Solunumsal Çabaya Bağlı Arousal (=Respiratory Effort Related Arousal =RERA)



Benzer belgeler
CPAP TEDAVİSİ. Prof. Dr. Mehmet KARADAĞ Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi.

ÜST SOLUNUM YOLU. Dr. Zeynep Zeren Uçar. kları ve Cerrahisi

EGZERSİZ TEST SONUÇLARININ YORUMLANMASI. Doç.Dr.Mitat KOZ

SOMNOGRAFİDE SOLUNUM KAYITLARI TEMEL BİLGB

Uykuda Solunumsal Olayların Skorlanması-Tanımlar

ÜST SOLUNUM YOLU REZİSTANS SENDROMU

EGZERSİZ REÇETESİNİN GENEL PRENSİPLERİ DOÇ.DR.MİTAT KOZ

Türk Toraks Derneği. Akut Bronşiyolit Tanı, Tedavi ve Korunma Uzlaşı Raporu Cep Kitabı. Cep Kitapları Serisi.

Veri Toplama Yöntemleri. Prof.Dr.Besti Üstün

BURSA DAKİ ENBÜYÜK 250 FİRMAYA FİNANSAL ANALİZ AÇISINDAN BAKIŞ (2005) Prof.Dr.İbrahim Lazol

Dr. Oğuz Köktürk. Tablo-1: Uykuda solunum bozuklukları

Titrasyonda hangisi tercih edilmeli? CPAP mı? APAP mı?

Horlama hastalığı umutsuz değil

Romatizmal Ateş ve Streptokok Enfeksiyonu Sonrası Gelişen Reaktif Artrit

Doç.Dr.Mehmet Emin Altundemir 1 Sakarya Akademik Dan man

YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA NÖROTİSİZM VE OLUMSUZ OTOMATİK DÜŞÜNCELER UZM. DR. GÜLNİHAL GÖKÇE ŞİMŞEK

KIRILMA MEKANİĞİ Prof.Dr. İrfan AY MALZEME KUSURLARI

Otomatik CPAP ların (APAP) Teknik Özellikleri ve Tedavi Endikasyonları

4- Solunum Sisteminin Çalışması : Solunum sistemi soluk (nefes) alıp verme olayları sayesinde çalışır.

DÜNYA KROM VE FERROKROM PİYASALARINDAKİ GELİŞMELER

Doç. Dr. Orhan YILMAZ

BALIK YAĞI MI BALIK MI?

UYKUDA SOLUNUM. BOZUKLUKLARıNıN POLISOMNOGRAFIK DEĞERLENDIRMESI. Dr. Oya İtil DEÜTF Uyku Bozuklukları ve Epilepsi Merkezi Göğüs Hastalıkları AD- İZMİR

Araştırma Notu 15/177

Diyabet te Sağlık Önerileri. Diyabet

Uyku insan vücudunun vazgeçemeyeceği ihtiyaçlarından biridir. Sağlıklı bir yaşam için düzenli uyku şart.

DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog

Sürdürülebilir sosyal güvenli in önündeki zorluklar

KAVRAMLAR. Büyüme ve Gelişme. Büyüme. Büyüme ile Gelişme birbirlerinden farklı kavramlardır.

T.C. RECEP TAYYİP ERDOĞAN ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ FAKÜLTE YÖNETİM KURULU TOPLANTI TUTANAĞI

5. ÜNİTE KUMANDA DEVRE ŞEMALARI ÇİZİMİ

T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu

Genel Önlemler. Dr. Bülent Çiftçi Sanatoryum Hastanesi Keçiören-Ankara

Akaryakıt Fiyatları Basın Açıklaması

LENFOMA NEDİR? Lenfoma lenf dokusunun kötü huylu tümörüne verilen genel bir isimdir.

Kadın İdrar İnkontinansı. Dr. M.NURİ BODAKÇİ

Hipofiz adenomu; Prolaktin salgılayan hipofiz adenomu;

CPAP Titrasyonu (manuel titrasyon)

1 OCAK 31 ARALIK 2009 ARASI ODAMIZ FUAR TEŞVİKLERİNİN ANALİZİ

Kent Hastanesi, Hepimizden Önce Çocuklarımızın Hastanesi!

ELLE SÜT SAĞIM FAALİYETİNİN KADINLARIN HAYATINDAKİ YERİ ARAŞTIRMA SONUÇLARI ANALİZ RAPORU

İZMİR KÂTİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ ENGELSİZ ÜNİVERSİTE KOORDİNATÖRLÜĞÜ VE ENGELLİ ÖĞRENCİ BİRİMİ ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI BİRİNCİ BÖLÜM

Taşıyıcı Sistem Elemanları

Basit Kafes Sistemler

BEBEK VE ÇOCUK ÖLÜMLÜLÜĞÜ 9

MİKRO İKTİSAT ÇALIŞMA SORULARI-10 TAM REKABET PİYASASI

En İyi Uygulamalar ve Kullanım Kılavuzu

ÇALIŞAN SAĞLIĞI BİRİMİ İŞLEYİŞİ Hastanesi

ALPHA ALTIN RAPORU ÖZET 26 Ocak 2016

KULLANMA TALİMATI. Etkin madde: Her saşe1200 mg asetilsistein içerir. Yardımcı maddeler: Beta karoten, aspartam, sorbitol ve portakal aroması içerir.

Yeni Anket Verisi Girişi

HASTA TRANSFER PROSEDÜRÜ

OTİZM NEDİR? becerilerinin oluşmasını etkileyen gelişim bozukluğudur.

II. Bölüm HİDROLİK SİSTEMLERİN TANITIMI

Tarifname. MADDE BAĞIMLILIĞININ TEDAVĠSĠNE YÖNELĠK OLUġTURULMUġ BĠR FORMÜLASYON

Üst Solunum Yolu Rezistansı Sendromu

Bölüm 11. Yönetim Stratejilerinin Uygulanmasında Kullanılan Teknikler İŞLETME BİRLEŞMELERİ. (Mergers)

Banka Kredileri E ilim Anketi nin 2015 y ilk çeyrek verileri, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankas (TCMB) taraf ndan 10 Nisan 2015 tarihinde yay mland.

10. Performans yönetimi ve bütçeleme bağlantıları

MAK 4026 SES ve GÜRÜLTÜ KONTROLÜ. 6. Hafta Oda Akustiği

KONGENİTAL KALP HASTALIKLARINDAN KORUNMA. Doç. Dr. Kemal Nişli İTF Pediatrik Kardiyoloji

HAYALi ihracatln BOYUTLARI

Deprem Yönetmeliklerindeki Burulma Düzensizliği Koşulları

PAP TEDAVİSİ. Prof. Dr. Oğuz O. kları Anabilim Dalı Uyku Bozuklukları Merkezi

İSTANBUL TİCARET ÜNİVERSİTESİ BİLGİSAYAR MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ BİLGİSAYAR SİSTEMLERİ LABORATUARI YÜZEY DOLDURMA TEKNİKLERİ

Tarifname SARKOPENİ NİN TEDAVİSİNE YÖNELİK BİR KOMPOZİSYON

Buzağılarda Protein Beslemesi ve Buzağı Mamasının Önemi. Sayı:2013/Rm-37 Sayfa:

Milli Gelir Büyümesinin Perde Arkası

MALZEMELERİN FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ

KULLANMA TALİMATI. 35, 50 ve 100 gramlık alüminyum tüplerde, uygulayıcısı ve kullanma talimatı ile birlikte karton kutuda kullanıma sunulmaktadır.

Akreditasyon Çal malar nda Temel Problemler ve Organizasyonel Bazda Çözüm Önerileri

İnvaziv olmayan mekanik ventilasyon tedavisinde klinik ve polisomnografik izlem: Basınç ayarı kontrolü rutin olarak yapılmalı mı?

UYKUDA SOLUNUM BOZUKLUKLARI

DÜNYADAN HABERLER NİSAN

Hücre zedelenmesi etkenleri. Doç. Dr. Halil Kıyıcı 2015

ALPHA ALTIN RAPORU ÖZET 10 Kasım 2015

ÖLÇÜ TRANSFORMATÖRLERİNİN KALİBRASYONU VE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR

Tıp Fakültesi Dönem Temsilcileri Grubu Yönergesi

Sağlık Bakanlığından Muaf Hekimin Ünvanı - Adı Soyadı. Bildiriyi Sunacak Kişi Ünvanı - Adı Soyadı. Bildiriyi Sunacak Kişi Kurumu

Reynolds Sayısı ve Akış Rejimleri

Uykuda Solunum Olayları Skorlaması. Eğt Gör Doç Dr. Zeynep Zeren Uçar İGHCEAH Uyku Bozuklukları Kliniği

Performans Yönetimi Hakkında Ulusal Mevzuatın Avrupa Standartlarıyla Uyumlaştırılmasına Yönelik Tavsiyeler

AB Mevzuatının Uygulanmasına Yönelik Teknik Desteğin Müzakere Edilmesi

Uykuda Solunumsal Skorlama; Geçmişten Günümüze. Dr. Hikmet Fırat

YETİŞKİNLER DİN EĞİTİMİ Akdeniz Müftülüğü

DENEY 2. Şekil 1. Çalışma bölümünün şematik olarak görünümü

2008 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇESİ ÖN DEĞERLENDİRME NOTU

DERS SOSYOLOJİ KONU SOSYOLOJİNİN ARAŞTIRMA YÖNTEM VE TEKNİKLERİ

Ekonomi Bülteni. 6 Haziran 2016, Sayı: 23. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Prof. Dr. Mehmet Ünlü. Afyon Kocatepe Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları AD.

Döküm. Prof. Dr. Akgün ALSARAN

İŞLETMENİN TANIMI

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Şubat 2014, No: 85

Olasılık ve İstatistik Dersinin Öğretiminde Deney ve Simülasyon

T.C. ERCİYES ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ MEKATRONİK MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ MEKATRONİK LABORATUVARI 1. BASINÇ, AKIŞ ve SEVİYE KONTROL DENEYLERİ

ELEKTRİK ÜRETİM SANTRALLERİNDE KAPASİTE ARTIRIMI VE LİSANS TADİLİ

2016 Ocak ENFLASYON RAKAMLARI 3 Şubat 2016

CPAP (Continuous Positive Airway Pressure) Celal Bayar Üniversitesi Hafsa Sultan Hastanesi Nöroloji Epilepsi ve Uyku Bozuklukları Birimi

25 Nisan 2016 (Saat 17:00 a kadar) Pazartesi de, postaya veya kargoya o gün verilmiş olan ya da online yapılan başvurular kabul edilecektir.

Sayın Bakanım, Sayın Rektörlerimiz ve Değerli Katılımcılar,

Transkript:

BASİT HORLAMA TANI VE TEDAVİSİ ÜST SOLUNUM YOLU REZİSTANS SENDROMU (UARS) TANI VE TEDAVİSİ Dr. Remzi Altın BASİT HORLAMA TANI VE TEDAVİSİ Erişkin insanların yaklaşık 50'i horlar. Horlama, erkeklerde ve şişman kişilerde daha sık olmakla birlikte, her insanda görülebilir. İlerleyen yaşla birlikte horlamanın şiddeti de artar. Ciddi bir toplum sağlığı sorunudur. Kişinin çevre ile uyumunu bozmakta, boşanmaya kadar gidebilen aile içi bir sorun olabilmektedir. Ağız ve burun arkasındaki hava yolunda darlık olduğunda ortaya çıkan gürültü biçiminde ki sese horlama denir. Horlama sesi uvula, yumuşak damak ve farenksin yumuşak dokularının vibrasyonu ile ortaya çıkar. Her hastanın karekteristik özellikleri farklı olduğu için hastalarda horlamanın ortaya çıkış noktası farklıdır. Dilin arkası ve yumuşak damak ve küçük dilin olduğu kısmın genizle birleştiği bölge kendiliğinden daralabilen bir bölgedir. Bunlar birbirleri üstüne geldiğinde solunumla birlikte titreşmekte ve horlama ortaya çıkmaktadır. Horlayan biri aşağıdaki problemlerden en az birine sahiptir. 1. Dil ve boğaz kasları gerginliği azalmıştır. Gevşek kaslar sırt üstü yatınca dilin boğaz arkasına doğru kaymasına engel olamaz. Bu olay alkol yada ilaç alarak gevşemiş birinin uykusunda kas kontrolünün kaybolması ile ortaya çıkar. Bazı insanlarda uykunun derin fazında gevşemeye bağlı olarak yine horlama görülebilmektedir. 2. Boğazdaki dokuların aşırı büyük olması. Büyük bademcik ve geniz eti çocuklarda en sık rastlanan horlama nedenidir. Şişman insanlarda kalın boyun dokusu sebep olarak gösterilir. Kist ve tümörlerde nadir olarak bu yolla horlama yapabilmektedir. 3. Yumuşak damak ve küçük dilin aşırı sarkık ve uzun olması boğaza doğru hava yolunu daraltır. Hava yoluna sarktığı için bir valv gibi horlamaya neden olur. 4. Burun tıkanıklığı olan kişi havayı almak için genizde aşırı vakum yaratır. Bu vakum boğazda kollabe olabilen dokuları hava yoluna doğru çeker. Böylelikle burun açık iken horlamayan kişide horlama görülmeye başlar. Bu durum neden bazı insanların sadece allerjik dönemlerde veya grip, sinüzit olduğu zamanlarda horladığını izah etmektedir. Burun deformasyonları bu tip burun tıkanıklığı nedenleri olarak bilinir. Deviasyon burun orta bölmesinin yan taraflara taşması olarak tanımlanır. Burun içi deformasyonları içinde en sık rastlanılanıdır. Horlama yol açtığı sosyal sorunlar yanında obstrüktif uyku apne sendromu (OSAS) ve üst solunum yolu rezistans sendromu (UARS) nun bir bulgusu olabilir. Artan ilgiye rağmen horlamanın ölçülmesi, sinyal analizi ve yorumlanması hususunda objektif kriterler henüz yoktur. Yine de saatlik horlama sayısı, uyku süresince ortaya çıkan horlamanın toplam süresi ve ortalama horlama şiddeti kullanılan yararlı parametrelerdir. Horlama hastalarının yönlendirilmesinde iki husus önem arzeder. Bunlar polisomnografik tetkik ve üst solunum yollarının incelenmesidir. Her horlayan olguda uyku incelemesinin yapılması hala tartışmalı bir konudur. Sadece horlaması olan olgularda OSAS görülme olasılığı %9.4 iken horlama + tanıklı apne olanlarda %33.3, horlama+tanıklı apne+gündüz aşırı uykululuğu olanlarda %87.5 tur. Fakat bugün uyku ile ilişkili çoğu dernek ve merkezlere göre OSAS, UARS düşünülen ve cerrahi planlanan olgularda uyku çalışması endikasyonu vardır. Horlamanın yanında aşırı gün içi uykuya eğilim, tanıklı apne, obezite (boyun ölçümünün yüksek olması) ve vasküler bir hastalığın bulunması durumunda uyku çalışması önerilmektedir. Üst solunum yollarının değerlendirilmesinde ise detaylı fizik muayene, ve sefalometri dışındakilerin (BT, MRI gibi) gerekli

durumlarda kullanılması kabul görmüştür. Gerçek anlamda basit horlama tanısı OSAS ve UARS tanılarının dışlanması ile konulur. TEDAVİ Tedavinin yönlendirilmesinde de net bir uzlaşıdan bahsetmek mümkün değildir. Eğer mümkünse hasta ve yatak arkadaşı ile görüşülüp uygun tedavinin planlanması gerekir. Medikal tedaviler ve cerrahi etkin ve tercih edilir görünmektedir. Uyku apnesi için yapılan tüm öneriler (kilo verilmesi, yatış pozisyonunu düzeltilmesi, alkol ve sigaranın kesilmesi v.s) burada da geçerlidir. Ancak cerrahi tedavilerin başarısı daha yüksektir. Cerrahi yöntemlerde amaç aşırı derecede hareket edip ses oluşturan damağın ve küçük dilin gerginliğinin arttırılarak hareketinin azaltılması, horlamaya yol açan anatomik bozuklukların düzeltilmesidir. Horlama tedavisi için uygulanan UPPP ameliyatı %70-90 başarı sağlamasına karşın ameliyatın hasta açısından zorluğu ve yol açtığı riskler nedeniyle başka teknikler geliştirilmiştir (Bunlar cerrahi tedavi kısmında ayrıntılı ele alınacaktır). Bugün için en sık kullanılan cerrahi yöntem radyofrekans yöntemi dir. Bu ameliyatta; damak dokusu içine girilerek radyofrekans dalgaları verilmek suretiyle damakta bir miktar gerilme amaçlanmaktadır. Uygulanması basit olan bu yöntemde genellikle 2-3 seans gerekmektedir. Başarı oranı %50 nin üzerinde olan bu yöntemde hasta uyumu oldukça iyidir. Bunun yanında ilaç injeksiyonuyla damak gerilmesi (injection snoreplasty) girişiminde damak dokusu içine dokuları sertleştiren bir ilaç verilir. Radyofrekans yöntemiyle hemen hemen benzer sonuçları veren bu yöntemin avantajı daha kolay ve ucuz olmasıdır. ÜST SOLUNUMYOLU REZİSTANSI SENDROMU (UPPER AIRWAY RESISTANCE SYNDROME (UARS)) Apne ve / veya hipopneye yol açmadan üst solunum yolunda rezistans artışı sonucu intratorasik basınçta belirgin artışa yol açan ve sonunda kısa süreli, sık tekrarlayan arousallarla sonlanan ve sık uyku bölünmesiyle gündüz aşırı uyku eğilimiyle (GAUH) karakterize klinik tablodur. İlk kez 1993 yılında Guilleminault ve arkadaşları tarafından yeni bir sendrom olarak tanımlandı. Daha önce idiopatik hipersomni yada CNS hipersomni olarak biliniyordu. Hastalığın ayrı bir sendrom olarak kabul edilmediği, OUAS na bir geçiş olduğu ileri sürülmektedir. Hastanın horlamasına karşın, belirgin hipopne ve apne ve oksijen desatürasyonu gözlenmez. Hastanın bir kaç solunum olayında ÜSYR artar ve belirgin EEG arousalı ile olay normale döner. Asemptomatik popülasyonda UARS prevalansı bilinmemekle beraber, uyku merkezlerine horlama ve GAUH yakınmaları ile başvuran hastaların %10-15 de UARS olduğu bildirilmektedir. Sendrom erkek ve kadın erişkinde eşit oranda görülür. Çoçuklarda da görülür ve daha sıktır. OSAS hastalarının aksine UARS hastaları tipik olarak zayıftırlar ve ortalama BMI <25 kg/m² dir. Aynı zamanda bu hastalar OSAS lı olgulardan daha genç olgulardır. Bu hastalarda gündüz aşırı uyku eğilimi, hipertansiyon, taşipne, aritmiler, kişilik ve davranış değişiklikleri sık görülen bir klinik durumlardır. Çoçukta tonsil hipertrofisi ve adenoid vegetasyon varsa, bunların cerrahi olarak düzeltilmesi sonucu olay geriler. Gündüz aşırı uyku eğilimi temelinde hastanın gece tekrarlayan sık arousalları sorumlu tutulmaktadır. Bu, Philip ve arkadaşları tarafından gece sesli uyarı ile arousal oluşturulan hastalarda, gündüz MSLT çalışması ile gösterilmiştir. Yine bu araştırmacı grubu gecenin geç saatlerinde Derin Uyku(SWS) ve REM uykusu sırasında yüksek arousal eşiği olduğunu gösterdiler. Martin ve arkadaşları sesli uyarı ile oluşturdukları tekrarlayan arousallarda aynı bulguları gösterip, arousal sırasında EEG de 3 saniyelik alfa yada teta dalga değişimi varlığını gösterdiler. Bu araştırmacılar kişinin ruh hali değişimi,kognitif fonksiyonlarında değişme varlığının, bir gecelik arousal oluşumu ile olası olduğunu gösterdiler. Bunlarda anormal üst solunum yolu anatomisi vardır (çok sıklıkla retrolingual darlık). Bu sefalometrik olarak gösterilebilir. Bu hastalar sıklıkla horlarlar, ancak aralarında horlamayan grupta vardır. Bunlarda düşük yumuşak damak, uzun uvula, yüksek ve dar sert damak vardır. Hastalık uyku sırasında üst solunum yollarında tekrarlayan basınç artışları sonucunda, göğüs kafesi içi basıncı arttırır ve buna bağlı solunum güçlüğü oluşturur. Bu solunum güçlüğü sonucunda, uyku sırasında tekrarlayan arousallar oluşur ve bireyde gündüz uyku eğilimi artar. Hastalığın tanısında polisomnografi (PSG) ilk değerlendirmede yardımcı olmaz. Ancak göğüs kafesi içi basınç değişikliklerinin ösefagial balonla

saptanımı (OsB) ile tanı konulur. PSG de sık tekrarlayan arousallar vardır,eşlik eden başka bulgu ve neden olmaması durumunda bu arousallar UARS na yorumlanır. TANI 1. Polisomnografi 2. Özofagus basıncının ölçülmesi 3. Noninvaziv teknikler Polisomnografi OUAS dan ayırımı polisomnografik olarak apne,hipopne ve oksijen desaturasyonu olmaması ve RERA (solunum eforu ilişkili arousal) ların varlığıdır. Polisomnografide çok sayıda belirgin ve solunumsal karakterli arousalların varlığının gösterilmesi gerekir. Özofagus basıncının ölçülmesi UARS nin kesin tanısı için altın standart özofagus basıncının (Pes) gece boyunca izlenmesidir. Osefagial basıncın 25 ten -35 cm H 2 O dolaylarına indiği bildirilmiştir. Ağır olgularda osefagus basıncı 29 ve 68 cm H 2 O dolayında seyreder. Araştırmalar negatif intratorasik basıncın başlattığı primer fizyolojik erken değişikliğin arousal olduğunu göstermişlerdir. Ösefagial balon,polietilen bir katater ucuna yerleştirilip,basınç ölçer bir transdusura bağlanmış 5mm uzunluğunda,3.2 cm çapında bir balondur. Burundan ösefagusa kadar iletilir,önce mideye gidilir, inspriyumda pozitif basınç alınınca geri çekilip 10 cm yukarıda, girişten yaklaşık 36-40 cm uzuğa, orta ösefagusa yerleştirilir. Apne hipopnesi olmayan hastada, negatif plevral basınç dalgalanmalarının sayısının saatte 10 nun üzerinde olması ve EEG de sık arousal saptanması UARS kanıtı sayılmaktadır. UARS Tanısında Kullanılan Noninvaziv Tetkikler Solunumsal Kas Yüzey EMG si Torasik ve Abdominal Çabanın (RERA) Ölçümü İnspiratuar Akım Kontürü Üst Solunum Yolu İmpedansı Pulse Transit Time (PTT) Faz Açısı Sistolik Kan Basıncı Profili Solunumsal Kas Yüzey EMG si Solunumsal çabanın gösterilmesinde kullanılan semikantitatif zor bir tekniktir. Göğüs ön duvarı sağ kısmında interkostal aralığa elektrotlar yapıştırılarak ölçüm yapılır. Standardizasyonu henüz olmayan bu tekniğin UARS deki güvenirliliği henüz kanıtlanmamış ve onaylanmamıştır. Solunumsal Çabaya Bağlı Arousal (=Respiratory Effort Related Arousal =RERA) Progressif olarak giderek daha negatifleşen Pes, aniden daha az negatif hale geçer ve arousal olur. Bu olay en az 10 sn sürmelidir. Arousal tanımı için, EEG de 3 sn.den fazla süren alfa veya teta aktivitesine geçiş, mikroaousal tanımı için bu sürenin 0,5-3sn. olması alınmaktadır.

Temistörle alınan hava akımı ile OUAS lı bir olgu ile UARS lu olguaların RERA ları. Pes artışı iki olguda da aynı, arousal öncesi en negatif değere ulaşıp arousalla artıyor Hava Akımı Kısıtlanması Termistörle alınan kayıtta, hava akımı normal görülmekte iken nazal kanülle yapılan izlemde inspiratuar akım kısıtlaması belirgin Üst solunum yolu impedansı Zorlu ossilasyon tekniği ile ölçülen ÜSY impedansı havayolu obstrüksiyonunu saptamak ve ölçmek için kullanılan noninvaziv bir yöntemdir. Bronşiyal duyarlılığın saptanmasında pasif kooperasyon gerektirmesi ve obstrüksiyon boyunca devamlı gözleme olanak vermesi nedeniyle tercih edilmektedir. Fakat konforsuz olması ve kullanılan maskenin ölü boşluk solunumunu çok arttırması nedeniyle uyku sırasında birkaç saat impedansın ölçülmesi imkansızdır. Bu nedenle düşük basınç kullanılarak modifiye edilmiştir. Solunumsal impedans nazal maskedeki basınç ve akım sinyalleri ile saptanmaktadır. UARS li olgularda artmış impedansın gösterilmesi tanıya katkı sağlamakta ve bu nedenle Pes ölçümü yanında da önerilmektedir. Pulse Transit Time (PTT) Aortik kapaktan çıkan nabız basıncı dalgasının, perifere iletilmesine kadar geçen süreyi göstermektedir. EKG deki R dalgası başlangıç noktası olarak kabul edilmekte ve nabız dalgasının perifere ulaştığı an parmak fotopletismografisi ile saptanmaktadır. Negatif plevral basınç dalgalanmalarının neden olduğu kan basıncı değişikliklerinin saptanması yoluyla, solunum çabasındaki değişiklikleri belirlemektedir. PTT kan basıncı ile ters

korelasyon göstermektedir. Bir çalışmada PTT nin sensitivitesi %79.9 olup pozitif prediktif değeri %91.2 saptanmıştır. Faz Açısı ÜSY obstrüksiyonu boyunca torasik ve abdominal hareketler arası faz açısı artar. Faz açısının azalması arousal için sensitif bir belirleyicidir, çünkü, ÜSY kas tonüsü artışı ile torakoabdominal asenkroni kaybolur. Saatte 10 dan fazla faz açısı artış-azalışı arousal için spesifik olmamakla beraber sensitiftir. Sistemik kan basıncı profili Horlama boyunca kan basıncı değişikliği arousalın indirekt belirtisidir. İnspiratuar çabanın artışı ile kan basıncı giderek azalmakta ve arousalla yeniden yükselmektedir. Hemodinamik değişiklikler sonucu ortaya çıkan hipertansiyon, arousalın neden olduğu sempatik aktivite artışı sonucu meydana gelir. ÜSY rezistans artışı kısa süreli olduğunda kan basıncı daha hafif olurken uzun süreli arousallar daha ağır kan basıncı artışına sebep olmaktadır. Çalışmalarda arousalın gösterilememesi durumunda da kan basıncı yüksekliği saptanabildiği, bununda ÜSY obstrüksiyonunun bir bulgusu olarak değerlendirilebileceği bildirilmektedir. Sonuç olarak tanı; ASDA (American Sleep Disorders Association) nonapneik,nonhipopneik horlayanlarda AHI< 5 ve RERA > 10 ise ya da AI > 10 ise olayın UARS kabul edilmesi gereğini önermiştir. UARS tanısı,ayrıca RDS < 5, negatif OsB >10cmH2O ve polisomnografik (MSLT) olarak gündüz aşırı uyku eğilimi varsa konulur. UARS SONUÇLARI 1.Gündüz aşırı uyku eğilimi 2.Hipertansiyon : Nonapneik horlayanlarda bu oran % 30 dan % 75 e kadar çıkmaktadır. 3. Pulsus paradoksus 4. Ekokardiyografik olarak inter ventrikuler septum sola şift yapar TEDAVİ 1. CPAP tedavisi 2. Cerrahi tedavi (UPPP,UPF) 3. Ağız içi alet tedavisi 4. Kilo Verme 5. Radio Frequency tedavisi (yumuşak damağa) 6. İzole Nazal Cerrahi (burun konkalarına) Öncelikle bu olgular çoğunlukla nonobez olsalarda kilo vermenin semptomları azalttığı gösterildiğinden kilo vermeye teşvik edilmelidir. Uyku pozisyonu düzeltilmelidir. Mevcut tedaviler içerisinde en etkin tedavi CPAP tedavisidir. Bu tedavi ile GAUH tamamen gerilemektedir. Kişinin tedaviden fayda görmeside ayrıca tanısal katkı anlamına gelir. Ancak UARS li olguların CPAP uyumu konusunda yeterince çalışma yoktur, bu hasta grubunda da uyumun düşük olması beklenir. Cerrahi tedavilerin etkinliği konusunda çalışmalar varsa da sonuçlar CPAP kadar etkin değildir, ayrıca değerlendirmeler objektif değil subjektiftir. Ağız içi araç kullanımıda (özellikle mandibula ilerletici olanlar) UARS de kullanılabilir. Etkinlik konusunda yeterli çalışma yoktur.