Arapçada İsnad ve Eksiltili Yapılara Bazı Yeni Yaklaşımlar

Benzer belgeler
Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS MESLEKİ Y.DİL DKB

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS ARAPÇA I DKB

Fatiha süresi-dil Yönünden İnceleme

AÖF İLAHİYAT ÖNLİSANS PROGRAMI 1. KİTAP ÜNİTE 1. Okuma Parçası. Tercüme

Murat eğitim kurumları. Arapça 4 konu 2. İsim ve fiil cümlelerinde olumsuzluk (nefy)


Konuya giriş için Arap Dili nde " ال " nin kullanıldığı yerleri hatırlayalım:

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS ARAPÇA IV DKB

KIRKLARELİ ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ ZORUNLU ARAPÇA HAZIRLIK NORMAL ÖĞRETİM DERS PLANI VE İÇERİKLERİ ( Akademik Yılı)

tyayin.com fb.com/tkitap

İsmi Muzâf. 2.Muzaf, Muzafun ileyh kelimeleri umumilik ve hususilik konusunda eşit olmamalıdır.

Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı

Ebu l-hasan Muhammed b. Abdillah el-varrâk, İlelü n-nahv, thk. Mahmud Muhammed Mahmud Nassâr, Beyrut: Dâru l- Kutubi l-ilmiyye, 2002.

ÇÖZÜMLÜ ÖRNEK 3.5 ÇÖZÜM

Durûs Kitabı 1. Cilt Gramer Kuralları. Üç Hareke

DERS KATEGORİSİ TEORİ+UYGULAMA (SAAT) Cümle Bilgisi II AE ÖN KOŞUL DERSLERİ. DERSİN VERİLİŞ BİÇİMİ (Örgün ya da Uzaktan) Yüz yüze

» Ben işlerimi zamanında yaparım. cümlesinde yapmak sözcüğü, bir yargı taşıdığı için yüklemdir.

CJ MTP11 AYRINTILAR. 5. Sınıf Türkçe. Konu Tarama Adı. 01 Sözcük ve Söz Gruplarında Anlam - I. 02 Sözcük ve Söz Gruplarında Anlam - II

NAHİV VE FIKIH USULÜ İLİŞKİSİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI ERENLER ANADOLU İMAM-HATİP LİSESİ 10. SINIF ARAPÇA YETİŞTİRME KURSU YILLIK PLANI

TÜRKİYE TÜRKÇESİNDE TARİH İFADE ETMEK İÇİN KULLANILAN YAPILARIN SÖZ DİZİMİ BAKIMINDAN İNCELENMESİ *

أتي E-t-y. Gelmek, ulaşmak, varmak, yapmak, etmek, işlemek

Dumlupınar Üniversitesi

ARAP GRAMERİNDE ÂMİL TEORİSİ

Değişen yeni müfredata göre hazırlamış olduğum 10. sınıf planları ile ilgili uygulama şu şekilde olacaktır :

Türkçe Eğitimi Anabilim Dalı- Tezli Yüksek Lisans Programı Ders İçerikleri

MERYEM SURESİNDEKİ MUKATTAA HARFLERİ كهيعص

Değişen yeni müfredata göre hazırlamış olduğum 10. sınıf planları ile ilgili uygulama şu şekilde olacaktır :

İsmi Tafdil. Alimde olan hilimden (yumuşaklıktan) daha güzel bir hilm hiçbir kimsede olmamıştır. Bu misalde ل الك ح lafzı, ismi tafdil olan

1-Anlatım 2-Soru ve Cevap 3-Sunum 4-Tartışma

ARAP DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ DERS MÜFREDATLARI. (Birinci ve İkinci Öğretim müfredatları aynıdır) BİRİNCİ SINIF

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1 BÖLÜM 2

AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ YAYIN LİSTESİ. : Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Telefon : (0212) : abulut@fsm.edu.tr

Adjectives in Turkish Language. . Abstract

ANA DİL Mİ, ANA DİLİ Mİ? IS IT PARENT LANGUAGE OR OR MOTHER TONGUE?

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS MESLEKİ İNGİLİZCE II İLH

Türkçede -DAn biri Yapılı Kelime Grupları Üzerine * 1 Leylâ Karahan **2. The Word Groups Constructed With -DAn biri In Turkish Language

[ Arapça Gramer Özeti, Sözlük, İ rab (Kelime Analizi) ve Meal ] Sözlük İlaveli İ RABLI KUR AN ve MEALİ

ARAPÇA PROJE ÖDEV PERFORMANS ETKİNLİK VE TASARIM KONULARI

Lazım Fiil gitmek , zehebe zehebe Ben gittim Lazım fiili müteaddi yapmak mefulu bih harfı cer zehebe zeydi müteaddi geçişli

DOI: /fsmia

Bu gerçeği bilen Atatürk, Türk Dil Kurumunu kurdu. ( Aşağıdaki ilk üç soruyu parçaya göre cevaplayın.)

ARAPÇA DİLBİLGİSİ BELİRLİLİK TAKISI, ŞEMSÎ VE KAMERÎ HARFLER. Abdullâh Saîd el-müderris

Ders Adı Kodu Dönem T+U Saati AKTS. Arapça ARB102 Güz 3+0 4

Türkçe Eğitimi Anabilim Dalı- Tezli Ortak Yüksek Lisans Programı Ders İçerikleri

Arapça kelimelerin yapısına karşılaştırmalı bir bakış

FİİLİMSİLER. a)isim FİİL(MASTARLAR):Fiillere getirilen (MA y IŞ MAK) ekleriyle türetilen sözcüklere isim fiil denir.

Dil Gelişimi. temel dil gelişimi imi bilgileri

ON YEDİNCİ ÜNİTE MESLEKLER

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... III KISALTMALAR...V İKİNCİ BÖLÜM TARİHSEL ARKAPLAN UNKÛDU'Z-ZEVÂHİR'İN MESELELERİ

MÜNEVVER ÖZTÜRK ORTAOKULU EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 5. SINIF SINAV TARİHLERİ VE KONULARI

YAZILI SINAV SORU ÖRNEKLERİ FELSEFE

T.C. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

TÜRKÇE BİÇİM KISA ÖZET.

6. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ

Kur an da Geçen zevc ve imrae Kelimeleri Üzerine

Baleybelen Müfredatı

Sosyal Bilimler Dergisi 1

6. SINIF TÜRKÇE DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

KUR'ÂN-I KERİMDE OKUMA (KIRAAT) LAFIZLARI Prof.Dr.Seyyid Ahmed Abdülvâhid * Çeviren: Yrd.Doç. Dr. Ali AKPINAR **

O zaman gördü ki, küçük çocuk, memleketlisi, minimini yavru ağlıyor. Sessizce, titreye titreye ağlıyor.

NAHİV ESERLERİNİN TE LÎFİNDE TAKİP EDİLEN YÖNTEMLER

İNGİLİZCENİN SEVİYELERİ

رويدا تراك. Ma nel Fiil. 1-İsim Fiiller. Günah işleyen Allahu Subhanehu ve Tela dan uzak oldu. Günahı terk et! Dünyada rahatlık hasıl olmadı.

DERS KATEGORİSİ TEORİ+UYGULAMA (SAAT) Öğrencileri, öğrendikleri kurallar doğrultusunda konuşmaya yönlendirme.

Danışman: Prof. Dr. H.Ömer KARPUZ

ARAPÇA YAZMA ESERLERİN DİZGİSİNDE TAKİP EDİLECEK YAZIM KURALLARI


Bismillahirrahmanirrahiym Elhamdü lillahi Rabbil Alemiyn, Vessalatü vesselamu ala Rasülina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ecmeiyn.

AKADEMİK YILI

Selahittin Tolkun, Özbekçede Fiilimsiler, Dijital Sanat Yayıncılık, Kadıköy, İstanbul, 2009, s. 269.

İLAHİYAT FAKÜLTESİ I. VE II. ÖĞRETİM HAZIRLIKSIZ İLAHİYAT MÜFREDATI

T.C. BİLECİK ŞEYH EDEBALİ ÜNİVERSİTESİ İSLAMİ İLİMLER FAKÜLTESİ İSLAMİ İLİMLER BÖLÜMÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM PROGRAMI

audio emsile dersleri

Ders Adı Kodu Dönem T+U Saati AKTS. Arapça ARB101 Güz 3+0 4

PENTRU DISCIPLINA LIMBA ŞI LITERATURA TURCĂ MATERNĂ

YABANCILARA ARAPÇA ÖĞRETİMİNDE MISIR MODELİ EGYPT MODEL IN TEACHING OF ARABIC TO FOREIGN STUDENTS

YABANCI DİLLER YÜKSEKOKULU

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 6. SINIF TÜRKÇE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

TÜRK DİLİ I DERSİ UZAKTAN EĞİTİM DERS SUNULARI. 11.Hafta

Konumuz CÜMLENİN ÖĞELERİ çocuklar.

1-Anlatım 2-Soru ve Cevap 3-Sunum 4-Tartışma

Ünite 1. Celâleyn Tefsiri. İlahiyat Lisans Tamamlama Programı TEFSİR METİNLERİ -I. Doç. Dr. Recep DEMİR

İDV ÖZEL BİLKENT ORTAOKULU SINIFLARINA KONTENJAN DAHİLİNDE ÖĞRENCİ ALINACAKTIR.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ İSLÂMÎ İLİMLER FAKÜLTESİ LİSANS PROGRAMI 1. Yıl / I. Dönem Ders. Kur'an Okuma ve Tecvid I

YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ GÜZ DÖNEMİ SINAV PROGRAMI

Türkçe. Cümlede Anlam Cümlenin Yorumu. Metinde Kazandıkları Anlamlara Göre Cümleler

1.KÖK 2.EK 3.GÖVDE. Facebook Grubu TIKLA.

Ders Adı : OSMANLI TÜRKÇESİ II Ders No : Teorik : 3 Pratik : 0 Kredi : 3 ECTS : 5. Ders Bilgileri. Genel Bilgiler

5. SINIF TÜRKÇE KELİME TÜRLERİ TESTİ. A) Ben ise yağmur yağmasını bekliyordum. Cümlesindeki isimlerin hepsi tekildir.

Fiil Yapılarına Genel Bir Bakış Sülasi Mücerred Filler

EKLER VE SÖZCÜĞÜN YAPISI

BASICS OF ENGLISH SENTENCE STRUCTURE

Birinci İtiraz: Cevap:

İLH107 HADİS TARİHİ VE USULÜ (ARAPÇA)

ZAMİRLER(ADILLAR) Zamir sözcük türlerinden biridir. Zamiri yapmak için cümleyi çok çok iyi anlamak gerekir

5. SINIF TÜRKÇE DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Edebi metin, dilin estetik amaçla kullanıldığı metindir. Bir Metnin Edebi Oluşunu Şu Şekilde özetleyebiliriz:

Bundan sonra Sabahlatan da hayatın çeşitli alanlarına dair eğitim serileri bulunacak. Bunlara da bu İspanyolca eğitim makalesi ile başlıyoruz.

Transkript:

T.C. ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ Cilt: 22, Sayı: 1, 2013 s. 29-38 Arapçada İsnad ve Eksiltili Yapılara Bazı Yeni Yaklaşımlar İsmail GÜLER Özet Arapça da Hint-Avrupa dil ailesindeki gibi iki ismi birbirine bağlayan ve onların cümle olduğunu gösteren bir sözcük (copula) yoktur. Bu biçimsel bağın bulunmayışı gramercileri anlamsal bir bağ arayışına sevk etmiştir. Onlar da aradaki bağın anlamsal olması gerektiğini ve bu bağa isnâd dendiğini ileri sürmüşlerdir. Bu durumda cümle mantıksal bir yaklaşımla hakkında yargıda bulunulan kısım (musned ileyh) ve yargıyı ifade eden kısım (musned) ile aralarında isnâd denen o bağın bulunduğu bir yapı olarak ele alınmıştır. Bu anlayış fiil cümlelerini de kapsayacak şekilde yaygınlaştırılmıştır. Ancak, özellikle duygulanımları ve heyecanları dile getiren bazı yapılarda bu iki temel ögenin izahı yapılırken sorunlar yaşanmıştır. Musned ve musnedun ileyh parçalarından oluşan fakat isim veya fiil cümlesi kategorilerine dâhil edilemeyen yapılar yeni gramer çalışmalarının bir kısmında Arapçanın Üslupları (Esâlibu l-arabiyye) başlığı altında işlenmektedir. Bu makalede bu konular, bazı yeni yaklaşımlar eşliğinde ele alınacaktır. Abstract Some New Approaches to Elliptical Structures in the Arabic Language As in the Indo-European language family, there is not a word in the Arabic Language, which links between two names and Prof. Dr., Uludağ Ü. İlahiyat Fakültesi, iguler@uludag.edu.tr

indicates that they are a sentence. This lack of formal bond led Arabian grammarians to search for a semantic link. Finally they claimed that this link should be semantic and it is called as isnâd. Accordingly with a logical approach, the sentence has been handled as a structure which includes musnadun ilayh musnad and isnâd. This understanding has been generalized to cover the verb phrase. But it is faced with the problems in some structures that express especially the special sensations and emotions, when these two basic elements are explained. In some new grammatical studies, the structures which consist of musnad and musnadun ilayh, but which is not included to noun or verb phrase category, are being handled under the title Esâlibu l-arabiyye. In this paper these subjects will be tackled with some new approaches. Anahtar Kelimeler: İsnad, Müsned, Müsned ileyh, Arapçada Temel Cümle Ögeleri. Key Words: Isnâd, Musnad, Musnad ilayh, Arabic Sentence, Basic Elements in Arabic Language. Giriş Arapçada Hint-Avrupa dillerinde olduğu gibi iki isimden oluşan terkibin cümle olduğunu gösteren lâfzî bir işaret (copula) bulunmadığından nahivciler bunun yerini tutacak bir şeyler arayışına girmişlerdir. 1 Onlar cümledeki öğelerin birbiri ile ilişkisini bir yandan şekilsel özelliklerle belirlerken, diğer yandan öğeler arasındaki bu ilişkiyi anlamsal olarak da açıklamaya çalışmışlar ve öğeler arasındaki bu anlamsal bağa isnâd adını vermişlerdir. Cümlenin türü ne olursa olsun (isim veya fiil cümlesi) temel öğeler arasındaki bu bağ (isnad) sürekli aranmıştır. İsnadın iki tarafı söz konusudur; hakkında konuşulan, yargıda bulunulan ( إليه مسند ) ile yargı ifade eden kısım (مسند) olup, ikisi arasındaki ilişki de yargı adlandırılmıştır. olarak (إسناد) Sîbeveyh den bu yana bütün cümlelerde isnadın ve iki tarafının ) aranması ve bunun cümlenin olmazsa olmaz şartı مسند إليه /مسند) olarak ileri sürülmesi 2 nahivcilerin kelamcı ve mantıkçıların düşünce biçimlerine bağlı kaldıkları, 3 konuşma dilini ve bu dilin ifade biçimlerini pek itibara almadıkları izlenimini vermektedir. Hatta cümlede müsned ve müsnedun ileyh kısımlarına girmeyen mansubatı " fadle /فضلة" kabul etmiş olmaları da mantıksal yapıya 1 el-yâsirî, Ali Muzhir, el-fikru n-nahvî inde l-arab, Beyrut 2003, s. 309. 2 Sîbeveyh, el-kitâb, A. M. Hârûn neşri, Kahire 1988, I/23. 3 el-kessâr, Muhammed, el-miftâh li Ta rîbi'n-nahv, Dımaşk 1976, s. 138. 30

bağlı kalmalarının bir başka göstergesidir. Çünkü mantıkta bir önerme; mevzu ve mahmulden oluşup dışındakiler fazlalık sayılır ve istenirse düşürülebilir. 4 Mantığın etkisinde kalma sonucunda mahkûm ve mahkûmun aleyh terimlerine de benzetilerek benimsenen bu açıklama tarzı Arapçanın düzenli cümlelerinde sorun oluşturmazken mantıksal yapıya uymayan duygusal ifadeleri açıklamada sorunlu olmuştur. Çünkü insan dili düzgün cümlelerle dile getirilen düşünceye olduğu kadar duygusal ifadelere de açıktır ki bu tür ifadeler çoğu dilde normal cümle kalıplarına uymaz. Cümleleri böyle ikili, mantıksal bir temele indirgeyerek ele almanın eski gramerin bir hatası olduğunu söylemeye çabalamıyoruz. Çünkü sadece Arapçada değil, diğer birçok dilde de cümleler felsefi bir eğilim sonucunda konu/yorum veya özne/yüklem biçiminde ele alınmıştır. Bunun da temelinde dünyaya bakış yatmaktadır. Bu bakışa göre dünyada bir yanda varlıklar, nesneler ve olgular bulunmakta, diğer yanda da devinimler. Geleneksel dilbilgisi çalışmalarında olduğu gibi modern dil çalışmalarında da, dil felsefesinin ulaştığı bu cümle çözümlemeleri olduğu gibi korunmuştur. Ne var ki, son çalışmalarda, bu ayrımların cümlenin yapısını ortaya koymada dayanak olarak görülmesinin yetersiz kaldığı vurgulanmaya, yeni öneriler geliştirilmeye başlanmıştır. 5 "Duygusal dil" başlığı altında konuyu ele alan Vendryes, insanın sadece düşünceleri dile getirmediğini, duygularını dile getirip, hemcinslerini etkilemek için de dili kullandığını, bu yüzden ifadeleri; mantıksal, etkileme ve etkilenme diye üç ayrı grupta incelemek gerektiğini söyler. 6 Vendryes devamla; gözlerimizin önünde gerçekleşen bir kazadan dolayı "Vah! yazık garibana!" veya hiç umulmadık bir anda bir tanıdığımızla karşılaşınca "Sen! Buradasın ha!" deriz ki bu üzüntümüzü ve heyecanımızı düz mantıki ifadelerle dile getirmiş olsak ve "Garibana acıdım", "Seni burada görmek beni şaşırttı" demiş olsaydık ne kadar kuru kalacaktı. 7 diyerek duygusal ifadelerin dildeki önemine işaret etmektedir. Ayrıca o, bir dilcinin herhangi bir dildeki cümleleri çözümlemeye girişmeden önce onları türlerine ayırması gerektiğini belirterek 8 duygusal dille mantıki dilin cümle yapılarının farklı olduğunu, 4 el-yâsirî, age, s. 417. 5 Uzun, N. Engin, Dünya Dillerinden Örnekleriyle Dilbilgisinin Temel Kavramları, İst. 2004, s. 95. 6 Vendryes, J., el-luğa, Abdulhamid ed-devâhilî ve Muhammed el-kassâs çevirisi, Kahire ts., s.182. 7 Age, s. 183-184. 8 Age, s. 188. 31

konuşma ve yazı dilinin cümleleri karşılaştırıldığında bu farkın daha da belirgin olarak ortaya çıktığını ileri sürer. 9 Çağımızda konuyu eski gramercilerden farklı biçimde ele alan ilk kişilerden olduğunu sandığımız Bergstrasser anlamlı sözü (kelam) cümle ve cümle olmayan biçiminde ikiye ayırmıştır. Kelamın إليه مسند çoğunun (مسند) ile ( ) parçalarından oluşan cümlelerden oluştuğunu, parçalardan her ikisi de isim veya isim konumunda ise cümlenin isim cümlesi, eğer (مسند) fiil ya da fiil konumunda bir kelime ise cümlenin fiil cümlesi olduğunu söylemektedir. Öte yandan kelamda isnâd barındırmayan sıfat tamlamaları, isim tamlamaları, atıf gibi müfred (cümle oluşturmayan) kelimeler de bulunduğunu, nidanın da bu türlerden olarak cümle veya cümle parçası olmadığını, bununla beraber tek başına anlamlı olup gizli veya açık bir başka öğeye gerek duymadığını, ancak bu tür yapıların konuşma cümlesindeki kısaltılmış ifadeler gibi de olmadığını ileri sürmekte ve bu yapılara cümlemsiler (satzaguivalent/eşbahulcümel) 10 demektedir. Çağımız Arap dilcilerinden Temmâm Hassân isim mi fiil mi olduğu tartışmalı olan ve bu yüzden bunlardan oluşan cümlelerin de tartışmalı olduğu kelimeleri ayrı bir grup altında toplayarak bunlara hâlife/havâlif adını vermiştir. Eskilerin adlandırmasına göre bunlar: a- Fiil ismi, ses ismi, teaccüb, övgü ve yergi fiilleridir. 11 Daha sonra Hassân ın öğrencilerinden Muhammed Hamâse Abdullatif bunlara üç grup daha ekleyerek sayıyı yediye çıkarmıştır ki onun ekledikleri de şunlardır: b- Nida, yemin, tahzir ve iğra. 12 c- Bunlara ihtisas, iştigal ve mansup masdarı da ekleyenler olmuştur. 13 Bu gruplardan Temmâm Hassân ın dile getirdiği dördünü burada ele alarak, nahiv kitaplarında bunlarla ilgili tartışmanın kısa bir dökümünü yapıp bir sonuca varmak istiyoruz. 9 Age, s. 191. 10 Bergstrasser, Gotthelf, et-tatavvuru n-nahvî li l-luğati l-arabiyye, Kahire 2003, s. 125. 11 Hassân, Temmâm, el-luğatu l-arabiyye Ma naha ve Mebnaha, Fas 1994, s. 113 vd. 12 Abdullatîf, Muhammed Hamâse, el-alametu l-i râbiyye fi l-cumle beyne l- Kadîm ve l-hadîs, Kuveyt 1984, s. 97 vd. 13 el-kûfî, Necât Abdulazîm, Binau l-cümle Beyne Mantıki l-luğa ve n-nahv, Kahire 1978, s.198 vd. 32

1. Fiil İsimleri: Bu gruba giren kelimelerin tasnifinde tartışmalar yaşanmıştır. Bunlara verilen isim de ne tamamıyla fiil ne de isim gibi kabul edilmediklerini hissettirmektedir. 14 Bunlar klasik nahiv kitaplarında anlamları açısından; a- Emir b- Mazi c- Muzari biçiminde üçe, kökleri açısından da; a- İlk kullanıldığından beri isim fiil olarak kullanılanlar (mürtecel), b- Daha önce bir başka anlamda kullanılırken daha sonra isim fiil olarak kullanılanlar (menkul c- (فعال) vezninde olanlar biçiminde üçe ayrılmışlardır. Ayrıca yine anlamları açısından; talep veya haber ifade edenler diye de sınıflandırılmışlardır. A. Bunları Fiil Kabul Eden Görüş: Bu görüşü Kufeliler dillendirmiştir. Onlara göre bunlar gerçek birer fiildirler. Basralılardan bazıları da bunların isim gibi kullanılan fiil olduklarını söylemişlerdir. 15 Ancak bunlar normal fiiller gibi çekilememekte ve fiillere ait diğer birçok özellikten yararlanamamaktadırlar. B. Bunları İsim Kabul Eden Görüş: Basralıların çoğunluğu bunların isim olduğunu ileri sürmüştür. Sîbeveyh, fiiller gibi çekilip zamir almadıklarından bunlara fiil ismi dendiğini, geçmişte, gelecekte veya içinde bulunulan zamanda bir olayı gösteren birer fiilden alınmadıklarından normal birer fiil sayılmadıklarını söylemektedir. 16 Ancak bunlardan sonra fail ve meful anlamında birer ismin gelmesi, emir ve nehiy anlamı taşıyanlarında failin takdir edilmesi bunların fiil gibi işlev gördüklerinin kabul edilmesine yol açmıştır. İbn Cinnî, bazılarının tenvin alması, müsenna 17 veya cemi kalıbında gelmiş olanların varlığı, müenneslik eki almaları, bir kısmının isim tamlaması halinde olması ve belirlilik takısı almaları nedeniyle isim olduklarını söylemektedir. 18 Ayrıca İbn Cinnî bunların her konuda tamamen fiil gibi amel etmediklerine işaret eder. Örneğin bunlar fiillerde olduğu gibi mastar 14 es-sâmerrâî, İbrâhîm, en-nahvu l-arabî ve d-dersu l-hadîs Bahs fi l-menhec, Beyrut 1986, s. 191. 15 es-sabbân, Hâşiye ala Şerhi l-eşmûnî, Beyrut 2003, III/288. 16 Sîbeveyh, age, I/242. (ده) kelimesinin başındaki (دهدرين) 17 Müsenna olarak gelen fiil isimlerinden kısmının Farsça olması ilginçtir. 18 İbn Cinnî, el-hasâis, Kahire 1988, III/46-47. 33

anlamı taşımadıklarından talep ifade eden fiil isimlerinden sonra cevap olarak gelen ve başında (فاء) harfi bulunan muzarinin mansup olamayacağını 19 söylerken, öte yandan (فعال) kalıbında gelen fiil isimlerinin fiil olmasalar dahi ism-i failde olduğu gibi mastar anlamı taşıdıkları gerekçesiyle cevaplarının mansup olabileceğini ileri sürer. O, hepsinin cevaplarının meczum olmasını ise hoş karşılar. 20 Fakat fiil isimlerinin isim olduklarını kabul eden nahivciler bunların irabda yeri olduğu fikrine karşı çıkmaktadırlar. Esterâbâdî gerekçe olarak bunların isim anlamı taşımadıklarını ve cümlede lafızca değil anlamca fiilin yerini tuttuklarını, fiilin irabda yeri (أمامك) O, olmadığından bunların da olmayacağını ileri sürmektedir. ile (عليك) ve (إليك) gibi zarf-mecrur ve harf-i cer-mecrurdan oluşan bu ifadelerin fiil ismi olduktan sonra tek kelime gibi kabul edilmeleri gerektiğini vurgulamaktadır. 21 Sonuç olarak bunlar ister isimden, ister zarftan, ister harf-i cerden, ister fiilden aktarılmış olsun, aktarıldıktan sonra fiil ismi olarak farklı kabul edilmeleri gerektiği görüşündedir. 22 Ancak Esterâbâdî bunların, fiillerin lafızlarının değil de (صه) anlamlarının yerini tuttuklarını tartışırken örneğin; birinin kelimesini kullandığında (اسكت) fiilini hatırına getirmesinin söz konusu olmayacağını hatta bu fiili hiç duymamış da olabileceğini söyler, 23 öyleyse kendisinin de belirttiği gibi bir Arap (صه) kelimesini kullandığında normal bir fiilin yerine kullanmamakta sadece "sus" anlamında kullanmaktadır. Eğer böyle bir kelime geçişsiz bir anlamdaysa kendinden sonra gelen bir merfu ile yetinmekte, yok eğer geçişli bir anlam taşıyorsa merfudan başka mansup bir isim daha almaktadır. Basralılara göre bunlardan sonra gelen mansup isimlerin bunlara takdim edilememesi ve fiil gibi çekilememeleri tam birer fiil gibi işlev görmediklerinin kabul edilmesine yol açmıştır. 24 C. Bunlara Farklı Bir Kategori Arayışı: Görüldüğü gibi isim fiili mevcut kategorilerden birine dâhil etmenin zorluklarından dolayı Temmâm Hassân kendi tasnifinde 19 Age, III/49. 20 Age, III/51. 21 el-esterâbâdî, Şerhu'l-Kafiye, Beyrut 1998, III/168. 22 Ay. 23 Ay. 24 el-muberred, el-muktedab, Beyrut ts, III/202; el-esterâbâdî, age, III/170. 34

(اإلخالة) grubundan saymış ve adına ihâle (الخوالف) onu havâlif demiştir. 25 Ancak kendisinden sonra gelenler hâlife/havâlif adlandırmasını benimsemekle beraber ayrıca isim fiillere ihâle denmesini uygun görmemişlerdir. 26 İsim fiillerin sınıflandırılmasındaki bu zorluğu sadece günümüz dilcileri değil bazı eski gramerciler de görmüşlerdir. Daha önce bu gruba isim ve fiil dışında başka bir isim verilmesi gerektiğini Ahmed b. Sâbir 27 isimli bir dilci gündeme getirmiştir. 28 Ancak onun bu farklı adlandırması dışında konu ile ilgili diğer görüşlerinin ne olduğunu bilmemekteyiz ki onun bu yaptığı da diğer nahivcilerin ismu'l-fiil adlandırmasından çok daha farklı bir şey değildir zira hâlife kavramı ile fiilin yerini tutan anlamını kastetmiştir. Bunların lafızca fiil olmadıkları gibi anlamca da fiil olmadıklarını göstermek üzere M. Hassân Abdullatif bir örnekle (العقيق) ) cümlesinde العقيق هيهات ( göre açıklama yapmaktadır. Ona kelimesi cümledeki (هيهات) kelimesinin dile getirdiği bir eylemi (hades) yapmadığı gibi, bu kelimenin ifade ettiği bir eylemle nitelenmiş de değildir. Fail olmasını gerektirecek şartları taşımadığından fail olarak da adlandırılamaz. Bu durumda fiil isimlerini hâlife, onlardan sonra merfu ya da mansup bir isim bulunursa onları da damîme diye adlandırmak yeterlidir. 29 Günümüz dilcilerinden bir başkası ise konu ile ilgili şu görüşlerini dile getirmekte; fiil ismi açık veya gizli olan mamulü ile fiil, isim, niteleme terkiplerinden ayrılmaktadır. Zira bu terkiplerin başına soru ve olumsuzluk kelimeleri gelebilirken fiil isminden oluşan terkip bunları kabul etmez. Bundan dolayı hâlife terkibi adı altında ayrıca ele alınmalıdır. Bunlar tek kelime olarak kalsalar bile bizce isnad taşıyan terkiptirler, 30 demektedir. 2. Ses İsimleri Bu kelimeler hayvan seslerini taklit veya onlara bir şey yaptırmak için kullanılır. Bunlar diğer anlamlı kelimeler gibi kabul edilmese gerektir. Çünkü bunlarda iki insan arasında kullanıldığı gibi bir uzlaşım (muvada a) ve belirli bir anlam iletme (kasd) bulunmamaktadır. Bu yüzden bunlara terkip ve cümle muamelesi 25 Hassân, age, 113. 26 Abdullatîf, age, 97; Ibâde, Muhammed İbrâhîm, el-cumletu l-arabiyye Mukevvinâtuhâ Envâuhâ Ta lîluhâ, Kahire 2002, s. 92. 27 es-suyûtî, Buğyetu'l-Vuat, Beyrut 1964, I/311. 28 es-sabbân, age, III/289. 29 Abdullatîf, age, 99. 30 İbâde, age, 92. 35

yapmak gereksiz ve yersiz gözükmektedir. Zaten bu kelimelerin yerinin nahiv değil sözlükler olduğu, nahivcilerin ise bunlarla ilgilenmelerinin gerekmediği belirtilmektedir. 31 3. Teaccüb Kalıpları Diğer dillerde olduğu gibi Arapçada da hayret ve şaşkınlığı dile getirmenin çeşitli yolları olmakla beraber gramer kitapları kıyasi iki أفعل ( ve (ما أفعله ( bunlar kalıbı esas alarak konuyu işlemektedirler ki kalıplarıdır. (به Nahivciler bu kalıpları oluşturan kelimeler hakkında hem sarf hem nahiv açısından değişik görüşler ileri sürmüşlerdir. 32 Birinci kalıptaki (أفعل) kelimesinin isim mi yoksa fiil mi olduğu tartışılmıştır. Kufelilere göre; a. Çekimi yapılamadığından, b. Tasğiri kullanılmış olmasından, c. Ecvefte orta harfi aslına döndüğünden ve bunların tümü ismin özelliklerinden olmasından dolayı bu kelime isimdir. Basralılara göre ise; 1- Vikaye nunu kabul etmesinden, 2- Sonunun fethalı okunmasından, 3- Kendinden sonra gelen nekra ve marife isimleri nasbetmesinden ve bunların fiillere ait özellikler olmasından dolayı da fiildir. 33 İkinci kalıbın başındaki (أفعل) kelimesinin fiil olduğunda ittifak vardır. Ancak hangi kalıptan bir fiil olduğu tartışmalıdır. Basralılar kalıbının emir, anlamının ise inşa (tasarım) değil, haber (bildirim) olduğunu ve mazi kalıptan bozulmuş olup ardından gelen cer harfinin zaid olduğunu söylemişler, Ferrâ, Zeccâc, Zemahşerî, İbn Keysân ve İbn Harûf kalıbının da anlamının da emir olup kendinden sonra gelen cer harfinin geçişlilik için kullanıldığını söylemişlerdir. 34 Görüldüğü gibi nahivciler her iki kalıp hakkında da birbirine ters düşen açıklamalar yapmışlar, bu kelimelerin irabı ile ilgili olarak da farklı görüşlere sahip olmuşlardır. Sîbeveyh'e göre birinci kalıbın 31 es-samerrai, age, 193. 32 es-sabbân, age, III/24. 33 el-enbârî, el-insâf, Mesele 15, el-enbârî her iki tarafın delillerini yirmi sayfayı tutan bir uzunlukta anlatmış, konu ile ilgili olarak أعظم هللا) (ما denilebilir mi? Diye dini bir tartışmadan da bahsetmiştir. Ancak biz burada ayrıntılara girmek istemiyoruz; Hârûn, Abdusselam Muhammed, el-esâlîbu'l-inşaiyye fi'n- Nahvî'l-Arabi, Kahire 2001, s. 97. 34 es-sabbân, age, III/26-27. 36

başındaki (ما) mevsul veya mevsuf olmayıp "şey" anlamında tam bir isimdir, merfu olup müptedadır ve ardından gelen cümle haberidir. Esterâbâdî Sîbeveyh'in görüşünü savunmakla beraber bir açıdan zayıf olduğunu belirtmeden geçemez. O da (ما) kelimesinin nitelenmeden nekre kullanılmasının nadir olduğu ve müpteda olarak da hiç duyulmadığıdır. 35 Ahfeş'in meşhur görüşüne göre (ما) mevsul olup müptedadır, ardından gelen cümle ise sılasıdır. Haber mahzuftur. Kufelilerin çoğunluğu da bu görüştedirler. 36 Yine Esterâbâdî Ahfeş'in bu açıklamasının da zayıf olduğunu zira haberin yerine geçen herhangi bir şey bulunmadan düşürülmüş olmasının doğru olmadığını ve bu durumda yapılacak takdirin de teaccüb kalıbının gerektirdiği kapalılığa uygun olmadığını söyleyerek itiraz eder. 37 Esterâbâdî, Ferrâ ile İbn Durusteveyh'in açıklamalarını da yeterli bulmaktadır. Onlara göre (ما) soru için olup, kendinden sonrası haberidir. O, teaccübün anlamı açısından bunun güçlü bir açıklama olduğunu söyler ve sorudan teaccüb anlamı çıkarıldığını Kur'an'dan ve şiirden örneklerle açıklar. Fakat (ما) kelimesinin anlamının sorudan teaccübe aktarılmasını uygun bulmayan bir görüşten dolayı onların açıklamasının da zayıf görüldüğünü söylemeden geçemez. 38 İkici kalıpta cer harfinden sonra gelen kısım Sîbeveyh'e göre fail olup fiilde gizli fail yoktur. Ahfeş'e göre ise fiildeki gizli zamir fail olup, cer harfi ya geçişlilik içindir, ya da fazladır. Cer harfinden sonra gelen kısım ise mefuldür. 39 Ayrıca teaccüb kalıpları fiil ismi bulunan kalıplarda olduğu gibi sabit kalıplardır. Bunlarda takdim ve tehirle yapı bozulmaz. Bu cümlelerde yapıların pek fazla değişim kabul etmemesi konuşma dilinin deyimleşmiş yapıları olduğunun sağlam birer göstergesidir. Bu yüzden normal cümleler gibi açıklanmaya çalışılmamaları daha uygun olabilir. 4. Övgü ve Yergi Kalıpları (بئس) ve yergi anlamında kullanılan (نعم) Övgü anlamındaki kelimelerinin fiil veya isim olduğu konusunda tartışma çıkmıştır. Basralılara ve Kisâî'ye göre bu kelimeler zamir ve dişilik gösteren ek 35 el-esterâbâdî, age., IV/233-234. 36 Age, IV/228. 37 Age, IV/233. 38 Age, IV/234. 39 Age, IV/228. 37

aldıkları için fiildirler, ancak çekimleri yoktur. Diğer Kufelilere ve Ferrâ'ya 40 göre de çekimleri yapılmadığı, bazı kullanımlarda başlarına cer ve nida harfi alabildikleri için isimdirler. 41 Bunları fiil kabul edenlere göre fail ya marife olarak ya da marifeye muzaf, yahut kendilerinden sonra gelen mansup bir kelimenin yerini tuttuğu gizli zamir olarak gelebilir. Ancak Kisâî'ye göre bu fiillerden sonra mansup bir nekre gelirse fail gizli olmayıp bu nekre isimden sonra gelen isimdir. Ferrâ da bu noktada Kisâî gibi düşünmektedir. 42 Övgü-yergiye konu olan isim müpteda, fiil ve fail de haber konumunda olur. Bunları isim kabul edenlere göre bunlar müpteda sonraki kısım ise haberdir. Sonuç Mantıksal iki taraflı (musned / musnedun ileyh) temel cümle yapısı esas alındığında dildeki bütün ifade biçimlerinin bu yapıya uymadığı söylenebilir. Bu ikili yapı tüm cümlelere uygulanamadığında ise o gramerin dilin bütününü tutarlı bir şekilde açıklaması sorunlu hale gelmektedir. Bunu bazı Arapça ifadelerde de görmek mümkündür. Eski gramer kitaplarından dört konuyu ele alarak bu yapılar etrafında meydana gelen tartışmayı bir parça da olsa örneklemeye çalıştık. Yeni Arapça gramer kitaplarının bir kısmında bu yapılar klasik isim veya fiil cümlesi tasnifi altında ele alınmamakta daha çok bunlar Arapçanın farklı üslupları (esâlib) başlığı altında topluca işlenmektedir. 40 el-muhtâr, Ahmed Deyra, bu kelimelerin fiil olduğu ile ilgili el-ferra'dan yapılan naklin onun görüşünü yansıtmadığını, bu kelimelere kendisinin fiil dediğini ileri sürmektedir. Bkz. Dirase fi'n-nahvî'l-kûfî, Beyrut 1991, s. 329 vd. 41 İbnu'l-Enbârî, age, 14. Mesele. 42 es-sabbân, age, III/47. 38