Ýkinci Meþrutiyet Düþüncesinin Cumhuriyet'e Tesirleri. Taner ASLAN



Benzer belgeler
ERHAN KAMIŞLI H.Ö. SABANCI HOLDİNG ÇİMENTO GRUP BAŞKANI OLDU.

KAMU MALÝYESÝ. Konsolide bütçenin uygulama sonuçlarýna iliþkin bilgiler aþaðýdaki bölümlerde yer almýþtýr. KONSOLÝDE BÜTÇE ÝLE ÝLGÝLÝ ORANLAR (Yüzde)

ünite1 Sosyal Bilgiler

1. Böleni 13 olan bir bölme iþleminde kalanlarýn

Fiskomar. Baþarý Hikayesi

KAMU MALÝYESÝ. Konsolide bütçenin uygulama sonuçlarýna iliþkin bilgiler aþaðýdaki bölümlerde yer almýþtýr.

Örgütsel Davranýþýn Tanýmý, Tarihsel Geliþimi ve Kapsamý

TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi'nden Haberler *1 Þubat 2016 tarihinde faaliyetlerine baþlayan Suruç Mülteci Danýþma Merkezi; mülteci, sýðýnmacý ve

Gökyüzündeki milyonlarca yýldýzdan biriymiþ Çiçekyýldýz. Gerçekten de yeni açmýþ bir çiçek gibi sarý, kýrmýzý, yeþil renkte ýþýklar saçýyormuþ

SSK Affý. Ýstanbul, 21 Temmuz 2008 Sirküler Numarasý : Elit /75. Sirküler

Kanguru Matematik Türkiye 2015

Dövize Endeksli Kredilerde KKDF

TEST. 8 Ünite Sonu Testi m/s kaç km/h'tir? A) 72 B) 144 C) 216 D) 288 K 25 6 L 30 5 M 20 7

Yat, Kotra Ve Her Türlü Motorlu Özel Tekneler Ýçin Geçerli Olan KDV Ve ÖTV Ora

ünite1 Kendimi Tanıyorum Sosyal Bilgiler 1. Resmî kimlik belgesi Verilen kavram ile aþaðýdakilerden hangisi iliþkilendirilemez?

ÇALIùMA HAYATINA øløùkøn ANAYASA DEöøùøKLøKLERø "Türkiye Cumhuriyeti Anayasasýnýn Bazý Maddelerinin Deðiþtirilmesi Hakkýnda Kanun" Av.

T.C YARGITAY 9. HUKUK DAÝRESÝ Esas No : 2005 / Karar No : 2006 / 3456 Tarihi : KARAR ÖZETÝ : ALT ÝÞVEREN - ÇALIÞTIRACAK ÝÞÇÝ SAYISI

Kanguru Matematik Türkiye 2017

MALÝYE DERGÝSÝ ULAKBÝM ISSN

.:: TÇÝD - Tüm Çeviri Ýþletmeleri Derneði ::.

Yükseköðretimin Finansmaný ve Finansman Yöntemlerinin Algýlanan Adalet Düzeyi: Sakarya Üniversitesi Paydaþ Görüþleri..64 Doç.Dr.

Saman-i Viran-i Evvel Camii (Çukur Çeþme Camii)

BÝLGÝLENDÝRME BROÞÜRÜ


Vergi Usul Kanunu Ceza Hadleri


Gelir Vergisi Kesintisi

Ücretlerin Bankalardan Ödenmesi Zorunlu Hale Getirilmiþtir

ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum

m3/saat AISI

ünite 3. Ýlkokullarla ilgili aþaðýdakilerden hangisi yapýlýr? Vatan ve ulus sevgisinin yerdir. 1. Okulun açýlýþ töreninde aþaðýdakilerden

GRUP TOPLU ÝÞ SÖZLEÞMESÝ GÖRÜÞMELERÝNDE UYUÞMAZLIK

mmo bülteni ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz... nisan 2005/sayý 83

Anka nýn Sonbaharý: Osmanlý da Ýktisadî Modernleþme ve Uluslararasý Sermaye Ali Akyýldýz Ýstanbul: Ýletiþim Yayýnlarý, 2005.

Ne-Ka. Grouptechnic ... /... / Sayýn Makina Üreticisi,

01 Kasým 2018

ÝÇÝNDEKÝLER. 1. ÜNÝTE Bir Kahraman Doðuyor. 2. ÜNÝTE Milli Uyanýþ: Yurdumuzun Ýþgaline Tepkiler

Mustafa Kemal: Çocukluk, Eðitim ve Askerlik Hayatý. Dört Þehir - Liderlik Yolunda Mustafa Kemal. Deðer Yayýnlarý, temelde okul derslerinize yar-

Sunuþ. Türk Tabipleri Birliði Merkez Konseyi

Spor Bilimleri Derneði Ýletiþim Aðý

MALÝYE DERGÝSÝ ÝÇÝNDEKÝLER MALÝYE DERGÝSÝ. Ocak - Haziran 2008 Sayý 154

O baþý baðlý milletvekili Merve Kavakçý veo refahlý iki meczup milletvekili þimdi nerededirler?

ünite1 Sosyal Bilgiler Verilenlerden kaçý sosyal bilimler arasýnda yer alýr? A. 6 B. 5 C. 4 D. 3

ÝNSAN KAYNAKLARI VE EÐÝTÝM DAÝRE BAÞKANLIÐI

Güvenliðe Açýlan Sosyal Pencere Projesi ODAK TOPLANTISI SONUÇ RAPORU


5. 2x 2 4x + 16 ifadesinde kaç terim vardýr? 6. 4y 3 16y + 18 ifadesinin terimlerin katsayýlarý


SENDÝKAMIZDAN HABERLER

Ovacýk Altýn Madeni'ne dava öncesi yargýsýz infaz!

KOBÝ'lere AB kapýsý. Export2Europe KOBÝ'lere yönelik eðitim, danýþmanlýk ve uluslararasý iþ geliþtirme projesi

ÖRNEK RESTORASYONLAR SERGÝSÝ


BASIN DUYURUSU ( ) 2002 Öðrenci Seçme Sýnavý (ÖSS) Yerleþtirme Sonuçlarý


1. Nüfusun Yaþ Gruplarýna Daðýlýmý

17 ÞUBAT kontrol

Firmamýz mühendisliðinde imalatýný yaptýðýmýz endüstriyel tip mikro dozaj sistemleri ile Kimya,Maden,Gýda... gibi sektörlerde kullanýlan hafif, orta

ALPER YILMAZ KIZILCAÞAR MAHALLESÝ MUHTAR ADAYI

BASIN AÇIKLAMALARI TMMOB EMO ADANA ÞUBESÝ 12. DÖNEM ÇALIÞMA RAPORU BASIN AÇIKLAMALARI

Kanguru Matematik Türkiye 2015

II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ

7. ÝTHÝB KUMAÞ TASARIM YARIÞMASI 2012

..T.C. DANýÞTAY SEKiziNCi DAiRE Esas No : 2005/1614 Karar No : 2006/1140

Kanguru Matematik Türkiye 2017

TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi'nden Haberler 1 Þubat 2016 tarihinde faaliyetlerine baþlayan Suruç Mülteci Danýþma Merkezi; mülteci, sýðýnmacý ve

Laboratuvar Akreditasyon Baþkanlýðý Týbbi Laboratuvarlar

Kanguru Matematik Türkiye 2015

DONALD JOHNSTON OECD GENEL SEKRETERÝ INTERVIEW DONALD JOHNSTON OECD GENERAL SECRETARY

3. Çarpýmlarý 24 olan iki sayýnýn toplamý 10 ise, oranlarý kaçtýr? AA BÖLÜM

DENEME Bu testte 40 soru bulunmaktadýr. 2. Bu testteki sorular matematiksel iliþkilerden yararlanma gücünü ölçmeye yöneliktir.

Konular 5. Eðitimde Kullanýlacak Araçlar 23. Örnek Çalýþtay Gündemi 29. Genel Bakýþ 7 Proje Yöneticilerinin Eðitimi 10


STAJ BÝLGÝLERÝ. Önemli Açýklamalar

3. Tabloya göre aþaðýdaki grafiklerden hangi- si çizilemez?

Evvel zaman içinde, eski zamanlarýn birinde, zengin bir ülkenin gösteriþ meraklýsý bir kralý varmýþ. Kralýn yaþadýðý saray çok büyükmüþ.

2 - Konuþmayý Yazýya Dökme

Hiç Bitmeyen Destek. Örnek 100. Çözüm. Vakýflar 1. Bir hizmetin gelecekte

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi II


VIII MALÝ PÝYASALAR 125

4. Osmanlýlar topraðýný iyi ekip biçmeyen ya da üç yýl üst üste boþ býrakanlardan topraðýný alýp baþkasýna vermekle neyi amaçlamýþtýr?


Bakým sigortasý - Sizin için bilgiler. Türkischsprachige Informationen zur Pflegeversicherung. Freie Hansestadt Bremen.


OKUL ÖNCESÝ EÐÝTÝM KURUMLARI YÖNETMELÝÐÝNDE DEÐÝÞÝKLÝK YAPILMASINA D YÖNETMELÝK Çarþamba, 10 Eylül 2008

2003 ten 2009 a saðlýkta dönüþüm þiddet le sürüyor

ÝÞVEREN SENDÝKACILIÐI BAÐLAMINDA KAMU ÝÞVEREN SENDÝKACILIÐI Þerefettin GÜLER*

Týp Fakültesi öðrencilerinin Anatomi dersi sýnavlarýndaki sistemlere göre baþarý düzeylerinin deðerlendirilmesi

TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi Açýldý TOHAV'ýn mülteci ve sýðýnmacýlara yönelik devam ettirdiði çalýþmalar kapsamýnda açtýðý SURUÇ MÜLTECÝ DANIÞM

BÝMY 16 - TBD Kamu-BÝB XI Bütünleþik Etkinliði

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Kanguru Matematik Türkiye 2017

İKİNCİ MEŞRUTİYET DÖNEMİ. Neslihan Erkan

Dar Mükellef Kurumlara Yapýlan Ödemelerdeki Kurumlar Vergisi Kesintisi


ASKÝ 2015 YILI KURUMSAL DURUM VE MALÝ BEKLENTÝLER RAPORU

Osmanlý Ýmparatorluðu'nun Batýlýlaþma Döneminde Resim Sanatýnýn Ortaya Çýkýþý ve Osmanlý Kimliðinin Resimsel Anlatýmý

Transkript:

Ýkinci Meþrutiyet Düþüncesinin Cumhuriyet'e Tesirleri? Taner ASLAN Özet:Çalýþmamýz, Cumhuriyet'in yalnýzca Cumhuriyet'le baþlamadýðýný, Cumhuriyet Ýnkýlaplarýnýn Cumhuriyet Dönemi ile sýnýrlý olmadýðýný, devrimlerin bir tek kiþiye atfedilmemesini, bu inkýlaplarýn bir geçmiþinin, bir arka planýnýn varlýðýný ortaya koyan analitik bir incelemedir. Cumhuriyet'in bütün banîleri, aksiyon ve fikir adamlarýyla birlikte birçoðu Osmanlý'nýn resmî okullarýndan yetiþmiþ olan kiþilerdir. Dolayýsýyla Cumhuriyeti kuran kadrolar Osmanlýnýn son dönem yetiþtirdiði aksiyoner insan kaynaðýdýr. Osmanlýdan cumhuriyete intikal eden þeyler arasýnda kiþi kurum devamlýlýðýnýn yaný sýra bu kiþi ve kurumlarla aktarýlan fikri yapýnýn çok önemli bir yeri vardýr. Ýkinci Meþrutiyet Dönemi'nde ortaya çýkmýþ olan fikri hareketler, Cumhuriyetin felsefî temellerini oluþturmuþtur. Anahtar Kelimeler: Ýkinci Meþrutiyet, Cumhuriyet, Batýcýlýk, Modernleþme. The Idea of the Second Constitutional System of Government's Inheritance to the Republic Abstract: Our study is an analytical research presenting that the republican regime did not start with only the republic, that the revolutions of republic are not limited with the republican period, that the renovations should not be attributed to just one person, and that these revolutions have a past and background. All of the founders of the republic are the people who were educated up along with the men of axiom and intellectuals in entirely the Ottoman Empire's official schools. Therefore, the staff who founded the republic is the shareholder human source that the Ottoman Empire brought up during the last period. In addition to the continuity of persons and institution, the intellectual structure transferred by means of these persons and institutions has a significant position among the things transferred from the Ottoman Empire to the republic. The intellectual movements emerged during the period of second constitutional system of government formed the philosophical bases of the republic. Keywords: The second constitutional system of government, Republic, Westernization, Modernization. GÝRÝÞ Türk siyasi ve fikir hayatýnýn en mühim dönemlerinden biri olan II. Meþrutiyet, açýk olan bir deðiþime uyabilecek fennî bir yönetim biçimini tesisten ibaret (Hanioðlu, 1981: 607) bir sorunsal ortaya koyan ve Þûrâ-yý Ümmet Gazetesi'nin Hükümet-i meþruta ve ýslahât-ý umûmiye taraftarlarý ( Kýsm-ý Edebî, Þûrâ-yý? Dr., Aksaray Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü 345

Taner ASLAN Ümmet, S. 35, 24 Aðustos 1903: 3) þeklinde isimlendirdiði Ýttihat ve Terakki Cemiyeti'nin bir ürünüdür. II. Meþrutiyet, Osmanlýlarýn "Ahrâr-ý Osmaniyye" (Okandan, 1968: 234) dedikleri Ýttihat ve Terakki Cemiyeti tarafýndan Mekteb-i Týbbiye-i Þahâne'de 1 Mayýs 1889 tarihinde gizli olarak, meþrutî bir idare ile padiþahýn mutlak yetkilerinin sýnýrlandýrýlmasý, azýnlýklara da kanun önünde eþit haklar tanýnmasý (Kocabaþ, 1991: 31) maksadýyla ilan edilmiþtir (Rýza Tahsin, 1328/II: 113.; Ünver, 1965: 23-24). Diðer bir ifadeyle II. Meþrutiyet, Vatanýn içinde bulunan mahalliði takdîr ile tahlisi için ahkâm-ý þer'iye ve kanûniyenin bir an evvel istihâl-i mer'iyetine çalýþan, mütehassýs, fedakâr bülâned-i amel, yirmi otuz yaþýndaki Osmanlýlar daha doðrusu genç gönüllü, genç fikirli umûm Osmanlýlar (Osmanlý, S. 31, 1 Mart 1899: 6) olarak ifade edilen Ýttihat ve Terakki Cemiyeti tarafýndan bu vatan nasýl kurtulur sorusuna bir cevap bulmak amacýyla ilan edilmiþtir. Meþrutiyet'in ilanýnýn temelinde 'istibdâd' a karþý duyulan hoþnutsuzluk ile Batýya karþý duyulan hayranlýk yatmaktadýr (Celal Nuri, 1916/II, 51-54). Cemiyet, maksadýný, fikirlerini ve faaliyetlerini basýn yayýn yoluyla duyurmaktaydý. Cemiyetin yayýn organlarýndan Osmanlý Gazetesi'nin ilk sayýsýnda Makam-ý Akdes-i Cenab-ý Hilafetpenahiye baþlýðýyla II. Abdülhamit'e sunulan bir arýzada, Ýmparatorluðun idari, iktisadi ve siyasi durumu belirtilerek, acilen ýslahatýn yapýlmasý gerektiði üzerinde durulmuþtur (Osmanlý, S.1, 1 Kanun-ý Evvel 1897: 1). Osmanlý Devleti'nin içinde bulunduðu mezkur durumlarýn düzeltilmesi için yapýlmasýna inandýklarý ýslahatlar ise en iyi biçimde -hürriyetin ilan edilerek- meþruti bir sistem içerisinde yapýlabilirdi. Onlar bütün gayelerini hürriyetin tesis edilip, istibdad idaresinin ortadan kaldýrýlmasý üzerine inþa etmiþlerdir. Cemiyet, Osmanlý toplumunu bilinçlendirmek ve asrýn gerektirdiði ýslahatlarý hükümetin yapmasý hususunda uyarmayý da görev olarak addetmiþtir (Osmanlý, S.1, 1 Kanun-ý Evvel 1897: 2). Meþruti bir idarenin tesis edilmesi için Balkanlarda özellikle genç subaylar hareketlilik içindeydiler. Bu arada onlarýn düþüncesini fiiliyata geçirecek bir hadise vuku bulmuþtur. Hürriyet taraftarlarý bu hadiseyi çok iyi deðerlendirmiþlerdir. Meydana gelen hadise þuydu; 9-10 Haziran 1908'de Finlandiya Körfezi'ndeki Revval limanýnda Çar II. Nikola ve kral Edward'ýn, 'Hasta Adam' olarak nitelendirdiði Osmanlý Devleti'nin mirasýný paylaþmak üzere tertipledikleri Revval Buluþmasý'dýr. Uzun bir süre Ruslarýn Ortadoðu siyasetine karþý bir siyaset takip eden Ýngiltere, bu görüþmede bu siyasetinden vazgeçtiðini bildiriyordu. Bu durum, Osmanlý Devleti'nin Avrupa da ki topraklarýnda Türk hakimiyetine son verilmesi manasýna gelmekteydi (Ramsaur, 1972: 153). Revval'de Türk Milleti'nin hükümranlýk haklarýný hiçe sayan maddelerinin kabul edilmesi, genç Türk subaylarýný harekete geçirmiþtir. Zira, Onlar bu görüþme neticesinde alýnan kararlarý Türk Milleti'ne hakaret saymýþlardýr (Tunaya, 1989/I: 23). Kýyam-ý umumi için Revval ateþleyici bir 346

Ýkinci Meþrutiyet Düþüncesinin Cumhuriyet'e Tesirleri tetik olmuþtur. Geliþmeler üzerine, 3 Temmuz günü Meþrutiyet'i ilan ettirmek maksadý ile hürriyet bayraðýný açarak 20 Haziran 1324/3 Temmuz 1908 Cuma günü Kolaðasý Resneli Niyazi Bey, daða çýkmak ve açýkça mücadele etme kararýný almýþtýr (Uzunçarþýlý, Ocak 1956/20: 108). Resneli Niyazi, Cemiyet'ten izin alarak tabur sandýðýný ve depoyu açýp bir miktar para ve silah alarak, beraberinde 200 asker ve 200 sivil ile birlikte ve bol miktarda mühimmat ile hürriyet için daða çýkmýþtýr (Uzunçarþýlý, Ocak 1956/20: 108). Niyazi Bey'i bu harekete yönelten hadise yukarýda zikredildiði gibi 9 Haziran 1908'de toplanan Revval görüþmelerinin kamuoyundaki yankýlarýdýr (Bayur, 1991: 443). Cemiyet, Resneli Niyazi'nin bu hareketini sahiplenerek Cemiyet'e mal etmiþtir. Resneli Niyazi'nin baþlattýðý bu kýyam hareketi, Ýttihatçý bütün subaylarý harekete geçirerek hürriyet taraftarlarýnýn özlediði Meþrutiyet'i doðurmuþtur. 23 Temmuz 1908'de padiþaha bir telgraf çekilmiþtir. Telgrafta, Kanun-ý Esasi'nin derhal yürürlüðe konulmasý ve meclisin açýlmasý talep edilmiþtir. Bu istekler yerine getirilmediði takdirde, daha kötü hadiselerin yaþanacaðý da bildirilmiþtir. Ýlk defa Manastýr'da istibdad döneminin sona erdiði, Meþrutiyet'in baþladýðý duyurulmuþtur (Karal, 1995/VIII). Ayný gün 21 pare top atýlarak, Manastýr'da Ýttihat ve Terakki Cemiyeti tarafýndan Meþrutiyet ilan edilmiþtir. Yine o gün, Ýttihat ve Terakki, Rumeli'nin birçok merkezinde Meþrutiyet'i törenlerle ilan etmiþ ve durum bir telgraf yaðmuru halinde Yýldýz Sarayý'na duyurulmuþ (Uzunçarþýlý, Ocak 1956/20: 150 vd.) ve Hükümetin de buna uymasý istenmiþtir. 9 Temmuz (23 Temmuz) günü Ýttihat ve Terakki Cemiyeti, Manastýr Merkezi doðrudan doðruya Abdülhamit'in þahsýna bir telgraf çekmiþtir, Telgrafta; Vilayet içindeki mülkî ve askerî memurlar, zabitler, her dine mensup vatandaþlar yemin etmiþlerdir ki; hemen millet meclisinin açýlmasýna müsaade edilmediði takdirde beklenmedik hareketler olacaðýný kararlaþtýrmýþlardýr þeklinde bir ifade yer almýþtýr (Yöntem, 1962/II: 259). Abdülhamit, baskýlara boyun eðmek zorunda kalmýþ ve 23/24 Temmuz 1908 gecesi Meþrutiyet ilan edilmiþ ve bütün vilayetlere de duyurulmuþtur (Eþref Kuþcubaþý, 1997: 13.; Daniþmend, 1955: 361). 24 Temmuz'da da Meþrutiyet'in ilan edildiði gazetelerde yayýnlanmýþtýr (Akþin, 1980: 77). Böylece Türk siyasi ve yenileþme tarihinde yeni bir döneme girilmiþtir. Meþrutiyet'in ilanýný Manastýr'da Harp Okulu Ders Nazýrý Erkân-ý Harb Binbaþý Yanyalý Vehip Bey, 10 Temmuz 1324 (23 temmuz 1908) günü, Hürriyet Meydaný'nda toplanan halka yaptýðý konuþmada hürriyeti; Adalet, müsavat, hürriyet, uhuvvet meslek-i esasimizdir... Padiþah ile millet arasýna çekilen kafesi kýracaðýz. Bizi insan gibi yaþatacak usûl u meþrua meþverettir ki, bu isteklerimizin cümlesini temin eyleyen Kanun-ý Esasidir... (Ahmet Refik, 1324-1326: 84-86) cümleleriyle müjdeliyordu. 347

Taner ASLAN 24 Temmuz 1908 sabahý Ýstanbul'da gazeteler, Meclis-i Mebûsân'ý yeniden toplantýya davet eden 'Tebligât-ý Resmîyye' (Ahmet Refik, 1324-1326: 86.; Ýkdam, S. 5087, 11 Temmuz 1324/24 Temmuz 1908: 1.; Sabah, S. 6783, 11 Temmuz 1324/24 Temmuz 1908: 1)'yi yayýnlayarak Meþrutiyet'in resmen ilan edildiðini duyurmuþtur. Meþrutiyet'in ilaný büyük bir coþkuyla bayram havasýnda kutlandý (Kutay, 1964: 215). Pinon René Revue des Deux Mondes Gazetesi 1 Eylül 1908'de neþrettiði 'La Turquie Nouvelle' baþlýklý yazýsýnda, Meþrutiyet'in ilaný ile uzun süren, sessizce ayný umutlarý taþýyanlarýn hep birlikte hürriyete kavuþmanýn coþkun sevincini yaþadýklarýndan bahsetmiþtir (Imbert, 1981: 122-123). Hazýrlanan irade Selanik'e ulaþýnca, 101 pare top atýlarak Meþrutiyet'in yeniden ilanýnýn sevinci tüm Rumeli'ye yayýlmýþtýr (Düstur, Tertib-i Sani, 1329/I: l.; Uzunçarþýlý, Ocak 1956/20: 148.; Ahmad, 1984: 31). Böylece, 19 yýllýk bir mücadeleden sonra Ýttihat ve Terakki Cemiyeti adeta kansýz bir darbe ile ülkeyi yeniden meþruti sisteme kavuþturarak amacýna ulaþmýþ, Osmanlý Devleti için yeni bir dönemi baþlatmýþtýr. Meþrutiyet'in ilaný ülkede büyük bir sevinç yaþatmýþ (Hasan Amca, 1958: 10 vd.; Okandan, 1968: 19), görülmemiþ bir coþkuyla karþýlýk bulmuþtur. Müslüman ve Müslüman olmayan halk, sokak ortasýnda birbirine sarýlarak, öpüþerek kardeþ olduklarýný göstermiþler, Makedonya çeteleri þehre inerek düzene sadýk kalacaklarýný açýklamýþlardýr (Bayur, 1991/II: 65.; Yöntem, 1962/II: 259). Hürriyet sarhoþluðu içinde Türkler, Ermeniler, Rumlar ve Museviler "yaþasýn hürriyet, yaþasýn müsavat, yaþasýn adalet, baðýrmak evvelce susanlarýn sükut evvelce baðýranlarýn" diye slogan atmýþlardýr (Eyicil, 1989: 43). Meþrutiyet'in ilaný üzerine Selanik'te sokaklar üç gün üç gece imparatorluðun bayraklarýný taþýyan ve kendilerine þehir orkestralarýnýn eþlik ettiði göstericilerle dolup taþmýþtýr. Kýsa bir süre için de olsa Makedonya'daki olaylar yatýþmýþtýr (Yöntem, 1962/II: 259). Bir Ýstanbul gazetesi olan "Musavver Muhît" vaziyeti þöyle tasvir ediyordu; Öyle bir iþtirak ki haftalarca, aylarca, geceli gündüzlü evler, dükkanlar, sokaklar, pencereler, damlar insanlarla, bayraklarla, hürriyet ve millî renkli kokartlarla, þurutlarla doldu, boþaldý. (Süleyman Numan, Ýnkýlâbýmýz, Musavver Muhit, C. 1, S. 9, Kanun-i Evvel 1324: 140). Uzun zamandýr özlemi çekilen hürriyet gelmiþti gelmesine ancak; halk bunun ne manaya geldiðini tam anlamýyla bilmiyordu (Ahmad, 1984: 35). Hürriyet sarhoþluðu içinde halk, Ýstanbul sokaklarýna dökülerek pervasýzca hareketlerde bulunuyordu. Hürriyeti her þeyin mubah olduðu þeklinde anlýyorlardý. Bu anlayýþla eski rejim ve onun memurlarýndan öç almaya baþlamýþlardý. Halký kontrol altýna almak güçleþmiþti (Hasan Amca, 1958: 10 vd.; Okandan, 1968: 252 vd.). Padiþahýn isteði üzerine Þeyhülislam Cemaleddin Efendi'nin Padiþah adýna Meþrutiyet'i koruyacaðýna dair Kuran'a el basarak yemin etmesi, (28 Temmuz 1908) halkýn yatýþtýrýlmasýnda etkili olmuþtur (Cemaleddin Efendi, 1336: 6). 348

Ýkinci Meþrutiyet Düþüncesinin Cumhuriyet'e Tesirleri Mektepli zabitlerin bir hareketi olan Meþrutiyet, yukarýda ifade edildiði gibi Müslim Gayrýmüslim bütün ahali tarafýndan sevinçle karþýlanmýþtýr. O dönemi yaþayanlardan biri olan Namýk Ekrem, Osmanlý Ordusuna 10 Temmuz Hatýrasý adlý hatýratýnda Meþrutiyet'in ilan edilmesiyle duyduðu sevinci idle getirmiþtir; 10 Temmuz, bizim için bir Iyd-ý sa'd-ý efrûzdur. Nasýl olmasýn ki: Cihânýn her tarafýnda akûs-ý tesirâtý iþitilen enînlerin, zulm ü ihânet sadâlarýnýn dem-i sükûnu, hatime-i intifâsý bu güne mütesâdiftir. 10 Temmuz, bütün Osmanlýlar için bir yevm-i behiþti bürûzdur. Nasýl olmasýn ki: Nýsf-ý asra yakýn bir zamandýr, efrâdý, pelenk-i istibdâdýn kanlý pençelerinde ezilen, felâket zindânlarýnda çürüyen, coþkun denizlerin mazlûm, bî-aman dalgalarý arasýnda boðulan koca bir millet niçin bu iþkencelerden, bu müthiþ mahkûmiyetlerden, cehennemî ölümlerden bu gün kurtuldu, 10 Temmuz, bütün bir cihân-ý medeniyet için bir sabahü'l-hayr-ý feyrûzedir. Nasýl olmasýn ki; garp ufuklarýnda doðan mihr-i marifet, bâlâ-yý feza da yükseldikçe; þarkta ona mukdbil, yeislerden, giryelerden, âh-ý tahassürlerden toplanmýþ bir zulmet-i mücessese etrafa yayýlýyor, garbýn envâr-ý feyzine, debdebe-i iltimâ'ýna, ârâyýþ-ý asayiþine adeta bir zýll-ý muhill inhisâf teþkîl etmek tehlikeleri baþ gösteriyordu. Ýþte lehü'l-hamd, bu gün, bir ra'd ve berk asumaný parladý, o cürm-i siyah-ý melali devirdi, o mezâliminde zýlâmý yýrttý, daðýttý... (Namýk Ekrem, 1327: 7-8). Meþrutiyet'in ilanýnýn büyük bir gün olduðu da ifade edilmiþtir (Ahmet Ziya, 1327: 1-47). Bu durumu Türkçe ve Fransýzca Meþrutiyet Gazetesi Müdür-i Siyasîsi Birinci Ferik-i Müstafi Þerif Paþa þu þekilde deðerlendirmiþtir; 10 Temmuz büyük bir gündü... Bütün feyziyle tecelli eyledi; o zamanki tezahürât-ý mesûde göz önüne getirilirse hayat-ý millîyemizde o günün, harikulâde bir tesîr-i füsûnkâr icrâ eylediði teslîm edilmek icâp eder. Asýrlardan beri süregelen müz'ic, muhrib bir idaresizliðin, hükümetsizliðin müthiþ bir akibet-i faciasýný temsîl eden idare-i sabýka, baþta sultan-ý zalîmi olmak üzere halk-ý Osmanîye senelerce süren kesîf bir devr-i esâret, tahammülsüz ve cehennem? Bir hayat-ý kahr u eza yaþattý. Hiç umulmayan bir zamanda Rumeli'de inkiþâf eyleyen 'bir muzaharât-ý askerîye' sayesinde gayr-i millete, umûmîyetle millete hakk-ý tabiîsi olan Kanun-ý Esasi, alýnmak istenildiði için verildi... Halk arasýnda seye'at-ý istibdâddan olarak bir dirliksizlik, âdem-i muaþeret, anasýr beyninde ise mahûf bir münâferet vardý. 10 Temmuz, o büyük gün bütün bu çirkin, izmihlâllkâr kin ve aðrazý adeta-sildi, süpürdü. (Müsta'fi Þerif, 1911: 4). II. Meþrutiyet'i ilan edenler hürriyet perisi gibi görülür; Devr-i menfûr-ý istibdâdýn dest-i tazyîkinde ezildiðimiz esnâlarda düþündüðümüzü hatýrladýðýmýzý istediðimiz gibi söyleyip yazamazdýk. Lâkin bi-inayetullah Resne daðlarýndan peri-i hürriyet gibi meydan-ý zuhûra çýkan Niyâzîler, Enverler, Atýflar, Salimler gibi kahramanlarla þanlý ordumuz sayesinde aðzýmýza vurulan o dehhâþ kilidi çektik kopardýk zalimlerin sima-yý mülevvesine attýk. 349

Taner ASLAN Esâretten halâs olduk (Fatma Teryal, 1325/I: 2). Herkesin Meþrutiyet'e hizmet etmeleri ve Meþrutiyet'i ilan edenlere yardýmda bulunulmasý istenir (Ali Mehmet Amir, 1911: 1-80). Meþrutiyet'in ilaný ile her þeyin bitmiþ olmadýðý ve Meþrutiyet'in muhafazasý için bir meclisin þart olduðu ve meclisin teþkil edilmesi ile Meþrutiyet'in o zaman manasýný bulacaðýndan bahsedilir (Mansûrizâde Said, 1329). Dahiliye Nezareti'nden Müsta'fi Mehmet Memduh Paþa, Kanun-ý Esasi'nin ilaný ile ilgili olarak þunlarý söyler; Devlet-i Osmâniyye istibdâd ile payidar olamayacaðýndan taklîb-i idare elzem idiðine çoktan kâniydim. Zaman þu emniye-i mes'udeyi suhûletle ihsân eyledi. Ýnkýlâbýmýz âvânýnda azim-i þükre þayandýr ki Avrupa devletlerinin takallübâtý ezmânýnda olduðu gibi çok çok kanlar dökülmedi. Hanümanlar yýkýlmadý. Buna en baþlý sebeplerden biri de iftihâr-ý biþmâr ile söylerim zâbýta-i manevîyye tabîr-i essahla hüsn-i i'tikâd millet-i Ýslâmiyyedir. (Mehmet Memduh Paþa, 1915: 12). Meþrutiyet ilan edilmiþti edilmesine, ancak Cemiyet, Meþrutiyet'in halk arasýnda layýkýyla anlaþýlmadýðý düþüncesindeydi. Bu nedenle Ýttihat Terakki, Meþrutiyet'in halka anlatýlmasý ve halkýn bilgilendirilmesi için birçok kiþiyi Meþrutiyet'i halka anlatmakla görevlendirmiþtir. Meþrutiyet'i halka anlatmakla görevlendirilenlerden Mehmet Yuþa bu hususu þu þekilde belirtmektedir; Vicdanýmýn muktezâsý vatan uðrunda hürriyet taraftarý olduðumu bildiklerinden dolayý birincilik þerefine nail oldum. Bazý bazý bâ-emr resmî kazanýn mülhakatýna çýkarak her þahsýn anlayacaðý bir lisân-ý münasib ile nutuklar îrâd ederek Meþrutiyet'in meziyetini öðretmeye memur edildim. (Mehmet Yuþa, 1325: 9). Halk özgürlüðü bütün yasaklarýn kalkmasý þeklinde anlamaktaydý (Price, 1969: 92). Vatandaþlarýn devlete karþý olan ödevlerini yerine getirip getirmeyeceði de tartýþma konusu edilmekteydi. Vapura para vermeden binmeyi özgürlük gereði olarak görenler vardý (Ahmad, 1986: 35-37). Ýlk defa grevlerde Meþrutiyet'in ilaný sonrasýnda baþlamýþtýr. Memurlar ve iþçiler Kanun-ý Esasi adýna ücretlerinin arttýrýlmasýný istemekteydiler Anadolu Demiryollarý Kumpanyasý memur ve iþçileri beþ günlük bir grev yaptýlar, ardýndan tramvay iþçileri ve gazete basýmevleri iþçileri de greve baþladýlar (Mantran, 1995: 200-240). Ayrýca Meþrutiyet'in ilanýnýn ilk günlerinde Meþrutiyet kutlamalarý ve Meþrutiyet'in getirdiði özgürlük ortamý anlaþýlamadýðýndan birçok usulsüzlükle karþýlaþýlmýþtýr. Bu tür karýþýklýklar yaþanýrken Osmanlý devlet idaresi nasýl iþleyecekti? Ýdare kim ya da kimler tarafýndan yönetilecekti? Bu en mühim 350

Ýkinci Meþrutiyet Düþüncesinin Cumhuriyet'e Tesirleri sorun olarak durmaktaydý. Ýttihatçýlar, Meþrutiyet'i ilan etmiþler ve Kanun-ý Esasi'yi tekrar yürürlüðe koymuþlar, ancak devletin iþleyiþini eski devrin idarecilerine býrakmýþlardýr. Ýttihatçýlarýn böyle bir tutum takýnmalarý kendilerini devlet idaresinde genç, tecrübesiz ve yetersiz görmelerindendi. Bu nedenle iktidara doðrudan doðruya el koymamýþlar ve Said Paþa'nýn baþkanlýðýnda bir hükümetin kurulmasýna karþý da menfi bir tutum takýnmamýþlardýr (Yalçýn, 1943: 14, 34.; Ahmad, 1984: 38 vd.). Ancak, bu durum iktidarý eski devrin idarecilerine býrakalým da biz geri duralým anlamýna da gelmiyordu. Selanik'ten Ýstanbul'a gönderdikleri bir heyet aracýlýðýyla hükümetlere etki etmekteydiler. 22 Temmuz'da Said Paþa hükümeti zamanýnda eski idareye yakýnlýklarý ile bilinen ileri düzeydeki devlet memurlarýna el çektirtilmesi buna örnek olarak verilebilir (Sabah, 28 Temmuz 1908: 1). Meþrutiyet Dönemi'nin en büyük handikaplarýndan biri hürriyetin tam manasýyla idrak edilememiþ olmasýdýr. Özellikle siyaset yapmak Meþrutiyet'in bir neticesi olarak algýlanmýþ, ancak siyaset yapma kültürü oluþmadýðýndan, bunun dozacýda ayarlanamamýþtýr. II. Meþrutiyet'in özgürlük ortamýnda hemen herkes siyasetle uðraþmak imkanýna kavuþmuþtur (Mehmet Kadri Nasýh, 1912: 18). Birçok kiþi tarafýndan yapýlan siyaset, mektep sýralarýna kadar inmiþ, hatta siyaset yapmak rutin bir hal almýþtýr (Ahmet Ýhsan, 1931: 49). Mekteplere kadar uzanan siyaset talebeler arasýnda hizipçiliði doðurmuþtur (Alsan, 1943: l22). Mektep talebeleri siyaset yapma adýna dersleri dahi terk ederek, nümayiþ eden gruplara katýlmaktaydýlar (Kalaç, 1960: 20). Meþrutiyet'in ilk günlerinde talebelerce de cemiyetler kurulmaktaydý. Kurulan bu cemiyetler talebeler arasýndaki siyasallaþmayý geliþtiren unsurlardan biri olmuþtur (Felek, 1974: 93). Talebelerin siyasallaþmasý, devlet merciliðine karþý tutumlarýnýn da önemli derecede deðiþmesine yol açmýþtýr (Uran, 1959: 25). Siyaset, idadilerde (Atay, 1963: 33), mülkiyede gruplaþmalarý doðurmuþ (Felek, 1974: 45-93), ulu orta konuþulur olmuþ, özellikle kahvehaneler siyaset muhabbetlerinin mekaný haline gelmiþtir (Asaf Tugay, 1962: 249.; Mehmet Cemil, 1331: 25). Esnaf, hamal, manava kadar her iþle uðraþan herkes siyasetten bahseder olmuþlar, (Mevlanzade Rýfat, 1928: 6), önceleri siyasetten, siyasî þahsiyetlerden bahsetmek suç sayýlýrken, artýk gündelik yapýlan olaðan bir hale gelmiþti (Dr. Cemil, 1331: 25). Meþrutiyet'in ilaný sonrasýnda Cemiyet tarafýndan takip edilen bir siyasette Cemiyete sadýk kalýnmasý için hemen herkese Cemiyet yemininin ettirilmesidir. Özellikle devlet dairelerinde görev yapanlarýn Meþrutiyet'e sadýk kalmalarý için 351

Taner ASLAN 1 onlara zorla yemin ettirilmekte idi (Tarcan, 1946: 40-41). Ýttihat ve Terakki Cemiyeti, Meþrutiyet'in ilk günlerinde Meþrutiyet'e dair nutuklar irad eyleyerek asayiþsizliði önleyip duruma hakim olma çabasýndaydý (Dr. Cemil, 1331: 20). Meþrutiyet'in ilanýnýn doðurduðu menfi anlayýþlardan biri de, umûmun her þeye karýþma gereðinin hasýl olduðu kanaatinin hakim olmasýdýr. Bu tür bir anlayýþýn vuku bulmasý, Meþrutiyet'in gereði gibi anlatýl(a)mamasý ve anlaþýl(a)mamasý idi (Fethi, 1327: 7). Meþrutiyet her þeyin serbestliði þeklinde anlaþýldýðýndan özellikle Ýstanbul'da asayiþsizliklerin ve edebe aykýrýlýklarýn yaþanmasýna yol açmýþtýr (Aksel, 1977: 173-174). Meþrutiyet'i kendi varlýðý olarak gören Ýttihatçýlarýn idari, siyasi, sosyal ve kültürel alanda pervasýzca hareket etmeleri tepki çekmiþ, akabinde 31 Mart hadisesi patlak vermiþtir. Bu hadise bir kýrýlma noktasý olarak deðerlendirilebilir. Bu hadiseden sonra Cemiyet muhaliflere karþý sert bir siyaset takip ederek sindirmiþtir. II. Meþrutiyet'in ilk yýllarý bu idareye alýþma dönemi olduðu için bir dizi hadiselerin de patlak vermesi doðal olarak karþýlanmalýdýr. Meþrutiyet'in manasý anlaþýlana kadar bu süreç böyle devam etmiþ, ancak ipleri elden býrakmamak için Ýttihatçýlar daha sonra devletin idaresini kendi tekellerine almýþlardýr (Mardin, 1992: 308). Ýttihat ve Terakki iktidarda bulunmamakla beraber hükümete dolaylý yoldan müdahale etmiþtir. Ýttihat ve Terakki'nin tekelci ve baþka hiçbir siyasî teþekkül ve þahýslara hayat hakký tanýmayan tavrý, henüz paylaþmacý bir siyaset geleneðinin teþekkül etmediði bir iklimde, pek de þaþýrtýcý görülmemelidir (Birinci, 1990: 31-33). Hüseyin Cahit bir yazýsýnda, Ýttihat ve Terakki'nin muhalif ve hayat hakký tanýmayan tekelci tavrýný þu þekilde anlatýr; memlekette bir teþkilât ve idare kabulîyeti, bir samimiyet ve vatan muhabbeti varsa bu yalnýz Ýttihâd ve Terakki'de toplanmýþtý. Onun haricinde ki kuvvetler, sýrf kendi þahsi ve millî menfaatleri namýna Türk vatanýný yýkmak için çalýþan menfi, muzýrr ve hain unsurlardan, yahut hakikati bilmeyecek kadar düþüncesizlerden ibaretti. (Yalçýn, 1937: 230). Meþrutiyet'in ilanýndan sonra, ilk defa çaðdaþ, siyasî bir hayat tesis edilmeye çalýþýlmýþtýr (Birinci, 2001: 151-152). Hürriyet ortamýnýn verdiði rahatlýkla her sahada her çeþit binlerce cemiyet kurulmuþ, her çeþit kayýttan azade bir matbuat yýðýný ortaya çýkmýþtýr (Atay, 1963: 33). Meþrutiyet'in ilaný yeni ve çok güçlü bir matbuatýn, sýnýrsýz bir hürriyetle ortaya düþmesine vesile olmuþtur (Birinci, 1 Yemin: Sevgili Padiþahýmýzýn tebaa-yý sadýkalarýna ihsân buyurduklarý Kanun u Esasi ahkâm-ý münifine ömrüm oldukça harfiyen itaat edeceðimi ve 32 sene mukaddem bâzý erazilin ihanetiyle lâðvedildiði gibi yine ilerde maazallah böyle bir hal vukubulursa hürriyet-i vataniyenin muhafazasý uðrunda kanýmýn son katresi akýncaya kadar Osmanlý Ýttihat ve Terakki Cemiyetine yardým edeceðimi ve her kim cemiyet aleyhinde ika-ý fesada cür'et eylerse elimle öldüreceðimi ve bize bu lütfü bahþeden sevgili padiþahýmýza, din, millet ve vatanýmýza kemâl-i sadâkat ve ubûdiyetle hizmet edeceðimi yemin ederim vallahi, billahi!, Tarcan, 1946: 31. 352

Ýkinci Meþrutiyet Düþüncesinin Cumhuriyet'e Tesirleri 2001: 152). Meþrutiyet'in hürriyet ortamý ile matbuatta görülmedik bir artýþ husule gelmiþtir. Matbuata her gün yeni gazeteler, dergiler, mecmualar girmiþtir. Bu neþriyatlarýn çoðu bir yada iki hafta yayýn yapabiliyordu. Hatta bir gün çýkan gazeteler dahi vardý (Kaygusuz, 1995: 37.; Ahmet Ýhsan, 1931/II: 36-37). Eli kalem tutan ve maddi durumu iyi olan herkes gazete neþretmeye baþlamýþtýr. Bu onlar için bir gurur vesilesiydi (Rýza Nur, 1981/II: 295-296). Parasý olmayan varlýklý kimseler dahi malýný mülkünü satýp neþriyata baþlamaktaydýlar. Günlük gazetelerin sayýsý elliyi geçmiþti (Ahmet Ýhsan, 1931/II: 35). Siyasi ve sosyal hayatta birçok çalkantý yaþanmasýna raðmen, bu dönem Türk düþünce hayatýnýn bir dönüm noktasýný oluþturmuþtur. Yenileþme tarihimiz açýsýndan da mühim bir mevkii haiz olan Meþrutiyet Dönemi'nde meydana gelen deðiþmelerin Cumhuriyet'in teþekkülünde oynadýðý rol çalýþmada ele alýnacaktýr. ÝKÝNCÝ MEÞRUTÝYET DÜÞÜNCESÝNÝN CUMHURÝYET'E TESÝRLERÝ Kültürün deðiþik sahalarýnda uygulamaya konulan reformlar ve inkýlaplarla, Batýlý kültür unsurlarýnýn aktarýlmasý yoluyla, gerçekte, bir kültür deðiþimi planlandýðý söylenebilir. "Kültür unsurlarýnýn aktarýlmasý" ve "kültür deðiþimi" tamamen farklý iki kavram olup, bunlardan ilki, bütün kültürler arasýnda aralýksýz devam ede gelen bir süreçtir. Ýkincisi ise, bir kültürü belirleyen temel deðerler sisteminde deðiþme anlamlarýna gelir (Ýnalcýk, 1993: 425). Osmanlý ve Cumhuriyet yenileþmeleri tahlil edildiðinde bunlarýn, "kültür deðiþimine uðramadan, kültür unsurlarýnýn aktarýlmasý için gösterilen çabalar" ýn tarihi olduðu söylenebilir. Osmanlý aydýnlarý ve bürokratlarýnýn gündemini sürekli iþgal eden bu çabalar onlarýn zihninde, Batýnýn yalnýzca, "ilmini ve fennini" alma, "deðerlerini" reddetme þeklinde formüle edilmiþ, bu da, Batý medeniyetinden nelerin alýnýp, nelerin alýnmayacaðý konusunda karar vermede, ayýrt edici kriter olmuþtur (Güngör, 1980: 7-11). Gerçekte ise, Osmanlý aydýnlarý ve bürokratlarý, bu tür bir "seçme" þansýna sahip olmadýklarý gibi, "kültürel alýmlar" ýn yol açacaðý deðiþmeye müdahale edebilecek iradeye de sahip deðillerdi. Dýþ müdahaleler de iþin içine girince, kültür unsurlarýnýn aktarýmý, "mecburî veya güdümlü" hale geldi (Turhan, 1994: 127-129). Ayný tartýþmalar ve durumlar Cumhuriyet'e de intikal ederek, yapýlacak olan inkýlaplar içinde de kendini göstermiþtir. Osmanlý Ýttihat ve Terakki Cemiyeti hakkýnda yapýlan araþtýrmalar esas itibarý ile siyasî, iktisadî ve cemaat içi muhalefet tarzýnda yapýlmýþ, fakat onun ortaya koymuþ olduðu fikirlerin bir sonraki döneme olan tesirleri üzerine araþtýrmalar nispeten ihmal edilmiþtir. Halbuki bir vakýa doðurduðu neticeleri bakýmýndan daha mühimdir. Bu çerçevede daha çok siyasî neticeleri üzerinde durulmuþtur. 353

Taner ASLAN Ancak, daha geniþ ve derin tesirleri bir gerçekliktir. Türk siyasî hayatýnýn en önemli asrý tartýþmasýz 19. asýrdýr. Geleneksel / Klasik sistemden kopuþ ve modern sisteme geçiþ çabalarý ile toplumsal, ekonomik ve siyasî dönüþümün gerçekleþme çabalarý 19. asýrda baþlamýþtýr. Bu açýdan Meþrutiyet, Cumhuriyet'in siyasî ve diðer alanlardaki tüm geliþmelerin muharrik unsuru olmuþtur. Cumhuriyet Dönemi modernleþme hareketi, her yönüyle Atatürk'ün bizzat kendisinin planladýðý ve tatbik ettiði bir çaðdaþlaþma hareketidir. Atatürk çaðdaþlaþmasý her yönüyle özgün ise de onun köklerini Meþrutiyet Dönemi'nde aramalýyýz. Türk çaðdaþlaþmasýný incelediðimizde, Meþrutiyet Dönemi yenileþmesinin Atatürk çaðdaþlaþmasýna önemli ölçüde tesir ettiðini görmekteyiz. Atatürk, Meþrutiyet Dönemi'nde yetiþmiþ bir Osmanlý paþasýdýr. Döneminin sosyal, siyasi ve kültürel geliþmelerini çok iyi incelemiþ, böylelikle Osmanlý Dönemi'nde meydana getirilmek istenilen ancak bir türlü istenilen baþarýnýn saðlanamadýðý deðiþimdeki aksaklýklarý çok iyi görmüþ ve Cumhuriyet çaðdaþlaþmasýný daha saðlam bir zemine oturtmuþtur. Dolayýsýyla Cumhuriyet modernleþmesi için gerekli olan alt yapý Osmanlý Dönemi'nde hazýrlanmýþtýr. Atatürk bu altyapýdan faydalanmýþtýr. Türkiye Cumhuriyeti'nin hangi bakýmlardan Osmanlý geçmiþinden bir "kopuþ", yeni bir "baþlangýç", hangi bakýmlardan onun bir "devamý" olduðuna iliþkin tartýþmalar, çeþitli platformlarda bütün canlýlýðýyla devam etmektedir. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluþu, elbette ki, "yeni ve taze" bir baþlangýcý simgeliyordu. Ýlk kuruluþ yýllarýnda yapýlan inkýlaplar ve düzenlemeler bu baþlangýcýn görünümleriydi. Diðer yandan, Cumhuriyet, selefi Osmanlý'dan pek çok unsuru da miras almýþtý. Osmanlý aydýn, bürokrat ve asker kadrolarý yüzyýldan fazla zamandýr, deneme-yanýlma yoluyla edindiði tecrübeler ve ideoloji birikimleri ile birlikte Cumhuriyet'e intikal etmiþtir. Cumhuriyet'in belki de en büyük þansý, Osmanlý'dan parlamenter sistem ile tecrübesi olan yetiþmiþ "elit bürokrat" kadrolarý devralmýþ olmasýdýr. Yine bu kadrolarla beraber, devletin gücünün, bürokrasinin tekelinde bulunduðuna dair, "bürokratik ve merkeziyetçi" devlet anlayýþý ve uygulamasý Cumhuriyet'e aktarýlýr (Ýnalcýk, 1995). Cumhuriyet, son yüzyýlý modernleþme sancýlarý ile geçiren bir toplum devralmýþtýr. Cumhuriyet kurulduðunda, ilk anda gerekli olan yönetim örgütü, eðitim sistemi, mali sistem vs. Osmanlý'dan alýnmýþtýr. Parlamenter sistem ile tecrübe, siyasî parti ve çeþitli siyasî kurumlar Osmanlý'dan miras kalmýþ, Cumhuriyet'in aydýn ve yetiþmiþ insan kadrolarý da yine Osmanlý'dan intikal etmiþtir. Osmanlý Dönemi'nde yaþanan modernleþme süreci, daha çok, bir "tecrübe" olarak Cumhuriyet'e aktarýlmýþtýr. Osmanlý'dan Cumhuriyet'e intikal eden belki de en önemli "alýþkanlýk", deðiþmenin devlet eliyle ve kýsa sürelerde 354

gerçekleþtirileceðine olan kanaattir. Ýkinci Meþrutiyet Düþüncesinin Cumhuriyet'e Tesirleri Türkiye Cumhuriyet'i baþka zamanlarda ve baþka yerlerde gerçekleþen diðer büyük devrimler gibi uzun ve karmaþýk yapýya sahip olan deðiþim ve terakki sürecinin bir sonucuydu. Ýhsanoðlu'nun özgün ifadesi ile mazinin mirasý "nesilden nesile süzülerek tabî bir vetîre içinde" intikal eder (Ýhsanoðlu, 1997). Bizde de mazinin mirasý nesilden nesile süzülerek Osmanlý'dan Cumhuriyet Türkiye'sine taþýnmýþtýr. Bu açýdan Cumhuriyet'in sahip olduklarý gerek toplum yapýsý, gerek kültürel kaynaklarý, gerekse ekonomik kaynaklarý olsun, daha önceki Osmanlý Devleti'nden miras kalmýþtýr. Siyasi kaynaklar, yönetim kurumlarý, idarî pratikler, insan kaynaklarý açýsýndan da bir devamlýlýk söz konusudur (Davison, 1981: 28-55). Þüphesiz, Osmanlý Devleti tarihe karýþýrken kurumlarýnýn ve insan karakteristiklerinin hepsini beraberinde götürmedi Cumhuriyet'e býraktý (Bilgin, 2000: 630). Türkiye Cumhuriyet'i iki yüz yýla yakýn bir tarihî sürecin ürünüdür. Ayný zamanda Cumhuriyette Osmanlý'dan bir kopuþ tezinin aksine imparatorluktan millî devlete geçiþte tarihi bir süreklilik söz konusudur. Bu süreklilik Ýttihatçýlýðýn þemsiyesi altýnda Millî Mücadele ve Cumhuriyet bu çizgideki kiþilerce gerçekleþtirilip þekillenmesi ile ortaya çýkmýþtýr. Ayrýca Cumhuriyet'in teþekkülün, Mustafa Kemal devrimlerinin düþünsel yapýsýnýn kökleri Osmanlý Devleti'nin son dönemlerine tekabül eden Ýttihat ve Terakki devrinde yeþermiþ, temelleri o devirde atýlmýþtýr. Zira bir devrim ne kadar þiddetli olursa olsun devrim öncesi de o toplumda var olan kadrolar ve zümreler tarafýndan gerçekleþtirilir. Deðiþimin devrimsel nitelikte olmasýný uyaran geliþmeler toplumda bir süredir devam eden iktisadî, siyasi ve sosyal oluþumlardan kaynaklanýr. Bu açýdan Cumhuriyet, kendisinden önceki dönemden koparýlýp izole (tecrîd edilmiþ) edilerek asla anlaþýlamaz. Osmanlý yenileþmesi, Cumhuriyet Dönemi'nin cebrî Batýlýlaþma ve Cumhuriyet Laisizmini doðurmuþ, Cumhuriyet Dönemi devrimlerinin hazýrlayýcýsý olan kendinden önceki dönemin tamamlayýcýsý ve sonucu olmuþtur. Cumhuriyet Ýnkýlaplarý, Osmanlý Dönemi birikiminin bir neticesidir diyebiliriz. Cumhuriyet Ýnkýlapçýlarý haleflerinin açmýþ olduðu yolda ilerlemiþlerdir. Doðal olarak bir toplum siyasî yönetimini deðiþtirirken eskiden yeniye birçok müesseselerini de beraberinde taþýr. Cumhuriyet ne ani bir kesiliþ ne de ani bir baþlangýçtýr. Cumhuriyet'in politik toplumu, ekonomik düzlemi ve kuramsal dünya ile kurduðu baðlantýlar, Osmanlý toplumunun kültür, sanat, kiþilik ve deðer yargýlarý deðiþerek Cumhuriyet Rejimi'nde de varlýðýný koruyarak millîleþmiþtir (Karpat, 1998: 220). 355

Taner ASLAN II. Meþrutiyet, Cumhuriyet inkýlapçýlarýnýn zihniyet alt yapýsýný deþifre edecek bir kaziyedir. Yeni bir yapýlanma sürecinin baþlangýcý ve Türkiye Cumhuriyeti'nin aydýnlanma çaðýdýr. Ayný zamanda Türkçü aydýnlarýn kimlik oluþturma sürecidir de. Cumhuriyet'in insan kaynaklarý Ýkinci Meþrutiyet Dönemi'nde yetiþmiþtir. Meþrutiyet devri birikimlerini Cumhuriyet'e bu kimseler taþýmýþtýr. Cumhuriyet'in temellerinin atýldýðý dönemde fikir hayatýný þekillendiren nesil Ýkinci Meþrutiyet Dönemi'nde aktif olan insanlardan teþekkül olunmuþtur. Demokratik rejimin temel þartlarýndan olan ferdin siyasete ve devlet idaresine ilgi duymasý, fiilen katýlmak istemesi, aydýnlarýn siyasî fikirlerini, farklý yollardan beyan imkaný bulmasý Meþrutiyet Devri'nin nihaî sonucudur. Bu baðlamda Cumhuriyet, Osmanlý Ýttihat ve Terakki Cemiyeti geleneðine mensup olanlarýn aktif olduðu bir yönetimdir. Cumhuriyet yönetimi, genel idareci, dogmatik, rasyonalist, millî, hukukta ve pozitivist yönleriyle modern Batý Cumhuriyetlerinin birçok unsurunu barýndýrmakla birlikte, özellikle askerî, oligarþik, seçkinci, dayatmacý, yalýtmacý, kontrüktvist ve en önemlisi tarihe sýrtýný çeviren yönleriyle bize özgü bir yönetim tarzý sergilemiþtir (Özlem, 1998: 13). Bu durumda gelenekle baðýnýn koparýlmasý zorunlu görülen yýðýnlar için Batýlý anlamda bir toplumsallýk ve bireysellik anlayýþýnýn da hayata geçirilmesi gerekirken, realize edilen bunun tam tersi olmuþtur. Çaðdaþ toplum yaratma ülküsünde süreklilik kazanan çeliþkili durum, devletin çaðdaþlaþtýrýlmasý yaklaþýmýnýn toplumsal hedeflerin önüne geçmesiyle açýklanabilir. Asker-sivil bürokrat ve aydýnlarýn kültürel açýdan toplumun dýþýnda ve ötesinde yürüttüðü reform süreci, siyasal kültür açýsýndan geleneksel yapýyý sürdüren devlet-toplum iliþkisinin korunduðunu göstermektedir. Batýlý anlamda laik birey anlayýþý Türk siyasal kültüründe yer alan baðýmlý birey anlayýþýnýn yerini almadýðý gibi, iktisadî açýdan da yaratýlmaya çalýþýlan burjuvazinin Cumhuriyet'in sonraki dönemlerinde de belli bir baðýmlýlýk anlayýþýný koruduðunu açýða çýkarmaktadýr. Þerif Mardin, siyasal ve ekonomik sürecin ortak geleneksel bileþenini þöyle özetlemektedir: Cumhuriyet Türkiye'sinde toplumsal sýnýflarýn durumu, geleneksel devlet seçkinleri ile bunlarýn yaratmak istedikleri ve fakat dizginlerini bir türlü koyuvermedikleri yeni sýnýf arasýndaki iliþkiler açýsýndan ayný temel belirsizliði yansýtýr (Özlem, 1998: 13). Cumhuriyet'in bir süredir varolan derin ve yaygýn deðiþimin sonucu olarak ortaya çýktýðýný söyleyebiliriz. Zira Ýkinci Meþrutiyet, deðiþimin daha öteye taþýyacak yeni bir sistemi çaðýrdýðý noktanýn adý olmuþtur. Semih Yalçýn'ýn, Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlý'nýn bakiyesi üzerine tesis edilmiþ bir tarihtir. (Yalçýn, 2003: 21) ifadesi, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin kendinden önce var olmuþ Türk Tarihinin bir devamý olduðunu, dolayýsýyla da Osmanlý Tarihini yok saymak suretiyle, Türk Tarihinin temel özelliði olan sürekliliði inkar etmenin 356

mümkün olmadýðý mesajýný bize iletmektedir. Ýkinci Meþrutiyet Düþüncesinin Cumhuriyet'e Tesirleri Batýlýlaþma problematiðinin Cumhuriyet Dönemi'ndeki seyri Osmanlý'dan devralýnan mirasla da ilintilidir. Çaðdaþlaþmanýn algýlanma biçimi Osmanlý'dan Cumhuriyet'e bir sürekliliðin ifadesi olmuþtur. Ýnsel'e göre, 1908 hareketi hariç, Batýlýlaþma düþüncesini ve hareketini besleyen güçler devlet içinde yer almýþlardýr. Devlet bürokrasisinden ve ordudan kaynaklý bu hareket ikili bir meþruiyet anlayýþýnýn doðmasýna yol açmýþtýr (Ýnsel, 1990: 19). "Patrimonyalizm", "fonksiyonalizm" ve "popülizm" Osmanlý'dan miras kalan geleneklerdir (Ýnalcýk, 1998: 27). Kanunlar, siyasal çerçeveyi ve temel ilkeleri deðiþtirmenin toplumsal kültürel yapýyý deðiþtirmek anlamýna gelmez. Bin yýllýk bir Anadolu Ýslam kültürünün tarihsel bir olgu olduðunu göremezsek, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasýný anlamak mümkün olmaz (Sarýbay, 1995: 179). Cumhuriyet'le birlikte iktisadi alanda yeni hamleler gerçekleþtirilmiþse de son dönem Osmanlý iktisadi yapýsýnýn Cumhuriyet Dönemi'nde iktisadi alanlarda görüldüðü gözlenmektedir. Cumhuriyet Türkiye'sinin iktisadî modernizasyonu, Tanzimat'tan sonra ortaya çýkan ve þekillenmeye baþlayan iktisadî hürriyetçilik yani daha belirgin bir izahatla kapitalizm ile onun iktisat politikalarýna çok þey borçludur. Merkez ve çevre farklýlýðý çevre yanýna aldýðý merkezle birlikte aðýr ve hantal zihniyet yapýsýný devam ettirmiþ birlikte sürükleniþte Cumhuriyetçi günlerin eþiðine ulaþýlmýþtýr (Sayar, 2000: 421). Ýktisadî açýdan bir miras devamlýlýðý bilhassa verimsiz veya yüksek maliyetli üretim þeklinde kendisini göstermektedir. Osmanlý'dan Cumhuriyet'e intikal eden iktisadî yapýlanmaya temel olarak belli baþlý faktörler arasýnda Osmanlý iktisat zihniyeti ve özel mülkiyet bireysel giriþim ve piyasa mekanizmasýný zikredebiliriz. Osmanlý toplumsal yapýsý bir baþka devreye hiç bozulmadan geçiþ yapmýþtýr. Osmanlý toplumunun iktisadî davranýþý Cumhuriyet devrinde de ortak bir iktisadî davranýþ profilini çizmektedir. Batýdaki iktisadî geliþmeler Osmanlý insanýnýn kainat anlayýþýndaki monist yapýyý kýrdý. Maddeye bakýþýnda yeni bir ufuk getirdi. Ayný zamanda Osmanlý Ýttihat ve Terakki ile Cumhuriyet Dönemlerinde laisez faire ve iktisadî korumacýlýk ekseninde gidip gelen iktisat politikalarýnýn özü hiç bozulmadan yalnýzca kabuk deðiþtirerek etkinliðini devam ettirmiþtir (Sayar, 2000: 421). Diðer taraftan Cumhuriyet Dönemi'nde de milletin iktisadî kalýbýný tayin eden batýnî tasavvuf hükmünü devam ettirmiþtir. Devletçilik ideolojisi de Cumhuriyet'e Ýttihatçýlarýn elinde yoðrulduðu Durkhaim-Gökalp versiyonu ile geldi (Sayar, 2000). Bunun yanýnda Cumhuriyet Türkiye'sinin iktisadî modernizasyonu, Tanzimat'tan sonra ortaya çýkan ve þekillenmeye baþlayan iktisadî hürriyetçilik yani daha belirgin bir izahatla kapitalizm ile onun iktisat politikalarýna çok þey borçludur (Ahmad, 1995: 9-10). 357

Taner ASLAN Osmanlý'da yasa devleti anlayýþýnýn yerleþmesine çalýþýlmasý ve bunda büyük ölçüde baþarý kazanýlmasý Cumhuriyet'e gidiþin ilk adýmlarý olmasý hasebiyle önemlidir (Ýnalcýk, 1964: 623-690). Millî dil, millî tarih ve Türklük olgusu ilk defa Ýttihat ve Terakki Cemiyeti ile Osmanlý devlet ve toplum hayatýna girmiþtir. Bu olgular Mustafa Kemal'de daha teþekküllü bir hal alacaktýr. Yeni devletin siyasi tercihi olan Cumhuriyet, tarihi açýdan Cumhuriyetçiliðin Tanzimat ve Ýkinci Meþrutiyet'in ilanýna giden bir boyutu vardý, özellikle Ýkinci Meþrutiyet ile hukuk birliðinin tesisi, bir meclis oluþturulmasý ve eðitimin yaygýnlaþtýrýlmasý ile yeni Türkiye Cumhuriyeti'nin yolu bir nevi önceden açýlmýþtý (Özlem, 1998: 9). Bir baþka intikali Batýlýlaþma probleminde de görmekteyiz. Batýlýlaþma probleminin Cumhuriyet Dönemi'ndeki seyri Osmanlý'dan devralýnan mirasla da ilintilidir. Çaðdaþlaþmanýn algýlanma biçimi Osmanlý'dan Cumhuriyet'e bir sürekliliðin ifadesi olmuþtur. 1908 hareketi hariç, Batýlýlaþma düþüncesini ve hareketini besleyen güçler devlet içinde yer almýþlardýr. Devlet bürokrasisinden ve ordudan kaynaklý bu hareket ikili bir meþruiyet anlayýþýnýn doðmasýna yol açmýþtýr (Ýnsel, 1990: 19). Cumhuriyet inkýlaplarýnýn kökenleri bizzat banîinin kendisinin kalktýðýnda hazýr bulduðu kendisinden daha eskilere uzanan devirlerde aranmalýdýr. Ýkinci Meþrutiyet Dönemi'nin ana matbuat kanunu olan 16 Mart 1909 Matbuat kanunu hükmünü 25 Temmuz 1931'e kadar sürdürmüþtür. Ýkinci Meþrutiyet Dönemi'nde Altayistik çalýþmalarý, Mustafa Kemal'in, Güneþ Dil Teorisine kaynaklýk teþkil etmiþtir. Ýkinci Meþrutiyet bir siyasal hareket olduðu kadar, bir sosyal hareket olarak da pek çok deðiþimi ve yeni zihniyeti beraberinde getirmiþtir. Bununla birlikte, sosyal politika tarihimizin ilk önlemler paketi, Meþrutiyet Dönemi'nde gündeme getirilmiþtir. Osmanlý Devleti'nde çalýþma hayatýnda kadýn iþçi olgusu Meclîs-i Mebusan'da yapýlan konuþmalarla daha da belirginleþmiþtir. Sivas Mebusu Ömer Þevki Bey, 10 Aralýk 1910'da meclîse "Müessesat-ý Sýnaiyyede çocuklarýn ve kadýnlarýn çalýþtýrýlmasý" adýyla bir layiha sunarak, kýz ve erkek çocuklarý ile kadýnlarýn sanayide, taþ ve maden ocaklarýnda çalýþma koþullarýnýn düzeltilmesi gerektiðini açýklamýþtýr (Toprak, 1984: 231). Cumhuriyet'e intikal eden þeyler arasýnda 'ehliyet ve liyakat' da bulunur. Zira ehliyet ve liyakatin deðil, siyasî mülahazalarýn bürokraside ön plana çýkmasý çok partili siyasî hayatýn baþlamasý Ýkinci Meþrutiyet'in ilanýyla olmuþtur. Ehliyet ve liyakatin esas alýnmamasý ve bir kiþiye intisabla bürokraside yükselmek az bir derece ile 19. asýr Osmanlý bürokrasisinde de görülen þeylerdendi. Cumhuriyet'te bu sendrom devam etmiþ, kiþilere intisabýn yerini 358

Ýkinci Meþrutiyet Düþüncesinin Cumhuriyet'e Tesirleri partilere veya belli takýmlara müntesib olmak almýþtýr. Bu ise bürokrasiyi yýpratmýþtýr (Birinci, 1998: 604). 19. asýr Osmanlý Tarihi ile Cumhuriyet Tarihi arasýnda çok sýký yapýsal, kültürel ve sosyal devamlýlýk vardýr. Osmanlý Ýttihat ve Terakki bir bakýmdan bu devamlýlýðý sürdürmüþ, diðer yandan kültür ve siyaset alanýnda yeni yollar aramýþtýr. Ýttihat ve Terakki Cemiyeti, Osmanlý Milleti'nden Anadolu da kalmýþ Müslümanlarýn Türk Milleti þekline doðru geliþmesinin önünü açan fikri altyapýyý hazýrlamýþtýr (Karpat, 1998: 228). Rustow'un araþtýrmasýna binaen Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlý Devleti idarî yapýsýnýn %85'ini ve ordunun ise % 93'ünü devralmýþtýr. (Rustow, 1996: 257). Rustow'un tespiti ile deðerlendirirsek, Cumhuriyet kendisinden önce baþlayan bir temel tavrýn mirasçýsý ve takipçisi olmuþtur. Doðan Özlem'de bu yöne dikkat çekerek, tarihten ve gelenekten kopuk radikal ve evrenselci bir Cumhuriyet'in gerçekleþme ihtimalinin olmadýðýný ifade eder (Özlem, 1998: 9). Ayný zamanda Özlem, Cumhuriyet'in Ýttihat ve Terakki Cemiyeti geleneðine mensup olanlarýn aktif olduðu bir yönetim olduðunu savunur. Osmanlý anayasal tecrübi birikimi Cumhuriyet anayasasýnýn teþekkülünde pay sahibi olmuþtur. Osmanlý'da yasa devleti anlayýþýnýn yerleþmesine çalýþýlmasý ve bunda büyük ölçüde baþarý kazanýlmasý Cumhuriyet'e gidiþin ilk adýmlarý olmasý hasebiyle önemlidir (Ýnalcýk, 1964: 623-690.; Davison, 1997). Osmanlýdaki dualizmi ortadan kaldýrýp radikal bir deðiþim içine giren Jön Türklerin, Türk kültür ve düþüncesinden ilham aldýðý dönüþümü, bir Ýttihatçý olan Mustafa Kemal, Jön Türklerin yarým býraktýðý süreci tamamlamýþtýr (Yalçýn, 2000). Tarihsel süreklilik, salt, kurum ve kadrolarla ilgili deðildir. Modernleþme programlarýnýn içeriði de Cumhuriyet kurulmadan önce gündeme gelmiþ konularý ve çözümleri kapsamaktadýr. Hatta Cumhuriyet'in kurulmasýndan sonra giriþilen devrimlerin bir kýsmý þu veya bu þekilde Cumhuriyet öncesinde tartýþýldýðý bir kýsmýnýn farklý biçimde yürürlüðe dahi konduðu görülmektedir (Turan, 1969: 3). Örneðin harf inkýlabý meselesi Tanzimat'tan beri Osmanlý aydýnlarýnca tartýþýlan meselelerdendir. Tanzimat Dönemi'nde baþlayan alfabenin ýslahý meselesi II. Meþrutiyet Dönemi'nde daha belirgin bir hale 2 gelmiþtir. Arap harflerinin ýslahý için çeþitli cemiyetler teþekkül olmuþtur. 2 Bu cemiyetler Tamîm-i Maârif ve Islah-ý Hurûf Cemiyeti (Ta'mîm-i Maârif ve Islah-ý Hurûf Cem'iyeti'nin Nizâmnâmesi, Arþok Garoyan Matbaasý, Ýstanbul, 1327), Islah-ý Hurûf Cemiyeti: "Islah-ý Hurûf Cem'iyeti Nedir ve Ne Ýþ Yapýyor? ", Yeni Yazý Gazetesi, numara 2, 27 Mart 1914 / 14 Mart 1330 / 29 Rebiü'l Âhir 1332: 1. Yeni Yazý Öðretme Derneði: Azmi Ömer, Harflerin deðiþmesi Münasebetiyle Eski ve Yeni Harfleri, Ahmet Ýhsan Matbaasý, Ýstanbul, 1928: 33-34. 359

Taner ASLAN Bu dönemde harf meselesine dair çalýþmalar harflerin ýslahý ve deðiþtirilmesine yönelikti. Milaslý Dr. Ýsmail Hakký Bey, Ali Nusred gibi aydýnlar alfabenin ýslahýnýn lüzumu üzerinde dururken, (Milaslý Ýsmail Hakký, 1324: 2.; Ali Nusred, 1913: 4) özellikle Celal Nuri ve Abdullah Cevded gibi Batýcý aydýnlar, Latin Alfabesi'nin kabul edilmesini savunmuþlardýr. Celal Nuri, Harflerin ýslahý ile boþ yere zaman kaybedildiðini bir an evvel Latin Harfleri'nin kabul edilmesi gerektiðini ileri sürmüþtür (Celal Nuri, 1331: 183). Tanzimat ve özellikle de II. Meþrutiyet Dönemi'nde milli lisan çalýþmalarý Cumhuriyet Dönemi dilde sadeleþtirme politikasýna kaynaklýk etmiþtir. Temel hedefi, yönettiði tüm insanlarý kuþatmak, onlara ulaþmak ve devlet ideolojisinden onlarý haberdar ederek ideolojik koþullandýrmasýný yapmak olan modern ulus devletlerin en önemli araçlarýndan birisi yönettikleri coðrafya üzerinde kurguladýklarý resmî ve ortak bir millî dil vurgusu olmuþtur. Dil; millî kültür ve ulusal topluluðun oluþmasýnda önemli bir iþleve sahiptir (Hobsbawm, 1993: 73). 19. ve onu takip eden süreçte dil birliðinin saðlanmasý yönünde önemli çalýþmalar ortaya konmuþtur. Özellikle Tanzimat'la birlikte dilde sadeleþtirme hareketi baþlamýþ ve eðitimin millileþtirilmesi çalýþmalarýnda önemli mesafeler katedilmiþtir. 3 Mart 1861 tarihinde Mâarif Nezâreti'nin Vazifelerine Dair Mevâd adý altýnda yollanan bir vesikada, 6. madde olarak, "Ýkinci ve üçüncü dereceli okullarda öðretim dili Türkçe olacak ve öðretmenlerin bu dili iyi bilmeleri þartý aranacaktýr." (Kodaman, 1972: 115). Daha sonra Ýbrahim Þinasi ile birlikte dilde sadeleþtirme hareketinde büyük geliþmeler saðlanmýþtýr (Akün, 1967/11: 545-560). Dilde sadeleþmenin gerekliliðine inanalar arasýnda Ali Suavi'de yer almýþtýr. Suavi, Ýstanbul'da çýkarttýðý Muhbir Gazetesinin 25 Þabân 1283 / 1867 tarihli ilk sayýsýna yazdýðý mukaddimede kullanýlacak dilin herkesin anlayabileceði adi lisân olmasý gerektiði düþüncesindedir (Levent, 1972: 115). Ziya Paþa'da Türkçe imlanýn bilinmesi gereðine iþaret etmiþtir (Ziya Paþa, 1868). Tanzimat Dönemi'nde dil alanýndaki en önemli geliþme týp eðitiminin Türkçe yapýlmasý amacý ile, 1283/1866 tarihinde Cemiyet-i Týbbiye-i Osmânîye ile 1284/1867 tarihinde Mekteb-i Týbbiye-i Mülkiye'nin kurulmasýdýr (Uludað, 1940: 967-971). 1894 yýlýnda yayýnlanan resmî bir emir ile imparatorluk içerisindeki mahallî ve yabancý okullar da dahil olmak üzere, bütün okullarda Türkçe öðretim yapýlmasý istenmiþtir ( "Mekâtib-i Gayr-i Müslime ve Islâhat-ý Âhire", Ýkdam, numara 84, 23 Ekim 1894). II. Meþrutiyet'ten sonra sade dil ve Türkçecilik hareketi için amaç ve programlý hedefleri olan esas teþebbüsleri ile dil meselesi Türk aydýnlarýnýn düþüncesinde ve yazýlarýnda sadeleþme yönünde geri dönülmez bir mecraya girmiþtir. 1908 yýlýnýn sonlarýnda kurulan Türk Derneði'nin (Akyüz, 1983: 69) 25 Aralýk 1908 360

Ýkinci Meþrutiyet Düþüncesinin Cumhuriyet'e Tesirleri tarihinde yayýmlanan "nizâmnâmesi"nin ikinci maddesinde amaç þu þekilde açýklanýyordu: Cemiyetin amacý, Türk diye anýlan bütün Türk kavimlerinin mâzî ve hâldeki eserlerini, iþlerini durumlarýný ve muhitini öðrenmeye ve öðretmeye çalýþmak, yani Türklerin eski eserlerini, tarihini, dillerini, avâm ve havas edebiyâtýný, etnografya ve etnolojisini, sosyal durumlarýný ve mevcut medeniyetlerini, Türk memleketlerinin eski ve yeni coðrafyasýný araþtýrýp ortaya çýkararak bütün dünyaya yayýp daðýtmak ve dilimizin açýk, sade, güzel, ilim dili olabilecek þekilde geniþ ve medeniyete elveriþli bir dereceye gelmesine çalýþmak ve ona göre incelemektir (Akçura, 1978: 209-210). Ziya Gökalp ise 1918 yýlýnda Yeni Lisan baþlýklý þiiri ile büyük bir çýkýþ yapmýþtýr (Gökalp, 1972: 138). Tanzimat ve özellikle de Meþrutiyet Dönemi'nde dilde sadeleþme çabalarýnýn hazýrladýðý edebî ortamda birçok edebiyatçý yetiþmiþtir. Bu nesir ustalarý, sade dil anlayýþýnýn hizmetçileri ve temsilcileri olarak Türkçeyi Cumhuriyet Dönemi'ne taþýmýþlardýr. Eðitimin birliði ilkesinin ilk örneðine de Cumhuriyet'ten önce rastlamaktayýz. Tanzimat'la birlikte eðitim faaliyetlerine büyük önem verilmiþ ve büyük geliþmeler saðlanmýþtýr. 1869 tarihinde çýkartýlan Maarif-i Umumiye Nizamnamesi ile ilk defa olarak eðitimin bir kamu iþi olduðu anlayýþý doðmuþtur (Akyüz, 1985: 265). II. Meþrutiyet Dönemi'nde askerî rüþtiyelerin Maarif Nezâretine devredilmesi ve bozulmak üzere olan medrese ve sýbyan mektepleri vakýflarýnýn Maarife devredilmesi gibi "tevhîd-i tedrîsât"ýn bazý ön adýmlarý atýlmýþtýr (Akyüz, 1985). Kadýnlarýn sosyal hayatta yer almalarý da II. Meþrutiyet Dönemi'nde görülen bir özelliktir. II. Meþrutiyet Dönemi'nde ortaya çýkan kadýn meselesi, kadýn haklarýnýn geliþiminde önemli rol oynamýþ ve Cumhuriyet Dönemi'nde kadýnlarýn sosyal ve siyasi haklarýný elde etmesinde önemli etken olmuþtur. II. Meþrutiyet Dönemi'nde kadýn meselesi basýn hayatýnda tartýþma zemini bulmuþ, bunlar arasýnda kadýnýn siyasi hayata katýlmasýna dair düþünce ve istekler de bu tartýþmalar arasýnda yer almýþtýr. Müfide Ferit Haným, hazýrlanan kanunlarýn toplumun her kesimini kapsadýðýný ancak seçme ve seçilme haklarýnýn sadece erkeklere verildiðinin altýný çizerek herkesin hukuka uymasý gerekmesi istenirken kadýnlarýn siyasi haklardan mahrum edilmesini yadýrgamaktadýr (Müfide Ferid, 1335: 306). Baha Tevfik ise "Seçme ve seçilme evrâkýný doldurmak için dâhî olmak mý lazýmdýr?" sorusuyla kadýnlarýn intihab (seçim) hakkýnýn verilmemesinin adaletsiz bir tutum olduðunu ileri sürer (Baha Tevfik, tz: 51-57). Kültürel alanda, halk kültürü ve gündelik hayat düzeyinde Osmanlý mirasýnýn, deðiþmeye daha dirençli olduðu söylense de halkýn inanýþlarý, alýþkanlýklarý, davranýþlarý ve deðerler sisteminin toplamý olan "zihniyet" ise, deðiþmeye en 361

Taner ASLAN fazla direnç gösteren ve deðiþmenin ancak asýrlar alan bir sürede gerçekleþtiði saha zamanla bu özelliðinden sýyrýlmaya baþlayacaktýr (Güngör, 1984: 26-31). Halkýn günlük hayatý, "devletin müdahale edebileceði" sahalar arasýna dahil olmuþtur. Burada yapýlacak deðiþmelerin, uzun vadede, halkýn zihniyetinde deðiþme meydana getireceðine inanýlarak, kýyafetten takvim ve saate, alfabeden eðitime kadar, günlük hayatýn çeþitli sahalarýnda düzenlemeler yapýlmýþtýr. Böylece, Batý tarzý bir hayat sürme yoluyla, Batý zihniyetine eriþmenin mümkün olacaðý düþünülmüþtür. Müzik, mutfak, halkýn kullandýðý eþyalar, eðlence, kahvehane v.s. gibi gündelik hayatla ilgili konularda ve baþka etnik gruplarla birlikte yaþama, farklý kültürlere gösterilen tolerans ve din gibi, alýþkanlýk ve zihniyetle ilgili alanlarda, sürekliliðin izlerini tespit etmek mümkündür. 3 Takvim-i Garbi'nin kabul edilmesi de II. Meþrutiyet Dönemi'nde gerçekleþtirilen bir uygulamadýr. Batý ile iliþkilerin yakýnlaþtýrýlmasý ve hicri ile miladi takvim arasýndaki 13 günlük sürenin getirdiði sýkýntýlarý ortadan kaldýrmak amacýyla Takvim-i Garbi'nin kabul edilmesine dair meclise bir önerge gelir ve bu yasa önerisi kabul edilerek Hicri Takvim kaldýrýlmamak þartýyla Takvim-i Garbi'de kabul edilmiþtir (MMZC, devre 3, içtima sene 3, cilt 2, 59). Batýlýlaþma, Osmanlý toplumunun sosyal yaþantýsýnda bir takým deðiþiklikleri de beraberinde getirmiþtir. Giyim kuþamda baþlayan Batý öykünmeciliði Cumhuriyet Dönemi giyim kuþamýnýn temellerini oluþturmuþtur. Giyim kuþamda geleneksel Osmanlý tarzýndan bir kopuþ gözlenmektedir. Batý bu noktada öykünülen bir obje konumundadýr. Bu dönemde yeni bir milli moda oluþturulmasýna çalýþýlmýþtýr (Kurnaz, 1992: 43). Dönemin basýný ise Batýlý hayat tarzýnýn taþýyýcýlýðýný üstlenmiþtir (Barbarosoðlu, 1995: 45-47). Kýlýk kýyafet alanýnda baþlayan Batý taklitçiliði romanlara da yansýmýþtýr. Ahmet Midhat Efendi'nin F e l a t u n B e y v e R a k ý m E f e n d i (1876) adlý romaný ve Recaizade Mahmut Ekrem'in A r a b a S e v d a s ý bunlara örnek verilebilir. Ahmet Midhat'ýn romanýnda Felatun Bey tercihleri olmayan birisidir; Felatun Bey'in kýyafetini sorarsanýz tarifinden ýzhâr-ý acz ederiz. Þu kadar diyelim ki haniya Beyoðlu'nda elbiseci ve terzi dükkanlarýnda modalarý göstermek için mukavvalar üzerinde bir çok resimler vardýr ya? Ýþte bunlardan bir kaç yüz tanesi Felatun Bey'de mevcût olup elinde resim, endam aynasýnýn karþýsýna geçer ve kendisini resme benzetinceye kadar mutlaka çalýþýrdý. Binaenaleyh kendisini iki gün bir kýyafette gören olmadý ki Felatun Bey'in kýyafeti þudur demek mümkün olsun. (Taþcýoðlu, 1958: 140). Yüzeysel Batý taklitçiliðini hicveden bir diðer roman Recaizade Mahmut Ekrem'in A r a b a S e v d a s ý 'dýr. Bihruz Bey 3 Balkanlar'daki Osmanlý mirasý ve bu mirasýn deðiþen ve devam eden unsurlarý konusunda örnek bir çalýþma için bkz; Maria Todorova. (1997). "Balkanlarda Osmanlý Mirasý", Yeni Balkanlar Eski Sorunlar, (derl. Kemali Saybaþlý-Gencer Özcan), Ýstanbul: Baðlam Yayýnlarý, 117-145. 362

Ýkinci Meþrutiyet Düþüncesinin Cumhuriyet'e Tesirleri nereye gitse, her nerede bulunsa maksadý görünmekle beraber görmek deðil, yalnýz görünmek idi. (Recaizade Mahmut Ekrem, 1985: 18). Batýlý hayat tarzýna karþý zaman zaman gösterilen reaksiyoner tavýr ve davranýþ artýk günlük hayatýn en tabiî unsuru haline gelmiþtir....batýnýn dýþ görünüþü onlar için tabiîdir. Avrupai giyim ve yaþayýþ, yabancý dil bilgisi, alafranga musiki günlük hayat içinde yadýrganmaz. Halit Ziya ve Mehmet Rauf'un eserlerinde Batý musikisi, piyano, Avrupai döþeme, yerli zevkle herhangi bir mukayeseye giriþilmeden verilir. (Enginün, 1978: 8). II. Meþrutiyet'in ilanýnýn hemen ardýndan bazý bayanlarýn sokaklarda peçesiz dolaþmaya baþladýklarý görülmüþtür. Meþrutiyet Dönemi'nde sokaklarda tesettüre dikkat etmeyen ve gösteriþli giyinen kadýnlarýn sayýsý bir hayli artmýþtýr. Meþrutiyet Dönemi basýný Batýlý kadýnlarýn yaþam tarzlarýndan ve davranýþlarýndan bahsederek Osmanlý Türk kadýnýna Batýlý kadýnlarýn yaþantýsýný tanýtmaktaydý (Taþcýoðlu, 1958: 26-27). Çarþafýn tamamlayýcý aksesuarý olan peçe ise II. Meþrutiyet'in serbesti ortamýndan da yararlanýlarak 4 yavaþ yavaþ çýkarýlmýþtýr. Meþrutiyet, kadýnlarýn dýþ giyimlerinde de büyük deðiþmeler meydana getirmiþtir: Bazý þehir kadýnlarý Ýslâm, Avrupa ve Rus kadýn kýyafetlerinin karýþýmý bir sokak kýyafeti geliþtiriyordu, peçe halâ yerinde durmakla birlikte, yüzü saklamaktan çok bir süs olarak kullanýlýyordu. Avrupa kadýn kýyafetlerinde görülen yandan düðmeli botlar, çoraplar, eldivenler meydana çýkmýþtý (Berkes, 1978: 436-437). Meþrutiyet Dönemi'nde moda düþkünlüðü, açýk seçik giyinme eðilimlerinde artýþ gözlemlenmiþtir (Lewis, 2000: 234). Bunlarýn yanýnda 1908'de Ýstanbulin yerine Avrupai ceket ve pantolon, kalpakla birlikte giyilmeye baþlanmýþtýr. Hatta Avrupa'daki Jön Türklerin bu dönemde Osmanlý'ya muhalefet için kalpak ve fes yerine þapka giymiþler daha sonra þapka giyildiði de görülmüþtür. Böylece daha Meþrutiyet Dönemi'nde toplum hayatýnda dýþ mekanda giyilen kýyafetin anlamý da deðiþmiþ olmaktadýr (Turan, 1990: 216-222). Kadýn kýyafeti kadar kadýn için önemli bir farklýlaþma alaný olan "süslenme" de ciddi deðiþimler geçirmiþtir. Zamanla dýþ kýyafet olan çarþafta görülen deðiþim -pelerin, manto- Osmanlý kadýn kýyafetinde Avrupalýlaþmaya geçiþ sürecinde erkekte olduðu gibi -fes ve þapkageri dönülemez bir Batýlýlaþma sürecini baþlatmýþtýr (Iþýn, 1987: 13). Bursa'nýn ilk Türk þapkacýsý Enstitü'den mezûn olan Mediha Haným'dýr. Zengin bir ailenin kýzý olduðu halde evinin bir kýsmýný atölye haline getirmiþtir ve oldukça fazla sipariþ almaktadýr. Mediha Haným'ýn çalýþma masasýnýn önünde Paris'in en son þapka modelleri mecmûasý duruyordu. Az çok lisan bildiði için modayý günü gününe takîp etmekte ve teknik usullerle çalýþmaktadýr. (Kurnaz, 1992: 42). 4 Ýstanbul'un, "... bütün kalburüstü kadýnlarý gibi Nissa'da peçeyi 1919'da atmýþtý. Bu Atatürk'ün peçeyle alay etmesinden çok önceydi.", Þirin Devrim (1996). Þakir Paþa Ailesi, Ýstanbul: Milliyet Yayýnlarý, 146. 363

Taner ASLAN Alman Devlet Adamý Dr. Ernest Jackh, 1908 senesine ait Ýstanbul hatýralarýnda Osmanlý kadýnýndaki deðiþimden bahsetmektedir; Yurtlarýnýn hürriyeti için mücadele ettiklerinden dolayý sürülmüþ iki hükümet ricalini getiren ve bayraðý neþeli bir surette dalgalanan vapur limana yaklaþtýðý zaman rýhtýmdaydým. Kaptan köprüsü üzerinde peçeli bir Türk kadýný duruyordu. Bu kadýn rýhtým üzerinde toplanmýþ halka Türkçe, Fransýzca ve Ýngilizce hitap ediyor ve yalnýz Türk halkýnýn yeniden doðuþunu deðil, yurdunun kalkýnmasýnda yaratýcý kuvvetini her suretle tatbîke imkan bulmuþ olan Türk kadýnýnýn da kurtuluþunu kutluyordu. Yaþasýn vatan! Long live the turkish Father-land! (Jackh, 52). Jackh hatýratýna Genç Türk Kadýn Cemiyeti sekreteri olan bir Türk kadýnýnýn peçesiz resmini koyarak yalnýz peçesiz resmini çektirmek deðil, neþir için güzel fotoðrafýný imzalamak cesaretini de göstermiþti þeklinde bir ifadeyle Osmanlý kadýnlarýnda baþlayan deðiþimi övmüþtür (Jackh, 52-53). 1881-1907 yýllarý arasýnda, babasýnýn Ýngiliz Konsolosluðundaki görevi nedeniyle Türkiye'de yaþamýþ olan Dorine L. Neave ise, seçkin kadýnlarýn ev içlerindeki giyimlerini þu þekilde anlatmýþtýr:...ev halkýndan hiçbir erkeðin odaya giremeyeceðine emîn olduktan sonra örtülerini açarlar, Paris ya da Viyana elçiliklerindeki akrabalarý tarafýndan yollanan pahalý Paris kýyafetleri ortaya çýkardý. Yabancý dil bilen Türk hanýmlarý, moda mecmûalarýný dikkatle takîp eder, en son modaya göre giyinirler, bunu saðlamak için haftalar boyu haremlerde çalýþan açýkgöz Rum terziler, Beyoðlu'nda açtýklarý ünlü maðazalar olan Hayden ve Baker'den kumaþlar taþýrlardý. (Neave, 1978: 59). Kur'an hükümleri uyarýnca saçlarýný toplum içinde göstermeleri yasaklandýðýndan, peçelerini kaldýrdýklarýnda erkekler tarafýndan seyredilmeyeceklerini bildikleri halde, modaya uygun bukleleri Avrupa kadýnlarýnýnki gibi dalgalý veya örülmüþ uzun saçlarýyla karþýlaþmamýz oldukça þaþýrtýcýydý. (Neave, 1978: 59-60). Bu dönemde kýlýk kýyafetin yaný sýra sosyal alanda da bir takým deðiþiklik ve yeniliklerin varlýðýna rastlýyoruz. Beyoðlu'nda açýlan lokanta ve pastaneler kentin sosyal yaþantýsýnýn deðiþiminde büyük rol oynamýþtýr (Spercö, 1989: 91-93). Lokantalarda;... ba'de't-taam geç vakte kadar oturulur ve müzika dinlenir. Yemek yendikten sonra likör ve kahve içilir ve ba'de þampanyayla devam edilir. (Safveti Ziya, 1927: 189). Refik Halit Karay, Osmanlý toplumundaki bu deðiþime dikkat çeker:... Modern devrin en hoþuma gitmeyen ciheti, mutfak ve yemeðin evden elini eteðini çekmesi, mutfak bacalarýnýn tütmez olmasýdýr. Kadýnlý erkekli iþ ve memuriyete sarýlmak, ayrýca hem bunlara, hem de sinema saatlerine yetiþmek kaygýsý yüzünden halk gýdasýný sokakta hemen hemen angarya savar gibi alelacele almaktadýr. (Karay, 1996: 68). Modernleþme süreciyle birlikte yeni yeni açýlmaya baþlayan lokantalar "Batý adabý"na göre yemek yenilen yerler olarak toplum hayatýnda kabul görmüþlerdir (Tesal, 1989: 20-25). Sosyo kültürel normlarýn gösterim alaný olan eðlenceler toplum hayatýnýn deðiþiminde önemli fonksiyonlara sahiptir (Meriç, 2000: 119). Modernleþme ile 364