DtLtN TUZAKLARI * II. SEMANT!K TUZAKLAR VEYA PLATON'UN KURUNTUSU. Hiiseyin Batuhan

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "DtLtN TUZAKLARI * II. SEMANT!K TUZAKLAR VEYA PLATON'UN KURUNTUSU. Hiiseyin Batuhan"

Transkript

1 DtLtN TUZAKLARI * II. SEMANT!K TUZAKLAR VEYA PLATON'UN KURUNTUSU I Hiiseyin Batuhan GiriJ: "Menon" diyalogunun ba~mda Sokrates kendisine erdemin ogretilip ogretilemiyecegini soran Menon'a, "Ben daha erdemin ne oldugunu bilmiyorum ki, ogretilip ogretilemiyecegini bileyim" cler ve bunun ardmdan "~imdiye kadar bir bilene de rastlamad1m" diyerek bu konudaki bilgisizligin evrensel oldugunu ima eder. Bundan sonra giri~ilen ara~t1rmada Menon'un "Erdem nedir?" sorusuna verdigi cevap Sokrates'i tatmin etmez, c;;iinkii ' Sokrates kadmm, erkegin, devlet adammm, ~unun, bunun er 1 demlerinin ne oldugunu degil, "erdemin kendisinin" ne oldugunu bilmek arzusundadir. Onun ic;;in, biraz da alay_h bir tonla Menon'a, "Ben tek bir erdem ararken, sen kar~1ma bir siirii er- dem c;;1kardm" der. Sozii uzatm1yay1m, "erdem", "cesaret", "dindarhk", "gi.izellik" gibi daha ~ok degerler. - diinyasma ait kavramlarm taru~1ld1g1 sokratik diyaloglarm hi~ birinde pozitif bir sonuca vanlmaz; ba~ka bir deyimle, incelenen kavramm kesin ve belirli bir tammmm yap1lmad1g1 goriiliir. i~te Sokrates'm binlerce y1ldir dillere destan olan "Bildi~im tek ~ey hie;; bir ~ey bilmedigimdir" soziiniin arka-planr budur. Yalmz, bana kahrsa, Sokrates'in biiyiik bir alc;;ak-goniilliili_!kle "bilgisizlik" diye vas1flandird1g1 ~ey bilgisizlik degil, salt "bilgisizlik kuruntusu"; ;islmda Sokrates bu konuda insanca bilinebilmesi miimkiln olan her ~eyi biliyor, bu bakimdan "insanlarm en bilgesi" ilan edilmi~ olmas1 bilsbiltiln yerindedir; ne var ki, yanh~ bir dil-anlay1~1 yiiziinden, daha dogrusu, belki de belli bir dil idealini her giln kulland1g1m1z dille kan~tird1g1 ic;;in bilmedigini samyor. i Bu yazmm birinci k1snu Felsefe Arkivi, say1 14'de ~1k~tir. I.

2 28 imdi ~oyle sorahm: "Sokrates'in soziinii ettigi bilgisi:_,lik ne <;;e~it bir bilgisizliktir?" Herhalde So~rates g~re~ ri:atema"t1ge, ~erek tabiat bilimh;rine, gerek tarihe a1t ba~1 b1lg1len oldugunu m kar etmiyor; bir koleye geometriye ait bir teoremi1{ nas1l_ <;;ozi.ilebilecegini ogretmesi, sonra bir<;;ok sava~larda ba~anh bir asker olarak ortaya <;;tkmas1 onun hem teorik, hem pratik bir<;;o~ bilgileri oldugunu gosteriyor. 0 halde, yoksun oldugunu itiraf ettigi bilgi ne <;;e~it bir bilgi? Platon'un deyimiyle bu "idelerin bilgisi" veya kavramlann bilgisi; bugiinkii dille soylersek, Sokrates kul- land1g1m1z bir<;;ok sozciiklerin tam anlamm1, biricik dogru anlamm1, gerr;ek anlamm1 bilmedigini soyluyor. Bu. durum kar~1smda bizim ididam1z su: Giinfok dilde sozci.iklerin tam anlam1, biricik dogru anlam1: gerr;ek anlam1 diye bir ~ey yok. O~un i<;;in, bu yaz1m<:1. "'Semantik tuz.aklar.veya Platon'un.kurun.tusu. '. ' ba~hgm1 verdim. 'Platon'un kuruntl;lsu' d1yorum, <;;tinkii.platon Sokrates gibi kavramlann bilgisinden yoksun oldugunu itirafla Yf:. ti.nmiyor, iistelik bu bilgiy~ sahip olclugiunqza, hi<;; clegilse, ye-. teri kadar <;;ab<t gosterirsek, sahip olabilecegim~ze inamy01~: Plat.on'~ gore, boy le bir.bilgi teorik - pratik butiin - ot~ki : bilgilerimizin on - dayanag1c11r., <;;iinki.i. riesneler<len dogru bir ~ekilde sozepebilmemiz,i<;;in, nesnderi dile,getiren sozdi.klerin manas1 uzeri11de anlam1~ ol:i;nam1z gerekir:; teknik deyimiyle, semantik. dogijulu~ olg.usal dogrul-q.gun ~art1d1r. Ornegin ben "pva standa,rt ~artlar a1t1nda 100 de kaynar '~ dersem, b.u yanh~ bir olgusal (emprik) iddia olur;. ancak buracla 'Clva' sozg,i..i.giini..i. herkesin 'su' sozci..i. giiyle sembolize ttigi nesneyi go.stermek i~in kullanm1~sam;,iddiamm yanh~hg1 olgusal degil, semantik _(yani.anlamsal) bir yanh ~hkttr; semantik yanh~hklar.her;hangi bir sozciigun orta~- -1$,ull<).mmlanna : uymamakt;m, dogd ugi1. i.<iin yanh~ - anjarna,ya,.veya a!1 la~mazhga yol a<;;arlar. 0 halde, nesnelf;r,hakkt.nda oigusal.an ~<tmda dqgru iddialarda bulunabilmemiz.i<;;in ilkonce ~esn,elerd,en sozederken. ki1lland1g1m1z sozcii~lerin.anlarn,1 uzerinde anl;:t~ffiui.oh:nam1z gerekir: Beni!Il "<;;anta" dedigim.bir ~eye b.ir ba~kas1 ','.torb( derse aram1zda bildiri~me ml'nnkun. olamaz.. Hepimizin ne gib1 nesnelere "<;;anta'.'., ne gibi nesnekr.e "~orba" de;memiz.gerek ti~i konusunda.anla~1p uzla~mam1z ~artt1r. Bu - ~art gen;.ekle~medtk<;;e.hem bildiri~me (.communication) mumkj.in olmaz, hem de uyumlu bir. toplum diizepi kurulftmaz, <;ilnku a'nm ''.iyi'.' dedi.gi ne b "koti.i.", c'nin "erdemli" dedigine d "erdemsiz" diyecek, boy lece toplumda.diizen kurmak da mi.i.mki.in olm1.yacak..platon'un

3 da ana- kaygm bu zaten': i.iyelerinin "iyiligi", "adaleti", "cesareti", "dindarhg1", "giizelligi." farkh ~ekilde anlad1g1 bir.toplum kaosa, dolay1siyle i;;oki.inti.iye mahkclmdur; onun ii;;in her sozci.igiin "dogru anlam.1"m, "geri;;ek anlam1' '.m bilmek.yalmz bilgilerin insandan insina aktanlmas1, dolay-1siyle birikmesi bak1mmdan degil, toplum hayatll1lff mi.imki.in olabilmesi ii;;in de. on - ~arttir. Platon~ a gore, bir sozci.igfrn ger~ ek veya dogru anlarm o. sozciigi.i.n sembalize ettigi i d e.. a veya kavramdir; dolay1siyle. idea'lann bilgisine yiikselmemi z gerekiyor; buri.un ii;;in. de ha~vui:ucag1m1z ara*tlrma metodu dialektik, ba~ka bir ad1yla. felsde'dir; Aristotdes'te mant1k, gi.i.n.i.imi.izde gen!~ anlamda semantik adm1 alan. bu t1gra~1 bi.i.ti.i.h oteki bilgi ugra~1larrmn temeli ve on -,.dayanag_1 olarak kai::~1m1za i;;1kiyor... Bu ai;;1klamadan sonra.neden "Platon'un htruritusu" ba~hgm1 kullanmakta ayak direttigiin sorulabilir; Plafon'~n clil hakkindaki" bu gori.i~.ii dogru degil mi? Bu. yamnm son boli.imi.ind~ d~ belirtmege i;;ah~a~ag1m. _gibi, Plat9n'un dil - anlay1~1 belli bir,clil - i"deali veya ideal bir dil - kurma i;;abas1 olarak yorumland"1kta ger<;;ekten de sayg1ya cleger bir anlay1~; ancak ne kullamlan {1ilin yap1sm1 yans1t1yor, ne de insanlar arasmda bildiri~me,nin; clolay1siyle anla~1nanm saglanmas1 ii;;in Platon' cu a:ibmda. bir ideal dile (bugi.inki.i. teknik deyimiyle. formalize Dir di~ Ie) ihtiyai;; var; kaldi ki, kullanilan' s<;>zc'i.iklerclei;i aym dil toplun'l,unun aym ~eyleri _anlafi1as1 ~~in ne soyut nesneler olan idea'lac ri.n varhg1 gel:ekli,, nc:; de zihni,mizde varold"ugu' sa~mlan kavramlarm;, ~il a,nla~may1 saglamak ii;;in i;;ok daha pratik, <;;ok daha ir_ice b~~l. ~1ira_Ilar ve.ar~<;;lar geli~tirmi~. Bu kural. ve ara~lan iyi hlllanm.a's1ni bilen. herkes her durumda ne aemek istedigini kaqis1ri:dakine anlatabilir; ariia.g ene de,a ile b gibi iki ki~i ar~s1rida bfr anla~ma ol'abilmesi i<;;in; a'nin aklmdan ge~en seylede b'nfo aklmd~ri ge<;;e~ ~eylerin t1pit,1p1n~ ~y1~1 olmas1 ge1 ekmez; ' dil yarchqnyhi. biz daha <;;.Ok bai1 _di.i~,ii~celerirriizi "ima;, ederiz; onla~1 olclugu' gibi yans1tmarp1ia hi<;; bir ~ekilde imkan yoktur... ;.. '... ' (. :. \ - ' "Dilip semaritik ti.lzaklad'ndan so.z - etmek amac1m g.i.ittii.gi.im bu yaz1y.a.'platon!un kuruntusu' ile. ba~lay1~1m1n asll gerek <;:esi, <;;ogumuzun, Platon'un idea'lar e)gretisini kahl'll etmiyenlerin ~eya yadirga)'.anlarm bile, Plat"ori'cu bir dil-anlayzjz.ni. beni.m. semz~ olmam1z, farkmda. olmadan ayn1. kuruntuya kentlimizi kaptirmam1zdtr. Bu Platon'cu kunin.tll1 sozciiklerin.: anlam1 iize- 29 /

4 30 rinde yaptig1m1z biitiin ~art1~malarda kendi~i a~1ga vun~r; her sozciigiin dogru veya kesm bir anlam1 oldugu manc1 (biraz da Platon' cu - Aristoteles' ci bir egitim sonucu olarak) oylesine dii- ~iincemizde yer etmi~tir, nerdeyse o.ylesine bilirn~ - altim1za i~lemi~tir ki, ikidebir "insamn ozii", "gen;;ek sanat'', "ger\ek demokrasi" gibi la.har etmekten \ekinmeyiz. Dolay1siyle herhangi bir sozciigii bizim anlad1g1m1z anlamda kullanm1yanlan 0 sozciigiin anlamm1 bilmemekle degil, o sozciigiin gosterdigi nesneyi bilmemekle SU\land1nnz. Bu bakimdan, ornegin "miizik" denince klasik miizi~i anlayan birinin goziinde sozgeli~i Schonberg'i veya Webern'i begenen biri diipediiz "miizikten anlam1yan", ger\ek miizikle sahte miizigi, sanat eseri ile sanat - d1~1 olam birbirine kan~tiran bir kimsedir. Genel olarak, kendi begenilerimizi payla~m1yanlan "zevksizlik"le, kendi ahlik - kurallanm1za uymayanlan "ahlaks1zhk"la, kendi siyasi gorii~lerimize kat1lm1- yanlan "bozgunculuk"la, hatta. "vatan - hainligi" ile su\laman11z Pliton' cu bir dil - anlay1~1m ne.denli benimsemi~ oldugumuzu gosterir. Buna da ~a~mamah, \iinkii Platon'un dii~tiigii kuruntuyu kokle~tirmek hususunda oldum olas1, biitiin filozoflar, din - a damlan, politikacilar, ahlak - ogiit\iileri, hatta sanat\1lar elbirligi etmi~ gibidir; her din ve ahlak - sistemi biricik "ger\ek" sistem, her sosyal ogreti biricik "dogru" ogreti, her sanat aki.m1 biricik "halis" ak1m olmak iddiasmd,ad1r. Filozoflar da, yakm zamana kadar, "dogru"nun, "iyi"nin, "giizel"in oziinii (mahiyetini, tabiaum, ashm) ara~urmay1 ba~ - gorevleri saym1~lardir; onlara gore, bir tane "ger\ek dogruluk", bir tane "ger\ek iyilik", 1 bir tane "ger~e.k giizellik" vardir. Onun i~in, Platon \e~itli iyi ki~ilerin ve adil davranz~larzn neler oldugunu degil, iyinin kendisinin, adaletin kendisinin ne oldug1.mu ara~tinyordu; onun i\in Sokrates, kendisine "cesaret"in ne oldugu sorulan bir kimsenin, "cesaretin ne olcfogunu ogrenmek istiyorsan, Laches' e bak, zira o cesur bir insand.ir" yolunda verecegi bir cevab1 doyurucu bulmuyordu, ~iinkii Laches'i, Kallikles'i veya Sokrates'i cesur diye vas1fland1- rabilmemiz.i\in "cesaretin kendisi"nin ne oldugunu bilmemiz gerekirdi. 'tyilik', 'adalet', 'cesaret' gibi d.eyimlerin belirli ve kesin bir anlamlan olmas1 gerektigi, dolay1siyle kullamlan yontem ne olursa olsun; felsefecinin ' ba~ - gorevinin bu biricik dogru anlam1 meydana pkarmak oldugu inanc1 insan dii~iincesinin sapland1g1 en inat~1 inan~lardan biri olsa gerektir ~ Platon'un d1yalektigi de, Aristoteles'in analitik tammlama metodu (definitio- /

5 nem per genus proximum et differentia specifica) da, gi.ini.imi.iz Fenomenologlanmn 'oz-gori.isi.i' (Wesensschau) dedikleri yontem de hep bu "ger~ek anlam1", ortaya ~1karma ~abas1yla di.i~i.ini.ilmi.i~ yollardir. Bi.iti.in bu ugra~malann "semantik bir aldanma" (semantical illusion) i.iriini.i oldugunu gostermeye ~ah~acag1m. Soziini.i ettigim "semantik aldanma" nm ~e~itli bi~imleri olmakla birlikte, bi.itiin bu ajdanma ~e~itlerinin bir tek kaynag1 cldugunu samyorum: Dilin yapm ve sozciiklerin i~leyi~i hakkmcla son derece basit ve yanh~ bir modelden kalkiyoruz da ondan;,buna (Wittgenstein'i izleyerek) "dilin mozaik modeli" diyebilir~z. Bir yanda ger~ek var, obiir yanda dil; bir yanda ger~ek diinyas1m meydana getiren nesneler, durumlar, olaylar var, obi.ir yanda onlan dile getirmek i~in kulland1g1m1z sozciikler veya sozciik - dizileri, yani ci.imleler; oyle ki nesnelerle sozciikler arasmda daima pin; - bir bir baglantl var. brnegin: 'yagmur yag1yor' ci.imlesi 'yagmur' ile 'yagmak' deyimlerinin meydana getirdigi ki.i~i.ik bir mozaik; bu kii~i.ik mozaik yagmurun yagmas1 denilen bir olay1, yani ger~egin ki.i~iik bir par~asm1 yansit1yor. Daha uzuri bir soz dizisi ge'r~egin daha geni~ bir bolgesini yansitan bir mozaik gibidir. Onun i~in, 'dilin mozaik modeli' yerine 'dilin yansuma (veya resmetme) teorisi'nden de soz edilebilir burada. Bizce onemli olan, bu' modele veya anlay1~a gore, bir mozaik oyununda oldugu gibi, dilde de her sozciigiin aym ~ekilde i~gordi.igi.ine, dolay1siyle aym '~ekilde anlamh olduguna inamlmasi. (Platon'un idealari da her sozciigiin kaq.1hg1 olan nesnelerin prototipinden, anaorneginden ba~ka bir ~ey olmasa.. gerek.) u halde herh<;ulgi bir sozci.igi.in anlamlz olmas1, onun ger~ek diinyasmdaki belli bir ~eyi gostermesi, temsil etmesi veya belli bir ~eyin yerini tutmas1 demek oluyor. Buna gore, 'yagmur' sozci.igi.ine ger~ekten bu sembolle dile getirdigimiz nesne, 'yagmur yag1yor' soz - dizisine de bu nesnenin belli bir davram~1 tekabi.il eder. Aym ~eyi 'Ahmet akilhdir' veya 'cesaret bir erdemdir" i~ir1 de soyliyebiliriz. Nas1l 'Ahmet' ad1 bir insanm semboli.i ise; 'cesaret' de belli bir soyut nesrie'nin ad1dir; birincisinde "akilh - olma" niteliginin, ikincisinde "erdem - olma" niteliginin bulundugunu soyli.iyoruz.. Bu mozaik modelinin ne ~e~it ontolojik yamlma veya aldan. malara yola~abilecegini "dilin ontolojik tuzaklan" adh yaz1mda gostermeye <;ah~acag1m; ~imdilik bizi "semantik tuzaklar" ilgilen-, 31 /

6 32, dirdigi. ic;;in ~ bit 'semantik aldanina' mn. uruni..l.: sayd1g1m bu dil anlay 1 ~ma dilin ne gibi bir ozelliginin sebep oldugunu gostermem gerekiyor bana oyle geliyor k~, s.0z\ini..'t ettigim '.'sema.ntik aldanma" nm kaynag1111 belli bir soru sorma tekniginde, daha dogrusu, "ah~~a~h gmda" aramak gerekir. Bilip.digi g_ibi~ anlamm1 bilme~ig1~1,~ bir sozcukle kaq1l ~~ t1g1m'iz z~man c;;ok.luk " 'X' 111 anla~1 ne.~1,r~ sorilsunu soranz. Bu soru gratner"bic;;imi bak1tni:r:idan "Ah~ec1'm babas1 kimdir?" sb'rusuna. benzer.. Daha soru~ bic;;imi b,ize, ' 'Ahmed'in babas1' dey1rninin belli bir insam g6st~jrriesi gibi, "''X' m anlarn1" deyminin de belli Ve bir tek kaq1hg1 olclu~gu inancl.rt1 telkin - 't~ cliyor. Ustelik bu soru$ bic;;iini her sozcugi..l.n ayri1 ~ekilde an:tamh "olclt1gu ve bu a~lamm ne oldugumin aynt"yoh_te1nle hfeydana" c;;1kaiilabilecegi izlertiinini' de kolayhkla. uyandirabilir: Burta gore_, sozuni..'t ettigimiz "semantik.aldanma' 1 y1 Siras1yla bi~biri':l~ bagh olan ~u lie;; a:ldanmaya ayirabiliriz: 1) Her sozci..'tgiln bir neshenin ad1 oldug.ti kl~runtusu; 2) Her soicilgurr. te~ ve belifli b~r anlam1 oldugu ku.runtusli; 3) Bu anlam:m bir tek yontemle meydana c;;1kanl~bilecegi kuruntusu. Oysa, biraz ikrde g<;ist~rceegim g'ibi,' ne tek bir anlamh-olma c;;e~idi ' varcll.r, ne herhangi pir s9zc~'lgi..'tn tek.ve belirli bir aiila:im, ne de bu anlam1 ~eydana c;;,tkaracak tek bir yontem. '... ~..... :.., i 0 tlkip. her~ sozcilgl.'tn aypi ~ekilde : anlaml1 oldugu'. inanc1- nm, necl~n yanh~ oldµgunu gostermeye ~al~~acag1m. oyle bir deneme sqnunc1a. s.iz~n.- 9.e se.zgisel bir ~.ekilde bu yanh~hgm farkina v,aracag!mz1 s<gnyorum. Bumu'I ic;;in, " 'X' m_ anlanu nedir?." soru k~hbmd!l- 1 'X' : d<!gi~keni.;yerii)e ~Iras1y1a 'Paris:, 'in~an:', "kirm.rn:, ':h1zli',, 'gi:i.zel'., 'q~n :, 'degi1'. peyimlerini koyahm.. 0 za,man-:. 'Paris" sozci..'tgiiniln anlam1 neclir? " insan" " " "? "i /... ; 'K1n):nz1! '"? 'H1zh'. ",,,.? -, 'Guiel" " " '?', 'Beri' '.' :-. " -,.,? 'Degil' "' "" "?... ~ '. ' I ' ' turunden: sorul;lf elde ederiz.. Soi:µ.. bi~imi ayni. olmqkla birlikte, iyi.dikkat e~lilecek o\ur.st:)., 'Qu _ sorul~rda ge\en.sozcjik.ler:den J).~<f

7 birinin anlam1m ayni yontemle bulup dile getirmemizin miim,ki.in olmad1g1 sezilir. Daha ilk baki~ta 'Paris' le 'insan' m ayni ~ekilde anlamh olam1yacaklan, birinin yalmz bir tek nesnenin, belli bir sehrin ad1 olmasma kaq1hk otekinin bir c;;ok nesnelere birden uygulanan bir isim olmasmdan anla~1hyor. Sonra, gerc;;i 'k~rm1z1' da, 'luzh' da, hatta 'giizel' de nesnelerin belli bazi niteliklerini dile getiriyorlar, ama kirm1z1hk tek bir nesnenin belli bir niteligi oldugu halde, bir nesnenin tek ba~ma hizh oldugundan soz-edilemiyecegi besbelli; bu sozciikler, ikisi de gramer adlan bakimmdan yi.iklem-terimleri, ama birincisi mutlak, otekisi baglanusal bir niteligi gosteriyor; dolav1siyle 'X kirmiz1dir' m tammlama yontemiyle, 'X h1zhdir' m tammlama yontemi bi.isbiitiin farkh olacak. 'Kirm1z1' ile 'gi.izel' arasmdaki aynm1 ilk baki~ta farketmek biraz daha giic;;; onun ic;;in "giizelligin" de, upki "kirm1zihk" gibi nesnelerin kendilerinde bulunan nitelikler oldugu yanh~-inanc1 insanhgm en koklii ve inatc;;1 inanc;;lanndan biri olarak kaq1m1za c;;1kiyor. Oysa, biraz dikkat edilirse, 'kirm1- z1' nm tasvir-edici, yani nesnelerde herkesin alg1layabilecegi duyusal bir niteligi dile getiren bir terim oldugu, buna kaq1hk 'giizel' in degerlendirme'de kullamlan bir terim oldugu anla~1hr. 'Ben' sozci.igi.ini.in bunlardan hie;; birine benzemedigi onun her kullanan'a gore anlam degi~tirmesinden belli; 'degil' in durumu ise biisbiitiin ba~ka; bize " 'degil' sozciigiiniin anlam1 nedir?" diye soracak olsalar, durup kahr, daha dogrusu, ne diyecegimizi ~a ~1nnz; belki her sozci.i.kten daha s1k kulland1g1m1z bu sozciik birden yabancila~1verir. Oysa onu kullanabildigimize gore, anlam1- m bildigimiz ~iiphe gotiirmez. Bu ~a~irmanm sebebi de, 'degil'- in Platon'umsu bir idea'sma veya kavramma sahip olmay1~1mizdir; demek ki, dilimizde herhangi bir kavranu olmayan anlamh sozciikler de varm1~. ~imdi, biraz dikkat edilince, sezgisel bir ~ekilde kavrayabildigimiz bu aynmlan mant1kc;;ilar daha belirli ve sistematik bir ~ekilde dile getirmeye, dolay1siyle sozciikleri mantzksal tiirlerine gore obeklendirmeye c;;ah~m1~lard1r. Bir sozciigiin mant1ksal tiiriiniin ne oldugunu ic;;inde gec;;tigi herhangi bir ciimledeki manuks.al gor"evinden, ma.n~1ksal garevi~in ne oldugunu ise ayni ciimlenm dogrulanmas1 ic;;m ba~vurdugumuz yontemden anhyabiliriz. Sozciikleri mant1ksal garevleri bakimm.dan kabaca ~oyle 51 _ mfland1nyoruz: 33

8 34,- Terimler Te k -bas ma anlamh (kategdrematik). == Bir ciimlede ozne veya yiiklem konumunda ge\ebilen terimler - I Birlikte anlamh ( sinkategorematik) mant1ksal-degi~mezler Deskriptif Degerlend irici Eklemler ('ve', 'veya', 'degil') N iceleyiciler ('biitiin', 'bazi', 'hi\bir') (noktalama i~aretleri) Bugiin bir\ok mant1k\1larda bir ciimlede yiiklem konumunda ge\en terimleri de "sinkategorematik" (yani birlikte anlamh) terimler olarak yorumlama egilimi vard1r. 0 zaman, ornegin 'ye~il' sozciigiiniin tek ba~ma clegil de, ancak 'X ye~ildir' gibi bir ciimlede belli bir anlam kazand1gm1 kabul etmemiz gerekir. Bu yorumlamamn, 'ye~il' sozciigiiniin manasm1 anlayabilmemizi bizde bir ye~illik kavram1 buhmmas1yla a\1khyan Platon'cu gelenege ve bu gelenegi geni~ 01\iide benimsemi~ olan s1- radan adama ne kadar aykin gelecegi meydandad1r. Y eni mant1k\1lara gore, 'ye~il' sozciigiiniin anlam1m bilmek, onu kullanmasm1, yani dogru uygularnas1m hilmektir; X gibi bir nesne, ornegin taze bir yaprak kaq1smc1a 'yaprak. ye~ildir' cliyebilmektir. Aynca Platon'umsu ideler'e ihtiya\ yok bunu diyebil,mek i~in. imdilik bu a~1n tezi tart1~mak niyetinde degiliz; ancak tutar~1 bir ~ekilde Platon' cu bir dil-anlay1~mdan ne kadar uzakla~1lab1- lecegini gostermesi bak1mmdan son derece ilgin\ bir tez bu. 6biir yandan, 'biitiin', 'bazi',.'clegil', 'veya' ti:iriinclen manuksal degi~rnez1erin, 'insan' veya 's1cak' gibi tek-ba~ma anlamh sozciiklerden biisbiitiin farkh bir dilsel gorev yiiklendikleri de ~iiphe gotiirmez samyorum. Tek ba~ma anlarnh sozciikler en kti~iik anlamh soz-dizisi say1lan ciirnlelerin temel yap1 ta~landir; bunlar yard1rn1yla nesnelerden soz-ederiz. 'Ahmet \ah~kandir' ciimlesiyle 'Ahmet' adm1 verdigimi1 bir nesnede "\ah~kanhk" dedigimiz bir niteligin bulundugunu dile getirmi~ oluruz; boyle bir dim

9 lenin dogrulugu ancak bazi emprik i~lemlerle tespit edilebilir. Burada 'Ahmet' ve '\:ah~kan' deyimlerinin tek ba~ma anlamh olmasi., diinyada bu deyimlerin kaq1hg1 olafl nesnelerin bul-.. mrnas1 ve istenincc bu nesnelerden ornekler gosterilebilmesi demektir. Oysa, 'biitiin insanlar oliimhiclii.r' ci..imlesinde ge\:en 'biitiin' sozciigiine kaq1hk di.i.nyada 'Ahmet' veya '\:ah~kanhk' sozciiklerinin gosterdigi tiirden bir nesne gostermek miimkli.n degildir. 'Ve', 'veya', 'degil'in de bu anlamda elle tutulur, gozle goriiniir bir kaq1hg 1m, bir ornegini gosteremeyiz; dolay1siyle bunlann Platon'umsu bir idea'lan yoktur. Bu sozciiklerin dildeki gorevi "adlandirma" veya "gosterme" degil de ondan; ama gene de belli bir garevleri var, hi\: 9i.iphesiz. Bunlar diinyadan, nesnelerden soz-eden soz-biiti.inleri, yani ciimleler iizerinde, bazi lojik i~lemler yapmam1za imkan veriyorlar. Ornegin 'degil', herhangi bir iddiay1 hayirlamaya, 've' iki ciimleyi birden evetlerneye. yanyor, v.b.g. Dolay1siyle bu sozci..iklerin anlamlanm onlann dildeki kullamh9lanm yoneten kurallar yarclm11yla tespit edebiliriz. Bu kurallann tespiti i~i mant1g111 ara9tirma alamm te9kil eder. Ancak, ornegin 'kinrnz1' ile 'degil' arasmda mant1ksal tiirleri bakimmdan bir aynm oldugunu kolayhkla kabul etsek bile, 'kirm1zi' ile 'giizel' arasmda da boyle bir aynm olclugunu kabul etmek o kadar kolay clegil. Nitekim, bugiin bile insanfarm biiyiik \:ogunlugu bu konucla Platon' cudur, yani \:Ogunlugun kam.smca 'kirm1z1' deyimi nas1l baz1 nesnelerin duyusal bir niteligini gosterirse, ayni 9ekilde 'giizel' de boyle bir niteligi dile getirir; clolay1siyle 'giizel' sozciigiiniin manasm1 anlamak demek "giizellik" idea'sma veya kavrarnma sahip olmak demektir.'" 'Giizel' in de 'kirm1z1' gibi tasvir edici (deskriptif) bir terim olclugu gori.i~i.i degerler-felsefesinde bir hayli savunucusu olan bir g0rii9ti.ir. Bunlardan bir kismma gore, 'iyi', 'gii.zel' gibi "degerlendirici" sozciikler 'kirm1z1', 'sert' gibi tasvir-edici sozci.iklerden ozce farkh olmay1p bu ikinci tiirden sozci.iklerin "kisaltmalan" dir; bir ba9ka kisrnma gore ise, (Moore gibi) 'iyi', 'giizel' de nesnelerin objektif baz1 niteliklerini 'dile getirirler; ancak bunlar kirm1z1, sert gibi "tabii" nitelikleri de~il, tabii-olmayan nitelikleri gosterirler; dolay1siyle onlan duyulanm1zla alg1layamay1z, * Plalon diyaloglarmda 'iyilik', 'guzellik' gibi deyimlerle 'bilgi', 'cesarel' gibi deyimler arasmcla hi9 bir aynm gozctmez; diyalektik yonteminin hepsine aym ekilde uygulanabileccginclcn en kii9i.ik bir i.iphes i yokmu gibi clavra.mr. 35

10 36 ancak "sezgi-giicii" ve "ahlak-duygusu". denen yeteneklerimizle kavranz. Burada bu gibi goru~leri ele~tirmeme veya tart1~~a~a im.kan yok; ancak, burada da mant1ksal turleri farkh olan sozcukleri ayni turden saymanm bizi sozde bir t~kim a~1klam~lara. ve i~inden ~1kilmaz gu~luklere gotiirdugil.ne i~aret etmek istenm. Herhalde, 'Bu tablo bir sava~ sahnesini canland1nyor' ile.'bu tablo ~ok guzel' yarg1lannm dogrulama yontemlerinin ayn.~?lmad1g1 ~iiphe goturmez; kald1 ki, herhangi bir nesnenin butun duyusal nitelikleri uzerinde herkesin anla~abilmesine kar.~il~~ ayni nesne hakkmdaki degerlendirmelerin farkh olabilmes1, ustelik degi~ik deger-yarg1lan,n1 uzla~tlrmak i~in herhangi bir ~rtak yontemin bulunamamas1, gorunu~lerin z1ttma, 'kirm1z1' ile 'iyi' veya 'giizer deyimleri arasmda dildeki gorevleri bakimmdan bazi onemli aynmlar oldugunu gosterir, samyorum. Aradaki aynmm gorlllememesi 'Bu armut ~ok sulu' ile 'Bu armut ~ok lezzetli' cumlelerinin bi~imce ayni olmas1 ve 'sulu' ile 'lezzetli' deyimlerinin yuklem konumunda ge~mesine bakarak, 'lezzetli' nin de 'sulu' gibi armudun kendinde bulunan objektif duyusal bir niteligi dile getirdigi samsma kap1hvermekten ileri gelebilir. Oysa, biraz dikkat edilirse, 'sulu' nun salt cluyusal bir niteligi, 'lezzetli' nin ise bizim belli bir duyusal nitelik ka1~1smdaki diiygusal tepkimizi dile getirdigi g0rillur. Onun i~in bunlardan birincisine "tasvir-edici"' ikincisine "clegerlendirici" sozdl.k diyoruz; herhalde herhangi bir ~eyi tasvir etme ile onu degerlendirme arasmda bir aynm olsa gerekir. Bu aynm1 kabul ettikten sonra da neden "tasvir-eclici" s0zdl.klerle "degerlendirici" sozcuklerin ayni yontemlerle tammlanam1yacag1 kolayhkla anla ihr. Degerlendirici deyimler claha ~ok dilin pragmatigine, tasvir-edici sozciikler ise semantigine aittirler " 'X' 111 anlam1 neclir?" sorusunun bizi ikinci bir semantik aldanmaya suruklecligini soylemi~tim; bu alclanma her sozcugun tek ve belirli bir anlam1 olclugu veya olmas1 gerektigi inancmda dile gelir. Oysa tabii dillercle ge~en sozcuklerin buyuk bir kism1 hem ~ok-anlamhdir, hem belirsiz. brnegin.'sil.rgil.n' sozcugu 'surgiine gonclerilen ki~i' ve 'siirgun yeri' nden baska, 'bitkilerde yeni siiren clal', bir de halk dilinde 'amel' (cliya~e) anlamma gelir. 'S1cak' ve 'hizh' sozdl.kleri ise anlam-smirlan belirsiz sozcuklerdir. Bir iki brnekle anlam1111 belirtmeye ~ah tig1m1z ~ok-anlamhhk' ve 'belirsizlik' deyimlerinin anlamm1 biraz daha a~1klamam1z gerekiyor.

11 .. a. "9 ok-anlamlzligin" eyoy le ieylemsel ( operationel) bir tamni,1111 yapabiliriz: "Bir sozciigiin c;ok-anlamh olmas1, bu sozciigiin ic;;inde gec;;tigi baz1 onermelerin hem dogru hem yanhey say1labilmesi clemektir." Bu bakimdan, ornegin 'kanup' sozci.igi.i c;ok-anlamhdir, c;;unkii 'Hie; kimse kanunlara kaq1 koyamaz' onermesi hem dogruclur, hem yanhey; 'kanun' sozciigii 'tabiat kanunu' anlammda kullamlm1eysa clogru, hukuk dilindeki 'kanun' anlammda kullamlm1eysa yanh~t1r. Dili kullanan hemen herkes c;ok-anlam11hgm farkmdachr; bazi sozci.iklerin, ayni piyeste c;e~itli rollere c;1kan aktbrler gibi, dilde tutumluluk saghyan bir faktor oldugunu bilmiyen yok gibidir ve herhangi bir ciimlede bir sbzciigiin hangi anlamroliinii iizerine alchg1111 baglamdan pkarmak pek guc; degildir. 0 kadar ki, goriinii~c;e c;eli~ik bir ifade olan 'Bazi insanlar insan clegildir' ci.imlesi1i.de 'insan' sozcugiini.i.n ayni anlamda kullamlrnad1g1111, birinci gec;i~incle bildigimiz insam gosterdigini, ikincisinde ise bazi ahlaki nitelikleri dile getirdigini sezmekte gi.i.<.; li.i.k c;;ekmeyiz. Bu baknndan c;;ok-anlamhhk, pek nadir haller ch ~mda, insana semantik bir tuzak kurmaz. <;;:t.i.nkii, dedigim gibi, c;ok-anlamhhg1 sezmek, dolay1siyle gidermek kolaydir; bunda bize en c;;ok ~eli~meme-ilkesi yard1m eder: Bir ci.i.mle hem dogru, hem yanh~ olam1yacagma gore, c;;eli~ik gibi gori.i.nen bir ci.i.mlede bazi sozciiklerin c;;ok-anlamh oldugundan ~iiph,e etmemiz gerekecegini biliriz. b. "Belirsizlige" gelince: Bu sozciigi.i.n i~lemsel tamm1 ~~yledir: "Bir sozciigiin belirsiz (vague) olmas1, bu sozci.i.giin ic;;inde gec;;tigi baz1 onermelerin ne dogru, ne de yanh~ olmas1 demektir." ilkc;;agdan bu yana belirsiz diye bilinen sozci.i.kler arasmda 'dazlak' deyimi gosterilir. Birbir sac;;lanmi yolmaya ba~lasam, nereden sonra bana 'dazlak.' denilmesi yerinde olur? iiphesiz giir sac;;h bir insana dazlak demek dogru degildir; buna kaq1hk, ba ~mda tek tel kalmam1~ bir kimseye 'dazlak' denmemesi giili.irn;;: tiir; ama 'Hiiseyin Batuhan dazlaktir' iddias1 kaq1smda duraks1- yorsak, yani bu onermeye ne dogru, ne yanh~ degerini uygulayam1yorsak,_ burada 'dazlak' sozci.igi.ini.i.n anlam1 belirsiz demektir; bir sozciigi.in belirsiz olmas1 onu nelere uygulay1p nelere uygulamamam1z gerektigi konusunda elimizde belirli ayrac;;larm olmamas1 demektir. Bu ayrac;;lar olmaymca da bu ti.irli.i. sozciiklerin 37

12 38 i\inde ge\tigi ciimlelerin "dogruluk degeri" ni Lespit edemeyiz; oysa "ur;iincii, halin olmazlzgz" ~lkesi uyannca bir oner?1e. Y~,_, ~lo~ru olmahdir, ya yanh~; clolay1s1yle ne yap1p yap1p belirs1zhg1 g1- dermemiz gerekir. <;;ogu hallercle gene baglam yard1m1m1za kopr: Hayvanat bah\esincle l?:il~ ii. cii,k bir fil gordi..im' ciimlesindeki 'kii\iici.ik' sozciigiini.in gosterdigi nesnen in 'Dun akpm k~caman bir pire yakalachm' ciimlesindeki 'kocaman' sozci.igiini.in gostercligi nesneclen kat kat biiyiik oldugunu soylemek bizi \eli~meye di.i.~i.irmi..iyorsa, bunun sebebi, bu iki sozci.igi.in her birinin kullamh~ baglamlannda clegi~ik biiyi.ikli.ik ol'\i.ilerini dile getirmelerindendir. Genel olarak, 's1cak-soguk', 'bi..i.yi.ik-ki.i\iik', 'gi.i.zel-\irkin', 'h1zh-yava~ gibi baz1 nitelikler arasmdaki derecelenmelerin iki ucunu clile getiren kavram \iftlerinin eskiden beri ~i.ipheciler tarafmdan silih olarak kullamlm1~ olmas1, bu sozci.iklerin kullamlma alanlan arasmda kesin s1111rlann \izilmemi~ olmasmdanchr. Bu yapilmachk\a, A' nm 's1cak' dedigine B'nin 'soguk', A'nm 'akilh' dedigine B'nin 'aptal' demesi mi..imki..i.ncli.ir, dolay1siyle ya bilgimizin relatif oldugunu,' ya da baz1 onermelerin dogruluk degerinin tespit eclileiniyecegini kabul etmemiz gerekir. Bu durumda bu gibi sozci..iklerin dile saglad1klan esnekligi feda etmek, nesnelerin herhangi bir niteliginin derecelerini ancak pek kaba bir ~eki ld e belirten 's1cak', 'soguk' gibi kalitatif deyimler yerine 's1cakhk' gibi kantitatif bir deyim koymak zorunda ka1abiliriz; "s1cakhk" dedigimiz bu niteligin 01\iimi.i ic;in de "termometre" dedigimiz bir c;e9it objektif yargzlama ayracz bulcluk mu, A'nm 's1cak' dedigine B' nin 'soguk' demesi onlencligi gibi, 'X' m s1cakhg1 22 C dir' ti.iri.inden dogruluk clegeri belirlenebilir onermeler elde ederiz. Nitekim, bilim dili gi..inli.ik dildeki birc;ok sozci.iklerin belirsizligini boyle kantitatif 61\i.i birimleri kabul etmekle gidermektedir. Bu clilde 'X uzundur' gibi ifadelerin yerini 'X' in uzunlugu n metredir', 'Ahmet akill1dii'111 yerini 'Ahmed'in i.q.si.i. 98 dir' ti..iri.inclen ifacleler ahr. Bu ~ekilde bilim klasik ~i.iphec ili gin en gi.ic; li.i kalelerinden birini ele ge\irmi~tir. Gi.inli.ik dilin belirsizligini bu yoldan giclcrrnek suretiyle belirsizlikten dogacak pratik ve teorik sakmcalan hi\ degilse belli alanlarda onlemek mi.imki.in olrnakla birlikte, felsefeciler de

13 dahil, insanlann bi.iyiik cs:ogunlugu belirsizlik olgusunun ya biisbiitiin farkmda degillerdir, ya da kendilerinin sozciikleri dogru ve yerinde kullanmasm1 bildiklerine, ba~kalanmn ise bu giics:ten yoksun olduklanna inamrlar. Bu sonuncu tutum bazan bilincs:-alt1 bir Platon'culugun i.irii.nii olan say1s1z sozel-tart1~malann kaynag1dir. Ben de bir tarihte boyle bir semantik aldanmanm kurbam olmu~tum; bir arkada~1mm alcl1g1 kuma~m ben "gri" oldugunu icldia ediyordum, o ise "mavi" olduguncla ayak diretiyordu; tart1~ma sonunda arkada~1ip. beni bir cs:e~it renk sozciiklerinin anlamm1 bilmemekle su~lanchrd1; ben de bu tart1~macla 'gri' veya 'mavi' sozci.i.giiniin belirli ve kesin bir anlam1 olclugu, dolay1siyle 'X mavidir' ve 'X gridir' iddiasmdan birinin clogru olmas1 gerektigi clogmasmdan kalkiyorduk. 'Mavi' sozciigi.i.ne kaq1hk bizde bir mavi ideas1 veya kavram1 olmahyd1; 'rnavi' ile 'gri' degi~ik renkleri gosterdiklerine gore, birimizin hakh, otekini.n haks1z. olmas1 gerekirdi. Ne o, ne ben gri ile mavi aras1 renkler bulunabilecegini, dolay1siyle ikimizin de haks1z olabilecegimizi dii~iinememi~tik; bir fizik~iye ba~-vurup o kuma~m yans1tt1g1 1~1gm dalga boyunu. ol~ti.irmegi akil edememi~tik. Akil edemezdik te, cs:iinkiin anlam Platon' culugunun dogrulugunu ikimiz de incelemeden kabul etmi~tik. Bizi ta lise s1111flanndan bu yana "X sozciigiiniin dogru tanmu ~oyledir" gibi la.flan tekrarlam1ya ah~tirma1m~lar m1yd1? Kitaplarcla, gazetelerde, nutuklarda, orqa burda hep 'gercs:ek demokrasi', 'ger~ek ahlak' gibi deyimlerle kar~1la~m1- yor muycluk? ~u halde paralann halisi ve kalb1 oldugu gibi, sozciiklerin de "gercs:ek" ve "sahte" anlamlan olmahydi.. c. Locke'un anlatt1gma bak1hrsa, (Essay, Kt. III, s. 78) Aziz Martin dogdugu zaman, mahallenin papaz1 ~ocugu vaftiz edip etmeme konusunda bir hayli duraksam1~, ancak ba~ka yetkili ki~ilerle yapug1 uzun gorii~melerden sonra vaftiz etmege karar ver mi~. Duraksamanm sebebi ~u: kii~iik Martin bir dogu~ garibesi imi~, yani viicut yap1s1 bakimmdan insana benzerniyorrnu~. Locke'un yorurnuna gare, kilise yetkilileri ilerde bu ucubenin dii ~ilnme ve konu~ma yetenekleri olabilecegini hesaba katrnasala"rm1~, sonradan kilisenin «azizlikn katma yiikselttigi bu bi~irnsiz yavrunun insan say1lrnarnas1, dolay1siyle vaftiz edilrnek ~oyle dursun, oliime terkedilrnesi bile rniimkiinmi.i.~. Allahtan rnahallenin papaz1 insam insan yapan oz~izgileri arasmda beden yap1s1111 ikinci plana atmaya razi olrnu~. 39

14 40 'insamn ozii', 'insam insan yapan oz-<_;izgileri' gibi deyimler yalmz giiniimiiziin koyu Platon'culan olan Fenomenologlarla onlarm 'oz-goriisii' (Wesensschau) yontemini insan-bilgisine uygulam1ya <_;ah~an «Felsefi J\ntropoloji>l uzmanlanmn manah sayd1g1 deyimler degildir; dedigim gibi, bu bakimdan Platon' cu olm1yan yok gibidir. 'Sanat nedir?', 'Demokrasi nedir?', 'Felsefe nedir?' veya 'Bir felsefe sorusu nedir?' gibi sorularm gerisinde hep "demokrasi" diye, "sanat" diye, "felsefe" diye bir ~eyin oldugu inanc1 gizlidir. iiphesiz biitiin bu sozci.ikler aym zamanda bir<_;ok ~eyi adland!tan deyimlerdir, ama bu degi~ik nesneler arasmda belli baz1 ortak oz-<_;izgileri var ki herhalde, onlara aym ad1 veriyoruz. Ba~ka bir deyimle, bu nesneler bir ve aym ti.iriin i.iyelericlir. u halde, her genel terim, i.iyelerini belli oz-<_;izgileri yard1m1yla ba~ka nesnelerclen kolayhkla ayirdedebilcligimiz bir tiiriin ad1clir. insan tiiri.ini.i ot.eki hayvan tiirlerinclen, hatta en yakm hayvan ti.irii olan maymun ti.iri.inden ay1tdedebiliyorsak, bu, insancla, ama yalmz insanda olup ba~ka hi<.; bir hayvanda rastlanm1yan ball niteliklerin varolmasmdandlf. brnegin, dii~i.inebilme, alet yap1p kullanma, konu~ma, giilme, aglama, dik yiiri.ime ve tiiysiiz iki bacakh olma insam insan yapan oz-<_;izgileri arasmda say1labilir. 1nsan'm tamm1 onu oteki hayvanlardan aylft eden bu gibi oz-<_;izgilerinin, hi<.; degilse bunlardan temel oz-<_;izgileri diye ay1tdedilen bir k1smmm belirtilmesinden ba~ka bir ~ey degildir. Ornegin, "akilh olma" veya "ti.iysi.iz iki bacakh olma" nitelikleri insam hayvandan aylfdetmemiz i<_;in yeterli bir nitelikse, Aristoteles'in yapt1g1 'insan = ak1lh hayvan' veya Platon'un yapt1g1 'insan = ti.iysiiz iki bacakh hayvan' tamm1 yasaya-uygundur. Platon' culan tatmin eden bu a<_;1klamanm ne derece yalmkat oldugunu anlamak i<_;in kendimize ~u iki soruyu sormam1z yeter: I) Bir ti.iri.i. otekilerden ayirdeden oz-<_;izgilerinin say1s1 belli ;rnidir? 2) Bunlardan hangilerinin temel oz-<_;izgileri olarak se<_;ilmesi gerektigi konusunda elimizde objektif ayra<_;lar var m1? Birinci soruya "hayir" la cevap vermek zorunday1z: <;;ocuksu bir anlay1~a gore, tiirler Platon'un idea kahplanndan <_;1kim~ gibidir; dolay1siyle her birinin belli say1da ay!tdedici oz-<_;izgileri olmak gerekir; iistelik bu <_;izgiler degi~mezler. Buna gore, 'insan' deyiminin uyguland1g1 biitiin canhlarda aym <_;izgilerin bulunmas1 ~artt!t. Bu gorii~i.i pek az ki~inin payla~acagm1 samyorum, <_;iinkii Aziz Martin orneginden de anla~1labilecegi gibi, genellikle insan-

15 larda gormeye ah~1k oldugurnuz baz1 <;izgilerin bir canlida bul~11: mamas1 ona 'insan' dernekteri bizi ahkoyrnaz; nitekirn. insan b1<;1- minde olup ta akils1z (idiot), deli veya dilsiz olan canhlan, sa~t vi.icut yap1lanna bakarak insan sayanz; buna kaq1hk, maymun b1- <;iminde olup ta konu~an, gillen ve aghyan bir yaratiga rastlasayd1k, ona {la bu niteliklerinden oti.irii insan derdik. Papu'lar ne derece insandir? Tanganyika'da Leasey'nin kafatas1m buldugu ve y1l once ya~am1~ oldugu hesap edilen en eski insan bugiinkii insan anlay1~1m1za ne derece uyuyordu? Belli bir kafata i bi<;fariinden ve belki de <;ok-basit baz1 aletleri kullanmadan ba~ka ne gibi oz-<;izgileri bu atam1z1 maymun dedigimiz yakm cinslerinden ayirdediyordu? Tarih boyunca siirekli bir geli~meye ug; rayan canh tiirlerini bir yana birakm; "altm", "bakir" gibi maden tiirlerini altm ve bakir-olm1yandan kesin olarak ayirdetmemizi saghyacak belli say1da oz-<;izgileri var m1chr? Olsa bile biz bunlann hepsini bu sozciikleri ilk kullanm1ya ba~lad1g1m1z andan itibaren bilebilir :miyiz? 'Su' sozciigiinii alalim: Herhalde giinliik dilde biz bu sozciigii belli baz1 duyusal niteliklerini bild i gimiz bir s1v1 i<;in kullamnz, ama bu suyun biiti.in kirnyasal nitcliklerini bildigimizi gosterir mi? Baz1 hallerde bu sozci.igii "yanh( kullanmam1zdan anhyoruz ki, hi<; bir zaman bir sozciigii kullamrken goz-ontinde bulundurdugumuz niteliklerin saylsl belli degildir. Waismann dilin bu ozeligine 'dilin a<;1k dokusu' cliyor; ona gore, hi<; degilse, btiti.in empirik kavramlann anla:m1 geleccge a<;1ktir, yani diinyada varolan nesneleri gostercn her sozctik kullamlma stiresince durmaclan yeni ve bazan olduk<;a clegi~ik anlam i<;erikleri kazamr. Onun i<;in, bu ti.irlii sozctiklerin anlam s1111rlanm bundan sonras1 i<;in kesin <;izgilerle belirlemiye kalki~mak bo ~una bir <;abadir; bu <;abanm gerisinde degi~miyen (statik) bir diinya anlay 1 ~ ve boy le bir anlay1~111 i.iri.i.nii olan Platon' cu kavramc1hgm roli.i olclugu ~tiphe goti.irmez. ikinci soruya geliyorum: vogunlugun biraz once ele~tirdi g i miz <;ocuksu garti~e kap1lmad1g1111 soylemi~tim; buna kaq1hk ikinci soruya 'evet' diyenlerin ezici bir <;ogunlukta oldugunu samyoru.m. incelememin Giri~ boliimiincle Sokrates'in <;e~itli erclemleri degil, erdemin kendisinin ne oldugunu ara~tirchg1111 soylemi~tim. 'insamn ozi.i', 'erdemin ozti', 'sanatm ozii.', 'felsefenin ozi.i' 1gibi deyimler bu sozciiklerin gosterdigi nesneleri ba~ka nes nclerden ayirdedebilmemiz i<;in bunlarcla bulunan bazi temel oz-<;izgilerini kavrad1g1m1z1, hi<; degilse kavrayabilmemiz gerektigini irn.a cdi- 41

16 42 yor. Bunun ic;in elimizde baz1 objektif ayrac;lar olmak gerekir. Ba~ka bir deyimle, tek tek nesneleri ti.irlere veya sm1flara ay1nrken hangi ayra<;;lan goz oni.inde bulunduracag1m1z1 bize adeta tabiat veya nesnelerin kendileri bildirir. Yapacag1m1z tammlar da nesnelerin bu objektif oziinii belirtme amacm1 giidecektir. Bu yalmkat gorii~iin yanh~hg1 herhangi bir sozci.igiin aym derecede gecerli birc;ok tammmm yap1labilmesinden de anla~1hr. Platon'un insan tanumyla Aristoteles'inki arasmda hie; bir benzerlik olmad1g1 halde, bu tammlann her ikisi de yerine gore bize insam te~histe yeterli bir ipucu verebilir. Demek oluyor ki, temel oz-c;izgilerinin sec;imi bi.iyi.ik ol<;;i.ide bizim keyfimize baghdir; tabiat bize bu konuda sadece bazi ipuc;lan verir, ancak onlar arasmdan hangilerini sec;mek gerektigini, goz oniinde bulundurdugumuz amac;lara gore~ biz kendimiz belirleriz. Dolay1siyle hie; bir sozciigiin anlam1 belirli degildir; herkesin goz-oniinde bulundurdugu temel oz-c;izgilerine gore, sozciiklerin anlam1 degi~ir. Bir yaz1 tiiriine '~iir' denmesi ic;in vezinli ve kafiyeli olmas1m ~art ko~uyorsak, bu nitelikleri ta~1mayan yaz1lara ~iir demeyiz; ama bir ba~kas1 ~iiri ~iir yapan oz-c;izgilerini biisbiiti.in farkh bir ~ekilde sec;ebilir. i~te boyle bir tiir gosteren sozciiklerin anlammm degi~rrie sine 'kaypaklzk' diyoruz. Kaypakhk belirsizligin bir ba~ka ~eklidir ve dii~iincemizce as1l tehlikeli olamdlf. Kaypakhg1 c;ok-anlamhhktan ayirdetmek nispeten kolayclir; zira bir sozciigiin r;ok-anlamlz olmas1 baglam yard1m1yla birbirinden kolayhkla aylfdedebildigimiz degi~ik tiirleri gostermesinden. anla~1hr: Herhalde tip clilindeki 'amel' anlamma gelen 'siirgiin'le, botanik ve siyaset dilindeki 'siirgiin' sozciigii biisbi.itiin farkh nesneleri gosteriyorlar; buna kaq1hk, '.demokrasi' sozciigiini.in klfalhk veya oligaqiclen oldukc;a farkh bir rejimi gosterdigini kabul etmekle birlikte, baz1 hallerde belli bir rejime 'demokrasi' sozciigiinii uygulay1p uygulamamakta duraksanz: 6rnegin, bugiin Bulgaristan'da hiiki.im siiren rejime demokrasi diyebilir miyiz? Bulgarlara sorarsamz, bu rejim as1l demokrasi, gerc;:ek demokrasidir; Bat1hlara sorarsamz, bu rejimin demokrasi ile hi<;; bir ili~kisi _ yoktur. Demek ki, burada da bir onermenin hem clogru hem yanh~ oldugu icldia ediliyor. Bu durumda ne yapabiliriz? Fenomenologlar gibi, Platon'umsu bir "demokrasi ideas1" n~ bilincimizin derinliklerinden bulup c;1karmaya kalkmak bo~tmadir; c;iinkii sozciiklere ~u veya bu anlam1 veren onu kullanan insanlardir; oysa bu kullam~lar insandan insana, toplumdan topluma durmadan degi~ir; bu kullamh~ anlam-

17 lannda da bi.isbi.ili.in orlak-yonler aramak bo~unadir, ~iinkii her kullanan degi9ik oz-c;:izgilerini temel oz-<;;izgisi olarak se<,:rni~ olabilir. Nitekim baz1larma gore, ancak sosyal adalet ve iktisacli eijillik ilkelerini gerc;ekle9tiren bir rejime, ger<;;ek anlamda, "demokrasi" denebilir, baz1lanna gare ise, siyasi ve medeni hi.irhikleri ger<;;ekle9tirmeyen bu re jime "clemokrasi" clenemez. 'Balina bir bahktir' 'Balina bir memelidir' onermelerini alahm. Bir bakima bu iki onerme de dogruclur; <,:iinkii bahg1 "sucla ya9iyan hayvan" diye Lammlarsak, b... lina bir bahktir; balina'nm iireme bic;:imini goz-oni.inde tutarsak, balina bir memelidir. Ancak bahkla memeliler ayn birer tiir say1ld1klanna gore, bir onerme hem clogru hem yanh9 oluyor. Tabii biz bu iki onermenin aym zamanda aym insanlar tarafmdan evetlenmedigini bildigimiz ic;:in, onlann bazan dogru bazan yanh~ oldugunu soyliyebiliriz. Buna gare, "kaypakhg1" 9oyle tammlayabiliriz: "Bir sozci.igiin kayjjak olmas1, bu sozciigi.in ic;:incle gec;:ti~,i baz1 onerrnelerin dogruluk degerinin degi9ebilmesi demektir." Yalmz "kaypakhg1" belirsizlikten ayirdetmek biraz claha guc;: samyorum; onun ic;:in kaypakhg1 belirsizlig;in bir alt-tiiru saymak gerekecektir. 0 zaman belirsizligin yukarda inceledigimiz tiiri.ine "esneklik" demeyi teklif ediyorum; esnekligin ve kaypaklzgin benziyen yoni.i, ikisinin de aym tiiri.i gosteren sozci.iklerde rastlanan semantik bir nitelik olrnas1dir; ne var ki, 'esneklik' kantitatif yontemlerle giderilebilen bir belirsizlik oldugu halde, kaypakhk bu yoldan giderilerniyen bir belirsizliktir, tehlikeli olmas1 da bundandjt.. :aln1:. "k~ypakl_1k" ta biisbiiti.in veya ilkece giclerilemez bir mtehk deg1l, ~tiphes1z; nitekirn, bilim bir yanclan kantitatif yon ~~~le~le '~1cak', 'soguk', 'ak~l~1', 'ak1ls1z' gibi deyimlerin esnekligirnvg;1d,enrke~, ~la~a s1~1 bil_imsel suuflamalarla 'balina', 'yunus bahg~, y_arasa g1_b1 dcynnl~rm kaypakhg1111 gidermektedir. Kaypakhg1 g1dermenm en pratik yolu ti.irleri alt-turlere ayirmaktir: orneg;in vaktiyle bilinen bi.itiin kugu-ku~lanmn beyaz olduguna bakilarak, "beyazhgm" kugunun ayirdedici temel-ciz\izgilerinden oldugu dii~iiniilmii~li.i; dolay1siyle 'Buti.in kugular beyazdir' onermesinin bir ~e~it analitik-dogru olduguna inamhyordu; AvusLttralya'da rengi siyah olmakl.a birlikte ba~ka baktmlardan kuguya 43

18 / 44 benziyen bir ku~ tiiriini.in varoldugu goriiliince yukar~a~i onermenin dogru olmad1g1 anla~1ldi. Bu durum kaq1smda ik.i yol t~ltulabilirdi: Platon'umsu bir inat\1hkla rengi beyaz olmayan hi\ bir ku~a 'kugu' dememek; zira siyahhk kugu idea'sma ayk~r~ych; kugulan "beyaz kugular" ve "siyah kugular" olmak u~e~e l~l alttiire ayirmak; tabii akh ba~mda bilim adamlan bu 1kmC1 yolu se\tiler. Arna, 'din, 'ahlak', sanat', demokrasi', iyi', 'kotii' gibi deyimlerin SOZ-kOilUSU oldugu yerde insanlar nedense birinci yolu S~\ mekte garip bir inat gosteriyorlar. Oysa, tabiatta ger\ekten de birbirine hemen her bakimdan benziyen uyeleri olan turleri gosteren sozciiklerin bile belli bir kaypakhktan kurtulamad1g1 g~~oniinde tutulursa, ilk kullamhslarmdan bu yana son derece deg1- ~ik anlam i\erikleri kazanan bt~ gibi sozciiklerin haydi haydi.kaypak olacaklanm anlamak gii\ olmasa gerektir. Burada uzen.n~e onemle durulmas1 gereken nokta, sozciiklerin anlam i\eriklermm zamanla durmadan degi~mesidir. Bumm da ba~hca iki neden~ olsa gerektir: I) Nesneler hakkmdaki bilgilerimizin durmadan mcelmesi; 2) Adlandird1g1m1z nesnelerin durmadan degi~mesi., 1) Birinci noktay1 "balina" ve "kugu" ornegiyle aydmlata-, bilecegimi samymum: Balina ile kugu tiirlerinin insanlar bu hayvanlara bir ad takahberi hi\ degi~mediklerini kabul etsek bile, yakm zamana kadar bir bahk tiirii say1lan balinamn suda ya~1yan bir memeli oldugunun ogreniimesi, aym ~ekilde uzun bir zaman yalm~ beyaz tiiylii orneklerine rastlanan kugu ku~unun siy~h renkh orneklerine rastlanmas1 empirik bilgilerimizde bir zengmle~me ve incelmeye yol a\idi~, clolay1siyle bu yeni bilgilerin 1~1g1 altmda 'balina' ve 'kugu' sozciikleri yeni bir anlam i\erigi kazanm1~tir. Bugiin "balina" y1 "a, b, c,... gibi nitelikleri olan bir balzk" diye degil, "suda ya~1yan bir memeli hayvan" diye tammhyor\iz;.~~r:a kaq1hk, "kugu" yu tammlarken "beyaz renkli olma': n'.tel1gm1 anm1yoruz. Birincisinde kaypakhg1 giclermek i~in yern btr s1111flama yap1yoruz; ikincisinde bilinen bir tiirii iki alt-ti.ire ay1nyoruz. Bu yollardan her ikisi de bilim adammm bilgilerimizi sistemle~tirmede ba~vurdugu yasaya-uygun taktiklerdir; oysa, sozciiklerin Platon'umsu degi~mez bir anlamlan olsayd1, boyle davranan bilim adam1m hokkabazhkla srn;landirmak gerekirdi. 2) Kald1 ki, yalmz nesneler hakkmdaki bilgilerimiz degil, nesnelerin kendileri durmaclan degi~mektedir. Tabii tiirlerin, bu

19 ara.da cans1z nesne tiirlerinin hie;; degi~mediklerini, canh hirlerinin ise pek az degi~tigini kabul etsek bile, insan yarat1s iiriinii olan nesnelerin, bu arada din, hukuk, ahlak, bilim, sanat gibi insan yarat1 ve eylemleriyle, her tiirlli sosyal kurumlarm durmaclan yeni bic;;im ve ic;;erikler kazand1g1 ~iiphe gotlirmez. Nesnelerdeki bu siirekli degi~meye kaq1hk onlan sembolize eden deyi:mler c;;okluk aynen kahr. i~te en tehlikeli anlam Platon' culugu aym deyimin hep aym nesneyi gosterdigi kuruntusundan dogmaktad1r. Soziinii ettigimiz bu degi~me sozci.iklerin anlammda ka)1paklzga yol ac;;t1g1 halde, c;;okluk bu degi~menin farkma varm1yanlar idealan veya kavramlan kovalamaya devam ederler. i~in garibi, en akh ba ~mda filozoflarm ve bilim adamlarmm bile kenclilerini bu kuruntudan kurtaramamalanchr. bzellikle felsefeciler arasmda "Bilgi nedir?", "DogTuluk nedir?", "Felsefe nedir?" tiiriinden sorular en ciddi ve heyecanh tart1~malara yol ac;;maktadir. Biitiin bu tart1~malarda hep bu sozci.iklerin ba~tan beri hie;; degi~miyen, aym kalan nesneleri gosterdigi dogmasmdan kalkihr; 'bilgi', 'dogruluk' ve 'felsefe' deyimlerinin degi~miyen tek bir anlam1 olmak gerekir onlarca; bunlarm degi~ik zaman ve baglamlarda ba~ka ba~ka anlamlan olabilecegi dil~ilniilmez; di.i~iiniilse bile, bu degi~ik anlamlar arasmda baz1 ortak yonler olmas1 gerektigi kesin bir dogruluk say1hr. Platon'culuk oylesine kok salm1~tir ki dii~ilncemize, ornegin 'Ronesans' gibi bir sozciigiin, belirli bir takim oz-c;;izgileriyle ba~ka c;;aglardan aynlan bir tarih donemini dile getirdigine inamhr; tarihc;;iler arasmda Ronesansm yer ve zaman smirlanm c;;izme konusunda yap1lan tart1~malara bakan bir kimse bunlarm di.ij.?~di.iz "olgusal~empirik" tart1~malar oldugu samsma bile kap1- lab1hr; o kadar kl, bir c;;oklarmda gerc;;ekten de tarihte "XIV. ci.1 Louis z~~am" gibi "Ronesans" denilen bir c;;agm gec;;tigi inanc1 yer ~~1:11~.~1r. H_a~_ta t~rih~ilerin biiyii~ c;;ogunlugu bu sozci.igii n gost~rd1?1 donem1 oteki tanh donemlennden ayirdetmek ic;;in objekt ~~ "~ir takir.n oz-c;;izgilerini tespite c;;ah~maktadirlar. Oysa, bu sozcugun onu il~ ku.lla~an tarih filozofunun o sozciige verdigi anlamda1:1 b~~k~. ob7ektzf bir anlam1 yoktur ve olamaz da. Dolay1siyle her tan~1c;;1_ Ronefilln_s c;;a~1~11n s1111rlanm nas1l tespit ederse, bu sozci.ige yem bir anlam ic;;eng1 kazandirm1~ olacakt1r. Sozciiklerin anlamca kaypak olabilecegini. bilm~yenler~n veya, Platon' cu bir dil anlay1- ~.1yla, ~~bul etmek _1st~11:nyenlenn, onlann "dogru" anlamiyle yan:1~ anlamm1 bitb1rmden ayirdetme yolunu sec;;tiklerini, dolaylslyle "gerc;;ek demokrasi" yi sahtesinden, "gerc;;ek sanat eseri" 45

20 46 r t ni uydurmasmdan aylfdettiklerini soylemi~tim. Bunu ins.an. og~.unun en gi.iliin\ kendini-begenmi~ligi say1yorum. Herhang1 bi~ sozci.ik farkh anlamlarda kullanzlabildigine gore, onun "dogtu anlamm1 "yanh( anlammdan nas1l ayirdedebiliriz? Buracla "dogruluk" ve "yanh~hk", olsa olsa "ortak kullammlara uygunluk veya aybnhk" anlamma gclebilir; oysa degi~en de zaten bu ".ortak kullammlar" d1r. Bugiin klasik sanat anlay1~mdan, romanuk sanattan, modern sanattan soz-ediyoruz; bu anlay1~lar birbirine uymachg1 gibi, her biri de bir hayli degi~ik nesneleri i\ine almak~ tadir; bu degi~melerin en ~a~maz belirtisi de, yeni bir sanat esen ortaya \Ikt1g1 zaman onun "ger\ek" bir sanat eseri say1hp say1lmamas1 gerektigi konusunda patlak veren tart1~ma ve kavgalarchr. Buraclaki 'ger\ek' deyimine "yerle~mi~ sanat zevkine ve anlay1~ma uygun" anlammdan ba~ka bir anlam vermenin imkans1zhg1 meydan<ladir. byle oldugu halde, yerle~mi~ ve ah~1lm1~ zevk ve anlay1~lann zaman-iisti.i ve objektif bir ge\erligi oldugu inancmdan bir tiirlii s1ynlam1yor nedense insanoglu. Bu inat\1 yamlmanm tek-bi<simli bir dil-anlay1~mdan geldigini soylemi~tim; bu iddiam1 bir psikolojik a\1klama ile daha da peki~tirebilecegimi samyorum. ~oyle ki: Bir bakima tek-anlamhhk ve belirlilik yoniinden sozci.ikler arasmda belli bir derecelenme oldugu soylenebilir; ba~ka bir deyimle, dildeki biitiin sozciikler aym derecede i;,:ok-anlamli ve belirsiz degildir. Zamanla ve kullamlma alanlanna gore, insanlar ba~tanberi ba21 sozci.iklerin anlamlanm belli bir takim dilsel uzla~1mlarla tek-anlamh bir ~ekilde tespit etmi~lerdir. Bu sozciiklerin ba~mda matematige ait deyimler gelir: brnegin 'ii\gen' ve 'c~aire' sozci.iklerinin bi.itiin matematik\ilerce kabul edilen belirl~ bir anlam1 varclir; nitekim daire "bir noktadan ayn uzakhktakt noktalann belirledigi kapah egri" diye tammlamr. Yalmz "ii\ gen" ve "daire" gibi matematiksel nesnelerin soyut nesneler olclu4,u:m, c'.olay1siylc onlann nc gibi nesneler oldugunun bu uzla- 91msal tam.mlar yard11myla belirlendigini 'unutmamak gerekir. Platon'un idealar ogretisini kurarken, matematiksel kavramlan gozoni.inde tuttugu, cliyaloglannda daima "erdem" in, "cesaret" in, "bilgi" nin, "iyi" nin oziinii yansltacak olan tek-anlamh Lan:.rr~J~; aram~.s~ndan anl.a~1hyor. Platon'a gore, "ii<sgen" in olc~u~ u g~.b1,.. ~r~em,m c~~. kes1~ v.e ~ilke~~ci ~ir tamm1 yap1labil~el.1d1~, ~u?ku e1d.em de usgen g1b1, deg1~m1yen, aym kalan, behrh blf ozu olan bir nesney1 gosterir. Matematikscl deyirnlerclen sonra tabi! ti.irleri gosteren sozciik-

21 47 / lerin geldigi soylenebilir. Bunlar arasmda da cans1z nesne ti.irlerini gosteren sozci.ikler ba~ta gelir. Ornegin 'su' sozci.igi.iniin olduk ~a belirli bir anlam1 vardir, dolay1siyle bu sozi.i kullanmasm1 bir clefa ogrenen bir kimse onu pek nadir hallerde yanh~ uygular; ~iinkii bu sozciigi.in gosterdigi nesne degi~medigi gibi, bu nesneyi ba~ka nesnelerden ogrenilmesi ve tamnmas1 olduk~a kolay olan bir ka~ oz-~izgisiyle ayirdetmek miimki.indi.ir. Hele bilim adamlan bir su moleki.iliinlin iki hidrojen atomuyla bir oksijen atomundan meydana geldigini tespit ettikten sonra, bu kimyasal nitelikleri ta~1m1yan herhangi bir nesneye 'su' dememek konusunda bir uzla~maya varmak bi.isbi.iti.in kolayla~1r. Bu gibi uzla~1mlarla 'su' sozci.igiine biz kendimiz belirli bir anlam kazandzrzyoruz. Bu ~ekilde bilim adami olduk~a yava~ degi~en canh ti.irlerine verdigi adlann anlamm1 da tespit etmege \ah~ir; ama gene de baz1 sozciiklerin anlam1 kesin olarak tespit edilemiyor. Tabi1 tiirlerinkinden sonra insanoglunun belli ama~lan ger ~ekle~tirmek i\iri kendinin geli~tirdigi alet ve gere\lere verdigi acllar gelir; 'b1~ak', 'testere', 'mikroskop' sozci.iklerinin nispeten az kaypak olmalan bundand1r. Bu arada ornegin 'kitap' sozci.igii 'b1- ~ak' sozci.igiinden \Ok daha kaypaktir. Bro~iir nerde biter, kitap nerde ba~lar? 'Ev', 'koy' gibi ki.iltiiri.in fiziksel iiriinlerini gosteren sozci.iklerin a:qlam1 hi\ ~i.iphesiz 'ak1l', 'mutluluk' gibi belli bir di.i~iinme yetenegini veya ruh durumunu dile getiren sozci.iklerin anlammdan daha belirlidir. Aym ~ekilde 'akilh' veya ~ah~kan' gibi nispeten objektif cluyusal bir niteligi dile getiren sozci.iklerin 'iyi' veya 'gi.izel' gibi daha \Ok bir degerlendirmeyi, yani ibr kimsenin bir nesne kaq1smdaki cluygusal tepkisini dile getiren sozciiklerden daha belirli bir a11lam1 oldugu soylenebilir. K1saca, bir sozci.igi.in ogrenilmesinde ve uygulanmasmda goz-oni.inde bulundui ulan ayra~lar ne kadar karma~1k, degi~ik ve belirsiz ise sozciik o derece kaypakt1r. Sozciikler arasmda bu bakimclan mutlak bir sm1flama ' yap1lam1yacag1 da ~iiphe gotiirmez. Gori.il~i~gi.i gibi,. anlam~an ozel uzla~1mlarla tespit edilmi 9 ola??az~ b1hmsel tenmler bir yana, biiti.in sozciikler az veya \Ok behrs1zdit. Buna da 9a9mamah, \iinkii sozciikler herhancri bir i~e~'m.n v.~ya.. kavramm kaqil.1g1 degildirler. ]. S. Mill'in beli'rttigi g1b1, bir sozcuk ba~lang1\ta bit nesneler sznzfznz cleg;il, belli bir ~e-

6 Sofistlerin O rtaya Ç ıkışın d a Etkili O lan Felsefe-D ışı N edenler ıo Felsefi N ed enler

6 Sofistlerin O rtaya Ç ıkışın d a Etkili O lan Felsefe-D ışı N edenler ıo Felsefi N ed enler İçindekiler xiii Önsöz ı BİRİNCİ KISIM Sofistler 3 1 Giriş 6 Sofistlerin O rtaya Ç ıkışın d a Etkili O lan Felsefe-D ışı N edenler ıo Felsefi N ed enler 17 K a y n a k la r 17 Sofistlerin G enel Ö zellikleri

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

BERTRAND RUSSELL'IN DOGRULUK ANLAYI I

BERTRAND RUSSELL'IN DOGRULUK ANLAYI I BERTRAND RUSSELL'IN DOGRULUK ANLAYI I I 11 Nermi Uygur I. GiRi : DOGRULUK SORUNU «Felsefe dogrulugun ara~t1nlmas1d1rn tamm1 eski15agdan giini.imiize degin s1k s1k ba~vurulan bir tammd1r. Ger

Detaylı

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl Platon'un Devleti-2 Platon, adil devlet düzenine ve politikaya dair görüşlerine Devlet adlı eserinde yer vermiştir 01.08.2016 / 15:01 Devlet te yer alan tartışmalar sürerken, Sokrates varoluştan varolmayışa

Detaylı

MAT223 AYRIK MATEMATİK

MAT223 AYRIK MATEMATİK MAT223 AYRIK MATEMATİK Çizgeler 7. Bölüm Emrah Akyar Anadolu Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik Bölümü, ESKİŞEHİR 2014 2015 Öğretim Yılı Çift ve Tek Dereceler Çizgeler Çift ve Tek Dereceler Soru 51 kişinin

Detaylı

İçinde x, y, z gibi değişkenler geçen önermelere açık önerme denir.

İçinde x, y, z gibi değişkenler geçen önermelere açık önerme denir. 2. Niceleme Mantığı (Yüklemler Mantığı) Önermeler mantığı önermeleri nitelik yönünden ele aldığı için önermelerin niceliğini göstermede yetersizdir. Örneğin, "Bazı hayvanlar dört ayaklıdır." ve "Bütün

Detaylı

ii Milli Egitim Miidiirliigii

ii Milli Egitim Miidiirliigii T.C......,. MUS V ALILIGI ii Milli Egitim Miidiirliigii Say1 : 73774402/160.02.09/ 1174493 Konu: Mangala Y an~mas1 19/03/2014... KA YMAKAMLIGINA Il

Detaylı

10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK)

10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK) 10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK) Estetik, "güzel in ne olduğunu soran, sorguluyan felsefe dalıdır. Sanatta ve doğa varolan tüm güzellikleri konu edinir. Hem doğa hem de sanatta. Sanat, sanatçının

Detaylı

SOSYAL bgretilerde MYTHOS VE UTOPiA

SOSYAL bgretilerde MYTHOS VE UTOPiA SOSYAL bgretilerde MYTHOS VE UTOPiA Huseyin Batuhan Giinliik ya*ay1~mdan biisbiiti.in memnun olan 'mutlu: ki~ile.r de var m1d1f, bilmiyor'um; ama, olsa bile, bana oyle gehyor ki, giiniimi.iziin insam 'ya~ama'

Detaylı

KLASİK MANTIK (ARİSTO MANTIĞI)

KLASİK MANTIK (ARİSTO MANTIĞI) KLASİK MANTIK (ARİSTO MANTIĞI) A. KAVRAM Varlıkların zihindeki tasarımı kavram olarak ifade edilir. Ağaç, kuş, çiçek, insan tek tek varlıkların tasarımıyla ortaya çıkmış kavramlardır. Kavramlar genel olduklarından

Detaylı

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni SANAT FELSEFESİ Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni Estetik güzel üzerine düşünme, onun ne olduğunu araştırma sanatıdır. A.G. Baumgarten SANATA FELSEFE İLE BAKMAK ESTETİK Estetik; güzelin ne olduğunu sorgulayan

Detaylı

Fizik ve Ölçme. Fizik deneysel gözlemler ve nicel ölçümlere dayanır

Fizik ve Ölçme. Fizik deneysel gözlemler ve nicel ölçümlere dayanır Fizik ve Ölçme Fizik deneysel gözlemler ve nicel ölçümlere dayanır Fizik kanunları temel büyüklükler(nicelikler) cinsinden ifade edilir. Mekanikte üç temel büyüklük vardır; bunlar uzunluk(l), zaman(t)

Detaylı

Hatta Kant'ın felsefesinin ismine "asif philosopy/mış gibi felsefe" deniyor. Genel ahlak kuralları yok ancak onlar var"mış gibi" hareket edeceksin.

Hatta Kant'ın felsefesinin ismine asif philosopy/mış gibi felsefe deniyor. Genel ahlak kuralları yok ancak onlar varmış gibi hareket edeceksin. Diğer yazımızda belirttiğimiz gibi İmmaunel Kant ahlak delili ile Allah'a ulaşmak değil bilakis O'ndan uzaklaşmak istiyor. Ne yazık ki birçok felsefeci ve hatta ilahiyatçı Allah'ın varlığının delilleri

Detaylı

Ahlâk ve Etikle İlgili Temel Kavramlar

Ahlâk ve Etikle İlgili Temel Kavramlar Ahlâk Kavramı Yrd. Doç. Dr. Rıza DEMİR İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi İnsan Yönetimine Etik Yaklaşım Dersi Etik Türleri Mesleki Etik Türleri 2017 Ruhumu kudret altında tutan Allah'a yemin ederim

Detaylı

Mutfak Etkinliği. Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Şarkı. Kek yapıyoruz.

Mutfak Etkinliği. Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Şarkı. Kek yapıyoruz. Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Şarkı Mutfak Etkinliği Sohbetler Yaşayan değerlerimizden Görevlerimizi Bilmek ile ilgili sohbet ediyorum. Görevlerimizi yerine getirme konulu sohbet ediyorum.

Detaylı

225 ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ. Yrd. Doç. Dr. Dilek Sarıtaş-Atalar

225 ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ. Yrd. Doç. Dr. Dilek Sarıtaş-Atalar 225 ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ Yrd. Doç. Dr. Dilek Sarıtaş-Atalar Bilgi Nedir? Bilme edimi, bilinen şey, bilme edimi sonunda ulaşılan şey (Akarsu, 1988). Yeterince doğrulanmış olgusal bir önermenin dile getirdiği

Detaylı

Nasıl Bir Zekâya Sahipsiniz? - Genç Gelişim Kişisel Gelişim. Ayın Testi

Nasıl Bir Zekâya Sahipsiniz? - Genç Gelişim Kişisel Gelişim. Ayın Testi Ayın Testi Prof. Gardner yıllar boyu hâkimiyetini sürdüren, insanların tek bir zekâya sahip oldukları IQ denen zekâ anlayışını kırdı. Gardner'a göre insanların sahip oldukları çoklu zekâların her biri

Detaylı

Dil Gelişimi. temel dil gelişimi imi bilgileri

Dil Gelişimi. temel dil gelişimi imi bilgileri Dil Gelişimi Yaş gruplarına göre g temel dil gelişimi imi bilgileri Çocuklarda Dil ve İletişim im Doğumdan umdan itibaren çocukların çevresiyle iletişim im kurma çabaları hem sözel s hem de sözel olmayan

Detaylı

Bir odada sonsuz say da insan n bulundu unu varsayal m. Bu

Bir odada sonsuz say da insan n bulundu unu varsayal m. Bu Ramsey Teoremi Bir odada sonsuz say da insan n bulundu unu varsayal m. Bu odada bulunan herhangi iki kifli birbirlerini ya tan rlar ya da tan mazlar. Buras belli. Yan t belli olmayan soru flu: Bu odadan,

Detaylı

Gerçek şudur ki bu konu doğru dürüst anlaşılmamıştır; hakkında hiç derin derin düşünülmemiştir. Ali-İmran suresinde Allah (c.c.) şöyle buyurur; [3]

Gerçek şudur ki bu konu doğru dürüst anlaşılmamıştır; hakkında hiç derin derin düşünülmemiştir. Ali-İmran suresinde Allah (c.c.) şöyle buyurur; [3] Şimdi de hızlıca Müteşabihat hakkında bir iki şey söylemek istiyorum. Deniliyor ki Kur ân da hem Muhkemat hem Müteşabihatlar vardır. Bu durumda Kur ân a nasıl güvenebiliriz? Gerçek şudur ki bu konu doğru

Detaylı

İletişim Yayınları SERTİFİKA NO Κρατύλος

İletişim Yayınları SERTİFİKA NO Κρατύλος PLATON Kratylos PLATON (Atina, MÖ 427/428 - MÖ 347), antik Yunan filozofu ve Batı dünyasındaki ilk yüksek öğretim kurumu olarak kabul edilen Atina Akademisi nin kurucusudur. Hocası Sokrates, en ünlü öğrencileri

Detaylı

FELSEFE BÖLÜMÜ SOFİSTLER DERSİ DERS NOTLARI (3)

FELSEFE BÖLÜMÜ SOFİSTLER DERSİ DERS NOTLARI (3) DOĞRULUK / GERÇEKLİK FARKI Gerçeklik: En genel anlamı içinde, dış dünyada nesnel bir varoluşa sahip olan varlık, varolanların tümü, varolan şeylerin bütünü; bilinçten, bilen insan zihninden bağımsız olarak

Detaylı

II.Ünite: KLASİK MANTIK (ARİSTO MANTIĞI)

II.Ünite: KLASİK MANTIK (ARİSTO MANTIĞI) II.Ünite: KLASİK MANTIK (ARİSTO MANTIĞI) A. KAVRAM, TERİM - Kavramlar Arası İlişkiler - İçlem - kaplam ilişkisi - Beş tümel - Tanım B. ÖNERMELER - Önermeler Arası İlişkiler C. ÇIKARIM Ve Türleri - Kıyas

Detaylı

Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma

Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma İÇİNDEKİLER Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma 1. FELSEFE NEDİR?... 2 a. Felsefeyi Tanımlamanın Zorluğu... 3 i. Farklı Çağ ve Kültürlerde Felsefe... 3 ii. Farklı Filozofların Farklı Felsefe Tanımları... 5 b.

Detaylı

KASIM AYI VELİ BÜLTENİ

KASIM AYI VELİ BÜLTENİ 2010-2011 KASIM AYI VELİ BÜLTENİ Kasım Ayı ndan herkese Merhaba Sonbahar Mevsimi nin kendisini iyice hissettirmeye başladığı dopdolu bir Ekim Ayı nı geride bıraktık. Kasım Ayı nda yepyeni öğrenmelerin,

Detaylı

Mantıksal Operatörlerin Semantiği (Anlambilimi)

Mantıksal Operatörlerin Semantiği (Anlambilimi) Mantıksal Operatörlerin Semantiği (Anlambilimi) Şimdi bu beş mantıksal operatörün nasıl yorumlanması gerektiğine (semantiğine) ilişkin kesin ve net kuralları belirleyeceğiz. Bir deyimin semantiği (anlambilimi),

Detaylı

İKLİM VİDEO 3 Sera etkisi ne demek? Sera gazları hangileri? Sera gazı nedir? karbondioksit metan diazot monoksit

İKLİM VİDEO 3 Sera etkisi ne demek? Sera gazları hangileri? Sera gazı nedir? karbondioksit metan diazot monoksit İKLİM VİDEO 3 Sera etkisi ne demek? Güneşten dünyaya belli bir miktar enerji geliyor. Bu enerji dünyanın atmosferi olmayacak olsa dışarı kaçacak ve dünya şimdi olduğundan çok daha serin olacaktı. Fakat

Detaylı

AHLAK FELSEFESİNİN TEMEL KAVRAMLARI

AHLAK FELSEFESİNİN TEMEL KAVRAMLARI Ahlak ve Etik Ahlak bir toplumda kendisine uyulmaya zorlayan kurallar bütünü Etik var olan bu kuralları sorgulama, ahlak üzerine felsefi düşünme etkinliği. AHLAK FELSEFESİNİN TEMEL KAVRAMLARI İYİ: Ahlakça

Detaylı

ZAMİR Varlıkların veya onların isimlerinin yerini geçici veya kalıcı olarak tutabilen, isim gibi kullanılabilen, isim soylu kelimelerle, bazı eklere zamir denir. Zamirlerin Özellikleri: İsim soyludur.

Detaylı

2012 YGS Soru Değerlendirmesi

2012 YGS Soru Değerlendirmesi 2012 YGS Soru Değerlendirmesi Unutulmamalı YGS yi istediği gibi sonuçlandıran adaylarda bir rahatlama gözlenirken, sınavı istediği şekilde sonuçlanmayan adaylarda ise bir huzursuzluk gözlenmektedir. Sınavın

Detaylı

ÇOKLU ZEKA ÖZELLİKLERİ

ÇOKLU ZEKA ÖZELLİKLERİ ÇOKLU ZEKA ÖZELLİKLERİ I- Açıklama Sizi tam olarak tanımladığına inandığınız her cümlenin yanına 1 yazın. Eğer ifade size uygun değilse, boş bırakın. Sonra her bölümdeki sayıları toplayın. Bölüm 1 Nesneleri

Detaylı

alternatif cevabı olabilir fakat anlatmak veya vurgulamak istediğim konu insanların alışveriş merkezlerine ihtiyacı olsun olmasın gitme durumları.

alternatif cevabı olabilir fakat anlatmak veya vurgulamak istediğim konu insanların alışveriş merkezlerine ihtiyacı olsun olmasın gitme durumları. HASTA İŞİ İnsanların içlerinde barındırdıkları ve çoğunlukla kaçmaya çalıştıkları bir benlikleri vardır. O benliklerin içinde yaşadıkları olaylar ve onlardan arta kalan üzüntüler barınır, zaten bu yüzdendir

Detaylı

DÜS. ÜN BAKALIM! Genç filozoflar için bir ilham kitabı. Peter Ekberg Sven Nordqvist DİNOZOR ÇOCUK

DÜS. ÜN BAKALIM! Genç filozoflar için bir ilham kitabı. Peter Ekberg Sven Nordqvist DİNOZOR ÇOCUK DÜS. ÜN BAKALIM! Genç filozoflar için bir ilham kitabı Peter Ekberg Sven Nordqvist DİNOZOR ÇOCUK Birbirimizi ne kadar güzel anlıyoruz! Bir de gerçeği bilsen... Ayrıntı: 1220 Dinozor Çocuk: 54 Düşün Bakalım?

Detaylı

Örnek...6 : Örnek...1 : Örnek...7 : Örnek...2 : Örnek...3 : Örnek...4 : Örnek...8 : Örnek...5 : MANTIK 2 MATEMATİKSEL ARAÇLAR AÇIK ÖNERMELER

Örnek...6 : Örnek...1 : Örnek...7 : Örnek...2 : Örnek...3 : Örnek...4 : Örnek...8 : Örnek...5 : MANTIK 2 MATEMATİKSEL ARAÇLAR AÇIK ÖNERMELER MANTIK MATEMATİKSEL ARAÇLAR AÇIK ÖNERMELER İçerisinde değişken olan ve değişkenin değerlerine göre doğru ya da yanlış olabilen önermelere açık önerme denir. Açık önermeler değişkenine göre P( x), Q( a)

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Yedinci Baskıya Önsöz 15 İkinci Baskıya Önsöz 16 Önsöz 17 GİRİŞ 19 I. BÖLÜM FELSEFE ÖĞRETİMİ 23

İÇİNDEKİLER. Yedinci Baskıya Önsöz 15 İkinci Baskıya Önsöz 16 Önsöz 17 GİRİŞ 19 I. BÖLÜM FELSEFE ÖĞRETİMİ 23 İÇİNDEKİLER Yedinci Baskıya Önsöz 15 İkinci Baskıya Önsöz 16 Önsöz 17 GİRİŞ 19 I. BÖLÜM FELSEFE ÖĞRETİMİ 23 I. Felsefe Eğitimi ve Öğretimi 23 A. Eğitim ve Öğretim 23 B. Felsefe Eğitimi ve Öğretimi 24 II.

Detaylı

BILGI FELSEFESI. Bilginin Doğruluk Ölçütleri

BILGI FELSEFESI. Bilginin Doğruluk Ölçütleri BILGI FELSEFESI Bilginin Doğruluk Ölçütleri Bilimsel bilgi Olgusal evreni, toplum ve insanı araştırma konusu yapar. Bilimler; Formel bilimler Doğa bilimleri Sosyal bilimler olmak üzere üç grupta incelenir.

Detaylı

FELSEFEDE utemellendirme»

FELSEFEDE utemellendirme» FELSEFEDE utemellendirme» 1. Felsefeyi ba~latan soruland1r. Bu sorular, bir felsefe sorusu obrak, yalmzca felsefcde goriini.ir; bunlar felsefeye 0zgi.i sorubrdir. Her nedir'li soru, bir sozi.i veya bir

Detaylı

Cümlede Anlam İlişkileri

Cümlede Anlam İlişkileri Cümlede Anlam İlişkileri Cümlede anlam ilişkileri kpss Türkçe konuları arasında önemli bir yer kaplamaktadır. Cümlede anlam ilişkilerine geçmeden önce cümlenin tanımını yapalım. Cümle, yargı bildiren,

Detaylı

Dördüncü K s m: Gerçel Say lar Yap s

Dördüncü K s m: Gerçel Say lar Yap s Dördüncü K s m: Gerçel Say lar Yap s 331 13. Gerçel Say lar Kümesi Nihayet gerçel say lar tan mlayaca z. Bir sonraki bölümde gerçel say lar üzerine dört ifllemi ve s ralamay tan mlay p bunlar n özelliklerini

Detaylı

Mantıksal İşlemler. 7.1 true, false, nil

Mantıksal İşlemler. 7.1 true, false, nil 7 Mantıksal İşlemler 7.1 true, false, nil Doğru ya da Yanlış değer alan önermelere (ifadelere) mantıksal (logic) deyimler ya da boolean deyimler denilir ([5]). Bir çok dilde mantıksal işlemler true ve

Detaylı

Endüstri Mühendisliğine Giriş. Jane M. Fraser. Bölüm 2. Sık sık duyacağınız büyük fikirler

Endüstri Mühendisliğine Giriş. Jane M. Fraser. Bölüm 2. Sık sık duyacağınız büyük fikirler Endüstri Mühendisliğine Giriş Jane M. Fraser Bölüm 2 Sık sık duyacağınız büyük fikirler Bu kitabı okurken, büyük olasılıkla öğreneceğiniz şeylere hayret edecek ve varolan bilgileriniz ve belirli yeni becerilerle

Detaylı

Fizik I (Fizik ve Ölçme) - Ders sorumlusu: Yrd.Doç.Dr.Hilmi Ku çu

Fizik I (Fizik ve Ölçme) - Ders sorumlusu: Yrd.Doç.Dr.Hilmi Ku çu Fizik I (Fizik ve Ölçme) - Ders sorumlusu: Yrd.Doç.Dr.Hilmi Ku çu Bu bölümde; Fizik ve Fizi in Yöntemleri, Fiziksel Nicelikler, Standartlar ve Birimler, Uluslararas Birim Sistemi (SI), Uzunluk, Kütle ve

Detaylı

FELSEFE VE T ARIH1. Ner.mi Uygur. "Felsefe tarihi" yalmz filozoflann degil, meslekten olm1yan

FELSEFE VE T ARIH1. Ner.mi Uygur. Felsefe tarihi yalmz filozoflann degil, meslekten olm1yan '. FELSEFE VE T ARIH1 Ner.mi Uygur I I I "Felsefe tarihi" yalmz filozoflann degil, meslekten olm1yan pek~ok okur-yazann da ~e~itli baglamlar ~er~evesinde kulland1g1. sozlerden biridir. "Tarih" kavrammm

Detaylı

KÜMELER ÜNİTE 1. ÜNİTE 1. ÜNİTE 2. ÜNİTE 1. ÜNİT

KÜMELER ÜNİTE 1. ÜNİTE 1. ÜNİTE 2. ÜNİTE 1. ÜNİT KÜMELER ÜNİTE 1. ÜNİTE 1. ÜNİTE 2. ÜNİTE 1. ÜNİT Kümelerde Temel Kavramlar 1. Kazanım : Küme kavramını açıklar; liste, Venn şeması ve ortak özellik yöntemleri ile gösterir. 2. Kazanım : Evrensel küme,

Detaylı

GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ Felsefe Bölümü DERS İÇERİKLERİ

GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ Felsefe Bölümü DERS İÇERİKLERİ GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ Felsefe Bölümü DERS İÇERİKLERİ I.SINIF I.YARIYIL FL 101 FELSEFEYE GİRİŞ I Etik, varlık, insan, sanat, bilgi ve değer gibi felsefenin başlıca alanlarının incelenmesi

Detaylı

A Tüm S ler P dir. Tümel olumlu. E Hiçbir S, P değildir. Tümel olumsuz. I Bazı S ler P dir. Tikel olumlu. O Bazı S ler P değildir.

A Tüm S ler P dir. Tümel olumlu. E Hiçbir S, P değildir. Tümel olumsuz. I Bazı S ler P dir. Tikel olumlu. O Bazı S ler P değildir. Yargı cümlelerinde sınıf terimler birbirlerine tüm ve bazı gibi deyimlerle bağlanırlar. Bunlara niceleyiciler denir. Niceleyiciler de aynen doğruluk fonksiyonu operatörleri (önerme eklemleri) gibi mantıksal

Detaylı

Bir duygu, düşünce veya durumu tam olarak anlatan sözcük ya da söz öbeklerine cümle denir. Şimdi birbirini tamamlayan öğeleri inceleyeceğiz.

Bir duygu, düşünce veya durumu tam olarak anlatan sözcük ya da söz öbeklerine cümle denir. Şimdi birbirini tamamlayan öğeleri inceleyeceğiz. CÜMLENİN ÖĞELERİ Bir duygu, düşünce veya durumu tam olarak anlatan sözcük ya da söz öbeklerine cümle denir. Şimdi birbirini tamamlayan öğeleri inceleyeceğiz. Bir cümlenin oluşması için en önemli şart,

Detaylı

Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı

Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı Russell ın dil felsefesi Frege nin anlam kuramına eleştirileri ile başlamaktadır. Frege nin kuramında bilindiği üzere adların hem göndergelerinden hem de duyumlarından

Detaylı

Küçüklerin Büyük Soruları-2

Küçüklerin Büyük Soruları-2 Küçüklerin Büyük Soruları-2 Yayın no: 184 CENNET NASIL BİR YER? Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen/kapak: Zafer Yayınları Isbn: 978 605 5523 11 4 Sertifika no: 14452 Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın

Detaylı

DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 TÜRK MİTOLOJİSİNDE ÖNEMLİ RENKLER DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 RENKLER Türk mitolojisinde renklerin sembolik anlamları ilk olarak batılı Türkologların dikkatini çekmiş ve çalışmalarında bu hususa işaret etmişlerdir.

Detaylı

Bölüm 3. Sentaks ve semantik tarifi ISBN 0-321-49362-1

Bölüm 3. Sentaks ve semantik tarifi ISBN 0-321-49362-1 Bölüm 3 Sentaks ve semantik tarifi ISBN 0-321-49362-1 Bölüm 3 Konuları Giriş Genel olarak sentaks tarifi Sentaks tarifinin matematiksel yöntemleri Özellik gramerleri (Attribute Grammars) Programların anlamını

Detaylı

FELSEFİ YAPIDA EĞİTİM MODELLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ

FELSEFİ YAPIDA EĞİTİM MODELLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ FELSEFİ YAPIDA EĞİTİM MODELLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ FELSEFE Felsefe, kavramlar yaratmayı içeren bir disiplindir.

Detaylı

Oyun Teorisi IENG 456 Karar Vermede Analitik Yaklaşımlar

Oyun Teorisi IENG 456 Karar Vermede Analitik Yaklaşımlar Oyun Teorisi IENG 456 Karar Vermede Analitik Yaklaşımlar Bu ders notlarının hazırlanmasında Doç. Dr. İbrahim Çil in ders notlarından faydalanılmıştır. Yrd. Doç. Dr. Hacer GÜNER GÖREN Pamukkale Üniversitesi

Detaylı

Seç Bakalım. ... / 24 Puan. Aşağıdaki sözcüklerin doğru hecelenmiş biçimlerini yuvarlak içine alın.

Seç Bakalım. ... / 24 Puan. Aşağıdaki sözcüklerin doğru hecelenmiş biçimlerini yuvarlak içine alın. TÜRKÇE Adı - Soyadı :... Sınıfı / Şubesi:...Tarih:... /... /... Konuşma Kuralları, Hece Bilgisi, Okuduğunu Anlama, Öykü Oluşturma 1 A oğru mu Yanlış mı?... / 10 Puan B Ne emeli?... / 6 Puan 1. Konuşmalarımızda

Detaylı

Temel Bilgisayar Programlama

Temel Bilgisayar Programlama BÖLÜM 9: Fonksiyonlara dizi aktarma Fonksiyonlara dizi aktarmak değişken aktarmaya benzer. Örnek olarak verilen öğrenci notlarını ekrana yazan bir program kodlayalım. Fonksiyon prototipi yazılırken, dizinin

Detaylı

İstek Özel Kemal Atatürk Anaokulu. Kanaryalar Sınıfı

İstek Özel Kemal Atatürk Anaokulu. Kanaryalar Sınıfı Okyanus, Yaşam İçin Gereklidir Ve Doğal Dengesinin Korunması İçin İnsanların Çaba Göstermesi Gereklidir Neler Biliyoruz? İpek A.: Okyanusun mavi ve yeşil su olduğunu biliyorum. Deniz Can K: Yunuslar karaya

Detaylı

GRUP ŞİRKETLERİNE KULLANDIRILAN KREDİLERİN VERGİSEL DURUMU

GRUP ŞİRKETLERİNE KULLANDIRILAN KREDİLERİN VERGİSEL DURUMU GRUP ŞİRKETLERİNE KULLANDIRILAN KREDİLERİN VERGİSEL DURUMU I-GİRİŞ Grup şirketleri arasında gerçekleşen fiyatlandırma sistemi ekonominin kuralları doğrultusunda gerçekleşmektedir. Özellikle gelişmekte

Detaylı

Ek 1. Fen Maddelerini Anlama Testi (FEMAT) Sevgili öğrenciler,

Ek 1. Fen Maddelerini Anlama Testi (FEMAT) Sevgili öğrenciler, Ek 1. Fen Maddelerini Anlama Testi (FEMAT) Sevgili öğrenciler, Bu araştırmada Fen Bilgisi sorularını anlama düzeyinizi belirlemek amaçlanmıştır. Bunun için hazırlanmış bu testte SBS de sorulmuş bazı sorular

Detaylı

Topoloji değişik ağ teknolojilerinin yapısını ve çalışma şekillerini anlamada başlangıç noktasıdır.

Topoloji değişik ağ teknolojilerinin yapısını ve çalışma şekillerini anlamada başlangıç noktasıdır. Yazıyı PDF Yapan : Seyhan Tekelioğlu seyhan@hotmail.com http://www.seyhan.biz Topolojiler Her bilgisayar ağı verinin sistemler arasında gelip gitmesini sağlayacak bir yola ihtiyaç duyar. Aradaki bu yol

Detaylı

MİKRO İKTİSAT ÇALIŞMA SORULARI-10 TAM REKABET PİYASASI

MİKRO İKTİSAT ÇALIŞMA SORULARI-10 TAM REKABET PİYASASI MİKRO İKTİSAT ÇALIŞMA SORULARI-10 TAM REKABET PİYASASI 1. Firma karını maksimize eden üretim düzeyini seçmiştir. Bu üretim düzeyinde ürünün fiyatı 20YTL ve ortalama toplam maliyet 25YTL dir. Firma: A)

Detaylı

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi BÝRÝNCÝ BÖLÜM 1 Dünya döndü Son ders zili çalýnca tüm öðrenciler sevinç çýðlýklarý atarak okulu terk etti. Ýkili öðretim yapýlýyordu. Sabahçýlar okulu boþaltýrken, öðleci grup okula girmeye hazýrlanýrdý.

Detaylı

MATEMATİĞİN ONTOLOJİSİ BAKIMINDAN KANT İLE FREGE KARŞILAŞTIRMASI. Yalçın Koç

MATEMATİĞİN ONTOLOJİSİ BAKIMINDAN KANT İLE FREGE KARŞILAŞTIRMASI. Yalçın Koç MATEMATİĞİN ONTOLOJİSİ BAKIMINDAN KANT İLE FREGE KARŞILAŞTIRMASI Yalçın Koç Kant'm transsendental felsefesinin ana problemi kısaca «Nesne nedir?» olarak ifade edilebilir. Nesne nedir ve nasıl oluşur? Bu

Detaylı

Depolama Tarifesi. AKIM-TEK Enerji Elektrik Dretim Petrol Drlinleri Pazarlama Nakliyat San. Ve Tic. A.S.

Depolama Tarifesi. AKIM-TEK Enerji Elektrik Dretim Petrol Drlinleri Pazarlama Nakliyat San. Ve Tic. A.S. '. Depolama Tarifesi AKIM-TEK Enerji Elektrik Dretim Petrol Drlinleri Pazarlama Nakliyat San. Ve Tic. A.S. AKIM-TEK Glivercinlik Terminali Depolama Tesisi Lisans1n Tarih ve Say1s1 Tesis Adresi :02/12/201O-DEP/2901-9/28666

Detaylı

Ard fl k Say lar n Toplam

Ard fl k Say lar n Toplam Ard fl k Say lar n Toplam B u yaz da say sözcü ünü, 1, 2, 3, 4, 5 gibi, pozitif tamsay lar için kullanaca z. Konumuz ard fl k say lar n toplam. 7 ve 8 gibi, ya da 7, 8 ve 9 gibi ardarda gelen say lara

Detaylı

ALEXANDER RUSSEL WEBB-MUHAMMED

ALEXANDER RUSSEL WEBB-MUHAMMED ALEXANDER RUSSEL WEBB-MUHAMMED Benim araştırıcı, meraklı bir ahlâkım vardı. Her şeyin sebebini ve maksadını arıyordum. Bunlar için mantıkî cevaplar bekliyordum. Hâlbuki râhiplerin ve diğer Hıristiyan din

Detaylı

ESTETİK (SANAT FELSEFESİ)

ESTETİK (SANAT FELSEFESİ) ESTETİK (SANAT FELSEFESİ) Estetik sözcüğü yunanca aisthesis kelimesinden gelir ve duyum, duyularla algılanabilen, duyu bilimi gibi anlamlar içerir. Duyguya indirgenebilen bağımsız bilgi dalına estetik

Detaylı

Örgüt Kültürü. da öðrenmek isteyecektir.

Örgüt Kültürü. da öðrenmek isteyecektir. NOT : Bu bölüm önümüzdeki günlerde Prof.Dr. Hüner Þencan ýn incelemesinden sonra daha da geliþtirilerek son halini alacaktýr. Zaman kaybý olmamasý için büyük ölçüde- tamamlanmýþ olan bu bölüm web e konmuþtur.

Detaylı

ANLAMA, BELİRSİZLİK VE ÇOK-ANLAMLILIK. Doç. Dr. TEO GRÜNBERG GİRİŞ SEMİOTİĞİN ANA-KAVRAMLARI

ANLAMA, BELİRSİZLİK VE ÇOK-ANLAMLILIK. Doç. Dr. TEO GRÜNBERG GİRİŞ SEMİOTİĞİN ANA-KAVRAMLARI ANLAMA, BELİRSİZLİK VE ÇOK-ANLAMLILIK ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA* Doç. Dr. TEO GRÜNBERG GİRİŞ SEMİOTİĞİN ANA-KAVRAMLARI 1. Sentaks, Semantik, Pragmatik Dil hakkındaki araştırmaların tümünü içine alan en kuşatıcı

Detaylı

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ 7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ Estetik ve Sanat Felsefesi Estetiğin Temel Soruları Felsefe Açısından Sanat Sanat Eseri Estetiğin Temel Kavramları Estetiğin Temel Sorunlarına Yaklaşımlar Ortak Estetik

Detaylı

Olasılık ve İstatistik Dersinin Öğretiminde Deney ve Simülasyon

Olasılık ve İstatistik Dersinin Öğretiminde Deney ve Simülasyon Olasılık ve İstatistik Dersinin Öğretiminde Deney ve Simülasyon Levent ÖZBEK Fikri ÖZTÜRK Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi İstatistik Bölümü Sistem Modelleme ve Simülasyon Laboratuvarı 61 Tandoğan/Ankara

Detaylı

Yeni TUrk [debiyat1 Ara~t1rmalar1. 2, Temmuz-Aral1k GARiPOETiKASININ ELE~TiRiSi. Mehmet Narh* c-=

Yeni TUrk [debiyat1 Ara~t1rmalar1. 2, Temmuz-Aral1k GARiPOETiKASININ ELE~TiRiSi. Mehmet Narh* c-= Yeni TUrk [debiyat1 Ara~t1rmalar1. 2, Temmuz-Aral1k 2009 GARiPOETiKASININ ELE~TiRiSi Mehmet Narh* c-= Ozet: Bu c;:ah~mada, Cumhuriyet doneminde, kendisinden onceki biitiin ~iir birikimine, anlay1~ma itiraz

Detaylı

MODEL SORU - 1 DEKİ SORULARIN ÇÖZÜMLERİ

MODEL SORU - 1 DEKİ SORULARIN ÇÖZÜMLERİ 5 BÖÜ RENER 1 2 ODE SORU - 1 DEİ SORUARIN ÇÖÜERİ T aralığı yalnız, T aralığı ise yalnız kaynaktan ışık alabilir aralığı her iki kaynaktan ışık alabileceğinden, + ( + yeşil) = renkte görünür I II O IV III

Detaylı

ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS

ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS.476-1453 Ortaçağ Batı Roma İmp. nun yıkılışı ile İstanbul un fethi ve Rönesans çağının başlangıcı arasındaki dönemi, Ortaçağ felsefesi ilkçağ felsefesinin bitiminden modern düşüncenin

Detaylı

Deneysel Verilerin Değerlendirilmesi

Deneysel Verilerin Değerlendirilmesi Deneysel Verilerin Değerlendirilmesi Ölçme-Birimler-Anlamlı Rakamlar Ölçme: Bir nesnenin bazı özelliklerini (kütle, uzunluk vs..) standart olarak belirlenmiş birimlere göre belirlenmesi işlemidir (ölçüm,

Detaylı

FELSEFE DERSKiTABI Komisyon

FELSEFE DERSKiTABI Komisyon ORTAÖ GRE TiM FELSEFE DERSKiTABI Komisyon DEVLET KiTAPLARI ÜCÜNCÜ BASKI Dergah Ofset - istanbul, 2012 i(indekiler I. ÜNiTE FELSEFEYLE TANI~MA A. FELSEFE NEDiR? 2 1. Fe1sefenin An1aml 2 2. Fe1sefenin A1an!.

Detaylı

B ilg i G Э ven liпi N asщl Гg Э d Э Haline Getirilir?

B ilg i G Э ven liпi N asщl Гg Э d Э Haline Getirilir? B ilg i G Э ven liпi N asщl Гg Э d Э Haline Getirilir? Murat Lostar 1 B ilgi G Э ven liпi ve A n a ж Пeleri Teknoloji Anti-virЭs, gэvenlik duvarщ, biyom etrik sistem ler, akщllщ kartlar, elektron ik im

Detaylı

TEŞEKKÜR Bizler anne ve babalarımıza, bize her zaman yardım eden matematik öğretmenimiz Zeliha Çetinel e, sınıf öğretmenimiz Zuhal Tek e, arkadaşımız

TEŞEKKÜR Bizler anne ve babalarımıza, bize her zaman yardım eden matematik öğretmenimiz Zeliha Çetinel e, sınıf öğretmenimiz Zuhal Tek e, arkadaşımız 1 2 TEŞEKKÜR Bizler anne ve babalarımıza, bize her zaman yardım eden matematik öğretmenimiz Zeliha Çetinel e, sınıf öğretmenimiz Zuhal Tek e, arkadaşımız Tunç Tort a ve kütüphane sorumlusu Tansu Hanım

Detaylı

REHBERLİK VE İLETİŞİM 8

REHBERLİK VE İLETİŞİM 8 REHBERLİK VE İLETİŞİM 8 Yrd. Doç. Dr. M. İsmail BAĞDATLI mismailbagdatli@yahoo.com İletişim Süreci KAYNAK Kodlama MESAJ Kod Açma ALICI KANAL Geri Besleme KANAL Sözsüz İletişim Beden dilimiz jestler, mimikler,

Detaylı

T.C. MEZiTLi KA YMAKAMLIGI. ilc;e Milli Egitim Miidiirliigii. (TELEFON zinciri) ... MUD URL U G UNE

T.C. MEZiTLi KA YMAKAMLIGI. ilc;e Milli Egitim Miidiirliigii. (TELEFON zinciri) ... MUD URL U G UNE Mezitli il9e Milli Egitim Miidiirliigii - Strateji Hizmetleri Subesi Adres: GMK. Bulvan Mezitli Sanayi Sitesi Giri~i

Detaylı

BİR ÖMRÜN HİKÂYESİ. Erkek Öğrenci. Yıl 1881 Ilık rüzgarlar esiyordu Selanik ovalarında ; Dağ başka, sokaklar başka başka ;

BİR ÖMRÜN HİKÂYESİ. Erkek Öğrenci. Yıl 1881 Ilık rüzgarlar esiyordu Selanik ovalarında ; Dağ başka, sokaklar başka başka ; 1 BİR ÖMRÜN HİKÂYESİ Yıl 1881 Ilık rüzgarlar esiyordu Selanik ovalarında ; Dağ başka, sokaklar başka başka ; O gece en güzel yıldızlar kaydı, Nereden geliyordu bu aydınlık? Neydi insanları bu denli mutlu

Detaylı

PARAMETRK OLMAYAN STATSTKSEL TEKNKLER. Prof. Dr. Ali EN ÖLÇEKLER

PARAMETRK OLMAYAN STATSTKSEL TEKNKLER. Prof. Dr. Ali EN ÖLÇEKLER PARAMETRK OLMAYAN STATSTKSEL TEKNKLER Prof. Dr. Ali EN 1 Normal dalm artlarn salamayan ve parametrik istatistik tekniklerinin kullanlmasn elverisiz klan durumlarn bulunmas halinde, eldeki verilere bal

Detaylı

TORKIYE'DE MiSYONERLİK

TORKIYE'DE MiSYONERLİK TÜRKIYE DiYANET VAKFI YAYINLARI/200 ( ~--- -------- --- ------------------------- - TORKIYE'DE MiSYONERLİK FAALİYETLERİ ANKARA 1996 DİYANET İŞLERi BAŞKANLIÖI TELEVİZYONDA MiSYONERLİK FAALİYETLERİ YAPAN

Detaylı

B A. A = B [(A B) (B A)] (2)

B A. A = B [(A B) (B A)] (2) Bölüm 5 KÜMELER CEB R Do a olaylarnn ya da sosyal olaylarn açklanmas için, bazan, matematiksel modelleme yaplr. Bunu yapmak demek, incelenecek olaya etki eden etmenleri içine alan matematiksel formülleri

Detaylı

Istatistik ( IKT 253) Normal Da¼g l m Çal şma Metni

Istatistik ( IKT 253) Normal Da¼g l m Çal şma Metni TO-ETÜ, Iktisat ölümü Istatistik ( IKT 253) Normal Da¼g l m Çal şma Metni Ortalamas 0, standart sapmas 1 olan normal da¼g l ma standart normal da¼g l m denir ve bu da¼g l m n de¼gerleri z ile gösterilir.

Detaylı

» Ben işlerimi zamanında yaparım. cümlesinde yapmak sözcüğü, bir yargı taşıdığı için yüklemdir.

» Ben işlerimi zamanında yaparım. cümlesinde yapmak sözcüğü, bir yargı taşıdığı için yüklemdir. CÜMLENİN ÖĞELERİ TEMEL ÖĞELER Yüklem (Fiil, Eylem) Cümledeki işi, hareketi, yargıyı bildiren çekimli unsura yüklem denir. Yükleme, cümlede yargı bildiren çekimli öge de diyebiliriz. Yüklem, yukarıda belirttiğimiz

Detaylı

Emekli Assubaylar-ArsivSite1. Kayýt Tarihi: Mar 2004Nerede: istanbul, kadiköy, Türkiye.Ýletiler: 6.220

Emekli Assubaylar-ArsivSite1. Kayýt Tarihi: Mar 2004Nerede: istanbul, kadiköy, Türkiye.Ýletiler: 6.220 HUKUKÝ NET Onaylayan Ökkeþ Kadri BAÇKIR Pazar, 04 Mayýs 2008 Son Güncelleme Cumartesi, 04 Ekim 2008 öncelikle vakit ayýrýp bu konuyla ilgilendiðiniz için çok teþekkür ederim. eðer mümkünse o kararýn tamamýný

Detaylı

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2 Öğretmenlik Meslek Etiği Sunu-2 Tanım: Etik Etik; İnsanların kurduğu bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan değerleri, normları, kuralları, doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi ahlaksal açıdan

Detaylı

Gerçekten Asal Var mı? Ali Nesin

Gerçekten Asal Var mı? Ali Nesin Bu yazıda hile yapıyorum... Bir yerde bir hata var. Gerçekten Asal Var mı? Ali Nesin K endinden ve birden başka sayıya bölünmeyen a asal denir. Örneğin, 2, 3, 5, 7, 11, 13, 17, 19 asal dır. Ama 35 asal

Detaylı

4. - 5. sınıflar için. Öğrenci El Kitabı

4. - 5. sınıflar için. Öğrenci El Kitabı 4. - 5. sınıflar için Öğrenci El Kitabı Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı nın 28.08.2006 tarih ve B.08.0.TTK.0.01.03.03.611/9036 sayılı yazısı ile Denizler Yaşamalı Programı nın*

Detaylı

BUGONKO YAZILARI. Vatan ie;in TOrk'On akh... Nal topladtk Fiyasko. Hani verdigin sozler? Ilan

BUGONKO YAZILARI. Vatan ie;in TOrk'On akh... Nal topladtk Fiyasko. Hani verdigin sozler? Ilan YAVUZ DONAT BUGONKO Vatan ie;in TOrk'On akh... Nal topladtk YAZILARI Hani verdigin sozler? Ilan Vatan h;in Gazetelerde tam sayfa "Bir iiniyersitenin ilamm" gordok ve... Orhan Veli'nin "Vatan i.;in" ~iirini

Detaylı

12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017)

12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017) 12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017) ÜNİTE: 2-KLASİK MANTIK Kıyas Çeşitleri ÜNİTE:3-MANTIK VE DİL A.MANTIK VE DİL Dilin Farklı Görevleri

Detaylı

ÖSYM TYT sorularını açıkladı, Anabilim Zümre Başkanları soruları yorumladı.

ÖSYM TYT sorularını açıkladı, Anabilim Zümre Başkanları soruları yorumladı. ÖSYM TYT sorularını açıkladı, Anabilim Zümre Başkanları soruları yorumladı. Bu yıl ilk kez yapılacak olan Temel Yeterlilik Testinde yer alacak soruların değerlendirilmesi ve yapılan değişikliklerin sorulara

Detaylı

Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin

Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin kökünden kahverengi, pırıl pırıl bir şerit uzanıyordu.

Detaylı

Her noktas ya maviye ya k rm z ya boyanm fl bir düzlem

Her noktas ya maviye ya k rm z ya boyanm fl bir düzlem Renkli Noktalar Her noktas ya maviye ya k rm z ya boyanm fl bir düzlem önündeyiz. Baz noktalar maviye, baz noktalar k rm z - ya boyanm fl bir düzlem... Düzlemin sonsuz tane noktas n kim boyam flsa boyam

Detaylı

KPSS'de çok konuşulan 'vitamin' sorusu ve çözümü

KPSS'de çok konuşulan 'vitamin' sorusu ve çözümü On5yirmi5.com KPSS'de çok konuşulan 'vitamin' sorusu ve çözümü Kaç gündür bir 'vitamin' sorusudur gidiyor. İşte geçtiğimiz günlerde yapılan KPSS sorularında yer alan 'vitamin' sorusu ve çözümü... Yayın

Detaylı

Örnek...2 : Örnek...3 : Örnek...1 : MANTIK 1. p: Bir yıl 265 gün 6 saattir. w w w. m a t b a z. c o m ÖNERMELER- BİLEŞİK ÖNERMELER

Örnek...2 : Örnek...3 : Örnek...1 : MANTIK 1. p: Bir yıl 265 gün 6 saattir. w w w. m a t b a z. c o m ÖNERMELER- BİLEŞİK ÖNERMELER Terim: Bir bilim dalı içerisinde konuşma dilinden farklı anlamı olan sözcüklerden her birine o bilim dalının bir terimi denir. Önermeler belirtilirler. p,q,r,s gibi harflerle Örneğin açı bir geometri terimi,

Detaylı

Oksijen, flor ve neon elementlerinin kullanıldığı alanları araştırınız.

Oksijen, flor ve neon elementlerinin kullanıldığı alanları araştırınız. Oksijen, flor ve neon elementlerinin kullanıldığı alanları araştırınız. 3.2 KİMYASAL BAĞLAR Çevrenizdeki maddeleri inceleyiniz. Bu maddelerin neden bu kadar çeşitli olduğunu düşündünüz mü? Eğer bu çeşitlilik

Detaylı

Cimcime yemek masasına kurulmuş, ödev yapıyordu.

Cimcime yemek masasına kurulmuş, ödev yapıyordu. Cimcime yemek masasına kurulmuş, ödev yapıyordu. Önündeki deftere, son yazdıklarına baktı ve sayfayı delmeye kararlıymış gibi, bastıra bastıra sildi. Az ötede duran kitabı önüne çekti ve elindeki kurşunkalemi

Detaylı

ÜNİTE:1. Dil Nedir? ÜNİTE:2. Dil Kültür İlişkisi ÜNİTE:3. Türk Dilinin Gelişimi ve Tarihsel Dönemleri ÜNİTE:4. Ses Bilgisi ÜNİTE:5

ÜNİTE:1. Dil Nedir? ÜNİTE:2. Dil Kültür İlişkisi ÜNİTE:3. Türk Dilinin Gelişimi ve Tarihsel Dönemleri ÜNİTE:4. Ses Bilgisi ÜNİTE:5 ÜNİTE:1 Dil Nedir? ÜNİTE:2 Dil Kültür İlişkisi ÜNİTE:3 Türk Dilinin Gelişimi ve Tarihsel Dönemleri ÜNİTE:4 Ses Bilgisi ÜNİTE:5 1 Yapı Bilgisi: Biçim Bilgisi ve Söz Dizimi ÜNİTE:6 Türkçenin Söz Varlığı

Detaylı

kar;a bir isyan ba~latml~lar ve isyan tapmagm Ylkllmasl ile sonuc;:lanml~tj. Bu isyanm neticesinde, onlann M.S. 73 Yllmda Masada'da ugradjl

Detaylı