PASCAL BRUCKNER 15 Aralık 1948, Paris doğumlu Fransız yazar. Ecole Pratique des Hautes mezunudur. Institut d Etudes Politiques de Paris te öğretim görevlisi olarak çalışmış, Nouvel Observateur un yazarları arasında yer almıştır. Hayatı boyunca politik olarak aktif olmuş, görüşleriyle birçok yazara esin kaynağı olmuştur. Sırp saldırılarına karşı Hırvatlar, Bosnalılar ve Kosovalılardan yana tavır almış, Sırp güçlerine karşı Nato bombardımanını, Saddam ın devrilmesini desteklemiş ancak ABD nin Irak taki tutumuna ve varlığına karşı çıkmıştır. Çokkültürcülüğe karşı tezleri uluslararası bir tartışma başlatmıştır. Eserleri şunlardır: Romanları: Parias, Editions du Seuil (1985); Lunes de fiel, Editions du Seuil (1981); Evil angels, Grove Press (1987); Les voleurs de beauté, B. Grasset, (1997); Le divin enfant, Editions du Seuil (1992); The Divine Child, Rupa & Co. (2005). Denemeleri: La tentation de l innocence, Grasset, 1995; Temptation of innocence, Algora Publishing. 2000; Le Sanglot de l Homme blanc, Éditions du Seuil, 1983; La tyrannie de la pénitence, Grasset, 2006.
Ayrıntı: 633 Lacivert Kitaplar Dizisi: 35 Ömür Boyu Esenlik Pascal Bruckner Kitabın Özgün Adı L'euphorie perpétuelle Fransızca'dan Çeviren Birsel Uzma Redaksiyon Sevda Darıcıoğlu Düzelti Esra Koç Bu kitabın Türkçe yayım hakları Ayrıntı Yayınları'na aittir. Kapak İllüstrasyonu Sevinç Altan Kapak Düzeni Gökçe Alper Dizgi Hediye Gümen Baskı Kayhan Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti Davutpaşa Cad. Güven San. Sit. C Blok No: 244 Topkapı/İst. Tel.: (0212) 612 31 85 Sertifika No.: 12156 Birinci Basım 2012 Baskı Adedi 2000 ISBN 978-975-539-661-3 Sertifika No.: 10704 AYRINTI YAYINLARI Hobyar Mah. Cemal Nadir Sok. No: 3 Cağaloğlu İstanbul Tel.: (0212) 512 15 00 Fax: (0212) 512 15 11 www.ayrintiyayinlari.com.tr & info@ayrintiyayinlari.com.tr
Pascal Bruckner ÖMÜR BOYU ESENLİK Mutluluk Ödevi Üzerine Bir Deneme
LACİVERT SERİSİ İŞ İŞTEN GEÇTİKTEN SONRA VERİLEN SÖZLER Darian Leader SEVGİNİN HALLERİ Stephanie Dowrick ÖPÜŞME Metafizikten Erotiğe Adrianne Blue KAHKAHA BENDEN YANA Sören Kierkegaard ARİSTOS Yaşam Üzerine Notlar John Fowles SALOME Yaşamı ve Yapıtları Angela Livingstone BAŞTAN ÇIKARMA ÜZERİNE Jean Baudrillard BENİ AYAKTA GÖMÜN Çingeneler ve Yolculukları Isabel Fonseca GECE Gece Hayatı, Gecenin Dili, Uyku ve Rüyalar A. Alvares COOL Bir Tavrın Anatomisi Dick Pountain & David Robins COOL ANILAR III - IV (1990-2000) Jean Baudrillard APTALLIK ANSİKLOPEDİSİ Matthijs van Boxsel ÖPÜŞME, GIDIKLANMA VE SIKILMA ÜZERİNE Hayatın Didiklenmemiş Yanlarına Dair Psikanalitik Denemeler Adam Phillips KARŞILIKSIZ AŞK Kovalamak ve Kovalanmak Üzerine Gregory Dart BİR ÇİFT SÖZ Julian Barnes İMKÂNSIZ TAKAS Jean Baudrillard COOL ANILAR V (2000-2004) Jean Baudrillard MASUMİYETİN AYARTICILIĞI Pascal Bruckner SON MEKTUP Bir Aşk Hikâyesi André Gorz DİKİZLEME GÜNLÜĞÜ Hal Niedzviecki BEN ÖZELİM Hal Niedzviecki KORKULACAK BİR ŞEY YOK Julian Barnes KENDİNİ ALDATMA Herbert Fingarette GÖĞÜ DELEN ADAM Papalagi ŞÖHRET Chris Rojek KÖTÜLÜĞÜN ŞEFFAFLIĞI Aşırı Fenomenler Üzerine Bir Deneme Jean Baudrillard
İçindekiler Giriş Görünmez Pişmanlık... 9 Birinci Kısım Cennet Bulunduğum Yerdir Birinci Bölüm Düş ve Yalan Olarak Yaşam... 17 İkinci Bölüm Altın Çağ ve Sonrası... 31 Üçüncü Bölüm Büyük Mutluluğun Disiplinleri... 40
İkinci Kısım Uyuşuklar Krallığı ya da Bayağılığın Keşfi Dördüncü Bölüm Acı Tatlı Grilik Efsanesi... 63 Beşinci Bölüm Rutinin Aşırılıkçıları... 74 Altıncı Bölüm Gerçek Yaşam Yok Denemez... 91 Üçüncü Kısım Burjuvazi ya da Konforun Aşağılıklığı Yedinci Bölüm Ortalamanın, Vasatın Açık ve Başarılı Yükselişi...111 Sekizinci Bölüm Birilerinin Mutluluğu Başkalarının Ucuz Edebiyatıdır...124 Dokuzuncu Bölüm Para Mutluluk Getirmiyorsa, Geri Verin!...135 Dördüncü Kısım Mutsuzluk Yasadışı mı? Onuncu Bölüm Acı Çekme Suçu...151 On Birinci Bölüm Olanaksız Sağduyu...168 Sonuç Madam Verdurin'in Kruasanı...184
"Mutluluğun bir felâket gibi üzerine saldırdığı ve sonunda da felâkete dönüştüğü varlıklar vardır." François Mauriac.
Giriş Görünmez Pişmanlık Genç Mirabeau, 1738 yılında, dostu Vauvenargues'a bir mektup göndererek günü gününe yaşadığı, mutluluk planları yapmadığı için sitem eder: "Yapmayın azizim, durmadan düşünüyorsunuz, incelemeler yapıyorsunuz, üzerinde durmadığınız bir konu kalmadı ama bir an olsun, aslında tek hedefimiz olması gereken mutluluğa ulaşmamızı sağlayacak kesin bir plan oluşturmayı düşünmüyorsunuz." Mirabeau, daha sonra şüpheci dostuna kendi davranışlarında temel aldığı prensipleri açıklar: önyargılardan kurtulmak, öfke yerine neşeyi tercih etmek, onları daha da iyileştirerek isteklerini izlemek. 1 Bu çocuksu coşku karşısında gülünebilir. Bir zamanlar insanı yeniden yaratma ve eski rejimin zararlı öğretilerini ortadan kaldır- 1. Robert Mauzy, L'idée de bonheur dans la littérature et la pensée française au XVIIIe siècl, Albin Michel, 1979, s.261-262'den alınmıştır. 9
Ömür Boyu Esenlik Pascal Bruckner Lacivert Kitaplar ma iddiasındaki bu çocuk, yani Mirabeau da diğer insanlar gibi, ruhsal kurtuluştan önce bireysel mutluluğu için kaygılanmaktadır. Bugün çok mu değiştik? Bugünün Mirabeaularını düşünelim: Yeni bir çağa adım atarken 20. yüzyılın ürkütücü yıkıntıları üzerine bir çizgi çekmenin endişesini de beraberinde taşıyan her kesimden, her görüşten genç erkek ya da kadınlar. Kendilerine vaat edilen bolluğu elde etmek için arzularını temel alan bir varoluş anlayışıyla haklarının peşinden koşuyor ve öncelikle kendi hayatlarını istedikleri biçime getirmeye çabalıyorlar. Çok küçük yaşlardan beri onlara şu söylendi: Mutlu olun. Çünkü artık bu çağda değerlerimizi ya da manevi mirasımızı devretmek için değil, yeryüzündeki mutlu insanların sayısını artırmak için çocuk yapılıyor. Mutlu olun! Bu sözün sevimli görüntüsünün altında, daha paradoksal, daha korkunç bir emir yok mu? Bu söz, amaçsızlığıyla insanın kendini kurtarmasının daha da zorlaştığı bir buyruğu dile getiriyor. İnsan mutlu olup olmadığını nasıl bilir? Mutluluğu kim ölçüyor? Neden mutlu olmak gerekiyor ve neden bu tavsiye bir zorunluluk halini alıyor? Acınacak halde beceremediğini itiraf edenlere nasıl bir cevap vermeli? Kısacası, mutluluk ayrıcalığı çok geçmeden genç insanlar için bir yük olmaya başladı: Yalnız başlarına oturup hayal kırıklıklarının ya da başarılarının hesabını tutar hale geldiklerini keşfettiklerinde, bunca zamandır bekledikleri mutluluğun, peşinden koştukça ellerinden kaçtığını anladılar. Herkes gibi onlar da hayranlık uyandıran bir bileşimin; iş hayatında, aşkta, ahlaki olarak aile hayatında başarının ve her birinde, mükemmel derecede tatmin olmanın hayalini kurdular. Modernite, özgürleşmenin tüm bu sürecin hükümdarı olan mutluluğu da beraberinde getireceğini, vaat etti. Fakat bu mutluluk bileşimi, peşinden koşulduğu ölçüde bozuluyordu ve gençler, mucize vaadini güzel bir haber gibi değil, kimliği belirsiz bir Tanrı'ya bir türlü ödemeyi bitiremedikleri bir borç olarak yaşıyorlardı. Vaat edilen bin bir mucize rastgele zamanlarda damla damla geliyordu; böylece mutluluk arayışını daha buruklaştırıyor, verdiği sıkıntıyı daha ağırlaştırıyordu. Hazır bir şemaya uymak, kurallara tabi olmak istemiyorlardı. Mirabeau hayal kurabilir, kuyrukluyıldız üzerinden 10
Ömür Boyu Esenlik Pascal Bruckner Lacivert Kitaplar planlar çıkarabilirdi. Bu arayış yaklaşık üç asır sonra, Aydınlanmacılardan bir aristokrat tarafından daha da yüceltilen ideal bir çileye dönüştü. Artık mutlu olmamak dışında her türlü hakka sahiptik. Günümüzde bu mutluluk düşüncesinden, dilimizden uzaklaştırmak istediğimiz, suiistimal edilmiş, kokuşmuş, fazlasıyla zehirlenmiş bu eski sözcükten daha belirsiz bir şey yoktur. Mutluluk tarihi, antikçağdan beri birbiri ardına ortaya çıkan çelişkili duyguların tarihinden başka bir şey değildir. Aziz Augustin bile zamanında bu konuda en az 289 farklı görüş sayıyordu; 18. yüzyılda bu konuda elliye yakın inceleme yazıldı ve biz çağımıza ait olmayan bir görüş ve takıntı için eski çağlara ya da başka kültürlere başvurmaktan vazgeçmiyoruz. Gizem bu kavramın doğasında var; her forma girebilen ama hiçbir formun tüketemediği su gibi mutluluk da bitmek bilmeyen tartışmalara konu oluyor. Mutluluk, derin düşüncelerle olduğu gibi eylemle, duyularla olduğu gibi ruhla, yoksunlukla olduğu gibi refahla, günahla olduğu gibi erdemle ilgilidir. "Mutluluk teorileri asla onu yaratanların tarihini anlatmaz" der Diderot. Burada bizi ilgilendirense başka bir tarihtir: Fransız ve Amerikan devrimlerinden beri Batı'ya özgü bir tutku olarak mutluluk isteğinin tarihi. Mutlu olma tasarısı üç paradoksla karşılaşır. O kadar belirsizdir ki bu belirsizliğin şiddeti yıldırıcı hale gelir. Gerçekleştiği anda sıkıntı ya da duygusuzluğa dönüşür. Bu anlamda ideal mutluluk sürekli doyurulması, sürekli yeniden doğması, hüsran ve bıkkınlıktan oluşan çifte tuzaktan kaçırılması gereken bir mutluluk olacaktır. Nihayet, ortaya çıktığı andan itibaren karşısında silahsız kalacak kadar acıdan kaçar. İlk durumda, mutluluğun soyutlanmış hali bile yarattığı büyülenmeyi ve bunaltıyı açıklayacaktır. İnsanın çekindiği sadece prefabrik cennetler değildir, aynı zamanda hiçbir zaman gerçekten mutlu olduğundan da emin olamaz. İnsan kendi kendine mutlu olup olmadığı sorusunu sorduğunda, zaten mutlu değildir. Mutluluk halinde hissedilen tutku, iki davranışla demokratik kültüre yapışık iki hastalıkla; konformizm ve imrenmeyle bağlantılıdır: şansı daha fazla gibi görünen çoğunluğun paylaştığı hazlara yönelmek, seçilmişlerin çekimine girmek. 11
Ömür Boyu Esenlik Pascal Bruckner Lacivert Kitaplar İkinci durumda, mutluluk kaygısı çağımız Avrupa'sında yaşanmaktadır ve laik formda bayağı bir olgudur: Modern çağların şafağında bayağılaşan ve din dışı yaşamın zaferine tanıklık eden bu yeniçağ rejimi, Tanrı'nın geri çekilmesinden sonra kendi yavanlığına indirgenmiştir. Burjuva düzeninin bayağılığı ve zaferi aynı şeydir: vasatlık, yavanlık, adilik. Son olarak, acıyı yok etmeyi amaçlayan bu tür bir hedef, kendisine rağmen acıyı sistemin merkezine yerleştirir. İşte bu nedenle bugünün insanı, mükemmel sağlığı aramaktan dolayı hasta düştüğü gibi, acı çekmek istemediği için de acı çeker. Çağımız tuhaf bir masalı ortaya koyar: Bu, kendini tamamen hedonizme adamış ve her şeyin rahatsızlığa, işkenceye dönüştüğü bir toplumun hikâyesidir. Mutsuzluk yalnızca mutsuzluk değildir; daha da beteri, mutlu olma konusunda başarısız olmaktır. Dolayısıyla mutluluk ödevi tanımından, her şeyi zevk ve sıkıntı üzerinden değerlendirmeye iten 20. yüzyılın ikinci yarısına ait bu ideolojiyi, benimsemeyenleri utanç ya da huzursuzluğa sürükleyen esenlik çağrısını anlıyorum. Bu çağrıya göre kabul edilmesi gereken iki varsayım var: Bir tarafta hayatı en iyi biçimde yaşamak, diğer tarafta bu mutluluk hedefine ulaşmaya çalışmak, ulaşamayınca kendi kendini cezalandırmak. Herkese kendi kaderini yönetme ve varoluşunu iyileştirme olanağı verilmesi gibi güzel bir düşünce, bu şekilde saptırılıyor. Aydınlanmacıların özgürleştirici parolası olan mutluluk hakkı, nasıl oldu da bir dogmaya, ortak bir kateşizme dönüştü? Burada izlemek istediğimiz macera da bu. İlahi iyiliğin anlamları çok olsa da birkaç ortak ideal üzerinde birleşiyoruz: sağlık, zenginlik, beden, konfor, refah ve bir kuşun avının üzerine atılması gibi yakalanması gereken daha pek çok tılsım. Araçlar amaç halini alıyor ve aranılana kavuşulamadığında bu araçların yetersizlikleri ortaya çıkıyor. İşte bu nedenle acımasız bir şekilde, mutluluktan çoğunlukla ona yaklaşmamıza olanak sağlaması gereken araçlar aracılıyla uzaklaşıyoruz. Sık rastlanılan yanılgılar da buradan doğuyor: mutluluğu bir ödev olarak talep etmek, akademik bir konu gibi öğrenmek, bir ev gibi kurgulamak gerekiyor. Mutluluk satın alınıyor, ona maddi bir değer biçiliyor, bir takım insanlar onu 12
Ömür Boyu Esenlik Pascal Bruckner Lacivert Kitaplar güvenli bir kaynak olarak elinde bulunduruyor ve onlarla aynı aura içinde yaşamak için onları taklit etmek yeterli oluyor. Aristo'da bu terim farklı bir anlam taşısa da; O'ndan beri vazgeçilmeksizin tekrar edilen ortak bir deyişin aksine mutluluğun, yani aslında tarihte tam olarak ne zaman ortaya çıktığı bilinen bu Batı değerinin, peşinden koştuğumuz doğru değil. Bunun üzerinde tutulabilecek özgürlük, adalet, aşk, dostluk gibi değerler de var. Zamanın başlangıcından beri insanların bu içi boş genelleme dışında neyi aradıklarını nasıl bileceğiz? Söz konusu olan mutluluğa karşı olmak değil; bu kırılgan duygunun, herkesin kimyasal, ruhsal, psikolojik, bilişimsel, dini yapılar altında kendini adaması gereken hakiki bir ortak uyuşturucuya dönüştürülmesine karşı olmaktır. Eski bilgiler gibi en ileri bilimler de halkların ya da bireylerin mutluluğunu garanti etmek konusunda yetersizliğini itiraf etmelidir. Bu büyük mutluluk, hissedildiği her seferinde bir hesap, özel bir tutum sonucu değil, bir lütuf, bir iyilik etkisi yapacaktır. Belki de insan büyük mutluluğa ulaşma düşünden, dünyadaki iyilikleri, şansı, zevkleri, serveti tanıdıkça vazgeçer. Bu durumda genç Mirabeau'ya şu cevabı verme isteği duyulabilir: Yaşamı sadece mutlu olmak istemeyecek kadar çok seviyorum! 13
Birinci Kısım Cennet Bulunduğum Yerdir