Kazak Köroğlu Anlatmaları (Anlatıcılara Bağlı Bazı Özellikler Üzerine) * Metin Arıkan ** Sözlü kültür geleneği, konumuz itibariyle daha dar kapsamlı bir şekilde ifade edecek olursak, destan anlatma geleneğinin şekillenmesi ve gelişmesine anlatıcı ile dinleyici arasında kurulan iletişimin etkileri üzerine yapılan icra merkezli çalışmalar sonunda anlatıcıların anlatmaya mahsus anlatım kalıplarını esas alarak onları repertuvarlarındaki diğer anlatmalarda yer alan bir takım motif ve epizotlarla süsleyip bezeyerek, zenginleştirdikleri müstakil, bağımsız bir anlatma haline getirdikleri, aynı zamanda böylece mahallileştirdikleri de ortaya konmuştur. Destancıların repertuvarlarındaki anlatmalar, sadece kendi bölgelerindeki usta/ustalarından öğrendikleriyle sınırlı kalmamıştır. Kazak Destan anlatıcılarından sayıca gözardı edilemeyecek kadarı yeteneklerini artırmak, sanatlarını geliştirmek için farklı Türk boyuna mensup olan, adlarını duydukları destan icracılarının yanlarına giderek eğitim almışlar, repertuvarlarını geliştirmişlerdir. Bunların yanında bazıları da siyasî baskılar yüzünden yaşadıkları yerleri terk etmeye zorlanmışlar, başka bölgelere, ülkelere giderek buralardaki âşıklık/destancılık mekteplerinde eğitim almışlar, usta-çırak ilişkisi içerinde yetişmişlerdir. Özellikle Sırderya bölgesi, Batı Kazakistan, Harezm bölgelerinde yaşayan sözlü gelenek temsilcilerinin bu bölgelerdeki destancılık mekteplerinde eğitim aldıkları, eğitildikleri, ustalardan geleneksel kompozisyon tekniklerini, anlatım kalıplarını öğrendikleri, belirli süre oralarda kaldıktan sonra memleketlerine dönüp icralarına devam ettikleri de bilinmektedir. Buna bir-iki örnek verecek olursak; Batı Kazakistan- Mangıstav da doğan Murın Jırav, Taşkent, Hive, Buhara, Konırat, Koja, Ürgenç ve Astrahan dolaylarını gezmiş, oralarda sözlü gelenek temsilcileri ile tanışmış, onlardan eğitim almış ve tekrar memleketine dönmüştür. Memleketine döndükten kısa süre sonra farklı icra tarzıyla meşhur olmuştur. Aynı şekilde 1907 yılında Aktöbe de doğan Kayrolla İymangaliyev, ailesiyle 1919 yılında Türkmenistan ın Daşoğuz vilayetine göçer. Daha sonra da Karakalpakistan a göçen jırav, 1983 yılı itibarıyla, Hojeyli (Türkmenistan-Karakalpakistan sınırı) şehrinde yaşamaktadır. Onun Tenizbay, Sügir, Jaksılık, Jalgasbay, Kudaybergen jıravlardan eğitim aldığı, onlara çıraklık yaptığı bilinmektedir 1 Anlatmaların anlatımın gerçekleştiği topluma ait özel ve mahalli özelliklerle, yerel nakışlarla donatıldığını ifade eden Mark Azadovsky nin düşüncelerini bizlere aktaran Esma Şimşek, edebî metinlerin her kaynak kişinin hayalinde farklı bir kimliğe bürünerek anlatıcının bilgisiyle, kültürüyle, inancıyla, hayat görüşüyle, yetiştiği bölgenin gelenek ve görenekleriyle birleşerek yeniden şekil kazandığını bildirmektedir. Aynı şekilde, Carl Von Sydow dan Öcal Oğuz un özetlediği gibi her anlatma anlatıldığı yere uyum sağlamakta, kaynağının versiyonu (eş metni) olmaktan çıkarak müstakil * 23-25 Eylül 2009 tarihlerinde Daşoğuz-Türkmenistan da gerçekleştirilen Görogly Yordumy we Gündogar Edebiyaty adlı uluslararası kongrede sunulan bildirinin yeniden gözden geçirilmiş hali olan bu metnin, Kazakları yüceltmek ve onları dünyaya tanıtmak için hayatı boyunca çırpınıp duran yüce bir yüreğin sahibi Hasan Oraltay hocamıza saygımızın ve vefa borcumuzun âcizane ifadesi olmasını dileriz. Sevgili Hocam, ne mutlu size ki ardınızda yolunuzu devam ettirecek, sizi seven pek çok öğrenci bıraktınız. Gözünüz arkada kalmasın, mekânınız cennet olsun. ** Yrd. Doç. Dr., Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü,İzmir,Türkiye.metinarikan@gmail.com 1 Harezm bölgesinin destancılık mekteplerine etkisi konusunda ayrıca bk. V. M. Jirmunskiy, H. T. Zarifov; Uzbeksiy Naradnıy Geroiçeskiy Epos, Moskova 1947, s. 54-55. (B. A. Karriyev; Türk Dünyasında Köroğlu Anlatmaları, Çev: Fikret Türkmen, Muvaffak Duranlı, Feyzullah Rahmankulov, Ankara 2007, s. 158) Karl Reichl; Karakalpak Destanları: Gelenek, Destancılar ve Destan Anlatımı, Hacettepe Üniversitesi Türkbilig, 2008/15, Ankara 2008, s. 70-71 Kazak Destancılık mektepleri hakkında bk. Metin Arıkan; Başlangıçtan Yirminci Yüzyıla Kazak Jırav ve Akınları, Elik Yayınları, Uşak 2010, s. 45-55. 1
bir anlatma olmaktadır. Oğuz a göre, anlatıcılar, sözlü kompozisyon teorisini ortaya atan ve savunanların da iddaa ettiği gibi, metni aynen ezberlemekten ziyade belirli kalıp ve ifadeleri ezberlemekte ve bağlama göre anlatmaları değiştirmektedir. 2 Kazak sözlü kültür geleneği temsilcileri de diğer sözlü kültür geleneği temsilcileri gibi usta/ustalarından öğrendikleri anlatmaları, anlatımı gerçekleştirdikleri bağlama göre değiştirmişlerdir. Kazak Köroğlu anlatmalarından hareketle bizler bu değişimi gözler önüne sermek istiyoruz. Kazak Köroğlu anlatmalarıyla ilgili olarak 1950 li yıllara kadar Kazak bilim adamları tarafından ayrıntılı bir çalışma yapılmamıştır. Bunun iki sebebi vardır. Birincisi; Köroğlu nu bahsi geçen tarihe kadar kendi sözlü kültür geleneklerinin mirası olarak kabul etmemeleridir. Köroğlu anlatmalarında sık sık tekrarlanan; Başlatayım Köroğlu nun hikâyesini, Türkmen Tekejevmit derlerdi kendisine veya Köroğlu söyler: Ben de Türkmen im, Yolcuyum, yurdun durumunu sorarım. (R. Mezhojaev anlatması)- Ağa sultan, padişah olsam Türkmen e, Çıktım Türkmen yurdumdan, Jembilbel de Köroğlu nun kendisiyim, Evvel zamanda, Hive şehrinde, sekiz boy Seyilhan yurdunda (Kaliyjan Ötemişulı anlatması ) vb. mısralar onların Köroğlu nu bir Türkmen destanı olarak kabul etmelerini sağlamıştır. İkinci sebep ise Stalin döneminde Sovyet ideolojisinin kendini iyice hissettirmesi ve yerleşmesiyle birlikte yazarlar ve bilim adamları üzerinde baskılar artmış, resmi ideolojiye zarar verebilecek her türlü çalışmanın önü kesilmişti. Han ve beylerin yönetiminde mutluluk içerisinde yaşayan halkı konu edinen destanları, kahramanlık hikâyelerini yayımlayanlar veya bunlarla ilgili araştırma yapanlar burjuva yazarlar olarak tanıtılıyor ve emperyalizme hizmet etmekle suçlanıyorlardı. Bu yüzden Köroğlu da dâhil olmak üzere Munlık Zarlık, İrangayıp Şah, Gabbas Bahram, Ziyada Şahmurat, Melik Hasan, Yusuf Zeliha, Seyfülmelik vb. destanlarla ilgili araştırma yapan Kazak bilim adamları takibata uğruyor; hatta kendi meslektaşları tarafından dışlanıp ayıplanıyorlardı. 3 Han ve beylerin yönetiminde mutluluk içerisinde yaşayan halkı konu edinen destanlar içerisinde Kazak Köroğlu anlatmalarını da sayabiliriz. Çünkü Kazak anlatmalarının çoğunda, diğer versiyonlarda karşılaşılan isyancı, eşkıya, tüccarları talan eden bir Köroğlu tipi ile karşılaşmak zordur. İncelediğimiz yirmidokuz anlatmada, kahraman ailesinin tanıtıldığı on altı anlatmanın on birinde Köroğlu nun babası han veya beydir. Birinde Köroğlu nun dedesi, hanın sınşısıdır. Ama onun oğlu (Köroğlu nun babası) sonraları iyi özelliklerinden dolayı bey seçilir. Birinde; baba zengin bir adam olarak anlatılır. Sadece iki anlatmada Köroğlu nun babası halktan kişilerdir. Bilim adamları tarafından Köroğlu anlatmalarına sahiplenilmeme sebeplerinden bir diğeri de Kazak anlatmaları içerisinde Kazak adının çok az geçmesinden; hatta geçmiyor da denilebilir, kaynaklanmaktadır. Tam metin olarak aktarmasını yaptığımız yedi metinde, yaklaşık 450 sayfa, Kazak adı bir kez geçmektedir ki o da anlatıcı tarafından anlatmaya başlamadan önceki girizgâh kısmında kullanılmıştır. Burada Özbek, Türkmen ve Kazakların akraba oldukları anlatılmaktadır: Pek çok boya ayrılmış Bu Özbek in balaları, Türkmenler içinde ancak 2 Bk. Esma Şimşek; Kıbrıs ta Anlatılan Zenginina Fukara Adlı Masal Üzerine Bir İnceleme, Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi, TDK, Ankara 2001, s. 191. M. Öcal Oğuz; Sözel Belleğin Tarihe Tanıklığı ve Âşıkların İnanılan Biyografileri, Milli Follklor, S.87, Ankara 2010, s. 8-9. Bu konuda ayrıca bk. Özkul Çobanoğlu; Sözlü Kompozisyon Teorisi ve Günümüz Halk Bilimi Çalışmalarındaki Yeri, Prof. Dr. Dursun Yıldırım Armağanı, Ankara 1998, s. 138-170. Folklorun çeşitlenme, kalıplaşma özelliği hakkında ayrıca bk. Dursun Yıldırım; Türk Folklor Araştırmalarının Problemleri, Türk Bitiği, Akçağ Yayınları, Ankara 1998, s. 69. 3 Metin Arıkan; Köroğlu nun Kazak Anlatmaları, TDK, Ankara 2007, s. 41. 2
Yiğidin bilgesi anlar, Kazak ile bunların Eskiden bir imiş Babası ile atası. Türkmen den çıktı Tolıbay Ata binip, bayrak alıp, Erliğinin zamanında Halkı yaşıyordu mutlu olup 4 (Ergali Esenjolov) Böyle olmakla birlikte en baştan beri sözlü edebiyatın yaratıcıları ve yayıcıları olan akın, jırav ve jırşılar tarafından benimsenen bu destanı onlar severek anlatmışlar, halk da severek dinlemiştir. Köroğlu nun Kazakistan da tespit edebildiğimiz kadarıyla yirmidokuz yazma nüshasının olması bunun en güzel kanıtıdır. Anlatmalarda Köroğlu nun Türkmen olarak belirtilmesine ve Kazak adının nerdeyse hiç kullanılmamasına rağmen acaba halk neden bu destanı benimsemiş ve yıllarca severek dinlemiştir. Bunun sebepleri üzerinde durmak istiyoruz. Köroğlu, Kazak anlatmalarında Türkmen olarak gösterilse de yüzyıllarca büyük eziyet gördükleri Kalmukları (Moğolları) darmadağın eden bir kahraman onların da gönlünü hoş etmiş, arzularını gerçekleştirmiştir. Köroğlu onlar için bir handa, bir yöneticide olması gereken bütün özelliklere haizdir; o bilgedir, cesurdur, iyi bir yöneticidir ve halkını düşmanlardan korumaktadır. Anlatmaların diğer versiyonlarında da görüldüğü gibi Köroğlu nun mücadele ettiği Kızılbaş ve Arapların yanına Kazak anlatmalarında Kalmuklar da eklenmiştir ve Köroğlu nun Kızılbaş ve Araplardan ziyade mücadele ettiği esas düşman onlardır. 5 Kazak tarihinden de bildiğimiz gibi 1681 yılında başlayan Kalmuk saldırıları birbiri ardına 1684, 1694, 1711-1712, 1714-1717, 1723-1727 ve son olarak da 1740 yılında olmak üzere yaklaşık olarak 60 yıl aralıksız devam eder. 6 Kazak hanlığının sona ermesine ve hanlığın Rusya nın himayesine girişini hızlandıran bu saldırıların acı hatıraları yüzyıllarca halkın hafızalarından silinmemiştir. Kalmuklar tarafından eziyet edilen halkın intikamını alıp onlara adil yöneticiler tayin eden, güzelliği dillere destan olan kızları-gelinleri zalim Kalmukların elinden kurtaran güçlü, adaletli, akıllı kahramanın kim olduğu/kimlerden olduğu onlar için fark etmemekteydi. Onlar için önemli olan çekilen eziyetlerin intikamının alınması ve zalim düşmana gereken cezanın verilmesiydi. Bunun yanında yukarıda örnek olarak verdiğimiz dizelerden de anlaşılacağı gibi icracılar boyların birbirleriyle akraba olduklarının farkındaydılar. İcracının bu dizeleri kullanması aynı zamanda dinleyicilerin anlatmayı, kahramanı benimsemesini de kolaylaştırmaktadır. İkinci olarak da anlatmalar, dinleyicilerin alışık olduğu şekiller içerisinde ve melodi eşliğinde kendilerine sunulmaktaydı. Köroğlu nun Azerbaycan, Türkmen vb. versiyonlarında genellikle nesir olan bölümler Kazak anlatıcıları tarafından kısa, açık, belirli söz ve ifadeler kullanılarak nazma (jır ve ölen nazım şekilleri) dönüştürülmüştür. Destancılar Köroğlu nu icra ederken diğer anlatmalardaki gibi dizenin son hecesini uzatıp ses tonlarını anlatım esnasında giderek düşürüyorlardı. Bu ritm, Kazakların diğer anlatmalardan da alışık oldukları bir ritmdi ve pek çok halk şiiri türü de aynı ritmle icra edilmekteydi. Bu destanın bir diğer sevilme sebebi ise daha önce de belirttiğimiz gibi anlatıcıların repertuvarlarında yer alan ve halk tarafından bilinen, beğenilen efsane, masal ve destanlardan 4 Bk. Metin Arıkan; age., s. 265. 5 Bu konuda bk. Melike Gumarova; Köroğlu Destanı, Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi, (Akt: Metin Arıkan), Sayı 3, Ankara 1997. 6 Bahsedilen tarihlerden önce de Kazakların Jungarlarla(Moğol) mücadeleleri tarih sahnesinde yer almıştır.kazak tarihinde Kalmuk-Jungar istilaları hakkında bk. Eski Devirlerden Günümüze Kazakistan ve Kazaklar, (Çev: Abdulvahap Kara), Selenge Yay., İstanbul 2007, 251-256. 3
epizotları, motifleri Köroğlu anlatmasına dâhil etmeleri ve anlatmayı Kazak sözlü kültür geleneğine uygun hale getirmeleri denilebilir. Örneğin Kazak anlatıcıları Tolıbay Şınşı (Kâhin) adlı eski Kazak efsanesindeki kahramanı Kazak Köroğlu anlatmasına dâhil etmişler ve onu Köroğlu nun dedesi olarak tanıtmışlardır. Köroğlu nun babası Ravşan avcılığı ve sınşılığı Tolıbay dan öğrenmiştir. Tolıbay ismiyle aynı zamanda Özbek (Tolibay) ve Kırgız Köroğlu anlatmalarında da karşılaşıyoruz. Özbek anlatmasında Tolıbay Kazak anlatmalarında olduğu gibi Köroğlu nun dedesidir. Kırgız anlatmalarında ise Tolıbay sınşı kâhin olarak karşımıza çıkmakta ve onunla ilgili anlatılan olaylarla Kazak jıravı Rahmet Mezhocajev in anlatmasında Köroğlu nun babası Ravşan ın başından geçen olaylar aynıdır. At seçiminde başarılı olamadıkları gerekçesiyle ikisinin de gözleri han tarafından kör edilir. Tolıbay şınşı aynı zamanda Kırgızların en eski sözlü gelenek temsilcilerinden biri olarak da kabul edilmektedir. 7 Aynı şekilde Bozay Batır ile Çocuğu Köroğlu anlatmadaki epizot yapısı ile Kazak Alpamış anlatmasının epizot yapısı aynıdır. Sadece isimler değişmiştir. Jambıl Jabayev in Köroğlu nu üç farklı şekilde anlattığı bilinmektedir. Bunlardan birinde halk hikâyelerinde sık sık karşılaşılan mezardaki sevgilerin başında büyüyen ağaçların birbirlerine sarılıp büyümesi motifiyle karşılaşılır. Köroğlu nun annesi ile handan zülüm görüp asılan keloğlan yan yana mezarlara gömülür. Mezarlardan çıkan ağaçlar birbirlerine sarılı bir şekilde büyürler. Onun bir diğer anlatmasında da Köroğlu nun annesi gün ışığından hamile kalır ve babası tarafından öldürülür. Kazak anlatmalarına özgü sayılabilecek bir diğer özellik de Kazak kahramanlık destanlarının pek çoğunda kahramanın savaşa çıkarken beş silahı kuşanmasıdır. Köroğlu nun Ergali Esenjalov anlatmasında Köroğlu nun da savaşa hazırlanırken beş silah kuşandığı görülür. Beş silahla ilgili olarak daha önceki bir incelememizde bilgi verdiğimizden burada bunun üzerinde pek fazla durmak istemiyoruz; ama yine de bu konuyla ilgili kısaca bilgi verelim: Emel Esin e göre beş silahın ilk kullanımı Çin in Kuzey yönündeki Çinli olmayan iç Asyalı boylara aittir. Bu boyların Ch ih-yo adındaki savaş tanrısının beş silahı icat ettiğine inanılmaktadır. Bahsi geçen inanışlara sahip olan bu boylardan olan Çuların tarih sahnesine çıkışları ise kaynaklarda MÖ. 1059-249 olarak gösterilmektedir. Mitolojik kökenleri unutulmuş olsa bile en azından bahsi geçen tarihlerden itibaren varlığı bilinen beş silah kavramının günümüzde hâlâ Kazak destan anlatıcıları tarafından kullanılışının gerçek anlamının silahların fonksiyonundan ziyade sayısıyla bağlantılı olacağını düşünüyoruz. Kahramanın beş silahı kuşanması onun mücadeleyi kazanacağının en başından ilanı gibidir; yani zaferin sembolik bir ifadesidir. 8 Genel olarak kabul gördüğü üzere Batı ve Doğu 9 olarak iki temel versiyona ayrılan Köroğlu anlatmalarından Doğu versiyonlarına kaynaklık ettiği ve ikisinin arasında köprü vazifesi gördüğü söylenen Türkmen anlatmalarının Kazak anlatmalarını oldukça etkilediği görülmektedir. Kazak jıravlarının bu destanı 17. Yüzyılda Ayyuke hanın baskısından kaçarak Mangıstav a gelen Stavropol 7 Bk. Melike Gumarova; agm., s. 57. 8 Ayrıntılı bilgi için bk. Metin Arıkan; Türk Sözlü Kültür Geleneğinde Ayrıntılar-I, Beş Silah, Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü, I. Türk Dünyası Kültür Kurultayı Bildirileri TİKA, C.I, Ankara 2007, s. 147-151. 9 Bu konuda bk. Fikret Türkmen; Köroğlu nun Özbek ve Ermeni Varyantları, Köroğlu Semineri Bildirileri, Başbakanlık Bas., Ankara 1983, s. 83 90. Köroğlu Hikâyelerinin Yayılma Sahaları ve Menşe Meselesi, E. Ü. TDEAD S. 4, İzmir 1985, s. 9-19. Köroğlu Hikâyelerinin Anadolu ve Türkmen Varyantları, E. Ü. TDEAD S. 5, İzmir 1989, s. 7-12. Dursun Yıldırım; Köroğlu Destanının Orta Asya Rivayetleri Köroğlu Semineri Bildirileri, Başbakanlık Bas., Ankara 1983, s. 103 107. Köroğlu Destanı, Türk Bitiği, Akçağ Yayınevi, Ankara 1998, 278-283. M. Öcal Oğuz; Köroğlu Anlatmalarının Doğu Eş Metinlerinin Batıdaki İzleri, Prof. Dr. Abdurrahman Güzel e Armağan (Ed: İsmet Çetin), Ümit Ofset, Ankara 2004, s. 543-547. İsa Özkan; Köroğlu Destanı nda Kahraman ve Atının Doğuşu İle İlgili Motiflerin Tahlili, Türk Dili, S. 549, Ankara 1997, s. 223-233. Metin Ekici; Türk Dünyasında Köroğlu; Akçağ Yay., Ankara 2004. Mustafa Arslan; Köroğlu Destanı nın Türkmen Versiyonu Üzerinde Mukayeseli Bir İnceleme, E. Ü. Sosyal Bilimler Ens., İzmir 1997. (Yayımlanmamış Doktora Tezi) Batı-Orta Asya (Dursun Yıldırım), Hazar Berisi ve Hazar Ötesi (Öcal Oğuz), Batı-Türkistan (İsa Özkan) şeklinde kullanımlar da var. 4
Türkmenlerinden öğrendiklerini anlatmalar arasındaki benzerlik dolayısı ile söylemenin mümkün olabileceğini ileri süren araştırmacılara göre Türkmen Harezmî ndeki Türkmen destancıları Özbek ve Karakalpak bahşılarını etkilemişlerdir. Destanın bu yolla Özbeklerden Uygurlara, Buhara Araplarına yayıldığı da iddia edilmektedir. 10 Bununla birlikte yukarıda da çeşitli vesilelerle örneklerini verdiğimiz gibi Kazak Köroğlu anlatmaları Doğu versiyonu içerisinde farklılık arz etmektedir. Köroğlu nun Kazak anlatmalarında, kahraman mezarda (kör) doğduğundan ona mezarın oğlu - mezardan çıkan çocuk anlamında Köroğlu adı verilir. 11 Aynı zamanda, Türkmen anlatmalarıyla birlikte hemen hemen bütün Doğu versiyonlarında olduğu gibi Kazak anlatmalarında da babanın gözlerinin kör edildiği görülmektedir. Ama çocuğa verilen adın babanın kör olması ile ilgisini belirten hiç bir açıklamaya anlatmalarda rastlanmamaktadır. Yani ad çocuğa mezarla ilişkili olarak verilmiştir. 12 Köroğlu nun Kazak anlatmalarında anlatmalarının anlatıcıya, anlatının anlatıldığı zaman ve devre göre anlatıcı tarafından değiştirilmesinin en güzel örnekleriyle karşılaştığımız gibi diğer versiyonlarda görülmeyen bazı motiflerle de karşılaşmaktayız. Örneğin Köroğlu mezarda ikiz olarak doğmuş ve kardeşlerin biri gökyüzüne uçup gitmiştir. Bu kahramanların ait oldukları yere ait bir gönderme olarak düşünülebilir. Kahramanların kutsalla ilişkilendirilmesi bu tür anlatmalarda oldukça sık rastlanılan bir özelliktir. K. Devletbayoğlu tarafından derlenen Köroğlu Sultan adındaki bu anlatmada zengin birinin karısı hamile iken ölür. Günlerden bir gün zengin beyin çobanı mezarın başında oynayan iki çocuk görür ve beyine söyler. Bey de adamlarını toplayarak mezara gider. Mezarın dışarısında oynayan iki çocuğu görürler. Yakalamaya çalışsalar da biri göğe uçup gider, diğeri de mezara girer. Bey mezarı açınca, mezarın karısına ait olduğunu görür. Çocuk da hâlâ annesini emmektedir. Çocuğu yakalayıp evine götüren bey, ona mezardan çıkan anlamında Köroğlu diye isim koyar. Anlatmalarda görülen bir başka özellik, daha önce de belirttiğimiz gibi iki anlatma dışında, anlatmaların hepsinde kahramanın ebeveynlerinin iyi huylu hanlar veya beyler olmasıdır. Bu özellik de aslında dolaylı olarak kahramanın kutsalla ilişkilendirilmesinden kaynaklanmaktadır. Onlar yaradılıştan soyludurlar, genellikle han veya beylerdir. Jambıl ın anlatmasında ise Köroğlu nun babası olarak verilen Bozayhan oldukça zalim bir padişahtır. Biz bunu, anlatıcının yaşadığı döneme bağlıyoruz. Jambıl Jabayev in (1846-1945) yaşadığı dönem içerisinde Kazaklar tamamen Rusların hâkimiyeti altına girmiştir ve halk çoğunlukla Rusların atadığı bilgisiz, açgözlü, zalim beyler tarafından yönetilmektedir. Yöneticiler hem Ruslara şirin görünmek, hem de kendi menfaatleri gereği halka gereksiz eziyet etmektedirler Jambıl halkın kurtuluşunu Ekim devriminde görmekteydi ve onun için hanlık, beylik dönemi zulümle, eziyetle eş değerdi. O da bu yüzden Köroğlu nun han olan babasını zalim olarak anlatmada göstermiştir. Döneminin en meşhur jıravı olan Jambıl ın Köroğlu nu 30 gün terennüm ettiği söylenmektedir. 13 Ama maalesef elimizdeki metin Köroğlu nun doğumunun anlatıldığı ilk bölümdür. Anlatmanın geri kalan bölümleri ve ayrıca anlattığı bilinen iki farklı Köroğlu anlatması henüz ele geçirilememiştir. 10 Bk. Melike Gumarova; agm, s. 51. Karl Reichl; Türk Boylarının Destanları, (Çev: Metin Ekici), Türk Dil Kurumu Yay., Ankara 2002, s. 359. 11 Bu konuda bk. Dursun Yıldırım; Köroğlu Destanı, Türk Bitiği, Akçağ Yayınevi, Ankara 1998, s. 278. Kahramanın doğumu ilgili olarak ayrıca bk. İsa Özkan; agm., s. 228. Zekeriya Karadavut; Köroğlu'nun Ortaya Çıkışı, Türk Dünyasındaki Varyantlar Üzerine Karşılaştırmalı Bir Araştırma, Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi Yayınları, Bişkek 2002. 12 Köroğlu Anlatmalarının Doğu Eş Metinlerinin Batıdaki İzleri adlı makalesinde Öcal Oğuz, kahramanın mezarda doğumuyla ilgili olarak Anadolu da anlatılan dört efsane hakkında bilgi verdikten sonra Göroğlu nun doğuş epizotunun Anadolu da da yaşamış olabileceğinden bahsetmektedir. Daha fazla bilgi için bk. Öcal Oğuz; agm. s.546. 13 Melike Gumarova, agm., s. 61. 5
Kazak Köroğlu anlatmaları göz önüne alındığında, Köroğlu anlatmalarının yayıldığı her yeni bölgede anlatıcılar tarafından değişikliklere uğratılarak yerelleştirildiği görülmektedir. Yani anlatıcılar, ister bu anlatmayı kendi bölgelerinde öğrenmiş olsunlar, isterse komşu memleket ve boylardaki usta veya ustalarından öğrenmiş olsunlar, metni aynen ezberleyip öğrenmek yerine belirli kalıp ve ifadeleri öğrenmişler, bağlama göre de eklemeler yaparak anlatmaları değiştirmişlerdir. Sözlü geleneğin bu özelliği, anlatmaların coğrafî sınırları; hatta dil sınırlarını bile aşmasını kolaylaştırmıştır, denilebilir. Kaynakça Arıkan, Metin; Kazak Destanları I, Köroğlu nun Kazak Anlatmaları, TDK, Ankara 2007. Arıkan, Metin; Türk Sözlü Kültür Geleneğinde Ayrıntılar-I, Beş Silah, Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü, I. Türk Dünyası Kültür Kurultayı Bildirileri TİKA, C.I, Ankara 2007, s. 147-151. Arıkan, Metin; Başlangıçtan Yirminci Yüzyıla Kazak Jırav ve Akınları, Elik Yayınları, Uşak 2010. Arslan Mustafa; Köroğlu Destanı nın Türkmen Versiyonu Üzerinde Mukayeseli Bir İnceleme, (Yayımlanmamış Doktora Tezi), E. Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir 1997. Ekici, Metin; Türk Dünyasında Köroğlu; Akçağ Yay., Ankara 2004. Çobanoğlu, Özkul; Sözlü Kompozisyon Teorisi ve Günümüz Halk Bilimi Çalışmalarındaki Yeri, Prof. Dr. Dursun Yıldırım Armağanı, Ankara 1998 Gumarova, Melike; Köroğlu Destanı, Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi, (Akt: Metin Arıkan), TDK, Sayı 3, Ankara 1997. Jirmunskiy V. M.; Zarifov, H. T.; Uzbeksiy Naradnıy Geroiçeskiy Epos, Moskova 1947. Karadavut, Zekeriya; Köroğlu nun Ortaya Çıkışı, Türk Dünyasındaki Varyantlar Üzerine Karşılaştırmalı Bir Araştırma, Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi Yayınları, Bişkek 2002. Karriyev B. A.; Türk Dünyasında Köroğlu Anlatmaları, (Çev: Fikret Türkmen, Muvaffak Duranlı, Feyzullah Rahmankulov), Ankara 2007. Oğuz, M. Öcal; Köroğlu Anlatmalarının Doğu Eş Metinlerinin Batıdaki İzleri, Prof. Dr. Abdurrahman Güzel e Armağan (Ed: İsmet Çetin), Ümit Ofset, Ankara 2004, s. 543-547. Oğuz, M. Öcal; Sözel Belleğin Tarihe Tanıklığı ve Âşıkların İnanılan Biyografileri, Milli Follklor, S.87, Ankara 2010. Özkan, İsa; Köroğlu Destanı nda Kahraman ve Atının Doğuşu İle İlgili Motiflerin Tahlili, Türk Dili, S. 549, Ankara 1997. Reichl, Karl; Karakalpak Destanları: Gelenek, Destancılar ve Destan Anlatımı, Hacettepe Üniversitesi Türkbilig, 2008/15, Ankara 2008. Reichl, Karl; Türk Boylarının Destanları, (Çev: Metin Ekici), Türk Dil Kurumu Yay., Ankara 2002, s. 359. Şimşek, Esma; Kıbrıs ta Anlatılan Zenginina Fukara Adlı Masal Üzerine Bir İnceleme, Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi, TDK, Ankara 2001 Türkmen, Fikret; Köroğlu nun Özbek ve Ermeni Varyantları, Köroğlu Semineri Bildirileri, Başbakanlık Bas., Ankara 1983, s. 83 90. 6
Türkmen, Fikret; Köroğlu Hikâyelerinin Yayılma Sahaları ve Menşe Meselesi, E. Ü. TDEAD S. 4, İzmir 1985. Türkmen, Fikret; Köroğlu Hikâyelerinin Anadolu ve Türkmen Varyantları, E. Ü. TDEAD S. 5, İzmir 1989. Yıldırım, Dursun; Köroğlu Destanının Orta Asya Rivayetleri Köroğlu Semineri Bildirileri, Başbakanlık Bas., Ankara 1983, s. 103 107. Yıldırım, Dursun; Köroğlu Destanı, Türk Bitiği, Akçağ Yayınevi, Ankara 1998. Yıldırım, Dursun; Türk Folklor Araştırmalarının Problemleri, Türk Bitiği, Akçağ Yayınları Ankara 1998. 7