Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar ve Biyogüvenlik Yasa Tasarısı www.ekopolitik.org



Benzer belgeler
Meyve ve Sebze ile ilgili kavramlar ve GDO

Modern Biyoteknolojinin Tarımda Kullanımının Politik ve Ekonomik Yönden Değerlendirilmesi

Prof. Dr. Birol Akgün - Selçuk Üniversitesi, İİBF - k.edu.tr

TÜRKİYE DE BİYOGÜVENLİK KONUSUNDA YAPILAN DÜZENLEMELER VE UYGULAMALAR

Sürdürülebilir Tarım Yöntemleri Prof.Dr.Emine Olhan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi

Bitkisel Üretimde Genetiği Değiştirilmiş Ürünler: Efsaneler ve Gerçekler

ULUSAL BİYOGB. Protokolü. Cartagena Biyogüvenlik. ü ne dayanır

ADIM ADIM YGS- LYS 92. ADIM KALITIM 18 GENETİK MÜHENDİSLİĞİ VE BİYOTEKNOLOJİ ÇALIŞMA ALANLARI

12. SINIF KONU ANLATIMI 7 GENETİK MÜHENDİSLİĞİ VE BİYOTEKNOLOJİ ÇALIŞMA ALANLARI

GDO VE DĠĞER BĠYOTEKNOLOJĠLERDE RĠSK DEĞERLENDĠRMESĠ

GIDA GÜVENCESİ-GIDA GÜVENLİĞİ

GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ ÜRÜNLER (GDO) ÜZERİNE GENEL BİR DEĞERLENDİRME. Mahmut ARIKAN

Biyosistem Mühendisliğine Giriş

İYİ TARIM UYGULAMALARI VE EUREPGAP. Prof. Dr. Emine Olhan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü

ORGANİK TARIMDA ÖNCÜ KENT: İZMİR

Organik Tarım ve Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar

10. SINIF KONU ANLATIMI 37 KALITIM 18 GENETİK MÜHENDİSLİĞİ VE BİYOTEKNOLOJİ ÇALIŞMA ALANLARI

SAĞLIK SEKTÖRÜ RAPORU

"GDO Yönetmeliði" tamam:gdo'suza GDO'suz demek yasak!.

OECD TARIMSAL POLİTİKALAR VE PİYASALAR ÇALIŞMA GRUBU

SEKTÖRÜN TANIMI TÜRKİYE KOZMETİK ÜRÜNLERİ SEKTÖRÜ

TÜRKİYE TOHUMCULUK SANAYİSİNİN GELİŞİMİ VE HEDEFLERİ İLHAMİ ÖZCAN AYGUN TSÜAB YÖNETİM KURULU BAŞKANI

Değişen Dünya ve GDOlar

Gıda Güvenliği, GDO lar ve Sağlıklı Beslenme. Yrd.Doç.Dr.Memduh Sami TANER (Ph.D.)

Bu nedenle çevre ve kalkınma konuları birlikte, dengeli ve sürdürülebilir bir şekilde ele alınmalıdır.

TÜRKİYE DE VE DÜNYADA YEM SEKTÖRÜNE GENEL BAKIŞ, BEKLENTİLER, FIRSATLAR. Prof. Dr. Nizamettin Şenköylü Genel Sekreter

2013/ 2014 (%) 3301 Uçucu Yağlar ,63 3,97

İYİ TARIM UYGULAMALARI VE EUREPGAP. Prof.Dr. Emine Olhan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü

Dünya Mısır Pazarı ve Türkiye

Modern Biyoteknolojinin Tarımda Kullanımının Politik ve Ekonomik Yönden Değerlendirilmesi

24 HAZİRAN 2014 İSTANBUL

GMO GDO. Halime Nebioğu. İstanbul Üniversitesi

T.E.A.E - BAKIġ. RIMSAL EKONOMĠ ARAġTIRMA ENSTĠTÜSÜ. GENETĠĞĠ DEĞĠġTĠRĠLMĠġ ORGANĠZMALAR. Z. Nihal GÜLAÇ/TEAE. 1.GiriĢ

Dünyada ve Türkiye de Organik Tarım

Modern Bitki Biyoteknolojisi

CAM SANAYİİ. Hazırlayan Birsen YILMAZ T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi

Dünya nüfusunun hızla artması sonucu ortaya çıkan dünyanın artan besin ihtiyacını karşılamak ve birim alandan daha fazla ürün almak amacı ile

MEVZUATLAR KANUNLAR. TEBLİĞ, TALİMAT ve KARARLAR YÖNETMELİKLER KANUNLAR. Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Kanunu

ABD Tarım Bakanlığının 12/07/2018 Tarihli Ürün Raporları

DÜNYA SERAMİK KAPLAMA MALZEMELERİ SEKTÖRÜNE GENEL BAKIŞ

PAGEV - PAGDER. Dünya Toplam PP İthalatı

ÖDEMİŞ İLÇESİNDE PATATES ÜRETİMİ, KOŞULLAR ve SORUNLAR

İLAÇ, ALET VE TOKSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI ÇALIŞMA GRUBU. Dr. A. Alev BURÇAK Bitki Sağlığı Araştırmaları Daire Başkanlığı

FEN ve TEKNOLOJİ / GENETİK MÜHENDİSLİĞİ ve BİYOTEKNOLOJİ. GENETİK MÜHENDİSLİĞİ ve BİYOTEKNOLOJİ

Sağlıklı Tarım Politikası

Pazar AVRUPA TİCARİ ARAÇ SEKTÖR ANALİZİ. 21 Mayıs 2018

Tarımda Genetiği Değiştirilmiş Ürünlerin Ekolojik, Sosyal ve Ekonomik Etkileri

WORLD FOOD DAY 2010 UNITED AGAINST HUNGER

YUMURTA ÜRETİMİ VE İHRACAT Yeni Hedefler ve Potansiyel Problemler DERYA PALA YUM-BİR HAZİRAN 2010 ANKARA

Ayakkabı Sektör Profili

TMMOB ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI YAŞ MEYVE VE SEBZE SEKTÖR RAPORU

AVRUPA TİCARİ ARAÇ SEKTÖR ANALİZİ. 22 Aralık 2015

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı

İKV DEĞERLENDİRME NOTU

Bir yandan bu katkı maddelerinin bulunmadığı yiyecekleri. Sağlıklı Olmanın Yolu, Doğal Beslenmeden Geçiyor. Derleyen: Mustafa Koç

2016 YILI İPLİK İHRACAT İTHALAT RAPORU

TARIMDAKİ GELİŞMELER

Bölüm 2. Tarımın Türkiye Ekonomisine Katkısı

AVRUPA TİCARİ ARAÇ SEKTÖR ANALİZİ

BİTKİSEL YAĞ SEKTÖRÜNDE İTHALATA BAĞIMLILIK SÜRÜYOR

Prof. Dr. Artemis Karaali İTÜ YENİ GIDALAR. Gıda Mühendisliği Bölümü

Türkiye de hayvancılık sektörünün önündeki sorunları iki ana başlık altında toplamak mümkündür. Bunlar;

TÜRKİYE'NİN DIŞ TİCARETİ

ORGANİK TARIM HIZLA GELİŞİYOR

BVKAE

Pazar AVRUPA TİCARİ ARAÇ SEKTÖR ANALİZİ. 14 Temmuz 2017

ULUSAL BİYOGB. Dr. Vehbi ESER

Türkiye de Döngüsel Ekonomi Kapsamında AMBALAJ ATIKLARININ YÖNETİMİ

TEST REHBER İLKELERİ PROGRAMI ULUSAL KOORDİNATÖRLER ÇALIŞMA GRUBU 26. TOPLANTISI (8-11 Nisan 2014, Paris)

Kanada nın Saskatchewan Eyaleti 2015 Yılı Tarım Sektörü İhracat Analizi

20/09/2018 ABD Tarım Bakanlığının 12/09/2018 Tarihli Ürün Raporları Mısır:

DÜNYADA VE TÜRKİYE DE YAŞ SEBZE MEYVE ÜRETİMİ

TOHUMCULUK ÜRETİM. Türkiye Cumhuriyeti-Ekonomi Bakanlığı,

AVRUPA TİCARİ ARAÇ SEKTÖR ANALİZİ

Sıra Ürün Adı

GIDA İŞLEME MAKİNELERİ

DOĞA - İNSAN İLİŞKİLERİ VE ÇEVRE SORUNLARININ NEDENLERİ DERS 3

Türkiye Cumhuriyeti-Ekonomi Bakanlığı,

ALKOLLÜ VE ALKOLSÜZ İÇECEKLER

Pazar AVRUPA TİCARİ ARAÇ SEKTÖR ANALİZİ. 27 Şubat 2018

İYİ TARIM UYGULAMALARI ve BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK

MEYVE SULARI DÜNYA TİCARETİ. Dünya İhracatı. Tablo 1. Meyve Suyunun Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonları

DOĞU AKDENİZ, DOĞU ANADOLU, GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ TOHUMCULUK İHTİYAÇ ANALİZİ

KALINTILARI. Pestisit nedir? GIDALARDAKİ PESTİSİT KALINTILARI 1. pestisit kalınt kaynağı. güvenilirmidir. ? Güvenilirlik nasıl l belirlenir?

Glifosat içerikli herbisitlerin gelin böceği (afidlerin predatörü) gibi yararlı böcekleri öldürdüğü bildirilmektedir.

UNCTAD DÜNYA YATIRIM RAPORU 2015 LANSMANI 24 HAZİRAN 2015 İSTANBUL

GIDA BİYOTEKNOLOJİSİNDE GÜVENLİK GIDA BİYOTEKNOLOJİSİNDE UYGULAMALARI. Neslihan ATLIHAN

BATMAN TİCARET BORSASI

Esin MERTOL Ziraat Mühendisi

Tablo 4- Türkiye`de Yıllara Göre Turunçgil Üretimi (Bin ton)

Bir işletmenin temel hedefi nedir?

Geçen iki sayımızda genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO) Doğaya Meydan Okuma mı? Doğa ile İşbirliği mi? Doğanın Gizemi Yücel Aksoy

Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) Ve Avrupa Birliği Uygulamaları

ULUSLARARASI SÖZLEŞMELER

AVRUPA TİCARİ ARAÇ SEKTÖR ANALİZİ

PINAR ENTEGRE ET VE UN SANAYİİ A.Ş.

TÜRKİYE DE TARIMIN GELECEĞİ ve AVANTAJLAR

Yenilenebilir olmayan enerji kaynakları (Birincil yahut Fosil) :

2009 Yılında Üretilen Transgenik Ürünlerin (GDO) Global Durumunun Özeti. Clive James ISAAA Kurucusu ve Yöneticisi

KURU İNCİR. Hazırlayan Çağatay ÖZDEN T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi

Transkript:

Hazırlayan: Ali Ünal Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Derneği Büyükdere Cd. Naci Kasım Sk. No:3/1 Mecidiyeköy Şişli İstanbul Tel: (212) 3564185-86 Faks: (212) 3564187 E-posta: info@ekopolitik.org

İçindekiler Giriş... 3 Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO)... 4 GDO lu Ürünlerde Dünya da Mevcut Durum... 4 GDO lü Ürünlerin Potansiyel Faydaları... 7 GDO lü Ürünlerin Potansiyel Zararları... 10 GDO lu ürünlerin İnsan ve Hayvan Sağlıgı Üzerine Olası Olumsuz Etkileri... 12 Avrupa Birliği ve Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar... 17 Türkiye de Durum... 18 Biyogüvenlik Yasa Tasarısına Eleştiriler... 19 Sonuç... 33 Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Dernegi 2

Giriş Moleküler biyoloji ve gen teknolojinde son yıllarda ortaya çıkan gelişmeler organizmaların genetik yapılarının değiştirilebilmesini olanaklı hale getirmiştir. Böylelikle doğal süreçte gen değişimine uğramayan canlı türleri arasında gen değişimi ve organizmaların genetik yapıları belirli amaçlar dahilinde şekillendirilmeye başlanmıştır. Bu çalışmalar yardımıyla daha fazla miktarda ve daha kaliteli ürün veren, zararlılara karşı daha dayanıklı tarımsal ürünler elde edilmeye çalışılmaktadır. Tarımsal ürünlerin üretim miktarında ve ürün kalitesinde bu yöntemler yardımıyla artış elde edileceğine ilişkin beklentiler, özellikle son yıllarda Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar ın (GDO) kullanımında önemli oranda artışlar yaşanmasına neden olmuştur. Öte yandan, GDO ların kullanımının yaygınlaşması ile birlikte, bu ürünlerin çevre ve insan sağlığı üzerinde olumsuz etkileri olduğuna ilişkin iddilar bu alanda gerçekleştirilen bilimsel çalışmalar ile desteklenmeye başlanmıştır. Bu nedenle GDO lu ürünlere karşı ülkemiz de dahil olmak üzere pek çok ülkede bilinçlendirme çalışmaları başlatılmış ve bir çok farklı alandan sivil toplum örgütleri bir araya gelerek kampanyalar başlatmışlardır. GDO lu ürünlerin risklerinin ortaya çıkmasıyla bu ürünlerin üretimi ve tüketiminde denetimi sağlayabilmek açısından etkin bir biyogüvenlik sisteminin kurulması gerekmekte olup, bu alandaki eksikliğin giderilebilmesi için ülkemizde de Biyogüvenlik Yasa Tasarısı hazırlanarak konu TBMM gündemine taşınmıştır. Üyelik müzakelerin devam ettiği AB ülkelerinde GDO lu ürünlerin üretimi ve kullanımı alanında çeşitli kısıtlamaların bulunması, ülkemizde de bu alandaki mevzuatın AB ile uyumlu hale getirilmesini gerekli kılmaktadır. İşte bu noktada bu çalışma; GDO lu ürünleri denetlemek amacıyla oluşturulan Biyogüvenlik Yasa Tasarısı nı değerlendirme kapsamına alarak, ülkemiz tarımının ve nesillerimizin geleceği için hayati öneme sahip olan bu yasa tasarısının, daha etkin bir denetimi nasıl sağlayabileceğine ilişkin önerilerde bulunmayı amaçlamaktadır. Bu hedefe ulaşmak için; öncelikle dünyada GDO ların dünyada mevcut durumu, potansiyel yararları ve zararları üzerinde durulmuş sonrasında ise biyogüvenlik kavramından yola çıkılarak AB de biyogüvenlik alanındaki düzenlemeler değerlendirlmiştir. Yapılan bu analizler sonucu elde edilen veriler ışığında Biyogüvenlik Yasa Tasarısı üzerinde değerlendirmelerde bulunulmuştur. Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Dernegi 3

Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) 1996 yılından itibaren Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar a(gdo) sahip tarımsal ürünlerin dünya ticaretine girmesiyle birlikte GDO lar hakkında tartışmalar, giderek artan biçimde devam etmektedir. GDO lar sadece tarımda değil tıp alanında da (örneğin bazı aşılarda) kullanılmakta, sanayi ve çevre ürünleri üzerinde de bu tür ürünlerin kullanıma ilişkin çalışmalar devam etmektedir. Konu üzerinde yapılan tartışmaları anlayabilmek ve değerlendirebilmek açısından öncelikle, GDO nun ve karakteristiğinin ne olduğunun bilinmesi gerekmektedir. Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar(GDO) en basit haliyle Dünya Saglık Örgütü(WHO) tarafından, Genetik kodları (DNA) doğal olmayan yollarla değiştirilen organizmalar olarak tanımlanmaktadır 1. Gen teknolojisi veya genetik mühendisliği (modern biyoteknoloji) geleneksel ve ıslah edici yöntemlerin tersine gıdalarda ürünün karakteristiğini değiştirmek için gen ve tür arasında kopyalama ve transferler yapılmakta ve böylece gıdalardaki organizmaların doğal yapısı değiştirilmektedir. Organizmaların bu yolla genetik olarak değiştirilmesiyle ortaya çıkan yeni türlere, genetik olarak değiştirilmiş organizma (genetically modified organisms-gmo) denilmektedir. Örneğin, balıktan alınan bir genin domatese nakledilmesiyle domatesin doğal yapısı değişmekte ve yeni bir özellik kazandırılmaktadır 2. Diğer bir ifadeyle, GDO lar; biyoteknolojik yöntemlerle canlıların sahip olduğu gen dizilimleriyle oynanarak, mevcut özelliklerinin değiştirilmesi veya canlılara yeni özellikler kazandırılması ile elde edilen organizmalara verilen isimdir. GDO lu Ürünlerde Dünya da Mevcut Durum ISAAA (International Service for the Acquisition of Agri- Biotechnology Applications) verilerine göre; transgenik(gdo) ürünler ilk olarak 1996 yılında üretilmeye başlanmışlardır. 1996 yılından 2008 yılı sonuna kadar geçen 13 yıllık süre içerisinde bu ürünlerin toplam ekim alanı 74 kat artarak 125 Milyon Hektara ulaşmıştır. Bugün dünya genelinde 15 tanesi gelişmekte ve 10 tanesi gelişmiş ülkeler arasında olan toplam 25 ülkede GDO lu ürünlerin üretilmesine onay vermiş 1 World Health Organization. (Internet).(2009). Foods derived from modern technology: 20 questions on genetically modified foods.: http://www.who.int/foodsafety/publications/biotech/20questions/en/index.html 2 Yanaz, S. (2008), Genetik Olarak Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) Konusu ve Cartegena Biyogüvenlik Protokolü. http://www.dtm.gov.tr/dtmadmin/upload/ead/tanitimkoordinasyondb/genetik.doc Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Dernegi 4

bulunmaktadır. Bu ülkelerin haricinde 30 ülkede ise bu ürünlerin gıda ve yem amaçlı kullanımına yönelik ithalatı onaylanmış olup, böylelikle bu ürünleri kullanan ülke sayısı toplam 55 e ulaşmıştır. Dünya da GDO lu Tarım Ürünü Üreten Ülkeler ve Tarım Alanları No Ülke Tarım Alanı Ürün Türü (Milyon Hektar) 1 ABD 62.5 Soya Fasulyesi,Mısır,Pamuk,Kanola,Şeker Pancarı,Papaya,Alfalfa,Kabak 2 Arjantin 21.0 Soya Fasulyesi,Mısır,Pamuk 3 Brezilya 15.8 Soya Fasulyesi,Mısır,Pamuk 4 Hindistan 7.6 Pamuk 5 Kanada 7.6 Kanola,Mısır,Soya Fasülyesi, Şeker Pancarı 6 Çin 3.8 Pamuk,Domates,Kavak,Petunya,Papaya,Tatlı Biber 7 Paraguay 2.7 Soya Fasülyesi 8 Güney Afrika 1.8 Mısır,Soya Fasülyesi,Pamuk 9 Uruguay 0.7 Soya Fasülyesi,Mısır 10 Bolivya 0.6 Soya Fasülyesi 11 Filipinler 0.4 Mısır 12 Avusturalya 0.2 Pamuk,Kanola, 13 Meksika 0.1 Mısır,Soya Fasülyesi 14 İspanya 0.1 Mısır 15 Şili 0.1 Mısır,Soya Fasülyesi,Kanola 16 Kolombiya 0.1 Mısır,Karanfil 17 Honduras 0.1 Mısır 18 Burkina Faso 0.1 Mısır 19 Çek Cumhuriyeti 0.1 Mısır 20 Romanya 0.1 Mısır 21 Portekiz 0.1 Mısır 22 Almanya 0.1 Mısır 23 Polanya 0.1 Mısır 24 Slovakya 0.1 Mısır 25 Mısır 0.1 Mısır Kaynak: ISAAA- Clive James(2009) http://www.isaaa.org/resources/publications/briefs/39/executivesummary/default.html 1996-2008 yılları arasında GDO lu ürünlerin ekimi gerçekleştirilen tarım alanlarının kümülatif büyüklüğü ise 800 milyon hektarı geçmiştir. Kümülatif rakamın 2015 yılında 1.6 milyon hektara ulaşması beklenmektedir. 2008 yılında, Transgenik (GDO) tohumların Pazar değeri global olarak 7,5 Milyar ABD dolarına ulaşmıştır. 1996 2008 yıllarında arasında kümülatif olarak (GDO) tohumların Pazar değeri ise toplam 50 Milyar ABD dolarına ulaşmıştır. 2008 yılında, 125 milyon Ha. alanda Transgenik (GDO) ürünleri üreten 25 ülkenin nüfusu dünya nüfusunun yaklaşık Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Dernegi 5

yarısından fazlasını (%55) oluşturmakta ve bu alan dünya üzerinde toplam 1,5 Milyar Ha. lık ekilebilir tarım alanlarının % 8 karşılık gelmektedir. 1996 2007 yılları arasında Transgenik (GDO) ürünleri üreten üreticilerin elde ettiği ilave kümülatif ekonomik getiri ise 44 Milyar ABD dolarıdır 3. Yukarıda yer alan tabloda Transgenik (GDO) ürünleri üreten 25 ülke, üretim alanları ve üretilen bitki türleri yer almaktadır. ISAAA tarafından GDO lu ürünlerin 25 ülkede üretimi yapıldığı ifade edilmesine rağmen, yukarıdaki tabloda yer aldığı üzere 12 ülkede bu ürünlerin üretiminin 100 bin hektar ve daha az alanda sınırlı ürün çeşitliliği ile kontrollü bir şekilde gerçekleştirilmekte olduğu görülmektedir. Ayrıca dünyada gerçekleştirilen tarımsal ticari GDO lu ürün üretimlerinin %96 lık kısmının ABD (%59), Arjantin (%20), Kanada (%7), Brezilya (%6) ve Çin (%4) olmak üzere sadece 5 ülkede gerçekleştiriliyor olması GDO lu ürün üretiminin küresel boyutlarda olmadığını ortaya koymaktadır 4. GDO ürünlerinin en çok üretildiği ABD de özellikle soya ve mısır içeren işlenmiş gıdaların %60 ından fazlası GDO lu ürün içermektedir. GDO lu ürünlerin ABD de yaygın kullanımının, ürünlerin tüketici tarafından kabul edildiğini gösterdiği iddia edilse de gerçekte ABD de tüketicilerin büyük çoğunluğu bu tür ürünleri tükettiğinin farkında değildir. GDO lu ürün üreticilerinin ABD de yürüttüğü etiketleme karşıtı lobi, bu ürünler için arzu edilen etiketleme taleplerini bastırmıştır. ABD de 1997 den bu yana yapılan pek çok anket, ABD lilerin etiketleme istediğini ve ayrıca eğer etiketleme yapılırsa, halkın büyük çoğunluğunun bu ürünleri yemeyeceğini göstermektedir 5. Avrupa Birliğinde yapılan bir araştırma sonuçları da halkın bu ürünlerin açık bir şekilde etiketlenmesi konusunda ABD li tüketiciler ile benzer görüşlere sahip olduklarını ortaya koymaktadır. Euro Barometer tarafından yapılan araştırmaya katılan tüketicilerin %74 lik kısmı GDO lu ürünlerin açık bir biçimde etiketlenmeleri yönünde görüş bildirmişler ve hatta katılımcıların %53 lük 3 Ayrıntılı bilgi için bkz. Global Status of Commercialized Biotech/GM Crops: 2008 http://www.isaaa.org/ 4 Ayrıntılı bilgi için bkz. Global Status of Commercialized Biotech/GM Crops: 2008 http://www.isaaa.org/ 5 Cellini, F.ve digerleri(2004), Unintended Effects and Their Detection in Genetically Modified Crops, Food and Chemical Toxicology, 42, 1089-1125, Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Dernegi 6

kısmı GDO lu olmayan ürünleri satın almak için daha fazla para ödeyebileceklerini ifade etmişlerdir 6. GDO lü Ürünlerin Potansiyel Faydaları Genetiği değiştirilmiş organizmaları destekleyen özel endüstri üyeleri, gıda teknolojisi uzmanları, gıda işleyicileri, distribütörler, perakendeciler, gıda uzmanları, bilim insanları, bazı tüketiciler, Amerika lı çiftçiler, düzenleme ajansları, dünyadaki fakir ve aç insanları savunanlar ile yeşil devrim taraftarları; genetik mühendisliği teknolojisinin son yıllarda çok kolaylaştırıldığını ve bu teknolojiyle, dünya populasyonunun giderek büyümesi sonucu gerekli olan gıda ve ilacın büyük boyutta üretilebileceğini düşünmektedirler 7. İlave olarak, bu teknolojinin, hızlı büyüyen, hastalık, hava ve böceklere dirençli, herbisitlere dayanıklı bitkisel ürünlerin yanı sıra daha lezzetli, daha güvenli, daha verimli, daha besleyici, uzun ömürlü ve sağlık açısından daha faydalı bitkisel ve hayvansal ürünlerin, endüstriyel ve farmakolojik üretime katkı sağlayacak organizmaların elde edilmesi gibi potansiyel faydalara sahip olacağını düşünmektedirler 8. GDO lu ürünlerin faydaları olup olmadığı konusunda bir görüş birliği bulunmamakla birlikte, bu ürünleri destekleyenler tarafından ortaya atılan potansiyel faydalar aşağıda maddeler halinde sıralanmıştır. Besin Kalitesi ve Sağlığa yönelik Faydaların Artırılması Meyve ve Sebzelerin Raf Ömrü ve Organoleptik Kalitelerinin Artırılması Bitkisel ve Hayvansal Ürün Veriminin Artırılması Yenilebilir Aşı ve İlaç Üretimi Bio-fabrikalar ve Endüstriyel Kullanım İçin Ürün Ham Materyali Olarak Kullanımı Çevresel Faydaları(Daha az tarım ilacı kullanılımına olanak sağlaması vb.) GDO lu ürünlerin üretilmesini ve yaygınlaşmasını destekleyen kurum ve organizasyonların ortaya attıkları iddialardan en önemlisi, hızla artan dünya nüfusunun karşılaşabileceği açlık 6 Ayrıntılı Bilgi İçin Bkz: http://ec.europa.eu/agriculture/publi/gmo/ch4.htm 7 Uzogara,S.G(2006) The Impact of genetic Modification of Human Foods in 21.Century,Biotechnology Advances, 18,179-206,200 8 Türkiye de GDO, Bilim ve Teknik, 443, 36-43, 2004. Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Dernegi 7

sorunlarına karşı GDO lu ürünler ile sağlanacak üretim artışının çözüm olabileceğidir. Fakat bu ürünlerin üretimine başlandığı 1996 yılından bu yana GDO lu ürün üretilen tarım arazilerinde ve elde edilen ürün miktarında artış yaşanmasına rağmen, açlığın dünyanın en önemli problemlerinden birisi olmaya devam etmesi bu savın çokda doğru olmadığını ortaya koymaktadır. Nitekim BM tarafından geçtiğimiz günlerde açıklanan raporun verilerine göre, dünyada açlık çeken insan sayısının son yıllarda hızla artarak 1 milyara yükselmiş olması, açlık probleminin tarımsal üretim miktarı artışından daha ziyade paylaşım problemlerinden kaynaklandığını gözler önüne sermektedir 9. GDO lu ürünleri destekleyen kurum ve kuruluşlar, bu teknolojinin, hızlı büyüyen, hastalık, hava ve böceklere dirençli, herbisitlere dayanıklı bitkisel ürünlerin yanı sıra daha lezzetli, daha güvenli, daha verimli, daha besleyici, uzun ömürlü ve sağlık açısından daha faydalı bitkisel ve hayvansal ürünlerin, endüstriyel ve farmakolojik üretime katkı sağlayacak organizmaların elde edilmesi gibi potansiyel faydalara sahip olacağını düşünmektedirler. Genetiği değiştirilmiş organizmaları destekleyenler, insanlığa faydalarının sınırsız olduğuna ve GDO ların dünyanın önemli tarım, sağlık ve ekolojik problemlerini potansiyel olarak çözebileceğine inanmaktadırlar. Ayrıca, GDO karşıtı düşüncelerin sağlık, çevre ve gelişmekte olan ülkelerdeki çiftçilerin geçimini sağlaması gibi gerçekçi olmayan korkulardan ziyade mantıksız korkular ve ticareti koruma siyasetinden kaynaklandığını düşünmektedirler 10. Öte yandan, Avrupa Birliği nin yaptığı GDO ların Tarım ve Gıda Sektörü Üzerindeki Ekonomik Etkileri isimli bir araştırmanın sonuçlarına göre; GDO lar iddia edildiği gibi tarımda verimlilik ve üretim artışı sağlamamaktadır. Araştırmada Bt mısır ve GDO lu soya verimliliğinde geleneksel ürünlere oranla yıllara göre (1997-1999) %3-9 arasında artış ve azalışlar olmuştur. Bunun, hava durumu, ilaç kullanımı gibi çok çeşitli sebepleri olabileceği ifade edilmektedir. Anılan çalışmada çiftçilere verimlilik açısından ciddi bir katkı sağlamayan bu ürünlerin ekim alanlarının özellikle ABD de niçin hızla genişlediğinin yanıtı araştırılmakta ve nedenler şöyle sıralanmaktadır: 9 Ayrıntılı Bilgi İçin Bkz: UN: World Hunger Reaches 1 Billion Mark, http://abcnews.go.com/international/wirestory?id=7879289&page=1 10 Türkiye de GDO, Bilim ve Teknik, 443, 36-43, 2004. Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Dernegi 8

Teknolojinin vaadettikleri: Teknolojiyi kontrol edenler çiftçilere ileride tüm geleneksel tarım ürünlerinin yerini transgenik ürünlere bırakacağını vaadetmektedirler. Bu vaat, teknolojinin tohum tekelleşmesi ve ürün patentlerine uygun gelişmesi de dikkate alındığında üreticileri cezbetmektedir. Ayrıca, teknoloji olumsuz iklim ve toprak koşullarında üretim vaat etmektedir. Tohum şirketlerinin tekelleşmenin boyutunu tohum kontrolü ve ürün patenti ile sınırlamayıp spesifik GDO lar için spesifik kimyasal ilaçlar üretmeleri ve alıcıyı bu ürünlerden almak zorunda bırakmaları da önemli bir etken sayılabilir. Nitekim 10 büyük tarımsal kimya firmasının 6 sı (Novartis, Monsanto, Du Pont, Zeneca, AgrEvo ve Rhone Poulenc) aynı zamanda ana tarımsal biyoteknoloji firmaları arasında yer almaktadır. Büyük biyoteknoloji firmaları pazarlama stratejisi olarak dünyanın en büyük tahıl ve gıda toptancılarıyla işbirliğine gitmekte (Monsanto/Cargill) ve bu yolla tarladan sofraya dağıtım zincirini kontrol etmeyi hedeflemektedirler. ABD yönetimi GDO ların gerek araştırılması-geliştirilmesi, gerek üretilmesi ve pazarlanması için ciddi teşvik ve kolaylıklar sağlamaktadır. Bu itibarla, GDO teknolojisinin kimyasal ilaç kullanımını azaltarak çevreye büyük katkıda bulunduğu savı daha fazla araştırılmaya ve kanıtlanmaya gereksinim duymaktadır 11. GDO lu ürünler ile ilgili olarak öne sürülen savlardan birisi de bu ürünlerin GDO lu olmayan ürünlere göre oldukça büyük maliyet avantajı sağladığı ve çiftçinin lehine olduğudur. Bu iddialara yönelik olarak Iowa State Üniversitesinde 377 mısır tarlası ve 800 çiftçi ile yapılan ciddi bir akademik çalışmanın sonuçlarına göre; transgenik mısırda tohumluğun GDO lu olmayan mısıra göre %32 oranında daha pahalıya mal olduğu belirlenmiştir 12. GDO lu ürünlerin verimlerinin klasik ürünlere göre daha yüksek olduğuna yönelik iddialar üzerine gerçekleştirilen bilimsel çalışmalarda, bu ürünlerin verim artışı sağlamadığını gözler önüne sermektedir. Wisconsin Üniversitesi tarafından ABD nin 8 kuzey eyaleyetinde gerçekleştirilen ve GDO lu soya fasülyeleri ile yapılan 40 verim denemesi sonucunda, GDO lu soyanın veriminin klasik soyaya göre ± %14 11 Yanaz, S. (2008), Genetik Olarak Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) Konusu ve Cartegena Biyogüvenlik Protokolü. http://www.dtm.gov.tr/dtmadmin/upload/ead/tanitimkoordinasyondb/genetik.doc 12 Duffy M.(1999) Who Benefits from Biotechnology?, Iowa State University http://www.econ.iastate.edu/research/webpapers/who_benefits_from_biotech.pdf Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Dernegi 9

oranında değişim gösterdiği, ortalamada ise GDO lu soyanın veriminin klasik soyaya gore %4 oranında daha az olduğu kanıtlanmıştır 13. GDO lü Ürünlerin Potansiyel Zararları GDO lu ürünlerin yaygınlaşması ile birlikte, bu ürünlerin çevre,ekosistem ve insan sağlıgı üzerinde zararları olduğu yönünde görüş ileri süren gruplardan bazıları bitki ve hayvanlardaki genetik mühendisliğinin her şekline tamamen karşı olup, GDO ların yasaklanması konusunda oldukça kesin hükümlere sahiptirler. Diğer bir kesim ise bu ürünlerin insan ve çevre saglığına olası olumsuz etkileri nedeniyle, üretim ve ticaretinin sıkı bir şekilde denetlenmesi gerektiğini ifade etmektedirler. Özellikle Avrupa Birliği ülkelerindeki muhalifler GDO ların dünya tarımını, sağlıgını ve ekolojisini tehdit edeceğini düşündüklerinden bu gıdaları frankeştayn gıdalar olarak nitelendirmektedirler. Nitekim bu alanda gerçekleştirilen bazı deneysel çalışmalar GDO lu ürünlerin kullanımı ile doğal çevrede olumsuz etkiler olabileceğini ortaya koymaktadır 14. Bu çalışmalarda elde edilen bulgular ışıgında GDO lu ürünlerin çevre ve doğaya olumsuz etkileri aşağıda sıralanmıştır. Gen Kaçışı, Yabani Tozlaşma Yapay Gen Transferi ve Hibritleşme Süper Yabani Türlerin Ortaya Çıkması Bitkilerde Dayanıklılığın Gerilemesi Zararlılarda Dayanıklığın Artması 13 Oplinger, E.S., M.J. Martinka, and K.A. Schmitz( 1999) Performance of transgenetic soybeans northern U.S. p. 74 77. In K.A. Kelling and J.A.Wedberg (ed.) Proc. 1999 Wisconsin Fert., Aglime, and Pest Manage. Conf., Madison, WI. 19 21 Jan. 1999. Coop. Ext., Univ. ofwisconsin Ext., and College of Agric. and Life Sci., Madison, WI. 14 Aşağıda Yer Alan Makaleler GDO lu ürünlerin Çevre ve Doğaya Olumsuz Etkileri Hakkında Gerçekleştirien Akademik Çalışmalara Örnek Olarak Gösterilebilinir. Altieri,M.(2001). The Enviromental Risks of Transgenic Crops: An Agroecological Assesment, Department of Environmental Science, Policy and Management, University of California, Berkeley, USA. P.E ve N.C Ellstand(1996) Crop-to-Weed Gene Flow in the Genus Sorghum(Poaceae): Spontaneous Interspecific Hybridization Between Johnsongrass, Sorghum halepense and crop sorghum, S.bicolor. American Journal of Botany 83:1153-1160 Palm C. ve digerleri(1996) Persistence in Soil of Transgenic Plant Produced Bacillus thuringiensis. Kurstaki delta Endotoxin. Canadian Journal of Micro Biolology 42(12),1258-1262 Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Dernegi 10

Genetik Kirlenme Riski Organizmaların Genom Yapısındaki Etkileşimden Doğabileek Riskler GDO Genlerinin Toprak ve Su Ekosisteme Geçişinin Doğurabileceği Riskler Biyo Çeşitliliğe Etkileri İnsan ve Hayvan Sağlığında Meydana Gelebilecek Riskler. Akademik çalışmalar sonucu ortaya konulan bu riskler, GDO lu ürünlerin ekolojik dengenin bozulma tehlikesini artırmakta olduğunu göstermektedir. Doğal türlerde genetik çeşitliliğin kaybına, ekosistemdeki tür dağılımının ve dengenin bozularak genetik kaynakları oluşturan yabani türlerin doğal evolüsyondan sapmalarına neden olabilecek bu riskler aynı zamanda, ülkemizinde arasında bulunduğu genetik kaynakları zengin ülkelerin gen kaynaklarının tehdit edilmesine yol açmaktadır. Bu ürünlerin ekosistem üzerinde yaratacağı olumsuz etkilere ek olarak, sosyo ekonomik alanlarda bu ürünlerin kullanımının yaygınlaşması ile bazı riskler ortaya çıkmaktadır. GDO lu üretim alanında tarımsal biyo teknolojinin büyük ölçüde ABD kökenli firmalar tarafından gerçekleştiriliyor olması, gelişmekte olan ülkeleri tarımsal alanda zamanla dışa bağımlı hale getirebilecektir. GDO lu tohumlarda uygulanan patent hakları, çiftçiye tohum alıkoyma (seed saving) imkanı vermeyen sözleşme ve terminator gen teknolojisi uygulamaları yoluyla dünya çiftçilerinin bütünüyle tohum üreticisi birkaç ulus ötesi şirkete bağımlı kılınmasına neden olabilecektir. Geçtiğimiz on yıl boyunca GDO lu bitkilere ilişkin olarak alınan her dört patentden üçü beş firmaya Dow, Dupont, Syngenta, Aventis ve Monsanto ait olması ve dünyada ekilen GDO lu tohumun % 90 ı tek bir firmanın, Monsanto nun tohumu olması tohum güvenliğini oldukça azaltan bir durumdur. Böylece, insanlık tarihinde belki de ilk kez GDO lu tarımsal ürün ve üretim boyutunun genişlemesi halinde- küresel gıda arzının kontrolü tohum tekelleri ve ürün patentleri yoluyla sınırlı sayıda üreticinin (firmanın) eline geçebilecektir 15. 15 Yanaz S.(2006), Genetik Olarak Değiştirilmiş Organizmalar(GDO) Konusu ve Cartgena Biyogüvenlik Protokolü, Dış Ticaret Müsteşarlığı İthalat Genel Müdürlüğü, http://www.dtm.gov.tr/dtmadmin/upload/ead/tanitimkoordinasyondb/genetik.doc Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Dernegi 11

GDO lu ürünlerin İnsan ve Hayvan Sağlıgı Üzerine Olası Olumsuz Etkileri Bitki zararlıları ve haşerelerden bitkilerin korunması amacıyla GDO lu Mısır ve Pamuk tohumları kendi böcek ilaçlarını ihtiva edecek şekilde üretilmektedirler. Bitki zararlıları GDO lu Mısır ve Pamuk bitkilerinden bir ısırık bile alsalar bu ürünlerin içerisinde bulunan zehir bu zararlıları öldürmektedir. Bu tür tohumları üreten biyoteknoloji şirketleri, tohumların genetik kodlarına işlenen böcek ilaçlarının zararsız olduklarını iddia etmektedirler. Öte yandan, GDO lu bitkilerin içerisine böceklerden koruma sağlaması amacıyla yerleştirilmiş olan biyoteknolojik toksin maddelerin konsantre olmalarından dolayı, diğer ilaçlama yöntemlerine göre binlerce kat fazla oranda toksit madde bulundurmaktadırlar. Yüzeysel ilaçlama yöntemlerinde yıkama sonucu bu toksin maddelerin büyük kısmı temizlenmesine rağmen, GDO lu ürünlerde toksin maddelerinin genlerde bulunmasından dolayı temizlenme şansı olmamaktadır. Bilimsel çalışmalar toksit miktarı GDO lu ürünlere göre çok daha az oranda bulunan ilaçlamaların bile insan sağlığına zararlı olduğunu ortaya koymaktadır. ABD nin kuzeybatı eyaletlerinde çingene güvesi olarak adlandırılan zararlıyı öldürmek için uçakla yapılan ilaçlama sonrasında, bölgedeki yaklaşık 500 kişinin alerji ve nezle problemleri yaşamış oldukları tesbit edilmiştir 16. Yapılan çalışmalarda GDO lu ürünlerin kısırlık ve sakat doğum riskini artırdığına yönelik bulgular elde edilmiştir. Bu alanda Avrupa Gıda Güvenliği Kurumu(European Food Safety Authority) tarafından 2007 yılında gerçekleştirilen araştırmada, GDO lu soya ile beslenen dişi farelerden doğan bebek farelerin diğerlerine göre daha küçük oldukları ve büyük bir kısımının üç hafta içerisinde öldükleri tesbit edilmiştir 17. GDO lu ürünler alanında en önemli uzmanlardan olan Dr. Arpad Pusztai, bu alanda gerçekleştirilen bilimsel çalışmaların tamamında GDO lu ürünlerin çalışmalara konu olan hayvanların bağışıklık sisteminde değişikliklere yol açtığının tesbit edildiğini açıklamıştır. Dünya nın en büyük GDO lu tohum üreticilerinden olan Monsanto tarafından yapılan çalışmada MON 863 olarak adlandırılan GDO lu mısırlar ile 13 hafta boyunca fareler beslenmiş ve adı geçen GDO lu ürünün etkileri tesbit edilmiştir. Bu çalışmanın sonucunda MON 863 tohumu ile üretilen mısırların insan ve hayvan sağlığı üzerinde olumsuz bir 16 Washington State Department of Health(1993), Report of health surveillance activities: Asian gypsy moth control program, (Olympia, WA: Washington State Dept. of Health, 1993. 17 Irina Ermakov(2007) Experimental Evidence of GMO Hazards, Presentation at Scientists for a GM Free Europe, EU Parliament, Brussels. Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Dernegi 12

etkiye sahip olmadığı ifade edilmekle birlikte, çalışma sırasında farelerin bağışıklık sistemleri üzerinde değişiklilerin ortaya çıkması GDO lu ürünler hakkında şüphelerin artmasına neden olan oldukça önemli bir bulgudur 18. Monsanto tarafından 2002 yılında gerçekleştirilen çalışma sonuçlarında bu ürünlerin insan ve hayvan sağlığı üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olmadığı ifade edilmiş olmasına rağmen, yine MON 863 kod numaralı tohumların etkileri üzerine 2007 yılında Fransız Caen Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen çalışmanın sonuçları bu ürünün sağlık üzerinde ciddi olumsuz etkileri olduğunu gözler önüne sermektedir. Caen Üniversitesi Bünyesindeki (Independent Research and Genetic Engineering) araştırma entstitisü tarafından gerçekleştirilen çalışmada, 90 gün boyunca MON 863 ve NK 603 tohumu ile üretilen GDO lu mısırlar ile beslenen farelerin hormonlarında değişimler olduğu gözlemlenmiş ayrıca böbrek ve karacigerlerinde zararlı toksit maddelerin oluştuğu tesbit edilmiştir. Çalışmanın sonunda erkek farelerin ortalama olarak vucütlarının %3.3 oranında kilo kaybına uğradıkları, yine vücütta önemli oranda sodyum kaybının gerçekleştiği, damar sertligine neden olan triglyceride yağı oranının ise %24-%40 arasında artmış olduğu tesbit edilmiştir 19. Bu araştırmaya ilişkin sonuçların açıklanmasının ardından Greenpeace tarafından bu ürünün başta Avrupa Birliği olmak üzere hiçbir ülkede onaylanmaması gerektiğini ifade eden bir açıklamada bulunulmuştur 20. Yine aynı alanda İtalyan hükümeti tarafından 2008 yılı Kasım ayında yaptırılan benzer yönde çalışmada da, GDO lu mısırların farelerin bağışıklık sistemi üzerinde etkileri olduğu ortaya konulmuştur 21. 2006 yılında Hindistanda yaşanan bir başka olay da GDO lu ürünlerin ölümcül etkilerini ortaya koymaktadır. GDO lu Pamuk üretimi yapılan tarlalarda hasattan sonra koyunların otlatılmasını takiben binlerce koyun ölümleri gerçekleşmiştir. Ölü koyunlar üzerinde 18 John M. Burns(2002) 13-Week Dietary Subchronic Comparison Study with MON 863 Corn in Rats Preceded by a 1-Week Baseline Food Consumption Determination with PMI Certified Rodent Diet #5002, December 17, 2002 http://www.monsanto.com/monsanto/content/products/technicalandsafety/fullratstudy.pdf 19 Ayrıntılı Bilgi İçin Bkz. Committee for Independent Research and Information on Genetic Engineering, Report on NK 603 GM maize produced by Monsanto company http://www.gefreebc.org/content/right_sidebar/articles/rat_maize_toxic_agian.pdf http://www.nogw.com/download/_07_monsanto_gm_corn.pdf 20 Ayrıntılı Bilgi İçin Bkz. Regulatory systems for GE crops a failure: the case of MON863 http://www.greenpeace.to/publications/mon863.pdf 21 Alberto Finamore, et al(2008) Intestinal and Peripheral Immune Response to MON810 Maize Ingestion in Weaning and Old Mice, J. Agric. Food Chem., 2008, 56 (23), pp 11533 11539, November 14, 2008 Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Dernegi 13

yapılan incelemelerde hayvanların karacigerleri ve testislerinde siyahlıklar ve bozulmalar olduğu tesbit edilmiştir. İncelemenin sonuçları koyunların toksinler nedeniyle öldüğünu ortaya koyarken, bu toksinlerinde çok büyük olasılıkla GDO lu Pamuk üretimi yapılan tarlalarda koyunların otlatılmasından kaynaklandığı açıklanmıştır 22. GDO lu ürünlerin insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri nedeniyle yasaklanmasına yönelik en güncel açıklamalardan birisi de 19 Mayıs 2009 tarihinde ABD nin tıp alanında etkin kuruluşlarından olan AAEM (The American Academy Of Environmental Medicine) tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu kurum tarafından GDO lu ürünlere karşı moratoryum ilan edilmesi gerektiğini ifade eden bir basın bildirisi yayınlanmıştır. Bildiride GDO lu gıda ürünlerinin zehirlenmelere ve alerjilere yol açtığı, bağışıklık sistemi üzerinde ciddi hasarlara neden olduğu, fizyolojik ve genetik sağlıgı bozduğu ve bu nedenle bu ürünlerin yasaklanması gerektiği ifade edilmiştir. Akademi nin yönetim kurulu üyesi Dr. Amy Dean tarafından yapılan açıklamada ayrıca, şu ana kadar hayvanlar üzerinde gerçekleştirilen bir çok bilimsel çalışmanın sonuçlarının GDO lu gıdaların vücüttaki bir çok farklı organa zararlar verdiğinin kanıtlanmış olduğu ve bu nedenle kamu sağlıgı ve hastaların güvenliği açısından bu tür gıdaların yasaklanması gerektiği ifade edilmiştir. Açıklamada bu ürünlerin etiketlenmelerinin gerekliğinin önemi ortaya konurken, GDO lu ürünlerin insan sağlıgı üzerindeki olumsuz etkilerinin ortaya çıkarılabilmesi için bağımsız kuruluşlar tarafından daha fazla bilimsel çalışma gerçekleştirilmesinin önemi vurgulanmıştır. 23 Biyogüvenlik ve Birleşmiş Milletler Biyogüvenlik (Cartegena) Protokolü GDO lu ürünlerin üretim ve ticaretinin, doğal çevreye ve sosyo-ekonomik yapıya verebileceği zararlar, bu organizmaların üretimi, doğaya salınımı ve kullanımının biyo güvenlik düzenlemeleri ile kontrol edilmesini gerekli kılmaktadır. Biyogüvenlik, modern biyoteknoloji tekniklerinin uygulanmalarının ve modern biyoteknoloji ürünlerinin insan sağlığı ve biyolojik çeşitlilik üzerine oluşturabileceği olumsuz etkilerin belirlenmesi(risk değerlendirme) ve belirlenen risklerin meydana gelme ihtimalinin ortadan 22 Ayrıntılı Bilgi İçin Bkz: Mortality in Sheep Flocks after Grazing on Bt Cotton Fields Warangal District, Andhra Pradesh Report of the Preliminary Assessment, April 2006, http://www.munlochygmvigil.org.uk/mortality_in_sheep.pdf http://www.annadana.com/actu/fichiers/mortalitysheep.html 23 AyrıntılıBilgi İçin Bkz. http://www.aaemonline.org/gmopressrelease.html Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Dernegi 14

kaldırılması ya da meydana gelme durumunda oluşacak zararların kontrol altında tutulması için (risk yönetimi) alınması öngörülen tedbirler şeklinde tanımlanmaktadır 24. Biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir kullanımının sağlanması için biyoteknoloji uygulamalarından kaynaklanabilecek olumsuzlukların önlenmesine yönelik olarak hazırlanan ve 2003 yılından bu yana yürürlükte olan Birleşmiş Milletler Biyogüvenlik (Cartagena) Protokolü, genetiği değiştirilmiş organizmaların (GDO lar) araştırılması aşamasından, çevreye salım ve transit geçiş aşamasına kadar çevre ve insan sağlığına gelebilecek risklerin önlenebilmesine kadar geniş bir kapsama sahip etkili bir hukukî belgedir. Protokolün kapsamı; insan sağlığı üzerindeki riskler de göz önünde bulundurularak, biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir kullanımı üzerinde olumsuz etkilerde bulunabilecek tüm değiştirilmiş canlı organizmaların sınırötesi hareketi, transit geçişi, muamelesi ve kullanılması için geçerlidir 25. Protokol, GDO ların iki kategorisini kapsamaktadır. a. Çevreye kasti (bilinçli) olarak bırakılacak GDO lar ( ekim amaçlı tohumlar ve yetiştirme amaçlı hayvanlar gibi). b. Gıda, yem veya işleme amaçlı GDO lar (mısır, pamuk, soya gibi hacimli -bulk- mallar). Ayrıca, Protokolde işlem (processing) konusu tanımlanmamıştır. Bu nedenle Protokolün tekstil üretimi ile insanlar veya hayvanlar tarafından tüketilmeyen diğer ürünleri de kapsayabileceği yönünde görüşler bulunmaktadır. Diğer taraftan, protokol'de gıda güvenliği (food safety) konusu yer almamıştır. İşlenmiş gıda ürünleri de Protokol kapsamı dışında bırakılmıştır. İleri Bildirim Anlaşması (m.7) Protokolün önemli mekanizmalarından birisidir. Bilinçli olarak çevreye salınacak GDO ların ilk sınır aşan hareketinden önce izlenmesi zorunlu bir prosedürdür. İhracatçı ithalatçı ülkeye ilk yüklemeden önce (the first shipment) GDO ları tanımlayan yazılı ve ayrıntılı bilgi sağlamak zorundadır. İthalatçı bilginin alındığını 90 gün içinde karşı tarafa yazılı olarak bildirecektir ve 270 günü aşmadan açıkça bu yüklemeyi onayladığını ya da ret etmesi halinde de nedenlerini bildirecektir. Bununla birlikte, sözkonusu süre içerisinde herhangi bir 24 Eser, Vehbi(2000) Modern Biyoteknoloji Gelişmelerinin Işığı Altında Dünya ve Türkiye de Tarım Küreselleşme Sürecinde Biyoteknoloji ve Biyogüvenlik Sempozyum Bildirileri, Ankara. 25 Talu, N.(2005) Biyogüvenlik (Cartagena) Protokolü ve Türkiye de Durum, Biyogüvenlik Protokolü ve Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi nde Teşvikler, TÇV Yayını, Ankara, 2005, s. 11-29. Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Dernegi 15

karar bildirilmemesi ithalatın onayı veya reddi anlamına gelmemektedir. İleri Bildirim Anlaşması sürecinden beş tip GDO hariç tutulmuştur. Bunlar; İnsanlara yönelik eczacılık ürünlerinin çoğu, Üçüncü ülkeye yönelik GDO lar, Kapalı kullanım amaçlı GDO lar, Gıda, yem veya işleme amaçlı GDO lar, Taraflar toplantısında güvenli olarak ilan edilen GDO lardır. Cartegena Protokolüne taraflar olan ülkeler ileride bu kapsamı genişletmeye karar verebilme hakkına sahiptirler. Ayrıca, bu kategorilerin anılan prosedürden hariç tutulması, ülkelerin kendi ithalat mevzuatında düzenleme yapamayacakları anlamına gelmemektedir. Ülkeler risk değerlendirmesi (m.15) temeline dayanarak GDO ları ithal edip etmeyeceklerine karar verebilme hakkına sahiptirler. Bu tür ürünlerin ithalatına yönelik değerlendirmeler GDO ların insan sağlığı üzerindeki riskler de göz önünde bulundurularak, biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir kullanımı üzerinde olabilecek potansiyel olumsuz etkilerin tanımlanması ve değerlendirilmesi amacıyla, en az Protokolün 8. maddesinde istenen bilgilere ve bilimsel olarak sağlam temellere dayanması gerekmektedir. Ancak, ilgili bilimsel bilgilerin yokluğu veya yetersizliği durumunda, bir ülke ön önlem alma veya ihtiyat yaklaşımını (precautionary approach) kullanarak GDO ların ithalatını reddedebilecektir 26. Yukarıda ayrıntılı olarak ele alındığı üzere BM Biyolojik Çeşitlilik Anlaşması'nın bir parçası olan Biyogüvenlik Protokolü'nü (Cartagena Protokolü) biyolojik türlülüğün sürdürülebilir kullanımı ve korunmasını olumsuz etkileyebilecek, ve insan sağlığı açısından riskler yaratabilecek GDO organizmaların sınırlar ötesi taşınımını, alıp satımını ve kullanımını denetlemeyi öngören bir anlaşmadır. Türkiye bu anlaşmaya imza atmış ülkelerden birisi olup, Biyolojik Güvenlige iliskin Kartegena Protokolü nü Onaylayan 4898 sayılı kanun 2003 yılında TBMM de Kabul edilip yaşalaşmıştır. 26 Yanaz S.(2006) a.g.m Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Dernegi 16

Avrupa Birliği ve Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar Avrupa Birliğinde GDO lu ürünlerin üretimi,satışı ve ithalatı 2004 yılına kadar yasaklanmıştır. Bu tarihten sonra ABD nin Dünya Ticaret Örgütü aracılığıyla kurduğu baskının bir sonucu olarak, Avrupa Birliği nde, son derecede katı kontroller altında, yalnızca birkaç çeşit GDO lu ürünün yem amaçlı dışalımına, işlenmesine ve ekimine, 2004 yılında üye ülkeler arasında yapılan oylama ile izin verilmiştir 27. 19 Mayıs 2004 tarihinde gerçekleştirilen oylamada, AB li bakanların oy çokluğu (İrlanda, Hollanda, Finlandiya, İsveç, İngiltere ve İtalya nın olumlu oyları; Danimarka, Yunanistan, Fransa, Lüksemburg ve Avusturya nın olumsuz oyları; Portekiz, Almanya ve İspanya nın çekimser kararı) ile Bt 11 tatlı mısır için moratoryum kaldırılmış ve ithalat ile işleme amaçlı kullanımına (üretimi hariç) 10 yıllığına onay verilmiştir. Daha sonra NK 603 GM mısır çeşidine işleme ve yem amaçlı ithalatına 10 yıl için ve nihayet Mon 810 Bt mısırın 17 çeşidine AB de üretim izini de verilmiştir. Bu tarihten sonra Avrupa'da, 100 bin hektarın altında olmak üzere, yalnızca İspanya, Bulgaristan ve Almanya da transgenik mısır ve Romanya da transgenik soya ekimi, son derecede kontrollü koşullarda yapılmaya başlanmıştır. Slovakya, Çek Cumhuriyeti, ve Polonya da ise yine kontrollü bir biçimde deneme amacıyla üretim gerçekleştirilmektedir. Danimarka, İsveç, Norveç ve Avusturya başta olmak üzere geriye kalan Avrupa ülkeleri ise halen topraklarında GDO ekimine izin vermemektedir. Buna karşılık, Birlik üyesi ülkelerde değişik ürünlerde toplam 1500 civarında alan denemesi kurulduğu bilinmektedir. Her ne kadar bazı GDO lu ürünlerin ithalatına 2004 yılında izin verilmiş olmasına rağmen, Avrupa Birliği tarafından biyogüvenlik alanında denetimin sağlanması için çıkartılmış kapsamlı direktifler bulunmaktadır. Avrupa Birliği nin biyogüvenlik konusunda 1990 yılında çıkarttığı kapsamlı iki direktifi (ec/90/219-kapalı şartlarda kullanım- ve ec/90/220-çevreye serbest bırakma-) konularını düzenlemektedir. 2003 te yürürlüğe giren ec/1829 ve ec/1830 sayılı 2 direktif ise gıda/yem amaçlı işleme ile etiketleme ve izlenebilirliği kapsamaktadır. Sözü edilen mevzuat, oldukça katı kurallar içermektedir. 27 Bildirici Z.(2008)Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) Ve Avrupa Birliği Uygulamaları http://blog.bluzz.net/wp-content/uploads/2008/02/avrupa-birligi-ve-gdo.pdf Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Dernegi 17

Diğer yandan AB, gıdaların GDO içerdiğine dair etiketlenmesinde istenilen Eşik Değer oranını % 0.9 da tutma kararlılığı içindedir. Tüm bunlara karşın, günümüze kadar GDO ların üretim ve gıda/yem işleme amaçlı dışalımına yasak uygulayan AB, biyoteknoloji araştırmalarını öncelikli konuları içersine almıştır. Ancak, bu güne kadar GDO ların gıda olarak kullanılmasına karşı yürüttüğü politikalar nedeniyle, kendi biyoteknolojik araştırmalarını Gıda-dışı kulanım alanlarına yoğunlaştırmıştır. Bu araştırmaların AB toplumu tarafından da kabul görmesi için, biyoteknolojik araştırmalarını Beyaz Biyoteknoloji ve Yeşil Biyoteknoloji olarak isimlendirmiştir. Beyaz biyoteknoloji ile hammadde ve atıkların biyolojik olarak temizlenmesi, yeşil biyoteknoloji ile optimize biyolojik hammaddelerin üretilmesi planlanmaktadır. Öte yandan, transgenik ürünlerin çevreye ve ekolojiye verebileceği zararları azaltarak transgeniklerin Güvenli üretilmelerine zemin hazırlamak üzere, transgenik, geleneksel ve organik üretimlerin beraber (bitişik üretim alanlarında) yapılması halinde, özellikle gen kaçışlarının önlenmesi için ne tür etkin ve sabit kontrol sistemlerinin uygulanması gerektiği araştırılmaktadır 28. AB'nin yaklaşımı biyogüvenlik kavramı ile bağlantılı olarak ortaya çıkmaktadır. Biyogüvenlik kavramı, modern biyoteknoloji teknik, uygulama ve ürünlerinin insan sağlığı ve biyolojik çeşitlilik üzerinde oluşturabileceği olumsuz etkilerin belirlenmesi sürecini ve belirlenen risklerin meydana gelme olasılığının ortadan kaldırılması veya meydana gelmesi durumunda oluşacak zararların kontrol altında tutulması için alınacak tedbirleri kapsamaktadır. Dünya ticaretinde iki önemli taraf olan ABD ve AB'nin transgenik ürünlerin üretimi ve ticareti konusundaki farklı uygulamaları dikkati çekmektedir. Transgenik ürünlerin büyük ölçüde özel kesim Ar-Ge çalışmaları ile geliştirildiği ABD'de konuya daha liberal bir yaklaşım sergilenirken, AB'de ise, özellikle tüketicinin çevre ve sağlık kaygılarının ön plana çıkması nedeniyle etiketleme de dâhil, yoğun bir kamu düzenlemesine tabi olmaktadır 29. Türkiye de Durum Ülkemizde transgenik bitkilerin ithalâtı konusunda hukukî ve kurumsal alanda ciddî boşluklar, bilimsel ve teknik açıdan da önemli ölçüde yetersizlikler bulunmaktadır. Türkiye de GDO içeren yerli ürün üretimi yoktur, ancak ithal edilen bazı ham ve işlenmiş ürünlerin GDO içerip içermediği gıda güvenliği açısından fiilen denetlenememektedir. 28 Ziraat Mühendisleri Odası,Biyogüvenlik Oda görüş Bildirgesi,2005, http://www.zmo.org.tr 29 Bildirici Z.(2008)Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) Ve Avrupa Birliği Uygulamaları http://blog.bluzz.net/wp-content/uploads/2008/02/avrupa-birligi-ve-gdo.pdf Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Dernegi 18

GDO lu tohumların Türkiye de satışı yasaklanmış olsa da, bu tip ürünlerin ithalâtının kontrolü yapılamamakta, girişler sadece beyana dayalı olarak ve gümrüklerde kontrolsüz olarak cereyan etmektedir. Her ne kadar GDO ve ürünlerinin çevreye kontrolsüz salımına resmen izin verilmemekte ise de, Türkiye de GDO ların hukukî olmayan yollarla ekimini kontrol eden denetim mekanizmalarının varlığından söz etmek mümkün değildir. Bu alandaki araştırma geliştirme çalışmalarının çok yetersiz olması ve teknik altyapının eksikliği de (uzman, laboratuvar vb.) bilinen bir gerçektir. Ayrıca, GDO ların çevreye bilinçli olarak salımı ve pazara sürülmesi konusunda Türkiye deki mevcut hukukî düzenlemeler bugünkü haliyle AB mevzuatı ile uyumlu değildir. Türkiye de GDO lu ürün üretimi yasak olmasına rağmen 1998 yılından itibaren alan denemeleri yapılmaya başlanmıştır. Değişik firmalar tarafından ithal edilen ürünlerde alan denemeleri Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı Araştırma Enstitü leri tarafından bazı illerde yapılmıştır. GD ürünlerin alan denemelerini takiben tescili, üretime sokulması ve gıda zincirinde kullanılması gündeme gelecektir. Türkiye de iç piyasada işlenerek ürün halinde pazara sürülen hammadde veya yurt dışından ithal edilen işlenmiş ürünlerden önemli bir kısmının GDO içeriğine sahip olduğu ileri sürülmektedir. Özellikle mısır ve soyanın büyük bir kısmı ABD ve Arjantin den ithal edilmiş olup neredeyse tamamının GDO içerikli olduğu iddia edilmektedir. Ayrıca 20 ye yakın ilin pazarlarından alınan domates ve patateslerin GD ürün olduğu saptanmıştır. Bunların hemen hemen tümü, Türkiye ye kaçak yollarla giren GD tohumlarının hiçbir denetime tabi tutulmadan tarlalarda veya seralarda ekilmesi sonucunda üretilmektedir 30. Türkiye nin özellikle, mısır, buğday, soya fasulyesi gibi tarım ürünlerinin üretim ve tüketiminde, GDO uygulamaları açısından çokuluslu şirketler tarafından iyi bir pazar olarak görüldüğü dikkate alındığında; tarım, çevre ve teknoloji politikalarının bütünleşik bir anlayışla değerlendirildiği ulusal bir biyogüvenlik politikasına olan ihtiyaç giderek ortaya çıkmaktadır. Biyogüvenlik Yasa Tasarısına Eleştiriler Ülkemizde Biyogüvenlik alanında yasal boşluğun giderilmesi amacıyla, Eylül 2002-Eylül 2005 tarihleri arasında "Ulusal Biyogüvenlik Çerçevesinin Geliştirilmesi" konulu UNEP/GEF projesi gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmanın sonucunda bir "Ulusal Biyogüvenlik Yasa Taslağı" hazırlanmış olup tasarının önümüzdeki yasama döneminde TBMM genel kuruluna geleceği tahmin edilmektedir. Mevcut yasa tasarısına yönelik bir çok farklı sivil toplum ve meslek örgütü 30 Kıyak, S., Genetik Olarak Değiştirilmiş Gıdalar, Cartagena Biyogüvenlik Protokolü ve Türkiye de Durum Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Dernegi 19

tarafından eleştirilerde bulunulmuştur. Yasa taslağını değerlendirip konu üzerine görüş ve önerilerini bildiren sivil toplum örgütlerinden birisi de Ziraat Mühendisleri Odası dır. Devam eden kısımda, Ziraat Mühendisleri Odası tarafından Biyogüvenlik Yasa Tasarısı na yönelik eleştirilere, konu hakkında kapsamlı bilgiye sahip olunabilmesi açısından yer verilmiştir. BİRİNCİ KISIM GENEL HÜKÜMLER BİRİNCİ BÖLÜM : AMAÇ, KAPSAM VE TANIMLAR TANIMLAR Madde 3- İ) İzleme başlıklı tanımında yapılan düzenlemeye ek olarak geçen tasarıda da belirtilmiş ancak son taslak metinden çıkarılmış olan çevreye serbest bırakılmasından ve/veya piyasaya sürülmesinden ibaresinin özellikle toprakla ve çevreyle direkt temasa geçecek GDO lu ürünlerın izlenmesine imkan vereceğini düşünerek tekrar metne eklenmesi gerektiğini düşünüyoruz. j) AB rehberinde yer alan Risk değerlendirme tanımı İnsanlarIn ve çevrenin risk kaynağına maruz bırakılmasını takiben, tanımlanmış şartlar altında olumsuz etkilerinin/olayların ortaya çıkma boyutunun ve olabilirliğinin ve belirsizliklerinin belirlendiği değerlendirme sürecidir. Risk değerlendirme, zararın tanım ve özelliklerini, maruz kalma değerlendırmesini ve risklerin özelliklerini içerir. Zarar, risk kaynağının olumsuz etkiye sebep olma potansiyelidir. Risk değerlendirme, GDO nun olumsuz etkilere sebep olabilecek özelliklerinin, bunların potansiyel sonuçlarının, ortaya çıkma olasılığının belirlenmesi ve belirlenen her bir özelliğin sebep olabileceği riskin tahmin edilmesi basamaklarından oluşur. şeklindedir. Risk değerlendirme tanımına Biyolojik çeşitliliğe, çevreye, insan, hayvan bitki sağlığı üzerinde oluşabilecek olumsuz etkilerin, potansiyel zararların ve risklerin tümü bilimsel esaslara göre yapılacak değerlendirmeler tümcesinin eklenmesi yerinde olacaktir. Şu anki taslakta, biyolojik çeşitlilik üzerinde oluşabilecek zararlar göz ardı edilerek risk değerlendirme tanımı yapılmıştır. Bu tanım eksik ve AB rehberindeki risk değerlendirme tanımından da uzaktır. Diğer bir husus da; tanımda geçen potansiyel zarar ibaresidir. Geleneksel hukuk kavramı olarak zarar geniş anlamıyla maddi ve manevi zararı içine alacak şekilde şu şekilde tanımlanır: Hukuken himaye edilen maddi ve manevi varlıkların bunlara yapılan bir tecavüzün vukuundan önceki ve sonraki halleri arasındaki farktır. Genel hukukta zararın hem varlığının hem de mıktarının saptanmasında kural olarak bır sorun çıkmamaktadır. Özellikle şeylere yönelik Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Dernegi 20