I. BÖLÜM : TELİF YAZILAR



Benzer belgeler
Nasıl Bir Sosyal Bilim Temel Sorunlar ve Yaklaşımlar-

225 ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ. Yrd. Doç. Dr. Dilek Sarıtaş-Atalar

Nitel Araştırmada Geçerlik ve Güvenirlik

Temel Kavramlar Bilgi :

BÖLÜM I ARAŞTIRMANIN DOĞASI

FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ

philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

Soyolojik Soru Sorma ve Cevaplama

İÇİNDEKİLER. Yedinci Baskıya Önsöz 15 İkinci Baskıya Önsöz 16 Önsöz 17 GİRİŞ 19 I. BÖLÜM FELSEFE ÖĞRETİMİ 23

FELSEFE BÖLÜMÜ SOFİSTLER DERSİ DERS NOTLARI (3)

ÖDEV ETİĞİ VE İMMANUEL KANT

METODOLOJİ PARADİGMA ARAŞTIRMANIN BİÇİMSEL YAPISI YRD. DOÇ. DR. İBRAHİM ÇÜTCÜ

BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ. Nitel Araştırma Yöntemleri

CAL 2301 SOSYAL DÜŞÜNCELER TARİHİ. 9. Hafta Mikro Sosyoloji: Sembolik Etkileşimcilik, Fenomenoloji ve Etnometodoloji

METODOLOJİ PARADİGMA ARAŞTIRMANIN BİÇİMSEL YAPISI YRD. DOÇ. DR. İBRAHİM ÇÜTCÜ

Sosyoloji. Konular ve Sorunlar

BİLGİ-SOSYOLOJİK DİN SOSYOLOJİSİNDE BİR KAVRAM: DURUM TANIMI Adil ÇİFTÇİ

FELSEFİ YAPIDA EĞİTİM MODELLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ

Bölüm Dersin Kodu Dersin Adı SOSYOLOJİ SOSSO092 SOSYAL BİLİMLERDE METOD Kredi AKTS Türü (Seçmeli - Zorunlu) (Ön Koşul, Bağlantı Koşul)

Mesleki Sorumluluk ve Etik-Ders 1 Sorumluluk-Ahlak-Etik-Etik Teorileri

ÜNİTE:1 Psikolojinin Tanımı ve Kapsamı. ÜNİTE:2 Psikolojide Araştırma Yöntemleri. ÜNİTE:3 Sinir Sisteminin Yapısı ve İşlevleri

BILGI FELSEFESI. Bilginin Doğruluk Ölçütleri

SOSYAL BİLİMLERDE KÖKLÜ TARTIŞMALAR

1.Tarih Felsefesi Nedir? 2.Antikçağ Yunan Dünyasında Tarih Anlayışı. 3.Tarih Felsefesinin Ortaçağdaki Kökenleri-I: Hıristiyan Ortaçağı ve Augustinus

BİLİMİN DOĞASI VE BİLİM TARİHİ «Bilim, Anlamı ve Kapsamı»

DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ

SOSYOLOJİNİN TEMELLERİ

ARAŞTIRMA ve BİLİMSEL ARAŞTIRMA TÜRLERİ

Yapılandırmacı anlayışta bilgi, sadece dış dünyanın bir kopyası ya da bir kişiden diğerine geçen edilgen bir emilim değildir.

DBB411 Bilimsel Araştırma ve Yazma Teknikleri. Çarşamba, Arş. Gör. Dr. İpek Pınar Uzun

GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ Felsefe Bölümü DERS İÇERİKLERİ

Sosyolojiye Giriş (SOC 101) Ders Detayları

BİLGİ EDİNME İHTİYACI İnsan; öğrenme içgüdüsünü gidermek, yaşamını sürdürebilmek, sayısız ihtiyaçlarını karşılayabilmek ve geleceğini güvence altına a

Dersin adı / kodu: Küçük Gruplar Sosyolojisi / SOSY1002 Dersiverenöğretimüyesi: Yrd. Doç. Dr. AyşenŞatıroğlu adresi

TOPLUM VE KURUMLAR. Öğretim dili (Ön Koşul, Bağlantı Koşul)

SOSYOLOJİSİ (İLH2008)

Prof.Dr.Muhittin TAYFUR Başkent Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİ İŞLERİ DAİRE BAŞKANLIĞI

AHLAK FELSEFESİNİN TEMEL KAVRAMLARI

Nazım Gökel. Kilis 7 Aralık Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Felsefe Bölümü, (Dahili: 1410)

AKTİF EĞİTİMDE BİLGİ BÜTÜNLÜĞÜNÜ SAĞLAMA:

Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma

SOSYOLOJİK SORU SORMA VE YANITLAMA

ÜNİTE:1. Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi ÜNİTE:2. Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar ÜNİTE:3. Kültür ve Kültürel Değişme ÜNİTE:4

1. İLİŞKİLERİN İNCELENMESİNE YÖNELİK ANALİZLER Sosyal Bilimlerde Nedensel Açıklamalar

İkinci Basımın Ön Sözü

Laboratuvara Giriş. Adnan Menderes Üniversitesi Tarımsal Biyoteknoloji Bölümü TBT 109 Muavviz Ayvaz (Yrd. Doç. Dr.) 3. Hafta (03.10.

HİPOTEZ VE VARSAYIM BİRBİRLERİNİN YERİNE KULLANILABİLİR Mİ?

10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK)

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ... iii GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM SOSYOLOJİYE GİRİŞ

Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı

Bilim ve Bilimsel Araştırma

İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER

Bilimsel Araştırmanın Temelleri

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ- FELSEFE YÜKSEK LİSANS PROGRAMI BİLGİ PAKETİ

ETKILI BIR FEN ÖĞRETMENI

ESTETİK (SANAT FELSEFESİ)

Dersin Adı D. Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS003 IV Ön Koşul Dersler

Hatta Kant'ın felsefesinin ismine "asif philosopy/mış gibi felsefe" deniyor. Genel ahlak kuralları yok ancak onlar var"mış gibi" hareket edeceksin.

İSTANBUL RUMELİ ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ İDARİ ve SOSYAL BİLİMLER FAKÜLTESİ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Lisans Programı Ders İzlencesi

Değerler Ekim Page 2

12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017)

Felsefe Nedir OKG 1201 EĞİTİM FELSEFESİ. Felsefe: Bilgelik sevgisi Filozof: Bilgelik, hikmet yolunu arayan kişi

DOĞRU DİYE BİLDİKLERİMİZİ SORGULADIK MI?

FEN EĞİTİMİNDE ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ

DEÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı Felsefe ve Din Bilimleri Tezli Yüksek Lisans Programı Alan Dersleri. I.

kişinin örgütte kendini anlamlandırmasına fırsat veren ve onun inanış, düşünüş ve davranış biçimini belirleyen normlar ve değerler

Derse kabul koşulları. (Ön Koşul, Bağlantı Koşul) 3 5 ZORUNLU YOK TÜRKÇE

DEÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı Felsefe ve Din Bilimleri Tezli Yüksek Lisans Programı Alan Dersleri. I.

Dersin Adı Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS Ön Koşul Dersler

Bilimsel Araştırma Yöntemleri I

ÖN SÖZ fel- sefe tarihi süreklilikte süreci fel- sefe geleneği işidir

2 PARADİGMALAR IŞIĞINDA BİLİMSEL ARAŞTIRMA ANLAYIŞLARI

Bilim ve Araştırma. ar Tonta. H.Ü. Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü

DİNİ GELİŞİM. Bilişsel Yaklaşım Çerçevesinde Tanrı Tasavvuru ve Dinî Yargı Gelişimi

Toplumsal Eylemin Yapısı

Bilimsel Araştırma Yöntemleri

Nedenselliğin Doğası. Yaşar Tonta. H.Ü. Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü

Benjamin Beit-Hallahmi, Prolegomena to The Psychological Study of Religion, London and Toronto: Associated University Press, 1989.

Hazırlayan. Ramazan ANĞAY. Bilimsel Araştırmanın Sınıflandırılması

Yılmaz Özakpınar İNSAN. İnanan BIr Varlık

Bölüm Dersin Kodu Dersin Adı SOSYOLOJİ SOSSO092 SOSYAL BİLİMLERDE METOD. Derse kabul koşulları (Ön Koşul, Bağlantı Koşul) 2 3 ZORUNLU YOK TÜRKÇE

HABERE FENOMENOLOJİK YAKLAŞIM

GÖRSEL SANATLAR DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI NIN GENEL AMAÇLARI

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ... v. ŞEKİLLER LİSTESİ... xxi. ÇİZELGELER LİSTESİ... xxiii BİRİNCİ KESİM BİLİMSEL İRADE VE ARAŞTIRMA EĞİTİMİNE TOPLU BAKIŞ

İktisat Tarihi I. 27 Ekim 2017

SADETTİN ÖKTEN İÇİMDE AVM VAR!

HİKMET YURDU Düşünce Yorum Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi

Dersin Adı Kodu Yarıyılı T+U Kredisi Akts Felsefeye Giriş IV

SANAT EĞİTİMİ ÜZERİNE. Doç. Dr. Mutlu ERBAY

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl

MehMet Kaan Çalen, tarihinde Edirne nin Keşan ilçesinde doğdu. İlk ve orta öğrenimini Keşan da tamamladı yılında Trakya

YÖNLENDİRİLMİŞ ÇALIŞMA I DERS NOTLARI

Transkript:

I. BÖLÜM : TELİF YAZILAR

D.E.Ü.İlahiyat Fakültesi Dergisi Sayı XVII, İzmir 2003, ss.3-28 SOSYAL BİLİMLERDE TEMEL TARTIŞMALAR Yard.Doç.Dr. Adil ÇİFTÇİ * THE ESSENTIAL DISCUSSIONS IN THE SOCIAL SCIENCES This essay is intended to clarify and help understand what seem to be some of the major sources of confusion within the social sciences in Turkey at today s context. Our proposition is that social theory can be distinguished in terms of two key paradigms which are based on different groups of theoretical (philosophical in a definite sense) assumptions about, firstly, the nature of society and, secondly, about the nature of social science. Accordingly, each of them stands in its own right and, naturally, generates its own distinctive analyses of social life. In other words, each paradigm generates theories and perspectives of social life which are in fundamental opposition to those generated in other paradigm. These paradigms are: a) Sociological Positivism, and b) German Idealism. Such an analysis of social theory brings us face to face with the essential characteristics of the assumptions which underline these different approaches to social science. It cuts through the surface detail which dresses many social theories to what is fundamental in determining the way in which we see the world which we are attempting to analyse. It thus emphasizes the crucial role played by the scientist s frame of reference in the generation of social theory and research, since we know that all investigations are framework-bounded. In order to understand and appreciate alternative points of view it is highly important that a theorist be fully aware of assumptions upon which his own perspective is based. Such an appreciation involves an intellectual journey that takes him outside the realm at his own familiar domain to other area. It requires that that he becomes aware of the boundaries that define his own perspectives. It necessitates that he journey into the unexplored by himself. It requires that he become familiar with paradigms. And it requires that he become familiar with paradigms which are not his own. Only then can he look back and appreciate in full measure the precise nature of his starting point and the processes he takes in his research. This, at the same time, help him and the others according to what measure works are to be examined, in the sense of valuating -not of course ethically- and testing. Anahtar Terimler: Ontoloji, Epistemoloji, İnsan doğası, Metodoloji; Özne(l)ci yaklaşım, Nesne(l)ci yaklaşım; Adcılık-Gerçekçilik, Anti-pozitivizm-Pozitivizm, İstemcilik-Belirlenimcilik, İdeografik-Nomotetik Kuram; Açıklama ve Anlama. * DEÜ. İlahiyat Fakültesi Din Sosyolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi.

Yard. Doç. Dr. Adil ÇİFTÇİ GİRİŞ Sosyal bilimsel yaklaşımların ve toplumsal bilim in nasıl olması gerektiğine yaklaşımların hem bir tür bilim felsefesi ne hem de bir toplum kuramı na dayandıkları söylenebilir. Dayanakları verdiği belirlenebilecek olan temel felsefî sorunlar ve varsayımlar konusu, görebildiğimiz kadarıyla, tek başına ele alınmamıştır ülkemizde. Bunun, mütevazı bir katkımızla -kısaca da olsa- elden geldiğince derli toplu şekilde işlenmesi gerektiğini düşünmekteyiz. 1 Sosyal bilimciler in, toplumsal dünya ve onu inceleme yöntemi hakkında -bahsedeceğimiz sorunlardan elde edilebilecek- açık ya da örtülü kabuller ile konularına bakmalarının ve bunların çalışmada belirtilmesinin zorunlu olduğunu söylemek bile olanaklıdır. Bunun yapılmaması durumunda en az iki bilimsel sıkıntı ortaya çıkabilir gözüküyor. Birincisi, araştırmalardaki düzenliliğin ve iç tutarlılığın kaybolabilmesidir. İkincisi ise, araştırmayı okuyanların ve değerlendirenlerin eline bir ölçüt sunulmamış olacağından ötürü, hayli hatalı bazı karşılaştırmaların ve eleştirilerin yapılabilmesidir. Bu çalışmamızın, böyle ve benzeri durumların önüne geçebilmekte araştırmacılarımıza yardımcı olabileceği gibi; belki yalnız metodu verilen bazı incelemelerin -yapanların da belki farkında olmadıkları- ne gibi tartışmalara ve varsayımlara dayanmakta olduklarını da göstereceğini ümit etmekteyiz. Bunun, burada ayrıntılarına giremeyeceğimiz, başlı başına bir problem olduğunu sanıyoruz. 1 Türkdoğan ın Bilimsel Araştırma Metodolojisi ve Bilen in Çağdaş Yorumbilim Kuramları adlı çalışmaları, gerekliliği azaltma iddiası taşımıyor görünmektedirler. Orhan Türkdoğan, Bilimsel Araştırma Metodolojisi, (İstanbul: Timaş, 2000); Osman Bilen, Çağdaş Yorumbilim Kuramları, (Ankara: Kitabiyat, 2002). Diğerleri yanında, Hans Freyer in İctimaî Nazariyeler Tarihi, (çev.: Tahir Çağatay), (Ankara: İkbal Matbaası, 1977) ve Sosyolojiye Giriş, (çev.: Nermin Abadan), (Ankara: Sevinç, 1958); Doğan Ergun un Sosyoloji ve Tarih: Sosyolojide Yöntem Sorunu, (İstanbul: Der Yayınları, 1982); Barlas Tolan ın Toplum Bilimlerine Giriş, (Ankara: 1996) isimli kitapları başlangıç kabul edilebilir. İlkay Sunar ın bir eseri, bizim bu çalışmanın sonunda yapacağımız pozitivizm ve idealizm en genel ayrımını pozitivizm ve derin yorumsama ( hermeneutik ), bazen de sembolik toplum anlayışı arasında yaparak ışık tutmaktadır. İlkay Sunar, Düşün ve Toplum, (Ankara: Doruk Yayınları, 1999). 4

SOSYAL BİLİMLERDE TEMEL TARTIŞMALAR Biz, Gibson Burrell ve Gareth Morgan a uyarak, konuyu ontolojik, epistemolojik, insan doğasal, metodolojik sorunlar ve onlarda köken bulan temel varsayımlar şeklinde ortaya koyup işlemenin uygun olduğunu düşünüyoruz. 2 Çalışmanın çerçevesinin de adları geçen sosyal bilimciler den alınma olduğunu söylemek bilimsel görevimizdir. İncelememiz, değer yargıları vermeme niyetindedir. En azından, Brian Fay gibi pozitivizm in ölümünü ilan etmeyeceğiz. 3 Evet, perspektifler, mukayese edilemeyecek kadar ayrışıktırlar bazen. Ama, belki en çok bu nedenle, onlara kendi açımızdan kıymet biçmekten uzak kalınmalıdır. 4 Örneğin, Susan J. Hekmann ın dediği gibi, Pozitivist araştırma projeleri son yıllarda [Batı da] epey gözden düşürülmüş ise de, pozitivizm in varsayımları ve çalışma teknikleri hala pek çok sosyal bilimsel incelemenin temeli olmaya devam etmektedir... 5 Bu tür araştırmalara Türkiye de daha fazla gereksinim var gibidir. Zira, karşıtı olan idealist/anlamacı paradigma nın ana sorunları, temel kabulleri, vazgeçilemez kavramları ve çözümleme teknikleri hakkında yeterince bilgi sahibi olunmadığından, araştırmalar uçuk şeyler söyleyebilmekte, bu modeli kötülemelere maruz bırakabilmektedir. Son yıllarda yaygınlaştığı görülen hermeneutik ile ilgili eserler yeterince kavranamadığından; anlama ve yorum, ne desek yeridir tutumu sanılmaktadır bazen. Tek başına bu bile, pozitivist çalışmaların daha sağlam bilgi verebileceği kanısını güçlü tutmaya yetmektedir. Metin içerisinde, kendi tarafımız galiba belli olacaksa da; diğerlerini, eğer varsa, eleştiriler asgaride tutulmuştur. Ama unutmamak gerekir ki; bir perspektifin eleştirisi, bir dereceye kadar, diğer bakış açısında zaten içkindir. 6 2 Gibson Burrell and Gareth Morgan, Sociological Paradigms and Organisational Analysis, (New Hampshire: Heinemann Educational Books Inc., 1988), s. 1. 3 4 5 6 Brian Fay, Çağdaş Sosyal Bilimler Felsefesi: Çok Kültürlü Bir Yaklaşım, (çev.: İsmail Türkmen), (İstanbul: Ayrıntı, 2001), s. 12. Türkdoğan hocamız, Pozitivizmin Çöküşü başlığını kullanmışsa da, ardından onun derin yaralar aldığını söylemektedir. Türkdoğan, Bilimsel Araştırma, s. 344. C. H. Brown, Understanding Society, (London: John Murray, 1981), s. 15. Susan J. Hekmann, Hermeneutics and the Sociology of Knowledge, (Indiana: U.N.D.P., 1986), s. 1. Brown, Understanding Society, s. 15. 5

Yard. Doç. Dr. Adil ÇİFTÇİ Konuya girmeden birkaç hatırlatma yapalım. Birincisi; çalışmadaki doğa dünyası tanımları ve insan dünyasına yansımaları klasik fizik e dayalıdır; kesinlikler in yerine kesinsizlikleri koyan kuvantum fiziği nin 7 tezlerinin sosyal bilimsel neticelerini fazla bilmiyoruz. 8 İkincisi; çalışmadaki temel kavramlar ve sıradan kelimeler maksadımıza uygun tanımlarıyla kullanılmışlardır. Üçüncüsü; bazı filozoflara ve sosyal bilimciler e atıfta bulunmakla yetineceğiz, gayemiz haklarında bilgi vermek değildir. Dördüncüsü; düşünsel sorunlar aşağıda belirgin ayrımlara tabi tutulsa da, ileride biraz iç içe işleneceklerdir. Sonuncusu; bu çalışma giriş kabilinden bir soyutlama/ideal tipleştirme dir ve oldukça ayrıntılı hali için hazırlıklarımız son aşamada olup en kısa zamanda yayınlayacağız. Ana metinde; köklü düşünsel sorunları, onlardan hangi kabullerin çıkarılıp kuramsal zemin haline getirildiklerini, yaklaşımların onlarla ilişkilerini, ön-farklılaşma şeklinde nasıl taraf oluşturduklarını, hangi anahtar terimleri kullandıklarını ama yüklenilen mana açısından nasıl ayrıldıklarını ve inceleme konuları için hangi uzanımları getirdiklerini göreceğiz. Sonuç ta, tarafları iki gelenek şeklinde ayırıp özel niteliklerini tekrarlayacağız. DÜŞÜNSEL SORUNLAR Ontolojik Sorunlar Hepsinden önce, incelenen fenomenin özü ile ilgili ontolojik nitelikte sorunlar söz konusudur. Sosyal bilimler en çok şu ontolojik sorun ile yüz yüzedir: Her türden inanışları, davranışları, hareketleri, kurumları içine alacak kadar geniş manasıyla toplumsal gerçeklik, bireyler in dışında mıdır; yoksa birey bilinçleri nin mi ürünüdür? Toplum, onlardan bağımsızlık 7 Tübitak ın kaos fiziği ile ilgili yayınlarının övgüye değer olduğunu teslim etmek gerekir. 8 Bazıları için Türkdoğan ın yukarıdaki eserine bakılabilir. Ayrıca bkz., Gulbenkian Komisyonu, Sosyal Bilimleri Açın, (çev.: Şirin Tekeli), (İstanbul: Metis, 1998), ss. 60, 74; Thomas Luckmann, Philosophy, Social Sciences and Everyday Life, Phenomenology and Sociology, (Harmondsworth: Penguin, 1978), ss. 229, 240; Peter Worsley, Introducing Sociology, (Harmondsworth: Penguin, 1981), ss. 57-58. 6

SOSYAL BİLİMLERDE TEMEL TARTIŞMALAR anlamında nesne(l) mi, bireysel anlamlandırmanın ürünü olmaklıkla öznel midir? Kısacası; toplum işte-orada-var-olan mıdır yoksa birey zihni mi yaratır onu? Sosyal bilimler felsefesi bu soruları ve cevaplarını bir biçimde ortaya koymalıdır. Şu halde ana sorun, toplumsal dünyanın doğası sorunu; özü sorunu dur. 9 Epistemolojik Sorunlar Bir de, epistemolojik sorunlar vardır. Dünyayı bilmeye ve anlamaya nasıl başlangıç yapabileceğimize, bulgularımızı -mümkünse- bilgi olarak nasıl aktaracağımıza dairdirler. Bunlar, hangi bilgi şekillerinin olanaklı, doğru ve yanlış olduğu münakaşalarını da kapsar. Zaten, doğru ve yanlış ayırımı belli bir epistemolojik tutumu önceden gerektirir. Onu kesin, dışsal, somut olarak teşhis etmek ve iletmek mümkün müdür; yoksa bilgi daha kesinliksiz, içsel, hatta tamamen kişiye-özel deneyime bağımlı olup başkalarına ulaştırılamaz mıdır? Bu sorular, uçlardaki epistemolojik tutumları belirleyecektir. 10 İnsan Doğası Sorunu Bir diğeri de insan doğası; özellikle de insan ile çevre arasındaki ilişki hakkındadır. Öncekiler tüm bilimleri ilgilendirirken, insan doğası problemi nin sosyal bilimler ile özel irtibatı vardır; bununla ilgili kabullere dayanmak zorundadırlar. Çünkü, onlarda insan, araştırmaların hem öznesi hem de konusu dur. 11 Fizik dünya nın doğası, toplumsal dünya nın doğasından ayrıdır. O, araştırmacının araştırma konusuna dahil olduğu bir alan olmakla kalmıyor, incelenen kişiler ile diyaloglara ve çekişmelere girilebiliyor. Halbuki doğa bilimleri nde konular normal olarak nesneler in görüşleri alınmadan çözümlenir. 12 Bu fark, nesnel olma yı da güçleştirir: Sosyal olaylar bir tabiat olayı gibi hariçten [gözlenemeyen] vakıalar olduğundan... objektiflik kaidesine uymak zorlaşmaktadır denilmektedir. 13 9 Burrell and Morgan, Sociological Paradigms, s. 1. 10 Burrell and Morgan, Sociological Paradigms, s. 1-2. 11 Burrell and Morgan, Sociological Paradigms, s. 2. 12 Gulbenkian Komisyonu, Sosyal Bilimleri Açın, s. 52. 13 Günay, Din Sosyolojisi, s. 77. Din sosyolojisi bağlamında bunun daha zor olduğunu, dinin 7

Yard. Doç. Dr. Adil ÇİFTÇİ Nesnellik sorunu şimdilik dursun; bir uç ta, insanlara, koşulların deterministik mukabelecisi varlıklar olarak bakan açılar a rastlarız. İnsanları ve deneyimlerini çevre ürünü kabul ederler. Diğer uç ise; özgür irade yi merkeze alıp insanı çevrenin denetleneni değil denetleyicisi görür. İnsan ile çevre arasındaki ilişkiye dair böyle kabullerde belirlenimcilik ( determinism ) ile istemcilik 14 ( voluntarism ) arasındaki ünlü çekişmeyi teşhis etmek zor olmamalı. Metodolojik Sorunlar Yukarıdaki sorunların, yöntem için önemli neticeleri olmalıdır. Farklı ontolojiler, epistemolojiler ve insan doğası modelleri farklı metodolojilere yöneltecektir. Doğa bilimci nin bilimsel yöntemi seçeneklerin yalnızca biridir. Diğer yandan, sosyal bilimler de, toplumu doğa dünyası gibi kesin, gerçek ve birey in dışında olarak ele alan yöntemlere rastlanılırken; bazıları daha esnek, bireysel ve öznel nitelikte görür onu. 15 Birinci yöntem, toplumsal dünyayı oluşturan unsurlar arasındaki ilişkilerin ve düzenliliklerin açıklanması üzerinde yoğunlaşacaktır. Bunların tespiti, tanımlanması ve ifade yollarının bulunması ana ilgidir. Metodolojik meseleler; kavramların kendileri, ölçülmeleri ve temel çizgilerin açığa çıkarılmasıdır. Bu yöntem, gerçekliği açıkladığı ve yönettiği düşünülen evrensel yasalar ın araştırılmasında kendini gösterecektir. 16 Toplumsal dünya nın kurulmasında inançlar, beklentiler, elemler, sevinçler gibi zihinsel edimleri vurgulayan metodolojik açı farklı meselelerde odaklanır. İlgi konusu; bireylerin dünyayı kurma, yenidenkurma ve yorumlama tarzını anlamaktır. Vurgu, genel in açıklanması genelde varoluşsal/kişisel bir değer çerçevesi oluşturduğunu söyleyen Günay, bu tartışmaların orada daha da yoğun olabileceğinin işaretlerini vermektedir. Bkz., s. 78. 14 Burrel and Morgan, Sociological Paradigms, s. 2. Voluntarizm i, istemcilik olarak çevirdik. Bkz., William Sahakian, Felsefe Tarihi, (çev.: Aziz Yardımlı), (İstanbul: İdea Yayınevi, 1995), s. 343. 15 Burrell and Morgan, Sociological Paradigms, s. 2. 16 Burrell and Morgan, Sociological Paradigms, s. 2. 8

SOSYAL BİLİMLERDE TEMEL TARTIŞMALAR değil; tekil ya da bireye-özgü olan ın anlaşılması üzerindedir. 17 Aşırıya götürülürse, incelemeye değer dışsal bir gerçekliğin mevcudiyeti bile sorgulanır. Aşırı hali bir tarafa, doğa bilimleri nin metodolojik kuralları ölçü alınırsa, sosyal dünyanın - bilim dışı görülecek derecede- göreceli niteliğini vurgulayan bir yaklaşımdır bu. 18 Şimdi bu tartışmaların sosyal bilim felsefesi nde ele alınışlarını ayrıntılı görebilmek için, Sonuç ta yapacağımız genel ayrımı saklı tutarak, iki yaklaşımdan söz edeceğiz. ÖZNE(L)Cİ YAKLAŞIM VE NESNE(L)Cİ YAKLAŞIM 19 Ontolojik, epistemolojik, insan doğasal ve metodolojik duruşlar ikiye indirgenebilir: Özne(l)ci yaklaşım ve nesne(l)ci yaklaşım. 20 Bunlar öncelikle epistemolojik anlam taşırlar. Birincisine göre; epistemolojik özne(l)cilik, nesnellik tir metodolojik açıdan. E. Nagel 21 ile A. Schutz arasında geçen münakaşa bunu aydınlatabilir. Schutz a göre, Nagel, M. Weber in öznel anlama ilkesi ni yanlış anlamaktadır; öznelliği yanlış anlamaktadır çünkü. Onun, Verstehen e özne(l)ci deme sebebi; nesnel anlama nın, eylem sahibi nin belli bir eylem ile ne demek istediğini bulmakla mümkün olduğunu düşünmesidir; eylemin öznesi nden hareketle nesnel bilgi edinebiliriz der. Değer-bağımsız-toplumbilim kavramını bize kazandıran Weber in yöntemsel öznellik i savunduğu söylenemez, diyor Schutz. Böyle epistemoloji, kendine uygun metodoloji oluşturur. Toplumsal eylem in dışarıdan gözlemci veya karşıdaki için anlamı askıya alınır çoğunlukla. 22 O ilkenin diğer adının, araştırmacının, eylem sahibinin 17 Hayriye Erbaş, çekişme nin buradan kaynaklandığını söylüyor. Sosyolojide Fenomenoloji, Araştırma, (Ankara: DTCF, 1992: XIV), s. 159. 18 Burrell and Morgan, Sociological Paradigms, s. 3. 19 Burrell and Morgan da subjectivist, objectivist yazılıdır. Biz özne(l)ci ve nesne(l)ci dedik. Yani ( L ) atılabilir. Bkz., R. E. Palmer, Hermeneutics: Interpretation Theory in Schleiermacher, Dilthey and Gadamer, (Evanston: N.U.P., 1969), s. 144. 20 Burrell and Morgan, Sociological Paradigms, s. 3. 21 Ernest Nagel, Problems of Concept and Theory Formation in the Social Sciences, Philosophy of the Social Sciences, (ed. M. Natanson), (Random House, 1963), ss. 189-209. 22 Alfred Schutz, Concept and Theory Formation in the Social Sciences, Journal of 9

Yard. Doç. Dr. Adil ÇİFTÇİ özne(l) olarak toplumsal eyleme yüklediği niyetsel anlamı bulması gerektiği manasındaki, öznellik ilkesi olduğu söylenirse özetleme yapılır. 23 Yukarıdaki karşıtlık, bilhassa W. Dilthey in ele aldığı, Erklaren ( Açıklama ) ile Verstehen ( Anlama ) farkına dayanıp; kavrayışsal unsurları belirgince ayrı niteliktedir. 24 Bu, sosyal bilimler in, doğa bilimleri nin dışsal dilini mi kullanması 25 gerektiği; yoksa sosyal fenomenin irade, niyet, maksat, anlam gibi içsel terimleri mi gerektirdiği sorununa yol açmıştır. 26 Dilthey, insan davranışının öznel anlamlı niteliğinin doğa da muadili olmadığını vurgulamıştı. Doğa bilimleri dışsal olaylar a nedensel açıklamalar geliştirmişlerdi. İnsan bilimleri ise, anlamlı davranışı içeriden anlamakla ilgileniyordu. O, görüşlerini A. Comte un ve J. S. Mill in 27 karşısına koymuşsa da, sonraları, insan bilimlerinin de doğa bilimleri kadar empirik hale getirilmesi gerektiğini söylemişti. Weber de aynı şeyi yapacaktı. 28 Bunu, insan eylemi ni anlama ile onu nedensel 29 açıklama nın sistematik birleşimiyle 30 sağlayabilecekti. 31 Ama, nesnel Philosophy, (1954: 51), ss. 262-263. 23 J. Bleicher, The Hermeneutic Imagination: Outline of a Positive Critique of Scientism and Sociology, (London: Routledge & Kegan Paul, 1982), s. 104. 24 Plessner, With Different Eyes, Phenomenology and Sociology, s. 25. (Vurgu bizim) 25 Zygmunt Bauman, Sosyolojik Düşünmek, (İstanbul: Ayrıntı, 1998), s. 235. 26 Josef Bleicher, The Hermeneutic Imagination, s. 20. 27 Mill in evrensel nedensellik yasası na dayanarak sosyal durumlardan genel yasalar çıkarma kuramı için, bkz., Bleicher, Hermeneutic Imagination, s. 19. Comte ve Mill in birlikte ele alınışı için, ss. 39-44. 28 Peter Winch, The Idea of a Social Science and its Relation to Philosophy, (London: Routledge & Kegan Paul, 1976), ss. 110-121. Anthony Giddens, Siyaset, Sosyoloji ve Toplumsal Teori, (çev.: Tuncay Birkan), (İstanbul: Metis, 2000), s. 198 vd. 29 Nilgün Çelebi, Sosyoloji ve Nedensellik, Araştırma, (Ankara: DTCF., 1992), ss. 27-40. 30 Günay, erklaren ile verstehen birleşimini savunuyor gibidir: Olayların dışa ait formlarından manâ dolu tüm ve bütünlere nüfuz etmek demek olan anlayış ve onlar arasında sebep-netice bağı kurmak demek olan açıklama... bir çok önemli sonuçlara erişmeyi mümkün kılar. Din sosyolojisi bağlamında bunu daha önemli bulur: Zira, din sosyologu... din mensuplarının kendi kurumları, davranışları, vs.ye verdikleri manâ[ları]... göz önünde tutmak durumundadır. (vurgu bize ait). Din Sosyolojisi, ss. 76-77 ve 80. 10

SOSYAL BİLİMLERDE TEMEL TARTIŞMALAR anlamanın, öznel anlam ın bulunmasıyla mümkün olduğunu bir yana atmadılar. 32 Nedensel yaklaşım açıklama ile ilgilenirken, saiklerin (motives) nedenler ( causes ) şeklinde ve nedensel tarzda işlediğini varsayar. Diğeri ise, anlama ile ilgilenip, davranış saiklerini bilinçli kurulan sebepler ( reasons ) şeklinde düşünür. 33 Aşağıdaki şema, iki genel yaklaşım ın yukarıdaki temel sorunlar açısından nerede durduklarını gösterecektir. Sosyal bilimlere özne(l)ci yaklaşım Subjektif-Objektif Boyut Sosyal bilimlere nesne(l)ci yaklaşım Adcılık ontoloji Gerçekçilik Anti-pozitivizm epistemoloji Pozitivizm İstemcilik insan doğası Belirlenimcilik İdeografik metodoloji Nomotetik Şekil 1.1 Sosyal bilimlerin doğasıyla ilgili varsayımların çözümlenmesine dair bir şema. 34 Şimdi bu şemayı açmaya çalışalım. Tarafların özellikleri Giriş te dile getirilen amacı gerçekleştirecek şekilde seçilmiş olup, ayrımların her zaman bu kadar keskin olmadığı gerçeğinin üstünü örtemez. TARAFLARIN FELSEFÎ DAYANAKLARI Adcılık-Gerçekçilik: Ontolojik Tartışma Ontolojik tartışmadaki uçlar yoğun tartışma konusudur. Geniş tanımıyla, nominalist tutum; insan zihnine/bilincine dışsal gibi gözüken 31 Luckmann, Philosophy, Social Sciences..., s. 241. Nedensellik için; Paul Filmer vdğr., New Directions in Sociological Theory, (London: Collier-MacMillan Publ., 1972), s. 28. 32 Weber ve nesnellik in, kültür bilimleri nin nesnelliği çerçevesinde incelenişi için bkz., Guy Oakes, Weber and Rickert: Concept Formation in the Cultural Sciences, (London: MIT Press, 1988), ss. 18-40. 33 Bleicher, The Hermeneutic Imagination, s. 148. 34 Burrell and Morgan, Sociological Paradigms, s. 3. 11

Yard. Doç. Dr. Adil ÇİFTÇİ dünyanın -gerçekliğe yapı kazandırmak için kullanılan- adlardan oluşturulduğu kabulüdür. Onun gerçek yapısı bulunmamaktadır. İsimler; faydaları dünyayı betimleme, anlamlı kılma ve hakkında uzlaşma sağlama araçları olarak uygunluklarına bağlı yapay üretimler telakki edilir. 35 Örneğin toplum, paylaşılan bir fikir dir yalnızca. Bu fikir e bireylerin katılması durunca, toplum varlığını kaybetmektedir. Zira, ortak algı/anlayış tan başka varoluş temeline sahip değildir. Bu ontolojik çerçeve de çalışan sosyal bilimciler, inceleme konularının bireylerin kabullenişlerinden bağımsız bir objektif/dışta varlık olmadığını düşünürler. 36 Bu insan-üretimi düzen, fikirler ile kurulur ve sürdürülür. Fikirler, yalnızca dünyayı anlamlı kılmak için kullandığımız bilişsel kategorileri değil; arzu, korku gibi hislenmeleri, doğru ve yanlış hakkındaki ahlaksal inançlarımızı, neyin uygun neyin uygun olmadığına dair kabullenmelerimizi; yani değerleri de kapsar. 37 Kısa bir felsefî tanımıyla, eşya nın algımızdan veya algılama melekemizden bağımsız bir varoluşa sahip olduğu kuramı olan realizm, toplumsal dünyanın da birey bilinci nden müstakil, olabildiğince sabit yapılardan müteşekkil gerçek dünya olduğunu kabul eden tutumdur. Bu yapıları bazen tanımlayamasak da, duyularımızla tespit edebileceğimiz varlıklar olarak mevcutturlar. Dünyanın durumları, dünyada zaten vardır... gerçekliğin temel yapıları... sadece keşfedilmektedir. 38 O, iç ve dış ayırımı yapmaz; madem ki şeyler bilince kendilerini sunmaktadırlar, öyleyse vardırlar. Bilinç in rolü neredeyse bir yana atılır. 39 Bazı yapıların farkında bulunmayıp, dile getirecek isimlere sahip olmasak bile, toplumsal dünya dışarıda dır. Birey in, kendi başına gerçekliği/varlığı olan toplumsal dünyaya doğduğu ve orada yaşadığı düşünülür. Onu birey/ler üretiyor 35 Burrell and Morgan, Sociological Paradigms, s. 4. 36 Brown, Understanding Society, s. 139. 37 Worsley, Introducing Sociology, s. 58. 38 Fay, Çağdaş Sosyal Bilimler Felsefesi, s. 278. 39 Thomas Ryba, The Essence of Phenomenology and Its Meaning for the Scientific Study of Religion, (New York: Peter Lang, 1991), s. 178. 12

SOSYAL BİLİMLERDE TEMEL TARTIŞMALAR değildir; işte orada dır, herhangi bir insanın varlığına ve bilincine ontolojik olarak önceldir. Doğal dünya gibi kesin varoluşa sahiptir. 40 Sosyal realizm de diyebileceğimiz bu ontolojik tutum, toplumsal düşüncenin/kuramın doğası hakkında bir görüştür. Bu durumda soru; Toplumu, kendinde bir varlık mı, yoksa çok sayıda tekil şahsiyetler, bilinçler mi kabul etmeliyiz? olacaktır. Nominalist için toplum, tekil bilinçler iken; realist ondan kendi başına varlık diye söz eder. 41 Bu tartışma, belki de, realizm ile idealizm arasındadır köken olarak. Hegel, düşünce nin -Reformasyon sonrasında- fizik doğa ya yöneldiğini, yasalar ın onun gözleminden elde edilip bilgi nin de bu zemine dayandırıldığını; fikir in ise nesne tarafından belirlendiğinin kabul edildiğini söyleyerek bunu ortaya koyuyor ve bitmek tükenmek bilmeyen tartışmalara ortam hazırlıyordu. 42 Anlaşılacağı gibi, özne(l)ci yaklaşım nominalist iken nesne(l)ci yaklaşım realist tir umumiyetle. Varlık ın zihin i yansıtmasından ziyade zihin in varlığı yansıttığına vurgu yapan nesne(l)cilik, gerçekçi ontoloji ye yaslanacaktır ve epistemolojik açıdan pozitivist karakterli olacaktır. Öyle görünüyor ki, gerçekçilik iki uçlu felsefî kuramdır: İnsanî algıdan ve bilişten bağımsız olan bir varlık dünyası mevcuttur ve onun kendi içkin düzeni vardır. 43 İçkin düzen, epistemolojik tartışmada pozitivizmin önemli kabullerindendir. Bir sosyal bilimcinin katıksız realist olabileceği kuşkuluysa da; bir biçimde realizmi kabul etmeyenin sosyal bilimci olabilmesi gayet zordur, diyebiliriz şimdiden. Anti-pozitivizm-Pozitivizm: Epistemolojik Tartışma Pozitivizm terimi, bilgi konusunda genel bir empirik yaklaşım a göndermede bulunmaktadır 44 denilebilir. 45 J. Bleicher -ikame olarak- 40 Burrell and Morgan, Sociological Paradigms, s. 3. 41 G. Duncan Mitchell (ed.), A Dictionary of Sociology, (London: Routledge & Kegan Paul, 1970), s. 144. 42 Terry Pinkard, Hegel s Phenomenology, (Cambridge University Press, 1994), s. 374. 43 Fay, Çağdaş Sosyal Bilimler Felsefesi, s. 278. (Vurgu bizim). 44 R. A. Wallace and A. Wolf, Contemporary Sociological Theory, (Englewood: P.H.I., 1980), ss. 105-106. 13

Yard. Doç. Dr. Adil ÇİFTÇİ bilimcilik ( scientism ) terimini kullanıp şunları kapsadığını söyler: Bilim, bizlerden bağımsız verili/hazır olgular ile meşgul olur; empirik-analitik yöntem geçerli tek bilgi-edinme yoludur; o, bütün bilişsel etkinlik alanlarına teşmil edilmelidir; sonuçları tek doğru bilgi şeklidir. 46 Böyle olunca da, pozitivizm, Von Wright a göre, şu üç sava dayanır: İncelemeler için tek yöntem vardır; modelini doğa bilimleri verir; her inceleme nedenselliği içermelidir. 47 Sosyal bilimlerin hedefi de, öyleyse, genel nedensel yasalar ortaya koymaktır. 48 Pozitivizm i sosyoloji ile ilişkilendirip, özellikle fenomenolojik yönelim in karşısına koyan D. Walsh; onu, Sosyolojiyi doğa bilimleri modelinde kurmaya çalışmak gerektiğini savunan tutumdur diye tanımladıktan sonra, toplumbilimsel çeşitlerinin öncüllerini sıralar: Toplumsal fenomen aslında doğal fenomen ile aynıdır; doğa bilimleri nin çözümleme teknikleri toplumbilim de de uygulanabilirdir ve toplumbilim in hedefi, toplumsal fenomen hakkında öngörüsel ifadelerde bulunmaya dayanaklık edecek, empirik olarak temellendirilmiş kuramsal varsayımlar sistemi üretmektir. 49 Böylece, toplumsal davranışı yöneten yasaları bulabilir, insanlar hakkında bilimsel yasalar oluşturabiliriz. Gerçeklik mi zihin i yansıtır yoksa zihin mi gerçekliği ikileminde tercihini zihin in gerçekliği/varlığı yansıttığı ndan yana yapan epistemolojik yönelimin genel adıdır pozitivizm. O, bilgi nin, varlıkları dolaysız tespit edebilme yetimize, açıklamaların da empirik testlere dayandığını ileri sürüyor. Bundan dolayı, nesne(l)ci çözümleme pozitivist epistemolojiye yaslanır. Pozitivizm de, epistemolojik ve ontolojik kabullerini doğa bilimleri nden alır. 50 Yani, toplumsal dünya da olup bitenleri, düzenlilikleri ve nedensel ilişkileri araştırarak açıklamaya ve öngörmeye çalışan pozitivist epistemoloji, doğa bilimleri ndeki egemen kabullere 45 Fay, Çağdaş Sosyal Bilimler Felsefesi, s. 129. 46 Bleicher, Hermeneutic Imagination, s. 14. 47 Fay, Çağdaş Sosyal Bilimler Felsefesi, s. 129. 48 Wallace and Wolf, Contemporary Sociological Theory, s. 295. 49 Filmer., New Directions, s. 16. Bkz. Walsh, Sociology and the Social World, s. 79. 50 Gunter W. Remmling, The Sociology of Karl Mannheim, (London: Routledge & Kegan Paul, 1975), s. 39. 14

SOSYAL BİLİMLERDE TEMEL TARTIŞMALAR dayalıdır. Ayrıntılarda ayrışabilirler pozitivistler. Bununla birlikte, bilgideki büyümenin birikimsel (cumulative) süreç olduğunu; bilgi stoğu na yeni bilgilerin eklendiğini, yanlış hipotezlerin ise elendiğini kabul ederler. 51 Pozitivizm-karşıtı epistemolojilerdeki ortak nokta, toplumsal dünya da yasalar veya temel düzenlilikler aranışına karşı oluştur. 52 Onlara göre, doğa dünyası ile insan dünyası arasındaki en temel farklılık -örneğin Weber böyle düşünüyordu- ikincisinde yasalar a ulaşmanın olanaksızlığıydı. Bundan ötürü de, en yalın insan eyleminin bile tatmin edici bir salt yasal/nedensel açıklaması yapılamazdı; kısmî bir nedensel açıklama yapabilirdik ki, işte asıl sorun da bunun yöntemi idi. 53 Gerekçesi, toplumsal dünyanın nesne ( object ) değil, öznel dünya oluşudur. O, kendinde-varlık değil, insan edimleri ve eylemlerinin varoluşsal ürünüdür; bunlar tarafından devam ettirilir ve değiştirilir. Benler/özneler-arası ( intersubjektif ) 54 üretilip sürdürüldüğü müddetçe dışsallaşır; görece nesnel olgusallık kazanır. Bunu savunanlar, Durkheim in, toplumsal dünya nın ve kurumlarının nesnel/olgusal niteliğini 55 vurgulamada 56 tamamen hatalı olmadığını; ama olgusallığın, insanlarca kavranış tarzına bağlılığını görmede başarısız olduğunu söylerler. Bunlara göre, işte-orada-var-olan bir toplumsal dünya yoktur; açıklama, tanımlama ve anlama sürecindeki aktörlerin dışsallaştırmaları ve nesne(l)leştirmeleri vardır. 57 Bunu dil ile yaparız genellikle. Dil, toplumsal dünya nın görünüşlerinin yorumunu mümkün kılan kategoriler vasıtasıyla, onu üyeleri için nesnelleştirir ve dışsallaştırır. 58 Bundan dolayı, eğer 51 Burrell and Morgan, Sociological Paradigms, s. 5. 52 Burrell and Morgan, Sociological Paradigms, s. 5. 53 Hughes, Consciousness and Society, Modern Sociology, s. 24. 54 Intersubjectivity için Filmer, New Directions, s. 18. Walsh, Sociology, s. 79. 55 Bu nitelik in ve Durkheim in buna dayandırılan yönteminin bir sunuluşu ve Weber ile karşılaştırmalar için, bkz., Zygmunt Bauman, Sosyolojik Düşünmek, ss. 236-239. 56 Bunların, Emile Durkheim, Toplumbilimsel Yöntemin Kuralları, (B/F/S Yayınları, 1985) adıyla çevrilen (çev.: C. Baki Akal) esere dayandığını söylemeye bile gerek yok sanırız. 57 Filmer, New Directions, s. 18. 58 Bunun Berger ve Luckmann a atıfla tasviri için, Erbaş, Sosyolojide Fenomenoloji, s. 162. 15

Yard. Doç. Dr. Adil ÇİFTÇİ toplumbilim toplumsal anlam(landırma)ların çözümlenmesini başaracaksa bir dil kuramına ihtiyaç duyar. Rutin anlamlandırma süreçleriyle toplumsal dünyaya olgusallık yüklenmesi onu nesne dünya yapmaz yine de. Doğa dünyası nın bile bizim algılamamızdan bağımsız olmadığını ileri sürenler bir yana, anti-pozitivist sosyal bilim de genel kanaatin şu olduğu söylenebilir: Doğal dünya; varlığı için insan onayına mutlak bağımlı değildir, ancak, toplumsal dünya, insanların tasdiki geri alınınca varlığını yitirir; çünkü onun benler-arası onaydan ayrı bir varoluşu yoktur. Toplum, üyeleri onu var/gerçek diye tanımladıkları ve kendilerini ona yönelttikleri 59 için vardır/gerçek tir. 60 Sosyal bilimler in görevi, toplum dünyasının inşa edildiği zihinsel süreçleri kavramaktır. Bu da, onun tam bağımsız gerçeklik olarak varoluşunu askıya almayı ( suspension ) 61 gerektirir. Bu tutuma göre; örneğin aile, eğitim, sınıf çatışması, din; bitki veya kimyasal reaksiyon gibi incelenemeyip insanların yorumlamaları açısından anlaşılabilirler. 62 Çünkü bilgi, varlık/gerçeklik in edilgen bir aynası değildir, bilgi objeleri kavrayış tarzımızca en azından sınırlanırlar ve form/biçim kazandırılırlar. Araştırmaların hedefi, biçimler deki maksadı anlamaktır, iletmeye niyetlenilen mesajı çıkarmaktır. Zihin in bu tezahürleri, metinler den tutunuz da yalnızca mimiksel olan ifadelere kadar muhtelif formlara bürünebilirler ve, böylece, zihinsel-fiziksel safhaları (moments) birleştirebilirler. Belki en çok bu bakımdan, verstehen, açıklama dan keskince ayrılır; çünkü fenomen(d)e taşınan maksat, ilgi, niyet ve değer ile ilgilenir; genel in tekil örneğini temsil eden bir şey olarak görmez onu. 63 Doğa nesneleri nin zıddına, insanlar yaptıklarına anlam ve amaç katan bilinçli varlıklardır, deyip ontolojik saptama yapan Giddens; 59 Bu terim yönelimsellik kavramı ile ilişkili olup ileride ele alınacaktır. 60 Filmer, New Directions, s. 18-19. Krş., Bauman, Sosyolojik Düşünmek, s. 246. 61 Epoché yöntemiyle ilişkisi için bkz., Ryba, The Essence of Phenomenology, ss. 208-210. 62 Brown, Understanding Society, s. 139. 63 Josef Bleicher, Contemporary Hermeneutics: Hermeneutics as Method, Philosophy and Critique, (London: Routledge, 1980), ss.28-31. 16

SOSYAL BİLİMLERDE TEMEL TARTIŞMALAR epistemolojik olarak da, İlk önce insanların... benimsedikleri anlamları anlamadan toplumsal dünyayı... betimleyemeyiz bile iddiasında bulunur. 64 Pozitivizm-karşıtları için toplumsal dünya görecedir ve ancak toplumsal etkinliklere doğrudan katılanların veya onların dolaysız failleri olan kişilerin bakış açısından anlaşılabilirdir. Pozitivist bilgi-kuramı na özelliğini veren dışarıdan gözlemci tavrının anlama da kalkış noktası olamayacağını söylerler. Eyleme/davranışa katılanın ve eylemin sahibinin anlamlandırma çerçevesi ni kavrayarak anlamaya varabiliriz. Yani, dışarı dan değil içeriden anlamak zorunludur. 65 Sosyal bilim, epistemoloji yönünden özne(l)ci olup nesne(l)ci değildir. Bu ise, dışarıdan bilme nin objektif olamayacağının ilanıdır. Eylemlerin aktörlerinin değerler çerçevesini ve anlamlandırmalarını hesaba katmayan soğuk gözlemci -aslında- kendi çerçevesinden çıkan açıklamayı eyleme yüklüyordur; bu da nesnellik olamaz. 66 İstemcilik-Belirlenimcilik: İnsan Doğası Tartışması Belirlenme ve özgürlük şeklinde karşımıza çıkan felsefî sorun diğer bir ikiliği yansıtır. 67 İstemcilik ( voluntarism ) ile belirlenimcilik ( determinism ) ayırımı, bazılarına göre, modern sosyolojinin bugün ve ilerideki ana sorunudur. 68 Sosyal kuramcıların en temel varsayımları insan doğası ile ilgilidir; özellikle, insan davranışını belirlenmiş ve, dolayısıyla, öngörülebilir mi saydıkları yoksa insansal yaratıcılığa mı vurgu yaptıkları açısından ayrışırlar. 69 Bu konu sosyal bilimcileri bölmeye devam etmektedir. O kadar ki, eğer davranışları koşullar tarafından belirleniyorsa ve kaçınılmaz ise toplum üyelerinin buna yönelik bir şeyler yapabilmesinden söz edilemez; pozitivist açıklamalar ve metodolojiler insanı tam da böyle görürler, diyenler 64 Anthony Giddens, Sosyoloji, (çev.: H. Özel-C. Güzel), (Ankara: Ayraç, 2000), s. 12. 65 Burrell and Morgan, Sociological Paradigms, s. 5. 66 Sanırız bu açıdan Weber e atıf için, bkz., Bauman, Sosyolojik Düşünmek, ss. 240-241. 67 Filmer, New Directions, s. 91. 68 Alan Swingewood, A Short History of Sociological Thought, (New York: St. Martin s Press, 1991), s. 2. 69 Wallace and Wolf, Contemporary Sociological Theory, s. 291. 17

Yard. Doç. Dr. Adil ÇİFTÇİ vardır. 70 Toplumsal olgular da kesin bir determinizm aranmasının sosyolojinin sistemleşme dönemi ile ilgili sağlam gerekçeleri yok değildir; Fakat, sosyal bilimlerin konusu olan toplum ile fen [doğa] bilimlerinin konusu olan tabiat arasındaki farkın bir mahiyet farkı olduğunun fark edilmesi değişik bakış açıları arayışına vesile olmuştur. 71 Mesela fenomenolojik sosyoloji de olduğu gibi, özgürlüğü ve seçme yi kabul edenler, toplum üyelerinin, durumları değiştirebileceklerini söylerler. Sosyolojik bilgi ve betimleme, burada, tercihin dayanaklarını açıklığa kavuşturmanın ve insanları seçeneklerin bilincine daha tam vardırmanın olası kaynakları haline gelir. 72 P. L. Berger, Invitation to Sociology de, özgür-irade meselesinin sosyoloji için uzanımlarının tartışmasını ortaya koyarken bunu yapmak istiyordu belki. 73 Öyleyse bu tartışma, sosyal-bilimsel kuramlarda benimsenen insan modelleri etrafındadır. Bir uçta belirlenimci görüş ü buluyoruz: İnsan ve eylemleri ortam veya çevre tarafından determine edilir, belirlenir. Diğer uçta ise istemcilik vardır: İnsan bağımsız ve özgür iradeli dir. 74 Bunu savunanların, sosyolojiyi bir doğa bilimi gibi görenlere köklü itirazı kendi açılarından yerindedir. Moleküller den farklı olarak, diyorlar, insanlar eylemlerinin kendileri için anlamı olan bilinçli varlıklardır. Doğa bilimci, molekülleri zorunlu olarak dışarı dan inceleyebilir. Halbuki insanlar konu olunca, şu da anlaşılmak istenir: Söz konusu birey, davrandığı şekilde niçin davranıyor, eyleminin kendisi için anlamı nedir? 75 Bu sebeple, bilinci/zihni, gerçek objelerin nakşedildiği balmumu yapan ve bir nesne nin farkına varmak için yalnızca sabıra ihtiyacımız olduğunu söyleyen 76 pasif birey görüşünün yerine insanların... kendi davranışlarını biçimlendirme ve 70 Filmer, New Directions, s. 91. 71 Zeki Arslantürk ve M. Tayfun Akman, Sosyoloji: Kavramlar, Kurumlar, Süreçler, Teoriler, (İstanbul: Çamlıca Yayınları, 2001), s. 419. (Vurgu bizim). 72 Filmer, New Directions, ss. 91-92. 73 P. L. Berger, Invitation to Sociology, (Middlesex: Penguin, 1979), ss. 142-172 74 Burrell and Morgan, Sociological Paradigms, s. 6. 75 Cotgrove, The Science of Society, s. 33. 76 Ryba, The Essence of Phenomenology, s. 178 18

SOSYAL BİLİMLERDE TEMEL TARTIŞMALAR yönlendirme yetileri konulur. 77 Onlar bilinçli dirler, bizatihi faal dirler. Kendi haklarında düşünebilirler ve davranışlarını değiştirebilirler. Bu, insan ı, tabiat taki diğer tüm varlıklardan ve, neticede, sosyal bilimleri doğa bilimlerinden ayırmayı gerektiren bir yetenektir. 78 Belki bundan dolayıdır ki, Bleicher a göre, hermeneutik (anlama) yönelimli sosyal bilimler verili olanlar ( data ); yani hazır olgular veya yasaların örnekleri ile ilgilenmezler. İlgi konusu, niyetlere, maksatlara, ümitlere, korkulara ve ıstıraplara tanıklık eden sözler, kelimeler, metinler ve eylemler gibi insansal ürünler; yani zihinsel dışavurumlar ( dantia )dır. Bu da doğa ile kültür arasındaki köklü fark bağlamında kendini gösterir. 79 Yukarıda söylenilenlerin de temelinde, yalnızca eylemlerin değil, insan bilincinin kendinin niyetsel/yönelimsel olduğu 80 görüşü; bilinç hakkında özel bir kuram olup hem umumi Yorumlayıcı Paradigma hem de yorumlayıcı sosyoloji içerisinde yer alan bakış açıları Husserl den almış gibidir onu. Buna göre: Dünya/gerçeklik, özne nin bilinç edimleri (acts) ile yapı kazanır; bilinç her zaman bir nesne hakkında bilinçtir, bilinç(li) özne ve bilinç edimi nin yöneldiği nesne arasında ayırım yapmayan bir bilinç deneyimi olamaz; fakat o, içkinsel bir nesne, dış dünyada matufu ( referent ) bulunmayan bir nesne dir; zihin-dışı nesne ile bilinçli özne arasında hiçbir gerçek nedensel ilişki yoktur, yalnızca bilinç edimleri ve onların içsel içerikleri ve yönelimleri söz konusudur. Sadece zihnin nesnelleştirmeleri vardır ki, yönelimselliğin/niyetselliğin bu nesneleştiren yönü özneler arasındaki iletişimi olanaklı kılar denilerek de salt felsefeden sosyal bilim e geçiş sağlanır: Benler-arası (intersubjective) toplulukta nesnel atıf noktaları olmasaydı her konuşma kişinin kendisine döner ve iletişim 77 Wallace and Wolf, Contemporary Sociological Theory, ss. 225-226. 78 Worsley, Introducing Sociology, ss. 69-71. 79 Bleicher, Hermeneutic Imagination, s. 69. 80 Niyetsellik/yönelimsellik ( intentionality ) kavramını Fenomenoloji nin diğer kavramları ile birlikte görmek için, bkz., Filmer, New Directions, ss. 123-131. Kavrama verilen anlamda çevirmenden biraz farklı düşünsek de, yine bkz., Edmund Husserl, Fenomenoloji Üzerine Beş Ders, (çev. ve giriş Harun Tepe), (Ankara: Bilim ve Sanat, 1997), ss. 14-15. 19

Yard. Doç. Dr. Adil ÇİFTÇİ vuku bulamazdı. 81 Bilinç i tam-özgürlük-alanı kabul eden, zihnin yönelimselliği görüşü; zihni koşullanmış obje olarak tanımlayan pozitivist sosyal bilimlerin belirlenimciliğine tamamen zıttır 82 denilebilir. Bazılarının da hem çevresel hem de istemli etkenlere izin veren bir orta duruş takındıklarını 83 görürüz. Her halükarda; insan modeli hakkındaki kabuller sosyal bilimsel kuramlarda 84 temel unsurlar olmak durumundadırlar. 85 Zira onlar, insan ile insanın yaşadığı toplum arasındaki ilişkilerin doğasını geniş açıdan tanımlarlar. İdeografik ve Nomotetik Kuram: Metodolojik Tartışma Şu ana kadar, nesnellik sorunu nu mecburen birkaç kez ele alıp, öznelcilik ile nesnel olma nın karşı karşıya konulmaması gerektiğini; birincisinin epistemolojik, ikincisinin ise yöntemsel bir tutum olduğunu söyledik. En kısa ifadeyle; nesnelliğin, bireylerin öznel dünyasını kavramakla sağlanacağının kabul edildiğini ifade ettik. Tarafların düşünsel varsayımlarını tetkik ettiğimizde; ayrılmanın, nesnelliğin nasıl başarılacağı üstüne olduğunun farkına varmak zor değildir. Nesnellik ortak paydadır; biri dışarıdan ( olguları nesneler gibi ele alarak ), diğeri ise içeriden ( fenomenleri zihinsel üretimler şeklinde ele alarak ) başarılabileceğini söylemekteydi. Yani; biri bilgi kazanımında yöntemsel nesnelliği savunuyorken öteki savunmuyor değildir. Nesne(l)cilik, gerçeklik/varlık ın zihin den bağımsızlığını ve bu haliyle 81 Ryba, The Essence of Phenomenology, ss. 178-184. (Vurgular bizim). 82 Filmer, New Directions, s. 124. Yukarıdaki ifadenin açılımları için bkz., Georges Gurvitch, Sosyoloji ve Felsefe, (çev.: Kadir Cangızbay), (İstanbul: Değişim, 1985), ss. 14-20. 83 Belirlenimcilik ve istemcilik i, tamamlayıcı gören ve din sosyolojisi için uzanımlarını serdeden bir düşünce için bkz., Günay, Din Sosyolojisi, s. 78-84. Fakat, s. 84 deki Din Sosyolojisi alanında determinist bir tarzda şaşmaz kanunlardan söz edebilmek için, henüz vakit çok erkendir ifadesi gerekircilik in imkanından bir şekilde söz ediyor gibidir. Krş., Günay, Türkiye de Toplumsal Değişme ve Tarikatlar, İslamiyat, (2002: 4), s. 158. 84 Modellerden kısaca bahseden bir çalışma için bkz., J. D. Thomson & V. Houten, The Behavioral Sciences: An Interpretation, (Oregon: Addison-Wesley P.C., 1970), ss. 3-20. 85 İnsan doğası ile ilgili bir gruplaştırma için; Arslantürk, Sosyoloji, s. 422. 20