KARBONHİDRATLAR Normal diyet alan kişilerde enerjinin % 55-60 ı karbonhidratlardan sağlanır. Bitkiler karbonhidratları fotosentez yoluyla güneş ışığının yardımıyla karbondioksit ve sudan yararlanarak klorofilden sentezler. 6CO 2 + 6H 2 O + Güneş ışığı C 6 H 12 O 6 + 6O 2 Gelişmekte olan ülkelerin bir çoğunda karbonhidratlar, günlük alınan kuru gıdanın %80-90 ını oluştururlar. Doyurucu Lif açısından zengindir. Endüstriyel ülkelerde karbonhidratlar daha az tüketiliyor Glukoz İNSAN BİYOLOJİSİ VE BESLENMESİ AÇISINDAN ÖNEMLİ OLAN KARBONHİDRATLAR Besinlerdeki karbonhidratların çoğu kan dolaşımına glikoz halinde emilir veya karaciğerde buna çevrilebilir. Bazı gıdalardan doğrudan doğruya alınabilir (meyveler, bal gibi). Ancak başlıca gıdasal kaynaklar nişastanın hidrolizi ile açığa çıkan glukoz Sofra şekeri (sükroz) başta olmak üzere laktoz, maltoz gibi şekerlerin yapısında. 1
Glukoz kanda dolaşan başlıca şekerdir (kan şekeri) ve dokuların yakıt olarak kullandığı başlıca karbonhidrat substratıdır. Fruktoz ve galaktoz gibi dokularca kullanılabilen diğer şekerler glukoza dönüştürülerek kullanılır Beyin dokusu gibi bazı dokular yakıt olarak sadece glukozu kullanabilirler. Belirli bir düzeyin altına düşünce derece derece merkez sinir sistemi fonksiyonları bozulur. Açlıkta kan glukoz konsantrasyonunun düşmemesini sağlamak karaciğerin önemli görevlerindendir. Kan glukozu ve glukoz metabolizması Gece açlığından sonra plazmada glukoz konsantrasyonu insanda 60-110 mg/ dl Yaşla aşamalı bir yükselme eğilimi gösterir. Toklukta plazma glukoz düzeyinin 140 mg/dl yi aşması beklenmez.. Gıdalarla alınan ve emilerek karaciğere gelen glukoz burada glikojen olarak tutulur ve belirli bir tempoda dolaşıma verilir. Dokuların glukoz kullanımı ile karaciğerden kana glukoz verilme temposu arasında bir denge vardır. Karbonhidrat alımı ne kadar fazla ise gıdalarla alınan yağların ve proteinlerin enerji kaynağı olarak kullanılması o kadar azalır. Karbonhidratlar, çok fazla alınmaları halinde, yağa dönüştürülerek enerji deposuna katılır Kan glukoz konsantrasyonunun endokrin (hormonal) ayarı Hücreye giren glukoz kullanılarak enerji sağlanır; veya kas hücresinde ve karaciğer hücresinde glikojene de çevrilebilir Gerektiğinde glikojen parçalanarak glukoz moleküllerine çevrilir Toklukta kan glukozunun yükselmemesi başlıca insülin hormonunun eylemi ile sağlanır. İnsülin salınımının en güçlü uyarıcısı glukozdur. 2
Normal şeker özümlemesi İnsüline bağımlı olarak hücre içine giren glukoz miktarının % 85 ini kas içine giren glukoz oluşturur. İnsülinin eksikliği tip 1 ve tip 2 diyabet denen hastalıklara yol açar. Fruktoz Glukoz ile birlikte gıdalarla en çok alınan şekerdir. Başlıca kaynağı sofra şekeri sükroz ve meyvelerdir. Glukozdan yavaş emilir, Fruktoz yavaş emildiği ve kan glukozunu pek az yükselttiği için diabetik hastalara tatlandırıcı olarak tavsiye edilmiştir. Fruktozun aşırı tüketiminin obeziteyi kolaylaştırdığı ve insüline direnci artırdığı bildirilmektedir. Fruktoz yağ sentezine en kolay katılan karbonhidrattır ve aşırı alınması kanda yüksek düzeyde yağ birikimine yol açabilir, En önemli fruktoz kaynağı hazır gıda üretiminde yaygın olarak kullanılan yüksek fruktozlu mısır şurubudur. 3
Fruktoz metabolizması Batı ülkelerinde 1970 yılında kişi başına tüketim yaklaşık 0.5 kg iken bu rakam 2000 li yıllarda 35 kg ı aşmıştır. İnsanlarda açlık kan fruktozu genel olarak 1 mg/dl düzeylerindedir Emilen fruktozun büyük kısmı karaciğer tarafından yakalanır ve metabolize edilir Fruktoz ve insülin ilişkisi İnsülin, kan şekerini düşüren tek hormon olarak bilinir. İnsülinin karbohidrat metabolizması ile ilgili temel görevleri, fazla glukozu çizgili kas ve karaciğerde glikojen ve yağ dokusunda TG olarak depo ettirmektir. Pankreasta insülin üreten hücreler fruktozdan etkilenmez İnsülin sekresyonu iki temel mekanizmayla etkilidir 1-Merkezi sinir sistemi üzerine direkt etki ile besin alımını durduran (doyma hissi) etkisi 2- Yağ hücrelerinden leptin salgılanmasını arttırıcı etkisi Fruktoz insülin salgılanmasını etkilemediği için leptin de salgılanmaz. Sonuçta doyma hissi oluşmaz. Sükroz (Sofra Şekeri) Sofra şekeri, karonhidrat kaynağı olma dışında besin değeri taşımaz Diş çürüklerini, şişmanlığı ve insülin direncini kolaylaştırır. 4
Laktoz (Süt Şekeri) Tatlı düşkünü (sugar craving) kişiler seyrek değildir. Bu kimseler özellikle öğün aralarında ve yatarken atıştırma şeklinde tatlı bir şeyler yemeği iptila haline getirmişlerdir. Erişkinlerde laktaz eksikliği sıktır ve bu kişiler laktozu sindiremezler. Hidrolize olamayan laktoz diyareye yol açar. Laktaz eksikliği olanlar yarım bardaktan fazla sütü bir defada aldıkları takdirde ishal ortaya çıkacaktır. laktoz intoleransı Laktaz enziminin eksikliği ya da tam işlev görmemesi durumunda laktoz intoleransından söz edilir. Özellikle Asya-Avrupa ırklarında daha fazla görülür Galaktozemi Laktozu oluşturan bileşenlerden galaktoz bir takım enzimatik reaksiyonlara uğrayarak glukoza dönüşür. Bu enzimlerin genetik kusurlarında galaktoz ve onun indirgenmiş şekli galaktitol dokularda birikir (galaktozemi). Bu kusurun erken tanınması ve laktozsuz diyetin erken başlatılması önemlidir. Galaktozemi 65.000 doğumda bir sıklıkla bildirilmektedir. Erken önlem alınmazsa kusma, ishal, hipoglisemi, gelişme geriliği ve ardında da katarakt, karaciğer yetersizliği, zeka geriliği ortaya çıkar. Gecikmeden süt ve diğer galaktoz içeren gıdalar kesilir. Galaktozun diğer bir kaynakları: kurubaklagiller, soya. kakao içeren besinler, sakatat ve fındık gibi yağlı tohumlar 5
Nişasta Nişasta pişirildikten sonra sindirime daha elverişli hale gelir. Buna rağmen gıdalardaki nişastanın bir kısmı çiğ veya pişmiş sindirime dirençli kalır Tahıllarda kuru materyalin %0.4-2 si, patateste % 1-3'ü, ve baklagillerde % 3.5-5.7'si dirençli nişastadır Sindirilmeden kolonlara gelen bu dirençli nişasta bir çeşit lif (fiber) gibidir ve kalın bağırsaklarda bakteriyel fermantasyonu uğrayarak "gaz" oluşumuna katkıda bulunur. Diyet Lifi ("Fiber") Diyet lifi veya "dietary fiber"; insanda sindirim enzimleri ile hidrolize dirençli olan bütün bitki bileşenlerini kapsayan bir terimdir. "İnsandaki sindirim enzimleri ile hidrolize olmayan bitki hücresi artıkları" diye de tanımlanabilir. Türkçe olarak "diyet posası" terimi ile de karşılanabilir. Kalın barsaktaki bakteriler selülozu bir miktar hidrolize edebilirler ama insanlar için önemli bir besin değeri yoktur. Diyet lifi suda çözünebilir veya çözünmez. Lif, kolon bakterileri tarafından fermente edilebilir. Diyetsel lif miktarını artırmanın kolon kanserini ve bazı başka kanserleri önlemek, hiperkolesterolemiyi indirmek, kabızlığı önlemek gibi faydaları vardır. Diyetteki aşırı lif bir çok mineralin emilimini azaltabilir. Sonradan eklenmiş liflerin kolon tümörlerini hızlandırabileceği de bildirilmiştir. 6