23.10.2015 2. KÜFLER. Küflerin Mikroskopta Görünüşlerine (Morfoloji) Göre Sınıflandırılmaları. küfleri sıklıkla gözlemleyebiliriz.



Benzer belgeler
ADIM ADIM YGS-LYS 55. ADIM CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI-15 VİRÜSLER

Mikroskobun Yapımı ve Hücrenin Keşfi Mikroskop: Robert Hooke görmüş ve bu odacıklara hücre demiştir.

İ. Ü İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Filiz Aydın

Mikroorganizmalar; nükleus özelliklerine göre prokaryot ve ökaryot olmak üzere iki grupta incelenir.

Mikroorganizmalar gözle görülmezler, bu yüzden mikroskopla incelenirler.

HAYVANSAL HÜCRELER VE İŞLEVLERİ. YRD. DOÇ. DR. ASLI SADE MEMİŞOĞLU RESİM İŞ ZEMİN KAT ODA: 111

00220 Gıda Biyokimyası

MİKROBİYOLOJİ SORU KAMPI 2015

PROKARYOT VE ÖKARYOT HÜCRELER

VİROLOJİ-1. Yrd. Doç. Dr. Müjde ERYILMAZ

Gram (+)Bakterilerde Duvar Yapısı Gram (-) Bakterilerde Duvar Yapısı Lipopolisakkaritin Önemi

ADIM ADIM YGS-LYS 43. ADIM CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI-3 BAKTERİLER ALEMİ

Yrd. Doç. Dr. Tuba ŞANLI

Hücre. 1 µm = 0,001 mm (1000 µm = 1 mm)!

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1: MİKROBİYOLOJİYE GİRİŞ...1 BÖLÜM 2: MİKROORGANİZMALARIN MORFOLOJİLERİ.13 BÖLÜM 3: MİKROORGANİZMALARIN HÜCRE YAPILARI...

Hücre canlının en küçük yapı birimidir.

*Canlıların canlılık özelliği gösteren en küçük yapı birimine hücre denir.

Mantarlar genel özellikleri. Üremeleri

CANLILARIN ORTAK ÖZELLİKLERİ Beslenme Boşaltım Üreme Büyüme Uyarıları algılama ve cevap verme Hareket Solunum Hücreli yapı

ADIM ADIM YGS-LYS 44. ADIM CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI-4 BAKTERİLER ALEMİ-2

2)Subatomik parçacıklardan oluşan radyasyon. α, β ışınları

Virüsler Hazırlayan: Yrd.Doç.Dr. Yosun MATER

Saprolegnia (Su Küfü)

CANLILARIN ORTAK ÖZELLİKLERİ

Bilim adamları canlıları hayvanlar, bitkiler, mantarlar ve mikroskobik canlılar olarak dört bölümde sınıflandırmışlar.

8. KONU: VİRAL KOMPONENTLERİN BİYOLOJİK FONKSİYONU Kodlama: Her virüs kendine özgü proteini oluşturmakla birlikte, proteinde nükleik asidi için

Mikrobiyal Gelişim. Jenerasyon süresi. Bakterilerde üreme eğrisi. Örneğin; (optimum koşullar altında) 10/5/2015

-Kloroplast ve mitokondri bulunmaz fakat bu organellerde bulunan aynı bulunur.

7. BÖLÜM MİKROBİYAL GELİŞİM

İMMUNİZASYON. Bir bireye bağışıklık kazandırma! Bireyin yaşı? İmmunolojik olarak erişkin mi? Maternal antikor? Konak antijene duyarlı mı? Sağlıklı mı?

CANLININ İÇ YAPSINA YOLCULUK

BAKTERİLER ALEMİ SELİN HOCA

DNA ve Özellikleri. Şeker;

Ekosistem Ekolojisi Yapısı

ADIM ADIM YGS-LYS 47. ADIM CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI-7 MANTARLAR ALEMİ

III-Hayatın Oluşturan Kimyasal Birimler

ADIM ADIM YGS-LYS 32. ADIM HÜCRE 9- SİTOPLAZMA

ZİRAİ MÜCADELE TEKNİK TALİMATLARI CİLT IV. BAĞ MİLDİYÖSÜ Plasmopara viticola (Berk. Et Curt) Berl et de Toni

Doğada yaşayan canlıların tamamı hücrelerden oluşmuştur. Canlılardan bazıları tek bir

9. Sınıf Biyoloji Öğrenci Çalışma Kitabı

ADIM ADIM YGS-LYS 34. ADIM HÜCRE 11- SİTOPLAZMA 3

VİROLOJİYE GİRİŞ. Dr. Sibel AK

VĠRÜSLERĠN GENEL ÖZELLĠKLERĠ

HÜCRE. Yrd.Doç.Dr. Mehtap ÖZÇELİK Fırat Üniversitesi

İLK DEFA 1665 YILINDA ROBERT HOOK, MANTAR DOKUSUNU İNCELEMİŞ GÖZLEMLEDİGİ YAPILARDA KÜÇÜK BOŞLUKLAR GÖRMÜŞ VE GÖRDÜĞÜ BU BOŞLUKLARA İÇİ BOŞ ODACIKLAR

BİYOLOJİ DERS NOTLARI YGS-LGS HÜCRE

TIBBĠ BĠLĠMLERE GĠRĠġ DĠLĠMĠ MĠKROBĠYOLOJĠ ANABĠLĠM DALI

YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #12

Hücre Nükleusu, Nükleus Membranı, Nükleus Porları. Doç. Dr. Ahmet Özaydın

VİROLOJİ - I VİRUSLARIN YAPISI

ADIM ADIM YGS-LYS 33. ADIM HÜCRE 10- SİTOPLAZMA 2

Viral Nükleik Asitler Viral nükleik asitler birbirlerinden son derece farklılık gösteren moleküllerdir. o Bazı viral nükleik asitler RNA, diğerleri DN

BAKTERİLERİN GENETİK KARAKTERLERİ

Çekirdek 4 bölümden oluşur Çekirdek zarı: karyolemma Kromatin: Chromatin Çekirdekcik: Nucleolus Çekirdek sıvısı: karyolymph

MBG 112 BİYOLOJİ II BİTKİLERDE ÜREME VE BİYOTEKNOLOJİ YRD. DOÇ. DR. YELDA ÖZDEN. Döl almaşı

DÖNEM 1- A, 3. DERS KURULU ( )

CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI

ÜNİTE 4 DÜNYAMIZI SARAN ÖRTÜ TOPRAK

Paleoantropoloji'ye Giriş Ders Yansıları

ADIM ADIM YGS-LYS 46. ADIM CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI-6 PROTİSTA ALEMİ

YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #7

HÜCRE FİZYOLOJİSİ PROF.DR.MİTAT KOZ

Hücrelerde gerçekleşen yapım, yıkım ve dönüşüm olaylarının bütününe metabolizma denir.

Canlılarda mitoz, amitoz ve mayoz olmak üzere üç çeşit bölünme görülür.

M. (arpa şekeri) +su S (çay şekeri) + su L.. (süt şekeri)+ su

STERİLİZASYON DERSİ 4. HAFTA DERS NOTLARI YRD. DOÇ. DR. KADRİ KULUALP

13 HÜCRESEL SOLUNUM LAKTİK ASİT FERMANTASYONU

CYANOBACTERIOPHYTA (Mavi-Yeşil Algler)

DETERJAN VE DEZENFEKTANLAR. Fırat ÖZEL, Gıda Mühendisi 2006

15- RADYASYONUN NÜKLEİK ASİTLER VE PROTEİNLERE ETKİLERİ

2. Histon olmayan kromozomal proteinler

Canlıların yapısına en fazla oranda katılan organik molekül çeşididir. Deri, saç, tırnak, boynuz gibi oluşumların temel maddesi proteinlerdir.

BİYOLOJİ DERS NOTLARI YGS-LGS YÖNETİCİ MOLEKÜLLER

7- Aşağıdakilerden hangisi hayatsal olayların tümünün gerçekleştiği canlının yapı birimidir? A-Kloroplast B-Mitokondri C-Hücre D-Doku

BİYOLOJİ VE BİLİMSEL YÖNTEM... 1 Bilim ve Bilimsel Yöntem... 2

Hafta VIII Rekombinant DNA Teknolojileri

LABORATUVAR 4: ÖKARYOTİK HÜCRELER

S. 1) Aşağıdakilerden hangisi biyolojik mücadele ye örnektir? A) Üreaz enziminin üretimi. B) Sadece böcekleri hasta eden virüs üretimi.

Sitoplazmik membran periferal integral

A. Tahıl ve Tahıl Ürünlerinin Sınıflandırılması B. Mikrobiyel Bozulmalar C. Depolama Koşulları

BMM307-H02. Yrd.Doç.Dr. Ziynet PAMUK

Bakteriyofajlara kısaca faj da denilmektedir

Konu: Mitoz Bölünme ve Eşeysiz Üreme

ADIM ADIM YGS-LYS 37. ADIM HÜCRE 14- ÇEKİRDEK

SİTOPLÂZMA HÜCRE ORGANELLERİ. * Maddelerin taşınması için kanal, sentezi yapılmış maddeler için de toplanma bölgeleridir.

GIDALARDA MİKROBİYAL GELİŞMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #16

Hücre ve Hücre Organelleri Üniversite Hazırlık Konu Anlatımları

Sayfa BİYOLOJİ VE BİLİMSEL YÖNTEM... 1 Bilim ve Bilimsel Yöntem... 2

ÖĞRENME ALANI: Canlılar ve Hayat 6.ÜNİTE: Canlılar ve Enerji ilişkileri

Bütün hücrelerin olmazsa olmazları. Plazma zarı Yarı-sıvı sitosol Kromozom Ribozom

YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #13

YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #17

YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #18

ayxmaz/biyoloji Adı: 1.Aşağıda verilen atomların bağ yapma sayılarını (H) ekleyerek gösterin. C N O H

ISPARTA HALIKENT ANADOLULİSESİ ÖĞRETİM YILI 9 A-B-C-D-E SINIFLAR BİYOLOJİ DERSİ 2. DÖNEM 3. YAZILI SINAVI RAKAMLA YAZIYLA PUAN

ENERJİ AKIŞI VE MADDE DÖNGÜSÜ

olmak üzere 2 gruba ayrılırlar.

2. HAFTA MİKROSKOPLAR

Mikroorganizmalara giriş. Yrd.Doç.Dr. Sema CAMCI ÇETİN

Transkript:

2. KÜFLER GENEL ÖZELLİKLERİ Küfler ökaryotik mikroorganizmalardandır. Genelde küçük pamuk parçacıklarını andıran, dallı budaklı filamentlere benzer. Saprofit (çürükçül) veya parazit olarak yaşayan çok hücreli organizmalardır. Küfler doğada hava, toprak, su ve organik maddeler üzerinde yaygın olarak bulunur. Çok süratli yayılma gösterirler. 2-3 günde 5-10 cm² lik alanı kaplayabilirler. Özellikle bozulmuş ekmek, limon vb. gibi gıdaların üzerinde küfleri sıklıkla gözlemleyebiliriz. Büyüklükleri, değişik görünüşleri, gerçek hücre çekirdeğine sahip olmaları ve değişik şekilde üremeleriyle bakterilerden ayrılırlar. Küfler bazı gıdalarda renk ve aroma için istenirken diğer yönüyle de ürünlerde istenmeyen renk, lezzet ve bozulmalara neden olur. Düşük ph, su aktivitesi ve ısı değerlerinde de yaşamlarını sürdürme özellikleri vardır. Gıdalarda küflerin patojen ve toksik etkileri yok denecek kadar az olmasına rağmen bazı küf türleri mikotoksin yapmaları ve patojen olmaları nedeniyle önem taşır. Küflerin oluşturduğu, gelişmiş canlılarda zehir etkisi yapan maddelere mikotoksin denilmektedir. Hücre yapısı dıştan içe doğru; hücre duvarı, stoplazma zarı, stoplazma ve çekirdekten oluşur. Hücre bölümleri ve yapısı mayalara benzese de küflerin hücre duvarı, kitinsi yani sert bir yapı gösterir. Küf hücre yapısı Hücreler çok çekirdeklidir. Diğer hücre içi organellerin yapı, sayı ve görevleri mayalara benzer. Hücre duvarının içinde yarı geçirgen stoplazma zarı, bunun içinde de protoplazma bulunur. Protoplazmada etrafı zarla çevrili bir veya birkaç çekirdek, çeşitli granüller, endoplazmik retikulum, mitokondri ve golgi cisimcikleri bulunur. Küflerin Mikroskopta Görünüşlerine (Morfoloji) Göre Sınıflandırılmaları Küfler mikroskopta incelendiğinde ipliksi bir yapı gösterirler. Birçok hücrenin yan yana gelmesiyle oluşturdukları bu ipliksi yapıya hif, Hiflerin dallanmalar yaparak oluşturdukları karmaşık hif topluluklarına da miselyum denilmektedir. Küfler, miselyum oluşturan çok hücreli funguslar olarak tanımlanır. Hif olarak isimlendirilen ipliksi yapıdaki oluşumlar çıplak gözle de kolayca görülür. 1

Hifler gelişme şekline göre ikiye ayrılır: Gıda maddesi yüzeyinde gelişip yayılan ve içine nüfuz ederek küflerin ortama tutunmalarını ve gelişmeleri için gerekli besin maddelerinin alınmasını sağlayan hiflere vejatatif hif (beslenme hifi) denir. Havaya doğru uzayan ve küflerin çoğalmasını sağlayan sporları taşıyan hiflere de förtil hif (hava hifi) denir. Mikroskopta incelemede hifler, septalı(bölmeli) veya septasız (bölmesiz), dallanmış veya dallanmamış olabilir. Bu durum cins, tür veya çevre etkisi ile değişim gösterir. Hif çeşitleri Hiflerin ucunda spor kesesi içinde sporlar bulunur. Küfler bu sporları ile gıdalara bulaşır. Gıda üzerine düşen bir tek spor orada çoğalarak yeni bir küf kolonisi oluşturur. Küflerin mikroskobik özelliklerinden tür ve cinslerinin tanımlanmasında yararlanılır. Küf hücresinde yer alan yapıların görülmesi özel boyama yöntemleriyle mümkün olmaktadır. Küflerin İsimlendirilmeleri Küflerin isimlendirilmesinde her organizma iki isimle tanımlanır. Cins ismi büyük harfle yazılır, tür ismi küçük harfle yazılır. Örnek: Aspergillus niger, Rhizopus nigricans, Penicillium camemberti Küflerin Gelişimine Etki Eden Faktörler Bunlar su aktivitesi, sıcaklık, ph, oksijen ve ışık olarak belirtilebilir. 1) Su aktivitesi: Bakteriler mayalardan, mayalar ise küflerden daha yüksek su aktivitesine gereksinim duyarlar. Ancak bazı küflerin minimum su aktivitesi değeri bazı mayaların minimum su aktivitesi değerinden daha yüksek olabilir. Bozulma etmeni küflerin gelişebildiği minimum su aktivitesi 0,80 dir. Küfler nem oranının % 10-13 ün altına düştüğü ortamlarda üreyemez. 2) Sıcaklık Küfler, bakterilere kıyasla daha geniş sıcaklık aralıklarında gelişebilmektedir. En düşük gelişme sıcaklığı 8ºC olarak verilse de 0ºC gelişen küfler özellikle buzdolabında saklanan yumurta, et, meyve ve sebze gibi gıdalarda gelişerek bozulmalara neden olabilmektedir. Optimum sıcaklık derecesi 25-30ºC arasındadır. Bunun için gıdalar oda sıcaklığında saklanmamalıdır. 3) ph ph değerleri çok geniştir. Örneğin 1,3 9,6 ph lar arasında faaliyet gösterebilir. Optimum gelişme ph ları 5-6 olan hafif asitli ortamlarda daha iyi gelişir. 4) Oksijen Küfler aerop mikroorganizmalardır. Bu nedenle daha çok yüzeyde gelişme gösterir. Küflenmeyi engelleyebilmek için gıda maddelerinin hava ile temas etmeyecek şekilde (vakumla) ambalajlanması gerekir. 5) Işık Küflerle yapılan çalışmalarda, bazı cinsler belirli dönemlerin dışında gelişmelerini karanlıkta sürdürür. 2

Küflerin Çoğalması Küfler de mayalarda olduğu gibi eşeyli ve eşeysiz olarak çoğalabilen cins ve türlere sahiptir. Üreme hücresi spordur. Küflerin tanımlanması ve ayrımında genellikle eşeysiz sporlar ve bunlarla ilgili yapılardan yararlanılmaktadır. Eşeyli sporlardan ise küflerin sınıflandırılmasında yararlanılmaktadır. Eşeysiz çoğalma: Küflerde, maya veya bakterilerde sözü edilen tomurcuklanma ve bölünme şeklinde doğrudan sayısal artışı sağlayan çoğalmaya rastlanmaz. Ancak hifler bitki sürgünü gibi uç kısımdan uzayarak gelişmesini sürdürür. Küflerde asıl çoğalma şekli sporla olan eşeysiz çoğalmadır. Sporlar bir kese içinde (endospor) veya açıkta (ekzospor) oluşur ve buna göre sporangiospor adını alır. Sporangiumlar normal hiflerden daha kalın hifler oluşur ve uç kısmında sporlanmayı gerçekleştirir. Bu hiflere sporangiofor denir. Sporangioforların ucunda bir şişlik meydana gelir. Bu şişliğe spor kesesi denir. Sporangiosporlar olgunlaşınca kese patlar ve sporlar çevreye yayılır. Ekzosporla sporlar oluşurken diğer hiflerden daha kalın, koyu renkte ve gelişme düzlemine dik konidiforlar meydana gelir. Bazı cins ve türlerde konidiforun uç kısmı şişkinleşerek cins ve türe göre şekil ve büyüklüğü değişen oluşumlar (spor) meydana gelir. Bunlara konidi denir. Arka arkaya konidi zincirleri oluşur. Olgunlaşan konidiler türe özgü renk, şekil, ve büyüklüktedir. Bu özellikler türün tanısında kullanılır. Erginleşen konidiler dış etkiler ile dağılarak çevreye bulaşır. Eşeyli çoğalma: Küf mantarlarında eşeyli çoğalma, mayalarda olduğu Zigosporlar çok çekirdekli, dış yüzeyleri pürüzlü ve koyu renklidir. Askospor çoğalma Aspergillus cinsinde görülür. Askosporlar gamet ve hiflerin kaynaşmaları ile meydana gelir. Mantarlarda zigospor ve askospor şekil ve büyüklüğü de türe göre değişir ve küflerin tanısında kullanılır. gibi iki farklı mantar hücresi zigospor ve askospor olmak üzere iki ayrı çoğalma tipi görülür. Zigosporla çoğalma en tipik şekilde Mucor cinsinde görülür. Önemli Küfler Alternaria Cladosporium Mucor Aspergillus Colletotrichum Penicillium Aureobasidium Fusarium Rhizopus Botrytis Geotricum Trichothecium Byssochlamys Monilia Wallemia Xeromyces Virüsler, bakterilerden daha basit bir yapıya sahiptirler. Genetik bilgileri RNA ya da DNA olmak üzere tek tip nükleik asitte saklanır. Çoğalmaları bölünme ile değil, ayrı ayrı sentezlenen yapısal elemanların bir araya gelmesi ile olur. Zorunlu hücre içi parazitleridir. Çoğalabilmeleri için konak hücreye gereksinim duyar ve onun yapı taşları ile sistemlerini kullanırlar. 3

Bir virüsün yapısı sadece dışta bir protein kılıf ve içerisinde nükleik asitten meydana gelir. Herhangi bir organeli ve enzimleri olmadığı için normal bir hücre gibi yaşamlarını sürdürmeleri olanaksızdır. Yaşamsal bir faaliyet gösterebilmek için (üreme gibi) mutlaka canlı bir hücreye girmeleri gerekir. Hücre dışında ise kristal halde bulunurlar. Bu yüzden bilim adamları tarafından cansızlık ile canlılık arasında geçiş formu olarak kabul edilir. Virüsler küre, çubuk ve elips şeklinde olabilirler. Bulundukları nükleik asit tek çeşittir. Yani ya sadece DNA ya da sadece RNA bulundururlar. Aynı zamanda çok da spesifiktirler. Sadece belirli hücrelere girerler. Bir kuduz virüsü sadece beyin hücrelerine, uçuk virüsü sadece ağız etrafındaki epitel doku hücrelerine bir bakteriyofaj sadece belirli bakteri türlerine, AIDS virüsü sadece akyuvar hücrelerine gibi. Boyutları 18-26 nm ile 300 nm arasında değişir. Elektron mikroskobunda görülebilirler. Picorna ve Papova virüsler en küçük virüsler, Pox ve Paramyxo virüsler ise en büyük virüsler örneği olarak verilebilir. Pox virüsler, ışık mikroskobunda da görülebilirler. Bakteri Hücresi ve Çeşitli Virüslerin Şematik Görünümleri VİRÜSLERİ BAKTERİLERDEN VE DİĞER MİKROORGANİZMALARDAN AYIRAN ÖZELLİKLER Büyüklük Genomik yapı Metabolik aktivite Çoğalma Üreme ortamı Filtrelerden geçme Hücre organelleri Antibiyotiklere duyarlılık İnterferona duyarlılık Antijenik özellik Mikroskobik özellik Büyüklük Virüsler bakterilerden ve diğer mikroorganizmalardan daha küçüktürler. Bakteriler ve diğer mikroorganizmalar mikrometre (µm) ile ölçülürken, virüsler nanometre (nm) ile ölçülürler. Virüslerin büyüklüğü yaklaşık 20-400 nm arasında değişirken, bakteriler ortalama 1000 nm, yani 1 mikron büyüklüğündedir. Virüslerin en büyüğü dahi, en küçük bakteriden daha küçük veya aynı boyuttadır. 1 mm=1000 mikron, 1 mikron =1000 nanometredir. Yani 1 nm, 1 mm'nin milyonda biri büyüklüktedir. En küçük bakteri olarak 300 nm büyüklüğündeki klamidya elemanter cisimciği, en büyük virüs olan poksvirus boyutundadır. 4

Genomik Yapı Virüslerde tek bir nükleik asit bulunmakta olup, ya DNA ya da RNA'dan oluşur. Bakterilerde ve diğer mikroorganizmalarda ise hem DNA, hem de RNA birlikte bulunmaktadır. Metabolik Aktivite Virüsler metabolik aktivite bakımından inert partiküllerdir. Yani tek başlarına metabolik aktivitelerini sürdürecek enzimleri bulunmamaktadır. Bu yüzden yaşamlarını sürdürebilmeleri için mutlaka canlı bir hücreye ihtiyaçları bulunur. Hayatlarını devam ettirebilmeleri için canlı hücrelerin metabolik sistemlerinden faydalanırlar. Bakterilerin ve diğer mikroorganizmaların ise metabolik faaliyetlerini sürdürebilecekleri enzimleri bulunur. Bu yüzden bakteriler ve diğer mikroorganizmalar hücre dışında da canlı kalabilmektedirler. Çoğalma Virüsler yalnızca canlı hücreler içerisinde replikasyon denilen, nükleik asidin kopyasının çıkarılması şeklinde, yani eşleşme yoluyla çoğalırlar. Diğer mikroorganizmalar ise ikiye bölünerek, ya da mitoz ve mayoz yoluyla çoğalırlar. Üreme Ortamı Virüsler yalnızca canlı hücrelerin bulunduğu hücre kültürlerinde ya da embriyonlu yumurtada üreyebilirler. Buna karşılık bakteri ve diğer mikroorganizmaların büyük çoğunluğu cansız besleyici maddelerden hazırlanan yapay besiyerlerinde kolaylıkla üreyebilirler. Filtrelerden Geçme Virüsler bakteriyolojide kullanılan filtrelerden küçük olmaları nedeniyle geçebilirler. Bakteriler ve diğer mikroorganizmalar ise, büyük olmaları nedeniyle bu filtrelerden geçemezler. Hücre Organelleri Bakterilerde ve diğer mikroorganizmalarda ribozom, endoplazmik retikulum, mitokondri, golgi aygıtı gibi hücre organelleri bulunmasına karşılık, virüslerde bu organellerden hiçbirisi bulunmaz. 5

Antibiyotiklere Duyarlılık Antibiyotikler bakteriler üzerine etkili olup, üremelerini durdurmakta ya da ölümüne yol açmaktadır. Virüsler ise antibiyotiklerin varlığından hiç etkilenmezler. Yani antibiyotik varlığında yaşamlarını sürdürürler. İnterferona Duyarlılık Bakteriler genellikle interferonun olumsuz etkisinden etkilenmemesine rağmen, virüsler interferon varlığında üremelerini sürdüremezler. Antijenik Özellik Virüsler daha iyi antijenik özellik göstermekte olup, organizmada daha kuvvetli ve daha kalıcı bir antikor yanıtı oluştururlar. Bakteriler ise daha zayıf antijenik özellik göstermekte olup, daha kısa süreli antikor yanıtı meydana getirirler. Mikroskobik Özellik Virüsler çok küçük olmaları nedeniyle ışık mikroskobunda görülmeleri mümkün değildir. Ancak en büyük virüsler hücreler içerisinde noktacıklar şeklinde farkedilebilirler. Bu yüzden virüslerin incelenmesinde büyütme gücü daha fazla olan elektron mikroskobu kullanılır. Bakteriler ve diğer mikroorganizmalar ise ışık mikroskobu ile görülebilirler. Virüsler; Enerji eldesi Proteinlerin sentezi Genom eşlenmesi için konak hücreye gereksinim duyarlar. Çünkü virüsler kendi kendilerine enerji üretemezler. Ribozomları olmadığı için protein de sentezleyemezler. Genom eşlenmesi için gerekli enzimleri bulunmasına rağmen, gerekli malzemeler olmadığı için bu işlemde de konak hücreye ihtiyaç duyarlar. Her virüste genom ve kapsit yapısı bulunur. Bu ikisi birlikte nükleokapsit adını alırlar. Zarf yapısı ise her virüste bulunmayabilir. Tam bir virüs partikülüne virion adı verilmekte olup şu kısımlardan oluşmaktadır Genomik Yapı Kapsid Zarf 6

Genomik Yapı Virüsün en iç kısmında yani virüsün özünde bulunan, virüse ait genetik bilgiyi taşıyan nükleik asit kısmıdır. Virüsün yapısal ve yapısal olmayan proteinleri için gerekli genetik şifreyi taşır. Küçük virüslerde viral genom 3-4 gen taşırken, büyük virüslerde bu sayı 200-300'e ulaşır. Nükleik asit virüsün cinsine göre ya DNA, ya da RNA'dan oluşmaktadır. Nükleik asitler ya tek iplikcikli ya da birbiri üzerine katlanmış çift iplikcikli yapıda olabilir. Nükleik asitler tek molekül halinde olabileceği gibi, parçacıklar halinde de bulunabilirler. Görünüm olarak düz ya da çembersel şekilde kıvrılmış olabilirler. Tüm bu özellikler virüsün cinsine ve türüne göre değişmektedir. Genomik Yapı Viral nükleik asitlerin genom büyüklükleri de virionlar arasında oldukça farklılık gösterir. Hepatit B virüsünün genomu en küçük DNA genomu olmasına karşılık, herpes ve poks virüslerin genomları en büyük genomlar arasında yer alır. Nükleik asitler tek ya da çift iplikçikli olabilir. Çift iplikçikli nükleik asit yapısı DNA virüslerinde yaygındır. Parvovirus hariç bütün DNA virüsleri çift iplikçiklidir. Tek iplikçikli nükleik asit yapısı ise RNA virüslerinde yaygındır. Reovirus hariç bütün RNA virüsleri tek iplikçiklidir. Genomik Yapı Bir çok virüs nükleik asidi virion içerisinde tek molekül halinde bulunmaktadır. Bazı virüslerde ise genom parçacıklı olarak görülür. DNA virüslerinde parçacıklı genom görülmez. Parçacıklı nükleik asit yalnızca bazı RNA virüslerinde vardır. Parçacıklı genom içeriği bu virüslerde yüksek sıklıkta rekombinasyon oluşmasına neden olur. Buna bağlı olarak da yeni yeni antijenik tipler ortaya çıkmaktadır. Virüslerde nükleik asit yapıları düzlemsel (linear) ya da çembersel yapıda olabilir. Bütün RNA virüslerinin nükleik asitleri linear yapı gösterir. DNA virüslerinde ise hem linear hem de çembersel nükleik asit yapısı görülür. DNA virüslerinden Papovavirus ve Hepadnavirus grubu çembersel DNA yapısı içerir. Çeşitli tipteki nükleik asitlerin şematik görünümleri Kapsit Virüs kapsiti, kapsomer adı verilen alt birimlerden oluşur. Kapsomerlerin dizilişi, kapsitin yani virüsün şeklini belirler. Kapsomerler simetrik dizilip, helikal ya da kübik olabilirlerken ayrıca kompleks bir şekilde de dizilim gösterebilirler. Kapsit, virüsü dış etkilerden koruyan bir protein kılıftır. Yüzeyinde bulunan viral protein/glikoproteinler VAP (Viral Tutunma Proteinleri) olarak adlandırılırlar. Virüs VAP lar ile kendisine uygun konak hücresini seçer ve o hücreye tutunur. VAP lar çıplak virüslerde kapsit üzerinde yer alırlarken, zarflı virüslerde ise zarf üzerinde bulunurlar. Kapsit, nükleik asiti paketler. Onu dış etkilerden korur. Kapsit kuruluk, asitler ve deterjan etkilerine karşı dayanıklıdır. Kapsitin bu etkisinden dolayı; zarfı olmayan virüsler, zarflı virüslere göre dış ortam koşullarına, asitlere ve kuruluğa daha dayanıklıdırlar. 7

Kapsitin bir diğer görevi de nükleik asitin hücrelere taşınmasını sağlamaktır. Zarf Bazı virüslerde nukleokapsidin çevresini lipit yapısında bir zarf çevreler. Bu tür virüslere zarflı virüsler adı verilir. Bu virüsler içinde üredikleri hücreden tomurcuklanma ile ayrılırlar. Zarflarını tomurcuklanma sırasında hücre membranından ya da nukleus membranından alırlar. Zarflı virüsler lipit içermeleri nedeniyle eter ve kloroform gibi lipit eriticilere duyarlıdırlar. Viral zarf konak hücre membranından köken aldığı için, viral zarfta da hücre membranında olduğu gibi bir lipit tabaka ve virüse özgül fonksiyonları olan proteinler bulunur. Zarf, konak hücre kökenli lipid membran ile virüse ait yüzey protein/glikoproteinlerinden oluşur. Dış ortam koşullarına, kuruluk, asitler, deterjanlar ve etere karşı duyarlıdır. Bu duyarlılığın sebebi, zarfın lipid membran içermesinden meydana gelir. Zarflı virüsler > Kuruluğa, asitlere duyarlıdır. Nemli ortamlarda dayanabilir. Kan ve salgılarla bulaşma Çıplak virüsler > Mide ve safra asitleri ne dayanıklıdır. Su ve gıdalarla bulaşırlar. Zarf ile kapsit arasında kalan bölgeye tegüment (matriks) adı verilir. Bazı büyük virüslerde zarf ile kapsit arasındaki bu bölgede, konak hücreden aldığı ve virüsün çoğalması için gerekli olan bazı maddeler (enzim ve bazı proteinler) depo edilir. Virusların Klasifikasyonu Ve İsimlendirilmesi Doğada bulunan bütün organizmaların kendine özgü bir veya birkaç virüsle infekte olabileceği görüşü eskiden beri bilinmektedir. Bunlar arasında insan, hayvan ve bitkilerde hastalıklara yol açan değişik karakterde ve çeşitli özellikte virüsler saptanmış ve her geçen 5-10 yıl içinde de yeni virüsler ortaya çıkmaktadır. Konakçı affinitesine göre virüsler aşağıdaki tarzda klasifiye edilmektedir. Bugün, virüslerin varlığını ortaya koyabilecek, izole ve identifiye edebilecek, üretebilecek bir çok teknik geliştirilmiştir. Elektron mikroskopları virüsleri görüntülemede ve morfolojilerini belirlemede çok yararlı olmaktadırlar. Virüslerin ilk saptanması, bakterilerden sonra olmuştur. Bu gecikmede, virüslerin boylarının bakterilerden çok küçük olmaları nedeniyle normal ışık mikroskoplarıyla görülememesi, cansız sıvı ve katı besi yerlerinde ürememesi ve filtreleri geçmesi esas nedeni oluşturmuştur. 8

VİRÜSLERİN ÇEŞİTLERİ Virüsler taşıdıkları nükleik aside göre adlandırılırlar. VİRÜSLERİN FİZİKSEL VE KİMYASAL ETKENLERE KARŞI DUYARLILIKLARI DNA Virüsleri: Yönetici molekülü DNA olan virüslerdir. Hayvanlarda yaşayan virüslerin çoğunluğu DNA virüsleridir. Örneğin çiçek virüsü, uçuk virüsü, suçiçeği virüsü DNA virüsüdür. Bakteride yaşayan ve çoğalan virüslere bakteri yiyen anlamında bakteriyofaj denir. RNA Virüsleri: Yönetici molekülü RNA olan virüslerdir. Bazı hayvan virüsleriyle birlikte yaşayan virüsler RNA virüsleridir. Örneğin 1 - Fiziksel Etkenlere Duyarlılıkları Sıcaklık İyonik çevre ve ph Radyasyon 2 Kimyasal Etkenlere Duyarlılıkları Lipit eritici maddeler Antiseptik ve dezenfektanlar Deterjanlar tütün mozaik virüsü, grip, çocuk felci, kızamık, kuduz, kabakulak, sarı hummaya yol açan virüsler, RNA virüsleridir. Sıcaklık Virüsler genellikle yüksek sıcaklığa karşı dayanıksızdırlar. Virüslerin biçoğu 55-60 0 C de birkaç dakika içinde inaktive olurlar. Yüksek sıcaklığın etkisi ile kapsid proteinlerinin yapısı bozularak, virüsün konak hücreye bağlanma yeteneği kaybolur. Zarflı virüsler yüzeyindeki lipit yapı nedeniyle, sıcaklığa daha dayanıksızdırlar. Daha düşük sıcaklıklarda bile, kısa sürede inaktive olurlar. Virüsler soğuğa karşı ise oldukça dayanıklıdırlar. Bu yüzden sıfırın altındaki düşük ısılarda dondurulduklarında uzun süre canlılıklarını korurlar. En iyi saklama ısısı -70 ile -196 0 C arasındaki ısılardır. Bu ısı dereceleri arasında dondurulan virüsler, yıllarca canlılıklarını korurlar. İyonik Çevre ve ph Virüslerin çoğu nötr ph'da, izotonik bir çevreyi tercih ederler. Normal koşullarda çoğu virüsler, 5-9 arasındaki ph'da canlılıklarını sürdürürler. Bunun dışındaki ph'larda ise genellikle inaktive olurlar. Virüslerin hemen hemen tamamı alkali ortamlarda kısa sürede inaktive olmalarına karşılık, bazı virüsler asit ortama dirençlilik gösterebilmektedirler. Radyasyon Ultraviyole, X ve gama ışınları virüsleri kısa sürede inaktive ederler. Bu ışınların öldürücü dozları tüm virüsler için farklılıklar göstermektedir. Etkileri daha çok nukleik asitler üzerine olmaktadır. Genellikle nukleik asitlerin yapılarını bozmaktadırlar. Lipit Eritici Maddeler Zarf üzerinde bol miktarda lipit bulunması nedeniyle zarflı virüsler eter, kloroform veya sodyum deoxycholate gibi lipit eritici maddelere karşı oldukça duyarlıdırlar. Bu maddeler tarafından lipit zarfın eritilmesiyle kısa sürede enfektivitesini kaybederler. Zarflı virüsler aynı zamanda sindirim kanalında safra ile temasa gelmekle de harap olurlar. 9

Antiseptik ve Dezenfektanlar Bakteriler üzerine etkili olan süblime, lizol gibi antiseptik ve dezenfektanların çoğunluğunun virüsler üzerine etkisi sınırlı olmaktadır. Bunun yanında formaldehit, hidroklorik asit, sodyum hipoklorit virüsler üzerine etkili maddelerdir. Viral enfeksiyonlara karşı içme sularının klorlanmasında, klor oranının bakteriyel kontaminasyonlardakine oranla daha yüksek tutulması gerekir. Formaldehidin etkisi viral nükleik asidi bozması ile olur. Bu etki sonucu viral enfektivitenin ortadan kalkmasına karşılık viral proteinler herhangi bir zarar görmemekte, dolayısıyla virüsün antijenik özelliği aynen devam etmektedir. Bu özelliğinden dolayı formaldehit inaktive aşı yapımında çok kullanılan bir maddedir. Deterjanlar Alkil sülfatlar, yüzeye etkili deterjanlar virüsidal özelliğe sahiptirler. Nonidet ve triton gibi noniyonik deterjanlar viral membranın lipit yapısını bozarlar. Bu durumda zarftaki viral proteinler serbest hale gelirler. Sodyum dodecil sülfat gibi aniyonik deterjanlar da viral zarfı eritirler. Buna ilaveten kapsidi polipeptitlerine ayrıştırarak parçalarlar. VİRÜSLERİN İNSAN SAĞLIĞI İÇİN ÖNEMİ: Virüsler, bakterilerde, bitkilerde, böceklerde, hayvan ve insan hücrelerinde yaşar ve çeşitli hastalıklara neden olur. Arı, sinek, kelebek gibi bir çok böcek türünde yaşayan virüsler vardır. Bu virüsler, özellikle böcek lârvalarında hastalıklara neden olur. Böceklerde hastalık yapan virüsler, zararlı böceği ortadan kaldırmak için biyolojik mücadelede de kullanılmaktadır. Virüslerin neden olduğu hastalıklar antibiyotik ile tedavi edilmez. Çünkü virüsler, hücre içinde yaşadıklarından antibiyotiklerden etkilenmez. Bir hücreye, canlı ya da yüksek sıcaktan öldürülmüş bir virüs bulaştırıldığında hücre interferon denilen bir madde salgılar. İnterferon bazı hastalıklar için hücrelerde bağışıklık sağlar. Virüslerin bu özelliklerine dayanarak bazı virüs hastalıklarına karşı aşılar geliştirilmiştir. Çiçek, kuduz, sarı humma, çocuk felci aşıları virütik aşılardandır. Aşılarla oluşturulan bağışıklık yaşam boyu sürebildiği gibi, daha kısa süreli de olabilir. Her hastalığa karşı yapılan aşılar iyi sonuç vermeyebilir. Bunun nedeni ise bazı virüslerin sık ve kolay mutasyona uğrayarak yeni özellikler kazanmasıdır. Grip virüsü, buna örnek verilebilir. Virüsler bir canlıdan başka bir canlıya kolaylıkla taşınabilirler. Bitki virüsleri; böceklerle, yaprakların ve köklerin birbirlerine dokunmasıyla, tohumla, çiçekle ve aşıyla bir bitkiden başka bir bitkiye taşınabilirler. Hayvan virüsleri; öksürme, konuşma, öpüşme, cinsel temas, aynı eşyaları kullanma, kanla, böceklerle bir başka canlıya taşınabilirler. Virüsler hücrelerin içinde çoğalır. Bir bakteriyofajın çoğalması, virüslerin çoğalmasına örnek olarak gösterilebilir. Bakteriyofaj, bakteri yiyen virüs anlamına gelir ve bir DNA virüsüdür. BAKTERİYOFAJIN ÇOĞALMASI Bir bakteriyofaj sekiz safhada çoğalır. Bu safhalar sırasıyla şunlardır : Bakteriyofajlar bakteriyi sarar. Bakteriyofaj bakteriye tutunur. DNA bakteriye girer. Bakteriyofaj kılıfı dışarıda kalır. Yeni bakteriyofaj DNAları meydana gelir. Protein kılıflar meydana gelir. Parçalar birleşerek bakteriyofajları oluşturur. Bakteri patlar ve bakteriyofajlar serbest kalır. Bu işlem böylelikle sürer gider. 10