Diyalektik Materyalizm

Benzer belgeler
İÇİNDEKİLER BİRİNCİ KISIM FELSEFENİN AMAÇLARI VE DEĞERLERİ 7

Hegel, Tüze Felsefesi, 1821 HAK KAVRAMI Giriş

DİYALEKTİK MATERYALİZM HENRI LEFEBVRE

AŞKIN BULMACA BAROK KENT

Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma

10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK)

Bilgisayar II, Bahar, Kültür Üniversitesi, İstanbul, Nisan

Felsefe Nedir OKG 1201 EĞİTİM FELSEFESİ. Felsefe: Bilgelik sevgisi Filozof: Bilgelik, hikmet yolunu arayan kişi

FELSEFİ ATOMCULUKTAN MANTIKSAL ATOMCULUĞA ANALİTİK FELSEFENİN KİMYASI. Arş. Gör. Kemal BAKIR

FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ

Sosyoloji. Konular ve Sorunlar

KANT FELSEFESİNDE PRATİK AKLIN ÖZGÜRLÜK POSTULATI

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

Karl Heinrich MARX Doç. Dr. Yasemin Esen

BILGI FELSEFESI. Bilginin Doğruluk Ölçütleri

ETKILI BIR FEN ÖĞRETMENI

FELSEFE BÖLÜMÜ SOFİSTLER DERSİ DERS NOTLARI (3)

philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Sanatsal Güzel, Estetik Yargı ve Toplumsal Geçerlilik Mersin Üniversitesi, Mart 2011

İÇİNDEKİLER. Yedinci Baskıya Önsöz 15 İkinci Baskıya Önsöz 16 Önsöz 17 GİRİŞ 19 I. BÖLÜM FELSEFE ÖĞRETİMİ 23

Araştırma Problemleri: Problem İfadeleri, Araştırma Soruları ve Hipotezler

Matematik Ve Felsefe

KURAMSALLAŞMANIN YÖNÜ İNCELEME DÜZEYİ

DİNİ GELİŞİM. Bilişsel Yaklaşım Çerçevesinde Tanrı Tasavvuru ve Dinî Yargı Gelişimi

On Yedinci Yüzyılda Felsefe Descartes. Prof. Dr. Doğan Göçmen Dokuz Eylül Üniversitesi Felsefe Bölümü Ders: 03/10/2016

Hatta Kant'ın felsefesinin ismine "asif philosopy/mış gibi felsefe" deniyor. Genel ahlak kuralları yok ancak onlar var"mış gibi" hareket edeceksin.

HUKUK VE HUKUK BİLİMİ ÜZERİNE

Ertuğrul UZUN AKIL TUTKUNU HUKUK. A. Peczenik in Hukukî Argümantasyon Teorisi Üzerine Bir İnceleme

KLASİK MANTIK MNT402U KISA ÖZET

ÖDEV ETİĞİ VE İMMANUEL KANT

225 ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ. Yrd. Doç. Dr. Dilek Sarıtaş-Atalar

12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017)

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

4.HAFTA/KONU: IMMANUEL KANT IN ETİK GÖRÜŞÜ: İNSANIN DEĞERİ. Temel Kavramlar: Ahlak yasası, isteme, ödev, pratik akıl, maksim.

ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS

VARLIKBİLİMSEL KANIT ÜZERİNE KANT IN DÜŞÜNCESİ

Peter D. Thomas. Gramsci Çağı. Felsefe - Hegemonya - Marksizm. İngilizceden çevirenler İlker Akçay-Ekrem Ekici. dipnot yayınları

CAL 2301 SOSYAL DÜŞÜNCELER TARIHI. 4. Hafta: Sosyal Teoride Klasik Dönem: Marx, Durkheim ve Weber

B. ÇOK DEĞERLİ MANTIK

İbn Sînâ nın Kitâbu l-burhân Eserinde Bilimin Konu Sorunsal ve İlkelerinin Açıklanması

İÇİNDEKİLER. Önsöz...2. Önermeler ve İspat Yöntemleri...3. Küme Teorisi Bağıntı Fonksiyon İşlem...48

KENDİNİN-BİLİNCİ VE ÖTEKİ DİYALEKTİĞİ: Hegel Felsefesinde Bilincin Dolayımı ve Nesnelleşmesi

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

Duyum ve Algı I (PSY 305) Ders Detayları

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

6 Sofistlerin O rtaya Ç ıkışın d a Etkili O lan Felsefe-D ışı N edenler ıo Felsefi N ed enler

Yakın Çağ da Hukuk. Jeremy Bentham bu dönemde doğal hukuk için "hayal gücünün ürünü" tanımını yapmıştır.

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

HUKUK FELSEFESİNİN TEMEL SORUNLARI

Not. Aşağıdaki Kant la ilgili notlar Taylan Altuğ un Kant Estetiği (Payel Yayınları, 1989) başlıklı çalışması kullanılarak oluşturulmuştur.

GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ Felsefe Bölümü DERS İÇERİKLERİ

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

Dersin Adı Kodu Yarıyılı T+U Kredisi Akts Felsefeye Giriş IV

Yılmaz Özakpınar İNSAN. İnanan BIr Varlık

İLAHİYAT FAKÜLTESİ İLAHİYAT LİSANS TAMAMLAMA DİN FELSEFESİ TEİZM, DEİZM, PANTEİZM, PANENTEİZM 8. TEİZM, DEİZM, PANTEİZM, PANENTEİZM.

Önermelerin doğru veya yanlış olabilmesine doğruluk değerleri denir.

Duyum ve Algı II (PSY 306) Ders Detayları

İSMAİL VATANSEVER ETİK VE BİYOETİK KAVRAMLARININ KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJELERİ İLE İLİŞKİSİ

ESTETİK; Estetiğin konusu olarak güzel;

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

Dersin Adı Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS Ön Koşul Dersler

Dersin Adı D. Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS003 IV Ön Koşul Dersler

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ... iii İÇİNDEKİLER... v

FELSEFE BÖLÜMÜ LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ I.YARIYIL DERSLERİ

EĞİTİM FELSEFESİ KISA ÖZET KOLAYAOF

BİLGİ KURAMI DERS NOTLARI DİL VE TARİH-COĞRAFYA FAKÜLTESİ, FELSEFE BÖLÜMÜ

BİLGİ KURAMINA GİRİŞ

II.Ünite: KLASİK MANTIK (ARİSTO MANTIĞI)

Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı

FARABİ DE BEŞ TÜMEL. Doktora Öğrencisi, Sakarya İlahiyat Fakültesi, İslam Felsefesi Bilim Dalı,

8. SINIF 3. TEOG SINAVI (KASIM AYI) TÜRKÇE DERSİ KAZANIM TABLOSU

I. Ders. Prof. Dr. Ertuğrul Rufayi TURAN FEL 402 Çağdaş Felsefe II Ders Notları. M. Merleau-Ponty ( )

Literatür Değerlendirmesi ARAŞTIRMALARDA LİTERATÜR TARAMASI VE ETİK. Literatür kaynakları neler olabilir?

KONU 4: DOĞRUSAL PROGRAMLAMA MODELİ İÇİN ÇÖZÜM YÖNTEMLERİ I

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

Araştırma Teknikleri

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

Çevirenin Ön Sözü. vii

Kurumlarda Toplumsal Cinsiyet Etkileri (PSY 326) Ders Detayları

BİLİM SEL YÖNTEM BASAMAKLARI 1

BİLGİ EDİNME İHTİYACI İnsan; öğrenme içgüdüsünü gidermek, yaşamını sürdürebilmek, sayısız ihtiyaçlarını karşılayabilmek ve geleceğini güvence altına a

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T + U Saat Kredi AKTS. ECON 606: İleri Makroiktisadi Analiz I. Ön Koşul Dersleri

Tarihsel Materyalizm de Diyalektik ve Belirlenimcilik

Bilimsel Yasa Kavramı. Yrd.Doç.Dr. Hasan Said TORTOP Kdz.Ereğli-2014

Editörler Prof.Dr.Işıl Bayar Bravo & Doç.Dr.Mustafa Yıldız MODERN MANTIK

Bilgi Erişim Performans Ölçüleri

Editör Prof.Dr.Hüseyin Subhi Erdem KLASİK MANTIK

Öğrenme Psikolojisi (PSY 308) Ders Detayları

Giorgio Colli, Felsefenin Doğuşu / Çev. Fisun Demir Dost Yayınları, Ankara, 2007, s. 94.

1.Tarih Felsefesi Nedir? 2.Antikçağ Yunan Dünyasında Tarih Anlayışı. 3.Tarih Felsefesinin Ortaçağdaki Kökenleri-I: Hıristiyan Ortaçağı ve Augustinus

D 3 KURAM VE ARAŞTIRMA. Neumann, 2000 Chapter 3, 4

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

İleri Diferansiyel Denklemler

Profesyonel Öğrenci Koçluğu

Hatalar ve Bilgisayar Aritmetiği

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ

Frankfurt Okulu (P. L. Assoun)

Transkript:

Henri Lefebvre Diyalektik Materyalizm Türkçesi: Barış Yıldırım

İÇİNDEKİLER [Fransızca Beşinci Baskıya] Önsöz... 7 BİRİNCİ BÖLÜM / Diyalektik Çelişki...13 Hegelci Diyalektiğin Eleştirisi...31 Tarihsel Materyalizm...40 Diyalektik Materyalizm...54 Öğretinin Birliği...68 İKİNCİ BÖLÜM / İnsanın Üretimi...79 Ürünün Analizi...83 Bütünleştirme Faaliyetleri...86 Tabi Kısım ve Tabi Olmayan Kısım...92 Fiziksel Determinizm...97 Toplumsal Determinizm...100 Bütünlüklü İnsan...102 Bütünlüklü İçeriğe Doğru...115

BİRİNCİ BÖLÜM Diyalektik Çelişki Formel mantık zihinsel işlemleri belirlemeye koyulduğunda, deneysel içerikten, yani özgül ve olumsal içerikten, her tür somut olumlamadan bağımsız işler. Formalizm bu evrensellik iddiasıyla kendini meşrulaştırır. Formel mantık salt analitik olan dönüşümleri, yani düşüncenin sadece kendi kendisiyle meşgul olduğu çıkarımları inceler. Mantıkçının gözünde somut bir olumlama yalnız ve yalnız pedagojik bir misal olarak değer taşır; örnekler ve bağlamlar istendiği gibi değiştirilebilir. Bir kere işlemeye başladıktan sonra düşünce kendi içinde hareket eder; salt minimum bir içerik barındırır, her an bu içerikten vazgeçmeye hazırdır ve asla kendine yeni bir içerik katmayı düşünmez; haliyle de hiç hata riski taşımaz. Bu formel düşünce yalnızca kendi kendisiyle salt özdeşliğini temel alır: A A dır, Eğer A B yse ve B de C yse, A C dir. Hegel, Formel mantıkta düşünce, düşünülen nesneyle âdeta hiçbir ilişkiye girmeden ayrı bir mecrada akar, diye yazar. (Geschichte der Philosophie, [Felsefe Tarihi Üzerine Dersler] II, s. 410) İçerikle biçimin burada bahsedilen bağımsızlık haline varılsaydı eğer, biçimin ya herhangi bir içeriğe uygulanması olanaksız olurdu ya da irrasyonel olanlar da dahil her tür içeriğe uygulanması olanaklı olurdu. Oysa, biri salt biçimin mantığı olan soyut bir mantık, diğeri içeriğin mantığı olan somut bir mantık olacak şekilde, birbirinden tamamen kopuk iki mantığın varlığı tasavvur edilebilir mi? Gerçekte formel mantık asla içeriksiz olamaz; yalnızca içeriğin bir parçasını kopartır, onu incelte incelte iyice soyut hale getirir ama ondan asla tamamen kurtulamaz. Formel mantık yargıların içeriği- 13

DİYALEKTİK MATERYALİZM ni yalnızca biçimi uygulamak için yararlandığı basit bir mazeret olarak kabul etse bile belirli yargılar üzerinde çalışır. Hegel in belirttiği gibi, tamamen dümdüz, içi boş bir özdeşliğin formüle edilmesi imkânsızdır. A yı ele alan mantıkçı, bunun ardından A olmayan ı ele alıp da A, A olmayan değildir, dediğinde, olumsuzlama biçimini herhangi bir tanıtlama olmaksızın ortaya koymuş olur; böylelikle A nın öteki sini, yani farkı, özdeşlik olmayanı ortaya koyar; hatta ne daha fazla A ne de daha az A olan üçüncü bir A terimi ortaya koyar. A olmayan terimi sadece yok edilmek için ele alınmıştır; ama böylelikle özdeşlik olumsuzlamanın olumsuzlaması haline, yani bir ilişkinin içindeki ayrım haline gelir. Dolayısıyla mantıksal ilkeler (özdeşlik ve çelişkisizlik) salt analitik değildir. Dahası, kişi belirli bir yargı ortaya koyar koymaz (örneğin, ağaç yeşildir, gibi) A B dir demiş olur; salt özdeşlikte ve formel tekrarda kalamaz; işe bir içerik, bir farklılık katar ki bu farklılığa nazaran formel özdeşlik de bir farklılık teşkil eder. 1 Bir taraftan, formel mantık içerikle ilişki içinde olmayı sürdürür; böylelikle belirli bir somut anlamı muhafaza eder. Diğer taraftan da, içeriğe dair genel bir olumlamaya, yani bir ontolojiye, dogmatik ve metafizik bir temaya bağlı olmayı sürdürür. Hegel in ironik bir biçimde belirttiği gibi, gerçeği ele alan mantıksal teoriler, şeyler karşısında fazla kırılgan kalmıştır; bu teoriler gerçeğin içindeki çelişkileri bulup çıkararak tine aktarır ve orada bunları çözümsüz bırakır. Buna göre, nesnel dünya, yalıtılmış ve hareketsiz nihai olgulardan müteşekkil olur; yani birbirinden kopuk özlerden, tözlerden ya da parçalardan müteşekkildir. Öyleyse, nesnel özdeşlik ilkesi kayıtsız şartsız uygulanırsa, bu özlerin her biri kendisine eşittir demekle yetinmek gerekir. Özdeşlik mantığı sık sık varlık metafiziğiyle ilişkilendirilir. 2 Bu sefer de, özdeşlik salt bir biçim olarak değil, varlığın nesnel, içsel ve 1 Bkz. Grande Logique deki [Mantık Bilimi] (c. II) Critique du Principe d Identité, s. 32-37, 66-73 vs. 2 Bu mantık ister bir metafizik atomculukla (Dühring), ister tinsel yapıya ilişkin bir teoriyle (Husserl) isterse de duyumsallığı temel alan bir ontolojiyle (Viyana Okulunun fizikalizmi) iç içe bulunsun, içeriğin ancak sınırlı bir miktarını gerçekleştiren bir dogmatizmden asla ve asla muaf değildir. 14

DİYALEKTİK ÇELİŞKİ özsel bir özelliği gibi kavranır. Düşüncedeki özdeşlikten nesnel özdeşliğe, her gerçek tözün var olma biçimine geçilir. Varlık ve her bir varlık kendisiyle özdeştir ve bu şekilde tanımlanır. Böylece özdeşlik hem biçim hem içerik olarak, kendi kendisinin içeriği olarak ele alınır. Aristotelesçiliğin bu yönü (ki Aristotelesçiliğin aynı zamanda bir bireysellik teorisi ve her somut varlığa dair bir teori de olduğu kabul edilirse, bu belki de Aristotelesçiliğin en soyut, en sığ yönüdür) daha sonraki filozoflarca yalıtılıp geliştirilmiştir. Batı düşüncesi Leibniz e dek, içeriği biçimden çekip almak için, düşünülen varlıktan var olan varlığa mantıklı bir geçiş yapmak için dünyayı çıkarsamak için kahramanca, ama nafile bir çaba içinde olmuştur. Haliyle, formel mantığın içerikle biçim arasında kurduğu ilişki sorunludur ve eleştiriye açıktır. Formel mantık hem çok fazla hem de çok az içeriğe sahiptir, içerik tekyönlüdür; alınıp kopartılır, hareketsiz kılınır ve metafizik bir düzleme yerleştirilir. Bu mantıksalmetafizik postulat tam da büyüsel düşüncenin postulatına denk düşer: Biçimle içeriğin ilişkisi bir tür ortaklık olarak kavranır. Formel özdeşlik, büyüsel düşüncedekine benzer bir özdeşlik şeması haline gelir. Aslen büyü doktrinlerine ve gizemciliğe karşı yöneltilen formel mantık bu hedefine varamaz, rasyonel kesinlikten yoksun bu türden teorileri gerçek anlamda aşamaz ve onların düzeyinde kalır. Formel mantık temel bir meseleyi çözümsüz bırakır: Biçimle içerik nasıl birleştirilebilir? Formalizm başarısızlığa uğradığına göre, ilişkiyi ters çevirmek ve biçimden içeriğe varmak yerine içerikten biçime varmak gerekmez mi? Formel mantık rasyonel düşünceyle bir dizi çelişki yaşar. Bunların birincisi kesinlik ile üretkenlik arasındaki çelişkidir. Mantıktaki tasım yöntemi çerçevesinde (büsbütün kısır bir yöntem olmasa da) düşünce ancak ve ancak aynı terimleri sürekli tekrar ederek kesin bir tutarlılığa ulaşabilir. Bilindiği gibi, kesinlik prensiplerini gözeten tümevarım, olgulardan yola çıkarak yasalara varılmasına izin vermez. Her olgu, deneylerden yola çıkan her saptama, düşünceye yeni bir öğe, yani formel mantık bakış açısına göre zorunluluk taşımayan bir öğe katar. Bilimler formel mantığın dışında, hatta ona karşı gelişmiştir. Bilim üretkendir ve ne zorunlu hakikatlerden yola çıkar ne de 15

16 DİYALEKTİK MATERYALİZM kesinlik prensiplerine uygun bir gelişme çizgisi takip eder. Mantık ve felsefe ise bilimlerin dışında bulunur ya da bilimlerden sonra gelip onlara bir şey katmaksızın sadece onların kullandığı özgül yöntemleri tespit eder. Aynı şekilde bilimler de felsefenin dışında felsefenin üstünde ya da altında bulunur ve onların kullandığı keşif yöntemlerinin kesinlik prensiplerini gözeten mantıkla hiçbir ilgisi yoktur. Bilgin bilgiyi ilerleterek düşüncenin hareketini tanıtlamış olur; ancak filozof da bilimin değerini tartışma konusu edip intikamını alır. Kesinlik ile üretkenlik arasındaki çelişki şiddetlenir; bilimin değeri meselesi ve bilgi meselesi ortaya çıkar. İkincisi, eğer varlık kendine eşitse ve başka bir şey değilse yani eğer her düşünce ya tamamen yanlış ya da tamamen doğruysa var olmanın gerçek çelişkileri düşünceden dışlanmış olur. Bu durumda, şeylerin ve bilincin barındırdığı çeşitlilik ve değişkenlik, kelimenin eski anlamındaki diyalektiğe, yani kesinlik içermeyen tartışmalara, keyfince ister lehte ister aleyhte argüman üreten avukatın veya sofistin oyunlarına terk edilir. Özdeşlikle nitelenen düşünce aynı zamanda hareketsizlikle de nitelenir. Buradan da, idrak gücünün yapısıyla hareketlilik arasında; berrak düşüncenin tutarlılığıyla gerçek deneyimin farklı kutupsallıkları ve değişken dinamikleri arasında yeni bir çelişki ortaya çıkar. Akıl kendini gerçeğin dışında, idealin içinde konumlandırır. Mantık kurmaca bir varlığın ürünü haline, salt düşünce haline gelmiştir ve gerçek onun gözüne salt değilmiş gibi görünür. Böylelikle gerçek irrasyonel olana terk edilmiş, irrasyonele havale edilmiş olur. Hegel felsefe alanına girdiği zaman, en gelişkin düşüncenin, Aklın, iç çelişkilerle derinlemesine bölünmüş olduğunu gördü. Kantçı düalizm, biçimle içeriği, düşünceyle kendinde şey i, bilme yetisiyle bilginin nesnesini ısrarla birbirinden ayırarak bu çelişkileri iyice şiddetlendirip âdeta katlanılmaz hale getirmişti. Hegel, bu çelişkileri çözmeye, felsefi düşüncenin ve tinin birbirinden kopuk ve tezat içinde bulduğu hareket halindeki öğelerini tekrar ele almaya girişti. Bu proje Hegelci öğretinin yöntemini ve merkezi düşüncesini daha o zamandan içinde barındırıyordu: Düşüncenin ve gerçeğin sonsuz derecede zengin birliğinin bilinci; her çelişki bir ilişki olduğu-

DİYALEKTİK ÇELİŞKİ na göre, düşüncenin iç çelişkilerinin gündeme getirdiği zorunlu bir birlik; ancak çelişki halindeki tekyönlü terimlerin aşılmasıyla zapt edilmesi ve belirlenmesi gereken bir birlik. Hegel in tinin yaşamına adımını attığı anda gerçekleşen büyük olaylar (devrim dönemi, büyük ulusal savaşlar, Napoleon dönemi; öte yandan da bilimlerin ve tarih tininin gelişimi, feodal toplumun çözülmesi ve yeni bir uygarlığın ortaya çıkışı) kültürün kapsamlı bir bilançosunun çıkarılmasını, bütün bu apayrı öğelerin bir sentez ini yapma girişimini gerekli kılıyordu. Hegel in karşısına çıkan sorunun metodolojik araştırma açısından bir dizi boyutu vardı. Öncelikle, pürüzsüz düşünceye tartışma ve ihtilaf sanatını katmak söz konusuydu. Baştan bağlanmış, kesinlenmiş bir düşünce tarafından yönetilmediği sürece, tartışma ucu açık ve sonuçsuzdur. Ama tartışma serbest ve canlıdır da; farklı, değişken, zıt tezler arasında hareket eder. Sonu olmayan tartışmaların vardığı şüpheciliğin iyi bir yanı da vardır. Şüphecilik sayesinde, herhangi bir önermenin içindeki düşünce zinciri yalıtıldığında, kavramların aşılmış olduğu ya da tezat oluşturacak şekilde birbirine bağlanmış olduğu kesinlikle ortaya çıkar. (Erste Druckschriften [İlk Yazılar], s. 175) Şüphecilik, yararlı bir biçimde, düşünceye olumsuz öğeyi katar; (temel gücü olumlamalar ortaya atmak olan) idrak gücünün mutlak kabul ettiği sınırlı ve çelişkili tasarımları birbiriyle çarpıştırarak eritir. İdrak gücü kendini mutlak addeder, oysa sadece sınırlı, anlık ve dolayısıyla da geçici bir güçtür, bu nedenle de çatışkılar yaşar; iyi şüphecilik, kaba dogmatizmi eleştirir ve yok eder. Canlı tartışmalarda, her fikirde doğru bir şey olduğu görülür. Hiçbir şey tamamen ve tartışmasız biçimde doğru olamaz; hiçbir şey tamamen saçma ve yanlış da olamaz. Düşünce, farklı tezleri karşı karşıya getirerek daha üstün bir birlik arar. Her tez kendi içeriğini mutlak olarak ileri sürdüğü ölçüde yanlıştır, ancak göreli olarak ileri sürdüğü ölçüde doğrudur; kendine yönelik dogmatizm eleştirisini göreli olarak (ötekinin iyi temellendirilmiş bir eleştirisinden hareketle) reddettiği ölçüde doğrudur, ancak mutlak olarak reddettiği ölçüde yanlıştır. 17