ISBN: Kapak Tasarım: Venil Tasarım 2015 / ANKARA

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "ISBN: Kapak Tasarım: Venil Tasarım 2015 / ANKARA"

Transkript

1

2 ISBN: Kapak Tasarım: Venil Tasarım 2015 / ANKARA

3 Mūsikî Nazariyātı 1 İçindekiler Önsöz... 2 Teşekkür... 3 Giriş... 4 Kazım Uz... 6 Kitapta Geçen Bazı Terimlerin Günümüz Türkçesine Göre Anlamları... 7 Mūsikî Nazariyātı Kitabının İncelenmesi... 8 Türk ve Batı Mūsikîsinde Perde... 9 Ses İlmi Usûl, Ölçü, Vezin ve Düzüm İlişkisi Darb ve Usûl (Ölçü) Doğu ve Batı Mūsikîsinde Hareket/Gider-Metronom Batı ve Türk Mūsikîsinde Aralık ve Aralıkların Genişlemesi - Daralması Majör ve Minör Makamları Diatonik-Kromatik Gam ve Anarmoni Donanım ve Geçki Çarpma; Süsleme Ornement ve Titretme - Tri İnsan Seslerinin Sınıflara Ayrılması Aralık ve Āhenk Birbiriyle Uyumlu-Uyumsuz, Uygun Olan-Olmayan Akordlar Kaynaklar Eserin Tıpkı Çevirimi ve Günümüz Türkçesine Göre Sadeleştirilmesi Emrah Hatipoğlu

4 Mūsikî Nazariyātı 2 Önsöz Kâzım Uz u Mūsikî Istılâhatı isimli lûgatı ile tanıyoruz. Bugünkü anlamıyla Mūsikî Terimleri olan bu kitap, 1964 de Gültekin Oransay tarafından bazı ilavelerle yeniden bastırılmıştı. 1 Mūsikîmiz terimleri açısından çok önemli olan bu kaynak üzerinde ne yazık ki yeteri kadar inceleme yapılmamıştır. Kâzım Uz un daha öncesinde kaleme aldığı ve burada inceleyeceğimiz diğer bir eseri ise Mūsikî Nazariyātı risālesidir. Risāle, Osmanlı Devleti nin ortaöğretim kurumları olan Mekâtib-i Sultāniye lerin, 1923 (h.1339) senesindeki programına göre hazırlanmış bir ders kitabıdır. Daha çok batı mūsikî nazariyātı nazarından doğu mūsikî nazariyātı ile kıyaslamalar yapılmıştır. Her iki nazariyātın temeldeki farklılıkları anlatması bakımından önem arz etmektedir. Risāle, dönemin alfabesi ile yazılmıştır. Kullanılan dil son dönem Osmanlı Türkçesidir. Risāle, öncelikle tarafımızdan günümüz alfabesi ile yazılmış ve anlaşılabilirliği kolay olması açısından bugünün yazı diline uygun hâle getirilmeye çalışılmıştır. Çeviri yazım ve günümüz Türkçesi ile yazılmış hâlini vermeden evvel, risālede geçen konular ele alınmış ve daha iyi anlaşılabilmesi için bazı ek bilgiler verilmiştir. Batı ve Türk mūsikîleri arasındaki temelde bazı önemli farkları anlatan Mūsikî Nazariyātı risālesinin incelenmesinin, mūsikîmiz için bazı önemli meselelerin yeniden gündeme gelmesi açısından yararlı olduğu düşünmekteyim. İncelememizde ve verdiğimiz bilgilerde hatalarımızın olduğunu varsayarak şimdiden affımı dilerim. 1 Gültekin Oransay, Kâzım Uz, Musiki Istılâhatı, Küğ Yayını, 1964, Ankara

5 Mūsikî Nazariyātı 3 Teşekkür Bu kitabın incelenerek makale konusu olması ilk olarak sayın Yrd. Doç. Dr. Kubilay KOLUKIRIK tarafından gerçekleştirilmiştir. 2 Kendisinden orijinal sayfaları istediğimde beni kırmamış ve tarafıma ulaştırmıştır. Kendisine teşekkür ederim. Ayrıca günümüz alfabesine çeviri aşamasında bana yardımcı olan sayın Dr. Recep USLU ya ve saygıdeğer amcam Prof. Dr. Mehmed Said Hatipoğlu na teşekkürlerimi bir borç bilirim. 2 Kubilay Kolukırık, Muallim Kâzım Uz un Musiki Nazariyatı Adlı Eserinin İncelenmesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2011

6 Mūsikî Nazariyātı 4 Giriş Türk mūsikîsi alanında; anlaşılır, birbirini tekrarlamayan ve yeni araştırmalara zemin hazırlayacak çalışmaların ne yazık ki yetersiz olması, Türk mūsikîsine dair pek çok önemli konunun ayrıntılarına inilmesine mani olmuştur. Yetersiz araştırmalar sonucu noksan veya yanlış bilgilerin eğitimde aktarılması da zaten hassasiyet gerektiren bazı nazarî konuların daha da anlaşılmamasına sebep olmuştur. Türk mūsikîsi alanında yapılan her çalışma; isabetli kararları veya yeterli bilgileri içermese de, araştırmacılara izleyecekleri yol hakkında ipuçları veren kılavuzlardır aslında. Fakat genel anlamda çalışmalarda hissedilen kopyala-yapıştır alışkanlığının terkedilerek, bir konunun farklı yönlerden ele alınıp anlaşılır bir şekilde yazıya dökülmesi, hem okuyucuyu heycanlandıracak hem de yeni araştırmalara ışık tutacaktır. Mūsikînin içinde olan birçok kişi için nazariyāt, amelîyātın ürünüdür. Fakat sürece bakıldığında mūsikî nazariyātı ile ilgili bazı çalışmalar, yaşayan mūsîkiyi anlatmada bazen yetersiz kalmış ve amelî mūsikîden biraz ayrılmıştır. Batı mūsikîsi nazariyatıyla Türk mūsikîsinin anlatılmaya çalışılması, Türk mūsikîsinde ırāk, segâh, evc, sabā bemolü (hicāz), Hüzzam bemolü (hisār) gibi perdeleri sabitleme endişesi, Türk mūsikisindeki doğal perde anlayışının kavranılamaması ve makam sınıflandırılmasında ortak bir düşencede birleşilememesi, nazariye ile ameliyeyi birbirinden uzaklaştıran önemli nedenler arasında görülmektedir. Kâzım Uz un Mūsikî Nazariyātı isimli risālesinde; mūsikî nazariyātı, batı mūsikî nazariyātı çerçevesinde ele alınmış fakat Türk mūsikî nazariyātıyla farklılıklarına da değinilmiştir. Batı ve Türk mūsikisi nazariyātı hakkında teferruata girmeden bilgi verir. Kâzım Uz, her nazariyat kitabında olduğu gibi konuları kendince sınıflara ayırmıştır. Risālesinde değindiği konuların başlıkları aşağıdaki gibidir:

7 Mūsikî Nazariyātı 5 1. Mūsikînin Ta rifi 2. Perdenin Ta rifi 3. Mebhâs-ı Savt Acoustique 4. Usul - Mesure ve Vezin Rythme 5. Basit Usul Mesure Simple 6. Hafif ve Sakil Darblar 7. Darb - Temps 8. Mürekkeb Usûl Mesure Compose 9. Basit Usûlün Bilamel Tatbîkātı 10. Mürekkeb Usûlün Bilamel Tatbîkātı 11. Eb ad Intervalle, Majör Majeure 12. Minör Mineure 13. Eb adın Büyültüb Küçültülmesi 14. Majör Makāmının Teşkîli 15. Minör Makāmının Teşkîli 16. Gam Diyatonik Gamme Diatoniqe 17. Armoni Enharmonie 18. Cihāz Armure, Tebdil-i Tarz Modulation 19. Harekât ve Mikyās-ı Usûl 20. Mikyās-ı Usûl Metronom 21. Hareketin Esāmîsi 22. Şark-ı Mūsikî Evzānının Mensub Bulunduğu Buhūr-ı Sülüse 23. Çarpma; Tezyināt Ornement 24. Tehzîz Tri 25. İnsan Seslerinin Sunūfa Taksîmi 26. Fāsıla ve Āhenk 27. Mütenâfir Āhenkli Gayr-ı Mülâyim Akordlar 28. Gam Armonik Gamme Harmoniqu Kâzım Bey, genel olarak konuları yüzeysel ve özet olarak işlediğinden bazen okuyucuda soru işaretleri bırakabilmektedir. Biz anlaşılmada kolaylık olsun diye bazı başlıkları yeniden belirleyip bazı konularda açıklamalar yaptık.

8 Mūsikî Nazariyātı 6 Kazım Uz ( ) 3 Kâzım Uz, İstanbul Drağman da doğmuştur. Daha sonra Hāfızpaşa ilkokulu, Fātih Askerî Rüştiyesi (ortaokulu) ve Darüşşafaka lisesinde okumuş, 1892 de mezun olduktan sonra Telgraf ve Posta Nezāreti muhasebe kalemine girmiştir. Sonrasında gümüş iftihar madalyası almıştır başlarında Mūsikî Istılâhatı adlı küçük Türk mūsikîsi lûgatını yayınlamış, yayınladığı bu kitapçıktan dolayı aynı tarihde Muzıka-yı Hümāyūn a alınmıştır de buradan istifa etmiş, aynı tarihte Ankara idādisi (lisesi) Türkçe, coğrafya ve usûl-i defterî muallimliğine, daha sonra 1896 da Topkapı rüştiyesi (ortaokulu) Türkçe, Farsça ve matematik öğretmenliğine getirilmiş, 1899 da, Osmanlı Devletinde eğitim kuruluşlarını yönetmek üzere meydana getirilmiş bir teşkilât olan; Maarif Nezāreti mektûbî (özel kalem) kâtip yardımcısı olmuş yine aynı tarihte Mercan idādîsi hesap ve hendese muallimliğine getirilmiştir ye kadar Darüşşafakada ücretsiz mekanik ve cebir dersleri için muallim muavini olarak çalışmıştır de Darüşşafakada fahriyen (ücretsiz) Farsça muallimliği yapmıştır da Maarif Nezāreti sicil-i mahvâl şūbesi mümeyyizliğine getirilmiş, 1909 da Mekâtib-i Rüştiye (ortaokullar) müfettişi olmuş fakat daha sonra istifa etmiştir. 40 yıllık öğretmenlik hayatından sonra emekliye ayrılmıştır. Uz, mūsikî çalışmalarına Darüşşafaka da okuduğu yıllarda Zekâî Dede den ders alarak başlamıştır. Okuldan mezun olduktan sonra da hocasıyla olan irtibatını kesmemiş, hocasının vefatına kadar on yıl kadar bir süre meşklere devam etmiştir. Batı mūsikîsini de Muzika-ı Humāyūn dan öğrenmiştir. Emekliliğinden sonra Koska da Dārü l Mūsikî adlı mūsiki mektebi açarak talebe yetiştirmiştir. 4 Sadeddin Kaynak da talebeleri arasındadır. Uz, hanendeliğinin yanı sıra Bahāriye Mevlevîhānesine devam etmiş bir mevlevîdir. 3 Nazmi Özalp, Türk Musikisi Tarihi, c.2, s , Yılmaz Öztuna, Türk Musikisi, Ansiklopedik Sözlüğü, s Bu mûsikî mektebi dışında, Zekâi Dede ve oğlu Ahmed Irsoy un ders vererek önemli musikişinasların yetişmesine vesile olan Darüşşafaka Lisesi Medenî Aziz Efendi nin ders verdiği Kız Muallim Mektebi, Hacı Faik Bey in hoca olarak çalıştığı Kız Okulu musikimizin gelişmesine ve tanıtılmasına yardımcı olmuştur.

9 Mūsikî Nazariyātı 7 Bahāriye Mevlevihānesi şeyhi Hüseyin Fahreddin Dede den mūsikîmizin inceliklerini öğrenmiştir. Zekâî Dede den öğrendiklerini Hayātü l-ervāh isimli eserinde yazmışsa da bastıramamıştır. Batı musikisi ile ilgili bir kitabı ve Mevlevî āyîni basılmıştır. Hüseynî-Būselik makāmını terkib etmiş ve ikiyüze yakın beste yapmıştır. Musullu Osman Dede nin ısrarıyla Sultānî Yegâh āyîni bestelemiştir. Kitapta Geçen Bazı Terimlerin Günümüz Türkçesine Göre Anlamları Türk mūsikîsinde ıstılâh veya terim, her dönemde değişiklikler göstermiştir. Bu sebeple Kâzım Uz un risālesini yazdığı dönemde de -nazariyāt anlatımında kullanılanterminoloji, günümüzden farklıdır. Kitapta geçen bazı terimlerin açıklanması aşağıda olduğu gibidir; İka : Düzüm Usûl: Ölçü Bu d veya Fāsıla: Aralık Mūsikî Vezni: Usûl Te lif: Beste veya eser. Biri tarafından oluşturulan ezgi. Sesleri ardı ardına getirmek. Falso: Bir perdenin hakkıyla seslendirilememesi. Cihāz: Donanım Çarpma: Bir perdenin kendisine seri olarak üstünde veya altında bulunan perdenin seslendirmesidir.

10 Mūsikî Nazariyātı 8 Mūsikî Nazariyātı Kitabının İncelenmesi Kâzım Uz un orta öğretime mūsikî eğitimi için hazırlamış olduğu Mūsikî Nazariyātı risālesi; batı ve doğu mūsikîlerinde temelde var olan önemli farkların ortaya konması açısından önemlidir. Tespitlerini açıklarken Türk mūsikîsini savunucu tarafta olması dikkat çekmektedir. İki mūsikîyi temel bazı konularda birbirleriyle kıyaslamış, kıyaslama yaparken mūsikîmizi eksik görmek isteyenleri ve kendini nazarî yönden geliştirmemiş kişileri de eleştirmiştir. Uz, mūsikînin bir olmasıyla beraber, amaç, tartım, perde, usûl, mūsîki vezni, tavır ve nağme yönünden mūsikîyi alaturka ve alafranga namıyla ikiye ayırmak zorunluluğu olduğunu belirtmiştir. Bu iki mūsikîyi iyice anlamak için bunların nazarî ve uygulamalı kısımlarının mutlaka araştırılması ve öğretilmesi gerektiğini savunur. Uz a göre mūsikî eğitimi asılda uygulamaya yönelik olan ses ve saz vasıtasıyla gerçekleşir. Bu ugulamanın nazariyātını öğrenmek ise Uz a göre çok önemlidir. Ona göre bir mūsikî üstādı ancak nazarî bilgisiyle icrācılığın yanında ilmi bir itibar kazanır. Kâzım Uz, kitabına öncelikle mūsikînin tarifiyle başlamıştır. Mūsikî, güzel hislerin tercümānı olan nağmelerin belli bir düzen içinde ortaya çıkmasıdır. Bunun ortaya çıkabilmesi için te lif ve îka denilen iki sanatın birbirleriyle beraberlik ve uyum sağlaması önemlidir. Mūsikîde te lif; bir makāmın altında oluşturulan nağmelerdir. Başka bir değişle bir oluşumdur, ortaya çıkarılan ezgidir. Îka ; mūsikî vezinlerinin yani bugünkü anlamıyla usûl, ölçü ve aruz vezinlerinin birbiri ile uyumudur. Hüseyin Saadeddin Arel Îka kelimesini Düzüm olarak çevirmiş ve ta rifini yaptıktan sonra eski nazariyatçıların düzüm e Îka dediğini belirtmiştir. Safiyuddin in tarifini

11 Mūsikî Nazariyātı 9 sadeleştirerek yazacak olursak; îka, belli uzunlukta zamanlara ayrılmış ve özel nisbetler ve konumlarla sıralanarak eşit ölçülere bölünmüş vuruşlar takımıdır. 5 Aslında İka, uzunluğu belli olan ve özel sürelerle zamanlara ayrılmış vuruşların bir araya toplanmasıdır. Demek ki mūsikînin oluşabilmesi için belli özellikleri içeren nağmelerin ve düzümün birbirleriyle uyum içinde olması gereklidir. Sözlü bir eser için de bu defa aruz vezni ile uyumu önemli olacaktır. Doğu mūsikîsi için çok önemli olan îka konusunun, Uz a göre batı mūsikîsinde bir önemi yoktur. Bunun sebebi olarak da ölçünün eşit zamana ait olan darplarının, batı kelimelerinin hecelerine zaten birebir uymasından kaynaklanmaktadır. Başka bir deyişle Türk müziğindeki prozodi anlayışı batı müziğinde yoktur. Bu yüzden düzümler hecelere göre eşit zamanlarla kurulur. Türk ve Batı Mūsikîsinde Perde Kâzım Bey, mūsikide kullanılan belirli seslere Perde ismi verildiğini yazmış, batı mūsikîsinde yedi tam ve beş adet yarım perde olmak üzere toplamda on iki adet perdeye sahip olunduğunu belirtmiştir. Uz, doğu mūsikîsinde durumun farklı olduğunu ifade ederek bir batı sazıyla doğu mūsikîsinin icra edilemeyeceğini ancak perde düzeneğinin değişmesi ile veya perdesiz bir bir sazla icra edilebileceğini vurgulamıştır. Fakat doğu mūsikîsi sazları için aynı durum söz konusu değildir. Batı mūsikîsinde bulunan sesler, doğu mūsikîsinde zaten var olduğu için benzer bir düzenlemeye gerek kalmayacaktır. Uz, bu durumun doğu mūsikîsinde varolan perdelerin doğala en yakın perdeler olmasından kaynaklandığını ifade etmiştir. Kâzım Uz burada perde yi anlatırken daha çok nota olarak düşünmeyi tercih etmiştir. Aslında Türk mūsikîsinde perdeler genel olarak bir alanı ifade ederler. Her zaman sabit frekansta olan bir sesi vermezler. Özellikle bazı perdeler, ezginin 5 Hüseyin Sādeddin Arel, Türk Mûsikîsi Nazariyatı Dersleri Haz. Onur Akdoğu, Ankara 1993, s.62

12 Mūsikî Nazariyātı 10 gelişine göre tizlik-pestlik anlamında değişime uğrarlar; segâh, evc, nim hisar, hicaz perdeleri gibi. Bu sebeple batı mūsikîsini ifade edebilen bir saza, ne kadar perde bağlanırsa bağlansın makam mūsikîsini bilmeyen biri için bu hiçbir şey ifade etmeyecektir. Uz, kitabında bir tablo hazırlamış, Türk mūsikîsideki doğal ve arızalı perdelerin, bunların oluşturduğu aralıkların isimlerini vererek nispetlerini yazmıştır. Türk mūsikîsinde birinci perdenin alafranga mūsikîsinde olduğu gibi do değil re notası olduğunu ve buna karşılık gelen perdenin de yegâh olduğunu açıklar. 6 Türk mūsikîsi gelenekli sisteminde kabul edilmiş doğal aralıkların oluşturduğu doğal perdelerin adlarını iki oktavlık alanda şöyle sıralamıştır; Yegâh, hüseynî-aşîrān, ırāk, rast, dügâh, segâh, çargâh, nevā, hüseynî, evc, gerdāniye, muhayyer, tiz segâh, tiz çargâh ve tiz nevā. Arızalı perdeler de aşağıdaki gibidir; Pest şūrî, pest hisār, acem-aşîrān, geveşt, zengûle, kürdî, būselik, hicāz, sabā, şūrî, hisār, acem, māhūr, şehnâz, sünbüle, tiz būselik, tiz hicāz ve tiz sabā. Perde, aralık ve nisbetleri aşağıda verilmiştir. 6 Aslında soru işaretleri ile ilgili olan bu konunun araştırılmasında önem vardır. Türk mūsikîsi geleneğinde ilk perde olan ve birinci yer mānâsına gelen Yek-gâh perdesinin batı mūsikîsi ses sisteminde re notasına neden denk getirildiğini sorgulamak gerekmektedir. Rauf Yekta Bey bu yanlışlığı düzeltmek için bazı önerilerde bulunmuştur. Rast perdesini Do perdesi kabul etmek gibi. Konu ile ayrıntılı bilgi için bkz. Rauf Yekta Bey, Türk Mûsikîsi Nazariyatı, İstanbul, 1924, s59-61

13 Mūsikî Nazariyātı 11 Tanîni Aralığı Eksik Mücenneb Aralığı (Küçük Mücenneb) Tam Mücenneb Aralığı (Büyük Mücenneb) Nevā Re Tiz Nevā Sabā Hicāz Tiz Sabā Tiz Hicāz Çargâh Do Tiz Çargâh Būselik Tiz Būselik Segâh Si Tiz Segâh Kürdî Sünbüle Dügâh Lâ Muhayyer 9/8 2187/ / Tanîni Aralığı Zengûle Şehnāz 9/8 Eksik Mücenneb Aralığı (Küçük Mücenneb) Tam Mücenneb Aralığı (Büyük Mücenneb) Tanîni Aralığı Rast Sol Gerdâniye Geveşt Irāk Acem- Aşîrān Hüseynî -Aşîrān Pest Hisār Pest Şūrî Fa Diyez Mi Māhūr Evc Acem Hüseynî Hisār Şūrî Yegâh Re Nevā 2187/ / /8 Kâzım Uz un adlarını verdiği perdelerin arasında, zaman içinde ismen değişmiş olanlar vardır. Ya da bazı perdeler daha son dönemlerde hüviyet kazanmışlardır. Yukarıda doğal perdelere bakıldığı vakit görülecektir ki, gelenekli sistemde arızalı kabul edilen; būselik, tiz būselik, acem-aşîrān ve acem perdeleri batı mūsikîsinde doğal kabul edilirken, doğu

14 Mūsikî Nazariyātı 12 mūsikîsinde doğal kabul edilen; ırāk ve evc perdeleri ise batı mūsikîsinde arızalı kabul edilmektedir. Segâh ve tiz segâh perdeleri batı mūsikîsinde bulunmaz. Hatta segâh, ırak ve oktavlarını belli bir ses bölgesinin adı alarak düşünürsek bu iki perde batı mūsikîsinde yoktur. Risālede kabul edilen ses sistemi bugün kullandığımız 24 lü sistemden önce kullanılan 17 li sistemdir. Bu sistemde Tanîni aralığında iki, Mücenneb aralığında bir perde bulunur. Meselâ; Yegâh ile hüseynî-aşîrān perdelerinin arasında Tanîni aralığı bulunur. Bu sebeple bu aralık içinde iki adet nim perde yani yarım perde bulundurur. Ses İlmi Kâzım Uz, ses ilminden bahsederken mūsikînin nazariyātından başka fizikte akustik denilen ayrılmış bir kısım olduğunu ve perdelerin esāsı araştırılarak kıymetlerinin hesaplandığından bahseder. Bu konunun araştırılması ve eğitimi için müzikte belli bir seviyeye gelmek gereklidir. Nazariyat ile ses ilmini yani akustiği birbirinden ayırmak gereklidir. Akustik ilmini bilmeyen müzisyen olabilirse de nazariyatı anlamayan hakîkî bir mūsikî uğraşanı olamaz. Fakat bunun yanında yazar; matematik ilmine dayanan ses konusuna alâkasız olan mūsikî uğraşanlarının, doğu ve batı mūsikî perdelerinin inceliklerini matematik ilmi ile göremeyeceklerinden dolayı, karşılıklı tartışmalarda ilim ve gerçek dışı açıklamalarıyla ilim erbabının yanında her ne kadar icrāda hassas olsalar bile- bu hassasiyete leke düşeceklerini de belirtmektedir. Bu sebeple bu sanatın esaslarını mutlaka öğrenmesi gerektiğini belirtmektedir. Usûl, Ölçü, Vezin ve Düzüm İlişkisi Kâzım Uz, Usûl-Vezin konusunun başlığında Usûl ün karşılığı olarak Mezür (Mesure), Mūsikî Vezni nin karşılığı olarak da Ritm (Rythme) kelimelerini kullanmış ve yazısında açıkça; Mūsikî Vezinleri ne her nedense üstadlar arasında yanlış olarak usûl denildiğini yazmıştır.

15 Mūsikî Nazariyātı 13 Mezür kelimesini günümüzde bazı mūsikî ile ilgilenenler ölçü nün karşılığı olarak kullanmaktadır. Peki, Uz un da belirttiği gibi ölçü veya mezür, usûl kelimesinin karşılığı mıdır? Uz a göre usûl ölçüdür, usûl içindeki îkâ'ların kalıplaşmış hâli ise Vezin dir. Her mūsikî vezninde usûl mevcuddur fakat her usûlde mūsikî vezni yoktur. Uz, Devr-i Kebîr veznini örnek vererek, 28 zamanlı olması sebebiyle hem usûl olduğunu, hem de darpların belli miktarca uzaması ve kısalmasından dolayı mūsikî vezni olduğunu yazmıştır. Günümüzde ise Usûl kelimesi sadece ölçü anlamında kullanılmamaktadır. Ölçüden daha ziyāde mūsikî veznini anlatır. H.Saadeddin Arel in de yazdığı gibi Usûl; kalıp hâlinde tespit edilmiş ölçüdür. 7 Bunu bir örnekle açıklayalım; Düyek ve Müsemmen usûllerinin ikisi de sekiz zamanlıdır. Bu iki usûl aynı zamanda birer ölçüdür fakat farklı vezinlere sahiptir. Başka bir deyişle Düyek usûlünün bir ölçüdeki vezni yani kalıplaşmış düzümü ile Müsemmen usûlünün bir ölçüdeki vezninden farklıdır. Bugünkü ifādeyle ikisi de farklı usûl kalıbına sahiptir. Bir usûlün bir kere vuruluşu, bir ölçüye eşittir. Bunun yanında her ölçüde kalıplaşmış bir düzüm olacak diye bir şey yoktur. Ölçüdeki düzüm kalıplaşırsa buna Usûl denir. Darb ve Usûl (Ölçü) Uz a göre Düm ve Tek kelimelerinin zaman içinde söylenişine darb denir. Bir darb, elde bulunduğu farzedilen bir değneğin yukarıdan aşağıya indirib kaldırmak suretiyle oluşur. Uz, elin aşağı ve yukarıya gitmesi hareketini toplamda iki sayarak darbın iki zamanlı olduğunu belirtmiştir. Zamanın biri değneğin yukarıdan aşağıya inmesi, diğeri değneğin aşağıdan yukarıya çıkması süresidir. Bir darb iki zamana eşit olduğunda basit darb, üç zamana eşit olduğunda da mürekkeb darb olur. Basit darblar Basit 7 Arel, H.S, Türk Musikisi Nazariyatı, s.70

16 Mūsikî Nazariyātı 14 Usûl leri, mürekkeb darblar da Mürekkeb Usûl leri meydana getirir. 8 Basit Usûl Mürekkeb Usûl.. Bir usûlde meydana gelen darbların her biri aynı kuvvette icrā edilmemektedir. Ölçüdeki ilk darb her zaman kuvvetlidir. Sonraki darblar ise daha az vurguludur. Kuvvetli olan darba Sakîl Darb az vurgulu olan darblara da Hafîf Darb denilmektedir. Uz, usullerin uygulamalarını biraz sonra göreceğimiz gibi batı müziğine göre göstermiş ve hangi darbların sakîl veya hafîf olduğunu belirtmiştir. Batı müziğinde basit usûllerden birinci çeşit olan iki dörtlk (2/4), dört eşit zamanlı ve iki darblıdır. Daha önce de belirttiğimiz gibi bir darb iki zamana eşittir. Bu usûlün birinci darbı sakîl, ikinci darbı hafif kabul edilmiştir. Basit usûllerden birinci çeşit usûl; El yukarıdan aşağıya bir, hemen yukarıya iki olarak uygulanır. 2 1 İkinci çeşit olan üç dörtlük (3/4), altı adet eşit zamanlı üç darblı ikinci çeşit usûlün ismidir. Bunun birinci darbı sakîl ikinci üçüncü darbları hafîfdir. İkinci çeşit usûl; El yukarıdan aşağıya bir, sağ tarafa yukarıya meyilli iki, sola yukarıya meyilli üç olarak uygulanır. 8 Rougnon, Paul, Mufassal Musiki Nazariyatı,Çev: Ahmet Muhtar, İstanbul, 1930

17 Mūsikî Nazariyātı Dört dörtlük, sekiz adet eşit zamanlı dört darblı üçüncü çeşit usûlün ismidir. Bu usûlün birinci darbı sakîl, ikinci darbı hafîf, üçüncü darbı az sakîl, dördüncü darbı hafîfdir. Üçüncü çeşit usûl ise; El yukarıdan aşağıya bir, sol tarafa iki, sağ tarafa üç, Sola yukarıya sola doğru dört olarak uygulanır Her basit usûlün karşılığı olarak mürekkeb usûlü vardır. Bu da basit usûl gibi üç çeşittir. Birinci çeşidi 6/8 liktir. Bu da 2/4 lük usûlünün her darbının üçer zamandan icra edilmesidir. 2/4 lük usûlü mürekkeb usûle dönüştürmek için aşağıdaki gibi 2/4 rakamının payı olan ikiyi üç, paydasını iki ile çarpmak yeterlidir. 6/8 = 3x2 / 2x4. Bu usûlün birinci zamanına; sakîl, ikinci ve üçüncü zamanlarına; hafîf, dördüncü zamanına; sakîl, beşinci ve altıncı zamanlarına da hafîf adı verilir. Vuruşu ise, El yukarıdan aşağıya bir ve hemen yukarıya doğru bir, bir. El yukarıdan aşağıya sağa az meyl ile iki ve hemen yukarıya doğru iki, iki olarak uygulanır.

18 Mūsikî Nazariyātı İkinci çeşit usûl 9/8 liktir. Bu da 3/4 lük usûlünün her darbının üç zamanda icrā edilmesiyle oluşur. Üç dörtlük basit usûlünü mürekkebe dönüştürmek için 3/4 rakamının payını üç, paydasını iki ile çarpmak yeterli olur. 9/8 = 3x3 / 2x4 Bunun da birinci, dördüncü, yedinci zamanları sakîl, diğer zamanları hafîf dir. El yukarıdan aşağıya bir, hemen yukarıya doğru bir, bir. El yukarıdan sağ tarafa meyl ile aşağıya iki ve tekrar yukarıya iki, iki. El yukarıdan sola doğru üç, tekrar yukarıya üç, üç olarak uygulanır Mürekkeb usûlün üçüncü çeşidi ise; 12/8 liktir. Bu usûl, dört dörtlük usûlünün her darbının üç zamanda icrā edilmesiyle oluşur. Bundan dolayı dört dörtlük usûlüne üçüncü çeşit mürekkeb usûle değiştirmek için 4/4 ün payındaki dördü 3 ile paydasındaki dördü 2 ile çarpmak yeterlidir.

19 Mūsikî Nazariyātı 17 12/8 = 3x4/2x4 Bunun da birinci, dördüncü, yedinci, onuncu zamanları sakîl, diğer zamanları hafîf dir. Vuruşu; El yukarıdan aşağıya bir, hemen yukarıya bir, bir. Sola doğru meyilli iki, yukarıya doğru iki, iki. Soldan sağa doğru meyilli olarak üç, yukarıya doğru üç, üç. Yukarıdan sola doğru dört daha yukarıya doğru dört, dört olarak uygulanır Doğu ve Batı Mūsikîsinde Hareket/Gider-Metronom Zamānın bir kalıba girmesinin ritm i veya vezn i, bu kalıpların düzenli olarak dağıtılmasının usûlü veya bugünkü adıyla ölçüyü oluşturduğunu biliyoruz. Çeşitli vezinlerin hızının ayarlanmasına da hareket veya bugünkü ifādeyle gider veya hız denir. Uz, mūsikînin esaslarından bahsederken nağmelerin giderleri konusuna da değinmiştir. Mūsikîde bir bestekârın meydana getirdiği nağmeleri olması gereken sür at ve ağırlığına yani asıl hareketine göre söylemesi veya sazla icrā etmesi önemlidir. Çünkü mūsikîde her oluşum aynı harekette olmaz. Sür atle olan bir oluşumu ağır bir nağme ile icrā etmek veya ağır bir seyri sür atli yapmak doğru değildir. Bir mūsikî oluşumda nağmelerin tizliği, pestliği ve özel halleri nasıl önemli ise sür at ve ağırlığı da aynı şekilde önemlidir.

20 Mūsikî Nazariyātı 18 Batı mūsikîsinde usûlün sür atli veya ağır olması, notanın başlangıcına konulan ifādelerle veya dörtlük, sekizlik notaların bir saniyedeki süratinin rakamlarla belirtilmesiyle anlatılır. Bu ifade ve rakamların anlattığı duruma göre notaların okunup veya çalınması mecbūrîdir. Uz, bir bestenin her zaman aynı süratte okunmasını sağlamak için Avrupa da Metronome denilen bir alet îcād edildiğini yazarak metronom hakkında uzunca bilgi vermiştir. Kâzım Bey, batı mūsikîsinde her hareketin sür at ve ağırlığına göre on üç tavır ve gidişin olduğunu ve bu hareketlerin isimlerinin metronom vuruş miktārıyla beraber notanın öncesine yazıldığını belirtir. Bu hareketlerin isimlerini ve Türkçede karşılıklarını aşağıdaki gibi vermiş ve bunlar gibi pek çok lafız kullandıklarından bahsetmiştir; Pek Ağır Ağır Ağırca Ağırımsı Aheste Ahestece Çabuğumsu Çabukca, Süratlice Çabuk, Süratli Pek Çabuk, Pek Süratli Görkemli hareketlerle Orta hızda Nazikāne (letafetle) Süratlendirerek Geçikerek Largo Larghetto Lento Adagio Andante and te Andantino and ino Allegretto all tto Allegro all o Presto Prestissimo prest mo Maestoso Moderato Grazioso, Accelerando, Ritardando

21 Mūsikî Nazariyātı 19 Yukarıdaki hareket lafızlarından başka daha pek çok isim vardır. Kâzım Uz, metronom bahsinde mūsikîmizi yine savunarak; mūsikî vezinlerinde gereken bilgiye sahip olmayanların batıdaki metronom gibi bir cihazın doğu mūsikîsinde bulunmadığını söyledikten sonra mūsikîmizdeki eksikliklerden bahsetmek isteyenlerin bu konuda cahil ve kabiliyetsiz olduğunu ifade etmiştir. Peki, Türk mūsikîsinde metronom kullanılmadan evvel eserlerin hızları nasıl biliniyordu? H. Sadeddin Arel, nazariyat kitabında bu konu ile ilgili şunları yazmıştır; Metronomun icadından evvel, usûllerdeki vāhid-i kıyāsî zamanın uzunluk ve kısalık derecesini göstermek için, mūsikîcilerimiz üç tabir kullanırlardı; hafif-i evvel, hafif-i sāni ve sakîl. Onların tariflerine göre, ten sözünün mutedil [orta halde] bir surette telaffuz edilişi kadar uzunlukta olan zamana hafif-i evvel denir. Şu halde herhangi bir usulün vāhid-i kıyāsî ittihaz [kabul] edilen zamanı böyle bir tane ten uzunluğunda ise o usul hafif-i evvel ile kullanılmış demektir. Vāhid-i kıyāsî iki tane ten uzunluğunda olan usul hafif-i sānî ile kullanılmış demektir. Vāhidi-Kıyāsî dört tane ten uzunluğunda olan usul ise sakil ile kullanılmış demektir. 9 Arel in anlatımına ek olarak başka bir ifadeyle; dört dörtlük usûlünün (ölçünün) dört adet darbından her birinin, eğer bir saniyenin dörtte biri süresince yerine getirilirse bunun süratine doğu musikisinde hafîf-i evvel, aynı usûlün bir misli daha ağır olarak yani bir darbın bir saniyesinin yarısı süresince icra edilmesine; hafif-i sanî ve bir saniye içinde icra edilmesine de sakîl denilmektedir. Bu düşünceye göre hafif-i sanî; hafîf-i evvel in zayıfı, sakîl de hafîf-i sanî nin aynı sebeple iki misli zayıfıdır. 9 Arel, H.S, Türk Musikisi Nazariyatı, s.71

22 Mūsikî Nazariyātı 20 Uz; doğu mūsikî vezinlerinin kurulduğu ölçünün sür at ve ağırlığının üç bahre bağlı olduğunu yazar. Bunlar; Bahr-i Hafîf-i Evvel, Bahr-i Hafîf-i Sānî, Bahr-i Sakîl dir. Bahr-i Hafîf-i Evvel e bağlı olan her usûlün bir darbı, Bahr-i Hafîf-i Sani ye bağlı olan bir darbın yarım zaman uzunluğuna eşittir. Bu anlayışla Bahr-i Hafîf-i Evvel e bağlı olan bir usûlün icra olunduğu sürenin iki misli bir zamanda, aynı usûl Bahr-i Hafîf-i Sānî ye mensup olarak icra edilir. Diğer bir tabirle Bahr-i Hafîf-i Sānî ye bağlı olan bir usûlün bir devri zamanında aynı usûl Hafîf-i Evvel e bağlı olarak tamamıyla iki devir icra eder. Kâzım Uz, Çenber usûlü örneğinde; Hafîf-i Evvel bahrinde icra edilirse 12, Hafîf-i Sânî bahrinde icra edilirse 24 ve Sakîl bahrine göre icra edilirse 48 darp süresince yani zamanlı icra edileceğini yazmıştır. Bugünkü anlamda yazarsak sırayla 12/2 lik, 24/4 lük veya 48/8 lik olmaktadır. Aslında bu bahirler metronom gibi eserin hızını tam olarak göstermez. Bugün mertebe olarak ifāde ettiğimiz farklı birim zamanları, bu üç bahrin karşılığıdır. Bilindiği gibi usullerimizin farklı mertebeleri vardır. Uz un da örneğini verdiği altı zamanlı Yürük Semāî ve Sengin Semāî usullerini ele alalım. Sengin Semāî usûlü Yürük Semāî den darp açısından daha ağır karakterlidir. Yazılırken 6/4 olarak yazılır. Yani birim zamanı 4 lüktür. Her bir darbı iki ten uzunluğundadır. Fakat metronomda ayarladığımızda her dörtlük bir metronom vuruşuna denk gelir. Yürük Semāî ise bunun iki katı darba sahip olduğu için birim zamanı yarısı kadar düşer ve 6/8 olarak yazılır. Bunun da birim zamanı 8 liktir. Her bir darbı bir ten uzunluğundadır. Metronoma göre de yine her bir vuruşa bir 8 lik isabet eder. Kâzım Uz un belirtmediği fakat bugün bildiğimiz Ağır Sengin Semai usûlü de 6/2 lik olarak yazılır. Burada birim zaman 2 liktir. Her bir darbı dört ten uzunluğundadır. Metronoma göre her bir vuruşa bir 2 lik denk gelir. Bahsi geçen üç bahri biraz daha açıklayalım; Anlattığımız üç mertebenin herbiri metronoma göre farklı değerlere sahip birim zamana (vāhid-i kıyāsî) ama her zaman

23 Mūsikî Nazariyātı 21 bir vuruşa sahiptir. Konuyu örnekle açıklamaya çalışalım. Metronom sesine vuruş elimizin hareketine de darb adını verelim. Metronomun bir ten uzunluğunda tahmini 120 hızında hareket ettiğini düşünelim ve bunu hiç değiştirmeyelim. Her bir vuruşa bir darb getirip icra edersek bunun adına Hafîf-i Evvel deriz. Eğer her iki vuruşa bir darp denk getirirsek bunun adı Hafîf-i Sānî olur. Bu defa iki katını düşünüp her dört vuruşa bir darb denk getirirsek bu defa bunun adı Sakîl olur. Biz burada bir vuruşa hangi birim zaman değerinin (onaltılık, sekizlik, dörtlük, ikilik) olmasını istiyorsak bunlar arasında en ağırı Sakîl, en hızlısı Hafîf-i Evvel olur. Bu ikisinin ortası da Hafîf-i Sānî olur. Başka bir misal; 120 metronom hızında bir eser, 10/8 lik yazıldığında Hafîf-i Evvel dir. Bunu Hafîf-i Sānî yazmak istersek saniyede 120 vuruş yapan metronomun her iki vuruşuna bu defa 4 lük değer denk getireceğimiz için 10/4 lük yazarız. Sakîl de ise; her dört vuruşa 2 lik denk getireceğimiz için eseri 10/2 lik yazarız. Dikkat edilecek olursa darpların azalıp çoğalması, isteristemez eserin karakterini de değiştirecektir. Eğer Aksak Semāî darplarına göre Ağır Semāî, Ağır Semāî darplarına göre Aksak Semāî okunmaya çalışılırsa eserin karakteri bir anda zarar görür. Hafîf-i Evvel de neredeyse her kıymete yani nota değerine bir darb denk gelirken, Hafîf-i Sānî de ve Sakîl de darb sayısı azalır. İşte Ağır Semāî olarak adlandırdığımız formlarda da darblar Sakîl olarak ifāde olunurlar. Günümüzde 10/8 lik olarak yazılmış her Aksak Semāî formuna ne yazık ki yanlış olarak Ağır Semāî denilmektedir. 10/8 olarak işlenmiş bir Aksak Semāî formu ancak Hafîf-i Evvel olarak icra edilir yani darb sayısı fazladır. Bu sebeple asıl adı Aksak Semāî dir. Fakat Sakîl olarak işlenen bir eserde darb sayısı azdır ve her darba daha fazla nota kıymeti girer. Bunun da asıl adı Ağır Semâî dir. Aynı durum Ağır Semāî nin diğer bir usûlü olan Ağır Sengin Semāî veya Sengin Semāî için de geçerlidir. Bu usûlde yazılmış bir eseri Yürük Semāî ile icra edemezsiniz. Fakat burada şu yanlış anlaşılmamalıdır. Ağır veya Sakil kelimeleri eserin ağır ya da çok ağır okunacağını göstermez.

24 Mūsikî Nazariyātı 22 Darpların az ve çokluğunu veya darp başına gelen nağmelerin azlığını ve çokluğunu gösterir. Batı ve Türk Mūsikîsinde Aralık ve Aralıkların Genişlemesi - Daralması Kâzım Uz, mūsikî ilminde perdelerin birbirleriyle olan mesafelerine Bu d (Intervalle) adının verildiğini yazmıştır. Yani bugünkü ifadeyle Aralık dır. Aralıkların çeşitlerini tarif ederken tam ve eksik tabirlerini kullanmıştır. Bunun yanında do, re, mi, fa, sol, lâ, si perdeleri tam, tam aralıkta bulunan ve diyez ve bemol ile gösterilen perdeleri de yarım perde olarak tanımlamıştır. Yarım sesler, -Kâzım Uz un da bahsettiği gibi- aslında tam seslerin yarısı değildir. Rauf Yekta Bey, Türk Mūsikîsi Nazariyātı kitabında yarım seslerden bahsederken; iki perde arasını eşit aralığa bölen batı sistemi, piyano, flüt ve emsali sabit perdeli sazlarda görülebilirken, keman gibi perdesiz bir sazda ve insan seslerinde bir tam sesin, ortasından iki eşit kısma ayrılamadığı ve bu taksimden biri küçük biri büyük iki türlü yarım ses ortaya çıktığının tastikinde bütün garp mūsikîşinasları müttefik olduğunu belirtmiştir. 10 İleride de bahsedeceğimiz gibi; bir tam aralık biri büyük biri küçük olmak üzere diyez ve bemolle iki aralığa bölünür. Diyez bir sesi beş koma tizletirken bemol de beş koma pestletir. Uz, batı mūsikîsini anlatırken, bir oktavın beş tam aralık ve iki eksik aralıktan oluştuğunu, beş tam aralığın do dan itibaren do-re, re-mi, fa-sol, sol-la, la-si arasında bulunduğunu ve mi-fa ve si-do arasının da eksik aralık olduğunu yazar. Tam aralıkların arasında diyez veya bemol perdeler vardır. Yalnız eksik aralıklarda bunlar yoktur. Böylece toplamda on iki aralığa sahip bir sıra ortaya çıkar. Majör ve minör makamlarının oluşumu için doğal perdelerin aralıklarından bazılarını daraltmak veya genişletmek gereklidir. Mesela, do-re aralığı tam bir aralık olduğu için majör veya minör oluşumunda bazen bu aralığın yarım bir 10 Yekta, Rauf, Türk Mūsikîsi Nazariyātı, Dokuzuncu Mebhas, İstanbul, 1924

25 Mūsikî Nazariyātı 23 aralığa dönüştürülmesi icab eder. Bundan dolayı re perdesini pestletmek için önüne bemol koymak gerekir. Bu halde do-do bemol aralığı yarım aralık olmuş olur. Bunun gibi si ile do aralığı yarım aralık olduğu halde bu aralığın da tam bir aralık olması gerekirse do perdesini yarım perde tizletmek için önüne diyez koymak gerekir. Bu halde si-do diyez aralığı tam bir aralığa döndürülmüş olur. Diğerleri de bu şekilde yapılır. Majör ve Minör Makamları Kâzım Uz, batı mūsikîsinde iki adet makāmın olduğunu yazar. Bunlar majör ve minör makamlarıdır. Batı mūsikîsinde doğal dizi do perdesi üzerinde gösterilmektedir. Bir oktav içerisindeki aralıklar; 2 Tam + 1 Eksik (yarım) + 3 Tam + 1 Eksik (yarım) olarak sıralanmaktadır. Bu sıralamanın olduğu dizinin makāmına batı mūsikîsinde Majör denildiğini, doğu mūsikîsinde de karār perdesine göre- Rast, Çargâh, Yegâh, Acem-Aşîran ve Māhūr makamlarına karşılık geldiğini yazmaktadır. Batı mūsikîsinde majör aralıkları; birinci perde do dan başlarsa do majör ü oluşturduğu gibi, hangi perde üzerinde kurulursa o perdedinin adıyla diğer majör makamlarını oluşturur. Mi majör, re majör vb. Batı mūsikîsi toplamda on iki birbirinden farklı perdeye sahip olduğu için on iki adet majör makamı ortaya çıkabilmektedir. Bu ortaya çıkarılan makamlar bir diğerinden tiz olmak üzere aynı makāmın başka perdeler üzerinde tekrar edilmesinden başka bir şey değildir. Batı mūsikîsinin ikinci bir makāmı da minör dür. Minör, bir oktavı oluşturan perde aralıkları sıra ile; 1 tam, 1 eksik, 2 tam, 1 eksik, 2 tam dır. Minör makāmı da majör makāmı gibi on iki perde üzerinde icrā edileceğinden, minör de aynı makāmın farklı perdeler üzerinde icrā edilmesinden başka bir şey değildir. Kâzım Uz un verdiği bilgilerden sonra bir konuyu açıklığa kavuşturmakta da fayda vardır; Minör makāmı nazariyatta her ne kadar 1 Tam, 1 Yarım, 2 Tam, 1 Yarım ve 2 Tam aralıklarından oluşsa da uygulamada kullanılan iki çeşit daha

26 Mūsikî Nazariyātı 24 minör gamı vardır. Bu iki çeşidin ortaya çıkma sebeplerden biri; minör gamın bir majör gamla aynı sesleri içermesidir. Bu da iki gam arasında karışıklığa sebep olmaktadır. Bu sebeple benzerliği ortadan kaldırmak için bazı aralıkları değiştirmek gerekmektedir. Diğer sebebi de; tonik yani karar perdesine yarım aralık uzaklıkta olması gereken sensibl yani yeden sesinin tam aralık uzakta olmasıdır. Bu durumları düzeltmek için, yedinci derece bir kromatik yarım aralık kadar tizletilir (sol diyez). Böylece yeden perdesi yarım olur. Bu uygulamayla minör gam üçüncü modal tonunu yani sol perdesini kaybeder fakat bu sayede majör tondan ayırt edilmesi kolaylaşır. Bu gama farklı isimler verilmiştir; a. Üç yarım sesli minör gam b. Artmış ikiliyi içeren minör gam c. Armonik minör gam d. Minör altlıyı içeren minör gam Ortaya çıkan bu yeni gamda altı ve yedinci derecede bulunan artmış ikilinin icrası batıya göre zor olacağından başka bir çare daha düşünülmüştür. O da altıncı dereceyi yedinci dereceye yaklaştırmaktır. Böylece aralık tam aralığa dönüşür. Karār ile altıncı derece arasındaki aralık majöre dönüştüğü için bu yeni diziye Majör altılıyı içeren minör gam adı verilir. Burada ikinci modal ton olan fa perdesi de feda edilmiştir. 11 Kâzım Bey ayrıca batının sol majörü ile la minörünü doğu mūsikîsindeki Rast ve Uşşāk makamlarıyla eşleştirerek şöyle göstermiştir; Rast - Sol majör: rast dügâh segâh çargâh nevā hüseynî evc gerdāniye tam tam eksik tam tam tam eksik Uşşāk La minör: dügâh segâh çargâh nevā hüseynî acem gerdāniye muhayyer tam eksik tam tam eksik tam tam 11 Rougnon, Paul, a.g.e., s

27 Mūsikî Nazariyātı 25 Bu şekilde bir eşleşme, elbette birbirlerinden çok farklı batı ve doğu makamlarının sadece aralıklardaki genişlik ve darlığındaki benzerlikten dolayı yapılmıştır. Çünkü Kâzım Uz, un kendisi de bu eşleştirilen makamları açıklamanın çok yer tutacağını ve böyle bir açıklamanın da Türk mūsikîsine göre değersiz olduğunu yazar. Kâzım Uz, batı mūsikîsinde bir makāmın aynı aralıklarla başka perdelerde icrāsına doğu mūsikîsinde şedd adı verildiğini yazar. Böylelikle batı mūsikîsinde majör ve minör namı ile çoğalan makamlar bir diğerinin şeddi dir. Bunun yanında şeddin doğu mūsikîsinde de olduğunu belirterek, Şedd-i Arabān makamının Sūz-i Dil, Evcārā, Hicāzkâr, Şehnāz makamlarının bir sureti olduğunu yazmıştır. Şedd-i Araban makāmı mezkûr makamlar gibi bugünkü ifadeylesekizinci derecesinde Hicāz yaptıktan sonra karāra varmaktadır. Aynı biçimde Acem-Aşîrān ile Māhūr ve Yegâh makamlarının aralıkları da bir diğerinin aynı olan Fa majör, Sol majör, Re majör makamları demek olduğunu yazmıştır. Kâzım Bey in Şedd bahsinde yukarıda belirtildiği gibi; Acem- Aşîrān, Māhūr ve Yegâh makamlarını aynı göstererek majör makamlarına denk geldiğini yazmış, bunun yanında Şedd-i Arabān makāmının, Sūz-i Dil, Evcārā, Hicāzkâr ve Şehnāz makamlarının bir sūreti olduğunu belirtmiştir. Uz un şedd bahsinde bu örnekleri vermesi bize göre yanlıştır. Çünkü Acem-Aşîrān, Māhūr ve Yegâh makamları her ne kadar dizilerini oluşturan aralıkların genişlik ve darlıkları açısından birbirlerine benzeseler de, klâsik üslûbda karakter, seyir ve kullandıkları perdeler, önem verdikleri dereceler açısından birbirlerinden farklı makamlardır. Keza, Şedd-i Arabān, Sûz-i Dil, Hicazkâr ve Şehnâz makamları için de durum böyledir. Belki Sûz-i Dil makamı Şedd-i Arabān makamıyla çok benzediklerinden dolayı bunlardan ayrılması mümkündür. Fakat Evcārā makāmı tamamen bambaşka bir karakterdedir. Bunların ayrıntıların ele alınması burada amacın dışına çıkılmasına sebep olacağından ancak başka bir çalışmada ele alınabilir. Kâzım Uz, anladığımız kadarıyla bir icrācının değil yaşayan müziği hesaba katmayan matematikçi bir nazariyatçının gözüyle meseleye bakmıştır. Batı mūsikîsinde

28 Mūsikî Nazariyātı 26 makamlarla ile ilgili yazdıklarının daha iyi anlaşılması için belki de bu yola girmiştir. Kâzım Uz a göre, majör ve minör makāmında yazılmış mūsikî türlerinde yapılan rengârenk nağmeler aslında majör-minör arasında geçki yapmaktan başka bir şey değildir. Uz, makam ve perde açısından iki çeşitle sınırlı olan bu mūsikînin nasıl daha geniş bir sahada seyre müsaid ollduğunu şaşkınlıkla sorgulayarak doğu mūsikîsi ile karşılaştırmıştır; doğu mūsikîsinin çeşitli renklere sahip olan makamları bestekârın hareket sahasını kısıtlamaktadır. Bestelerdeki geçki meyanlardaki ufak bir seyirden ibaret kalmaktadır. Bunun dışına çıkanlar ise mūsikîyi bilen ve bilmeyenler tarafından ayıplanarak ve tenkîd olunmaktadır. Mūsikîmizin varlığını bir müzik türünde gösterememek gibi bir kesin düşünce de mūsikîmizi bilmeyenler tarafından fakirlik kabul edilmekte ve batı musikisini arzulatmaktadır. Anlaşılan Kâzım uz burada mūsikide genişleme konusunu düşünmektedir. Türk mūsikîsinde seslerin, pestlik ve tizlik açısından dar bir sahada kaldığını geniş alanlara ancak meyān kısmında çıkıldığını düşünmüşür. Fazla geçki yapmadan veya genişleme sahasını genişletmeden sadece makamın ana seyri içinde kalan eserlerin, insanları batı mūsikîsi dinlemesine sevk ettiğini ifade etmiştir. Türk mūsikîsinde eserler, genel olarak iki oktav arasında yazılır. Yegâh perdesi ile Tiz Nevā arasında. Makamlar geniş ses sahalarında kullanılmak yerine makāmına göre- bu iki veya bir oktav içerisinde kullanılmaktadır. Burada daha çok amaç; makāmın seyrini bozmamak ve sanatlı geçkiler yapabilmektir. Batı mūsikîsinde kullanılan geniş ses sahası da ister istemez Türk mūsikîsinde fakirliğin olduğu düşüncesine sebebiyet vermiştir. Fakat son dönemlerde özellikle Kānūn, Ud gibi ses sahası geniş sazlar için yazılan eserlerde fazla oktavlı seyri bulmak mümkündür. Diatonik-Kromatik Gam ve Anarmoni Risālede, önce gam gelimesi açıklanmış daha sonra çeşitleri yazılmıştır. Gam, makam benzeri olup aralarında belli bağları olan bir takım mūsikî sesleri silsilesine denmektedir. Beş adet

29 Mūsikî Nazariyātı 27 tam, iki adet yarım aralık ile ayrılmış olan tabii perdelerin bir araya toplanmasına diyatonik gam denir. Bu, seslerin doğal gidişine uygun olan gamdır. Diyatonik gamda bulunan tam perdelerin de arasında bir perde daha vardır. Bu perdelerin de devreye girmesi ile yarım perdeler ikiden on ikiye çıkar. İşte toplam on iki olan perdelerle, başlangıç sesin oktavı olan perde birleştiğinde kromatik gam meydana gelir. Tabii gamın bir tam aralığı, dokuz eşit parçaya bölünebilir. Bu parçaların her birine Koma adı verilir. Toplamda dokuz koma olmak şartıyla birbirine eşit olmayan iki yarım aralık, bir tam aralığı oluşturulabilir. Uz, do ile re arasındaki bir tanîni aralığı bölündüğü dokuz adet komanın rakamlar arasındaki yerinin, aralıkları olduğunu sayı ile gösterilen yerlerin çıkacak sesin sınırı olduğunu belirtmiştir 12 ; Yarım Ton Kromatik Yarım Ton Diyatonik Do Do Diyez Re Re Bemol Yarım Ton Diyatonik 4/9 Yarım Ton Kromatik 5/9 Yukarıda da görüldüğü gibi, do ile re aralığında eşit olmaya iki yarım aralığın; biri do ile re bemol aralığını gösteren 4/9 aralığıdır. Diğeri de 5/9 aralığını gösteren re bemol ile re nin arasıdır. Bu iki eşit olmayan aralığın bir araya getirilmesi bir tam aralığa eşittir. Bu aralıkların küçüğüne yarım ton diyatonik, büyüğüne yarım ton kromatik denir. Bir perdenin ismi diyez veya bemol ile değişirse, bu perde ile değişen perdenin aralığına; yarım ton kromatik denir. do-do diyez, re-re diyez, mi-mi bemol ve bu gibi aralıklar yarım ton kromatik dir. 12 Baskı hatasından olacak ki asıl kitapta, do ve re perdeleri arasındaki komaları ve iki yarım perdenin yerini gösterirken hata yapılmış, bir tam aralıkta on adet koma aralığı gösterilmiştir. Eğer bir tam aralık dokuz koma aralığından birleşiyorsa iki tam aralık arasında dokuz adet küçük aralık olması lazımdır.

30 Mūsikî Nazariyātı 28 Uz, notaların değişmesi fakat sesin değişmemesi esasıyla ardı ardına gelen iki notadan birinin yerine diğerinin kullanılmasına anarmoni denir. Yani anarmoni esasında, notların değişmesi ve sesin değişmemesi gereklidir. Anarmoniyi meydana getiren perdelere de Anarmonik (Enharmonique) adı verilir. Örneğin si diyez-do ve do bemol-si perdeler sesdeştir. Notaları bir diğerinin yerinde kullanılmasıyla ses olarak bir değişme olmaz. Kâzım Bey in ifadesine ek olarak şu da söylenebilir. Bir tam aralıkta birinci sesin diyez ile tizletilmesi ile ikinci sesin bemol pestletilmesi sonucu ortaya çıkan ses aynıdır. İsimleri farklı olduğu halde aynı sesi veren perdeler anarmonik dir. Uz, Osmanlı mūsikîsinde de bu esasa çok rastlandığını yazar. Bazı makamlarımızda evc perdesinden sonra acem perdesini kullanma durumu ortaya çıkar. Burada fa diyez notasını takiben tekrar fa demek, söyleniş itibarıyla mūsikî uyumunu bozar. Bu yüzden acem perdesini gösteren fa perdesi yerine aynı sese sahip mi diyez notası kullanılır. İşte bu esas batı mūsikisinin anarmonisinden başka bir şey değildir. Kâzım Bey, anarmoninin bu ismiyle doğu mūsikisînde bilinmediğini fakat bunu kullanmayan ve bilmeyen mūsikîşinasların çok az olduğunu yazar. Doğu mūsikîsinde şimdiye kadar anarmoni lafzı kullanılmamış ise de çok önemli üstatların kitaplarında bu ma nâda özel kelimeler kullanıldığını ifāde eder. Örnek olarak da; Kenzü l Elhān, Makasıdü l Elhān, Kitābü l Edvār, Şerefiyye ve Kitāb-ı Mūsikî edvarlarını verir. Uz, do-re tam aralığının arasında do diyez, re bemol, remi tam aralığının arasında, re diyez, mi bemol fa-sol tam aralığının arasında fa diyez, sol bemol, sol-la tam aralığının arasında sol diyez, la bemol ve la-si aralığının arasında la diyez, si bemol gibi birer farklı isme sahip fakat birer ses bulunduğunu yazdıktan sonra bemol ve diyez olarak iki farklı ismi olup da aynı sese sahip gibi görünen yarım perdelerin aslında tizlik ve pestlik açısından birbirlerinden

31 Mūsikî Nazariyātı 29 farklı olması gerektiğini yazar. Bu perdeler batı musikisinde anarmoniktir. Batı mūsikîsinde de her perdenin diyezi, takip eden perdenin bemolünden tiz olduğu gibi her perdenin bemolü de kendinden evvel bulunan perdenin diyezinden pestdir. Batı mūsikîsinde -Uz un da bahsettiği gibi- aslında bir tam aralıkta diyez ve bemol aynı yerde değildir. Aşağıda görüldüğü gibi do-re aralığını elimize aldığımızda do diyez pestten tize beşinci koma aralığının tiz sınırına kadar olan yerdir. re bemol de aynı şekilde ama bu defa tizden peste doğru beşinci koma aralığının pest sınırına kadar olan yerdedir. Do Do Diyez Re Re Bemol Yukarıdaki şekli Kâzım Uz un tarifine göre düzenlersek yani yukarıdaki diyez bölgesini beşinci aralığa bemol bölgesi de dördüncü aralığa çekersek aşağıdaki gibi görünecektir. Do Diyez Do Re Re Bemol

32 Mūsikî Nazariyātı 30 Rauf Yekta Bey de bu konu hakkında şöyle yazmıştır; Batı nazariyātında tam ses dokuz eşit kısma ayrılır ve bu kısımların her birine koma adı verilir. Do-Re perdelerine konulan diyez ve bemol işaretleri iki sesin ortasını göstermezler. Diyez beş koma tizletirken bemol 5 koma pestletmektedir. Bu yüzden Do ile Do diyez arası beş koma, Do diyez ile Re arası 4 koma olur. Aynı şekilde Re ile Re bemol arası 5 koma, Re bemol ile Do arası 4 koma olur. 13 Kâzım Uz, diyez ve bemol kullanımında batı ve doğu mūsikîlerindeki farkı anlatırken, batıda aynı aralıktaki diyez ile bemoller ses bakımından bir diğerinin aynı olarak birinin yerinde diğerinin kullanılması kabul edilse de Osmanlı mūsikîsinde buna katiyen izin olmadığını yazar. Çünkü bir aralıktaki diyez ve bemollerin sesleri ayrı olduğundan her birinin kullanım yerleri de ayrı makamlardır ve notada yer açısından uygulanmasında da uyumsuzluk vardır. Örnek olarak Sabā makāmını vermiştir; Doğu makamlarından Sabā denilen makāmın icrāsı sırasında sabā perdesini batı notası ile göstermek için mutlaka re bemol olarak yazmak gerekir. Fakat bu perde sabā perdesinden pest bir perdedir yani hicāz perdesidir. Eğer bir müzisyen bunu bilmez ise Sabā makāmının bir notasını hakkıyla çalamamış olacaktır. Sabā perdesi aslında 17 li sistemde çargâh ile nevā perdeleri arasındaki iki perdeden biridir. Diğeri hicāz perdesidir. Sabā perdesi pest bölgeyi yani çargâh perdesine yakın olan yeri gösterirken hicāz perdesi tiz bölgeyi yani nevā perdesine yakın olan bölgeyi gösterir. Daha sonra zaman içinde sabā perdesi hicāz perdesi ile yer değiştirmiş daha dik bir perde olmuştur. Bu yüzden Kâzım Uz, hicāz perdesinin pest olduğu halde do diyez ile, sabā perdesinin de tiz olduğu halde re bemol ile gösterilmesini eleştirir. Çünkü ona göre sıralama çargâh, hicāz, sabā, nevā düzeninde olmalıdır. Batıya göre bu sıralama da pestten tize doğru do, re bemol, do diyez, re düzenindedir. 13 Rauf Yekta, age, Dokuzuncu mebhas

33 Mūsikî Nazariyātı 31 Donanım ve Geçki Uz, her notanın evveline anahtardan sonra konulan diyez ve bemol işaretinin toplanmasına cihāz dendiğini yazar. Cihāz kelimesi bugün kullanılmamaktadır. Onun yerine donanım kelimesi kullanılır. Donanım, her notanın hangi makamdan olduğunu bilmek ve perdelerin arasındaki aralığı bir bakışta anlayarak ona göre akord ve icra etmek için yapılmıştır. Bu sayede notada her seferinde geçki dışındabemol ve diyez koymanın önüne geçilecektir. Batı mūsikîsinde yedi adet perdenin bulunmasından ve bu perdelerin diyez veya bemollü olmasından dolayı donanımda birden yediye kadar diyez veya bemol konulabilir. Diyezler daima fa dan, bemoller ise si den başlar. Bununla birlikte bir gamın yalnız bir diyezi bulunursa mutlaka fa diyez bir bemolü bulunursa da si bemol olması gereklidir. Donanımda diyezler bir dörtlü aralıklarla peste doğru sıra ile; fa, do, sol, re, la, mi, si yerlerine konur. Bemoller bu defa bir dörtlü aralıklarla tize doğru sıra ile; si, mi, la, re, sol, do, fa yerlerine yazılır. Bir gamın kendi donanımın dışında diyez veya bemol konulacaksa o perdeyi gösteren notanın önüne yazılır. Donanım dışında meydana gelen perdeleri gösteren notlara Arıza Accident denir. Arızalar, çoğu zaman Geçki - Modulation denilen hallerde olur. Yani bir makāmın icrāsında başka makāma geçmek gibi değişimde olur. Bir notanın donanımında var olan diyez veya bemolünden birinin nağme arasında değişimi gerekse donanıma dokunulmayarak yalnız o perdenin evveline Bekar 14 Bécarre denilen özel işareti koymak yeterlidir. Bunun tersine donanımı diyez ve bemolden oluşan besteler de vardır. Yani perdeleri naturel olan her hangi bir makāmın icrāsında, diyez veya bemol koymak icab etse ölçü içine koyulmak suretiyle asıl nağme icra edilir. 14 Bu kelimede k harfi günümüzde bazı mūsikîciler tarafından kef yani ke olarak telaffuz edilir. Böyle olunca ortaya çıkan kelime bekâr dır. Bekâr, bilindiği gibi evlenmemiş kişiye denir. Burada olması gereken kaf yani ka harfi ile söylenmesidir.

34 Mūsikî Nazariyātı 32 Kâzım Uz, yine batı ve doğu mūsikîsinde donanım anlayışındaki farklardan bahsederek, mūsikîmizin özelliği icābınca her makāmın kendine mahsus perdeleri bulunduğundan yediye kadar diyez veya bemol yazmaya ihtiyaç olmadığını yazar. Makamlarımızı yazmak için üç diyez ve üç bemol yeterli olmaktadır. Makamlarımızın donanımlarının bu kadar basit olmasıyla beraber mütehassısların çoğunlukla, makamın donanımlarını kendi anlayışlarına göre başka başka yazmalarını da eleştirmektedir. Bazlarının kendilerine göre Hicāz, Acem- Aşîrān, Acem-Kürdî gibi makamların donanımlarına - karışıklık olmasın düşüncesiyle- bir bemol yazmayıp iki diyez yazmakta ve si notunun önüne yeri geldikçe bir bemol koyduklarını, Hicāz makamında bazen nağme icabı olarak evc perdesi de kullanılabileceğinden acem perdelerini (Tabii - Naturel) yani bekar la işaret ettiklerini yazmaktadır. Uz, bunların doğru veya hata olmasının asıl konunun dışında olması yüzünden geniş bir açıklama yapmayıp bu karışıklığın donanım bahsinin hakkıyla tesbit edilememiş olmasına bağlamıştır. Yine donanım ile ilgili, batı mūsikîsinde Türk mūsikîsindeki gibi karışık donanımın olmadığını, yani donanıma hem diyez ve hem bemolün konulmadığını yazar. Bazılarının Hicāz makāmının donanımını hem bir diyez ve hem bir bemol olarak karışık donanımla yazdıklarının görüldüğünü ama bu alışkanlığın Avrupaca kabul edilmiş ve açıklanan kurallara tamamen zıt olduğunu belirtir. Çarpma; Süsleme Ornement ve Titretme - Tri Uz, nağmelerin başlangıcına süs için ilâve edilen perdelere çarpma veya te kîd (pekiştirme) adı verildiğini yazar. Genellikle bunlar, evvelinde bulunduğu perdenin bir veya yarım perde pest ve tizindeki perdeler ile icra olunur. Meselâ dörtlük bir do perdesinin çarpması mutlaka re veya si perdeleridir. Çarpmalar, evvelinde bulunduğu perdenin yarı kıymetinden almak suretiyle icra edilir. Yoksa başlı başına bir kıymete sahip olarak yalnız çalınıp söylenmez. Bazan çarpmalar iki aded ufak notalardan da oluşur. Bu gibi

35 Mūsikî Nazariyātı 33 çarpmalara iki kat te kîd denir. Bunlar da evvelinde bulunduğu notanın değerinden aldığı değerle icra edilir. Ağır usûlde esas notanın dörtte bir kıymetine ve çabuk usûlde yarı kıymetine eşit olur. Bu iki kat te kîd notları, bazan iki perde arasında da ortaya çıkar. Bu durumda evvelki kaideye ters olarak kendinden evvel bulunan perde kıymetinden kıymet alarak icra edilir. Bu esas doğu mūsikîsinde çok rastlanıp bunun tamamıyla icrāsı için dikkatli talime ihtiyaç vardır. Batı mūsikîsinde iki aded te kîdi içine alan notalardan biri, evvelinde bulunduğu esas notanın bir veya yarım perde aşağısında bulunursa diğeri de bir veya yarım perde yukarısında bulunur. Meselâ; do perdesinin iki kat te kîdi olan perdelerinden birincisi yarım perde aşağısındaki si perdesi ise, ikincisi de bir perde yukarısındaki re perdesidir. Bunun aksi de uygundur. Yani do perdesinin iki kat te kîdi olan perdelerinden birincisi bir perde yukarısındaki re perdesi ise, ikincisi de yarım perde aşağısındaki si perdesidir. Uz batı musikisindeki çarpmaları anlattıktan sonra doğu mūsikisînde çarpma adı verilen süs ve te kîd notalarının batı mūsikîsinde olduğu gibi şart olmadığını ifade eder. Yani çarpmaların her hangi bir aralıklar arasında icra edilmesi gibi bir şart yoktur. Bununla beraber batı mūsikîsinde iki kat te kid dedikleri çarpmalar da doğu musikisindeki çarpmalar gibi uzak aralıklar arasında ve otuz ikilik kıymetinde icra edilir. Bir diğerine aralıksız bulunan iki perdenin süratle tekrar edilmelerine de Titretme Tri denilmektedir. Bu da titremeyi istenilen perdenin üzerine koyulan Tr harfleriyle gösterilir. Çoğunlukla titreterek icrā edilecek perdeler kendinden bir perde tiz olan ve otuz ikilik kıymete eşit bulunan perdelerle olur. Meselâ; re perdesini titretmek için otuz ikilik derecesindeki mi perdesiyle beraber telaffuz etmek lâzımdır. Birkaç perdenin birbirini takiben titreşimi istense de adı geçen perdelerin üzerine Tr rumuzundan sonra ( ) dalgalı çizgilerin ilâvesi kuraldır.

36 Mūsikî Nazariyātı 34 İnsan Seslerinin Sınıflara Ayrılması Sol, Fa, Diskanto, Alto, Tenor Anahtarları Uz, insan kābiliyetinin, mūsikî perdelerinin tamamını icra için yeterli olmadığını, mūsikî seslerini oluşturan perdelerin ancak küçük bir miktarını meydana getirebileceklerini yazarak, insan seslerinin sınıflara ayrıldığını yazar. Erkeklerin sesleri birinci fa dan üçüncü la ya kadar. Kadınlar için de ikinci mi den dördüncü sol e kadar kabul edilmiştir. Kadın Sesleri: Soprano, Mezzo Soprano, Kontralto Contralto Erkek Sesleri: Tenor, Bariton Baryton, Bas - Basse- Taille isimleriyle söylenir. Bu altı sınıfa bağlı olan insanların sesleri aşağıda olduğu gibi açıklanan sınır içinde kolaylıkla genişleyebilenlerdir. Yoksa elini şakağına koyarak alabildiğine zor ile çıkartılan sesler bu zümrelerden hariçtir. Soprano Mezzo Soprano Kontralto Fa Lâ Do Mi Sol Si Do Fa La Do Mi Sol Bas Bariton Tenor Uz un yukarıda verdiği ses aralıklarına bakarken şu önemli noktayı da göz önünde bulundurmak gerekir ki; sesler aynı sınıftan da olsa bir ses diğer ses veya seslerden bir veya iki perde pestte ya da tizde olabilir. Bu sebeple de çeşitli nazariyāt kitaplarında insan seslerindeki sınırlar hakkında farklılıklar vardır.

37 Mūsikî Nazariyātı 35 Ses sınıflarının porte üzerinde nereden yazıldığını anlatmadan önce batı mūsikîsindeki anahtarları hatırlatmak gerekir; Batı mūsikîsinde, gerek insan sesleri ve gerek mūsikî aletlerinin sesleri üç çeşit anahtar ile yazılır. Bu anahtarlar: Fa, Do, Sol isimleriyle anılır. Fa anahtarı hem dördüncü ve hem üçüncü çizgi üzerinde bulunabilir. Do anahtarı da dördüncü, üçüncü, ikinci, birinci çizgilerde, Sol anahtarı ise ikinci çizgide yer alır. Bu yüzden anahtarların çeşitli yerlerde bulunması perdelerin isimlerini değiştirmek ve seslerin yüksekliklerini değiştirmek içindir. Bununla beraber Fa, Do, Sol denilen üç şekildeki anahtarın çeşitli çizgiler üzerine konulması ile yedi adet anahtarın göreceği vazîfe yerine getirilmektedir. Soprano ; kadın ve çocuk gibi en yüksek seslere mensup olan ayrılmış bir sınıftır. Bu gibi yüksek sesler için batı mūsikîsinde ikinci hatdaki sol anahtarı kullanılmaktadır. Bizim mūsikîmizde de yaygın olan bu anahtardır. Dördüncü hat üzerindeki Fa anahtarı bariton ile baslara mahsusdur. Bas olan seslerin ortalaması bu anahtar ile Fa dan Do ya kadardır. Mūsikî aletlerinden; Viyolonsel, Kontrbas, Bombord, Fago, Tronbonun en kaba sesleri, trombon bas içindir. Bariton seslerin genişliği ise aynı anahtar ile la dan fa ya kadardır. Dördüncü çizgiye konulan Do anahtarı, tenor seslerine mahsusdur. Tenor seslerinin genişliği bu anahtar ile do dan la ya kadardır. Fago denilen Bason ve Tronbon, Viyolonsel aletinin tiz perdeleri tenor yerindedir. Üçüncü çizgiye konulan Do anahtarı, Kontralto yani pest kadın seslerine mahsusdur. Bunun genişliği mi den do ya kadardır. Bu anahtar Alto ve Kontralto denilen mūsikî aletlerine mahsusdur. Birinci çigiye konulan Do anahtarı, Soprano seslerine mahsus olup buna diskanto anahtarı da derler. Bunun genişliği: si den sol e kadardır. Mezzo Soprano yani kadın sesleri ise sol den mi ye kadardır. Birinci çizgiye konulan

38 Mūsikî Nazariyātı 36 Do anahtarı hiçbir saz için kullanılmaz. Ancak yüksek sesler için Sol anahtarı kullanılır. Üçüncü çizgideki Fa Anahtarı baritona, ikinci çizgiye konulan Do Anahtarı da Mezzo Soprano seslerine mahsus ise de bunlar kullanılmamaktadır. Kâzım Bey in açıkladığı ses sınıflarına ek olarak şunu yazabiliriz ki; insan sesleri için kullanılan anahtar sayısı ikiye düşürülmüştür. Soprano, Mezzo Soprano, Kontralto ve Tenor sesleri için ikinci çizgideki sol anahtarı kullanılırken, Bariton ve Baslar için dördüncü çizgideki fa anahtarı kullanılmıştır. Tenor her ne kadar sol anahtarı ile yazılsa da aslında kendi yeri bunun bir oktav tizidir. Çünkü sol anahtarı kadın veya çocuk sesleri içindir. Aralık ve Āhenk Kâzım Bey, aralık ve āhenk konularını da diğer batı mūsikî nazariyātı kurallarında yaptığı gibi yüzeysel ele almıştır. İki sesin arasındaki yere veya mesāfeye Aralık Intervalle dendiğini açıkladıktan sonra mūsikî aralıklarının terminolojide isimlerini vermiştir; sokond tires kart kent sikost setiyem oktav 9/8 5/4 4/3 3/2 5/3 15/8 1/2 Do Re Mi Fa Sol La Si Do Uz, Āhenk i de; iki veya daha fazla mūsikî aralıklarının birbirini takip ederek ortaya çıkması ile meydana gelen uyuma veya bir anda toplu olarak ortaya çıkışındaki uyum olarak tarif etmektedir. Uz un yukarıda verdiği isimlerin dışında, batı mūsikisi nazariyātında perdelere verilen adlar şunlardır;

39 Mūsikî Nazariyātı 37 Do: Tonik, Re: Tonik Üstü, Mi: Mediyant, Fa: Dominant Altı, Sol: Dominant, La: Dominant Üstü, Si: Sensibl, Do: Oktav 15 Birbiriyle Uyumlu-Uyumsuz, Uygun Olan-Olmayan Akordlar Kâzım Uz, akord veya bugünkü ifādeyle akor bahsinde Mülâyim ve Gayrı Mülāyim akorlardan bahsetmiş, kısa bir bilgi vererek konuyu kapatmıştır; Sesleri bir diğeriyle uyuşmuş aralıklar olan Mülâyim Akord ların; (do, mi, sol), (sol, si, re), (fa, la do) perdelerinden oluşmuş akordlar olduğunu, bu akorlardan do ile mi, (sol ile si), (fa ile lâ) aralıkları; iki tamdan, (mi ile sol), (si ile re), (la ile do) aralıkları; bir buçuk tam aralıktan ibaret olduğunu yazar. Bunlar gerek birbiri arkasından gelen ve gerek bir anda icra edilirken kulakta, hoş bir tesir meydana getiren aralıklardır. Etkisi yumuşak olmayan aralıklar da Gayrı Mülâyim Akord lardır. Bu akordlar genellikle mülâyim akordların zıddıdır. Bunların kulağa hoş gelmesi için mülâyim akordlarla birleşmesi ve uyuşması lâzımdır. (re, fa, la), (mi, sol, si), (la, do, mi) ahenkleri gayrı mülâyim akordlar olub bunlardan (re ile fa), (mi ile sol), (la ile do) aralıkları; bir buçuk tam ve (fa ile lâ) (sol ile si), (do ile mi) aralıkları da; ikişer tam aralıklarından ibaretdir. Bu akordlar birbiri arkasına gelen veya bir anda meydana geldiği takdirde mülâyim akordlar kadar hoş etki oluşturmaz ise de garb musikisinde bu ahenk, mütevafık ahenkler derecesinde kullanılmaz değildir. Uz un mülâyim akordları tanımlarken verdiği nota isimlerinin çıkış sebebini aşağıdaki gibi anlatabiliriz: Verilen sesin ilk armonikleri kendi aralarında uyum oluştururlar. Batı mūsikîsinde çeşitli ton veya gamların bazıları; çıkıcı, bazıları da; inici beşlilerin silsilesiyle meydana gelirler. Başlıca sesin armonikleri arasında en önemlisi tam beşli aralığıdır. Her aralık tam beşliler dizisinin ilk ve son notasından oluşur. Örneğin Do-Mi majör üçlü aralığını elde etmek için Do dan itibaren dört adet beşliyi ardı ardına 15 Poul Rougnon, a.g.e, s.126

40 Mūsikî Nazariyātı 38 getirmemiz gerekir. Bunun sonucunda denir ki; majör üçlü, dört çıkıcı tam beşliden mürekkep bir sıralamadan meydana gelir. Do- Mi bemol minör üçlü için de; üç inici tam beşlinin ilk ve son notalarından oluştuğunu görürüz. Bir sazın teline dokunulduğunda duyulan sesin aslında tiz tarafında iki ses daha vardır. Bunlardan biri; asıl sesin on ikilisi yani tam beşlisinin tiz oktavı, ikincisi de majör on yedilisidir yani majör üçlünün tiz oktavıdır. Nota ile yazacak olursak; Do sesinin yanında çıkan diğer sesler majör üçlüsü olan; Mi ve beşlisi olan Sol sesinin oktavlarıdır. Bunların birbirine yaklaşarak oluşturduğu Do-Mi-Sôl akoru da doğallığından dolayı mükemmel akor adını alır. Diğer armonik sesler de buradan yola çıkılarak bulunabilir. Do sesinin on ikilisi yani pest oktavdaki tam beşlisi Sôl sesidir. Sôl akorunu oluşturan doğal sesler de üçlüsü ve beşlisi olacaktır yani Sôl-Si-Re dir. Do sesi üst on ikilisi olan Sôl sesini içine alıyorsa, Do sesini alan bir alt beşli de mutlaka vardır. Do sesi de Fa sesinin armonik sesleri arasındadır. Majör üçlüsü de La perdesidir. Bunlar bir araya gelince Fa-Lâ- Do akoru ortaya çıkar. Ortaya çıkan notaları ardı ardına sıraladığımızda Do gamı ortaya çıkmaktadır. Sonuç olarak şu söylenebilir ki; Do gamı asılda üç sesten oluşmuştur. Do, Do nun üst beşlisi olan Sôl ve Do nun alt beşlisi olan Fa. Bunlar Do gamının bütün seslerini vücūda getirirler. Uz un gayrı mülayim olarak tanımladığı akorların mülâyim akorlardan farkı ilk sesin üçlüsünün minör üçlü olmasıdır. Re-Fa-Lâ, Mi-Sôl-Si, Lâ-Do- Mi minör akorlardır Poul Rougnon, a.g.e, s.106, 109, 122, 124

41 Mūsikî Nazariyātı 39 Kaynaklar AREL, Hüseyin Sâdeddin, Türk Mûsıkîsı Nazariyatı Dersleri, Haz: Onur Akdoğu, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 1993 KOLUKIRIK, Kubilay, Muallim Kâzım Uz un Musiki Nazariyatı Adlı Eserinin İncelenmesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2011 ORANSAY, Gültekin, Kâzım Uz, Musiki Istılâhatı, Küğ Yayını, 1964, Ankara ÖZALP, Nazmi Türk Musikisi Tarihi, c.2, s , Yılmaz Öztuna, Türk Musikisi, Ansiklopedik Sözlüğü, s.463 ROUGNON, Paul, Mufassal Musiki Nazariyatı,Çev: Ahmet Muhtar, İstanbul, 1930 YEKTA, Rauf, Türk Mūsikîsi Nazariyātı, İstanbul, 1924

42 Mūsikî Nazariyātı 40 Eserin Tıpkı Çevirimi ve Günümüz Türkçesine Göre Sadeleştirilmesi

43 Mūsikî Nazariyātı 41

44 Mūsikî Nazariyātı 42 Münderecātı: Garb mūsikî nazariyātı esās ittihāz [kabul] edilerek şark mūsikîsinin tekābül ettiği [karşılık gelen ]nazariyeyi cāmîdir. MŪSİKÎ NAZARİYĀTI Müellifi: Muallim Kâzım Mekātib-i sultāniyenin 1339 senesindeki programına göre te lîf edilmişdir. İstanbul-1339 İçindekiler Batı mūsikî nazariyātı esas kabul edilerek Doğu mūsikîsinin karşılık geldiği nazariyatın bir araya getirilmesidir.

45 Mūsikî Nazariyātı 43

TÜRK MÛSĐKÎSĐ NĐN GELENEKSEL SES ve ÂHENK SĐSTEMĐ. Dr. Timuçin Çevikoğlu

TÜRK MÛSĐKÎSĐ NĐN GELENEKSEL SES ve ÂHENK SĐSTEMĐ. Dr. Timuçin Çevikoğlu TÜRK MÛSĐKÎSĐ NĐN GELENEKSEL SES ve ÂHENK SĐSTEMĐ Dr. Timuçin Çevikoğlu Türk Mûsikîsi nin Geleneksel Âhenk Sistemi nden bahsederken öncelikle yüzyılımızın başlarına kadar 700 yıldır anlatılagelen, bugün

Detaylı

MUALLİM KÂZIM UZ UN MÛSIKÎ NAZARİYÂTI ADLI ESERİNİN İNCELENMESİ

MUALLİM KÂZIM UZ UN MÛSIKÎ NAZARİYÂTI ADLI ESERİNİN İNCELENMESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ 16:2 (2011), SS.101-114. MUALLİM KÂZIM UZ UN MÛSIKÎ NAZARİYÂTI ADLI ESERİNİN İNCELENMESİ Examinatıon of Mûsıkî Nazariyâtı by Muallim Kâzım Uz Yrd.Doç.Dr. Kubilay KOLUKIRIK Nevşehir

Detaylı

Türk MüzIğInde. Makamlar /Usûller. ve Seyir ÖrneklerI. M. Fatih Salgar

Türk MüzIğInde. Makamlar /Usûller. ve Seyir ÖrneklerI. M. Fatih Salgar Türk MüzIğInde Makamlar /Usûller ve Seyir ÖrneklerI M. Fatih Salgar M. FATİH SALGAR (22 Şubat 1954); Adana da doğdu. 1972 yılında başladığı İstanbul Belediye Konservatuvarı ndan, Nevzad Atlığ, Süheylâ

Detaylı

TÜRK SANAT MÜZİĞİ TEORİ VE UYGULAMASI DERSİ

TÜRK SANAT MÜZİĞİ TEORİ VE UYGULAMASI DERSİ T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI Ortaöğretim Genel Müdürlüğü GÜZEL SANATLAR LİSESİ TÜRK SANAT MÜZİĞİ TEORİ VE UYGULAMASI DERSİ 9.SINIF İÇİNDEKİLER ÜNİTE 1 9.1. Perde, Aralık, Dörtlü ve Beşliler 9.1.1. Perde

Detaylı

AREL-EZGİ-UZDİLEK KURAMINDA ARTIK İKİLİ ARALIĞI VE ÇEŞİTLİ MAKAMLARA GÖRE UYGULAMADAKİ YANSIMALARI

AREL-EZGİ-UZDİLEK KURAMINDA ARTIK İKİLİ ARALIĞI VE ÇEŞİTLİ MAKAMLARA GÖRE UYGULAMADAKİ YANSIMALARI AREL-EZGİ-UZDİLEK KURAMINDA ARTIK İKİLİ ARALIĞI VE ÇEŞİTLİ MAKAMLARA GÖRE UYGULAMADAKİ YANSIMALARI Doç. Dr. Gülçin YAHYA KAÇAR Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Bölümü Müzik Eğitimi Anabilim

Detaylı

TÜRK MÜZİĞİ SERTİFİKA EĞİTİM PROGRAMI

TÜRK MÜZİĞİ SERTİFİKA EĞİTİM PROGRAMI 1 İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ TÜRK MÜZİĞİ SERTİFİKA EĞİTİM PROGRAMI I.KUR PROGRAMI 2 MÜZİK NEDİR! Duygularımızı, düşüncelerimizi veya olayları anlatmak amacıyla ölçülü ve düzenli seslerin sanat düşünceleri içerisinde

Detaylı

Müziğin Alfabesi Notalardır. =

Müziğin Alfabesi Notalardır. = TEMEL MÜZİK EĞİTİMİ Müziğin Alfabesi Notalardır. = Nota: Seslerin yüksekliklerini (incelik/kalınlık) ve sürelerini göstermeye yarayan işaretlerdir. Müziğin alfabesini, yani notaları öğrenmek için çeşitli

Detaylı

TEMEL NOTA BĠLGĠSĠ. Öncelikle porte üzerindeki notaları tanıyalım:

TEMEL NOTA BĠLGĠSĠ. Öncelikle porte üzerindeki notaları tanıyalım: TEMEL NOTA BĠLGĠSĠ Nota, müziğin alfabesidir. Bir müzik eserinin tüm özellikleriyle nesilden nesile aktarılmasını sağlar. Notanın 2 temel özelliği bizim için büyük önem arz eder. Birincisi her notanın

Detaylı

MUSİQİ DÜNYASI 4 (73), 2017 PEŞREVLERDE TESLİM

MUSİQİ DÜNYASI 4 (73), 2017 PEŞREVLERDE TESLİM Ata Bahri ÇAĞLAYAN 1 PEŞREVLERDE TESLİM GİRİŞ: Önde giden manasına gelen Peşrev kelimesi taksimden sonra icra edilmektedir (Ezgi, 1953). Tarihi kaynaklardan anlaşıldığı kadarıyla Peşrev biçimi Farabi ye

Detaylı

Giriş Geleneksel Türk Sanat Müziğinde her makam belli bir perdede tasarlanmış, adlandırılmış ve başka perdelere göçürülmesine de

Giriş Geleneksel Türk Sanat Müziğinde her makam belli bir perdede tasarlanmış, adlandırılmış ve başka perdelere göçürülmesine de C.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi XII/2-2008, 261-267 Saz Ve Söz Dergisinde Yayınlanan İsmail Hakkı Bey in Kur a Marşı Ve Nevâ da Rast Makamı Erol BAŞARA Özet Bu çalışmada, Osmanlıca yazılmış Saz ve Söz

Detaylı

Fikri Soysal Dicle Üniversitesi, Devlet Konservatuvarı, Ses Eğitimi Bölümü Türkiye e-mail: fikrisoysall@gmail.com

Fikri Soysal Dicle Üniversitesi, Devlet Konservatuvarı, Ses Eğitimi Bölümü Türkiye e-mail: fikrisoysall@gmail.com Fikri Soysal Dicle Üniversitesi, Devlet Konservatuvarı, Ses Eğitimi Bölümü Türkiye e-mail: fikrisoysall@gmail.com Mustafa Saltı Dicle Üniversitesi, Fen Fakültesi, Fizik Bölümü, Türkiye UŞŞAK MAKÂMI İÇİNDE

Detaylı

Dersin Adı Kodu Yarıyılı T+U Kredisi AKTS Türk Sanat Müziği Tür ve Biçim Bilgisi MÜZS012 V Ön koşul Dersler - Dersin Dili

Dersin Adı Kodu Yarıyılı T+U Kredisi AKTS Türk Sanat Müziği Tür ve Biçim Bilgisi MÜZS012 V Ön koşul Dersler - Dersin Dili Dersin Adı Kodu Yarıyılı T+U Kredisi AKTS Türk Sanat Müziği Tür ve Biçim Bilgisi MÜZS012 V 2+0 2 4 Ön koşul Dersler - Dersin Dili Türkçe Dersin Türü Zorunlu Dersin Koordinatörü - Dersi Veren Dersin Yardımcıları

Detaylı

Hoca Abdülkadir e Atfedilen Terkipler Erol BAŞARA *

Hoca Abdülkadir e Atfedilen Terkipler Erol BAŞARA * C.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi XII/2-2008, 253-260 Hoca Abdülkadir e Atfedilen Terkipler Erol BAŞARA * Özet Bu çalışmada, Türk Müziğinin elyazması kaynaklarından, müstensihi ve yazarı belli olmayan, Yapı-Kredi

Detaylı

TÜRK MUSİKİSİNDE NAZARİYATÇILARA VE BESTEKARLARA GÖRE BUSELİK MAKAMININ KARŞILAŞTIRILMASI

TÜRK MUSİKİSİNDE NAZARİYATÇILARA VE BESTEKARLARA GÖRE BUSELİK MAKAMININ KARŞILAŞTIRILMASI Selçuk Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Dergisi Sayı 28, Sayfa 17-29, 2009 TÜRK MUSİKİSİNDE NAZARİYATÇILARA VE BESTEKARLARA GÖRE BUSELİK MAKAMININ KARŞILAŞTIRILMASI H. Serdar Çakırer¹, Sühan

Detaylı

MÜZİK YAZISININ NESİLLER ARASI YOLCULUĞU: NAYÎ OSMAN DEDE VE ABDÜLBAKİ NASIR DEDE

MÜZİK YAZISININ NESİLLER ARASI YOLCULUĞU: NAYÎ OSMAN DEDE VE ABDÜLBAKİ NASIR DEDE 227 MÜZİK YAZISININ NESİLLER ARASI YOLCULUĞU: NAYÎ OSMAN DEDE VE ABDÜLBAKİ NASIR DEDE DOĞRUSÖZ, Nilgün TÜRKİYE/ТУРЦИЯ ÖZET Yazılı müzik malzemelerinin korunması, yaşatılıp notaya alınarak arşivde yerini

Detaylı

TÜRK MÛSĐKÎSĐNDE NOTANIN TARĐHÇESĐ. Dr. Timuçin ÇEVĐKOĞLU

TÜRK MÛSĐKÎSĐNDE NOTANIN TARĐHÇESĐ. Dr. Timuçin ÇEVĐKOĞLU TÜRK MÛSĐKÎSĐNDE NOTANIN TARĐHÇESĐ Dr. Timuçin ÇEVĐKOĞLU Türk Mûsikîsi'nin öğretim ve aktarımında yüzyıllar boyunca adına "meşk" denilen bir sistem kullanılmıştır. Çeşitli avantajlarının yanında önemli

Detaylı

KONSERVATUVARLAR IÇIN ORTAK BIR NAZARI SISTEM. Yarman (Başkent Üniversitesi) IÜ Devlet Konservatuvarı 7 Nisan 2014

KONSERVATUVARLAR IÇIN ORTAK BIR NAZARI SISTEM. Yarman (Başkent Üniversitesi) IÜ Devlet Konservatuvarı 7 Nisan 2014 KONSERVATUVARLAR IÇIN ORTAK BIR NAZARI SISTEM Doç. Dr. Ozan. Yarman (Başkent Üniversitesi) IÜ Devlet Konservatuvarı 7 Nisan 2014 1 KONSERVATUVARLAR IÇIN ORTAK BIR NAZARI SISTEM Doç.. Dr. Ozan Yarman (Başkent

Detaylı

T.C. İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ DEVLET KONSERVATUVARI MÜZİK BÖLÜMÜ TÜRK HALK MÜZİĞİ ANASANAT DALI DERS İÇERİKLERİ

T.C. İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ DEVLET KONSERVATUVARI MÜZİK BÖLÜMÜ TÜRK HALK MÜZİĞİ ANASANAT DALI DERS İÇERİKLERİ T.C. İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ DEVLET KONSERVATUVARI MÜZİK BÖLÜMÜ TÜRK HALK MÜZİĞİ ANASANAT DALI DERS İÇERİKLERİ LİSANS I Türk Müziği Nazariyatı I-II (2+0) Kredi: 2 Genel müzik bilgileri. Türk ve Batı Müziği

Detaylı

TEMEL MÜZİK EĞİTİMİ 5. HAFTA

TEMEL MÜZİK EĞİTİMİ 5. HAFTA TEMEL MÜZİK EĞİTİMİ 5. HAFTA GAMLAR Tam Ses Aralık (ing. whole tone interval) / Yarım Aralık: İki nota arasındaki mesafeye "aralık" denir. Klasik batı müziğindeki eşit tamperaman sistemde, bir tam ses

Detaylı

Yorgo Bacanos un Ud İcrasındaki Aralıklar ve Arel Ezgi- Uzdilek Ses Sistemi ne Göre Bir Karşılaştırma

Yorgo Bacanos un Ud İcrasındaki Aralıklar ve Arel Ezgi- Uzdilek Ses Sistemi ne Göre Bir Karşılaştırma G.Ü. Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt 22, Sayı 2 (2002) 155-161 Yorgo Bacanos un Ud İcrasındaki Aralıklar ve Arel Ezgi- Uzdilek Ses Sistemi ne Göre Bir Karşılaştırma The Intervals in the Ud performance

Detaylı

T.C. AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ ANTALYA DEVLET KONSERVATUVARI İLK VE ORTA ÖĞRETİM ÖZEL YETENEK KULAK SINAVI İÇERİKLERİ

T.C. AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ ANTALYA DEVLET KONSERVATUVARI İLK VE ORTA ÖĞRETİM ÖZEL YETENEK KULAK SINAVI İÇERİKLERİ 1 T.C. AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ ANTALYA DEVLET KONSERVATUVARI İLK VE ORTA ÖĞRETİM ÖZEL YETENEK KULAK SINAVI İÇERİKLERİ İlkokul 1 1 ses, 2 ses, 2/4 lük iki ölçü ezgi ve ritim (sekizlik, onaltılık, terazi) (ikinci

Detaylı

Geleneksel Türk Sanat Müziğinde Arel-Ezgi-Uzdilek Ses Sistemi ve Uygulamada Kullanılmayan Bazı Perdeler

Geleneksel Türk Sanat Müziğinde Arel-Ezgi-Uzdilek Ses Sistemi ve Uygulamada Kullanılmayan Bazı Perdeler G.Ü. Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt 22, Sayı 1 (2002) 175-181 Geleneksel Türk Sanat Müziğinde Arel-Ezgi-Uzdilek Ses Sistemi ve Uygulamada Kullanılmayan Bazı Perdeler In Practice Disused Keys of Arel-Ezgi-Uzdilek

Detaylı

Başta KANUN ve TANBUR için, Sabit Olduğu Kadar Esnetilebilir 79, 24 ve 36 PERDELİ Üç Farklı Nazari Çözüm

Başta KANUN ve TANBUR için, Sabit Olduğu Kadar Esnetilebilir 79, 24 ve 36 PERDELİ Üç Farklı Nazari Çözüm Doç. Dr. Ozan Yarman Özel davet üzere sunum 12 Ekim 2012 Başta KANUN ve TANBUR için, Sabit Olduğu Kadar Esnetilebilir 79, 24 ve 36 PERDELİ Üç Farklı Nazari Çözüm Kocaeli Üniversitesi Devlet Konservatuvarı

Detaylı

GELENEKSEL TÜRK SANAT MÜZİĞİNDEKİ BAZI MÜREKKEP MAKAMLARDA ORTA ÜÇLÜ ARALIĞIN GÜÇLÜ PERDELERİ BELİRLEYİCİLİĞİ ÜZERİNE BİR İNCELEME

GELENEKSEL TÜRK SANAT MÜZİĞİNDEKİ BAZI MÜREKKEP MAKAMLARDA ORTA ÜÇLÜ ARALIĞIN GÜÇLÜ PERDELERİ BELİRLEYİCİLİĞİ ÜZERİNE BİR İNCELEME GELENEKSEL TÜRK SANAT MÜZİĞİNDEKİ BAZI MÜREKKEP MAKAMLARDA ORTA ÜÇLÜ ARALIĞIN GÜÇLÜ PERDELERİ BELİRLEYİCİLİĞİ ÜZERİNE BİR İNCELEME Erol BAŞARA * Özet: Bu çalışmada Geleneksel Türk Sanat Müziği nde mevcut

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : GELENEKSEL TÜRK SANAT MÜZİĞİ Ders No : 0310330206 : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 3 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim Dili

Detaylı

CEMİL BEY İN KEMENÇE İCRASINDA KULLANMIŞ OLDUĞU SÜSLEMELER

CEMİL BEY İN KEMENÇE İCRASINDA KULLANMIŞ OLDUĞU SÜSLEMELER CEMİL BEY İN KEMENÇE İCRASINDA KULLANMIŞ OLDUĞU SÜSLEMELER Öz Vasfi HATİPOĞLU Bu çalışmada, büyük kemençe virtüozu Cemil Bey in Traditional Crossrouads tarafından 1995 yılında yayınlanmış olan Vol. II&III

Detaylı

Yrd.Doç.Dr. HÜSEYİN YÜKRÜK GİRİŞ

Yrd.Doç.Dr. HÜSEYİN YÜKRÜK GİRİŞ Yrd.Doç.Dr. HÜSEYİN YÜKRÜK GİRİŞ Geleneksel müziklerimiz, kültürümüzün bir parçasıdır. Bu parçayı yok saymak, müziğimizin aslında bu olmadığı, sonradan değiştirildiği şeklinde beyanlar vermek veya bu beyanlara

Detaylı

T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ DİLEK SABANCI DEVLET KONSERVATUVARI GELENEKSEL TÜRK MÜZİĞİ BÖLÜMÜ TÜRK SANAT MÜZİĞİ ANASANAT DALI SAZ SANAT DALI

T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ DİLEK SABANCI DEVLET KONSERVATUVARI GELENEKSEL TÜRK MÜZİĞİ BÖLÜMÜ TÜRK SANAT MÜZİĞİ ANASANAT DALI SAZ SANAT DALI T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ DİLEK SABANCI DEVLET KONSERVATUVARI GELENEKSEL TÜRK MÜZİĞİ BÖLÜMÜ TÜRK SANAT MÜZİĞİ ANASANAT DALI SAZ SANAT DALI DERS İÇERİKLERİ HAZIRLIK SINIFI 1802111 Türk Müziği Solfej ve Teorisi-H

Detaylı

RÂKIM ELKUTLU YA AİT RAST TEVŞÎH İN MAKÂM VE GEÇKİ BAKIMINDAN İNCELENMESİ

RÂKIM ELKUTLU YA AİT RAST TEVŞÎH İN MAKÂM VE GEÇKİ BAKIMINDAN İNCELENMESİ DOI: 10.7816 sed-06-02-01 sed, 2018, Cilt 6, Sayı 2, Volume 6, Issue 2 RÂKIM ELKUTLU YA AİT RAST TEVŞÎH İN MAKÂM VE GEÇKİ BAKIMINDAN İNCELENMESİ Alper AKDENİZ 1 ÖZ Râkım Elkutlu; Mevlevî Âyîn-i Şerîfi,

Detaylı

GİRİFTZEN ASIM BEY İN HİCAZ MAKAMINDAKİ BESTELERİNİN MAKAM AÇISINDAN İNCELENMESİ Cevahir Korhan Işıldak 1 Dr. Gamze Köprülü 2

GİRİFTZEN ASIM BEY İN HİCAZ MAKAMINDAKİ BESTELERİNİN MAKAM AÇISINDAN İNCELENMESİ Cevahir Korhan Işıldak 1 Dr. Gamze Köprülü 2 RAST MÜZİKOLOJİ DERGİSİ Uluslararası Müzikoloji Dergisi www.rastmd.com 10.12975/rastmd.2017.05.02.000107 GİRİFTZEN ASIM BEY İN HİCAZ MAKAMINDAKİ BESTELERİNİN MAKAM AÇISINDAN İNCELENMESİ Cevahir Korhan

Detaylı

T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ DİLEK SABANCI DEVLET KONSERVATUVARI GELENEKSEL TÜRK MÜZİĞİ BÖLÜMÜ TÜRK SANAT MÜZİĞİ ANASANAT DALI SES SANAT DALI

T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ DİLEK SABANCI DEVLET KONSERVATUVARI GELENEKSEL TÜRK MÜZİĞİ BÖLÜMÜ TÜRK SANAT MÜZİĞİ ANASANAT DALI SES SANAT DALI T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ DİLEK SABANCI DEVLET KONSERVATUVARI GELENEKSEL TÜRK MÜZİĞİ BÖLÜMÜ TÜRK SANAT MÜZİĞİ ANASANAT DALI SES SANAT DALI DERS İÇERİKLERİ HAZIRLIK SINIFI 1802111 Türk Müziği Solfej ve Teorisi-H

Detaylı

DOI: /sed sed, 2019, Cilt 7, Sayı 1, Volume 7, Issue 1

DOI: /sed sed, 2019, Cilt 7, Sayı 1, Volume 7, Issue 1 DOI: 10.7816/sed-07-01-02 sed, 2019, Cilt 7, Sayı 1, Volume 7, Issue 1 KANİ KARACA ÖRNEĞİNE GÖRE YERİNDE RAST ÇEŞNİSİ İLE KARAR VEREN MAKAMLARIN TÜRK MÜZİĞİ EĞİTİMİNDE KULLANILAN AREL-EZGİ- UZDİLEK TEORİSİNE

Detaylı

TME Hafta Ders Notları

TME Hafta Ders Notları TME 110 6. Hafta Ders Notları Akorlar Şimdiye kadar müziğin yatay yapılarıyla (melodi, gam) ilgilendik. Bu bölümde müziğin dikey yapısını, yani armoniyi inceleyeceğiz. Bir eseri icra ederken, kimi zaman

Detaylı

INVESTIGATION OF SEKERCI UDI HAFIZ CEMIL EFENDI S UD IMPROVISATION IN TERMS OF TUNE AND OVERAGE

INVESTIGATION OF SEKERCI UDI HAFIZ CEMIL EFENDI S UD IMPROVISATION IN TERMS OF TUNE AND OVERAGE ŞEKERCİ UDİ HÂFIZ CEMİL EFENDİ NİN UD TAKSİMLERİ NİN MAKÂM VE GEÇKİ BAKIMINDAN İNCELENMESİ Alper AKDENİZ Anahtar kelimeler: Şekerci Udi Hâfız Cemil Efendi, Taksim, Türk Müziği Eğitimi Keywords: Şekerci

Detaylı

Tablo 1: Müelliflerin doğum/ölüm ve kitap telif tarihleri Yazar Hangi Tarihler arasında yaşadı Eser Telif Tarihi

Tablo 1: Müelliflerin doğum/ölüm ve kitap telif tarihleri Yazar Hangi Tarihler arasında yaşadı Eser Telif Tarihi Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi The Journal of International Social Research Cilt: 10 Sayı: 50 Volume: 10 Issue: 50 Haziran 2017 June 2017 www.sosyalarastirmalar.com Issn: 1307-9581 NÂYÎ OSMAN

Detaylı

C. Ü. İlah/yat. Fakültesi Dergisi. Saz Ve SÖz Dergisinde Yayınlanan İsmail Hakkı Bey'in Kur'a. Erol BAŞARA"

C. Ü. İlah/yat. Fakültesi Dergisi. Saz Ve SÖz Dergisinde Yayınlanan İsmail Hakkı Bey'in Kur'a. Erol BAŞARA C. Ü. İlah/yat Fakültesi Dergisi XII/2-20D_8, 261-267 Saz Ve SÖz Dergisinde Yayınlanan İsmail Hakkı Bey'in Kur'a Marşı Ve Neva'da Rast Makamı Erol BAŞARA" Özet Bu çalışmada, Osmanlıca yazılmış "Saz ve

Detaylı

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI Ortaöğretim Genel Müdürlüğü GÜZEL SANATLAR LİSESİ. ÇALGI EĞİTİMİ NEY DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI 9, 10, 11 ve 12.

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI Ortaöğretim Genel Müdürlüğü GÜZEL SANATLAR LİSESİ. ÇALGI EĞİTİMİ NEY DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI 9, 10, 11 ve 12. T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI Ortaöğretim Genel Müdürlüğü GÜZEL SANATLAR LİSESİ ÇALGI EĞİTİMİ NEY DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI 9, 10, 11 ve 12. Sınıflar Ankara 2016 İÇİNDEKİLER GİRİŞ...3 NEY DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

Detaylı

Eğitim ve Öğretim Araştırmaları Dergisi Journal of Research in Education and Teaching Ağustos 2017 Cilt: 6 Sayı: 3 Makale No: 36 ISSN:

Eğitim ve Öğretim Araştırmaları Dergisi Journal of Research in Education and Teaching Ağustos 2017 Cilt: 6 Sayı: 3 Makale No: 36 ISSN: Journal o Research in Education and Teaching MAKAMLARIN KANUN İLE İCRASINDA KULLANILAN MANDAL SAYILARININ CİNUÇEN TANRIKORUR UN BESTELEDİĞİ SEYR-İ NÂTIK İLE BELİRLENMESİ Öğr. Gör. Murat Can Necmettin Erbakan

Detaylı

TANBURÎ CEMİL BEY İN TAKSîM İCRALARI VE HÜSEYİN SADETTİN AREL İN NAZARİYATINDAKİ HÜSEYNî MAKAMI UYGULAMALARININ KARŞILAŞTIRILMASI

TANBURÎ CEMİL BEY İN TAKSîM İCRALARI VE HÜSEYİN SADETTİN AREL İN NAZARİYATINDAKİ HÜSEYNî MAKAMI UYGULAMALARININ KARŞILAŞTIRILMASI RAST MÜZİKOLOJİ DERGİSİ Uluslararası Müzikoloji Dergisi www.rastmd.com Doi:10.12975/rastmd.2015.03.02.00057 TANBURÎ CEMİL BEY İN TAKSîM İCRALARI VE HÜSEYİN SADETTİN AREL İN NAZARİYATINDAKİ HÜSEYNî MAKAMI

Detaylı

Ozan Yarman İstanbul Teknik Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Müzikoloji ve Müzik Teorisi Bölümü Doktora Programı

Ozan Yarman İstanbul Teknik Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Müzikoloji ve Müzik Teorisi Bölümü Doktora Programı Türk Makam Müziği nde, Kadim bir Çalgı Sayılan Ney Esas Alınarak, Kantemir, Ebced ve Hamparsum Notalarının, Batı Dizek Yazımında Doğru İfade Edilmesi Üzerine Ozan Yarman İstanbul Teknik Üniversitesi Devlet

Detaylı

Muaşşer Usûlü. C.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi XIII/1-2009, Erol BAŞARA *

Muaşşer Usûlü. C.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi XIII/1-2009, Erol BAŞARA * C.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi XIII/1-2009, 133-138 Muaşşer Usûlü Erol BAŞARA * Özet Bu çalışmada, TRT Türk Sanat Müziği repertuvarına girmiş bir eserimdeki, tarafımdan oluşturulmuş Muaşşer usûlü müzik

Detaylı

ÇOKSESLİ SAZ ESERLERİ II

ÇOKSESLİ SAZ ESERLERİ II 04.03.2019 ÇOKSESLİ SAZ ESERLERİ II (Türk Müziği Sazları ve Orkestrası İçin) (Tolga Karaca) I ÇOKSESLİ SAZ ESERLERİ II (Türk Müziği Sazları ve Orkestrası İçin) (Tolga Karaca) II (Çoksesli Saz Eserleri

Detaylı

15.. YÜZyıLDA ARAp'ÇA MusİKİ TERİMLERİ VE TÜRKÇE KARşıLıKLARı. Asistan Ruhi KALENDER

15.. YÜZyıLDA ARAp'ÇA MusİKİ TERİMLERİ VE TÜRKÇE KARşıLıKLARı. Asistan Ruhi KALENDER 15.. YÜZyıLDA ARAp'ÇA MusİKİ TERİMLERİ VE TÜRKÇE KARşıLıKLARı Asistan Ruhi KALENDER ls.yiızyıl kültür ve sanat hayatı, tek kelime ile medeni hayat bakımından da ilerleme yüzyılıdır. 13 ve 14. yüzyıllardaki

Detaylı

MÜZİK VE GÖSTERİ SANATLARI UD EĞİTİMİ MODÜLER PROGRAMI (YETERLİĞE DAYALI)

MÜZİK VE GÖSTERİ SANATLARI UD EĞİTİMİ MODÜLER PROGRAMI (YETERLİĞE DAYALI) T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü MÜZİK VE GÖSTERİ SANATLARI UD EĞİTİMİ ER PROGRAMI (YETERLİĞE DAYALI) 2012 ANKARA ÖN SÖZ Günümüzde mesleklerin değişim ile karşı karşıya olması

Detaylı

Türk Musikisinde Nazariyatçılara ve Bestekârlara Göre Çargâh Makamının Karşılaştırılması

Türk Musikisinde Nazariyatçılara ve Bestekârlara Göre Çargâh Makamının Karşılaştırılması TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ 419 Türk Musikisinde Nazariyatçılara ve Bestekârlara Göre Çargâh Makamının Karşılaştırılması The Comparation of the Çargâh Makam in Turkish Music between Theorests and Composers

Detaylı

TÜRK MÜZİK EĞİTİMİ TARİHİNDE NOTACI HACI EMİN BEY İN NOTA MUALLİMİ ADLI KİTABININ YERİ VE ÖNEMİ. Dr. Gökhan Yalçın 1

TÜRK MÜZİK EĞİTİMİ TARİHİNDE NOTACI HACI EMİN BEY İN NOTA MUALLİMİ ADLI KİTABININ YERİ VE ÖNEMİ. Dr. Gökhan Yalçın 1 RAST MÜZİKOLOJİ DERGİSİ Uluslararası Müzikoloji Dergisi www.rastmd.com TÜRK MÜZİK EĞİTİMİ TARİHİNDE NOTACI HACI EMİN BEY İN NOTA MUALLİMİ ADLI KİTABININ YERİ VE ÖNEMİ ÖZET Dr. Gökhan Yalçın 1 Türk müziğinin

Detaylı

TANBURİ CEMİL BEY İCRASININ ANALİZİ VE KURAMSAL DEĞERLER İLE KARŞILAŞTIRILMASI. Öğr. Gör. Eren Özek *

TANBURİ CEMİL BEY İCRASININ ANALİZİ VE KURAMSAL DEĞERLER İLE KARŞILAŞTIRILMASI. Öğr. Gör. Eren Özek * TANBURİ CEMİL BEY İCRASININ ANALİZİ VE KURAMSAL DEĞERLER İLE KARŞILAŞTIRILMASI Öğr. Gör. Eren Özek * ÖZ Türk Müziği tarihinde kuramsal çalışmaların en önemlilerinin başında 13.yy da yaşamış olan Safiyüddin

Detaylı

Türk Mûsikîsi nde Makâm Uygulamaları

Türk Mûsikîsi nde Makâm Uygulamaları Türk Mûsikîsi nde Makâm Uygulamaları SÜHAN İRDEN Konya 2015-1 - - 2 - Ve kanunların çok sayıda olması nasıl sık sık kötülüklere mazeret teşkil ediyorsa, bir devlette çok daha az sayıda ama sıkı sıkıya

Detaylı

Necdet Yaşar 1953 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ni bitirdi.

Necdet Yaşar 1953 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ni bitirdi. Necdet Yaşar Müzik Yaşamı Necdet Yaşar 1953 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ni bitirdi. Müziğe bağlama çalarak başladı. Mesut Cemil'in tambur çalışını dinledikten sonra, 20 yaşında tanbura

Detaylı

T.C. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI Ortaöğretim Genel Müdürlüğü GÜZEL SANATLAR LİSESİ. ÇALGI EĞİTİMİ KANUN DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI 9, 10, 11 ve 12.

T.C. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI Ortaöğretim Genel Müdürlüğü GÜZEL SANATLAR LİSESİ. ÇALGI EĞİTİMİ KANUN DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI 9, 10, 11 ve 12. T.C. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI Ortaöğretim Genel Müdürlüğü GÜZEL SANATLAR LİSESİ ÇALGI EĞİTİMİ KANUN DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI 9, 10, 11 ve 12. Sınıflar Ankara 2016 İÇİNDEKİLER GİRİŞ... KANUN DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

Detaylı

A ristoteles in sistematik düşünme tarzını benimseyen ve bilimsel konulara

A ristoteles in sistematik düşünme tarzını benimseyen ve bilimsel konulara FÂRÂBÎ YE GÖRE MUSİKÎ NAZARİYATI (E.) Prof. Yalçın TURA İstanbul Teknik Üniversitesi A ristoteles in sistematik düşünme tarzını benimseyen ve bilimsel konulara mantık çerçevesinde yaklaşmayı doğru bulan

Detaylı

KANUNDA SES SİSTEMİ SORUNLARI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA

KANUNDA SES SİSTEMİ SORUNLARI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA RAST MÜZİKOLOJİ DERGİSİ Uluslararası Müzikoloji Dergisi www.rastmd.com KANUNDA SES SİSTEMİ SORUNLARI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA Serkan GÜNALÇİN 1 ÖZET Bu çalışmada, Türk Mûsikîsi nde kullanılan sabit perdeli

Detaylı

GÜZEL SANATLAR LİSESİ. ÖĞRETİM PROGRAMI 11 ve 12. Sınıflar

GÜZEL SANATLAR LİSESİ. ÖĞRETİM PROGRAMI 11 ve 12. Sınıflar T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI Ortaöğretim Genel Müdürlüğü GÜZEL SANATLAR LİSESİ TÜRK HALK MÜZİĞİ TEORİ VE UYGULAMASI DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI 11 ve 12. Sınıflar Ankara 2016 İÇİNDEKİLER GİRİŞ...3 TÜRK HALK

Detaylı

YOZGAT MÜZİK KÜLTÜRÜ VE GELENEKSEL DÎNÎ MÛSİKÎ KÜLTÜRÜMÜZ (MUKAYESELİ BİR DEĞERLENDİRME)

YOZGAT MÜZİK KÜLTÜRÜ VE GELENEKSEL DÎNÎ MÛSİKÎ KÜLTÜRÜMÜZ (MUKAYESELİ BİR DEĞERLENDİRME) YOZGAT MÜZİK KÜLTÜRÜ VE GELENEKSEL DÎNÎ MÛSİKÎ KÜLTÜRÜMÜZ (MUKAYESELİ BİR DEĞERLENDİRME) Ahmet Hakkı TURABİ 1 Özet Müzik, ait olduğu toplumun dînî ve içtimâî değerlerinden ayırdedilemeyen ilmî bir sanattır.

Detaylı

GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ GAZĠ EĞĠTĠM FAKÜLTESĠ GÜZEL SANATLAR EĞĠTĠMĠ BÖLÜMÜ MÜZĠK ÖĞRETMENLĠĞĠ LĠSANS PROGRAMI DERS ĠÇERĠKLERĠ

GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ GAZĠ EĞĠTĠM FAKÜLTESĠ GÜZEL SANATLAR EĞĠTĠMĠ BÖLÜMÜ MÜZĠK ÖĞRETMENLĠĞĠ LĠSANS PROGRAMI DERS ĠÇERĠKLERĠ GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ GAZĠ EĞĠTĠM FAKÜLTESĠ GÜZEL SANATLAR EĞĠTĠMĠ BÖLÜMÜ MÜZĠK ÖĞRETMENLĠĞĠ LĠSANS PROGRAMI DERS ĠÇERĠKLERĠ 2.SINIF III. YARIYIL MZ201A - Müziksel Ġşitme Okuma Yazma III (2-2-3) Akts Kredisi:

Detaylı

NEY METODU SAYFA 066 NEY METHOD PAGE 066. Resim no:0037/a Picture no: 0037/A

NEY METODU SAYFA 066 NEY METHOD PAGE 066. Resim no:0037/a Picture no: 0037/A NEY METODU SAYFA 066 NEY METHOD PAGE 066 ÜÇÜNCÜ DEVRE SESLERİ THIRD DEGREE SOUNDS Öğreneceğimiz NEVÂ, HÜSEYNÎ, ACEM, EVC, GERDÂNİYE, NÎM ŞEHNÂZ ve MUHAYYER seslerinin tümünü üflerken, aşîrân perdesinin

Detaylı

GÜZEL SANATLAR LİSESİ

GÜZEL SANATLAR LİSESİ T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI Ortaöğretim Genel Müdürlüğü GÜZEL SANATLAR LİSESİ ÇALGI EĞİTİMİ KLASİK KEMENÇE DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI 9, 10, 11 ve 12. Sınıflar Ankara 2016 İÇİNDEKİLER GİRİŞ...3 KLASİK KEMENÇE

Detaylı

Zeki Arif Ataergin'in Dilkeşhaveran Makamında Bestelemiş Olduğu 2 Eserin Makam, Usûl ve Ezgisel Yönden İncelenmesi

Zeki Arif Ataergin'in Dilkeşhaveran Makamında Bestelemiş Olduğu 2 Eserin Makam, Usûl ve Ezgisel Yönden İncelenmesi TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ 401 Zeki Arif Ataergin'in Dilkeşhaveran Makamında Bestelemiş Olduğu 2 Eserin Makam, Usûl ve Ezgisel Yönden İncelenmesi An Investigation of Two Musical Pieces Composed in

Detaylı

HAMMÂMÎZÂDE İSMÂİL DEDE EFENDİ NİN MEVLEVÎ ÂYÎNLERİNDEKİ MAKAM VE FORM ANLAYIŞININ TÜRK DİN MÛSİKÎSİNE ETKİLERİ

HAMMÂMÎZÂDE İSMÂİL DEDE EFENDİ NİN MEVLEVÎ ÂYÎNLERİNDEKİ MAKAM VE FORM ANLAYIŞININ TÜRK DİN MÛSİKÎSİNE ETKİLERİ DOI: 10.7816/idil-01-04-05 HAMMÂMÎZÂDE İSMÂİL DEDE EFENDİ NİN MEVLEVÎ ÂYÎNLERİNDEKİ MAKAM VE FORM ANLAYIŞININ TÜRK DİN MÛSİKÎSİNE ETKİLERİ Dr. Sühan İRDEN 1 ÖZET Bu araştırma; Hammâmîzâde İsmâil Dede Efendi

Detaylı

Selânikli Necib Dede nin Sûzinâk Âyini nin Birinci Selâmının Makam ve Geçki Bakımından Analizi

Selânikli Necib Dede nin Sûzinâk Âyini nin Birinci Selâmının Makam ve Geçki Bakımından Analizi Mukaddime, 2016, 7(2), 393-406 doi: 10.19059/mukaddime.26907 Selânikli Necib Dede nin Sûzinâk Âyini nin Birinci Selâmının Makam ve Geçki Bakımından Analizi Nihat Ozan KÖROĞLU i, Gamze Nevra KÖROĞLU ii

Detaylı

Ra-Dü-Se Solfeji. Perde adlarının ilk heceleri alınmak suretiyle, gerekmesi halinde bir-iki modifikasyon yapılarak, kolayca aşılabilir.

Ra-Dü-Se Solfeji. Perde adlarının ilk heceleri alınmak suretiyle, gerekmesi halinde bir-iki modifikasyon yapılarak, kolayca aşılabilir. Ra-Dü-Se Solfeji Hemen herkes, Türk Musikisindeki perde adlarının çargâh, nevâ, hüseynî,... şeklinde olduğunu ilk öğrendiğinde Acaba solfej de bu sözcüklerle mi yapılıyor? diye düşünmüş olsa gerektir 1.

Detaylı

Batıda 12 li Tampere Sistem Dışı Arayışlar ve İki Örnek: Partch Daniélou

Batıda 12 li Tampere Sistem Dışı Arayışlar ve İki Örnek: Partch Daniélou Batıda 12 li Tampere Sistem Dışı Arayışlar ve İki Örnek: Partch Daniélou M. Kemal Karaosmanoğlu Musiki Mecmuası, sayı 470, Kış 2000 Bizdeki musiki nazariyatı kitaplarında genellikle Batı müziği için tek

Detaylı

ALİ UFKÎ, KANTEMİROĞLU VE KEVSERÎ NİN MÜZİK YAZILARININ TÜRK MÜZİK GELENEĞİ BAĞLAMINDAUZZAL PEŞREVİ ÜZERİNDEN İNCELENMESİ

ALİ UFKÎ, KANTEMİROĞLU VE KEVSERÎ NİN MÜZİK YAZILARININ TÜRK MÜZİK GELENEĞİ BAĞLAMINDAUZZAL PEŞREVİ ÜZERİNDEN İNCELENMESİ RAST MÜZİKOLOJİ DERGİSİ Uluslararası Müzikoloji Dergisi www.rastmd.com ALİ UFKÎ, KANTEMİROĞLU VE KEVSERÎ NİN MÜZİK YAZILARININ TÜRK MÜZİK GELENEĞİ BAĞLAMINDAUZZAL PEŞREVİ ÜZERİNDEN İNCELENMESİ Sami DURAL

Detaylı

RAST MÜZİKOLOJİ DERGİSİ Uluslararası Müzikoloji Dergisi www.rastmd.com. Doi:http://dx.doi.org/10.12975/rastmd.2015.03.02.00038

RAST MÜZİKOLOJİ DERGİSİ Uluslararası Müzikoloji Dergisi www.rastmd.com. Doi:http://dx.doi.org/10.12975/rastmd.2015.03.02.00038 RAST MÜZİKOLOJİ DERGİSİ Uluslararası Müzikoloji Dergisi www.rastmd.com Doi:http://dx.doi.org/10.12975/rastmd.2015.03.02.00038 BİLEŞİK MAKÂM BÛSELİK Dr. Sühan İRDEN 1 ÖZET Bu araştırmanın amacı Türk mûsikîsi

Detaylı

Huruf-Notaların, Ney Esas Alınarak, Dizek Yazımında Doğru İfade Edilmesi 1

Huruf-Notaların, Ney Esas Alınarak, Dizek Yazımında Doğru İfade Edilmesi 1 Huruf-Notaların, Ney Esas Alınarak, Dizek Yazımında Doğru İfade Edilmesi 1 6 Ekim 2005, Maçka Sosyal Tesisleri Ozan Yarman, M. A. 2 ozanyarman@ozanyarman.com www.ozanyarman.com ÖZET Türk Makam müziği,

Detaylı

Kanun için 79-tonlu Devrimsel ve Bütünsel bir Ses-Sistemi

Kanun için 79-tonlu Devrimsel ve Bütünsel bir Ses-Sistemi Kanun için 79-tonlu Devrimsel ve Bütünsel bir Ses-Sistemi Kanun Çevresi IV Sunumu, Yıldız Teknik Üniversitesi, 28 Mayıs 2006, Pazar Ozan Yarman İstanbul Teknik Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Müzikolôji

Detaylı

NECDET YAŞAR IN GEÇİŞ TAKSİMLERİNİN MAKAMSAL VE TEKNİK YAPI YÖNÜNDEN İNCELENMESİ

NECDET YAŞAR IN GEÇİŞ TAKSİMLERİNİN MAKAMSAL VE TEKNİK YAPI YÖNÜNDEN İNCELENMESİ The Journal of Academic Social Science Studies International Journal of Social Science Doi number:http://dx.doi.org/10.9761/jasss2257 Number: 26, p. 231-245, Summer II 2014 NECDET YAŞAR IN GEÇİŞ TAKSİMLERİNİN

Detaylı

OSMANLICA öğrenmek isteyenlere kaynaklar

OSMANLICA öğrenmek isteyenlere kaynaklar OSMANLICA öğrenmek isteyenlere kaynaklar Eda Yeşilpınar Hemen her bölümün kuşkusuz zorlayıcı bir dersi vardır. Öğrencilerin genellikle bu derse karşı tepkileri olumlu olmaz. Bu olumsuz tepkilerin nedeni;

Detaylı

13. Dominant 7 li akoru

13. Dominant 7 li akoru 13. Dominant 7 li akoru 7 li akorlar 5 li akorların iki tane 3 lü aralığın üst üste konulması ile elde edildiğini biliyoruz. Bu yolla elde edebileceğimiz dört çeşit akor vardı. 1 Eğer bu akorları, akorun

Detaylı

MÜZİK VE GÖSTERİ SANATLARI GÜZEL SANATLARA HAZIRLIK (MÜZİK) MODÜLER PROGRAMI (YETERLİĞE DAYALI)

MÜZİK VE GÖSTERİ SANATLARI GÜZEL SANATLARA HAZIRLIK (MÜZİK) MODÜLER PROGRAMI (YETERLİĞE DAYALI) T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü MÜZİK VE GÖSTERİ SANATLARI GÜZEL SANATLARA HAZIRLIK (MÜZİK) ER PROGRAMI (YETERLİĞE DAYALI) 2012 ANKARA ÖN SÖZ Günümüzde mesleklerin değişim

Detaylı

GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ GAZĠ EĞĠTĠM FAKÜLTESĠ GÜZEL SANATLAR EĞĠTĠMĠ BÖLÜMÜ MÜZĠK ÖĞRETMENLĠĞĠ LĠSANS PROGRAMI DERS ĠÇERĠKLERĠ

GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ GAZĠ EĞĠTĠM FAKÜLTESĠ GÜZEL SANATLAR EĞĠTĠMĠ BÖLÜMÜ MÜZĠK ÖĞRETMENLĠĞĠ LĠSANS PROGRAMI DERS ĠÇERĠKLERĠ GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ GAZĠ EĞĠTĠM FAKÜLTESĠ GÜZEL SANATLAR EĞĠTĠMĠ BÖLÜMÜ MÜZĠK ÖĞRETMENLĠĞĠ LĠSANS PROGRAMI DERS ĠÇERĠKLERĠ 2.SINIF IV. YARIYIL MZ202A - Müziksel Ġşitme Okuma Yazma IV (2-2-3) Akts Kredisi:

Detaylı

ADNAN SAYGUN UN KEMAN VE PİYANO SÜİTİNDE TÜRK HALK MÜZİĞİ

ADNAN SAYGUN UN KEMAN VE PİYANO SÜİTİNDE TÜRK HALK MÜZİĞİ ADNAN SAYGUN UN KEMAN VE PİYANO SÜİTİNDE TÜRK HALK MÜZİĞİ TURKISH FOLKLORIC MUSIC IN ADNAN SAYGUN'S VIOLIN AND PIANO SUITES ТУРЕЦКАЯ НАРОДНАЯ МУЗЫКА В СЮИТЕ ДЛЯ СКРИПКИ И ПИАНИНО АДНАНА САЙГУНА Samir GÜLAHMEDOV

Detaylı

EROL DERAN IN ACEMKÜRDİ MAKAMINDAKİ KANUN TAKSİMİNİN MAKAMSAL YAPI BAKIMINDAN İNCELENMESİ*

EROL DERAN IN ACEMKÜRDİ MAKAMINDAKİ KANUN TAKSİMİNİN MAKAMSAL YAPI BAKIMINDAN İNCELENMESİ* EROL DERAN IN ACEMKÜRDİ MAKAMINDAKİ KANUN TAKSİMİNİN MAKAMSAL YAPI BAKIMINDAN İNCELENMESİ* A STUDY ON EROL DERAN S ACEMKURDI KANUN IMPROVISATION IN TERMS OF KANUN MODAL STRUCTURE Emre Erdoğan Erciyes Üniversitesi,

Detaylı

XV. Yüzyılın Sonuna Kadar Yazılmış Mûsikî Edvârlarında Ud Sazı ve İcrası

XV. Yüzyılın Sonuna Kadar Yazılmış Mûsikî Edvârlarında Ud Sazı ve İcrası Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 51:2(2010), ss. 389-398 XV. Yüzyılın Sonuna Kadar Yazılmış Mûsikî Edvârlarında Ud Sazı ve İcrası FERDİ KOÇ ARŞ. GÖR, ANKARA Ü. SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

Detaylı

MÜZİKSEL İŞİTME OKUMA VE YAZMA 10

MÜZİKSEL İŞİTME OKUMA VE YAZMA 10 GÜZEL SANATLAR VE SPOR LİSELERİ MÜZİK ALANI MÜZİKSEL İŞİTME OKUMA VE YAZMA 10 YAZARLAR KOM İSYON DEVLET KİTAPLARI BİRİNCİ BASKI..., 2012 MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI YAYINLARI...: 5685 DERS KİTAPLARI DİZİSİ...:

Detaylı

GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ GAZĠ EĞĠTĠM FAKÜLTESĠ GÜZEL SANATLAR EĞĠTĠMĠ BÖLÜMÜ MÜZĠK ÖĞRETMENLĠĞĠ LĠSANS PROGRAMI DERS ĠÇERĠKLERĠ

GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ GAZĠ EĞĠTĠM FAKÜLTESĠ GÜZEL SANATLAR EĞĠTĠMĠ BÖLÜMÜ MÜZĠK ÖĞRETMENLĠĞĠ LĠSANS PROGRAMI DERS ĠÇERĠKLERĠ GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ GAZĠ EĞĠTĠM FAKÜLTESĠ GÜZEL SANATLAR EĞĠTĠMĠ BÖLÜMÜ MÜZĠK ÖĞRETMENLĠĞĠ LĠSANS PROGRAMI DERS ĠÇERĠKLERĠ 3.SINIF VI. YARIYIL MZ302A - Müziksel Ġşitme Okuma Yazma VI (2-0-2) Akts Kredisi:

Detaylı

Müzikte Tam Beşli Zincirleri ve Pythagoras Dizileri. Pythagorean Scales and Chain of Perfect Fifths in Music

Müzikte Tam Beşli Zincirleri ve Pythagoras Dizileri. Pythagorean Scales and Chain of Perfect Fifths in Music G.Ü. Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt 21, Sayı 2 (2001) 143-159 Müzikte Tam Beşli Zincirleri ve Pythagoras Dizileri Pythagorean Scales and Chain of Perfect Fifths in Music M. Cihat CAN * G. Ü. Gazi Eğitim

Detaylı

MÛSİKÎNİN MEBADİ-İ RİYAZİYESİ (MATEMATİKSEL ESASLARI)

MÛSİKÎNİN MEBADİ-İ RİYAZİYESİ (MATEMATİKSEL ESASLARI) MÛSİKÎNİN MEBADİ-İ RİYAZİYESİ (MATEMATİKSEL ESASLARI) Sadeleştirenler Yrd. Doç. Dr. N. Oya LEVENDOĞLU E.Ü.Güzel Sanatlar Fakültesi, Müzik Bölümü, Öğretim Üyesi noya@erciyes.edu.tr Dr. Fazlı ASLAN Milli

Detaylı

RAST MÜZİKOLOJİ DERGİSİ Uluslararası Müzikoloji Dergisi

RAST MÜZİKOLOJİ DERGİSİ Uluslararası Müzikoloji Dergisi RAST MÜZİKOLOJİ DERGİSİ Uluslararası Müzikoloji Dergisi www.rastmd.com Doi:http://dx.doi.org/10.12975/rastmd.2015.03.02.00045 HAMPARSUM DEFTERİNDEN GÜNÜMÜZE Musi nin Sazkar Saz Semaisi Mine YENER 1 ÖZET

Detaylı

Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 6, Sayı: 79, Ekim 2018, s

Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 6, Sayı: 79, Ekim 2018, s Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 6, Sayı: 79, Ekim 2018, s. 565-578 Yayın Geliş Tarihi / Article Arrival Date Yayınlanma Tarihi / The Publication Date 11.09.2018 10.10.2018 Fatih ADALI Sakarya

Detaylı

Sultan II. Mehmed Han a Sunulan Anonim Mûsiki Risalesi (Fatih Anonimi) ve XV. Yüzyıl Türk Mûsikisi Nazariyatındaki Yeri

Sultan II. Mehmed Han a Sunulan Anonim Mûsiki Risalesi (Fatih Anonimi) ve XV. Yüzyıl Türk Mûsikisi Nazariyatındaki Yeri Sultan II. Mehmed Han a Sunulan Anonim Mûsiki Risalesi (Fatih Anonimi) ve XV. Yüzyıl Türk Mûsikisi Nazariyatındaki Yeri Dr. Arif DEMİR Atıf / - Demir, A. (2010). Sultan II. Mehmed Han a Sunulan Anonim

Detaylı

HACI ARİF BEY ( )

HACI ARİF BEY ( ) HACI ARİF BEY (1831-1885) Asıl adı Mehmet Arif olan Hacı Arif Bey 1831 yılında İstanbul un Eyüp sultan semtinde doğdu.ilkokul çağlarında sesinin güzelliği çevresinin dikkatini çekmiş,o zamanlar pek genç

Detaylı

Standard List of Musical Terms. Prepared by Prof. Dr. Mehmet Kalpaklı and Assoc. Prof. Dr. Cenk Güray

Standard List of Musical Terms. Prepared by Prof. Dr. Mehmet Kalpaklı and Assoc. Prof. Dr. Cenk Güray Prepared by Prof. Dr. Mehmet Kalpaklı and Assoc. Prof. Dr. Cenk Güray Ankara January 2016 About the standard list of musical terms The transliteration of Ottoman musical terms shows a great variety, not

Detaylı

TRT REPERTUVARINDA BULUNAN VE

TRT REPERTUVARINDA BULUNAN VE C.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi 2012, Cilt: XVI, Sayı: 1 Sayfa: 335-351 TRT REPERTUVARINDA BULUNAN VE 17. 19. YÜZYILLAR ARA- SINDA BESTELENMİŞ BÛSELİK MAKAMINDAKİ SÖZLÜ ESERLE- RİN BESTECİ, FORM VE USÛLLERİ

Detaylı

RESİM İŞ ÖĞRETMENLİĞİ LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ

RESİM İŞ ÖĞRETMENLİĞİ LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ RESİM İŞ ÖĞRETMENLİĞİ LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ I.YARIYIL Temel Tasarım I (4-4-6) Sanat eserini düzenleyen elemanlar (çizgi, doku, form, şekil, mekan) ve ilkeler (ritim, hareket, denge, vurgu, kontrast,

Detaylı

HAŞİM BEY MECMUASININ MAKAM VE TONALİTE KARŞILAŞTIRMASI YÖNÜNDEN İNCELENMESİ * ÖZET

HAŞİM BEY MECMUASININ MAKAM VE TONALİTE KARŞILAŞTIRMASI YÖNÜNDEN İNCELENMESİ * ÖZET - International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, p. 753-768, ANKARA-TURKEY HAŞİM BEY MECMUASININ MAKAM VE TONALİTE KARŞILAŞTIRMASI YÖNÜNDEN İNCELENMESİ * Gökhan

Detaylı

TÜRK MÛSİKÎSİ USÛLÂTINDA VELVELE KAVRAMI

TÜRK MÛSİKÎSİ USÛLÂTINDA VELVELE KAVRAMI RAST MÜZİKOLOJİ DERGİSİ Uluslararası Müzikoloji Dergisi www.rastmd.com 10.12975/rastmd.2017.05.02.000105 ÖZET TÜRK MÛSİKÎSİ USÛLÂTINDA VELVELE KAVRAMI Dr. Gamze Köprülü 1 Cevahir Korhan Işıldak 2 Dünyanın

Detaylı

1. Sınıf Piyano Eğitiminde Birinci Yıl

1. Sınıf Piyano Eğitiminde Birinci Yıl 1. Sınıf Piyano Eğitiminde Birinci Yıl prensipler doğrultusunda değerlendirilir, sınav notu dersin öğretim elemanı tarafından gösterdiği dikkat, çalışması, İkinci Vize - 11. Hafta Üçüncü Vize - 14. Hafta

Detaylı

12. Yürüyüşler 1. İng. sequence; Alm. Sequenz; Fr. marche. Türkçede sekvens ve marş isimleri ile de ifade edilir.

12. Yürüyüşler 1. İng. sequence; Alm. Sequenz; Fr. marche. Türkçede sekvens ve marş isimleri ile de ifade edilir. 12. Yürüyüşler 1 Tonal müziğin en önemli araçlarından biri olan yürüyüş 2, melodik ya da armonik bir modelin farklı bir perde üzerinde tekrar edilmesine verilen isimdir. Tekrar edilen bu model kısa bir

Detaylı

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI. Piyano. 9. Sınıf ORTAÖĞRETİM GENEL MÜDÜRLÜĞÜ GÜZEL SANATLAR LİSESİ PİYANO DERSİ 9. SINIF

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI. Piyano. 9. Sınıf ORTAÖĞRETİM GENEL MÜDÜRLÜĞÜ GÜZEL SANATLAR LİSESİ PİYANO DERSİ 9. SINIF T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI Piyano ORTAÖĞRETİM GENEL MÜDÜRLÜĞÜ GÜZEL SANATLAR LİSESİ 9. Sınıf PİYANO DERSİ 9. SINIF 1 9. Sınıf Piyano İÇİNDEKİLER 1. ÜNİTE: Temel Davranışlar ve Kavramlar...3 Klavye Üzerinde

Detaylı

HARUN YAHUDİ'NİN "HÜSEYNİ KÜLLİ KÜLLİYAT-I MAKAMAT" ADLI ESERİ THE WORK NAMED "HÜSEYNİ KÜLLİ KÜLLİYAT-I MAKAMAT" OF HARUN YAHUDİ

HARUN YAHUDİ'NİN HÜSEYNİ KÜLLİ KÜLLİYAT-I MAKAMAT ADLI ESERİ THE WORK NAMED HÜSEYNİ KÜLLİ KÜLLİYAT-I MAKAMAT OF HARUN YAHUDİ / Nisan 2018 April 2018 www.sosyalarastirmalar.com Issn: 1307-9581 http://dx.doi.org/10.17719/jisr.20185639082 HARUN YAHUDİ'NİN "HÜSEYNİ KÜLLİ KÜLLİYAT-I MAKAMAT" ADLI ESERİ THE WORK NAMED "HÜSEYNİ KÜLLİ

Detaylı

TÜRKÜ DERLEMELERİNDE YAPILAN YANLIŞLAR ve DÜZELTİLMESİNE İLİŞKİN ÖNERİLER Arş. Gör. A. Serdar YENER 1

TÜRKÜ DERLEMELERİNDE YAPILAN YANLIŞLAR ve DÜZELTİLMESİNE İLİŞKİN ÖNERİLER Arş. Gör. A. Serdar YENER 1 TÜRKÜ DERLEMELERİNDE YAPILAN YANLIŞLAR ve DÜZELTİLMESİNE İLİŞKİN ÖNERİLER Arş. Gör. A. Serdar YENER 1 Türk milleti, tarihsel süreç içerisinde kültürel aktarımını büyük ölçüde sözlü kültür vasıtasıyla sağlamıştır.

Detaylı

SULTAN III. SELİM HÂN IN TERKÎB ETTİĞİ TÜRK MÛSIKÎSİ MAKAMLARININ İNCELENMESİ

SULTAN III. SELİM HÂN IN TERKÎB ETTİĞİ TÜRK MÛSIKÎSİ MAKAMLARININ İNCELENMESİ Ankyra: Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2011, 2(2) DOI: 10.1501/sbeder_0000000035 SULTAN III. SELİM HÂN IN TERKÎB ETTİĞİ TÜRK MÛSIKÎSİ MAKAMLARININ İNCELENMESİ Ferdi KOÇ Ankara Üniversitesi

Detaylı

10. İSTANBUL TÜRK MÜZİĞİ GÜNLERİ "Müziği Yaşamak ve Yaşatmak için"

10. İSTANBUL TÜRK MÜZİĞİ GÜNLERİ Müziği Yaşamak ve Yaşatmak için 10. İSTANBUL TÜRK MÜZİĞİ GÜNLERİ "Müziği Yaşamak ve Yaşatmak için" Müzik araştırmaları ve Folklor derlemeleri sempozyumu (04-05 Aralık 2003 saat 10.00-18.00 arası) Konu: TÜRK MUSİKİSİN'DE DOĞRU VE GERÇEK

Detaylı

Doç. Dr. Nilgün DOĞRUSÖZ

Doç. Dr. Nilgün DOĞRUSÖZ NÂYÎ OSMAN DEDE NİN NOTA KOLEKSİYONUNDAN BİR SAZ ESERİ: SEGÂH PEŞREV ÖZ Doç. Dr. Nilgün DOĞRUSÖZ Bu çalışmanın başlıca konusu 17.yy a ait Nâyî Osman Dede nin nota koleksiyonunda bulunan fahte usulünde

Detaylı

Muallim İsmail Hakkı Bey in Bestecilik Yönü ve Ferahfeza Peşrevinin İncelenmesi İrfan KARADUMAN *

Muallim İsmail Hakkı Bey in Bestecilik Yönü ve Ferahfeza Peşrevinin İncelenmesi İrfan KARADUMAN * C.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi XIV/1-2010, 345-354 Muallim İsmail Hakkı Bey in Bestecilik Yönü ve Ferahfeza Peşrevinin İncelenmesi İrfan KARADUMAN * Özet: Türk mûsıkîsinin yapı taşlarından birisi makamsal

Detaylı

Türk Makam Müziği Tarihinde Ses-Sistemleri Ozan Yarman 1

Türk Makam Müziği Tarihinde Ses-Sistemleri Ozan Yarman 1 İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı Maçka Yerleşkesi 2007-2008 Güz Dönemi Seminerleri -Yeni Yaklaşımlar Dizisi- Türk Makam Müziği Tarihinde Ses-Sistemleri Ozan Yarman 1 15

Detaylı

AHMED AVNİ KONUK ( )

AHMED AVNİ KONUK ( ) Galata Mevlevihanesi Mevlana Rumi Mevlevi Musiki ve Sema Topluluğu Eğitim Kültür ve Yardımlaşma AHMED AVNİ KONUK (1868-19.3.1938) Kadı Alî-zâde İbrâhim Efendi nin oğlu balmumu taciri Mûsâ Kâzım Efendi

Detaylı

Türk Din Mûsikîsi El Kitabı

Türk Din Mûsikîsi El Kitabı Türk Din Mûsikîsi El Kitabı Genel Editör ve Proje Yürütücüsü Prof. Dr. Eyüp Baş Editör Prof. Dr. Ahmet Hakkı Turabi Yazarlar Prof. Dr. Ahmet Hakkı Turabi Prof. Dr. M. Safa Yeprem Prof. Dr. Fazlı Arslan

Detaylı

İMD 'GİTARİSTLER İÇİN AKOR ATÖLYESİ' NOTLARI

İMD 'GİTARİSTLER İÇİN AKOR ATÖLYESİ' NOTLARI İMD 'GİTARİSTLER İÇİN AKOR ATÖLYESİ' NOTLARI Hazırlayan: Serdar Türkmen 1.HAFTA - Nota Bilgisine Giriş - Aralıklar - Majör - Minör Dizi Kurulumu NOTA BİLGİSİNE GİRİŞ Nota, insanların söyledikleri şarkılarını,

Detaylı