Türk Mühendis M ve Mimar Odaları Birliği İklim Değişikli ikliği i için i in STK İzmir Buluşmas ması 26 Ocak 2007 Prof.Dr.Kamil Okyay SINDIR TMMOB İzmir İl l Koordinasyon Kurulu Sekreteri TMMOB İzmir Şube Bşk. B
TMMOB Hakkında KURULUŞ 7303 sayılı Yasa, 66 ve 85 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerle değişik 6235 sayılı Yasayla 1954 yılında kuruldu tüzel kişiliğe sahip, Anayasanın 135. Maddesinde belirtilen kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşudur Üye sayısı ise 300 000'e ulaştı Oda sayısı 23 Odalara bağlı 194 şube 33 İl Koordinasyon Kurulu
TMMOB Hakkında AMAÇ Günün gerek ve koşullarına ve mevcut olanaklara göre, yasa ve tüzük hükümleri içinde kalmak üzere, mühendis ve mimarları meslek kollarına ayırmak, meslek ve çalışma konuları aynı ya da birbirine yakın bulunan mühendis ve mimarlık grubu için Odalar kurmak. Mühendislik ve mimarlık mesleği mensuplarının ortak gereksinmelerini karşılamak, mesleki etkinlikleri kolaylaştırmak, mesleğin genel yararlara uygun olarak gelişmesini sağlamak,
TMMOB Hakkında AMAÇ meslek mensuplarının birbirleriyle ve halkla olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere, meslek disiplinini ve ahlakını korumak; kamunun ve ülkenin çıkarlarının korunmasında, yurdun doğal kaynaklarının bulunmasında, korunmasında ve işletilmesinde, çevre ve tarihi değerlerin ve kültürel mirasın korunmasında, tarımsal ve sınai üretimin artırılmasında, ülkenin sanatsal ve teknik kalkınmasında gerekli gördüğü tüm girişim ve etkinliklerde bulunmak.
TMMOB Hakkında AMAÇ Meslek ve çıkarları ile ilgili işlerde, resmi makamlar ve öteki kuruluşlar ile işbirliği yaparak gerekli yardımlarda ve önerilerde bulunmak, meslekle ilgili bütün mevzuatı, normları, bilimsel şartnameler, tip sözleşmeler ve bunlar gibi bütün bilimsel evrakı incelemek ve bunların değiştirilmesi, geliştirilmesi, ya da yeniden konulması yolunda önerilerde bulunmak. Odalarının kendi eşdeğeri kuruluşlarla kurdukları ilişkilerine paralel olarak Dünya Mühendislik Birlikleri Federasyonu'nun (WFEO) üyesi
TMMOB Hakkında AMAÇ TMMOB, mesleki, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda ülkemizdeki mühendisleri ve mimarları temsil etmek, onların hak ve çıkarlarını halkımızın çıkarları temelinde korumak ve geliştirmek, mesleki, sosyal ve kültürel gelişmelerini sağlamak ve mesleki birikimlerini toplum yararına kullanmalarının zeminini yaratmak; bu amaçla mesleki alanlarıyla ilgili gelişmelerin ve politikaların sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel boyutlarını derinlemesine kavramak, yorumlamak ve toplumu bilgilendirmek; bu politikaların toplum yararına düzenlenmesi için öneriler geliştirmek ve bunların yaşama geçirilmesi için mücadele etmek ve bunların gereği olarak en genel anlamda bağımsız ve demokratik bir Türkiye'nin yaratılması yönündeki çalışmalarını bütünsel bir anlayışla ve etkinleştirerek sürdürmek kararlılığındadır.
TMMOB Hakkında ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI FİZİK K MÜHENDM HENDİSLERİ ODASI
TMMOB Hakkında GEMİ MÜHENDİSLERİ ODASI GEMİ MAKİNALARI İŞLETME MÜHENDİSLERİ ODASI GIDA MÜHENDM HENDİSLERİ ODASI
TMMOB Hakkında HARİTA VE KADASTRO MÜHENDİSLERİ ODASI İÇ MİMARLAR MARLAR ODASI İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI
TMMOB Hakkında JEOFİZİK MÜHENDİSLERİ ODASI JEOLOJİ MÜHENDİSLERİ ODASI KİMYA MÜHENDİSLERİ ODASI
TMMOB Hakkında MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI METALURJİ MÜHENDİSLERİ ODASI
TMMOB Hakkında METEOROLOJİ MÜHENDİSLERİ ODASI MİMARLAR MARLAR ODASI ORMAN MÜHENDİSLERİ ODASI
TMMOB Hakkında PETROL MÜHENDİSLERİ ODASI PEYZAJ MİMARLARI M MARLARI ODASI ŞEHİR R PLANCILARI ODASI
TMMOB Hakkında TEKSTİL MÜHENDİSLERİ ODASI ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI
Ziraat Mühendisleri Görüşü olarak sunulan tüm bilgiler, TMMOB ZMO İstanbul Şube Başkanı Sn.Ahmet Atalık tarafından sağlanmıştır.
Küresel ısınma; atmosfer, okyanuslar ve kara kütleleri yüzeyindeki sıcaklıktaki yükselme
Sera gazı çeşitleri; Su buharı, Karbon dioksit CO 2 Metan CH 4 Azot oksitler NO X
En bol sera gazı su buharı
Aynı miktardaki karbon dioksite göre; TMMOB ye Bağlı Odaların Metan 20 kat, Azot oksitler 300 kat daha fazla ısıyı tutabilmektedir.
Sera gazları, aynı zamanda modern ve teknolojik bir hayatın devamı için gerekli üretim işlemleri sonucunda da meydana gelmektedir.
Alüminyumun eritilmesinden perflorlu bileşikler meydana gelmektedir. Otomobil koltukları, mobilyalar ve yalıtımda kullanılan köpükler gibi birçok maddenin üretimi esnasında hidroflorokarbonlar meydana gelmektedir. Kimi ülkelerde buzdolaplarında hâlâ soğutucu gaz olarak kloroflorokarbonlar kullanılmaktadır.
2000 yılında triflorometil sülfür pentaflorid adında yeni bir sentetik bileşiğin atmosferde hızlı bir şekilde arttığı belirlenmiştir. Bu gazın diğer bilinen sera gazlarından çok daha fazla ısı tutma özelliği olması endişe vericidir ve endüstriyel kaynağı hâlâ bulunamamıştır.
Sera etkisi olmayan bir dünya, yaklaşık 33 o C lik bir soğuma ile karşı karşıya kalır ki, bu da dünyamızın bir kutuptan diğerine buzlarla kaplanması anlamına gelmektedir.
Ancak, sera gazlarının atmosferde aşırı bir şekilde artması da sürekli ısınma şeklinde dengelerin bozulması tehdidini yaratmaktadır.
Güney Kutup undan Mart 2002 tarihinde koptuğu bildirilen ve 12 bin yıllık olduğu tahmin edilen son 30 yılın en büyük buzdağı Larsen B buzdağı.
Kuzey Kutbu yakınlarındaki Blomstrandbreen Buzulu nun 1918 ve 2002 yılındaki durumları
Güney kutbuna yakın Patagonya da karasal buzulların 1928 2004 yıllarındaki durumlarının karşılaştırılması, buzulların hızla eridiğini ve dolayısıyla hava sıcaklığının arttığını göstermektedir.
Dünyanın ortalama yüzey sıcaklığı 15 o C dir. Geçtiğimiz yüzyılda bu sıcaklık 0,6 o C lik bir artış göstermiştir. 2100 yılına kadar dünyamızdaki ortalama sıcaklığın 1,4-5,8 o C arasında artacağı belirtilmektedir.
EN SICAK 20 YIL
Küresel ısınmaya bağlı olarak 1960 ların sonlarından bu yana Kuzey Yarıküre de kar örtüsünde %10 azaldı.
Göl ve nehirlerin yıllık buzla kaplı kalma sürelerinde yaklaşık 2 haftalık bir kısalma oldu.
20nci yüzyıl boyunca dağ buzullarında da büyük çapta zirveye doğru çekilmeler yaşandı. 1950 lerden 2000 e kadar geçen sürede Kuzey Yarıküre de bahar ve yaz aylarındaki deniz buzulu boyutlarında %10-15 oranında küçülmeler yaşandı.
20nci yüzyılın son 30 yılında Arktik deniz buzulu kalınlığında yaklaşık %40 lık bir azalma yaşandı.
20nci yüzyıl boyunca deniz seviyelerinde 10-25 cm arasında bir artış olduğu saptandı. Önümüzdeki süreçte ısınmaya bağlı olarak deniz seviyelerinin 9-100 cm arasında yükseleceği tahmin edilmektedir.
Deniz seviyesinde görülecek yükselme, birçok kıyı bölgesi yerleşimini olumsuz yönde etkileyecektir. Örneğin deniz seviyesinde meydana gelecek 100 cm lik bir artışla Hollanda nın %6 sı, Bangladeş in %17,5 i ve birçok adanın ya tümü ya da büyük bölümü sular altında kalacaktır.
Sibirya nın batısında 11 bin yıldır donmuş halde bulunan ve yaklaşık Fransa ve Almanya büyüklüğündeki turbalıklar küresel ısınmanın etkisiyle son 3-4 yıldır erimeye başladılar.
Isınmayla birlikte okyanus ve denizlerden daha fazla su buharlaşacak ve dünya daha rutubetli olacaktır. Bu da yağışların artmasına neden olacaktır.
Gücünü suyun buharlaşmasın dan alan kasırgalar muhtemelen daha da güçlü olacaklardır.
Sert ve devamlı rüzgarlar, suyun topraktan daha hızlı bir şekilde buharlaşmasına yol açacak, bu da bazı bölgelerin eskisinden de daha kurak olmalarına neden olacaktır.
İklimi ısınmış bir dünyada muhtemelen önceden olduğundan daha fazla tarım ürünü üretilebilecektir. Ancak, bu üretim ille de şu anda verimli olan bölgelerde olmayıp serin iklim kuşaklarına doğru kayacaktır.
Küresel ısınma ve nemin artmasına paralel olarak gelecekte tarım ürünlerine ve ormanlara daha fazla böcek ve hastalık musallat olacaktır.
Küresel ısınmanın etkisiyle hayvanlar ve bitkiler kutuplara ve üst dağlık kesimlereyüksek rakımlara doğru göç edeceklerdir.
Ancak, bu göç yollarını tıkayan kentler ya da tarım arazileri ile karşılaşan ve bunları aşamayan bitki türlerinin nesilleri tükenecektir.
SU TERAZİSİ
TÜRKİYE Su kaynaklarının zayıflaması, Orman yangınları, Kuraklık Çölleşme
1901-2000 yılları arasında Türkiye de Her 10 yılda sıcaklık 0,2 o C ye kadar arttığı, Yağışta ortalama %10 düşüş olduğu,
2071-2100 yılları arasında Samsun dan Adana ya bir hat çizildiğinde bunun batı kısmının 3-4 o C, doğu kısmının ise 4-5 o C civarında ısınacağı,
Günlük yağış miktarında 0,25 mm ye kadar düşeceği, Buharlaşma ve evaporasyonun artacağı, Yaz kuraklığının artacağı, Orman yangınlarında artış olacağı,
İçsularda yaşayan balık türlerinde azalma yaşanacağı, Sularda meydana gelecek sıcaklık artışının üreme bozukluklarına yol açacağı, Arazi kullanımında meydana gelecek değişikliklerin erozyonu artacak.
DÜNYADAKİ SU VE TARIM ARAZİSİ MİKTARI Dünyadaki suyun %97,5 i tuzlu su, geriye kalan %2,5 i tatlı su kaynaklarından oluşmaktadır.
Tatlı suların da ancak %0,3 ü göllerde, akarsularda, barajlarda ve göletlerde bulunmaktadır.
Dünyamızda 1,4 milyar insan yeterli içme suyundan yoksundur. 2,3 milyar kişi sağlıklı suya hasrettir ve yılda 7 milyon kişi su ile ilgili hastalıklardan ölmektedir. Dünyada kişi başına su tüketimi yılda ortalama 800 m 3 civarındadır. Ayrıca, dünyada 800 milyon kişi gıda yetersizliği ile karşı karşıyadır.
Dünyadaki toplam su tüketiminin %73 ü sulamada kullanılmaktadır. 1995 yılı itibarıyla dünyada sulanan tarım alanları 253 milyon hektar iken, 2010 yılında 290 milyon hektara, 2025 yılında ise 330 milyon hektara ulaşması beklenmektedir.
Dünyada toplam işlenebilir tarım arazisi 3,2 milyar hektardır.
Son yıllarda kişi başına düşen tarım arazisi gelişmiş ülkelerde %14,3 azaldı, gelişmekte olan ülkelerde %40 oranında azaldı. FAO ya göre kişi başına düşen tarım arazisi 0,23 hektar, 2050 yılında bu miktar 0,15 hektara kadar düşecek.
Bir ülkenin su zengini sayılabilmesi için yılda ortalama kişi başına 10.000 m 3 su potansiyeline sahip olması gerekir.
Su potansiyeli 1.000 m 3 ten az olan ülkeler Su Fakiri kabul edilmektedir.
Kişi başına düşen kullanılabilir su potansiyeli 3.690 m 3 olan ülkemiz, dünya ortalaması olan 7.600 m 3 ün oldukça altında olmasından dolayı su fakiri olmamakla birlikte su kısıtı bulunan ülkeler arasındadır.
Ülkemizin yüzölçümü 78 milyon hektar. % 36 %64
SUYUN TARIMDAKİ ÖNEMİ Kıtlık ve açlığın dünyayı ciddi olarak tehdit ettiği 21nci yüzyılda toprak ve su en önemli stratejik maddeler olarak kabul edilmektedir.
Günümüzden 6.000 yıl önce Mezopotamya bölgesinde Sümerler, hendekler kazarak Fırat ve Dicle nin sularını tarlalarına akıtmakla insanoğlunun ilk sulu tarıma geçmesini sağladılar ve uygarlığı başlattılar.
Benzer gelişmeler Mısır ın Nil, Hindistan ın İndus vadileriyle Çin de Sarı Nehir civarında yaşandı. MISIR-NİL
% 60 % 40 Türkiye nin sulanabilir arazi miktarı 8,5 milyon hektardır.
Dünyadaki sulanan alanlar ekili alanların sadece %17 lik kısmını oluşturmalarına karşın, toplam bitkisel üretimin %40 ı bu alanlardan elde edilmektedir.
SUYUN YANLIŞ KULLANIMI ÇÖLLEŞME!
Fırat Nehri nin iyi kalitedeki suyu bile her yıl 10 dekar toprağa 1,1 ton civarında eriyebilir tuzlarını dahil etmektedir.
EROZYON TMMOB ye Bağlı Odaların Çeşitli amaçlar için tesis edilen, bir amacı da sulama olan barajlarımız, akarsu ve yüzey akışların taşıdığı toprak materyali ile planlanan ekonomik ömürlerinden daha kısa sürede dolmakta ve işlevlerini yitirmektedir. (Karamanlı 13 yıl, Altınapa 10 yıl, Kartalkaya 19 yıl, Kemer 22 yıl)
Yapılan ölçümlere göre; Dicle Nehri nin 26,7 milyon ton/yıl Fırat Nehri nin 16,8 milyon ton/yıl Kızılırmak Nehri nin 15,7 milyon ton/yıl Çoruh Nehri nin 7,8 milyon ton/yıl Sediment taşıdığı tespit edilmiştir.
Dünyada erozyonla kaybedilen toprak miktarı 24 milyar tondur. Ülkemizde yaklaşık 500 milyon ton olup bununla birlikte 9 milyon ton bitki besin maddesi de yitirilmektedir. Bu özelliği ile de erozyon, ekosistemin ve suların kirletilmesinde en büyük etken olmaktadır.
Ülkemizdeki ortalama yıllık toprak kaybı Avrupa da oluşan kaybın 9,5 katı, Avustralya da oluşan kaybın 2,9 katı, Amerika da oluşanın 1,6 katıdır.
Hamsi tehlikede! Kültür balıkçılığı zorlaşacak.
Çay ve fındık muhtemelen ülkemizi terk edecek.
Pamuk yağış düzensizliği ve sellerden etkilenecek.
Sebze ve meyve üretimimiz düşecek.
Hayvancılığımız etkilenecek.
Çevre Mühendisleri M İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ÖNLENEBİLİR! SÜREÇLERİ TIKANAN "PROTOKOLLER" İLE DEĞİL, DOĞRU ENERJİ VE ÇEVRE POLİTİKALARI İLE...
Çevre Mühendisleri M Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Sekreterliği tarafından hazırlanan ve 1990'2004 yılları arasında sera etkisi yaratan gaz emisyonu oranlarına göre 40 ülkenin değerlendirildiği raporda Türkiye açısından çarpıcı sonuçlar yer alıyor; Türkiye'nin, söz konusu tarihler arasında emisyonu %72.6 oranında artmış ve diğer ülkeleri geride bırakmıştır. Bunun başat nedenleri arasında; Türkiye'de, 1990'lı yıllardan sonra hızla büyüyen sanayi sektöründe, çevre öncelikli yeni teknolojik yatırımların yapılmaması, fosil enerji kaynaklarına bağımlılık ve ulaşımda yanlış politikaların hızla yaygınlaşması, toplu taşımacılık ilkesinden giderek uzaklaşılması sayılabilir. Ancak, yine aynı raporda yer alan sera gazı emisyonu miktarlarına bakıldığında ortaya farklı bir tablo çıkmaktadır.
Çevre Mühendisleri M Türkiye'de, 2004 yılında atmosfere bırakılan karbondioksit oranı yaklaşık 300 milyon ton iken, ABD'nin, AB ülkelerinin nerdeyse 2 katına eş miktarda olmak üzere 7 milyar ton karbondioksit emisyonu ile dünyanın en fazla sera gazı emisyonu yayan ülkesi olduğu bir kez daha ortaya çıkmaktadır. Ancak fosil kaynaklara sahip bölgeleri işgal ederek kontrolü altına almaya çalışan ABD, dünya pazarındaki yerini korumak, ekonomik büyümesini devam ettirmek ve işsizlik yaratmamak gibi nedenler öne sürerek, geçtiğimiz yıl yürürlüğe konulan Kyoto Protokolü'ne yine taraf olmamaktadır.
Çevre Mühendisleri M Daha fazla tüketimin bir refah göstergesi olarak sunulduğu ekonomik sistemde, en yüksek sera gazı emisyonuna sahip ülkenin taraf olmadığı Kyoto Protokolü vb. araçlarla küresel ısınmanın olası etkilerinin en aza indirilip indirilemeyeceği tartışmalıdır. Öte yandan, Kyoto Protokolü'nde öngörülen mekanizmalardan biri olan emisyon ticareti, gelişmiş kapitalist merkezler arasında rekabete de aracı olabilmektedir. Kirliliğin, iklim sorununun metaya dönüştürülmesi ve pazar ekonomisine katkı sağlayacak duruma getirilmesi ise önemli etik bir sorun olarak değerlendirilmelidir.
Çevre Mühendisleri M Diğer yandan iklim değişikliğine ilişkin sözleşme ve protokolden etkilenecek alanlar oldukça fazladır. Enerji, ulaşım, tarım, sanayi, ormancılık ve atık yönetimi gibi ekonomik ve teknolojik kullanımı etkileyecek sözleşme ya da protokollerin, tüm dünya ülkeleri tarafından imzalansa dahi hayata geçmesinin kolay olmayacağı açıktır. İngiltere'de yayınlanan diğer bir raporda ise küresel ısınmanın 100 milyon kişiyi mülteci durumuna düşüreceği, dünya nüfusunun 1/6'sının su sıkıntısı çekeceği belirtilerek tehlikenin önlenebilmesi için küresel gayri safi hasılanın %1'inin yeterli olabileceğine değinilmektedir.
Çevre Mühendisleri M Zengin OECD ülkelerinin sebep olduğu küresel ısınmanın toplumsal, ekonomik ve çevresel alanlarda yaratacağı tehlikelerden, sera gazı emisyonu düşük olan yoksul ülkelerin etkileneceği bilinen bir gerçektir. Türkiye de bu etkilerden en olumsuz etkilenecek bölgelerden birinde yer almaktadır. Son yıllarda ülkemizde yaşanan ve sayısı artarak devam eden sulak alanların kuruması ve orman yangınları gibi sorunlar, felaketin çok da uzağında olmadığımızın sinyallerini vermektedir.
Çevre Mühendisleri M Yalnızca iklim değişikliği felaketinin önlenmesi konusunda değil; daha sağlıklı bir çevrede yaşamak için, ülkemizde; Enerji tasarrufu ve enerji verimliliğinin sağlanması Fosil yakıtlar yerine yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması Doğru ulaşım politikalarının hayata geçirilmesi ve ulaşımda toplu taşımanın özendirilmesi Kirlilik önleme prensibine göre geliştirilen yeni teknolojilerin sanayi tesislerinde kullanılmaya başlanılması konularında uygulamaya dönük politika, hedef ve ilkelerin belirlenmesine yönelik çalışmalar yapılmalı ve bu çalışmalar hayata geçirilmelidir.
Peyzaj Mimarları "KÜRESEL ISINMAYI DUYMAZLIKTAN GELMEYİN" BM İklim Değişikliği Sekreterliği'nin yaptığı araştırmalar sonucu küresel ısınmanın sebebi olan sera gazı salınımı artışında %72.6 ile ilk sırayı Türkiye'nin aldığı açıklaması karşısında Çevreyle ilgili doğru bir politika oluşturulmalı, Çevreye pazarlanabilir bir ürün olarak bakılmamalı, Fabrikalar denetlenmeli, Atıkların çevre sulara atılması ile canlı yaşamın yok edilmesi önlenmeli,
Peyzaj Mimarları Küresel ısınmanın önlenebilmesinde en etkili 3 yöntemi olduğu bilimsel bir gerçektir: Yeşil alanlar korunmalı ve miktarı arttırılmalı Sulak alanlar mutlak korunarak kullanılmalı Tarım alanları vasfını yitirmeden sürdürülebilirliği sağlanmalı
Peyzaj Mimarları Yönetenler, artık bütüncül plan ve programlarla bu ülkenin kaderini çizmelidirler. Doğal SİT alanlarının imara açılması önlenmeli Peyzaj mimarları; ülkesinin tüm doğal, ekolojik verilerini koruyarak kullanıma açan fiziksel plancılar olarak tekrar uyarıyor: Sermayenin sesi olmayın, Çarpık kentler metalaşmış yerleşimler yaratmayın, Su havzalarını ve tarımsal alanlarımızı yerleşimlere, sanayiye açarak; Geleceğimizi yok etmeyin! TMMOB Peyzaj Mimarları ; küresel ısınmanın Türkiye için kuraklık ve susuzluk demek olduğunu hatırlatıyor, İktidarları ve yöneticileri bilim, hukuk ve tüm doğal, kültürel değerleri korumak adına göreve çağırıyor
Meteoroloji Mühendisleri M Meteorolojik Teknik Bilgiler Küresel Isınma ve İklim Değişikliği Dosyası, Meteorolojik Karakterli Doğal Afetler Raporu Ve çeşitli yayınlarıyla kamuoyunu bilgilendirme çalışmalarında bulunmaktadır.
Yapılanlar ve Yapılacaklar TMMOB Türkiye ve Dünya da hızla yaygınlaşan Küresel Isınma Hareketi içerisinde aktif yer almaktadır. İzmir de Küresel Isınma Hareketi İzmir Çalışma Grubu dönem sözcülüğü TMMOB İKK temsilcisindedir, KÜRESEL ISINMA İZMİR ÇALIŞMA GRUBU TMMOB İZMİR İKK - İZMİR TABİP ODASI DİSK KESK ÜZÜMSEN - TÜTÜNSEN TEMA - EGE DOĞA DERNEĞİ EGE ORMAN VAKFI ÇYDD - ÇHD - EGE 78 LİLER DERNEĞİ TÜKODER - TARIM ORKAM SEN - YEŞİLLER CHP DSİP ÖDP SHP - ELELE HAREKETİ -ALLİANOİ GİRİŞİM GRUBU GDO YA HAYIR PLATFORMU ÇÖYDER - İDADİK - EGEÇEP
Yapılanlar ve Yapılacaklar 03 Aralık 2005 ve 4 Kasım 2006 da Küresel Isınmayı Yaratanlara Karşı Küresel Direniş günü eylemleri yapıldı 2007 yılı içerisinde TMMOB İklim Değişikliği Sempozyumu düzenlenmesi kararı alınmış ve çalışmaları sürmektedir. Sekreteryasını TMMOB Meteoroloji Mühendisleri üstlenmiştir.
Küresel Isınma; Yüzyılımızın n değil Milenyumun değil, Yeryüzü tarihinin Yaşam am üzerindeki en büyük b k tehlikelerinden birisidir. Küresel Isınma süreci s başlam lamıştır r ve zincirleme reaksiyonlarla logaritmik artış gösterme eğilimindedir. e Küresel Isınmaya Karşı Küresel Mücadele M Kaçınılmazd lmazdır.
Türk Mühendis M ve Mimar Odaları Birliği İklim Değişikli ikliği i için i in STK İzmir Buluşmas ması 26 Ocak 2007 Prof.Dr.Kamil Okyay SINDIR TMMOB İzmir İl l Koordinasyon Kurulu Sekreteri TMMOB İzmir Şube Bşk. B Teşekk ekkür r Ederim