Türkiye Ekonomisinde Cari Açığın Sürdürülebilirliği: Sınır Testi Yaklaşımı

Benzer belgeler
Milli Gelir Büyümesinin Perde Arkası

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Şubat 2014, No: 85

Ekonomi Bülteni. 16 Mart 2015, Sayı: 11. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

ANKARA EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ULUSLARARASI BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU ÜÇÜNCÜ 3 AYLIK RAPOR

Araştırma Notu 15/177

A N A L Z. Seçim Öncesinde Verilerle Türkiye Ekonomisi 2:

KÜRESEL GELİŞMELER IŞIĞI ALTINDA TÜRKİYE VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ EKONOMİSİ VE SERMAYE PİYASALARI PANELİ

AYDIN TİCARET BORSASI

Ekonomi Bülteni. 23 Mayıs 2016, Sayı: 21. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Banka Kredileri E ilim Anketi nin 2015 y ilk çeyrek verileri, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankas (TCMB) taraf ndan 10 Nisan 2015 tarihinde yay mland.

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

BASIN DUYURUSU 2001 YILI PARA VE KUR POLİTİKASI

ANKARA EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ULUSLARARASI BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU 3 AYLIK RAPOR

Doç.Dr.Mehmet Emin Altundemir 1 Sakarya Akademik Dan man

2008 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇESİ ÖN DEĞERLENDİRME NOTU

HAYALi ihracatln BOYUTLARI

ANKARA EMEKLİLİK A.Ş DENGELİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU İKİNCİ 3 AYLIK RAPOR

SERMAYE PİYASASI KURULU İKİNCİ BAŞKANI SAYIN DOÇ. DR. TURAN EROL UN. GYODER ZİRVESİ nde YAPTIĞI KONUŞMA METNİ 26 NİSAN 2007 İSTANBUL

Ekim. Günlük Araştırma Bülteni Gün Sonu RAPORU

1 OCAK 31 ARALIK 2009 ARASI ODAMIZ FUAR TEŞVİKLERİNİN ANALİZİ

BEH - Groupama Emeklilik Büyüme Amaçlı Hisse Senedi Emeklilik Yatırım Fonu

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2015 ŞUBAT AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU

1- Ekonominin Genel durumu

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

ENFLASYON ORANLARI

Ekonomik Rapor ULUSLARARASI MAL PİYASALARI 67. genel kurul Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği /

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Değerlendirme Notu Sayfa1

1. YAPISAL KIRILMA TESTLERİ

1 OCAK - 31 ARALIK 2015 HESAP DÖNEMİNE AİT PERFORMANS SUNUŞ RAPORU (Tüm tutarlar, aksi belirtilmedikçe Türk Lirası ( TL ) cinsinden ifade edilmiştir.

-Bursa nın ciroları itibariyle büyük firmalarını belirlemek amacıyla düzenlenen bu çalışma onikinci kez gerçekleştirilmiştir.

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

Türkiye de Dış Ticaret ve Dış Ticaret Finansmanı: İhracattaki Düşüşte Finansman Sıkıntısı Ne Kadar Etkili?

ORTA VADELİ MALİ PLAN ( )

CİGNA FİNANS EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. KATKI EMEKLİLİK YATIRIM FONU'NA AİT PERFORMANS SUNUM RAPORU

BURSA DAKİ ENBÜYÜK 250 FİRMAYA FİNANSAL ANALİZ AÇISINDAN BAKIŞ (2005) Prof.Dr.İbrahim Lazol

Yrd. Doç. Dr. Emre HORASAN

tarihleri arasında fon getirisi -%1,41 olarak gerçekleşirken, yönetici benchmarkının getirisi -%0,60 olarak gerçekleşmiştir.

Emtia Fiyat Hareketlerine Politika Tepkileri Konferansı. Panel Konuşması

Dünyaya barış ve refah taşıyor, zorlukları azimle aşıyoruz

2015 OCAK ÖZEL SEKTÖR DI BORCU

Brexit ten Kim Korkar?

FİBA EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. LİKİT ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU 6 AYLIK RAPOR

Meriç Uluşahin Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkan Vekili. Beşinci İzmir İktisat Kongresi

AVİVASA EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. DENGELİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR (AVD)

2016 Ocak ENFLASYON RAKAMLARI 3 Şubat 2016

2) Global piyasada Alman otomobillerine olan talep artarsa, di er bütün faktörler sabit tutuldu unda euro dolara kar.

Ekonomi Bülteni. 6 Haziran 2016, Sayı: 23. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

BBH - Groupama Emeklilik Gruplara Yönelik Büyüme Amaçlı Hisse Senedi Emeklilik Yatırım Fonu

Groupama Emeklilik Fonları

DÜNYA KROM VE FERROKROM PİYASALARINDAKİ GELİŞMELER

VAKIF MENKUL KIYMET YATIRIM ORTAKLIĞI A.Ş. (ESKİ UNVANI İLE VAKIF B TİPİ MENKUL KIYMETLER YATIRIM ORTAKLIĞI A.Ş. )

1- Ekonominin Genel durumu

İRAN ENERJI GÖRÜNÜMÜ

2. Uluslararası Ekonomik Gelişmeler

OYAK EMEKLİLİK A.Ş. GELİR AMAÇLI DÖVİZ CİNSİNDEN YATIRIM ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU 3 AYLIK RAPOR

Reel Sektörün Cari İşlemler. Ekonomistler Platformu Ekonominin Nabzı Araştırmaları Şubat 2012

Ekonomi Bülteni. 14 Eylül 2015, Sayı: 27. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

BANKA MUHASEBESİ 0 DÖNEN DEĞERLER HESAP GRUBU

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI MALİ SEKTÖRLE İLİŞKİLER VE KAMBİYO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YURTDIŞI DOĞRUDAN YATIRIM RAPORU 2013

GROUPAMA EMEKLİLİK A.Ş. GRUPLARA YÖNELİK GELİR AMAÇLI KAMU DIŞ BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU

2015 Ekim ENFLASYON RAKAMLARI 3 Kasım 2015

Ara Dönem Faaliyet Raporu MART 2014

Akaryakıt Fiyatları Basın Açıklaması

EKONOMİK GELİŞMELER Eylül 2012

FİBA EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. GELİR AMAÇLI KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

EURO MENKUL KIYMET YATIRIM ORTAKLIĞI A.Ş DÖNEMİNE AİT PERFORMANS SUNUŞ RAPORU

TÜRK BANKACILIK SEKTÖRÜNÜN SORUNLARI VE GELECEĞİ

01/01/ /09/2009 DÖNEMİNE İLİŞKİN GARANTİ EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş

OYAK EMEKLİLİK A.Ş. BÜYÜME AMAÇLI HİSSE SENEDİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU 3 AYLIK RAPOR (2006/ 2.Çeyrek)

BBH - Groupama Emeklilik Gruplara Yönelik Büyüme Amaçlı Hisse Senedi Emeklilik Yatırım Fonu

GRUP ŞİRKETLERİNE KULLANDIRILAN KREDİLERİN VERGİSEL DURUMU

Genel Görünüm. Faiz Oranları Gelişmeleri. Fiyat Gelişmeleri EYLÜL 2010

Dönemi Piyasa Yapıcılığı Sözleşmesi

DÜNYA EKONOMİK FORUMU KÜRESEL CİNSİYET AYRIMI RAPORU, Hazırlayanlar. Ricardo Hausmann, Harvard Üniversitesi

Nakit Sermaye Artırımı Uygulaması (Kurumlar Vergisi Genel Tebliği (Seri No:1) nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri No:9))

YERLİ ÜRETİCİLER TARAFINDAN ÇİN HALK CUMHURİYETİ MENŞELİ PVC İTHALATINA YÖNELİK YAPILAN KORUNMA ÖNLEMİ BAŞVURUSUNUN GİZLİ OLMAYAN ÖZETİ

Ticaret Unvanı: YAYLA ENERJİ ÜRETİM TURİZM VE İNŞAAT TİCARET A.Ş. Merkez Adresi : Turan Güneş Bulvarı İlkbahar Mah.606.Sok. No : 12 Çankaya / ANKARA

ABD de S&P Case Shiller konut fiyat endeksi %5.1 arttı, beklenti %5.1

MECLİSİ TEMMUZ 2008 SAYI:31

Haftalık Yurtiçi Ekonomi Raporu. Geçtiğimiz Hafta Açıklanan Veriler...

2016 ŞUBAT AYI ENFLASYON RAPORU

1 OCAK - 30 HAZİRAN 2015 HESAP DÖNEMİNE AİT YATIRIM PERFORMANSI KONUSUNDA KAMUYA AÇIKLANAN BİLGİLERE İLİŞKİN RAPOR

Başbakanlık (Hazine Müsteşarlığı) tan:

Genel Görünüm OCAK Faiz Oranları Gelişmeleri

Öncelikle basın toplantımıza hoş geldiniz diyor, sizleri sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum.

İSTATİSTİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Ekim. Günlük Araştırma Bülteni Gün Sonu RAPORU

Euro Bölgesi İzleme Raporu: Temmuz 2003

DÜNYA DA VE TÜRKİYE DE EV TEKSTİLİ TİCARETİ ÜZERİNE GÜNCEL BİLGİLER. İTKİB GENEL SEKRETERLİĞİ AR & GE ve MEVZUAT ŞUBESİ

VAKIF PORTFÖY İKİNCİ DEĞİŞKEN FON (Eski Adıyla Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. B Tipi Değişken Fonu )

TÜRKİYE SERMAYE PİYASALARINDA MERKEZİ KARŞI TARAF UYGULAMASI 13 MAYIS 2013 İSTANBUL DR. VAHDETTİN ERTAŞ SERMAYE PİYASASI KURULU BAŞKANI KONUŞMA METNİ

ING Portföy Yönetimi Anonim Şirketi. 1 Ocak- 30 Eylül 2009 ara hesap dönemine ait özet finansal tablolar

DEMİRYOLUNUN GELİŞTİRİLMESİ İÇİN YENİ YAPILANMA SERBESTLEŞME TÜRKİYE DEMİRYOLU ALTYAPISI VE ARAÇLARI ZİRVESİ EKİM 2013 İSTANBUL TÜRKİYE

2015 KASIM AYI ENFLASYON RAPORU

Dikkat! ABD Enerji de Yeni Oyun Kuruyor!

DÖVİZ. Döviz Kurları / Pariteler DÖVİZ PİYASASI GÖRÜNÜMÜ VERİ GÜNDEMİ. Ekonomik Notlar Makro Görünüm Teknik Görünüm

FONLAR GETİRİ KIYASLAMASI

Dünya Hububat Pazarında Neredeyiz?

EURO BÖLGESİ İZLEME RAPORU (1 TEMMUZ-31 TEMMUZ 2000) 1.Genel Ekonomik Göstergelere İlişkin Gelişmeler:

İçindekiler. İSO Sanayi Gelişim ve Girdi Fiyatları Endeksi. İSO Sanayi Girdi Fiyatları Endeksi

Transkript:

Finans Politik & Ekonomik Yorumlar 2011 Cilt: 48 Sayı: 562 İ. GÖÇER - M. MERCAN 33 Türkiye Ekonomisinde Cari Açığın Sürdürülebilirliği: Sınır Testi Yaklaşımı Özet İsmet GÖÇER 1 Mehmet MERCAN 2 Türkiye ekonomisinde sıkça gündeme gelen ve tartışılan cari işlemler açığı, ekonominin en önemli konularından ve krizlerin temel nedenlerinden biridir. Cari işlemler hesabında meydana gelen açıklar, yurt içinde yatırım-tasarruf dengesini bozmaktadır. Yatırım ve tüketim talebini karşılayabilmek için ülkenin yeni borçlar bulması gerekmektedir. Bu durum ise ülkenin dış borcunu artıracak, yabancı yatırımcılar tarafından kriz belirtisi olarak algılanacak ve ülkeden yabancı sermaye çıkışına neden olacaktır. Bu nedenle cari işlemler hesabı, karar vericiler için önemli bir makroekonomik değişkendir. Bu çalışmada Türkiye nin cari işlemler açığının sürdürülebilirliği, Husted (1992) tarafından geliştirilen zamanlararası dış denge kısıtı modeli kullanılarak 1992:M01 2010:M11 dönemi ihracat ve ithalat verileriyle, Pesaran vd. (2001) tarafından geliştirilen sınır testi yaklaşımıyla incelenmiştir. Analiz sonucunda, Türkiye de cari açığın zayıf formda sürdürülebilir olduğu bulunmuştur. Anahtar Kelimeler: Cari Açık, Sürdürülebilirlik, Sınır Testi, Türkiye Current Account Sustainability of Turkey s Economy: Bounds Testing Approach Abstract 1 Okt., Adnan Menderes Üniversitesi, Nazilli İİBF., İktisat Bölümü, igocer@adu.edu.tr 2 Araş. Gör., Hakkari Üniversitesi İİBF, İktisat Bölümü, mercan48@gmail.com; mehmetmercan@hakkari.edu.tr Current account deficit, which frequently comes into question and being discussed in Turkey s economy, is one of the most important subjects and main reason of economic crisis. Deficits in current account balance deteriorate investmentsaving balance in the country. To meet investment and consumption demand, the country will have to find new loans. This case will increase country s foreign debt burden, will be perceived as a sign of crisis by foreign investors, and will lead to foreign capital outflow from the country. Therefore, current account is an important macroeconomic variable for policy makers. In this study, sustainability of Turkey s current account deficit was examined with bounds testing approach developed by Peseran et. al (2001) with import and export data of 1992:M01 2010:M11 period using intertemporal external balance constraint model developed by Husted (1992). As a result of the analysis, it was found that current account deficit in Turkey can be sustainable in a weaker form. Keywords: Current Account Deficit, Sustainability, Bounds Testing, Turkey.

34 Türkiye Ekonomisinde Cari Açığın Sürdürülebilirliği: Sınır Testi Yaklaşımı 1. GİRİŞ Cari işlemler hesabı; ihracat, ithalat, turizm, taşımacılık, inşaat ve karşılıksız transferler gibi reel kaynaklarla ilgili işlemleri, doğrudan yatırım gibi işlemlerin getirilerini ve dış borç faiz ödemelerini içerir (TCMB, Ödemeler Dengesi Metodolojisi ve Türkiye Uygulaması). Ülkenin ihraç ettiği mal ve hizmetlerden elde ettiği gelir, yurt dışından ithal ettiği mal ve hizmetlere yaptığı ödemelerden az olduğunda, cari açık meydana gelir. Yani cari açık, ülkenin gelirinden daha fazla harcaması ve ürettiğinden daha çok tüketmesidir (Yapar Saçık ve Alagöz, 2010). 1990 sonrasında gelişmekte olan ülkelerde yaşanan ekonomik krizlerin en temel nedenlerinden birisi olarak, cari açıklarının artması gösterilmektedir (Yücel ve Yanar, 2005). Çünkü cari işlemler hesabında medyana gelen açık, yurt içinde tasarruf-yatırım dengesinin bozulmasına yol açmaktadır. Açık, ülkede yerleşik kişi veya kurumların sahip oldukları dış varlıkların satışıyla ya da yurt dışından borçlanma ile finanse edilmektedir. Bu durum ülkenin borç yükünü artırmakta, borç yükünün artması, yabancı yatırımcılar tarafından kriz belirtisi olarak algılanmakta ve yabancı yatırımcılar ülkeyi hızla terk etmeye başlamaktadır. Bu durum ülkeden yabancı sermaye çıkışına neden olmakta ve ülkenin dış borçlanmasını sürdürülemez bir hale getirebilmektedir. Ayrıca cari işlemler açığındaki artış, ülkenin dövize olan ihtiyacını arttırmakta, döviz kuru aşırı yükselebilmekte, bu yükseliş, ülke içi makroekonomik dengeleri bozabilmektedir. Bu nedenle cari işlemler hesabı, açık vermemesi gereken önemli bir makroekonomik değişkendir ve ekonomik istikrarın korunabilmesi için, cari açık, dikkatle izlenmesi gereken bir risk unsurdur (Yılmaz, 2010). Ayrıca politika uygulayıcılar için de cari işlemler hesabının hareketlerinin ve sürdürülebilirliğin açıklanması, oldukça önemlidir (Thanh vd., 2001). Cari işlemler açığının bir kriz sinyali olarak kabul edilip edilemeyeceği üzerine yapılan araştırmalar, 1990 lı yıllarda başlamıştır. Yüksek cari açık yaşanan ülke ekonomilerinin, krizlere daha açık bir hal aldığı kabul edilmektedir. Türkiye de 2011 sonunda %10 lara yaklaşacağı tahmin edilen cari açık, dikkatlerin tekrar bu konuya çekilmesi gerekliliğini doğurmuştur. Bu bağlamda çalışmada, Türkiye de cari açığın sürdürülebilirliği, 1992:M01 2010:M11 dönemi verileriyle, sınır testi yaklaşımıyla incelenmiştir. Çalışmanın bundan sonrası başlıca dört bölümden oluşmaktadır: Cari açığı açıklayan modellerin yer aldığı ikinci bölümü, cari açığın sürdürülebilirliğinin incelendiği üçüncü bölüm takip edecek, Türkiye ekonomisinde cari açık sorununa dördüncü bölümde değinilecek, beşinci bölümdeki ampirik analizi takip eden sonuç ve önerilerle çalışma sonlandırılacaktır. 2. CARİ AÇIĞI AÇIKLAYAN MODELLER Cari açık (CA), birbirini tamamlayan üç farklı yaklaşımla tanımlanabilmektedir 1 : (1a) da cari açık; mal ticareti, dış borç faiz ödemeleri ve transfer ödemeleri kanalıyla açıklanmaktadır. ; net mal ve hizmet ihracatını, ; bono, tahvil, hisse senedi, krediler ve fiziki sermayeyi içeren net dış varlıkları (dış borcu olan ülkelerde, dış borç stokunu), ; uluslararası faiz oranını, ; net dış varlıklardan sağlanan net getiriyi (dış borcu olan ülkelerde, dış borç faizini) ve ; net kamu ve özel sektör transfer ödemelerini ifade etmektedir. olup, Türkiye de son dönemde içinde en büyük paya sahip kısım budur. Ülke borçlu olduğu zaman, negatif değer alır ve yı olumsuz etkiler. Küçük ülkelerde genellikle dışarıya yapılan transfer ödemeleri, dışarıdan gelenlerden az olduğu için,, yi olumlu yönde etkiler. Bu tanıma göre, cari açığın nedenleri; mal ticaretindeki açık ve dış borç faiz ödemeleridir. Bu nedenle, nın sürdürülebilirliği, NX in sürdürülebilirliğine bağlıdır 2. Çalışmada, bu tanımdan hareketle, CA nın sürdürülebilirliği, NX in sürdürülebilirliği ile açıklanmaya çalışılacaktır. 1 Bu kısımda, Uygur (2004) çalışmasındaki çözümleme referans alınmıştır. 2 Cari işlem dengesi içinde en büyük açık veren kalem, dış ticaret açığıdır. Cari açık, hemen hemen tümüyle dış ticaret açığından kaynaklanmaktadır (Boratav, 2009).

Finans Politik & Ekonomik Yorumlar 2011 Cilt: 48 Sayı: 562 (1b) de cari açık; dış varlıklar kanalıyla açıklanmaktadır. Burada, ; net dış varlıklardaki değişmeyi ifade etmektedir. den küçükse, ülke cari açık veriyordur. (1c) de ise cari açık; tasarruf ve yatırım dengesi kanalıyla açıklanmaktadır. Burada ( ), ülkenin gelirler toplamını, ( ) ise giderler toplamını (toplam iç talebi) göstermektedir. Bunlardan ; yurtiçi üretimi, ; özel tüketim harcamalarını, ; özel ve kamu yatırım harcamalarını, ; cari kamu harcamalarını ve S t ; toplam kamu ve özel tasarruflarını ifade etmektedir. Bu durumda (1c) de halini alacaktır. Bu eşitlik negatif değer alıyorsa, ülkede iç tasarruf eksiği olduğunu ifade etmektedir. Bu açık, kamu veya özel kesimde harcama fazlası olmasından kaynaklanmaktadır. Son dönemde Türkiye de gözlenen durum budur. İç talep aşırı canlanmış, iç tasarruf oranları yüzde 24-25 ten 15-16 ya düşmüş durumdadır (Yılmaz, 2010). Yurt içi toplam kredi hacminde son bir yılda gözlenen yüzde 35 lik artış da, harcama artışını göstermektedir. Son dönemde Türkiye de gözlenen cari açıkta bu üç yaklaşımın da etkisi vardır. 2010 yılında NX, 71,6 milyar dolar açık verirken, kamu tarafından 5,4 milyar dolar dış borç faizi ödenmiş, tüketiciler tarafından 116,7 milyar TL yurtiçi kredi kullanılmıştır. Türkiye de cari açığın sürdürülebilirliğini incelemek amacıyla, Husted (1992) tarafından geliştirilen, Hakkio ve Rush (1991) e dayalı zamanlararası dış denge kısıtı modeli 3 kullanılmıştır. Bu modelde, dünya faiz oranı veriyken, uluslararası piyasalardan borç alıp verebilen bir ülkenin cari dönem bütçe kısıtı temel alınmaktadır. Denklem (1b) ve (1c) den; (2) Bu eşitlikte, İ. GÖÇER - M. MERCAN (3) (4) olmalıdır. Yani, gelecekteki net borç stoku sıfıra yaklaşmalıdır 4. Çünkü borç verenler, borcunu ödemeden, borçlunun ölmesine izin vermezler (Obstfeld ve Rogoff, 1996: 61 den aktaran Uygur, 2004). Denklem (4) teki eşitliğin sağlanmasıyla, denklem (3) şu hale gelecektir: (5) Bu eşitliğin sol tarafı, dış borcun t dönemi sonundaki faiz dâhil değeri, sağ tarafı ise, faiz dışı cari fazlayı göstermektedir. Faiz dışı net cari fazla (CA t Net Faiz Gideri ), aynı zamanda (NX t +TR t + Net Kar Transferleri) olarak da ifade edilebilmektedir. TR ve net kar transferinin olmadığı varsayıldığında, faiz dışı cari denge; (6) şeklini alacaktır. Bu durumda, cari açığın sürdürülebilmesi koşulu, dış ticaret dengesinin sürdürülebilirliği koşuluna bağlı hale gelmektedir. Uzun dönemde, NX t = X t - M t = 0 olduğunda, dış ticaret dengesi ve cari işlemler dengesi sürdürülebilir olacaktır. Husted (1992), cari hesabın sürdürülebilirliği hipotezini test etmek için, denklem (6) yı düzenleyerek, şu hale getirmiştir: (7) 35 Buradan B t+1, B t+2, ifadeleri bulunup yerine yazılırsa (iterasyon tekniği), açık ekonomi için zamanlararası dış denge kısıtı elde edilir. 3 Bu tanımlama Uygur (2004) e aittir. Orjinali: intertemporal external balance constraint. 4 Buna, Ponzi Oyunu Yok da denilmektedir. İlk kez 1920 yılında Charles Ponzi nin ortaya çıkardığı Ponzi Oyunu, bir çeşit saadet zinciridir. Eski yatırımcılara büyük getiriler vaat eden bu oyun, yeni yatırımcılardan aldığı fonlar sayesinde, eskilere vaat ettiği getirileri ödemektedir. Ancak, sisteme yeni para girişi durduğunda, sistem çökmektedir. Burada kullanılması, borcun sürekli borçla kapatılmasının, sonsuza kadar sürdürülemeyeceğini belirtmek içindir.

36 Türkiye Ekonomisinde Cari Açığın Sürdürülebilirliği: Sınır Testi Yaklaşımı Bu denklemde X t mal ve hizmet ihracatını, c sabit terimi, M t mal ve hizmet ithalatı, e t de hata terimini ifade etmektedir. Burada, bir ekonomide cari açığın sürdürülebilir olması ya da diğer bir ifadeyle zamanlararası dış denge kısıtının sağlanması, ithalat ve ihracat serilerinin eş-bütünleşik olması şartına bağlanmıştır. Aynı zamanda, eş-bütünleşme katsayısı nın bire eşit olması beklenmektedir (Husted, 1992). Eğer, katsayısı birden küçük ise, sürdürülebilirlik hipotezi ihlal edilmiş olup; ülkenin giderleri, gelirlerinden daha fazladır. Ülke sürekli yeni borçlar bulmak zorundadır ve uluslararası borçlarını zamanında geri ödeyememe riskiyle karşı karşıyadır. 5 Bu koşul daha sonra Quintos (1995) tarafından geliştirilmiş ve açıkların, bire eşit olduğunda güçlü biçimde, sıfır ile bir arasında olduğunda ise zayıf biçimde sürdürülebilir olduğu belirtilmiştir. 3. CARİ İŞLEMLER AÇIĞININ SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ VE İLGİLİ LİTERATÜR Cari açığın sürdürülebilirliğini ölçmek için pek çok kriter geliştirilmiştir. Cari açığın GSYİH ya oranı, ithalatın GSYİH ya oranı, ihracatın GSYİH ya oranı, mal ticareti açığının GSYİH ya oranı bunlardan bazılarıdır (Akdiş vd. 2006). Bu kriterlerden en sık başvurulanı, cari açığın GSYİH ya oranıdır. Dornbusch ve Fischer (1990) bu oranın %4, Freund (2000) ise %5 olmasının bir eşik değer olduğunu belirtmiş ve bu değerin aşılmasını, kriz sinyali olarak kabul etmiştir (Babaoğlu, 2005: 11). Cari açıkların düzeyi konusundaki genel kanaat, açığın GSYİH nın yüzde beşini aşması durumunda, tehlikeli olacağı yönündedir. Bununla birlikte, sadece cari açığın GSYİH ya oranının yüksekliğine bakarak kriz olasılığından söz etmenin eksik olacağını, ülkenin döviz kuru politikası, dış borçların miktarı, vadesi ve bileşimine de bakılması gerektiğini düşünen iktisatçılar da vardır (Edwards, 2001; Uygur, 2004). Ayrıca, cari açık kamu kesiminden değil de özel sektörden kaynaklandığına, endişeye gerek olmadığını düşünen iktisatçılar da vardır 6 (Sachs, 1981; Corden, 1994 den aktaran Uygur, 2004). IMF ye göre 2010 yılında dünyada 183 ülkeden 130 unda cari işlemler hesabı açık vermiştir. İlk 10 ülkenin cari işlemler açığı ve bu açıkların ülke GSYİH larına oranları Tablo 1 de verilmiştir. Tablo 1: 2010 Yılında Dünyada En Fazla Cari Açık Veren 10 Ülke Ülke Adı Cari Açık (Milyar Dolar) Cari Açığın GSYİH ya Oranı (%) ABD 466,5 3.2 İspanya 71,9 5,2 İtalya 58,5 2,6 Brezilya 51,8 3,1 İngiltere 50,3 2,2 Türkiye 47,7 6,4 Fransa 45,7 1,8 Kanada 44,2 2,8 Hindistan 44,1 3,1 Yunanistan 33,1 10,8 Kaynak: IMF, World Economic Outlook Database, October 2010. Tablo 1 e göre, Türkiye 47,7 milyar dolarla, dünyada en fazla cari açık veren ülkeler arasında altıncı sıradadır. Türkiye de cari açığın GSYİH ya oranı ise kritik değerleri aşmış durumdadır. Cari açık sorunu kadar önemli bir sorun da bu açığın finansmanıdır. Cari açığın finansmanı temelde iki kaynaktan sağlanmaktadır. Bunlar; yabancı sermaye yatırımları ve borçlanmadır (Aydoğuş ve Öztürkler, 2006: 101). Cari işlemler açığı, borç yaratmayan dış kaynaklarla (doğrudan yabancı yatırımlar ile) finanse ediliyorsa sürdürülebilir kabul edilirken, borç yaratan, özellikle kısa vadeli dış kaynaklarla finanse ediliyorsa, sürdürülememe riski taşıdığı öngörülmektedir (Yapar Saçık ve Alagöz, 2010). Cari açık, kısa dönemli borçlanmalar ve dış rezervler tarafından karşılanıyorsa veya tüketim harcamalarından kaynaklanıyorsa, tehlikenin boyutu daha da artmaktadır (Karabulut, 2009). 5 Daha geniş bilgi için bkz., Hakkio ve Rush (1991); Husted, (1992). 6 Bu görüş, İngiltere eski maliye bakanı Nigel Lawson tarafından popüler hale getirildiği için, buna Lawson Doktrini de Ancak büyüme oranı, ihracatın GSYİH ya oranı, finansal yapı, tasarruf yatırım dengesi, yabandenilmektedir.

Finans Politik & Ekonomik Yorumlar 2011 Cilt: 48 Sayı: 562 cı sermaye hareketlerinin hacmi de cari açıkların sürdürülebilirliğinde etkilidir (Ouanes ve Thakur, 1997). IMF tarafından Slovakya için 2002 yılında yapılan çalışmada, net dış borç stoku/gsyih oranının düşüyor olmasının, cari açığın sürdürülebilirliği yönünden olumlu bir gösterge olduğu belirtilmiştir. Orta vadede dış borçla finanse edilen yatırımların neden olduğu cari açıkların, ileride muhtemel ihracat artışlarıyla kapanabileceği vurgulanmıştır. Ek olarak ithalatı ve dış borcu düşürücü mali tedbirlerin alınması şart koşulmuştur. Deutsche Bank ın 2000 yılında Latin Amerika Ülkeleri için yaptırmış olduğu araştırmada, GSYİH nın %3,1 ine ulaşan cari açıkların sürdürülebilirliği incelenmiştir. Meksika ve Şili de devalüasyona veya sert ekonomik tedbirlere gerek kalmadan, verimliliğin arttırılmasıyla sağlanacak ihracat artışı sayesinde, cari açık sorununun ortadan kalkabileceği belirtilmiştir. Arjantin, Brezilya, Peru ve Kolombiya da ise devalüasyona başvurulmasının gerekebileceği vurgulanmıştır. Sürdürülebilirliğin tahmini konusunda farklı yöntemler kullanılmakla birlikte, bunları iki ana başlık altında toplamak mümkündür. Birincisi; ödemeler bilançosu içindeki cari işlemler hesabı dışındaki hesapları kullanarak yapılan çalışmalardır (Milesi-Ferretti ve Razin, 1996; Roldos, 1991; Nason ve Roger, 1999). İkinci yöntem ise; cari işlemler hesabı alt kalemlerini kullanarak sürdürülebilirliğin tahmin edilmesidir (Husted, 1992). Burada cari işlemler hesabı alt kalemlerinden, ithalat ve ihracat arasında uzun dönem ilişkisinin varlığı araştırılmaktadır. İthalat ve ihracat arasında uzun dönemli bir ilişki varsa, cari işlemler açığının sürdürülebilir olduğuna karar verilmektedir (Fountas ve Wu, 1999; Husted, 1992). Bu çalışmada, Türkiye de cari açığın sürdürülebilirliğinin tespitinde, ikinci yöntem izlenmiştir. Cari açığın sürdürülebilirliğinin zamanlararası dış denge kısıtı yaklaşımıyla test edildiği çalışmalar Husted (1992) ile başlamış, onu Milesi-Ferretti ve Razin (1996), Rogoff (1997), Fountas ve Wu (1999) ve Edwards (2001) izlemiştir. Bu çalışmalarda cari açığın sürdürülebilirliği, ihracat ve ithalat değişkenleri arasında eş-bütünleşme ilişkisinin varlığı koşulu altında, uzun dönem denge katsayısının bire eşit veya yakın olmasıyla ölçülmüştür. İ. GÖÇER - M. MERCAN Apergis vd. (2000) ve Baharumshah vd. (2003) çalışmasında ise cari açığın sürdürülebilirliği, cari dengeyi oluşturan gelir ve gider kalemleri arasında eş-bütünleşme ilişkisinin varlığına bağlanmıştır. Fountas ve Wu (1999), ABD ekonomisinde cari açığın sürdürülebilirliğini, 1967-1994 dönemi verilerini kullanarak, Engle-Granger eş-bütünleşme yöntemiyle incelemiştir. İhracat ve ithalat serileri arasında eş-bütünleşme ilişkisi çıkmadığı için, uzun dönemde cari açıkların sürdürülemez olduğunu belirtmiştir. Kim vd. (2009), Asya Ülkelerinde 7 cari açığın sürdürülebilirliğini, cari açıkların yüksek yatırım oranlarından kaynaklanması koşulu altında, 1981-2003 dönemi verileriyle, ESTAR yöntemiyle, zamanlararası dış denge kısıtı yaklaşımıyla incelemiştir. 1998 Aysa ekonomik krizinin bu ülke cari açıklarını önemli ölçüde etkilediğinin görüldüğü çalışmada, bu ülkelerde cari açıkların sürdürülebilir olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Karunaratne (2010), Avustalya da cari açıkların sürdürülebilirliğini, 1959-2007 dönemi verileriyle, iki aşamalı Engle-Granger eş-bütünleşme yöntemiyle incelemiştir. Analiz sonucunda, cari açığın, GSYİH nın yüzde 6 sını geçmesi durumunda, tehlikeli olabileceği sonucuna ulaşmıştır. Holmes vd. (2011), Hindistan ın cari açığının sürdürülebilirliğini, 1950-2003 dönemi verileriyle, GLS ve VEC 8 yöntemleriyle, ihracat ve ithalat serileri arasındaki eş-bütünleşmenin varlığını, Hindistan ekonomisinin liberalleştiği 1991 öncesi ve sonrası için araştırmıştır. Çalışma sonucunda, 1991 öncesi dönemde seriler arasında eşbütünleşme çıkmazken, sonrasında bulunmuştur. Böylece, Hindistan da cari açıkların sürdürülebilir olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Çalışmanın sonunda, özellikle hizmet ihracatının, Hindistan ekonomisi için gittikçe artan bir önem kazandığı vurgulanmıştır. Türkiye den konu ile ilgili yapılan ilk çalışmalar arasında Selçuk (1997), Akçay ve Özler (1998) 7 Endonezya, Kore, Malezya, Filipinler ve Tayland. 8 GLS: Generalized Least Square: Genelleştirilmiş En Küçük Kareler Yöntemi VEC: Vector Error Correction: Vektör Hata Düzeltme Modeli 37

38 Türkiye Ekonomisinde Cari Açığın Sürdürülebilirliği: Sınır Testi Yaklaşımı ve Uygur (2004) sayılabilir. Bu çalışmalarda, Türkiye de cari açığın yükselmesinin doğurabileceği risklere dikkat çekilmiş, Türkiye nin yüksek iç ve dış borç stoku ile birleşen cari açığın tehlikeli olduğu belirtilmiştir. Uygur (2004) te farklı senaryolar altında cari açığın sürdürülebilirliği tartışılmıştır. Yücel ve Yanar (2005), 1964-2003 dönemi yıllık verileriyle, Engle-Granger iki aşamalı eşbütünleşme testi yöntemiyle yaptığı analizde, Türkiye nin cari işlem açığının sürdürülemez olduğu sonucuna ulaşmıştır. Yamak ve Korkmaz (2007), 2001-2005 dönemi aylık verileriyle, sınır testi yöntemiyle yaptığı analizde, Türk cari işlemler açığının, zayıf formda sürdürülebilir olduğu sonucuna ulaşmıştır. Peker (2009), Türkiye de cari işlemler açığının sürdürülebilirliğini, 1992-2007 dönemi aylık verilerini kullanarak, Johansen eş-bütünleşme yöntemi yardımıyla analiz etmiştir. Çalışma sonucunda, ihracat ve ithalat serileri arasında uzun dönemli ilişki bulunmasına rağmen, eş-bütünleşme katsayısının 1 den küçük çıkması nedeniyle, Türkiye de cari işlemler açığının ancak düşük formda sürdürülebilir olduğu, döviz gelirlerinin döviz giderlerinden az olduğu sonuçlarına ulaşmıştır. 4. TÜRKİYE EKONOMİSİNDE CARİ AÇIK SORUNU Türkiye ekonomisi, özellikle 2001 krizi sonrası güçlü ekonomiye geçiş programı ile birlikte uyguladığı sıkı para ve maliye politikaları ile yeniden istikrar ortamını yakalamayı başarmıştır. Bu dönemde Türkiye ekonomisinin büyümesine ve istikrara kavuşmasına yardımcı olan en önemli unsurlardan biri, hiç kuşkusuz uluslararası piyasalarda oluşan büyük miktardaki finansal genişlemedir. Küresel piyasalardaki bu genişleme ve ucuz kredi imkânları, finans piyasalarından gelişmekte olan ülkelere aktarılan net sermaye miktarlarını önemli seviyelere yükseltmiştir. Dünya ekonomisindeki artan likidite olanakları, Türkiye ekonomisindeki yüksek reel faiz oranları ile birleşerek Türkiye yi dünya piyasaları için cazip bir ülke haline getirmiştir. Bu süreçte ucuz kredi imkânları, ucuz ithalat ve düşük döviz kuru politikaları ile reel sektörü canlandırmaya çalışan Türkiye ekonomisi, bir taraftan hedeflediği büyüme seviyesine ulaşırken, diğer taraftan çok yüksek dış borçlanma ve cari işlemler açığı ile karşı karşıya kalmıştır (Susam ve Bakkal, 2009). Cari açık, son zamanlarda artan bir trend izlemektedir. İç talebin göreli olarak gücünü korumasına karşılık, dış talepte görülen zayıflama, beraberinde hissedilir bir dış ticaret ve cari açık sorununu gündeme getirmiştir (Finansal Piyasalar Raporu, 2010). Başta Euro Bölgesi ekonomileri olmak üzere, ticari ortaklarda ekonomik toparlanmanın yavaş gerçekleşmesi ve TL nin değerli konumunu sürdürmesi, dış talebi olumsuz yönde etkilemiştir. Buna karşılık, değerli TL nin ithal mallarını ve girdilerini göreli olarak ucuz hale getirmesi, petrol ve emtia fiyatlarında gözlenen hızlı artışlar, ayrıca canlı seyreden iç tüketim ve yatırım talebi, ithalatın çok hızlı biçimde artması sonucunu doğurmuştur. 2010 yılında, 2009 a göre ihracat %11,5 artarken, ithalat %31,6 artmıştır. Dış ticaret açığı 71,6 cari açık 47,7 milyar dolara ulaşmıştır (Tablo 2).

Finans Politik & Ekonomik Yorumlar 2011 Cilt: 48 Sayı: 562 Tablo 2: Cari Açığa Ait Veriler (Milyar Dolar) İ. GÖÇER - M. MERCAN 39 İhracat İthalat Mal Ticareti Dengesi Cari İşlemler Dengesi CA/GSYİH (%) 2000 27,8 54,5-26,7-9,9-3,7 2001 31,3 41,4-10,1 3,7 1,9 2002 36,1 51,6-15,5-0,6-0,3 2003 47,3 69,3-22,1-7,5-2,4 2004 63,2 97,5-34,4-14,4-3,6 2005 73,5 116,8-43,3-22,2-4,6 2006 85,5 139,6-54,0-32,2-6,1 2007 107,3 170,1-62,8-38,4-5,9 2008 132 202-69,9-41,9-5,7 2009 102,1 140,9-38,8-13,9-2,2 2010 113,9 185,5-71,6-47,7-6,4 Kaynak: TCMB Dış Ticaret Geniş Ekonomik Kategorileri Sınıflamasına Tablo 2 nin son sütununda, cari açığın GSYİH ya oranı verilmiştir. Bu oranın yüzde 4 veya 5 i geçmesini tehlike sinyali olarak kabul eden iktisatçıların (Dornbusch ve Fischer, 1990; Freund, 2000) varlığı da göz önüne alındığında, cari açığın yükseldiği seviyenin, Türkiye ekonomisi için riskli boyutlara ulaştığı görülmektedir. Türkiye ekonomisinin cari açık değerlerindeki hızlı yükseliş, Grafik 1 de de görülmektedir. Grafik 1: Cari Açık Değerleri (Milyar Dolar) 9 Bu durumdan hareketle, Türkiye Ekonomisi nde ödemeler bilançosu dengesini sağlayabilmek için, döviz kuru kanalının (Marshall-Lerner Koşulu nun) çalıştığı söylenebilir. Döviz kuru arttırıldığında, ithalat pahalanmakta, ihracat görece ucuzlü Ekonomiye Geçiş Programı 10 ve tek parti iktidarı ile oluşan güven ve istikrar ortamıyla birlikte büyüme artmış ve buna paralel olarak cari açık hızla artmaya başlamıştır. Bu artışta, TCMB nın uygulamış olduğu düşük kur, yüksek faiz politikalarının 11 da payı oldukça önemlidir. 2010 yılı sonunda cari açık 47,7 milyar dolara yükselerek, tarihi bir rekor kırmıştır. 2008 küresel ekonomik krizi ve sonrasında dünyanın önde gelen ekonomilerinde yaşanan ekonomik faaliyetlerdeki yavaşlama, Türkiye nin özellikle lamakta, böylece ihracat daha fazla artmakta ve cari işlemler hesabı fazla vermektedir. Kaynak: TCMB Not: Cari açık değerleri -1 ile çarpılarak grafiğe aktarılmıştır. Grafik 1 e bakıldığında, Türkiye ekonomisinin çok az dönemde cari fazla verdiği, bu dönemlerin de genellikle ülkede ekonomik kriz yaşanıp, devalüasyon veya devalüasyon benzeri uygulamalarla, döviz kurunun aşırı derecede arttığı yıllara denk geldiği görülmektedir 9. 2002 yılı sonrasında, Güç- 10 14 Nisan 2001 de açıklanan bu program; köklü mali, ekonomik ve yasal değişimleri içermektedir. Siyasetin kontrol ettiği ekonomik kaynakların oldukça sınırlandırılmasının amaçlandığı bu programda, şeffaflık ve hesap verilebilirliğin sağlanması, rasyonel olmayan müdahalelerin kaldırılması, yolsuzlukla mücadele, kamu finansmanının güçlendirilmesi, ekonomide rekabetin ve etkinliğin artırılması öngörülmektedir. Sürdürülebilir bir gelişme ortamını sağlayarak verimliliği artırmak, rekabet gücünü geliştirmek ve ekonomik büyümeyi, yatırım ve istihdamı artırarak halkın refah düzeyini yükseltmek nihai hedef olarak öngörülmüştür. 11 Fatih Özatay, 15.06.2007 tarihli Dünya Gazetesi ndeki yazısında, cari açıkla yüksek reel faiz oranı arasında, her zaman ve her ülke grubu için bir ilişki kurulamayacağını; AB ye yeni üye olmuş 10 ülke ve Türkiye ye ait, 2001-2005 dönemi verilerine dayanarak ifade etmekte ve cari açığın asıl nedeni olarak, bu ülkelerdeki yüksek büyüme hızını göstermektedir.

40 Türkiye Ekonomisinde Cari Açığın Sürdürülebilirliği: Sınır Testi Yaklaşımı Avrupa Birliği ülkelerine olan ihracatında 12 önemli azalma meydana getirmiştir. Krize bağlı olarak arz ve talepte oluşan daralmalar ulus ekonomilerinin dış ticaret hacmini ve büyüme hızını büyük ölçüde azaltmış hatta ekonomileri küçültmüş ve bu azalmalara bağlı olarak 2009 yılında cari açıklarda önemli ölçüde azalmalar meydana gelmiştir. Örnek olarak; Türkiye de 2007 ve 2008 yıllarında cari açık 40 milyar dolar seviyelerinde iken, 2009 yılında 13,9 milyar dolar düzeyine inmiştir. Buna karşılık, hükümetin krizin etkilerini azaltmak için 2009 yılında uyguladığı iç talebi canlı tutma politikasının da etkisiyle, iç talep artmış, tasarruf oranları önemli ölçüde azalmıştır. Artan talebe bağlı olarak Türkiye de cari açık hızla yükselmiştir. Kalkan (2011), 2010 yılındaki cari açığın, önceki dönemlerde görülenlerden, kaynakları ve finansman biçimi yönünden farklı olduğunu ifade etmektedir. Bu cari açığın kaynağı olarak; hızla artan iç talebe (ithalata) karşılık, 2008 küresel ekonomik krizi ve Yunanistan ın borç sorunuyla uğraşan Avrupa Ülkeleri nde ekonomik toparlanmanın ve buna bağlı olarak Türkiye nin ihracatında artışın yavaşlığının olduğunu belirtmektedir. Cari açığın finansmanında yaşanan farklılık (tehlike) olarak ise, kullanılan dış kaynakların vade yapısının çok kısa olmasını göstermektedir. 2010 yılında kullanılan dış kaynağın %94 ünün kısa vadeli dış kaynaklardan oluştuğunu belirtmektedir. bankalardan ek karşılık (provizyon) alacağını ve bu durumdaki bankaların sermaye risk ayarlamalarında kullanılan rasyolarını daha yüksek tutacağını açıklamıştır. Böylece ülkede yatırım harcamalarına dokunmadan, tüketim harcamalarını azaltma adına önemli bir adım atmıştır. TCMB Başkanı Durmuş Yılmaz, son dönmedeki cari açığın sebebini ve sürdürülebilir olup olmadığını açıklarken şöyle demiştir: Türkiye deki ekonomik büyümeyle cari açık arasında önemli bir ilişki var; çünkü uzun yıllar yüzde 24-25 seviyelerinde seyreden iç tasarruf oranı, son dönemde yüzde 15-16 seviyelerine kadar düşmüş durumdadır. Ekonomik büyüme için yatırım lazım, yatırım için tasarruf lazım, sermaye lazım. Ülkenin kendi tasarrufu buna yetmediği için, başkalarının tasarrufundan yararlanılıyor. Bunun için de ekonomi cari açık veriyor. Sorulması gereken soru, bunun sürdürülüp, sürdürülmeyeceği. Biz şu anda, orta vadeli programda 13 öngörülen cari açık seviyesinin sürdürülebilir olduğunu düşünüyoruz (Yılmaz, 2010). 2011-2013 dönemi için hazırlanmış olan Orta Vadeli Programda 2011 yılında, net mal ve hizmet ihracatının GSYİH ya oranının yüzde 4,6 ve cari işlemler açığının GSYİH ya oranının da yüzde 5,4 olarak gerçekleşmesi öngörülmektedir 14. Hızla artan cari açık karşısında T.C. Merkez Bankası, 2010 yılı sonlarına doğru, kur ve faiz politikalarında değişikliğe gitme kararları almıştır. Ancak, Merkez Bankası nın, temel politika aracı olan kısa vadeli faizleri tek başına kullanarak, cari açıktaki genişlemeyi durdurması mümkün değildir. Bu nedenle kredilerdeki hızlı artışı önlemek için, bir yandan faiz dışı araçları sıkılaştırırken, diğer yandan kısa vadeli faizleri, kurlardaki değerlenme eğilimini sınırlamak amacıyla kontrollü bir şekilde indirmek, cari açıktaki artışa karşı ideal politika bileşimi olacaktır (Yılmaz, 2010). Bu amaçla MB, politika faiz oranını, 16 Aralık 2010 da 50, 20 Ocak 2011 de 25, 23 Ağustos 2011 de 50 baz puan indirerek 5,75 e çekmiştir. Ayrıca Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurulu (BDDK) da 21 Haziran 2011 de aldığı kararla; toplam kredileri içinde tüketici kredilerinin payı %20 yi aşan 12 Türkiye nin 2010 yılındaki ihracatının %47,1 ü (AB-27) ülkelerine yapılmıştır (Dış Ticaret Müsteşarlığı). Türkiye ekonomisinde cari açığın sürdürülebilirliğine dair önemli bir işaret, toplam ithalat içinde, nihai tüketim mallarının payının düşüklüğüdür. İthal edilen mallar daha çok üretim ve yatırıma yönelik mallardır. Bu aramaları işlenerek, ihraç mallarına dönüşmektedir. İthal edilen mallardan %70 inin aramalı olması, ithalatın ihracata yönelik olduğunu göstermektedir. Bu durumun, yük- 13 Kamu politikalarını şekillendirmek ve kaynak tahsisini bu çerçevede yönlendirmek amacıyla, 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu doğrultusunda, ilk Orta Vadeli Program 2006-2008 dönemini kapsayacak şekilde hazırlanmıştır. Kamu ve özel kesim için öngörülebilirliği artıracak bir yol haritası niteliğinde olan bu programlar; 2007-2009, 2008-2010, 2009-2011, 2010-2012 ve son olarak da 8/10/2010 tarihinde 2011-2013 dönemleri için açıklanmıştır. 14 Merkez Bankasının Eylül 2011 birinci dönem beklenti anketine göre, 2011 yılsonu cari açık beklentisi, 71 milyar 912,5 milyon dolar (GSYİH nın yaklaşık %9,5 i) olarak belirlenmiştir.

Finans Politik & Ekonomik Yorumlar 2011 Cilt: 48 Sayı: 562 İ. GÖÇER - M. MERCAN sek cari açığa rağmen ekonomik dengelerin bozulmamasının bir sebebi olarak düşünülebilir. Bu da uzun vadede cari işlemler açığının sürdürülebilirliğini arttırmaktadır. Tablo 3 te ithal mallarının sınıflandırması görülmektedir. 41 Ara Malı Tablo 3: İthal Mallarının Sınıflandırılması (Milyar Dolar) Sermaye Malları Tüketim Malları Toplam İthalat Ara Malı/ Toplam İthalat (%) Tüketim Malları / Toplam İthalat (%) 2000 36,0 11,4 6,9 54,5 66,1 12,7 2001 30,3 6,9 3,8 41,4 73,2 9,2 2002 37,7 8,4 4,9 51,6 73,1 9,5 2003 49,7 11,3 7,8 69,3 71,7 11,3 2004 67,5 17,4 12,1 97,5 69,2 12,4 2005 81,9 20,4 14,0 116,8 70,1 12,0 2006 99,6 23,3 16,1 139,6 71,3 11,5 2007 123,6 27,1 18,7 170,1 72,7 11,0 2008 151,7 28,0 21,5 202,0 75,1 10,6 2009 99,5 21,5 19,3 140,9 70,6 13,7 2010 131,4 28,8 24,7 185,5 70,8 13,3 Kaynak: TCMB. Dış Ticaret Geniş Ekonomik Kategorileri Sınıflamasına Göre. Tablo 3 incelendiğinde, son yıllarda, toplam ithalatın %70 den fazlasını aramalı, %13 ünü ise tüketim malı ithalatının oluşturduğu görülmektedir. Eğer ara malı ithalatı azaltılabilirse, cari açığın kontrolü daha da kolaylaşacaktır 15. İthalat içerisinde tüketim mallarının artan seyir izlemesi, cari dengeyi olumsuz etkileyebileceği için, karar vericilerin önlem alması gereken bir nokta olarak göze çarpmaktadır. enerji ithalatının cari açık üzerindeki etkisi görülmektedir. Grafik 2: Cari İşlemler Dengesi (Ocak 2000- Ağustos 2010, GSYİH ya oranı, yüzde) 4.1. Türkiye Ekonomisinde Cari Açığın Kaynakları Türkiye de cari açığın dört önemli nedeni vardır: 4.1.1. Enerji Konusundaki Dışa Bağımlılık ve Artan Enerji Fiyatları Türkiye ekonomisinde cari açığın en önemli nedenlerinden biri, enerji ithalatıdır. Grafik 2 de 15 Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, 15.08.2011 tarihli konuşmasında, sadece hurda demir-çelik ithalatına, 9 milyar dolar ödendiğine (2010 yılındaki cari açığın yaklaşık %20 si) dikkat çekerek, Türkiye nin en büyük hurda ithalatçısı olduğunu ve bu durumdan kurtulabilmek için mutlaka kendi madenlerimizin çıkarılması gerektiğini belirtmiştir. Kaynak: TCMB Başkanı D. Yılmaz ın TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu ndaki Sunumundan, Ekim,2010. Grafik 2 ye dikkat edildiğinde, enerji ithalatının, cari açığı ne kadar arttırdığı görülmektedir. Türkiye, enerji ihtiyacının yüzde 74 ünü ithalat yoluyla karşılamaktadır (Babacan, 2010). Türkiye, enerjide dışa bağımlılıktan kurtulabilirse, cari açık sorununu büyük oranda çözecektir. Türkiye nin ham petrol, doğal gaz ve diğer enerji kaynakları ithalatı ve bunun toplam ithalat içindeki payları Tablo 4 te verilmiştir.

42 Türkiye Ekonomisinde Cari Açığın Sürdürülebilirliği: Sınır Testi Yaklaşımı Tablo 4: Türkiye nin Enerji İthalatı Tablo 5: Döviz Kuru - Cari Açık İlişkisi Enerji İthalatı (Milyar Dolar) Enerji İthalatının Toplam İthalat İçindeki Payı (%) 2000 9,5 17,6 2001 8,3 21,7 2002 9,2 19,5 2003 11,5 17,5 2004 14,4 15,8 2005 21,2 19 2006 28,8 21,3 2007 33,8 20,8 2008 48,2 24,8 2009 29,9 22,2 2010 38,5 21,7 Kaynak: TUİK, Dış Ticaret İstatistikleri. Tablo 4 incelendiğinde, son yıllardaki ithalatın yüzde yirmiden fazlasının enerji ithalatından kaynaklandığı görülmektedir. 4.1.2. Düşük Döviz Kuru Türkiye ekonomisinde döviz kuru düştüğü dönemlerde, ihraç mallarının fiyatı artmakta ve ihracat bundan olumsuz etkilenmektedir. Aynı zamanda ithal mallarının fiyatları görece ucuzlamakta ve ithalat artmaktadır (Peker ve Hotunluoğlu, 2009). Tüm bunlar, cari açığı olumsuz etkilemektedir. Bu durum Tablo 5 te görülmektedir. Dolar Kuru Cari Açık (Milyar Dolar) 2000 0,627-9,92 2001 1,231 3,76 2002 1,513-0,626 2003 1,500-7,515 2004 1,429-14,431 2005 1,347-22,198 2006 1,438-32,249 2007 1,308-38,434 2008 1,299-41,959 2009 1,555-13,991 2010 1,508-47,693 Kaynak: TCMB. Tablo 5 ten de görüldüğü üzere, Türkiye ekonomisinde döviz kuru arttığında, cari açık azalmakta, en azından daha az artmaktadır. Özellikle 2000-2001 döneminde ve 2008-2009 döneminde bu etki net biçimde görülmektedir. 4.1.3. Kamu Borç Stokunun Yüksekliği Türkiye ekonomisinin en önemli gider kalemlerinden biri de geçmiş dönemlerde sürekli açık veren kamu maliyesi nedeniyle oluşan olan yüksek kamu borç stokudur. Bu borcun önemli nedenlerinden birisi de, Kasım 2000 ve Şubat 2001 krizlerinden kaynaklanan bankacılık sektörü zararlarının, devlet tarafından üstlenilmesidir. Bu ödemelerin kamuya maliyeti, anapara ve faizleriyle birlikte Şubat 2011 itibariyle 381,87 milyar TL dir (Babacan, 2011). Oysaki 2010 yılsonu itibariyle, kamu kesimi toplam iç borç stoku, 352 milyar lira, dış borç stoku ise 91,3 milyar dolardır. Türkiye nin borç stoku verileri Tablo 6 da görülmektedir.

Finans Politik & Ekonomik Yorumlar 2011 Cilt: 48 Sayı: 562 Tablo 6: Türkiye nin Kamu Kesimi Dış Borç Stoku İ. GÖÇER - M. MERCAN 43 İç Borç Stoku (Milyar TL) Dış Borç Stoku (Milyar Dolar) Dış Borç Faiz Ödemeleri (Milyar Dolar) Cari Açık (Milyar Dolar) Dış Borç Faiz Ödemelerinin Cari Açık İçindeki Payı (%) 2000 36,4 50,1 4,8-9,92 48,3 2001 122,1 47,1 5,5 3,76 146,2 2002 149,8 64,5 4,4-0,626 702,8 2003 194,3 70,8 4,5-7,515 59,8 2004 224,4 75,7 4,3-14,431 29,8 2005 244,7 70,4 5,0-22,198 22,5 2006 251,4 71,6 6,3-32,249 19,5 2007 255,3 73,5 7,5-38,434 19,5 2008 274,8 78,3 8,7-41,959 20,7 2009 330 83,5 7,3-13,991 52,1 2010 352,8 91,3 5,4-47,693 11,3 Kaynak: TCMB Dış Borç Stoku. Tablo 6 incelendiğinde, 2010 yılı dış borç faiz ödemesi, cari açığın %11 ine karşılık gelmektedir. Dış borç faiz ödemesi, cari işlemler hesabına kaydedildiği için, cari açığı arttıran bir faktör durumundadır. 4.1.4. Artan İç Talep ve Azalan İç Tasarruf Oranı IMF, 16 Şubat 2011 de yayınlamış olduğu bilgi notunda, Türkiye için ana sorun, aşırı iç talebe ve kısa vadeli sermaye girişlerine bağlı kırılganlıklara karşı uygulayacağı politika sepetini belirlemektir diyerek, aşırı iç talebin, cari açığı arttırdığına dikkat çekmektedir. Cari işlemler açığındaki hızlı bozulma, ihracat canlanamazken, iç talebe dayalı hızlı büyümeyle artan ithalatın bir sonucudur (Kalkan, 2011). Türkiye de, uzun yıllar yüzde 24-25 seviyelerinde seyreden iç tasarruf oranı, son dönemde yüzde 15-16 seviyelerine kadar düşmüş durumdadır (Yılmaz, 2010). Son dönemlerde, düşen faiz oranları ve istikrar ortamına bağlı olarak uzayan kredi vadeleri sonucunda, iç talep aşırı derecede artmıştır. Bankacılık sektörü toplam iç kredi hacmindeki değişmeler Tablo 7 de verilmiştir. Tablo 7: Yurtiçi Toplam Kredi Hacmi (Milyar TL) Toplam Kredi Hacmi Kredi Hacmindeki Yıllık Fark Kredi Hacmindeki Yıllık % Değişim 2000 28.652,5 11.281,6 64,9 2001 36.111,0 7.458,5 26,0 2002 36.630,3 519,2 1,4 2003 54.046,1 17.415,9 47,5 2004 83.380,0 29.333,9 54,3 2005 133.230,9 49.850,9 59,8 2006 186.524,6 53.293,7 40,0 2007 239.696,5 53.171,9 28,5 2008 296.075,8 56.379,3 23,5 2009 332.399,3 36.323,5 12,3 2010 449.125,1 116.725,7 35,1 Kaynak: TCMB Bankacılık Sektörü Yurt İçi Kredi Hacmi Tablo 7 ye bakıldığında, 2010 yılında, yurtiçi kredi hacminin, yüzde 35 arttığı görülmektedir. Bu krediler, çoğunlukla tüketim harcamalarında kullanıldığı için, cari açığın artmasında önemli bir paya sahiptir 16. 16 Merkez Bankası, 1 Ocak 2011 den itibaren geçerli olacak şekilde; zorunlu karşılık oranlarını arttırmış, kredi kartı kullanımına bazı düzenlemeler getirmiş, konut kredilerinde, kredi miktarının, konut bedelinin %75 ini geçemeyeceğini karara bağlamıştır. Böylece, kredi kullanımını kısıtlayarak, cari açığı kontrol altına almaya çalışmaktadır.

44 Türkiye Ekonomisinde Cari Açığın Sürdürülebilirliği: Sınır Testi Yaklaşımı 5. ANALİZ 5.1. Veri Seti 1992:M1 2010:M11 dönemini kapsayan bu çalışmada, iki değişken kullanılmıştır. Değişkenlerden X mal ve hizmet ihracatını, M ise mal ve hizmet ithalatı temsil etmektedir. Değişkenler ABD doları cinsinden olup, ortalama döviz kuru kullanılarak TL dönüşümü yapılmıştır. Değişkenlerin logaritmaları alınıp, X11 prosedürü kullanılarak mevsim etkilerinden arındırılmıştır. Değişkenler; Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Elektronik Veri Dağıtım Sistemi, ödemeler bilânçosu ayrıntılı sunum kısmından alınmıştır. 5.2. Yöntem Bu çalışmada, değişkenler arasındaki eşbütünleşme ilişkisinin varlığı, Pesaran vd. (2001) tarafından geliştirilen sınır testi yaklaşımı ile incelenmiştir. Bu yaklaşımın, Engle-Granger (1987), Johansen (1988) ve Johansen-Juselius (1990) tarafından geliştirilen eş-bütünleşme yöntemleriyle karşılaştırıldığında, daha kullanışlı olduğu kabul edilmektedir. Bu yöntemde, serilerin durağanlık düzeyleri farklı olsa da, eş-bütünleşme ilişkisinin varlığı test edilebilmektedir. Sınır testi yaklaşımının diğer bir avantajı ise az sayıda gözlem içeren verilerle de model tahminin mümkün olmasıdır (Narayan ve Narayan, 2004: 25). 5.3. Birim Kök Testi Serilerin durağanlık dereceleri, genişletilmiş Dickey Fuller (Augmented Dickey Fuller: ADF) ve Phillips-Perron (PP) testleriyle araştırılmış, sonuçlar Tablo 8 de verilmiştir. Tablo 8: ADF ve PP Birim Kök Test Sonuçları Değişkenler ADF Test PP Test Kritik Değerler %1 %5 %10 X -0.05[11] -0.27[8] -4.00-3.43-3.13 ΔX -3.03[11] -21.98[7] -3.46-2.87-2.57 M -0.50[11] -1.09[7] -4.00-3.43-3.13 ΔM -4.69[11] -21.98[4] -3.46-2.87-2.57 Not: Δ sembolü, değişkenlerin birinci farkının alındığını belirtir. [ ] içindeki değerler; ADF testi için Akaike bilgi ölçütüne (Akaike Information Criterion: AIC) göre belirlenmiş optimum gecikme uzunluğunu, PP testi için Newey-West ölçütü kullanılarak tespit edilmiş bant genişliğini göstermektedir. Tablo 8 e göre, X ve M değişkenleri, düzey değerlerinde durağan değildir. Serilerin birinci farkları alındığında durağan hale gelmiştir 17. Yani tüm seriler I(1) dir. ADF testiyle elde edilen sonuçların, PP testiyle de desteklendiği görülmektedir. 5.4. Eş- Bütünleşme Analizi Eğer seriler arasında bir eş-bütünleşme ilişkisi varsa, yani seriler uzun dönemde birlikte hareket ediyorsa, düzey değerleriyle yapılacak analizde bir sahte regresyon problemiyle karşılaşılmayacaktır (Pesaran vd. 2001; Gujarati, 1999: 591). Ancak, uzun dönemde birlikte hareket eden değişkenlerin dinamik davranışları denge ilişkisinden bazı sapmalar gösterir (Enders, 1996: 151). Bu, eş-bütünleşmiş değişkenlerin temel bir özelliği olup, kısa dönem dinamiği üzerinde belirleyici bir rol oynar. Bu süreçle ortaya çıkan dinamik model, hata düzeltme modeli olarak adlandırılır (Enders, 1995: 365). Sınır testi yaklaşımının uygulanması için önce kısıtlanmamış bir hata düzeltme modeli (Unrestricted Error Correction Model: UECM) kurulur. Bu modelin bu çalışmaya uyarlanmış biçimi şu şekildedir: 17 X, ADF testine göre %5 anlamlılık düzeyinde durağan fakat PP testine göre o da %1 anlamlılık düzeyinde durağandır. M, her iki teste göre de %1 anlamlılık düzeyinde durağandır. (8)

Finans Politik & Ekonomik Yorumlar 2011 Cilt: 48 Sayı: 562 burada; m optimum gecikme uzunluğunu, fark operatörünü, u t hata terimini ifade etmektedir. Bu çalışmada optimum gecikme uzunluğu Akaike bilgi ölçütü (Akaike Information Criterion: AIC) yardımıyla belirlenmiştir. Kamas ve Joyce (1993) e göre, testin sağlıklı sonuçlar verebilmesi için, optimum gecikme uzunluğundaki modelin hata terimleri arasında ardışık bağımlılığın olmaması gerekmektedir. AIC nin en küçük olduğu gecikme uzunluğunda ardışık bağımlılık sorunu çıktığında, bir büyük AIC değerinin olduğu gecikme uzunluğu, optimum gecikme uzunluğu olarak alınır. Gecikme uzunluğunu belirlemek için yapılan test sonuçları Tablo 9 da verilmiştir. Tablo 9: Sınır Testi İçin Gecikme Uzunluğu Testi m AIC LM Testi 1-1.97 0.02 2-2.00 006 3* -2.02 0.09 4-2.01 0.04 5-2.02 0.89 6-1.99 0.36 7-2.00 0.15 8-1.99 0.29 Maksimum gecikme uzunluğunun sekiz alındığı çalışmada, sınır testi için optimum gecikme uzunluğunun üç olduğu tespit edilmiş ve bu gecikme uzunluğunda ardışık içsel bağımlılık sorununun olmadığı görülmüştür. Gecikme uzunluğunun belirlenmesinden sonra, değişkenler arasında eş-bütünleşme ilişkisinin test edilmesine geçilmiştir. Sınır testi yaklaşımda değişkenler arasında eş-bütünleşme ilişkisi sıfır hipotezinin ( ) test edilmesi yoluyla yapılmaktadır. Sıfır hipotezinin kabulü veya reddi F testi ile belirlenmektedir. Hesaplanan F istatistik değeri Pesaran vd. (2001) deki tablo değerleriyle karşılaştırılır. Hesaplanan F istatistik değeri, tablo alt kritik değerden küçükse, seriler arasında eş-bütünleşme ilişkisi olmadığına karar verilir. Hesaplanan F istatistik değeri, tablo alt ve üst kritik değerler arasında kalıyorsa, kesin bir yorum yapılamamakta, kararsız kalınmaktadır. Bu durumda alternatif eş-bütünleşme yöntemleri denenmelidir. Eğer hesaplanan F istatistik değeri, tablo üst kritik değerini aşıyorsa, seriler arasında eşbütünleşme ilişkisinin olduğuna karar verilmektedir (Pesaran vd., 2001). Buna göre, H 0 hipotezini sınamak için, hesaplanan F istatistik değeri, Pesaran vd.(2001) den alınan kritik değerlerle Tablo 10 da karşılaştırılmıştır. Bu kritik değerler, bir bağımsız değişken ve %1 anlamlılık düzeyi için verilmiştir. Tablo 10: Sınır Testi Sonuçları k F Hesaplanan Alt Sınır Üst Sınır 1 12.06 6.84 7.84 Not: k, bağımsız değişken sayısını temsil etmektedir. Kritik değerler Pesaran vd. deki. (2001: 300) Tablo CI(iii) den alınmıştır. Tabloda hesaplanan F istatistiğinin üst kritik değerden büyük olduğu görülmektedir. Bu durumda, H 0 hipotezi reddedilmekte ve değişkenler arasında eş-bütünleşme ilişkisinin olduğuna karar verilmektedir. Eş-bütünleşme ilişkisinin varlığı tespit edildiği için, değişkenler arasındaki uzun ve kısa dönem ilişkilerinin araştırılmasına geçilebileceğine karar verilmiştir. İhracat ve ithalat serileri arasında eş-bütünleşmenin olması, zamanlararası dış denge kısıtının yani, cari açığın sürdürülebilir olmasına ilişkin bir kanıt olarak görülebilir. Ancak bu, tek başına yeterli görülmemektedir. Çünkü zamanlararası bütçe kısıtının daha güçlü bir şekilde sürdürülebilirliği, denklem (7) deki katsayısının bire eşit olması koşuluna bağlanmıştır (Husted, 1992). Bunun için, uzun dönem denge ilişkisini gösteren eş-bütünleşme denklemi tahmin edilmiştir. 5.5. Uzun Dönem Analizi İ. GÖÇER - M. MERCAN Uzun dönem ilişkisinin incelenmesi amacıyla, sınır testi yaklaşımına dayalı olarak kurulan ARDL (Autoregressive Distributed Lag: gecikmesi dağıtılmış otoregresif) modeli şu şekildedir: (9) burada; m ve n gecikme uzunlukları olup, AIC kullanılarak belirlenmektedir. Bu işlem, Kamas ve Joyce un (1993) nedensellik analizlerinde gecikme uzunluğunun belirlenmesi için önerdiği yöntemle yapılmıştır. Buna göre, önce bağımlı değişkenin kendi gecikmeli değerlerine göre regresyonu yapılmış ve en küçük AIC değerini veren, içsel 45

46 Türkiye Ekonomisinde Cari Açığın Sürdürülebilirliği: Sınır Testi Yaklaşımı bağıntısız modelin gecikme uzunluğu bulunmuştur. Daha sonra bağımlı değişkenin belirlenen gecikme uzunluğu sabit tutulup, bağımsız değişkeninin olası tüm gecikmeleri ile regresyon modelleri oluşturulmuş ve en küçük AIC değeri dikkate alınarak bağımsız değişkenin gecikme sayısı belirlenmiştir. Bu işlemlere ilişkin test sonuçları Tablo 11 de verilmiştir. Tablo 11: Uzun Dönem ARDL Modeli İçin Gecikme Uzunluğunun Tespiti AIC LM Testi AIC LM Testi m (X) n (M) 0 - - 0-1.59 0.23 1-1.30 0.00 1-1.60 0.36 2-1.51 0.10 2-1.60 0.44 3-1.52 0.74 3* -1.61 0.75 4-1.52 0.63 4-1.61 0.88 5-1.50 0.04 5-1.60 087 6* -1.53 0.87 6-1.61 0.30 7-1.52 0.65 7-1.60 0.29 8-1.51 0.42 8-1.60 0.48 Tablo 11 e göre, optimum gecikme uzunlukları ihracat için 6, ithalat için 3 olarak bulunmuştur. Böylece uzun dönem analizinin ARDL(6,3) modeli ile yapılmasına karar verilmiştir. Tablo 12 de uzun dönem ARDL(6,3) modelinin tahmin sonuçları ve bu sonuçlara dayanılarak hesaplanan uzun dönem katsayıları yer almaktadır. Tablo 12: ARDL (6,3) Modeli Tahmin Sonuçları ve Uzun Dönem Katsayıları Değişkenler Katsayı t-istatistiği c 0.0330 0.6369 X t-1 0.4708 7.0150 X t-2 0.3220 4.3913 X t-3 0.1626 2.1292 X t-4 0.0144 0.1906 X t-5 0.0308 0.4250 X t-6-0.1506-2.3206 M t 0.2216 3.7261 M t-1-0.0710-1.0771 M t -2-0.1425-2.1658 M t-3 0.1351 2.2290 Uzun Dönem Katsayıları M 0.9562 23.7989 * c 0.2208 0.5369 Tanısal Testler R 2 =0.99 c 2 (2 ) =0.27(0.75) BGAB =0.99 c 2 =0.87(0.62) WDV F.ist.=10475.19(0,00) c 2 =8.29(0.01) JBN DW=1,97 c 2 (2)=1.97(0.14) RRMKH Not: Burada, BGAB, WDV, JBN ve RRMKH sırasıyla Breusch-Godfrey ardışık bağımlılık, White değişen varyans, Jarque-Bera normallik testi ve Ramsey regresyonda model kurma hatası istatistikleridir. Parantez içindeki değerler p-olasılık değerlerini göstermektedir. (*) %1 anlamlılık düzeyini ifade etmektedir.

Finans Politik & Ekonomik Yorumlar 2011 Cilt: 48 Sayı: 562 Uzun dönem katsayıları, bağımsız değişkenin katsayılarının toplamının, bağımlı değişkenin katsayılarının toplamının birden farkına bölünmesiyle hesaplanmıştır (Johnston ve Dinardo, 1997: 245). Grafik 3: Cusum ve CusumQ İ. GÖÇER - M. MERCAN Modelin tanısal test sonuçları, tahminin başarılı olduğunu göstermektedir. Ayrıca, Grafik 3 te gösterilen Cusum ve CusumQ grafikleri de, regresyon katsayılarının istikrarlı olduğunu göstermektedir. 47 Değişkenler arası uzun dönem ilişkisini gösteren eş-bütünleşme denklemi Tablo 12 ye göre yazıldığında; (10) elde edilmiştir. Burada ihracat serisi, ithalat serisiyle pozitif ilişkili olup, teorik beklentilerimizi doğrulamaktadır. Eş-bütünleşme katsayısının 0,95 çıkması, ekonominin döviz kazanımlarının, döviz giderlerinden az olduğunu göstermekte, yani ihracat, ithalatın belli bir kısmını karşılamaktadır. Dolayısıyla, denklem (7) deki katsayısı birden küçüktür. Bu durum, Türkiye de cari açığın zayıf formda sürdürülebilir olduğunu göstermektedir. 5.6. Kısa Dönem Analizi Değişkenler arasındaki kısa dönem ilişkisi, yine sınır testi yaklaşımına dayalı ARDL hata düzeltme modeli ile araştırılmıştır. Modelin bu çalışmaya uyarlanmış biçimi şu şekildedir: (11) burada; EC t-1 hata düzeltme terimi olup, uzun dönem ilişkisinden elde edilen hata terimleri serisinin bir dönem gecikmelisini temsil etmektedir. Bu değişkenin katsayısı, kısa dönemdeki sapmaların ne kadarının bir dönem sonra düzeleceğini gösterir. Bu katsayının negatif işaretli olması, seriler arasında meydana gelen sapmaların, uzun dönem denge değerine yakınlaşacağını, pozitif olması ise uzun dönem denge değerinden uzaklaşacağını göstermektedir (Engle-Granger, 1987; Pesaran vd., 2001). Bu modelde değişkenlerin gecikme uzunlukları belirlenirken, uzun dönem ARDL modelinin belirlenmesinde uygulanan işlem tekrar edilmiştir. Kısa dönem sınır testi için gecikme uzunluklarını gösteren sonuçlar Tablo 13 te verilmiştir.

48 Türkiye Ekonomisinde Cari Açığın Sürdürülebilirliği: Sınır Testi Yaklaşımı Tablo 13: Kısa Dönem ARDL Modeli İçin Gecikme Uzunluğunun Tespiti AIC LM Testi AIC LM Testi m (X) n (M) 0 - - 0-1.52 0.87 1* -1.46 0.06 1-1.53 0.00 2-1.45 0.00 2-1.54 0.00 3 1.45 0.00 3* -1.56 0.46 4 1.45 0.00 4-1.56 0.00 5-1.48 0.00 5-1.56 0.00 6-1.47 0.00 6-1.55 0.00 7-1.46 0.00 7-1.54 0.00 8-1.44 0.00 8-1.53 0.00 Tablo 13 e göre, optimum gecikme uzunlukları ihracat için 1, ithalat için 3 olarak bulunmuştur. Böylece kısa dönem analizinin ARDL (1,3) modeli ile yapılmasına karar verilmiştir. Tahmin sonuçlar Tablo 14 te yer almaktadır. Tablo 14: Kısa Dönem ARDL (1,3) Modeli Tahmin Sonuçları Değişken Katsayı t-istatistiği c 0.0250 2.6558 X t-1-0.2308-2.8181 M t 0.2331 4.1492 M t-1 0.1302 2.0757 M t-2-0.0348-0.5770 M t-3 0.1613 2.8527 EC t-1-0.3253-2.7136 Tanısal Testler R 2 =0.27 c 2 (2 )=0.76(0.46) BGAB =0.25 c 2 =1.76(0.05) WDV DW=1.95 c 2 =14.89(0.00) JBN F=13.53(0,00) c 2 RRMKH (2)=0.30(0.73) Not: Burada, BGAB, WDV,c2JBN ve RRMKH sırasıyla Breusch-Godfrey ardışık bağımlılık, White değişen varyans, Jarque-Bera normallik testi ve Ramsey regresyonda model kurma hatası istatistikleridir. Parantez içindeki değerler p-olasılık değerlerini göstermektedir. Tanısal test sonuçları, modelin başarılı olduğunu göstermektedir. Grafik 4 te gösterilen Cusum ve CusumQ grafikleri de, regresyon katsayılarının istikrarlı olduğunu belirtmektedir.

Finans Politik & Ekonomik Yorumlar 2011 Cilt: 48 Sayı: 562 Grafik 4: Cusum ve CusumQ İ. GÖÇER - M. MERCAN 49 Tablo 14 ten de izlenebileceği gibi, kısa dönemde ihracatla ithalat arasındaki ilişki, (ikinci gecikme hariç) uzun dönem ilişkisinde olduğu gibi, pozitif çıkmıştır. Hata düzeltme teriminin katsayısı -0,32 dir. Bu değer istatistikî olarak anlamlı ve beklendiği gibi negatiftir. Modelin hata düzeltme terimi çalışmaktadır. Yani uzun dönemde birlikte hareket eden seriler arasında, kısa dönemde meydana gelen sapmalar ortadan kalkmakta ve seriler tekrar uzun dönem denge değerine yaklaşmaktadır. İhracat ve ithalat serileri arasında uzun dönem denge değerinden meydana gelen sapmaların, her ay %32 si ortadan kalkmaktadır ( Tarı, 2008: 417). 6. SONUÇ VE ÖNERİLER Bu çalışmada, Türkiye deki cari işlemler açığının sürdürülebilirliği, Husted (1992) tarafından geliştirilen zamanlararası dış denge kısıtı modeli kullanılarak sınır testi yaklaşımıyla, 1992:M1 2010:M11 dönemi verileriyle, analiz edilmiştir. Yapılan analizde, ithalat ve ihracat serileri arasında eşbütünleşme ilişkisinin varlığı tespit edilmiştir. Bu durum, dış ticaret açığının ve dolayısıyla cari açığın sürdürülebilir olduğuna bir delil kabul edilebilir. Elde edilen bulgulara göre; Türkiye ekonomisinde ihracat serisi ithalat serileri ile pozitif ilişki içinde olup teorik beklentilerimizi doğrulamaktadır. Uzun dönem analizinde, ithalatın katsayısının birden küçük ( ) çıkması, ekonominin döviz kazanımlarının, döviz giderlerinden az olduğunu göstermektedir. Bu sonuç, Türkiye de cari açığın, zayıf formda sürdürülebilir olduğunu göstermektedir. Kısa dönem analizinde, modelin hata düzeltme teriminin katsayısı -0,32 bulunmuştur. Bu durum, hata düzeltme teriminin çalıştığını, uzun dönemde birlikte hareket eden seriler arasında, kısa dönemde meydana gelen sapmaların, her ay %32 sinin ortadan kalktığını ve serilerin tekrar uzun dönem dengesine yaklaştıklarını göstermektedir. Sonuç olarak; Türkiye ekonomisinde cari açığın, düşük formda sürdürülebilir olduğu, kriz çıkarma veya sürdürülememe potansiyel riski taşıdığı tespit edilmiştir. Gelecekte, cari açık kaynaklı ekonomik sıkıntı yaşanmaması için, aşağıdaki tedbirlerin alınmasının faydalı olacağı düşünülmektedir: Döviz kuru yükseltilerek ve diğer önlemler alınarak ihracat arttırılıp, ithalat azaltılmalıdır. İhracatta teknoloji yoğun ve daha çok döviz kazandıracak ürünlere yönelmeli, ihracat yapılan ülkeler çeşitlendirilmeli, bu amaçla iş adamları, yurt dışı fuar gezilerine teşvik edilmelidir. Lüks ve nihai tüketim malı ithalatı, vergilerle pahalı hale getirilmelidir. Dövizin ucuzlamasında önemli etkisi olan sermaye hareketleri kontrol altına alınmalıdır. Kamunun ve özel kesimin dış borç stoku azaltılmalı, borçların vade yapısı uzatılmaya, bileşimi yabancı paradan yerli paraya dönüştürülmeye çalışılmalıdır. Enerjide dışa bağımlılık azaltılmalı ve alternatif enerji kaynaklarına yönelmelidir. Ayrıca ara mallarında ithalat azaltılmalı, yerli kaynaklar daha aktif ve daha verimli kullanılmaya çalışılmalıdır. Artan iç talep azaltılarak, tasarruf oranı arttırılmalıdır.