TÜKRÜK SALGILAMA MEKANİZMASI VE SİNİRSEL DÜZENLENMESİ TÜKRÜK SEKRESYONU FİZYOLOJİSİ PROF.DR.NURSELEN TOYGAR



Benzer belgeler
GENEL SORU ÇÖZÜMÜ ENDOKRİN SİSTEM

11. SINIF KONU ANLATIMI 29 ENDOKRİN SİSTEM 4 BÖBREK ÜSTÜ BEZLERİ (ADRENAL BEZLER)

ADIM ADIM YGS LYS Adım BOŞALTIM SİSTEMİ 3

SİNİR SİSTEMİ Sinir sistemi vücutta, kas kontraksiyonlarını, hızlı değişen viseral olayları ve bazı endokrin bezlerin sekresyon hızlarını kontrol eder

OTONOM SİNİR SİSTEMİ (Fonksiyonel Anatomi)

BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ...

ÜRİNER SİSTEM ANATOMİ ve FİZYOLOJİSİ

FİZYOLOJİ Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN

8 Boşaltım Sistemi Fizyolojisi

Dolaşımın Sinirsel Düzenlenmesi ve Arteryel Basıncın Hızlı Kontrolü. Prof.Dr.Mitat KOZ

Fizyoloji PSİ 123 Hafta Haft 9 a

HÜCRE FİZYOLOJİSİ Hücrenin fiziksel yapısı. Hücre membranı proteinleri. Hücre membranı

HÜCRE MEMBRANINDAN MADDELERİN TAŞINMASI. Dr. Vedat Evren

11. SINIF KONU ANLATIMI 42 SİNDİRİM SİSTEMİ 1 SİNDİRİM SİSTEMİ ORGANLARI

Kan Akımı ml/dk. Kalp Debisi DOLAŞIM SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ VII. Dr. Nevzat KAHVECİ

YGS ANAHTAR SORULAR #4

HAYVANSAL HÜCRELER VE İŞLEVLERİ. YRD. DOÇ. DR. ASLI SADE MEMİŞOĞLU RESİM İŞ ZEMİN KAT ODA: 111

Sinir Sistemi. Prof. Dr. Taner Dağcı Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Ab. D.

İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar. Prof.Dr.Mitat KOZ

Doku kan akışının düzenlenmesi Mikrodolaşım ve lenfatik sistem. Prof.Dr.Mitat KOZ

GÖRSEL OLMAYAN DUYU SİSTEMLERİ

ASİT- BAZ DENGESİ VE DENGESİZLİKLERİ. Prof. Dr. Tülin BEDÜK 2016

Adrenal Korteks Hormonları

ENDOKRİN SİSTEM. Selin Hoca

YGS ANAHTAR SORULAR #3

Hücre. 1 µm = 0,001 mm (1000 µm = 1 mm)!

BMM307-H02. Yrd.Doç.Dr. Ziynet PAMUK

SİNDİRİM SİSTEMİ. Prof. Dr. Taner Dağcı

ENDOKRİN BEZ EKZOKRİN BEZ. Tiroid bezi. Deri. Hormon salgısı. Endokrin hücreler Kanal. Kan akımı. Ter bezi. Ekzokrin hücreler

CANLILARIN YAPISINDA BULUNAN TEMEL BİLEŞENLER

CANLILIK NEDİR? Fizyolojide Temel Kavramlar

DİNLENİM MEMBRAN POTANSİYELİ. Prof. Dr. Taner Dağcı Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Ab. D.

Etiolojik Hastalık Öncesi Erken Geç Tedavi Faktörler Dönem Belirtiler Belirtiler Planlaması Sonuç (Prepatogenez) (Patogenez)

METABOLİK DEĞİŞİKLİKLER VE FİZİKSEL PERFORMANS

1. Farmakokinetik faz: İlaç alındığı andan sonra vücudun ilaç üzerinde oluşturduğu etkileri inceler.

KAS FİZYOLOJİSİ. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN

11. SINIF KONU ANLATIMI 48 DOLAŞIM SİSTEMİ 1 KALP KALBİN ÇALIŞMASI

Sensitif lifleri Dışkulak yolu derisi, yumuşak damak ve buraya komşu pharynx bölümünden İnnerve ettiği kaslardan gelen proprioseptiv lifler

EGZERSİZİN DAMAR FONKSİYONLARINA ETKİSİ

Boşaltım Fizyolojisi. Prof. Dr. Taner Dağcı Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Ab. D.

Ayxmaz/biyoloji Homeostasi

Duysal Sistemlerin Genel Özellikleri, Duysal Reseptörler. Dr. Ersin O. Koylu E. Ü. Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı

DERS : ÇOCUK RUH SAĞLIĞI KONU : KİŞİLİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

Ağrı. Ağrı hissinin oluşması Ağrı hissinin iletilmesi Ağrı hissinin yorumlanması

SİNÜS - AĞRI, BASINÇ, AKINTI

Bu dersi tamamlayan öğrenci,fizyolojinin temel prensipleri, işleyiş mekanizmaları ve vücudun kontrol sistemini açıklayabilir.

Nöron uyarı gönderdiğinde nörotransmitterleri barındıran keseciklerin sinaptik terminale göçü başlar.

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Dönem T+U Saat Kredi AKTS. Sinir Sistemi TIP Kurul Dersleri Teorik Pratik Toplam

KAS VE HAREKET FİZYOLOJİSİ

* Kemoreseptör *** KEMORESEPTÖR REFLEKS

YÜKSEK İHTİSAS ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI. Dönem II. TIP 2010 KAS, SİNİR ve DUYU SİSTEMLERİ DERS KURULU

MOTOR ÖĞRENMENİN FİZYOLOJİK BOYUTLARI

ENDOKRİN SİSTEM #4 SELİN HOCA

Santral (merkezi) sinir sistemi

HÜCRE ZARINDA TAŞIMA PROF. DR. SERKAN YILMAZ

Fizyoloji. Vücut Sıvı Bölmeleri ve Özellikleri. Dr. Deniz Balcı.

Omurgalılarda Boşaltım Organı (Böbrekler) Pronefroz böbrek tipi balıkların ve kurbağaların embriyo devrelerinde görülür.

Dolaşım Sistemi Fizyolojisi - 2. Prof. Dr. Taner Dağcı Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Ab. D.

DÖNEM II 4. DERS KURULU 10 Şubat 4 Nisan Prof.Dr. Mustafa SARSILMAZ

SİNDİRİM SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ III. Doç.Dr. Senem Güner

Böbreklerin İşlevi. D Si C Dr. Sinan Canan Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji A.D.

ÜRİNER SİSTEM FİZYOLOJİSİ. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN

HÜCRE. Dicle Aras. Hücre bölünmesi, madde alışverişi ve metabolizması

Kazanım Merkezli Çalışma Kağıdı 1. Ünite Vücudumuzda Sistemler Boşaltım Sistemi

Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı KAS FİZYOLOJİSİ. Düz Kas. Dr. Sinan CANAN

11. SINIF KONU ANLATIMI 43 SİNDİRİM SİSTEMİ 2 SİNDİRİM SİSTEMİ ORGANLARI

13 HÜCRESEL SOLUNUM LAKTİK ASİT FERMANTASYONU

SİNİR SİSTEMİ VE EGZERSİZ

İLAÇLARIN VÜCUTTAKİ ETKİ MEKANİZMALARI. Öğr. Gör. Nurhan BİNGÖL

11. SINIF KONU ANLATIMI 32 DUYU ORGANLARI 1 DOKUNMA DUYUSU

FİZYOLOJİ ANABİLİM DALI Fizyoloji Programı

MSS ni Uyaran İlaçlar

ADIM ADIM YGS LYS Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 2 DAMARLAR

FİZYOLOJİ LABORATUVAR BİLGİSİ VEYSEL TAHİROĞLU

İngilizce Reading and Speaking İNGİLİZCE İngilizce Reading and Speaking İNGİLİZCE

ADIM ADIM YGS-LYS 27. ADIM HÜCRE 4- HÜCRE ZARINDAN MADDE GEÇİŞLERİ

ADIM ADIM YGS-LYS 33. ADIM HÜCRE 10- SİTOPLAZMA 2

SOLUNUM SİSTEMİ VE EGZERSİZ

FTR 231 Fonksiyonel Nöroanatomi. Sinir Lifleri ve Periferik Sinirler yrd.doç.dr.emin ulaş erdem

2 tip düz kas vardır: 1. Viseral düz kaslar. (mide, barsak, üreter, damarlar) 2. Çok üniteli düz kaslar (iris kasları, piloerektör kaslar)

Santral Sinir Sistemi Farmakolojisinin Temelleri. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN

VÜCUT SIVILARI. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN. Copyright 2004 Pearson Education, Inc., publishing as Benjamin Cummings

AKADEMİK TAKVİM Ders Kurulu Başkanı: Doç.Dr. Alp Bayramoğlu (Anatomi) Ders Kurulu 204 Akademik Yılın 20. Haftası. 23 Ocak Çarşamba

Salgısını görev yerine bir salgı kanalıyla ulaştıran bezlerdir. Gözyaşı, tükrük, süt ve ter bezleri bu gruba girer.

Hücrelerde gerçekleşen yapım, yıkım ve dönüşüm olaylarının bütününe metabolizma denir.

KAN AKIMININ KONTROLÜ. 1- Otoregülasyon veya Miyojenik Regülasyon 2- Metabolik Regülasyon KAN AKIMININ LOKAL KONTROLÜ DOLAŞIM SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ IV

11. SINIF KONU ANLATIMI 39 İNSANDA DESTEK VE HAREKET SİSTEMİ 3 KAS SİSTEMİ

Fizyoloji PSİ 123 Hafta Haft 8 a

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ

Duyuların değerlendirilmesi

I. YARIYIL (ZORUNLU) GENEL FİZYOLOJİ (F

Solunum: Solunum sistemi" Eritrositler" Dolaşım sistemi"

DENETLEYİCİ VE DÜZENLEYİCİ SİSTEMLER

SİNİR SİSTEMİ DERS PROGRAMI

CANLILARIN TEMEL BİLEŞENLERİ

YÜKSEK İHTİSAS ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI. Dönem II. TIP 2010 SİNİR ve DUYU SİSTEMLERİ DERS KURULU

Solunum Fizyolojisi ve PAP Uygulaması. Dr. Ahmet U. Demir

1.2)) İLAÇLARIN VÜCUTTAKİ ETKİSİ

EGZERSİZ SONRASI TOPARLAMA

İSTANBUL MEDENİYET ÜNİVERSİTESİ

Transkript:

TÜKRÜK SALGILAMA MEKANİZMASI VE SİNİRSEL DÜZENLENMESİ TÜKRÜK SEKRESYONU FİZYOLOJİSİ PROF.DR.NURSELEN TOYGAR

TÜKRÜK SALGILAMA MEKANİZMASI Ağız çevresinde bulunan tükrük bezleri daima faaliyet halindedir.yani yemek yenmediği zamanlarda bile saatte 15-30 cc. kadar tükrük salgılarlar.bazal koşullar altında, uyku dışında daima 0.5 ml/dk hızla tümüyle müköz tipte bir tükrük akımı olur. Uykuda ise tükrük sekresyonu hemen hemen hiçe iner. Günlük ortalama miktarı alınan yemeklere, yiyeceklerin kuruluğuna, iklim şartlarına, çiğneme süresine bağlı olarak 600-1500 cc. arasında değişir. Yarım saatlik bir yemek boyunca ortalama olarak salgılanan miktar 100-200 cc. kadardır. Ağız mukozasına etkiyle tükrük salgılamasını sağlayan uyaranlar çok çeşitlidir. Uygun uyaranlar karşısında uyaranın çeşidine göre salgı hem miktar hem de kalite bakımından değişiklik gösterir.tükrük, tümüyle sinirsel mekanizmalarca kontrol edilen refleks bir olaydır. Bu refleksin duyu reseptörleri ağız mukozası, dil, farinks bölgelerinde bulunmaktadır. Bu reseptörler fiziksel ve kimyasal etkilerle uyarılabilirler. Refleksin uyaranları oral, kortikal-psişik ve gastrointestinal kaynaklı olabilirler. 1. ORAL SALGI Koşulsuz bir reflekstir. Sıcak, soğuk gibi ısısal uyaranlar, besin alınması, çiğneme hareketleri, dil hareketleri, bir diş hekiminin muayene sırasında ağız mukozasını mekanik olarak uyarması ya da kimyasal uyaranlarla ortaya çıkan salgıdır. Oral salgının niteliği uyaranın cinsine göre değişir. Bazı dokunma uyaranları, ağıza düzgün bir objenin (örneğin bir çakıl taşı) alınması bol tükrük sekresyonuna yol açarkan pürtüklü bir cisim daha az salgı yaratır, hatta bazen inhibe eder. Kimyasal uyaranların en önemlisi lezzetli, hoş tat duyusu uyandıran, besin değeri olan ve özellikle ekşi uyaranlardır. Bu uyaranlar enzimden zengin sindirim tükrüğünün salgılanmasını sağlarlar. Sıklıkla dakikada 5-8 ml ya da bazal salgı hızının 8-20 katı sekresyon olur. Asit veya alkalik reaksiyonlu maddeler ve acı maddeler de tükrük salgısını arttırırlar. Ağızda afttan oluşan ülserler çok ağrılıdır, bu yüzden bol tükrük çıkar. Diş çekimi sırasında salgı miktarı refleks yolla artar. Sigara dumanı ağız mukozasını tahriş edicidir, bu sebeple de tükrük salgısı arttırılır. Birkaç sigaradan sonra mukozadan absorbe olan nikotin salgı miktarını azaltır. Kurşun zehirlenmesinde tükrük salgısı çok artar. Sebebi; kurşunun neden olduğu stomatit ve maddenin mukozadan salgılanmasıdır. Ayrıca, ağız kuruluğu da tükrük salgısını arttırır. Tüm bu uyaranlarla oluşan tükrük ise korunma tükrüğüdür. 2. KORTİKAL-PSİŞİK SALGI Koşullu (kondisyonel) bir reflekstir. Tükrük sekresyonu, merkezi sinir sisteminin yüksek merkezlerinden salivator çekirdeklere gelen impulslarla da stimüle ya da inhibe edilebilir. Bu etkilerin düzenlenmesinde kısmen fonksiyon yapan beynin iştah alanı anterior hypotalamusun parasempatik merkezlerine yakın bir lokalizasyon gösterir. Bu alanda büyük ölçüde serebral korteks ya da amigdalenin tad ve koku alanlarından gelen sinyallere göre fonksiyon yapar. Lokmanın ağıza konulmasından önce, bilinen besinlerin

görülmesi, kokusunun duyulması ya da sadece sözünün edilmesi bile tükrük sekresyonunu uyarır. Bu salgılanana tükrüğe sefalik veya ruhsal salgı da denir. Kortikal-psişik salgıda refleksin reseptör alanı görme, koku alma ve işitme organlarındaki reseptörlerdir. Öğrenme sürecinde beyin korteksi de refleksin oluşumuna katılmaktadır. Fakat bir yemeği hiç tatmamış bir kimsede, limonu bilmeyen bir şahısta onları görmekle bir tükrük refleksi uyanmaz. Çünkü yüksek merkezlerde bunların lezzetleri ve tatları hakkında daha önceden kazanılmış bir bilgi yoktur. Fakat korku, heyecan gibi ruhsal olaylar tükrük sekresyonunu inhibe ederler ve ağız kurur. Ayrıca hiç koku duyusu hiç kalmayan bir kişide (anosmi) mentol kokusu tükrük salgılatır. Bu salgılamada sebep nasal mukozanın tahrişi ile trijumo sinirinin uçlarının uyarılmasıdır. Eter, kloroform ve siklopan ile yapılan anestezide veya anesteziden kurtulurken refleks yoldan tükrük salgılaması artar. Bunun sebebi üst solunmu yollarında bulunan sinir uçlarının uyarılmasıdır. 1904 yılnda sindirim salgılarıyla ilgili araştırmalarıyla Nobel Fizyoloji Ve Tıp Ödülünü kazanan I. Pavlov sindirim salgılarını uyaranlara karşı ölçülebilir ( zaman ve miktarıyla) bir fizyolojik cevap olarak değerlendirmiş ve koşullu reflekslerle ilgili pek çok deneyler yapmıştır. Tükrük fistülü taşıyan bir köpeğe lezzetli bir gıda yedirilerek fistülden akan tükrükte bir artma görülür. Bu refleks bir olaydır. Ağız mukozasında bulunan afferent sinir uçlarının uyarılmasıyla doğan uyartılar medulla oblangatadaki tükrük salgı merkezine götürülmüş ve bunun üzerine merkezin emirleri efferent sinirlerle bezlere gönderilmiştir. Beyin korteksi bu olayda bir rol almamıştır. Tükrük fistülü taşıyan bir köpeğe lezzetli bir gıda yedirilirken aynı zamanda yalnız başına tükrük salgılatamayan başka bir uyaranda (çan sesi) kullanılır. Bu denem birçok defa tekrarlanırsa köpek artık her yemek verilişinde diğer uyarana da alışmış olacaktır. İşte bu alışma yerleştiği zaman yemek verilmeden de yalnız başına çan çalma ile fistülden akan tükrüğün arttığı görülür. Burada ağız mukozası üzerindeki afferent sinir uçlarına hiçbir uyaran olmadığı halde beyin korteksinden çıkan impulslar tükrük salgı merkezini uyararak tükrüğün artmasına sebep olmuştur. "Science will sooner or later bring the obtained objective results to our subjective world, and will at once illuminate our mysterious nature, will explain the mechanism and vital meaning of that which eternally occupies the human mind - itâ s conscience, and itâ s tribulations." "Essentially, only one thing in life is of real interest to us - our psychical experience. Its mechanism, however, was and still is shrouded in profound obscurity." "I would prefer to remain a pure physiologist, that is, an investigator who studies the functions of separate organs, the conditions of their activity, and the synthesis of their function in the total mechanism as a part or in the whole of the organism; and I am little interested in the ultimate, deep basis for the function of an organ or of its tissues, for which primarily chemical or physical analysis is required." I. P. Pavlov

3. GASTROİNTESTİNAL KAYNAKLI SALGI Sindirim kanalının fiziksel ya da kimyasal uyaranlar ile uyarılması ile olur. Gıdalar yutulduktan sonra özafagus, mide ve ince barsakların üst bölümünden doğan reflekslerle tükrük salgısı devam eder. Bu olaya tükrük salgısının mide-barsak fazı denir. Özellikle çok irrite edici besinler yutulduğunda ya da bazı gastrointestinal anormallikler nedeniyle şahısta bulantı olduğu zaman bu tip tükrük salgılanır. Yutulan tükrük belki de irrite eden faktörü sulandırarak veya nötralize ederek gastrointestinal sistemden uzaklaştırır. Barsak paraziti olanlarda geceleri yastıklarını ıslatacak ölçüde salgı oluşumu bu tip salgıya örnektir. TÜKRÜK SEKRESYONUNUN SİNİRSEL DÜZENLENMESİ Refleks ve ruhsal yol olmak üzere iki yolla tükrük salgılanmaktadır. Normal şartlar altında bu iki mekanizma beraber çalışırlar. İşe şartlı ve şartsız refleksler karışır. 1. REFLEKS YOL Şartsız (doğuştan olan) reflekslerde besin maddesi ağız, dil ve farinks yakınlarındaki sinir uçlarını uyarır. Meydana gelen impuls medulla oblangatadaki merkezi (nucleus salivatorius) uyarır. Bu merkezden çıkan impulslar otonom sinirler yoluyla tükrük bezlerine sekresyon yaptırırlar. 2. RUHSAL YOL Şartlı (kazanılmış) refleksler tecrübe ile gelişirler. Midede salgı yaptıran ruhsal faktörler tükrük bezlerini de etkilerler. Beyin korteksindeki merkezlerden alınan ve daha önceden tadı, tuzu, kokusu, görünüşü bilinen maddeleri görmek, kokusunu duymak ve hatta düşünmek de tükrük sekresyonuna yol açar. TÜKRÜK REFLEKSİNİN MERKEZİ Medulla oblangatada, 4. ventrikülün tabanında bulunan Nucleus salivatorius superior ve inferiorda bulunmaktadır. Bunlara nucleus originis salivatorius pontis ve nucleus originis salivatorius medulla oblangata da denir. Refleks merkezi, visseral refleks merkezlerine ve tadın kortikal merkezlerine de bağlıdır. AFFERENT SİNİRLERİ Dilin 2/3 ön kısmından N.lingualis, 1/3 arka kısmı ve kök kısmından N.glossopharyngicus, yumuşak damaktan nn.palatini ve nn.pharyngei, yanak ve dudaklardan nn.buccales içinde iletilirler. Bunlardan başka kondisyonel refleks olarak N.opticus, N.olphactorius ve N.cochlearisten gelen afferent lifler de vardır. Ayrıca mide ve barsaktan kalkan uyaranlar N.vagusun duysal lifleriyle iletilir.

EFFERENT SİNİRLERİ Sempatik ve parasempatik lifler olarak otonom sinir sisteminden gelirler. PARASEMPATİKLER Nucleus salivatorius superiordan çıkan parasempatik lifler N.facialisin bir dalı olan chorda tympani, N.facialis fallop kanalı içinde iken,foramen stylomastoideum yakınında ondan ayrılarak seyreder. Sonra N.trigeminusun bir dalı olan N.lingualis lifleri arasında ilerler ve ganglion submandibulareye gelir. Bu gangliondan çıkan postganglioner lifler submandibular ve sublingual bezlere ulaşır. Nucleus salivatorius inferiodan çıkan parasempatik lifler ise N.glossopharyngeus ile beyinden ayrılırlar. Sonra N.tympanicusa katılırlar. Daha sonra N.petrosus superficialis minor içinde ganglion oticuma gelirler. Ganglion oticumdan çıkan postganglioner lifler N.trigeminusun bir dalı olan N.auriculatemporalis içinde parotis bezine ulaşırlar. SEMPATİKLER Sempatik lifler medulla spinalisin 2. ve 4. dorsal segmentlerinden çıkarlar. Ganglion cervicale superiusta kesintiye uğrarlar. Sonra postganglioner lifler halinde A.carotis boyunca ilerleyerek tükrük bezlerine gelirler. A.carotis externa etrafında pleksus yapanlar submandibular ve sublingual bezlerde, A.carotis interna etrafında pleksus yapanlar ise parotis bezinde sonlanırlar. PARASEMPATİK VE SEMPATİKLERİN TÜKRÜK BEZLERİNE ETKİLERİ Eğer tükrük fistülü olan bir hayvanda chorda tympani elektriksel olarak uyarılırsa submandibular ve sublingual bezin vazodilatasyon sonucu kızardıkları ve fistülden bol miktarda tükrük aktığı görülür. Tükrüğün yoğunluğu ve miktarı bir dereceye kadar kullanılan uyaranın şiddetine bağlıdır.akım şiddetinin arttırılmasında inorganik tuz miktarı azalır. Uyaranın şiddetinin artmasıyla salgılama yalnız sulu kısmıyla değil, organik ve inorganik komponentleri ile beraber artar. Bezlerin oksijen kullanması 2-3 kat çoğalır. Bezlerden normalden 4-8 defa fazla kan geçer. N.auriculotemporalisin uyarılması da aynı sonuçları verir. Parasempatiklerin uyarılmasına eşlik eden vazodilatasyonun mekanizması şu şekilde olur: Chorda tympaninin uyarılmasıyla bez hücrelerinden kallikrein enzimi serbestler. Bu enzim dokulararası sıvıda bulan plazma globulinlerinden plazmakinin veya bradikinin (oktapetid) oluşmasına sebep olur. Bradikinin dokulararası sıvıdan lenf yolu ile uzaklaştırılır. Bradikinin vazodilatasyon meydana getirir. Ancak kan akımı ile sekresyon miktarı arasında kesin bir ilişki yoktur. Sekresyonun tamamen ayrı bir olayla sağlandığı deneysel olarak gösterilmiştir. Sempatik ve parasempatik uyarıcı olarak bilinen bazı kimyasal maddelerin verilmesi de aynı etkileri uyandırır. Mesela asetilkolin, pilokarpin verilmesi parasempatikleri uyarır. Atropin ise bu etkiyi kaldırır, Ach ın etkisini bloke eder.

Fakat vazodilatasyon yine de olur. Bu; chorda tympanide salgı yapan ve vazodilatasyon etki oluşturan sinir lifleri birbirinden bağımsız görev yapar demektir. Yani tükrük bezlerinin parasempatik lifleri kolinerjik, sempatik lifleri adrenerjik liflerdir. Sempatiklerin uyarılmasında ise bezlerin vazokonstriksiyonuna bağlı olarak soldukları, submandibular ve sublingual bezlerin fistüllerinden akan tükrüğün çok azaldığı buna karşılık musinden zengin olup, koyu kıvamda ve visköz olduğu görülür. Bezler giden arterlere adrenalin enjeksiyonu da aynı etkiyi yapar. Parotis de ise sempatik uyarılmada salgılama görülmez. TÜKRÜK SEKRESYONU FİZYOLOJİSİ Tükrük bezlerinde sekresyon, enerji harcanması ile meydana gelir. Yani aktif bir olaydır. Böbreklerde olduğu gibi basit bir filtrasyon olayı değildir. Tükrük de kanın su ve suda erimiş maddelerinin filtrasyonu ile oluşan bir filtrat değildir. Eğer parotis bezinin kanalını tıkayıp parasempatik sinirin uyarırsak bezin kanalındaki basınç kendini besleyen arterin basıncından yüksek olduğu halde bez hücrelerinin salgılamayı sürdürdüğü görülür. Ayrıca tükrük bez hücresinin istirahat halinde 1 gramının 1 dakikada harcadığı oksijen miktarı 0.01-0.5 cc. kadardır. Bu miktar kasınki ile karşılaştırıldığında 6 defa daha fazla olduğu görülür. Bezlerin oksijen harcaması salgılama miktarı ile doğru orantılıdır. Parasempatik sinirin uyarılmasıyla oksijen kullanımının arttığı görülür. Bu da salgılama işlemi için enerji harcandığını yani tükrük salgılamasının aktif bir olay olduğunun işaretidir. Bezlerden aksiyon akımları alınmasıyla da bu olayın aktif olduğu ispat edilebilir. Aksiyon potansiyeli bez sinirinin uyarılmasından bir süre daha sonra alınnabilir. Yani bez hücreleri faaliyetlerini bir müddet daha devam ettirmektedirler. Bu bezlerin sempatik sinirlerini uyarırsak damarda vazokonstriksiyon nedeniyle az miktarda çıkan tükrüğün koyu ve daha yapışkan olduğu görülür. Parasempatiklerin uyarılmasında hipersekresyon ile beraber görülen vazodilatasyon bezin artan metabolizmasında harcanan glikojen ve fosfokreatininin daha çabuk yerine getirilmesini ve açığa çıkan laktik asitin daha çabuk bezden uzaklaştırılmasını ve oksidasyonunu sağlar. Ayrıca tükrüğün bileşiminin çeşitli uyaranlara karşı farklılık göstermesi de salgılamanın aktif bir proçes olduğunu destekler. Bütün bunlara tükrüğün osmotik basıncının, kanın osmotik basıncının hemen hemen yarısı kadar olduğunu da eklemeliyiz. Eğer tükrük, bez hücrelerinden bir filtrasyon sonucu oluşsaydı, kanınkinin yarısı kadar osmotik basınca sahip tükrüğü filtre etmek için arterdeki kan basıncının normaldekinin 10-20 katı olması gerekirdi.

TÜKRÜK SEKRESYONU Tükrük sekresyonu 2 aşamalı olarak gelişir. İlk aşama asinus, ikinci aşama salgı kanalcıklarıyla ilgilidir. Asinus pityalin ve/veya müsin içeren ve iyon konsantrasyonu tipik ekstraselüler sıvıdan çok farklı olmayan primer sekresyon yapar. Salgı bezi hücrelerini besleyici maddeler hücreye kapillerle iletilir. Bu maddelerin hücre içine girişi aktif transport veya difüzyonla olur. Hücre içinde mitokondrilerde oksidatif enerji üretimiyle adenozin trifosfat oluşur. ATP enerjisiyle yeni organik maddeler yapılır. Bu organik maddelerin oluşumu endoplazmik retikulum içindedir. Endoplazmik retikuluma bağlı ribozomlar yapılan bu organik maddelerden salgılanacak proteini hazırlarlar. Salgı materyali hücre içindeki veziküllere (golgi aygıtı) iletildikten sonra hücrenin stoplazmasında konsantre granüller halinde belirir. Hücre sinirinin uyarılmasıyla hücrenin bazal zar kısmından klor iyonu aktif transport ile hücre içine girer. Bu giriş ile hücre içinde elektronegatif yük artar. Buna karşılık hücre içine pozitif iyonlar hareket eder. İyonların fazlalaşması ile hücre içindeki osmotik basınç artar. Bu artış hücre içine su geçmesine yol açar. Böylelikle hücre içinde hydrostatik basınç artarak hücreyi şişirir. Hücre içindeki basınç artması hücrenin salgılama bölgesinde yırtılmaya sebep olarak sıvı içindeki elektrolit ve organik maddelerin bez kanalına akışına sebep olmuş olur. Böylelikle primer sekresyon tamamlanır. Ancak primer sekresyon kanalcıklardan geçerken iki önemli aktif transport süreci ile tükrüğün içeriği belirgin olarak değiştirilir. İlk olarak sodyum iyonları tüm salgı kanalcıklarından aktif olarak reabsorbe olurken potasyum iyonları dahah yavaş bir hızla sekrete edilerek sodyumla değiştirilir. Böylece tükrükte sodyum konsantrasyonu düşerken, potasyum iyon konsantrasyonu yükselir. Sodyum reabsorbsiyonunun potasyum sekresyonundan çok daha fazla olması salgı kanalcıklarında -70mV bir negativite yaratır. Bu da klor iyonlarının pasif reabsorbsiyonuna yol açar. Böylece sodyum iyon konsantrasyonunun düşmesine paralel olarak klor iyon konsantrasyonu da düşer. Böbreklerde olduğu gibi sodyum reabsorbsiyonu ve potasyum sekresyonunda aldosteron ve ADH hormonu rol oynar. İkinci olarak bikarbonat iyonları kanalcık epitelinden kanal lümenine sekrete edilir. Bu işlem karbonikanhidraz enzimiyle katalize edilir. Ve sekonder sekresyon da tamamlanır. Bu aktif transport işleminin net sonucu, istirahat koşullarında tükrükteki sodyum ve klor iyonlarının herbirinin konsantrasyonu yaklaşık 15mEq/lt olur ki bu plazma konsantrasyonlarının 1/7 ile 1/10 u kadardır. Potasyum iyon konsantrasyonu yaklaşık 30mEq/lt olarak plazma konsantrasyonunun yaklaşık 7 katı, bikarbonat iyonlarının konsantrasyonu ise 50-70mEq/lt ile plazma konsantrasyonunun yaklaşık 2-3 katıdır. Maksimal sekresyon sırasında tükrüğün iyon konsantrasyonu önemli ölçüde değişir. Çünkü asinuslerde primer salgının oluşum hızı 20 kat değiştiğinden, iyon

konsantrasyonu da değişmektedir. Sonuçta bu sekresyon kanalcıklarından hızla geçtiği için bileşiminin düzeltilmesine fırsat olmaz. Bu nedenle bol miktarda tükrük sekresyonunda sodyum konsantrasyonu, plazma konsantrasyonunun 1/2, 2/3 kadarına yükselirken potasyum konsantrasyonu ancak plazmanın 4 katına düşer. Aşırı aldosteron sekresyonu olduğu zaman sodyum ve klor reabsorbsiyonu ve potasyum sekresyonu çok artar. Böylece tükrük sodyum konsantrasyonu hemen hemen sıfıra inerken potasyum konsantrasyonu daha da yükselir. Tükrükte potasyum konsantrasyonu fazla olduğu için tükrüğün uzun süre vücut dışına kaybı söz konusu olan herhangi bir anormal durumda vücutta ileri derecede potasyum iyonu eksikliği sonucu şahısta ciddi bir hipokalemi ve paralizi gelişir.

KAYNAKLAR Prof. Dr. Necati AKGÜN, Boşaltım, Dolaşım, Sindirim Fizyolojisi, E. Ü., 1972 Prof. Dr. Fikri ÖZER, Sindirim Fizyolojisi, A. Ü. 1981 Prof. Dr. Ahmet Noyan, Fizyoloji Ders Kitabı, 1988 Prof. Dr. N. GÖKHAN, Prof. Dr. H. ÇAVUŞOĞLU, Prof. Dr. A. KAYSERİLİOĞLU, İnsan Fizyolojisi, 1981 Guyton Fizyolojisi www.arnierosner.com www.salivadiagnostic.de www.yousurgery.com www.internationaljournalofdrugtesting.com