AVRUPA BİRLİöİ-TÜRKİYE



Benzer belgeler
İ Ç İ N D E K İ L E R

ULUSAL ÇALIŞTAY SONUÇLARI

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...IX

KOPENHAG KRİTERLERİ BAĞLAMINDA TÜRK CEZA HUKUKU

ULUSAL İNSAN HAKLARI KURUMLARI ULUSLARARASI STANDARTLARA UYGUNLUĞUN YORUM İLKELERİ

1: İNSAN VE TOPLUM...

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ

MAHKEMELER (TÜRK YARGI ÖRGÜTÜ) Dr. Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

1.- GÜMRÜK BİRLİĞİ: 1968 (Ticari engellerin kaldırılması + OGT) 2.- AET den AB ye GEÇİŞ :1992 (Kişilerin + Sermayenin + Hizmetlerin Serbest Dolaşımı.

TBMM DIŞİLİŞKİLER VE PROTOKOL MÜDÜRLÜĞÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR

HAKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU DEĞİŞİKLİK TEKLİFİ HAKKINDA BİLGİ NOTU

Devletin Yükümlülükleri

ANAYASA HUKUKU (İKTİSAT VE MALİYE BÖLÜMLERİ) GÜZ DÖNEMİ ARASINAV 17 KASIM 2014 SAAT 09:00

AVRUPA BİRLİĞİ TARİHÇESİ

ULUSLARARASI HUKUK VE DIŞ İLİŞKİLER GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

BİRİNCİ KİTAP DENETİM MEKANİZMASI (KURUMSAL HÜKÜMLER) BirinciBölüm GİRİŞ

Yrd. Doç. Dr. Münevver Cebeci Marmara Üniversitesi, Avrupa Birliği Enstitüsü

İNSAN HAKLARI CEVAP ANAHTARI GÜZ DÖNEMİ YILSONU SINAVI Ocak 2019 saat 11.00

İLTİCA HAKKI NEDİR? 13 Ağustos 1993 tarihli Fransız Ana yasa mahkemesinin kararı uyarınca iltica hakkinin anayasal değeri su şekilde açıklanmıştır:

FARKLI AB ÜLKELERİNDE GÖÇMEN POLİTİKALARINDAKİ GENEL YAKLAŞIMLAR

TEMEL HUKUK ARŞ. GÖR. DR. PELİN TAŞKIN

CUMHURBAŞKANLIĞI KARARNAMESİ, KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMESİ, YÖNETMELİK ve KARARI

MAHKEMELER (TÜRK YARGI ÖRGÜTÜ) Dr. Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

20. RİG TOPLANTISI Basın Bildirisi Konya, 9 Nisan 2010

LAW 104: TÜRK ANAYASA HUKUKU 14 HAFTALIK AYRINTILI DERS PLANI Doç. Dr. Kemal Gözler Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEDE ULUSLARARASI BELGELER VE KORUMA MEKANİZMALARI

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ. Hasan Celal GÜZEL-TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no:65849/01) NİHAİ KABULEDİLEBİLİRLİK KARARININ ÖZET ÇEVİRİSİ

Gökçe TOPALOĞLU AVRUPA BİRLİĞİ NİN AVRUPA İNSAN HAKLARI KONVANSİYONU NA KATILIMI

TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ İLE İLİŞKİLERİ

TEMEL HUKUK DERS NOTLARI SON HAFTA. Öğr. Gör. Erkan ÇAKIR

İÇİNDEKİLER GİRİŞ...VII İÇİNDEKİLER...IX

T.C. YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI Basın Bürosu Sayı: 19

AVRUPA BİRLİĞİ GELİŞİMİ, KURUMLARI ve İŞLEYİŞİ

FETHİYE. Tübakkom 10. Dönem Sözcüsü. Hatay Barosu.

ANAYASAL ÖZELLİKLER. Federal Devlet

Doç. Dr. Ahmet M. GÜNEŞ Yalova Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi. Avrupa Birliği Hukukuna Giriş

CEZA HUKUKU- ULUSLARARASI HUKUK. Dr.Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM AVRUPA KÖMÜR VE ÇELİK TOPLULUĞU, AVRUPA EKONOMİK TOPLULUĞU VE AVRUPA ATOM ENERJİSİ TOPLULUĞU

Türkiye de Sivil Toplumu Geliştirme ve Sivil Toplum-Kamu Sektörü Diyaloğunu Güçlendirme Projesi

KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ ANAYASA HUKUKU DERSİ ÖĞRETİM YILI I. DÖNEM DERS PROGRAMI İÇERİĞİ DERS TARİHİ 1. DERS SAATİ 2.

KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ ANAYASA HUKUKU DERSİ ÖĞRETİM YILI I. DÖNEM DERS PROGRAMI İÇERİĞİ

İnsanların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen kurallara hukuk denir. Hukuk kurallarını koyan, uygulanıp uygulanmadığını

Bölüm 6 DEVL ET ŞEKİLL ERİ I : MONARŞİ VE CUMHURİYET

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...V ÖZET...VII ABSTRACT...VIII İÇİNDEKİLER...IX KISALTMALAR LİSTESİ...XV GİRİŞ...1

2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU

ANAYASA CEVAP ANAHTARI GÜZ DÖNEMİ YILSONU SINAVI Ocak 2019 saat 13.00

Birleşmiş Milletler Avukatların Rolüne İlişkin Temel İlkeler Bildirgesi (Havana Kuralları)

ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM

ANAYASA DERSĐ ( ) ( GÜZ DÖNEMĐ YILSONU SINAVI) CEVAP ANAHTARI

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu

AVRUPA KONSEYİ İNSAN HAKLARININ KORUYUCUSU ÖZET

AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ

11 Eylül: AET Bakanlar Konseyi, Ankara ve Atina nın Ortaklık başvurularını kabul etti.

ANAYASA MAHKEMESİNDEN VERGİ USUL KANUNUYLA İLGİLİ BİREYSEL BAŞVURUYA İLİŞKİN YETKİSİZLİK KARARI

ABD - AB SERBEST TİCARET ANLAŞMASI Ve TÜRKİYE ÜZERİNE ETKİLERİ

ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM TEDBİRE İLİŞKİN ARA KARAR S. R. BAŞVURUSU

AVRUPA BİRLİĞİ HUKUKUNUN KAYNAKLARI

ÖZETLE. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ ANAYASA HUKUKU DERSİ ÖĞRETİM YILI II. DÖNEM DERS PROGRAMI İÇERİĞİ DERS TARİHİ 1. DERS SAATİ 2.

Ekonomik ve Sosyal Komite - Avrupa Komisyonu Genişleme Genel Müdürlüğü AB Politikaları AB Konseyi AB Bakanlar Kurulu Schengen Alanı

HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI

FASIL 23 YARGI VE TEMEL HAKLAR

2-) Türkiye de tek dereceli seçim ilk kez hangi seçimlerde uygulanmıştır? A) 1942 B) 1946 C) 1950 D) 1962 E) 1966

ANAYASA DEĞĠġĠKLĠKLERĠ HAKKINDA GÖRÜġ VE ÖNERĠLERĠMĠZ

ÜYE ROBERT CAROLAN TARAFINDAN BİLDİRİLEN KARŞIOY VE MUTABIK GÖRÜŞ YAZISI

TÜRK HUKUK DÜZENİNİN YÜRÜRLÜK KAYNAKLARI (2) Dr. Öğr. Üyesi Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

KARAR 1 (672 sayılı KHK ile kamu görevinden çıkarılmaya dair) Davalı : Başbakanlık /ANKARA

ANAYASA MAHKEMESİNDEN KATMA DEĞER KANUNUYLA İLGİLİ BİREYSEL BAŞVURUYA İLİŞKİN YETKİSİZLİK KARARI

Yrd. Doç. Dr. Tevfik Sönmez KÜÇÜK Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi PARTİ İÇİ DEMOKRASİ

AKOFiS. Halkla İlişkiler Başkanlığı

9.Sınıf Sağlık Hizmetlerinde İletişim. 3.Ünte Toplumsal İletişim HUKUK KURALLARI / İNSAN HAKLARI 21.Hafta ( / 02 / 2014 )

Cumhuriyet Halk Partisi

2007: Avrupa Birliği Herkes İçin Fırsat Eşitliği Yılı

TARİHSEL VE TOPLUMSAL GELENEK

KAMU POLİTİKASI BELGELERİ

Kitap İnceleme / Book Review

SAVCILARIN ROLÜNE DAİR İLKELER

-Türkiye ve Avrupa Sosyal Şartı-

ANAYASA HUKUKU DERSİ

İNSAN HAKLARI SORULARI

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİNE YAPILMIŞ BAZI BAŞVURULARIN TAZMİNAT ÖDENMEK SURETİYLE ÇÖZÜMÜNE DAİR KANUN YAYIMLANDI

ÖĞRETMENLERİN HAKLARI VE SORUMLULUKLARI

ve Öneriler Yrd. Doç. Dr. Cüneyt Yüksel

(DEÜ Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Bölümü Anayasa Hukuku Anabilim Dalı)

I sayılı İdarî Yargılama Usûlü Kanunun başvuru konusu kuralının Anayasaya aykırılığı sorunu:

Kadına YÖNELİK ŞİDDET ve Ev İçİ Şİddetİn Mücadeleye İlİşkİn. Sözleşmesi. İstanbul. Sözleşmesİ. Korkudan uzak Şİddetten uzak

DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ

bireysel özgürlük dayanışma eşit haklar öz saygı katılım

ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARININ TÜRLERİ VE NİTELİKLERİ

En İyisi İçin. I. Kanun-u Esasi gerçek anlamda anayasa bir monarşi öngörmemektedir. (x)

ECE GÖZTEPE İNSAN HAKLARININ KORUNMASINDA GEÇİCİ TEDBİR

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

Sosyal Düzen Kuralları

İÇİNDEKİLER. ÖN SÖZ... iii GİRİŞ...1 ÖRGÜTLERDE İNSAN KAYNAKLARI VE YÖNETİMİ...9

Fikret BABAYEV * * Azerbaycan Anayasa Mahkemesi Başkanı

İNSAN HAKLARINI VE TEMEL ÖZGÜRLÜKLERİ KORUMA SÖZLEŞMESİ PROTOKOL No. 7

ÇOCUK HAKLARINA DAİR SÖZLEŞME

Transkript:

AVRUPA BİRLİöİ-TÜRKİYE İLİşKİLERİNDE İNSAN HAKLARI SORUNU.;. Yükçel İNAN ** Birsen ERDOGAN :ı:** Özet: 1990 ytlı başlarından itibaren insan haklart sorl/nl/. l/il/slararası politikada daha önemli bir roloynamaya başlamıştır. Bu incelemenin aıı/(/cı, insan haklart sorunlarmm Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerine olan etkisini incelemeklir. incelemede, iince, Avrl/pa Birliği 'ne göre "insan Haklart Hl/kl/kl/ "nlın kaynaklart Fe h1l h1lkukl/n çeşitli yargısal ve uluslararası belgelere dayalı ça,<!;daş insan haklart normlarınm neler oldu,<!;1i helirtilmeye çaltştlnııştır. incelemenin ikinci kısl11mda da, Avr1lpa Toplııhl{f.lI 'n1ln Tiirkiye 'deki insan haklart sorl/nlma bakış açısı. Im orgaıı tarafindan hazwlanan raporlara dayamlarak, 011lmlu ve ohll11sl/z yiinler~vle ortaya k0i1111/11l~va çaltştlmış ve Avrııpa Birliği üyeliğinin temel koşullinlin i Kasım 1993 'te kabili edilen "Kopenhag Kriterleri "ne uyum ile mümkün olabileceği belirtilmek istenmiştir. Anahtar Kelime/er: insan haklart. insan haklart ve Avrl/pa. Türkiye-Avrl/pa Birli.<!;i ilişkileri, Avrupa Birliği ve üyelik. GİRİş ı 990 yılı başlarından itibaren Him dünyada yaşanan siyasi gel işmeler sonucu insan haklarının uluslararası politikadaki rolü. geçmişe oranla daha fazla bir önem kazanm ıştır. Küreselleşme. dünyan ın bir çok bölgesinde yaşamın demokratikleşme ve modernleşme hareketleri ve yoğunlaşan etnik çatışmalar. uluslararası örgütlerin günümüzdeki rolünü de önemli ölçüde arttırmıştır. Ayrıca. bu gelişmeler sonucu, dünya politikasının ibresi de, insan haklarının daha da geliştirilmesi ve korunması alanına doğru kaymıştır. Bu çalışmanın konusu. insan hakları sorun larınııı Türkiye ile Avrupa Biri iği arasındaki ilişkilere olan etkisinin incelenmesidir. Bu çerçevede. Türkiye'nin ı 2 Eylül 1963 tarihinde imzaladığı "Ankara Anlaşması" i le başlayan Avrupa Birliği macerasında, ı 980 sonrası gelişmelerinin ışığında, insan hakları sorununun bu i i işki lere olan etkisi açıklanmaya çalışılacaktır. Avrupa Biri iği' nin Bu çalışma. TODAiE tarafından 22-23 Aralık 1999 tarihlerinde diizt:nlenen "Uluslararası Politikada insan Hakları SelııpozYUlıııı"nda bildiri olarak sunulııııışıur. Prof. Dr.. Bilkent Ünivt:rsitt:si. Uluslararası ilişkiler Uülrıınii Öğretim Oyesi. Dokuz Eylül Üniversitesi. Uluslararası ilişkikr Böliilllii!\ra~lırıııa (ilirevlisi. in.mn Haklan Yıllığı, Cilt 21-22, 1999-2fJfJfJ

16 insan Haklart rtl/ll!1 Bakanlar Komitesi niteliğinde olan Avrupa Komisyonu'nun hazırladığı raporlar çerçevesinde, Birliğin, Tiirkiye'de~i insan hakları ihlalleri ve demokratikleşme soru mı hakkında ileri sürdüğü görüşler ve Türkiye 'de bu alan larda ya~anan gelişmeler bu çalışmada belirti Imeye çalışılacaktır. Bu aşamalardan önce. Avrupa Biri iği Hukukunda insan hak larıilin konumunun ve öneminin kısaca belirtilmesinde yarar görmekteyiz. AVRUPA BİRLİGİ'NDE İNSAN HAKLARI SiSTEMi Avrupa Topluluklarının kurucu andlaşmalarında. bu toplulukların o tarihlerdeki amaçları dikkate alındığında. insan hakları ile ilgili herhangi bir lüiküm bulunmamaktadır. Birlik. insan hakları konıısundaki bu boşluğu doldurma yetkisini, öncelikle. Avrupa Toplulukları Adalet Divanımı vermiştir. Divanııı çeşiti i davalardakı değerlendirmelerine görc. Avrupa Topluluğu. insan hakları konusunda ı 950 yılında imzalanan "Avrupa insan Hakları Sözleşmesi" ile ilgili protokollerini ve ayrıca "Avrupa Sosyal ~arll"1l11l ilkelerini. kendisine rehber olarak kabul etmektedir. Divan kararlarına göre. Avrupa Topluluğu'mııı insan hakları sistemi. bu belgelerden başka. Topluluk Hukukunun genci prensiplerine ve üye devletlerin anayasalarındaki hüklimlere dayanmaktadır. Avrupa Komisyonu, Topluluğa ait ayrı bir insan hakları beyannamesinin hazırlanmasını önermişse de. bugüne kadar bu yönde herhangi bir olumlu SOIllIÇ al ınamamıştır (Ayrıntılı bilgi için bkz. Gündüz. ı 999: 93-108). Ayrıca. Topluluğun insan hakları ile ilgili bazı uluslararası belgelcri imzalaması ve bunlara taraf olması konusu da, gerek Avrupa Parlamcntosu' nda gerekse Devlet ve IHikümet Başkanları zirvelerinde tartışılmış. ancak bu konuda da bugiinc kadar bir fikir birliğine varılanıal11lştır. 1990 yılından önce. Birliğin insan hakları konusunda bazı atılımları olmuştur. 5 Nisan 197Tde kclbui edilen "Orteık Bildiri" ile "Avrupa insan Hakları Sözleşmesi"nden doğan temel hak ve hürriyetlere saygı duyulacağı belirtilmiştir. 1978 "'Kopenhag Bilclirisi" ile de. Topluluk için ileriye dönük siyaset normlarını oluşturan ortak ilkeler sayılmıştır. Bunlar, insan haklarına saygı, sosyal adalet, hukuk devleti ve temsili demokrasi gibi ilkelereiii' (Gündüz, 1999: (5). Bu kriterler, gerek Avrupa Birliği'ne üye olmak isteyen devletlerin üyelik sürecinde, gerekse Birlik üyesi (üm devletler için vazgeçilemez (sine qııo fum) ilkelerdir. Tüm liye ve aday ülkeler. bu normları izlemek ve bunlara uymak zorundadırlar. Avrupa Birliği'nin insan hakları sistemini. bu tcmel değerler oluşturmaktadır. i 986 yılında kabul edilen "Tek Avrupa Senedi"nin giriş bölümünde, temel haklara dayanılarak demokrasinin gelişmesinin teşvik edileceği belirtilmektedir. Ayrıca, bu belge ile liye devletler. 'özgürıük. eşitlik. sosyal adalet başta gelmek üzere üye devletlerin anayasalarında. "'Avrupa insan Hakları Sözleşmesinnde vc

Avrupa IJirli.(:i- l'iirkil'(, Ilişkilerinde /ıı.'\m/ I/ak/a,.,,,'oruuu 17 "Avrupa Sosyal Şartı"nda tanınan temel hakların da üzerinde demokrasiyi geliştirmek için işbirliği yapmayı kararlaştırmışlardır.' (Gündüz. 1999: 95). 1989 yılında Avrupa Parlamentosu 28 maddelik hir "'Temel Haklar ve Özgürliik!er Bildirisi" yayınlamıştır. Bu bildiride sadece siyabi haklar değil. sosyal, ekonomik ve kiiltürel haklar da yer almıştır (Gündüz, ı 999: 96). Bu metin ile insan haklarına saygılı hukuk geleneğinin esasları da ortaya konulmaya çalışılmıştır. i 990 sonrasında Birlik, bir çok yazılı belgede insan hakları ve demokratikleşme konusunu gündeme getirmiştir. Ayrıca. Avrupa Güvenlik ve işbirliği Örgütü (AGiT) ile Avrupa Konseyi'nin insan hakları ile ilgili çalışmaları da desteklenmiştir. "Amsterdam Anlaşması"nda (Haziran 1997) insan hakları ile ilgili çeşitli hükümler bulunmaktadır. Ayrıca. Uye ülkeler, "Avrupa insan Hakları Sözle~mesiHnin 6. Protokolü ile yasaklanan ölüm cezasını kaldırınaya da çağrı Imakladıriar. Diğer yandan...amsterdam Anlaşmasıuniil 6. maddesiyle. cinsiyeıc, ırka ve etnik kökene. dine ve inanca. fiziksel engelli olmaya. yaşa ve cinsel tercihe dayanan ayrımcılık ile savaşmak için devletlerden gerekenin yapılması da isıeni imektedir (Canpolat, 1998: 214), Topluluk içindeki gelişmeler sonucu, "Amsterdam Anlaşması"yla. "Maastricht Anlaşması"nın F maddesi değiştirilmiştir. Şöyle ki: "Avrupa Birliği. özgurlük, demokrasi, insan haklarına saygı ilkeleri ile temel özgürllikler ve hukuk devleti esasına dayanmaktadır. Bunlar tüm iiye ülkeler için ortak temel ilkelerdir." (Canpolat, 1998: 2/4). HAmsterdam Anlaşmasınilin getirdiği hir diğer düzenleme ise. Konsey tanıfından anılan ilkelere uyma konusunda üye devletlere zorlamalar getirmesidir. Üye devletlerin üçte birinin şikayeti ile hir devletin yukarıdaki ilkeleri ihlal ettiği öne sürülebilir. Bu amaçla yeter sayıdaki devlet. Komisyona, Komisyon da gerekli görürse konuyu Konsey'e götürebiiii' (Ayrıntılı bilgi için bkz. çavuşoğlu. 1998: 57-72), Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi tarafından Haziran 1993 'le kabul e dilen '"KopenJıag Kriterleri"ne göre, Birliğe iiye olacak ülkelerde şu iiç kriter a ranacaktır: Demokrasi ve hukukun üstiinliiğit insan haklarına ve azınlık haklarına saygı gösterilmesini ve korunmasını garanti altına alan kurumların istikrarı: işleyen bir piyasa ekonomisinin varlığının yanı sıra. Birlik içindeki baskılar ve piyasa güçleri ile başa çıkabilme yeteneği: Siyasi. ekonomik ve parasal birliğin amaçlarına uyulması da dahilolmak (izere üyelik yükümlülüklerini üstlenebilme kabiliyeti (Canpolat, 199X: 240).

/8 insan Hakları Yıllı{~ı Birlik içindeki bu gelişmelere rağmen, Avrupa Birliği~nde insan hakları ve azınlık hakları sistemi açık ve net bir şekilde tanımlanmamıştır. Bu kriterleri yerine getirmek için nelerin yapılması gerektiği ve bu hakların nereye kadar uygulanacağı gibi konular ise, belil1ilmemiştir. Hazırlanan bir çok belge bağlayıcı değildir. Birliğe üye olmak için aranan kriterlerde ve Birliğe üyelik ile ilgili 237. maddede boşluklar vardır.i Ancak bu boşluklar, Avrupa Konseyi~nin ve AGİT'in ilkeleri ve Topluluk organlarınııı YOrLImlarıyla ortaya konulan kıstaslarla tamamlanmaya çalışılmaktadır. Avrupa Birliği~nin ideal bir insan hakları hukuku sistemi yaratmaya çalıştığı ve yukarıda anılan belli başlı sözleşmeleri de kendisine rehber olarak aldığı ve alacağı düşünülmektedir. TÜRKİYE-AVRUPA BİRLİ(;İ İLİşKİLERİ VE İNSAN HAKLARI Özellikle, Soğuk Savaş dönemi göz önüne alındığmda, Türk dış politikasında insan hakları unsurunun önemli bir yer işgal ettiğini söylememiz pek mümkün değildir. Dış politikamızı, uzun yıllar boyunca yönlendiren temel faktör "güvenlik" soruıııı olmuştur. Bu anlamda Türk dış politikasının "realist" hir bakış açısı ile şekillendirildiğini, bu politikanın temelodaklarıııa güvenlik. egemenlik hakları, dış tehditler gibi unsurların yerleştirildiğini söylememiz yanlış olmayacaktır. Ayrıca, Türk devlet geleneği ele bu faktörleri destekler niteliktedir. Türk dış politikası, bu bağlamda. Soğuk Savaş döneminin anarşik ve gerilimli ortamına uyumlu hale getirilmiştir. Ancak. i 99()' lardan sonra ise bir krizle karşı karşıya kalmıştır. Bu kriz, "insan hakları" konusunun, tüm dünyada, bir anda uluslararası politikanm odak noktasına taşınması ile doğmllştur. Türkiye i se, bu gel işıneler karşısında, eksik ve hatalı insan hakları karnesi ile, öze ii ikle Avrupa'da göze batar bir konuma gelmiştir. 1990 yıl ından sonra tüm dünyada yaşanan siyasi gel işmeler sonucunda devletlerin egemenlik haklarının sınırlarının daralması. ulus devletin eski gücünü kaybetmeye başlaması. uluslararası ve uluslarüstü örgütlerin yetki ve etki a lanlarınııı daha da gelişmesi ve genişlemesi. çok kültürlülük ve azınlıklarııı hakları gibi konuların ve sorunların da uluslararası alana daha yoğun bir şekilde taşınması, siyaset sahnesinde yeni tartışmaların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Doğalolarak bu gelişmeler, devletlerin egemenlik alanı ve insan haklarının evrenselolarak korunması gibi iki kavram arasında yeni bir çatışmanın doğması sonucunu da beraberinde getirmiştir. Türkiye gibi geçmişinde kökleşmiş bir insan hakları koruma mekanizması olmayan ülkelerde ise bu çatışma, daha da açık bir şeki lde yaşanmaktad ır. Ayrıca. i 99(r ların sonrasında, Güney i Bu madde hükmüne göre. hcr Avnıra ülkesi Birlığe üye olabilme hakkına sahiptir. Ikvletler. üyelik istemlerini Konseye bildirirler. Konsey, Komisyona danı~tıktan sonra \e kendisiııi olu~turaıı üyelerin mutlak çoğunluğu ile karar alan Avrura Parlamcntosu'l1un uygun gürii~üııiı aldıktan sonra. oybirliği ilc bu konudaki kararını verir.

/Iv/'ııpa Birii.{:i- Tiirkl\'() ilişkilerimil' Insaıı!-Iak/on So!'/lllIt 19 ve Kuzeyarasındaki ilişkilerde de insan hakları unsuru zaman zaman bir çatışma konusu olmuş ve Batı ile Doğu'nun değerleri arasında bir gerilim doğmuştur (Ayrıntılı bilgi için bkz. Dağı, 1999: 75-86). Bu açıdan da Türkiye. Batı ile Doğu'nun arasında kalan bir ülke konumunda kalmıştır. Türkiye, J950' lerden beri d ış politikasının İbresİn i Batı dünyası yönüne doğru çevirmiştir. Türkiye. Batı dünyasının giivenlik ve savunma gibi sistemlerinin içinde kararlı bir şekilde yer almıştır. Ancak. Avrupa bazlı insan hakları koruma sistemine ise daha ihtiyatlı yaklaşmıştır. Hatta. bazen bu sistem. ülke i çinde sert bir şekilde de reddedilmiştir. Bu süreç içinde Türkiye. zaman zaman. iç politikasına diğer ıilkelerin karışamayacağı ilkesini. zaman zaman da güvenlik meselesini öne sürerek "özel" konumunu gerekçe olarak kullanmıştır. Oysa. Batı dünyasında yerleşmeye başlayan insan haklarını koruma sistemi, bu gibi gerekçeleri bir özür yada erteleme nedeni olarak kabul edebilecek nitelikte bir sistem deği Idir. N itekim, Avrupa 'daki uluslararası örgütlerin en temel dayanaklarından birisinin, bölgede genel kabul görmüş bir insan ve azınlık hakları konuna mekanizmasını kurmak ve işletmek olduğu dikkatlerden kaçmamaktadır. Ayrıca, bunun. bölgede ve dünyada barış ile güveni iğin sağlanması için en önemli koşullardan biri olduğu da açıkça iddia edilmektedir. Ayrıca. tüm ülkeler de, sınırları içinde yaşayan bireylerin temel hak ve özgürlüklerine saygı göstermek ve korumakla yükümlüdürler. Bu. pek çok devlet için. bazı uluslararası örgütlerin de etkisiyle, bir sine ql/o non ilkesi haline de gelmiştir. Bu anlamda Türkiye, en yoğun baskı ve eleştirileri. Avrupa Konseyi'nden ve Konseyin yargı organı olan insan Hakları Mahkemesinden. AGİT'den ve Avrupa Birliği 'nden almış ve almaktad ır. Bunlara ek olarak,.. u luslararası Af Örgütü" ve "Heisiilki İzleme Komitesi" gibi uluslararası sivil toplum örgütlerinin de Türkiye ile ilgili hiç de olumlu olmayan değerlendirmeleri bulunmaktadır. Yukarıda da belirtildiği üzere. Avrupa Birliği'nin, ToplUILIk için ayrıca geliştirdiği bir insan hakları konıma mekanizması mevcut değildir. Diğer yandan, Türkiye ile Birlik arasında imzalanan ikili andıaşmalarda da insan hakları meseleleri yer almamaktadır. Ancak, Birlik, dalıa önce de açıklandığı gibi, bazı sözleşme ve yazılı belgeleri, bu konuda kcnd i Iıukukuna kaynak olarak kabul etmektedir. 1993 Haziranıııda kabul edilen "Kopeıılıag Kriterleri" çerçevesinde de olası liye ülkeler, bu bağlamda bazı yükümlülükleri yerine getirmeye çağrılmaktadırlar. 1980 yıl ında, Türkiye 'deki askeri darbe sonunda üç yıllığına doııdunılan Türkiye ile ilişkiler, demokrasinin eksik işleyişi ve insan hakları ilılalleri gibi nedenler yüzünden 80'lerin sonundan itibaren yeniden gerginleşme tehlikesine bile girmiştir. Bu çerçevede, Avrupa Parlamentosu'nun ve Af ÖrgüHi'nün. Türkiye aleyhine hazırladığı raporlar ve görüşler de bu gerginleşl1lcye katkıda bulunmuştur. Avrupa Parlamentosu'nda. 19XO yılının ikinci yarısından itibaren, gittikçe artan bir şekilde, Türkiye'deki insan hakları. azınlık hakları ve

20 insa/1 Hak/art rtllt.!~ı Ermeni soykırımı iddiaları ile ilgili olarak çe~itli kararlar da alınmı~tır. Ayrıca. siyasi yasakların kaldırılması meselesi. bazı sivil toplum örgütleri ve siyasi paıti ler üzerindeki baskılar gibi konular da Türkiye-Avrupa Topluluğu il işki lerinde taıtışılan belli başlı konular arasında yer almı~tır (Kılınç. 1990: 145. 14X). Ancak, Türkiye'nin, Nisan i 98Tde Topluluğa tam üyelik için yaptığı başvunı, Türk dış pol itikasının şeki Ilenmesinde yeni bir aşama olarak kabul ed i lebilir. Çünkü. Türkiye'nin "devletlerin içişlerine karışılmaması" şeklinde ileri sürdüğü tez de. siyasal ve hukuksal nitelikteki dünya gerçekleri karşısında. bu tarihten itibaren artık ağırlığını yitirmiş ve Türkiye. Topluluğun kararlarına daha fazla önem adeder bir hale gelmiştir. Türkiye, Topluluk ile yaptığı andlaşmalarla ve ayrıca Topluluğun kararlarını da kabul etmesi sonucu. Topluluğun. dirk llukuk ve devlet düzen i i le i 19i ii alanlara daha fazla karışabi Imesi hakkını da kendi rızası ile tanımıştır (Dağı. 1999: 80). Nitekim bu husus. Anayasamızın 90/5"nci maddesi hükmünden de kaynaklanmaktadır. Bu hukuksal ve siyasal gerçeklerin bir sonucu olarak. özel iikle insan hakları alan ında. bir çok yeni düzenlemelere gidilmeye başlanılmıştır. Tam üyel ik başvurusu kapsam ında Türkiye. Avrupa i nsan Hak ları Kom isyonunun bireysel başvuru hakkını (I 987 Ocak) tanımış. Mahkemenin de yargı yetkisini kabul etmiştir (Ocak 1990) (bi 19i için bkz. i nan. 19X9: X-12). Ayrıca. Birleşmiş M i ıletıer' in "işkenceyi Önleme Sözleşmesi"ne taraf olduğu gibi. A v nıpa Konseyi' n in "işkenceyi, i nsanlık Dışı veya A lçaltıcı Muameleyi Ön leme ve Cezalandırma Sözleşmesi"ni de ilk onaylayan ülke olmuştur. Bunlara paralel olarak, iç hukukta da bazı di.izenlemeler yapılmıştır. TBMM tarafından kabul e dilen yeni bir yasa ile "'hükümlülerin sürgünü ile ilgili kanun" iptal edilmiş, 1986 yılında siyasi ve adi suçlular için sınırlı bir af çıkarılmış, bazı siyasi yasaklar kaldırı Im ış, ölüm cezalarının TBM M tarafından onaylanması da. 1984 yılından beri, durdurlılmuş bulunmaktndır. Ayrıca, dü~ünce özgürlüğüne engel teşki i ettiği knbul edi lerek. Ceza Kanununun 141. 142 ve 163. maddelerin i yliriirlükten ka Id ıran düzen Iemeler yapılmıştır. Diğeryandan. bir kamın deği~i kiiği ile gözaltı süresi 15 günden 24 saate indirilmiş. avukatların müvekkilleri ile daha verimli iletişim kurabilmeleri için gerekli düzenlemeler de yapllml~1.ır (Dağı. 1999: 81). Bu tür girişimlerle. Türkiye'nin Batı'daki im~ıjı da, belirli bir oranda. düzeltilmeye çalışılmıştır. Böylelikle. Türkiye'nin. Batı'nııı her türlü kurumları içcrisinde yer almak konusunda kararlı olduğu da ayrıca kanıtımımak istenmiştir. Ancak, Avrupa Konseyi ve özel iikle Avrupa Parlamentosu gözünde Türkiye'nin insan hakları karnesi hala zayıftır. Türkiye nin. natı snvunma sisteminin en önemli ayaklarından biri olduğu ve gerek nüfusuyla. gerekse ekonomik g.ei işme süreci i le Batı'n ın vazgeç i lemez parçalarından birin i ol uşturduğu yönündeki bir çok tez. sadece insan hakları ihlalleri ve demokratikleşme sürecinin

,-"Til/W 8 Ir/i.!:! i- ni/'kin' II/ski/enI/ci" il/soıı Ilokları SO/'/I/III 2/ tamamlanmamış olması yüzünden, görmezliklen gelinmekteclir. [3u ise. Türkiye'nin zaman zaman Batıya küsmesi ve ilişkilerini yeniden gözden geçirıııcsi sonucunu da doğurmaktadır. 1990 yılından sonra Türkiye'ye insan hakları koihlsunda yöneltilen eleştiriler. yukarıda da açıklanan nedenler yüzlinden. daha da artmıştır. Artık. bu eleştirilerde yeni ve ısrarlı bir nokta daha vardır. Bu ise. Türkiye'niıl. batı bakışı a çısından, azınlık haklarını tanımamış olması konusudur. Olası liyeıcı' hakkında Kopenlıag'da (1993) kabul edilen üç kriterden birisi. yukarıda da açıklandığı lizere. azınlık haklarının korunması sisteminin kurulması ilkesidil'. Bu konu, sadece Birlik ile ilişkilerimize dcğil. bazı devletieric olan ikili ilişkilerimize de zaman zaman gölgesini düşlirıniişhir. Örncğin, Almanya ve Amcrika ile yapılan savunma anlaşmaları. insan hakları ve Doğu Anadolu'daki çatışmalar gerekçe gösterilerek. karşı taraf tarafından zaman zaman da sınırlandırılmıştır. Türkiye'nin bölgesinde yaşanan etnik çatışmalar. DoğU Avrupa ülkclerinin tek tek demokratik reformlar uygulamaları, Soğuk Savaş sonuııda TOrkiye'nin giivenlik açısından öneminin nispeten azalması vc uluslararası örgütlerin azınlıklar konuslında daha müdahaleci ve kararlı d<ıvral1lllaya başlamaları. Türkiye'nin aleyhine işleyen bir faktörü oluşturmuştur. Bu süreç boyunca Türkiye, özellikle 1990'ların ilk yarısında. insan hakları koııusunda kcııdi kabuğljlla dahil çok çekilmiştir. Batılıların ileri sürdüğü "Kürt sonımıunun dışarıda ve içcride Türkiye' n in konumunu zayıflatmas!. Sovyet ler 13 iri iği' il in daç!llmaslııdan son ra yaşanan bölgesel güveni ik boşluğu. içeride rad ika i islam"ın gliç kazanması ve Avrupa Birliği üyeliğinin reddedilmcsi. Türkiyc'nin insan hakları alanında ycni atılımlar yapmasını bile geciktirmiştir. Hatta, bu siireç boyunca. Türkiyc'nin Balkanlar. Orta Doğu. Karadeniz ve Orta Asya gibi Avrupa dı~ında bazı alternatiflerinin de bulunabileceği değerlendirmelcri dc yapılmıştır. 1997 yıl ın III Aralık ayında toplanan Lüksemburg zirvesindc Türkiye. ol,ısı aday ülkeler arasında yer alınanııştır. Lüksemburg kararlarıyla, adayolmak isteyen iilkelerden, "Amsterdanı Alllaşınasl"ndaki kuramsal hükümlcrin işleyişinin sağlanması ve ayrıca Avrupa Birliği'nin dcğcr ve hedellerini de paylaşmaları istenm işti r. Türkiye ise. insan hakların III uygula ııınası bak Illlll1dan atılan bazı olumlu adımlara rağmen, hala bu alanda hoylik eksikliklcr yaşamaktadır kan ısındayız. Avrupa Komisyonunun aday iilkeler için hazırladığı raporlarda. "siyasi kriterler" başlığı altında Türkiye'deki insan hakları koııusu her yıl mercek ahımı yatırılmaktadır. Birliğin. insan Iıakları ve demokratikleşmc konusunda Tlirkiye"ye yönelttiği eleştirileri anlamamıza yardımcı olacak olan bu raporl<ıra kısaca değinmckte yarar görmekteyiz.

22 İnsan Hakları )'l//l,~l i 998 yılı raporuna göre, Türkiye. 1989 yılından itibaren demokrasi ve insan hakları konusunda bazı yeni düzenlemeler yapmakla birlikte, bu adınılar olması gereken düzeyin altındadır. Bu raporda, Refah Partisi'nin kapatılması kararına değinilmiş ve bunun çoğulculuk ve ifade özgürlüğüne ilişkin sonuçlarından endişe duyulması gerektiği belirtilmiştir (Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilciliği, '998: 36). Avrupa Hukukuna göre siyasi partiler ';'insan Hakları Sözleşmesi"nin "dernekler" ile ilgili Lıükümleri kapsamında değerlendirilmekte ve "terör" olaylarına karışmaları veya bunu açıkça desteklemeleri. demokrasinin kurallarını açıkça ihlal etmeleri halinde kapatılmaları llukuken geçerli kabul edilmektedir. Avrupa Hukuku, görulduğu gibi, Alman Komünist Partisi'nin (ı 957) ve halyan Faşist Partisi~nin (1976) kapatılması ile ilgili yargısal görüşlerini değiştirmiştir. Bilindiği gibi, bu kararlarında Avrupa insan Hakları Komisyonu, kararları ni "özgürllikleri yok etme özgürlüğünlin tan Illmaması" hakkındaki hükme (md. i 7) dayandırmıştır. Tayyip Erdoğan' ın hapis cezası ise, sözkonusu raporda, düşünce ve iüıde özgürlüğu içinde ele alııımış ve yargı organının kararının kaygıyla karşılandığı ifade ed ilm iştir (Avrupa Kom isyonu Türk iye Teııısi Ici i iği. 1998: 37). 1998 yılı raporunda, ayrıca, yürurlükteki Türk Anayasasın ın bir askeri darbe sonucll hazırlandığı ve kabul edildiği belirtilmektedir. 1995 yılında yapılan A nayasa değişikliklerine de Raporda değinilmiştir. ı 995 yılındaki anayasal değişikliklere göre, sendika gibi bir örgütlin siyasete katılmasının yolları açılmış, seçmen yaşı ve siyasi pal1ilere üye olabilme yaşı i ~re indiriimiş ve partilere ü yelik hakkı öğrencilere ve üniversitelerin akademik personeline de tanııımıştır. Böylelikle, Avrupa uygulaması ile genelde bir paralellik sağlanmıştır. Ancak. bu değişikliklere işlerlik kazandıracak diğer yasal düzenlemelerin henüz tamamlanmadığı da ayrı bir gerçektir (Avrupa Komisyonu Türkiye Temsi!ci i iği. 1998: 37). Böylelikle, bu haklar gerekli yasal düzenlemelerden yoksun oldukları için, iç hukuk bakımından eksik yasal düzenlemeler durumundadırlar. Seçim sistemindeki baraj usulü de, Birliğin demokratikleşme ile ilgili eleştirileri arasında yer almaktadır. Genel Kurmay Başkanlığının Milli Savunma Bakanlığına bağlı olmadığı belirtilmekte ve Türk Silahlı Kuvvetleri üzerinde tanı bir sivilotorite kurulaınadığı vurgulanmaktadır (Avrupa Konı isyonu TUrk iye' Tell1si!ci i iği. 1998: 38). Bu konu, bazı siyasi partilerin programlarında yer almakla birlikte. Parlamentoda ele alınmamıştır. Raporda, yolsuzluk, kayırma ve rüşvet gibi vakaların TOrk toplumunda çok yaygın olduğuna da değini Imektedir. Diğer yandan. bu raporda, Mecl is içinde bile yolsuzluk olaylarına karışan kişilerin bulunduğu da açıkça itade edilmektedir (Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilciliği. 1998: 38). Ancak. TBMM'nin bu

Avrupa mrli.~i-riirkzf(, Ilişkilerinde inson /1oklo/'l Soruııu 23 konuda hala suskun olması veya görevini iç siyasal nedenlerle tam olarak yerine getirememesi, kanımızca Türk demokrasisi için düşündürücüdür. i 998 yılı raporunda, yargı sisteminde de önemli eksikliklerin olduğu. hakim ve savcıların görevlerini rahatça yerine getiremedikleri ve tasarı halindeki Ceza Kanunu (ki bu değişiklik ile ölüm cezası kaldırılmaktadır) ve Medeni Kanunla ilgili değişikliklerin ise henüz Meclisten geçmediği de belirtilmektedir. Bilindiği gibi, aradan geçen uzun zamana rağmen, bu yasa tasarıları TBMM tarafından henüz yasalaştınlmamıştır ve gündemdeki öncelikli meseleler arasında da, bugün için, yer almamaktadır. Diğer yandan. Devlet Güvenlik Mahkemelerinin yapısı da eleştiriimiştir. Bu mahkemelerin yargılama sürecinin ve usullerinin, Avrupa Hukuku ilkeleri çerçevesinde, demokratik ve tarafsız olmadığı da belirtilmiştir. Rapora göre, adli yargı yavaş işlemektedir. Ayrıca, hakimlerin siyasi otoriteye bağımlı olmaları da eleştirilen bir diğer husustur (Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilciliği, 1998: 39). Devlet Güvenlik Mahkemeleri ise, "'Avrupa insan Hakları Sözleşmesi"nin adil yargılama ilkelerine aykırı bulunmaktadır (Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilciliği, 1998: 40). Devlet Güvenlik Mahkeıııeleri i le ilgi ii Anayasa maddesinin değiştiri Imesinde bu raporların ve Avrupa insan Hakları Mahkemesinin kararlarının etkisinin olmadığını belirtmek kanımızca doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Milli Güvenlik Kurulu da, bu raporda, demokratikleşme konusunda eleştiri len bir d iğer anayasal kunımunıuzdur (Avnq1a Komisyonu Türkiye Temsilciliği. ı 998: 40). 1998 yılı raporunda, Türkiye'nin. "'Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi" dışında, insan haklanyla ilgili önemli ve temel nitelikteki uluslararası sözleşmelere taraf olduğu olum lu bir görüş olarak ortaya konulmaktadı!'. Ancak, Türkiye'nin, "'Avrupa insan Hakları Sözleşmesi"nin 6. Protokolünü onaylal1layarak. ölüm cezasını hala yasalolarak yürürlükte tutması ise eleştirilmektedir. Fakat, bu cezanın 1984 yılından beri uygulanmadığı da bu raporda ayrıca vurgulanmıştır (Avrupa Komisyonu Türkiye Te 111 s i Ici liği, 1998: 41). Avrupa Konseyi Parlamenterler Asanıblesi kararları ve ayrıca 1997 "Devlet ve Hükümet Başkanları Strasburg Deklarasyonu" dikkate alındığında, Türkiye~nin bu konuda a çık siyasal taahhütler altına girdiği de göz ardı edilemez. Raporda, Anayasamıza göre temelhak ve özgürlüklerin güvence altına alınmış olduğu belirtilmekte, ancak buna rağmen. ifade ve örgüt kurma özgürlüklerinin tam olarak teminat altına alınamadığı da vurgulanmaktadır (Avrupa Komisyoıııı Türkiye Temsilciliği, 1998: 41). Bunda, uygulanıamızın dar yorum e sasına dayalı olmasıııın etkisi yadsll1amaz kan ısındayız. Raporda, ayrıca, işkence olaylarının, kayıpların, yargısız infazların sürdüğü belirtilmekte ve işkenceye Avrupa standartlarına göre hayli az bir ceza verildiği de vurgulanmaktadır (Avnıpa Komisyoııu Türkiye Temsilciliği. 1998: 41). Türkiye~nin, 1999 yılında yasalaştırınak istediği '''Af Yasası" ile bu suçtan mahkum olanlar için bir af Çl

karmak istemesini. olumsuz bir gelişme olarak değerlendirmemiz gerekir. (iinkü, ""işkenceye maruz kalmama" mutlak bir insan hakkıdır ve hiçbir şekilde ve hiçbir koşul altında bu hakkın sınırlandırılmeısı da miimkiin değildir. Bu Wr eylem ve işlemleri yasaklayan uluslararası belgelerin altında Türkiye'nin de imzası bulunmaktadır ve bu belgeler Tiirkiye'yi hukuksal ve siyasal açılardan bağlamaktad ırlar. Yukarıda değinilen 1998 yılı raporunda. 1997 yıl ında gözaltı süresinde değişiklik yapan kanuna olumlu bir yaklaşımla atıfta bulunulmakta. ancak Devlet Güvenlik Mahkemesinde yargılanan bir kişinin hala daha 4 gün siireyle gözaltında tutulabileceği ise eleştirilmektedir (Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilciliği. 1998: 42). 1998 yılı raporunda, ifade özgiirlliğli ile ilgi ii olarak. i Ocak 1998 tarihinde 91 gazetecinin Iıapiste olduğu vurgulanmakta ve Tlirkiye' de bazı kaıııın mmldelerinin aşırı dar yonımlanması SOIlUCU bir çok gazeteci. yazar ve politikacının da bu nedenle hapiste bulunduğu bel irti Imektedir ( Avrupa Komisyoııu Türkiye Temsi Ici i iği, 1998: 42). Anılan bu kanun maddeleri. Terörle Mlicaclele Ka1ll1 mlnun 7. ve 8. maddeleri. Ceza Kanununuıı da 158. 159. ) i i ve 311 maddeleridir (Ayrıntılı bilgi için bkz. Yiizbaşıoğlu, 1994: 26-37). Basın üzerinde zaman zaman sansür uygulandığı ve ayrıca Silahlı Kuvvetlerin eleştirilmesinin de yasak olduğu. (1nll:.111 raporda açıklanan huslislar arasında yer almaktadır (Avrupa Komisyonu Türkiye Teııısikiliği. 1998: 4]). 1998 yılı raporunda, 13 Ağustos 1997 tarihinde çıkarı lan ar kanununa o lum lu bir gelişme olarak değini Imekted ir. Llu kanuna dayan ılarak, ayrı Iıkçılık propagandası yapmaktan suçlu bulunan 7 gazeteci ve bir yazı işleri müdürliııiin serbest bırakılmış olmaları ise olumlu olarak değerlendirilmektedir (Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilciliği. 1995: 43). Hapislıaneleriıı ÇOğUıııin aşırı kalabalık olduğu ve ayrıca bııralard(l yeterli sağlık hizmetinin sunulamadığı bu raporda belirtilen diğer hususlar arasında yer almaktadır (Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilciliği. 1995: 43). Raporda ilgi çeken bir başka husus ise. örgütlenme ve toplantı özguriliğiine getiri len sınırlamalar kol1l1sul1dad ır. Örneğin, dernekler. yetki i i makamlardan izin cl lmaksızın. yabancı derneklerin temsilcilerini Türkiye'ye davet edemezler. kamuoyuna a çıklama yapamazlar veya kendi mekanları dışında herhangi bir t~ıaliyet diizenleyemezler. Türkiye tarafından. henüz bu kol1ularda. Avrupa Hukukuna uyguıı yasal düzenlemelere gidilmemiştir. 1998 yılı raporunun daha sonraki bir kısmında. Terörle Mücadele Kanununun 8. maddesinde yapılan değişikliklere değini Imekted ir. Bu değişiki ik i le devletin iilkesi ve milleti ile böliinmez bütünliiğiinii bozmayı amaçlayan yazılı ve sözlü propagandaya. temel bir unsur olarak. "kasıt'" koşulu getirilmiştir. Di

.h'{'ıı/}o IJirli,(:i- J"iil"kin' lli.~kil('ril/d(' iıısmı Iloklcm.\"0/"1/1111 25 ğer yandan bu suça ilişkin cezaların süresi. yargının takdiri kapsamında azaltıl 11115 ve paraya çevri Ime ihtimalleri artmıştır (Avrupa Komisyoııu Türkiye Temsilciliği, 1998: 44). Bu yasal düzenlemelerin olumlu birer adım olarak değer Iendiri Imesi gerekir. Genel anlamda insan hakları ile ilgili olarak Türkiye'de, 1991 yılında TBMM bünyesinde bir insan Hakları Komisyonunun kurulduğu bel irti Il11cktedir. Kasım ı 996~da da içişleri Bakanlığı bünyesinde, kayıp kişileri aramak için ayrı bir birimin oluşturulduğu da Raporda açıklanmaktadır (Avrupa Komisyonu Tlirkiye Temsilciliği, 1998: 44). Ancak. bu Komisyon ve söz konusu birimlerin. glinümlize kadar işlevlerini ne ölçlide yerine getirdiklerinin de Türk topluımı tarafından sorgulanması gerektiğini diişlinıııekteyiz. 1998 yılı raporunun siyasal hak ları" i 19i i i bölnmünon SOIllIÇ kısmında ise. Türkiye'de medeni ve siyasi hakların koniilması sisteminin genelolarak yeterli olduğu belirtilmekte ve "Türkiye~de sayısı her gün artan sivil topluııı öqılitlerinin varlığı da devletin örgütlenme hakkı koıııısundn gayretli olduğunu göstermektedir" denilmekted ir (Avrupa Komisyonu Türkiye Teınsi le iliği. 199X: 45). Ancak, Güney Doğu Anadolu~da devam eden olağanüstü hal yüzünden bu bölgelerde hala bazı kısıtlamaların var olduğu da. yukarıda değini len olumlu görıişe, bir eleştiri olarak eklenmektedir. Ekonomik, sosyal ve kültürel haklar konusunda ise. sendika hakkına getirilen bir çok kısıtlamanın kaldırılmasının ınemıııııılukla karşılandığı. ancak hala ILO'nun (Uluslararası Çalışma Örgütli) istediği bazı düzenlemelerin ise lamamlanmndığı, çocuk emeğinin kullanıldığı ve nyrıca işsizlik yard i III III III Cin olmad ığı. 1998 yılı raporul1(b bel irti Imiştir ( Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilciliği, 1998: 45). i 998 yılı raporu, ku lhirel haklar koııusunda ise. Türkçe d 1 şındaki başka dillerde yazılı yayın yapabilme hakkınııı tanııımış olmnsıııı o lumlu bir yaklaşımla beliıtmekle beraber. bu dillerde eğitim yapılamal11clsınl ve radyo-tv ynyıııcılığının yasaklalımı~ olmasını tın eleştirmektc ve bu hakların Türkiye'de eksik olarak tanınmış olduğuııu it~ıde etmektedir (Avrupn Komisyonu Türkiye Temsi ki liği. 1998: 46). 1998 yılı raporunun bir diğer kısmı ise. azınlık hakları ilc ilgilidir. Bu biıliimde Güney Doğuda ynşanan çatışmalar sonucunda geniş insan hakları ihlalierinin yaşandığı, köylerin zorla boşaltıldığı gibi hususlara değinilmektedir. An, cak. bu boşaltmaların nedenine (birey güvenliği) ise değinill11clııcktedir. Bu e leştiri. kanımızca yerinde deği Id ir. N itekim. raporda. Kürt asıllı vatandnşların öıüinde politik ve ekonomik hayata katılmaları koııusunda bir engelolmadığı da olumlu bir ifade ile belirtilmektedir. Ancak, etnik kimliğini öne süren kimselerin ise, toplumda, yer yer çeşitli tacizlerle karşılaştığı da. kanımızca yanlı bir şekilde, bu raporda vurgulanmaktadır (Avrupa Komisyonu Türkiye Teııısileili

gı, 1998: 46). Türkiye'nin ve Türk insanının bu konudaki olumlu yaklaşımları, bu tür bazı bireysel veya topluııısal davranışlar sonucu, oluııısuzluklarla ve bu tür yanlı değerlendirmelerle de karşılaşabilmektedir. Doğu ve Güneydoğuda süregelmekte olan olağanüstü hal in ise, bazı hakların ve hürriyetlerin kısıtlanması sonucunu doğurduğu ve buıııın ise Avrupa insan Hakları Sözleşmesinin temel hak ve özgürlüklerin olağanüstü hallerde askıya alınması ile ilgili 15. maddesine aykırı olduğu belirtilmektedir (Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilciliği, 1998: 47). Gerçekten, temel hak ve özgürlüklerle ilgili düzenlemelerin yasa ile yapılması gerektiği yolundaki genel hukuk ilkesi dikkate alındığında, Anayasamızın olağanüstü hallerde özgürlüklerin düzenlenmesi ve bun ların Anayasal yönden denetlenmesi i le i19i ii hükmü, temel bir hukuk ilkesi ile çelişmektedir. Komisyonun 1999 yılı raporunda ise, Mecliste geniş tabanlı bir hükümetin kurulmasıııııı sevindirici bulunduğu ifade edilmektedir. Ancak, raporda, siyasi parti ler üzerinde bazı baskıların hala devam etmekte olması ise, eleştiri Imektedir (Avrupa Komisyoııu Türkiye Temsilciliği. 1999: 60). Devlet Güvenlik Mahkemelerindeki askeri yargıcın yerini yeni yasal düzenlemelerle sivil yargıcın alması ise, tarafsız ve adil yargılanma ilkeleri açısından, olumlu bir adım olarak nitelendiri Imektedir (Avrupa Kom isyonu Türkiye Tenısi!ci i iği, 1999: 61). 1999 yılı raporunda, yeni Ceza Kanunu tasarısı ile idam cezasının kaldırılmak istenmesi, tanıkların yasalarla ve ek güvencelel'le ayrıca konınmak istenmesi ve yolsuzlukla mücadele için önemli yeni düzenlemelerin yapılmak istenmesi gibi hususlar ise, demokratikleşme ve insan hakları konusundaki olum lu gelişmeler olarak değerlendiri Imekted ir (Avrupa Kom isyonu Türkiye Temsi Iciliği, 1999: 61). 1999 yılı raporunda, ayrıca, Türk Hükümetin in bazı konularda attığı olum lu adımlara da değinilmiştir. Örneğin, yargısız infazları önlemek amacıyla güvenlik görevlilerinin yetkilerini sınırlayan bir yasa tasarısının hazırlandığı belirtilmektedir. Gözaltı ile ilgili olarak bir yönetmelik hazırlandığı ve bu süre içinde kişiye işkence gibi kötü ınuaınelelerin yapılmasının önüne geçilmeye çalışılması da olumlu hususlar olarak değerlendirilmiştir. Kasım 1998'de, güvenlik görevlileri için Avrupa Sözleşmeleri ve Türkiye'nin diğer uluslararası yükümlülükleri konusunda onları aydınlatmak üzere kurslar başlatılmış olması da, bir diğer olumlu gelişme olarak değerlendirilmektedir (Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilciliği, 1999: 61-62). işkence uygulamasına karşı, bu tedbirlere ek olarak, Ağustos i 999'c\a, Ceza Kanununun 243, 245 ve 354. ınaddelerini değiştiren bir kanuııun Parlamento tarafıııdan kabul edildiği de vurgulanınaktadır. Bu kanun, kaınu görevlilerince bi

""mpa HiI'Ii/Ji-J'iil'kil'e Ilişkilerinde Insan Ualcları Soruııu 27 reylere karşı işkenceyi, kötü muameleyi ve yetkiııin suiistimalini yeniden tanımlamakta ve bu tür suçları işleyen kamlı görevlileri için veya işkenceye rağmen gerçek dışı rapor düzenleyen sağlıkpersoneli için daha yüksek cezalar öngörmektedir (Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilciliği, 1999: 63). Böylelikle devletimiz, bu tür eylem ve işlem lerin bir devlet pol itikası olmad ığın i yasal olarak kanıtlama olanağı da elde etmiştir kanısındayız. Raporda, sınırlı kapsamda olmakla beraber, cesaret verici başka bir gel işmeye daha işaret edilmektedir. Eylül i 999'da. Cumhurbaşkanı Demirel, basın' ve yayın yoluyla işlenen suçlar için takibat ve cezaları erteleyen bir yasayı onaylamıştır. Bu yasa, anılan konudaki mahkumiyetlerin üç yıl süreyle ertelenmesini ve bu süre içinde aynı suç tekrarlandığı takdirde, eski mahkumiyetin tekrar yürürlüğe girmesin i öngörmektedir. Adalet Bakanlığına göre. yazar İsma ii Beşikçi dahil, 21 kişi Eylül ı 999 ortalarına kadar bu yasa hükümlerine göre serbest bırakılmıştı r. Rapora göre, yasan ın kapsam i d ış ında kalan hapisteki gazeteci leri n (yani, yasa dışı örgüt üyesi olmakla suçlananların) durunııı ise değişmemektedir (Avrııpa Komisyonu Türkiye Temsi Ici i iği. ı 999: 63). Bu ise, kanımızca yasanın doğru yorumunun bir sonucudur. Raporun daha sonraki bir kısımdaki ise TOSAV ve insan Hakları Derneği gibi bazı sivil toplum kuruluşları üzerinde baskıların devam ettiği ve ayrıca. a zınlık hakları konusunda da henüz olumlu bir adımın atılamadığı vurgulanmaktad ır. Diğer yandan, Ağustos ı 999~da yürürlüğe giren ve bel iri i koşullarla bazı PKK üyelerini de kapsamına alan af kanuııu nedeniyle Abdullah Öcalan' III da kendi taraftarlarına ateşkes emri vermesi. sevindirici gelişmeler olarak yorumianmaktadır (Avrupa Komisyonu Türkiye Temsi Ici i iği. ı 999: 63).. Raporda, ayrıca, Avrupa insan Haklm'l Mahkemesinde TUrkiye aleyhine verilen bazı kararlara da atıfta bulul1ulmaktadır. Atıfta bulunulan bu kararlarla. Tl'rrkiye'de işkencenin halen varolduğu ve ifade ile örgütlenme özgürlüklerinin öıüinde de bazı önemli engellerin bulunduğu açıklanmaya çalışılmıştır (Avrupa Komisyonu Türkiye Temsi Ici liği. 1999: 63). Sözkonusu rapordaki siyasal değerlendirmenin "genel değerlendirme" başlıklı SOI1LIÇ bölünüinde ise, Türkiye için olumlu sözlerin yanında bazı olumsuz i fadelere de yer veri Imektedir. Şöyle ki: "Son gel işıneler, Türkiye'de bir demokratik sistemin temel özellikleri mevcut olmakla beraber, ülkenin Kopenhag siyasi kriterlerini hala karşılal11adığınl teyit etmektedir. İnsan hakları ve azınlıkların korunması konularında ciddi eksikler vardır. işkence sistematik değildir Ülkat hala yaygındır ve ifade özgürlüğü yetkili makamlarca devamlı olarak kısıtlanmaktadır. Millı GUvenlik Kurulu, siyasi yaşamda büyük bir roloynamayel devam etmektedir. Yargın ın bağımsızlığı konuslında bazı iyi leşme ler olmuş ise de, olağaniistü mahkemeler sistemi devam etmektedir. Son aylarda. del11okra

28 insan Naklart hlltl!ı tikleşme yönünde bazı yeni cesaret verici işaretler olmuştur. Hükümet ve Parlamento, siyasi yaşamı, adalet sistemini ve insan haklarının korunmasını düzenleyen bazı önemli yasaların kabul edilmesi için çalışmışlardır. Bu tedbirlerin etkisini değerlendirmek için henüz erkendir t~ıkat bu çabalar siirdiirülıııeli vc Kürt kökenli olanlar dahil Him vatandaşları içine almalıdır. Komisyon, bu tedbirlerin olumlu etkisinin, Bay Abdullah Öcalan'a verilen öliim cezasının inüızıyla yok edilmeyeceğini umut etmektedir." (Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilciliği, 1999: 66). SONUÇ Türkiye, yukarıda da değinildiği gibi, dış politikasını uzun yıllardır Batı bloğuna göre yönlendirmeye çalışmıştır. Ancak. günümüz dünyasında devletleri ortak bir paydada buluşturan olay. Soğuk Savaş döneminde olduğu gibi sadece güvenlik kaygıları değildir. insan hakları gibi kavramlar da. sistemin bir parçası olabilmek için, kabul edilmesi gereken temel kriterlerden biridir. Türkiye'nin insan hakları konusundaki karnesi sadece imaj ını zedelemekle kalmamakta, LiIkemizin "Balı Kllip"üne girişini d,-' ı)iuınsliz yönde etkilemektedir. Artık, ülkelerin güvenilirliği ve istikrarı. sınırları içerisinde yaşayan insanların haklarının ne ölçüde güvence altında olduğu gibi ölçütlere de bağlıdır. Avrupa insan Hakları Mahkemesinde aleyhine açılan dava sayısı en fazla o randa artan lilke Türkiye'dir. Mahkeme. 1995 yılında Türkiye aleyhine 214 başvuruyu incelenmişken. bu sayı 1996 yılında 562'ye yükselmiştir (Avrupa insan Hakları Mahkemesindeki Tiirkiye ile ilgili davalar ıçın bkz. www.echr.coe.int/index.asp). Bu davaların çoğunda Tiirkiye nin. Avrupa insan Hakları Sözleşmesinin ifade özgürlüğü ile ilgili olan i O. maddesini, örgüt kurma özgürlüğü ile ilgili olan II. maddesini ve zanlljllll tarafsız ve bağımsız bir mahkemede yargılanmasını öngören 6/1. maddesini ihlal ettiği yöniindeki iddialar oluşturmaktadır. insan Hakları Mahkemesi'ndeki bazı davalarda ve bazı hallerde, iç lluklık yollarının tüketilmesi gibi temel kritere bakılmamaktadır (Gündüz, 1998: 77-82). Bu ise, Türkiye 'yi çoğu zaman zor durumda bırakmıştır. Türkiye, bir çok konudaki yasalarını ve uygulamalarını hala değiştirmediği için, kaybedilen davalar için onbinlerce dolar tazminat ödemektedir. THrk mevzuatı ile Avrupa normları bazı konularda henüz uyum içinde değildir. Türk hukuk sistemindeki objektif yasalaştırma tekniğine dayanan dar yorumlama yöntemi ile Avrupa Hukuk sisteminin subjektif koditik~ısyona dayalı yasalaştırma tekniği ve bunun uygulayıcılara tanıdığı geniş yonımlal11a yöntemi birbirleriyle çakışmaktadır. Avrupa hukuk sistemi uygulayıcılara ve yargıca geniş takdir yetkisi tanııımakta ve hukuk kuralları geniş olarak yonımlanmaktadır. Hüklimete ve TBMM'ye düşen acil görev. her türlü iç politika çıkarları dışında, insan haklarıyla ilgili yasaları. Avrupa Hukuku normları doğrultusunda değiştir

AvrtllW IJirli,ı:i- torkinı Ilişkilerinde insaıı Nokla/'(.",'oruıııı 29 mek ve geliştirmektir. DGM' ler konusunda atı lan olumlu ad 1111, bu tür girişim Jere bir örnek teşkil etmelidir. Türkiye'nin Avrupa insan Hakları Sözleşmesini 1954 yılında imzaladığı düşüniilürse, yasal adımların atılması için ne kadar geç kalındığı da daha rahat anlaşılabilecektir. Oysa, Türk Anayasasına göre, uluslararası andıaşmalar, onaylandıktan sonra Türk iç hukukunun bir normuilli oluştururlar. Ancak, Anayasamızın 90. ve i 04. maddelerine göre onaylanarak yürürlüğe giren andıaşmalarda yer alan hükümler nedeniyle iç hukukta doğan yasal boşluklar TBMM tarafından bu andlaşmalara UygUıı yeni yasalarla doldunılamamakta ve iç hukukumuz bu uluslararası norınlara göre yeniden düzenlenememektedir. Türk hukuk sisteminde genelde uygulanan dar yorumlama tekniği de, bu yasal durumu olumsuz yönde etkilemektedir. Bu amaçlar doğrultusunda, TBMM bünyesinde. Adalet Bakanlığı ve diğer Bakanlıklara yardımcı olmak üzere, mutlaka bir birim kurulmalıdır. Bu birim, TBMM'nin onayladığı andıaşmaların uygulanması ve doğan yasal boşlukların doldurulması için öneriler hazırlamalı. bu öneriler ilgili Bakanlıklara, Bakanlar Kuruluna ve TBMM üyelerine sunulmalıdır. 1995 yılında hazırlanan, "Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı"nında "özellikle ekonomi, hukuk ve dış politika alanlarında sorunlara. uluslararası ilişkilerin gerektirdiği açılardan yaklaşabilen uzman personelden yararlanabi leceği" belirtilmektedir. Bu amaçla, yüksek öğretim sistem ve programlarının, gelişmiş ülkelerde uygulanan programlara koşut olarak, uluslararası konu ve boyutlara ağırlık verecek şekilde düzenlenmesi önerilmiştir (Bkz. Resmi Gazete. 25 Temmuz i 995, Mükerrer. Sayı 22354: 72). Ancak. bilindiği üzere, bu konuda neredeyse hiç bir önemli çalışma yapılmamış ve eğitim sistemimiz için önerilen bu atılımlar, bazı istisnalar dışında. gerçekleştiri lel11elıı iştir. Türkiye'ye, ifade özgürlüğü ihlalleri ile ilgili olarak bir çok eleştiri yöneltiimektedir. insan Hakları Derneği'nin Mayıs ı 999'da hazırladığı bir rapora göre, ifade ve düşünce özgürlüğü anlamındaki suçlardan dolayı Mayıs 1999 tarihi itibariyle 134 kişi hapiste bulunmakta ve bunun 84'0110 ise gazeteciler oluşturmaktadır (insan Hakları Derneği. 1999: 5). Bu oran. Türkiye'nin Avrupa örgütleri karşısındaki durumunu oldukça zorlaştırmaktadır. Avrupa Konseyi'nin 1994 yılı kararları çerçevesinde Avrupalı olmanll1 teınel koşulu olarak kabul edilen ve 1997 "Strasburg Deklarasyoııu" ile pekiştirilen "idam cezasının kaldırılması" konusundaki Türkiye~ııin siyasal taahhütleri. her türlü iç politika çıkarından mutlaka arındırılarak yerine getirilmelidir. Çiinkü, bu koşul, 1994 yılından beri Avrupalı olmanın temel koşulu (siııe 4110 ILOIL) haline gelmiştir. Bunu, Türkiye'yi yöneten ve yönetıneye talip olan Iıer bürokrat ve siyasetçi bilmek zorundadır. 10-1i Ekim i 99Tdc. Türkiye. Avrupa Konseyi "Strasburg Deklarasyonu"llllll altına imzasıııı atmış bir devlettil Bu belgede, i

30 Insan Hakları rıllı{:ı dam cezasının tüm dünyada kaldırılması konusunda bir çağrı ve ayrıca Avnıpa'da yıllardır yerine getirilmeyen idam cezası konusundaki l1i()r()io/~vuııı hükümlerine de titizl ikle uyulması isteni Imektedir. 9 Ekim 1993 tarih ii. Avrupa Konseyi Devlet ve Hükümet Başkanları "Viyana Deklarasyonu"ını da imzalayan Türkiye, azınlık haklarının korunmasının garanti altına alınmasını Cıa taahhüt etmiştir. Avrupa Birliği'nin 1999 yılı raporuna göre Türkiye. azınlıkların korunmasına ilişkin Avrupa Konseyi "Ulusal Azınlıkların Konınması Çerçeve Sözleşmesi"ni ve "Bölgesel veya Azınlık Dilleri için Avrupa Şartı"nı imzalamayan devletler arasında yer almaktadır (Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilciliği. 1999: 63). Bu raporda, Avrupa Komisyonunun 1998 yılı raporuna atıf yapılmakta ve "Bir sivil çözüm kapsamında, Kürt kültürel kimliğinin belirli biçimleri tanıllilbilir ve ayrılıkçılığı ve terörizmi savunmaması şartıyla, o kimliğin ifade edilme yollarına daha fazla hoşgörü gösterilebilir" denilmektedir (Avrupa Komisyoııu Türkiye Temsilciliği. 1999: 64). Ancak. Avrupa Birliği içinde bile anılan sözleşmeleri imzalamayan Fransa gibi bir örneğin olması, Türkiyenin bu konudaki hareket alanını biraz daha genişletebilme olanağını yarattığı kanısındayız. "Çerçeve Sözleşme", Türkiye ve Fransa'nın yanı sıra, Belçika ve Gürcistan tarafından da henüz imzalanmamış bulunmaktadır. izlanda. Yunanistan, Litvanya, Letonya, Lüksemburg, Polonya, Portekiz. Hollanda ve isveç ise bu belgeyi imzalamış, ancak henüz onaylamamışlardır (Devletlerin bu sözleşme karşısındaki durumları için bkz. www.coe.fr/tablconv/157t.htm). "Bölgesel veya Ulusal Azınlık Dilleri Şartı"nı ise henüz bir çok ülke imzalamamış veya 0 naylamamıştır. Bunların arasında Belçika ve italya gibi Avrupa Birliği üyesi ülkeler de bulunmaktadır (Devletlerin bu sözleşmc karşısındaki durumları için bkz. www.coe.fr/tablconv/148t.htm). Avrupa insan hakları sistemin in bazı eksikl iklerin in bulunduğu bir gerçektir. Ayrıca, bu sistem, hala evrensel ve etkili bir mekanizma olarak tanımlanmaktan da uzaktır. Ancak, uluslararası hukuk hızla gelişmekte ve iilkelerin başka ülkeler üzerindeki etki alanını da aıttırmaktadır. Unutulmamalıdır ki, Tlirkiye'nin insan hakları ihlalleri, sadece dış politikada değil. aynı zamanda ulusal politikada da hareketlerini belirli oranda kısıtlayıcı bir engeloluşturmaktadır. Sonuç olarak diyebiliriz ki, "Batı Kuliibü"nc girmeye kararlı bir Türkiye, insan hakları karnesini Türk insanınm menfaaıleri ve çağdaşlaşması için düzeltmek zorundadır. Bu gereklilik, "batı karşıtı komplo teorileri" ilc veya "iç mcselelere karışılmaması" gibi i 960' lardan beri gel işcıı olaylar karşısında dünya gerçekleri ile bağdaşmayan gerekçelerle örtülmeye kalkışıllııamalıdll Bu tutumlar, hem Türkiye'nin uluslararası alandaki konumuııu sarsmakta hem de Türkiye'yi bir sistemin dışına iterek onu izole etmeye ve Türkiye'yi "islam

Avrııp{/ Birli,i1i- Ttil'kive ilişkilerinde ins{/ıı liakl{/ri,)'01'11l1/1 3/ Dünyası" ve "Orta Asya'~ arasında sıkışmaya yöneltillektedir. Atatürk'ün özlediği ve içinde bulunmasını istediği çağdaş Türkiye, bu Türkiye değildir. KAYNAKÇA Avrupa insan Hakları Mahkemesinde Türkiye Aleyhine Açılan Davalar,!!lli'!J.b~~j]L.9..!Ç:Jilll.!lli~1llill (04.02.2000). Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilciliği (1998), 1998 Ytlı Ad(~v Ülkeler ilerleme Raporlart. Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilciliği Yayınları, Ankara. 1999 Ytlı Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilciliği (1999), Gündem 20()(): Genişleme. Aday Ülkeler ilerleme Rapor/an. Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilciliği Yayınları, Ankara. Canpolat, LS. (1998), Uluslararası Sistem: Avrupa Birlif!,i. Alta Yayınları, istanbul. çavuşoğlu, Naz (I 998), "Development of the Prineiple or Lhe Proteetion of Lhe Fundamental Human Rights in the European Union and the Amsterdal1l Treaıy Amend1l1ents with Speeial Referenee to the Rclations Between Turkeyand the European Union", Avrupa Araşl1rmala,., Dergisi, Cilt 6, Sayı 2, s.57~72. Dağı, İhsan Duran (I 999), "The Politics ol' Pronıoıing Human Righıs: Turkeyand Western Diplomaey". Liheral Düşiince, Cilt 4. Sayı 13. s.75-86. Gündüz. Aslan (1998), "İnsan Hakları Derken Yeni Bir Kapitülasyonlar Rejimine Doğru mu Gidiyoruz?", Avrupa Araştlr/naları Dergisi, Cilt 6, Sayı i, s.77-82. Gündüz, Aslan (1999), "Avrupa Birliğinde insan Haklarınııı Yeri: Kunınısal Düzenleme ve Bireyin Hakları", Avrupa Araştırınalart Dergisi. Cilt 17, Sayı 1-2. s. 93-1 OX. inan, Yüksel (1989), "Avrupa insan Hakları Sözleşmesi ve insan Hakları Divanı", Aı' rupa Konseyi Dergisi, Yıl i 989, Sayı 3, s. X-12. insan Hakları Derneği (1999), M,~vı., 1999 Raporlı, insan Hakları Derneği (i HO), istantml. K.lınç, Uğur (1990), Türkiye~Avrlıpa Toplulu,{f,lI ilişkileri: /983-/988. TOBB Yayınları, Ankara. Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı (1996-2000). Resmi Ga:('I(', 25 Mayıs 1995, Mükerrer, Sayı 22354. Yüzbaşıoğlu, Necmi (1994), "Avrupa İnsan Hakları Hukukunun Niteliği ve Türk Türk Hukuk Düzeni Üzerine", insan Haklan Merke::i Dergisi. Cilt 2, Sayı I. s.26-37. "European Charler for Regional or Minoriıy Languages", -=-:..ı~...:.:-.:.c:...:..;...;.=;..:..;...:..;-",,=:...;.;;;.;;.;;..;..;;...;..;...:-'...:..;..;;.;..:...:.;:.:.;..;. (04.02.2000).., Framework Convention tür the Pmleeıion of Naıional Minoriıics", =.c=.:.-~...;.;...:..::=..::..::..:...=-'-.::...:-=.;=--.:...c.-=-...:...;=:.;_: (04.02.2000).