzatılmasına İlişkin Görüşlerimiz. 22 Kasım 2011 Koruma Önleminin Uzatılmasına İlişkin Görüşlerimiz 22 Kasım 2011 Durum Analizi Türk Philips Türk Philips Ticaret A.Ş., Hollanda menşeili Philips markasının ülkemizdeki yetkili kuruluşudur; 1930yılından

Detaylı

Emek Piyasalarının Uluslararası Mukayesesi / Emek Piyasası Dersi Çalışma Soruları-1

Emek Piyasalarının Uluslararası Mukayesesi / Emek Piyasası Dersi Çalışma Soruları-1 Emek Piyasalarının Uluslararası Mukayesesi / Emek Piyasası Dersi Çalışma Soruları-1 1. Emek piyasasının tanımını yazınız. 2. Emeğin marjinal ürününün formulü nedir? 3. İşçi fazlasının formulü nedir? 4.

Detaylı