SS001 [Tanı Yöntemleri] Primer Siliyer Diskinezi Hastalığının Tanısında Videomikroskopi Yönteminin Önemi



Benzer belgeler
PRİMER SİLİYER DİSKİNEZİ HASTALARININ KLİNİK DEĞERLENDİRMESİ

Doç. Dr. Ahmet ALACACIOĞLU

Akciğer Kanseri ve Plevral Efüzyon (Bir Retrospektif Çalışma)

METASTATİK KÜÇÜK HÜCRELİ DIŞI AKCİĞER KANSERİ TANISI SAĞKALIMI ETKİLEYEN FAKTÖRLER

TRANSBRONŞİAL İĞNE ASPİRASYONU (TBNA) Dr. Z. Toros Selcuk Hacettepe Ü. Tıp F. Göğüs Hastalıkları ABD.

Ulusal Akciğer Kanseri Kongresi İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserlerinde Neoadjuvan Tedavi Sonrası Pulmoner Rezeksiyon Sonuçlarımız

Küçük Hücre-Dışı Akciğer Kanserinde Cerrahi Tedavi. 18 Ocak 12 Çarşamba

Yediyüzyetmişiki Akciğer Kanseri Olgusunda Cilt Metastazı: 5 Yıllık Deneyimin Analizi

SERVİKAL YETMEZİĞİNDE MCDONALDS VE MODDIFIYE ŞIRODKAR SERKLAJ YÖNTEMLERININ KARŞILAŞTIRILMASI

Postmenopozal Kadınlarda Vücut Kitle İndeksinin Kemik Mineral Yoğunluğuna Etkisi

Plevral Sıvı Sitolojisi ve Biyopsisinin Tanı Değeri (Bir Retrospektif Çalışma)

Küçük Hücre-Dışı Akciğer Kanserinde Cerrahi Tedavi. 01 Kasım 2010 Pazartesi

Akciğer Kanserlerinin Histopatolojik ve Morfolojik Özellikleri ile Bronşiyal Yerleşimleri Arasındaki İlişkinin Değerlendirilmesi

Tanı: Metastatik hastalık için patognomonik bir radyolojik. Tek veya muitipl nodüller iyi sınırlı veya difüz. Göğüs Cerrahisi Hasan Çaylak

Küçük Hücre-Dışı Akciğer Kanserinde Tanı ve Tedavi

Göğüs Cerrahisi Hasan Çaylak. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine

Akciğer Karsinomlu Olgularda İntraoperatif Plevra Yıkama Sıvısında Malign Hücre Saptanmasının Sağkalıma Etkisi #

DOI: /bs Manuscript Type: Original Article

Akciğer Dışı Tümör Olgularında İzole Mediasten FDG-PET Pozitif Lenf Nodlarının Histopatolojik Değerlendirilmesi

Malignite Kaynaklı Plevra Sıvılarında CEA, CA 15-3, CA 19-9, CA 125, CA 72-4 ve AFP Düzeyinin Tanısal Değeri

KANSER HASTALARINDA ANKSİYETE VE DEPRESYON BELİRTİLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ UZMANLIK TEZİ. Dr. Levent ŞAHİN


Maligniteyi taklit eden asemptomatik bir tüberküloz olgusu

MALİGN PLEVRAL HASTALIKLARDA KAPALI PLEVRA BİYOPSİSİ VE PET/CT NİN TANISAL DEĞERİ

Dr. Semih Demir. Tez Danışmanı. Doç.Dr.Barış Önder Pamuk

Akciğer Kanserinde Tanı ve Tedavi

Karsinoid Tümörler Giriş Sınıflandırma: Göğüs Cer rahisi rahisi Göğüs Cer Klinik:

Akciğer Kanserinde Güncel Tanı ve Tedavi Yaklaşımı

A Rare Late Complication of Port Catheter Implantation: Embolization of the catheter

Dr. Fatma PAKSOY TÜRKÖZ Atatürk Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji

PLEVRAL MALİGN MESOTELYOMA: HİSTOPATOLOJİK TİP VE GİRİŞİMSEL TANI YÖNTEMLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

I. Projenin Türkçe ve İngilizce Adı ve Özetleri Mediastinal Lenfadenopatilerde Endobronşiyal Ultrasonografi Rehberliğinde Transbronşiyal İğne Aspirasy

Tüberküloz plörezili 50 olgunun değerlendirilmesi. Evaluation of 50 cases with tuberculous pleurisy

T.C. İZMİR KATİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ İÇ HASTALIKLARI KLİNİĞİ

Paratiroid Kanserinde Yönetim İzmir den Üç Merkezli Deneyim

Primer akciğer kanserinde transtorasik ince iğne aspirasyonunun hücre tipi uyumu

Akciğer Kanserinde Evreleme SONUÇ ALGORİTMİ

GATA HASTANESİ 2001 YILI MALİGNİTE OLGULARININ İNCELENMESİ

İnvazif Fungal İnfeksiyonlarda Tanı Klinik-Radyolojik Yaklaşım. Dr.Özlem Özdemir Kumbasar

Olgu Sunumu. Hasan ERSÖZ, Ahmet ÖNEN, Aydın ŞANLI, Volkan KARAÇAM, Nezih ÖZDEMİR 2013 DEÜ TIP FAKÜLTESİ DERGİSİ CİLT 27, SAYI 3, (EYLÜL) 2013,

Tanı Testlerinin Değerlendirilmesi. ROC Analizi. Prof.Dr. Rian DİŞÇİ

HIV Enfeksiyonu ve Tüberküloz Birlikteliğinin Değerlendirilmesi

TAKD olgu sunumları- 21 Kasım Dr Şebnem Batur Dr Büge ÖZ İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Patoloji AD

Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesinin Beş Yıllık ( ) Kansere Bağlı Ölüm Kayıtlarının Değerlendirilmesi

PLEVRAL SIVILI HASTALARDA PLEVRAL SIVI VE SERUM D-DİMER DÜZEYLERİNİN TANISAL DEĞERİ

NAZOFARENKS KARSİNOMUNDA CLAUDIN 1, 4 VE 7 EKSPRESYON PATERNİ VE PROGNOSTİK ÖNEMİ

Vaka Sunumu Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserinde(KHDAK) Hedefe Yönelik Tedavi Seçenekleri

Göğüs Cerrahisi Sedat Gürkok. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine

Parapnömonik Plevral Efüzyon Tanısında Plevral Sıvı Prokalsitonin Düzeyinin Rolü

Pnömotoraks. Akif Turna. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı.

Akciğer Kanserli Olgularda Bronkoskopi Örneklerinin Tanısal Değeri

Yenidoğan Sepsisi Tanı ve Tedavisinde Son Gelişmeler

Plevral Sıvı Yönetiminde Lokal ve Genel Anestezi ile Torakoskopi Deneyimlerimiz

Erken Evre Akciğer Kanserinde

Bethesda Klasifikayonu. Prof Dr Gülnur Güler Yıldırım Beyazıt Üniversitesi

ikisi birden rol oynayabilir (non-hodgkin Lenfoma) Göğüs Cerrahisi Hasan Çaylak Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi

TÜBERKÜLOZ PERİTONİT VAKA SUNUMU

Giriş Güncel cerrahide tanı ve tedavi planlamalarında ultrasonografinin önemli bir yeri bulunmaktadır. Ultrasonografinin cerrah tarafından gerçekleşti

Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine

HANDS-ON COURSE ON DIAGNOSTIC AND PALLIATIVE PROCEDURES IN PLEURAL DISEASES March 30 - April 1, 2017, Osmangazi University, Eskişehir

Tiroidin en sık görülen benign tümörleri foliküler adenomlardır.

SOLİTER PULMONER NODÜL

KÜÇÜK HÜCRELİ DIŞI AKCİĞER KANSERİNDE TANI VE EPİDEMİYOLOJİ. İNT. DR. BURCU TURAN Nisan 2014

Tıbbı Onkoloji Dışkapı Yıldırım Beyazıt E.A.H Görevler: Görev Unvanı Görev Yeri Yıl Uzman Doktor-

Tarama,Tanı, Evreleme

Olgu Sunumu. Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi. Özkan Saydam

Akciğer Kanserinde Cilt Metastazları

ÖZET Amaç: Yöntem: Bulgular: Sonuçlar: Anahtar Kelimeler: ABSTRACT Rational Drug Usage Behavior of University Students Objective: Method: Results:

ÖZET Amaç: Yöntem: Bulgular: Sonuç: Anahtar Kelimeler: ABSTRACT The Evaluation of Mental Workload in Nurses Objective: Method: Findings: Conclusion:

Yoğun Bakım Ünitesinde Gelişen Kandida Enfeksiyonları ve Mortaliteyi Etkileyen Risk Faktörleri

Malign Plevral Sıvılar ve Mezotelyoma. Dr. İhsan Atila Keyf

Akciğer Tüberkülozlu 117 Olgunun Tanısında Balgam Yaymasının Kullanımı

T.C. İZMİR KÂTİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ

MİDE KANSERİNDE APOPİTOZİSİN BİYOLOJİK BELİRTEÇLERİNİN PROGNOSTİK ÖNEMİ

Küçük Hücreli Dışı Akciğer Karsinomunda Neoadjuvant Kemoterapi

Lokal İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanseri Tedavisi

Vaka Eşliğinde Güncel Pratik Yaklaşım: Oligometastatik Meme Kanserine Yaklaşım. Prof. Dr. Feyyaz ÖZDEMİR K.T.Ü Tıbbi Onkoloji B.D.

T.C. İZMİR KÂTİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM KLİNİĞİ

Giriş ve Amaç. Acinetobacter enfeksiyonları, ülkemizde Yoğun Bakım (YB) ünitelerinde önemli bir sorundur.

N.U.64 yaşında Bayan,evhanımı *Öksürük *2 ay önce kuru öksürük yakınması ile başvurduğu hastanede çekilen akciğer grafisi ile hastanemize gönderilmiş

daha çok göz önünde bulundurulabilir. Öğrencilerin dile karşı daha olumlu bir tutum geliştirmeleri ve daha homojen gruplar ile dersler yürütülebilir.

Primer akciğer kanserinde bronkoskopik biyopsi ve torakotomi materyalleri arasında hücre tipi uyumu

Tükürük kreatinin ve üre değerleri kullanılarak çocuklarda kronik böbrek hastalığı tanısı konulabilir mi? Dr. Rahime Renda

Bronşiyal Karsinoid Tümörlü Hastalarda Görülen Semptomlar, Tümör Lokalizasyonları ve Uygulanan Cerrahiler

Plevral Efüzyonlu 153 Hastanın Değerlendirilmesi

mrcc Tedavisinde Olgular Eşliğinde Tartışma

Plevral Sıvılarda LDH İzoenzimlerinin Ayırıcı Tanıdaki Değeri #

Olgu sunumu. Doç. Dr. Erkan Çakır. Bezmialem Vakıf Üniversitesi Çocuk Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı

Nod-pozitif Meme Kanserinde Lenf Nodu Oranı Nüks ve Mortaliteyi Belirleyen Bağımsız Bir Prognostik Faktördür

FUNGAL İNFEKSİYONLARDA TANI SORUNLARI RADYOLOJİK SORUNLAR

TORAKS DEĞERLENDİRME KABUL ŞEKLİ 2 (Bildiri ID: 64)/OLGU BİLDİRİSİ: MEME KANSERİ İÇİN RADYOTERAPİ ALMIŞ OLGUDA RADYASYON PNÖMONİSİ

MENENJİTLİ OLGULARIN KLİNİK VE LABORATUAR ÖZELLİKLERİNİN RETROSPEKTİF OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ

Alt Solunum Yolu Enfeksiyonları Erken Komplikasyonları Akciğer absesi,pnömatosel ve Ampiyem. Dr.Fazilet Karakoç

HASTALIKLARINDA. Dr.Gürsu Kıyan PhD. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı

NEOADJUVAN TEDAVİ SONRASI CERRAHİ İLE PATOLOJİK DOWNSTAGE (T0N0-T1-2N0) OLDUĞU TESPİT EDİLEN HASTALARDA BEKLENİLMEYEN OLDUKÇA İYİ SAĞKALIM

Akciğer Kanserinde Tanı Yöntemleri

ELAZIĞ İLİNDEKİ TİROİD KANSER SIKLIĞI VE ALT TİPLERİ: BEŞ YILLIK DENEYİM

Tiroid nodüllerinde TİRADS skorlamasının güvenirliliği

TÜRKiYE'DEKi ÖZEL SAGLIK VE SPOR MERKEZLERiNDE ÇALIŞAN PERSONELiN

Sol ana bronş tümörüne sağ torakotomi ile izole sleeve rezeksiyon

Transkript:

SS001 [Tanı Yöntemleri] Primer Siliyer Diskinezi Hastalığının Tanısında Videomikroskopi Yönteminin Önemi Nagehan Emiralioğlu, Uğur Özçelik, Ebru Yalçın, Deniz Doğru Ersöz, Nural Kiper Hacettepe Üniversitesi, Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı, Ankara GİRİŞ VE AMAÇ:Primer Siliyer Diskinezi(PSD), siliyaların yapı ve/veya fonksiyonlarında bozukluk sonucu ortaya çıkan, tekrarlayan solunum sistemi enfeksiyonları başta olmak üzere siliyaların görev yaptığı diğer organlarda da bulgu veren genetik bir hastalıktır. Videomikroskopi yöntemi ile siliya atım frekansı ve atım paternini içeren siliya fonksiyon analizinin önemi son yıllarda artmaktadır. Bu çalışmanın amacı; klinik ve radyolojik bulgularıyla PSD olduğu düşünülen hastaların videomikroskopi sonuçlarının değerlendirilmesidir. YÖNTEM:Hacettepe Üniversitesi Çocuk Göğüs Hastalıkları bölümünde izlenen öyküsü, klinik ve radyolojik bulgularıyla PSD olduğu düşünülen hastaların fırçalama yoluyla alınan nazal örnekleri incelendi. Alınan örneklerde siliya atımları yüksek hızlı videomikroskopi ile kaydedildi. Bu kayıtlar yeniden yavaş hareket formunda izlenerek siliya hareketleri ve siliya frekansı konusunda bilgi edinildi. BULGULAR:Bölümümüzde Mart 2014-Aralık 2014 tarihleri arasında klinik izleme gelen 218 PSD hastasından 159 hastanın siliya fonksiyonları incelendi. Hastaların yaş ortalaması 12.7 yaş, semptomların başlangıcı ise ortalama 1.6 yaştı. Hastaların %69.7 sinin rinit, %64.7 ünün tekrarlayan sinüzit, %33.9 unun tekrarlayan otit öyküsü mevcuttu. Nazal NO değeri ortalama 11 ppb ölçüldü. Siliya fonksiyonlarına bakıldığında 76 hastada(%47.8) yavaş hareketli siliyalar, 63 hastada(%39.6) hareketsiz siliyalar, 9 hastada(%5.7) hiperkinetik siliyalar, 5 hastada(%3.1) normal hareketli siliyalar izlendi, 6 hastada(%3.8) siliya görülmedi. Situs inversus totalisi olan 35 hasta incelendiğinde 20 hastada siliya hareketi izlenmedi, 11 hastada yavaş hareketli siliyalar görüldü, 4 hastada siliya izlenmedi. TARTIŞMA VE SONUÇ:PSD hastalığının farkındalığının az oluşu, tanısal testlerin zorluğu tanıda gecikmeye neden olmaktadır. Videomikroskopi ile siliya fonksiyonlarının incelenmesi hastalığın tanısında kullanılan değerli bir yöntemdir. PSD, ilerleyici akciğer hastalığının önemli bir nedeni olduğundan hastalığın erken tanısı ve tedavi yaklaşımları sayesinde bronşiektazi ile devam eden sürecin önüne geçilebilir. Anahtar Kelimeler: Primer siliyer diskinezi, videomikroskopi, siliya

Importance of High Speed Videomicroscopy in Primary Ciliary Dyskinesia Patients Nagehan Emiralioğlu, Uğur Özçelik, Ebru Yalçın, Deniz Doğru Ersöz, Nural Kiper Department of Pediatric Pulmonology, Hacettepe University, Ankara, Turkey INTRODUCTION - OBJECTIVE:Primary ciliary dyskinesia(pcd) is an inherited respiratory disease, related to defective ciliary structure and function. Ciliary dysfunction is responsible for impaired mucociliary transport leading to chronic respiratory tract infections usually beginning in the first year of life. For the confirmation of PCD, both ciliary motility as well as ciliary ultrastructure must be evaluated. The aim of our study was to describe the videomicroscopy results of patients with PCD. METHOD:We analyzed the nasal brush sample of PCD patients diagnosed with medical history, clinical and radiological findings following at Hacettepe University Pediatric Pulmonology Department. Cilia beat pattern and beat frequency were recorded by high-speed videomicroscopy. RESULTS:In this study, we examined the nasal brush sample of 159 PCD patients from all 218 patients between March 2014-December 2014. The mean age of the patients were 12.7 years and initial symptoms started meanly 1.6 years old. At diagnosis %69.7 of patients have rhinitis, %64.7 of patients have recurrent sinusitis, %33.9 of patients have recurrent otitis. Nasal nitric oxide measurement was meanly 11 ppb. Cilia function analysis revealed out that %47.8 patients(n=76) have slow motile cilia, %39.6 patients(n=63) have immotile cilia, %5.7 patients(n=9) have hyperkinetic cilia, %3.1 patients(n=5) have normal functional cilia. In six patients cilia was not detected on nasal brush sample. CONCLUSIONS:This study shows that digital high-speed videomicroscopy can be used to precisely analyze ciliary beat pattern and can be helpful for PCD diagnosis. Access to early diagnosis and effective treatment is essential to reduce disease progression and to alleviate the burden of symptoms. Keywords: Primary ciliary dyskinesia, videomicroscopy, cilia

SS002 [Tanı Yöntemleri] EBUS ile saptanan granülomatöz lenfadenitin altta yatan nedenleri Aslıhan Gürün Kaya 1, Aydın Çiledağ 1, Fatma Çiftçi 1, Elif Şen 1, Koray Ceyhan 2, Akın Kaya 1, Gökhan Çelik 1, İsmail Savaş 1 1 Ankara Üniversitesi, Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı, Ankara 2 Ankara Üniversitesi, Patoloji Anabilim Dalı, Ankara GİRİŞ VE AMAÇ:Granülomatöz lenfadenit spesifik bir sitopatolojik tanı olmayıp, altta yatan farklı nedenlere bağlı olarak görülebilmektedir. Ayırıcı tanısında sarkoidoz, lenfoma, tümör metastazı, crohn hastalığı ve berilyozis gibi non-infeksiyoz hastalıklar ile tüberküloz, tularemi, mantar enfeksiyonları, sfiliz, brusella ve lepra gibi infeksiyöz nedenler yer alır. Bu çalışmanın amacı Endobronşial Ultrasonografi (EBUS) ile saptanan granuolmataoz lenfadenitlerin tanı dağılımını değerlendirmektir.. YÖNTEM:Bu çalışmada kliniğimizde 01.01.2012-31.12.2014 tarihleri arasında mediastinal lenfadenopati nedeni ile EBUS eşliğinde transbronşiyal iğne aspirasyonu (TBİA) yapılan ve sitopatolojik incelemede granülomatöz lenfadenit saptanan olgular değerlendirildi. Sarkoidoz tanısı, uyumlu klinik, radyolojik bulgular ve sitopatolojik incelemede non-kazeifiye granülomatöz inflamasyon saptanması halinde, tüberküloz tanısı ise uyumlu klinik, sitopatolojik bulgular ve anti-tüberküloz tedaviye klinik-radyolojik ve laboratuar bulguları yanıtın alınması ya da yayma ve/veya kültürde asid rezistan basil (ARB) saptanması halinde konuldu. BULGULAR:Çalışma süresi boyunca toplam 632 hastaya EBUS-TBİA yapıldı. 134 olguda (%21,2) alınan örneğin sitopatolojik incelemesinde granülomatöz lenfadenit uyumlu bulgular saptandı. Olguların 82 (%61,2) sine sarkoidoz, 24 (%17,9) üne tüberküloz tanısı konuldu. 7 (%5,2) hastada eşlik eden maligniteye ve 1 (%0,7) hastada wegener granülomatozu na sekonder granülomatöz lenfadenit saptandı. Hastaların 20 (%14,9) sinde ise spesifik bir tanıya ulaşılamadı. Bu hastaların 7 si ileri tanısal işlemi kabul etmemiş, diğer 13 ü de düzenli takiplerinde devam etmemişti. TARTIŞMA VE SONUÇ:Sonuç olarak, EBUS-TBİA mediastinal granülomatöz lenfadenit tanısında değerli minimal invaziv bir işlemdir. Anahtar Kelimeler: endobronşial ultrason, granülomatöz lenfadenit, mediastinal lenfadenopati The underlying causes of granulomatous lymphadenitis detected by EBUS-TBNA Aslıhan Gürün Kaya 1, Aydın Çiledağ 1, Fatma Çiftçi 1, Elif Şen 1, Koray Ceyhan 2, Akın Kaya 1, Gökhan Çelik 1, İsmail Savaş 1 1 Department of Chest Diseases, Ankara University, Ankara, Turkey 2 Department of Pathology, Ankara University, Ankara, Turkey INTRODUCTION - OBJECTIVE:The granulomatous lymphadenitis (GLA) is not a specific histopathological diagnosis and it may be associated with several underlying causes. Both non-infectious diseases such as sarcoidosis, lymphoma, tumor metastasis, crohn's disease and infectious diseases including berylliosis, tularemia, fungal infections, syphilis, brucellosis and leprosy may be cause of GLA. The aim of our study to

determine the final diagnosis of GLA that were detected with endobronchial ultrasound (EBUS). METHOD:In this study, we evaluated the patients with mediastinal lymphadenopathy in whom a diagnostic EBUS was performed between 01.01.2012-31.12.2014 and a diagnosis of GLA was achieved by cytopathological examination of transbronchial needle aspiration (TBNA). The diagnosis of sarcoidosis was established if the patient had compatible clinical, radiological features with histological evidence of noncaseating granulomatous inflammation. The diagnosis of tuberculosis was made by compatible clinical, cytopathological findings and clinical, laboratory and radiological response after antituberculosis treatment or a smear and/or culture was positive for AFB. RESULTS:A total of 632 patients underwent EBUS-TBNA during the study period. In 134 (21.2%) cases, cytopathological examination revealed GLA. In 82 (61.2%) patients a diagnosis of sarcoidosis and in 24 (17.9%) patient a diagnosis of tuberculosis was made. Granulomatous lymphadenitis was suggested as secondary to concomitant malignancy and wegener granulomatosis in 7 (5.2%) and 1 (0.7%) patients respectively. In 20 (14.9%) patients a specific diagnosis could not be achieved. 7 of these patients denied further diagnostic procedures, while 13 patients did not have a regular follow-up. CONCLUSIONS:In conclusion, EBUS-TBNA is valuable minimally invasive procedure for the diagnosis of mediastinal GLA Keywords: endobronchial ultrasound, granulomatous lymphadenitis,mediastinal lymphadenopathy Tablo 1 Son Tanı Sa yı Yüzde (%) Sarkoidoz 82 61,2 Tüberküloz 24 17,9 Maligniteye sekonder 7 5,2 Diğer 1 0,7 Spesifik tanıya ulaşılamayan 20 14,9 Toplam 13 4 100 Granülomatöz lenfadenit son tanıları Table 1 Final diagnosis number percentage (%) Sarcoidosis 82 61,2 Tuberculosis 24 17,9 Secondary to malignancy 7 5,2 Other 1 0,7 Spesific diagnosis couldn't be achieved 20 14,9 Total 134 100 The final diagnosis of granulomatous lymphadenitis

SS003 [Tanı Yöntemleri] Pulmoner nodül ile takip edilen hastalarımızın retrospektif değerlendirilmesi Serap Argun Bariş 1, Tuğba Önyılmaz 2, Tuba Çiftçi 1, İlknur Başyiğit 1, Haşim Boyacı 1, Füsun Yıldız 1 1 Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, Kocaeli 2 Mardin Devlet Hastanesi, Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, Mardin GİRİŞ VE AMAÇ:Bilgisayarlı tomografi (BT) kullanımının yaygınlaşması ile rastlantısal olarak saptanan pulmoner nodüller ve pulmoner nodül tanısı ile takip edilen hasta sayısı artmıştır. Çalışmamızın amacı pulmoner nodül ile takip edilen hastaların retrospektif olarak değerlendirilmesidir. YÖNTEM:Pulmoner nodül tanısı ile takipli 378 hastanın toraks BT'leri retrospektif olarak incelendi. Nodül boyutu, lokalizasyonu, takip süresi, nodül değişim özellikleri kaydedildi. BULGULAR:Çalışmada 186 kadın (%49.2), 192 erkek (%50.8) olup, yaş ortalaması 57,4 ± 12.03 yıl idi. Nodüllerin yaklaşık %35 i soliterdi. Nodül boyutları; Grup-1= <8 mm (%89,7); Grup-2= 8-10 mm (%3,4); Grup-3= 10 mm (%6,9)idi. Ortalama takip süresi 20,7±11.3 ay olup, nodül boyutuna göre takip süreleri açısından istatistiksel anlamlı farklılık izlenmedi (p>0.05). Nodüllerin %94,2'sinde takip süresince farklılık izlenmezken 11 hastada (%2,9) nodül boyutunda azalma ve 11 hastada da (%2,9) nodül boyutunda artış saptandı. Nodül değişimi ile nodül boyutu ve yaş arasında istatistiksel anlamlı ilişki saptandı (p değerleri sırası ile; p=0.02 ve p=0.00). Nodül boyutu <8 mm olanların %1,2'sinde nodül boyutunda artış izlenirken, bu oran 8-10 mm olanlarda %15,4 ve 10 mm olanlarda %19.2 idi. Ayrıca nodül boyutu ile yaş arasında da anlamlı ilişki saptandı (p=0.011). TARTIŞMA VE SONUÇ:Pulmoner nodül takibi klinisyen için önemli bir iş yükü oluşturmaktadır. Yaşlı hastalarda ve 10 mm nodül varlığında takipte nodül boyutlarında artış izlenebileceği akılda tutulmalı, bu hastalarda başlangıçta malignite riski değerlendirmesi için gerekiyorsa ileri tetkiklere başvurulmalıdır. Anahtar Kelimeler: bilgisayarlı tomografi, nodül boyutu, pulmoner nodül

Retrospective evaluation of the patients with pulmonary nodule Serap Argun Bariş 1, Tuğba Önyılmaz 2, Tuba Çiftçi 1, İlknur Başyiğit 1, Haşim Boyacı 1, Füsun Yıldız 1 1 Department of Pulmonary Diseases, Kocaeli University School of Medicine, Kocaeli, Turkey 2 Department of Pulmonary Diseases, Mardin Government Hospital, Mardin, Turkey INTRODUCTION - OBJECTIVE:The advanced use of computed tomography (CT) is resulted with incidentally detected pulmonary nodules and increased number of patients with pulmonary nodule follow-up. The aim of the study was retrospective evaluation of the patients with pulmonary nodules. METHOD:Thorax CT records of the 378 patients were evaluated. Nodule size, location, and differentiation were recorded. RESULTS:There was 186 female (49,2%) and 192 male (50,8%), the mean age was 57,4 ± 12.03 years. Nearly thirty-five percent of the nodules were solitary. Nodule sizes were as follows; Group-1= <8 mm (89,7%); Group-2= 8-10 mm, (3,4%), Group-3= 10 mm, (6,9%). Mean follow-up time was 20,7±11,3 months and there was no statistically significant association between nodule size and follow-up time (p>0.05). The nodule size was increased in 11 of the patients (2,9%) and decreased in 11 of the patients (2,9%) while there was no difference in 94,2% of the patients. There was a significant difference between the nodule differentiation and both nodule size and age. (p values, respectively; p=0.02; p=0.00). The increased nodule size was detected 1,2% of group 1, 15,4% of group 2 and 19,2% of group 3. Also there was a significant difference among the size and age (p=0.011). CONCLUSIONS:The follow-up of pulmonary nodule is an important workload for the clinicians. It is suggested that nodule size might be found as increased in the presences of old age and 10 mm of nodule size and further investigations should be planned for evaluation of malignancy risk. Keywords: computed tomography, nodüle size, pulmonary nodule

SS004 [Tanı Yöntemleri] Hematolojik maligniteli olgularda bronkoalveolar lavajın tanısal değerliği Kemal Can Tertemiz 1, Aylin Özgen Alpaydın 1, Seda Salman 1, İnci Alacacıoğlu 2 1 Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları 2 Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi, Hematoloji GİRİŞ VE AMAÇ:Hematolojik maligniteli hastalarda pulmoner infeksiyonlar sıktır. Tanısal algoritimde bronkoskopik işlemler yer almaktadır. Çalışmamızda hematolojik maligniteli olgularda bronkoskopi ve bronkoalveolar lavajın (BAL) pulmoner infeksiyonlarda etken saptanmasındaki değerliliğini araştırdık. YÖNTEM:Mayıs 2012-2015 tarihleri arasında hematolojik malignitesi olan ve pulmoner infeksiyon ön tanısıyla BAL yapılmış olguların mikrobiyolojik sonuçları retrospektif olarak değerlendirildi. BULGULAR:Ortalama yaşları 54 olan 51 hastaya toplam 60 işlem uygulanmıştı. Hastaların 25 inde (%49) en sık saptanan hastalık NHL idi. Nötrofil sayısı sadece 7 olguda (%12) 500 ün altındaydı. Olguların 20 si (%33) izlem süresince exitus olmuştu. Toraks BT de 20 (%33) hastada lokalize, 40 (%67) hastada yaygın tutulum mevcuttu. Yirmibeş hastada (42%) konsolidasyon, 20 sinde (%33) nodül, 15 inde (%25) buzlu cam görünümü saptandı. BAL kültürlerinde 9 (%15) mantar, 16 (%27) bakteri üremesi izlendi, 4 (%6) hastada hem mantar hem bakteri üremesi mevcuttu. Toplamda BAL, 21 (35%) hastada mikrobiyolojik tanıya katkı sağlamıştı. En sık üreyen bakteriler Pseudomonas aeruginosa (n=4,%7), Klebsiella (n=4,%7), Acinetobacter (n=4,%7) iken mantar Candida glabrata (n=3,%5) idi. Mikobakteriyolojik inceleme yapılan 51 hastanın hiçbirinde M. tuberculosis üremesi yoktu, ancak 4 olguda tüberküloz dışı mikobakteri üredi. Nötropenik ve nonnötropenik hastaların sırasıyla 5 ve 15 (%71 ve %28) exitus olmuştu (p=0.036). Bakteriyel üreme radyolojik olarak lokalize tutulum olanlarda 9 hastada (45%) görülürken, yaygın olanlarda 7 (%18) hastada izlendi (p=0.023). TARTIŞMA VE SONUÇ:Hematolojik maligniteli hastalarda, pulmoner infeksiyon tanısında, özellikle radyolojik olarak lokalize tutulum görülenlerde BAL ın tanıya katkısı yüksek olmaktadır. Anahtar Kelimeler: bronko alveolar lavaj, kültür, hematolojik malignite

Diagnostic yield of bronchoalveolar lavage in hematological malignancies Kemal Can Tertemiz 1, Aylin Özgen Alpaydın 1, Seda Salman 1, İnci Alacacıoğlu 2 1 Dokuz Eylul University Faculty of Medicine, Pulmonary Medicine 2 Dokuz Eylul University Faculty of Medicine, Heamatology INTRODUCTION - OBJECTIVE:Pulmonary infections are frequent in hematological malignancies. Bronchoscopic procedures play a role in the diagnostic algorithm. We evaluated the value of bronchoscopy and bronchoalveolar lavage (BAL) in determining the etiology of pulmonary infections in patients with hematologic malignancies METHOD:Patients with hematological malignancy who had undergone BAL for pulmonary infection diagnosis between May 2012 and 2015 were evaluated for microbiological results. RESULTS:Sixty procedures were performed to 51 patients whose mean age was 54. NHL was the most frequent underlying disease (n=25, 49%). Neutrophil count was below 500 only in 7 patients (12%). Twenty patients died (33%) in the follow-up. Diffuse and focal involvement were present in 40(67%) and 20(33%) of the patients respectively. Consolidation, nodule and ground glass density were determined in 25(42%), 20(33%) and 15(25%) respectively. Fungal cultures were positive in 9, bacterial cultures were positive in 16 and both were positive in 4 of the patients. Overall, BAL had a diagnostic utility in 21(35%) of the patients. The most frequent agents were Pseudomonas aeruginosa (n=4,7%), Klebsiella (n=4,7%), Acinetobacter (n=4,7%) and Candida glabrata (n=3,%5). Within 51 patients who had undergone micobacteriological cultures, M. tuberculosis was not determined, however in 4; nontuberculosis mycobacteria was positive. Neutropenic 5 (71%) and nonneutropenic 15(28%) patients died (p=0.036). Bacteriology positivity was determined in 9 (45%) of the patients with focal and 7(18%) of the patients with diffuse radiological involvement. CONCLUSIONS:In patients with haemotological malignancies BAL had a high diagnostic yield for pulmonary infection diagnosis especially for focal involvement (p=0.023). Keywords: broncho alveolar lavage, culture, hematological malignancies

SS005 [Tanı Yöntemleri] Eksudatif Plevral Effüzyonların Yönetiminde Medikal Torakoskopinin Rolü ve Güvenliği Mehmet Akif Özgül 1, Erdoğan Çetinkaya 1, Elif Tanrıverdio 1, Şule Gül 1, Ekrem Cengiz Seyhan 2, Derya Özden 3, Hasan Akın 4, Murat Acat 5, Kanan Abbaslı 1, Hilal Onaran 6 1 Yedikule Göğüs hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi,Göğüs Hastalıkları, İstanbul 2 Medipol Üniversitesi, Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı, İstanbul 3 Yedikule Göğüs hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi,Anestezi Bölümü, İstanbul 4 Yedikule Göğüs hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi,GöğüsCerrahisi, İstanbul 5 Karabük Üniversitesi, Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı, Zonguldak 6 Merzifon Kara Mustafa Paşa Devlet Hastanesi, Amasya GİRİŞ VE AMAÇ:Medikal torakoskopi son yıllarda göğüs hastalıkları uzmanlarınca lokal anestezi ve intravenöz bilinçli sedasyon altında uygulanan minimal invaziv bir yöntemdir.plevral aralığın direkt gözlemlenmesi ve değerlendirilmesine olanak sağlar. Kliniğimizde rijid torakoskopla yapılan medikal torakoskopi sonuçlarımızı, işlemin tanısal etkinliğini-güvenliğini değerlendirmeyi amaçladık. YÖNTEM:Kliniğimizde eksüdatif plevral effüzyon nedeniyle Mart 2011- Ağustos 2014 arasında entübe edilmeden lokal anestezi+sedasyonla medikal torakoskopi uygulanan hastalar retrospektif olarak değerlendirildi. BULGULAR:Yaş ortalaması 50.94±15.38 yıldı, 11 i bayan 26 sı erkek 37 hasta değerlendirildi. 14 hastanın sağda, 23 hastanın solda sıvısı mevcuttu. 16 hastaya öncesinde kapalı biyopsi yapılmış, tanısı nonspesifikti. 28 hastada spesifik tanı (%75.6) sağlandı. Tanılar tablo 1 de özetlendi. Küçük hücreli karsinom metastazı tanılı 1 hastaya, malign plevral mezotelyoma(mpm) tanılı 1 hastaya, berrak hücreli karsinom metastazlı 2 hastaya, küçük hücreli dışı karsinom tanılı 2 hastaya ve kronik nekrotizan granülomatöz tanılı 1 hastaya işlem sonrası talk plöredezis uygulandı. MPM tanısı alan 3 hastada diyafram tutulumu mevcuttu, ikisi opere oldu. Lenfositik plörit tanısı alan hastaya cerrahi konsey ile dekortikasyon operasyonu uygulandı, patoloji sonucu bifazik MPM geldi. Kronik nonspesifik plörit olan 9 hastadan birinde dekortikasyon uygulandı, sonucu geniş fibrozis ile karakterize fibrinöz plörit olarak aynıydı. İşlem sonrası 3 hastada ekspansiyon kusuru gözlendi. Bir hastada malign hemotoraks gelişti, hasta yatışının 34. gününde eksitus oldu. 34 hastada komplikasyon görülmedi. İşlem sonrası hastanede kalış süresi ortanca 5 (minimum-maximum= 1-34) gündü TARTIŞMA VE SONUÇ:Medikal torakoskopi eksüdatif plevral effüzyonların yönetiminde güvenli ve tanısal değeri yüksek bir yöntemdir. Anahtar Kelimeler: medikal torakoskopi, plevral efüzyon, tanısal yöntem

Role And Safety of Medical Thoracoscopy in Manegement of Exudative Pleural Effusion Mehmet Akif Özgül 1, Erdoğan Çetinkaya 1, Elif Tanrıverdio 1, Şule Gül 1, Ekrem Cengiz Seyhan 2, Derya Özden 3, Hasan Akın 4, Murat Acat 5, Kanan Abbaslı 1, Hilal Onaran 6 1 Yedikule Chest Diseases and Chest Surgery Education and Research Hospital, Chest Diseases Department, Istanbul 2 Medipol University, Chest Diseases Department, İstanbul 3 Yedikule Chest Diseases and Chest Surgery Education and Research Hospital, Anesthesia Department, Istanbul 4 Yedikule Chest Diseases and Chest Surgery Education and Research Hospital, Chest Surgery Department, Istanbul 5 Karabük University, Chest Diseases Department, Zonguldak 6 Merzifon Kara Mustafa Pasha State Hospital INTRODUCTION - OBJECTIVE:Medical thoracoscopy, is minimally invasive procedure performed by experts pulmonologist under local anesthesia and intravenous conscious in recent years. Allows direct observation and evaluation of pleural space. We aimed to evaluate the diagnostic efficacy, safety and our results of medical thoracoscopy made by rijid thoracoscopy in our clinic. METHOD:Between March 2011- August 2014, 37 patients applied medical thoracoscopy with sedation-local anesthesia without being intubated due to have exudative pleural effusion, evaluated retrospectively. RESULTS:Mean age is 50.94 years ± 15:38, 11 women and 26 men were evaluated. 14 patients had effusion at right, 23 patients had at left. 16 patients previously been closed biopsy,these were nondiagnostic. In 28 patients (%75.6) spesific diagnosis was provided. Diagnoses are summarized in table 1. 1 patient diagnosed with small cell carcinoma(scc) metastases, 1 patient diagnosed with malignant pleural mesothelioma(mpm), 2 patients with clear cell carcinoma metastases, 2 patients with non-small cell carcinoma and 1 patient with chronic necrotizing granulomatous underwent talc pleurodesis after the procedure. 3 patients with MPM had diaphragm involvement, two-thirds of them was operated. Patients diagnosed as lymphocytic pleuritis underwent decortication after surgery council and pathology was consistent with biphasic MPM. After operation, 3 patients had expansion defects. Malignant hemothorax occurred in a patient, died on day 34 of hospitalization. Complications weren't observed in 34 patients. The median length of stay in the hospital after the procedure was 5 days (1-34). CONCLUSIONS:Medical thoracoscopy is secure, have high diagnostic value in management of exudative pleural effusion. Keywords: medical thoracoscopy, pleural effusion, diagnostic method

tablo 1 Tanı Hasta sayısı Malign plevral mezotelyoma 5 Küçük hücreli dışı akciğer kanseri metastazı 3 Kronik nekrotizan granülomatöz inflamasyon 9 Kronik granülomatöz inflamasyon 4 Renal berrak hücreli karsinom metastazı 2 Primer plevral B hücreli lenfoma 1 Kronik nonspesifik plörit 1 Eozinofilden zengin plörit 1 Küçük hücreli karsinom metastazı 1 Meme kanseri metastazı (adenokarsinom) 1 TOPLAM 28 medikal torakoskopi sonrası hastaların tanıları table 1 Diagnosis Number of patient Malign pleural mesotelyoma 5 Non-small cell carcinoma metastases 3 Chronic necrotizing granulomatous infilimation 9 Chronic granulomatous infilimation 4 Renal clear cell carcinoma metastases 2 Primary pleural B cell lenfoma 1 Chronic nonspesific pleurit 1 Eosinophil-rich pleuritis 1 Small cell carcinoma metastases 1 Breast cancer metastasis (adenocarcinoma) 1 Total 28 The diagnosis of the patients after medical thoracoscopy

SS006 [Tanı Yöntemleri] Plörezili Hastalarda Plevral Sıvı ve Serum D-Dimer Düzeylerinin Tanısal Değeri Fatmanur Çeli k Başaran 1, Mine Gayaf 2, Ayşe Özsoy 2, Dilek Kalenci 3 1 Iğdır Devlet Hastanesi, Göğüs Hastalıkları Bölümü, Iğdır, Türkiye 2 Dr. Suat Seren Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Göğüs Hastalıkları Bölümü, İzmir, Türkiye 3 Dr. Suat Seren Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Biyokimya Bölümü, İzmir, Türkiye GİRİŞ VE AMAÇ:Çalışmanın amacı, farklı etiyolojilere bağlı gelişen plevral effüzyonlu olgularda solid faz fibrin yıkımının bir belirteci olarak kabul edilen D-dimer (DD) düzeylerinin tanısal değerini belirlemektir. YÖNTEM:122 plörezili hasta prospektif olarak bu çalışmaya alındı (K/E:30/92; yaş:66±16). DD düzeyine etki edebilecek antikoagulan ilaç kullanımı, gebelik, akut miyokard enfarktüsü gibi ek hastalıkları olan olgular çalışmaya alınmadı. Eş zamanlı serum ve plevra sıvısı örneklerinde DD, laktat dehidrogenaz (LDH), total protein, albümin, glukoz değerleri ile plevra sıvısı ph değeri bakılarak mikrobiyolojik ve sitolojik inceleme yapıldı. Tanıları kesinleşen olgular enfeksiyon nedenli veya değil (n=38/84), malignite nedenli veya değil (n=47/75) ve transüda veya eksüda (n=27/97) vasıflı plevra sıvıları olmak üzere üç gruba ayrıldı. BULGULAR:Serum ve plevral sıvı DD seviyeleri eksüda grubunda anlamlı olarak yüksek bulundu (Tablo 1). Enfeksiyon nedenli plevra sıvılı olgular grubunun plevra sıvı DD seviyeleri anlamlı olarak yüksek bulunurken, serum DD seviyelerindeki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı (Tablo 1). Malignite ve malignite dışı nedenli plevra sıvıları arasında serum DD ve plevral sıvı DD seviyeleri farklı değildi (Tablo 1). Plevral sıvıdaki DD düzeyi ile plevral sıvı proteini (r=0.257) ve LDH ı (r=0.240) arasında anlamlı pozitif korelasyon saptandı (P<0.05). Serum DD düzeyi ile plevral sıvı proteini (r=0.198), plevral sıvı LDH ı (r=0.195) ve serum LDH ı (r=0.250) arasında pozitif, plevral sıvı glukozu (r=-0.187) ile negatif korelasyon tespit edildi (P<0.05). TARTIŞMA VE SONUÇ:Plevral sıvı DD düzeylerinin enfeksiyon nedeniyle oluşmuş plevral sıvılarda ve eksüdatif natürlü sıvılarda yüksek saptanması, DD in plevral sıvı etiyolojileri ayrımında tanıya yardımcı bir parametre olarak kullanılabileceğini düşündürmektedir. Anahtar Kelimeler: D-Dimer, eksüda, plevral efüzyon, transüda The Diagnostic Value of Pleural Fluid and Serum D-Dimer Levels in Patients with Pleural Effusion Fatmanur Çeli k Başaran 1, Mine Gayaf 2, Ayşe Özsoy 2, Dilek Kalenci 3 1 Igdir State Hospital, Department of Pulmonary Disease, Igdir, Turkey 2 Dr. Suat Seren Pulmonary Disease and Lung Surgery Research Hospital, Department of Pumonary Disease, Izmir, Turkey 3 Dr. Suat Seren Pulmonary Disease and Lung Surgery Research Hospital, Department of Biochemistry, Izmir, Turkey INTRODUCTION - OBJECTIVE:To determine the diagnostic value of D-Dimer (DD) levels in serum and pleural

fluid, which is a marker of solid phase fibrin degradation, in patients with pleural effusion caused by various pathologies. METHOD:One hundred-twenty two pleural effusion patients with certain etiology were included to this prospective study (F/M: 30/92; age: 66±16 years). Patients with terminal disease, acute myocardial infarction, pregnancy, and on anticoagulation therapy were also excluded from the study. DD, lactate dehydrogenase (LDH), total protein, albumin, glucose levels were studied in serum and pleural fluid simultaneously. Pleural fluid ph, microbiologic and sitologic examinations were also done from pleural fluid samples. The study population was divided into three categories according to their etiologies as infective or not (n=38/84), malignancy or not (n=47/75), and transudate or exudate (n=27/97). RESULTS:Serum and pleural fluid DD were significantly higher in exudate group (Table 1). Pleural fluid DD was significantly higher in infective group, but the difference in serum DD levels was not statistically different. Both serum and pleural fluid DD were not different between malignancy and non-malignancy groups (Table 1). Pleural fluid DD was positively correlated with pleural fluid protein (r=0.257) and LDH (r=0.240) (P<0.005). Serum DD was positively correlated with pleural fluid protein (r=0.198), pleural fluid LDH (r=0.195), and serum LDH (r=0.250), while negatively correlated with pleural fluid glucose (r=-0.187) (P<0.05). CONCLUSIONS:D-dimer levels elevate in exudative pleural fluids or pleural fluids caused by infection. Levels of pleural DD might be used as a diagnostic marker to identify the etiology of pleural fluids. Keywords: D-Dimer, exudate, pleural effusion, transudate Tablo 1: Çalışma grupları arasındaki D-Dimer seviyeleri Değişkenler D-Dimer serum (ng/ml) P değeri D-Dimer sıvı (ng/ml) P değeri Transüda (n=27) 1550 [992-2093] 0.007 9142 [6120-9933] 0.046 Eksüda (n=95) 2312 [1392-3887] 9646 [8548-10000] Enfeksiyon nedenli değil (n=84) 1989 [1439-3559] 0.998 9354 [8051-10000] 0.010 Enfeksiyon nedenli (n=38) 1882 [1297-3265] 9996 [9195-10000] Malignite nedenli değil (n=75) 1796 [1337-3408] 0.097 9855 [8374-10000] 0.255 Malignite nedenli (n=47) 2557 [1581-4195] 9354 [8372-10000] Veriler ortanca [IQR] olarak verilmiştir. Table 1: Levels of D-Dimer between study groups Variables D-Dimer serum (ng/ml) P value D-Dimer fluid (ng/ml) P value Transudate (n=27) 1550 [992-2093] 0.007 9142 [6120-9933] 0.046 Exudate (n=95) 2312 [1392-3887] 9646 [8548-10000] Not infective (n=84) 1989 [1439-3559] 0.998 9354 [8051-10000] 0.010 Infective (n=38) 1882 [1297-3265] 9996 [9195-10000] Malignancy (n=75) 1796 [1337-3408] 0.097 9855 [8374-10000] 0.255 Non-malignant (n=47) 2557 [1581-4195] 9354 [8372-10000] Data were presented as median [IQR].

SS007 [Tanı Yöntemleri] Video Yardımlı Torakoskopik Cerrahi ile Etyolojik Tanı Konulamayan Plevral Efüzyon Olguları Dilem Anıl Tokyay 1, Ayşe İrem Kılıç 1, Fatma Tokgöz Akyıl 1, Aysun Mısırlıoğlu 2, Emine Aksoy 1, Mustafa Akyıl 2, Tülin Sevim 1 1 Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Göğüs Hastalıkları Kliniği, İstanbul 2 Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Göğüs Cerrahisi Kliniği, İstanbul GİRİŞ VE AMAÇ:Bazı durumlarda plevral efüzyon olgularında tüm tanısal işlemlere rağmen etyolojik tanı elde edilememektedir. YÖNTEM:Ocak 2011-Aralık 2012 tarihleri arasında hastanemiz göğüs cerrahisi kliniğinde eksploratris VATS yapılan, etyolojik tanıya ulaşılamayan olgular retrospektif olarak incelendi. Pnömotoraks, ampiyem nedeniyle girişim yapılan hastalar çalışmaya alınmadı. BULGULAR:İki yılda 290 hastaya girişim yapılan hastalardan 32'si pnömotoraks ve 9'u ampiyem nedenli olduğundan çalışmadan çıkarıldı. Kalan 249 hastanın 191 inde (%77) VATS ile etyolojik tanı elde edilirken 58(%23) hastada etyolojik tanıya ulaşılamamıştı. Tanı konulamayan 58 hastanın 9 u(%15) kadın yaş ortalaması 53±16 idi. 20 hasta (%35) hiç sigara içmemişti, 6 (%10) hastada asbest maruziyeti mevcuttu, 40 hastada en az bir ek hastalık vardı. En sık başvuru şikayetleri sıklık sırasıyla; nefes darlığı (%62), yan/göğüs ağrısı (%55), öksürük (%40) idi. Plevral sıvı 36 (%62) hastada sağ, 19(%33) hastada sol, 3(%5) hastada bilateral idi. Sıvı miktarı 35 (%60) hastada minimal, 15(%26) hastada orta miktardaydı. Cerrahi biyopsi öncesi yapılan tetkikler değerlendirildiğinde 27(%47) hastaya bir kez, 22(%38) hastaya iki kez, 2(%3) hastaya üç kez ve 1 hastaya da 4 kez torasentez ve sıvıda sitolojik inceleme yapılmıştı. Altı hasta başka bir merkezden gönderildiği için torasentez sayılarına ulşılamadı. Kapalı plevra biyopsisi hastaların 14 ünde(%24), fiberoptik bronkoskopi ise 32 sinde(%55) uygulanmıştı. Hastaların tümünde alınan sıvı Light kriterlerine göre eksuda özelliğindeydi. İlk torasentez sıvı sonuçları ve eş zamanlı biyokimya değerleri ile ilişkisi Tabloda gösterildi. Cerrahi işlemlerde komplikasyon gelişmedi. İki-dört yıllık takipte 10(%5,8) hasta eksitus oldu. TARTIŞMA VE SONUÇ:Plevral efüzyonlarda etyolojik tanıya ulaşmak her zaman mümkün değildir. VATS, plevral efüzyon tanısında güvenilir bir yöntemdir. Serimizde VATS yapılmasına rağmen hastaların dörtte bire yakınında etyolojik tanıya ulaşılamamıştır.. Anahtar Kelimeler: idyopatik plevral efüzyon, VATS Undiagnosed Pleural Effusion Cases although Video-Assisted Thoracoscopic Surgery Dilem Anıl Tokyay 1, Ayşe İrem Kılıç 1, Fatma Tokgöz Akyıl 1, Aysun Mısırlıoğlu 2, Emine Aksoy 1, Mustafa Akyıl 2, Tülin Sevim 1 1 Sureyyapasa Chest Diseases and Thoracic Surgery Teaching and Research Hospital, Department of

Pulmonology, İstanbul 2 Sureyyapasa Chest Diseases and Thoracic Surgery Teaching and Research Hospital, Department of Thoracic Surgery, İstanbul INTRODUCTION - OBJECTIVE:In some cases, in spite of all diagnostic procedures the etiologic diagnosis cannot be obtained. We aimed to investigate clinical features and prognosis of cases who were not specifically diagnosed, although exploratrice video assisted thoracoscopic sugery (VATS) for pleural effusion. METHOD:All exploratrice VATS procedures between January 2011-December 2012 were reviewed. Procedures for empyema and pneumothorax were excluded. With respect to histological diagnoses, 58 cases with a nonspecific diagnosis were reviewed. RESULTS:From 290 procedures, 41 was excluded (32 were performed for pneumothorax, 9 for empyema). Of the remaining 249 cases, 191 (77%) had a specific diagnosis. Of all 58 patients included; 9(15%) were female and the mean age was 53±16 year-old. 20(35%) patients had never smoked, 6 (10%) had exposed to asbestos, 40 had at least one additional disease. The most common complaints were shortness of breath, side/chest pain, cough respectively. Fluid was right-sided of 36(62%) patients and bilateral of 3(5%). Thirty-five (60%) had minimal and 8(14%) massive amount fluid. Thoracentesis was performed mostly once (47%) or twice (38%); closed pleural biopsy was performed in 14, and fiberoptic bronchoscopy in 32 patients before surgical procedure. According to Light criteria, all effusions were exudative (Table). No complications were seen related to surgical procedure. During 2-4 years follow-up; 10 (5.8%) patients died. CONCLUSIONS:In some cases pleural effusions can not be diagnosed despite all diagnostic procedures. VATS seems to be a safe method, in our series almost one-quarter of the cases undergoing VATS are not specifically diagnosed. Keywords: idiopathic pleural effusion, VATS Tablo 1: Plevral sıvı Bulguları Table 1: Findings of Pleural Fluid

SS008 [Tanı Yöntemleri] Tekrarlayan Akciğer Enfeksiyonu Nedeni ile Araştırılan ve Nedeni Aydınlatılamayan Çocuklarda Fleksibl Bronkoskopi (FB) ve Bronkoalveolar Lavaj (BAL) İncelemesinin Değeri Nesibe Gevher Eroğlu Ertuğrul 1, Ebru Yalçın 1, Nagehan Emiralioğlu 1, Berna Oğuz 2, Aydın Erden 3, Deniz Doğru 1, Uğur Özçelik 1, Nural Kiper 1 1 Hacettepe Ünversitesi, Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı, Ankara 2 Hacettepe Ünversitesi, Radyoloji Anabilim Dalı, Ankara 3 Hacettepe Ünv Tıp Fak Anestezi ve Reanimasyon Anabilim Dalı GİRİŞ VE AMAÇ:Tekrarlayan akciğer enfeksiyonları nedeni ile incelenen ve nedeni saptanamayıp fleksibl bronkoskopi (FB) yapılan hastalarda FB ve BAL incelemesinin tanı ve tedavideki yeri araştırılmıştır. YÖNTEM:Mayıs 2001-Kasım 2014 tarihleri arasında Hacettepe Üniversitesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı nda incelenen, yaşları 3 ay ile 15 yaş (ortalama 49,1 ay) arasında değişen 114 hasta çalışmaya alınmıştır. BULGULAR:FB öncesi çekilen CT veya AC grafilerinde en sık %39,5 atelektazi, %30,7 konsolidasyon saptandı. FB nin makroskopik sonuçlarında; en sık %46,5 enfeksiyon, %19,3 malazik hava yolu hastalığı, %11,4 hava yollarında konjenital yapısal anomali, %3,5 oranında mukozal değişiklikler saptandı. Her hastaya BAL incelemesi yapıldı; sitolojik incelemede en sık (%59,6) BAL da polimorfonükleer lökosit oranında artışı saptandı, lipid yüklü makrofaj varlığı %23 oranında bulundu. BAL aerob kültür ve/veya PCR pozitifliği hastaların %44,8 inde mevcut iken %55,2 hastada herhangi bir ajan tespit edilmedi. En fazla üretilen aerob bakteri S. pneumonia (%11,5) en sık izole edilen virüs sitomegalovirüs idi. Hastaların radyolojik özellikleri ile FB nin makroskopik ve mikrobiyolojik özellikleri arasında anlamlı bir ilişki bulunmadı. FB ve BAL incelemesinin 69/114 (%60,5) hastada tanısal olduğu belirlendi (Persistan bakteriyel bronşit (5/114, %4,3), GÖR (23/114, %20,2), konjenital hava yolu anomalisi (13/114, %11,4), malazik hava yolu hastalıkları (22/114, %19,3), 1/114 hastada karinada hemanjiyom, 1/114 hastada yabancı cisim, 1/114 hastada vokal kordların anterior ½ sinde sineşi), 33/114 (%30) hastada tanısal olmasının yanında ön tanıyı değiştirdiği, 57/114 (%50) hastaya ek tedavi uygulandığı saptanmıştır. TARTIŞMA VE SONUÇ:Tekrarlayan akciğer enfeksiyonu geçiren, nedeni saptanamayan hastalarda FB nin ortaya çıkardığı nedeni öngören herhangi bir klinik ya da radyolojik belirteç bulunamamıştır. Bu nedenle FB ve BAL incelemesi tanı ve tedavi için çok değerlidir. Anahtar Kelimeler: Fleksibl bronkoskopi, bronkoalveolar lavaj, tekrarlayan akciğer enfeksiyonu, tanı yöntemleri

Importance of Flexible Bronchoscopy (FB) and Bronchoalveolar Lavage (BAL) in Explaining the Etiology of Unsolved Recurrent Respiratory Tract Infections Nesibe Gevher Eroğlu Ertuğrul 1, Ebru Yalçın 1, Nagehan Emiralioğlu 1, Berna Oğuz 2, Aydın Erden 3, Deniz Doğru 1, Uğur Özçelik 1, Nural Kiper 1 1 Department of Pediatric Pulmonology, Hacettepe University, Ankara, Turkey 2 Department of Radiology, Hacettepe University Faculty of Medicine, Ankara, Turkey 3 Department of Anesthesiology and Reanimation, Hacettepe University Faculty of Medicine, Ankara, Turkey INTRODUCTION - OBJECTIVE:We aim to show the role of FB and BAL analysis in diagnosis and treatment of children investigated because of recurrent respiratory infections but not found any reasonable cause with other diagnostic tools. METHOD:114 patients (3 months to 15 years (mean 49,1 months)), investigated in Hacettepe University Department of Pediatric Pulmology between May 2001-November 2014 were included. RESULTS:Atelectasis (39,5%), consolidation (%30,7) were the most common radiological findings before FB. In macroscopic results, the most common findings were infection 46,5%, airway malacia 19,3%, congenital airway anomalies %11,4 and mucosal differences 3,5%. In cytology results increased polymorphonuclear luecocyte (%59,6) and positive lipid-laden macrophage (23%) were reported; in microbiology analysis 44,8% of the patients had positive culture and/or PCR results. Among the microbiological agents S. Pneumonia (11,5%) and cytomegalovirus were the most common bacterium and virus, respectively. There was no relationship between radiological findings and macroscopic and microbiological results of FB. FB and BAL analysis were diagnostic in 69/114 (60,5%) patients (persistent bacterial bronchitis (5/114, 4,3%), GER (23/114, 20,2%), airway malacia (22/114, 19,3%), congenital airway anomalies (13/114, %11,4), hemangioma in the carina (1/114), foreign body in the airway (1/114), synechia in the anterior ½ of vocal cords (1/114)). In 33/114 (%30) patients, it changed the diagnosis. In 57/114 (%50) patients, new treatment applied according to FB and BAL analysis results. CONCLUSIONS:It s not found any clinical or radiological indicator estimating the cause which was discovered by FB in children with unsolved recurrent respiratory infection. This supports the value of FB and BAL analysis. Keywords: Flexible bronchoscopy, bronchoalveolar lavage, recurrent respiratory infections, diagnostic tools

SS009 [Tanı Yöntemleri] Plevral kolesterol düzeyi transüda-eksüda ayırımında light kriterleri kadar etkindir Aziz Gümüş, Songül Özyurt, Mevlüt Karataş, Halit Çınarka, Derya Gıakoup, Ünal Şahin Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, Tıp fakültesi, Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, Rize GİRİŞ VE AMAÇ:Light ve arkadaşlarının 1972 yılında buldukları kriterler, plevral efüzyonların transüda ve eksüda ayırımında yüksek duyarlılık ve özgüllüğe sahiptirler. Bu çalışmanın amacı, plevral kolesterol düzeyi ve kolesterol oranının plevral efüzyonların eksüda-transüda ayırımında etkinliğini araştırmak ve Light kriterleri ile karşılaştırmaktır. YÖNTEM:Çalışma Ocak 2012 ile aralık 2014 tarihleri arasında plevra füzyon nedeni ile Göğüs Hastalıkları servisine yatırılarak tetkik edilen 129 hasta üzerinde yapıldı. Ultrasonografi eşliğinde torasentez yapıldı. Plevral sıvı örneğinden protein, albümin, LDH, kolesterol ve trigliserit düzeyleri bakıldı. Eş zamanlı olarak kanda LDH, protein, albümin, kolesterol ve trigliserit düzeyleri ölçüldü. Light kriterlerine göre transüda-eksüda ayırımı yapıldı. Ayrıca plevral sıvı/serum kolesterol oranı hesaplandı. BULGULAR:Çalışmaya 38 (%29) i kadın toplam 129 hasta alındı. Hastaların yaşı 64,6±19,5 (19-93) idi. Plevral efüzyonlu hastaların 36 (%28) sında transüda 93 (%72) ünde eksüda tespit edildi. Plevral efüzyonda kolesterol düzeyi ve kolesterol oranlarının transüda eksüda ayırımında çok etkin olduğu ROC curve analizi ile gösterildi. Kolesterol düzeyi için 55mg/dl, kolesterol oranı için 0,4 cut-of değeri olarak kabul edildiğinde yüksek etkinlikle transüda-eksüda ayırımını yaptığı gösterildi (plevral sıvı kolesterol düzeyi > 55mg için; sensitivite: %83, spesifite: %97, plevral sıvı/serum kolesterol oran> 0,4 için, sensitivite: %91, spesifite: %100). Bu sonuçlar Light kriterleri ile karşılaştırıldı. Plevral sıvı kolesterol düzeyi 55mg/dl ve üzerinde Light kriterlerinden daha güçlü olarak eksüdatif sıvıyı transüdadan ayırdığı tespit edilmiştir. TARTIŞMA VE SONUÇ:Plevral sıvıda kolesterol düzeyi ölçümü yapmak ve kolesterol oranı hesaplamak oldukça kolay ve ucuz bir yöntemdir. Transüda-eksüda ayırımında etkin bir şekilde kullanılabileceği gösterilmiştir. Plevral sıvıların ayırımında Light kriterine alternatif olarak kullanılabilir. Anahtar Kelimeler: Eksüdatif efüzyon, kolesterol, plevral efüzyon. Pleural cholesterol level is effective as criteria light criteria in discriminating transudative and exudative Aziz Gümüş, Songül Özyurt, Mevlüt Karataş, Halit Çınarka, Derya Gıakoup, Ünal Şahin Recep Tayyip Erdogan University, School of Medicine, Department of Pulmonary Medicine, Rize INTRODUCTION - OBJECTIVE:Light et al. in 1972 found criteria to have high sensitivity and specificity for differentiating transudative and exudative pleural effüsions. The purpose of this study, investigate the effectiveness of pleural fluid cholesterol and cholesterol ratio in differentiating transudative and exudative pleural effusion and to compare the Light criteria. METHOD:The study was performed in patients 129 were hospitalized with diagnosis of pleural effusion in Medicine Chest Diseases Clinic between January 2012 and December 2014. All pleural fluid samples were tested protein, albümin, glucose, LDH, cholesterol and triglyceride. A concomitant blood sample was taken and

tested biochemical parameters such as protein, glucose, LDH, cholesterol and triglyceride. Transudate-exudate distinction was made according to Light's criteria. RESULTS:The study were enrolled a total of 129 patients. There were 38 females (%29) and 91 males (%71) male. Overall, were dedected 36 patients transudate (28%) and 93 patients exudate (72%). Cholesterol levels and cholesterol ratio was shown by ROC curve analysis, very effective in differentiating transudates from exudates. Pleural fluid cholesterol levels (>55mg/dl) has a sensitivity %91and specificity 100%. Besides, cholesterol ratio (>0.4) has a sensitivity 83% and specificity 97%. These results were compared with Light's criteria. Pleural effusion cholesterol level> 55 mg / dl were shown as stronger than the Light's criteria for separation of exudates from transudates. CONCLUSIONS:Cholesterol level and cholesterol ratio in pleural fluid to make measurements is fairly easy and inexpensive method. Differentiating transudates from exudates has been shown to be effective. It can be used as an alternative to Light criteria. Keywords: Cholesterol, exudative effusion, pleural effusion Resim 1 Figure 1 Transüda eksüda ayırımında biyobelirteçlerin ROC eğrisi ROC curve of biomarkers in the separation of transudates from exudates

Tablo 1 Sensitivite(%) Spesifite (%) Pozitif Prediktif Değer (%) Negatif Prediktif Değer (%) P.LDH (>200) 78 91 82 92 LDH oranı(>0.6) 94 88 82 92 Protein oranı (>0.5) 90 100 92 100 P. Kolesterol (>55mg/dl) 91 100 91 100 Kolesterol oranı (>0.4) 83 97 82 100 Plevral kolesterol düzeyi ve kolesterol oranı ile Light kriterlerinin karşılaştırılması. Table 1 sensitivity (%) specificity Positive predictive value (%) Negative predictive value (%) P.LDH (>200) 78 91 82 92 LDH ratio (>0.6) 94 88 95 91 Protein ratio (>0.5) 90 100 92 100 P. Cholesterol (>55mg/dl) 91 100 91 100 Cholesterol ratio (>0.4) 83 97 82 100 Comparison with the Light criteria of pleural cholesterol and cholesterol ratio..