Sevgili Meslektaşlarım, Kıymetli Katılımcılar, Bayanlar ve Baylar, Akdeniz bölgesi coğrafyası tarih boyunca insanlığın sosyal, ekonomik ve kültürel gelişimine en çok katkı sağlayan coğrafyalardan biri olmuştur. Akdeniz in insanlık tarihine kattığı bu katkıların en büyük nedeni bu coğrafyada yüzyıllar boyunca farklı kültürlerin bir arada yaşamış olmasıdır. Bu çok kültürlü ortam, bölgede yaşayan kültürler arasındaki etkileşimin en üst düzeyde gerçekleşmesini sağlamıştır. Bu yüzden de Akdeniz coğrafyasına günümüz dünya medeniyetinin doğduğu yer de denebilir. Günümüzde kültürler arası diyalog; farklı etnik, kültürel, dini ve dilsel geçmişleri ve mirasları olan bireyler, gruplar arasında karşılıklı anlayış ve saygı temelinde, açık ve saygılı bir şekilde görüş değişiminde bulunulması olarak anlaşılmaktadır. Kültürlerarası diyalog, Akdeniz coğrafyasında, Avrupa toplumları arasında ve Avrupa ile diğer Akdeniz coğrafyasında bulunan diğer toplumlar arasında bütün düzeylerde işlemektedir. Geçtiğimiz 1/5
yıl da Akdeniz coğrafyasının Afrika kıyılarında bulunan ülkelerde yaşanan demokratik değişimlerle bu işleyiş büyük bir ivme kazanmıştır. Bu demokratik değişimler sonucunda ortaya çıkan yeni açılımlar, Akdeniz coğrafyasının zengin kültürel çeşitliliğinden medeniyetler ittifakı adına yararlanılmasına ve Akdeniz coğrafyasında kültürler arası diyaloğun geçmişte olduğu gibi günümüzde de geliştirilmesine çok büyük katkı sağlayacaktır. Kültürel çeşitlilik ve çok kültürlülük, farklı kültürlerin mevcut olduğunu ve belirli bir mekânda ve sosyal organizasyon içerisinde etkileşim kurabilecekleri deneysel gerçeğini ortaya koymaktadır. Kültürel çeşitlilik yeni bir olgu değildir. Akdeniz havzası kuşkusuz dünyada, dünya fikrinin ve bilinen dünyanın bütünlüğünü organize eden ilişki akışlarının kaynaklandığı yerlerden birisidir. Ona evrensellik düşüncesini ve eleştirel düşünceyi, başka bir deyişle bütünleştirme ve ayrıştırma aracını borçluyuz. Akdeniz adlı tuvalin üzerinde kıta içi göçlerin birikimlerinin, sınırların tekrar çizilmesinin ve sömürgecilik ile çok uluslu imparatorlukların etkilerinin bıraktığı izler vardır. Yakın yüzyıllar boyunca, politik 2/5
çoğulculuk ve hoşgörü prensiplerine dayalı topluluklar, sosyal uyum açısından kabul edilemez riskler ortaya çıkartmaksızın çeşitliliklerle birlikte yaşamayı başarmıştır. Değerli Katılımcılar, Bu birlikte yaşam tecrübeleri, kültürler arası etkileşimin ve diyaloğun da en büyük dayanağı olmuştur. Akdeniz coğrafyasında geçmişte yaşanan bu etkileşim ve diyaloğa çeşitli örnekler vermek mümkündür. Geçmişte Fenikelilerin geliştirdiği, dünya medeniyetinin temeli olan alfabe Akdeniz in doğusundan batısına kadar yayılmıştır. Arapların, İspanya hâkimiyeti döneminde karşılıklı kültürel etkileşim sonucunda İspanyolcaya Arapça kökenli kelimeler geçmiştir. Günümüzde kültürler arası diyalog, insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğüne karşı tam saygıyı ilerletmek temel hedefi doğrultusunda pek çok amaca hizmet edebilir. Kültürlerarası diyalog, hiç kimseyi marjinalleşmiş ya da dışarıdan gelen olarak tanımlamayan, kapsayıcı toplumların asli bir özelliğidir. Kültürlerarası diyalog, güçlü bir aracılık ve uzlaşma aracıdır. Entegrasyon ve sosyal uyumu beslerken, bir yandan da 3/5
kültürel fay hatlarını aşmak suretiyle eleştirel ve yapıcı bir etkileşim sağlayarak, sosyal bölünmüşlük ve güvensizlik hakkındaki gerçek kaygılara hitap eder. Seçme özgürlüğü, ifade özgürlüğü, eşitlik, hoşgörü ve insan onuruna karşılıklı saygı, bu bağlamda rehber ilkeler arasındadır. Başarılı bir kültürlerarası diyalog, açık fikirlilik ve başkalarının görüşlerini ifade etmesine izin vermekte isteklilik, çatışmaları barışçıl yollarla çözme kapasitesi ve başkalarının sağlam temele dayanan argümanlarının kabul edilmesi de dâhil olmak üzere demokrasi kültüründen beslenen tutumlardan pek çoğunu gerektirmektedir. Sevgili Meslektaşlarım, Bayanlar ve Baylar, Kültürlerarası diyalog, demokratik istikrarın güçlendirilmesine, kamu hayatında ve siyasi söylemlerde ön yargı ve genellemelerle mücadeleye, çeşitli kültürel ve dini topluluklar arasında koalisyon oluşturmayı kolaylaştırmaya katkıda bulunmak suretiyle çatışma sonrası durumlar ve donmuş çatışmalar dâhil olmak üzere çatışmaların önüne geçmeye ya da yeniden canlanmasını önlemeye yardımcı olur. Kültürlerarası diyalog kuşkusuz küreselleşme olgusunun ortaya çıkmasıyla birlikte gelişen teknolojik koşullar sayesinde büyük gelişme göstermiştir. Küreselleşme, 4/5
Akdeniz in her iki yakasında kökten dönüşümler ile birlikte gelişmektedir. Bir taraftan, başkası ile olan diyaloğunda kendisi için yeni izlerin kaynağını aramak ve diğer taraftan, miras alınmış kültürlerin meşru çeşitliliğinin ötesinde, herkesle birlikte ortak bir uygarlık kurma tutkusunu paylaşmak. Böyle bir uygarlık, geleceği için zorunlu olarak evrenselliğe ve bununla bağıntılı olarak eşitliğe sahip olması gerekirken, böyle bir diyalog beslenmesi için çeşitliliğe ve bununla bağlantılı olarak farklılığa sahip olunması gerekir. Zaman ayırdığınız ve sabrınız için teşekkür ederim. Saygılarımla. 5/5