KENDİNİ GELİŞTİRME ve KENDİ KENDİNE (ÖZ) YÖNETİM
1. ÖĞRENME VE KİŞİSEL ÖĞRENME GEREKLERİ Öğrenme, bir değişim aracı, ya da değişimin sonucunda varılan bir olgudur. İnsanın öğrenmesini tanımlamak zordur; bu zorluğu yenmek için, pek çok çalışma yapılmakta ve kuramlar geliştirilmektedir. Öğrenmeye sistemli yaklaşım, öğrenme sürecinin sistemli bir süreç olduğunu varsayar
Öğrenme sisteminin amacı, insanın yaşamasını sağlamak ve sürdürmektir. Bu amaca ulaşmak için insan, mal, hizmet ve düşünce üretir. İş görenin öğrenmesini sağlamak için, öğrenmeyle ulaşacağı hedef davranışlar saptanır. Bu hedef davranışlarda iş göreni yeterli kılacak öğrenim görevleri düzenlenir. İş görenler, öğrenmeye güdülenir. Bunun için öğrenmeye elverişli ortam oluşturulur.
Öğrenme Kavramı ve Tanımı Öğrenme bilgi ve davranış kazanma sürecidir. Bilgi ise, bireyin dış dünyadaki olayları algılama, işleme, değerlendirme, muhakeme etme sonucunda zihninde ürettiği anlam olarak tanımlanabilir.
Diğer bir deyişle, bilgi, bir bireyin çevresindeki nesneler, olaylar veya varlıklarla olan etkileşimi sonucunda zihninde bu nesnelere yüklediği anlamdır.
Bu tanıma göre, bilginin oluşabilmesi için en az dört unsurun varlığı söz konusudur. Bunlar, a. b. Birey, Nesne, olgu veya olay, c. Birey ile nesne, olgu veya olay arasında oluşan bir etkileşim, d. Bireyin söz konusu nesne, olgu veya olaya yüklediği kişisel anlamdır.
Öğrenme hakkındaki kuramlar 1. Klasik Koşullanma Kuramı: Koşullanma, bir canlının yaşamını sürdürecek yiyecek, su gibi temel ihtiyaçlarının sağlanmasını güvenceye alan ışık, ses, koku gibi uyaranları öğrenmesidir. Canlı öğrendiği uyaranları belleğinden çıkardığı için, koşullanma yoluyla öğrenme aynı zamanda çağrışımlı öğrenmedir.
a. Pavlov ve Klasik Koşullama:. Pavlov, uyarıcı-tepki ilişkilendirme deneylerinde rekleksif davranışların oluşmasında dış uyarıcıların etkili olabileceğini ortaya çıkarmaya uğraşmıştır. Köpeklerle ilgili deneyinde, Rus fizyolog Pavlov, köpekleri beslediği zaman, onların salya ürettiğini fark eder. Köpekle yiyeceği görür görmez salya üretmektedirler.
Pavlov, daha sonra, köpeklere yiyecek verirken, zil çaldığında ve bu durum da birçok kez tekrar ettiğinde, artık köpeklerin yiyecek olmadan da sadece zil sesine bile salya salgıladığını fark eder. Dolayısıyla, Pavlov'a göre, köpekler zil sesine şartlanmışlardır. Pavlov'un bu deneyi, davranışçı öğrenmede uyarıcı-tepki ilişkisini doğurmuştur. Bu nedenle, klasik koşullanmacılar, zil ile salya arasındaki bağı "öğrenme" olarak tanımlamaktadır.
2. Edimsel Koşullanma Kuramı: Edimsel veya araçsal koşullanmada, birçok öğrenme durumu, klasik koşullanmadan ayrılabilmektedir. Deneysel çalışmalarla herhangi bir davranışın öğrenilmesinde her zaman uyarıcının tepki yaratmadığı, çoğu zaman kendiliğinden yapılan davranışlar olduğu ve bu deneme-yanılma türündeki davranışlar sonucunda tekrarlamaların yapıldığı belirtilmiştir. Bu tür koşullanmaya edimsel (çevre üzerindeki etkisi nedeniyle) veya araçsal koşullanma denilmiştir.
Edimsel koşullanma, ödüle götüren ya da cezadan kurtaran bir davranımın yapılmasını öğrenmektir. Edimsel koşullanma, şu şekilde gruplandırılır: a. Ayırt Etmeyi Öğrenme: Ayırt etme, uyarıcıya belli bir davranımı, diğer bir uyarıcıya başka bir davranımı yapmayı öğrenmemizdir. b. Motor Öğrenme: Motor öğrenmede söz konusu olan, bir şeyin nasıl daha iyi yapılacağıdır. c. Kaçınma Koşullanması: Kaçınma koşullanmasının olabilmesi için, bireyin daha önceki hayatında korku ve kaçınma koşullanmasının yer almış olması gerekir.
3. Bağlantı Kuramı: Bağlantı kuramı, insanın bir sorunu çözerken, sınamalara giriştiğini, sınamaların sonunda sorunun çözümüne yarayan tepkileri alıp, yaramayanları ayıkladığını, böylece sorunun çözümüne yarayan tepkilerin birbirine bağlanmasıyla öğrenmenin gerçekleştiğini savunur. Bağlantı kuramına göre öğrenme, sınama-yanılma süreciyle olur.
Bu kurama göre öğrenmede dört etken önemlidir. Bunlar; dürtü, im, tepki ve ödüldür. a. Dürtü. insanın içinden gelen ve onu uyarana karşı tepkide bulunmaya iten güçtür. b. İm: uyarandan gelen ipuçlarıdır. İm, insanın dürtüsünü doyurmak için yapacağı tepkiyi yönlendirmesine, sınırlandırmasına, tepkinin yapılmasına yardım eder. c. Tepki: İnsanın dürtüsünü doyurmak için uyarana verdiği yanıttır. d. Ödül: İnsanın dürtüsünün doyurulmasıdır.
4. Bilişsel Öğrenme Kuramı: Koşullu öğrenme, insanın yaşamında önemlidir. İnsan pek çok yalın davranışı koşullanarak öğrenir. Ancak insan karmaşık davranışlarını bilişsel gücü ile kazanır. Bilişsel kurama göre öğrenme süreci bir iç görüdür. Doğrudan gözlenemez. Öğrenmenin sonunda insanın davranışlarında oluşan değişme gözlenerek, öğrenmenin olup olmadığına ilişkin bir kanıya ulaşılır.
Bilişsel öğrenme şu şekilde gruplandırılabilir: a. Yer Öğrenme: Bireyin çevreyle ilgili bir mekansal harita, ya da bilişsel harita oluşturmasına yer öğrenme denir.
b. Taklit ve Örnek Alma: İnsan öğrenmesindeki yeri çok önemli olan diğer bir bilişsel öğrenme türü de, başka bireyi taklit etme, ya da türün başka bir üyesinin davranışlarını örnek almadır.
c. Kavrama Yoluyla Öğrenme: Tipik bir kavrama deneyinde bir problem sorulur, görünürde hiçbir ilerleme olmadan bir süre geçer, sonra çözüm birdenbire gelir.
5. Sosyal Öğrenme Kuramı Toplumsal öğrenme kuramı insanın pek çok davranışını çevresinde bulunan insanların yaptığı davranışları öykünerek öğrendiğini savunur.
İnsanın öykünerek yaptığı davranış bir ihtiyacın doyurduğu ve çevresiyle kendiliğinden ödüllendirilmiş olur. Ödüllendirme öykünülen davranışa insanı koşullandırır. İnsan koşullandığı bu davranışı yeri ve zamanı geldiğinde yineler.
Öğrenmenin Doğası ve İlkeleri Platon'a göre, bilgi, insan zihninde depolanmış olarak doğuştan vardır. Platon'a göre, öğrenme, insan ruhunun gördüklerini veya emdiklerini geri çağırma, hatırlama veya akla getirme sürecidir.
Öğrenme, ayrıca, değişik türdeki öğrenme formlarıyla oluşur. Bu formların birkaçı şöyledir: a) Algılama yoluyla öğrenme, b) Gözlem ve taklit yoluyla öğrenme, c) Model alma yoluyla öğrenmedir.
a. Algılama Yoluyla Öğrenme: Bir bireyin dış dünyadaki nesneler hakkında duyu organları (yani, görme, işitme, dokunma, koklama ve tat alma)yoluyla edindiği mesajların beyinde yorumlanması ve anlam kazandırılması sonucunda gerçekleşir. Ancak, bu mesajların anlamları, bireylerin bilgiyi algılamalarına bağlı olarak, her birey için farklı olabilmektedir.
Örneğin, Bir kişi, çok miktarda acılı biber sosu kullanılarak hazırlanmış bir yemeğin tadına baktığında, "berbat" nidaları ile bir bardak su için musluğa koşar. Aynı yemeğin tadına bakan başkası ise, büyük bir hoşnutluk edasıyla gülümser ve "harika" der.
b. Gözlem ve taklit Yoluyla Öğrenme: Basit olarak bireyin çevresinde gelişen bir olayı veya davranışı gözlemesi ve onu olduğu gibi taklit etmesi ile oluşur. Örneğin, babasının dişlerini fırçaladığını fark eden Çocuk, "Ben de aynısını yapmak istiyorum" der.
c. Model Alma Yoluyla Öğrenme: Bu öğrenmede, bireyin kendi çevresinde değer bulan bir tutumu veya davranışı örnek alarak sergilemesi söz konusudur. Örneğin, henüz anasınıfında bulunan bir çocuk, sınıfındaki bir öğrencinin silgisini diğer bir öğrenciyle paylaşmasından ötürü öğretmen tarafından takdir edildiğini fark eder. Bu gözlemden hareketle, diğer çocuk da eşyalarını diğerleri ile paylaşmaya karar verir.
Öğrenme süreci bir kaç adımı gerektiren aşamalar dizisinden oluşur. a. Anlama Aşaması: Öğrenme süreci, eğiten kişinin eğitilen kişiye gerçekleştireceği hedef davranışı göstermesi; bunun için öğrencinin bunları algılaması ile başlar. İlkin, eğitilen, gerçekleştireceği hedef davranışı iyi algılamalıdır. Sözgelimi hedef davranış, insanın trafik kurallarına uygun davranan bir yaya olmasıysa bu hedefin ne olduğunu neye yaradığını, niçin gerektiğini ve benzeri yönlerini insan anlayabilmektedir. Eğer hedef davranış, eğitilenin bir gereksinmesini doyuruyorsa, bu davranış birincil bir hedef olacağından eğitilen bunu daha iyi anlar.
b. Yorumlama Aşaması: Yorumlama aşamasında eğitilen kişi, gösterilen hedef davranış ile sunulan öğrenim görevinden algılayabildiklerini irdelemeye çalışır.
c. Öğrenim görevinin İmlerini Yakalama: İm (ipucu), öğrenim görevinden gelen bir uyaranın, insana ne yapacağını, nasıl yapacağını üstü kapalı olarak gösteren ipucudur. Sözgelimi, iş gören bir binanın planını yapacaksa, çizime başladığında, boyutlara ilişkin ölçüler birer uyarandır. Bu uyaranlardan kendine, planı çizmek için neler yapacağına ilişkin pek çok im gelir. Planı kağıda nasıl yerleştireceğinden başlayarak, kaç ölçekli yapacağına, hangi renkleri, çizgileri kullanacağına, binayı nasıl göstereceğine kadar pek çok yol gösterici im gelir.
d. Yorumlamada Kararsızlık: Öğrenme sürecinin yorumlama aşamasında insan, ne yapacağını şaşırarak kararsızlığa düşebilir. Kararsızlık, kimi kez insanı zorlayarak öğrenmekten vazgeçirebilir; kimi kez de yorumlama aşamasını gereğinden fazla uzun sürdürebilir.
e. Öğrenmeyi sınama aşaması:sınama eylemi insanın sunulan bilgi,beceri ve tutumu öğrenmek için yaptığı gözlenebilir davranışlarıdır. Sınama eylemi, yorumlama aşamasında, öğrenim görevi için ne ve nasıl yapılacağına ilişkin verilen kararların, uygulamaya konulmasıdır.
f. Öğrenme Sisteminin Çıktısı. İnsan, öğrenme sürecinde anlama, yorumlama ve sınama aşamalarını geçerek, öğrenmesinin ürününü elde eder. Öğrenmenin ürünü, eğiten kişinin gösterdiği hedef davranışlardan öğrenenin gerçekleştirebildikleridir.