UYGARLIK TARİHİ DERS NOTLARI - 4. TARIMIN KEŞFİ ve YERLEŞİK TOPLULUKLARIN ORTAYA ÇIKIŞI



Benzer belgeler
İktisat Tarihi II. 1. Hafta

İnsanlık tarihindeki en büyük hata tarıma geçiş miydi?

Tarım Tarihi ve Deontolojisi Dersi 3.Hafta TOPRAKTAN YARARLANMA ŞEKİLLERİNİN GEÇİRDİĞİ EVRELER. Dr. Osman Orkan Özer

Tarımsal Ekoloji. Tarım Sistemlerinde Ekonomik Anlayış. 1. Giriş. Tanımlar İçerik. Perspektif. Doç.Dr. Kürşat Demiryürek

SARAY Saray İlçesinin Tarihçesi:

İnsanların var oluşundan yazının icadına kadar olan döneme denir. Tarih öncesi devirlerin birbirinden

İktisat Tarihi II. I. Hafta

TEMEL ZOOTEKNİ KISA ÖZET KOLAY AÖF

Doğu Akdeniz de Tarım ve Şehirleşme Süreci. Elif Ünlü Boğaziçi Üniversitesi - Tarih Bölümü

Dengeli Beslenme. Efe Kaan Fidancı

TÜRKİYE PEYZAJI (FAKÜLTE)

EKONOMİK FAALİYET 9. BÖLÜM TÜRLERİ

Türkiye'de Toprakların Kullanımı

Bozkır hayatının başlıca ekonomik faaliyetleri neler olabilir

Uygarlığın Doğuşu ve İlk Çağ Uygarlıkları Video Flash Anlatımı 2.ÜNİTE: UYGARLIĞIN DOĞUŞU VE İLK UYGARLI

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

GİRİŞ. Sağlıklı Beslenme ve Vücudumuzun Sağlıklı Beslenme Piramidi. Ana Gıda Grupları

YULAF YETİŞTİRİCİLİĞİ

ÜNİTE 3 YAŞAM KAYNAĞI TOPRAK

DÜNYADA ve TÜRKİYE DE YEMEKLİK TANE BAKLAGİLLER TARIMI

1844 te kimlik belgesi vermek amacıyla sayım yapılmıştır. Bu dönemde Anadolu da nüfus yaklaşık 10 milyondur.

2016 Özalp Tarihçesi: Özalp Coğrafyası: İlçe Nüfus Yapısı: Yaş Grubu Erkek Kadın Toplam 0-14 Yaş Yaş Yaş Yaş Yaş

TARIM TARİHİ VE DEONTOLOJİSİ

Tanımlar. Bölüm Çayırlar

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş

TARIMDAKİ GELİŞMELER

GÖRSEL KÜLTÜR KISA ÖZET KOLAYAOF

TÜFEK, MİKROP VE ÇELİK

İspanya ve Portekiz de Tahıl ve Un Pazarı

AVUSTURYA VE MACARİSTAN DA TAHIL VE UN PAZARI

İLKEL TOPLULUK VE DÜŞÜNÜŞ. Siyasi DüşüncelerTarihi

Dünya Mısır Pazarı ve Türkiye

Konu 6: Çanak Çömlekli Neolitik

BAKLİYAT DOSYASI. 4 TÜRKİYE ABD 240 Kaynak: FAO

5. Ünite. ÇEVRE ve TOPLUM. 1. Doğadan Nasıl Yararlanıyoruz? Çevre Sorunları Konu Değerlendirme Testi

YABANİ BİTKİLERİN KORUNMASI, SÜRDÜRÜLEBİLİR HASADI ve KULLANIMI

CANLILAR DÜNYASINI GEZELİM TANIYALIM

ULUSAL HUBUBAT KONSEYİ 2018 ÜLKESEL HUBUBAT REKOLTE DEĞERLENDİRME RAPORU

KONUYA GİRİŞ İnsanların toprağı işleyerek ekme ve dikme yoluyla ondan ürün elde etmesi faaliyetine tarım denir. BÖLGELERE GÖRE TOPRAKLARDAN YARARLANMA

Fao Gıda Fiyat Endeksi

Tarım Alanları,Otlak Alanları, Koruma Alanları Öğrt. Gör.Dr. Rüya Bayar

Günümüzdeki ilke ve kuralları belirlenmiş evlilik temeline dayanan aile kurumu yaklaşık 4000 yıllık bir geçmişe sahiptir. (Özgüven, 2009, s.25).

Ekmek, buğday ununa; su, tuz, maya (Saccharomyces cerevisiae) gerektiğinde şeker, enzimler, enzim kaynağı olarak malt unu, vital gluten ve izin

GOBUSTAN KAYALIKLARI VE İLK SANATÇILAR

ÖSYM. Diğer sayfaya geçiniz KPSS / GYGK-CS

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ KAMU YÖNETİMİ LİSANS PROGRAMI TÜRKİYE'DE ÇEVRE SORUNLARI DOÇ. DR.

İNSAN VE ÇEVRE A. DOĞADAN NASIL YARARLANIYORUZ? B. DOĞAYI KONTROL EDEBİLİYOR MUYUZ? C. İNSANIN DOĞAYA ETKİSİ

HUBUBAT T.C. KARAMAN TİCARET BORSASI AYLIK BORSA BÜLTENİ - 31/01/2010. Tarih: Sayı: 1 Maddelerin Cins ve Nev'ileri

PROJE RAPORU. PROJE ADI: Yerel Tohumlarımızın İçindeki Milli Kültürümüze ve Geleceğimize Sahip Çıkalım

GIDA İŞLEME MAKİNELERİ

T.C. KARAMAN TİCARET BORSASI GÜNLÜK BORSA BÜLTENİ. 01/06/ /06/2014 Şube Adı: Maddelerin Cins ve Nev'ileri. KARAMAN TİCARET BORSASI Enaz Fiyat

ÇEVREMİZDEKİ VARLIKLARI TANIYALIM

BÜYÜKBAŞ-KÜÇÜKBAŞ HAYVAN VARLIĞI VE SÜT ÜRETİMİ MEVCUT DURUMU TÜRKİYE İZMİR KARŞILAŞTIRMASI

Gıda Piyasalarının Değişen Dinamikleri. Türkiye Tarım/Gıda Sanayii nin Rekabet Gücü

Canlıların enerji kazanabilmeleri için beslenmeye gereksinimleri vardır.

BRİFİNG RAPORU AKHİSAR TİCARET BORSASI 2017 YILI. HAZIRLAYAN:Kalite ve Akreditasyon Birimi

NİĞDE TİCARET BORSASI YILLARI İSTATİSTİKİ VERİLERİ

Doğayla Uyumlu Yaşamın Adresi:

Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu

TÜRKİYE ET ÜRETİMİNDE BÖLGELER ARASI YAPISAL DEĞİŞİM ÜZERİNE BİR ANALİZ

2016 Başkale nin Tarihçesi: Başkale Coğrafyası:

T.C. KARAPINAR TİCARET BORSASI YILLIK BORSA BÜLTENİ. Enaz Fiyat. Ençok Fiyat. Ortalama Fiyat ARPA YEMLİK MTS , KG 425,077.

TÜRKİYE DE EN FAZLA GÖRÜLEN BESLENME HATALARI

Tarım Ekonomisi ve İşletmeciliği

TOPLUMSAL TABAKALAŞMA ve HAREKETLİLİK

Kelaynakların Hazin Öyküsü

HUBUBAT T.C. KARAMAN TİCARET BORSASI AYLIK BORSA BÜLTENİ - 31/07/2013. Tarih: Sayı: 7 Maddelerin Cins ve Nev'ileri

İktisat Tarihi II. IV. Hafta

COĞRAFYA-2 TESTİ. eşittir. B) Gölün alanının ölçek yardımıyla hesaplanabileceğine B) Yerel saati en ileri olan merkez L dir.

Bebeğinizin Beslenme Sağlığı ve Zeytin Yağı

Türkiye de hayvancılık sektörünün önündeki sorunları iki ana başlık altında toplamak mümkündür. Bunlar;

4. Ünite ÜRETTİKLERİMİZ

ANKARA TİCARET BORSASI AR-GE MÜDÜRLÜĞÜ SEKTÖR ARAŞTIRMALARI RAPOR NO:2 ANKARA NIN AYÇİÇEĞİ (ÇEREZLİK-YAĞLIK) PROFİLİ

ANADOLUNUN BUĞDAY ÇEŞİTLERİ VE SİYEZ BUĞDAYI PANELİ 26 Temmuz 2017

HUBUBAT. T.C. ÇORUM TİCARET BORSASI HAFTALIK BORSA BÜLTENİ - 17/11/2018. Tarih: Sayı: Sayfa: 1-8 Miktarı Br. Tutarı İşlem Sayısı.

TANER ÖZDEMİR TÜRK TELEKOM NURETTİN TOPÇU SOSYAL BİLİMLER LİSESİ TARİH ÖĞRETMENİ ZAMAN VE TAKVİM

Kanada nın Saskatchewan Eyaleti 2015 Yılı Tarım Sektörü İhracat Analizi

T.C. AKŞEHİR TİCARET BORSASI AYLIK BORSA BÜLTENİ. Ortalama Fiyat. Enaz Fiyat. Ençok Fiyat MISIR , KG 10,374.

Çaldıran daha önceleri Muradiye İlçesinin bir kazası konumundayken 1987 yılında çıkarılan kanunla ilçe statüsüne yükselmiştir.

Vitaminlerin yararları nedendir?

NÜFUSUN GELİŞİMİ, DAĞILIŞI VE NİTELİKLERİ

İKLİM VİDEO 3 Sera etkisi ne demek? Sera gazları hangileri? Sera gazı nedir? karbondioksit metan diazot monoksit

Prof.Dr. Muhittin Tayfur Başkent Üniversitesi SBF, Beslenme ve Diyetetik Bölümü

YEMEKLİK TANE BAKLAGİLLERİN KALİTE BİLEŞENLERİ

MURADİYE Nüfus Erkek Kadın Toplam Gürpınar Oran %52 % Kaynak: Tüik

Büyük baş hayvancılık

DEMOGRAFİ: Nüfus meselelerine sosyolojik bir bakış

ÖZEL EGEBERK ANAOKULU Sorgulama Programı. Kendimizi ifade etme yollarımız

Türkiye Cumhuriyeti-Ekonomi Bakanlığı,

ÖDEMİŞ İLÇESİNDE PATATES ÜRETİMİ, KOŞULLAR ve SORUNLAR

Bölüm 2. Tarımın Türkiye Ekonomisine Katkısı

TÜRKİYE DE VE DÜNYADA YEM SEKTÖRÜNE GENEL BAKIŞ, BEKLENTİLER, FIRSATLAR. Prof. Dr. Nizamettin Şenköylü Genel Sekreter

Macar Fiği Neden Önemlidir? Hangi Topraklarda Yetişir?

Beslenme Dersi sunusu

2000 Yılı Sonrası Reformu - I

SAĞLIM İNEKLERİN BESLENMESİ

Gerçek yaşam, minik minik değişiklikleri hayata geçirmeyi başardığınızda yaşanmaya başlanır. - Leo Tolstoy

2016 YILI BRİFİNG RAPORU

YETERLİ DENGELİ BESLENME

T.C. GÖNEN TİCARET BORSASI AYLIK BORSA BÜLTENİ. Ortalama Fiyat. Enaz Fiyat. Ençok Fiyat ARPA YEMLİK MTS , KG 155,626.

Transkript:

UYGARLIK TARİHİ DERS NOTLARI - 4 TARIMIN KEŞFİ ve YERLEŞİK TOPLULUKLARIN ORTAYA ÇIKIŞI Son Buzul Çağı nın yaklaşık MÖ 10 bin de son bulmasının ardından, dünya üzerinde yaygın biçimde değişen iklimle birlikte doğal yaşam koşulları da değişmeye başlamıştır. Bu değişim, kuşkusuz, insanların buzul çağa uygun biçimde geliştirdikleri avcı-toplayıcı yaşam biçiminde de önemli değişiklikleri gerektirmiş; ve tahmin edileceği gibi, yine binlerce yılı alan uzun bir tarihsel süreç sonunda tarımsal üretimin merkezi bir yere oturacağı yerleşik yaşam ortaya çıkmıştır. Bu aşamada, bu süreç ve sonuçları üzerinde durulacaktır. a.) Tarım Öncesi Aşama: Bahçeci ve Çoban Topluluklar Belirtildiği gibi tarımın keşfi ve asli geçim kaynağı olarak yaygınlaşması, bin yıllar süren ve farklı coğrafyaların kendine has şartlarına göre uyarlanmayı gerektiren uzunca bir sürecin sonucu olmuştur. Tabi ki, bu değişim, insanların avcı-toplayıcı yaşamdan bir anda vazgeçerek tarıma yönelmesiyle ortaya çıkmamıştır. Canlıların evriminde olduğu gibi, bir üretim biçiminden diğerine geçiş de, çeşitli tekniklerin deneme yanılma yöntemleriyle elenmesini de içeren uzunca bir sürecin sonucu olarak, aşama aşama gerçekleşmiştir. İlk insanlar avcı-toplayıcı yaşam biçimini asli geçim metodları olarak kullanmakla beraber, bundan yaklaşık 30 bin yıl öncesinden itibaren, bugün bahçecilik (yani ilkel tarım) ve çobanlık (yani ilkel hayvancılık) olarak bildiğimiz üretim metodlarını keşfetmeye ve yavaş yavaş kullanmaya başlamışlardır. Bunlar, bugün anladığımız anlamda bir tarım ve hayvancılık sisteminin ilk aşamalarını oluşturmuştur. Bunun öncesinde tamamıyla çevrelerinde mevcut bulunan bitki ve hayvanlara yönelen insanlar, bundan böyle tamamen olmasa da belli bir ölçüde doğanın şartlarını kontrol etmeye ve böylece üretim faaliyetinde bulunmaya başlamıştır diyebiliriz. İşte yeni üretim metodlarından biri olan bahçecilik, yani bitkilerin tohumlarını çeşitli toprak parçaları üzerinde ekerek, bunlardan mahsul almaya yönelmek, bu alandaki değişikliklerden biri olmuştur. İnsanlar, bunun için, ormanlık arazilerde kontrollü yakma, belirli arazilerde sulanan alanların yaratılması ve yeniden ekim gibi teknikler kullanarak, tercih ettikleri bitkilerin büyümesini desteklemek için çevreyi değiştirmeye başlamıştır. Bunun bir adı da yabani bitkilerin evcilleştirilmesi dir. Bu alanda gelişen diğer bir faaliyet alanı çobanlık olmuştur. Göç ettikleri çevrelerde bulunan hayvan sürülerini takip ederek, geçimlerini yakaladıkları hayvanlar yoluyla çıkaran bu topluluklar; zamanla, öldürmek istedikleri hayvanları özenle seçmek için çok daha karmaşık ve etkili sürü yönlendirme stratejileri benimsediler. Bunun bir yolu, çeşitli hayvanların evcilleştirilmesi ve böylece kontrol altında tutulabilmesi oldu. 1

İlk bahçeci ve çobanların evcilleştirebildikleri bitki ve hayvanlar, doğal ortamda neyin var olduğuna bağlı olarak tüm dünyada çeşitlilik göstermiştir. Evcilleştirilmiş ilk hayvanın, kurttan evrilen köpek olduğu tahmin edilmektedir. Bunlar, insanlara yemek olmak yerine, muhtemelen yoldaşlık sağlıyor, ava yardım ediyor ve insanların bıraktığı artıkların arasındaki çerçöpü yiyerek karınlarını doyuruyorlardı. İnsanlar, genellikle, çeşitli besinleri yiyen ve zaten itaatkar bir sürü yapısı içinde oldukça sosyalleşmiş gruplar halinde yaşayan uysal ve yavaş hareket eden hayvanları evcilleştirmeye ağırlık veriyorlardı: dolayısıyla, köpeklerin evcilleştirilmesini, koyunların ve keçilerin takip ettiği tahmin edilmektedir. Öte yandan, bahçeciler tarafından en çok yetiştirilen bitkiler ise, bulunulan coğrafyaya göre değişmekle birlikte, genelde kendi kendine döllenenlerdi. Yabani tohum türleri, tohumlarını çok çabuk dağıtma eğilimindedir; fakat ilk çiftçilerin bitkinin üstünde kendiliğinden uzun süre kalanları seçtiği varsayılmaktadır. Bu, ekip biçilen türlerin hemen birkaç yıl içinde daha büyük ölçüde izole edilerek, sonunda tohumların ancak harmandan sonra çıkarıldığı örneklere dönüşmesine, yeniden yetiştirmek üzere ekim yapmanın tamamen insanlara bağlı olmasını beraberinde getirmiştir. Bu çerçevede, bahçecilik ve çobanlık faaliyetlerinin dünya üzerinde ilk defa ortaya çıktığı yer, bugünkü Kuzey de Türkiye nin İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin de dahil olduğu, İran da Zagros Dağları na kadar uzanan, Güney de ise bugünkü Suriye den Irak a uzanan bir alan olmuştur. Bu bölge göz önünde bulundurulduğunda, ilk evcilleştirilen ot, besin değeri diğer tahıllardan üstün olan buğday, ve bunu takiben arpa, çavdar ve yulaf olmuştur. Otların yanısıra mercimek, bezelye, nohut ve bakla gibi çeşitli bakliyat ürünlerinin de evcilleştirildiği görülmektedir. Dengeli bir beslenme için her ikisi de gerekli olduğundan, bu kombinasyon, yani ot ve baklagil birlikteliği, bitki evcilleştirme merkezi olan her yörede görülmüştür. Bitki ve hayvanların evcilleştirilmesinde yeni tekniklerin kullanılması, geniş ölçekli tarıma doğru uzanan süreç içindeki evreler oldu. Ancak, şu da unutulmamalı ki, bu insan topluluklarının tamamen yerleşik yaşama geçmeleri, ancak tarımın yaygınlaşması ve başat geçim biçimi olmasıyla gerçekleşmiştir. Bu oluncaya kadar, bahçeci ve çoban topluluklar, daha ziyade yarı-göçebe olarak adlandırılabilecek bir yaşamı sürdürürler. Çünkü, yararlandıkları yeni tekniklere rağmen, bilgi ve teknolojilerinin, üretimlerinin uzunca bir süre tüm nüfusa yetmesini sağlayacak biçimde gelişebilmesi bin yıllar almıştır. Dolayısıyla, geçimlerini sağlayabilmek için bu insanlar da, ataları kadar olmasa da, belli zaman aralıklarıyla yer değiştirmek zorunda kalmaya devam etmişlerdir. Yine de, belirli süreler için belli bir yerde konaklama zorunluluğu, tarihteki ilk köy yerleşimleri diyebileceğimiz yerleşimlerin doğmasını beraberinde getirmiştir. Bu çerçevede, bahsedilen döneme dair bulgular içerisinde en ilgi çekenlerden biri, MÖ 10 bin dolaylarına tarihlenen ve Suriye de Fırat nehri yakınlarında bulunan Abu Hureyra yerleşimidir. Burası, saz damlı toprakta kazılan çukur barınaklarından oluşan, yaklaşık 300-400 kişinin yaşadığı küçük bir köydü. Yöredeki insanlar, buğday, çavdar ve arpayı hasat ederek ve her ilkbaharda vadiye gelen büyük ceylan sürülerini öldürerek yaşıyorlardı. 2

b.) Gelişmiş Tarım ve Hayvancılığın Ortaya Çıkışı İnsan toplulukları, Buzul Çağ ın sona erdiği yaklaşık 12 bin yıl öncesine kadar gidebilen bir süreçten başlayarak bahçecilik ve çobanlığa yönelirken, takip eden zamanda iklim ısınmaya devam etmiş, ve bir süre sonra kimi yerlerde kuraklık başgöstermiştir. Sonuç olarak, yabani otların basit yöntemlerle büyütülebildiği yerler çok küçüldü ve bahçeci ve çoban topluluklarının büyük bir kısmı için bir geçim krizi ortaya çıkmıştır. Doğal koşullardaki bu değişikliğe kimi gruplar avcı ve toplayıcı yaşam biçimine geri dönerek yanıt verirken; diğer bir kesim ise, koşulların eskisine nazaran büyük ölçüde kendileri tarafından kontrol edildiği tarımsal üretim biçimini geliştirme yolunu tutmuştur. İşte mevcut tohum işleme ve saklama bilgi ve teknolojilerinin geliştirilmesi yoluyla tarımsal üretime geçilebilmesini sağlayanlar, bu gruplar olmuşlardır. Bu çerçevede, gelişmiş tarım faaliyetlerinin gözlemlendiği ilk bölge, yine bitki ve hayvanların da ilk defa evcilleştirildiği aynı bölge olmuştur. Yapılan arkeolojik kazılar çerçevesinde, tarım yapılan ilk yerler olarak, Ceriko (Eriha), Abu Hureyra, Zavi-Çemi Şanidar, Jarmo, Çatalhöyük, Hacılar, Ganj Dareh, Tepe Guran, Ali Koş, ve Mureybit gibi alanlar belirlenmiştir. Bir bütün olarak bu bölgede tarıma geçiş 2 bin yıl kadar sürmüştür. Bu süreçte, birçok avcı-toplayıcı grup, bu yeni üretim metodunu öğrenerek, uygulamaya koyulmuş ve böylece tarım, zaman içerisinde hızla yayılmıştır. MÖ 10 binden sonraki yaklaşık 7 bin yıl boyunca, tüm dünyada birçok bitki ve hayvan evcilleştirilmiş ve insanları çoğu büyük ölçüde göçebe yaşam biçimini bırakıp, ürünlerine ve sürülerine bakmak için köylere yerleşmiştir. Bu doğrultuda, yeni yaşam koşulları çerçevesinde bir yandan nüfusta eskisine nazaran artmaya başlamış; diğer yandan ise köylerin ve kasabaların sayı ve yoğunlukları artmıştır. Tarıma geçişin merkezinde yer aldığı bu büyük dönüşüm genellikle Neolitik Devrim olarak söz edilir; neolitik yani Yeni Taş Çağı artan oranda karmaşık aletlerden hareketle kullanılan bir terim olmuştur. Bu yeni yaşam biçimi, avcı-toplayıcı toplulukların eşitlikçi ve kollektif mülkiyete dayanan sosyal organizasyon yapısında da önemli değişiklikleri beraberinde getirir. Ürünleri yetiştirmek için tarlaların oluşturulması ve hayvanların güdülmesi, toprağa tüm ürünleriyle birlikte, belki ilk önce toplum tarafından, fakat daha sonra hızlı bir şekilde şahıslar tarafından sahip olunması anlamına geliyordu. En temel değişim, toplayıcılık ve avcılıktan çok daha fazla çaba gerektirmesine rağmen, çiftçiliğin (tarımın) daha fazla yiyecek sağlamasıydı. İşte tarımdaki gelişmelerin sonucu olarak, topraktan elde edilen ve çiftçinin ve ailesinin yakınlarının tüketebileceğinden çok daha fazla olan bu yiyecek fazlası, artı-ürün olarak adlandırılmıştır. Ve bu, artı-ürün, daha sonraki tüm sosyal ve siyasi değişimlerin temeli olarak görülmüştür. Gerçekten de, ancak bu ürün fazlası sayesinde, toplumda, tarımsal üretime katılmasına gerek olmadan karnı doyabilen çeşitli toplumsal kesimler ve uzmanlar ortaya çıkabilmiştir. Bunlar, basitçe, siyasi ve askeri görevliler, dini görevliler, tüccarlar ve zanaatkarlardır. Artı-ürünün ortaya çıkmasıyla oluşan bu işbölümü, belli bir zaman zarfında, bugün adına uygarlık 3

dediğimiz yapının gelişmesini sağladığı gibi; diğer yandan, toplumsal hiyerarşi ve eşitsizliklerin de belirleyicisi olmuştur. Bu aşamadaki kilit soru, bu artı-ürünün, yani tarımsal üretimle elde edilen ürün fazlasının nasıl ve kim tarafından çiftçilerden alındığıydı. Başlangıçta, bu belki toplumun önemli bulduğu işlevleri, özellikle dini olanları desteklemek için gönüllü olarak veriliyordu. Bununla birlikte, nispeten küçük çaplı tarımsal toplumların bile çoğu kez yiyecek fazlasını paylaştırma yetkisine sahip reisler ve klan liderleri tarafından yönetilen gelişmiş hiyerarşilere sahip olduğu görülüyor. Bu nedenle, çiftçi olmayan uzmanlaşmış kişiler, hayatta kalmak için bu mekanizmalara bel bağlamaya başladı. Yiyeceği topluma yeniden paylaştırma yöntemlerinin, çok uzun bir zaman boyunca, genellikle giderek daha zorlayıcı olmaya başladığı görülüyor. Yine de tarıma geçilmesinden binlerce yıl sonrasına kadar sınıfa ve devlet otoritesine benzeyen herhangi bir şey görülmediğini de unutmamalıyız. Sonuçta, tarımın gelişmesi ve artı-ürünün bollaşması, ancak binlerce yıl içinde ortaya çıkan bir gelişme olmuştur. Örneğin, Urbaid döneminin sonlarında (MÖ 4000) toplumda zenginlik açısından önemli bir farklılaşmanın olmadığı görülür. Ve hatta okuma-yazma öncesi dönemde (yani yazının keşfedilmesinden önceki dönemde MÖ 3000 e doğru) bile toplumsal tabakalaşma sürecinin çok fazla ilerlediği konusunda hiçbir kanıt bulunmuyordu. Çiftçiliğin benimsenmesinin önemli başka sonuçları da oldu. Yarı yerleşik toplayıcı ve avcı grupların barınaklarının bazıları, oldukça özenli olmakla birlikte, insanlar bir yere bir kez yerleştikten sonra, evler daha özenli olmaya başlamıştır. Güneybatı Asya boyunca güneçte kurutulmuş kerpiçle yapılan evler oldukça standart olmakla birlikte, Orta ve Batı Avrupa ile Çin de ahşap evler kuraldı. Hareket halinde olmaktan bir kere vazgeçildikten sonra, yeni teknolojilere de ihtiyaç duyulmuştur. Yıllık hasadın depolanmasının zorunlu olması, buna uygun hububat ambarlarının ve çukurlarının inşa edilmesine yol açtı. Su da vazgeçilmez önemdeydi, ve başlangıçta kil rulolarını üst üste koyup açık ateşlerde pişirerek toprak kapların, yani çanak ve çömleklerin yapımı her yerde gelişti. Toplayıcı ve avcıların çoğu, kazıma sopaları kullanıyordu ve ilk çiftçiler de ürünlerini ekmek için aynı şeyi yaptılar. Bunu yumuşak toprağı kazabilen tahta ve taş başlı çapalar izledi. Çiftçilerin daha dayanıklı kesici aletlere de ihtiyacı vardı: ürünlerin hasat edilmesi için bilenmiş ve cilalanmış taş oraklar ve toprak kazanmak için baltalar. Bu, en iyi taşlara, özellikle obsidyenlere değer kazandırdı ve kısa sürede bunları uzak mesafelerden elde etmek için ticaret ağları oluşmaya başladı. Öte yandan, tarımın çok sayıda önemli dezavantajı da bulunmaktaydı. İlk çiftçiler, toplayıcı ve avcılara göre daha az sayıda bitkiye bağımlıydı; bu yüzden, herhangi bir nedenle ürün alamadıklarında, çok daha savunmasız kalıyorlardı. Birçok defa ürün, yenileri çıkana kadar kışı ve ilkbaharı geçirmeye ucu ucuna yetiyordu. Peşpeşe gelen kötü hasatlar, felakete yol açabiliyordu. Yiyeceklerin saklanması da hırsızlığa neden olabiliyor, ve farklı gruplar arasında çatışmaya yol açabiliyordu. Çiftçi olmayan uzmanlar, özellikle toplumda yeniden paylaşım 4

sistemi çökerse, yiyecek azlığından ve kıtlıklardan tam anlamıyla zarar görüyorlardı. Üstelik, tarım yaşamını benimsedikten birkaç kuşak sonra, bu topluluklar, atalarının avcı-toplayıcı bir yaşam sürdürmek için yararlandığı bilgi ve becerileri de kaybetmişlerdir. Sınırlı sayıda ürün ve hayvan seçiminin insan beslenmesi üzerinde de önemli sonuçları olmuştur. En önemli sonuç, kısmen evcilleştirilen bitki türlerinin besleyicilikten, temel vitaminlerden ve minerallerden genellikle aşırı oranda yoksun olması, fakat aynı zamanda depolamanın bu oranları olduğundan daha da fazla düşürmesi nedeniyle bir çeşitlilik kaybının oluşması olmuştur. Gerçekten de, evcilleştirilmiş buğday ya da pirinç gibi bitkiler, besin değerleri açısından yabani atalarının sahip olduğu birçok özellikten yoksundu. Böylece, bu yiyecekler, besinlerin yüksek bir oranını oluşturduğunda, insanlarda, besin yetersizliğinden kaynaklanan kansızlık ya da vitamin eksikliği gibi hastalıklara yol açıyordu. Ayrıca, birçok yerde et tüketimi, toplumdaki daha ayrıcalıklı grupların dışında neredeyse her yerde düşüktü ve bu, protein ve B12 vitamini alımını önemli ölçüde etkilemiştir. Tüm bunların sonucu olarak, bulgulara göre, örneğin Güney Avrupa daki ilk çiftçiler, toplayıcı ve avcı atalarına göre 5 cm daha kısaydı. Muhtemelen yaşam süresi beklentileri de daha düşüktü. Yeni yaşam biçiminin insan hastalıkları üzerindeki etkisi çok daha önemliydi. Çiftçilik öncesi toplayıcı ve avcı gruplarının hastalığa yakalanma düzeyleri nispeten düşüktü. Bunlar da, öldürdükleri hayvanlardan geçen bazı enfeksiyonlarla parazitlerden, ve verem ve sıtma gibi bazı hastalıklardan zarar görebiliyorlardı. Bununla birlikte, yaygın bir şekilde küçük gruplar halinde yaşamaları ve önemli oranda hareket halinde olmaları, bu hastalıkların yerleşik hale gelmesi ve tekrar üretilmesinin çok zor olduğu anlamına geliyordu. Çiftçiliğin ve yerleşik bir yaşamın seçilmesi, ikincil bir sonuç olarak, hastalık seviyelerini artıran bir dizi koşul üretti. Evlerin yapılması, yiyeceklerin saklanması ve yiyecek atıklarının birikmesi, bunların tümü, insanlara yakın yaşayan haşaratı, özellikle de böceklerle farelerin yaygınlaşmasını beraberinde getirdi. İnsan atıkları birikti ve su kirliliği riskini çok ciddi ölçüde artırdı. Bu etkenler, bir bütün olarak, hastalıkların yayılmasına yardım etti. Hepsinden daha önemlisi, insanların artık çok daha büyük topluluklar halinde ve hayvanlara çok daha yakın yaşamalarıydı. Bulaşıcı hastalıklar, varlıklarını sürdürebilecekleri ve kendilerini yeniden üretebilecekleri ve böylece yeni insanlara bulaşabilecekleri belli sayıda bir insan nüfusuna ihtiyaç duyar. Toplayıcı ve avcı gruplar kesinlikle hastalıkları barındıracak kadar büyük değildi. Bununla birlikte, hastalıklar nüfus yavaş yavaş arttıkça, daha büyük yerleşimlerde yaşandıkça ve gruplar ticaret ve takas ağları aracılığıyla birbirleriyle temas içinde oldukça üreyecekleri yeterli büyüklükte bir insan nüfusu bulabildiler. Yine de kritik etken, hayvanların evcilleştirilmesiydi. İnsanlar artık bir dizi hayvanla her zaman yanı başlarında olacak şekilde yakın yaşıyorlar, çoğunlukla, özellikle kışın, yaşadıkları yerleri bile onlarla paylaşıyorlardı. Sonuç, mutasyona uğrayabilmiş ve kendilerini insanlara yerleştirebilmiş, hayvanlara özgü birçok hastalıktı. Gerçekten de, neredeyse tüm önemli insan hastalıkları, değişime uğramış hayvan hastalıklarıdır. Kızamık ve difteri sığırlardan, çiçek 5

hastalığı ineklerden, grip domuz ve tavuklardan, sıradan nezle de atlardan, virüslerin binlerce yıl süren bir evrimi sonucunda insanlara geçmiştir. Çiftçiliğin yani tarımın çeşitli zararlarına rağmen, insanlar bunlarla birlikte yaşamayı öğrenmiştir. Uygulamada, böyle yapmak dışında çok az seçenekleri vardı. Genellikle çiftçilik atılan çok küçük adımlarla benimsendi, öyle ki toplayıcılık ve avcılık önemini ancak yavaş yavaş yitirdi ve yaşam biçimleri zaman içine değişti. İlk adımlar bir kez atıldıktan sonra da, geri dönüşün mümkün olmadığı görüldü. Bunun sonucu olarak, yerleşik yaşam dünya genelinde yaygınlaştı; nüfusta büyük bir artış ortaya çıktı; köyler ve kasabalar büyüdü ve zaman içinde şehirler ortaya çıktı; ve toplum karmaşıklaştıkça, sosyal organizasyon yapısı da o oranda karmaşıklaştı; ve devletle birlikte, toplumsal eşitsizlikler ve tabakalaşma yaygınlaştı. 6