ETİKTE NESNELLİK VE ÖZNELLİK TARTIŞMASI

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "ETİKTE NESNELLİK VE ÖZNELLİK TARTIŞMASI"

Transkript

1 T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ FELSEFE (SİSTEMATİK FELSEFE VE MANTIK) ANABİLİM DALI ETİKTE NESNELLİK VE ÖZNELLİK TARTIŞMASI Doktora Tezi Berfin KART Tez DanıĢmanı Prof. Dr. Erdal CENGĠZ Ankara-2013

2 i Zamansız gidişiyle hüznü ve acıyı yüreğimize eken, başarılarımın mimarına, Babama

3 ii TEŞEKKÜR Uzun ve zorlu bir süreci geride bırakırken hayatın renklerini gökkuģağı misali yansıtan olaylardan bir demet kaldı elimde Ardıma dönüp baktığımda gördüklerim ve gelecekte anımsayacaklarımın oluģturduğu bu rengârenk zaman dilimine varlığıyla ve yokluğuyla renk katan özel ve değerli insanlara tüm içtenliğimle teģekkürlerimi sunmak isterim. Doktora çalıģmam süresince kendisini tanıma Ģansına eriģtiğim değerli insan, danıģmanım sayın Prof. Dr. Erdal CENGĠZ e yönlendirmeleri ve yaģanan tüm sıkıntılı günlere rağmen desteğini esirgemediği için çok teģekkür ederim. Lisans günlerinden baģlayıp doktora bitimine kadar olan akademik sürecin her aģamasında ve yaģamda karģılaģtığım her türlü güçlük karģısındaki mücadelemde her zaman ve içtenlikle destek olan, bana güvenen ve güven veren değerli insan, sevgili hocam sayın Prof. Dr. Harun TEPE ye canı gönülden teģekkürler. Samimi ve çözümcü tavırlarıyla her zaman yardımcı olan sayın Doç. Dr. Ertuğrul R. TURAN a; her zaman arkadaģ sıcaklığıyla bana destek olan hocam sayın Doç. Dr. IĢıl BAYAR BRAVO ya da ayrıca teģekkür ederim. YaĢanan tüm sıkıntılara rağmen hayata gülümseyerek bakmaya çalıģan, varlığıyla ve sevgisiyle beni ayakta tutan canım annem Serpil KART a; en sevimsiz anlarımın çekilmez karamsarlığını neģesiyle mutluluğa çeviren, biricik kardeģim Dilan KART a sonsuz teģekkürler Ve babama, çalıģmanın baģlangıcında yanımdayken, bitiģini en çok isteyen olup da göremeyen, zamansız gidiģiyle hüznü ve acıyı yüreğimize eken, baģarılarımın mimarı RaĢit Ömer KART a; aile olmayı ve birbirine kenetlenmeyi, sevmeyi ve huzurla yaģamayı, hayatla mücadele ederken güçlü ve her Ģeye hazırlıklı olmayı öğrettiği, en zor anlarımda her zaman yaģam tecrübesiyle bana destek olduğu ve yol göstermekten asla vazgeçmediği için sonsuz teģekkürler Bu çalıģmanın tamamlanıģının belki de en çıkmaza girdiği anlarda desteğiyle güç veren yirmi yılı devirdiğimiz can dostum Hilal GÜMÜġ e; hüznün ve mutluluğun belki de en yoğun paylaģıldığı anlarda yanımda olan iki güzel insana, Nilüfer KESKĠN ve Özge ERBAKAN a, yalnızca dört duvar arasında geçen mesai saatleri içerisinde kalmayan dostlukları ve tez süresi boyunca kaçak günlerimi tolere etmedeki dayanıģmaları, sabır ve anlayıģları için çok teģekkür ederim. Bu süreçte yanımda olduklarını hissettiğim Gazi Üniversitesi nin kazandırdığı değerli arkadaģlarıma ve yönetim kademesindeki değerli hocalarıma en sıkıntılı anlarımdaki varlıkları ve destekleri için teģekkür ederim.

4 iii ÖZET KART Berfin. Etikte Nesnellik ve Öznellik TartıĢması, Doktora, Ankara, Bu çalıģmada, son yıllarda üzerinde çokça konuģulan etikte nesnellik-öznellik sorununun ne olduğu, tartıģmanın nereden kaynaklandığı ve ana sorularının neler olduğu ele alınmaya çalıģılacaktır. Söz konusu tartıģmanın merkezinde yer alan ikilem, tartıģmanın ana savları ile uzlaģan ya da çatıģan temel kuramlar ortaya konacaktır. Etikte nesnellik-öznellik sorunu moral olgular gerçekten var mı? sorusuna yanıtı içeren ontolojik bir sorun; moral olguları nasıl biliyoruz? sorusuna yanıtı içeren epistemolojik bir sorun ve de moral inançların eylemlerimizi güdülemek için gerekli gibi görünmesinden kaynaklanan güdü sorunudur. Bu sorun Eskiçağ düģünürlerinden günümüz analitik düģünürlerine geniģ bir biçimde ele alınmıģtır. ÇalıĢmanın birinci bölümünde etik olguların ontolojik ve epistemolojik temellerini ortaya koymaya çalıģan belli baģlı Eskiçağ düģünürlerinin bilgi, varlık ve etik görüģlerine birbirleriyle olan bağlantısı göz önünde tutularak yer verilmiģtir. Böylece etikte nesnellik-öznellik tartıģmasının felsefe tarihindeki arka planı ortaya konulmaya çalıģılmıģtır. Bilginin kesinliği, doğruluğu ile varlık türleri ve varlık tarzları iliģkisi ele alınarak, felsefe tarihinde etik te bilgi ve doğruluk tartıģmasının durumu gösterilmeye çalıģılmıģtır. ÇalıĢmanın ikinci bölümünde nesnellik kavramının içeriği ile ahlak gerçekçiliğiyle olan sıkı bağına, ayrıca etikte nesnellik ten söz edebilmenin yeni ölçütü olarak ileri sürülen yeni-faydacı kurama değinilmiģtir.

5 iv ÇalıĢmanın üçüncü bölümünde nesnellik kavramının karģıtı olarak sunulan öznellik kavramı ve bu kavramın görecilik le olan iliģkisine değinilerek, ahlak göreciliği ve onun türleri olarak kabul edilen normatif görecilik ve metaetik görecilik ayrımının öznellik kavramıyla iliģkisine yer verilmiģtir. Sonuç olarak, günümüz etik düģüncesinde etikte nesnellik öznellik sorunun, doğal ve ahlaksal olgular arasındaki ontolojik farkları görmekle, yani etik olguları doğal olgular gibi kavramaya çalıģmaktan vazgeçmekle aydınlatılabileceği; nesnel ya da öznel olduğu iddia edilen Ģeylerin aynı Ģeyler olmadığının, bu ayrımlar yapıldığında değerlerin iddia edildiği gibi ne nesnel ne öznel olduklarının söylenemeyeceği dile getirilmektedir. Anahtar Sözcükler: Etik, Etik Nesnellik, Etik Öznellik, Evrensellik, Görecilik, Ahlak Gerçekçiliği, Etik Olgular, Epistemoloji, Ontoloji, Nesnellik, Öznellik.

6 v ABSTRACT KART Berfin. The Problem of Subjectivity and Objectivity in Ethics, Doctorate, Ankara, This thesis studies the problem of objectivity and subjectivity in ethics within the context of main questions which should be answered. This thesis focuses on the dilemma of objectivity which lies in the center of this discussion and the claims of main theories which argue for objectivity or subjectivity in ethics. The problem of objectivity and subjectivity in ethics is both an ontological and epistemological problem. This is an ontological problem, because it looks to the question that Do moral facts really exist? and also an epistemological problem because it looks to the question that How do we know moral facts? and also it is a motivational problem because of moral beliefs seem to be necessarily motivating for our moral actions. These problems are tackled from the Ancient philosophy to the contemporary analytical thinkers within the context of these main questions. The first chapter is about the ontological and epistemological attitudes in Ancient philosophy which advocate a discussion on objectivism and subjectivism in ethics in a broad sense. In this way, it explains the ground of the problem in the history of philosophy by showing the relations of the truth of knowledge with the forms of beings in ethics. The second chapter of this study deals with the concept of objectivity and its strict relation with moral realism and also it tries to employ a new objectivity criterion in ethics which may be called objective utilitarianism. In the third chapter of this

7 vi study it is dealt with the concept of subjectivity in ethics and its relation with moral relativism and its different forms like normative moral relativism, metaethical relativism and moral relativism. Finally, it is argued that the problem of objectivity and subjectivity in ethics may be revealed by identifying moral facts as are unfamiliar with physical facts which are the constituents of physical world. To recognize the ontological differences of these facts may make possible to contend that the questions about objectivity subjectivity in ethical issues are controversial questions which cannot be answered as the questions about physical facts can be. Key Words: Ethics, Ethical Objectivity, Ethical Subjectivity, Universalism, Relativism, Moral Facts, Moral Realism, Epistemology, Ontology, Objectivity, Subjectivity.

8 vii İÇİNDEKİLER ADAMA... i TEġEKKÜR... ii ÖZET... iii-iv ĠNGĠLĠZCE ÖZET... v-vi ĠÇĠNDEKĠLER... vii-viii GİRİŞ: ETİKTE NESNELLİK ÖZNELLİK SORUNU BÖLÜM I. ÖZNELLİK-NESNELLİK TARTIŞMASININ TARİHSEL ARKAPLANI I. 1. Platon dan 20. Yüzyıla Etikte Varlık ve Bilgi Sorunu I Etik Olguların Varlığının ve/veya Bilgisinin Olanaklılığı: Platon, Aristoteles ve Immanuel Kant I Akıl-Duygu Ġkilemi ve Etikte Bilgi Sorunu: John Locke ve David Hume I. 2. Alfred Jules Ayer ve Chaerles Leslie Stevenson:Duygucular ve Öznellik I Etik Önermeler Duygu Ġfadeleri Midir? I Charles Leslie Stevenson: Duyguculuk I. 3. Ludwig Wittgenstein: Dil ve Etik BÖLÜM II. ETİKTE NESNELLİK TARTIŞMASI II. 1. Etikte Nesnellik Kavramı ve Nesnelliğin Temel Esasları II. 2. Nesnellik Sorunu ve Ahlak Gerçekçiliği ĠliĢkisi II Ahlak Gerçekçiliğinin Ne Olduğu Üzerine

9 viii II Gerçekçi Kuramlar II Gerçekçilik ve Doğru Eylemin Ölçütü II. 3. Etikte Nesnellik Ġçin Yeni Bir Ölçüt: Nesnel Faydacılık II Teleolojist Kuramlar: Kural Faydacılığı ve Eylem Faydacılığı II Yeni-Faydacı Kuramlar: Öznel-Faydacı Kuram ve Nesnel-Faydacı Kuram II Nesnel-Faydacı Kuramın Sorunları BÖLÜM III. ETİKTE ÖZNELLİK TARTIŞMASI III. 1. Etikte Öznellik ve Değerlerin Öznelliği III. 2. Etik Olgular ve Gözlemsel Sınanabilirlik III. 3. Etik Öznellik ve Etik Göreciliğin Kökeni III Semantik Görecilik III Ontolojik ve Epistemik Görecilik III Ahlaki Görecilik ve Türleri III Normatif Ahlaki Görecilik III Ahlaksal Yargı Göreciliği III Metaetik Görecilik III Ahlaki Görecilik ve Ahlaksal Gereklilik SONUÇ KAYNAKÇA

10 1 GİRİŞ ETİKTE NESNELLİK ÖZNELLİK SORUNU Varlığın ispatını yaparken somut biçimde elle tutulur, gözle görülür bir Ģeyden söz ediyoruz. YaĢadığımız dünyanın envanterini çıkarmak üzere yola çıktığımızda, yıldızların, atomların, kayaların, taģların, bitki ve hayvanların bilgisine ulaģıyoruz. Antartika nın Ġngiltere den daha büyük olduğunun; dinozorların 65 milyon yıl önce yaģadığının; sigaranın kansere yol açtığının bilgisini somut olarak ediniyoruz. Peki ya iyi ya da kötü denileni bir yerlerde bulabiliyor muyuz? (Rachels, 1998: 2) J. Rachels in bu sorusu etikte nesnellik-öznellik sorununun nereden kaynaklandığını, bu sorunu çözmek için nereye bakmak gerektiğini bize göstermektedir. Sorunun etikte bugün yaygın olan bilgi ve varlık anlayıģından kaynaklandığına iģaret etmektedir. Söz konusu sorunun, yalnızca epistemolojik temele iliģkin yanıtsız kalan ya da yanıtlanamayan sorulardan oluģmadığı, aynı zamanda etik olguların varlığına iliģkin ontolojik soruları da içerdiği düģünülür. Bu bağlamda, Rachels etikte nesnellik-öznellik tartıģmasının temelde iki soru üzerinde düģünülerek ele alınmasında fayda görmektedir: (1) Etik bilgi ya da etikte bilgi diye bir şey var mıdır? (2) Etik olgular var mıdır? (Rachels, 1998: 2-3). Etikte nesnellik-öznellik tartıģması bağlamında Rachels in dile getirdiği bu sorulardan ilki epistemolojik soruna, ikincisi ise ontolojik soruna iģaret etmektedir.

11 2 Duygularımızdan ve toplumsal uzlaģımdan bağımsız ahlak olgularının olduğu, bu olgulara iliģkin bilgilerin nesnel olarak doğruluğundan söz edilebileceği düģüncesi üç temel soru üzerinde odaklanır: Bunlardan ilki, Ahlak olguları gerçekten var mıdır? sorusu etrafında dönen ontolojik sorundur. Bu soruyla ilgisinde, yanıt bekleyen ikinci temel sorun Ahlak olguları söz konusu olduğunda da benzer biçimde iyi ya da kötü dediğimizin Ģeylerin varlığının somut bilgisini edinebiliyor muyuz? Ahlak olguları nerededir? gibi sorular etrafında yürütülen ve sonuçta da Ahlak olgularını nasıl biliyoruz? sorusuna verilen yanıtı da içeren, epistemolojik sorundur. Sonuncusu ise güdü sorunudur. Güdü sorunu, ahlaksal inançların eylemlerimizi güdülemek için gerekli gibi görünmesinden kaynaklanan, ahlaksal inanç ile ahlaksal güdü arasında ne türden bir içsel bağ olduğu, ahlaksal inançlar ile olgusal inançlar arasında ne türden bir iliģki olduğu üzerinde durmaktadır (Rachels, 1998: 2-3). Felsefede bilgi, felsefe tarihi boyunca tartıģılagelen ana sorunlardan biri olmuģtur. Bilginin ne olduğu, kesin ve/veya doğru bilginin, etikte bilginin olanaklı olup olmadığı hep tartıģma konusu olmuģtur. Bilginin neliği ya da neyin bilgi olamayacağı, bilginin tam ve kesinliğinden ya da doğrulanabilir-yanlıģlanabilir oluģundan söz edilip edilemeyeceğine iliģkin sorulara yanıt aranmıģtır. Bu sorulara dair ortaya konulan temel kabuller, hem epistemolojinin hem de etik ve ontoloji gibi diğer temel disiplinlerdeki tartıģmaların da artalanını oluģturmuģtur. Neyin bilgi olduğuna ve bilgilerin doğruluğu ve kesinliğine iliģkin tartıģmalar, 20. Yüzyılda Husserl in felsefeyi kesin bir bilim olarak kurma çabasında olduğu gibi Wittgenstein ın, analitik düģünürlerin ve Viyana Çevresi düģünürlerinin bilgiyi

12 3 temel önermeler ya da protokol tümceleri ne dayandırma çabalarında da ana etken olmuģtur. 20. Yüzyılda etik alanında da tartıģmaların odak noktasında bu türden sorunlar yer almıģ, özellikle etiğin epistemolojik temellerine iliģkin sorularla karģı karģıya kalınmıģtır. Etiğin epistemolojik temellerine iliģkin Etik bilgi mümkün müdür? Etik önermelerin doğruluğu ya da yanlıģlığı mümkün müdür? Etik ilkelerin doğru olduğunu nasıl söyleyebiliriz? Etikte hangi ilke ya da önermelerin doğru olduklarını göstermeye yarayacak bir ölçüt var mıdır? gibi sorular etikteki ana tartıģma konularını oluģturan etiğin epistemolojik temellerine iliģkin sorulardır. Etikte nesnellik-öznellik sorunu da günümüz düģünürlerinin bu savlardan ve sorulardan hareketle tartıģtığı bir ikilem olarak karģımıza çıkmaktadır. Nesnesi insanlar arası iliģkilerdeki eylemler olan, eylem kavramından çok eylemin kendisiyle ilgilenen, eylemin ne olduğunu, yapısını ortaya koymaya çalıģan etik, nesnesi izin verdiği ölçüde de bilgi ortaya koymak istemektedir. Etik, insanın yapıpetmelerini ve bunları yöneten ilkeleri incelemekle, belirli bir durumda ne yapmam gerekir?, doğru eylem nedir?, bir eylemin doğruluk ya da yanlıģlığı nasıl belirlenebilir? gibi sorulara yanıt aramaktadır. Tüm bu sorularla birlikte etik, Antikçağ dan günümüze dek gelen iyi, kötü, doğru, yanlıģ gibi kavramları da ele almaktadır. Bu kavramlara iliģkin savların, Etik nedir? sorusuna ve yukarıda dile getirdiğimiz diğer sorulara verilen yanıtların, temel savları ya da ölçütleri bakımından birbirleriyle kimi zaman uzlaģan kimi zaman ise birbirine ters düģen yeni etik kuramların doğmasına ve etikte çeģitli sınıflamalara, dolayısıyla yanıt bekleyen yeni soruların ortaya çıkmasına neden olduğu düģünülmektedir. Bunun sonucu olarak da kimi etik ikilemlerle karģılaģılması da kaçınılmaz olmaktadır. Etik bugün

13 4 doğrulardan ve kesinliklerden çok karģıtlıkların, çatıģmaların ve ikilemlerin egemen olduğu bir tartıģma alanı görünümündedir. Filozofların karģı karģıya kaldığı etikteki farklı türden epistemoloji temelli sorunlar, baģta dile getirdiğimiz Etik olgular var mıdır?, Etik bilgi diye bir Ģey var mıdır? temel soruları bağlamında karģımıza çıkan epistemolojik ve ontolojik sorunların, normatif etik-meta etik arasında kesin bir sınır çizmek isteyen normatiflik ikilemi ; dünyada etik fenomenlerin ya da etik olguların var olduğuna ve doğal ile moral olgular arasında farklılık olduğuna, bu nedenle doğa bilimleri ve sosyal bilimlerin farklılığını öne çıkaran nesnellik ikilemi ; son olarak da, moral bir yargının doğruluğu ya da yanlıģlığından söz etmeyi mümkün kılan bir yetinin olup olmadığına iliģkin soruların oluģturduğu temellendirme ikilemi olmak üzere üç tür ikilemin varlığına iģaret ettiği düģünülmektedir (Tepe, 2006: 2-4). Her üç ikilemin de temelinde epistemolojik (bilgisel) ve ontolojik (varlıksal) sorunlar bulunduğunu söylemek mümkündür. Söz konusu sorunların varlığı, etik yargılar ya da terimler söz konusu olduğunda epistemolojik ve ontolojik bir zeminin varlığından söz etmenin nasıl mümkün olduğunun sorgulanması gerekliliğine iģaret etmektedir. Öte yandan bilgi türlerini belirleyen Ģeyin bilgiye konu olan nesnenin varlıksal özellikleri olduğu, ancak epistemolojik soruların varlıksal temelden hareketle ele alınmayıģının ya da bilgi nesnesinin varlıksal özelliklerinin yeterince ve gerektiği biçimde hesaba katılmayıģının, etikte ikilemlerle karģılaģmayı kaçınılmaz kıldığı da söylenebilir. Esasında bilginin hep bir şeye iliģkin olduğu, düģünülürse, Analitik düģünürlerin ya da Mantıkçı Pozitivistlerin felsefede ve özellikle de etikte bilgi

14 5 ölçütüne iliģkin sorunları ele alırken bunu göz ardı ederek epistemoloji yapmalarının, yukarıda dile getirilen ikilemlere yol açtığını söylemek mümkündür. Günümüz etik düģüncesinde nesnellik ikileminin-ya da etikte nesnellik öznellik sorunu- doğal ve moral olgular arasındaki ontolojik farkları görmekle aģılabileceğini dile getiren görüģlerle de karģılaģılmaktadır. Bilgi ve bilgi nesnesi kavramlarının açıklığı etik bilginin olanaklılığı nı tartıģmanın da temelini oluģturacak, genel olarak bilgi sorununa verilen yanıtlar, etiğe iliģkin sorular için de yol gösterici olacaktır. Bir felsefe disiplini olarak etikten söz edilebiliyorsa, etik bilginin mümkün olabilirliğinden de söz edilebilmelidir. Felsefi bilgi diye bir Ģey varsa, etik bilgi de olmalıdır. Etik de diğer felsefe disiplinleri gibi doğrulanabilir-yanlıģlanabilir bilgiler ortaya koyabilen, bu bilgiyi de etik fenomenler olarak etik sorunları nesne edinerek ortaya koyabilen bir disiplin olmalıdır. Etik yargıların bilgisel oldukları, ancak etik yargıların temellendirilmelerinin ya da haklı çıkarılmalarının mümkün olabildiği konusunda özellikle günümüz Anglo- Sakson düģünürleri arasında bir uzlaģmadan söz edilebilir. Bunun bir sonucu olarak kimi etikçiler çalıģmalarını etik kavramların analizi ve etik yargıların temellendirilmesiyle sınırlayarak normatif etik yerine meta bir etik kurmaya giriģmiģlerdir. Bir kısım felsefeciler, etiğin bilgisel olmadığını, felsefenin içinde yer alamayacağını iddia ederlerken; bazıları etiği metafizik içeriğinden kurtarıp meta bir etik kurmaya çalıģmıģlar (çünkü etiğin, felsefenin bir alanı olması ya da kalmasıancak böyle mümkün olabilecektir); bazıları da metaetik çözümlemelere ve onun

15 6 sonunda ortaya konan bilgilere dayanan, ama bu çözümlemeleri yalnızca baģlangıç noktası kabul eden bir etik kurmaya giriģmiģlerdir 1 (Tepe, 1992: 2). Etiğin nesnelliğine duyulan Ģüphenin artıģına paralel bir artıģ doğa bilimlerinin nesnelliğine duyulan sonsuz güvende kendini göstermektedir. Etikte nesnelliköznellik ya da etik görecilik-etik evrensellik tartıģması bağlamında en çok göze çarpan konulardan biri ise etiğin, sürekli olarak bilimlerle kıyaslanması ve bu anlamda etikte nesnellikten söz edilemeyeceğinin söylenmesidir. Etik nesnelliği eleģtirenlere göre, hiç Ģüphesiz ki nesnel olan doğa bilimleridir. Fizik nesneler, bizim yönelimimizden bağımsız olarak vardır, oradadır ve bu nesnelere iliģkin kesin bilgi ortaya koymak mümkündür. Rachels in en baģta dile getirdiğimiz alıntısına geri dönersek, etikte tartıģılagelenler, yani değerler, iyi ve kötü, ya da değerli ve değersiz dediklerimiz, fizik nesneler gibi dünyanın bir parçası değildir. Baktığımızda onları görebilir, gösterebilir miyiz? Bir dinozorun kalıntısından onun varlığına, daha önceki dönemlerde yaģamıģ olduğuna iliģkin sonuç çıkarabilir; Antartika nın büyüklüğünü ölçebilir; kansere yakalanma nedeninin sigara olduğunu test edip, sınayarak bilebilir iken, etik olguların varlığından ya da etik bilgiden ve doğruluğundan söz etmek ne kadar mümkündür? 1 Bu düģünürlerden kimilerine göre, etik önermelerin doğrulanıp yanlıģlanabilecek türden bilgisel önermeler olmadıkları, duygu anlatımları ya da emirler oldukları gösterilmelidir; kimilerine göre de etik önermeler, meta ve normatif yanları bulunan, anlam ve temellendirmeye iliģkin sorunlarla sınırlanabilecek olan bir alan olarak anlaģılmalıdır (Tepe, 2002: 3).

16 7 Doğa bilimlerine duyulan sonsuz güvene karģılık, etik öznelciler, etik ilkelerin, normların kiģiden kiģiye ya da bir toplumdan topluma değiģiklik gösterdiğini ileri sürmektedirler. Bu düģüncenin savunucularına göre insanlar, iyi, kötü, doğru, yanlıģ, değerli, değersiz gibi kavramlar ve bunlara dair yargılar -etik alandaki olgu ve yargılar- üzerinde bilimsel alandakine benzer bir uzlaģmayı sağlamak mümkün değildir. Bu nedenle, etikte genel geçerlikten söz etmeyi sağlayacak bir ölçüt, akla dayalı bir yöntem de olamayacaktır. Bununla birlikte etiğin, deneysel bir göndergesinden de söz edilmesi olanaksızdır. Ġyilik, kötülük, doğruluk, yanlıģlık, değerli olma, değersizlik dediğimiz Ģeyler de bilgisel olarak temellendirilemeyen metafizik bir alana aittirler. Bilimin, kanıtlanabilir olması ve üzerinde uzlaģılabilir olgulara dayanması nedeniyle, etikten daha çok kabul gördüğü düģünülmektedir. Günümüz öznelci düģünürlerinin de iddia ettiği gibi, Wittgenstein ın deyiģiyle, etik aģkındır, dile getirilebilir değildir ve etiğin nesnel olabileceğinden söz etmek boģunadır. Etikte nesnelliği savunanlar ise Rachels in cinayet örneğinden hareketle tezler geliģtirerek öznelci bakıģa karģı çıkarlar. Bir eylemi bir cinayet eyleminiincelediğimizde, gördüğümüz Ģey yalnızca bıçaklı bir adam, bıçağı saplayan bir adam, düģen bir kurban, kanın akması ve sonrasında da cansız bir bedendir. Bu olguları görürüz, gözlemleriz, algılarız, somutturlar. Peki, sonunda cinayet kötüdür yargısına varmamızı ve bunun her durumda kötü olduğunun bilgisini edinmiģ olmamızı sağlayan nedir? Kötü dediğimiz Ģey bu gözlemde nerede durmaktadır? Aynı soru, adildir, doğrudur yanlıģtır, değerlidir türünden yargılarımız için de sorulabilir. Cinayet eyleminin eylem ilkesi ya da eylemi yapanın niyeti ya da eylemin

17 8 ahlaksal durumu doğrudan bir olguya iģaret etmeyip yalnızca bir sözcüğe iģaret ettiği söylenebilir mi? Ġyi kötü, erdemli, değerli dediklerimiz, böyle yargılar verdiğimiz insan dünyasının bir gerçeğidir. Hume la baģlayan Wittgenstein da belirgin hale gelen, günümüz düģünürlerinde nesnellik-öznellik tartıģması olarak kendini gösteren olgu ve değer ayrımı görüģü buna karģı çıksa da, değerlerin, iyi, kötü, erdem dediklerimizin de insan dünyasında yer aldığından, olgusallığından söz edilebilir. Dünyada etik fenomenler -etik olgular- vardır. Aristoteles ve Kant ın etik kuramlarında böyle bir varlığın izlerini bulmak mümkündür. Aristoteles in phronesis ya da Kant ın pratik akıl olarak adlandırdığı yeti, bu moral olguları kavramayı, doğrulanabilir yanlıģlanabilir bilgi ortaya koymayı sağlayan da bir yetidir (Tepe, 2006: 4). Ġnsanın bilme yetisi, aklı, moral olguları da tıpkı diğer olgular gibi kavrayabilir. YaĢama dönüp baktığımızda, eylemde bulunduğumuzu, karar verdiğimizi, tercih ettiğimizi görürüz. Bu, yaģamda her insan için kaçınılmaz olandır. Çünkü insan, eyleyen, karar veren, tercihte bulunan, yapıp eden bir varlıktır. Ġnsanın yaģam alanı, bizim etik insanın yapısal özelliklerini bulduğumuz yerdir. YaĢanan etik sorunlar, insanın yaģadığı sorunlardır ve bize etik bilginin olanağını sunmaktadır. Bu çalıģmada, etikte nesnellik-öznellik sorunu, Antikçağ dan günümüze kadar süren tartıģmalarla ele alınacaktır. Nesnellik-öznellik sorununa bu bağlamda bakıldığında, baģlangıçta da dile getirilen iki temel sorunun aydınlatılabilmesi için öncelikle günümüz düģünürlerinin öznellik ve nesnellik kavramlarının içini nasıl doldurdukları, nesnellik ten ne anladıkları ortaya konulacaktır. Bu çalıģmanın ilk bölümünde Eskiçağdan 20.Yüzyıla felsefede nesnellik-öznellik tartıģmasının tarihsel arka planını oluģturan epistemolojik ve ontolojik görüģler ele alınacaktır. Sorunun art

18 9 alanın serimlenmesinden sonra, ikinci ve üçüncü bölümlerde öznel ve öznellik, nesnel ve nesnellik kavramları ile bu kavramları günümüzde tartıģan Anglo- Sakson düģünürlerinin kuramlarına yer verilecektir. Bu temel sorulara yanıt verebilmek için, etik öznelcilik tartıģması baģlığı altında öznellikle neyin kastedildiği ortaya konulduktan sonra; nesnel değerlerin olmadığını açıkça ifade eden John Leslie Mackie nin görüģleri ele alınmaktadır. Sonuçta etik olgulara ve etik bilginin olanaklılığına iliģkin söylenenlerden hareketle, etikte nesnel(ci)lik-öznelci(lik) ikileminin kaçınılmaz olup olmadığı sorusuna uzlaģımsal bir yaklaģımla yanıt vermeye çalıģan David Owen Brink in görüģleri ele alınarak sorun tartıģmaya açılmaktadır. TartıĢmanın her iki yanının görüģlerinin ortaya konularak bir sonuca ulaģılmaya, tartıģmadaki sorunlar gösterilmeye çalıģılmaktadır.

19 10 BÖLÜM I NESNELLİK-ÖZNELLİK TARTIŞMASININ TARİHSEL ARKAPLANI I. 1. Eskiçağdan 20. Yüzyıla Etikte Varlık ve Bilgi Sorunu Nesnellik-öznellik sorunu değerlerin bilgisine ve varlığına iliģkin bir sorun olup, sorunun ardında yatan epistemolojik ve ontolojik problemin kökleri oldukça eskiye dayanmaktadır. Bilgisel soruların varlıksal temelden hareketle ele alınmayıģının ya da bilgi nesnesinin varlıksal özelliklerinin hesaba katılmayıģının bu tartıģmada önemli payı olduğunu söylemek mümkündür. Söz konusu tartıģmada adı geçen düģünürlerden bir olan Rachels in Etik bilgi ya da etikte bilgi diye bir şey var mıdır? ve Etik olgular var mıdır? (Rachels, 1998: 2-3) sorularından ilki epistemolojik, ikincisi ise ontolojik bir problemin varlığına açıkça iģaret etmektedir. Etikte nesnellik-öznellik tartıģmasının bu iki temel sorusunun, değerlerin, etik olguların ve yargıların bilgisine ve varlığına iliģkin söz konusu tartıģmada Eskiçağ düģünürlerinden 20. yüzyıl düģünürlerine kadar olan süreçte önemli filozoflar tarafından ele alındığını görmek mümkündür. Sorunun geçmiģini felsefe tarihindeki epistemoloji ve ontoloji temelli kuramlara bakarak irdelemekle günümüzde kendini nesnelci ya da öznelci olarak sınıflandıran düģünürlerin kuramlarının hareket noktalarını ya da karģılaģtıkları çıkmazın nedenlerini anlayabilmek açısından önemlidir.

20 11 I Etik Olguların Varlığının ve/veya Bilgisinin Olanaklılığı: Platon, Aristoteles ve Immanuel Kant Felsefe tarihinin çeģitli dönemlerinde, varlık görüģüyle metafiziğe düģmekle eleģtirilen, öte yandan da ontoloji temelli bilgi kuramlarının baģlatıcısı olduğu söylenen Platon un bilgi görüģü, moral olguları nasıl biliyoruz? sorusuna bir yanıt niteliğindedir. Söz konusu tartıģmanın ontolojik yanını oluģturan Moral olgular gerçekten var mıdır? sorusuna yanıt verebilmek içinse, Aristoteles in varlık ve etik görüģüne de bakmak gerekir. Felsefede ontolojik bakıģ la ilgili tartıģmalarda günümüze kadar olan süreçte filozoflar üzerinde oldukça etkili olan ve ontolojinin kuramsal çerçevesinin hazırlayıcısı Aristoteles, ontolojik yaklaģımla moral olguları ele almaktadır. Ġnsanın bilgiyle bağını varlıksal yönden ele alan Aristoteles, yalnızca moral olguların varolabileceğinin bilgisini ontolojik bakıģıyla bize sunmakla kalmayıp, aynı zamanda söz konusu moral olguları kavrayan bir yetinin varlığını da dile getirmektedir. Tüm bilgimizin deneyle baģladığını, ancak deneyle son bulmadığını söyleyerek Ġngiliz duygucu geleneğinden tümüyle farklı bir yaklaģım ortaya koyan Kant ise, tüm metafizikçilerin de yanıtlanmasını beklediği Metafizik hiç olanaklı mıdır? (Kant, 1995b: 21), Sentetik a priori bilgiler nasıl olanaklıdır? (Kant, 1995b: 27) sorularını Prolegomena da sormakla etikte nesnellik-öznellik tartıģması bağlamında, Etik bilgi olanaklı mıdır? ve Nesnel bir etikten söz etmek nasıl olanaklıdır? sorularına yanıt vermede yardımcı olabileceği düģünülen bir baģka önemli düģünürdür. Üçünde de ortak olan akıl temelli ve bilgiyle içeriklendirilmiģ bir etik anlayıģı ve var olanlara da bakarak bir bilgi kuramı ortaya koymalarıdır.

21 12 Nesnellik-öznellik sorunu, değerlerin bilgisine ve varlığına iliģkin bir sorun; değerlerin ya da etik olguların varlığı ve bilinebilirliği sorgulanması olarak düģünüldüğünde Platon ve Aristoteles in bilgi, varlık ve etik görüģlerinin bir hareket noktası olduğunu görmek önemlidir. Varolanları nasıl biliyoruz? sorusuna yanıt arayan Platon'un yanıtı, aynı zamanda erdemlerin, günümüzün diliyle ahlak olgularının nasıl bilgi nesnesi yapılabileceği sorusuna da dolaylı bir yanıttır. Platon, bilginin kesinliği ve bilgi nesnesinin ontik özelliği arasındaki bağa Politeia da bilinenleri, görülenler ve düģünülenler (kavrananlar) olmak üzere iki alana ayırmakla iģaret eder. Böylelikle, hem iki varlık alanı hem de iki bilgi türü arasındaki bağıda açıkça göstermektedir: duyulur ve düģünülür varlıklar ile bu varlıkların bilgi türleri. Nesne edinilenlerin farklılığına dayanarak farklı bilgi türleri ve bilme yollarının bulunduğunu ileri süren Platon, etik bilginin ve etik olguların var olduklarını da bu ayrımdan hareketle temellendirmektedir. Platon a göre etik değerler, erdemler vardır, ancak görülenler alanında değil düģünülenler alanındadır 2. 2 Adına doğurtma yöntemi (maieutike) denilen yöntemle, Menon diyalogunda köle nasıl ki bir geometri sorusunu uygun soruları sorarak çözebiliyorsa, benzer biçimde erdemin ve erdem olarak nitelendirdiğimiz diğer Ģeylerin, etik olguların da ne olduklarının bilgisinin aynı yolla ortaya konulması mümkündür. Ġyi, kötü, güzel, çirkin, ölçülü, cesur dediklerimizin bilgisine, erdemlere iliģkin bilgiyi ortaya koymak için önemli olan uygun soruları sormaktır.

22 13 Bilgiye varlıksal açıdan bakan Platon a göre, aklın kendiliğinden dialektikle kavradığı, doğru olan, yanlıģlığından söz edilemeyecek bilgi epistemedir. Bilgiyi soruģturmak, Platon a göre epistemeyi soruģturmaktır. Episteme ideaların bilgisidir. Ġdealar ise yalnızca kavranır, görünmez (Platon,1999: c). Kavramdan kavrama geçip yeniden bir kavrama varan, dialektikle elde edilen ideaların bilgisi en açık olandır (Platon, 1999: b; 511 a-e). Platon un varlığı bütün aydınlığı içerisinde görmenin mümkün olabileceği dialektik yürüyüş adını verdiği yolda, varsayımlardan ilkelerin kendisine yükselmek ve ruhun gözünü gömülü olduğu dünyanın çamurundan kurtarmak mümkündür (Platon, 1999: a). İnsan dialektikayla duyuların hiçbirine başvurmadan, yalnız aklını kullanarak her şeyin özüne varmayı ve iyinin özüne varmadıkça durmamayı denediği zaman, görülen dünyanın da sonuna varır, kavranan dünyanın da (Platon, 1999: a). Dialektik yürüyüģle edinilen ideaların bilgisine en yakın bilgi türü ise bilimlerin bilgisidir ve bu bilgi yalnızca bir çıkarıştır (Platon, 1999: e). Bilimler, gerçek varlığın yalnızca bir yanını yakalarlar. Oysaki dialektik bilimlerin doruğu, tacıdır (Platon, 1999: e). Tek tek Ģeylerin özünü -tek Ģeyde ideayı- görmek, dolayısla erdem dediklerimizin özünü ve neye erdem diyebileceğimizi görmek; iyi ideasına ulaģmak dialektik sayesindedir. Hem bilimlerin kendi kendileriyle, hem de gerçek varlıkla ilintilerini geniģ bir görüģle kavramak ancak böylesi bir yolu yürümekle mümkündür. Bütün olarak varolanı görmek ve varolanlar arasındaki ilintileri görmek dialektika yolunda, kavrama ya da düģünceyle görmekle (noesis)

23 14 mümkündür. Epistemeye ulaģmak, ancak bütünü görmeyi sağlayan bir yoldan geçmektedir. Mağara mitosunda en son adımda güneģi görüp, onun her Ģeyin kaynağı olduğunu anlamakla tüm yanılgılarından kurtulabilecek insan, söz konusu mitostaki gibi bir dialektik yürüyüģü tamamladığında tek tek Ģeylerin neliğini ve bütünü bilebilecektir. Bir Ģeyin ne olduğunu ve o Ģeyi o Ģey yapan Ģeyi, ideaları bilebilecektir (Kuçuradi, 1997: 104). Ġyi, kötü, güzel, doğru, yanlıģ, değerli, değersiz dediğimiz etik olguların bilgisine de aynı yolla varacaktır. Platon un kuramından hareketle Ģunu söylemek mümkündür, ne felsefe metafizik bir alan ne de felsefi bilgi metafizik bir bilgidir. DüĢünüĢle, dialektik yürüyüģün sonunda edinilen felsefi ve etik bilginin, etik olguların üģünülenler alanında değiģmeden, devinmeden, oluģ ve yokoluģtan bağımsız bir özünün olduğunu görebilmek insanın kendi elindedir. Etikte nesnellik-öznellik tartıģması bağlamında Platon un buraya kadar söyledikleri etik bilgi diye bir Ģeyin varlığından söz etmenin nasıl mümkün olabileceğine iģaret etmektedir. Bilgiyle doğrudan bağlantılı olan erdem kavramının neliğine iliģkin bir sorgulama, doğruluk un, ölçülülük ün, güzel in, iyi nin neliğine de ulaģtırabilmektedir. Protagoras adlı diyalogunda Doğruluk gerçek bir Ģey midir, yoksa değil midir? Güzel diye bir Ģey var mıdır? Ġyi diye bir Ģey var mıdır? Ġyi insan kimdir? (Platon, 2010b: c-332d) sorularının yanıtlarını aramakla Platon da Etik olgular var mıdır? Erdemler ya da etik değerler var mıdır? sorularının da yanıtı aranmıģtır. Platon a göre bilgi, yalnızca duyu organlarımızla algıladığımız, nesnesi devinimden, değiģimden bağımsız olmayan nesnelere iliģkin bir bilgi değildir; erdemler ve etik değerlerde vardır ve bilinebilir.

24 15 Söz konusu tartıģmanın ontolojik yanını oluģturan Etik olgular gerçekten var mıdır? sorusuna yanıt verebilmek içinse Aristoteles in varlık ve etik görüģü günümüz tartıģmalarının hatasının nereden kaynaklandığını görebilmek için önemlidir. Felsefede ontolojik bakıģ ile ilgili tartıģmalarda günümüze kadar olan süreçte filozoflar üzerinde oldukça etkili olan ve ontolojinin kuramsal çerçevesinin hazırlayıcısı Aristoteles, ontolojik yaklaģımla etik olguları ele almaktadır. Bilgi konusunda, etikte nesnellik-öznellik tartıģması bağlamında, Aristoteles te de nasıl biliyoruz? sorusunun yanıtının arandığını görmekteyiz. Bu sorudan hareketle bilgiye ve bilgiden hareketle de bilgeliğe varan Aristoteles bu iki kavramı sorgulamakla ontoloji alanına da giriģ yapmaktadır. Platon da diyalektik bir yürüyüģün sonunda noesis le ulaģılabilen etik olguların bilgisine Aristoteles te phronoesis e dayanan diyalektik bir akıl yürütmeyle ulaģılacaktır. Nesnesine bakarak değil, oluģmasına bakarak bilgi ayrımı yapmakla Platon dan farklı bir yol izleyen Aristoteles e göre de bilgi bir erdemdir. Bir erdem olan bilgi (episteme), ancak hakkında olduğu nesnenin izin verdiği ölçüde kesinlik taģıyabilecektir. Bilginin kesinliğini aramak söz konusu olduğunda, her bir alanda ancak konunun doğal yapısı izin verdiği ölçüde kesinlik aranmalıdır (Aristoteles, 1998a: b 25). Nasıl ki bir matematikçinin olası Ģeyler söyleyebileceğini kabul edemiyorsak, bir söylev ustasından da kanıtlar göstermesini isteyemeyiz (Aristoteles, 1998a: b 25). Kesinliği her şeyde aynı şekilde aramamak, her bir şeyde konu edilenin özelliğine göre ve o araştırmaya uygun düştüğü kadarıyla aramak gerekir (Aristoteles, 1998a: a 27).

25 16 Tüm varolanların aynı varlıksal yapıya sahip olamayacağını ileri süren Aristoteles, bilgi sorununda nesnenin varlıksal yapısının önemini vurgular. Varlık tarzları birbirinden farklıdır: dynamei, entelekheia ve energeia olmak üzere üç tür varolma tarzından söz edilebilir 3. Birbirinden farklı bu üç varlık tarzının ele aldıkları ilke ve nedenlerin, bilgi türlerinin ve nesne edinilenlerin farklılığına ve her bilimin nesnesinin farklı oluģuna bağlı olarak bilimleri de farklı olacaktır. Aristoteles bilimleri de üç sınıfa ayırır: her bilim (episteme), ya pratik (episteme praktike), ya poietik (episteme poietike) ya da teoretiktir (episteme theoretike) (Aristoteles, 1996a: b5-25). Bu bilimlerden, pratik ve teoretik bilimler söz konusu tartıģmanın baģta dile getirilen iki önemli sorusunun günümüz düģünürlerinin kuramlarında tartıģılması bağlamında önemlidir. Konusu eylem ve eylemin ereği olan pratik bilimler (episteme praktike), ilkesi eyleyende -seçerek, bilerek, isteyerek eylemde bulunanda- olan, insan eylemleriyle oluģmuģ bir alandır. Pratik bilimlerin konusu eylemdir ve eylemin ereği (iyi eylemin ereği) kendisindedir (Aristoteles, 1998a: 1140b8). Eylemde aklın yaptığı bir tercih söz konusudur. Siyaset, etik, retorik, 3 Bunlardan dynamei, olanak halinde varolanlara iliģkin varolma tarzıdır ve Aristoteles e göre madde (hyle) olanak halinde vardır. Amacını kendinde taģıyarak varolanlara iliģkin olan varolma tarzı ise entelekheia olup (örneğin idealar ya da bir Ģeyin neliği anlamındaki eidoslar), ouisanın ikinci anlamıyla iliģkilidir. Son olarak, energeia (synolon) etkinlik halinde varolanlara iliģkindir ve etkinlik halinde varolanlar hem maddeye (hyle) hem de forma (eidos) sahip olanlar, yani teklerdir. Maddenin (hyle) formuna (eidos) sahip olmasıyla gerçekleģen oluş süreci sonundaki her tek, yani her nesne bir synolon, birto de ti dir, proteousia dır (ilk olandır, önce gelendir). Tekler, yani synolon lar ise gerçeklik alanında varolan proteousialardır.

26 17 askerlik ve iktisat gibi pratik bilimler, amacı bakımından diğerlerini kapsayarak en üstteki bilimdir. Bu en üst pratik bilim ise siyasettir, çünkü diğer bilimlerce amaçlarına ulaģmak için izlenir 4. Amacı hakikat olan, konularının doğasına göre bölünen theoretik bilimlerse (episteme theoretike), hakkında oldukları nesnenin varlık ve varlık tarzlarının farklılığına bağlı olarak üçe ayrılır: devinimin, değiģimin ilkesini kendi içinde taģıyan (duyulur ousialar) ve maddeden ayrı baģına varolabilen nesneleri (düşünülür ousiaları) ele alan Fizik; devinimden, değiģimden bağımsız (düşünülür ousiaları) ve maddeden ayrı baģına varolup olmadığı açık olamayan nesneleri konu edinen Matematik; son olarak, devinmeden, değiģmeden bağımsız olan, ancak maddeden ayrı baģına da varolabilen nesneleri konu edinen Felsefe theoretik bilimlerdendir. 4 Aristoteles, ilk ilkeleri, nedenleri ele alan bu bilime Metafizik diyecektir. Theoretik bilimler sınıflamasında Felsefe nin de yeri burasıdır. Teorik bilimlerde amaç bilmek, pratik bilimlerde ise yapmaktır. Ġnsansal iyi yi gerçekleģtirmek için en uygun bilim politika olacağından, bu bilimin pratik bilimlerin üzerinde olması beklenir. Bu sınıflamada matematik ve fizikten de önce gelen Felsefe, Aristoteles in İlk Felsefe dediği Prote Philsophia dır. ProtePhilosophia, bilgelik bilimidir, Felsefe dir. Bilgelik, ilk ilkelerin, nedenlerin bilimidir (Aristototeles, 1996a: 1059 a18). Bilmek ilk ilkeleri, nedenleri bilmektir. Asıl anlamda bilgi de ilk ilke ve nedenlerin bilgisidir. Ġlk ilkeleri nedenleri bilmek bizi bilgiye/bilime/epistemeye götürecek olan yoldur Felsefe nin incelemesinin konusu, her biri ilineksel özelliğe sahip olması bakımından özel nesneler değildir, bu özel nesnelerden her birinin bir varlık olması bakımından Varlıktır (Aristoteles, 1996a: b25).

27 18 Aristoteles in pratik ve teorik bilimler sınıflamasının nesnel bir etikten söz etmenin olanağının temellendirilebileceği bir sınıflama, varlık tarzlarına iliģkin yaptığı ayrım ise etik olguların varlığına iliģkin sorunun yanıtını verebilmek için önemli bir saptama olarak görülebilir. Aristoteles in Etik kuramında amacını kendi içinde taģıyarak varolan, varlık tarzı entelekheia olan eidoslar tek tek Ģeylere yüklenebilir olmaları bakımından önemlidir. Erdemin, bir eidos, düģünülür (noetai) ya da nelik anlamında (birincil) ousia olarak varolduğunu dile getirmekle etik olgular var mıdır? sorusunun yanıtını vermektedir 5. Aristoteles e göre, erdemi ele aldığımızda, huy erdemin eidosu, düģünce ve karakter erdemleri ise erdemin eidosları olacaktır. Huy, yalnızca sağ akla uygun değil, aynı zamanda sağ akılla birlikte giden bir huy olan erdemin eidosudur. Hiçbiri bizde doğa vergisi olarak bulunmayıp (Aristoteles, 1998a: 1103a 20), alıģkanlığa bağlı olarak oluģan, uygun Ģartlar bir araya geldiğinde (ya da yaratıldığında) ortaya çıkan, gerçeklik kazanan insansal olanaklar (Özcan, 5 Aristoteles erdemi, Nikomakhos a Etik te, tercihlere iliģkin bir huy: akıl tarafından ve aklı baģında insanın belirleyeceğiyle belirlenen, bizle ilgili olarak orta olanda bulunma huyu (Aristoteles, 1998a:1106b 37), birisi aģırılık diğeri ise eksiklik olmak üzere iki kötülüğün ortası olarak tanımlar. Sağ akılla birlikte gelen bir huydur erdem (Aristoteles, 1998a:1244b 27). Cesur olma, adil olma, ölçülü olma ya da doğru yargılama, bilge olma olanağı her tek kiģinin kendinde taģınmakta olup, etkilenimlerle ya da eylemlerle kendini açığa çıkarmaktadır. Etkilenimlerde ve eylemlerde arayabileceğimiz erdemler, haz ve acının orta olma huyuyla ilgili oluģundan ötürü haz ve acıyla; tercihlerin de akla dayalı yapılabilirliğinden ötürü de akılla ilgilidir (Özcan, 2001: 25).

28 : 17) olarak adil, ölçülü, cömert, cesur olma gibi karakter erdemleri -ya da etik erdemler- ile daha çok eğitimle oluģan ve geliģen, bu nedenle de deneyim ve zaman gerektiren (Aristoteles, 1998a: 1103a 15)doğru yargılama, bilgelik, aklı baģındalık (phronesis) gibi düģünce erdemleri de tek tek kiģilere yüklenebilen, övülen bir huy olarak erdemin eidoslarıdır. Erdemin varlık tarzını eidos biçiminde belirleyen Aristoteles, bilinme yoluna iliģkin düģüncelerini de akıl yürütme yollarına -tasımailiģkin yaptığı ayrımla ortaya koyacaktır. Aristoteles e göre, erdemlerin ya da etik olguların bilinme yolları, diğer varlıkların bilinme yollarından farklı olmak durumundadır. Akıl yürütme yollarına iliģkin yapmıģ olduğu ayrımla, nasıl biliyoruz? ya da etikte nesnellik-öznellik sorunu bağlamında etik olguları nasıl biliyoruz? sorusuna da yanıt veren Aristoteles e göre, bedenin değil, ruhun erdemi olan insansal dediğimiz erdem (Aristoteles,1998a: a 15), ruhun akıldan pay alan yanına iliģkindir 6. Biri, ilkeleri baģka türlü 6 Aristoteles, ruhu akıl sahibi ve akıldan yoksun yan olmak üzere ikiye ayırır. Bu yanlardan, akıldan yoksun yan bitkisel yan ve iģtah duyan yan olarak ayrılır. Bitkisel yanın iģlevi beslenme ve büyümedir. Ancak, insansal erdemden pay almayıp bitkisel yanla birlikte akla sahip olmayan ama akıldan bir biçimde pay da alan bir yan daha vardır. Aklın sözünü dinleyip, akla boyun eğmekle akla bir Ģekilde katılan bu yana Aristoteles arzulayan ya da iģtah duyan yan demektedir. Akıldan pay alan yan da ruhta akıldan yoksun kısmın bir bölümü, bitkilerle de ortak olan ve insansal erdemde payı olmayan bitkisel bir yan ile akıl sahibi olmamasına rağmen akıldan pay alan, arzulayan ve iģtah duyan bir yana sahiptir. Erdemler de ruhun bu bölümlemesinde ele alınır: Doğru yargılama, bilgelik, aklı baģındalık (phronesis) gibi kimi erdemler

29 20 olamayacak nesnelere bakan yan; diğeri, ilkeleri baģka türlü olabilecek nesnelere bakan yan olmak üzere ikiye ayrılan ruhun akıldan pay alan yanının kullandığı iki tür akıl yürütme bulunmaktadır: apodeiktik ve dialektik akıl yürütmedir 7. Olduğundan baģka türlü olabilecek türdeki varlıkları konu edinen her bilim ise dialektik akıl yürütmeyi kullanacaktır. Ruhun akıllı yanının erdemleri arasındaki farkı da bu ayrımdan yola çıkarak ortaya koymak mümkündür. Platon da ve Aristoteles te bilgi, devinmeyen, değiģmeyen, oluģ ve yokoluģa dayanmayanın bilgisidir. Kesin bilgi, devinimden değiģimden bağımsız nesnelerin bilgisidir. Bu bilgi, Platon da doksadan epistemeye doğru uzanan diyalektik düģünce erdemleri; ölçülülük, cömertlik, cesaret gibi kimi erdemler ise karakter erdemleridir (Aristoteles, 1998a: 1102b-1103a 10). 7 Akıl yürütmelerimizin dayandığı öncüller bağlamında düģünüldüğünde, eğer ki akıl yürütmelerimiz, ilk ve kesin bilgilere dayanıyorsa, Aristoteles in deyiģiyle tanıtlamalı (demostrasyon-apodeixis) akıl yürütmeyse, ancak böylesi bir akıl yürütme sonucunda kesin bilgiye ulaģmak mümkün olabilmektedir. Ancak, öncüller genel kabul gören kanılara dayanıyorsa bu tür akıl yürütmeler diyalektik akıl yürütmelerdir. Bilimlerde kullanılan bu akıl yürütmeler söz konusu olduklarında ilk ilkelerin ya da nedenlerin sorgulanmayıģları da bundandır. Bilimler nesnelerinin varlıksal yapısına göre apodeiktik akıl yürütmeyi ya da hem apodeiktik hem de diyalektik akıl yürütmeyi kullanabilirler. Nesnesi olduğundan baģka türlü olamayacak türden Ģeyler olan Matematik apodeiktik akıl yürütmeyi kullanırken; Fizik, apodeiktik akıl yürütme ile beraber dialektik akıl yürütmeyi de kullanır, çünkü birincil ousiaları (duyulur ousiaları) konu edinir.

30 21 kesinliği-doğruluğu ile bilgi nesnesinin varlıksal yapısı arasında bağlantı kurulmasıyla ulaģılan ve diğer bilgi türlerinden çok daha kesin olan ideaların bilgisidir, ideaları noesisle görmekle edinilen bilgi: epistemedir. Platon da, varolmak için kendi dıģında bir Ģeye dayanmayan, ideaları noesisle görmekle edinilen episteme, olduğundan baģka türlü olamayacak Ģeylere iliģkin ve zorunlulukla doğru olan bilgidir. Aristoteles ise epistemeyi her ne kadar genel olarak bilimi karģılamak üzere kullansa da onun bilgiye de karģılık gelen episteme anlayıģı, Platon un anladığından çok da uzak değildir. Aristoteles kesin ve doğru bilgiyi, Prote Philosophia nın bilgisi olarak adlandırır. Her iki düģünürün kuramında da kesin bilgi, yalnızca duyu organlarıyla algılanabilen, doğa bilimlerinin nesnesine iliģkin bilgi anlamına gelmemektedir. Bütün bilgimiz tanıtlamalıda değildir. Çıkarımın yapılacağı ilk öncüller bilinmeli ve kanıtlama dolaysız hakikatlerde kendileri artık kanıtlanamaz hakikatlerde- sona ermelidir (Aristoteles, 1997a: 72b 20). Bu kanıtlanamaz ilkeler İlk Felsefenin konusudur. Kanıtlamaya dayalı bir bilim olmayan İlk Felsefe ise ancak kanıtlamalarda kullanılacak ilkeleri verir, kanıtlamaları kullanmaz. Bu bağlamda, Aristoteles, özellikle, duyu deneyiyle kanıtlanabilir olmayanın bilgisinin kesin olamayacağı, ancak göreliliğinden söz edilebileceği yönündeki görüģlere de karģı çıkacaktır. Aristoteles in kuramında ne bilginin göreliliğinden söz edilmektedir ne de öznelliğinden. Aristoteles, Metafizik IV. kitapta Protagoras ın göreliliğe iliģkin söylediklerine karģı çıkarak, her Ģeyin doğru olduğunu veya her Ģeyin yanlıģ olduğunu söyleyenlere karģı bilginin doğruluğu veya yanlıģlığına iliģkin Ģunu dile getirecektir: Ġster çıkarsamalı düģünce -Platon bu terimi kabullere iliģkin kullanır- ister sezgi söz konusu olsun her türlü düģünce doğru veya yanlıģ olduğunu evetler ya da değiller. DüĢünce, özne ve yüklemi onaylayıcı ya da

31 22 yadsıyıcı biçimde birbirine bağladığında doğruyu, bir baģka biçimde birbirine bağladığında yanlıģı ifade edecektir (Aristoteles, 1996a: 1012 a4-7). Kabul ve sanı bu durumda insanı yanlıģa götürebilir (Aristoteles, 1998a: 1139 b17). Aynı nesne söz konusu olduğunda hem bilmeyi hem de yanılmayı engelleyen bir Ģey yoktur (Aristoteles, 1998b: b5). Kanıtlama gerektiren Ģeyler ile gerektirmeyenleri birbirinden ayırmak gerekir. Bu durumda kiģiyi yanlıģa götüren en önemli neden, varlık tarzlarını hesaba katmayıģıdır. Aristoteles e göre bir erdem olan bilgi (episteme), hakkında olduğu nesnenin izin verdiği ölçüde kesinlik taģıyabilecektir. Bilginin kesinliğini belirleyecek olan hakkında olduğu nesnenin varlık tarzlarıdır. Aristoteles te de nesnelerin algılanmasıyla değil, ruhun düģünmesiyle edinilen kesin ve doğru bilgidir. Nesnelerdeki ortak özellikleri, nesneyi o nesne yapanı -erdemi erdem yapanı, insanı insan yapanı- ideaları düģünmek ve bilmek, tek tek Ģeylerin özünün, etik olguların nesnel bir özünün değiģmeden, devinmeden, oluģ ve yokoluģtan bağımsız özünün olduğunu söylemek, Platon daki gibi, Aristoteles te de nousa, ruhun akıldan pay alan ilkeleri baģka türlü olabilecek nesnelere bakan yanının yetilerinin iģi olduğunu görmektir. Bu bağlamda, ruhun akıldan pay alan yanının erdemleri olan nous ve phronesis iyi ideasına, mutluluğa ulaģtıracak olandır. Aristoteles e göre, ruhun akıldan pay alan yanının olduğundan baģka türlü olamayacak olanlarla, değiģmeden, hep aynı kalacaklarla ilgili yanı söz konusu olduğunda kesinlik burada bir zaten bir sorun olmayacaktır. Buna karģı, akıldan pay

32 23 alan yanın olduğundan baģka türlü olabilecek Ģeylerle, tercihe 8 bağlı değiģmesi söz konusu olan yanı söz konusu olduğunda, varlıksal yapıları ve bunları inceleyen bilimlerin amaçlarının farklılığından dolayı bu bilimlerde, teorik bilimlerin kesinliğini aramak ise bir hata olacaktır. Aristoteles olduğundan baģka türlü olabilecek Ģeyleri ayırırken, nesnenin varlığa geliģ tarzına bakar ve olduğundan baģka türlü olabilecek nesneleri yapılan ya da yaratılan bir Ģey olarak ayırır. Aristoteles e göre, her Ģeyde matematiğin kesinliğini aramamak gerekir. Matematiksel kesinlik sadece maddesi olmayan varlıklar söz konusu olduğunda istenmelidir. Dolayısıyla matematiğin yöntemi doğabiliminin yöntemi değildir. O halde, her çeģit bilimde hangi taleplerle ortaya çıkılacağını bilmek gerekir (Aristoteles, 1996a: 995a 13-17).Amacı bilme değil yapma olan ve nesnesi olduğundan baģka türlü olabilecek pratik bilimlerde matematiksel kesinlik aranmamalıdır. Pratik bilimlerin, diyalektik bir problemi ya da önermeyi ele alıģı, nedenlerin theoretik bilimlerdeki kadar açık 8 Aristoteles, duygulanımlarla ve eylemlerle ilgili olduğunu dile getirdiği erdemi, tercihlere iliģkin bir huy: Akıl tarafından ve aklı baģında insanın belirleyeceğiyle belirlenen, bizle ilgili olarak orta olanda bulunma huyudur (Aristoteles, 1998a: 1106b 37) biçiminde tanımlar. Bu bağlamda erdem, akıl aracılığıyla, enine boyuna düģünerek, gerektiği zaman, gereken kiģilere karģı, gerektiği için, gerektiği gibi (Aristoteles, 1998a: 1106b 20), belirli her bir tek durumda bir eylemi yapmayı ya da yapmamayı tercih etme olacaktır. Böylelikle, her bir tek Ģeyde -kiģiler, yapıp etmeler söz konusu olduğunda- doğru yargıda bulanacak, doğru ya da iyi olanı görecek olan, kime, niçin, ne zaman, ne kadar, nasıl davranacağını bilen kiģi de erdemli bir kiģi olacaktır.

33 24 olmaması, akıldan pay alan ve olduğundan baģka türlü olabilecek olanlara iliģkin yanda bilgiye ulaģılamayacağı anlamına gelmemelidir. Phronesis 9 aracılığıyla, bir tercihe ve kaçınmaya ya da hakikate ve bilgiye (Aristoteles, 1997b: 104b 1) ulaģmak mümkün olabilecektir. Phronesis, aklı başındalık ya da pratik bilgelik, sağ akıl olarak Nikomakhos a Etik te sıkça kullanılan bir terim olup, etik olguların bilinme yolu olarak Aristoteles in etik görüģünün bir bakıma temelini oluģturmaktadır. Moral olguları kavramımızı, doğru ve kesin olana ulaģmamızı sağlayan da bu yetidir. Aristoteles e göre, aklı baģındalığın (phronesisin) insansal iyilerle ilgili, akılla giden, doğru, uygulayıcı bir huy olması zorunludur. Bir erdem olduğu açık olan aklıbaģındalık (phronesis), ruhun akıldan pay alan ve baģka türlü olabilecek Ģeylerle ilgili olan yanı ile ilgili bir erdemdir (Aristoteles, 1998a: b 19-27). Bir bilim ya da sanat değildir. Bilim 9 Aklı baģındalık (phronesis) iyi ve kötü Ģeylerle ilgili, akılla giden, uygulayıcı, doğru bir huy dur (Aristoteles, 1998a: 1140b 5). Bir erdem olarak, ilkeleri baģka türlü olabilecek nesnelere bakan yana özgü olan, amacı neyi yapmak ya da yapmamak gerektiği olmayan, deneyimle bilinebilen tek tek Ģeylerle ilgili (Aristoteles, 1998a: 1142a 15) aklı baģındalık (phronesis), iyi ve yararlı olan konusunda enine boyuna düģünmekle kazanılan bir erdemdir. Aklı baģındalık, kendisi amaç olan iyi eylem hakkında akıl yürütmeyi sağlayan bir erdemdir. Eylemler tektir ve olduğundan baģka türlü olabilecek Ģeylerdir. Eğitimle ve her durumda iyi ve yararlı olan konusunda enine boyuna düģünmekle kazanılan bir erdem olan aklı baģındalık (phronesis), bize her durumda neyi yapıp neyi yapmamak gerektiğini gösterir. Aristoteles etiği için önemli bir yeri vardır.

GÜNÜMÜZ ETİĞİNİN EPİSTEMOLOJİK İKİLEMLERİ Harun TEPE

GÜNÜMÜZ ETİĞİNİN EPİSTEMOLOJİK İKİLEMLERİ Harun TEPE GÜNÜMÜZ ETİĞİNİN EPİSTEMOLOJİK İKİLEMLERİ Harun TEPE ÖZET Çağdaş etik sıkça kendisinin epistemolojik temellerine ilişkin sorularla karşı karşıya gelmekte. Hatta bu türden sorunların etiğin ana ilgi alanı

Detaylı

FELSEFE BÖLÜMÜ SOFİSTLER DERSİ DERS NOTLARI (3)

FELSEFE BÖLÜMÜ SOFİSTLER DERSİ DERS NOTLARI (3) DOĞRULUK / GERÇEKLİK FARKI Gerçeklik: En genel anlamı içinde, dış dünyada nesnel bir varoluşa sahip olan varlık, varolanların tümü, varolan şeylerin bütünü; bilinçten, bilen insan zihninden bağımsız olarak

Detaylı

AHLAK FELSEFESİNİN TEMEL KAVRAMLARI

AHLAK FELSEFESİNİN TEMEL KAVRAMLARI Ahlak ve Etik Ahlak bir toplumda kendisine uyulmaya zorlayan kurallar bütünü Etik var olan bu kuralları sorgulama, ahlak üzerine felsefi düşünme etkinliği. AHLAK FELSEFESİNİN TEMEL KAVRAMLARI İYİ: Ahlakça

Detaylı

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2 Öğretmenlik Meslek Etiği Sunu-2 Tanım: Etik Etik; İnsanların kurduğu bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan değerleri, normları, kuralları, doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi ahlaksal açıdan

Detaylı

philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi

philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi FELSEFE NEDİR? philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi Felsefe değil, felsefe yapmak öğrenilir KANT Felsefe, insanın kendisi, yaşamı, içinde

Detaylı

Matematik Ve Felsefe

Matematik Ve Felsefe Matematik Ve Felsefe Felsefe ile matematik arasında, sorunların çözümüne dayanan, bir bağlantının bulunduğu görüşü Anadolu- Yunan filozoflarının öne sürdükleri bir konudur. Matematik Felsefesi ; **En genel

Detaylı

FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ

FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ FELSEFENİN BÖLÜMLERİ A-BİLGİ FELSEFESİ (EPİSTEMOLOJİ ) İnsan bilgisinin yapısını ve geçerliğini ele alır. Bilgi felsefesi; bilginin imkanı, doğruluğu, kaynağı, sınırları

Detaylı

BİLGİ KURAMI DERS NOTLARI DİL VE TARİH-COĞRAFYA FAKÜLTESİ, FELSEFE BÖLÜMÜ

BİLGİ KURAMI DERS NOTLARI DİL VE TARİH-COĞRAFYA FAKÜLTESİ, FELSEFE BÖLÜMÜ DOĞRULUK / GERÇEKLİK FARKI Gerçeklik: En genel anlamı içinde, dış dünyada nesnel bir varoluşa sahip olan varlık, varolanların tümü, varolan şeylerin bütünü; bilinçten, bilen insan zihninden bağımsız olarak

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Yedinci Baskıya Önsöz 15 İkinci Baskıya Önsöz 16 Önsöz 17 GİRİŞ 19 I. BÖLÜM FELSEFE ÖĞRETİMİ 23

İÇİNDEKİLER. Yedinci Baskıya Önsöz 15 İkinci Baskıya Önsöz 16 Önsöz 17 GİRİŞ 19 I. BÖLÜM FELSEFE ÖĞRETİMİ 23 İÇİNDEKİLER Yedinci Baskıya Önsöz 15 İkinci Baskıya Önsöz 16 Önsöz 17 GİRİŞ 19 I. BÖLÜM FELSEFE ÖĞRETİMİ 23 I. Felsefe Eğitimi ve Öğretimi 23 A. Eğitim ve Öğretim 23 B. Felsefe Eğitimi ve Öğretimi 24 II.

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF FELSEFE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF FELSEFE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF FELSEFE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Konu Adı 1.ÜNİTE - FELSEFEYLE TANIŞMA A-Felsefe Nedir? Felsefenin

Detaylı

Felsefe Nedir OKG 1201 EĞİTİM FELSEFESİ. Felsefe: Bilgelik sevgisi Filozof: Bilgelik, hikmet yolunu arayan kişi

Felsefe Nedir OKG 1201 EĞİTİM FELSEFESİ. Felsefe: Bilgelik sevgisi Filozof: Bilgelik, hikmet yolunu arayan kişi Felsefe Nedir OKG 1201 EĞİTİM FELSEFESİ Felsefe: Bilgelik sevgisi Filozof: Bilgelik, hikmet yolunu arayan kişi GERÇEĞİ TÜMÜYLE ELE ALIP İNCELEYEN VE BUNUN SONUCUNDA ULAŞILAN BİLGİLERİ YORUMLAYAN VE SİSTEMLEŞTİREN

Detaylı

Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma

Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma İÇİNDEKİLER Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma 1. FELSEFE NEDİR?... 2 a. Felsefeyi Tanımlamanın Zorluğu... 3 i. Farklı Çağ ve Kültürlerde Felsefe... 3 ii. Farklı Filozofların Farklı Felsefe Tanımları... 5 b.

Detaylı

1.) Kamu Görevlileri Etik DavranıĢ Ġlkeleri ile BaĢvuru Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik aģağıdakilerden hangisi hakkında uygulanamaz?

1.) Kamu Görevlileri Etik DavranıĢ Ġlkeleri ile BaĢvuru Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik aģağıdakilerden hangisi hakkında uygulanamaz? Test 3 1.) Kamu Görevlileri Etik DavranıĢ Ġlkeleri ile BaĢvuru Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik aģağıdakilerden hangisi hakkında uygulanamaz? A) Bakanlar kurulu üyeleri B) Mahalli idareler ve bunların

Detaylı

İnsanların kurduğu bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan değerleri, normları, kuralları, doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi ahlaksal

İnsanların kurduğu bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan değerleri, normları, kuralları, doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi ahlaksal Test 5 1. İnsanların kurduğu bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan değerleri, normları, kuralları, doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi ahlaksal açıdan araştıran felsefi disipline ne denir?

Detaylı

Ahlâk ve Etikle İlgili Temel Kavramlar

Ahlâk ve Etikle İlgili Temel Kavramlar Ahlâk Kavramı Yrd. Doç. Dr. Rıza DEMİR İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi İnsan Yönetimine Etik Yaklaşım Dersi Etik Türleri Mesleki Etik Türleri 2017 Ruhumu kudret altında tutan Allah'a yemin ederim

Detaylı

Yrd.Doç.Dr. BERFİN KART

Yrd.Doç.Dr. BERFİN KART Yrd.Doç.Dr. BERFİN KART Fen-edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü Sistematik Felsefe Ve Mantık Anabilim Dalı Eğitim Bilgileri 1999-2003 Lisans Hacettepe ÜniversitesiEdebiyat Fakültesi Felsefe Felsefe 2003-2006

Detaylı

10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK)

10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK) 10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK) Estetik, "güzel in ne olduğunu soran, sorguluyan felsefe dalıdır. Sanatta ve doğa varolan tüm güzellikleri konu edinir. Hem doğa hem de sanatta. Sanat, sanatçının

Detaylı

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ 7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ Estetik ve Sanat Felsefesi Estetiğin Temel Soruları Felsefe Açısından Sanat Sanat Eseri Estetiğin Temel Kavramları Estetiğin Temel Sorunlarına Yaklaşımlar Ortak Estetik

Detaylı

DOĞRU BİLGİNİN ÖLÇÜTÜ PROBLEMİ: Doğruluk Kuramları. Bütün dillerdeki bütün doğru lar ortak bir özü paylaşırlar mı?

DOĞRU BİLGİNİN ÖLÇÜTÜ PROBLEMİ: Doğruluk Kuramları. Bütün dillerdeki bütün doğru lar ortak bir özü paylaşırlar mı? BİLGİ KURAMI DERS NOTLARI DOĞRU BİLGİNİN ÖLÇÜTÜ PROBLEMİ: Doğruluk Kuramları İnsana özgü olan dilin icadı, olanları bildirme, anlatma olanağıyla bağlantılıdır. Bu da bazen bildirilerin dileklerle süslenmesine

Detaylı

BILGI FELSEFESI. Bilginin Doğruluk Ölçütleri

BILGI FELSEFESI. Bilginin Doğruluk Ölçütleri BILGI FELSEFESI Bilginin Doğruluk Ölçütleri Bilimsel bilgi Olgusal evreni, toplum ve insanı araştırma konusu yapar. Bilimler; Formel bilimler Doğa bilimleri Sosyal bilimler olmak üzere üç grupta incelenir.

Detaylı

ESTETİK (SANAT FELSEFESİ)

ESTETİK (SANAT FELSEFESİ) ESTETİK (SANAT FELSEFESİ) Estetik sözcüğü yunanca aisthesis kelimesinden gelir ve duyum, duyularla algılanabilen, duyu bilimi gibi anlamlar içerir. Duyguya indirgenebilen bağımsız bilgi dalına estetik

Detaylı

Yrd.Doç.Dr. CENGİZ İSKENDER ÖZKAN

Yrd.Doç.Dr. CENGİZ İSKENDER ÖZKAN Yrd.Doç.Dr. CENGİZ İSKENDER ÖZKAN Felsefe Tarihi Anabilim Dalı Eğitim Bilgileri 1994-2000 Lisans Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Pr. 2000-2003 Yüksek Lisans Hacettepe Üniversitesi Edebiyat

Detaylı

4.HAFTA/KONU: IMMANUEL KANT IN ETİK GÖRÜŞÜ: İNSANIN DEĞERİ. Temel Kavramlar: Ahlak yasası, isteme, ödev, pratik akıl, maksim.

4.HAFTA/KONU: IMMANUEL KANT IN ETİK GÖRÜŞÜ: İNSANIN DEĞERİ. Temel Kavramlar: Ahlak yasası, isteme, ödev, pratik akıl, maksim. 4.HAFTA/KONU: IMMANUEL KANT IN ETİK GÖRÜŞÜ: İNSANIN DEĞERİ Temel Kavramlar: Ahlak yasası, isteme, ödev, pratik akıl, maksim. Kazanımlar: 1- Immanuel Kant ın etik görüşünü diğer etik görüşlerden ayıran

Detaylı

Not. Aşağıdaki Kant la ilgili notlar Taylan Altuğ un Kant Estetiği (Payel Yayınları, 1989) başlıklı çalışması kullanılarak oluşturulmuştur.

Not. Aşağıdaki Kant la ilgili notlar Taylan Altuğ un Kant Estetiği (Payel Yayınları, 1989) başlıklı çalışması kullanılarak oluşturulmuştur. Bu derste Immanuel Kant ın estetik felsefesi genel hatlarıyla açıklanmaya çalışılacaktır. Alman felsefesinin kurucu isimlerinden biri olan Kant, kendi felsefe sistemini üç önemli çalışmasında toplamıştır.

Detaylı

T. C. MALTEPE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İNSAN HAKLARI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI Bahar Yarıyılı

T. C. MALTEPE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İNSAN HAKLARI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI Bahar Yarıyılı T. C. MALTEPE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İNSAN HAKLARI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 2012-2013 Bahar Yarıyılı ETİK VE İNSAN HAKLARI İHA 504 01 ve 02 7,5 AKTS Kredisi 1. yıl 2. yarıyıl Yüksek Lisans

Detaylı

Mesleki Sorumluluk ve Etik-Ders 1 Sorumluluk-Ahlak-Etik-Etik Teorileri

Mesleki Sorumluluk ve Etik-Ders 1 Sorumluluk-Ahlak-Etik-Etik Teorileri Mesleki Sorumluluk ve Etik-Ders 1 Sorumluluk-Ahlak-Etik-Etik Teorileri Öğr. Gör. Hüseyin ARI 1 Sorumluluk Sorumluluk; kişinin kendi davranışlarının veya kendi yetki alanına giren herhangi bir olayın sonuçlarını

Detaylı

EĞİTİM FELSEFESİ KISA ÖZET KOLAYAOF

EĞİTİM FELSEFESİ KISA ÖZET KOLAYAOF DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTE- LERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. EĞİTİM FELSEFESİ KISA ÖZET 1 KOLAYAOF

Detaylı

TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJE ONAY FORMU. Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Eğitim Yönetimi, Denetimi, Planlaması ve Ekonomisi

TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJE ONAY FORMU. Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Eğitim Yönetimi, Denetimi, Planlaması ve Ekonomisi TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJE ONAY FORMU Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Eğitim Yönetimi, Denetimi, Planlaması ve Ekonomisi Bilim Dalı öğrencisi Ahmet ÖZKAN tarafından hazırlanan Ġlkokul ve Ortaokul Yöneticilerinin

Detaylı

ERDEM ETİĞİ NORMATİF MİDİR?

ERDEM ETİĞİ NORMATİF MİDİR? ERDEM ETİĞİ NORMATİF MİDİR? ÖZET Berfin KART Normatif kuramlar belirli bir ilkeye ya da norma göre eylemeyi buyuran kuramlar olarak nitelenmektedirler. Buna göre onlar, iyi, kötü, doğru, yanlış gibi sıfatlar

Detaylı

BİLGİ VARLIK İLİŞKİSİ VE DEĞİŞİM PROBLEMİ. -İki Gizli Müttefik: PARMENİDES ve HERAKLEİTOS-

BİLGİ VARLIK İLİŞKİSİ VE DEĞİŞİM PROBLEMİ. -İki Gizli Müttefik: PARMENİDES ve HERAKLEİTOS- BİLGİ VARLIK İLİŞKİSİ VE DEĞİŞİM PROBLEMİ -İki Gizli Müttefik: PARMENİDES ve HERAKLEİTOS- Ömer Faik ANLI * Bilgi, bir şeyin bilgisi ise, o şeyin varlık nitelikleri ile bilginin nitelikleri arasında belirleyici

Detaylı

KANT FELSEFESİNDE PRATİK AKLIN ÖZGÜRLÜK POSTULATI

KANT FELSEFESİNDE PRATİK AKLIN ÖZGÜRLÜK POSTULATI KANT FELSEFESİNDE PRATİK AKLIN ÖZGÜRLÜK POSTULATI Yakup ÖZKAN Giriş Kant (1724-1804) 1, felsefi dizgesinde akıl eleştirisini kuramsal (teorik/nazari/kurgusal) akılla sınırlamaz. Akıl eleştirisini daha

Detaylı

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni SANAT FELSEFESİ Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni Estetik güzel üzerine düşünme, onun ne olduğunu araştırma sanatıdır. A.G. Baumgarten SANATA FELSEFE İLE BAKMAK ESTETİK Estetik; güzelin ne olduğunu sorgulayan

Detaylı

İbn Sînâ nın Kitâbu l-burhân Eserinde Bilimin Konu Sorunsal ve İlkelerinin Açıklanması

İbn Sînâ nın Kitâbu l-burhân Eserinde Bilimin Konu Sorunsal ve İlkelerinin Açıklanması Iğd Üniv Sos Bil Der / Igd Univ Jour Soc Sci Sayı / No. 9, Nisan / April 2016: 235-240 İnceleme Makalesi / Review Article İNCELEME / REVIEW İbn Sînâ nın Kitâbu l-burhân Eserinde Bilimin Konu Sorunsal ve

Detaylı

EĞĠTĠM ÖĞRETĠM YILI 8. SINIF DĠN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BĠLGĠSĠ DERSĠ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIġMA TAKVĠMĠNE GÖRE DAĞILIM ÇĠZELGESĠ

EĞĠTĠM ÖĞRETĠM YILI 8. SINIF DĠN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BĠLGĠSĠ DERSĠ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIġMA TAKVĠMĠNE GÖRE DAĞILIM ÇĠZELGESĠ KASIM EKĠM EYLÜL Öğrenme Alanı: ĠNANÇ. ÜNĠTE: KAZA VE KADER Öğrencilerle TanıĢma, Dersin Amacı ve ĠĢleniĢ ġekli. Öğretmeni tanır ve dersin amacı, derste iģlenecek konular ve ders iģleme teknikleri hakkında

Detaylı

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI FELSEFE

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI FELSEFE YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI FELSEFE CEVAP 1: (TOPLAM 7 PUAN) Galileo Galilei Dünya yuvarlaktır dediğinde, hiç kimse ona inanmamıştır. Bir dönem maddenin en küçük parçası molekül zannediliyordu. Eylemsizlik

Detaylı

BİLGİ EDİNME İHTİYACI İnsan; öğrenme içgüdüsünü gidermek, yaşamını sürdürebilmek, sayısız ihtiyaçlarını karşılayabilmek ve geleceğini güvence altına a

BİLGİ EDİNME İHTİYACI İnsan; öğrenme içgüdüsünü gidermek, yaşamını sürdürebilmek, sayısız ihtiyaçlarını karşılayabilmek ve geleceğini güvence altına a BİLİMSEL YÖNTEM Prof. Dr. Şahin Gülaboğlu Mühendislik Fakültesi -------------------------------------------------------------------- BİLİM, ETİK ve EĞİTİM DERSİ KONUŞMASI 19 Ekim 2007, Cuma, Saat-15.00

Detaylı

T.C. Hitit Üniversitesi. Sosyal Bilimler Enstitüsü. Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı

T.C. Hitit Üniversitesi. Sosyal Bilimler Enstitüsü. Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı T.C. Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı DĠN ÖĞRETĠMĠNDE ÇOĞULCU YAKLAġIM MODELLERĠ (Zorunlu Din Öğretimiyle Birlikte Ġsteğe Bağlı Din Eğitimi Dersi Önerisi)

Detaylı

Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı

Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı Russell ın dil felsefesi Frege nin anlam kuramına eleştirileri ile başlamaktadır. Frege nin kuramında bilindiği üzere adların hem göndergelerinden hem de duyumlarından

Detaylı

TOPLUMSAL CĠNSĠYETLE ĠLGĠLĠ KURAMLAR. İlknur M. Gönenç

TOPLUMSAL CĠNSĠYETLE ĠLGĠLĠ KURAMLAR. İlknur M. Gönenç TOPLUMSAL CĠNSĠYETLE ĠLGĠLĠ KURAMLAR İlknur M. Gönenç Erkek diģi sorulmaz, muhabbetin dilinde, Hak kın yarattığı her Ģey yerli yerinde. Bizim nazarımızda, kadın erkek farkı yok, Noksanlıkla eksiklik, senin

Detaylı

225 ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ. Yrd. Doç. Dr. Dilek Sarıtaş-Atalar

225 ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ. Yrd. Doç. Dr. Dilek Sarıtaş-Atalar 225 ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ Yrd. Doç. Dr. Dilek Sarıtaş-Atalar Bilgi Nedir? Bilme edimi, bilinen şey, bilme edimi sonunda ulaşılan şey (Akarsu, 1988). Yeterince doğrulanmış olgusal bir önermenin dile getirdiği

Detaylı

1.Tarih Felsefesi Nedir? 2.Antikçağ Yunan Dünyasında Tarih Anlayışı. 3.Tarih Felsefesinin Ortaçağdaki Kökenleri-I: Hıristiyan Ortaçağı ve Augustinus

1.Tarih Felsefesi Nedir? 2.Antikçağ Yunan Dünyasında Tarih Anlayışı. 3.Tarih Felsefesinin Ortaçağdaki Kökenleri-I: Hıristiyan Ortaçağı ve Augustinus 1.Tarih Felsefesi Nedir? 2.Antikçağ Yunan Dünyasında Tarih Anlayışı 3.Tarih Felsefesinin Ortaçağdaki Kökenleri-I: Hıristiyan Ortaçağı ve Augustinus 4.Tarih Felsefesinin Ortaçağdaki Kökenleri-2: İslâm Ortaçağı

Detaylı

6 Sofistlerin O rtaya Ç ıkışın d a Etkili O lan Felsefe-D ışı N edenler ıo Felsefi N ed enler

6 Sofistlerin O rtaya Ç ıkışın d a Etkili O lan Felsefe-D ışı N edenler ıo Felsefi N ed enler İçindekiler xiii Önsöz ı BİRİNCİ KISIM Sofistler 3 1 Giriş 6 Sofistlerin O rtaya Ç ıkışın d a Etkili O lan Felsefe-D ışı N edenler ıo Felsefi N ed enler 17 K a y n a k la r 17 Sofistlerin G enel Ö zellikleri

Detaylı

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS FELSEFEYE GİRİŞ DKB

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS FELSEFEYE GİRİŞ DKB DERS BİLGİLERİ Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS FELSEFEYE GİRİŞ DKB211 3 2+0 2 3 Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü Türkçe Lisans Yüz Yüze / Zorunlu Dersin Koordinatörü

Detaylı

ÖDEV ETİĞİ VE İMMANUEL KANT

ÖDEV ETİĞİ VE İMMANUEL KANT 18. yüzyıl Aydınlanma Dönemi Alman filozofu ÖDEV ETİĞİ VE İMMANUEL KANT Yrd. Doç. Dr. Serap TORUN Ona göre, insan sadece çevresinde bulunanları kavrayıp onlar hakkında teoriler kuran teorik bir akla sahip

Detaylı

Toplumsal Cinsiyet Kalıp Yargıları ve Cinsiyet Ayrımcılığı. Ġlknur M. Gönenç

Toplumsal Cinsiyet Kalıp Yargıları ve Cinsiyet Ayrımcılığı. Ġlknur M. Gönenç Toplumsal Cinsiyet Kalıp Yargıları ve Cinsiyet Ayrımcılığı Ġlknur M. Gönenç BİR PRENSES HAYAL EDELİM. SİZCE HANGİ MESLEK? KALIP YARGILAR Kalıpyargılar bir gruba iliģkin bilgi, inanç ve beklentilerimizi

Detaylı

KAVRAMSAL AÇIDAN NESNELLİK Arş. Gör. Aslı ÜNER OBJECTIVITIY FROM OF CONSEPTUALLY

KAVRAMSAL AÇIDAN NESNELLİK Arş. Gör. Aslı ÜNER OBJECTIVITIY FROM OF CONSEPTUALLY KAVRAMSAL AÇIDAN NESNELLİK Arş. Gör. Aslı ÜNER Özet Bu çalışma nesnellik kavramının insan yaşamının pratik ve teorik alanlarındaki karşılıklarını ve olanaklılığını sorgulamaktadır. Yazının anahtar kavramı

Detaylı

BİLGİ KURAMINA GİRİŞ

BİLGİ KURAMINA GİRİŞ bilimname II, 2003/2, 3-12 BİLGİ KURAMINA GİRİŞ Prof. Dr., Uludağ Ü. Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi kadir@uludag.edu.tr Epistemoloji, felsefenin en temel alanlarından birisidir. Bu çalışmada epistemolojinin

Detaylı

ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS

ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS.476-1453 Ortaçağ Batı Roma İmp. nun yıkılışı ile İstanbul un fethi ve Rönesans çağının başlangıcı arasındaki dönemi, Ortaçağ felsefesi ilkçağ felsefesinin bitiminden modern düşüncenin

Detaylı

SOSYAL BİLGİLER DERSİ ( SINIFLAR) ÖĞRETİM PROGRAMI ÖMER MURAT PAMUK REHBER ÖĞRETMEN REHBER ÖĞRETMEN

SOSYAL BİLGİLER DERSİ ( SINIFLAR) ÖĞRETİM PROGRAMI ÖMER MURAT PAMUK REHBER ÖĞRETMEN REHBER ÖĞRETMEN SOSYAL BİLGİLER DERSİ (4.5.6.7 SINIFLAR) ÖĞRETİM PROGRAMI 1 DERS AKIŞI 1.ÜNİTE: SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETİM PROGRAMININ GENEL YAPISI, ARADİSİPLİN, TEMATİK YAKLAŞIM 2. ÜNİTE: ÖĞRENME ALANLARI 3. ÜNİTE: BECERİLER

Detaylı

KÜMELER 05/12/2011 0

KÜMELER 05/12/2011 0 KÜMELER 05/12/2011 0 KÜME NEDİR?... 2 KÜMELERİN ÖZELLİKLERİ... 2 KÜMELERİN GÖSTERİLİŞİ... 2 EŞİT KÜME, DENK KÜME... 3 EŞİT OLMAYAN (FARKLI) KÜMELER... 3 BOŞ KÜME... 3 ALT KÜME - ÖZALT KÜME... 4 KÜMELERDE

Detaylı

DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ

DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ DAVRANIŞIN TANIMI Davranış Kavramı, öncelikle insan veya hayvanın tek tek veya toplu olarak gösterdiği faaliyetler olarak tanımlanabilir. En genel anlamda davranış, insanların

Detaylı

1.4.Etik Sistemleri Etik ilkelerin geliştirilmesinde temel alınan yaklaşımlar hakkaniyet ilkesi, insan hakları, faydacılık ve bireysellik

1.4.Etik Sistemleri Etik ilkelerin geliştirilmesinde temel alınan yaklaşımlar hakkaniyet ilkesi, insan hakları, faydacılık ve bireysellik 1.4.Etik Sistemleri Etik ilkelerin geliştirilmesinde temel alınan yaklaşımlar hakkaniyet ilkesi, insan hakları, faydacılık ve bireysellik ilkeleridir. Hakkaniyet, bütün kararların tutarlı, tarafsız ve

Detaylı

12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017)

12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017) 12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017) ÜNİTE: 2-KLASİK MANTIK Kıyas Çeşitleri ÜNİTE:3-MANTIK VE DİL A.MANTIK VE DİL Dilin Farklı Görevleri

Detaylı

KUPA TEKNĠK BĠLĠMLER MESLEK YÜKSEKOKULUNUN

KUPA TEKNĠK BĠLĠMLER MESLEK YÜKSEKOKULUNUN KUPA TEKNĠK BĠLĠMLER MESLEK YÜKSEKOKULUNUN 6.Spor ġenlikleri kapsamında gerçekleģtirilen Futbol Turnuvası Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulunun zaferi ile sona erdi. Yapılan maçlar sonucunda Ünye ĠĠBF

Detaylı

On Yedinci Yüzyılda Felsefe Descartes. Prof. Dr. Doğan Göçmen Dokuz Eylül Üniversitesi Felsefe Bölümü Ders: 03/10/2016

On Yedinci Yüzyılda Felsefe Descartes. Prof. Dr. Doğan Göçmen Dokuz Eylül Üniversitesi Felsefe Bölümü Ders: 03/10/2016 On Yedinci Yüzyılda Felsefe Descartes Prof. Dr. Doğan Göçmen Dokuz Eylül Üniversitesi Felsefe Bölümü Ders: 03/10/2016 Yenilik Çabalarının, Keşiflerin, İcatların, Buluşların Kaynağı Tin kendisini kendinde

Detaylı

SINIF ÖĞRETMENLĠĞĠ SOSYAL BĠLGĠLER ÖĞRETĠM PROGRAMI ÖMER MURAT PAMUK REHBER ÖĞRETMEN REHBER ÖĞRETMEN

SINIF ÖĞRETMENLĠĞĠ SOSYAL BĠLGĠLER ÖĞRETĠM PROGRAMI ÖMER MURAT PAMUK REHBER ÖĞRETMEN REHBER ÖĞRETMEN SINIF ÖĞRETMENLĠĞĠ SOSYAL BĠLGĠLER ÖĞRETĠM PROGRAMI 1 BECERĠLER 2 Beceri Nedir? ġimdiye kadar bilgi edinme, yaģam ve okulun temel amacı olarak görülmüģtür. Günümüzde ise bilgiye bakıģ değiģmiģtir. Bilgi;

Detaylı

FELSEFİ YAPIDA EĞİTİM MODELLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ

FELSEFİ YAPIDA EĞİTİM MODELLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ FELSEFİ YAPIDA EĞİTİM MODELLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ FELSEFE Felsefe, kavramlar yaratmayı içeren bir disiplindir.

Detaylı

ARİSTOTELES VE WITTGENSTEIN: ETİKTE İKİ YOL Taşkıner KETENCİ

ARİSTOTELES VE WITTGENSTEIN: ETİKTE İKİ YOL Taşkıner KETENCİ ARİSTOTELES VE WITTGENSTEIN: ETİKTE İKİ YOL Taşkıner KETENCİ ÖZET Felsefenin temel disiplinlerinden biri olan etiğe ilişkin temel sorulardan biri, etiğin nesnesine ve bu nesnenin varlıksal özelliklerine

Detaylı

TEMAKTĠK YAKLAġIMDA FĠZĠKSEL ÇEVRE. Yrd. Doç. Dr. ġermin METĠN Hasan Kalyoncu Üniversitesi

TEMAKTĠK YAKLAġIMDA FĠZĠKSEL ÇEVRE. Yrd. Doç. Dr. ġermin METĠN Hasan Kalyoncu Üniversitesi TEMAKTĠK YAKLAġIMDA FĠZĠKSEL ÇEVRE Yrd. Doç. Dr. ġermin METĠN Hasan Kalyoncu Üniversitesi ÇOCUK ÇEVRE ĠLIġKISI Ġnsanı saran her Ģey olarak tanımlanan çevre insanı etkilerken, insanda çevreyi etkilemektedir.

Detaylı

EĞİTİMİN FELSEFİ TEMELLERİ. 3. Bölüm Eğitim Bilimine Giriş GÜLENAZ SELÇUK- CİHAN ÇAKMAK-GÜRSEL AKYEL

EĞİTİMİN FELSEFİ TEMELLERİ. 3. Bölüm Eğitim Bilimine Giriş GÜLENAZ SELÇUK- CİHAN ÇAKMAK-GÜRSEL AKYEL EĞİTİMİN FELSEFİ TEMELLERİ 3. Bölüm Eğitim Bilimine Giriş GÜLENAZ SELÇUK- CİHAN ÇAKMAK-GÜRSEL AKYEL FELSEFENİN ANLAMI Philla (sevgi, seven) Sophia (Bilgi, bilgelik) PHILOSOPHIA (Bilgi severlik) FELSEFE

Detaylı

TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJE ONAY FORMU. Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Eğitim Yönetimi, Denetimi, Planlaması ve Ekonomisi

TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJE ONAY FORMU. Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Eğitim Yönetimi, Denetimi, Planlaması ve Ekonomisi TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJE ONAY FORMU Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Eğitim Yönetimi, Denetimi, Planlaması ve Ekonomisi Bilim Dalı öğrencisi Feyzi ÖZMEN tarafından hazırlanan Aday Öğretmenlerin Öz Yeterlilikleri

Detaylı

Ahlak Felsefesi. Aşağıdaki görsel ve özdeyişleri inceleyerek soruları cevaplayınız. Aristoteles: Ahlaklı olmak ölçülü olmaktır.

Ahlak Felsefesi. Aşağıdaki görsel ve özdeyişleri inceleyerek soruları cevaplayınız. Aristoteles: Ahlaklı olmak ölçülü olmaktır. Ahlak Felsefesi Sosyal bir varlık olarak insanın nasıl davranması gerektiği konusunda birçok filozof kafa yormuştur. Ahlak felsefesinin ilk ve büyük filozoflarından Sokrates, yaklaşık 2400 yıl önce "Hiç

Detaylı

Dr. Semiyha TUNCEL 1

Dr. Semiyha TUNCEL 1 1 Eski Yunanca dan gelen etik sözcüğü, ahlaki, ahlakla ilgili. Bu sözcüğün günümüzdeki anlamı, insan tutum ve davranıģlarının iyi (doğru) ya da kötü (yanlıģ) yönden değerlendirilmesidir. Etik, geçmiģ ve

Detaylı

BİLİM, TEKNOLOJİ VE SOSYAL DEĞİŞME KAVRAMLARI. Adnan ALTUN

BİLİM, TEKNOLOJİ VE SOSYAL DEĞİŞME KAVRAMLARI. Adnan ALTUN BİLİM, TEKNOLOJİ VE SOSYAL DEĞİŞME KAVRAMLARI Adnan ALTUN BĠLĠM NEDĠR? BĠLĠM TANIMLARI Her türlü düzenden yoksun duyu verileri ile düzenli düģünceler arasında uygunluk sağlama çabasıdır ( Albert Einstein

Detaylı

Örgütler bu karmaģada artık daha esnek bir hiyerarģiye sahiptir.

Örgütler bu karmaģada artık daha esnek bir hiyerarģiye sahiptir. Durumsallık YaklaĢımı (KoĢulbağımlılık Kuramı) Durumsallık (KoĢulbağımlılık) Kuramının DoğuĢu KoĢul bağımlılık bir Ģeyin diğerine bağımlı olmasıdır. Eğer örgütün etkili olması isteniyorsa, örgütün yapısı

Detaylı

AŞKIN BULMACA BAROK KENT

AŞKIN BULMACA BAROK KENT AŞKIN BULMACA 18.yy'da Aydınlanma filozoflarıyla tariflenen modernlik, nesnel bilimi, evrensel ahlak ve yasayı, oluşturduğu strüktür çerçevesinde geliştirme sürecinden oluşur. Bu adım aynı zamanda, tüm

Detaylı

II.Ünite: KLASİK MANTIK (ARİSTO MANTIĞI)

II.Ünite: KLASİK MANTIK (ARİSTO MANTIĞI) II.Ünite: KLASİK MANTIK (ARİSTO MANTIĞI) A. KAVRAM, TERİM - Kavramlar Arası İlişkiler - İçlem - kaplam ilişkisi - Beş tümel - Tanım B. ÖNERMELER - Önermeler Arası İlişkiler C. ÇIKARIM Ve Türleri - Kıyas

Detaylı

TARİH BİLİNCİ MESLEK KÜLTÜRÜ VE HARİTACILIK ÜZERİNE. Prof. Dr. Erol KÖKTÜRK Kocaeli Üniversitesi Karamürsel Meslek Yüksekokulu

TARİH BİLİNCİ MESLEK KÜLTÜRÜ VE HARİTACILIK ÜZERİNE. Prof. Dr. Erol KÖKTÜRK Kocaeli Üniversitesi Karamürsel Meslek Yüksekokulu TARİH BİLİNCİ MESLEK KÜLTÜRÜ VE HARİTACILIK ÜZERİNE Prof. Dr. Erol KÖKTÜRK Kocaeli Üniversitesi Karamürsel Meslek Yüksekokulu İçerik Tarih Bilinci- Meslek Kültürü ve Haritacılık Üzerine 1. Tarih Nedir?

Detaylı

Bilim ve Araştırma. ar Tonta. H.Ü. Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü

Bilim ve Araştırma. ar Tonta. H.Ü. Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Bilim ve Araştırma Yaşar ar Tonta H.Ü. Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü tonta@hacettepe.edu.tr http://yunus.hacettepe.edu.tr/~tonta/tonta.html Bilim Evrenin ya da olayların bir bölümünü konu olarak seçen,

Detaylı

PSĠKOLOJĠK DANIġMANLAR ĠÇĠN ETĠK VE YASAL KONULAR

PSĠKOLOJĠK DANIġMANLAR ĠÇĠN ETĠK VE YASAL KONULAR PSĠKOLOJĠK DANIġMANLAR ĠÇĠN ETĠK VE YASAL KONULAR Prof.Dr. Binnur Yeşilyaprak Ankara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Fakültesi Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği Başkanı SUNU PLANI Toplumsal YaĢamı

Detaylı

: ARİF ÖZUTKU PSİKOLOJİK DANIŞMAN

: ARİF ÖZUTKU PSİKOLOJİK DANIŞMAN ,. Hazırlayan : ARİF ÖZUTKU PSİKOLOJİK DANIŞMAN Dünyada ergen olmaktan daha zor bir şey varsa o da ergenlik çağındaki bir gencin anne - babası olmaktır. ERGENLİK NEDİR? Ergenlik dönemi, biyolojik, psikolojik,

Detaylı

VARLIKBİLİMSEL KANIT ÜZERİNE KANT IN DÜŞÜNCESİ

VARLIKBİLİMSEL KANIT ÜZERİNE KANT IN DÜŞÜNCESİ VARLIKBİLİMSEL KANIT ÜZERİNE KANT IN DÜŞÜNCESİ Yakup ÖZKAN Giriş Varlıkbilimsel akıl yürütme felsefe tarihinde Tanrı nın varlığı üzerine geliştirilmiş en ünlü kanıtlardan biridir. Bu kanıt, en eksiksiz

Detaylı

Editörler Prof.Dr.Işıl Bayar Bravo & Doç.Dr.Mustafa Yıldız MODERN MANTIK

Editörler Prof.Dr.Işıl Bayar Bravo & Doç.Dr.Mustafa Yıldız MODERN MANTIK Editörler Prof.Dr.Işıl Bayar Bravo & Doç.Dr.Mustafa Yıldız MODERN MANTIK Yazarlar Prof.Dr.Hüseyin Subhi Erdem Prof.Dr.Işıl Bayar Bravo Doç. Dr.Aytekin Özel Doç. Dr.Mustafa Yıldız Yrd.Doç.Dr.Abdullah Durakoğlu

Detaylı

ÜNİTE:1. Felsefe Nedir? ÜNİTE:2. Epistemoloji ÜNİTE:3. Metafizik ÜNİTE:4. Bilim Felsefesi ÜNİTE:5. Etik ÜNİTE:6. Siyaset Felsefesi ÜNİTE:7.

ÜNİTE:1. Felsefe Nedir? ÜNİTE:2. Epistemoloji ÜNİTE:3. Metafizik ÜNİTE:4. Bilim Felsefesi ÜNİTE:5. Etik ÜNİTE:6. Siyaset Felsefesi ÜNİTE:7. ÜNİTE:1 Felsefe Nedir? ÜNİTE:2 Epistemoloji ÜNİTE:3 Metafizik ÜNİTE:4 Bilim Felsefesi ÜNİTE:5 Etik 1 ÜNİTE:6 Siyaset Felsefesi ÜNİTE:7 Estetik ÜNİTE:8 Eğitim Felsefesi 0888 228 22 22 WWW.22KASİMYAYİNLARİ.COM

Detaylı

Tarım Tarihi ve Deontolojisi Dersi 11.Hafta ETİK KAVRAMI, ETİĞİN SINIFLANDIRILMASI VE ETİK KURAMLARI (TEORİLERİ) Dr.

Tarım Tarihi ve Deontolojisi Dersi 11.Hafta ETİK KAVRAMI, ETİĞİN SINIFLANDIRILMASI VE ETİK KURAMLARI (TEORİLERİ) Dr. Tarım Tarihi ve Deontolojisi Dersi 11.Hafta ETİK KAVRAMI, ETİĞİN SINIFLANDIRILMASI VE ETİK KURAMLARI (TEORİLERİ) Dr. Osman Orkan Özer ETİK KAVRAMI, ETİĞİN SINIFLANDIRILMASI VE ETİK KURAMLARI (TEORİLERİ)

Detaylı

Bilgisayar II, 2013-2014 Bahar, Kültür Üniversitesi, İstanbul, 08-15 Nisan

Bilgisayar II, 2013-2014 Bahar, Kültür Üniversitesi, İstanbul, 08-15 Nisan FİLOZOF BEYİN Yücel KILIÇ İstanbul Kültür Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Programı Bilgisayar II: «Konular ve Sunumlar» İstanbul, 08-15 Nisan

Detaylı

www.binnuryesilyaprak.com

www.binnuryesilyaprak.com ÇOCUKLA VE ERGENLE ĠLETĠġĠM (Anababa eğitim semineri) Prof. Dr. Binnur YEġĠLYAPRAK Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği Onursal Başkanı

Detaylı

Günümüz Sorunları Karşısında Kant Etiği. Dr. Harun TEPE

Günümüz Sorunları Karşısında Kant Etiği. Dr. Harun TEPE Günümüz Sorunları Karşısında Kant Etiği Dr. Harun TEPE Etik tartışmalarda Kant Etiği Kant mı Aristoteles mi?, Kant mı Hegel mi?, Teleolojik Etik mi Deontolojik Etik mi? Erdem Etiği mi Ödev etiği mi? Eylem

Detaylı

S. NO İŞBİRLİĞİ YAPILACAK KİŞİ VE KURULUŞLAR

S. NO İŞBİRLİĞİ YAPILACAK KİŞİ VE KURULUŞLAR 1 2 DR.FEVZİ-MÜRÜVET UĞUROĞLU ORTAOKULU 2016-2017 / 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILLARI EĞİTİM ORTAMLARINDA UYUŞTURUCU KULLANIMI VE BAĞIMLILIK İLE MÜCADELE EYLEM PLANI Eğitim ortamında ortamlarında uyuģturucu

Detaylı

Nitel Araştırmada Geçerlik ve Güvenirlik

Nitel Araştırmada Geçerlik ve Güvenirlik Nitel Araştırmada Geçerlik ve Bilimsel araştırmanın en önemli ölçütlerinden biri olarak kabul edilen geçerlik ve güvenirlik araştırmalarda en yaygın olarak kullanılan iki en önemli ölçüttür. Araştırmalarda

Detaylı

Sanatsal Güzel, Estetik Yargı ve Toplumsal Geçerlilik Mersin Üniversitesi, Mart 2011

Sanatsal Güzel, Estetik Yargı ve Toplumsal Geçerlilik Mersin Üniversitesi, Mart 2011 Doç. Dr. Doğan GÖÇMEN Adıyaman Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü Sanatsal Güzel, Estetik Yargı ve Toplumsal Geçerlilik Mersin Üniversitesi, 25-26 Mart 2011 «Her şey mümkündür.» «Zevkler

Detaylı

6098 SAYILI BORÇLAR KANUNU KAPSAMINDA. ADAM ÇALIġTIRANIN SORUMLULUĞU. Av. Mustafa Özgür KIRDAR ERYĠĞĠT HUKUK BÜROSU / ANKARA

6098 SAYILI BORÇLAR KANUNU KAPSAMINDA. ADAM ÇALIġTIRANIN SORUMLULUĞU. Av. Mustafa Özgür KIRDAR ERYĠĞĠT HUKUK BÜROSU / ANKARA 6098 SAYILI BORÇLAR KANUNU KAPSAMINDA ADAM ÇALIġTIRANIN SORUMLULUĞU Av. Mustafa Özgür KIRDAR ERYĠĞĠT HUKUK BÜROSU / ANKARA 14.09.2017 1-Genel Olarak Borçlar Kanunu nda kusursuz sorumluluk halleri, kusursuz

Detaylı

Lisans. Deskriptif Önermeler

Lisans. Deskriptif Önermeler Lisans c 2004-2015 H. Turgut Uyar Bilişim Etiği Etik Kuramları H. Turgut Uyar 2004-2015 You are free to: Share copy and redistribute the material in any medium or format Adapt remix, transform, and build

Detaylı

GeliĢimsel Rehberlikte 5 Ana Müdahale. Prof. Dr. Serap NAZLI

GeliĢimsel Rehberlikte 5 Ana Müdahale. Prof. Dr. Serap NAZLI GeliĢimsel Rehberlikte 5 Ana Müdahale Prof. Dr. Serap NAZLI Okul psikolojik danışmanları okullarda hangi PDR etkinliklerini uygular? PDR etkinliklerinin genel amacı nedir? Doğrudan-Dolaylı Müdahaleler

Detaylı

ANTİKÇAĞ DA VARLIK VE BİLGİ PROBLEMLERİ ÜSTÜNE

ANTİKÇAĞ DA VARLIK VE BİLGİ PROBLEMLERİ ÜSTÜNE ANTİKÇAĞ DA VARLIK VE BİLGİ PROBLEMLERİ ÜSTÜNE Işıl BAYAR BRAVO ÖZET Antikçağ Yunan felsefesinin en önemli inceleme konuları olan varlık ve bilgi problemleri, her filozofta birlikte ele alınmıştır. Eski

Detaylı

SEMBOLİK MANTIK MNT102U

SEMBOLİK MANTIK MNT102U DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. SEMBOLİK MANTIK MNT102U KISA ÖZET KOLAY

Detaylı

PROJE ADI: PARALEL AYNALARDA GÖRÜNTÜLER ARASI UZAKLIKLARININ PRATİK HESAPLANMASI

PROJE ADI: PARALEL AYNALARDA GÖRÜNTÜLER ARASI UZAKLIKLARININ PRATİK HESAPLANMASI 03.01.2014 PROJE ADI: PARALEL AYNALARDA GÖRÜNTÜLER ARASI UZAKLIKLARININ PRATİK HESAPLANMASI PROJE AMACI: Paralel aynaların arasına konulan bir cismin sonsuz tane görüntüsü vardır. Bu proje burada oluşan

Detaylı

BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ (1) Y R D. D O Ç. D R. C. D E H A D O Ğ A N

BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ (1) Y R D. D O Ç. D R. C. D E H A D O Ğ A N BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ (1) Y R D. D O Ç. D R. C. D E H A D O Ğ A N İnsan var olduğu günden bu yana, evrende olup bitenleri anlama, tanıma, sırlarını çözme ve doğayı kontrol altına alarak rahat ve

Detaylı

a) Doğru Bilginin Kaynağı Problemi

a) Doğru Bilginin Kaynağı Problemi a) Doğru Bilginin Kaynağı Problemi Bilginin kaynağı deney(im)dir. (Empirizm) Bilginin kaynağı akıldır. (Rasyonalizm) Bilginin kaynağı hem akıl hem deney(im)dir. Bilginin Kaynağı sezgidir. b1) Bilginin

Detaylı

MESLEK ETİĞİ KISA ÖZET KOLAYAOF

MESLEK ETİĞİ KISA ÖZET KOLAYAOF DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. ADALET MESLEK ETİĞİ KISA ÖZET KOLAYAOF

Detaylı

Türkçe dersinin amacı; Türk dilini sevdirmek, dilimizin kurallarını öğreterek,dili

Türkçe dersinin amacı; Türk dilini sevdirmek, dilimizin kurallarını öğreterek,dili Hangi Derse Nasıl Çalışmalıyız? Türkçe Dersine Nasıl Çalışmalıyız? Türkçe dersinin amacı; Türk dilini sevdirmek, dilimizin kurallarını öğreterek,dili doğru kullanmalarını sağlamaktır.türkçe derslerinde

Detaylı

VARLIK ve ZAMAN - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

VARLIK ve ZAMAN - Genç Gelişim Kişisel Gelişim Doç.Dr. Haluk BERKMEN 1 / 9 Varlık hakkında eskiden beri varlık birçok düşünce üretilmiştir. konusu hakkında Felsefenin konuşmak temel Ontoloji demek konularından varlık bilimi biri yao Töz Nedir? Duyularla

Detaylı

DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI

DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI 1 DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI Örgütte faaliyette bulunan insan davranışlarının anlaşılması ve hatta önceden tahmin edilebilmesi her zaman üzerinde durulan bir konu olmuştur. Davranış bilimlerinin

Detaylı

Dersin Adı Kodu Yarıyılı T+U Kredisi Akts Felsefeye Giriş IV

Dersin Adı Kodu Yarıyılı T+U Kredisi Akts Felsefeye Giriş IV Adı Kodu Yarıyılı T+U Kredisi Akts Felsefeye Giriş IV 2+0 2 2 Ön Koşul Dersler Yardımcıları Amacı Öğrenme Bu dersin genel amacı; felsefe adı verilen rasyonel faaliyetin ne olduğu, nasıl ortaya çıktığı,

Detaylı

1.Estetik Bakış, Sanat ve Görsel Sanatlar. 2.Sanat ve Teknoloji. 3.Fotoğraf, Gerçeklik ve Gerçeğin Temsili. 4.Görsel Algı ve Görsel Estetik Öğeler

1.Estetik Bakış, Sanat ve Görsel Sanatlar. 2.Sanat ve Teknoloji. 3.Fotoğraf, Gerçeklik ve Gerçeğin Temsili. 4.Görsel Algı ve Görsel Estetik Öğeler 1.Estetik Bakış, Sanat ve Görsel Sanatlar 2.Sanat ve Teknoloji 3.Fotoğraf, Gerçeklik ve Gerçeğin Temsili 4.Görsel Algı ve Görsel Estetik Öğeler 5.Işık ve Renk 6.Yüzey ve Kompozisyon 1 7.Görüntü Boyutu

Detaylı

TEKNOLOJİ VE TASARIM DERSİ

TEKNOLOJİ VE TASARIM DERSİ TEKNOLOJİ VE TASARIM DERSİ FELSEFESİ,TEMEL İLKELERİ,VİZYONU MEHMET NURİ KAYNAR TÜRKIYE NIN GELECEK VIZYONU TÜRKĠYE NĠN GELECEK VĠZYONU GELECEĞIN MIMARLARı ÖĞRETMENLER Öğretmen, bugünle gelecek arasında

Detaylı

Mal ve Hizmete Aç Fazla Beklentisi Olmayan Bulduğu Ürün veya Hizmetten Memnun Olan Fazla EleĢtirmeyen

Mal ve Hizmete Aç Fazla Beklentisi Olmayan Bulduğu Ürün veya Hizmetten Memnun Olan Fazla EleĢtirmeyen MÜŞTERİ İLİŞKİLERİ YÖNETİMİ MüĢteri iliģkileri kapsamında ele alacağımız konular: MüĢteri Kavramı MüĢteri Türleri MüĢteri Memnuniyeti Kavramı Etkili MüĢteri ĠliĢkileri Ġçin Temel Ġlkeler MüĢteri ġikayetlerini

Detaylı

Title Institution / University Year Assistant Philosophy/ Muğla Sıtkı Koçman Assistant Prof. Philosophy/Celal Bayar 2013

Title Institution / University Year Assistant Philosophy/ Muğla Sıtkı Koçman Assistant Prof. Philosophy/Celal Bayar 2013 CV Name: Aylin Çankaya Date of Birth: 23.04.1982 Academic Title: Assistant Prof. Education Programme/Department University Graduation Bachelor Philosophy Pamukkale University 2000-2004 Master Philosophy

Detaylı

T.C. Hitit Üniversitesi. Sosyal Bilimler Enstitüsü. Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı W. MONTGOMERY WATT IN VAHİY VE KUR AN ALGISI.

T.C. Hitit Üniversitesi. Sosyal Bilimler Enstitüsü. Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı W. MONTGOMERY WATT IN VAHİY VE KUR AN ALGISI. T.C. Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı W. MONTGOMERY WATT IN VAHİY VE KUR AN ALGISI Ersin KABAKCI Yüksek Lisans Tezi Çorum 2013 W. MONTGOMERY WATT IN VAHİY

Detaylı