09/04/2010 BASIN BİLDİRİSİ Anayasa değişikliğinin Cumhuriyetin ve demokrasinin geleceği yönüyle neler getireceği neler götüreceği dikkatlice ve hassas bir şekilde toplumsal uzlaşmayla değerlendirilmelidir. Anayasa Mahkemesi ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu na, Yargıtay ve Danıştay dan aday belirlemek için yapılacak üye seçimlerinde her üyenin sadece bir adaya oy verebilmesi kuralının getirilmesi, çoğulcu ve katılımcı demokrasiye aykırıdır. Yargıtay ve Danıştay Büyük Genel Kurulu nun iradelerinin sayısal çoğunluğa yansımasını engelleyicidir. Çoğunluk iradesinin ortaya çıkmasını engelleyen, Anayasa Mahkemesi ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu na siyasetin egemen olduğu kişilerin getirilmesini kolaylaştıran, bu kurumların siyasallaşmasını sağlayan bir düzenleme olacaktır. Adayların, demokratik olmayan bir tarzda seçilmesi; niteliklerini değil siyasi görüşlerini ortaya çıkaracaktır. Bu düzenleme ile birlikte siyasi iradenin temsilcisi olan Adalet Bakanı ve Müsteşarının Kurulda bırakılması yargının hükümetlerin bir aracı durumuna getirilmesi imkanını doğuran, demokrasiyi, demokratik yaşamı sonuçta demokratik toplum düzenini bozacak niteliktedir.
Üstün değerler taşıyan sağduyulu, objektif düşünen, milletimizin öncelikleri ve dikkate almaları gereken hususlar şunlar olmalıdır: Tarafsız bir Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ve Anayasa Mahkemesi oluşturulması için ilk gözetilmesi gereken konu yargıyı iktidarların müdahalesinden uzaklaştıracak siyasi müdahalenin olmamasını sağlayacak kurallar getirilmesidir. Bu sistemi bu standardı getirecek iktidarlar ve bağlı bulunduğu siyasi partiler halkımız nezdinde en yüksek düzeyde takdir edileceklerdir. Bağımsız olmadan tarafsız olmak mümkün değildir. Bağımsız yargı, demokrasinin ve milletimizin en önemli güvencelerinden biridir. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu bağımsız olmadığında, iktidarların etkisi önce Türkiye deki tüm mahkemelerin Hakim ve C.Savcılarına, sonra da milletimize yansıyacak, sonuçta milletimiz zarar görecektir. Siyasi etkiyi önlemenin tek çaresi Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ile Anayasa Mahkemesi üyelerinin seçilmesi usulünde getirilecek kuralların siyasi çıkar amaçlanmadan düzenlenmesidir. Bu da yapılacak seçim usullerinin her türlü şüpheden uzak tutulmasını sağlayacak şekilde kurallara bağlanması, en çok oy alanların doğrudan atanmış sayılması siyasete karışmış olanların atamalarda etkinliklerinin olmaması ve seçimle gelmeyen kişilerin Kurullarda bulunmamasına bağlıdır. Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu diye adlandırılan Avrupa Hukuk Yoluyla Demokrasi Komisyonu, Avrupa Konseyi nin Anayasa Hukukunu belirlemedeki danışma organıdır.
Türkiye, Avrupa Konseyi nin kurucu üyeleri arasındadır ve Avrupa Birliği müktesebatını kabul etmiştir. Buna rağmen Venedik Komisyonu ndan bir görüş alınmadan Anayasa Değişikliğine gidilmiştir. Milletimiz için Avrupa Birliği ile bütünleşmemiz, Avrupa demokrasisine, toplum düzenine yaklaşmamız büyük önem arzetmektedir. Bunun için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nin belirlediği Avrupa Standartlarını esas almamız gereklidir. Bu standartların bir kısmı şunlardır: Din, vicdan ve inanç hürriyeti demokratik toplumun ayrılmaz parçasıdır. Devlet, bütün dini inançlara anlayış ve saygı göstermelidir. Laiklik Anayasal bir ilkedir. Anayasa Mahkemesi nce bu ilke korunmalıdır. Demokratik bir toplum, çoğulculuk ve katılımcılığın desteklenmesiyle oluşur. Devlet, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi nde belirtilen; adil yargılanma hakkı, örgütlenme hakkı, yaşama hakkı, özgürlük ve güvenlik hakkını, cezaların yasallığı, özel hayatın ve aile hayatının korunması, düşünce, vicdan ve din özgürlüğü, ifade özgürlüğü, dernek kurma ve toplantı özgürlüğünü sağlamalı ve bu hak ve özgürlüklere saygı göstermelidir. Evrensel değerler; demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan haklarına saygıdır. Bunlarla birlikte Avrupa Konseyi nin temel değerleri de dikkate alındığında ve Türkiye nin Avrupa ülkelerinden önce çağdaş yasaları kabul
ettiği de (kadınlara, seçme ve seçilme haklarının tanınması gibi) gözetildiğinde ileri demokrasinin kurallarına uygun olarak mahkemelerin ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu nun bağımsızlığının daha da ileriye götürülmesi gerektiği görülmektedir. Bağımsızlık ve tarafsızlık ilkesinin sağlanması için Adalet Bakanı ve Müsteşarının Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ndan çıkarılması, kurulun ayrı bir binasının, sekreteryasının, araç gereç yardımcı personelinin bulunması, Adalet Müfettişlerinin Kurula bağlanması, Hakim ve Savcılar hakkında yapılacak soruşturmalar için Kurul dan izin alma usulünün getirilmesi, göreve alınacak Hakim ve Savcı adaylarının kurulca belirlenerek atanması, adalet akademisinin özerk bir yapıya kavuşturulması demokratik sisteme uygun ve yerinde olacaktır. Yürütme organına bağlı olan Adalet Bakanı ve Müsteşarı, adli sistemin yargısal kararlar dışında en iyi şekilde yerine getirilmesi, mahkemelerin iş sayısına göre Yüksek Kurulca atanacak hakim sayısına göre bina araç ve gereçlerin temini, adil yargılanma hakkının sağlanması için gerekli olan tüm tedbirleri alması ile görevlendirilmelidir. Avrupa ülkelerinin bırakmak istediği, demokratik kurallara uymadığını tespit ettiği, yıpranmış, tartışılan hukuki sistemlerini Türkiye de uygulamak için kurallar düzenlenmesi, milletimizi hak etmediği bir sistemde yaşamaya zorlamak niteliğindedir. Siyasi etkiden uzak yargıç ve savcıların bulunduğu mahkemeler olmadıkça, milletimizin haklara, özgürlüklere ulaşması mümkün değildir.
Yüce Milletimiz, haklardan önce bu haklarını koruyacak, geliştirecek, siyasi güçlerin etkisinden uzak, tarafsız hakim ve savcıların oluşturduğu bir yargı sistemini daha üstün tutacaktır. Kamuoyuna saygı ile duyurulur. Abdurrahman Yalçınkaya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı