BASİTFEN.COM 2.ÜNİTE CANLILAR DÜNYASI Doğada var olan milyonlarca canlı çeşidi bilim insanları tarafından benzer özellikleri dikkate alınarak gruplandırılmıştır. BÖLÜMLER Canlılar Dünyası ünitesinde öğreneceklerimiz; 1 Mikroskobik Canlılar 2 Mantarlar 3 Bitkiler 4 Hayvanlar Gözle görülmeyecek kadar küçük, sadece mikroskopla görülebilen bir ya da birkaç hücreden oluşan canlılara mikroskobik canlılar denir. Dünya da yaşayan canlılar farklı tür ve sayıdadır. Bilim insanları canlıları daha kolay incelemek için benzerlik ve farklılıklarına göre sınıflandırmıştır. Canlılar sınıflandırılırken; yapısı, hareket şekli, beslenme ve üreme özellikleri dikkate alınmıştır. Canlılar ilk olarak bitkiler ve hayvanlar diye sınıflandırılmıştır. Canlıları ilk sınıflandıran bilim insanı Aristotales'tir (Aristo). Canlıların günümüzde kabul gören sınıflandırmayı yapan bilim insanı Carlous Linnaeus dir (Karl Linne). Canlılar günümüzde; mikroskobik canlılar, mantarlar, bitkiler ve hayvanlar olmak üzere dört grupta incelenir. Kendi besinini kendi üretebilen ve diğer tüm canlıların besin kaynağını oluşturan canlı grubuna bitkiler denir. 1
BASITFEN.COM 1. Mikroskobik Canlılar Gözle görülmeyecek kadar küçük, sadece mikroskopla görülebilen bir ya da birkaç hücreden oluşan canlılara mikroskobik canlılar denir. MIKROSKOP NEDİR? Mikroskop gözle görülemeyen canlıların görüntüsünü yüzlerce kez büyütebilen ve merceklerden oluşan alettir. Havada, suda, toprakta, canlıların üzerinde ve hemen hemen her yerde yaşayabilir. En çok bilineni bakterilerdir. Mikroskobik canlılara; bakteri, öglena (kamçılı hayvan), amip, terliksi hayvan (paramesyum), maya mantarı ve küf mantarı örnek olarak verilebilir. Mikroskobik canlılar hareket edebilir, solunum yapar, beslenir ve üreyebilir (çoğalabilir). Bakteri Öglena Amip Terliksi Hayvan Mikroskobik canlılar tek tek bulunabildiği gibi gruplar hâlinde de bulunur. Bakteriler uygun sıcaklık ve besin bulunan her yerde çoğalabilir. Bakterilerin yararlı ve zararlı olanları vardır. Bakterilerin yararları; Mayalanma olayı ile sütün peynir veya yoğurda dönüşmesini sağlar. Üzüm suyundan sirke yapılmasını sağlar. Bağırsaklarda yaşayan bazı bakteriler B ve K vitamini üretir. Bakterilerin zararları; Verem, kolera ve zatürre gibi bulaşıcı hastalıklara neden olur. Diş çürüklerine neden olur. 2
2. Mantarlar Kendi besinini kendi üretemeyen, besinlerini başka tür canlılardan, bitki ve hayvan kalıntılarından sağlayabilen canlılardır. Mantarlar, diğer canlıların yapısındaki maddeleri tekrar canlıların kullanabileceği duruma dönüştürülmesinde rol alırlar. Mantarlar bitkilere benzemesine karşın kesinlikle bitki değillerdir. Mantarlar dört çeşittir. A. Şapkalı Mantarlar Protein ve vitamin açısından zengin olan bazı türlerini besin olarak tüketiriz. Besin olarak tüketilenler özel ortamlarda yetiştilir. Bunlara kültür mantarı denir. Zehirli ve zehirsiz mantarları şekil ve renk açısından birbirinden ayırmak oldukça zordur. Bu yüzden doğadan toplanan mantarlar tüketilmemelidir. Yandaki resimde gördüğünüz mantarların hepsi zehirlidir. Şapkalı mantarlar besinlerini topraktaki canlı atıklarını kullanarak karşılar. B. Küf Mantarları Açıkta kalan canlı kalıntılarını çürüterek yaşar. Küflenmiş besinler insan sağlığını olumsuz etkiler. Ekmek, peynir, meyveler gibi çeşitli besinlerin renk, koku ve tadının bozulmasına neden olurlar. Küf mantarlarının oluşturduğu küf tabakası gözle görülebilirken küf mantarlarının kendisi ancak mikroskopla görülebilir. 3
C. Maya Mantarları Gözle görülemeyen, mikroskopla görülebilen hamurun mayalanması ve peynir yapımında kullanılan mantar türüdür. Mayalanma olaylarında maya mantarları; uygun sıcaklığa, neme ve besine ihtiyaç duyar. D. Parazit Mantarlar İnsan, hayvan ve bitkilerde mantar hastalığına neden olurlar. Parazit mantarlar insanlarda; akciğerler, deri, bağırsaklar ve mideye yerleşerek buralara zarar verir. Saç dökülmesine neden olan saçkıran hastalığı ve ağızda çıkan pamukçuk hastalığı parazit mantarların neden olduğu hastalıklardandır. Parazit mantarlar bir canlıdan başka bir canlıya bulaşabilir. Dolayısıyla başkalarına ait havlu, terlik ve ayakkabıların kullanılması uygun değildir. 3. Bitkiler Kendi besini kendi üretebilen ve diğer tüm canlıların besin kaynağını oluşturan canlı grubudur. Bitkiler fotosentez denilen olayla havadaki karbondioksiti ve topraktaki suyu kullanarak ışık yardımıyla besin ve oksijen üretir. Fotosentez sonucunda üretilen besin ve oksijen hem bitkiler hem de diğer canlılar tarafından kullanılır. Foto kelimesi ışık, sentez kelimesi birleştirme anlamına gelir. Fotosentez kelimesini ışık yardımıyla birleştirme olarak düşünebilirsiniz. 4
Bitkiler karada, suda ya da başka bir bitkinin üzerinde yaşayabilir. Bitkiler yaşadığı ortama uygun özelliklere sahiptir. Örneğin kaktüsler iğne şeklindeki yaprakları sayesinde fazla su kaybetmez. Bitkiler çiçekli ve çiçeksiz olmak üzere iki grupta incelenir. A. Çiçekli Bitkiler Çiçeksiz bitkilere göre daha gelişmiş kök, gövde, yaprak ve çiçekten oluşan bitkilerdir. Tohumla çoğalır. a. Çiçek Çiçek; bitkinin üreme organlarını taşıyan renkli ve hoş kokulu kısmıdır. Çiçekler renkleri ve hoş kokularıyla böcekleri kendisine çeker ve bitkinin üremesini kolaylaştırır (üreme hücreleri böcekler sayesinde taşınır). Çiçek, tohumun üretildiği kısımdır. b. Yaprak Yaprak; bitkinin besin üretmesini sağlayan kısmıdır. Ayrıca terleme ve gaz değişimi olaylarını da gerçekleştirir. Farklı bitkilerin farklı şekil ve büyüklükte yaprakları bulunur. Yapraklarda madde taşıyan damarlar ve gaz alışverişini gerçekleştiren gözenekler bulunur. c. Gövde Gövde; bitkinin dik durmasını sağlayan toprak üstündeki kısmıdır. Gövde, çiçekleri, yaprakları ve meyveleri taşır. Gövde, köklerle bağlantılıdır. d. Kök Köklerden alınan suyun yapraklara, yapraklarda üretilen besinin de bitkinin diğer kısımlarına iletilmesi gövdenin görevidir. Kök; bitkiyi toprağa bağlayan, toprak altındaki kısmıdır. Kökler topraktaki suyu ayrıca suyla birlikte suda çözünmüş mineralleri de alır. Turp, kereviz, havuç, şalgam ve sarımsak gibi bitkilerin kök- leri besin depo eder. 5
B. Çiçeksiz Bitkiler Çiçeksiz bitkilerin tohum ve çiçeği bulunmaz. Çiçeksiz bitkiler basit yapılı bitkilerdir. Su yosunu, kara yosunu, eğrelti otu, atkuyruğu ve kibritotu çiçeksiz bitkilere örnek verilebilir. Çiçeksiz bitkiler genellikle göl, bataklık gibi nemli yerlerde ve ağaç gövdelerinde yaşar. 4. Hayvanlar Diğer canlılara göre daha gelişmiş, bitkisel ve hayvansal besinlerle beslenen canlı grubudur. Hayvanlar karada ve suda yaşayabilir, aktif hareket edebilir. Hayvanlar kendi besinini üretemez, besin ihtiyacını diğer canlıları tüketerek karşılar. Bazı hayvanlar etle, bazı hayvanlar otla bazı hayvanlar da hem etle hem de otla beslenir. Hayvanlar, vücudunda omurga ve iskelet bulunup bulunmamasına göre omurgalı ve omurgasız hayvanlar olmak üzere iki grupta incelenir. A. Omurgasız Hayvanlar Omurgasız hayvanların vücudunda kıkırdak ve kemikten yapılmış omurga ve iskelet bulunmaz. Omurgasız hayvanların vücudunun dışında canlıya destek veren kabuk vb. yapılar bulunur. Omurgasız hayvanlar karada suda ya da başka hayvanların üzerinde yaşayabilir. Akrep, kene, bit, ahtapot, kelebek, arı, mercan, denizyıldızı, denizkestanesi, solucan, denizanası, örümcek ve sinek omurgasız hayvanlara örnek verilebilir. 6
BASITFEN.COM B. Omurgalı Hayvanlar Omurgalı hayvanlar; balıklar, kurbağalar, sürüngenler, kuşlar ve memeliler olmak üzere beş grupta incelenir. i. Balıklar Balıklar tatlı ve tuzlu sularda yaşayabilir. Balıkların vücudu pullarla kaplıdır. Balıklar yumurtayla çoğalır, solungaç solunum yapar ve yüzgeçleriyle hareket eder. Hamsi, sazan, vatoz, köpek balığı ve palamut balıklara örnek verilebilir. ii. Kurbağalar Kurbağalar hem karada hem de suda yaşar. Kurbağalar yumurta ile çoğalır. Kurbağaların arka ayakları uzun ve perdelidir. Su kurbağası ve kara kurbağası kurbağalara örnek verilebilir. Semenderler de (kuyruklu kurbağa) kurbağalar sınıfında incelenir. İribaş evresindeyken solungaç, ergin halde akciğer solunumu yaparlar. Ayrıca, nemli ve kaygan derileri ile deri solunumu yaparlar. iii. Sürüngenler Sürüngenler genellikle karada yaşar ancak suda yaşayanları da vardır. Sürüngenler gövde yapısı nedeniyle sürünerek hareket eder. Sürüngenler genelde yumurtayla çoğalır, akciğer solunumu yaparlar. Sürüngenlerin vücudu sert ve kuru pullarla kaplıdır. Kaplumbağa, yılan, kertenkele ve timsah sürüngenlere örnek verilebilir. 7
iv. Kuşlar Kuşların vücudu tüylerle kaplıdır. Kuşların pek çoğu kanatları sayesinde uçabilir. İskeletleri ve akciğerleri uçmalarını kolaylaştırıcı yapıdadır. Kuşlar yumurta ile çoğalır, akciğer solunumu yaparlar. Yumurtalarını sıcak tutmak için kuluçkaya yatarlar. Deve kuşu, serçe, penguen, tavuk, kırlangıç, papağan, bülbül ve güvercin kuşlara örnek verilebilir. Deve kuşu, penguen, tavuk ve hindi kanatları olmasına rağmen uçamayan kuşlardır. v. Memeliler Memeliler omurgalı hayvanların en gelişmiş özelliklere sahip grubudur. Memelilerin pek çoğunun vücudu kıllarla kaplıdır. Memeliler yavrularını doğum olayıyla dünyaya getirir ve sütle besler. Akciğer solunumu yapan memeliler karada ve suda yaşayabilir. Koyun, fare, fil, eşek, tavşan ve aslan karada, yunus, balina ve fok balığı ise suda yaşayan memelilere örnek verilebilir. Uçabilen tek memeli yarasadır. Koyun, at ve geyik gibi memeliler ot ile beslenirken kurt, aslan ve kaplan gibi memeliler et ile beslenir. Fare ve ayı gibi memeliler ise hem etle hem de otla beslenir. Memeliler farklı vücut büyüklüklerine sahip olabilir (fare ve fil gibi). 8