Major Duygudurum Bozukluklarında Kişiliğin Üç Boyutlu Değerlendirilmesi ve Klinik Özelliklerle İlişkisi

Benzer belgeler
YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA TEMEL İNANÇLAR VE KAYGI İLE İLİŞKİSİ: ÖNÇALIŞMA

Serhat Tunç 1, Yelda Yenilmez Bilgin 2, Kürşat Altınbaş 3, Hamit Serdar Başbuğ 4 1

Bilişsel Kaynaşma ve Yaşantısal Kaçınmayla Aleksitimi İlişkisi: Kabullenme ve Kararlılık Penceresinden Bakış

Suç işlemiş bipolar bozukluklu olgularda klinik ve suç özellikleri: BRSHH den bir örnek. Dr. Tuba Hale CAMCIOĞLU

Obsesif KompulsifBozukluk Hastalığının Yetişkin Ayrılma Anksiyetesiile Olan İlişkisi

Psoriazis vulgarisli hastalarda kişilik özellikleri ve yaygın psikiyatrik tablolar

Gebelikte Ayrılma Anksiyetesi ve Belirsizliğe Tahammülsüzlükle İlişkisi

SoCAT. Dr Mustafa Melih Bilgi İzmir Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi

DSM-5 Düzey 2 Somatik Belirtiler Ölçeği Türkçe Formunun güvenilirliği ve geçerliliği (11-17 yaş çocuk ve 6-17 yaş anne-baba formları)

Bipolar bozukluğun ve şizofreninin remisyon ve psikotik belirtili dönemlerindeki hastaların bilişsel işlevler açısından karşılaştırılması

Şizofreni ve Bipolar Duygudurum Bozukluğu Olan Hastalara Bakım Verenin Yükünün Karşılaştırılması

Bariatrik cerrahi amacıyla başvuran hastaların depresyon, benlik saygısı ve yeme bozuklukları açısından değerlendirilmesi

KANSER HASTALARINDA ANKSİYETE VE DEPRESYON BELİRTİLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ UZMANLIK TEZİ. Dr. Levent ŞAHİN

Üniversite Öğrencilerinde Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Belirtileri

ÖRNEK BULGULAR. Tablo 1: Tanımlayıcı özelliklerin dağılımı

Son 2 yıl içinde ilaç endüstrisiyle kongre sponsorluğu dışında bağlantım olmamıştır.

Üniversite Hastanesi mi; Bölge Ruh Sağlığı Hastanesi mi? Ayaktan Başvuran Psikiyatri Hastalarını Hangisi Daha Fazla Memnun Ediyor?

BİPOLAR YAŞAM DERNEĞİ Bipolar II Bozukluk

Lisansüstü Öğrencilerinin Kişilik Özelliklerinin İncelenmesi. The Investigation of Psychological Tendencies of Graduate Students

İnfertil çiftlerde bağlanma ve mizaç özellikleri tedavi başarısını etkiler mi? Stresin aracı rolü

Bilge Togay* Handan Noyan** Sercan Karabulut* Rümeysa Durak Taşdelen* Batuhan Ayık* Alp Üçok*

GİRİŞ İki uçlu bozukluk: Manik episod Depresif episod Ötimi (iyilik hali) Kronik gidişli Kesin ilaç tedavisi gerektirir (akut episod ve koruyucu

Kalyoncu A., Pektaş Ö., Mırsal H., Yılmaz S., Serez M., Beyazyürek M.

Açıklama Araştırmacı: YOK. Danışman: YOK. Konuşmacı: YOK

Bipolar bozuklukta bilişsel işlevler. Deniz Ceylan 22. KES Psikiyatride Güncel Oturumu Nisan 2017

14 Aralık 2012, Antalya

Clayton P, Desmarais L, Winokur G. A study of normal bereavement. Am J Psychiatry 1968;125: Clayton PJ, Halikes JA, Maurice WL.

Bir Üniversite Hastanesinin Yoğun Bakım Ünitesi Hemşirelerinde Yaşam Kalitesi, İş Kazaları ve Vardiyalı Çalışmanın Etkileri

1.ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ

Bipolar bozuklukta cinsiyete göre klinik ve. ve sosyodemografik özelliklerin karşılaştırılması

Hemşirelerin Hasta Hakları Konusunda Bilgi Düzeylerinin Değerlendirilmesi

Majör Depresyon Hastalarında Klinik Değişkenlerin Oküler Koherans Tomografi ile İlişkisi

ŞİZOFRENİ HASTALARINDA TIBBİ(FİZİKSEL) HASTALIK EŞ TANILARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

Bir Üniversite Kliniğinde Yatan Hastalarda MetabolikSendrom Sıklığı GŞ CAN, B BAĞCI, A TOPUZOĞLU, S ÖZTEKİN, BB AKDEDE

TIP FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİNDE GÜNDÜZ AŞIRI UYKULULUK HALİ VE DEPRESYON ŞÜPHESİ İLİŞKİSİ

HEMODİYALİZ HASTALARININ GÜNLÜK YAŞAM AKTİVİTELERİ, YETİ YİTİMİ, DEPRESYON VE KOMORBİDİTE YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ

PARAMETRİK TESTLER. Tek Örneklem t-testi. 200 öğrencinin matematik dersinden aldıkları notların ortalamasının 70 e eşit olup olmadığını test ediniz.

Sonuç: Bu araştırma, kişilik özellikleri ve iş performansının birbirlerinden etkilendiğini göstermiştir.

Bipolar depresyonu ayırt etmek her zaman kolay mı?

Tedaviye Başvuran İnfertil Çiftlerde Kaygı, Öfke, Başa Çıkma, Yeti Yitimi Ve Yaşam Kalitesinin Değerlendirilmesi

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

Bipolar bozuklukta dürtüsellik

Mizofoni: Psikiyatride yeni bir bozukluk? Yaygınlığı, sosyodemografik özellikler ve ruhsal belirtilerle ilişkisi

BASKIDA. Kısa İşlevsellik Değerlendirme Ölçeği nin Türkçe Sürümünün Bipolar Bozuklukta Güvenilirliği ve Geçerliliği

TÜRKiYE'DEKi ÖZEL SAGLIK VE SPOR MERKEZLERiNDE ÇALIŞAN PERSONELiN

Kısa İşlevsellik Değerlendirme Ölçeği nin Türkçe Sürümünün Bipolar Bozuklukta Güvenilirliği ve Geçerliği

ÖĞRETMEN ADAYLARININ PROBLEM ÇÖZME BECERİLERİ

POSTPARTUM DEPRESYON VE ALGILANAN SOSYAL DESTEĞİN MATERNAL BAĞLANMAYA ETKİSİ

Obsesif Kompulsif Bozukluğun Eşlik Ettiği ve Etmediği İki Uçlu Bozukluk Hastalarında Mizaç ve Dürtüsellik

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu ve Doğum Mevsimi İlişkisi. Dr. Özlem HEKİM BOZKURT Dr. Koray KARA Dr. Genco Usta

Sizofrenide Yasam Kalitesi. Prof. Dr. Köksal Alptekin, Dokuz Eylül Univ. Tip Fak. Izmir-TURKEY (SAYKAD 2004)

Kadın ve Erkek Psikiyatri Kapalı Servislerinde Fiziksel Tespit Uygulamasının Klinik Özelliklerle İlişkisi

AKUT LENFOBLASTİK LÖSEMİ TANILI ÇOCUKLARIN İDAME TEDAVİSİNDE VE SONRASINDA YAŞAM KALİTELERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ. Dr. Emine Zengin 4 mayıs 2018

EĞİTİM VEREN BİR DEVLET HASTANESİ PSİKİYATRİ POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HASTALARIN TANI GRUPLARINA GÖRE SOSYODEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİ

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

ULUSLARARASI 9. BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR ÖĞRETMENLİĞİ KONGRESİ

ÖZGEÇMİŞ. Eğitim. Akademik Ünvanlar HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ PSİKOLOJİ BÖLÜMÜ SEVGİNAR VATAN.

A.Evren Tufan, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi

THE IMPACT OF AUTONOMOUS LEARNING ON GRADUATE STUDENTS PROFICIENCY LEVEL IN FOREIGN LANGUAGE LEARNING ABSTRACT

Bir Sağlık Yüksekokulunda Öğrencilerin Eleştirel Düşünme Ve Problem Çözme Becerilerinin İncelenmesi

Prof.Dr. Hatice ÖZYILDIZ GÜZ Ondokuz Mayıs Üniversitesi Psikiyatri ABD

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

T.C. İZMİR KÂTİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ İÇ HASTALIKLARI KLİNİĞİ

Birgül BURUNKAYA - Uzman Adana İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanlığı Çalışan Sağlığı Birimi ANTALYA

HOŞGELDİNİZ. Diaverum

HEMODİYALİZ HASTALARINDA HUZURSUZ BACAK SENDROMU, UYKU KALİTESİ VE YORGUNLUK ( )

THOMAS TÜRKİYE PPA Güvenilirlik, Geçerlilik ve Standardizasyon Çalışmaları Özet Rapor

ÖZET Amaç: Yöntem: Bulgular: Sonuç: Anahtar Kelimeler: ABSTRACT The Evaluation of Mental Workload in Nurses Objective: Method: Findings: Conclusion:

İNTİHAR DAVRANIŞI ÖNCESİ VE SONRASI ÖLÇME / DEĞERLENDİRME ÇG.

Erişkin Dikkat Eksikliği Ve Hiperaktivite Bozukluğu nda Prematür Ejakülasyon Sıklığı: 2D:4D Oranı İle İlişkisi

PSİKİYATRİ KLİNİĞİNDE ÇALIŞAN HEMŞİRELERDE İŞ DOYUMU, TÜKENMİŞLİK DÜZEYİ VE İLİŞKİLİ DEĞİŞKENLERİN İNCELENMESİ

EŞIK-ALTI DEPRESYON VE DEPRESİF BOZUKLUK: GENEL MEDİKAL VE MENTAL SAĞLIĞA ÖZGÜ HASTALARIN KLİNİK ÖZELLİKLERİ*

HALKLA İLİŞKİLER FAALİYETLERİNİN SAĞLIK HİZMETİ ALANLAR VE ÇALIŞANLAR TARAFINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ ERCİYES ÜNİVERSİTESİ HASTANELERİ ÖRNEĞİ

T.C. İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ BİREYSEL DEĞERLER İLE GİRİŞİMCİLİK EĞİLİMİ İLİŞKİSİ: İSTANBUL İLİNDE BİR ARAŞTIRMA

İnfertilite ile depresyon ve anksiyete ilişkisi

HEMŞİRELİK VE SAĞLIK MEMURLUĞU ÖĞRENCİLERİNİN ATILGANLIK DÜZEYLERİNİN BELİRLENMESİ*

İçindekiler vii Yazarların Ön Sözü xiii Çevirenin Ön Sözü xiv Teşekkürler xvi Semboller Listesi xvii. Ölçme, İstatistik ve Araştırma...

Prediyaliz Kronik Böbrek Hastalarında Kesitsel Bir Çalışma: Yaşam Kalitesi

HEMODİYALİZ VE PERİTON DİYALİZİ UYGULANAN HASTALARIN BEDEN İMAJI VE BENLİK SAYGISI ALGILARININ KARŞILAŞTIRILMASI

Sık kullanılan istatistiksel yöntemler ve yorumlama. Doç. Dr. Seval KUL Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi

ÖZET Amaç: Yöntem: Bulgular: Sonuçlar: Anahtar Kelimeler: ABSTRACT Rational Drug Usage Behavior of University Students Objective: Method: Results:

Bipolar Prodrom Belirti Tarama Ölçeği Türkçe Formunun Güvenilirliği ve Geçerliliği 2

VARYANS ANALİZİ (ANOVA)

JOURNAL OF SOCIAL AND HUMANITIES

Dr.ERHAN AKINCI 46.ULUSAL PSİKİYATRİ KONGRESİ

The Study of Relationship Between the Variables Influencing The Success of the Students of Music Educational Department

ÇOCUK VE ERGEN RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI STAJI

BİPOLAR HASTALARDA DEPRESİF DÖNEM ÖYKÜSÜ VARLIĞINA GÖRE KLİNİK VE SOSYODEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİN KARŞILAŞTIRILMASI

Şebnem Pırıldar Ege Psikiyatri AD.

ÇOCUK VE ERGEN RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI STAJI

AĞRIİLE HUZUR EVİ OLUR MU? DR. FİLİZ ŞÜKRÜ DURUSOY

Ruhsal Travma Değerlendirme Formu. APHB protokolü çerçevesinde Türkiye Psikiyatri Derneği (TPD) tarafından hazırlanmıştır

BİRİNCİ BASAMAKDA PSİKİYATRİ NURAY ATASOY ZKÜ TIP FAKÜLTESİ AD

Psikiyatri Araştırma Hastanesi Poliklinik Uygulamalarında Tıp Fakültesi Öğrencisinin Bulunması Hakkında Hastaların Tutumları

Madde Bağımlılığı Olan Hastaların Ebeveynlerinde Psikiyatrik Hastalıklar. Yard. Doç.Dr. Suat Ekinci

H.Ü. Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü BBY 208 Sosyal Bilimlerde Araştırma Yöntemleri II (Bahar 2012) SPSS Ders Notları II (19 Nisan 2012)

Çift uyumu-psikolojik belirtiler ilişkisi

İki Uçlu Mizaç Bozukluğu nda Dürtüsellik ve Hastalığın Başlangıç Yaşı ile İlişkisi

Transkript:

Araştırma Makalesi / Research Article 15 DOI: 10.4274/npa.y6181 Major Duygudurum Bozukluklarında Kişiliğin Üç Boyutlu Değerlendirilmesi ve Klinik Özelliklerle İlişkisi An Investigation of the Three Factor Model of Personality and its Relationships with Clinical Characteristics in Major Mood Disorders Okan EKİNCİ, Aslı EKİNCİ Yozgat Devlet Hastanesi, Psikiyatri Bölümü, Yozgat, Türkiye ÖZET Amaç: Kişilik özellikleri bireyleri belli duygulanımlara yatkın hale getirebilir ve dolayısı ile duygudurum bozukluklarının etiyolojisinde bir rol oynayabilir. Yaygın kullanılmasına bir ölçek olmasına rağmen rağmen, duygudurum bozukluklarında Eysenck kişilik envanteri az sayıda çalışmada kullanılmıştır. Bu çalışmanın amacı duygudurum bozukluğu olan bireylerde kişiliği değerlendirmek ve kişilik ile klinik görünüm arasındaki olası ilişkiyi araştırmaktır. Yöntem: Eysenck Kişilik Envanteri-Gözden Geçirilmiş Kısaltılmış Form (EKA-GGK) 60 iki uçlu bozukluklu, 50 tek uçlu bozukluklu ve 50 sağlıklı bireye uygulandı. Katılımcılar test uygulaması sırasında iyileşme dönemindeydi. Hasta grubuna tam remisyonu belirlemek amacı ile Hamilton Depresyon Ölçeği (HDÖ) ve Young Mani Ölçeği (YMÖ) uygulandı. Bu hastalardan YMÖ puanı< 6 ve HDÖ puanı<8 olan hastalar iyileşmiş kabul edildi (9). Klinik değişkenler hastalarla ve onların birinci derece yakınları ile gerçekleştirilen yapılandırılmış görüşmeler ile elde edildi. Bulgular: İki uçlu olgular sağlıklı kontrollerden ve tek uçlu depresyonlulardan daha yüksek dışadönüklük ve psikotisizm skorlarına sahipti. Tek uçlu olgular ise iki uçlu olgular ve sağlıklı kontrollerden anlamlı olarak daha yüksek nörotisizm skorlarına sahipti. Ayrıca her iki hasta grubunda klinik özelliklerle kişilik skorları arasında anlamlı ilişkiler bulundu. İntihar girişimi, psikotik özellikli atak ve karma atak varlığı ve baskın atak tipine göre kişilik boyutları farklılık gösteriyordu. Ayrıca sayısal değişkenlerden hastalık süresi, depresyon sayısı ve karma epizod sayısı gibi bazıları kişilik boyutları ile ilişkili bulundu. Sonuç: Çalışmamızın sonuçları kişilik profilinin iki uçlu bozukluk ve tek uçlu depresyonlu hastalar ile sağlıklı kontrollerde farklılaştığına ve farklı klinik görünümler bağlamında çeşitlilik kazanabileceğine işaret etmektedir. (Nöropsikiyatri Arflivi 2013; 50: 15-22) Anahtar kelimeler: İki uçlu bozukluk, depresyon, kişilik, klinik özellikler Çıkar çatışması: The authors reported no conflict of interest related to this article ABSTRACT Background: Personality make individuals prone to particular affective states and therefore, it may have a role in the etiology of mood disorders. Although Eysenck Personality Questionnaire is. one of the most used personality instruments, few studies have studied mood disorders using this scale. The purpose of this study was to examine personality of patients with bipolar and major depressive disorder and to explore the probable relationship between personality and clinical presentation of the disorders. Methods: The Eysenck Personality Questionnaire- Abbreviated (EPQR-A) was administered to 60 bipolar patients, 50 unipolar patients, and 50 controls. Both bipolar and unipolar patients were in remission in the evaluation time. Hamilton Depression Scale(HDS) and Young Mania Scale (YMS) were administrated to the patients to evaluate the remission. The patients who scored on HDS<8 and YMS<6 were accepted as remitted patients. Clinical variables were obtained from structured evaluations of patients and their first degree relatives. Results: Bipolar patients scored significantly higher on extraversion and psychoticism than major depressive patients and healthy controls. The patients with major depressive disorder had significantly higher neuroticism scores than bipolar patients and healthy subjects. In addition, we observed significant associations between clinical features and personality in both groups of patients. The personality dimensions varied according to the presence of suicide attempt, psychotic episode and mixed episode. In addition, some numerical variables, such as illness duration, number of depression and mixed episode, were found to be associated with personality dimensions Conclusion: These results show that, the personality profile differs between patients with bipolar disorder and unipolar depression and healthy subjects and, may vary according to different clinical presentations. (Archives of Neuropsychiatry 2013; 50: 15-22) Key words: Bipolar disorder, unipolar depression, personality, clinical features Conflict of interest: The authors reported no conflict of interest related to this article Giriş Kişiliğin sınıflaması konusunda temel yaklaşımlardan birisi de, kişiliğin farklı özellikleri temsil eden çok sayıda boyuttan oluştuğunu varsayar. Buna göre her insan, bu sürekli boyutların her biri üzerinde farklı bir noktada bulunur. Yani herkesin farklı bir içedönüklük, bencillik, uzlaşmacılık vb. derecesi vardır. Boyutsal yaklaşım adını alan bu yaklaşıma göre, kişilik bozuklukları, bu Yaz flma Adresi/Correspondence Address: Dr. Okan Ekinci, Yozgat Devlet Hastanesi, Psikiyatri Bölümü, Yozgat, Türkiye Gsm: +90 505 799 19 46 E-posta: drokanekinci@yahoo.com Geliş tarihi/received: 29.05.2011 Kabul tarihi/accepted: 28.11.2011 Nöropsikiyatri Arşivi Dergisi, Galenos Yayınevi taraf ndan bas lm flt r. / Archives of Neuropsychiatry, published by Galenos Publishing

16 Major Duygudurum Bozukluklarında Kişiliğin Üç Boyutlu Değerlendirilmesi ve Klinik Özelliklerle İlişkisi Nöropsikiyatri Arflivi 2013; 50: 15-22 Archives of Neuropsychiatry 2013; 50: 15-22 boyutların uçlarında yer alır, yani normal kişilik özelliklerinin aşırı durumlarıdır. Boyutsal yaklaşımda ikili sınıflandırma yerine ardı ardına süreklilik gösteren bir dağılım söz konusudur (1,2). Kişiliğe boyutsal yaklaşımı ilk savunan ve ortaya atanlardan birisi kuşkusuz Eysenck tir. Eysenck kişilik teorisi ilk geliştirildiğinde nörotisizm-stabilite ve dışadönüklük-içe dönüklük boyutlarını içerirken, daha sonra psikotisizm boyutu da eklenmiştir (3). Dışa dönüklük, sosyalliği ve dürtüselliği temsil ederken, bu boyutta yüksek puan alan kişiler, insanlarla iletişimi seven, girişken ve yalnız olmaktansa insanlarla olmayı tercih eden biri olarak tanımlanmıştır. Nörotisizm boyutunun duygusal tutarlılığa veya aşırı tepkiselliğe işaret etmekte olduğu ve bu boyutta yüksek puan alan bir kişinin kaygılı, depresif, gergin, çekingen, aşırı duygusal ve düşük öz-güveni olabileceği öne sürülmüştür. Psikotisizim boyutu ise soğuk, mesafeli, saldırgan, güvensiz, duygusuz, tuhaf ve empati kuramama, suçluluk ve diğer insanlara karşı duyarsızlık gibi daha çok sıra dışı kişilik özelliklerini ifade etmektedir (2). Eysenck in tanımladığı ayırıcı kişilik özelliklerinin belli duygu ve davranışlarla ilişkili olduğu bulunmuştur. Nörotisizm in kaygı, korku depresyon, düşük benlik saygısı, duygusal ve mantık dışı davranışlar göstermeye yönelik yatkınlık ile ilişkili olduğu bulunmuştur. Dışa dönüklük ise sosyal olmak, partilere gitmekten, şaka yapmaktan hoşlanmak, birçok arkadaşa sahip olmak, dürtüsellik, kontrolsüz duygular ve bazen güvenilir olmayan kişilik özellikleri göstermekle ilişkilendirilmiştir. Son olarak, psikotisizm saldırganlık, mesafeli davranma, antisosyal davranışlar ve diğer insanlara karşı duyarsız davranma ile ilişkili bulunmuştur (1, 2). Eysenck, bu ayırıcı kişilik özelliklerinin birbirinden bağımsız boyutlar olduğunu belirtmiştir (4,5). Duygudurum bozukluklarında spektrum yaklaşımı, sıkı tanımlayıcı ölçütlerden çok normal varyasyonlardan çeşitli derecelerde ayrılan duygudurum bozulmalarına vurgu yapmaktadır. Dolayısı ile son zamanlarda kişilik ölçekleri gibi duygulanımla ilişkili bireysel farklılıkların yaptığı sınıflandırmaların tanımladığı boşluklarda çeşitli duygudurum bozukluklarının yer alabileceği bildirilmektedir. Davranış, duygu ve bilişteki, normal varyasyon (kişilik) ile psikopatoloji ilişkisi uzun yıllar psikolojinin araştırma konusu olmuştur. Kişilik özelliklerinin duygudurumları etkilediği, dolayısıyla emosyon ve duygudurumun uzun dönemde kişilerarası farklılıklarını açıklayabileceği düşünülmektedir. Örneğin negatif duygulanım ve depresif semptomlar nörotisizm ve anksiyete gibi karakter özellikleri ile öngörülebilir. Dürtüsellik gibi dışadönük karakter özelliği de klinik olmayan örneklemde yoğun pozitif duygulanım ve hipomani ile iki uçlu bozuklukta ise yükselmiş duygudurum ile ilişkilendirilmiştir (6,7). Günümüzde çok da şaşırtıcı olmayacak şekilde iki uçlu spektrum bozukluklarında kişilikte göze çarpan farklılıklar olduğu öne sürülmektedir. Ancak az sayıda çalışma duygudurum bozukluklarındaki kişilik faklılıklarını Eysenck in boyutsal yaklaşımı bağlamında ele almaktadır. Halbuki Eysenck Kişilik Envanterinin duygudurum bozukluklarında iyi bir belirleyici olabileceğini öne süren güçlü kanıtlar bulunmaktadır. İlki nörotisizm ölçeği normal bireylerden duygudurum bozukluklu bireyleri ayırabilmektedir. İkincisi nörotisizm ve dışadönüklük ölçekleri pozitif ve negatif duygudurumlara eğilimin fazlalığı ile ilişkilidir. Ayrıca Eysenck ten sonraki araştırmacılar da bu iki kişilik boyutunun ödül ve ceza sistemleri ile ilişkisinden söz etmişlerdir. İki uçlu bozuklukta çok net olmasa da tek uçlu depresyonda nörotik içedönüklük kişilik zaafı ile ilişkilendirilen cezalandırılmaya aşırı duyarlılık olduğu iyi bilinmektedir (8). Hem iki uçlu bozuklukta hem de tek uçlu depresyonda kişilik farklılıklarından söz eden çok sayıda araştırma bulunmakla birlikte kişiliğin üç boyutlu kuramını inceleyen az sayıda çalışma bulunmaktadır. Bununla birlikte duygudurum bozuklukları klinik özellikler ve gidiş açısından heterojen görünüme sahip hastalıklardır. Bu durum duygudurum bozukluklu bireylerde kişiliğin boyutsal olarak farklı görünümlerinin farklı klinik gidiş özellikleri ile ilişkili olabileceğini akla getirmektedir. Ancak bildiğimiz kadarıyla Tablo 1. Grupların sosyodemografik özellikleri Tanı Bipolar (n=60) Unipolar (n=50) Kontrol (n=50) istatistik p Yaş ortalaması 33,8±8,8 35,8±6,8 31,9±9,5 F=2,75 df=2 0,186 Cinsiyet Kadın 32 (20,0%) 30 (18,8%) 26 (16,2%) χ 2 =0,754 df=2 0,686 Erkek 28 (17,5%) 20 (12,5%) 24 (15,0%) Meslek İşi yok 12 (20%) 1(2%) 5 (10%) χ 2 =22,05df=4 0,08 İşi var 33 (55%) 26(52%) 39 (78%) Ev hanımı 15 (25%) 23(46%) 6 (12%) Medeni Durum Bekar 20 (12,5%) 3(1,9%) 13 (8,1%) χ 2 =15,08 df=4 0,005 Evli 36 (22,5%) 36(22,5%) 31 (19,4%) Dul 4 (2,5%) 11(6,9%) 6 (3,8%) Öğrenim süresi (yıl) 9,6±3,4 8,8±2,2 9,4±2,9 F=0,90 df=2 0,194 Yaşadığı er Köy 1 (,6%) 0 (,0%) 0 (,0%) χ 2 =2,55 df=4 0,636 Kasaba 22 (13,8%) 23 (14,4%) 20 (12,5%) Şehir 37 (23,1%) 27 (16,9%) 30 (18,8%)

Nöropsikiyatri Arflivi 2013; 50: 15-22 17 Archives of Neuropsychiatry 2013; 50: 15-22 Major Duygudurum Bozukluklarında Kişiliğin Üç Boyutlu Değerlendirilmesi ve Klinik Özelliklerle İlişkisi günümüze kadar duygudurum bozukluklu bireyleri iyileşme döneminde klinik özellikler ile Eysenck kişilik boyutları arasındaki ilişki açısından değerlendirmiş herhangi bir çalışma bulunmamaktadır. Dolayısı ile biz bu çalışmada iki uçlu bozukluk ve tek uçlu depresyonlu olguları Eysenck kişilik boyutları açısından hem kendi aralarında hem sağlıklı kontrollerle karşılaştırmayı ve her iki hasta grubunda farklı klinik görünümlerin kişilik boyutları ile ilişkili olup olmadığını araştırmayı amaçladık. İki uçlu olguların tek uçlu bozukluğu olanlardan daha yüksek dışadönüklük ve psikotisizm ve daha düşük nörotisizm puanlarına sahip olacağını ve iki uçlu bozuklukta karma atak varlığı ve baskın atak tipinin, her iki hasta grubunda ise psikotik özellikli atak varlığı ve intiharın kişilik boyutları ile farklı ilişkileri olacağı varsayımında bulunduk. Yöntem Bu çalışma kesitsel desende bir çalışmadır. DSM-IV-TR tanı ölçütlerine göre Tek uçlu Depresyon ve İki Uçlu Bozukluk tanısı almış bireylerle yazılı onayları alınarak gerçekleştirildi. Olgulara psikiyatri polikliniğine kontrol amacı ile başvurduklarında yada telefon yolu ile ulaşılmaya çalışıldı. Tanıları SCID I ve SCID-II kullanılarak doğrulandı. Çalışmaya dahil edilme ölçütleri: 18-65 yaşında olmak, en az iki aydır remisyonda olmak (hem SCID uygulanarak, hem de ölçek puanları ile). Bilişsel işlevleri bozabilecek organik patolojisi olanlar (nörolojik yada fiziksel hastalık, madde bağımlılığı yada kullanımı, 1 yıl içerisinde EKT uygulanması, zehirlenme veya beyin travma öyküsü), eşlik eden eksen I yada II tanısına sahip olanlar ve hızlı döngülü gidişe sahip iki uçlu olgular çalışma dışı bırakıldı. Toplamda 77 iki uçlu bozukluklu ve 65 tek uçlu bozukluklu bireye ulaşıldı. İki uçlu bozukluklu olguların 7 si çalışmaya katılmaya onay vermediği, 10 u çalışmaya dahil edilme ölçütlerini (üçü kişilik bozukluğu eş tanısı, üç hasta organik patoloji varlığı, ikisi mental retardasyon, biri anksiyete bozukluğu eş tanısı, biriside hızlı döngülü gidişe sahip olması nedeni ile) karşılamadığı için çalışma dışı bırakıldı. Çalışma 60 iki uçlu bozukluklu hasta ile yürütüldü. Tek uçlu bozuklukluların 5 i çalışmaya katılmaya onay vermediği, 10 u çalışmaya dahil edilme ölçütlerini karşılamadığı (5 hasta organik patoloji varlığı, 5 hasta Tablo 2. Hasta grubunun klinik özelliklerinin karşılaştırılması İki uçlu bozukluk Tek uçlu bozukluk n=60 n=50 p Ailede psikiyatrik Yok 11 (10,0%) 20 (19%) X2=0,049 df=1 0,025 Hastalık öyküsü Var 49 (44,5%) 30 (29.5%) İntihar Yok 31 (28,2%) 27 (24,5%) X2=0,06 df=1 0,807 Girişimi Var 29 (26,4%) 23 (20,9%) Ortalama intihar sayısı 1,5±0,7 1,5±0,73 t=-0,19 df=50 0,865 İlk intihar girişimi yaşı 23,8±4,8 32,4±6,04 t=-5,73 df=50 < 0,001 Son depresif Var 47 (88,2%) 20 (40%) X2=23,29 df=4 < 0,001 atağın belirleyicisi Yok 13 (11,8%) 30 (60%) Sigara Kullanımı Yok 14 (8,8%) 16 (10,0%) X2=7,52 df=2 0,310 Var 46 (28,8%) 34 (21,2%) Alkol Kullanımı Yok 47 (29,4%) 45 (28,1%) X2=5,158 df=2 0,100 Var 13 (8,1%) 5 (3,1%) Hastalık başlangıç yaşı 24,80±7,16 30,14±6,22 t=-4,12 df=108 <0,001 Hastalık süres i(yıl) 9,05±7,96 5,74±3,55 t=2,72 df=108 0,009 Yatış sayısı 2,91±1,76 1,58±0,53 t=5,15 df=108 < 0,001 Toplam atak 5,13±2,18 3,34±1,66 t=4,76 df=108 < 0,001 Mani sayısı 2,20±1,00 -- -- Depresyon sayısı 2,46±1,43 3,34 ±1,66 t=-2,96 df=108 0,005 Karma dönem sayısı 0,48±0,67 -- -- Psikotik özellikli atak sayısı 2,02±0,76 1,60±0,51 t=1,66 df=45 0,010

18 Major Duygudurum Bozukluklarında Kişiliğin Üç Boyutlu Değerlendirilmesi ve Klinik Özelliklerle İlişkisi Nöropsikiyatri Arflivi 2013; 50: 15-22 Archives of Neuropsychiatry 2013; 50: 15-22 kişilik bozukluğu eş tanısı) için çalışma dışı bırakıldı. Çalışma 50 tek uçlu bozukluklu birey ile yürütüldü. Duygudurum dönemleri geriye dönük olarak mani, hipomani, karma dönem ve depresyon için DSM-IV kontrol listesi kullanılarak değerlendirildi. Klinik değişkenler hastalarla ve onların birinci derece yakınları ile gerçekleştirilen yapılandırılmış görüşmeler ile elde edildi. Bunlar, önceki duygudurum dönemlerinin tipi ve sayısı, yatış sayıları, hastalık başlangıç yaşı, ilk duygudurum dönemi tipi, son dönem tipi, hayat boyu psikotik özellikli atak yaşama ve intihar davranışını içermekteydi. İlaveten demografik bilgiler, psikiyatrik eştanı ve birinci derece akrabalarda psikiyatrik hastalık öyküsü de değerlendirildi. Ayrıntılı klinik ve demografik özelliklerin elde edilmesi için poliklinik ve yatan hasta kayıtlarından da faydalanıldı. Kontrol grubu, polikliniğimize sağlık kurulu değerlendirmesi için başvuran ve çalışmaya dahil edilme ölçütlerini karşılayan; yaş, cinsiyet, eğitim ve sosyokültürel açıdan hasta grubu ile uyumlu olan ve yazılı onayı alınan 50 gönüllü, sağlıklı bireyden oluşturuldu. Kontrol grubuna Hamilton Depresyon Ölçeği (HDÖ), Young Mani Ölçeği (YMÖ) ve SCID uygulandı. Şimdi veya geçmişte herhangi bir eksen I yada II tanısı olmayanlar ve birinci derece yakınlarında da herhangi bir eksen I yada II tanısı bulunmayanlar çalışmaya dahil edildi. Kişilik boyutları, hastalar DSM-IV e göre tam düzelme halinde iken değerlendirildi. Hasta grubuna tam remisyonu belirlemek Tablo 3. Tanı dağılımlarına göre grupların kişilik boyutlarının karşılaştırılması KLİNİK ÖLÇEK İKİ UÇLU BOZUKLUK TEK UÇLU BOZUKLUK SAĞLIKLI KONTROL Post-hoc (İU) (n=60) (TU) (N=50) (SK) (N=50) p karşılaştırma Nörotiklik 3,4±0,9 5,3±0,7 3,5±0,8 F=82,03 df=2 0,001 TU>SK; TU>İU Dışadönüklük 4,2±1,2 1,3±0,5 2,3±0,5 F=192,9 df=2 <0,001 İU>TU; İU>SK; TU>SK Psikotiklik 3,1±,7 1,6±0,5 1,5±0,5 F=125,9 df=2 0,001 İU>TU; İU>SK Tablo 4. İntihar girişimi varlığına göre grupların kişilik boyutlarının karşılaştırılması KLİNİK İKİ UÇLU BOZUKLUK TEK UÇLU BOZUKLUK SAĞLIKLI KONTROL İstatistik P Post-hoc ÖLÇEK İntihar girişimi İntihar girişimi N=50 karşılaştırmalar Yok (N=31) Var N=(29) Yok (N=27) Var (N=23) Nörotisizm 3,3±1,1 3,5±0,8 5,4±0,6 5,2±0,7 3,5±0,8 F=41,5 df=4 <0,001 TU1>İU1 Dışadönüklük 3,7±1,2 4,8±0,9 1,2±0,4 1,4±0,5 2,7±1,5 F=120,5 df=4 0,002 İU1>İU2; İU1>TU1 Psikotisizm 2,9±0,7 3,3±,7 1,6±0,5 1,6±0,5 1,5±0,5 F=66,7df=4 0,001 U1>İU2; İU1>TU1 Tablo 5. Baskın atak tipine göre iki uçlu bozukluklu olguların kişilik boyutları İKİUÇLU BOZUKLUK TEK UÇLU BOZUKLUK İstatistik P Gruplar arası karşılaştırma Baskın atak tipi Depresyon Mani (N=35) (N=25) Nörotisizm 3,5±0,8 3,3±1,2 5,3±0,7 F=12,3 df=2 0,303 TU>İU1 ; TU>İU2 Dışadönüklük 4,9±0,7 3,3±0,9 1,3±0,4 F=167,5 df=2 0,001 İU2>İU1; İU2>TU; U1<TU Psikotisizm 3,5±0,7 2,7±0,6 1,6±0,5 F=139,1 df=2 0,011 İU2>İU1; İU2>TU; İU1>TU Tablo 6. Psikotik özellikli atak varlığına göre grupların kişilik boyutlarıı KLİNİK İKİ UÇLU BOZUKLUK TEK UÇLU DEPRESYON SAĞLIKLI İstatistik P Post-hoc ÖLÇEK KONTROL karşılaştırmalar Psikotik Psikotik Psikotik Psikotik N=50 özellikli özellikli özellikli özellikli atak (+) n=36 atak (-) n=24 atak (+)n=10 atak (-) n=40 Nörotisizm 3,3±0,8 3,54±1,1 5,5±0,8 5,2±0,6 3,5 ±0,8 F=41,4 df=4 <0,001 TU1>İU1, İU2 Dışadönüklük 4,5±0,9 3,8±1,3 1,2±0,4 1,4±0,5 2,7±1,5 F=106,2 df=4 0,001 İU1>İU2; İU1>TU1, TU2 Psikotisizm 3,2±0,8 3,1±0,7 1,9±0,3 1,6±0,5 1,5±0,5F=64,1 df=4 <0,001 İU1>TU1

Nöropsikiyatri Arflivi 2013; 50: 15-22 19 Archives of Neuropsychiatry 2013; 50: 15-22 Major Duygudurum Bozukluklarında Kişiliğin Üç Boyutlu Değerlendirilmesi ve Klinik Özelliklerle İlişkisi Tablo 7. Sayısal klinik değişkenlerle kişilik boyutları arasındaki ilişkiler İKİUÇLU BOZUKLUK Nörotisizm Dışadönüklük Psikotisizm Yaş 0,119 0,188 0,098 Öğrenim süresi -0,006-0,157 0,192 Hastalık baslangıç yaşı 0,163-0,252-0,033 Hastalık süresi 0,114 0,470** 0,218 Depresif atak sayısı 0,107 0,689** 0,303* Mani sayısı -0,007 0,020-0,138 Karma atak sayısı 0,407** 0,477** 0,689** Toplam atak sayısı 0,194 0,568** 0,325* Suisid sayısı 0,086 0,258 0,203 YMÖ -0,110 0,057-0,051 HDÖ -0,075 0,058-0,140 TEK UÇLU DEPRESYON Yaş 0,073-0,439** 0,006 Öğrenim süresi -0,354* -0,137 0,186 Hastalık baslangıç yaşı -0,112-0,416** 0,185 Hastalık süresi 0,425** -0,012-0,408** Depresif atak sayısı 0,472** -0,249-0,266 Suisid sayısı 0,223 0,076-0,410 HDÖ -0,157 0,058-0,493 *p <0,05 ** p<0,001 amacı ile HDÖ ve YMÖ uygulandı. Bu hastalardan YMÖ puanı < 6 ve HDÖ puanı <8 olan hastalar iyileşmiş kabul edildi (9). Çalışmaya alınan hastalara ve sağlıklı kontrol grubuna, Sosyodemografik ve klinik bilgi formu ve Eysenck Kişilik Anketi-Gözden Geçirilmiş Kısaltılmış Formu (EKA-GGK) uygulandı. İlgili klinik değerlendirme ölçekleri poliklinik ve klinik ortamında araştırmacılar tarafından uygulandı. Sosyodemografik ve Klinik Bilgi Formu Tüm olgularda klinik deneyim ve taranan kaynaklardan elde edilen bilgilere uygun olarak ve çalışmanın amaçları göz önünde bulundurularak hazırlanmış bir sosyodemografik ve klinik bilgi formu kullanıldı. Bu form; yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi, medeni durum, meslek, iş durumu, ailenin gelir düzeyi, birlikte yaşadığı kişiler, yaşadığı yer, hastalığın başlama yaşı, hastalık süresi, hastanede yatış sayısı, manik atak sıklığı, depresif atak sıklığı, alkol madde kullanımı, intihar girişiminin araştırıldığı soruları kapsamaktadır. Hamilton Depresyon Ölçeği HDÖ, depresyon ölçekleri içinde en yaygın kullanılanı olup, bir kez klinisyen tarafından tanı konulduktan sonra depresyonun şiddetini ölçmek ya da belirti örüntüsünü saptamak için kullanılan görüşmeci tarafından doldurulan bir ölçektir. HDÖ depresyonlu hastaların depresyon düzeyini ölçmede sıklıkla kullanılan ülkemizde geçerlilik ve güvenilirlik çalışması Aydemir ve arkadaşları tarafından yapılmış bir ölçektir (10). Young Mani Ölçeği Manik durumun şiddetini ve değişimini ölçmeye yönelik olarak hazırlanmış görüşmeci tarafından doldurulan bir ölçektir. Ülkemizde geçerlilik ve güvenirlilik çalışması Karadağ ve arkadaşları tarafından yapılmıştır (11). Gözden Geçirilmiş Eysenck Kişilik Anketi-Kısaltılmış Formu (EKA-GGK) Francis ve arkadaşları, Eysenck Kişilik Anketi (2) ve aynı anketin kısa formunu (48 madde) (1) gözden geçirerek EKA-GGK yı oluşturmuştur. Anket, 24 madde olup, kişiliği 3 ana faktörde değerlendirmektedir: dışadönüklük, nörötisizm, psikotisizm. Ayrıca yalan söyleme alt ölçeği ile anketin uygulanması esnasındaki yanlılığı engellemek ve geçerliliği ile ilgili kontrol amaçlanmaktadır. Her bir faktörün 6 madde ile değerlendirildiği bu ankette katılımcıdan 24 soruya Evet (1)-Hayır (0) formatıyla cevap vermeleri istenir. Her bir kişilik özelliği için alınabilecek puan 0 ile 6 arasında değişmektedir (12). Anket, 24 madde olup kişiliği üç ana faktörde değerlendirmektedir: Dışa dönüklük, nörotisizm, psikotisizm. Türkçe geçerlik ve güvenilirlik çalışması yapılmıştır (13). İstatistiksel Analiz İstatistikler için SPSS 16.0 programı kullanıldı. Parametrik değişkenlerin iki grup ortalamasının karşılaştırılması için Mann- Whitney U testi kullanılmıştır. İkiden fazla grup varsa ANOVA testi, olası anlamlı farkların hangi iki grup arasından kaynaklandığını göstermek için ise Tukey testi post-hoc uygulanmıştır. Grup oranları arasındaki farkları değerlendirmek için ki kare testi yapılmıştır. Sayısal değişkenler arasındaki doğrusal bağıntıyı saptamak için Pearson korelasyon katsayıları hesaplanmıştır. Bulgular grup ortalaması ± standart sapma olarak verilmiştir. p değerinin 0.05 den küçük olması istatistiksel olarak anlamlı fark kabul edilmiştir. Bulgular Sosyodemografik Özellikler Çalışmaya katılan 160 kişiden 50 si sağlıklı kontrol (SK), 60 ı iki uçlu, 50 i tek uçlu depresif bozukluk tanısı almıştı. Katılımcıların %55 i kadın (n=88), %45 i (n=72) erkekti. Katılımcıların yaş ortalamaları iki uçlu grup için 33,9±8,8; tek uçlu bozukluk grubu için 35,8±6,8 ve sağlıklı kontrol grubu için 31,9±9,5 idi. Gruplar yaş ve cinsiyet açısından karşılaştırıldığında aralarında istatiksel anlamlı bir fark olmadığı saptandı. İki uçlu bozukluk grubunda anlamlı ölçüde daha fazla bekar vardı. Öğrenim süreleri açısından gruplar arasında anlamlı farklılık yoktu Hem hasta grupları hem de sağlıklı kontrol grubundaki bireylerin çoğunluğu şehirde yaşıyordu. Çalışmaya alınan grupların sosyodemografik özellikleri Tablo1 de verilmiştir. Klinik Özellikler İki uçlu bozukluk grubunun hastalık başlangıç yaşı 24,8±7,1 iken tek uçlu depresyon grubunun 30,1+6,2 idi. Gruplar hastalık başlangıç yaşı açısından karşılaştırıldığında, iki uçlu olgularda tek uçlu olgulara göre hastalığın istatistiksel olarak anlamlı derecede erken yaşta başladığı bulundu. İntihar girişimi varlığı ve ortalama suisid sayısı açısından karşılaştırıldıklarında gruplar arasında istatiksel olarak anlamlı farklılık bulunamadı. İlk intihar girişimi yaşlarına bakıldığında, iki uçlu bozukluklu bireylerin anlamlı olarak daha erken yaşta ilk intihar girişimlerini gerçekleştirdikleri belirlendi. Toplam hastalık süreleri ve toplam atak sayısı açısından karşılaştırıldıklarında iki uçlu vakaların anlamlı olarak daha fazla atak yaşadıkları ve daha uzun toplam hastalık süreleri olduğu bulundu. Bir yılda ortalama yaşanan atak sayısı da iki uçlu bozukluk

20 Major Duygudurum Bozukluklarında Kişiliğin Üç Boyutlu Değerlendirilmesi ve Klinik Özelliklerle İlişkisi Nöropsikiyatri Arflivi 2013; 50: 15-22 Archives of Neuropsychiatry 2013; 50: 15-22 grubunda anlamlı olarak daha fazlaydı. Ortalama hastaneye yatış sayısı yönünden de iki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark mevcuttu. İki uçlu grupta ortalama yatış sayısı daha fazlaydı. Psikotik özellikli dönem sayısı açısından iki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı fark vardı. İki uçlu olgular daha fazla psikotik özellikli atak sayısına sahipti. İki grup arasında ailede psikiyatrik hastalık öyküsü açısından anlamlı farklılık olduğu bulundu. İki uçlu bozukluklu olguların ailesinde psikiyatrik hastalık öyküsü tek uçlu olgulardan daha fazlaydı. Son depresyon atağı belirleyicisi açısından gruplar arasında istatiksel olarak anlamlı farklılık bulundu. Major depresif olguların çoğunluğunun son depresyon atakları bir belirleyiciye sahip değildi (p<0,001). Sigara ve alkol kullanımı açısından gruplar arasında anlamlı farklılık bulunamadı. Çalışmaya alınan grupların klinik özellikleri Tablo 2 de verilmiştir. Grupların Kişilik Boyutları Açısından Karşılaştırılması Eysenck nörotiklik alt skalasında, tekuçlu depresyonlu olgular istatiksel anlamlı olarak hem ikiıçlu bozukluklulardan hem de kontrol grubundan daha yüksek skorlar aldılar. Eysenck dışadönüklük alt ölçeğinde ise ikiuçlu olguların kontrollerden ve tek uçlu depresyonlulardan, sağlıklı kontrollerin ise tek uçlu depresyonlu olgulardan anlamlı olarak daha yüksek skorlar aldıkları bulundu.. Eysenck psikotiklik alt ölçeğinde iki uçlu bozukluklu olgular, sağlıklı kontroller ve tek uçlu depresyonlulardan anlamlı olarak daha yüksek puanlar aldılar (Tablo 3). İntihar ve Kişilik Boyutları İlişkisi İki uçlu ve tek uçlu bozukluklu vakalar kendi aralarında intihar girişimi olan ve olmayanlar şeklinde ikişerli gruplara ayrıldı. Sonrasında hem kendi aralarında hem de sağlıklı kontrol grubu ile çoklu karşılaştırma yapıldı. İntihar girişimi olan iki uçlu bozukluklu olgular diğer tüm gruplarla karşılaştırıldığında psikotiklik ve dışadönüklük alt ölçeklerinden anlamlı olarak daha yüksek puanlar aldılar (sırasıyla, F=66,7 df=4; F=120,5 df=4, p<0,05). Eysenck nörotiklik alt ölçek puanlarında, intihar girişimi olan ve olmayan iki uçlu olgular arasında anlamlı farklılık yoktu, ancak intihar girişimi olan tek uçlu depresif bozukluklu olgular intihar girişimi olan ve olmayan iki uçlu bozukluklu olgulardan anlamlı olarak daha yüksek puanlara sahipti (F=41,5, df=4, p<0,05) (Tablo 4). İki uçlu ve tek uçlu bozukluklu vakalar kendi aralarında tekrarlayıcı intihar girişiminin varlığına göre ikişerli gruplara ayrıldılar ve sonrasında kişilik boyutları açısından karşılaştırıldılar. Tekrarlayıcı intihar girişimi olan iki uçlu olgular olmayanlardan kişilik boyutları açısından anlamlı farklılık göstermediler. Bunun yanında tekrarlayıcı intihar girişimi olan tek uçlu olgular, olmayanlardan daha yüksek nörotiklik alt ölçek puanlarına sahipti (F=21,5, df=3, p<0,001). Tekrarlayıcı intihar girişimi olan tek uçlu olguların anlamlı olarak her iki bipolar bozukluk grubundan da daha yüksek Eysenck nörotiklik alt ölçek puanlarına sahip oldukları bulundu (F=21,53, df=3; p<0,05). Ayrıca tekrarlayıcı intihar girişimi olan tek uçlu olguların olmayanlardan daha düşük psikotiklik ve daha yüksek dışadönüklük puanlarının olduğu saptandı (Sırasıyla, F=34,1,df=3 ve F=84,9 df=3, p<0,001). İki Uçlu Bozuklukta Klinik Özellikler ve Kişilik Boyutları İki uçlu bozukluklu grup en az bir karma dönem yaşamış olma durumuna göre ikiye ayrıldı, sonrasında kişilik boyutları açısından kendi aralarında karşılaştırıldı. Olguların 23 ü (%38) hastalık gidişi boyunca en az bir karma dönem yaşamıştı. İki grup arasında Eysenck dışadönüklük ve psikotiklik alt ölçek puanlarında anlamlı farklılıklar bulundu. Karma dönem yaşamış olgular anlamlı olarak daha yüksek puanlara sahiptiler (sırasıyla, 4,9±0,6 karşı 3,8± 1,2; p<0,001, Z= -3,960 ve 3,8±0,4 karşı 2,8±0,6; p<0,001, Z= -3,594; p<0,001, Z= -5,404) İki uçlu bozukluklu grup hastanede yattıkları dönemde saldırganlık davranışı gösterme durumu açısından iki gruba ayrıldı ve kişilik boyutları açısından karşılaştırıldı. Olguların %42 si (n=25) saldırganlık davranışı göstermişti. İki grup arasında Eysenck dışadönüklük alt ölçek puanları açısından anlamlı farklılık bulundu. Saldırganlık davranışı gösterenler anlamlı olarak daha yüksek puanlara sahipti (5,2± 0,5 karşı 3,6± 1,1; p<0,001, Z= -5,376). İki uçlu olguların %52 sinin (n=31) ilk atağı depresyondu. İlk atak depresyon yada mani olan iki uçlu olgular arasında Eysenck dışadönüklük, nörotiklik ve psikotiklik alt ölçek puanlarında anlamlı farklılık bulunamadı (sırasıyla Z=-0,13, Z=-1,49 ve Z=-2,11 p>0,05 ). İki uçlu bozukluklu olgular sayıca baskın atak tipine göre (mani yada depresyon) iki gruba ayrıldılar ve kendi aralarında ve iki uçlu olgularla karşılaştırıldılar. Sayıca depresyon atağı baskın olgular iki uçlu olguların %58 ini (n=35) oluşturuyordu. Dışadönüklük ve psikotiklik puanları depresif atağı baskın iki uçlu olgularda hem mani atağı baskın iki uçlu olgulardan hem de tek uçlu olgulardan anlamlı olarak daha yüksekti (F=167,5, df=2 ve F=139,1 df=2, p<0,001). Kişilik boyutlarından nörotiklik puanları gruplar arasında anlamlı farklılık göstermiyordu (F=12,3, df= 2, p>0,05) (Tablo 5). Psikotik Özellikli Duygudurum Atakları ve Kişilik Boyutları Hasta grupları kendi aralarında psikotik özellikli atağı olan ve olmayan hasta grupları şeklinde ikişerli gruplara ayrılmıştır. Sonrasında hem kendi aralarında hem de sağlıklı kontrol grupları ile çoklu karşılaştırma yapılmıştır. Psikotik özellikli atağı olan iki uçlu bozukluklu hastaların diğer tüm gruplara göre Eysenck dışadönüklük alt ölçeğinden anlamlı olarak daha yüksek puan aldıkları saptandı. (F=106,2, df=4, p<0,001). Eysenck nörotisizm alt ölçeğinde ise psikotik özellikli atağı olan ve olmayan iki uçlu bozukluklu hastalar arasında anlamlı farklılık bulunmazken, psikotik özellikli atağı olan tek uçlu hasta grubunun psikotik özellikli atağı olan ve olmayan iki uçlu bozukluklu hasta grubundan anlamlı olarak daha yüksek puan ortalamasına sahip olduğu bulundu (F=41,4, df=4, p<0,001) (Tablo 6). Hasta Grubunda Sayısal Klinik Değişkenlerle Kişilik Boyutları Arasındaki İlişkiler Sayısal klinik değişkenlerin kişilik boyutları ile ilişkisini saptamak için her iki grup için ayrı ayrı Pearson Korelasyon analizi yapıldı. İki uçlu olgularda hastalık süresi, depresif atak sayısı ve karma atak sayısının dışadönüklük skorlarıyla pozitif yönde anlamlı olarak ilişkili olduğu bulundu. Depresif atak sayısı psikotisizm ile karma atak sayısı ise psikotisizm ve nörotisizm ile pozitif yönde ilişkiliydi. Depresyonlu olgularda hastalık süresi ve depresif atak sayısı sayısı nörotisizm ile pozitif yönde, öğrenim süresi ise negatif yönde anlamlı olarak ilişkili bulundu. Yaş ve hastalık başlangıç yaşı dışadönüklük skorları ile negatif yönde anlamlı olarak ilişkili idi. Hastalık süresi ise psikotisizm skorları ile negatif yönde anlamlı olarak ilişkili bulundu. Analizlere ilişkin korelasyon katsayıları ve anlamlılık düzeyleri Tablo 7 de verildi.

Nöropsikiyatri Arflivi 2013; 50: 15-22 21 Archives of Neuropsychiatry 2013; 50: 15-22 Major Duygudurum Bozukluklarında Kişiliğin Üç Boyutlu Değerlendirilmesi ve Klinik Özelliklerle İlişkisi Tartışma Çalışmamızın bulguları iki uçlu bozukluklu olguların sağlıklı bireylerle karşılaştırıldığında yüksek dışadönüklük ve psikotisizm, tek uçlu depresif olguların ise yüksek nörotiklik düzeylerine sahip olduğunu göstermektedir. Her iki hasta grubunda da öyküde intihar ve psikotik özellikli atak varlığının kişilik boyutları ile yakın ilişkili olduğu dikkati çekmektedir. Ayrıca bulgularımız iki uçlu olgularda karma atak varlığı ve baskın atak tipine göre kişilik boyutlarında farklılıklar olduğuna işaret etmektedir. Kişilik boyutlarının sayısal klinik değişkenlerle ilişkisi incelendiğinde iki uçlu olgularda hastalık süresi ve depresif atak sayısı dışadönüklük ve psikotisizm ile ilişkili iken, karma atak sayısı her üç kişilik boyutu ile ilişkili bulunmuştur. Tek uçlu bozukluklu hastalarda ise yaş ve hastalık başlangıç yaşı dışadönüklükle negatif yönde, hastalık süresi ve depresif atak sayısı nörotisizm ile pozitif yönde ilişkili, hastalık süresinin ise psikotisizm ile negatif yönde ilişkili olduğu dikkati çekmektedir. Çalışmamızda Eysenck nörotiklik alt ölçeğinde tek uçlu olguların istatistiksel anlamlı olarak hem iki uçlu bozukluk grubundan hem de kontrol grubundan daha yüksek puanlar aldıkları bulundu. Çalışmamızda Eysenck dışadönüklük alt ölçeğinde iki uçlu bozukluklu vakaların kontrollerden ve tek uçlu olgulardan, sağlıklı kontrollerin ise tek uçlu olgulardan anlamlı olarak daha yüksek puan aldıkları bulundu. Günümüze kadar iki uçlu ve tek uçlu bozukluklu vakalar ile sağlıklı kontrolleri Eysenck kişilik boyutları açısından karşılaştıran az sayıda çalışma bulunmaktadır (8,17). Bu çalışmalardan ilkinde tek uçlu olguların yüksek nörotiklik ve düşük dışadönüklük puanlarına sahip oldukları bildirilmiştir (17). Güncel olarak Smillie ve arkadaşları (8) ötimik dönemdeki tek uçlu ve iki uçlu bozukluklu vakaları sağlıklı kontrollerle Eysenck kişilik boyutları açısından karşılaştırmıştır. Çalışmanın sonucunda gerçekten tek uçlu olguların sağlıklı kontrollerden daha yüksek nörotiklik ve daha düşük dışadönüklük puanlarına sahip olduğunu bulmuşlardır. Bu sonucu çalışmamızın bulguları da desteklemektedir. Daha öncede bildirildiği gibi bu sonuç depresif hastaların nörotik ve içe dönük olmalarından kaynaklı cezalandırılma duyarlılıklarında bir artış olduğu fikrini desteklemektedir (1,2). Çalışmamızda Eysenck dışadönüklük alt ölçeğinde iki uçlu bozukluklu hastaların kontrollerden ve tek uçlu hastalardan, sağlıklı kontrollerin ise tek uçlu hastalardan anlamlı olarak daha yüksek puan aldıkları bulundu. Gray in sağladığı biyolojik temelli cezalandırma sistemi belki de nörotisizm ile negatif duygulanım arasındaki ilişkiyi açıklayabilen en değerli hipotezdir. Bu cezalandırma sisteminin, yüksek nörotisizm ve düşük dışadönüklük gibi tek uçlu hastaları kontrollerden ayıran iki kişilik boyutunun özelliğini yansıttığı düşünülmektedir. Diğer yandan dürtüsellik ve duygulanımda yükseklikle karakterize iki uçlu bozuklukta yüksek dışadönüklük ve psikotisizm beklemek yanlış olmaz (2,8). Çalışmamızın iki uçlu hastalar açısından bulgusu bu görüşü desteklemektedir. Buna karşın literatürde iki uçlu bozukluklu olguların sağlıklı kontrollerden daha yüksek nörotisizm ve daha düşük dışadönüklük puanlarına sahip olduğunu (8) ve kişilik boyutları açısından sağlıklı kontrollerden farklı olmadığını bildiren çalışmalar da bulunmaktadır (18). Smillie ve arkadaşları çalışmalarında iki uçlu hastaların yüksek nörotisizm ve düşük dışadönüklük puanlarına sahip oldukları bildirmişlerdir. Bu bizim çalışmamızda bulduğumuz sonuçla çelişmektedir. Bu çalışmanın yazarları da bazı nedenlerden dolayı bunun şaşırtıcı bir sonuç olduğunu ileri sürmüşlerdir. Bunlardan birisi hastalığın manik dönemlerinde yüksek düzeylerde nörotisizm, dışadönüklük ve muhtemelen psikotizmi kapsadığı düşünülen kişilik boşluğunun yansıması olan aşırı çalışan ödül sistemi aktiftir. İkincisi psikotizm ve dışadönüklük arasındaki pozitif ilişki bu iki kişilik özelliği ile pozitif ilişkili olan dürtüselliğin rolü ile öngörülebilir (8). Çalışmamızda intihar girişimi olan iki uçlu olguların daha yüksek dışadönüklük ve psikotisizm skorlarına sahip oldukları göze çarpmaktaydı. İki uçlu olgularda intiharla ilişkili çok sayıda risk faktörünün yanında kişiliğin rolünden de bahsedilmekte ve dürtüselliğin intihar üzerindeki etkisine vurgu yapılmaktadır. İki uçlu olgularda yüksek dürtüsellik düzeyinin hem hastalığın aktif döneminde hemde iyileşme döneminde intiharın öngördürücüsü olabileceği bildirilmektedir (19). Dışadönüklük ve psikotisizmin intihar girişimi olan bireylerde dürtüselliğin öncüleri olduğu ve intiharın belirleyicilerinden olabilecekleri öne sürülmektedir (20). Dolayısı ile çalışmamızın bulgusu da bu literatür bilgisini destekler yöndedir. Diğer yandan tek uçlu olgularda intihar girişimi yüksek nörotiklik puanları ile ilişkili bulunmuştur. Alkol bağımlısı bireylerde yapılmış bir çalışma yüksek düzeyde nörotikliğin intihar girişimi ile ilişkili olduğunu bildirmektedir (21). Carli ve arkadaşları ise mahkumlarda yüksek nörotiklik düzeyinin uykusuzluk ve intihar davranışı üzerindeki belirleyici etkisi olduğunu bulmuşlardır. Bunun yanında depresif bireylerde Eysenck kişilik boyutlarının intihar üzerinde bir belirleyiciliği olmadığını bildiren çalışmalarda bulunmaktadır (22). Tek uçlu olgularda kişilik boyutlarının intihar üzerinde belirleyici role sahip olup olmadığını saptamak için geniş örneklemli ve uzunlamasına çalışmalara ihtiyaç bulunmaktadır. Çalışmamızda psikotik özellikli atak yaşamış olan iki uçlu olguların daha yüksek dışadönüklük puanlarına, tek uçlu olguların ise daha yüksek nörotisizm skorlarına sahip oldukları dikkati çekmekteydi. Psikotik özellikli duygudurum dönemi yaşamış iki uçlu olguların daha çok atak yaşadıkları, daha kötü hastalık gidişine sahip oldukları ve bilişsel işlevlerinin daha çok bozulduğu bildirilmektedir (23). İki uçlu olgularda bulduğumuz yüksek dışadönüklük, daha fazla hastalık dönemi ve kötü hastalık gidişinin nedenlerinden biri olabileceği gibi bir sonucu da olabilir. Klinik açıdan eğer bu durum kötü gidişin bir nedeni ise hastalığın ara dönemlerinde dışadönük kişiliğe yönelik yapılacak müdahaleler hastalık gidişini düzeltmeye katkı sağlayabilir. Bu konunun uzunlamasına çalışmalarda irdelenmesi özellikle psikotik özellikli atak yaşamış iki uçlu olgularda hastalık gidişinin iyileştirilmesi için faydalı olabilir. Psikotik özellikli duygudurum atağı yaşamış tek uçlu depresif hastaların ise literatürde kötü hastalık gidişine ve paranoid/şizotipal kişilik örüntüsüne sahip oldukları bildirilmektedir (24). Bizim çalışmamızda ise psikotik kişilik özelliklerinin bu grup hastalarda yüksek olmadığı dikkati çekmektedir. Bu kullanılan ölçeklerden kaynaklanan bir farklılık olabileceği gibi çalışmamızdaki psikotik özellikli atak yaşamış hastaların daha fazla atak yaşamış ve daha uzun hastalık sürelerine sahip olması ile de ilişkili olabilir. Bunu aydınlatmak için daha geniş ve homojen örnekleme sahip, uzunlamasına çalışmalar gerekmektedir. Çalışmamızda bozukluğun klinik gidişi boyunca en az bir karma atak yaşamış olan iki uçlu bozukluklu vakaların anlamlı olarak daha

22 Major Duygudurum Bozukluklarında Kişiliğin Üç Boyutlu Değerlendirilmesi ve Klinik Özelliklerle İlişkisi Nöropsikiyatri Arflivi 2013; 50: 15-22 Archives of Neuropsychiatry 2013; 50: 15-22 yüksek dışadönüklük ve psikotisizm kişilik skorlarına sahip oldukları saptandı. Bildiğimiz kadarıyla şu ana kadar bu konuda yapılmış herhangi bir çalışma bulunmamaktadır. Çalışmamızın bulgusu, karma atakların altta yatan dışadönük ve psikotik kişiliğe eklenmiş depresif sendromlar olabileceği şeklinde yorumlanabilir. Farklı bir yaklaşımla ise bu kişilik özelliklerinin bir arada farklı düzeylerde bulunması iki uçlu bozukluklu bireyleri karma epizod yaşamaya yatkın kılıyor olabilir. Çalışmamızın bir diğer ilginç bulgusu da depresyon atakları baskın iki uçlu vakaların hem mani atağı baskın iki uçlu vakalardan hem de tek uçlu olgulardan dışadönüklük ve psikotisizm alt ölçeklerinde anlamlı olarak yüksek puanlar almalarıdır. Bildiğimiz kadarıyla literatürde iki uçlu bozukluklu vakaları baskın atak tipine göre kişilik boyutları açısından karşılaştırmış bir çalışma bulunmamaktadır. Depresyon polaritesine sahip olguların mani polaritesine sahip olanlardan daha düşük serotonerjik aktiviteye sahip olması çalışmamızda bulduğumuz yüksek dışadönüklük düzeylerinin açıklayıcısı olabilir (25,26). Biyolojik belirteçlerin de kullanıldığı çalışmalarla bu görüşün doğrulanması bu hastaların tedavisi yolunda önemli bir gelişme sağlayabilir. Çalışmamızda depresif ve karma atak sayılarının ve hastalık süresinin iki uçlu bozukluklu olgularda dışadönük kişilik boyutu ile ilişkili olduğu göze çarpmaktadır. Bu bulgu iki uçlu bozuklukta süreğenleşmenin ve atak sayısının kişilik üzerinde etkisi olabileceğini düşündürmektedir. Bu daha önce bildirilen, yaşanan her atağın nörotoksisiteye neden olarak bilişsel işlevleri bozduğu görüşünü destekleyen bir bulgudur (27). Diğer bakış açısı ise dışadönük kişilik özelliklerin hastalığın süreğenleşmesinde ve daha fazla atak yaşanmasında etkili olabileceğidir. Ancak çalışmamız kesitsel desene sahip olması nedeniyle kişilik ile atak sayısı arasındaki ilişkiyi tam olarak açıklayamamaktadır. Bu alanda ileriye dönük çalışmalara ihtiyaç olduğu açıktır. Çalışmamızın kısıtlılıklarından biri ilk olarak örneklem küçüklüğü bulgularımızın genellenebilirliğidir. Diğer yandan çalışmamızın kesitsel desene sahip olması kişilik ile klinik görünüm ve hastalık gidişi arasında nedensellik ilişkisi hakkında yorum yapmayı güçleştirmektedir. Çoğu duygudurum bozukluğu çalışması gibi hastalar ilaç tedavisi almaktadır ve bunun kişilik skorları üzerinde etkisi olup olmayacağı açık değildir. Son olarak çalışmada kullanılan kişilik ölçeği hastalar tarafından cevaplanmaktadır ve bu çalışmanın sonuçlarını etkilemiş olabilir. Çalışmamızın bulguları, iki uçlu bozukluk ve tek uçlu depresyonlu vakalar ile sağlıklı kontrollerde kişilik boyutlarının farklılaşabileceğine işaret etmektedir. Dışadönük ve psikotik kişiliğin iki uçlu bozuklukta saldırganlık, karma atak varlığı, baskın atak tipi, her iki bozuklukta da psikotik özellikli epizod varlığı gibi bazı klinik özellikler bağlamında farklılaşabildiğini ve klinik gidişi etkileyebileceğini göstermektedir. Ayrıca bulgularımız duygudurum bozukluklarında önemli bir mortalite nedeni olan intihar davranışı ile kişilik arasında, literatürde az sıklıkta üzerinde durulan yakın ilişkiyi de desteklemektedir. Hastalık süresi ve atak sayısı gibi hastalığın kötü gidişine işaret eden klinik özelliklerin kişilikle ilişkili bulunması da kayda değer görünmektedir. Ancak Eysenck kişilik boyutlarının her iki hastalığın da klinik özellikleri ile ilişkisini daha iyi aydınlatabilmek için daha büyük örneklem grupları üzerinde uzun dönemli çalışmalar yapılmasına ihtiyaç olacağı gerçeği göz ardı edilemez. Kaynaklar 1. Eysenck HJ, Eysenck MW. Personality and Individual Differences: A Natural Science Approach. New York: Plenum, 1985. 2. Eysenck HJ, Eysenck SB. Manual of the Eysenck Personality Questionnaire (adult and junior). Hodder & Stoughton, London, 1975. 3. Lewis CA, Francis LJ, Shevlin M. Confirmatory factor analysis of the French translation of the abbreviated form of the Revised Eysenck Personality Questionnaire (EPQR-A). European J Psychol Assess 2002; 18:179-185. 4. Eysenck HJ, Eysenck SBG. Manual of the Eysenck Personality Inventory. University of London Press, 1964, London. 5. Eysenck SB, Eysenck HJ. The measurement of psychoticism: a study of factor stability and reliability. Br J Soc Clin Psychol 1968; 7:286-294. 6. Zuckerman M, Cloninger CR. Relationships between Cloninger s, Zuckerman s, and Eysenck s dimensions of personality. Personality and Individual Differences 1996; 21:283 285. 7. Larsen RJ, Ketelaar T. Personality and susceptibility to positive and negative emotional states. J Pers Soc Psychol 1991; 61:132-140. 8. Smillie LD, Bhairo Y, Gray J, Gunasinghe C, Elkin A, McGuffin P, Farmer A. Personality and the bipolar spectrum: normative and classification data for the Eysenck Personality Questionnaire-Revised. Compr Psychiatry 2009; 50:48-53. 9. Peluso MA, Hatch JP, Glahn DC, Monkul ES, Sanches M, Najt P, Bowden CL, Barratt ES, Soares JC. Trait impulsivity in patients with mood disorders. J Affect Disor 2007; 100:227-231. 10. Aydemir A, Örsel SD, Dağ İ, Türkçapar MH, İşcan N, Özbay H. Hamilton depresyon derecelendirme ölçeğinin geçerliği güvenirliği ve klinikte kullanımı. 3P Dergisi 1996; 251-259. 11. Karadag F, Oral ET, Aran Yalçın F, Erten E. Young mani değerlendirme ölçeğinin Türkçe çevirisinin güvenirlik ve geçerlik çalışması. Türk Psikiyatri Dergisi 2002; 13:107-114. 12. Francis LJ, Brown LB, Philipchalk R. The development of an abbreviated form of the revised Eysenck Personality Questionnaire (EPQR-A): its use among students in England, Canada, the USA and Australia. Pers Individ Dif 1992; 13:443-449. 13. Karancı N, Dirik G, Yorulmaz O. Reliability and validity studies of Turkish translation of Eysenck Personality Questionnaire Revised-Abbreviated. Turk Psikiyatri Derg 2007; 18:254-261. 14. Larsen RJ, Ketelaar T. Personality and susceptibility to positive and negative emotional states. J Pers Soc Psychol 1991; 61:132-140. 15. Gray JA. Perspectives on anxiety and impulsivity: A commentary. Journal of Research in Personality 1987; 21:493 509. 16. Gray JA. Framework for a taxonomy of psychiatric disorder. In: van Goozen SHM, van de Poll NE, Sergeant J, editors. Emotions: essays on emotion theory. Hillsdale (NJ): Lawrence Erlbaum Associates Inc; 1994; 29-59. 17. Sariusz-Skapska M, Czabała C, Dudek D, Zieba A, Rduch S. Personality traits in patients with unipolar and bipolar disorder. Psychiatr Pol 2003; 37:225-233. 18. Lewis M, Scott J, Frangou S. Impulsivity, personality and bipolar disorder. Eur Psychiatry 2009; 24:464-469. 19. Swann AC, Dougherty DM, Pazzaglia PJ, Pham M, Steinberg JL, Moeller FG. Increased impulsivity associated with severity of suicide attempt history in patients with bipolar disorder. Am J Psychiatry 2005; 162:1680-1687. 20. Carli V, Roy A, Bevilacqua L, Maggi S, Cesaro C, Sarchiapone M. Insomnia and suicidal behaviour in prisoners. Psychiatry Res 2011; 185:141-144. 21. Roy A. Distal risk factors for suicidal behavior in alcoholics: replications and new findings. J Affect Disord 2003; 77:267-271. 22. Apter A, King RA, Bleich A, Fluck A, Kotler M, Kron S. Fatal and non-fatal suicidal behavior in Israeli adolescent males. Arch Suicide Res 2008; 12:20-29. 23. Bora E, Vahip S, Akdeniz F, Gonul AS, Eryavuz A, Ogut M, Alkan M. The effect of previous psychotic mood episodes on cognitive impairment in euthymic bipolar patients. Bipolar Disord 2007; 9:468-477. 24. Tonna M, De Panfilis C, Provini C, Marchesi C. The effect of severity and personality on the psychotic presentation of Major Depression. Psychiatry Res 2011; 190:98-102. 25. Rosa AR, Andreazza AC, Kunz M, Gomes F, Santin A, Sanchez-Moreno J, Reinares M, Colom F, Vieta E, Kapczinski F. Predominant polarity in bipolar disorder: diagnostic implications. J Affect Disord 2008; 107:45-51. 26. Colom F, Vieta E, Daban C, Pacchiarotti I, Sánchez-Moreno J. Clinical and therapeutic implications of predominant polarity in bipolar disorder. J Affect Disord 2006; 93:13-17. 27. Post RM, Rubinow DR, Ballenger JC. Conditioning and sensitization in the longitudinal course of affective illness. Br J Psychiatry 1986; 149:191-201. w