GÜNCEL EKONOMİK GELİŞMELER/SORUNLAR/OLAYLAR. sbolat.weebly.com. Dr. Süleyman BOLAT



Benzer belgeler
Ekonomi Bülteni. 16 Mart 2015, Sayı: 11. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

A N A L Z. Seçim Öncesinde Verilerle Türkiye Ekonomisi 2:

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Şubat 2014, No: 85

1- Ekonominin Genel durumu

Ekonomi Bülteni. 23 Mayıs 2016, Sayı: 21. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

BBH - Groupama Emeklilik Gruplara Yönelik Büyüme Amaçlı Hisse Senedi Emeklilik Yatırım Fonu

AVRUPA BĠRLĠĞĠ EKONOMĠSĠNE ĠLĠġKĠN ARA TAHMĠN RAPORU*

1- Ekonominin Genel durumu

Milli Gelir Büyümesinin Perde Arkası

KÜRESEL GELİŞMELER IŞIĞI ALTINDA TÜRKİYE VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ EKONOMİSİ VE SERMAYE PİYASALARI PANELİ

Ekonomi Bülteni. 6 Haziran 2016, Sayı: 23. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

tarihleri arasında fon getirisi -%1,41 olarak gerçekleşirken, yönetici benchmarkının getirisi -%0,60 olarak gerçekleşmiştir.

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2015 ŞUBAT AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU

BBH - Groupama Emeklilik Gruplara Yönelik Büyüme Amaçlı Hisse Senedi Emeklilik Yatırım Fonu

AYDIN TİCARET BORSASI

Mart. Günlük Araştırma Bülteni Gün Sonu RAPORU

Ocak. Günlük Araştırma Bülteni Gün Sonu RAPORU

Emtia Fiyat Hareketlerine Politika Tepkileri Konferansı. Panel Konuşması

Ekim. Günlük Araştırma Bülteni Gün Sonu RAPORU

Ekonomik Rapor ULUSLARARASI MAL PİYASALARI 67. genel kurul Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği /

Türkiye 7,50% İngiltere 0,50% Amerika 0,50% İsviçre -0,75% Euro Bölgesi 0,05% Japonya -0,10%

ANKARA EMEKLİLİK A.Ş DENGELİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU İKİNCİ 3 AYLIK RAPOR

Groupama Emeklilik Fonları

01/01/ /09/2009 DÖNEMİNE İLİŞKİN GARANTİ EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş

ANKARA EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ULUSLARARASI BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU ÜÇÜNCÜ 3 AYLIK RAPOR

BEH - Groupama Emeklilik Büyüme Amaçlı Hisse Senedi Emeklilik Yatırım Fonu

Haziran. Günlük Araştırma Bülteni Sabah RAPORU

CİGNA FİNANS EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. KATKI EMEKLİLİK YATIRIM FONU'NA AİT PERFORMANS SUNUM RAPORU

Altın Piyasası Haftalık Temel ve Teknik Görünüm (2-6 Mart 2015)

ANKARA EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ULUSLARARASI BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU 3 AYLIK RAPOR

SABAH BÜLTENİ. Piyasalarda FED Tutanakları Bekleniyor.. 6 Ocak :30. Eylül Genç Araştırma Uzman Yardımcısı GENEL GÜN ÖZETİ

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

Gündem Türkiye 7,50% İngiltere 0,50% Amerika 0,25% İsviçre -0,75% Euro Bölgesi 0,05% Japonya < 0.10%

Ekonomi Bülteni. 09 Haziran 2014, Sayı: 23. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler

Dünyaya barış ve refah taşıyor, zorlukları azimle aşıyoruz

ÖZET ...DEĞERLENDİRMELER...

Ekonomi Bülteni. 14 Eylül 2015, Sayı: 27. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Doç.Dr.Mehmet Emin Altundemir 1 Sakarya Akademik Dan man

* ABD istihdam rakamları ile haftayı 2.91 seviyesinin altında tamamlayan dolar/tl yeni haftaya seviyesinden başladı.

Araştırma Notu 15/177

Dikkat! ABD Enerji de Yeni Oyun Kuruyor!

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

2016 Ocak ENFLASYON RAKAMLARI 3 Şubat 2016

Euro Bölgesi İzleme Raporu: Temmuz 2003

Yrd. Doç. Dr. Emre HORASAN

DÖVİZ. Döviz Kurları / Pariteler DÖVİZ PİYASASI GÖRÜNÜMÜ VERİ GÜNDEMİ. Ekonomik Notlar Makro Görünüm Teknik Görünüm

DÜNYA KROM VE FERROKROM PİYASALARINDAKİ GELİŞMELER

Euro Bölgesi 0,05% Japonya -0,10% Parite EURUSD GBPUSD USDJPY USDTRY Altın Brent. Yüksek 1,1248 1, ,430 2, ,60 35,12

Haftalık Yurtiçi Ekonomi Raporu. Geçtiğimiz Hafta Açıklanan Veriler...

2. Uluslararası Ekonomik Gelişmeler

Banka Kredileri E ilim Anketi nin 2015 y ilk çeyrek verileri, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankas (TCMB) taraf ndan 10 Nisan 2015 tarihinde yay mland.

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2016 ŞUBAT AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Şubesi

ÖZET ...DEĞERLENDĐRMELER...

Euro Bölgesi 0,05% Japonya < 0.10% Parite EURUSD GBPUSD USDJPY USDTRY Altın Brent. Yüksek 1,0875 1, ,551 2, ,19 37,70

Mart. Detaylı Enstrüman Analizi USD/TRY

AR& GE BÜLTEN. Enflasyonla Mücadelede En Zorlu Süreç Başlıyor

Gündem Türkiye 7,50% İngiltere 0,50% Amerika 0,25% İsviçre -0,75% Euro Bölgesi 0,05% Japonya < 0.10%

Politika Notu Ekim Küresel Kriz ve Maliye Politikası. Sumru Öz

Aralık. Günlük Araştırma Bülteni Gün sonu RAPORU

plastik sanayi Plastik Sanayicileri Derneği Barbaros aros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri

Strateji Planlama ve Kurumsal Performans Yönetimi. Aylık Ekonomi Bülteni


Euro Bölgesi 0,00% Japonya -0,10% Parite EURUSD GBPUSD USDJPY USDTRY Altın Brent. Yüksek 1,1125 1, ,145 2, ,15 39,72

Euro Bölgesi 0,05% Japonya < 0.10% Parite EURUSD GBPUSD USDJPY USDTRY Altın Brent. Yüksek 1,0984 1, ,311 2, ,85 36,69

1 OCAK - 31 ARALIK 2015 HESAP DÖNEMİNE AİT PERFORMANS SUNUŞ RAPORU (Tüm tutarlar, aksi belirtilmedikçe Türk Lirası ( TL ) cinsinden ifade edilmiştir.

GLOBAL HAFTALIK STRATEJİ

FONLAR GETİRİ KIYASLAMASI

Türkiye de Dış Ticaret ve Dış Ticaret Finansmanı: İhracattaki Düşüşte Finansman Sıkıntısı Ne Kadar Etkili?

ABD de S&P Case Shiller konut fiyat endeksi %5.1 arttı, beklenti %5.1

Mart Ayı Enflasyonu ve Görünüm

ING EMEKLİLİK A.Ş. KATKI EMEKLİLİK YATIRIM FONU FAALİYET RAPORU

Dünya Hububat Pazarında Neredeyiz?

GÜNE BAŞLARKEN 5 Mart 2010

GLOBAL HAFTALIK STRATEJİ

BURSA DAKİ ENBÜYÜK 250 FİRMAYA FİNANSAL ANALİZ AÇISINDAN BAKIŞ (2005) Prof.Dr.İbrahim Lazol

DÖVİZ PİYASASINDA GÜNE BAKIŞ

1 OCAK 31 ARALIK 2009 ARASI ODAMIZ FUAR TEŞVİKLERİNİN ANALİZİ

İçindekiler. İSO Sanayi Gelişim ve Girdi Fiyatları Endeksi. İSO Sanayi Girdi Fiyatları Endeksi

2015 Ekim ENFLASYON RAKAMLARI 3 Kasım 2015

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI MALİ SEKTÖRLE İLİŞKİLER VE KAMBİYO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YURTDIŞI DOĞRUDAN YATIRIM RAPORU 2013

Ekim. Günlük Araştırma Bülteni Gün Sonu RAPORU

EURO BÖLGESİ İZLEME RAPORU (1 TEMMUZ-31 TEMMUZ 2000) 1.Genel Ekonomik Göstergelere İlişkin Gelişmeler:

KÜRESEL PİYASALARDA ÖNE ÇIKANLAR

-Bursa nın ciroları itibariyle büyük firmalarını belirlemek amacıyla düzenlenen bu çalışma onikinci kez gerçekleştirilmiştir.

Dünya Çavdar ve Yulaf Pazarı

FİBA EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. LİKİT ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU 6 AYLIK RAPOR

OYAK EMEKLİLİK A.Ş. GELİR AMAÇLI DÖVİZ CİNSİNDEN YATIRIM ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU 3 AYLIK RAPOR

SERMAYE PİYASASI KURULU İKİNCİ BAŞKANI SAYIN DOÇ. DR. TURAN EROL UN. GYODER ZİRVESİ nde YAPTIĞI KONUŞMA METNİ 26 NİSAN 2007 İSTANBUL


Meriç Uluşahin Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkan Vekili. Beşinci İzmir İktisat Kongresi

Politika Faizi: %7,50 (Önceki: %7,50) Borçlanma Faizi: %7,25 (Önceki: %7,25) Marjinal Fonlama Faizi: 10,00% (Önceki: 10,50%)

Kasım. Günlük Araştırma Bülteni Sabah RAPORU

Cumhuriyet Halk Partisi

GÜNLÜK YATIRIM BÜLTENİ


Reel Sektörün Cari İşlemler. Ekonomistler Platformu Ekonominin Nabzı Araştırmaları Şubat 2012

SABAH BÜLTENİ. Piyasalar FED Öncesi Sakin. 14 Mart :30. İletişim Bilgisi Piyasalar

BASIN DUYURUSU 2001 YILI PARA VE KUR POLİTİKASI

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2015 EKİM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU

Transkript:

GÜNCEL EKONOMİK GELİŞMELER/SORUNLAR/OLAYLAR sbolat.weebly.com Dr. Süleyman BOLAT 1

DÜNYA EKONOMİSİNİN GÖRÜNÜMÜ VE GÜNCEL GELİŞMELER Dr. Süleyman BOLAT 2

KÜRESEL BÜYÜME TAHMİNLERİ GELİŞMİŞ ÜLKELER Kaynak: IMF, World Economic Outlook, 19 Ocak 2016 Dr. Süleyman BOLAT 3

KÜRESEL BÜYÜME TAHMİNLERİ YÜKSELEN PİYASALAR ve GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELER Kaynak: IMF, World Economic Outlook, 19 Ocak 2016 Dr. Süleyman BOLAT 4

IMF, Dünya Ekonomik Görünümü Raporu, 19 Ocak 2016 Uluslararası Para Fonu (IMF) bu yıla ilişkin küresel büyüme beklentisini gelişmekte olan ülkelerdeki zayıflamadan ötürü yüzde 3,6 dan yüzde 3,4 e düşürdü. Dünya ekonomisinin beklenenden daha yavaş toparlandığına işaret edilen raporda, IMF nin 2016 ve 2017 yıllarına yönelik küresel büyüme beklentileri sırasıyla yüzde 3,4 ve yüzde 3,6 ya çekildi. Söz konusu oranlar, ekim ayında yayımlanan bir önceki raporda ise yüzde 3,6 ve yüzde 3,8 olarak belirlenmişti. Aşağı yönlü revizyonların özellikle gelişen ülkelerin beklentinin altında kalan performansından kaynaklandığını kaydeden IMF, bu ülke grubuna yönelik büyüme beklentilerini de 2016 için yüzde 4,5 ten yüzde 4,3 e ve 2017 için yüzde 4,9 dan 4,7 ye indirdi. Kuruluşun tahminlerine göre son 5 yıldır yavaşlama eğiliminde olan gelişen ekonomiler, 2015 boyunca yüzde 4,0 büyüyerek, 2008-2009 krizinden bu yana en düşük performansını gösterdi. Dr. Süleyman BOLAT 5

IMF, Dünya Ekonomik Görünümü Raporu, 19 Ocak 2016 Riskler iyi yönetilmezse büyüme daha da düşer Çin ekonomisindeki yavaşlama, ABD Merkez Bankası nın (Fed) sıkılaştırma süreci ve Emtia fiyatlarındaki düşüşün gelişen ülkeleri baskılamaya devam edeceği ifade edilmiştir.. Raporda, Bu kritik zorluklar iyi şekilde yönetilmezse, global büyüme daha da düşebilir uyarısına yer verildi. IMF, ayrıca düşen sermaye girişlerinin de gelişmekte olan ülkelerin para birimlerine yönelik baskıyı artırdığına işaret ederken, Çin'in beklenenden daha sert yavaşlamasının yükselen piyasaları daha zor duruma sokabileceği öngörüsünde bulundu. Gelişmiş ülkelerdeki sınırlı ve dengesiz büyümenin devam ettiği belirtilen raporda, bu ülke grubuna ilişkin büyüme tahminleri de aşağı çekildi. Güncellenen tahminlere göre, ABD, İngiltere, Avro Bölgesi, Japonya ve Kanada yı içine alan bu grup, 2016 ve 2017 yıllarında yüzde 2,2 yerine yüzde 2,1 büyüyecek. Dr. Süleyman BOLAT 6

Büyümedeki düşüş öngörülerinin altında yatan nedenler? Gelişmiş ekonomilerde büyümenin 2015 ve 2016 yılları için ılımlı bir şekilde artması beklenmektedir. Avro Bölgesindeki güçlenme ve Japonya da pozitife dönen büyüme rakamları, düşen petrol fiyatları, uyumlu para politikası uygulamaları, ülke paralarındaki değer kayıpları bu gelişmelerde etkili olmaktadır. Gelişmiş ekonomilerde işsizlik düşmekte ancak, verimlilik artışı da azalmaktadır. Düşük yatırımlar, nüfustaki olumsuz görünüm ve zayıf verimlilik artışı gibi etkenler, gelişmiş ekonomilerin 2016 yılı büyüme beklentilerini baskılayan etkenler arasındadır. Son dönemlerde petrol ve diğer emtia fiyatlarındaki düşüşler, özellikle petrol ithalatçısı gelişmiş ekonomilerin büyük çoğunluğunda talebi destekleyici bir faktör olmuştur. Gelişmekte olan ekonomilerdeki zayıf görünüm nedeniyle azalan ihracat, gelişmiş ekonomilerin büyümesini negatif yönde etkilemektedir. Gelişmekte olan ülke ekonomilerinin büyüme performansında öngörülen ivme kaybından kaynaklanmıştır. Dr. Süleyman BOLAT 7

IMF, Dünya Ekonomik Görünümü Raporu, 19 Ocak 2016 Küresel ekonomideki toparlanmanın öngörülenden daha yavaş gerçekleştiğine işaret eden IMF, 5 yıldır ivme kaybeden gelişmekte olan ekonomilerin 2015 te % 4 oranında büyüyerek küresel krizden bu yana en zayıf performansını sergilediğini tahmin etmiştir. IMF, önümüzdeki dönemde gelişmiş ülkelerin ılımlı bir performans göstermeye devam edeceğini öngörmüştür. Raporda, Çin ekonomisindeki yavaşlama, FED in para politikasındaki normalleşme süreci ve emtia fiyatlarındaki düşüş gelişmekte olan ülkelerde iktisadi faaliyeti baskı altında bırakan riskler arasında sıralanmıştır. Dr. Süleyman BOLAT 8

OECD, Dünya Ekonomik Görünümü Tahmini, 19 Şubat 2016 Dr. Süleyman BOLAT 9

OECD, Dünya Ekonomik Görünümü Tahmini, 19 Şubat 2016 OECD, IMF ye göre dünya büyümesine ilişkin nispeten daha karamsar beklentilere sahiptir. OECD, 2015 yılı dünya büyümesinin yüzde 3 dolaylarına gerileyeceğini tahmin etmiştir. Bu rakam, 2009 yılından bu yana en düşük büyüme performansını göstermektedir. Brezilya ve Rusya da devam eden resesyon, Çin deki yavaşlama, petrol fiyatlarının ihracatçı ülkelere etkisi ve finansal piyasalardaki belirsizlik bu beklentide etkili olmuştur. Bu gelişmeler özellikle küresel ticareti de olumsuz etkilemektedir. 2003-2016 yılları arasında ortalama yüzde 5,6 oranında artan küresel ticaretin 2015 yılında yüzde 2 oranında artacağı, 2016 yılında büyüme beklentisine paralel olarak dünya ticaretinin yüzde 3,6 oranında olacağı tahmin edilmiştir. Dr. Süleyman BOLAT 10

Küresel Ekonomideki Temel Sorun: Talep Yetersizliği Sorunu Küresel ekonomide yaşanan derin ve geniş çaplı durgunluktan altı yıl geçmesine rağmen güçlü ve dünya geneline yayılmış bir büyüme sürecine henüz dönülememiştir. Ülkelerin ekonomik görünümlerindeki farklılıklara karşın, Dünya genelinde büyüme öngörüleri aşağı yönlü revize edilmektedir. Ayrıca küresel ekonomiye yönelik aşağı yönlü riskler ağırlığını korumaktadır. Dünyada önde gelen bir çok Merkez Bankası son 7 yıl içerisinde piyasaya görülmemiş miktarda para sürdü, ucuz likidite sağladı. Ancak ne hane halkları bu parayla öngörüldüğü ölçüde borçlanıp harcama yapıyor, ne de firmalar yatırımlarını artırıyor. Merkez Bankalarının çabaları arzulanan etkiyi yapamıyor. Bu durum piyasa mekanizmasında ciddi bir aksaklığa işaret ediyor. Normal koşullar altında bu büyüklükte bir likiditenin talebi canlandırarak fiyatları artırması beklenir. Ancak ne Amerika da ne de Avrupa ve Japonya da enflasyonda artış emaresi var. Dr. Süleyman BOLAT 11

Küresel Ekonomideki Temel Sorun: Talep Yetersizliği Sorunu Gelişmiş ekonomilerde devam eden yüksek borçluluk seviyeleri ve henüz istikrara kavuşmayan güven ortamı nedeniyle toparlanma hala istenen düzeyde değildir. ABD gelişmiş ekonomiler grubunda büyümenin öncüsü iken, yavaş olmakla birlikte toparlanma işaretleri gözlenmektedir. Avro Bölgesi nde çok Japonya iç ve dış talep zayıflığı nedeniyle büyüyememektedir. Gelişmekte olan ekonomilerde sebepleri ülkeden ülkeye değişmekle birlikte yavaş büyüme hakimdir. Brezilya ve Rusya ise daralmaya devam ederek grup içerisinde olumsuz ayrışmıştır. Dr. Süleyman BOLAT 12

Gelişmekte Olan Ülkeler Yavaşlıyor Gelişmiş ülkelerden ithal edilen kriz sonrası ucuz finansman ve artan sermaye girişleri ile hızlı büyüme oranları yakalayan gelişmekte olan ülkelerin bugünlerde yüzü gülmüyor. Geçtiğimiz yıl yoğun sermaye çıkışları görülen gelişmekte olan ülkelerin büyüme hızları neredeyse yarı yarıya azaldı. Çin başta olmak üzere yüksek özel sektör borcu-düşük talep sarmalına yakalanan pek çok gelişmekte olan ülke var. Hindistan bu grupta belki de büyüme oranını yüksek tutabilen tek ülke. 13

Gelişmekte Olan Ülkeler Yavaşlıyor Düşen petrol fiyatının Rusya gibi petrol ihracatçılarını resesyona soktuğunu da unutmamak lazım. Dünya ticaret endeksleri alışılmadık düşük seviyelerinde seyrediyor. Para birimleri önemli ölçüde değer kaybetmesine rağmen gelişmekte olan ülkelerin ihracatı talep etkisiyle artmak yerine azalıyor. Yabancı para cinsinden borçları ise giderek artıyor. Küresel finans piyasalarının Çin ve petrol fiyatı haberleri ile dalgalanıyor olmasının en önemli nedeni bunlar. Dünyada adeta güvenilir liman kalmamış durumda. Bu ortamda reel sektör yatırımlarının zayıf seyretmesine belki şaşırmamak gerekiyor. Gelişmiş ülke Merkez Bankaları negatif faizle likiditeyi reel sektöre aktarmaya çalışırken, gelişmekte olan ülkeler ise faiz artırımları ya da reform sözleriyle ile sermayeyi tekrar çekmeye çalışıyor. 14

Petrol Fiyatlarındaki Düşüşler 15

Petrol Fiyatlarındaki Düşüşler ABD, Batı Afrika ve Kazakistan ın artan petrol arzına ek olarak İran ın küresel piyasalara dönüşü küresel arzın artmasına neden olmuştur. OPEC ve OPEC dışı ülkelerde kaydedilen üretim artışı toplam tüketim talebinin üzerinde seyretmektedir. Küresel ekonomik aktivitedeki yavaşlama ile birlikte düşünüldüğünde petrol fiyatlarındaki yatay seyrin ve aşağı yönlü baskının devam etmesi beklenmektedir. Petrol fiyatlarında bir diğer önemli gelişme uzun süredir 10 doların üzerinde seyreden Brent ve WTI petrol fiyatları arasında makas açıklığının kapanmış olmasıdır. Küresel petrol talebine ilişkin beklentiler, nispeten zayıf bir görünüm sergilemektedir Batılı ülkelerin İran a uyguladığı yaptırımları kaldırmasının etkisiyle enerji piyasasında arz fazlasının artacağı beklentisi Ocak ayının ilk yarısında petrol fiyatlarının 2015 sonuna göre %30 a yakın oranda gerilemesine neden olmuştur. Ayın ikinci yarısında ise, Rusya ile Suudi Arabistan ın arz fazlasını kontrol altına almak amacıyla görüştüklerine dair haberlerin ve düşük seviyeden gelen alımların sağladığı destekle petrol fiyatları yükselerek kayıplarının önemli bir kısmını telafi etmiştir. 16

Emtia Fiyatlarındaki Düşüşler Emtia Fiyat Endeksleri 17

Emtia Fiyatlarındaki Düşüşler 2014 yılında küresel talep koşullarının zayıf seyrine ve Fed in beklenenden önce faiz artırımına gideceği endişelerine bağlı olarak sert biçimde gerileyen emtia fiyatları, 2015 yılı başından bu yana nispeten dalgalı bir seyir izlemektedir. Küresel ekonomik aktivitenin görece zayıf seyri, Yunanistan ve Çin ekonomileri kaynaklı riskler ve Fed in 2015 sonuna doğru beklenen faiz artırım sürecine dair belirsizlikler emtia fiyatlarında düşüşe yol açmıştır. Başta ham petrol ve gıda fiyatları olmak üzere bazı emtia ürünlerindeki yüksek üretim düzeyi ve küresel talepteki azalma emtia fiyatlarının gerilemesinde etkili olan diğer faktörler olarak öne çıkmıştır. 18

FED Faiz Artırımı (16 Aralık 2015) ve Etkileri FED in faiz artırımının yükselen ekonomilerin döviz kurlarında yarattığı şok görece sınırlı olmuştur. 16 Aralık 2015 tarihinde alınan karar, beklenen bir adım olduğu için büyük ölçekte sermaye çıkışlarına ve döviz kuru dalgalanmalarına neden olmamıştır. Bundan sonraki politika faiz oranlarının artışının ne düzeyde olacağı yönündeki belirsizlik, 2016 yılında sermaye çıkışlarının yoğunlaşmasına neden olabilir. FED in faiz artırımının diğer bir etkisi, gelişmekte olan ekonomilerde borçların geri ödenmesi maliyetlerinin artmasına ve gerek yurtiçi gerek de ABD doları kaynaklı yurtdışı borçlanma maliyetlerinin artması neticesinde söz konusu borçlanma maliyetlerinin artması riski bulunmaktadır. FED in bundan sonra atacağı adımlar, ABD ekonomisinin genel görünümüne göre yön bulacaktır. 19

ABD Ekonomisi Kaynak: IMF, Economic Outlook, Database 20

ABD Ekonomisi 1990 lardan itibaren dünya konjonktürünün uygun havası ABD de aynı şekilde yaşandı. ABD ekonomisi hızlı bir çıkış yaşadı. ABD de büyümenin yükseldiği, yatırımların ve tasarrufların yüksek sayılabilecek bir düzeyde seyrettiği, enflasyon ve işsizliğin makul düzeylerde bulunduğu, bütçe açığının azaltıldığı, KBGSYH nin yükseldiği bir dönem görüyoruz. Bu dönemde tek sorun cari açığın yüksekliği olarak karşımıza çıkıyor. ABD ekonomisi 2006 yılında yaşadığı düşük kaliteli mortgage kredileri (subprime mortgage) kriziyle sarsılsa da bu alanda yapılan şirket kurtarma operasyonlarıyla toparlandı. Ne var ki ardından gelen 2008 Lehman Brothers ın batışıyla başlayan finansal krizi aynı şekilde toparlayamadı ve ekonomik krize girdi. Halen yaşamakta olduğumuz küresel krizin başlangıcı olarak Lehman Brothers krizinin çıkışı esas alınıyor. Rakamlar, 2006 da başlamış olan düşüşün 2008 den başlayarak hızlandığını gösteriyor. Büyüme grafiğinden açıkça görüleceği gibi ABD ekonomisi 2009 da resesyona giriyor, ardından işsizlik yükseliyor, yatırımlar da tasarruflar da düşüyor, bütçe açığı yükselmeye başlıyor. Dönemin iyiye giden tek göstergesi cari açık olarak görünüyor. Küçülen ya da en azından büyüme hızı düşen bir ekonominin üretimi, yatırımı düşüyor ve dolayısıyla ithalatı da azalıyor. Bunların sonucu olarak da karşımıza normal olarak cari açığın gerilemesi geliyor. 21

ABD Ekonomisi 1990 lardan itibaren dünya konjonktürünün uygun havası ABD de aynı şekilde yaşandı. ABD ekonomisi hızlı bir çıkış yaşadı. ABD de büyümenin yükseldiği, yatırımların ve tasarrufların yüksek sayılabilecek bir düzeyde seyrettiği, enflasyon ve işsizliğin makul düzeylerde bulunduğu, bütçe açığının azaltıldığı, KBGSYH nin yükseldiği bir dönem görüyoruz. Bu dönemde tek sorun cari açığın yüksekliği olarak karşımıza çıkıyor. ABD ekonomisi 2006 yılında yaşadığı düşük kaliteli mortgage kredileri (subprime mortgage) kriziyle sarsılsa da bu alanda yapılan şirket kurtarma operasyonlarıyla toparlandı. Ne var ki ardından gelen 2008 Lehman Brothers ın batışıyla başlayan finansal krizi aynı şekilde toparlayamadı ve ekonomik krize girdi. Halen yaşamakta olduğumuz küresel krizin başlangıcı olarak Lehman Brothers krizinin çıkışı esas alınıyor. Rakamlar, 2006 da başlamış olan düşüşün 2008 den başlayarak hızlandığını gösteriyor. ABD ekonomisi 2009 da resesyona giriyor, ardından işsizlik yükseliyor, yatırımlar da tasarruflar da düşüyor, bütçe açığı yükselmeye başlıyor. Dönemin iyiye giden tek göstergesi cari açık olarak görünüyor. 22

ABD Ekonomisi ABD Merkez Bankası (FED) 16 Aralık 2015 tarihinde beklenen faiz artırımını yapmıştır. FED, 16 Aralık 2015 tarihinde piyasaların uzun zamandır beklediği politika faiz oranı artış kararını açıklamıştır. FED in politika faizlerinde normalizasyon sürecine başlaması, finansal piyasaların sınırlı reaksiyonuna neden olmuştur. FED in politika faiz oranını, 16 Aralık tarihinde 25 baz puan artırması, beklenen bir hamle olmuş ve bu gelişmeyi büyük ölçüde önceden fiyatlayan küresel finansal piyasalarda FED in faiz artırımına tepkiler sınırlı olmuştur. 2016 yılında FED in faiz artırımında temkinli hareket edeceğini açıklaması küresel piyasalarda rahatlatıcı bir etki yaratmış ve ekonomik normalleşmede yavaş iniş olacağı şeklinde algılara yol açmıştır. 23

ABD Ekonomisi FED'in faizleri artırmasıyla birlikte, Türkiye'nin de aralarında olduğu gelişmekte olan ekonomiler için birtakım riskler gündeme gelmiştir. Gelişmiş ekonomilerdeki destekleyici para politikası çerçevesinin aksine, gelişmekte olan ekonomiler para politikalarını sıkılaştırmaktadır. FED in faiz artırım kararı sonrasında gelişmekte olan ekonomilerin bozulan dış finansman koşulları faizlerin artmasına, varlık fiyatlarında düzeltmeye, portföy girişlerinin azalmasına ve kurlarda değer kaybına neden olmuştur. Sermaye akımlarının yönünün gelişmekte olan ekonomilerden gelişmiş ekonomilere doğru dönmesi riskine karşı ülkeler ABD faizleri ile yerel hükümet tahvil faizleri arasındaki farkı korumak için politika önlemleri almaya başlamışlardır. Bu bağlamda, Meksika, Şili ve Peru gibi bazı gelişmekte olan ekonomiler gösterge faiz oranlarında artırıma giden ülkeler arasında yer almıştır. 24

AVRO Bölgesi Avro Bölgesinde devam eden yapısal sorunlara ve düşük büyüme görünümüne rağmen Avrupa Merkez Bankası tarafından uygulanmaya konan tedbirlerin ve politikaların olumlu etkileri alınmaya başlanmıştır. 2014 yılında yüzde 0,9 oranında büyüyen Avro Bölgesindeki ekonomik aktivite, 2015 yılının ilk üç çeyreğinde büyük ekonomiler öncülüğünde ılımlı bir şekilde artmaya devam etmiştir. Avro Bölgesinde toplam talepteki canlanma, toparlanma sürecini desteklemektedir. Yılın üçüncü çeyreğinde ekonomik aktivite ikinci çeyreğe göre ivme kaybetmekle birlikte artmaya devam etmiştir. 25

AVRO Bölgesi Yılın ikinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre yüzde 0,4 oranında büyüyen Avro Bölgesi, Eurostat ikinci tahminlerine göre üçüncü çeyrekte bir önceki çeyreğe göre yüzde 0,3 oranında büyümüştür. Mali konsolidasyon baskısının azalması ve harcanabilir gelir artışı, kamu ve özel tüketime olumlu yansımıştır. İkinci çeyrekte yüzde 0,4 oranında artan hanehalkı tüketimi büyümeye 0,2 yüzde puan katkı verirken, kamu tüketimi 0,1 yüzde puan katkı vermiştir. Yatırım harcamalarının büyümeye katkısı olmazken, stok artışının katkısı 0,2 puan olmuştur. Net ihracatın katkısı negatif 0,3 puan olmuştur. En yüksek büyüme oranları Romanya da yüzde 1,4, Hırvatistan da yüzde 1,3 ve Polonya da yüzde 0,9 olarak gerçekleşmiş, Yunanistan da yüzde 0,9 ve Finlandiya da yüzde 0,5 oranında daralma kaydedilmiştir. Avro Bölgesinde kaydedilen ılımlı toparlanmaya ve ekonomik aktivitedeki olumlu gelişmelere rağmen emek piyasalarında yeterli iyileşme sağlanamamaktadır. Eylül-Kasım 2015 döneminde işsizlik yüzde 10,6 seviyesine gerileyerek, 2011 yılı Ekim ayından sonra en düşük seviyede kaydedilmiştir. Bölge genelinde işsizlerin sayısı 16,9 milyon kişiye gerilemiştir. 26

AVRO Bölgesi 2012 yılı Haziran ayında Avro Bölgesi ülkeleri tarafından finansal sistemin dayanıklılığını artırmak ve finansal krizleri önleme amacıyla bankacılık birliğinin kurulması kararlaştırılmıştır. Bu hedefin en önemli mihenk taşı olan Ortak Çözüm Mekanizması (Single Resolution Mechanism) 1 Ocak 2016 tarihi itibarıyla devreye girmiştir. OÇM kapsamında, Avrupa Merkez Bankası, Avrupa Komisyonu ve ulusal yetkililerden oluşan bir Ortak Çözüm Kurulu nun (Single Resolution Board) oluşturulması öngörülmektedir. Bu kurul, ciddi mali sıkıntılar yaşayan bir banka için çözüm önerisi hazırlama yetkisi vererek, bankanın hangi araçları kullanabileceğini belirleyecektir. Ancak 2024 yılından önce tam anlamıyla bankacılık birliğinin kurulması öngörülmemektedir. 27

Çin Ekonomisi Kaynak: IMF, World Economic Outlook, Database, 2016 28

Çin Ekonomisi 1990 ların ortalarına doğru başlayan olumlu ekonomik konjonktürdeki çıkıştan belki de en fazla yararlanan ekonomi Çin oldu. Gelişmiş ekonomilerde ortaya çıkan büyük likidite bolluğu gelişme yolundaki ekonomilere sermaye akımı olarak akarken bu akımdan en fazla Çin yararlandı. Gerek sermaye akımlarından elde ettiği avantaj gerekse gelişmiş ekonomilerde yaşanan refah artışının yarattığı talep artışına karşı ihracatını artırarak sağladığı büyüme, 15 yıllık süre içinde Çin i küresel sistemin en büyük ikinci ekonomisi konumuna taşıdı. Rakamlar, Çin in küresel krize kadarki dönemde büyümesini hızla artırdığını, işsizlik sorunu yaşamadığını, bütçe açığının makul düzeyde seyrettiğini, cari fazlasının artış içinde olduğunu ortaya koyuyor. Küresel krizle birlikte Çin ekonomisinde yavaş yavaş bazı değişikliklerin ortaya çıktığını görebiliyoruz. Hala başka ülkelerin çok üzerinde bir oranda olsa bile büyüme hızının düştüğünü görebiliyoruz. Yatırımlar ve tasarruflarda yaşanan çıkış da düşüşe dönmüş ve bunun sonucu olarak cari fazla azalmaya geçmiş görünüyor. İşsizlik ve enflasyon ise Çin açısından bu aşamada sorun oluşturmuyor. Buna karşılık bütçe dengesinde bozulma yönünde gidiş var. Çin in yeniden yüksek büyüme patikasına geri dönebilmek için uygulamaya başladığı genişletici maliye politikası bütçe dengesinde bozulma yaratması beklenen bir sonuç. 29

Çin Ekonomisi Çin ekonomisi ikinci çeyrekte yüzde 7 olarak gerçekleşen büyümenin ardından üçüncü çeyrekte yüzde 6,9 oranında büyümüştür. Yılın üçüncü çeyreğinde kaydedilen büyüme oranı 2009 yılının ikinci çeyreğinden sonra gerçekleşen en düşük büyüme oranıdır. 2015 yılının üçüncü çeyreğinde imalat sanayi ve inşaat sektörlerinde gerileme kaydedilirken hizmetler sektöründe artış kaydedilmiştir. Çin ekonomisindeki aşağı yönlü riskler belirginleşmektedir. Çin ekonomisinin zayıflayan ihracat performansı, üretici fiyatlarındaki sert düşüş ve imalat sanayinde gözlemlenen yavaşlamaya ek olarak hisse senedi ve kur piyasalarında yaşanan dalgalanmalar, Çin in yüzde 7 olan 2015 yılı büyüme hedefine ulaşılmasının önündeki en önemli riskler olarak görülmektedir. Olumlu: Gelişmiş ekonomilerden sermaye çekerek uyguladığı ekonomi politikasıyla ülkeyi dünyanın en büyük ikinci ekonomisi konumuna getirmesi Çin yönetimi açısından büyük bir başarıdır. Küresel kriz sonrasında yaşanan bazı olumsuzluklara karşın ekonominin hala güçlü görünümünü koruması olumludur. Olumsuz: Çin ekonomisi, büyüyen her organizasyonun karşılaştığı sorunlarla ve engellerle karşılaşmaya başlamış bulunuyor. Yuan ın değerini artırması gerektiği yönünde karşılaştığı baskılar ve ucuz ihraç ürünlerine getirilen engeller Çin ekonomisini önümüzdeki dönemde zorlayacak unsurlardır. 30

Çin Ekonomisi Çin de emlak piyasasındaki zayıflama ve ihracat performansının yavaşlamasının yanında borsada yaşanan kısa vadeli sorunlar büyüme üzerindeki riskleri artırmıştır. Bu gelişme sonrasında merkezi hükümetin büyümeyi destekleyici mali ve parasal genişleme adımlarını daha da artırması beklenmektedir. Dünyanın en büyük döviz rezervine sahip olan Çin in döviz rezervleri 23 yıldır ilk kez düşmüş ve 2015 yılında rekor düzeyde gerilemiştir. Bu gelişmede yuan a yapılan müdahale ve sermaye çıkışları etkili olmuştur. Çin Merkez Bankası büyümeyi desteklemek amacıyla politika faizini 23 Ekim 2015 tarihinde 25 baz puan düşürerek yüzde 4,35 seviyesine çekmiştir. Çin ekonomisinin yeniden dengelenme sürecinde yüksek yatırımların yerine güçlü tüketimin yaratılamaması nedeniyle ekonomide sert iniş ihtimali kuvvetlenmektedir. Düşük petrol fiyatları ve artma eğilimindeki tüketimin desteklediği aktivite yılın üçüncü çeyreğinin ılımlı büyüme rakamı ile sonuçlanmasını sağlamıştır. Politika faizinin aşağı çekilmesi, ılımlı mali teşvik planları ve yerel yönetimler üzerindeki finansman baskısını azaltmaya yönelik tedbirlerin devam edeceği beklentisi orta vadede büyüme beklentilerini iyileştirmektedir. Ancak ekonomide özellikle bankacılık kesimi ve özel sektörde biriken finansal kırılganlıklar ve makroekonomik dengesizlikler önemli aşağı risk unsuru olmaya devam etmektedir. 31

Japon Ekonomisi Kaynak: IMF, World Economic Outlook, Database, 2016 32

Japon Ekonomisi Japonya, küresel krizden çok önce krize girmiş bir ekonomi konumundaydı. Yaklaşık çeyrek yüzyıldır büyüyemeyen bir ekonomi durumunda Japonya. Japonya nın, 1990 ların ortalarından başlayan olumlu konjonktürden fazlaca yararlanamadığını görebiliyoruz. Buna karşılık küresel kriz Japonya yı daha da etkileyerek eksi büyümeye düşürmüş görünüyor. Japonya nın düşük büyümeye karşılık işsizlik sorunu yok. Büyük bütçe açıklarına karşın uzun süre deflasyon yaşamış olan ekonomi son yıllarda enflasyon yaratmaya başlamış bulunuyor. Japonya geleneksel olarak cari fazla vermeyi sürdürse de son dönemde cari fazlada önemli düşüşler yaşıyor 33

Japon Ekonomisi Japonya, çeyrek yüzyıldır içinde bulunduğu ekonomik krizden çıkabilmek için uzun süre bütçe açığı vermeye dayalı bir maliye politikası yürüttü. Bu politika büyük oranlarda bütçe açıkları verilmesine karşılık beklenen sonuçları veremedi. Bu gevşek politikaya karşın Japonya deflasyondan enflasyona dönüşü başaramadı. Son genel seçimi kazanarak başbakanlığa gelen Shinzo Abe, ABD ve İngiltere nin krizden çıkış için başvurdukları parasal genişleme politikasını ekonomi politikasının temeline koydu ve Japonya Merkez Bankası (BOJ) parasal genişleme politikasını uygulamaya yöneldi. Bu politikayı, maliye politikasıyla da destekleyen Japonya, son dönemde ekonomik krizden çıkış konusunda yol almaya başladı. Abe hükümeti, bunlara ek olarak Çin ve Kore başta olmak üzere ihracattaki başlıca rakip ekonomilerin atılımlarına yetişebilmek amacıyla Yen in değerini düşürme yolunda bir kur politikası izlemeye başladı. Yen in değeri düştükçe Japonya nın ihracatında da artışlar başladı ve bu gelişme ekonominin toparlanmasına yardımcı olmaya yöneldi. 34

Japon Merkez Bankası ve Negatif Faiz Japonya Merkez Bankası (BOJ), bankaların merkez bankası nezdinde tutukları hesapları için faiz oranını %0,1 den -%0,1 düzeyine indirmiştir. Ekim 2010 dan bu yana ilk kez faiz oranlarını değiştiren BoJ, bu kararı 4 e karşı 5 oyla almıştır. Karara gerekçe olarak; ülke ve dünya ekonomisindeki zayıf seyir ile küresel piyasalardaki volatiliteyi gösteren BoJ, gerekli görülmesi durumunda faizlerin daha da indirilebileceğini ifade etmiştir. BoJ, parasal genişleme programı kapsamında yıllık 80 trilyon yen tutarındaki devlet tahvili ile riskli varlık alım programına devam edileceğini açıklamıştır. Böylece, niteliksel ve niceliksel genişleme önlemlerine bir üçüncü bileşen olarak negatif faiz oranı eklenmiştir. Negatif faiz kararı sonrasında Japon yeninin değer kaybetmesinin etkisiyle piyasalarda olumlu bir hava etkili olmuştur. Öte yandan, Merkez Bankasının söz konusu adımlarının ekonomi üzerinde yeterince güçlü bir etkisi olmayacağı yönündeki görüşler iyimser beklentileri sınırlandırmaktadır. 35

Türkiye Ekonomisi 2000 li yıllara büyük bir ekonomik kriz ile (2001 krizi) giren Türkiye ekonomisi ilerleyen yıllarda IMF nin büyük maddi desteği ve uygulamaya konulan güçlü ekonomiye geçiş programıyla önemli bir ekonomik toparlanma içine girdi. Türkiye de büyüme büyüme oldukça yüksek seyrederken enflasyon hızla düşürüldü, bütçe açığı kapatılmaya başlandı. 2001 krizinin yarattığı en olumsuz etki işsizlik oranının yükselmesiydi. Kriz sonrasında uygulanan politikalar ekonomik büyümeyi yukarı taşırken cari açığın da hızla artmasına yol açtı. Türkiye de bütün ekonomiler gibi küresel krizden payını aldı. 2009 yılında ekonomi küçülmüş, işsizlik hızla artmaya başlamış ve bütçe dengesi bozulmuştur. 36

Türkiye Ekonomisi Küresel kriz, yeterince ihracat yapamayan ekonomide cari açığın artmasına yol açmış görünüyor. Küresel kriz sonrasında yeniden toparlanan ekonomide büyüme yükselmiş, bütçe dengesi yeniden rayına girmiş, buna karşılık cari açık da yeniden hızla artmaya başlamış bulunuyor. Son üç yıla baktığımızda büyümenin düştüğünü, işsizliğin yükselmeye başladığını buna karşılık cari açığın azaldığını görüyoruz. Türkiye, ya bütçe açığı ya cari açık vererek büyüyen bir ekonomi görünümünde bulunuyor. Türkiye ekonomisinin en temel sorunu cari açık ve/veya bütçe açığı vermeksizin büyüyememesidir. 37

Türkiye Ekonomisi: Şiddet ve Göçün Gölgesinde Küresel ekonomideki belirsizlikler ve talep eksikliği sürerken yakın coğrafyada meydana gelen gelişmeler de Türkiye ekonomisi üzerinde sarsıcı etkiler yapmaya devam etti. 2015 yılı Türkiye için maalesef terörün yeniden şiddetini artırdığı, Suriye de süregelen savaş yüzünden Türkiye ye ve Türkiye üzerinden Batı ya mülteci akınının devam ettiği bir yıl oldu. Rusya nın Suriye iç savaşında aktif rol almasıyla Türkiye önemli bir ticari ortağıyla gerilimler yaşadı. Halihazırda Orta Doğu ya ticarette sıkıntılar yaşanırken, Rusya nın uygulamaya koyduğu ticari yaptırımlara maruz kalındı. Öte yandan Türkiye 2,5 milyona yakın mülteciyi ağırlamaya devam ediyor. Bu olumsuz gelişmelere rağmen Türkiye ekonomisi yılı %4 e yakın bir büyüme ile kapatması bekleniyor. Mart ayında büyüme rakamları açıklandığında hep beraber öğreneceğiz. Ancak ilk üç çeyreğe bakıldığında %3,4 lük büyüme de beklentileri aştı. Büyümenin kaynaklarına bakıldığında ise hala iç talep kaynaklı büyümenin devam ettiğini, yatırımlardaki artışın sınırlı kaldığını ve ihracatın büyümeye negatif katkı yaptığını gözlemliyoruz. Kamu harcamalarının da bu dönemde büyümeyi destekleyecek şekilde gevşetildiğini söylemek yanlış olmaz. 38

Türkiye Ekonomisi: Büyümenin Kaynakları 39

Türkiye Ekonomisi: Büyümenin Kaynakları 2011 sonrası son dört senedir süregelen düşük büyüme kompozisyonu aslında çok farklı değil. Ekonomi yatırım ve ihracatın zayıf bir seyir sergilediği, tüketim ve kamu harcaması çekişli bir büyümeyi sürdürüyor. Bu gidişat ne kadar sürdürülebilir? Akla ilk gelen elbette borçlanma ve cari açık. Türkiye de büyümenin cari açığı önemli ölçüde artırıcı etkisi olduğu malum. 2015 yılı aslında bu açıdan bir fırsatı da beraberinde getirdi. Petrol fiyatlarındaki düşüş, Türkiye nin enerji ithalatını ucuzlatarak cari açığın düşmesine olumlu katkı yaptı. Ancak ihracattaki düşüş beklenen etkinin sınırlı kalmasına neden oldu. 40

Yıl Sonu Büyüme Beklentisi 41

Türkiye Ekonomisi: Özel Yatırımlar 42

Yıllık Enflasyon 43

12 24 Ay Sonrasına İlişkin TÜFE Artışı 44

Türkiye Ekonomisi: Enflasyon Sorunu Türkiye de yüksek enflasyon dendiğinde belki akla ilk gelen 90 lı yıllarda görmeye alışık olduğumuz %40-60 civarında rakamlar. Oysa bunlar hiper-enflasyon olarak tanımladığımız, o dönemde birçok gelişmekte olan ülkede de dönem dönem gözlemlenmiş seviyeler. Mevcut küresel koşullarda dünya enflasyonist değil dezenflasyonist bir süreç yaşıyor ve enflasyon oranları birçok gelişmiş ülke için %2 nin altında. Oysa ki son 6 yıldır Türkiye de ortalama %8 civarında seyreden bir enflasyon var. Bu oran gelişmekte olan ülke ortalaması olan %3-4 lerin oldukça üzerinde. Üstelik bu yüksek enflasyonu bütçe açığının azaldığı, kamu borcunun giderek düştüğü bir ortamda yaşıyoruz. Merkez Bankası nın uzun zamandır hedeflediği %5 e bizi ulaştıracak politikaları tam olarak uygulayamaması enflasyonun hedefin üzerinde seyretmesinin başlıca nedeni. Elbette tarım sektöründeki yapısal bir takım sorunların gıda enflasyonunun yüksek seyretmesine neden olduğunu da gözlemliyoruz. 45

Türkiye Ekonomisi: Enflasyon Sorunu Merkez Bankası küresel sermaye akımlarının gelişmekte olan ülkelere aktığı 2010-2013 döneminde finansal istikrarı sağlamak amacıyla enflasyon hedeflemesinden büyük ölçüde feragat etmişti. 2011 yılında %10 a varan cari açık, Merkez Bankası nın endişesinin haklı bir işareti olarak görülebilir. 2013 sonrasında sermaye akımlarının yönü tersine döndü ve dalgalanmalar olsa da gelişen ülkelerden ağırlıklı olarak çıkışlar görülmeye başlandı. 2015 yılı bu tersine dönüşün özellikle şiddetlendiği bir yıl oldu. Gelişmekte olan ülkelerden yaklaşık 735 milyar dolar sermaye çıkışı gerçekleşti. Türkiye de de tahvil ve hisse senedi piyasasından yaklaşık 15 milyar dolar çıkış gözlendi. Aynı dönemde Türk Lirası Amerikan Dolarına karşı yaklaşık %25 değer kaybetti. Sermaye akımlarındaki bu tersine dönüşe ve Amerikan Merkez Bankası nın faiz artırımları yoluyla para politikasını normalleştirmeye başlamasına rağmen, TCMB nin para politikası çerçevesinde önemli bir değişim yapılmadı. Artan kurun da etkisiyle enflasyon, 2015 yılında hedefin 3,3 puan üzerinde %8,8 oranında gerçekleşti. Çekirdek enflasyon ise, aynı dönemde %9,5 e ulaştı. 46

Türkiye Ekonomisi: Rusya Sorunu ve Maliyetleri Rusya ile 2013 yılında turizmden $2,4 milyar, ihracattan $7 milyar dolar gelir elde edilmişti. 2014 yılının ikinci yarısında petrol fiyatlarında görülen düşüş Rusya yı durgunluğa soktu ve Türkiye nin hem ihracat hem de turizm gelirlerini düşürdü. Ruble 2015 yılında TL ye kıyasla %25 e yakın oranda değer kaybetti. 2015 yılında tahminen 2013 yılına kıyasla ihracatta %50, turizmde %40 civarında bir düşüşle kapatacağız. 2015 yılında görülen bu düşüşler Rusya ile yakın zamanda yaşanan gerginlikten değil, ekonomik durgunluktan kaynaklanıyor. 2016 yılına ise yaptırımlar damgasını vuracak. Ancak $40 ın altına inen petrol fiyatı ve değer kaybetmeye devam eden Ruble nedeniyle yaptırımlar olmasa da Rusya ekonomisinde büyük bir canlanma beklenmediğini unutmamak gerekir. Rusya nın yaptırımlar nedeniyle bu ülkeden elde edilen turizm gelirinde önemli kayıplar olması bekleniyor. Turizm ve ihracatta Rusya dan elde ettiğimiz gelirlerin tümünün kaybı söz konusu olur ve başka ülkelerle ikame şansı olmazsa bunun 2016 büyüme hızına %0,3 düzeyinde etki yapacağını tahmin ediyoruz. Turizm ve ihracat gelirlerinde toplamda %30 civarında bir azalma durumunda ise büyümeye etki %0,1 civarında olacaktır. 47

Türkiye Ekonomisi: Rusya Sorunu ve Maliyetleri Rusya da özellikle inşaat alanında faaliyet gösteren birçok Türk şirketinin krizden etkilenmesi söz konusu. Merkez Bankası verileri Türkiye nin tüm ülkelerden yıllık inşaat hizmet gelir transferinin $1 milyar (TCMB, Ödemeler Dengesi İstatistikleri) olduğunu göstermektedir. Bu da turizm ve ihracat gelirlerine kıyasla oldukça kısıtlıdır. Türkiye de ağırlıklı olarak Rusya ile yapılan bavul ticaretinin de 2015 yılının ilk 11 ayında 8,1 milyar dolardan 5,3 milyar dolara düştüğünü belirtelim. 2016 yılında Rusya ile gerginliğin bavul ticaretine de olumsuz olarak yansımasını bekliyoruz. 48

Rubin in TL ye göre değeri 49

Rus Turist Sayısı 50

Dış Ticaret 51

En Çok İhracat Yapılan Ülkeler 52

Dış Ticaret Dengesi 53

İşgücü Piyasaları 54

İşgücü Piyasaları İşgücü piyasası Ekim de zayıf bir görünüm çizdi Son aylarda %10,4 düzeyinde yatay bir seyir izleyen mevsimsellikten arındırılmış işsizlik oranı, Ekim de %10,6 ya yükselerek son 11 ayın zirvesinde gerçekleşmiştir. Tarım dışı işsizlik oranı bu dönemde %12,7 ye çıkarken, genç nüfusta işsizlik oranı %19 ile yüksek düzeylerdeki seyrini sürdürmüştür. Mevsimsellikten arındırılmış verilere göre istihdam aylık bazda 39 bin kişi azalırken, işgücüne katılım oranı 0,1 puan gerileyerek %51,5 olmuştur. 55

Mevsim ve Takvim Etkilerden Arındırma Arındırma; istatistiksel olarak anlamlı olmak kaydı ile, düzensizlik yaratan etkilerin parametrik olarak tahmin edilerek veriden çıkarılmasıdır. Mevsim Etkisinden Arındırma Mevsimsel farklar, periyodik olarak her yıl sektörlere göre çeşitli üretim iniş-çıkışlarına neden oluyor olabilir. Örneğin yaz aylarında üretimi artan bir ürünün, kış aylarında üretimi düşüyor olabilir. Verilerden bu tür düzensizlik yaratan etkilerin çıkarılması ve yorumlanması daha kolay hale getirilmesi işlemi "mevsim etkilerinden arındırma" olarak adlandırılmaktadır. 56

Takvim Etkisinden Arındırma Yılın herhangi bir ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre daha az iş günü yaşanmış olabilir. Bu fark, resmi tatiller nedeniyle ya da takvimdeki olağan kaymalar nedeniyle yaşanmış olabilir. Verilerin iş günü farklarını gidermeye yönelik işlem ise "takvim etkilerinden arındırma" olarak adlandırılmaktadır. Her iki işlemin beraber yapılması ise "mevsim ve takvim etkilerinden arındırma" olarak adlandırılmıştır. 57

Mevsimsel ve Takvimsel Etkilerden Arındırma Takvim etkisinden arındırılmış veriler, bir önceki yılın aynı ayına-dönemine göre yapılan kıyaslamalarda kullanılmalıdır. Mevsim etkilerinden arındırılmış veriler, bir önceki aya-döneme göre yapılan kıyaslamalarda kullanılmalıdır. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış veriler, bir önceki aya-döneme göre yapılan kıyaslamalarda kullanılmalıdır. 58