TÜRKOLOJİ Türkoloji ye Atılan İmza, Taştaki Türkler den Saymalıtaş a Dr. Mustafa Aksoy Fotoğraflar: Servet Somuncuoğlu Ordu Mesudiye Esatlı Köyü Resim alanı Somuncuoğlu na göre Avrasya coğrafyasındaki kaya resimlerinin çok büyük bir kısmı, Türklerin Asya nın yüksek dağlık bölgelerindeki taşlara, kayalara çizdiği ve eski dünyanın dört bir yanına yurt kurarken, tarih öncesinden bugüne bıraktıkları izlerdir. Resimlerden damgalara ge çiş ta ri hi belirsiz ol - makla beraber Somun cu - oğlu na göre Damgaların oluşması M.Ö. 10 bin ile M.Ö. 5 bin arasında yani 5000 yıllık bir dönemde devam ediyor. Damgalar, zaman içinde ön - ce soyutlaşıyor, sonra da ses de ğer - leri yani harflere dönüşmeye başlıyor. Kültür kodları öyle bir şeydir ki Altay dağlarında 10 bin yıl önce oluşmaya başlayan damgalar bugün Anadolu da karşımıza çıkıyor. Yukarıda kısaca ifade edildiği gi - bi kaya resimleri ve damgalar çok önemli olmasına rağmen Türk kaya resimleri ve damgaları sosyal bilimcilerce yeterince araştırılmamış, ta - rih yazımında kaynak olarak kullanılmamıştır. Oysa bu belgeler tarih yazımından başka sosyal bilimlerin birçok alanında yeni ufuklar açacak özelliklere sahiptir. Ayrıca bu belgelerin yazıcıları geleneksel değerlere bağlı insanlar olduğu için en yalın ta rihi bilgileri yansıtırlar. 1 Bu önemli belgeler hakkında Tür kiye de en kapsamlı ve ciddi araştırmayı yapmak Servet So mun - cu oğ lu na nasip olmuştur. O çalışmalarına ilk defa 2004 de Kaza kis - tan ve Kırgızistan da yaptığı araştırmalarla başlamış olup o günden beri araştırmalarına aralıksız devam et - mektedir. Bu zamana kadar iki kitap yazmış aynı zamanda üç belgeselin metin yazarlığını, yapım ve yönetmenliğini yapmıştır. Servet Somuncuğlu nun eserlerinden bahsederken aynı zamanda yaptığı araştırmalarının Türk ve dün ya tarihindeki önemine vurgu yapmaya çalışacağız. Somuncuoğlu, 2007 yılı 7 Ara - lık ta yayınlanmaya başlanan Karlı Dağlardaki Sır belgeselinin, 28 Ara lık 2007 tarihinde yayınlanan 4. bölümünde Ordu - Me su di ye, Esatlı Kö yü Kaya Resmi alanındaki Gök - türk Harfli yazıtı tespit ederek ka - mu oyu ile paylaştı. TRT tarafından yayınlanan Karlı Dağlar daki Sır adlı belgeselde, Bu alan araştır - macıları bekliyor diyor Somuncuoğlu, yine Ordu - Mesudiye, Esatlı Kö yü n de, Göktürk harfli, yani eski Türk le rin kullandığı, literatürde Runik Türk Alfabesi diye de tanım lanan alfabe ile yazılmış başka bir yazıtı Mayıs 2008 tarihinde tespit etmiştir ama alandaki yazıtlar sa - dece bu ikisi ile sınırlı olmayıp, kırk kadar farklı yazıt bulunmaktadır ve bunların hepsi Türkçe dir. Diğer yandan Somuncuoğlu çalışma yaptığım kaya resmi alanlarında Türkçe dışında hiçbir yazıyla karşılaşmadım. Yaklaşık iki yüz ayrı ka ya resmi alanının yüze yakınında ve ya daha fazlasında bizim Orhun Abidelerini yazdığımız yazı vardır demektedir. Karlı Dağlardaki Sır adlı Türk tarihi açısından çok önemli belgese- TARİH KASIM 2011 39
Ordu Mesudiye Esatlı Köyü Kaya resmi alanında Tarihi (Runik) Türk Alfabesi ile yazılmış satırlar. Ordu Mesudiye Esatlı Köyü Kaya resmi alanında Tarihi (Runik) Türk Alfabesi ile yazılmış satırlar. Ankara Güdül Salihliler Köyü Deliklikaya Mevkiindeki (Runik) Türk Alfabesi ile yazılmış satırlar. lin yapımcısı Servet Somuncuoğlu, İstanbul Gazeteciler Cemiyeti Se - dat Simavi Ödülleri nde, Sosyal Bilimler Araştırma Dalı nda, Sibir ya dan Anadolu ya Taştaki Türkler 2 kitabı ile 2008 yılı ödülünü almaya layık görülmüştür. Somuncuoğlu, Başkent Üniver - si tesi ile Türk Dil Kurumu nun dü - zenlediği I. Uluslararası Dünya Di - li Türkçe Sempozyumu (20-21 Ka - sım 2008) nda Uzaklardan Yakınlara Türkçe nin Taşlardaki İzleri adını taşıyan bildirisiyle de Türk tarihi, özellikle Türklerin Ana do - lu ya ne zaman geldikleri konusundaki tartışmalara açıklık getirecek ve Türkoloji konusunda çalışanları şaşkına döndürecek çok önemli olan bir belgeyi bilim âlemine sundu. Bu belge Ankara-Güdül Salihler Köyü ndeki Kaya Resmi alanında tespit edilmiş olup, üzerindeki dam galar Ordu-Mesudiye, Esatlı Köyü ndeki ve Orhun Abideleri nde kinin aynısı. Yani tarihi Türk Al - fa be si ile yazılmış satırlardan ibaret olup, hepimizi şaşkına çevirdi. Bu tarihi ka ya resmi Ankara şehir merkezine 80 km. uzakta, yıllarca Tür - kologları beklemiş. Ancak akademisyenler açı sından çok acı da olsa (ger çi bir çoğunun umurunda bile 40 TARİH KASIM 2011
değil) onu bulmak ve bilim alemine kazandırmak Somuncuoğlu nasip olmuştur. 3 Somuncuoğlu söz konusu sempozyumda konuşmasına şöyle başladı: Karlı Dağlardaki Sır programı nın yayınlanmasından sonra Anadolu nun muhtelif yerlerinden, bizim burada da bunlardan var di - ye haberler geldi. Birçoğunda bir şey yoktu ama Ankara-Güdül Sa lih - ler Köyü nden Cemil Söylemez oğ - lu nun verdiği bilgi, diğer bütün alanların yorgunluklarını unutturdu. Alanda, kaya resmi yazıt kurgan yani eski Türk anıt mezarları hep bir arada yer alıyordu. İşte bilim dünyasına ilk olarak burada açıklıyorum Size sunduğum kayalardaki ya zıtlar eski Türk yazıtları konusunda bütün dünyanın otorite kabul ettiği Prof. Dr. Dimitry Vasilyev tarafından Yüzde yüz Türk Runik harfli yazıtlar sözü ile tescillendi. Ben bunları bilim kamuoyuna sunuyorum. Bundan sonrası Türk yazıtlarını okuma konusunda uzman olduğunu söyleyen akademisyenlere kal - dı. Somuncuoğlu nun Orhun yazıtları hakkında da ilginç ve haklı bir görüşü var. Ona göre bugüne ka - dar ders kitaplarımız Orhun Anıt - ları ile başlatılmıştır. Oysa Orhun Anıtları Türk Tarihi nin önsözü değil, Türklerin taşlar üzerindeki son sözüdür. Ama yıllarca bize ön - söz gibi takdim edilmiştir. Ger - çek ten de o muhteşem devlet felsefesinin ve hayat tarzının anlatıldığı yazıtlar Türklerin ilkyazı denemesi olamazdı. Çünkü öyle bir yazı üslubunun oluşması için yüzlerce yılın gerekli olduğunu konu üzerinde ça - lışan herkesin bilmesi gerekmesine rağmen maalesef konu üzerinde Türk dil bilimcileri yeterince araştırma yapmamıştır. Türk tarihi ve Türkoloji açısından son derece önemli olan Ankara Gü dül Salihler köyündeki kaya re - simlerinin Servet Somuncuoğlu ta - rafından tespit edilmesi onu bir belgesel çekimine sevk etmiştir. So - mun cuoğlu bu süreci şöyle özetliyor: Ankara Güdül Salihler Köyü Delikli Kaya mevkiinde Kurganlar. Cemil Söylemezoğlu ile 2008 yı lı Nisan ayında başlayan araştırma çalışmalarımız 2010 yılı Nisan ayına kadar sürdü. Aralıklı olarak bölgede on ayrı araştırma gezisi yap tıktan sonra Damgaların Gö - çü belgeselinin projelendirmesi ile çekim süreci başladı. 8 farklı alanda 5 binden faz la kaya resmi, binden fazla eski Türk mezarı kurgan ve şu ana kadar tespit ettiğimiz 50 civarında yazıta rastladık. Bu ilk olarak şunu gösterir: Ana dolu da Türkle - rin varlığının tartışılamaz tarihi M.Ö. 3000 yılıdır ve belgelenmiştir. İkinci olarak Türkler ta rihin en eski çağlarından beri Ana dolu ya gelip gitmişler, göçler yatay ve dikey olarak devam etmiştir. Üçün cü olarak da Anadolu Türk tarihi baştan yazılmak zorundadır. Anadolu Türk tarihini Müslüman Türk tarihi olarak yorumladığınızda 1071 dir ama Türk tarihi olarak yorumladığınız da bu tarihi çok eskilere götürmek zorundayız. Çünkü 5-6 yıl boyunca topladığımız veriler bize diyor ki: Ta rih yeniden yazılmalıdır. Kaya resmi alanları, bütün ta rih kurgusunu değiştirebilecek öznelliğe, özgürlüğe ve yeterliliğe sahiptir. Somuncuoğlu nun da ifade ettiği gibi Damgaların Göçü belgeseli Türklerin Anadolu ya 1071 den ön - ce geldiğini ve Orta Asya da sahip oldukları etnografya eserleri ile kültür unsurlarını Anadolu nun merkezi olan Ankara ya taşıdığının bir bel gesiydi. Çünkü buradaki kaya re - simleri Orta Asya Türk kaya resimleriyle birebir aynıdır. Bu resimlerin, damgaların bize gösterdiği bir başka husus da şudur; nasıl ki biyolojik hayatımızda DNA lar varsa sosyal hayatımızda da DNA lar var. Ben buna sosyal DNA diyorum. Başka bir tabirle sos yal ge netik diyoruz. Çünkü Si - birya dan Balkanlara kadar olan Türk kültür coğrafyasına baktığı - mız da birbirinden haberdar olmayan, birbirini görmeyen, birbirinin coğ rafyasını tanımayan insanların çok farklı bölgelerde aynı üslubu ortaya koymaları, aynı damgaları kullanmaları son derece manidardır. Ankara Güdül Salihliler Köyü Asmalıyatak Mevkiindeki Kayı damgası TARİH KASIM 2011 41
Kazakistan Tamgalısay Güneş Başlı Kamlar Türkiye - Ankara / Güdül Damgaların Göçü belgeselinden sonra özellikle Türklerin 1071 de Ana dolu ya geldikleri iddiasının (ya zılı belgesinin) yeniden değer - lendirilmesini gerekecektir. Aslında Türklerin Anadolu daki izlerine Herodotos da işaret etmiştir. Ona göre Anadolu da görülen İskitler, kı - mız içiyordu ve İskitlerin akrabası olan Masaget lerde Tomris bayan adı vardı. Rus bilim adamlarına gö - re de İskitlerin ilk yerleşim yeri Al - taylardır. Hazar ın doğusunda yani Kazakistan ın tarihi Mangışlak şeh rinde ve Hakasya nın Uybat bölgesinde tarihi İskit Mezarlığı var dır ve ben de bu mezarlıklarda saha araştırmaları yapmıştım. Somuncuoğlu na göre 1071 de Türk lerin nüfus olarak daha yoğun geldikleri ve Anadolu yu Türkleştirdik leri tarihi kayıtlarda mevcuttur. Fakat 1071 de gelenler asla tesadüfen ve rüzgârın önündeki yaprak gibi gelmediler Anadolu ya. Ken dilerinden önce bu topraklara göç etmiş, burada yaşayan akrabalarının yanına gelmişlerdir. Mesela Hakkari - Gevaruk yaylasındaki 2900 rakımda bulunan kaya resimlerini, biz yapmadık. Bunlar M.Ö. 5000 de yapılmış olup Orta Asya Türk leriyle aynı kültür kodlarını ta - şıyor. Hakkari kaya resimlerinin yanında ve Yüksekova daki koç başlı me - zar taşları ile Hakkari merkezinde bulunan balballarda Türklerin milattan önceki yıllardan beri Ana do lu - da var olduklarının işaretidir. Somuncuoğlu nun bir başka çarpıcı tespitini daha aktarmak istiyorum; Türk tarihi, bugün tanımlan - dı ğı gibi asla bir göçebe ve göçebelik tarihi değildir. Türk tarihinin temel itici gücü, dolma-taşma ya dayanır. Altay dağlarındaki çanak - lar da, nüfus yoğunluğu arttıkça bu çanaklardan meydana gelen taşmalar, tarihi yapan güç olmuştur. İşte bugün Asya nın derinliklerinde Türk çeye, Türk kültürüne hala rast - la nıyorsa, bu dolma-taşma dan do - la yıdır. Çünkü göçebe ardında sadece yangın küllerinden başka bir şey bırakmaz. Türkler göçebe değil, göç eden bir millettir. İşte bundan dolayı Orta-Asya nın her yerinde kurganlar, büyük toplu mezarlıklar vardır. Bugün Orta-Asya nın her yerinde Türkçe ve Türk kültürünün temel kod ları bütün canlılığı ile yaşamaya devam ediyorsa (ki ediyor) sadece bu bile Türklerin göçebe olmadığını anlatmaya yeter. Somuncuoğlu, yapmış olduğu sa ha çalışmalarındaki gözlem ve karşılaştırmalarından hareketle şöy - le diyor: Baykal Gölü kıyılarından Ma caristan ovalarına kadar tarih ön - cesindeki Türklüğün somut izlerini gördüm, fotoğrafladım. Macaristan Solnok Müzesi ndeki damga ile Gorno Altay Müzesi ndeki (Rusya Altay Özerk Cumhuriyeti) damga aynı ise, tarihe başka açılardan bakmak, yerinde ve doğru ola caktır. Türk tarih yazıcılığı aşağıda belirttiğim hususu dikkate alarak yeniden başlamalıdır. Artık tek di - sip linli, tek alanlı çalışmaların dönemi kapanmıştır. Eğer tarihi yeni baştan çözümleyerek geleceğimizi daha güzel inşa etmek istiyorsak, Tarih, Türkoloji, Sosyoloji, Antropoloji, Sanat Tarihi, Arkeoloji, Fotoğraf Sa natı gibi di - siplini bir araya getirerek çalışmak zorundayız. Anadolu Türk tarihinin bizzat Türkler tarafından yeni baştan yazılma zamanı gel di ve geçmeye başladı. Somuncuoğlu, Sibirya dan A - na dolu ya Taştaki Türkler adlı eserinin nasıl meydana geldiğini şöyle anlatır: Çalışmalarıma Sibirya daki Ulan - Ude den başladım, Moğo lis - tan, Tuva, Hakasya, Gorno Altay da devam ettim. Kazakistan, Kırgızistan, Azerbaycan da araştırmalar yap tıktan sonra Türkiye de Kars ın 42 TARİH KASIM 2011
Çanakkale Arkeoloji Müzesi nde Balbal Çanakkale - Kazdağı - Düzeğrek Mezarlığında Balbal Kağızman ilçesinin Camuşlu Köyü, Şaban Köyü ve Kurban Ağa mağa - rasında, Erzurum daki Cunni mağarasında, Erzincan ın Kemaliye il - çe sindeki Dilli vadisindeki kaya yazıtı alan larını fotoğrafladım. Or - du nun Mesudiye İlçesi Esatlı Kö - yü n de, Hakkâri nin Yüksekova ilçesindeki Gevaruk Yaylası nda, Antal - ya-beldibi, Eskişehir Seyitgazi Küm bet Köyü, Kütahya Çavdarhisar Aizonai tapınağı, İzmir in Ödemiş ilçesinin Konaklı beldesinde bulunan kaya resmi alanlarını fo - toğrafladıktan sonra bulgu ve belgeleri bu kitapta topladım. Kitapta da görüleceği gibi saha araştırması yapılan yerlerdeki kaya resimlerindeki benzerlik ve içerik çok önemli bilgileri gözler önüne sermiştir. Türkler tarihi hafızalarından kay naklanan bilgileri yazıyı kullanmadan önce taşlara kazımıştır. Bu gelenek yazının oluşmasına kaynaklık ettiği gibi zamanla yazıyla da be - raber devam etmiştir. Sibirya dan Anadolu ya Taştaki Türkler adlı eser Türk tarihinin ilk kaynaklarını ilgililere sunması açısından son derece önemli bir eser olup, Türkiye de sanat tarihi, resim tarihi, dil tarihi, kültür tarihi vb. alanlarda araştırma yapanlara da önemli belgeler sunmaktadır. Somuncuğlu, Saymalıtaş - Gök - yüzü Atları 4 adlı eseri için şu bilgileri ifade eder: Kaya resimlerinden damgalara, damgalardan al fa beye geçişin belge kitabı. Kırgızistan da bulunan Saymalıtaş a iki yıl üst üste gittim ve çalışmalar yaptım. Bugüne kadar tespit edilmiş yüz bin resmin olduğu Saymalıtaş ta çektiğim on bin civarında fotoğraflar tarandı ve seçimleri yaptım. Konu başlıklarına göre sınıflandırmayı yaparak, bö - lüm başlarında gözlem ve analizleri içeren yazılarla Saymalıtaş kitabı ortaya çıktı. Saymalıtaş - Gökyüzü Atları ile Türk Tarihi nin mitolojik dönemlerine uzanan veriler, yolculuklar, bi - limsel etiğe uygun olarak sunulmaya çalışılmıştır. Ankara Güdül Asmalıyatak Tarih öncesi dönemde Sibirya Step lerinden Macaristan ovalarına kadar geniş bir alana yayılan arkeolojik verilerin toplanması ve karşılaştırmalarının yapılması mevcut tarih kuramlarını alt-üst edecek nitelikte, tarihin yeni baştan yazılmasını gerektirecek zenginliktedir. Kaya resimlerindeki değişmeyi ve resimlerden damgaya geçişi ve dam gadan yazıya geçişi takip etmek için mutlaka bu esere başvurmak gerekiyor. Bu açıdan Saymalıtaş- Gökyüzü Atları adlı eser Türk dil ve kültür tarihi hakkında önemli ipuçlarını içeriyor. Konu hakkında yapılacak önemli çalışmalar Türk - lerin yazıya ne zaman geçtikleri hakkında da bilgilerin elde edilmesine yardımcı olacaktır. TARİH KASIM 2011 43
Kazakistan Tamgalı Say 44 TARİH KASIM 2011
Brezilya Sau Paulo da Taştaki Türkler Fotoğraf Sergisi Servet Somuncuoğlu 2011 yılında, Yapımcılığını-Yö - netmenliğini ve Metin Yazarlığını Ser vet Somuncuğlu nun yaptığı Damgaların Göçü ve Zamana Karşı- Kazdağı Koşuburnu Türk - menleri adlı iki belgesel çalışması da TRT Belgesel kanalında yayınlanmıştır. Umarız bu belgesellerin kitapları da yakın bir zamanda okuyucularına kavuşur. Her iki belgeselde çok önemli olmakla beraber Dam gaların Göçü Türklerin ne za mandan beri Anadolu da oldukları hakkında önemli bilgiler vermesinden dolayı ilgililere çok önemli belgeler sunmuştur. Somuncuoğlu nun Karlı Dağ - lar daki Sır belgeseli ile Taştaki Türkler adlı kitabından sonra Tür - ki ye nin her yerinde, Anadolu da An tik dönem Türk izlerini arayan yerel araştırmacılar ortaya çıkmıştır. Çünkü ortaya koyulan çalışmalardan sonra nerdeyse her gün So - muncuoğlu na sizin tespit ettiğiniz kaya resimleri bizim buradaki kayalarda da var. Lütfen gelip bakabilir misiniz gibi haberler gelmeye başlamıştır. Bu haberlerden biri ise TRT de yayımlanan Damgaların Göçü belgeselinin yapılmasına ve - sile olmuştur. Somuncuoğlu diğer ha berleri de imkânı ölçüsünde de - ğerlendirerek, alanlara gidip görmeye çalışıyor ve yeni belgesel projeleri yapıyor. Taştaki Türkler ve Saymalıtaş - Gökyüzü Atları kitapları ve Dam gaların Göçü belgeseli ile Somuncuoğlu, Türklerin Orta As - ya dan Türkiye ye milattan önceki yıllardaki yolculuğunu, resimden damgaya, damgadan yazıya ge çişlerini tespit edip Türkoloji âlemine sunarak Türkoloji ye ka - lıcı bir imza atmıştır. Bundan sonraki görev Türkoloji konusunda ça lışan akademisyenlere kalmıştır. Uma rız Anadolu Türk ta - rihi ve kültürü hakkında yazan ya da söz söyleyen akademisyenler So - muncuoğlu nun tespit ettiği kültür unsurlarını değerlendirerek, Türkolo ji ye farklı imza atmaya çalışırlar. Aksi takdirde Türklerin 1071 de Anadolu ya geldiklerini kabul edip birbirlerini tekrarlamaya devam ederler. Çalışmalarını aralıksız sürdüren So muncuoğlu, Taştaki Türkler adı ile ilk fotoğraf sergisini de 11-23 Ekim 2011 tarihlerinde Brezilya / Sau Paulo daki Ses Sergi ve Gö rün - tü Müzesi nde açmıştır. Sonuç olarak Somuncuoğlu şöy - le diyor: Ben şunu savunuyorum: Benim yaptığım gazeteciliktir, televizyon - cu luktur, fotoğrafçılıktır. Tabii ki kendimce de gördüklerimi anlatıyorum. Ama bundan sonra yapılması gereken bu konuyla ilgili bir Ens - titü nün kurulmasıdır. Bu enstitüde, Arkeoloji, Sanat Tarihi, Sosyoloji, Antropoloji, Tarih, Türkoloji, Halk - bi lim, Filoloji hatta Psikoloji, Fel - sefe, Fotoğraf gibi farklı disiplinlerden insanların bir araya gelerek, ön celikle tam bir envanter çıkarılması, sonrasında ise Antik dönem Türk kültür ve medeniyetinin verilerini içeren bu envanterin yorumlanması çalışmalarının başlatılmasıdır. Dipnotlar 1- Geniş bilgi için bakınız: Mustafa Aksoy, Tarihi Kay nak Olarak Etnografya Eserleri, Türkiye Günlüğü, Sayı 106, 2011. 2- Servet Somuncuoğlu, Taştaki Türkler, İstanbul, 2011 (İsteme adresi: somuncuoglu@yahoo.com ) 3- Ankara Güdül Salihlerobası Köyü nde 2009 Tem muz ayında araştırmalarını sürdüren Somuncuoğlu, daha önce tespit ettiği iki ayrı kaya resmi alanına ek olarak üçüncü bir kaya resmi alanı daha tespit ederek, üçüncü alanda yaklaşık elli kadar kurganın var olduğunu ifade etmiştir. İlk gözlemlerine göre, bu üç alandaki resimler, resim yapılan yerlerin seçimi ve kurganlar üslup açısından M. S. 4-5 yüzyıllara tekabül etmektedir. Alanda yapılan tespitlerden oluşan albüm kitap Damgaların Göçü Ankara Güdül Türk Kaya Resimleri kitabı çok yakın bir zamanda meraklıları ile buluşacaktır. 4- Servet Somuncuoğlu, Saymalıtaş-Gökyüzü At la - rı, İstanbul, 2011 (İsteme adresi: somuncuog lu@yahoo.com) * * * TARİH KASIM 2011 45