Kontrast. Fotograf Dergisi. Temmuz - Ağustos 2013. ana sponsorluğunda yayımlanmaktadır.



Benzer belgeler
DEVİNİMİN GÖRSEL DİLİ SERGİSİ VE KİTABI (VISUAL LANGUAGE EXHIBITION OF MOTION AND ITS BOOK)

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

Fotoğrafçılıkta mimari fotoğraf çekim teknikleri 1. Mimari fotoğrafçılık

Bitkilerle Alan Oluşturma -1

66 Fotoğrafçı Etkinlik Listesi. 52 Haftalık Fotoğrafçılık Yetenek Sergisi

İnsan-Mekân İlişkisi Bağlamında Yaşlı Dostu Mekânlar

KENTSEL PLANLAMANIN TEMEL NİTELİKLERİ

Giresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İletişim Bilimleri Anabilim Dalı İletişim Bilimleri Doktora Programı Ders İçerikleri

TEKNOLOJİ ve TASARIM DERSİ 7. SINIF I. DÖNEM YAZILI-TEST SINAV ÇALIŞMA SORULARI

TED KDZ. EREĞLİ KOLEJİ VAKFI ÖZEL ORTAOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI SOSYAL BİLGİLER DERSİ 5. SINIF YILLIK PLANI

GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ NE HOŞGELDİNİZ

Tasarım Raporu. - Projemizde detaylı bir şekilde ulaşmak istediğimiz amaçların belirlenmesi,

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN VE ZAMAN

PEYZAJ, PEYZAJ İLE İLGİLİ TANIMLAR, PEYZAJ TASARIMI VE ÖRNEKLER

HER TÜRLÜ MEKANIN YIKILIŞINI İŞİTİYORUM,PARÇALANAN CAMI VE ÇÖKEN

Kreatif yaklașımımız, profesyonel bakıș açımız, dinamik fikirlerimiz ile emek ve zamanımızı da harmanlayarak sizlere hizmet vermeyi hedefliyoruz.

herkesin bir reklamı olmalı

Doğu ve Batı Mekânsal Tasarım Sürecinin Aktif Yaşlanma Açısından Ele Alınışı

Yaşam alanları ihtiyaca ve koşullara göre değişiklik. gösterir. BULUNDUĞUMUZ MEKÂN VE ZAMAN

Fotoğraf Sevdalısı Bir Doktor:

Festivalin Tarihçesi

CUMHURİYET ORTAOKULU 7. SINIF GÖRSEL SANATLAR GÜNLÜK DERS PLANI

KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ

BÜYÜKPARK SOSYAL ODAKLI KAFETERYA TASARIMI

KARTVİZİT. Ceren ANADOL tour. tour

ŞEHİR YÖNETİMİ Şubat 2018

İLETİŞİMDE TASARIM TASARIMDA İLETİŞİM KONULU ULUSLARARASI KATILIMLI SEMPOZYUM VE SERGİ GERÇEKLEŞTİ

JÜRİ GÖRÜŞÜ. Yaratıcı düşünmeyi teşvik eden nice yarışmalarda birlikte olmak dileği ile. Prof. Dr. Aysu AKALIN Gazi Üniversitesi

KENTSEL TASARIM ve KATILIM

Kara tarafından sunulmuş 3 boyutlu görseller. Siz hayal kurun Biz fark yaratalım.

Ana fikir: Oyun ile duygularımızı ve düşüncelerimizi farklı şekilde ifade edebiliriz.

Doğayla Uyumlu Yaşamın Adresi:

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN VE ZAMAN

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN ve ZAMAN

SOSYAL BİLGİLER DERSİ ( SINIFLAR) ÖĞRETİM PROGRAMI ÖMER MURAT PAMUK REHBER ÖĞRETMEN REHBER ÖĞRETMEN

PANEL YAPI PANEL YAPI

SANAT EĞİTİMİ ÜZERİNE. Doç. Dr. Mutlu ERBAY

1 SF. Kuzucuk Okul Öncesi Eğitim Seti

4. SINIF - 2. SORGULAMA ÜNİTESİ VELİ BİLGİLENDİRME BÜLTENİ Öğretim Yılı

05-21 ARALIK DECEMBER 2015 AÇILIŞ / OPENING: 05 ARALIK DECEMBER SAAT TIME

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN ve ZAMAN

ÖZEL EGEBERK ANAOKULU Sorgulama Programı. Kendimizi ifade etme yollarımız

Müze eğitiminin amaçları nelerdir?

COĞRAFYA EĞİTİMİNDE FOTO SAFARİNİN KULLANIMI

SEDA ÜREN KURUMSAL

TEKNİK GEZİ RAPORU. Ders: MİM 121 MİMARİ TASARIM I. Tarih: Gezi alanı: Antrepo 3 & 5

TÜRKİYE DEN SPOR YAPILARI VE KATKIDA BULUNANLAR YİRMİBİR MİMARLIK TASARIM VE MEKAN DERGİSİ NİN YAYINIDIR 30

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN VE ZAMAN

Fotografi (GRT 205) Ders Detayları

"1. İSTANBUL TASARIM BİENALİ" TEKNİK GEZİ RAPORU

COLLEC- TION

ÇEKİM & STYLING ÜRÜN, MENÜ, KONSEPT VE İÇ MEKAN ÇEKİMLERİ İLE STYLING HİZMETLERİ

SADETTİN ÖKTEN İÇİMDE AVM VAR!

TEMEL SANAT EĞİTİMİ NEDİR?

Yaşam alanları ihtiyaca ve koşullara göre değişiklik

DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ

EYÜPSULTAN MEVCUT DURUM TESPİTLERİ

Fotoğraf Sanat mıdır? Evet, Sanattır...

KISA TARİHÇE : ŞEHİR ÖZELLİKLERİ :

1.Kameranın Toplumsal Tarihi. 2.Film ve Video Kameraları. 3.Video Sinyalinin Yapılandırılması. 4.Objektif. 5.Kamera Kulanım Özellikleri. 6.

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN ve ZAMAN

Not: Öğretmenimizin elinden taşlar üzerinde sanat!

GAZETECİLİK ALANI. Bu faaliyet sonucunda gazetecilik alanındaki meslekleri tanıyabileceksiniz.

ESKI.SEHIR. MIMARLIK FESTIVALI

TÜRKİYE DE DEPREM GERÇEĞİ

Temel Kavramlar Bilgi :

PEYZAJ MİMARLIĞI VE PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ

TURİZM PAZARLAMASI REKLAM

Peyzaj Mimarlığı çalışmalarında bitkisel materyalinin kullanımında, tasarım ilkeleri ile birlikte bitkilerin denrolojik özelliklerinin

TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

4

NEDEN DOĞULİNE. Detaylı Analiz. Doğru Planlama. Hedef Kitleye Uygunluk. Doğru İçerik Stratejisi. 7/24 Destek. Deneyimli Ekip

ANA SINIFI PYP VELİ BÜLTENİ. (19 Aralık Şubat 2017)

Tarihi Mekanların Analizi (MMR 444) Ders Detayları

TMMOB ŞEHİR PLANCILARI ODASI ŞEHİR VE BÖLGE PLANLAMA ÖĞRENCİLERİ BİTİRME PROJESİ YARIŞMASI

ozalit - reklam - matbaa

MimED 2014 JÜRİ RAPORU 6-7 Aralık 2014

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN VE ZAMAN

Düşüncelerimizi, duygularımızı ve kültürümüzü oyunlar aracılığı ile ifade ederiz.

DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ MİMARLIK FAKÜLTESİ - MİMARLIK BÖLÜMÜ EĞİTİM VE ÖĞRETİM PROGRAMI

Araştırmanızı nasıl alırsınız? Araştırma tasarımında yeni yaklaşımlar

MİM IS 101 İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ I NORMAL MİM 211 MİMARİ TASARIM II * MİM 111 ÖZEL ÖZEL

GAZİEMİR AKTEPE VE EMREZ MAHALLELERİ KENTSEL DÖNÜŞÜM VE GELİŞİM ALANI KENTSEL TASARIM VE MİMARİ FİKİR PROJESİ YARIŞMASI JÜRİ DEĞERLENDİRME ÇALIŞMASI

ANASINIFI PYP VELİ BÜLTENİ. (07 Aralık Ocak 2016)

CUMHURİYET ORTAOKULU 8. SINIF GÖRSEL SANATLAR GÜNLÜK DERS PLANI

MİMARLAR DERNEĞİ DÖNEM ÇALIŞMA RAPORU

KURUMSAL REKLAMIN ANLATTIKLARI. Prof. Dr. Müge ELDEN Araş. Gör. Sinem YEYGEL

TAŞINMAZ KÜLTÜR VARLIKLARININ VE SİT ALANLARININ KORUNMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ İÇİN GEREKLİ PROJELER VE PLANLAR NELERDİR?

1.Fotoğraf, Işıkla Resmetmek ve Fotoğraf Makinesi. 2.Pozlama ve Kontrol Sistemleri. 3.Objektifler ve Görüntü Estetiği. 4.

SANATSAL DÜZENLEME ÖĞE VE İLKELERİ

Sosyoloji. Konular ve Sorunlar

KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ

İTALYA DAKİ KÖPRÜ VE ÇEŞME YAPILARININ TÜRKİYE DEKİ BENZERLERİNİN KORUNMASI AÇISINDAN İRDELENMESİ

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

Başlangıç Meridyeni ve Greenwıch - İstanbul

SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR DÜNYA İÇİN, ÇEVREYE DUYARLI PROJELER

GAZİ ÜNİVERSİTESİ ULUSLARARASI İLİŞKİLER BÖLÜMÜ STRATEJİK PLANI

MEKANIN SOSYOLOJİSİ. Derse kabul koşulları. (Ön Koşul, Bağlantı Koşul)

Ç.Ü. GÜZEL SANATLAR FAKÜLTESİ İÇ MİMARLIK BÖLÜMÜ BAHAR YARIYILI İÇM 402 DİPLOMA PROJESİ

ANASINIFI PYP VELİ BÜLTENİ (20 Ekim Aralık 2014 )

Transkript:

Kontrast Fotograf Dergisi 36 Temmuz - Ağustos 2013 ana sponsorluğunda yayımlanmaktadır.

Kontrast Editör Merhaba Barınmanın olduğu kadar, toplumsal ilişkilerin mekanıdır kent. Daimi devingenlikleriyle sanatçıyı kışkırtır ve üretimlerine sonsuz kaynak oluşturur. İster öznel, ister nesnel yaklaşımla ele alınsın, barındırdığı dinamiklerle sanatçıyı tetikleyen, farklı teknik ve yaratıcılık örnekleriyle kendini ifade etmeye zorlayan bir yapıya sahiptir. Kent dokusu içindeki yapılar, mekanların estetik elemanları, sokaklar, caddeler, meydanlar, köşe başları, duraklar, yeşil alanlar Hepsi birer yaşam alanıysa, yaşamımız içinde sanatla her karşılaşmamızda bize şu veya bu şekilde dokunabiliyorsa, tüm bu unsurlarını da hayatımızın birer parçası olarak değerlendirebiliriz. Elle tutulur maddi ögelerin yanısıra kentsel yaşam tarzı, mutluluk ya da mutsuzluğun biraradalığı, kente aidiyet ya da yabancılaşma duygusu, birey olma çabası ya da toplumun parçası olma gereksinimi gibi hususlar, görsel etkiye dönüştürülmek üzere estetik unsurların oluşturduğu kompozisyonlardır. Bu noktada önemli olan, kent ve sanat birlikteliğinin doğru ve kalıcı olarak planlanabilmesidir. Tüm duyularımızın bombardımana uğradığı kent ortamında bize düşen sadece, tüm bu ögeleri görmek ve yorumlamaktır. Bu sayımızda kent ve fotoğraf olgusunu ele aldık. Bir kenti nasıl fotoğraflayalım? sorusu üzerinde durduk. Kent olgusunu anlamak üzere, M.Rıfat AKBULUT kent sosyolojisine bir giriş yaptı. Yazısında,çok katmanlı bir yapı ve olgu olarak tanımladığı kentin görünen ya da görünmeyen, algısı gözlemciye göre değişen, çok çeşitli, zengin ve birikimli toplumsal ve kültürel katmanlarından ve farklı etkiler altında farklı tepkiler verebileceğini ifade ettiği alt sistemlerinden bahsetti. Tansel TÜRKDOĞAN, post sanatın en çok rağbet ettiği bir alan olarak sanatın, bir malzeme olarak kenti manipüle etmesi ya da tersi bir yaklaşımla, kentin reorganizasyonunda sanatın manipüle edilmesini konu alan yazısını bizimle paylaştı. Işık ÖZDAL, dünyada ve Türkiye de tarihten bugüne kadar değişim gösteren kent-fotoğraf ilişkisi ve kent kültürüne yansımalarını özetledi. Kent, fotoğrafik ve teknik yaklaşımlar olarak her şeyi kapsamaktadır. Bu anlamda bir kentin amaca uygun fotoğraflanması, sistematik bir yaklaşım gerektirir. Ali İhsan GÖKÇEN bir kenti sistematik olarak fotoğraflamanın adımları ve kentin çekim planının nasıl yapılması gerektiğine dair ipuçlarını bizimle paylaştı. Ferhat ÖZGÜR kentsel dönüşümün toplumsal yaşama etkilerini anlattı. Kentlerin kimliğini kentlilerin yaşam biçimi oluşturur ve her kentin kimliğinde, o kentin süreklilik kazanmış ayırdedici özellikleri mevcuttur. Birey, her dönem, içinde bulunduğu zaman ve çevre koşullarından ister istemez etkilenir ve bu koşullar yaşadığı kentte de izler bırakır. Roma, Bizans, Osmanlı eserlerinin bir sentezi olan İstanbul u anlamak, bu kentin nice açık ya da gizli köşelerini ve özgün yapısını gözler önüne sermek üzere; Cengiz AKDUMAN, Arif AŞÇI, İbrahim AYŞIL, Cemal EMDEN, Sinan KOÇASLAN, Selim SEVAL ve Cem TURGAY ın birlikte hazırladıkları CITYRAMA sergisi, serginin küratörü Engin ÖZENDES in yazısı eşliğinde konuk oldu bu sayımıza. Zamansız şehir New York u, sessiz zamanlarında fotoğraflayan Christopher THOMAS, Paris anıları ve fotoğraflarıyla Timurtaş ONAN, Şehirde Olmanın Kısa Tarihi çalışmasıyla, fotoğraflarında insandan çok, insanın bıraktığı endüstriyel izlere yer veren Merih AKOĞUL konuklarımızdı. Onları Portfolyo bölümünde ağırladık. Erivan ve İstanbul u birbirlerinin gözlerine emanet eden Kerem UZEL, Serra AKCAN, Özcan YUR- DALAN, Nelli ŞİMANYAN, Ruben MANGASAR- YAN, MERHABAREV sergisini paylaştılar bizimle. Özcan YURDALAN bir şehir hikayesi anlatmak üzere, portresiyle, sokaklarıyla, manzarasıyla, doğasıyla hayatın içindeki şehir fotoğrafını bizim için çekti. Kent sokakları, kent meydanları ve parklar, demokratik toplumların kent yaşamında vazgeçilmez öğeleridir. Kentte yaşayan bireyleri bir araya getiren simge alanlardır ve bu özellikleriyle birey ile toplum arasında iletişimi sağlar. Bu alanlar, grupların bir araya gelmesi ile her an bir sosyal aktivite oluşumuna hazırdır. David CROUCH sokağın görüntüsü için şöyle der; Kültürel eylemler, hayatın sıradan köşelerinden sokağa dökülürler; kültürel eylemlerin sayısız yeri sokaktan görünür hale gelir ve sokak görüntüsünün bir parçasını oluştururlar. Sokağın sınırları benzer biçimde mekanların çevrelerinden içine doğru birleşir. Her bir eylem ve yer sokağın görünümüne katkıda bulunur. AFSAD Temmuz - Ağustos 2013

Kontrast AFSAD Ankara Fotoğraf Sanatçıları Derneği Adına Sahibi Mustafa ERTEKIN Yayın Yönetmeni (Sorumlu Müdür) İmren DOĞAN PINAR Kentte yaşayanlarda kente aidiyet ve ortaklık duygusu ve bilinci geliştiren sokak, park, meydan gibi tüm açık kamusal alanlar son dönemde maalesef ya yok edilmekte, ya da kamusal niteliklerini ortadan kaldıran kullanımlara konu olmaktadır. Ali ÖZ fotoğraflarıyla kentin düğüm noktaları olan meydanların; Doğaçlama köşemizde ise Aydın ÖZ- DEMİR, kent parkları ve yeşil alanların toplum ilişkilerindeki önemine değindi. Modernist sanatın bir kent sanatı olduğu konusunda tüm kuramcılar hemfikirdir. Kentten etkilenerek sanat yapan ve teknolojinin sağladığı yeni ifade biçimlerini kullanarak dinamik, çok katmanlı ve kuralcılıktan uzak bir tarzla belgeleyen Alman fotoğrafçı Michael WOLF u, Usta İşi köşemizde ağırladık. Sinema köşemizde Sevgili Eda ÇALIŞKAN, Ucu Sinemaya Dayanan Şehirler başlıklı yazısında dünyanın geleceğinde bütün kentleşmiş alanların ve megapollerin kuşaklar halinde birbirleriyle birleşeceği ve tek bir şehir oluşturacağı fikrini özetleyen Ekümenopolis ten ve kentlerin konu edildiği diğer filmlerden bahsetti. Okuyoruz köşesinde Kamuran FEYZİOĞLU, Clive Scott un Sokak Fotoğrafçılığı adlı kitabını bizim için yorumladı. Halil Nadir EDE, Kente Karşı İşlenen Suçlar konulu iki fotoğrafı öz ve biçim olarak değerlendirdiği yazısıyla sayfalarımızda yerini aldı. Yayın Kurulu Arzu ÖZGEN Irmak SOLDAMLI Mine HOŞGÜN SOYLU Sibel ACAR Redaksiyon Mine HOŞGÜN SOYLU Grafik Tasarım Nur CEMELELİOĞLU ALTIN Yönetim Yeri (Dergi İletişim) AFSAD Bestekar Sok. No: 28/21 Kavaklıdere Ankara Tel: 0312 4172115 Faks: 0312 4172116 GSM: 0533 7388208 www.kontrastdergi.com www.afsad.org.tr kontrast@afsad.org.tr İki ayda bir yayımlanır. Baskı Mattek Matbaacılık Basım Yayın Tanıtım San. Tic. Ltd. Şti. Adres: Adakale Sok. 32/37 Kızılay - Ankara Tel: 0312 433 2310 Basım Tarihi: 12.07.2013 Yayın Türü: Bölgesel Süreli ISSN: 1304-1134 Kapak Fotoğrafı: Christopher Thomas Silverado Tüm toplumsal yaşam alanlarında sanatla iç içe olmak ve aydınlık günlere birlikte yürümek dileğiyle... İyi okumalar İmren DOĞAN PINAR Her hakkı saklıdır. Bu dergide yer alan; yazı, makale, fotoğraf, karikatür, illüstrasyon, vb. nin, elektronik ortamlar da dahil olmak üzere, kullanım hakları AFSAD (Ankara Fotoğraf Sanatçıları Derneği) a ve/veya eser sahiplerine aittir. İzin almaksızın, hangi dilde ve hangi ortamda olursa olsun, materyalin tamamının ya da bir bölümünün kullanılması yasaktır. Dergide yer alan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.

İçindekiler 4 Dosya Konusu: Kent ve Fotoğraf 4 Sözümüz Kentten İçeridir... Mehmet Rıfat AKBULUT 7 14 Bir Bağlam Olarak Kent Tansel TÜRKDOĞAN Bir Kentin Fotoğraflanmasının Sistematik Adımları Ali İhsan GÖKÇEN 7 17 20 24 Kentsel Dönüşümün Toplumsal Yansımaları Ferhat ÖZGÜR Kentin Düğüm Noktaları: Meydanlar Ali ÖZ İmren DOĞAN PINAR Cityrama Engin ÖZENDES 5 30 Portfolyo 30 34 36 Şehirde Olmanın Kısa Tarihi Merih AKOĞUL New York Uykuda Christopher THOMAS Bir Paris Müptelası Timurtaş ONAN 12 18 24 22

30 40 45 f/64 - Bir Şehri Fotoğraflamak Ya da İki Dilde Merhabarev Özcan YURDALAN Ve Sinema... Ucu Sinemaya Dayanan Şehirler Eda ÇALIŞKAN 35 40 39 51 56 53 47 48 50 55 Okuyoruz Sokak Fotoğrafçılığı Kamuran FEYZİOĞLU Doğaçlama Kent Parkları ve Kentli Ruhu Irmak SOLDAMLI Usta İşi - Michael WOLF Sibel ACAR Fotoğraf Okuma Kente Karşı İşlenen Suçlar Halil Nadir EDE 47

Dosya Konusu 4 Sözümüz Kentten İçeridir... Mehmet Rıfat AKBULUT Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fak. Araşt. Gör. Kentlerle olan ilişkimiz rüyalarla olduğu gibidir; hayal edilebilen her şey aynı zamanda düşlenebilir. Oysa en beklenmedik rüyalar bile bir arzuyu ya da arzunun tersi korkuyu gizleyen resimli bir bilmecedir. Kentleri de rüyalar gibi arzular ya da korkular kurar; söylediklerinin ana hattı gizli de olsa, kuralları saçma, verdiği umutlar aldatıcı, her şey başka bir şeyi gizliyor olsa da (Italo Calvino, Görünmez Kentler ) Kent, tarih boyunca çoğu kez fiziksel özelliklerine göre tanımlanmıştır. Antik dünyada her ne kadar kent anlamında kullanılan polis tanımının nüfus büyüklüğüyle bir ilişkisi olmasa da sur duvarları, agora, tiyatro v.b. yapılar bir yerleşmenin kent olarak adlandırılabilmesinin vazgeçilmez koşullarıydı, fiziksel özellikleriyle tanımlanabilen bir yerleşmeydi. ise, aynı ortak teknoloji paydasını paylaşsa da modernizmin mekanik kentinden oldukça farklıdır. Kenti bir organizma olarak düşünmek de aynı kolaylıkla mümkündür. Tıpkı bir organizma gibi doğan, büyüyen, evrimleşen, bazen de ölen. Ulaşım ve altyapı sistemleri ile kentlerin damar ve sinir sistemleri, farklı bölge ve işlevler ile organizmaların değişik doku ve organları arasındaki kolay görünür benzerlikler de bu yaklaşımı desteklemektedir. Ancak bu kaba genellemelerin ötesinde kentin, çeşitli işlevsel özellikler açısından tıpkı bir organizmayı andıran tepkiler verdiği de görülmektedir. Bu tepkiler sosyal olaylar ve kentin mekansal davranışları için özellikle geçerlidir. Bunlara eklenmesi gereken son ve en güncel yaklaşım Kent, nüfus, mekansal büyüklük, işlev gibi ölçütlerle tanımlanabilir. Ancak bir kenti anlama ve çözümleyebilmenin bunlardan daha fazlasını gerektirdiği açıktır. Benzetmeler yapmak; benzeşim modelleri oluşturmak, anlayabilmek ve açıklayabilmek için sıkça yararlanılan bir yöntemdir. O halde, şöyle düşünebiliriz: Bir kent en çok neye benzer? Kent kolayca bir makineye benzetilebilir. Özellikle Newton un mekanik kuramı etkisi altında modernistler kenti bir makineye benzetme kolaycılığına başvurmuşlardır. Matematik ve mühendisliğin biçimlendirdiği XIX. yüzyıl Batı Kenti kimi kuramcıların gözünde adeta bir makineyi andırmaktadır ve tıpkı bir makine gibi tasarlanıp işleyişi öngörülebilir. Örneğin, 1914 de İtalyan Gelecekçi (Fütürist) Marinetti : Geometrik İhtişam ve Nümerik Duyarlık başlıklı manifestoda Endüstri Devrimi nin yarattığı Makine Çağı ve değerlerine duyulan hayranlığın ölçüsüz bir ifadesi olarak şöyle demektedir: Hiçbir şey yuvarlak göstergeler, kadran, klavye ve yanıp sönen parlak ışıklarla kaplı mermer kontrol tablosunun engin yataylığında bir araya gelmiş elektrik gücünden ve uğultulu büyük bir elektrik santralinden daha güzel değildir. Böylelikle kent de ekonomik etkinlik temelinde işlevleri tanımlanmış, girdileri ve çıktıları belli bir makine olarak tasarımlanabilir hale gelir. Modernist şehirciliğin kenti, iskan, çalışma, eğlence-dinlence ve ulaşım temel işlevlerine indirgediği işlevsel şehircilik anlayışı da makine kent anlayışının tescili olur. Bu çerçevede kent, mekanik estetiğin de bir ifadesidir. Günümüzün yüksek teknolojili kenti Kent bir söylem ve metin olarak okunmaya başlandığında her gerçeklik kendi varlığının ötesinde bir anlatıya dönüşmeye başlar. f: M. Rıfat Akbulut, 2004 AFSAD Temmuz - Ağustos 2013

Dosya Konusu 5 Paris de Yağmurlu bir Gün (1876-1877). Matematik ve mühendisliğin biçimlendirdiği XIX. yüzyıl Batı kenti adeta insan aklı ve iradesinin makinaya dönüşmüş halidir. r:gustave Caillebotte ise ağ yapılarıdır. Kentler Endüstri Devrimi yle birlikte çeşitli ağlarla donanmışlardır. Endüstri Devrimi nin ilk aşaması su ve kanalizasyon, gaz, demiryolu ve toplu taşım, (tramvay, metro v.b.) telgraf ağlarını; ikinci aşaması elektrik, telefon, radyo, otomobil yollarını; üçüncü aşama, televizyon, bilgi-işlem ve havayolunu getirirken, endüstri sonrası ilk aşama ise, mobil iletişim, GPS, Internet gibi sayısal temelli bilgi-işlem ve iletişim ağlarını ortaya çıkarmıştır. Özellikle 1980 ler ve 1990 lardan sonra gelişen bilgi-işlem ve iletişim teknolojilerinin oluşturduğu görünür ve görünmez ağ yapıları ile gündelik yaşam işlevlerinin bir kısmının soyut bir sanal ağ ya da ortama kaymasıyla birlikte kentleri de çeşitli altyapı ve donatıların biçimlendirdiği ve yaşattığı bir ağ olarak tasavvur etme eğilimleri ortaya çıkmıştır. Kent, görünür olanın ötesinde bir çok ideali de içinde barındırabilir. Böylece bugün ve gelecek birlikte var olmaya başlayabilir tıpkı, bu satırların yazıldığı sıralarda gündemin merkezinde yer alan İstanbul Taksim Gezi Parkı nda olduğu gibi kent, hala bazı ütopyaların filizlenebildiği, ütopik bir geleceğin de habercisi olabilir. Nihayet her kent bir sistemdir. Kendi bileşenleri, alt sistemleri, girdi ve çıktıları, kuralları ve bir ya da birden çok denge durumu olan. Ancak kent, düzenli davranış ve tepkiler gösteren bir sistem değildir. Tam tersine düzensiz davranan, öngörülemez bir sistemdir. Her kent neredeyse sayısız alt-sistemden oluşur ve bunlardan her birisi farklı koşullarda, farklı etkiler altında, farklı alt-sistemler düzeyinde farklı tepkiler verebilir, farklı davranışlar gösterebilir. Bu açıdan kent, bir sistem olarak genellikle kaotik davranış özellikleri gösterir: Manhattan Köprüsü. Kenti bir makine gibi görmek aynı zamanda kente bir makine estetiğinden de bakmak demektir. f: Berenice Abbott; 1936 Nihayet, kent çok katmanlı bir yapı ve olgudur. Bir kent görünen ya da görünmeyen birçok katmandan oluşur. Yapılar, açık alanlar, altyapı gibi görünen ve gözükmeyen fiziksel çevre ögeleri yanı sıra kent, kimi zaman varlığı ancak hissedilebilen ya da algısı gözlemciye göre değişen çok çeşitli, zengin ve birikimli toplumsal ve kültürel katmanlar içerir. İstanbul ve Türkiye gibi, tarih boyunca pek çok farklı kültürün izlerini saklamış ve biriktirmiş coğrafyalar için bu durum özellikle geçerli ve önemlidir. Her insan yerleşmesi, her kent, geçmişinin izlerini belirgin ya da belirsizleşmiş fiziksel izlerde taşımaya devam eder. Bunların bir kısmı fiziksel çevre ögeleri gibi somut, nesnel katmanlardır. Bazıları mülkiyet gibi soyut ama yine de görünürdür; bazıları ise sadece anlama dair soyut katmanlardır. Kültür ve alt kültürler anlama dair katmanların ögeleridir ancak mekanla da ilişkilidirler.

Dosya Konusu 6 Kentlerde farklı kültür ve yaşam biçimleri kendileriyle özdeşleşmiş mekanları yaratır ya da mekanlara kültürlerini yansıtır. Bu karmaşık yapılar, farklı kent okumaları na da olanak verir. Bu şekilde kent, giderek bir varlıktan, bir anlatıya dönüşmeye ve görünen her gerçeklik kendi varlığını aşan anlamların hikayesini anlatmaya başlar. Ünlü Fransız düşünür Roland Barthes kenti söylem olarak tanımlar. Buna göre kent, tüm görünür ve görünmez ögeleriyle bir metin gibi okunabilir ve ancak böyle bir okuma ile sırlarına vakıf olunabilir. Günümüzün büyük metropolleri yaşam ve kültür olarak da çok boyutlu, çok katmanlı bir yapı sergilemektedir. Farklı yaşam biçimleri, yaşam kültürleri, yaşam döngüleri kimi zaman iç içe, kimi zaman da birbirine fazla dokunmadan aynı mekanda, yan yana varlıklarını sürdürmektedir. Mahalle arasında günlük işlerini ibadet zamanlarına göre düzenleyen bir esnafın geleneksel kültürü, fabrika ya da atölyede makine başında çalışanların, makineleşmiş kitlesel üretimleri ile 24 saat küresel iletişim içinde, sanal dünyadaki ilişki ve üretim ortamlarında çalışanların yaşam döngüleri, kültürleri birbirinden büyük farklılıklar gösterir. Her biri ayrı bir zaman ve üretim ilişkisi ve kültürüne işaret eden bu farklı yaşam döngüleri aynı mekan içinde devinirken kuramcıların tam da post-modern dünya olarak tanımladıkları zaman ve mekan sıkışması nı yaratırlar. Diğer bir deyişle, aynı mekanda eş zamanlı olarak uygarlığın farklı aşamalarını yansıtan yaşamlar bir arada var olmaya devam ederler. Bugün, büyük kentler ve metropoller fiziksel anlamda da kolayca belirlenebilir sınır ve bölgeler yerine giderek birbirine karışan, sınırları belirsizleşen işlevlerden oluşmaktadır. Sınırları, biçimi daha belirgin ve daha kolay algılanabilir bir kentsel yapıdan giderek karmaşıklaşan ve unsurları adeta birbirine karışan, yığınlara dönüşen kentler de artık fiziksel unsurlarından çok, karmaşık yapıları, devinim ve dinamizmleriyle anlam kazanmaktadırlar. AFSAD Temmuz - Ağustos 2013

Bir Bağlam Olarak Kent Dosya Konusu 7 Prof. Tansel TÜRKDOĞAN Kentin kavramsal alandaki ilişkileri birçok açıdan anlatılan, yazılan ve tartışılan, son dönemde de genel tabiriyle moda bir kavram ve üzerinde çoklukla durulan bir konu oldu. Kent ve sanat başlıklı bu çoklu seçenekler arasında benim açımdan iki önemli nokta var; Birincisi sanatın, bir malzeme olarak kenti manipüle etmesi (yani sanatın kente bakışı) ki, post sanatın en çok rağbet ettiği bir alan olurken, ikincisi kentin reorganizasyonunda sanatın manipüle edilmesi (kenti yeniden inşa eden bakışın sanata bakışı) ayrı bir tartışmalı alan olarak karşımızda duruyor. Bu iki konu şüphesiz birbirinden tamamen bağımsız değil ancak sanatçının kent ile olan ilişkisi çok daha öznel bir tavırla bağlam olarak alınırken, kentin yeniden inşasındaki toplumsal mühendisliğinin sanatı manipüle edişi de sanatçıların ilgi alanına girmiş durumda. Güncel sanat karakteri itibari ile modern sanatın ilgi alanı dışında kalan her konu ve kavramı kucaklarken, sosyoloji, psikoloji, antropoloji, sosyal politikalar vb. gibi diğer disiplin alanları içerinde ele alınan konular ile bağlar kurmasını sağladı. Bu ilgi alanları o kadar çeşitliliğe kavuştu ki, yaşama ait her şey sanatın temel konusu olabildi. Aslında, sanatın yaşamı kucaklaması, bir anlamda onun normalleşmesiydi. Sanat=yaşam mottosu ile varoluşunu yenileyen sanatçı için, bugünün insanının yaşam alanlarını oluşturan kentleri hemen malzemesi yapması bu anlamda kaçınılmazdı. Bu saptama bugün şu açıdan çok önemli; nüfus hareketliliği verilerine göre, Türkiye nüfusunun %75 i artık kentlerde yaşıyor. Bu, kent dinamiklerini ve sanatın üretimlerini de yeniden ve derinden etkiliyor. Kent denilen şey tabii ki sadece kent yaşamına ait düzenlilikleri, yapıları, yolları değil evsizleri, kağıt toplayanları, çöpten beslenenleri, eylemleri de, anarşiyi de içerisinde barındırıyor. Bu yaşamsal gerçeklikler, günümüz sanat gramerinde yokmuş gibi yaparak sanat yapmanın pratiği çoktan gerilerde kaldı. Güzel dışında yepyeni bir estetik peşinde ko- Sulukule kentsel dönüşüm projesi, İstanbul f: www.konuttimes.com

Dosya Konusu 8 şan post sanat, metropolün bazen hemen çeperinde bazen de tam kentin merkezindeki-kalbindeki karmaşık ve çarpık kurguyu referans alıyor. Soğuk havada ATM kulübesinde yaşayan evsiz çocuklardan, zabıtadan kaçan seyyar satıcıya bu yelpazede aktüel olan ne varsa sanat alanında ona rastlamak mümkün. Bağlamlarını kurgularken ideolojik bir duruş ile var olabildiği gibi kenti tüketen tüm etnisiteler ve onların oluşturdukları komünler kısacası yaşamın ve kentin tüm kültürü var bu üretimlerde. Kenti dert edinen, onu malzeme eden sanatçı, kimi zaman kentin olanakları ve olanaksızlıklarından hareket ederek işler üretirken kimi zaman da kentin biçimsel özelliklerini araştıran işleri ağırlıklı olarak merkeze aldı. Bu konular modernizmin sosyoloji, şehircilik, sosyal politikalar başlıkları altında tanımladığı alanlardı aslında. Bu disiplinlere soyunması, sadece bu bile, günümüz sanatının hala modernist saldırılara hedef olmasının nedeni olabilir. Ama yaşam nereye akıyorsa, güncel sanat pratikleri de onu izlemeye, onunla birlikte var olmaya kodlanmış durumda. Kenti bir flanör olarak okuyan sanatçı tipi yanında, bu konuda çalışan tüm sanatçıların farklı tavırlarından bahsetmek olası. Bu arada şunu da belirtelim ki günümüz kentleri AVM leri, otobanları, alt ve üst geçitleri, mobese kameralarıyla flanör ün özgürce aylaklık ederek yaya dolaşmasına izin vermeyecek kadar büyük, karmaşık ve denetim altında görünüyorlar. Sorulardan birisi de şu, flanör ün dolaşacağı kaldırım- Guggenheim Müzesi, Bilbao, İspanya f: http://wallpaperstock.net AFSAD Temmuz - Ağustos 2013

Dosya Konusu 9 lara sahip kent hala var mı acaba? Sanatçılar bunun yanında yeni okumalar yaparken, kenti malzeme eden sanatçının kimi zaman bir toplumbilimci, kimi zaman bir muhabir, kimi zaman bir terapist, kimi zaman bir turist hatta kimi zaman bir röntgenci gibi farklı rollere bürünebileceğini görmek olası. Kentin dökümantasyonu, sosyopolitik göç sorunları sözü edilen rollere bürünen günümüz sanatçısının ilgi alanlarını oluşturmakta. Sanatçı yaptığı gözlemlerin tümünü kendi anladığı dile tercüme ederek gündeme getiriyor kuşkusuz. Bu bağlamda toplumbilimci rolünde bir kent okuması ile, modernist kent ontolojisi içerisinde modernist hayaller ve bugünün kent gerçeklikleri sanatçıların bu bağlamda işlerinin kurgusunda temel oluşturabilmekte. Bu hayaller modernist dönemde, kentin eşitlikçi, düzenli yaşam vaad ettiğini anlatan hayallerdi ancak modernizm sonrası ortaya çıkan görüntüler bu hayallerin tam tersine, eşitliksiz, düzensiz ve adaletsiz kent fragmanlarını yarattı. Sanatçı bu çarpık kent imajını bir toplumbilimci duyarlılığı ile ele alarak sanat malzemesi yaptı. Yeni estetik gramer bu bağlamda ortaya çıkarılan bazen mide bulandırıcı görüntüleri bile güncel formatta sergiledi. Bunlar modernizmin sanat alanına ancak belirli malzemeler ve sunuş biçimleri ile izin verdiği kadarıyla yer bulabilen konulardı. Modernist Kent in sonrasında önemli olan kentlerin ya da kentlerin sunduğu yaşam alanlarının en iyi ve en güncel yöntemlerle pazarlanmasıdır. Bu kapitalizmin kar maksimalleştirme çabalarının kentleri getirdiği son noktadır. Bu kentlerin küresel sermaye ve insan dolaşımı açısından daha çekici hale getirilmesi ile olasıdır (Kentsel Dönüşüm Projeleri). Bu okuma içerisinde modernizmin özellikle Türkiye de 80 lerde şehir banliyöleri kurgusu ile terk ettiği şehir merkezlerini kötü apartman blok stokları- artık kenti terk eden burjuvazi tarafından fakat başka bir içerikle geri istenmesidir. Ancak tek farkla; örneğin Sulukule eski hali ile değil, yenilenmiş ve tamamen değişerek yepyeni bir formatta, parlatılmış olarak geri alınmalıdır. Bu merkezlerden hemen her kentte bulmak olasıdır; Ankara da Dikmen vadisi, Altındağ, İstanbul da Galata, Balat vb. yerler. Kentin yeniden imaj ve inşasında küresel kültürel dinamiklerle oluşturulması kaçınılmazdı. Yeni kent kavramı, sanayisizleştirilen ve kentsel dönüşümün inşaat faaliyetleri ile kentteki nüfus hareketliliği artık büyük ölçüde kültür ve sanat üzerinde temellenen politikaların etkisi altındadır. Bu yaşam mühendisliği etkinliği içerisinde sermayenin mekân üzerindeki düzensiz hareketinin kutuplaştırıcı etkisi, kimi yerlerde geniş yoksulluk bölgelerinin oluşmasına yol açarken, kimi yerlerde de aşırı lüks yaşam alanları ortaya çıkarmaktadır. İşte bu dinamikler bugünün sanatının o toplumbilimci duyarlılığı ile yaptığı gözlemlerinin bu noktalara yönelmesini sağlamıştır. Yaşam sanatın ta kendisi ise, yaşamdaki dayatmalar toplumsal değişim ve genetik kırılmalar olduğu gibi sanatın baş köşesinde yerini alıyor bugün. Bugünün kentinde ve yeni yapısı ile post-fordist tüketim toplumunda kentler birer marka olarak lanse edilmeye başlanmış (bakınız Bilbao, İspanya), kent sermaye ve turist çekmeye yönelik dönüşüm ve soylulaşma süreçlerine maruz bırakılmıştır. Sanatçının bu dönüşüm mantığı içerisinde kenti malzeme edinmesi şüphesiz dramatik ancak gerçeklik içeren, güncel bir doğrudur. Ancak burada kent hamurunu biçimlendirenlerin açısından sanat acaba esas malzeme midir? Yoksa tali bir figüran mıdır? Sanırım esas sorulması gereken budur. Kamusal alan ve kamusal sanat kavramları da kentin üretiminde ve kent okumalarında en çok bahsi geçen konulardan birisi. Kamusal sanat ile kamusal alanda sanat kavramları şüphesiz bağımsız iki kavram. Kamusal alanda sanat, kollektivizm içeren, sosyal içerikli ve birçok toplumsal katman ve kesim ile işbirliği içinde, sürece dayalı, farklı mekânlarda üretilen sanat uygulamaları ve sanat projelerini kapsaması anlamında çok daha kapsamlı bir konu olarak post sanat alanının da çok ilgi duyduğu bir kulvar şeklinde değerlendirilmelidir. Özellikle çok farklı coğrafi-politik-ideolojik koşullar, kurumsal arka planlar, toplumsal yapı özellikleri ve farklı kent dinamikleri tarafından şekillenen sanat uygulamalarını kent ile birlikte okunabilir ancak yeni kent mühendislikleri projelerinin bir parçası fakat asla kesin bir armonik yapı olarak değerlendirmemelidir. Kent e ait soru ve sorunlar karşısındaki sanatçı okumalarına değişik metodojilerle yanıtlar bulmaya çalışan güncel sanat projelerinin farklı sorulardan yola çıkarak farklı noktalara ulaştıkları, bunun ise günümüz kentinin temel dinamiklerinden birisi olmaya soyunduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Zira bu dinamikler kentin panzehirini içerisinde taşımaktadır.

Dosya Konusu 10 Kent Fotoğrafına Geçmişten Bugüne Bakış Işık ÖZDAL Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Fotograf Bölümü Öğretim Üyesi Fotograf, insanın kendini ve çevresini görsel olarak tanımlamasında etkin bir role sahiptir. 1839 dan bu yana, yüzyılı aşan bir süreçte, belgesel-sanatsal-fotografik yorumlar, dönemlerinin siyasal-kültürel izlerini günümüze taşıyan etkin kanıtlara dönüşmüşlerdir. Bu nitelikleriyle fotoğraf insanın tüm dünya ile ilişkilerinin ve onun kalıtlarınınyaratılarının takipçisi olma konumunu korumaktadır. Bu izlemenin çok net yaşandığı alanlardan biri ise kent olgusudur. İnsanoğlunun fiziksel, sosyal, ekonomik, kültürel ihtiyaçlarının karşılanması adına oluşturulan bu yaşam alanları, aynı zamanda insanı yönlendirici, kısıtlayıcı... karakterlere de sahiptir. Dolayısı ile tüm bu verileri bünyesinde taşıyan kentler, Italo Calvino nun Görünmez Kentler kitabında ince bir duyarlılıkla işlediği gibi, açık ve gizli birer göstergeler bütünüdür. Bu çerçevede fotoğraf-kent ilişkisini değerlendirirsek; fotoğrafın ilk dönemlerinde kentler tanımlanmak, belgelenmek amacıyla, gezgin fotoğrafçıların objektifinden Asya dan, Afrika ya, Kutuplardan, Ekvator a uzanan çok geniş bir coğrafyada yeniden keşfediliyordu. Amerika da Photo Secession Grubu (1900-17) bünyesinde A.Stieglitz, P.Strand, A.Steichen vd. vizyonlarından kentler; modern çağı tanımlayan simgelere dönüşmüştür (Pollack, 1958,260-269). Avant-garde sanat akımlarının fotografik değerlendirmelerinde de kentler, farklı bakış açılarının ve görsel yorumların önemli bir keşif sahasını oluşturmaktadır. Lazslo-Mohory Nagy nin Bauhaus çerçevesinde kent öncelikli fotoğrafı çalışmaları veya Konstrüktivizm (1910-29) akımının kente yönelik örneklerinden hareketle, Rodcenko nun fotoğraflarını bu yönde değerlendirebiliriz. Harry Callahan ve Aaron Siskind fotoğraflarında kent kaynaklı soyutlamaları saptarken, Robert Frank ın vizyonunda kentler, Amerikan rüyasının öteki yüzünü gizli bir eleştiri ile somutlaşmaktadır. 1970 li yıllarda Nicolas Nixon ve Robert Adams in klasik landscape kurallarının uygulandığı kent peyzajları yeni bir söylemi belirlerken, Garry Winogrand in non-perfeksiyonist görüntüleri ile Lee Freadlender in işaret panolarının yönlendiriciliğinde şekillenen, çarpıcı kent fotoğrafları özgün kimlikleri ile ayrışmaktadır. Aynı dönemde Stephene Shore tarafından hiperrealist bağlamda değerlendirilen kent peyzajları resim fotoğraf ilişkisine yetkin örnekler oluşturur. Günümüze kadar olan süreci ana hatları ile özetlemeye çalıştığım fotoğraf-kent ilişkisinde, 1970 li yıllarda gelişen; geçmişe ait sanatsal ve görsel ifadelerin, güncel bağlamlarda yeniden değerlendirilmesi ile oluşan post-modern söylem ve sanatsal ifade biçimini içerik haline getiren, formalizmi uç boyutlara taşıyan Minimalizm ile Formalizm e karşın, seyircinin düşünce gücünü harekete geçirmeyi amaçlayan, sanatsal düzenlemelere ağırlık veren Kavramsal akımlarının birleşimi, farklı yorumlar yaratmıştır. Benzer bir süreç Türkiye fotoğrafında da kendini göstermektedir. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan kısa bir süre sonra Vedat Nedim Tör ün Dahiliye Vekaleti Matbuat Umum Müdürlüğü döneminde, yeni rejimi dünyaya tanıtmak amacı ile çeşitli dergi, broşür vb. yayınlanması kararı alınmıştır. Bu yayınlardan üç aylık periotlarla çıkması planlanan La Turquie Kemaliste (Ak,2001:221) için düzenlenen fotoğraf yarışmasında birinciliği kazanan Othmar Pferschy (1898-1984), kısa bir süre sonra Dahiliye Vekaleti Matbuat Umum Md. Fotoğraf uzmanlığına atandı ve 1935-40 yılları arasında Türkiye yi dolaşarak 16 bin kare fotoğraf çekti. Othmar Pferschy nin fotoğraflarında Türkiye nin doğa güzellikleri, yeni şekillenmeye başlayan kentler, açılan fabrikalar, yollar, eğitim kurumları vb. doğrudan bakış açısıyla aktarılıyordu. 1932 yılında Halkevleri nin kurulması ve eğitim programlarında fotoğrafa yer vermeleri, 1935 te Türkiye de 38 gündelik, 78 yayın zamanlaması birbirinden farklı gazete ve 127 derginin (Ak,2001:180) çıkması fotoğrafın yaygınlaşması ve popülerleşmesi açısından önemlidir. Basın fotoğrafçılığının yanı sıra fotoğraf stüdyosu sahibi pek çok kişi de başta İstanbul olmak üzere bulundukları şehirleri fotoğraflıyorlardı. Pferschy nin yanı sıra Arif Hikmet Koyunoğlu, Şinasi Barutçu, Baha Gelenbevi özgün çalışmalarıyla Türk fotoğrafına yön gösterici olmuşlardır. 1948 yılında Amerika Birleşik Devletlerinden alınan Marshall Yardımıyla birlikte, Türkiye ekonomik ve politik olarak yeni bir sürece girmiş, yardım sayesinde alınan araçlarla kırsalın yapısal dönüşümü ve kentlileşme ivme kazanmıştır. (Britannica,1993: 381) Aynı dönemde basın hayatı da hızlı bir gelişim sürecine girmiş, 1948 de yayına başlayan AFSAD Temmuz - Ağustos 2013

Andreas Gursky nin fotoğraflarında zaman kavramı, yaşam süreci, mekan kullanımı, insanın modem hayatla ilişkileri dolaylı olarak sorgulanmakta, ana tema olarak, insanın kendi eliyle yarattığı mekanlar aracılığı ile doğadan kopuşu, doğaya yabancılaşması tartışılmaktadır. Dosya Konusu 11 Hürriyet gazetesini, 1952 de Resimli Hayat ve 1956 da Hayat Mecmuası izlemiştir. Adı geçen yayınlar bol fotoğraflı yapıları ve çalıştırdıkları fotoğrafçı kadroları ile önemlidirler. Başta Ara Güler, Ozan Sağdıç, Fikret Otyam, İnal Tengizman, Semiha Es olmak üzere gerçekleştirilen haber ve röportajlar, üretilen fotoğraflar işlevlerinin ötesinde, dönemin sosyo-kültürel yapısının kanıtlarıdır. Konumuz çerçevesinde, Hayat Mecmuası nın 1960-70 yılları arasındaki sayılarının genel bir taraması sonucunda, yayınlanan pek çok röportaj ve haber fotoğrafında kent, olayın gerçekleştiği sahne konumunda saptanmıştır. İnsan yaşamı ön plandadır. Kent(lere) ait her türlü değişim daima olumlu yanı ile yansıtılmıştır. Dönemin popüler yayınlarındaki kente bakış açılarına alternatif olarak, Ara Güler in sosyal belgeci tarzdaki kent fotoğrafları ve Fikret Otyam ın Anadolu röportajları eleştirel yapıları ile dikkat çekmektedir. 1965 yılında Türk fotoğrafı nın gelişimini destekleyen, saptayan ve arşiv değeri taşıyan Eczacıbaşı Yıllıkları yayınlanmaya başlanmıştır. 1965 de başlayan 1968 den 2001 yılına dek her sene belirlenen bir konuda Türk fotoğraf örneklerini bir araya getiren yıllıklarda, mimariye ve kent yaşamına ait temaların yoğunluğu dikkat çeker. Burada yer alan farklı sanatçılara ait fotoğraflar incelendiğinde, ağırlıklı olarak belgesel tavrın hakim olduğu gözlenir. Kent yaşamında yer alan mimari yapıların ve detayların özne konumunda değerlendirildiği doğrudan fotoğraflar az sayıdadır. 1970-80 li yıllarda dönemin belgesel anlayışı ile birlikte Türkiye yi tanıtım amaçlı fotoğraf üretimi de hızlanmış ve çok sayıda sergiler açılmıştır. Başta Sami Güner olmak üzere Şemsi Güner, Ersin Alok, Nurdan Nusret Eren gibi fotoğrafçılarımız Anadolu nun tarihi, kültürel, arkeolojik değerlerini ve doğa güzelliklerini yeniden saptamışlardır(öze ndes,1999:209). Sami Güner in fotoğraflarında kent ve mekan, genellikle cepheden, yaygın ışık altında, çevresi ile olan ilişkilerin net algılandığı, doğrudan bakış açısı ile saptanmıştır. 1975-80 yılları arasında Prof. Reha Günay açtığı mimari temalı sergiler ile dönemin fotoğraf anlayışına alternatif olmuştur. Günay ın fotoğraflarında mimari yapılar, herhangi bir görsel deformasyon ve dönüştürme olmadan, tüm detayları ile algılanabilecek şekilde cepheden görülmektedir. Dönem itibariyle Amerikan Yeni Topografları ve Avrupa da Bernard-Hilla Becher in öncülüğünde gelişmeye başlayan mimari fotoğraf akımı ile paralellikler gösteren bu çalışmalar uzun soluklu olmamıştır. Oysa daha önce değindiğimiz gibi, mimari fotoğraf akımı Avrupa fotoğraf vizyonunda, Kavramsal sanat ve Minimal sanat akımları ile kurduğu içerik bağlantıları sonucunda kısa sürede yaygınlaşarak etkin bir sanatsal ifade biçimine dönüşmüştür. 1981 Eylül ünde yaşanan rejim değişikliği uzun bir süre Türkiye gündemini belirlemiştir. Bu süreç ve ona bağlı olarak şekillenen yeni siyasi düzenin getirisi olarak artan refah düzeyi ve yurtdışı ilişkilerinin kolaylaşması her alanda gelişmeyi hızlandırmıştır. Fotoğraf anlayışımızda kurgusal çalışmalar ağırlık kazanmış, belgesel tarz ve tanıtım fotoğrafçılığı farklı bakış açıları ve estetik yorum çeşitliliği ile zenginleşmiştir. 2000 li yıllarda ise yayınlanan albümler ve açılan sergilerle mimari yapılar ve kent olgusuna farklı yaklaşımlar dikkat çekmektedir. Mimar fotoğrafçı Ahmet Ertuğ, öncelikle 20x25 cm. formatlı makinası vd. ile gerçekleştirdiği çekimlerinde, Türk tarihini temsil eden mimari, sanat ve kültür eserlerini fotoğraflamıştır. Ertuğ un hazırladığı sergiler müze salonlarında veya Aya Sofya kilisesinde olduğu gibi nesnenin kullanıldığı, özgün mekanın da açıldığı için fotoğraflar ile izleyici arasında, sıradan sergi gezme ritüeli dışında algılama ve sorgulama süreçlerinin yaşanması sağlanmıştır. Fotoğraf sanatçısı ve eğitmen Kamil Fırat ın (1959) Kubbe Sonsuz Döngü sergisi bir çok şehrimizde bulunan Osmanlı dönemi camilerimizin kubbe görüntülerinden oluşmaktadır. Özel tasarlanmış bir makine çekilen ve mükemmel teknik kalitede baskılarla sunulan görüntüler, dingin ve aynı formu tekrarlar niteliktedir. Ancak her bir fotoğraf, kubbelerin kendilerine özel görselliği ile hareket kazanmakta, iç dinamiği ile ayrışmaktadır. Yakın döneme geldiğimizde ülkemizden Murat Germen, yurtdışından Andreas Gursky, Stephane Couturier gibi fotoğrafçıların yaklaşımlarını örnekleyebiliriz. Kent planlaması ve mimari eğitimi alan Murat Germen in fotoğraflarında kent, fabrikalar, mekanlar tanımlamak betimlemek amacının ötesinde form ve renk özellikleri ile yorumlanmaktadır. Alt açı, üst açı ve eğik kadrajlarla

Dosya Konusu 12 saptanan fotoğraflar bazen simetrik olarak tekrarlanmaktadır. Fotoğraflarda insan mekan ilişkileri uzak, müdahalesiz an ın özgün estetiği bağlamında saptanmıştır. Fotoğrafların sergilenme aşamasında farklı boyutlarda sunumları da alışılagelen kriterleri yıkmaktadır. Andreas Gursky, 1981 yılında girdiği Dusseldorf Güzel Sanatlar Akademisi nden 1987 yılında Beherler in master öğrencisi olarak mezun olmuştur. Diziler halinde geliştirdiği vizyonunda; hocalarının nesneyi yorumlamayan, çıplak yansıtmayı tercih eden görsel kriterlerine bağlı kalmakla birlikte, insankent ilişkisini sorgulayan bir bakış açısını ön plana çıkarmaktadır. Fotoğrafları çekildiği kentleri değil, her kentte olabilecek sıradan mekanları yansıtmakta böylece onları kullanan insanlara vurgu yapmaktadır. Fotoğraflarda zaman kavramı, yaşam süreci, mekan kullanımı, insanın modem hayatla ilişkileri dolaylı olarak sorgulanmakta, ana tema olarak, insanın kendi eliyle yarattığı mekanlar aracılığı ile doğadan kopuşu, doğaya yabancılaşması tartışılmaktadır. Ulucami,Edirne f: Kamil FIRAT Fotoğraflarında kenti nesnel kimliği ile yorumlayan bir diğer sanatçı da Fransız Stephane Couturier dir. Couturier in fotoğraflarında kent daima kendini yenileyen, eskinin üstüne yeniyi inşaa eden canlı bir organizma gibidir. Çok büyük boyutlu baskılarda, kentin ögeleri üst üste binmiş tabakalar halinde, son derece detaylı ve yorum katılmadan izleyiciye sunu- Kanyon f: Murat Germen AFSAD Temmuz - Ağustos 2013

Dosya Konusu 13 lur. Güçlü kompozisyonlara sahip, renk algısıyla hareketlenen bu görüntüler sadece birer sunuş tur. Bu fotoğraflarda sanatçı kendi adına herhangi bir tartışma veya çözüm önerisi ortaya koymamaktadır. Onun kimliği, kente bakışı, sıradan olanı sanata dönüştürmesi ile ortaya çıkmaktadır. Sonuç olarak; günümüz fotografik kent yorumlarının -geçmişten bugüne ayni çizgisini koruyan turistik ve tanıtımı amaçlayan kent fotoğraflarından ayrı olarak- nesnel bir bakış açısıyla, şehrin kimliğine ve ayırt edici niteliklerine paye vermeksizin, sıradan olanın cazibesini ön plana çıkardığını söyleyebiliriz. Bu yaklaşım, büyük formatlı fotoğraf makineleri ve çok duyarlı filmler ile yapılan çekimleri, modern teknolojinin fotoğrafa armağan ettiği, metrekarelik mükemmel baskıları ile değişen gerçeklik hissi ve sanatçının üstün performansını bünyesinde barındırmaktadır. Diğer yandan bu fotoğraflar aracılığı ile, fotoğraf sanatının tüm özellikleriyle, mimarlık, kent plancılığı gibi disiplinler arasında geçişler de sağlanmaktadır. Bu yaklaşımın bir diğer özelliği de, güncel yaşantımızda dikkatimizi çekmeyen görüntülerden hareketle, insanlığı ilgilendiren zaman, yaşam süreci, coğrafya algısı vb. tartışmaların kavramsal boyutta değerlendirilmesidir KAYNAKÇA BOOKCHIN, Murray; Kentsiz Kentleşme, 1999, İng. Çev:Burak Özyalçın, Ayrıntı Yay., İstanbul. AK, Seyit Ali ; Erken Cumhuriyet Dönemi Türk Fotoğrafı 1923-1960, 2001, Remzi Yay., İstanbul. ÖZENDES, Engin ; Türkiye de Fotoğraf, 1999, Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı Yayınları, İstanbul. GÜLER, Ara ; Eski İstanbul Anıları, 1995, Dünya yay.,istanbul ECZACIBAŞI, Şakir ; Türk Fotoğraf Sanatı ve 20.Yılında Eczacıbaşı Yıllıkları, Refo Fotoğraf Sanatı Dergisi, 1988, Sayı;3, Sf; 16 FIRAT, Kamil ; Kubbe Sonsuz Döngü, Fotoğraf Albüm, 2004,Family Finans Kurumu yay.,istanbul ANA BRITANNICA Ans.; 1993, İstanbul, Cilt;5 sf; 381 HAYAT MECMUASI 1960 1970 yılları arasındaki sayılar ECZACIBAŞI YILLIKLARI, 1968 2001 yılları arasındaki sayılar Yeni Fotoğraf Dergisi, İstanbul, Sayı; 3 Yıl;1976- Sayı; 9, Yıl;1977 POLLACK, Peter; The Picture History of Photography, New York, Harry N. Abrahams Inc., 1958. CALVINO, Italo; Gorunmez Kentler, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1990 WAUTERS Anne; Realist Photographs Ordinary Buildings, ART Press sayı:209, Paris 1995, sf.40-47. DURAND, Regis; Andreas Gursky, Distance and Emptiness, ART Press sayı:226, Paris 1997, sf 20-25 DURAND, Regis; Stephane Couturier Opposite Attractions, ART Press sayı:214, Paris 1996, sf.42-46 BENJAMIN, Walter; Pasajlar, İstanbul, Y.K.Y., 1995, sf.51-54. ÖZDAL, Işık; Bernd-Hilla Becher, Yapı Dergisi, sayı:208, 1999, sf. 102-108 www.milliyet.com.tr www.ahmetertug.com www.kamilfirat.com www.muratgermen.com www.denizce.com Montparnasse,Paris,1993, 205x421 cm. f: Andreas Gursky

Dosya Konusu 14 Bir Kentin Fotoğraflanmasının Sistematik Adımları Ali İhsan GÖKÇEN Fotoğrafçı KENT: Yaşayan Bir Organizma Kent, tamamen kültürel bir değerdir ve insanlar için vardır. Kentteki tüm yapılar ve onlara ilgili her şey insan eliyle üretilmiştir ve kullanılmaktadır. Yani kent, yaşamsal sürekliğini insanla sağlamaktadır. Dolayısıyla kenti anlamak ve fotoğraflamak o kenti yaşayan bir organizma gibi anlamak, kültürü bilmek ve insanla birlikte yorumlamakla sağlanır. Her yaşayan organizma gibi kentin de bakıma ihtiyacı vardır, beslenir, hastalanır, kirlenir, temizlenir, neşelenir, üzülür, soğur, ısınır, akıllanır, güçlenir, farklı kültürlerin istilasına uğrar, büyür, küçülür hatta ölür. Bunların bir kısmı doğal, büyük bir kısmı da insan faaliyetleri ile olur. Her kent farklıdır ve özgün bir kimliği vardır. Kimliği kültür; kültürü ise insanlar üretir. Gerek yaşamsal düzeni ve gerekse yapısal olarak sürekli bir devinim ve değişim içindedir. Değişimin algılanması ve takip edilmesi, kentin doğru anlaşılmasını sağlarken, algılanmaması, bizi kentin gerçeğinden çok uzaklara taşır. Kente ait kültürünüz yoksa kenti anlayamamaktan dolayı fotoğraflarınızın niceliği eksik ve yüzeysel olacaktır. Fotoğrafik beceriden dolayı sınırlı sayıda nitelikli fotoğraf üretmek yeterli olmayacaktır. Bir kenti anlamak ve fotoğraflamak ise zamana bağlıdır. Kentte mevsimsel hayat, dönemsel etkinlikler, özel etkinlikler ve olaylar zamansal olarak yaşanmadığı sürece kent eksik yaşanmıştır. Bir diğer gerçek ise, kente yaşayan insanların, kentlerini var eden büyük etkinlikleri yaşamıyor ya da mekanlarında bulunmuyor olmasıdır. İstanbul da uzun yıllar yaşayıp Topkapı Sarayına gitmemiş, konserlere katılmamış, Emirgan Lale Festivali ni görmemiş, boğaz vapuru ile gezmemiş sayısız kişi bulunmaktadır. Bir kentin ana aktivitelerini yaşamıyor, ana değerlerini bilmiyorsanız ve özel mekanlarını görmediyseniz kenti kimliksiz olarak yaşıyorsunuz demektir. Tüm bunları yaşamak ve fotoğraflamak ise kültür edinmek ve zaman işidir. Kent, evrensel kimliği ile var olmasına rağmen her birey, kenti kendi koşullarına ve algılarına göre yaşar. Dolayısıyla her fotoğrafçının kenti algılayışı ve yorumu farklı olacaktır. Yani kentin algılanışında tek bir doğrudan söz edilemez. Kent, alt başlıklarında sayısız yaklaşımlarla yorumlanabilir ve bu alt grup çalışmalarında kentin izlerinin olması yeterlidir. Eğer kent ile ilgili genel bir yorumu içeren bir fotoğrafik proje de yapılıyorsa kentin ana kimliği üzerine fotoğraflar aranır. Kaos ve Düzen Kentler, tamamen planlı bir yerleşim olmasına rağmen aynı zamanda büyük birer kaos ortamıdır. Trafik, sokaktaki kalabalık, pazarlar, festivaller, gece mekanları, meydanlar vb. planlanmış mekanlar içinde olmalarına rağmen yaşam kaos içinde sürer. Şehir yaşayanları bunları kaos olarak algılar. Dolayısıyla bir fotoğrafçı için de kent, kaotiktir. Kaosun içinden seçecek ve düzenleyecek olan fotoğrafçıdır. Fotoğrafcı kafasındaki imgeye uygun olarak, kaos içinden özgün, estetik bir seçici yaklaşım uygulayabilmek için aşağıdaki unsurlara dikkat etmelidir: Kentin Tasarımından Faydalanmak; genel anlamda fotoğrafik kaosun ana kaynağı, insan ve kent yaşamı sırasındaki faaliyetleridir. Kentler tasarlanmış yaşam alanlarıdır. Şehir plancıları, mimarlar, peyzaj mimarlar ve yerel yönetimlerin ana işi, kentin daha yaşanır olmasıdır. Yollar, köprüler, mimari yapıların içi ve dışı, metrolar, parklar, meydanlar, çeşmeler gibi şehre ait önemli değerler, zaten özel tasarım ürünleridir. Bu anlamda kentin kendisi estetik olarak tasarlanmıştır veya tasarlanmaya çalışıldığı için bir çok estetik değer içermektedir. Fotoğrafçı kesinlikle mimari yapı ve ortamdaki tasarımı hissetmeli, kullanmaya çalışmalıdır. Gerçi günümüz kentleri ve Türkiye kentlerinde kaos mimarisi nin hakim olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Türkiye de kaos mimarisinin başında İstanbul un geldiği de bir gerçektir. Sadelik; fotoğrafın en temel değerlerinden biridir ve kaosun içinden fotoğrafik konunun seçilip anlam bütünlüğünü koruyarak en sade şekliyle sunulması anlaşılmalıdır. AFSAD Temmuz - Ağustos 2013

...kent, fotoğrafik ve teknik yaklaşımlar olarak her şeyi kapsamaktadır. Bu anlamda bir kentin amaca uygun fotoğraflanmasını, sistematik bir yaklaşım gerektirir. Dosya Konusu 15 Sadelik, anlam, teknik, ışık, atmosferik koşullarla da sağlanabilir. Anlam olarak öncelikle birbiri ile yarışan, birbirini desteklemeyen, farklı anlamlar taşıyan konuların, anlatımı zayıflatan formların, renklerin, ışıkların ayıklanması anlaşılır. Bu tanım; sadeliğin, fotoğrafın konusunun bir anlam ve nesne olması şeklinde algılanmamalıdır. Çok farklı nesnenin, olayın, rengin, ışığın bir amaç doğrultusunda, doğru olarak anlam bütünlüğü içinde anlatılması sadeliktir. Teknik olarak ise alan derinliğin kontrolü, farklı odak değerli objektifler kullanımı, konu ile uzaklığın değişmesi, ışığın kullanımı gibi unsurlarla sadelik sağlanabilir. Ayrıca sis, kar gibi atmosferik koşullar, istenmeyen nesnelerin örtülmesini sağladığından mükemmel sadeleştirici ögelerdir. Mevsim değişiklikleri ile ortaya çıkan yeni koşullar da önemli sadeleştirmeler sunabilir. Aynı şekilde ışık da iyi bir sadeleştirme sağlayabilir. Ters ışık, fazla ya da az pozlama, uzun pozlama, az ışıklı saatlerin seçimi ve doğru kullanımı ile de fotoğrafta sadeleşme sağlanabilir. Derinliğin Hissettirilmesi; şehir plancılarının ve mimari tasarımın önemli bir kavramı olan derinlik, fotoğrafta da üçüncü boyut etkisi verdiğinden çok önemlidir. Kentin yol, metro, köprü, park gibi temel ögelerinde çok kuvvetli derinlik hissedilmektedir. Derinliğin eldesi, insanla birlikte ele alınan kent fotoğraflarında, kaosu düzenlemekte çoğu zaman iyi sonuçlar vermektedir. Derinlik, farklı yöntemlerle elde edilirken kent fotoğrafında en yaygın olarak nokta perspektifi kullanılır. Nokta perspektifi; aynı boyuttaki nesneleri biri diğerine göre daha uzaktaymış gibi göstermek isteniyorsa bu nesnelerden birinin diğerine göre daha küçük gösterilmesi şeklinde açıklanabilir. Bir başka ifadeyle, nokta perspektifi ile asıl olarak gösterilmek istenen, nesnelerin arasında büyüklüklük oranlarıyla, uzaklık etkisi yaratmak ve derinliğin hissettirilmesidir. Bu tür gösterimde genelde bir kaçış noktası oluşturulmaya çalışılır. Bu kaçış noktasına bağlanan yatay veya düşeydeki çizgiler veya gittikçe küçülen lekeler uzaklık etkisi yaratarak derinlik hissi oluşturur. Sonsuzca birleşen bir kaçış noktası ile perspektif yaratılırken, çizgilerin başlangıçlarının köşegenlerden veya yakın noktalarından başlaması bu etkiyi çok kuvvetlendirir. Yüksekler; kaosu düzenlemenin en pratik yöntemlerinden biridir. Bir kentin kuleleri, mimari yapıların üst katları, kaleler, yüksek yapıların seyir yerleri kenti hem çok iyi seyredebileceğiniz hem de koasu daha rahat düzenleyeceğiniz yerlerdir. Daha çok dar açı kullanarak kaos içinden düzenli parçalar seçilebilir. Panoromik fotoğraf çekmek için de en uygun yerler yüksek alanlardır. Bir Kenti Fotoğraflamak Her kentin kimlikleri ülkeler arasında büyük farklılıklar gösterdiği gibi aynı ülke içinde de büyük farklılıklar da bulunabilir. Kenti amacına uygun fotoğraflayan kişi bu farklılıkları algılayan ve yorumlayan kişidir. Örneğin, Türkiye de İstanbul ile Urfa da çok farklı konularda fotoğraflar çekilebilir. Hatta İstanbul un farklı semtlerinde farklı fotoğraflar üretilebilir. Bir kenti fotoğraflayabilmek için, öncelikle kenti mekansal, sosyal, demografik, ekonomik, doğal, kültürel (tarihi ve arkeolojik) değerlerini bilmek ve amaç doğrultusunda plan yapıp uygulamak gerekir. Kent manzarası, mimari, iç mekanlar, sokak, mavi saatler, gece çekimi, yaşam, portre gibi temel fotoğrafik konularının bilinmesinin yanı sıra o kente ait kültürün bilinip pratikte uygulanabilir iyi bir planla çekilmesi gerekir. Kentin Fotoğraf Çekim Planı Hazırlıkları ve Bazı Hatırlatmalar Kent kültürel bir değerdir fotoğrafını çekeceğiniz kente ait kültürünüz yoksa fotoğraflarınız çok yüzeysel ve eksik olacaktır.

Dosya Konusu 16 Bir kenti anlamak ve fotoğraflamak zamana bağlıdır. Kent, mevsimsel, dönemsel etkinlikler, özel etkinlikleri ve olayları ile yaşanmadığı sürece eksik yaşanmıştır. Kent gezisini veya kente ait bir projeyi hangi amaçla yapıyorsunuz? Amacınızı net olarak belirlemeniz ve ona göre kaynaklarınıza ve kısıtlarınıza göre plan yapmanız gerekir. Bu kente niye gidiyorum? Ne kadar zamanım var? Bütçem nedir? Coğrafi koşullar, siyasi durum, mevsim, izinler... her şey planınızı belirleyecektir. Kentin önemli tarihsel, kutsal alanları, önemli mimari yapıları, meydanları, modern yaşam mekanları, doğal alanları, festivalleri, gece hayatı, çarşı/pazarları, insanların bir araya geldikleri ortamlar mutlaka öğrenilmelidir. Kenti hızla öğrenmenin en kısa yolu bu konuda yazılmış rehber kitapları almak ve kent haritası edinmektir. İlginçtir ama bu yalnızca kısa süreli gideceğimiz kentler için geçerli değil, özellikle İstanbul başta olmak üzere Ankara, İzmir gibi yaşadığımız büyük şehirler için de geçerlidir. Web siteleri, bloglar, forumlar gibi bilgi kaynakları, pratik tavsiyeleri alabileceğimiz yerlerdir. Dünya şehirleri gezilerinde en iyi kitapların başında Lonely Planet, Dorling Kindersley Books gelmektedir. Kente sınırlı süre için gidiliyorsa amaç dışındaki alanlara zaman ayrılmamalıdır. Örneğin Paris e kısa süreliğine sokak fotoğrafı çekmeye gidiyorsanız, günlerinizi Louvre müzesine ayıramazsınız (Louvre Müzesi ni de gezmeden Paris e gidilmiş sayılmayacağı için buraya sınırlı süre ayırmak uygun olur). Gezilen kente ait GPS kayıtlarından yararlanmak size kolaylık, hız ve güvenlik sağlar. Kente gezi amaçlı gidiliyorsa, gezi sonrası fotoğraflarınızın nasıl değerlendirileceği önceden belirlenmelidir. Örneğin, bir gezi röportajı olarak değerlendirme olanağı varsa konu bütünlüğü açısından daha önceden çekim yapmayı tercih etmeyeceğiniz konularda da fotoğraf çekmek gerekebilir. Dolayısıyla bu durumda planınızı yeniden gözden geçirmekte fayda vardır. Mutlaka doğru yerde, doğru zamanı tercih ediniz. Doğru yer ve zamanın bilgisinin doğru kaynaklardan edinilmesi gerekir. Örneğin, kış mevsiminde Oslo ya giderseniz çok kısa gün ışığı ile yetinmeniz gerekir. Veya Muson yağmurları zamanında Hindistan a gidilirse verim azalabilir. Gitmeden önce yerel yönetimler, acentalar ya da yöre insanlarıyla iletişime geçip rehberlik hizmeti almaya çalışılmalıdır. Gezi öncesi bu olanak bulunamamışsa gezi alanına ulaşıldığında bu olanağın araştırılması ve sağlanmasıyla verim arttırılabilir. Yerel rehberler çevre halkı ile iletişimi hızlandıracağı gibi sizi de bilgilendirerek detayları bulmanızı kolaylaştırabilir. İzinler ve diğer kısıtlar; kentin belirli yerleri serbest olarak gezmeye açıktır. Mutlaka çekim yapılacak yerlerle ilgili gerekli izinler, açılış kapanış saatleri, özel izinler ve diğer kısıtların bilinmesi ona göre hazırlık ve plan yapılması şarttır. Kentin özelliğine göre bazen güvenlik problemleri yaşanabilir ve bu çok ciddi bir sorundur. Her yere istediğiniz zaman ve şekilde gidemeyeceğinizi bilmeniz gerekir. Kentteki insanların portre çekiminden sonra medyada ve yayınlarda kullanımı, kişinin özel izni ile mümkündür. Yayınlanacak portreler için fotoğrafı çekilen kişiye model release formu doldurtulmalıdır. Kent fotoğrafını komposizyon bileşenlerinden kategorize etmek yerine, kenti var eden ana değerlere göre analiz etmek daha doğru olacaktır. Çünkü kent, fotoğrafik ve teknik yaklaşımlar olarak her şeyi kapsamaktadır. Bu anlamda bir kentin amaca uygun fotoğraflanmasını, sistematik bir yaklaşımla; kent manzarası, eski şehirler, mimari yapılar ve detayları, yüksek yapılar/gökdelenler, galeri ve müzeler, cadde ve sokaklar, cadde ve sokak detayları, havuz, çeşmeler ve su üzerine özel eserler, ulaşım ve trafik, mağaza, alışveriş merkezleri, pazarlar, endüstri, kent yaşamı, meydanlar, kutsal alanlar, kafe, bar ve restaurantlar, mavi saatler, gece yaşamı, gece ışıkları, havai fişek gösterileri, spor etkinlikleri, konserler, park ve bahçeler, deniz, nehirler, toplumsal olaylar, gösteriler, eylemler, özel günler olarak düşünmek gerekir. AFSAD Temmuz - Ağustos 2013

Kentsel Dönüşümün Toplumsal Yansımaları Dosya Konusu 17 Ferhat ÖZGÜR Akademisyen, Sanatçı Ankara İzlenimleri, 2003 Irmak Soldamlı: Size göre kentsel dönüşümün bireyler üzerindeki yansımaları nelerdir ve yapıtlarınıza bu olgular nasıl yansıyor. Ferhat Özgür: Kentsel dönüşüm, toplumsal ve bireysel davranışlarımızda, alışkanlıklarımızda gözlemlenebilir değşimlere yol açıyor. 1950 li yılların ortalarından itibaren bunun adı göç idi. Eskiden köyden büyük kentlere göç olmuş olsa da köy ve taşra kendi doğasını korurdu. O köylerde hala dere kenarında yıkanan çocukları, umumi köy hamamlarını, kerpiç duvarlı, alçı sıvalı evleri, tezek kokan köy sokaklarını görürdünüz. Köye gittiğinizde tandır ekmeğinin, gözlemenizin, tereyağlı bazlamanızın kokusunu alırdınız. Köyde olduğunuzu hissederdiniz. Oralardan kente gelenler de bu alışkanlıklarını getirirlerdi. Kentte komşuluk ve dayanışma sürer giderdi. Bu komşuluk f: Ferhat ÖZGÜR dediğimiz şey sosyalleşmenin en önemli etmenlerinden biriydi. Komşuluğun olduğu yerde dayanışma ve paylaşma vardı. Geleceğe güvenle bakardınız. Bir çok anınız komşuluk üzerinden oluşurdu. Şimdi küreselleşme döneminde bunun adı kentsel dönüşüm oldu. Taşradan kente taşınan alışkanlıklar da sermayeleşti: Vitrinlerde gözleme açan kadınlar, kır pidesi dükkanları vb, hepsi sermayenin mankenlerine dönüştü. Ancak bunu başka türlü de çevirmek gerekir: Kentsel dönüşüm dediğimiz şey, buraya kadar saydığım tüm insani öğelerin birer birer tahrip edilmesinden başka bir şey değildir. Buna ekolojik kıyımı, davranışlarımızdaki tahribatı ve deformasyonu, şirketlerin toprak rantı kavgalarını, vahşi sermaye mücedelesini de ekleyin. Kentler artık toplumsal dayanışmanın merkezi değil, bireysel izolasyonların çoğaldığı yabanıl alanlardan ibaret. Küreselleşme taşradan gelen kontrolsüz

Dosya Konusu 18 göçü tetiklemeye devam ediyor. Köyler de birer birer kentleşiyor. Bizleri uzun vadede içinden çıkılmaz dengesiz bir nüfus patlaması, işsizlik ve elbette toplumsal huzursuzluk ve sefalet bekliyor. Benim de yapmak istediğim şey dağılan, çözülüp giden bu toplumsal ve insani dokuyu görselleştirmek. 2002 yılında Bugün Herkes Dışarı adlı iki parçalık bir fotoğrafımda böyle bir durum var: Bir Pazar günü bütün mahalle sakinlerini evlerinden dışarı çıkarıp sokağa sıra sıra dizdim. Sonra sokağın bir girişinden bir de çıkışından onları fotoğrafladım. Hayatlarında bir daha hiç karşılaşmayacakları yegane bir ortak anı yaratmalarını istedim. Şimdi 2013 yılındayız. Artık o mahalleden hiç bir iz yok. IS: Yapıtlarınızda mütenalaşma olgusu nasıl görsellik kazanıyor. Genelde bu olguyu nasıl değerlendiriyorsunuz? FÖ: Bir yeri soylulaştırmak toplumu sınıfsal katmanlara ayırmak demektir. Soylu olan ile olmayan ayrımı kendini bütünüyle sermaye ve toprak rantı üzerinden tanımlar. Bizde bu gelişim şehirlerin Büyükşehir olmasıyla tezahür ediyor. Şehirler büyüdükçe, azınlıkların, işsizlerin, yoksulların, kayıt dışı ekonomiyle geçimini sağlayanların, çingenelerin (Sulukule olayını hatırlayalım) ve evsizlerin hepsi marjinal ve toplum dışı olarak nitelendirilir. Bir anlamda soysuzlaştırılır. Daha güzel ve ideal bir megakent adına onların evleri devletçe tahrip edilir, yerine soylu büyük bloklar dikilir. Gücü yetenler bu bloklarda yaşamaya mahkum edilir, yetmeyenler kentin dışına sürülür. Kent fazlalıklardan arındırılır ve yerini daha zenginlere bırakır. TV reklamlarına bakın, dakika bir boy boy yeni uydu kent ve site reklamlarından geçilmiyor. Bu lüks, sözde mükemmel mülkiyeti kimler nasıl satın alabilmektedirler? David Harwey defalarca uyarıyor Türkiye yi: Bu mütenalaştırma süreci iyiye işaret değil. Ama dinleyen kim! Bu bağlamda Gezi direnişi üç beş ağaç değil haliyle. Yıllarca içimizde biriktirdiğimiz bu adeletsizliğin bir patlamasıdır. Yapıtlarım genelde bu sürecin bende uyandırdığı etkiler üzerine kuruluyor. Bugün Herkes Dışarı, 2002 f: Ferhat ÖZGÜR AFSAD Temmuz - Ağustos 2013