1990 LARIN GENÇLİĞİ İÇİNDEKİLER



Benzer belgeler
ACR Group. NEDEN? neden?

TÜRKİYE DE ETNİK, DİNİ VE SİYASİ KUTUPLAŞMA. Dr. Salih Akyürek Fatma Serap Koydemir

1999 dan 2007 ye Seçmen Tercihleri ve Değişim AKP

Merakla Beklenen Anket Sonuçları Açıklandı

1999 dan 2007 ye Seçmen Tercihleri ve Değişim

Vekiller Heyeti Kararı, Sıkıyönetim Komutanlığı ve Milli Güvenlik Konseyi'nce Kapatılan Siyasi Partiler

KKTC SİYASİ ARAŞTIRMA RAPORU

KARARSIZ AK PARTĠ SEÇMENĠ PARTĠSĠNE DÖNÜYOR

City Security Group STADYUM GÜVENLİĞİ ARAŞTIRMASI

1999 dan 2007 ye Seçmen Tercihleri ve Değişim CHP

frekans araştırma

3 Kasım 2002 Seçimlerine Doğru: Senaryolar ve Alternatifler...

ANKET DEĞERLENDİRME RAPORU

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

TÜRKİYE DE İŞ DÜNYASINDA ÇALIŞANLAR SOSYAL MEDYAYI NASIL KULLANIYOR?

1999 dan 2007 ye Seçmen Tercihleri ve Değişim MHP

Siyasi Tercihler ve Oy Değişimleri

Standart Eurobarometer 76. AVRUPA BİRLİĞİ NDE KAMUOYU Sonbahar 2011 ULUSAL RAPOR TÜRKİYE

EK-2: İnşaat Mühendisliği Öğrenci Anketi

SEÇMENLERİN TOPLUMSAL PROFİLİ VE SİYASAL EĞİLİMLERİ: SINIF, TOPLUMSAL CİNSİYET, ETNİSİTE, DİN, İDEOLOJİ VE GEZİ OLAYLARI

EUROBAROMETRE 71 AVRUPA BİRLİĞİ NDE KAMUOYU

Türkiye de Taraftarlık ve Sporda Ayrımcılık Özet Bulgular

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

Türkiye nin Gizli Yoksulları 1

(5) Meslek Lisesi (6) İmam Hatip Lisesi (7) Ön lisans (8) Lisans

TÜRKİYE NİN NABZI KASIM 2014 Cumhurbaşkanlığı Sarayı, İş Kazaları, Barış Süreci ve Sığınmacılar Sorunu

Demokrasi ve Sivil Toplum (SBK256)

Demokrasi Nöbeti Araştırması


Liselilerden Eğitim Sistemine Sert Eleştiri

GENEL SEÇİMLERİN YEREL SEÇİMLERE ETKİSİ ARAŞTIRMASI

YEŞİL İŞ KONFERANSI YEŞİL TÜKETİM ARAŞTIRMASI 6-7 EKİM 2011

Türkiye Cezasızlık Araştırması. Mart 2015

Murat Çokgezen. Prof. Dr. Marmara Üniversitesi

KURAN IN ANLAMI İLE BULUŞMAK ARAŞTIRMASI

Araştırma Notu 15/181

İSTANBUL DA GENÇLER ARASINDA CİNSELLİK ARAŞTIRMASI RAPORU

NÜKLEER SİLAHLAR ARAŞTIRMASI - SONUÇ RAPORU RAŞTIRMASI - S

Futbol, Toplum ve "Çarşı"ya Kim Karşı?

Haziran 25. Medya ve Güven. Gündem. Tüm hakları gizlidir.

1: İNSAN VE TOPLUM...

Bilecik Siyasi Gündem Araştırması

Türkiye de azınlık olmak Anket Çalışması

Katılımcının Yaşı n % TOPLAM

İÇİNDEKİLER I. ARAŞTIRMANIN METODOLOJİSİ 3 II. GENEL DEĞERLENDİRME 6 III. BULGULAR.12 IV. DEMOGRAFİK SONUÇLAR 37 V. REFERANSLARIMIZDAN BAZILARI..

İ Ç İ N D E K İ L E R

Araştırma Notu 14/165

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2

Avrupa da Yerelleşen İslam

Bu yüzden de Akdeniz coğrafyasına günümüz dünya medeniyetinin doğduğu yer de denebilir.

TÜRKİYE SİYASİ GÜNDEM ARAŞTIRMASI AĞUSTOS 2016

Gezi Parkı Araştırması. GEZİ PARKI ARAŞTIRMASI Kimler, neden oradalar ve ne istiyorlar?

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

-1- Adres: A Blok AZ. Kat 1 Nolu Banko Oda: 12, TBMM, ANKARA Tel: +90 (312) (312) Faks: +90 (312) E-Posta:

Türkiye Siyasi Gündem Araştırması

Yerel Seçimler Sonrası Sandık ve Seçmen Analizi

16 ŞUBAT 2011 CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ ÇETİN SOYSAL IN DİNLEMELERLE İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI

Türkiye nin geleceğini 25 milyonluk kitle belirleyecek

Türkiye de Kutuplaşmanın Boyutları Araştırması. 1 Şubat 2016

TÜRK TOPLUMUNDA FUTBOL ALGISI ARAŞTIRMASI. Futbol, Fanatizm, Şiddet

TÜRKİYE TİPİ BAŞLANLIK SİSTEMİ MODEL ÖNERİSİ. 1. Başkanlık Sistemi Tartışmasının Temel Gerekçeleri

Uluslararası Genç Liderler Akademisi Eğitimleri. Sosyal Etki Analizi

Dershane Algısı Araştırması Mayıs 2012

EN BEĞENİLENLER 70 CAPITAL 12 / _071_072_CP_12.indd 2 11/26/16 6:44 PM

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

KONYA-KARAMAN YAŞAM MEMNUNİYETİ DEĞERLENDİRMESİ

Kadına Yönelik Şiddet

TÜRKİYE SOSYAL, EKONOMİK VE POLİTİK ANALİZ - 4

DİYARBAKIR ÇINAR BELEDİYESİ BELEDİYE MEMNUNİYET ARAŞTIRMASI

BOR İlçesi Mevcut Siyasi Durum Tespit Araştırması 24 ŞUBAT 2014

Diğer: Diğer:... Diğer:...

BURDUR İLİNDE SPORA KATILIMIN SOSYO EKONOMİK BOYUTUNUN ARAŞTIRILMASI

EKONOMİ SAĞLIK TERÖR DIŞ POLİTİKA ANAYASA

24 Haziran Seçimlerine İlişkin Kamuoyu Eğilimleri

Türkiye Cezasızlık Araştırması. Mart 2015

Geleceği şimdiden planlayın.. SEÇİME DOĞRU. efgarastirma.com EfG.Arastirma EfG_Arastirma EfG.Arastirma

2012 İŞ YERİNDE KADIN ARAŞTIRMASI RAPORU. Mart, 2012

Tarih:. Yer:. Katılımcı numarası:... Sosyolinguistik Görüşme 1) İsim:.. Cinsiyet: Meslek:.. Doğum tarihiniz:.. Yaşınız:.. Milliyetiniz:.

ULUSLARARASI İŞÇİ DAYANIŞMASI DERNEĞİ. Meslek Liseliler Ne Yaşıyor? Ne İstiyor? Boyun Eğme. Mücadele Et!

Cumhuriyet Halk Partisi

15 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİ,SURİYE YE ASKERİ MÜDAHALE VE ÇATIŞMALI DURUMA İLİŞKİN ALGI, TUTUM VE BEKLENTİLER SAHA ARAŞTIRMA RAPORU EYLÜL 2016

Cumhuriyet Halk Partisi

Öğrencilerin çektiği fotokopiye yasal formül şart!

CHP Yalıkavak Temsilciliğinin düzenlediği Kahvaltıda Birlik ve Beraberlik Mesajı

İLKÖĞRETİM ve LİSELERDE DİNDARLIK ÜZERİNE KARŞILAŞTIRMALI BİR ARAŞTIRMA (DİYARBAKIR ÖRNEĞİ)

ANALİZ SONUÇLARI. 1 Mart 2017 tarihine kadar kullanmayınız.

TÜRKİYE NİN YOĞUN GÜNDEMİNDE KAMUOYU ÖNCELİKLERİ

TÜRKİYE DE KİMLİKLER, KÜRT SORUNU VE ÇÖZÜM SÜRECİ ALGILAR VE TUTUMLAR

Türkler Kendi işinin patronu olmak istiyor!

Siyasette kutuplaşma. Ahval 13/8/2018

Avrupa nın en cesur ülkesi Türkiye

Türkiye, Avrupa nın en girişimci ülkesi

DİYARBAKIR BÖLGE HALKININ CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ REFERANDUMUYLA İLGİLİ DÜŞÜNCELERİNİ ÖLÇMEYE YÖNELİK SAHA ÇALIŞMASI:

TÜRKİYE'NİN TOPLUMSAL YAPISI

İÇİNDEKİLER SUNUŞ...IX KISALTMALAR... XIII I. BÖLÜM SEÇİM DÖNEMİ

Sosyal Araştırmalar Enstitüsü 1 Kasım 2015 Genel Seçim Sandık Sonrası Araştırması

16 Nisan Anayasa Değişikliği Referandumu Sandık Sonrası Araştırması

TÜRKİYE SOSYAL, EKONOMİK VE POLİTİK ANALİZ SEPA 5

Patronun hizmetini yapıyor Çalışan kadından bahsediyorum. Ben kocama muhtaç değilim diye evvela ailesini dağıtıyor.

Türkiye de Zorunlu Din Dersi Uygulaması

Transkript:

1990 LARIN GENÇLİĞİ İÇİNDEKİLER ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ VE TEMSİL ÖZELLİKLERİ 2 I. SİYASAL KİMLİKLER VE EĞİLİMLER 4 Oy verme davranışları ve siyasal eğilimler 4 90 lı yılların gençliği 80 lerin gençliği değil 5 Hayat pahalılığı herkes için, düşünce özgürlüğü gençler için yaşamsal öneme sahip 6 RP, YDH, AB 8 II. AİDİYETLER 10 Kimlikler arasında içiçe geçme ve kutupsallaşma gerilimi 10 İçiçe geçen kimlikler ve bir ortak alan: Özgürlük olarak liberallik 10 Şemsiye kimliklerden bayrak kimliklere ya da çok boyutlu kimliklerin zenginliğinden tek boyutlu kimliklerin fukaralığına 13 Beklenmeyen akrabalıklar 17 III. NASIL YAŞIYORLAR? 18 Kültürel etkinlikler 18 Fenerbahçeliler çoğunlukta 20 Hobisi olmayan bir milletiz 21 Sigara ve alkol 21 Hayatın anlamı nerede? 22 Gençleri en iyi gençler anlar 22 Rahatlamak için ne yaparlar? 23 Kimler, hangi dernekte? 23 Kimden dayak yemişler? 24 Arkadaşlarıyla en çok ne konuşurlar? 24 Saygı görüyorlar mı? 25 Gelecek nasıl görülüyor? 25 Aile kurumuna ve evlilik öncesi ilişkiye yaklaşım 26 IV. GELENEK VE MODERNLİK ARASINDA GENÇLİK 29 Milliyetçilik 30 Herkesin dini kendine mi? 31 Hoşgörü: Nereye Kadar? 33 V. ŞİDDET: AŞMAK İÇİN DAHA ÇOK YOL VAR... 35 Rahatsız olunanlar, müdahale edilmesi gerekenler 35 Şiddetin gerekli olduğu durumlar 37 VI. EĞİTİM: ÜNİVERSİTELİLER VE LİSELİLER 39 Eğitim giderek daha çok sorgulanıyor 39 Okul ve siyaset 43

ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ VE TEMSİL ÖZELLİKLERİ 1990 ların Gençliği araştırması 1 Ocak-15 Şubat 1995 tarihleri arasında İstanbul da yapıldı. Araştırmada temel olarak yüzyüze görüşme (anket) ve grup tartışmasıderinlemesine görüşme yöntemleri kullanıldı. Araştırmada kullanılan soru kağıtları, gençlik ve kimlikler konusunda dört yıldır sürdürülen araştırmalara dayanarak hazırlandı. Bu araştırmalarda sınanan hipotezler ve elde edilen kalitatif veriler soru kağıdının ve grup tartışmalarının temelini oluşturdu. Anketlerde ve grup tartışmalarında asıl kitle olarak üniversite gençliği hedeflendi. Ama karşılaştırmalara olanak sağlaması için liseli gençlik ve çalışan gençlik de araştırma kapsamına alındı. Anketler İstanbul daki üniversiteleri ve bölümlerini temsil etmek üzere kotalı olarak gerçekleştirildi. Üniversite ve bölümlerde de sınıflar alt kota olarak kabul edildi. Son aşamada görüşmeler tesadüfi olarak seçilen öğrencilerle yapıldı. Liseler ise devlet lisesi, Anadolu lisesi, kolej, meslek lisesi ve imam-hatip lisesi olarak kotalandırıldı. Son olarak çalışan gençler İstanbul un çeşitli semtlerinden tesadüfi olarak seçildi. Kırk anketörün katıldığı saha çalışmasında 542 üniversite öğrencisi, 223 lise öğrencisi ve 313 çalışan (ve işsiz) genç olmak üzere toplam 1.078 gençle görüşüldü. Araştırmada grup tartışmalarından en az saha çalışması kadar bilgi elde edildi. 8-10 kişilik tartışma grupları üniversiteli, liseli ve çalışan gençlerden oluşturuldu. Grup tartışmalarına çeşitli siyasal ve kültürel eğilimlerden gençler katıldı. Tartışmalar anket çalışması ile karşılıklı etkileşim içinde yürütüldü. Sonuç olarak, genel bulgular itibariyle araştırmanın üniversite öğrencilerinin ağırlıkta olduğu bir kitleyi temsil ettiğini söylemek gerekir. Ama alt çözümlemelerde, kimliklere, üniversiteli, liseli, çalışan genç ayırımlarına bakıldığında, söz konusu kesimler arasındaki farklılıkları görmek mümkündür.

GENÇLİK IMV-SAM 3 GİRİŞ 1990 ların Gençliği araştırması her şeyden önce, bütün tektipçi, toptancı, kategorize edici eğilimlere karşın, gençlerin kimliklerinin önemli ölçüde içiçe geçen özellikler taşıdığını ortaya koyuyor. Gençlerin paylaştıkları konular ve alanlar çok fazla: Örneğin düşünce özgürlüğü. Öte yandan gençler çok daha basit düzeylerde, her gün yüzyüze olduğumuz, ama dikkat etmediğimiz, adını koymadığımız beraberlikleri yaşıyorlar. Örneğin, Atatürkçüler le Müslümanlar aynı müzikleri dinleyebiliyorlar, ekonomik hayata yöneldikleri zaman aynı yatırım araçlarını kullanmayı hayal ediyorlar. Bunun gibi Milliyetçiler biraz Müslüman, biraz Solcu, Atatürkçüler hem Liberal hem Müslüman lar. Ama keskinleşen toplumsal-kültürel farklılıklar ve buralardan ortaya çıkan mücadeleler ve ideolojileşen yaşam, paylaşılanlardan çok farklılıkların ön plana çıkmasına neden oluyor. İçiçe geçen kimlikler ayrışıyor ya da içiçeliklerini bir kenara bırakıp kutuplara gidiyorlar. Böylece içinde bulunduğumuz yılların gençliği, 80 lerin duyarsızapolitik olarak nitelenen gençliğinden çok, farklı bir boyutta da olsa 70 lerin kutuplaşmış gençliğine benzemeye başlıyor. Çünkü güç şemsiye kimliklerde değil, bayrak kimliklerde. Müslümanlık ta değil, İslamcılık ta, milliyetçilik te değil, ülkücülük te, solculuk ta değil sosyalistlik te. Bu araştırma biraz da sesi soluğu çıkmayan ortak payda ve paydalara, özgürlük arayışına ilişkin verileri ortaya çıkardığı için amacına ulaştı. Aynı şekilde söz konusu özgürlük alanının kurumsallaşmasını arzulayan, ama bunun için kamusal alana güçlü bir ideolojiyle çıkamayan, bu yüzden özel yaşamlara hapsolan çoğulluğun, göreliliğin verilerini ortaya çıkarmış oldu.

GENÇLİK IMV-SAM 4 I. SİYASAL KİMLİKLER VE EĞİLİMLER Oy verme davranışları ve siyasal eğilimler Araştırmadan elde edilen bulgular gençlerin siyasete yaklaşımında çok önemli noktalara işaret ediyor. Her şeyden önce oy verme konusunda mevcut siyasal partilere oldukça mesafeli duran % 35 lik bir kesim dikkati çekiyor. Bu kesim yaşı tutsa da tutmasa da seçimlerde oy kullanmaya yanaşmıyor. Bu kesimin oy vermeyeceğini belirterek getirdiği eleştirilerin başında, sokakta her gün duyulabilecek türden eleştiriler geliyor. Bir başka kesim kendini var olan partilerle özdeşleştiremiyor. Ancak bu iki neden, her an, üçüncü neden olarak sunulan radikal sistem eleştirisine dönebilme potansiyelini de taşıyor. (Oy kullanmayanlar) Niçin oy kullanmaz? Bu partilerin hepsi birbirinden beter % 53 Hiçbirini benimseyemiyorum % 22 Radikal sistem eleştirisi % 20 Kararsız % 5 Öte yandan gençlik kesimindeki en büyük parti olan oy vermezler partisi bir yana bırakıldığında, 27 Mart 1994 seçimlerinden bu yana ciddi oy kaymalarının olduğu dikkat çekiyor. Üniversite kesiminin ağırlıkta olduğu örneklemimiz içinde, özellikle 27 Mart ta en büyük parti olan SHP nin bugün yapılacak bir genel seçimde koltuğu DSP ye kaptıracağı anlaşılıyor. İkinci parti durumuna düşen SHP nin oyları DSP, YDH ve oy kullanmayacak kesim arasında dağılıyor. Bugün bir genel seçim yapılsa ve yaşları ne olursa olsun bütün gençler seçime katılsa, örneklemimizdeki üniversite ve lise öğrencileri ile çalışan gençlerin oy verme eğilimleri aşağıdakine benzer bir görünüm sergileyecek: Partiler Çalışanlar Liseliler Üniversiteliler Toplam ANAP 11.7 13.1 5.9 9.1 CHP 3.2 1.9 0.4 1.5 DSP 13.7 11.7 16.6 14.7 DYP 4.4 5.1 3.4 4.1 MHP 8.3 3.7 2.9 4.6 SHP 11.1 11.2 7.4 9.3 RP 13.0 6.1 6.7 8.4 YDH 7.3 7.0 9.3 8.3 Diğer 2.9 2.3 6.7 4.6 Oy kullanmaz 24.4 37.9 40.8 35.3 Görüldüğü gibi eğitim yoluyla kentsel-kamusal alanın merkezinde yer alan ve giderek var olan partilerde kendini bulamayan üniversiteli gençlerin tersine, çevre semtlerde yaşayan ve iş hayatına girmiş olan gençleri DSP, RP, ANAP temsil edebiliyor. SHP bu kesimde de kan kaybına uğrarken, MHP yükselen bir parti olarak dikkat çekiyor.

GENÇLİK IMV-SAM 5 Gençlerin hangi partiye kesinlikle oy vermeyecekleri sorulduğunda ise en başa RP yükseliyor. Hangi partiye oy vermezdiniz? RP % 41.0 MHP % 17.2 SHP % 8.9 Gençler iç siyasete politikacılara eleştiri gibi görünen sıradan eleştiriler getiriyor olsalar da, dünyanın değişimine ilişkin olarak söyledikleri radikal gelişmelerin işaretini veriyor. 90 lı yılların gençliği 80 lerin gençliği değil 1980 li yıllarda kamuoyunda ve sol kesimlerde o yılların gençliğine hafif burun kıvırarak apolitik yakıştırması yapılır, 12 Eylül çocukları hafif tertip aşağılanırdı. İşin ilginç yanı 80 li yılların gençliği bu yakıştırmalardan rahatsız olmak yerine bireyciliğini, girişimci ve apolitik özelliklerini sahiplenir, hatta bunları ön plana çıkarırdı. Ama araştırmaya göre bu eğilim artık değişiyor. Eski tabirle saflar belirginleşmeye başlıyor. Anlamlar, referanslar, değerler yeniden harmanlanıyor, yeni bileşimler halinde yavaş yavaş vücut buluyor. Onlar 80 lerin bireyci-duyarsız izlerini hâlâ -hatta güçlenerek- taşıdıklarını düşünüyorlar. Ama bir yandan da bu yeniden yapılanma arayışçılık-gerçekçilik olarak dikkat çekiyor. 90 lı yılların gençleri kendilerinden önceki kuşakları ve kendilerini şöyle değerlendiriyorlar: 68 kuşağı 70 ler kuşağı 80 ler kuşağı 90 lar kuşağı Siyasi-sol 36.8 26.1 5.3 0.6 Olumlu-idealist 13.5 14.4 11.5 10.5 Arayışçı 5.3 7.6 9.9 18.8 Maceracı 10.9 5.8 5.5 5.0 Siyasi-olumsuz 7.3 13.5 6.6 1.2 Bireyci-duyarsız 2.8 5.2 36.3 42.1 Cahil 3.4 5.2 5.3 6.7 Not: Siyasi-sol: Solcu, devrimci, Olumlu-idealist: Yurtsever, idealist, toplumcu, demokrat, inanan, Arayışçı: Gerçekçi, arayışçı, Maceracı: Romantik, safdil, maceracı, Siyasi-olumsuz: Anarşist, terörist, totaliter, Bireyciduyarsız: Liberal, apolitik, bireyci, duyarsız, işbilir. Tablodan izlendiği gibi duyarsızlık özelliği hakim olmakla birlikte, arayışçılık kendini hissettiriyor. Aşağıdaki tabloda yer alan veriler, oy verme eğilimlerinde var olan siyaset le sorunları olan gençlerin artık pek de apolitik olmadıklarına, reformist, hatta arkasındaki ideoloji ve değerler bütünü ne olursa olsun duyarlı, devrimci, ilgili olarak adlandırılabilecek bir dizi özellik taşıdıklarına, neredeyse 70 li yılları aratacak şekilde kutupsallaşma eğiliminde olduklarına işaret ediyor.

GENÇLİK IMV-SAM 6 Dünyanın değişimine ilişkin hangi yaklaşıma katılıyorsunuz? Hayat zaten yürüyor, fedakarlığa gerek yok Genel gidişat değişmeyebilir ama düzeltmeler yapılabilir Dünya haksızlara bırakılmaz, radikal dönüşüm çabaları gerek Çalışanlar Liseliler Üniversiteliler 13.0 10.1 6.1 49.8 55.8 52.5 37.1 34.1 41.4 Tablodan da görüldüğü gibi reformist olarak adlandırılabilecek ikinci yaklaşım her kesimde en fazla taraftar toplayan önermedir. Kaderciler (birinci yaklaşım) çalışanlar arasında göreli olarak daha çok dikkat çekerken, devrimci olarak adlandırılabilecek üçüncü yaklaşım başta üniversiteliler olmak üzere tüm gruplarda önemli oranlarda taraftar topluyor. İşte haksızlar ve radikal çabalar her kesim tarafından aynı biçimde anlaşılmadığı içindir ki, 90 larda eskisinden farklı da olsa bir tür yeni ve güçlü ideolojilerin ortaya çıkışına şaşırmamak gerekiyor. Ayrıca incelenen kitlenin % 24 ünün son yıllarda herhangi bir mitinge katılmış olması gençlerin eleştirildiği gibi çok da kendi hallerinde olmadıklarını ortaya koyuyor. Hayat pahalılığı herkes için, düşünce özgürlüğü gençler için yaşamsal öneme sahip Bu aşamada gençlerin ülke sorunlarına nasıl baktığı da önem kazanıyor. Gençler diğer tüm toplum kesimleri gibi hayat pahalılığı, enflasyon vb sorunları birinci dereceden hissediyorlar. Benzer şekilde eğitim de genel olarak Türkiye de ağırlığı hissedilen bir sorun olarak gençler tarafından öne çıkarılıyor. Bunu siyasal eğilimi, görüşü ne olursa olsun, özellikle üniversite öğrencilerinin daha sıkça dile getirdiği düşünce özgürlüğü sorunu izliyor. Kimlikler arasında ortak alan olmasına karşın, bir türlü kurumsallaşamayan ve platform yaratamayan düşünce özgürlüğü nü, çevre kirliliği sorunu izliyor. İlginç olan bir nokta, çevre nin artık dile getirilmesi gereken bir sorun olarak algılanması. Anketlerde bu sorunu en başlara yerleştiren kenar semtlerin gençleri aslında çevreciliği bir tür entel uğraşı olarak algılayabiliyorlar. Şu da bir gerçek ki, çevre duyarlılığı liseli gençlerde diğer gruplara kıyasla oldukça yüksek bir oranda kendini gösteriyor.

GENÇLİK IMV-SAM 7 Sorunlar % Hayat pahalılığı, enflasyon 40.0 Eğitim 30.4 Düşünce özgürlüğü 23.7 Çevre kirliliği 23.2 Kürt sorunu 23.2 Terör 21.0 İnsan hakları 19.3 Demokrasi 15.2 Ülke bütünlüğü 12.2 Laiklik 11.9 Şeriat 10.5 Sosyal adalet 8.3 Nüfus artışı 6.6 Ahlak çöküntüsü 6.7 Özgürlük 5.8 Cinsellik 4.9 Irkçılık 4.6 Din ve vicdan hürriyeti 4.5 Toplumsal barış 3.8 Dinsizlik 2.3 Cinsiyet ayırımclığı 2.3 Komşu ülkelerle çatışma 1.4 Rüşvet 1.1 Komünizm 1.0 Toprak erozyonu 0.7 Askeri darbe 0.7 En önemli sorunlar arasında yer alan Kürt sorunu na çözüm olarak, genellikle (% 62) görüşme yolu dile getiriliyor. Askeri çözümden yana olanların oranı % 24.5. Geri kalanlar ise bir tür boşvermişlik içinde görünüyor. Buna paralel olarak demokrasinin en önemli sorunlardan biri olarak görülmesi, 90 lı yılların gençliğinin ifade özgürlüğü arayışlarına da tercüman oluyor. Gençler, kimlik sorunlarının ancak bu temsil alanının iyi işlemesi halinde krize girmeyeceğinin büyük ölçüde farkındalar. Öte yandan görüşülen gençlere hangi kurumlara daha çok güvendikleri sorulduğunda % 21 lik bir kesimin hiçbiri diye cevap vermesi demokrasinin geleceğine ilişkin bir başka karamsar sonucu ortaya çıkarıyor.

GENÇLİK IMV-SAM 8 Güvenilen kurumlar % İnsan hakları kuruluşları 21.0 Ordu 19.4 Mahkemeler 13.6 Polis 10.0 Üniversiteler 7.7 Basın 5.2 Özel TV ler 4.1 Sendikalar 3.2 TRT 2.2 Hükümet 1.8 Belediyeler 1.7 Siyasi partiler 0.6 Diğer 1.9 Hiçbiri 21.2 Tablodan çıkan en önemli sonuç, üyeleri seçimle belirlenen siyasal organların en düşük güvenilirlik oranlarına sahip olması. Ordu kutsallığını korumaya devam ederken, insan hakları ile ilgilenen kuruluşlar en azından niyetleri itibariyle gençlerden olumlu puan topluyorlar. Orduyu diğer kurumlara kıyasla güvenilir bulan gençlerin şimdiye kadar gerçekleştirilen askeri darbeleri nasıl algılandıkları da önemli ve ilginç sonuçlar ortaya koyuyor. Üniversiteli, kentli, liberal ve sol ideolojilere açık gençlerin özellikle 12 Eylül 1980 darbesine yaklaşımları dikkat çekiyor. 27 Mayıs 1960 12 Mart 1971 12 Eylül 1980 Gerekliydi 14.1 7.6 25.6 Gereksizdi 40.1 47.4 47.0 Fikri yok 45.7 45.0 27.5 27 Mayıs ve 12 Mart, 90 lı yılların gençliği tarafından artık uzak birer tarih olarak algılanırken, 12 Eylül ve arkasından gelen uygulamalar en azından önemli bir kesim için meşruiyetini korumaya devam ediyor. RP, YDH, AB Siyasi gelişmelerin gençler tarafından kocaman soru işaretleriyle izlendiği bir dönemde yıldızı parlayan iki farklı parti, RP ve YDH gençler üzerinde şu etkileri bırakıyor: Refah Partisi nin iktidara gelmesi hakkındaki düşünceniz nedir? Kesinlikle iktidara gelmemeli, baskıcı bir düzen getirir % 50.9 Temelde diğer partilerden çok farklı bir uygulama yapamaz % 27.7 Gelmesi halinde faydalı uygulamalar yapar % 11.4 Fikri yok % 9.9

GENÇLİK IMV-SAM 9 Yeni Demokrasi Hareketi aşağıdakilerden hangisini daha çok temsil ediyor? Sermayenin çıkarlarını % 29.6 Toplumda uzlaşma arayanları % 24.8 ANAP ın dört eğilimi birleştirme zihniyetinin devamını % 19.6 Radikalliklerden korkan orta sınıfları % 5.0 Eski solcuları % 3.6 Diğer % 3.1 Fikri yok % 14.4 İç siyasete/siyasi partilere dönük bu sorgulamalar, dışarıya dönük olarak daha net gibi görünen, ama tam bir kimlik sorununa/bölünmesine işaret eden bir takım gruplanmalar sergiliyor. Türkiye Avrupa Birliği ne girmeli mi? Kesinlikle girmeli % 21.0 Girmeli % 32.3 Farketmez % 30.7 Girmemeli % 10.8 Kesinlikle girmemeli % 5.3 Türkiye nerede olmalı? diye sorulduğunda ise, seçeneklerin artmasıyla birlikte bir önceki soruya göre AB diyenlerin oranı düşüyor. Türkiye nerede olmalı? Kendine yeterli ülke olmalı % 45.1 Avrupa Birliği % 32.9 İslam ülkeleri % 7.7 Orta Asya-Kafkas Türk cumhuriyetleri % 4.7 Bölgesel işbirliği % 3.9 Diğer % 5.8 Aslında bu sonuçlar, Türk toplumunun bir yanıyla Batı ya dönük yaşarken, öteki yanıyla sürekli güçlü tutmaya çalıştığı ve büyük ölçüde Kürt sorunu (Resmi düzeylerde dile getirilen Ermeni parmağı ), AB ye girişimizin engellenmesi, Bosna da Batı nın iki yüzlülüğü gibi konularla yeniden ürettiği içe dönüklüğünü, gençler aracılığıyla ortaya koyuyor. Özellikle Bosna ve diğer bazı uluslararası konularda gençlerin Türkiye den askeri çözüm seçeneğini talep etmeleri, Batı dan ve Batı nın diplomatik girişimlerinden ümit kesilmesiyle, dolayısıyla içe dönük ruh halinin gelişmesiyle yakından ilişkili gibi görünmektedir. Çözüm ne olmalı? Bosna Çeçenya Ege Kıbrıs Askeri çözüm 34.8 24.9 14.6 12.2 Görüşme 49.4 57.6 76.8 78.8 İlgilenmiyor 15.7 17.5 8.6 9.1

GENÇLİK IMV-SAM 10 II. AİDİYETLER Kimlikler arasında içiçe geçme ve kutupsallaşma gerilimi Yapılan araştırmanın en önemli bulgularından biri, gençlik içinde içiçe geçmiş, dolayısıyla bir tür zenginlik içeren kimliklerin hakim olması. Yani gençlerin çoğunlukla paylaştıkları değerler oldukça fazla. Yukarıda da değindiğimiz gibi anlam ve referansların yeniden harmanlanması sonucunda, en azından bir grupta bulunan bazı değerler muhakkak bir başka grup tarafından da paylaşılabiliyor. Bu, gençlerin giderek radikalleşen, çatışma eksenlerinin çoğaldığı toplumumuzda aslında pekala birleştirici olabilecek unsurlar yaşadıkları anlamına geliyor. Ama ilginç olan, bu birleştirici unsurların varlığına rağmen, Türkiye nin genel siyasal ve toplumsal dengesizliklerinin gençlere de yansıması ve birleştirici unsurlardan çok ayırıcı unsurların ön plana çıkması. Böyle olunca üniversitelerde, çevre mahallelerde solcusosyalist, ülkücü-milliyetçi, Müslüman-İslamcı ya da Atatürkçü-çağdaş kimliklerini ön plana çıkaran gençler, aralarındaki mesafeyi her geçen gün daha da netleştiriyorlar. Genel olarak bakıldığında gençlerin ortak olarak adlandırılabilecek alan, kişisel düşüncelerini, etik değerlerini rahatça yaşayabilecekleri bir özgürlük alanı. Her kesimden genç bu alanı farklı şekilde yorumlasa da, bu alanın arayışı kendini ifade etme, kendi gibi olma arayışına denk düşüyor. Dolayısıyla buradaki ortak alan çok farklı kesimleri bir araya getirebiliyor. İçiçe geçen kimlikler ve bir ortak alan: Özgürlük olarak liberallik Gençlerin kimliklerini tanımlamaları için sorulmuş çeşitli sorulara verdikleri yanıtlar incelendiğinde altı ana kimlik grubu şekilleniyor. Aralarındaki karşılıklı geçişler her zaman net olmasa da, karşımıza milliyetçiler, Müslümanlar, solcular, bir anlamda laiklik ya da laikçilik taşıyan Atatürkçüler, siyasal ve kültürel bir içerik taşıyan liberaller ve kendilerini siyasal ve kültürel olarak tanımlamayanlar olarak adlandırabileceğimiz gruplar çıkıyor. Bu adlandırmaları biraz açarsak: * Milliyetçi kimliğin milliyetçi, Türk, sağcı, Müslüman-Türk, Osmanlı, * Müslümanlığın Müslüman, dindar, geleneksel, muhafazakar, * Solculuğun solcu, sosyalist, ateist, marjinal, etnik, * Atatürkçülüğün Atatürkçü, sosyal demokrat, TC vatandaşı, * Liberalliğin liberal, modern, batılı, evrensel, demokrat, özgürlükçü, * Adlandırma kolaylığı için tarafsızlar-uyumlular diyebileceğimiz kendilerini siyasal ve kültürel olarak tanımlamayanlar ın ise öğrenci, uyumlu, İstanbullu, erkek/kız tanımlamalarına daha yakın oldukları anlaşılıyor. Ancak hemen belirtmek gerekir ki, aşağıdaki tabloda görülebileceği gibi, örneğin kendilerini milliyetçi kimliğini öne çıkararak tanımlayanların, önem sırasına göre uyumlu, liberal, Atatürkçü, Müslüman ve çok düşük bir düzeyde olsa da solcu tanımlarını da benimseyebildikleri anlaşılıyor. Benzer şekilde, kendilerini Müslüman kimliğini öne çıkararak ifade edenlerin milliyetçilik leri, Atatürkçülük leri ve liberallik leri dikkat çekiyor. Solcu ların solculuktan sonra

GENÇLİK IMV-SAM 11 en yakın oldukları değerler liberal başlığı altında toplanıyor. Bu grupla diğer değerler arasında çok düşük düzeylerde ilgi ya da bağ var. Atatürkçü özellikleri baskın olan gençler aynı zamanda liberal, uyumlu, milliyetçi, Müslüman özelliklerini taşıyor. Liberaller de ön plana çıkan bir başka boyut ise tarafsızuyumlu olmaları. Bunu solculuk ve Atatürkçülük izliyor. Son olarak tarafsızuyumlular ın paylaştıkları diğer değerler arasında Atatürkçülük, liberallik ve milliyetçilik yer alıyor. Milliyetçi (% 18) Müslüman (% 11) Solcu (% 13) Atatürkçü (% 14) Liberal (%32) Uyumlu (% 12) Uyumlu %21 Milliyetçi %38 Liberal %53 Liberal %28 Uyumlu %19 Atatürkçü %28 Liberal %20 Atatürkçü %14 Atatürkçü %8 Uyumlu %19 Solcu %18 Liberal %28 Atatürkçü %15 Liberal %12 Uyumlu %8 Milliyetçi %18 Atatürkçü %13 Milliyetçi %16 Müslüman %15 Solcu %6 Müslüman %15 Milliyetçi %7 Müslüman %8 Solcu %7 Not: Tablodaki oranlar tek başlarına bir anlam ifade etmeyip, sadece hücrelerin birbirleriyle karşılaştırılmalarına imkan vermektedir. Bu kimlikler arasında en geniş şemsiye kimliğin milliyetçilik olduğu anlaşılıyor. Kendilerini bu şekilde tanımlayan gençler daha sonra bu kimliğin altını çok farklı biçimde doldurabiliyorlar. Ancak yukarıda belirttiğimiz ifade özgürlüğünün ve genç kimliğinin yaşanmak istendiği alana ya da ortak alana en çok denk düşen kimlik tanımlaması liberallik başlığı altında yer alıyor. Bir başka deyişle her şemsiye kimliğin altında liberallik, özgürlük, modernlik, demokratlık gibi tanımlamalar ortak olarak bulunuyor. Bu üst kimlikler derinlemesine incelendiğinde, bugün yapılacak bir genel seçimde oy verilecek partilerin kimliklerle eşleştirilmesi ilginç sonuçlar veriyor. Partiler Milliyetçi Müslüman Solcu Atatürkçü Liberal Uyumlu Toplam ANAP 10.4 10.8 1.5 12.3 8.7 12.5 9.1 CHP 2.7 1.5 0.7 1.8 1.7 1.5 DSP 16.5 9.2 9.2 16.7 17.6 15.8 14.9 DYP 8.2 1.7 7.2 2.7 5.0 4.0 MHP 15.9 7.5 0.8 2.2 0.9 2.5 4.6 SHP 4.4 1.7 13.7 10.1 11.0 14.2 9.2 RP 11.5 43.3 1.5 4.3 0.9 3.3 8.5 YDH 5.5 5.0 1.5 7.2 13.7 9.2 8.4 Diğer 2.7 0.8 10.7 4.3 5.1 3.3 4.5 Oy kullanmaz 22.0 20.0 59.5 34.8 37.6 32.5 35.1 Not: Tablonun yukarıdan aşağıya (Milliyetçilerin % 10.4 ü ANAP a oy veriyor şeklinde) okunması gerekmektedir. Tablonun sağ tarafında yer alan toplama (genel parti ortalamasına) göre yüksek olan oranlar koyu yazılmıştır. Bu oranlar kimliklerin göreli olarak daha fazla yöneldikleri partileri göstermektedir.

GENÇLİK IMV-SAM 12 Solcular var olan siyasal parti yelpazesiyle en az özdeşleşen kesim profilini çizerken, aynı zamanda en homojen grup olma özelliğini de taşıyor. Benzer bir homojenleşme Müslüman kimliği altında toplanan gençlerde görülüyor. Diğer gruplar ise en azından birden fazla parti tabanına yayılarak göreli olarak daha büyük bir esneklik sergiliyorlar. MHP milliyetçilerden genel oy oranına kıyasla çok yüksek oranda oy alırken, DSP nin gençlik nezdinde artık milliyetçi bir parti olarak algılandığı anlaşılıyor. Ancak DSP nin liberallerden de oy alıyor olması kapsayıcılığının geniş olduğunu gösteriyor. Öte yandan üniversiteli gençler arasında liberal ve solcu kimlikleri ön plana çıkıyor. Özellikle çalışan kesimde, ardından da liselilerde milliyetçilik ve Müslümanlık daha çok dikkati çekiyor. Çalışanlar arasında Atatürkçülüğün, en azından üniversitelilere kıyasla daha yüksek oranda benimsendiği görülüyor. Ancak çalışanlar işyerlerindeki pozisyonlarına göre değerlendirildiğinde, ayırımlar çok daha net biçimde ortaya çıkıyor. İşyerlerinde işçi statüsünde bulunan ya da işsiz olan gençlerde milliyetçilik en önemli şemsiye kimlik olarak dikkati çekiyor. İşyerlerinde beyaz yakalı denilebilecek türden işlerde çalışan gençlerde ise liberal özellikler ağır basıyor. Buradan hareketle, içiçelikleri söz konusu olsa da, kimliklerarası farklılaşmanın siyasal alana nasıl yansıdığına ilişkin fikir edinmek mümkün oluyor. Örneğin Refah Partisi nin iktidara gelme olasılığı hakkında Atatürkçüler ve Müslümanlar arasında ortaya çıkan kutuplaşma görülebilmektedir. Gelmemeli Farketmez Faydalı olur Fikri yok Müslüman 17.5 25.0 49.2 8.3 Milliyetçi 35.1 28.1 21.1 15.7 Uyumlu 54.6 30.3 6.7 8.4 Solcu 58.8 35.1 2.3 3.8 Liberal 62.7 28.4 1.5 7.4 Atatürkçü 67.1 19.6 4.9 8.4 Ancak Refah konusunda kutuplaşan Atatürkçüler ve Müslümanlar ın, örneğin YDH nın değerlendirilmesi konusunda birbirlerine yaklaştıkları görülüyor. YDH hangisini daha çok temsil ediyor? Sermaye çıkarı Uzlaşma arayışı Orta sınıflar Eski solcular ANAP ın devamı Liberal 25.4 32.5 5.1 1.5 20.6 Atatürkçü 22.5 31.2 2.9 3.6 24.6 Uyumlu 31.1 26.1 6.7 0.8 19.3 Müslüman 25.9 25.0 8.9 3.6 18.8 Milliyetçi 28.1 19.7 4.5 10.1 24.2 Solcu 60.0 10.0 4.6 3.8 13.8

GENÇLİK IMV-SAM 13 Tablodan da görülebileceği gibi başka konularda yan yana gelen liberaller ve solcular YDH konusunda hayli zıt eğilimler içine giriyorlar. Müslümanlar milliyetçilerden ve solculardan farklı olarak liberaller ve Atatürkçüler ile birlikte YDH nın uzlaşma arayışını ön plana çıkarıyorlar. Şemsiye kimliklerden bayrak kimliklere ya da çok boyutlu kimliklerin zenginliğinden tek boyutlu kimliklerin fukaralığına Ancak bir yandan konjonktüre, diğer yandan toplumun içine girdiği ekonomik istikrarsızlığa ve siyasi olarak daracık gelen demokrasi ye bağlı olarak toplumsal aktörler arasında sertleşme başlayınca, gençler arasında ortak alan ortadan kalkıyor ve dört ana grup (profil) belirginleşiyor. En fazla paylaşılan liberallik bile güçlü bir kimlik haline dönüşemiyor. Hatta bu liberallik, gençlik içinde ideolojilerin yükselişine paralel olarak sanki utanılacak bir özellik gibi bastırılıyor. 90 lı yılların gençliği kendi kimliği söz konusu olduğunda, bu özelliğinden ötürü kendini duyarsız olarak tanımlayabiliyor. İdeolojik üretim yoğunluğu olarak adlandırılabilecek bir skala üzerinde siyasilerden başlayıp siyasi olmayanlara doğru bakıldığında, adı geçen dört profili görmek mümkün görünüyor. 1. İslamcı gençler Bu gençler arasında en yoğun ideoloji üretim ve tüketim kapasitesine sahip olanlar, özellikle imam-hatip okulu gibi teori ve pratiğin içiçe geçtiği kurumlardan gelenler. Bu okullarda hem diğer okullarda edinilen bilgilere, hem de İslâmi bilgilere sahip olunması, bu gençlere olağanüstü bir güven sağlıyor. Azınlıkta oldukları ortamlarda bile, karşı karşıya kaldıkları diğer kesimlerin gençleri ile çok farklı düzeylerde tartışmaya girebiliyorlar. Buradan söylemlerinin en güçlü unsurlarından biri ortaya çıkıyor: Biz bütün sol, sosyalist yazarları okuyoruz. Siz Kuran ı okuyor musunuz? Bu gençler bütün sol veya sosyalist yazarları okumasalar bile, en azından, kamusal alanda İslami literatür ve jargon a kıyasla daha güçlü bir şekilde var olan, hatta reklamlara, medyaya kadar -içi boşaltılarak da olsa- giren sol, sosyalist söylem (ve bu çerçevedeki literatür, jargon) ile içiçeler. Kendi özel bilgi kaynakları (imam-hatip liseleri, ilahiyat fakülteleri, camiler, hocalar, medreseler, yurtlar, tarikat vb örgütlenmeler) ve bilgi türleriyle (Kuran, hadis, fıkıh, tefsir, dinler tarihi vb) diğerlerinin sahip olmadıkları bir alanda elde ettikleri söz gücü ile aktör olarak rahatlıkla konumlanabiliyorlar ve bu avantaj sayesinde kimlikler yarışında bir adım önde gidiyorlar. Bu profildeki gençler daha çok İstanbul gibi büyük şehirlere görece yakın tarihlerde göç etmiş kesimlerden çıkıyor. Bu göç tarihinde geleneğin ve alt sosyoekonomik grupların içiçe geçmişliği rahatlıkla izleniyor. Sosyal olarak aşağıda bulunan bu kesimlerin verdiği yükselme mücadelesi, hatta hırsı, kalkış ya da dayanak noktası olarak kültürel kökenleri buluyor. Bu kültürel kökenlerin başında gelen İslam ise, modern bir çevrede, aralarında bu gençlerin de bulunduğu kesimler tarafından geleneksel özelliklerinden kurtarılıp ideolojik ve siyasi bir boyutla eklemleniyor.

GENÇLİK IMV-SAM 14 İslamcı gençlerin sahip oldukları ve beslendikleri bu ikili yapı ideolojilerinin bir yanıyla alabildiğine gerçekçi bir zemin bulmasını da beraberinde getiriyor. Bu gerçekçilik modern bir dünyanın farkında olmalarını sağlıyor. İslamcı gençler aralarında her an kavgaya hazır radikaller den dünya hayatına asgari düzeyde giren münzeviler e kadar birçok renk taşımalarına rağmen, genel olarak kimliklerini net olarak tanımlayan gruplar arasında hoşgörünün bayraktarlığını en çok yapan -ya da en azından sözünü eden- bir profil sunuyorlar. Bu gençler, Ali Bulaç ın Türkiye nin siyasal ve entellektüel platformuna armağan ettiği Medine Vesikası ndan esinlenerek, her kimliğin kendi hukuku altında kalarak bir arada yaşayabileceklerini, ortak bir alanın varolabileceğine inandıklarını sık sık dile getiriyorlar, ancak diğer kesimleri çok kolay ikna edemedikleri ya da diğerleriyle kolay kolay birarada olamadıkları da bir gerçek. Bunda yaşam tarzlarının yüksek oranda ideolojize olması etken oluyor; diğer kesimlerle girdikleri her ilişkide yaşanılan bir dinden çok anlatılan bir dinin ön plana çıkması, etraflarında daha çok gerilimli bir atmosferin doğmasına neden oluyor. Ancak başlangıçtaki gerginliğe rağmen, ilişkinin kendisi korunabildiği ölçüde gevşeme de başlıyor. Bu gevşemede söylemin yumuşaması da etkili oluyor. Hoşgöreceğiz, kesmeyeceğiz sözlerinin ötesinde, keskin önermeler yerine kendi keskin kimliğini sorgulayan şu türden bir ifadenin kullanılması bu yumuşamaya zemin hazırlıyor: Vazgeçemeyeceğimiz şeyler var, ama biz de öğreniyoruz, arayış içindeyiz. Bu andan itibaren bir yandan siyasallaşmış bir İslam ın ya da İslamcılığın ötesinde farklı düzeylerde ilişkiler kurulabiliyor ve İslami olmayan kesimler şimdiye kadar öteki olarak adlandırdıkları ve dışarıda bıraktıkları Müslümanlar a daha yoğun bir ilgiyle yaklaşıyorlar. Paradoksal olarak İslamcı gençler en başarılı tebliğ çalışmalarını İslami propaganda yı en az düzeyde yaptıkları zaman gerçekleştirmiş oluyorlar. Bu ilişki bir yanıyla İslamcı olmayan kesimleri etkilerken, İslamcılar ı da etkiliyor. İslamcılar çevreleriyle kurdukları diyalog ve ilişki sonucunda teorik ve ideolojik düzeyde bol bol sözünü ettikleri hoşgörü ve birarada yaşamayı öğreniyorlar ve bunu içselleştiriyorlar. Bir bakıma kamusal alanda yüksek sesle söylenenler sahip çıktıkları değerler yelpazesi içinde yer alıyor ve bu değerlere bağlanmalarını da beraberinde getiriyor. 2. Sosyalist gençler Sosyalist gençler ideolojik üretim bakımından İslamcılar dan sonra geliyorlar. 70 li yıllarda kırsal kökenli gençlerin ve bu gençlerin geleneklerle içiçe kültürlerinin egemen olduğu sosyalist gençliğin, 80 lerle birlikte bir tür değişim sürecine girdiği anlaşılıyor. Sosyalist gençlerin tabanı üç farklı toplumsal kesimden oluşuyor. Bunlardan biri daha çok üniversite kökenli ve sosyoekonomik olarak orta ve üst kesimlerden geliyor. Burada oluşan sosyalist kimlik daha çok liberal özellikler taşıyan, entellektüel bir kimlik. Çok okuyan, çok tartışan bir kimlik. Bu gruptan bir kişiyi şunları söylerken duymak çok mümkün: Sosyalistim, ama sırf sosyalistçe yaşamam. İnandığım, bağlı olduğum şeyler var ama bu da 70 lerden farklı. Bunlar da müzik yapmamı engellemez. Bunlara yakın bir konuma, tek bir kimlik özelliğini ön plana çıkarmayan, kültürel olarak Batılı düşünce normlarına yakın gençleri de eklemek mümkün görünüyor.

GENÇLİK IMV-SAM 15 Müziğin hatta rock, pop türü müziklerin çok önemli bir gösterge olduğu bu kesime kıyasla, ikinci kesim daha çok orta sınıflara ait ve sosyalistliği bir devrimci gibi yaşayan, şiddete daha yatkın bir kesim. Bu kesimler karşıt gruplarla kolayca sıcak çatışmaya girdiği gibi, kendi içinde de geleneksel fraksiyon çatışmaları nı yaşıyorlar. 1980 lerin gençliğine en yoğun eleştiriyi getiren grup bu sosyalistler. Bu gruba göre 12 Eylül ün kişiliksizleştirdiği, kapitalist kültürün medya ve çeşitli sömürü organlarıyla içini boşalttığı gençler, duyarlılığını kaybetmiş, bencil bir gençlik olarak yaşıyorlar. Bir şekilde sosyalistler tüm gençliğin misyonunu taşırcasına 80 li yılların acısını çıkartıyor ve 70 li yılların devrimci kuşaklarını bugüne taşıyorlar. Bu kesimde ciddiyet ön planda: 16 Mart unutulmadı. Üçüncü kesim ise daha çok üniversite dışında şehrin kenar semtlerinde filizlenen bir sosyalist profili sunuyor. Belki de bu grubun en önemli özelliği burada yatıyor. Aynı MHP-ülkücü ve RP-İslamcı gruplaşmalarının sahip olduğu bir toplumsal taban taşıyan gecekonduda siyasal mobilizasyon, özellikle Alevi gençler arasında sosyalist kimliği altında gerçekleşiyor. Öte yanda toplumsal boyut (ezilen sınıf) en yakındaki Sünni-Müslüman-Türk özelliğine sarılarak İslamcılık veya ülkücülük aidiyetinde birleşirken, burada toplumsal ezilmişlik en yakındaki Aleviliğin üzerine sosyalist aidiyetinin kurgulanması/kurulması ile gerçekleşiyor. Sosyalist terminolojinin renklerinden çok genel sloganlarının ön plana çıktığı bu kesimde sosyalist olmak bir başka korunma ve tepki ideolojisi olarak işlev görüyor. Ve dinlenen müzik özgün müzik ya da çağdaş Türk halk müziği ve semahlar oluyor. Sosyalistler yeni bir dalga yaratamamanın, yaratıcı olamamanın sıkıntısını çekiyorlar, geçmişi temizleyemiyorlar. 16 Mart ve benzeri olaylar grupların mitolojisinde ihtiyaç olarak yeniden üretiliyor. 3. Kemalist gençler İdeolojik olarak Türk toplumunun laik ve modern kesimlerinin değer yargılarını Atatürk ün kişiliğiyle bütünleştiren bu kimliğe ait gençler, tepkisel kimliğin en güzel örneklerinden birini sunuyor. Yükselen İslamcı akıma karşı tepkici bir hareket olarak gelişen, modern ve Batılı değerlerle içiçe olan bu grup, en kolay ve en yakında bulunan imajları kullanıyor. Dolayısıyla Atatürk çok kolay bir referans, Atatürkçülük derin entellektüel çaba gerektirmeyen bir kimlik özelliği sunuyor. Kemalistlik-Atatürkçülük bir anlamda en kolay kimliklerden biri olarak diğerlerinden ayrılıyor. Kolaylığı özellikle başvurduğu isimde yatıyor. Hemen el altında bulunan, duvarlarda resimleri, vecizeleri, söyleyiş kolaylığı olan ve meşruiyetini koruyabilmiş bir isim. Bu isim kalkış noktasını sunuyor. Önce örneğin çağdışı kalmış örümcek kafalı zihniyete tepki duyuluyor, Kemalist olunuyor, sonra bu kimliğin altı dolduruluyor. İleride ülkücülerde görülebileceği gibi Mustafa Kemal kolay kolay laf edilemeyecek, insanın sırtını yaslayabileceği bir dayanak olarak kullanılıyor. Dev-Yolcular bile Atatürkçü dernek kurdular.

GENÇLİK IMV-SAM 16 4. Ülkücü gençler Bayrak kimliklerin başında ülkücülük geliyor. Ülkücülük sırtını dayamak için bir tür sigorta gibi. Her zaman sizi koruyacak ağabeyler, gerektiği durumlarda gösterilecek bozkurt amblemli anahtarlıkları, rozetleri, otomobillere asılan flamaları göstererek garanti sağlayan bir sağlamcı aidiyet sunuyor. İz bırakma, kendini belli etme bu kesimin en bariz özelliklerinden biri olarak belirtilebilir. Çocuğun biri dersanede teneffüste tahtaya kalkıp tebeşirle kocaman MHP yazıyor. Maçta adam böyle parmaklarını kaldırıyor (V işareti), benim de gücüme gidiyor. Ben niye parmaklarımı kaldırmayayım (kurt işareti)? Etrafıma işaret veriyorum. Yeni milliyetçilik Burada biraz soluklanıp son zamanlarda ülkücülük le arasında bağlar oluşan bazı eğilimlere değinmekte yarar var. Aslında milliyetçilikle ilgisi olmayan ama kullanılış kolaylığı ve çağrıştırdıkları ile yeni milliyetçilik olarak adlandırılan bu eğilimler demetinin ana parçaları şunlar: İdeolojinin somutlandığı ülkücülük-milliyetçilik siyaseti (güçlü devlet vb), kitleselliğin tatmin edildiği spor karşılaşmaları (özellikle futbol), toplu kitlesel gösteriler (Cumhuriyet Bayramı, askere uğurlamalar, doğuda çatışmalarda hayatını kaybeden askerlere cenaze törenleri) ve mahallede sokakta yaşanan delikanlılık-erkeklik. Üç alanda da kimliğin empoze edilmesi, ülkücü gençliğin adeta vazgeçilmez, varolması için olmazsa olmaz bir koşulu. Araştırmanın kantitatif bulguları bu sonuçları doğruluyor. Arkadaşlarla konuşulan konular arasında futbol genel kitlede % 16 olarak ilk sırada yer alırken, milliyetçi olarak adlandırılan kesimde bu oran en üst düzeye (% 37) çıkıyor. Aynı şekilde futbol izleyenlerin oranı genel kitlede % 74 iken, milliyetçi kesimde bu oran gene en üst düzeye (% 86 ya) yükseliyor. Siyaset-futbol-delikanlılık üçlemesi bir anlamda gecekondu ve çevre semtlerde yaşayan alt sosyal sınıflara ait gençlerin, fakat daha da önemlisi ülkücülüğün sosyalizasyon unu, meşruluğu nu sağlıyor. Ülkücülerin yelpazesi genişliyor. Adam kahveye gideceğine Ülkü Ocağı na gidiyor. İşçi, emekçi çocukları arkalarına dayıları alınca kendini güvencede hissediyor. Ülkü Ocağı sayesinde bir sürü çocuk tiner ve balin koklamaktan kurtuldu. Ülkü Ocakları na polisler gelip sizin sayenizde suçlar azaldı diyerek ocağa teşekkür ediyor. İlginç olan bir nokta, ülkücülük ve yeni milliyetçilik harmanında oluşmuş gençlerin yüzeysel ideolojilerindeki bütün yerel vurguya rağmen, dünyanın herhangi bir yerinde düşük sosyoekonomik gelir gruplarının yaşadığı banliyölerde rastlanabilecek bir profil çiziyor olmaları. Sınıfsal farklılıklar karşısında, çok dolaylı yollardan, üst sosyal sınıfların sembollerine saldırarak deşarj olma yollarını arıyor. Vandalizm, hoşgörü eksikliği ve milliyetçilik bu grupta birleşiyor. Gruba bir idealden (ülküden) çok, somut aidiyet (ülkücü) yetiyor.

GENÇLİK IMV-SAM 17 Beklenmeyen akrabalıklar Salt siyasal bir düzeyde ele alındığı zaman, gençlerin kimliklerinin yakınlık-uzaklık, akrabalık-düşmanlık bakımından birbirlerine göre konumlanışlarını şu şekilde özetlemek mümkün: İslamcı ülkücü sosyalist Kemalist Bu şema kimliklerin birbirlerinden tamamen kopuk olmadıklarını da göstermeyi amaçlıyor. Çevresel ilişki akrabalıkları, kutuplararası ilişki kamplaşmaları ve düşmanlıkları gösteriyor. Belli açılardan (yerellik, muhafazakarlık, geleneklerle yakın ilişki gibi) İslamcılar ülkücüler le yakınlık gösteriyorlar, ama aynı şekilde başka açılardan da (kültürlülük, liberalizme, medya egemenliğine karşı olma, entellektüel boyutun şiddetin önüne geçmesi gibi) sosyalistlerle yakınlıkları var. Benzer durum diğer gruplar için de geçerli. Örneğin Kemalistler Batılı değerlere, global arayışlara yakınlık bakımından sosyalistlere yakınlar. Öte yandan ulus/millet/bayrak gibi konular ve entellektüel üretimin zayıflığı, buna karşılık şiddete (en azından meşru olabileceği) yaklaşım bakımından ülkücülere yakın bir yerde bulunuyorlar. Kutuplararası yatay ve dikey ilişkilere bakıldığında ise düşmanlıkların bir yandan ülkücülerle sosyalistler arasında, diğer yandan Kemalistler ile İslamcılar arasında olduğunu söylemek mümkün görünüyor. Bu kutuplaşma ilginç bir anlam dağılımına da işaret ediyor. Sosyalistler ve Kemalistler Batılı-modern değerlere yakınlık bakımından akraba gibi görünseler de, evrensellik-yerellik gibi bir eksende ele alındıklarında, sosyalistler ile İslamcılar ı evrensellik, ülkücüler ile Kemalistler i ise yerellik başlığı altında toplamak çok yanlış olmayacaktır. Evrensellik tanımları farklı olsa da, entellektüel boyuttan gelen bir özgürlük arayışı bu grupları diğerlerinden ayırıyor. Bütün kavga, radikal söylem, farklı köken ve referans görüntülerine rağmen, bu özellikleriyle de aslında net kimlik bölünmelerinin olmadığını görmek mümkün oluyor. Yukarıda tipolojileştirilmiş gruplar arasında bulunan ara profillerle, aslında bütün grupların birbirleriyle ilişki içinde olduğu da söylenebilir. Örneğin üniversitelerde kimliklerin ötekine açık veya kapalı olmaları büyük ölçüde bulunulan okula, birime göre değişiyor. Bir üniversitede ilişkiler daha yumuşak cereyan ederken, bir başka üniversitede stratejik askeri nedenler gruplararası gerginlikleri artırabiliyor. Sonuç olarak, farklılıklar göreli olarak ortaya çıkıyor, ancak bu göreli farklılıklar ideolojileşerek keskinleşiyor.

GENÇLİK IMV-SAM 18 III. NASIL YAŞIYORLAR? Kültürel etkinlikler Gençlerimiz müzik dinliyor, TV seyrediyor ve sinemaya gidiyorlar. Kültürel etkinliklere ilişkin sorulara verilen cevaplarda sık müzik dinleme oranı % 87.4 gibi yüksek bir düzey gösteriyor. Pekiyi hangi müziği dinliyorlar? Müzik türü Türk halk müziği % 15.2 Türk sanat müziği % 15.2 Klasik Türk müziği % 6.7 Türk pop müziği % 40.2 Arabesk % 10.8 Özgün müzik % 22.7 Tasavvuf/dini müzik % 3.9 Caz % 6.0 Klasik batı müziği % 15.7 Yabancı pop müziği % 16.3 Rock % 21.0 Techno % 2.2 (Çok cevaplı bir soru olduğu için oranların toplamı % 100 ü aşmaktadır). Gençlerin önemli bir bölümü (% 40) Türk pop müziği dinliyor. Türk pop müziğini özgün müzik izliyor (% 22.7). Özgün müzik kapsamına giren devrimci müzik sol dünya görüşüne yakın gençler arasında önemli bir dinleyici kitlesi buluyor. Bu tür müzik özellikle çalışan gençlik kesiminde arabeske karşı bir seçenek olarak görülüyor. Bu gençler için özgün müzik, düşüncelerinin, duygularının ifadesini buldukları önemli bir toplumsal deneyim. Türk popunu da dinlediklerini söylüyorlar, fanatik olmadıklarını vurguluyorlar ama genel yönelimleri bireysel ifadelerden çok toplumsal bir içeriği ön plana çıkarıyor. Gençler arasında rock müzik de önemlice bir dinleyici kitlesi buluyor (% 21). Bu tür müzik özellikle üniversiteli ve liseli gençlik arasında dinleniyor. Gene aynı kitleye hitap eden yabancı pop müziği % 16.3 oranında dinleniyor. Klasik batı müziği, Türk halk müziği ve Türk sanat müziği hemen hemen aynı oranlarda dinleniyor (% 15). Klasik batı müziği daha çok üniversiteli gençler arasından dinleyici bulurken THM ve TSM nin çalışan gençlik içinde de dinleyicileri var. Daha çok çalışan gençliğin ilgi gösterdiği arabesk müzik göreli olarak az dinleniyor (% 11). Araştırmanın başka bölümlerinde görüleceği gibi gençler kendilerini belirli ölçütlere göre tanımlıyorlar. Kimliklerini oluşturan başlıca unsurlardan biri dünya görüşleri. Arada sanki aşılmaz duvarlar var gibi görünüyor. Ama gerçekten böyle mi? Kendini milliyetçi, Müslüman, solcu, liberal olarak tanımlayan gençler hayatın çeşitli alanlarında birbirlerinden gerçekten bu kadar katı çizgilerle ayrılıyorlar mı?

GENÇLİK IMV-SAM 19 Örneğin ne tür müzik dinliyorlar? Araştırma sonuçlarına göre Türk halk müziğini en çok solcular dinliyor (% 35). Kendilerini Müslüman olarak tanımlayan grupta bu oran % 19, milliyetçi ve liberallerde ise % 12 dolayında. Türk sanat müziğini en çok Müslümanlar (% 20.5), milliyetçiler (% 17.3) ve Atatürkçüler (% 15.5) dinliyor. Klasik Türk müziğinin önde gelen dinleyicileri ise Müslümanlar ve Atatürkçüler. Milliyetçiler (% 44) ve Atatürkçüler (% 41) Türk popu dinliyorlar. Onları liberaller (% 30) ve Müslümanlar (% 20.5) izliyor. Özgün müzik yukarıda da belirtildiği gibi en çok solcular tarafından dinleniyor. Ama ilk tercihleri olmamakla birlikte milliyetçi ve Müslümanlar arasında da % 15 dolayında bu tür müzik dinleyenler var. Rock müziğini en çok liberaller, solcular ve Atatürkçüler dinliyor. İkinci tercihleri olarak yabancı pop müziğini belirtenler içinde dikkate değer gruplar milliyetçiler, Atatürkçüler, liberaller ve Müslümanlar. Evet, gençlerimiz müzik dinliyor, TV seyrediyor ve sinemaya gidiyor. Ama liseliler (% 70.4) ve çalışan gençlik (%67.5) üniversitelilere göre (% 45.7) daha çok TV seyrediyor. TV de en çok hangi programlar izleniyor? Sinema (% 45) ve müzik (% 28) TV de de en çok izlenen programlar arasında yer alıyor. Ama tartışma ve açık oturumlar (% 30) ile haberler de (% 28) hatırı sayılır ölçüde izleniyor. Dünya görüşü izlenen program türünü nasıl etkiliyor? Ya da etkiliyor mu? Milliyetçi Müslüman Solcu Liberal Atatürkçü Sinema 53.1 39.1 40.5 48.6 48.1 Haber 10.7 19.1 19.8 22.7 14.1 Reality show 5.6 5.2 3.3 2.6 4.4 Tartışma/açık oturum 10.2 23.5 22.3 13.1 11.9 Müzik 9.0 5.2 4.1 7.3 14.8 Haber Programı 7.3 5.2 7.4 3.5 3.7 (Tablodaki oranlar Milliyetçilerin %53.1 i sinema seyreder biçiminde okunmalıdır) Herkes sinema seyrediyor. Kendilerini milliyetçi olarak tanımlayanlar TV de % 53 oranında sinema programlarını izliyor. Ama öteki kesimlerin oranları da % 40 ile % 48 arasında değişiyor. Haberleri en dikkatle liberaller, solcular ve Müslümanlar dinliyor. Tartışma ve açık oturumlarda da kesin üstünlük Müslümanlar (% 23.5) ve solcularda görülüyor (% 22.3). Haber programların başlıca müdavimleri ise milliyetçiler, solcular ve Müslümanlar.

GENÇLİK IMV-SAM 20 Haberleri ve açık oturumları daha çok üniversiteliler ve çalışanlar izliyor. Liseliler ise müzik programlarında hayli önde gidiyor. Opera-bale, müze hatta tiyatroyla karşılaştırıldığında sinemaya gitme oranı oldukça yüksek. Görüşülen gençlerin % 25 i sinemaya sık gittiklerini belirtiyorlar. Ara sıra gidenlerin oranı % 50 ye yakın. Gençlerimiz tiyatroya pek sık gitmiyor; opera, bale ve müzeye gitme, resim sergisi gezme gibi alışkanlıklarının da henüz yerleştiği söylenemez. Üniversite gençliği tüm bu etkinlikleri göreli olarak daha yüksek oranda yapıyor. Konferans dinleme ve siyasal etkinliklerin oranı da gene üniversite gençliği içinde daha yüksek. Siyasal etkinliklere katılım ve çeşitli konferansları izleme konusunda yoğun bir etkinlik görülmüyor. Gene de 1990 ların gençliğinin tümüyle siyasetten uzak olduğu söylenemez. Gençlerin üçte birine yakın bir bölümü sık ya da arada sırada siyasal etkinlikte bulunduklarını belirtiyorlar. Sık ya da arada sırada konferans izleyenlerin oranı ise % 35 i geçiyor. Gençler okuyor mu? Araştırma sonuçlarına göre gençlerimizin önemli bir bölümü yoğun bir biçimde okuyor. % 40 a yakın bir bölümü ayda 1-2 kitap okuyor, 4 ten çok kitap okuyanların oranı ise % 12 ye yaklaşıyor. Öte yandan düzenli bir biçimde okumayanların oranı da hayli yüksek (% 29.5). Neden mi okumuyorlar? Ya zamanları yok ya da kitap okumayı sevmiyor lar. Sık kitap okuyanlar arasında üniversite gençliği önemli bir yer tutuyor. Gençler ibadet ediyor mu? Araştırma kapsamına giren gençlerin % 15.5 i sık ibadet ettiğini, % 26.3 ü ise arada sırada ibadet ettiğini belirtiyor. Hiç ibadet etmediklerini belirtenlerin oranı ise % 40. Liseliler içinde sık ibadet edenlerin oranı % 22. Liselileri çalışanlar ve üniversiteliler izliyor. Arada sırada ibadet edenlerde en yüksek oran çalışanlarda; liselilerin oranı burada da yüksek. Genel olarak bakıldığında en dindar grup liseliler. Yaş grupları açısından daha küçük yaştakilerin ve alt gelir düzeyindekilerin daha sık ibadet ettikleri görülüyor. Fenerbahçeliler çoğunlukta Araştırma kapsamına giren gençler içinde Fenerbahçeliler çoğunlukta. Onları Galatasaraylılar ve Beşiktaşlılar izliyor. Takım tutmayanlar ya da Milli Takım cevabını verenler de hayli çok. Takımlar Fenerbahçe % 30.9 Galatasaray % 24.6 Beşiktaş % 21.2 Trabzonspor % 3.1 Tutmuyor % 17.3 Diğer % 2.2