Yasir AYRAN 20080302006
Narin yapılı hayvanlardır. Erkekleri çoğunlukla boynuzludur. Yıl sonunda büyümüş boynuzlarının derileri kurur; hayvan boynuzlarını ağaçlara sürterek atar. Her yıl bu işlemi tekrarlar.
Moschus moschiferus ( Misk keçisi) ve hydropotes inermis ( Su karacası) gibi ilkel olanlar dışında tümünün erkek bireylerinde boynuz mevcuttur. Rangifer tarandus(ren geyiği) un dişileri de boynuzludur. Kuyrukları kısadır. Yılda iki defa renk değiştirirler. Türleri Avrupa, Asya,Kuzey Afrika ve Amerika da yaşarlar. 15 cinsi 30 türü vardır.
kışın ise gri renktedir. Kışın kıllar daha sık ve uzundur. Morfolojisi : Boyları 95-140, yüksekliği 60-90 ve kuyrukları 2-3 cm dir. Ağırlığı 20-25, ender olarak 35 kg dır. Dişiler daha zayıf yapılıdır. Başları kısa, boynu uzun, vücudunun ön bölümü arka bölümüne oranla daha dolgun, sağrı kısmı omuz tarafına göre biraz daha alçak, bacakları uzun ve ince, tırnakları küçük,dar ve sivri, gözleri büyük ve canlı üst göz kapağı uzun kirpikli kulakları orta uzunlukta birbirinden aralıklı ve dışarıya bakık durumdadır. Postu yazın kırmızımtrak,
Karaca nın erkeğine Teke, dişisine Keçi veya İnek, yavrusuna da Oğlak denir. Yalnız Tekesinde boynuz bulunur. Karaca, ilk boynuzunu Ocak ve Şubat aylarında olmak üzere 9-10 aylık iken düşürür. Boynuzlarının yüzeyinde kabarcıklar vardır. Uç kısma yakın dallar kısadır.
Capreolus cinsi Asya ve Avrupa nın birçok yerinde yayılmış olup toplam yayılış alanı yaklaşık 13 milyon km2 dir. C. capreolus Anadolu, İngiltere dahil Avrupa nın tamamında, Kuzeybatı Suriye, Kuzey Irak ve Kuzey İran da bulunduğu halde Sardunya Korsika ve Sicilya adalarında, İsrail ve Lübnan da yayılış göstermez. İrlanda ve Kuzey Amerika ya ise Avrupa dan götürülmüştür.
Türkiye de genel olarak Trakya da Istıranca Ormanlarından İstanbul Belgrad Ormanına kadar olan alanda, Tekirdağ, Gelibolu yarımadası, Çanakkale çevresi, Kazdağları, Kocaeli, Adapazarı, Bilecik, Bursa ve Balıkesir ormanlarında, Karadeniz Bölgesinde Düzce, Bolu, Zonguldak, Antalya nın Manavgat ve Alanya ilçeleri, Osmaniye ve Antakya çevresinde yayılış gösterir.
1960 lardan sonra Orta Avrupa da Karaca sayısı hızlı bir şekilde artarak 15 milyona çıkmıştır. 1980 lerdeki durumları düşünüldüğünde, Capreolus cinsinin toplam yayılış alanı 13 milyon km2 dir. İngiltere de 500 bin, Macaristan da 300 bin, Litvanya da 40 bin Karaca nın yaşadığı bildirilmektedir. Karaca ların Türkiye deki yayılış alanları çeşitli kaynaklarda yer almakta ise de sayıları ve populasyon yoğunlukları hakkında pek fazla bir bilgi bulunmamaktadır.
Herbivor olan Karaca lar tarımsal alanlar ve ormanlık alanlar gibi değişik habitatlarda bulunabilirler. Karaca ların habitatlarını öncelikle besin ve örtüye ulaşılabilirlik sonra da su, iklimsel faktörler ve insan aktiviteleri belirlemektedir. Karaca ların en beğendikleri çevreler karışık yaş ve kompozisyonda ve zengin çalılık tiplerinden oluşan alt örtüye sahip çayırlık ve otlak alanlarla çevrili ormanlardır.
Ayrıca tıraşlama alanlarını veya yangınlarla oluşmuş açıklık alanları da tercih ederler. Çünkü böyle alanlar Karaca ların daha hızlı gelişen otlardan, kısa boylu çalıların ve fidanların genç sürgün ve yapraklarından faydalanmasını sağlar.
Son zamanlarda Avrupa nın bazı kesimlerinde Karaca ların, geniş örtüden yoksun tarımsal alanları tercih ettikleri gözlenmektedir. Buralarda Karaca lar kullandıkları besinin yanındaki çalılık ve ağaçlardan oluşan örtünün yakınlarında bulunurlar.
Besinlerini seçmede titizlik gösteren bir hayvandır. Bu nedenle besinleri arasında taze ve yumuşak otlarla, yapraklı ağaçların tomurcuk ve genç sürgünleriyle kök sürgünleri bulunur. Yazın daha ziyade çeşitli orman bitkilerini, üzümsü bitkilerin yapraklarını, taze tahılları;sonbaharda da üzümsü bitkilerin meyvelerini, şalgam, havuç ve pancar gibi etli kökleri yenen bitkileri, yulaf saplarını kışın ise fungus, ökse otu, patates ve ağaç tomurcukları gibi besin maddeleriyle kabuk, Meşe, Kavak vb. ağaçların kuru yapraklarını yer.
Karaca nın en fazla sevdiği ağaçlar Meşe, Kayın, Akçaağaç, Dişbudak, Karaağaç, Gürgen, Titrek kavak, Söğüt ve Göknar dır. Çam ve Ladini fazla sevmez.
Karaca da çiftleşme Haziran dan Ağustos ayı sonuna kadar sürer. Doğum, çiftleşmeden 40-44 hafta sonra olur. Mayıs ve Haziran başında 1 veya 2, ender olarak da 3 yavru doğurur. Yavrular 1-2 saat sonra annesini izlemeye başlar. Genç Karaca lar bir yavru yapar.
Karaca lar, tekesi, dişisi ve yavrusu birlikte olmak üzere aile halinde yaşarlar. Ancak doğurma zamanında dişi sürüden ayrılır. Kışın bazen bu aile grupları birleşerek sürüleri oluşturur. Sürülerde 30-40 bazen daha fazla Karaca bulunur. 15-16 yıl yaşarlar. Gerek parklarda, gerekse ormanda diğer hayvanlarla ve özellikle Geyiklerle birlikte yaşamayı sevmezler.
Karaca ların Ülkemiz Yaban Hayatına ve Biyolojik Çeşitliliğine Katkıları Karaca ların bir batında 2, bazen 3-4 yavru yapabilmeleri bir buçuk yıl gibi kısa bir sürede ergenliğe ulaşarak yavrulamaları, beslenme spektrumlarının geniş olması, tarımsal alanlardan ormanlık habitatlarına kadar çok çeşitli habitat tiplerinde yaşayabilmeleri, vücut yapılarının orman içi açıklarda dolaşmaya ve koşmaya elverişli olması, böylelikle predatörlerinden kolayca kaçabilmeleri onların populasyonlarının artmasına neden olmuştur.
Memeli av hayvanlarının birçoğu koyun, keçi gibi benzeri çiftlik hayvanlarının yanında alternatif bir besin kaynağı olarak düşünülebilir. Karaca larda bu hayvanların başında gelmektedir. Türkiye de optimum şartlardaki karaca eti potansiyeli 6 bin tondur. Ülkemizde yıllık et tüketimi kişi başına 27 kg dır. Bu da ülkemizde yıllık 1890 bin ton et tüketimi anlamına gelmektedir. Buradan hareketle karacaların avıyla elde edilecek toplam et miktarı ülkenin %0.3 lük ihtiyacını karşılayacağı düşünülebilir. Bunun yanında karaca etinin sofralarımıza ayrı bir lezzet katacağı da göz ardı edilmemelidir.
Karacalar besin piramidinin 1. Tüketiciler grubunda yer almaktadır. Dolasıyla 2. Tüketiciler grubundaki karnivorların besinlerinin bir kısmını oluşturmaktadır. Ülkemizde kurt, çakal, tilki, porsuk, ayı, karacaların predatörleri arasındadır. Bu predatörlerin ve nesillerinin devamı açısından karacalar çok önemlidir.
Karaca sayılarındaki bir artış, günümüzde çok azalmış olan predatör türlerinin de sayılarının artışını sağlayabilir. Yine karacalar; geyik, alageyik, yaban koyunu, yaban keçi ve çengel boynuzlu dağ keçisi gibi nesli tehlikede olan av hayvanları üzerindeki predatör baskısını kısmen de olsa azaltarak tampon tür vazifesi görebilir.
Dikkat edilmesi gereken bir husus da karacalar veya diğer yaban hayvanlarının sayılarının aşırı artması orman alanlarında kabuk soyma, gençlik zararları, toprak zararları gibi tahribatlara neden olmaktadırlar. Almanya da yapılan bir çalışma karacaların aşırı artması durumunda ormandaki kayın ve Avrupa ladinlerinin sürgün ve filizlerini yiyerek zarar verdiklerini göstermiştir.
Yaban hayatı koruma ve geliştirme alanlarında, üretme istasyonlarında ve avlaklarda karacaların yönetim çalışmaları yapılırken bu hususun önemle dikkate alınması gerekmektedir. Ayrıca Avrupa da karaca populasyonlarının yoğun olduğu yerlerde, karacalar trafik kazalarına neden olabilmektedir
Karaca nın ehli keçi izine benzerse de tırnak uçlarının daha sivri oluşu ile ayırt edilir. Tırnakları normal yürüdüğü zaman birbirinin yanında, koşarken birbirinden ayrılmış olarak iz bırakırlar. Erkek ve dişinin izlerini ayırmak zordur. Bu hayvan çok atladığından izleri arasında uzun bir aralık bulunur. Bazen atlayış yeri ile basılan nokta arasında 8 m gibi bir uzaklık bulunur. Kaçarken 4 ayağı ile birlikte atlar.
Karaca nın başarılı avı posta ve yaprak avı biçimlerinde yapılmaktadır. Posta avında Karaca nın bulunması ihtimali olan ya da izinden bulunduğu anlaşılan yer arazinin gelişimine uygun, yeter sayıdaki avcılarla sarıldıktan sonra içeriye bırakılan bir-iki kopoy köpeği ile kovdurulup Karaca çaresiz bırakılarak postadan dışarıya çıkmaya zorlanır. Bu sırada Karaca hangi avcının üzerine uğrarsa onun tarafından vurulur.
Posta avında Karaca nın en çok hangi patika veya yol üzerinde izleri görülmüşse daha çok o noktalar gözlenir. Zira, her zaman güvenle bu yollarda gezen hayvan iç güdüsü ile bu yerlerde tehlikenin bulunduğunda en az ihtimal verdiğinden, kaçmak için de çoğu kez bu yolları seçer.
Posta avında özellikle dikkat edilecek olan husus, bağırıp çağırmamak ve hatta konuşmak suretiyle hayvanı ürkütecek en ufak bir harekette bulunmamaktır. Ayrıca avı gözle görmedikten sonra yeşillik arkasında olacak kıpırdanışlar emir verilmedikçe avcının yerinden ayrılmaması gerekir.
Atlayarak giden bir Karaca ya nişan alarak silah kullanan avcı, çoğu kez kurşununu boşa savurmuş olur. Çünkü Karaca tetik düşürünceye kadar geçecek olan süre içerisinde atlayarak hedeften kurtulabilir. Bunun için Karaca nın atlayacağı noktayı önceden tahmin ve tayin edip tam o noktayı hedef tutarak hayvanın atlamasından sonra tetiği düşürmek gerekir.
Silah patladıktan sonra Karaca nın dere veya su yönüne doğru kaçması, vurulduğunun bir kanıtıdır. Yaralı bir Karaca dan kan kokusu alan iyi bir av köpeği çatlarcasına avı izler. Her av köpeğinin ava karşı olan tutumu özellikle Karaca da çok açık olarak görülmektedir.
Yaprak avında iki parmak arasına alınan bir yaprağı ağızla üflemek suretiyle zayıf Karaca nın veya dişisinin sesi taklit edilerek yapılır. Eskiden bu sesi taklit etmek üzere bir Kayın yaprağından yararlanılmakta idi. Bugün ise bu ses çeşitli aletler yardımıyla çıkarılabilmektedir. Yaprak avında sesin tam olarak keçi sesine benzer bir biçimde taklit edilmesi gerekmektedir. Zira ancak bu suretle tekenin meydana çıkarılması mümkün olmaktadır.
Şayet ses ince ve oğlak sesine benzer bir biçimde taklit edilirse bu defa Teke yerine çoğunlukla Keçi gelir ki, bunun da avlaması doğru olmadığından yapılan avdan iyi bir sonuç alınmamış olur. Yaprak avının sabahleyin veya hayvanın otlamaya çıktığı akşamüzeri yapılması gerekmektedir.
Günün en sıcak olan öğle vakti ile sabahın çok erken ve serin zamanı bu av için uygun gelmez. Genel olarak sıcak günler serin ve yağmurlu günlere oranla yaprak avına daha uygundur.
Yaprak avında Tekelerin bulunduğu ümit edilen yere gelinerek bir süre sessizce beklenir. Sonra sık sık olmamak üzere 2-3 defa ses taklidi yapılır. Kısa bir süre bekledikten sonra ses taklidi tekrarlanır.
Bundan sonraki seslenme için uzunca bir süre beklemek gerekir. Şayet bundan da bir sonuç alınmazsa yer değiştirmek gerekir. Yaprak avı özellikle Karaca nın kızışma zamanında başarılı bir sonuç vermektedir.
Bir tehlike karşısında Keçiler kendilerine özgü bir koku sesi çıkarmaktadırlar. Bu ses üzerine iri Tekeler derhal ortaya çıkarlar. Bundan yararlanılarak imdat sesini taklit eder bir biçimde yapılmış olan düdüklerle de Karaca avı yapılmaktadır.
Eti yenilebilir. Çeşitli bitkilerle beslendiğinden eti hoş kokuludur. Derileri kullanılır.
GÖRÜŞLERİM!!!!!! Dünyanın en zararlı türü olan homo sapiens maalesef hayvanların yaşama hakkını ellerinden almaktadır. Biz bir biyolog olarak diğer insanlardan farkımız sadece yarını düşünmek değil, 100 yıl, 200 yıl ve milyon yıl sonrasını düşünerek bu güzel ekosistemi korumak ve yaşatmak zorundayız.yoksa bu yok oluşlar bizim de yok oluşumuzun habercisidir.