Đsteğe Bağlı Kurumsal Sosyal Sorumluluk Faaliyetleri: Görünürde Hayırseverlik *



Benzer belgeler
Mesleki Sorumluluk ve Etik-Ders 7 İşletmelerin Sosyal Sorumlulukları ve Etik İlişki

Kurumsal Şeffaflık, Firma Değeri Ve Firma Performansları İlişkisi Bist İncelemesi

ÇORLU TİCARET VE SANAYİ ODASI DIŞ PAYDAŞ ANKET ANALİZ RAPORU

T.C. ÇANKIRI KARATEKİN ÜNİVERSİTESİ

T.C. İSTANBUL KALKINMA AJANSI

KUYUMCULUK VE TAKI TASARIMI PROGRAMI ÖĞRENCĐLERĐNĐN OKULDAN BEKLENTĐLERĐ VE MESLEKĐ GELECEKLERĐNĐN DEĞERLENDĐRĐLMESĐ

ÖĞRENEN LİDER ÖĞRETMEN EĞİTİM PROGRAMI 2014 YILI ÖLÇME DEĞERLENDİRME RAPORU

STRATEJİK PLANI DIŞ PAYDAŞ ANKETİ. Mezun ( ) Veli ( ) Şirket ( ) STK ( ) Üniversite ( ) Kamu Kuruluşu ( ) Diğer ( )

HALKLA İLİŞKİLER (HİT102U)

Halkla İlişkiler. Uygulama Alanları. Barış Baraz Hakan Yılmaz

Proje Çevresi ve Bileşenleri

İŞLETME 2020 MANİFESTOSU AVRUPA DA İHTİYACIMIZ OLAN GELECEK

Bilgisayar ve İnternet Tutumunun E-Belediyecilik Güvenliği Algısına Etkilerinin İncelenmesi

Siirt Üniversitesi Eğitim Fakültesi. Halil Coşkun ÇELİK

RESPECT İtibar Eğilimleri Araştırma Sunumu

Indorama Ventures Public Company Limited

2012 ÜCRET ARTIġI ARAġTIRMASI RAPORU. Ocak, 2012

MÜŞTERİ İLİŞKİLERİ YÖNETİMİ (PZL208U)

Bursa Yenileşim Ödülü Başvuru Raporu

ZORLUKLAR, FIRSATLAR VE STRATEJĐLER

MESLEĞE VE ÖRGÜTE BAĞLILIĞIN ÇOK YÖNLÜ İNCELENMESİNDE MEYER-ALLEN MODELİ

Eğitim Bağlamında Oyunlaştırma Çalışmaları: Sistematik Bir Alanyazın Taraması

Müzakere Becerileri ile Satış Performansını Geliştirmek

6. Uluslararası Sosyal Güvenlik Sempozyumu İzmir de Başladı

ISO ÇYS Uygulamasının Kuruluşlara Avantaj Sağlayabilecek Unsurlar Üzerindeki Etkileri

MERSİN TİCARET VE SANAYİ ODASI OCAK 2011

(3) Ray Sigorta A.Ş. bünyesinde, her seviyede sürdürülen, iç ve dış seçme ve yerleştirme uygulamaları bu yönetmelik kapsamındadır.

THOMAS TÜRKİYE PPA Güvenilirlik, Geçerlilik ve Standardizasyon Çalışmaları Özet Rapor

Dış Paydaş Toplumsal Katkı Araştırması Anketi Sonuçları

DSK nın Ortaya Çıkışı ve Gelişimi

Tedarik Zinciri Performans Ölçümü

III. PwC Çözüm Ortaklığı Platformu Şirketlerde İç Kontrol ve İç Denetim Fonksiyonu* 22 Aralık 2004

Körfez Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş. Kurumsal Yönetim Komitesi

2012 YILI BALIKESİR İŞLETMELERİNİN SOSYO-EKONOMİK DURUM VE 2013 YILI BEKLENTİ ARAŞTIRMASI BALIKESİR TİCARET ODASI

İŞ FİNANSAL KİRALAMA A.Ş. KURUMSAL YÖNETİM KOMİTESİ GÖREV VE ÇALIŞMA ESASLARI

2012 İŞ YERİNDE KADIN ARAŞTIRMASI RAPORU. Mart, 2012

İÇ KONTROL SİSTEMİ STRATEJİ GELİŞTİRME BAŞKANLIĞI


Buse Erturan Gökhan Doğruyürür Ömer Faruk Gök Pınar Akyol Doç. Dr. Altan Doğan

Mustafa SÖZBİLİR Şeyda GÜL Fatih YAZICI Aydın KIZILASLAN Betül OKCU S. Levent ZORLUOĞLU. efe.atauni.edu.tr

DORANABIZ5 Sosyal Dayanışma Araştırması

Mobbing Araştırması. Haziran 2013

Rekabet Avantajının Kaynağı: Satış

Eylül Merrill Lynch Yatırım Bank A.Ş. ve Bağlı Ortaklığı Merrill Lynch Menkul Değerler A.Ş.

GÜVENLİK İKLİMİNİN BİREYSEL, ÖRGÜTSEL VE ORTAM ETMENLERİNİN BÜYÜK ÖLÇEKLİ MAKİNE, KİMYA VE MADEN İŞLETMELERİNDE İNCELENMESİ

626 No.lu Karar ekidir. 1 BSH EV ALETLERİ SANAYİ VE TİCARET A.Ş. D E N E T İ MDEN SORUMLU K O M İ T E GÖREV VE ÇALIŞMA ESASLARI 1.

KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK

İZMİR İLİ MLO OKULLARINDA BİYOLOJİ DERSLERİNDE EĞİTİM TEKNOLOJİSİ UYGULAMALARININ (BİLGİSAYARIN) ETKİLİLİĞİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA

SPONSORLUK BÜTÜNLEŞİK PAZARLAMA İLETİŞİMİ ARAÇLARI. (Bölüm 8)

TÜSİAD, iç denetim ile ilgili raporunu kamuoyuna sundu

ÖĞRETMEN ADAYLARININ PROBLEM ÇÖZME BECERİLERİ

T.C. DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ STRATEJİ GELİŞTİRME DAİRE BAŞKANLIĞI Yılı Çalışan Memnuniyeti Anket Raporu

İŞLETMELERİN AMAÇLARI. İşletmenin Genel Amaçları Arası Denge Genel nitelikli kuruluş ve faaliyet amaçları Özel nitelikli amaçlar

Ortaokul Öğrencilerinin Sanal Zorbalık Farkındalıkları ile Sanal Zorbalık Yapma ve Mağdur Olma Durumlarının İncelenmesi

Sürdürülebilir büyüme için inovasyon ve risk yönetimi

E.G.O. Grubu Kurumsal İlkeleri

RAKAMLARLA KONYA İSTİHDAMI FEYZULLAH ALTAY

Sivil Toplum Afet Platformu (SİTAP) Çalışma Usulleri Belgesi

E-DEVLET UYGULAMALARINI KULLANANLARLA KULLANMAYANLAR ARASINDAKİ FARKLARIN VE ETKİLERİN İNCELENMESİ

Çokkültürlü bir Avustralya için Erişim ve Eşitlik. İdari Özet Türkçe

Siirt Üniversitesi Eğitim Fakültesi. Yrd. Doç. Dr. H. Coşkun ÇELİK Arş. Gör. Barış MERCİMEK

DOĞRUDAN PAZARLAMA SEKTÖR ARAŞTIRMASI ÖZET RAPOR

Türkiye Cumhuriyeti Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı. Yalın Altı Sigma Konferansı-5 / 7-8 Kasım 2014

1. Genel Olarak Mikro Kredi 2. Türkiye de Mikro Kredi Uygulayıcıları 3. Literatür İncelemesi 4. Çalışmanın Amacı 5. Çalışmanın Kapsamı 6.

RESTORAN YÖNETĠCĠLERĠNĠN SOSYAL SORUMLULUK ALGISI, FAALĠYETLERĠ VE BEKLENTĠLERĠ ÜZERĠNE KEġĠFSEL BĠR ARAġTIRMA

BÖLÜM 5 SONUÇ VE ÖNERİLER. Bu bölümde araştırmanın bulgularına dayalı olarak ulaşılan sonuçlara ve geliştirilen önerilere yer verilmiştir.

HEMŞİRE TARAFINDAN VERİLEN EĞİTİMİN BESLENME YÖNETİMİNE ETKİSİ

Ara Dönem Özet Faaliyet Raporu Mart Merrill Lynch Yatırım Bank A.Ş.

ÖĞRETMENLER, ÖĞRETMEN ADAYLARI VE ÖĞRETMEN YETERLĠKLERĠ

İÇ DENETİM NEDİR? Ali Kamil UZUN, CPA, CFE

İş Dünyası Sürdürülebilirliğin Neresinde?

Nitel Araştırmada Geçerlik ve Güvenirlik

T.C. DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ STRATEJİ GELİŞTİRME DAİRE BAŞKANLIĞI Yılı Çalışan Memnuniyeti Anket Raporu

ECZACILIK EĞİTİMİNİN GÜÇLÜ VE ZAYIF YÖNLERİ: AKREDİTE OLAN FAKÜLTELERE BAKIŞ

2016 yılı Ücret Araştırması Ocak, 2016

METEOROLOJİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 MAYIS AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Şubesi

2017 YILI İLK ÇEYREK GSYH BÜYÜMESİNİN ANALİZİ. Zafer YÜKSELER. (19 Haziran 2017)

DOĞAN GRUBU SOSYAL SORUMLULUK POLİTİKASI

KOSGEB DESTEKLERİ NEVŞEHİR TİCARET VE SANAYİ ODASI

Öğretmenlerin Eğitimde Bilgi ve İletişim Teknolojilerini Kullanma Konusundaki Yeterlilik Algılarına İlişkin Bir Değerlendirme

SCA Davranış Kuralları

Modern Pazarlama Anlayışındaki Önemli Kavramlar

Dış Paydaş Toplumsal Katkı Araştırması Anketi Sonuçları

Tedarik Zinciri Yönetimi

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Türkiye de Ar-Ge ve İnovasyon Faaliyetlerinde Son Durum. Güncel

SERBEST BÖLGELER, YURTDIŞI YATIRIM VE HİZMETLER GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

2014 İKİNCİ ÇEYREK İSTANBUL OFİS RAPORU BASIN KİTİ BASIN BÜLTENİ

FARKLI BRANŞTAKİ ÖĞRETMENLERİN PSİKOLOJİK DAYANIKLILIK DÜZEYLERİNİN BAZI DEĞİŞKENLER AÇISINDAN İNCELENMESİ. Abdulkadir EKİN, Yunus Emre YARAYAN

Bilimsel Araştırma Yöntemleri I

Türk İnşaat Firmalarının Yurtdışı Projelerde İşçi Sağlığı, İş Güvenliği ve Çevre Uygulamalarına Bakışı - Rusya Federasyonu Örneği

Tedarik Zincirinde Satın Alma ve Örgütsel İlişkiler

Paydaşlar Tanım Yöntem. Finans Çevresi Finans çevresinden kişiler Yüz yüze& telefonla

ELÇİN ÜNER GfK Türkiye Yönetici Ortağı

11/10/14. Yeni ürün geliştirme stratejisi Yeni ürün geliştirme süreci Yeni ürün geliştirme yönetimi Ürün yaşam döngüsü stratejileri

BATMAN ÜNİVERSİTESİ KALİTE YOLCULUĞU. Kurumsal Değerlendirme Süreci Toplantısına Hoş geldiniz

tepav Nisan2011 N DEĞERLENDİRMENOTU 2008 Krizinin Kadın ve Erkek İşgücüne Etkileri Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı


Haziran. Merrill Lynch Yatırım Bank A.Ş. ve Bağlı Ortaklığı Merrill Lynch Menkul Değerler A.Ş.

Transkript:

Đsteğe Bağlı Kurumsal Sosyal Sorumluluk Faaliyetleri: Görünürde Hayırseverlik * Fatma Küskü Akdoğan 1 - Eyüp Bay 2 Özet: Çalışmanın temel amacı KSS kapsamında gerçekleştirilen faaliyetler Türkiye de kâr veya kârlılığa yol açacak beklentilerle mi yapılıyor, yoksa bu faaliyetlerin arka planında başka unsurlar mı var sorusuna yanıt aramaktır. Bu amaçla KSS bileşenlerinin geçerliliği sınanmaya, isteğe bağlı gerçekleştirilen faaliyetlerin olası getirileri belirlenmeye ve bunlar ile medya arasındaki ilişki sorgulanmaya çalışılmıştır. 1053 kuruluştan alınan yanıtlara göre, isteğe bağlı KSS faaliyetleri, gelişmiş ülkelerdekinin aksine, Türkiye de belirgin bir şekilde varlığını sürdürmektedir. Ancak bu faaliyetlerin bir çok getirisi de bulunduğundan büyük ölçekli kuruluşlar medya aracılığı ile bunları topluma duyurmak için çaba harcamaktadırlar. Bu yüzden de, bu faaliyetler, hiçbir çıkar beklemeden yapılan hayırseverlik faaliyetleri olmasının ötesinde, kuruluşların ekonomik imkânlarına paralel olarak görünürde hayırsever olmalarını sağlayan faaliyetler şeklinde de yorumlanabilir. Anahtar Sözcükler: Kurumsal sosyal sorumluluk, hayırseverlik, Türkiye, gelişmekte olan ülke, kurumsal vatandaşlık. Voluntary Corporate Social Responsibility Activities: Ostensibly Philanthrophy Abstract: The study primarily aims to find an answer to the question, Are the activities within the scope of CSR carried out with the expectation of profit or profitability; or are there other factors in the background of such activities? To this end, the validity of CSR components was tested, potential premiums of voluntary activities were attempted to be identified, and the relation between them and media were questioned. According to the responses from 1053 institutions, voluntary CSR activities subsist prominently in Turkey, contrary to developed countries. However, since such activities bear many premiums, large-scale corporations put their effort to publicize them by means of media. Therefore, beyond being mere philanthropy activities, without expecting any interest; such activities may be interpreted as activities that make them ostensibly philanthropic in parallel with the financial facilities of the corporations. Key Words: Corporate social responsibility, philanthropy, Turkey, developing country, corporate citizenship. * Bu çalışmanın tamamlanması sürecinde önemli katkıları olan Mustafa Özbilgin e ve anonim hakemlere çok teşekkür ederiz. 1 Đstanbul Teknik Üniversitesi Đşletme Fakültesi, Đşletme Mühendisliği Bölümü, kuskufa@itu.edu.tr 2 AVEA Teknopark, Ümraniye, Đstanbul; eyup.bay@avea.com.tr Amme Đdaresi Dergisi, Cilt 45, Sayı 1, Mart 2012, s.51-75.

52 Amme Đdaresi Dergisi, Cilt 45 Sayı 1 GĐRĐŞ Yönetim yazınında, özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısında, Bowen ın (1953) yazmış olduğu, Đş Adamının Sosyal Sorumlulukları isimli kitaptan sonra Kurumsal Sosyal Sorumluluk (KSS) ile ilgili akademik çalışmaların başladığı kabul edilmektedir. Bowen a göre, birkaç yüz güçlü ve büyük kurumun almış olduğu kararlar tüm halkın yaşamını etkilediğinden, iş adamlarının topluma karşı bazı konularda sorumlu tutulmaları gerekmektedir. Bowen (1953: 6), sosyal sorumluluğu iş adamlarının; kurallara uyma, karar verme, toplumun değerleri ve amaçları doğrultusunda oluşan faaliyetleri gerçekleştirme yükümlülüğü şeklinde tanımlamıştır. Böylece canlanmaya başlayan KSS yazını, 1960 lı yıllarda, özellikle kavramın tanımlanması amacına yönelik çalışmalar ile genişlemeye başlamıştır. Yapılan tanımların bir kısmında, Bowen in de vurgulamaya çalıştığı gibi, KSS, ekonomik ve teknik nedenlerin daha ötesinde, yöneticilerin sadece kuruluş kârını yükseltmekle kalmayıp, birden fazla amaca yönelerek, ortaya çıkan faydayı da artırmaları gerekliliğinin savunulduğu daha geniş kapsamlı olarak düşünülmüş, diğer tanımlarda ise KSS, daha dar kapsamlı olarak, doğrudan ekonomik faaliyetler ile alakalı görülmüştür. Dar kapsamlı düşünüşün geçmişteki öncülerinden olan Levitt (1958), sosyal sorumluluk kavramının tehlikelerinden söz ettiği çalışmasında, işletmelerin dürüstlük ve iyi ahlâk gibi temel etik kurallara uymak ve maddi kazanç olmak üzere sadece iki temel sorumluluğu olduğunu belirtmiştir. Aynı dönemde Friedman (1962: 7) da, Kapitalizm ve Özgürlük isimli kitabında benzer bir tanım vererek, kuruluşların sadece yatırımcılara karşı sorumlu olduğunu ve kanunların izin verdiği çerçevede hissedarlarının kârlarını en çoklamak için çalışmaları gerektiğini savunmuştur. Friedman sözlerini; iş dünyasının işi iş yapmaktır şeklinde özetlemiştir (1962: 17). Bu dar kapsamlı anlayış uzun yıllar boyunca pek çok kişi tarafından kabul görmüştür (örnek: Coelho vd., 2003;Post, 2003). Buna rağmen, kuruluşlardan içinde bulundukları topluma yönelik olarak sosyal sorumluluk çerçevesinde davranmaları konusundaki beklentiler tarihin hemen her döneminde olmuş ve bu beklentilerin düzeyi giderek artmıştır (Strand, 1983; Zwetsloot, 2003). Bu belirtilenler ışığında, KSS kapsamında gerçekleştirilen faaliyetler, Türkiye de kâr veya kârlılığa yol açacak beklentiler güdülerek dar kapsamlı bir anlayış doğrultusunda mı yapılıyor, yoksa bu faaliyetlerin arka planında kültürel, sosyal, politik ve tarihsel başka nedenler mi var sorusuna yanıt aramak bu çalışmanın temel amacı olarak belirlenmiştir. KSS Bileşenleri Konuya sadece ekonomik ve yasal sınırlarını dikkate alarak dar (örnek: Frederick 1960; Friedman 1970) veya diğer boyutlara da vurgu yaparak geniş bir pencereden bakan (örnek: Davis, 1960) araştırmacıların bulgularını dikkate ala-

Đsteğe Bağlı Kurumsal Sosyal Sorumluluk Faaliyetleri: Görünürde Hayırseverlik 53 rak KSS kavramını tanımlamaya çalışan Carroll (1979), KSS nin ekonomik, hukuki, etik ve isteğe bağlı olmak üzere dört ayrı bileşenden oluştuğunu ortaya koymuştur. Pek çok araştırmacı açısından KSS konusunda dönüm noktası olarak kabul edilen (bkz. Mikkila, 2003) Carroll un çalışmasına göre ekonomik bileşen, şirketlerin toplumun ihtiyaç duyduğu ürün ve hizmetleri üretme ve karşılığında kâr elde etme sorumluluğu ; hukuki bileşen, şirketlerin ekonomik amaçlarını yerine getirirken yasal düzenlemelere uymaları konusundaki toplumsal beklenti ; etik bileşen, kanunlar tarafından yazılı hale getirilmediği halde, toplum tarafından kurumlardan yapması beklenen bazı ek sorumluluklar ; isteğe bağlı bileşen ise toplumun şirketlerden beklediği hayırseverlik amaçlı faaliyetler olarak belirtilmiştir 1. Carroll un (1979) çalışmasından sonra, isteğe bağlı bileşenin kuruluşların bir sorumluluğu olup olmadığı konusunda birçok akademik tartışma yürütülmüştür. Bu tartışmalarda, çoğunlukla, isteğe bağlı KSS faaliyetleri (hayırseverlik faaliyetleri) ile kuruluşların kârlılıkları arasında bağ olup olmadığı incelenmiştir. 1985 yılında Aupperle ve arkadaşları (1985), daha önceki yıllarda yapılan çalışmaların eksikliklerini de vurgulayıp daha sağlam bir yöntem izleyerek ve daha büyük bir örneklemden veri toplayarak firmaların karlılık düzeyi ile KSS faaliyetleri arasında bir bağ bulunmadığını ortaya koymuşlardır (Bu görüşü destekleyen önceki çalışmalara örnekler: Alexander - Buchholz, 1978; Abbott - Monsen, 1979). Ancak, daha sonra yapılan çalışmaların önemli bir kısmında kuruluşların finansal performansı ve/veya finansal performansı doğrudan etkileyecek değişkenler ile KSS faaliyetleri arasında olumlu yönde doğrudan bir bağlantı olduğu sonucuna varılmıştır. Örneğin, Waddock ve Graves in (1997) 469 şirketi kapsayan çalışmalarına göre, iyi bir finansal sonuç olumlu sosyal performans neticesini de beraberinde getirmekte, aynı şekilde, iyi bir sosyal performans olumlu finansal sonuç alınmasıyla sonuçlanabilmektedir. Macchiette ve Roy un (1994) Amerika da yaptığı araştırmaya göre, şirketlerin KSS faaliyetleri ürün satışlarını etkilemektedir. Birleşik Krallık ve Amerika Birleşik Devletleri nde yapılan bazı çalışmaların bulgularına göre, KSS faaliyetleri firmaların ünlerini artırmakta, böylece paydaşları ile daha iyi ilişkilerde bulunmalarına (Brammer - Millington, 2005), pazar içerisinde iyi bir imaja sahip olmalarına (Luetkenhorst, 2004), yatırımcıların daha fazla ilgisini çekmelerine (Brammer - Millington, 2005), müşteri bağlılığının artmasına (Becker - Olsen vd., 2006) yol açmaktadır. Nitekim, bu tür getirileri dikkate alan bazı çalışmalarda isteğe bağlı KSS faaliyetlerinin politik çıkarlar için kurumsal çevreyi yönetmenin bir 1 KSS kavramı içerisinde kullanılan sosyal sözcüğünün Türkçe yazında kullanımı net değildir. Esasında KSS bileşenlerinin (ekonomik, hukuki, etik ve hayırseverlik) her birinin sosyal anlamı birbirinden farklılaşmaktadır. Bu nedenle, Đngilizce kavramın içindeki social sözcüğü Türkçeye hem sosyal hem de toplumsal olarak çevrilebilir. Nitekim ekonomik ve hukuki boyutlar Türkçemizde sosyal sözcüğünün, etik ve hayırseverlik boyutları ise toplumsal sözcüğünün karşılığı olarak düşünülebilir.

54 Amme Đdaresi Dergisi, Cilt 45 Sayı 1 yolu olduğu (Neiheisel, 1994), toplumla yapılan sosyal anlaşma veya bir çeşit vergi olduğu (Donaldson - Dunfee, 1999) vurgulanmıştır. Özellikle Avrupa ve ABD de yapılan araştırmalar sonucunda, KSS faaliyetlerinden getiriler elde edilmesine yönelik benzer bulgulara ulaşan bir çok araştırmacı (Cochran - Wood, 1984; Shaw - Post, 1993; Fryxel - Wang, 1994; Clarkson, 1995; Pava - Krausz, 1996; Williams - Barrett, 2000), isteğe bağlı bileşenin kuruluşların bir sorumluluğu olmadığını, ekonomik imkânlara bağlı olduğunu belirterek, bu kapsamda gerçekleştirilen faaliyetlerin, artık hayırseverlik amaçlı olarak kabul edilmek yerine, KSS nin ekonomik bileşeni veya etik bileşeni kapsamında değerlendirilmeleri gerektiğini vurgulamışlardır. Bu tartışmalar nedeniyle, 2000 li yılların başında Schwartz ve Carroll (2003) dört boyutlu modelin (Carroll, 1979) eksikliklerini ortadan kaldırmak için bir çalışma yapmış, bu çalışmanın sonucunda isteğe bağlı bileşen kapsamında incelenen, faaliyetlerin toplum tarafından artık bir beklenti haline dönüştüğünü vurgulayarak, isteğe bağlı KSS bileşenini ekonomik ve etik bileşen içerisine katmış, bu bileşen kapsamındaki faaliyetlerin gerçekleştirilmesinde uzun dönemli kâr amacı güdüldüğünü iddia ederek bu konudaki tartışmalara noktayı koymayı amaçlamışlardır. Schwartz ve Carroll un (2003) ardından gerçekleştirilen çalışmalar da, gelişmiş ülkelerde, bu sonucu doğrular biçimdedir. Örneğin Brammer ve Millington (2005), Đngiltere de gerçekleştirdikleri araştırmada, isteğe bağlı KSS faaliyetlerinin birçok bakımdan kuruluşlara fayda sağladığı ve uzun dönemde ün ve imaj kazandırdığı sonucuna ulaşmışlardır. Benzer bulguların elde edildiği (bazıları önceki paragraflarda zikredilen) KSS kapsamındaki çalışmaların çoğu Avrupa ve ABD gibi ekonomik açıdan gelişmiş bölgelerde yapılmış bulunmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerde gerçekleştirilen KSS faaliyetlerinin neden ve sonuçlarının gelişmiş ülkelerdekilerden farklı olabileceği ve KSS nin tarih, kültür ve toplum yapısından etkilenebileceği gerçeği (Zarkada-Fraser vd., 1999; Küskü- Zarkada-Fraser., 2004) nedeniyle bu konuda daha farklı özelliklere sahip ülkelerde de çalışmalar yapılması gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Bu amaçla gerçekleştirilen bazı çalışmalarda (Luetkenhorst, 2004; Ite, 2004; Jenkins, 2005), isteğe bağlı KSS faaliyetlerinin, yani hayırseverlik çalışmalarının, gelişmekte olan ülkelerde topluma ve sürdürülebilir gelişmeye olan katkısının göz ardı edilemeyecek kadar büyük olduğu vurgulanmıştır. Kuruluşların, ürün ve hizmetlerini satarak kârlılığa ulaşma sürecinde karşılaştıkları sıkıntıları aşma konusunda sergiledikleri davranışlar da, isteğe bağlı KSS faaliyetleri ile ilgili tartışmaların gelişmesine yol açan önemli bir değişken olarak karşımıza çıkmaktadır. Fiyat oynamaları ve/veya ürün farklılaştırmaları ile talebi artırma konusunda çok başarılı olamayan kuruluşlar, ürünlerinin ve

Đsteğe Bağlı Kurumsal Sosyal Sorumluluk Faaliyetleri: Görünürde Hayırseverlik 55 kuruluşlarının reklamları ile kârlılıklarını artırmaya çalışmaktadırlar. Ancak, bu da maliyetlerin artmasına yol açmaktadır. Öte yandan, hayırseverlik amaçlı yapılan KSS projelerinin toplumdan ilgi görmesi üzerine, medya da bu projelere ilgi göstermiş ve kuruluşların KSS projelerini yakından izler duruma gelmiştir. Bu durumu gören Pava ve Krausz (1996) da, isteğe bağlı bileşen kapsamında gerçekleştirilen faaliyetlerin reklamdan ibaret olduğunu belirtmişlerdir. Kuruluş adının yapılan hayırseverlik faaliyetleri ile medyada gözükmesi, maliyeti reklâmdan daha düşük olan dolaylı bir reklâm olduğu için, kuruluşlar hayırseverlik amaçlı KSS projelerine yönelmektedirler (Brammer - Millington, 2005). Dolayısı ile hayırseverlik amaçlı sosyal sorumluluk faaliyetleri aslında kârlılık amacına hizmet etmektedir. Bütün bu belirtilenler ışığında, bu çalışmada, temel olarak üç konu üzerinde durulmaya çalışılmıştır: Türkiye de faaliyet gösteren kuruluşlar için i) Carroll un (1979) modelinde vurgulanan KSS bileşenlerinin geçerliliğini sınamak, ii) isteğe bağlı olarak / hayırseverlik kapsamında gerçekleştirilen sosyal sorumluluk faaliyetlerinin varsa / olası getirilerini ortaya çıkarmak ve iii) hayırseverlik faaliyetleri ve medya arasındaki ilişkiyi sorgulamak. Araştırma Yöntemi ve Örneklem Bu çalışmada durum saptamaya çalışan betimleyici ve çeşitli değişkenler arasındaki ilişkinin belirlenmesini amaçlayan tanımlayıcı araştırma türleri bir arada kullanılmıştır. Araştırma için yazındaki nicel ve nitel çalışmaların bulgularından yararlanılarak bir veri toplama (soru) formu oluşturulmuştur. Kapsamlı olarak hazırlanan soru formu 5 bölümden oluşmaktadır. Đlk dört bölüm araştırma amacına yönelik sorulardan, beşinci bölüm ise araştırmaya katılan kuruluş ve yanıtlayan kişinin özelliklerini ortaya çıkartmaya yönelik sorulardan oluşmaktadır. Formun birinci bölümünde kuruluşların KSS nin çeşitli bileşenleri konusundaki duyarlılıklarını ortaya çıkarmaya yönelik 30 ifade yer almaktadır. Bu ifadeler Carroll ın (1979) belirttiği KSS boyutlarını tanımlamaya yönelik olarak Maignan ve Ferrell (2000) tarafından geliştirilmiş olup daha sonraki araştırmacılar tarafından da sık sık kullanılmıştır (örnek: Zarkada - Fraser vd., 1999). Belirtilen 30 ifadenin 7 si ekonomik, 6 sı hukuki, 7 si etik ve 10 u isteğe bağlı KSS bileşenlerini belirtmeye yönelik olarak oluşturulmuştur. Soru formunun ikinci bölümünün ilk kısmında, hem yanıt veren kişinin hem de temsil ettiği (çalıştığı) kuruluşun hayırseverlik konusundaki genel düşünceleri ayrı ayrı ölçümlenmeye çalışılmıştır. Bu amaçla yanıtlayıcılardan, Mosley ve arkadaşları (1996) ile Hemingway ve Mclagan ın (2004) çalışmalarından yararlanılarak oluşturulan, bütün kuruluşlar, ekonomik faaliyetler dışında hayırseverlik kapsamında da faaliyetlerde bulunmalıdır şeklindeki bir ifadeye hem kendi adlarına hem de kuruluşları adına katılıp katılmadıklarını belirtmeleri istenmiştir. Đkinci bölümün

56 Amme Đdaresi Dergisi, Cilt 45 Sayı 1 ikinci kısmında ise kuruluşların KSS faaliyetlerini belirlemek amacıyla basından ve kuruluş internet sitelerinden derlenen 22 uygulama (ek olarak 3 açık uçlu ifade) yer almaktadır. Yanıtlayıcılardan belirtilen uygulamaların kendi kuruluşlarında olup olmadığı konusundaki görüşlerini Evet veya Hayır şeklinde belirtmeleri istenmiştir. Soru formunun üçüncü bölümünde KSS faaliyetlerinin kuruluşa olan yararlarını, yani bu faaliyetlerin getirilerini belirlemeye yönelik 18 ifade yer almaktadır (yararlanılan temel kaynaklar: Aupperle vd., 1985; Macchiette - Roy, 1994; Holliday vd., 2002; Luetkenhorst, 2004; Waddock, 2004; Hemingway - Maclagan, 2004; Brammer - Millington, 2005; Kotler - Lee, 2005; Becker-Olsen vd., 2006). Formun dördüncü bölümünde ise kuruluşun gerçekleştirdiği KSS faaliyetlerini müşterilere ve topluma duyurma çabası olup olmadığını anlamaya yönelik 6 ifade bulunmaktadır (yararlanılan kaynaklar: Snider vd., 2003; Özkan, 2004; Brammer - Millington, 2005). Soru formunda yer alan ifadeler, birçok araştırmacı tarafından yeterli derecede hassasiyete sahip olduğu düşünülen (ayrıntılı bilgi için bkz. Churcill, 1998) 5 li Likert ölçeği ile ölçülmeye çalışılmıştır ( 5 : Tamamen katılıyorum, 1 : Kesinlikle katılmıyorum ). Oluşturulan veri toplama formu internet ortamına geçirilerek, bilgilendirici bir mesaj ile Đstanbul Sanayi Odası ile Küçük ve Orta Ölçekteki Đşletmeleri Geliştirme ve Destekleme Đdaresi Başkanlığı na kayıtlı kuruluşlara, ayrıca bunlara ek olarak finans-bankacılık sektöründe faaliyet gösteren farklı büyüklükteki kuruluşlara hizmet veren ve farklı görevlerde çalışmakta olan toplam 12000 çalışana gönderilmiştir. Çalışma ile ilgili yardım ve destek isteyen mesaj, bir ay içerisinde, soru formunu yanıtlayan ve yanıtlamak istemediğini belirten kişilerin e- posta adresleri çıkartılarak birer hafta ara ile 3 defa gönderilmiştir. Birinci gönderim sonucunda 238 kişi, ikinci gönderimde 262 kişi, son gönderimde, araştırmanın veri toplama aşamasının tamamlanacağının belirtilmesinin de etkisi ile, 569 kişi olmak üzere toplam 1069 kişi soru formunu yanıtlamıştır. Eksik doldurulan soru formlarının ve aynı kuruluştan birden fazla gelen yanıtların elenmesi ile 1053 adet kullanılır durumda yanıtlanmış soru formu elde edilmiştir 2. Đstatistiksel analizlere başlamadan önce farklı dönemlerde soru formunu yanıtlayan kişilerin ve temsil ettikleri kuruluşların özellikleri arasında bir farklılık olup olmadığı anlaşılmaya çalışılmıştır. Yapılan analizlerde soru formunu yanıtlayan ilk grup (birinci ve ikinci gönderimde yanıtlayanlar) ile ikinci grup (üçüncü gönderimde yanıtlayanlar) arasında, KSS bileşenleri, genel kuruluş ve kişi özellikleri bakımından anlamlı farklılıklar bulunmadığı anlaşıldığından 1053 2 Soru formu yollanan adreslerden kaç tanesinin kullanıcı tarafından açıldığı ve mesajın okunduğu saptanamadığından örneklem oranı belirlenememiştir. Ancak, ulaşılan yanıt sayısı benzer araştırmalarda Türkiye örneğinde ulaşılan sayıların hayli üstünde olduğu için araştırmacıların örneklem ile ilgili kaygıları bulunmamaktadır.

Đsteğe Bağlı Kurumsal Sosyal Sorumluluk Faaliyetleri: Görünürde Hayırseverlik 57 firmadan gelen yanıtlar tek bir grup olarak kabul edilerek diğer analizler gerçekleştirilmiştir. Araştırma Bulguları Araştırmaya Katılan Kuruluş ve Kişilerin Genel Özellikleri Yanıt veren kişilerin beyanlarına göre, 1053 kuruluşun büyük çoğunluğu (%65.1) 1980 sonrasında kurulmuş olup, faaliyet gösterdikleri sektörde çok yoğun rekabet yaşanmaktadır (%60.9). Kuruluşların çoğunluğu ihracat yapmakta (%62.4), yaklaşık beşte birlik kısmında (%17.9) yabancı sermaye ortaklığı bulunmakta ve beşte birlik kısım (%18.4) Sermaye Piyasası Kurulu na (SPK) bağlı olarak faaliyette bulunmaktadır. Kuruluşların yaklaşık yarısının 500 den az (%51.9), %19.0 unun 500-1000 arasında, üçte birinin ise 1000 den fazla (%29.1) çalışanı bulunmaktadır. Yanıtlayıcıların kendi değerlendirmelerine göre, kuruluşların hemen hemen üçte biri (%31.6) küçük işletme, diğer üçte biri (%36.6) orta büyüklükte işletme, son üçte biri ise (%31.6) büyük işletme olarak sınıflandırılabilir. Her ne kadar birebir karşılaştırma yapma olanağımız olmasa bile, kuruluşların bu özellikleri dikkate alındığında araştırma örnekleminin Türkiye de faaliyet gösteren işletmeleri genel olarak temsil edebilme gücü olduğu söylenebilir. Soru formunda açık uçlu olarak yer alan görev değişkenine verdikleri yanıtlar incelenerek katılımcılar Personel, Orta Düzey Yönetici ve Üst Düzey Yönetici olarak sınıflandırılmıştır. Buna göre; yönetim kurulu başkanı, yönetim kurulu üyesi, genel müdür, genel müdür yardımcısı ve kuruluş sahibi şeklinde görevlerini belirtenler Üst Düzey Yönetici ; müdür, şef, birim müdürü, birim sorumlusu şeklinde görev alanını dolduranlar Orta Düzey Yönetici ve son olarak, memur, mühendis, mimar, sekreter, yönetici asistanı vb. şeklinde görevini yazanlar da Personel şeklinde sınıflandırılmıştır. Bu ayrıma göre araştırmaya katılan kişilerin ağırlıklı bölümünün üst (%44.1) ve orta düzey (%40.5) yöneticilerden oluştuğu, küçük bir bölümünün de (%15.1) yetkisi olmayan (veya yetkisini belirtmeyen) çalışanlardan oluştuğu gözlemlenmiştir 3. Katılımcıların kuruluş hakkındaki bilgi düzeyinin anlaşılması amacı ile, söz konusu kuruluştaki çalışma süreleri de sorulmuştur. Alınan yanıtlara göre yanıtlayıcıların yarıya yakın bir bölümü (%43.7) 10 yıldan fazla süredir aynı kuruluşta çalıştıklarını belirtmişlerdir. Yanıtlayıcıların %23.0 ü kadın ; %19.3 ü 30 yaşından genç, %63.9 u 30-50 yaş arası, geri kalanı ise 50 yaşından büyük olduklarını; çok büyük bir kısmı (%89) en az lisans düzeyinde eğiti- 3 Yönetici dışındaki temsilcilerin verdikleri yanıtlar ile yöneticilerin verdikleri yanıtlar arasında yapılan analizlere göre farklılık olmadığından, bütün yanıtların birlikte analizlere sokulabileceği sonucuna varılmıştır

58 Amme Đdaresi Dergisi, Cilt 45 Sayı 1 me sahip olduklarını belirtmiştir. Bu özellikler yanıtlayıcı kişilerin kuruluşlarını temsil etme açısından uygun olduğu şeklinde değerlendirilebilir. KSS Bileşenleri ve KSS Kapsamında Gerçekleştirilen Uygulamalar Çalışmanın daha önceki kısımlarında belirtilen, gelişmiş ülkelerde KSS kavramında yaşanan değişikliklere benzer gelişmelerin ülkemizde de olup olmadığını anlayabilmek için, araştırmaya katılan kuruluşlara KSS belirteçleri sorularak Türkiye deki KSS uygulamalarının temel bileşenleri saptanmaya çalışılmıştır. Soru formunun ilk bölümünde yer alan 30 ifade (KSS belirteçleri) uygunluk analizleri de yapılarak (bkz.çizelge 1) faktör analizine sokulup KSS bileşenleri belirlenmeye çalışılmıştır. Đfadeler oluşturulurken yazında yer alan 4 bileşene ulaşılacağı düşünüldüğü halde, bu örneklemde, birbirinden farklı beş bileşene ulaşılmıştır. Diğer bileşenlerin içinden bazı ifadelerin ayrılmasıyla oluşan beşinci bileşen Toplumsal KSS Bileşeni olarak adlandırılmıştır. Çizelge 1. KSS Bileşenlerinin Uygunluk Ölçütleri ve Faktör Yapıları Sonuçlar Değer Korelasyon Matrisinin Determinantı 4,493E-08 Kaiser- Meyer- Olkin Uygunluk Ölçütü 0,9447 Bartlett Küresellik Sınaması Barlett Test Değeri p-değeri 13791,0298 435 Faktör Sayısı 5 Açıklama Gücü (Açıklama yüzdesi) %60,389 1. Bileşenin Cronbach Alpha Değeri (Đsteğe Bağlı KSS Bileşeni) 2. Bileşenin Cronbach Alpha Değeri (Genişletilmiş Etik KSS Bileşeni) 3. Bileşenin Cronbach Alpha Değeri (Hukuki KSS Bileşeni) 4. Bileşenin Cronbach Alpha Değeri (Ekonomik KSS Bileşeni) 5. Bileşenin Cronbach Alpha Değeri (Toplumsal KSS Bileşeni) 0,9053 0,8814 0,8304 0,7383 0,6808 Ayırma Metodu: Temel Bileşenler Analizi; Rotasyon Metodu: Varimax Analizlerde, isteğe bağlı bileşenle ilgili ölçekte yer alan 10 ifadenin 9 unun bir araya gelerek, güçlü istatistiki verilerle (Cronbach α = 0,91) tek bir bileşen oluşturdukları anlaşılmıştır (Çizelge 2). Bu durumda isteğe bağlı KSS bileşeninin, Türkiye de geçerliliğini halen sürdürdüğü, kuruluşların gerçekleştirdiği isteğe bağlı KSS bileşeni kapsamındaki faaliyetlerin ağırlıklı olarak hayırseverlik amacı ile yapıldığı söylenebilir. Ancak bu unsur, kuruluşların, isteğe bağlı KSS bileşeni kapsamında gerçekleştirdiği faaliyetlerden hiçbir getirisi olmadığını kanıtlamamakta; sadece Türkiye de isteğe bağlı bileşenin diğer bileşenlere katılarak göz ardı edilemeyeceği anlamına gelmektedir.

Đsteğe Bağlı Kurumsal Sosyal Sorumluluk Faaliyetleri: Görünürde Hayırseverlik 59 Çizelge 2. KSS Bileşenlerindeki Đfadelerin Özellikleri Đncelenen Değişkenler Ort. Std. Sap. Đsteğe Bağlı KSS Bileşeni - Hayırseverlik amaçlı konulara önem veren kuruluş 3,98 0,95 - Eğitim almak isteyen çalışanları destekleyen kuruluş 3,95 0,98 - Yardım kurumlarına bağışlarda bulunan kuruluş 3,76 1,04 - Yerel kuruluşlar ile işbirliği yapan kuruluş 3,73 0,97 - Eğitim kuruluşları ile işbirliği yapan kuruluş 3,74 1,04 - Spor etkinliklerini destekleyen kuruluş 3,26 1,16 - Kültürel faaliyetleri destekleyen kuruluş 3,37 1,12 - Toplumda sosyal sorumlu davranan bir kurum olarak tanınan kuruluş 3,96 0,98 - Rakipleri arasında sosyal sorumlu davranan bir kurum olarak tanınan kuruluş 3,99 0,95 Genişletilmiş Etik KSS Bileşeni - Çalışanların çeşitliliğini destekleyen, ayrımcılığı engelleyen kuruluş 4,41 0,88 - Çalışanların yükselmesinde ayrım yapmayan kuruluş 3,95 1,14 - Ahlaki / etik davranışlara önem veren kuruluş 4,52 0,76 - Kapsamlı davranış prensipleri / ahlaki etik kuralları olan kuruluş 4,29 0,86 - Faaliyetlerin toplum üzerinde olumsuz etkisi olmaması için çaba gösteren kuruluş 4,21 0,82 - Çalışan değerlendirme sürecinde tarafsız olan kuruluş 4,09 0,92 - Müşterilerine doğru ve tam bilgi veren kuruluş 4,38 0,73 - Çalışanlarının iş / kişisel hayatlarını uzlaştırmalarına olanak sağlayan kuruluş 3,51 1,09 Hukuki KSS Bileşeni - Yasal davranışlara önem veren kuruluş 4,49 0,78 - Yasalar konusunda çalışanlarını bilgilendiren kuruluş 3,81 1,13 - Her faaliyeti yasalara uygun gerçekleştiren kuruluş 4,47 0,80 - Đşe alma ve sosyal haklar konusundaki yasalara uyan kuruluş 4,49 0,82 - Kurum içi yanlış davranışlarla ilgili raporlamayı gizlilik içinde yürüten kuruluş 4,17 0,99 Ekonomik KSS Bileşeni - Ekonomik faaliyetlere önem veren kuruluş 4,42 0,75 - Faaliyet kârını maksimize etmede başarılı kuruluş 3,52 1,01 - Maliyetleri düşüren kuruluş 4,24 0,83 - Çalışan verimliliğini takip eden kuruluş 3,67 1,01 - Çalışanların işleri için uzun vadeli stratejiler geliştiren kuruluş 3,53 1,07 Toplumsal KSS Bileşeni - Toplumun ihtiyaç duyduğu kalitede üretim yapan kuruluş 4,54 0,66 - Toplumda ihtiyaç duyulan bir ürün/hizmet üreten kuruluş 4,48 0,73 - Toplum tarafından güvenilir olarak tanınan kuruluş 4,62 0,64

60 Amme Đdaresi Dergisi, Cilt 45 Sayı 1 Peki kuruluşlar hayırseverlik kapsamında neler yapmaktadırlar? Yanıtlayıcıların beyanlarına göre, kuruluşların temel olarak gerçekleştirdikleri hayırseverlik kapsamındaki uygulamalar Çizelge 3 de yer almaktadır. Çizelge 3. Gerçekleştirilen Đsteğe Bağlı KSS Faaliyetleri Gerçekleştirilen Faaliyet Türü - Bayram vb. günlerde çalışanlara kumanya dağıtmak - Öğrencilere burs vermek - Eğitim ve sağlık kurumlarına kitap, kırtasiye ve ofis malzemesi sağlamak - Okul, yurt vb. inşa etmek - inşaatına destek olmak - Sağlık problemleri olan kişilere maddi - manevi destek olmak - Çeşitli dallarda faaliyet gösteren sivil toplum örgütlerine destek olmak - Çevresel faaliyetlere destek olmak - Kültür sanat etkinlikleri düzenlemek, desteklemek - Sportif faaliyetleri desteklemek - Toplumsal eğitim programları yürütmek - Kütüphane, laboratuar donatmak - Bilimsel araştırmalara destek olmak - Doğa ve ekolojik dengenin korunmasını desteklemek - Sokak çocuklarına ve engelli vatandaşlara destek olmak - Hastane, laboratuar vb. donatmak - Toplumsal eğitim ve danışmanlık hizmeti sunmak - Aşevi vb. açarak muhtaç insanlara yemek vb. sağlamak - Hastane, laboratuar vb. inşa etmek - inşaatına destek olmak - Muhtaç durumdaki kişilerin kültür-sanat etkinliklerine gitmesini sağlamak - Tarihi eserlerin restorasyonunu yapmak - destek olmak - Bölgesel tesisler inşa etmek - inşaatına destek olmak - Halka açık spor tesisleri inşa etmek desteklemek - Doğal afetler sonrasında mağdurlara destek olmak Đsteğe Bağlı KSS Faaliyetlerinin Getirileri Kuruluş Sayısı 457 410 Kuruluşların isteğe bağlı KSS faaliyetlerinin getirilerini saptamak amacıyla soru formunda yer alan 18 ifade, alt bileşenlerine ayrılıp ayrılamayacağını anlayabilmek için faktör analizine sokulmuştur. Yapılan analizlerde bu 18 ifadenin birbirinden ayrılamadığı ve tek bir bileşen olarak düşünülebileceği anlaşılmıştır. Bu nedenle, diğer değişkenlerle olan ilişkilerin saptanması sürecinde belirtilen 18 değişkenin tamamının aritmetik ortalaması alınarak yeni bir değişken elde edilmiş ve analizlerde bu yeni değişken kullanılmıştır. Katılımcıların beyanlarına göre en yüksek ortalamaya sahip isteğe bağlı KSS faaliyeti getirilerinin, toplum içindeki güvenilirliğin artması, çalışanların performanslarının ve memnuniyetinin artması, STK larla ilişkileri geliştirmesi, toplum içerisindeki tanınırlığı artırması gibi daha çok topluma yönelik olarak adlandırılabilecek getiriler olduğu anlaşılmaktadır. En düşük ortalamaya 367 300 293 270 243 230 224 173 172 165 149 122 107 105 102 82 76 72 70 40 13

Đsteğe Bağlı Kurumsal Sosyal Sorumluluk Faaliyetleri: Görünürde Hayırseverlik 61 sahip getirilerin de, maliyetleri azaltması, kârı artırması gibi değişkenler olduğu anlaşılmaktadır (Çizelge 4). Çizelge 4. Đsteğe Bağlı KSS Faaliyetlerinin Getirileri ile Đlgili Đfadelerin Özellikleri Đncelenen Değişkenler: Hayırseverlik faaliyetlerinin Ort. Std. Sap. toplum içerisindeki güvenilirliği artırması 3,55 1,03 çalışan performanslarını ve moralini artırması 3,51 0,98 STK'larla ilişkileri geliştirmesi 3,45 1,02 toplum içerisindeki tanınırlığı artırması 3,43 1,07 müşterilerin bağlılığını ve memnuniyetini artırması 3,30 1,02 kuruluş değerini artırması 3,17 1,04 nitelikli iş gücü başvurularını artırması 3,05 0,99 devletle ilişkileri geliştirmesi 2,95 1,08 kurum içi yenilikleri artırması 2,85 1,00 kaliteli tedarikçilerin sayısını artırması 2,79 1,00 bireysel yatırımcıların ilgisini artırması 2,77 0,97 finans piyasasındaki kredibiliteyi artırması 2,72 1,01 büyük yatırımcıların ilgisini artırması 2,71 0,94 satışları artırması 2,64 0,97 yatırım gelirini artırması 2,60 0,94 aktif varlık gelirini artırması 2,59 0,94 yıllık kârı artırması 2,54 0,98 üretim/hizmet maliyetini azaltması 2,39 0,88 Đfadeler 5 : Tamamen katılıyorum, 4 : Katılıyorum, 3 : Ne katılıyorum, ne katılmıyorum, 2 : Katılmıyorum, 1 : Kesinlikle katılmıyorum olarak değerlendirmeye alınmıştır. Bu kapsamda yapılan istatistiksel analizlere göre, belirtilen getiriler isteğe bağlı KSS düzeyini orta düzeyde etkilemekte ve artmasını sağlamaktadır 4. Yapılan farklılık analizi (Varyans Analizi-ANOVA), isteğe bağlı KSS faaliyetleri getirilerinin kuruluşların büyüklüğüne göre farklılık gösterdiğini 5, En Küçük Anlamlı Fark (LSD) analizi ise kuruluş ölçeği büyüdükçe isteğe bağlı KSS faaliyetlerinin getirilerinin de yükselmekte olduğunu göstermektedir. Benzer şekilde yapılan analizlere göre, yabancı sermaye ortaklığı bulunan kuruluşların isteğe bağlı KSS faaliyetleri getirilerinin daha yüksek olduğu anlaşılmaktadır 6. 4 Pearson Korelasyonu = 0,435, p = 0.000, N = 639 5 F = 10.577, df = 2, p = 0.000 6 t = 2.51, p = 0.012

62 Amme Đdaresi Dergisi, Cilt 45 Sayı 1 KSS Faaliyetleri ve Medya Đlişkisi Çizelge 5 deki veriler incelendiğinde, medya ile ilişkileri göstermeye yönelik ifadelere katılımcılar tarafından orta seviyelerde yanıtlar verildiği görülmektedir. Bu yüzden ortalamalara bakılarak yorum yapılması zorlaşmakla birlikte, medyada yer alan hayırseverlik faaliyetlerinin gizli reklam niteliği taşıması ifadesi en yüksek olumlu ortalama değerine (2.56) sahip olan değişkendir. Ayrıntılar incelendiğinde, özellikle isteğe bağlı KSS bileşenine daha fazla önem veren kuruluşların diğer kuruluşlara göre bu ifadeye daha çok inandıkları anlaşılmaktadır. Çizelge de görülen bir başka ilgi çekici farklılık ise, gerçekleştirilen isteğe bağlı KSS faaliyetlerinin mevcut müşterilerden (2.31) çok topluma (2.52) bildirilme çabasıdır. Bu da yeni müşteriler kazanma amacıyla KSS faaliyetlerini bir reklam aracı olarak görme eğilimlerinin varlığı olarak yorumlanabilir. Çizelge 5. Đsteğe Bağlı KSS Faaliyetleri ve Medya Đlişkisini Gösteren Đfadelerin Özellikleri Đncelenen Değişkenler Ort. Std. Sap. - Hayırseverlik faaliyetlerinin medyada sıkça yer alması 2,23 1,08 - Hayırseverlik dışındaki KSS faaliyetlerinin medyada sıkça yer alması 2,45 1,18 - Medyada yer alan hayırseverlik faaliyetlerinin gizli reklam amacı taşıması 2,56 1,22 - Hayırseverlik faaliyetlerinin medyada yer alması için çaba gösterilmesi 2,12 1,07 - Hayırseverlik faaliyetlerinin müşterilere bildirilmesinde çaba sarf edilmesi 2,31 1,12 - Hayırseverlik faaliyetlerinin topluma bildirilmesinde çaba sarf edilmesi 2,52 1,15 Đfadeler 5 : Tamamen katılıyorum, 4 : Katılıyorum, 3 : Ne katılıyorum, ne katılmıyorum, 2 : Katılmıyorum, 1 : Kesinlikle katılmıyorum olarak değerlendirmeye alınmıştır. Araştırmada hem isteğe bağlı KSS faaliyetlerinin (hayırseverlik faaliyetleri) hem de isteğe bağlı bileşen dışındaki KSS faaliyetlerinin medyada yer alma sıklıkları (çizelge 5 deki birinci ve ikinci değişken) da incelenmiş ve bu değişkenler ile diğer değişkenler arasında anlamlı ilişkiler olup olmadığı sorgulanmıştır. Yapılan analizlere göre, hem isteğe bağlı KSS faaliyetlerinin medyada yer alma sıklığı 7, hem de isteğe bağlı bileşen dışındaki KSS faaliyetlerinin medyada yer 7 Spearman korelasyon katsayısı = 0.351, p = 0.000, N = 777

Đsteğe Bağlı Kurumsal Sosyal Sorumluluk Faaliyetleri: Görünürde Hayırseverlik 63 alma sıklığı 8 ile isteğe bağlı KSS düzeyi arasında orta düzeyde bir ilişki bulunmuştur. Bu ilişkiye göre isteğe bağlı KSS düzeyi daha yüksek olan kuruluşların medyada yer alma sıklıkları da artmaktadır. Yine analizlere göre, isteğe bağlı KSS faaliyetlerinin medyada yer almasının kuruluşa yönelik getirileri artırdığı veya getirilerin artmasının medyada yer alma sıklığını artırdığı söylenebilir 9. Ayrıca kuruluşların yaşları arttıkça 10, kuruluşların ölçeği büyüdükçe 11, yabancı sermaye ortaklı oldukça 12 isteğe bağlı ve diğer KSS faaliyetlerinin medyada yer alma sıklığı da artmaktadır. Buna ek olarak yabancı sermaye ortaklığına sahip kuruluşlar 13 ile büyük işletmeler 14 gerçekleştirdikleri isteğe bağlı KSS faaliyetlerinin medyada yer alması için daha fazla çaba sarf etmektedirler. Đlave olarak isteğe bağlı KSS faaliyetlerinin getirileri arttıkça, kuruluşların, gerçekleştirdikleri uygulamaların medyada yer alması için gösterdikleri çabada da artış görülmektedir 15. Bulguların Değerlendirilmesi Đsteğe bağlı KSS bileşeni kapsamında gerçekleştirilen faaliyetler, ülkemizde de bir getiri elde etmek amacı ile mi yapılıyor, yoksa, gelişmiş ülkelerdekinin aksine, halen sadece toplum faydası güdülerek, hayırseverlik maksatlı mı gerçekleştiriliyor? Bu soruya yanıt aramak amacıyla gerçekleştirilen çalışmamızda isteğe bağlı KSS bileşeninin, Türkiye de geçerliliğinin halen sürdüğü, yani Carroll un (1979) vurguladığı diğer bileşenlere (ekonomik, etik) katılarak göz ardı edilemeyeceği ortaya çıkmıştır. Peki öyleyse, neden Türkiye de, gelişmiş ülkelerdeki sonuçlardan farklı bir bulgu elde edilmiş, isteğe bağlı KSS bileşeni belirgin bir şekilde ortaya çıkmış olabilir? Bu soruya, yönetim yazınında genellikle dini inançlar (örn. Bowen, 1953; Smart, 1989; Frederick, 1998; Hemingway - Maclagan, 2004), kültürel farklılıklar (örn. Küskü - Erçek, 1999; Zarkada - Fraser vd., 1999; Küskü- Zarkada Fraser, 2004; Ararat, 2005), hukuki düzenlemeler (örn. Küskü, 2001; Küskü - Gür, 2003; Odaman, 2004; Küskü, 2007) ve kuruluşun sahipliği ile yönetim arasındaki ilişki (Bowen, 1953; Hay - Gray, 1974; Handy, 2002) çerçevesinde yanıt verilmektedir. Çalışmaların birçoğunda, tarihsel, toplumsal ve kurumsal çevredeki farklılıkların değişik ülkelerde KSS açısından farklı uygulamaların ortaya çıkmasına neden olduğuna 8 Spearman korelasyon katsayısı = 0.318, p = 0.000, N = 779 9 Spearman korelasyon katsayısı = 0.473, p = 0.000, N = 750 10 Đsteğe bağlı: Spearman korelasyon katsayısı = 0.178, p = 0.000, N = 957; diğer: Spearman korelasyon katsayısı = 0.184, p = 0.000, N = 956 11 Đsteğe bağlı: Kruskal-Wallis Ki-kare = 102.413, sd = 2, p = 0.000; diğer: Ki-kare = 125.309, sd = 2, p=0.000 12 Đsteğe bağlı: Mann-Whitney U = 50376,500, Wilcoxon W = 356529,500, Z = -6,289, p = 0.000; diğer: - Whitney U = 46862,500, Wilcoxon W = 350672,500, Z = -7,411, p = 0.000 13 Mann-Whitney U = 42524,500, Wilcoxon W = 338589,500, Z = -7,711, p = 0.000 14 Kruskal-Wallis Ki-kare = 86,221, sd = 2, p=0.000 15 Spearman korelasyon katsayısı = 0.334, p = 0.000, N = 745

64 Amme Đdaresi Dergisi, Cilt 45 Sayı 1 vurgu yapılmaktadır (bakınız: Maignan - Ralston, 2002; Palazzo, 2002; Champbell, 2007). Smart (1989), ihtiyacı olanlara yardım etme görevinin Đslamiyet gibi büyük dinlerde yer aldığından bahsetmektedir. Gelişmiş ülkelerde yaşayan insanların ve faaliyet gösteren kuruluşlardaki yöneticilerin inandıkları din de büyük dinlerden biri olsa bile, söz konusu ülkelerde gelir dağılımındaki eşitsizlik ve ihtiyacın gelişmekte olan ülkelere kıyasla daha az olması, kişi ve kuruluşların desteklerine daha az ihtiyaç duyulmasına yol açmaktadır. Ancak, gelir dağılımı konusundaki büyük sorunlar (Selim, 2001), Türk toplumunun dinine olan bağlılığı, yüzyıllar boyunca dinin de etkisi ile genişleyen gelenek ve görenekler ile oluşan toplumsal kültür Türkiye de yaşayan insanları çeşitli hayırseverlik faaliyetlerine itmektedir. Öte yandan; Avrupa Birliği ne üye birçok ülkede, ekonomik sorumluluklarını yeterli seviyede gerçekleştirebilen kuruluşlara yönelik KSS uygulamaları konusunda hukuki düzenlemeler bulunmasına rağmen (Luetkenhorst, 2004) 16 Türkiye de bu tür kanuni zorlamaların pek fazla olmaması da (Odaman, 2004; Küskü - Zarkada-Fraser, 2004; Küskü, 2007) 17, bu araştırmadaki örnek kapsamında gerçekleştirilen hayırseverlik faaliyetlerinin isteğe bağlı olduğunun bir başka göstergesi olarak düşünülebilir. Gelişmekte olan ülkelerde gerçekleştirilen KSS faaliyetlerinin neden ve sonuçlarının gelişmiş ülkelere göre farklı olduğunu vurgulayan bazı çalışmaların (örn. Zarkada - Fraser vd., 1999; Robertson, 2009) ve Türkiye deki 500 büyük firma sıralamasına giren firmaların vatandaş kuruluş 18 olma yönündeki uygulamalarının oldukça yüksek olduğunu vurgulayan araştırmaların (Küskü - Erçek, 1999; Küskü- Zarkada - Fraser, 2004) sonuçları bu çalışmada ulaşılan bulgu ile paralellik göstermektedir. Kuruluşun sahipliği ile yönetim arasındaki ilişkiyi açıklamaya yönelik bazı çalışma- 16 Avrupa Birliği KSS yi gönüllülük çerçevesinde tanımlasa da, hem üye ülkelerin içsel hukukunda hem de AB müktesebatında yer alan birçok yasal düzenleme KSS nin temel nitelikleri ile uyuşmaktadır (Michael ve Erika, 2005). AB Komisyonunda dört komisyon (işletmeler, çevre, istihdam ve sosyal politikalar, ticaret) KSS konusunda faaliyet göstermektedir (Göçenoğlu - Girgin, 2004). Ayrıca Đngiltere, KSS konuları ile ilgilenmek üzere bir bakan atamış, Fransa kuruluşlara yıllık raporlarında faaliyetlerinin sosyal ve çevresel etkilerini belirtmelerini zorunlu kılmış ve Hollanda KSS çalışmaları yapan kuruluşlara destek olacağını resmi olarak belirtmiştir (ayrıntılı bilgi için bkz. Luetkenhorst, 2004). Bu durum, belirtilen ülkelerde, hükümetlerin kuruluşların belli paydaşlarla ilgili olarak sosyal sorumluluklarını yerine getirmeleri sürecinde aktif rol oynadıklarını göstermektedir (bkz. Albareda vd., 2007; Steurer, 2009). 17 Türkiye de KSS uygulamalarına ilişkin yasal bir belge olarak değerlendirilebilecek tek belge SPK tarafından yayınlanan Kurumsal Yönetim Đlkeleri dir (spk.gov.tr). Bu belgede belirtilen ilkelerin uygulanması gönüllülük ilkesine dayanmaktadır. Bununla birlikte, şirketler yıllık faaliyet raporlarında bu ilkelerin uygulanıp uygulanmadığını belirtmekle yükümlüdürler. Kuruluşlardan, eğer ilkeler uygulanmıyorsa, bunun nedenleri ile ilgili ayrıntılı açıklamada bulunmaları ve meşru nedenler göstermeleri; ilkelerin bir kısmı uygulanabiliyorsa, gelecekte bu ilkelerin tamamen uygulanmasına ilişkin nasıl bir yol izleyeceklerini belirtmeleri beklenmektedir. Söz konusu şirketlerin bu ilkeleri uygulama seviyelerinin de kamuya ilan edilmesi gerekmektedir. 18 Küskü ve Erçek (1999) bu çalışmalarında, Amerika da özellikle uygulamacılar arasında yaygın olarak kullanıldığı gibi vatandaş kuruluş / kurumsal yurttaşlık (corporate citizenship) kavramını kurumsal sosyal sorumluluk (corporate social responsibility) kavramı ile eş anlamlı olarak kullanmışlardır (Kavramın gelişimi için bakınız: Maignan - Ferrel, 1998; Küskü - Bay, 2006; Yamak, 2007).

Đsteğe Bağlı Kurumsal Sosyal Sorumluluk Faaliyetleri: Görünürde Hayırseverlik 65 ların bulguları da bu çalışmadaki bulguları desteklemektedir. Örneğin, Handy (2002) daha önce yapılmış çalışmalara vurgu yaparak şirket sahipliğinin çok sayıdaki ortak arasında bölünmüş olmasının şirketlerin daha sorumlu davranmasını engellediğini belirtmektedir. Öyleyse, Türkiye deki şirketlerin aile şirketi özelliklerinden pek kurtulamamaları (Atila - Küskü, 2006) KSS uygulamalarının fazla olmasının gerekçesi olarak düşünülebilir. Bu durumda, bu araştırma sonucunda, zorlamaların ötesinde kuruluşların isteğe bağlı KSS faaliyetlerini yani hayırseverlik faaliyetlerini gerçekleştirmesinde yöneticilerin kişisel değerleri, toplumsal kültüre bağlı eğilimleri, ülke içinde bu konudaki hukuki düzenlemelerin yetersizliği, ülkemizdeki şirketlerin pek çoğunun aile şirketi özelliklerini korumaya çalışmaları ve firmaların yönetim kurullarındaki kişilerin özellikleri (Sahin vd., 2011) gibi nedenlerin önemli roller oynadığı düşünülebilir. Türkiye de faaliyet gösteren kuruluşlar, kendi istekleri ile ne tür KSS faaliyetlerini gerçekleştirmektedirler? Bu soru kapsamında alınan yanıtlar (Çizelge 3) incelendiğinde, en fazla Bayram vb. günlerde çalışanlara kumanya dağıtma nın sosyal sorumluluk uygulaması olarak benimsendiği anlaşılmıştır. Bu durum, Đslam dininin yardımlaşma konusunu kurallara bağlaması ve yardıma ihtiyacı olana sadaka ve zekat verilmesini düzenlemesinin kuruluşlarda bu yönde faaliyetlerin benimsenmesinde önemli bir etken olduğunun göstergesi olarak değerlendirilebilir. Üstelik, bu tür faaliyetlerin kuruluşa olan bağlılıklarının artması gibi çalışanlar üzerinde önemli olumlu etkilerinin olması da (Küskü - Erçek, 1999; Holliday vd., 2002) bu faaliyetlere olan ilgiyi artırıcı bir başka neden olarak düşünülebilir. Elimizdeki veriye göre çalışanlara kumanya dağıtımı nın ardından, eğitim kuruluşlarına destek olunması, öğrencilere burs verilmesi, sağlık kuruluşlarına destek olunması, çeşitli dallarda faaliyet gösteren sivil toplum örgütlerine destek olunması gibi uygulamaların isteğe bağlı KSS faaliyetleri olarak öne çıktığı anlaşılmaktadır. Acaba bu faaliyetlere olan ilginin nedeni ne olabilir? Bu soruya yanıt arama sürecinde ülkemizdeki bazı hukuki düzenlemeler öne çıkmaktadır. Türkiye de, kanunlarda yapılan değişikler ile 19 eğitim ve sağlık faaliyeti gösteren kuruluşlara yapılan ayni ve maddi yardımların tamamı, ayrıca kamu yararına çalışan dernek ve vakıflara yapılan maddi ve ayni yardımların da %5 i gelir vergisi matrahından düşülmektedir. Bu nedenle, en fazla gerçekleştirilen isteğe bağlı KSS faaliyetleri dikkatle incelendiğinde, rahatlıkla, kuruluşların isteğe bağlı olarak gerçekleştirdiklerini iddia ettikleri KSS faaliyetlerinin ardındaki ilginin sadece kuruluş kararlarında etkili olan yöneticilerin ve diğer çalışanların kendi dini ve kültürel eğilimleri ile açıklanamayacağı, aynı 19 T.C. Maliye Bakanlığı, 2004, 4842 ve 4962 sayılı kanun değişikliği, Gelir Vergisi Kanunu, Madde 89, Fıkra 1, Bend 2.

66 Amme Đdaresi Dergisi, Cilt 45 Sayı 1 zamanda vergi indirimleri konusundaki teşviklerin de çok önemli motivasyon unsuru olduğu söylenebilir. Vergi indirimlerinden bu şekilde yararlanıyor olmak, kuruluşların bu uygulamalarının gerçekten isteğe bağlı hayırseverlik faaliyetleri olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği konusunda önemli kuşkuların ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Bir başka ifade ile, isteğe bağlı KSS faaliyetlerinin Türkiye de önemli ölçüde gerçekleştiriliyor olması, isteğe bağlı KSS bileşeni kapsamında kuruluşların gerçekleştirdiği uygulamaların hiçbir getirisi olmadığını kanıtlamamaktadır. Nitekim, daha önce de vurgulandığı gibi, farklı yönde birbiriyle çelişen bulgular da olmasına rağmen, birçok araştırmada kuruluşların gerçekleştirdiği isteğe bağlı KSS faaliyetlerinin pek çok getirisi olduğu (Orlitzky vd., 2003; Barnett, 2007) sonucuna ulaşılmış; hatta giderek artan bir şekilde kuruluşların hem finansal performansı hem de sosyal performansı hedeflediği (Husted - Salazar, 2006) anlaşılmıştır [KSS getirilerine örnekler: kârlılık (Aupperle vd., 1985), ürün satışlarının artması (Macchiette - Roy, 1994), maliyetlerin azalması (Holliday vd., 2002), kadro bağlılığı (Küskü - Erçek, 1999; Holliday vd., 2002), devlet ve sivil toplum ilişkilerinin olumlu yönde gelişmesi (Luetkenhorst, 2004), yenilikler ve öğrenme (Luetkenhorst, 2004), ün imaj (Brammer - Millington, 2005) ve tüketici tepkisinin olumlu olması (Becker - Olsen vd., 2006)]. Türkiye örneğinde gerçekleştirilen bu çalışmada da, vergi indirimleri nedeni ile elde edilen kazançlar haricinde de, kuruluşların KSS faaliyetlerinden ne tür getiriler elde ettikleri ve bu getirileri etkileyen unsurların neler olabileceği incelenmeye çalışılmıştır. Yapılan istatistiksel analizlere göre, isteğe bağlı KSS faaliyetlerinin, yüksek derecede olmasa bile, kuruluşların farklı göstergelerinde artışa neden olduğu anlaşılmaktadır (bkz. çizelge 4). Türkiye deki KSS faaliyetlerinin en önemli getirileri olarak toplum içindeki güvenilirliğin artması, çalışanların performanslarının ve memnuniyetinin artması, STK larla ilişkileri geliştirmesi, toplum içerisindeki tanınırlığı artırması gibi unsurlar ortaya çıkmaktadır. Katılımcıların beyanlarına göre isteğe bağlı KSS faaliyetlerinin maliyetlerin azaltılması, kârın arttırılması gibi finansal göstergeler üzerinde pek etkisi bulunmamaktadır. Đsteğe bağlı KSS faaliyetleri, imalat vb. süreçlerle doğrudan etkili olmadığından, maliyetlerin azalmasını etkilememesi anlamlı bir sonuçtur. Ancak, daha önce belirtilen getirilerin sonuçları, doğrudan olmasa da dolaylı olarak, kuruluşların kârlılığını olumlu yönde etkileyebileceğinden, yıllık kârın artması ifadesine olumsuz yanıt verilmesi durumu, isteğe bağlı KSS faaliyetlerinin yıllık kâr değişimlerindeki etkisinin kolay bir şekilde ölçülememesine de bağlanabilir. KSS faaliyetlerinin getirileri ile ilgili bazı açıklamalar, isteğe bağlı KSS faaliyetleri ile ilişki kurulabilecek bazı kuruluş özellikleri açısından yapılabilir. Gerçekleştirilen istatistiksel analizlere göre, isteğe bağlı KSS faaliyetleri getirilerinin sektörlere göre farklılık göstermediği, her sektörde benzer sonuçlara ula-

Đsteğe Bağlı Kurumsal Sosyal Sorumluluk Faaliyetleri: Görünürde Hayırseverlik 67 şıldığı 20 ancak, kuruluş yaşının ve kuruluş ölçeğinin büyümesi ya da yabancı sermaye ortaklığı bulunmasının getirilerin artmasına neden olduğu sonucu ile karşılaşılmıştır. Yabancı yatırımın yeni pazara ilk giriş yaptığı zamanlarda tanınırlığının azlığı ve kültür farklılıklarından dolayı kârlılığının düşük olması, isteğe bağlı KSS faaliyetlerinin de söz konusu kısıtların üstesinden gelmesi dolayısıyla, kuruluşun finansal göstergelerinin artış hızını etkilemesi beklenen bir sonuçtur (Bakınız: Ite, 2004; Küskü, 2007). Benzer şekilde, kuruluş ölçeğinin büyümesi, gerçekleştirilen faaliyetlerin de kapsamının büyümesini sağlayacağından elde edilen getirilerin artması normal kabul edilebilir (McWillams - Siegel, 2001; Brammer - Millington, 2005). Kuruluşun ölçeği büyüdükçe, gerçekleştirdiği isteğe bağlı KSS uygulamaları da genişlemekte, bunun yanında isteğe bağlı KSS faaliyetlerine verdiği önem de artmaktadır. Zaten, Ülker, Koç, Sabancı Grupları ve BP Türkiye, Coca-Cola Türkiye, Lafarge Türkiye, Procter & Gamble gibi ülkemizde faaliyet gösteren ulusal ve uluslararası kuruluşların KSS uygulamalarının özetlendiği çalışma (Arzova, 2009) da, kuruluşların KSS faaliyetleri ile pazarlama başarıları arasındaki ilişkiyi inceleyen çalışma (Özkan, 2004) da, medyada haberi yapılan isteğe bağlı KSS faaliyetlerinin çok büyük bir kısmının büyük ölçekli kuruluşlar tarafından gerçekleştirildiğini doğrulamıştır. Bu nedenle, daha önce zikredilmiş çalışmalarda vurgulanan isteğe bağlı KSS faaliyetleri ve elde edilen getiriler arasındaki olumlu ilişki, Türkiye de büyük ölçekteki kuruluşlar için geçerli sayılabilir. Kuruluşların çeşitli medya kanallarında reklamlar vermesinin yanı sıra, arada bir haber şeklinde faaliyetlerinden bahsedilmesi de bir tanınırlık sağlamakta ve kuruluşun toplum içerisindeki ününü artırmaktadır. Đsteğe bağlı bileşen kapsamında gerçekleştirilen KSS faaliyetlerinin reklam olarak görülmesi (Pava - Krausz, 1996), bir halkla ilişkiler meselesi olarak algılanması (Ascigil, 2003) ve kuruluşun tanınırlığının artmasına yol açması, dolayısı ile müşteri bağlılığına ve dolaylı bir kârlılığa neden olması gibi nedenlerle medya ve isteğe bağlı KSS faaliyetlerinin ilişkisi bu çalışmada da sorgulanmıştır. Konu ile ilgili karşılaşılan ilk sonuç, beklendiği gibi, isteğe bağlı kurumsal sosyal sorumluluk düzeyi daha fazla olan kuruluşların medyada daha fazla yer almasının yanında, medyada daha sık yer almak için daha çok çaba sarf etmeleridir. Analizlere göre, kuruluşların gerçekleştirdiği isteğe bağlı KSS faaliyetleri, kuruluşların diğer faaliyetlerinin de medyada yer almasını sağlamıştır. Öte yandan, isteğe bağlı KSS faaliyetleri medyada daha sık yer alan kuruluşların getirileri de yükselmektedir. Medyada yer alan faaliyetler dolayısı ile getirilerin yükselmesi, söz konusu kuruluşları, faaliyetlerinin daha fazla medyada yer alması için daha çok çaba harcamaya zorlamaktadır. Analizlere göre, daha büyük, daha köklü kuruluşların KSS faaliyetleri medyada daha sık yer almaktadır. Buradan çıkaracağımız en anlamlı 20 Oysa daha önce 500 büyük kuruluş kapsamındaki şirketlerin doğal çevreye yönelik sosyal sorumluluklarının incelendiği bir çalışmada sektörler arasında anlamlı farklılıklar bulunmuştu (bkz. Küskü, 2007).

68 Amme Đdaresi Dergisi, Cilt 45 Sayı 1 sonuç, kuruluşun ölçeğinin medya üzerindeki kuvvetli etkisidir. Büyük ölçekli kuruluşlar diğerleri ile kıyaslandığında, medyada çok daha fazla yer bulmaktadır. Kuruluşun yabancı sermaye ortaklığına sahip olması, medyada yer alma çabasını arttıran bir başka önemli unsur olarak ortaya çıkmaktadır. Bunun da en önemli nedeni olarak da, daha önce de belirtildiği gibi, yabancı sermayeli kuruluşların yeni pazarlarda tanınma çabası vurgulanmaktadır (Ite, 2004; Luetkenhorst, 2004). SO UÇ Bu çalışmadan elde edilen bulgulara göre, isteğe bağlı KSS bileşeni, yani hayırseverlik faaliyetleri, Türkiye de belirgin bir şekilde varlığını sürdürmektedir. Bu kapsamda gerçekleştirilen uygulamaların çok büyük bir kısmının eğitim alanında olması, nedeni ne olursa olsun (vergi indirimleri), iyimser bir şekilde yorumlandığında, Türkiye deki kuruluşların toplumun gelişmesi için, yeterliliği ölçülemese de, katkıda bulunduklarının göstergesi olarak değerlendirilebilir. Nitekim, hayırseverlik faaliyetlerinin çeşitli iş adamlarının yazılarında ve faaliyetlerinde çok erken dönemden itibaren var olması (Yamak, 2007) 21, büyük ve köklü kuruluşların, toplumsal sorumluluk kavramının çok konuşulmadığı dönemde bile, öğrenci yurtları ve okullar yaptırmaları (Berkman, 2007) kuruluşların bu konuyu önemsediğini göstermekte; hatta son dönemde yapılan çalışmalar (Ararat, 2008; Kucuk Yilmaz, 2008) bu konudaki farkındalığın arttığını ve bu kapsamda yapılan faaliyetlerin kapsamının olumlu bir şekilde giderek genişlediğini ortaya koymaktadır. Bu gelişmeler de, hayırseverlik faaliyetlerinin yoksulluk giderici etkisinin (Jenkins, 2005) Türkiye de de geçerli olduğuna önemli bir kanıt olarak düşünülebilir. Öte yandan, isteğe bağlı KSS bileşeni varlığını sürdürmesine rağmen, bu bileşen kapsamında gerçekleştirilen uygulamaların, başka ülkelerde olduğu gibi, kuruluşlara birçok getirileri de mevcuttur. Hayırseverlik faaliyetlerinin olumlu getirileri nedeniyle, büyük ölçekli kuruluşlar hem uygulamalarının kapsamını artırmaya çalışmakta hem de medya ve benzeri organlar aracılığı ile faaliyetlerini topluma duyurmak için çaba harcamaktadırlar. Bu yüzden de, KSS kapsamındaki uygulamaların, hiçbir çıkar beklemeden yapılan hayırseverlik faaliyetleri olarak algılanması güçleşmektedir. Aksine, bu gelişme, kuruluşların ekonomik imkanlarına bağlı olarak hayırsevermiş gibi görünme çabalarının ön plana çıktığı, yani görünürde hayırsever olarak davrandıkları şeklinde de yorumlanabilir. Ascigil in (2003) Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etütler Vakfı için yapmış olduğu çalışmasında belirttiği, örneklemindeki yöneticilerin %75 inin karar verirken öncelikle ekonomik ölçütleri dikkate alması sonucu da bu bulguyu, yani 21 Örneğin Vehbi Koç, 1967 yılında, işletme dergisi olan Bizden Haberler de çıkan Türk iş adamlarını yeni görevler bekliyor isimli makalesinde iş adamlarının hayırseverlik konusunda faaliyet göstermesi gerektiğini belirtmiştir (Yamak, 2007 den aktarım).

Đsteğe Bağlı Kurumsal Sosyal Sorumluluk Faaliyetleri: Görünürde Hayırseverlik 69 çıkarların ön plana çıktığı bulgusunu desteklemektedir. Nitekim, Türkiye de gerçekleştirilmiş ve kuruluşların çeşitli açılardan sosyal sorumlu davranmasına yol açan unsurlarla ilgili ipuçları veren bir çok çalışma da bu yorumu kuvvetlendirmektedir. Örneğin, Türk iş adamlarının otobiyografilerini inceleyen Buğra (1997), iş adamlarının maddi kazanç amacıyla giriştikleri faaliyetlerin meşruiyetiyle ilgili kaygı duyduklarını ve bu kaygı nedeniyle ekonomik faaliyetlerinin yanında sosyal katkılarına sık sık vurgu yaptıklarını belirtmektedir. Türkiye deki 500 büyük firma arasında yer alan otomotiv (Küskü, 2001; Küskü - Gür, 2003), ilaç (Küskü - Aydın, 2002) ve tekstil (Küskü - Aydın, 2006) kuruluşlarının çevreye yönelik sorumluluklarının yerine getirilmesinde etkili olan unsurların neler olduğunu inceleyen çalışmalarımızda da, kuruluşların sosyal sorumluluk projelerinin belirleyicileri olarak kanuni düzenlemelerin zorlaması, içinde bulunulan sektördeki eğilimler ve yabancı ortakların istekleri gibi unsurların öne çıktığı belirtilmekte; bu nedenle de, KSS faaliyetlerinin kuruluş sahiplerinin/yöneticilerinin kendi sosyal farkındalıklarından kaynaklanan isteğe bağlı uygulamalar olmaktan çok, kurumsal çevreden gelen baskıların ortaya çıkardığı zorunlu düzenlemeler olarak gerçekleştiği ifade edilmektedir. Türkiye deki kuruluşlardan elde edilen veriler ile gerçekleştirilen başka çalışmalarda da gelişmiş ülkelerin ekonomileri ile daha fazla bütünleşme çabasının (Avrupa Birliği ne girme konusunda atılan adımların), iç pazardaki daralma nedeniyle ürün ve hizmetleri dış pazarlara daha kolay satabilme isteklerinin (Küskü, 2007; Özen - Küskü, 2009), ayrıca rekabet baskılarının (Ararat, 2008) KSS uygulamalarının artmasına ve daha fazla önemsenmesine yol açtığı vurgulanmaktadır. Türk yöneticilerin hukuki ve etik sorumlulukları birbirinden ayırt edememeleri (Ascigil, 2003) gibi nedenlerle, KSS sık sık zorunlulukların ötesinde gönüllü bir davranış olarak tanımlandığı halde (Ararat 2008), KSS uygulamalarının ardındaki bu tetikleyici unsurlar da dikkate alındığında, görünürde hayırsever olma çabalarının yoğunluğu daha fazla dikkate çarpmaktadır. Çalışmayı tamamlamadan önce bazı önemli kısıtlarını belirtmek gerekir. Bu çalışmada bize göre iki önemli kısıt bulunmaktadır: i) Bu araştırmanın verisi Türkiye de faaliyet gösteren kuruluşlardan elde edilmiştir. Bu nedenle araştırma bulgularından yola çıkılarak farklı kültürlerdeki ülkelere veya gelişmekte olan ülkelere yönelik genellemeler yapılması doğru olmayacaktır. Çünkü her ülkenin kendi tarihsel, kültürel ve sosyal özelliklerine bağlı olarak kurumların benimseyecekleri sosyal sorumluluk davranışları da farklılaşabilir. ii) Araştırma kapsamında sadece web ortamında ulaşılabilen işletmelerden veri toplanmıştır. Bu nedenle, çok sayıda kuruluştan veri toplanabilmesine rağmen, veri toplanabilen işletmelerin Türkiye deki benzer tüm kuruluşları temsil edebilme gücü konusunda kuşkular bulunabilir. Bu çalışmadan elde edilen deneyime bağlı olarak bundan sonra bu alanda yapılacak araştırmalarda şu konuların üzerinde durulması yararlı olabilir: i) Bu

70 Amme Đdaresi Dergisi, Cilt 45 Sayı 1 araştırmanın verilerine göre, Schwartz ve Carroll ın (2003) isteğe bağlı KSS bileşenini ekonomik ve etik bileşenler arasına katarak yazındaki tartışmalara son vermek istemeleri Türkiye için son nokta olmamıştır. Üstelik, bu çalışmada toplumsal bileşen olarak isimlendirilen yeni bir KSS bileşeni ile karşılaşılmıştır. Bu da, ortaya konulan yeni KSS yapısının başka ülkeler çerçevesinde yeniden incelenmesi gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. ii) Gelişmiş ülkelerdeki isteğe bağlı KSS bileşeni ile Türkiye deki arasında farklılığa neden olan faktörlerin etkisinin yönü ve boyutu yeni araştırmalar ile incelenerek genellemeler yapılıp yapılamayacağı konusu ortaya çıkarılmaya çalışılabilir. iii) Çalışmanın veri toplama formunda, KSS faaliyetlerinin kuruluşa olan yararlarını, yani bu faaliyetlerin getirilerini belirlemeye yönelik, ilgili yazından yararlanılarak oluşturulmuş 18 ifade yer almaktadır. Ancak bu ifadelerden hiç biri, KSS faaliyetlerinin politik bazı yararlar da elde edilebileceği düşünülerek oluşturulmamıştır. Bu nedenle, bundan sonra bu alanda yapılan çalışmalar ile KSS faaliyetleri ile kuruluşların politik bir getiri elde etmek amacı güdüp gütmediklerini sorgulamak ülkemizde bu faaliyetlerin gelişimini doğru anlayabilmek açısından çok yararlı olacaktır. iv) KSS kavramının kuramsal kapsamı, devlet, kamu, sosyal devlet, refah toplumu, rekabet, pazar ilişkileri, sosyal düzen vb. kavramlar ile son derece ilişkili olmasına rağmen, bu çalışmada ilgilenilen konu bu kavramlar çerçevesinde sorunsallaştırılmamıştır. Bundan sonraki çalışmalarda belirtilen kavramlarla ilişkilendirilerek KSS kavramı incelenebilirse ilgili yazına önemli katkılarda bulunulabilir. v) KSS faaliyetlerinin getirilerinin özellikle finansal verilere dayandırılarak incelenmesi KSS kavramının Türkiye evrimini anlayabilmek açısından yararlı olabilir. vi) Çalışanlar, kuruluşların KSS uygulamalarının geliştirilmesi konusunda çok önemli bir paydaş olarak görüldüklerine (Antal - Sobczak, 2007) göre, özellikle tek bir kuruluş örneği üzerinden veri toplanarak çalışanların bu konudaki genel eğilimleri, beklentileri ve tutumları test edilmeye çalışılabilir. KAY AKÇA Abbott, W. F.-Monsen, J. R. (1979), On the Measurement of Corporate Social Responsibility, Academy of Management Journal, Vol. 22, p. 501-515. Albareda, L. - Lozan, J. M. - Ysa, T. (2007), Public Policies on Corporate Social Responsibility: The Role of Governments in Europe, Journal of Business Ethics, Vol. 74, No: 4, p. 391-407. Alexander, G. J. - Buchholz, R. A. (1978), Corporate Social Responsibility and Stock Market Performance, Academy of Management Journal, Vol. 21, p. 479-486. Antal, A. B. - Sobczak, A. (2007), Corporate Social Responsibility in France: A Mix of National Traditions and International Influences, Business and Society, Vol. 46, p. 9-32.