HAK, ADALET VE ÖZGÜRLÜK BAĞLAMINDA ROUSSEAU

Benzer belgeler
SİYASET NEDİR? Araştırma Soruları

Prof. Dr. OKTAY UYGUN Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi DEMOKRASİ. Tarihsel, Siyasal ve Felsefi Boyutlar

Siyaset Sosyolojisi Araştırma Konusu Nedir Siyaset Nedir Siyasi Olan Devlet Nedir Devlet türleri Devletsiz siyaset olur mu

12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017)

Locke'un Siyasal Toplum Anlayışı

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ

ULUSLARARASI SOSYAL POLİTİKA (ÇEK306U)

SİYASİ DÜŞÜNCELER TARİHİ (TAR222U)

Yard. Doç. Dr. Sezgin Seymen ÇEBİ. Uluslararası Antalya Üniversitesi Hukuk Fakültesi. SOSYAL ADALET Tarihsel ve Kuramsal Bir Bakış

ULUSLARARASI ÖRGÜTLER

ODTÜ G.V. ÖZEL LĠSESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ZÜMRESĠ Eğitim-Öğretim Yılı. Ders Adı : Siyaset ÇalıĢma Yaprağı 13 SĠYASET

Yakın Çağ da Hukuk. Jeremy Bentham bu dönemde doğal hukuk için "hayal gücünün ürünü" tanımını yapmıştır.

ÜNİTE:1. Anayasa Kavramı, Anayasacılık Akımı ve Anayasa Çeşitleri ÜNİTE:2. Türkiye de Anayasa Gelişmelerine Genel Bakış ÜNİTE:3

İ Ç İ N D E K İ L E R

YILDIZ TEKNİKTE YENİ ANAYASA PANELİ

ADALET KURULTAYI SONUÇ BİLDİRGESİ. Adalet yürüyüşü korku zincirini kırdı. Cesaret ve umudu ateşledi.

Dişi Güç Shakti. Hana Nahas ve Jedami Wulf Dietzel tarafından düzenlenmiştir.

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF FELSEFE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS

İnsanların, sadece insan olması nedeniyle sahip oldukları devredilemez ve vazgeçilemez haklardır.

YÖNETİMDE DÜRÜSTLÜK, ŞEFFAFLIK, HESAP VEREBİLİRLİK: NEREDEYİZ, NEREYE GİDİYORUZ? Erol Erdoğan. Genel Başkan Yardımcısı - İstanbul Milletvekili Adayı

1: İNSAN VE TOPLUM...

SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457)

TÜRKİYE DE KADINLARIN SİYASAL HAYATA KATILIM MÜCADELESİ VE POZİTİF AYRIMCILIK

2. BÖLÜM EĞİTİMİN AMAÇLARI VE HUKUKSAL TEMELLERİ Öğrenci bu bölümü öğrendiğinde; 1. Eğitimde amaçları öğrenir, 2. Okulun amaç ve işlevlerini kavrar,

1. BÖLÜM KAVRAM, TARİHÇE VE KAVRAMLAR ARASI İLİŞKİLER BAĞLAMINDA KENDİ KADERİNİ TAYİN

TOPLUM SÖZLEŞMECİLER 2. JOHN LOCKE ve J.J. ROUSSEAU

DAVRANIŞ BİLİMLERİ ÜZERİNE YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ

AHLAK FELSEFESİNİN TEMEL KAVRAMLARI

BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ DEMOKRASİ KAVRAMI AÇISINDAN DEVLET VE DİN İLİŞKİLERİ

SİYASET NEDİR? İnsan yaratılışı gereği sosyal bir varlıktır. İnsanlar eşit yaratılmamışlardır. SİYASET NEDİR?

T.C. YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI Basın Bürosu Sayı: 19

ANAYASAL ÖZELLİKLER. Federal Devlet

AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ

ÇOCUK HAKLARI HAFTA 2

Bu yüzden de Akdeniz coğrafyasına günümüz dünya medeniyetinin doğduğu yer de denebilir.

Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi

İnsanların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen kurallara hukuk denir. Hukuk kurallarını koyan, uygulanıp uygulanmadığını

İNSAN HAKLARI SORULARI

SİYASET ÜSTÜ DÜŞÜNMEK Pazar, 30 Kasım :00

Matematik Öğretimi. Ne? 1

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

gelişmesini sağlaması için gerekli birçok maddeye yer verilmiştir. Sözleşmede yer alan

Ahlâk ve Etikle İlgili Temel Kavramlar

MİLLETLERARASI İLİŞKİLER VE GÜVENLİK AÇISINDAN MEDENİYET SÖYLEMİNİN PSİKOLOJİK ANALİZİ

10/22/2015. Kültürün Tanımı. Kültürel Ürünler, Kurallar ve Davranışları. Kültürün Tanımı

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI BAŞLANGIÇ

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO HBYS Programı. Yargı Örgütü Dersleri

Yeni Anayasa Nasıl Olmalı, Nasıl Yapılmalı?

(CAL 2301 SOSYAL DÜŞÜNCELER TARIHI) 1. Hafta: Antik Yunan da Toplumsallık Düşüncesi

bireysel özgürlük dayanışma eşit haklar öz saygı katılım

TÜRKİYE TİPİ BAŞLANLIK SİSTEMİ MODEL ÖNERİSİ. 1. Başkanlık Sistemi Tartışmasının Temel Gerekçeleri

İNSAN HAKLARI CEVAP ANAHTARI GÜZ DÖNEMİ YILSONU SINAVI Ocak 2019 saat 11.00

MAREŞAL FEVZİ ÇAKMAK İLKOKULU ETİK KOMİSYONU FAALİYET PROGRAMI

Bu metin Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulunca 10 Mayıs 1933 tarih ve 101 sayılı karar ile öğrenci andı olarak uygulamaya başlanmıştır.

1. İnsan Hakları Kuramının Temel Kavramları. 2. İnsan Haklarının Düşünsel Kökenleri. 3. İnsan Haklarının Uygulamaya Geçişi: İlk Hukuksal Belgeler

ÖDEV ETİĞİ VE İMMANUEL KANT

Haklarım var, Hakların var, Hakları var...

Karl Heinrich MARX Doç. Dr. Yasemin Esen

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin Arabuluculuk Kanunu Tasarısı Hakkındaki Görüşü - Arabulucu.com

KAMU YÖNETİMİ PROGRAMI

TÜRKİYE NİN ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNDE DEMOKRASİYE AYKIRI BİR DURUM VAR MI?

3/7/2010. ÇAĞDAŞ EĞİTİMDE ÖĞRENCİ KİŞİLİK HİZMETLERİNİN YERİ ve ÖNEMİ EĞİTİM EĞİTİM ANLAYIŞLARI EĞİTİM

ESKİŞEHİR ATATÜRK MESLEK LİSESİ 2. DÖNEM 1. YAZILI YOKLAMA SORULAR.

"Milli egemenlik öyle bir nurdur ki onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar yanar, taç sahipleri mahvolur. Milletlerin tutsaklığı üzerine

TÜRK YEREL YÖNETİM SİSTEMİ

KARŞILAŞTIRMALI SİYASAL SİSTEMLER

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

MATEMATİK DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI. Programın Temel Yapısı

Atilla NALBANT ÜNİTER DEVLET. Bölgeselleşmeden Küreselleşmeye

Yrd. Doç. Dr. Engin ŞAHİN Fatih Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi KURUCU İKTİDAR. politik bir yaklaşım

İNSAN HAKLARı. Kısa Tarihi ve Felsefi Temelleri. Doç. Dr. Doğan Göçmen Adıyaman Üniversitesi-Felsefe Bölümü Adıyaman Üniversitesi 10 Aralık 2010

Yrd. Doç. Dr. Evra ÇETİN. İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi nin maddeleri Bağlamında. Çalışanların Hakları

ANAYASA HUKUKU (İKTİSAT VE MALİYE BÖLÜMLERİ) GÜZ DÖNEMİ ARASINAV 17 KASIM 2014 SAAT 09:00

V. Descartes ve Kartezyen Felsefe

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ. Sorular Cevaplar

Ahlak Gelişimi. Prof. Dr. İbrahim YILDIRIM

İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ ANAYASASI

İnsanlık ailesinin tüm üyelerinde bulunan onuru ve onların eşit ve ayrılmaz haklarını tanımanın dünyada özgürlük, adalet ve barışın temeli olduğunu,

ANAYASAMIZI HAZIRLIYORUZ - 5-

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI. İLKOKULU 4. SINIF İNSAN HAKLARI, YURTTAŞLIK VE DEMOKRASİ DERSİ ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK PLANI

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

ROUSSEAU VE ÇOĞUNLUKÇU DEMOKRASİ ANLAYIŞI ROUSSEAU AND CONCEPT OF MAJORITARIAN DEMOCRACY. Ceren KALFA 1 - Faruk ATAAY 2

TÜRK HUKUK DÜZENİNİN YÜRÜRLÜK KAYNAKLARI (1) Dr. Öğr. Üyesi Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

BİLİM İLE BİLİMSEL YÖNTEM İLİŞKİSİ

İYİ İDARE YASASI İÇDÜZENİ. BİRİNCİ KISIM Genel Kurallar. İKİNCİ KISIM İyi İdarenin İlkeleri

Gençler, "İrade, Erdem ve Hürriyet" Temasıyla Buluştu

FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ

ÜNİTE:1. Siyaset ve Siyaset Bilimi ÜNİTE:2. Siyasetin Dili: Kavramlar, Kurumlar ÜNİTE:3. Bir Örgütlü İktidar Olarak Devlet ve Siyasal Sistemler

Müdafaa-i Hukuk Hareketi bu hakları savunmak ve geliştirmek için kurulmuştur.

DEVLET BÜTÇESİ KISA ÖZET KOLAYAOF

Türkiye de Seçim Sistemi TBMM de Eşit Temsili Sağlıyor mu?

Nasıl bir toplum ve nasıl bir eğitim?

ELLER YIKANMADAN ÜST BAŞ TEMİZLENMEZ YARGI REFORMUNUN ÖNCELİĞİ

Rivayet olunur ki, ünlü Rus bilge adam ve romancı L. Tolstoy, çocukluğunda

YÖNETİŞİM NEDİR? Yönetişim en basit ve en kısa tanımıyla; resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımıdır.

ANAYASA DERSĐ ( ) ( GÜZ DÖNEMĐ YILSONU SINAVI) CEVAP ANAHTARI

Türkiye Milli Eğitim Sisteminin Yasal Dayanakları. 2. Eğitim ve Öğretimi Düzenleyen Yasalar. 3. Milli Eğitim Şuraları. 4.

4.HAFTA/KONU: IMMANUEL KANT IN ETİK GÖRÜŞÜ: İNSANIN DEĞERİ. Temel Kavramlar: Ahlak yasası, isteme, ödev, pratik akıl, maksim.

Transkript:

HAK, ADALET VE ÖZGÜRLÜK BAĞLAMINDA ROUSSEAU Aysel DEMİR Öz Bu çalışmada, Rousseau nun genel istenç kavramının doğa durumu, toplum sözleşmesi ve özgürlük kavramları üzerine etkisi incelenmiştir. Buna göre Rousseau, gerçek özgürlüğün doğa durumunda olduğunu, ancak uygarlığın gelişiyle insanların özgürlüklerini kaybetme durumuyla karşı karşıya kaldıklarını ifade etmektedir. Rousseau için, bu durumdan insanın kendini kurtarması ve özgür olması; genel istençle bir araya gelerek bir toplum sözleşmesine taraf olunmasıyla ancak mümkün olabilir. Bununla birlikte, özel istençlerin bir araya gelerek genel istenci oluşturmasının, ortak noktada buluşma bağlamında, oldukça zor olduğu ifade edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Rousseau, Genel İstenç, Doğa Durumu, Toplum Sözleşmesi, Özgürlük ROUSSEAU, IN THE CONTEX OF RIGHT, JUSTICE AND FREEDOM Abstract In this study, the effect of general will is analyzed on the state of nature, social contract and freedom. Rousseau belived that real freedom realized in the state of nature. Accordingly, people came to face to face losing their freedom because of appearing civilization. According to Rousseau, if people want to self-rescue and want to be free, then they should come together and make a social contract through the general will. However, it is stated that it is quite difficult to come together of individual wills for general will. Key Words: Rousseau, General will, State of nature, Social contract, Freedom Ankara Üniversitesi Felsefe Bölümü Doktora Öğrencisi, ayselmus1@hotmail.com 1

Hak, Adalet ve Özgürlük Bağlamında Rousseau Rousseau, insanları düşünceleriyle peşinden sürüklemiş, olması gereken bağlamında; hak, adalet, özgürlük üzerine düşünceleriyle tarihe damgasını vurmuş bir toplum yorumcusudur, bir toplum sözleşmesi kuramcısıdır ve nihayetinde bir ahlakçıdır! Rousseau, bireylerin özgür ve eşit bir biçimde genel istenç ile bir araya gelip, siyasi bir işbirliği içerisinde bir sözleşme aracılığıyla toplumsallaşmasının gerekliliğini vurgulamaktadır, çünkü koşullar böyle bir durumu zorunlu kılmaktadır. Bu anlamda, özellikle genel istenç kavramı, Rousseau nun siyaset felsefesinde, doğa durumundan toplum sözleşmesine geçişte, özgürlüğe adım atılmasını sağlayan en temel kavramdır. Dolayısıyla, bu kavramın işleyiş aşamasına bakmak gerekmektedir. Rousseau, diğer birçok düşünürün iddia ettiğinin aksine, doğa durumunda bireylerin gerçekten özgür olduğunu, onları sınırlayacak hiç bir şeyin olmadığını ve asıl gerçekliğin doğa durumunda yaşandığını bildirmektedir. Doğa nın yaratıcının elinden çıkan her şey gibi mükemmel olduğunu, ancak bunun insanın elinde param parça olup, bozulduğunu iddia etmektedir (Rousseau, 2003:23). Rousseau ya göre, toplum ve devlet öncesi dönemde insanlar; özgür, eşit ve mutlu bir yaşam sürdürmektedirler. Ama özel mülkiyetin ortaya çıkışı bütün dengeleri alt üst etmiş, insanın insana bağımlılığı da bir anlamda köleliği getirmiştir. Özellikle, özel mülkiyet sorunun ortaya çıkmasıyla sermayeyi elinde bulunduran zengin kesim, yoksul kesimle aralarında çıkan çatışma sonucunda oluşan kaos durumunu, kendi lehlerine çevirmek için ve var olan mülkiyetlerini korumak için bir güce ihtiyaç duymuşlardır. Yoksullarla aralarında oluşan çatışma sonucunda, bir sözleşme etrafında birleşme istekleriyle, toplum sözleşmesinin temelleri atmışlar ve böylece, devletin kurulmasına ortam hazırlamışlardır. Zengin kesimin, kendi çıkarına kurulmasına yol açtığı devlet ve yasalar, görünürde herkesin can ve mal güvenliğini sağlıyor gibi gözükmesinden dolayı, diğer bireylerin kolayca ikna edilmesine yol açmaktadır. Ayrıca, sermaye sahibi zengin kesim, yoksulların bir kısmını kendi mülklerini korumakla görevlendirip, onlara sorumluluklar vererek kendilerini güvence altına almaktadır. Böylece de zengin özel mülk sahipleri, yapmak istediklerini kolayca gerçekleştirme imkânı bulmaktadır. Rousseau, uygar toplumun kuruluşunu şu cümleyle ifade eder: Bir toprak parçasının etrafını çitle çevirip Bu, bana aittir! diyebilen, buna inanacak kadar saf insanlar bulabilen ilk 2

insan, uygar toplumun gerçek kurucusu oldu (Rousseau, 2004:123). Buna göre, doğa durumunda var olan sınırsız özgürlük; özel mülkiyetin ortaya çıkmasıyla bozulmuş, eşitsizlik ve insanın insana bağımlılığı doğmuştur. Rousseau doğa durumundan çıkıp, uygar bir topluma girişte tarafların yozlaştığına işaret eder, çünkü Onlar, doğa durumunda sahip oldukları diğer erdemlerin de kaynağı olan merhamet duygularını bastırmaya zorlanmışlardır. Uygarlık: rasyonel, hesap yapan, bencil bir azınlığın, çoğunluğa karşı yaptığı bir komplonun sonucudur (Kymlika, 2006:290). Rousseau ya göre, doğa durumundaki vahşi insanın ilkel ve yalnız yaşamı, uygarlığın yarattığı konforlu ortamdan çok daha iyidir (Rousseau, 2004:112). Vahşi insan, iyinin ve kötünün ne olduğunu bilmediği için henüz iyi veya kötü değildir; masum, özgür ve bağımsızdır (Yalvaç, 2007:17). Uygar toplum, insanların birlik, barış, özgürlük ve eşitlik içinde birlikte yaşadıkları doğal bir durumdan; birbiriyle rekabet eden, kendini düşünen bir varlığa dönüştüren, diğer insanlara bilinçli olarak zarar verebilen bir eşitsizlik durumuna geçtikleri bir alandır. Dolayısıyla, sözde uygar olarak ortaya çıkan bu toplum, insanların özgürlüklerinin elinden alındığı ve keskin eşitsizliklerin egemen olduğu bir düzenden başka bir şey değildir. Bu nedenle, herkesin ortak istençle birleşeceği bir toplum sözleşmesinin yapılması bir zorunluluk gibi gözükmektedir. Rousseau, yaşanılan dönem için en uygun çözümü toplumsal bir sözleşme eşliğinde, herkesin eşit sayılacağı bir düzen kurulmasında bulmuştur. Bu bağlamda Rousseau, toplum sözleşmesinin gerçekte şu soruna çözüm bulacağını iddia etmektedir: Üyelerinden her birinin canını, malını tüm ortak gücüyle savunan ve koruyan öyle bir katılım, bir toplum biçimi bulmalı ki, her birey bir yandan başkalarıyla birleşmiş bütünleşmişken, öte yandan yalnızca kendine boyun eğsin ve eskisi kadar özgür kalsın! (Rousseau, 1993: 25). Rousseau nun amacı, genel istencin kendini gerçekleştirebileceği bir toplum düzeni kurmaktır. Toplumsal sözleşme aracılığıyla düzenin sağlanması, insanları devlete bağlamaktadır. Bununla birlikte, devletin devamlılığı için gereken şey ise halkın ortak yararına genel bir istence sahip olmaktır. Toplumsal düzen, özgürlükleri korumak için yasaya boyun eğmeyi gerekli kılmaktadır. Ama bu sözü edilen yasa, herkesin istencini temsil ettiği ölçüde ancak mümkün olabilir. Böyle olduğu takdirde, insan yasaya uymakla kendi istencine de uymuş olacaktır ve kendi istencine uyan insanın da özgürlüğü kaçınılmaz olacaktır. 3

Rousseau nun vurguladığı bu istenç, yasama ve yürütmenin tek kaynağı olup, ortak istençle hareket eden yurttaşların oy kullanmalarıyla belirlenmektedir. Bu oylamada, her ne kadar çoğunluğun iradesine üstünlük tanınsa da, bu genel istencin kullanıldığı anlamına gelmemektedir. Genel istenç, halkın tümünün veya çoğunluğunun yönetime sahip olduğu demokratik yönetimlerde anlam bulacaktır. Rousseau ya göre, gerçek demokrasiler, halkın kolayca bir araya gelebilecekleri ve her bir yurttaşın diğerini kolayca tanıyabileceği kadar küçük olmalıdır. 1 Ancak böyle devletlerde halkın yönetimde söz sahibi olarak, kendini gerçekten temsil etmesi mümkündür ve genel istenç, özel bir çıkara olanak vermeden tam olarak yansımasını bulmuş olur. Rousseau nun düşüncesinde, istence anlam kazandırarak tarafları birleştiren, kamu yararına olan ortak çıkardır. Ortak çıkar ile adalet uyuşur ve ortak görüşmelere hak duygusu katar. Bu bağlamda, her zaman doğru ve haklı olan genel istenç, tüm özel istençleri dışlar ve sadece kamu yararına yönelir. Rousseau için, özel istenç bireye işaret ederken, genel istenç yurttaşa işaret eder ve anlaşılacağı üzere, birey olmakla yurttaş olmak birbirinden ayrı şeylerdir. Genel istençte yurttaş; kişisel görüşlerini ve çıkarlarını bastıran, kendini bütünün ayrılmaz bir parçası olarak gören ve salt ortak iyiliğe yönelen bir kimse olarak tanımlanır. Buna göre, devleti ortak iyiliğe yönlendirmek genel istencin işidir ve genel istencin uygulanmasına da egemenlik denir. Bu noktada, Rousseau nun egemenlik anlayışının, doğa durumunda özgürlüğün olmadığı, bir kaos ortamının bulunması ve bu durumdan kurtulmak, kendilerini koruma altına almak için bireylerin egemen bir gücün altına girmeleri gerektiğini düşünen T. Hobbes ve J. Locke dan farklı olduğunu görürüz. Bu iki düşünür için egemenlik, halktan egemene geçiş 1 Bu anlamda Rousseau, devlette herkesin birbirini tanıması düşüncesinden hareket etmektedir. Savunduğu düzenin gerçekleşebilmesi için; ilkin, yurttaşlar aynı soydan gelecek, çıkarları ortak olacak, kökleşmiş kör inançlar olmayacak, herkes birbirini tanıyacak, zengin ya da yoksul olmayacak, bireyler kendi kendine yetecektir. Kısacası, kurulacak olan, eski bir ulusun dayanıklılığıyla yeni bir ulusun uysallığını birleştiren bir ulus olmalıdır. O, Korsika adasının bu özelliklere sahip olduğunu düşünür. Diğer bir ifadeyle, Rousseau nun tanımladığı biçimde, sosyal dayanışmanın güçlü olması için herkesin birbirini tanımasına, akrabalık ve dostluk ilişkilerinin gelişmesine gerek vardır. Bu koşulların olduğu toplumda, yüz yüze ilişkiler ön planda olur, ki bu da karar alma süreçlerinde, halkın azınlık ve çoğunluk biçiminde, iki keskin karşıtlık içinde bölünmesini imkânsız kılacaktır, çünkü bu kent devleti, türdeş bir toplum olduğu için günümüz ulus devletlerinden farklı olarak, içinde dinsel, etnik, kültürel farklılıklar barındırmaz (Uygun, 2003:146). Onun düşlediği devlet, Yunanlıların şehir devletleri ya da Cenevre ye benzeyen küçük anlaşma devletidir (Thomson, 2006: 128), Elbette, Rousseau nun bu düşüncesini incelerken, kendi içinde bulunduğu yaşam koşullarını ve yaşadığı çağın getirdiği bakış açısıyla hareket ettiğini göz ardı etmemeliyiz. 4

şeklinde ilerlemektedir. Örneğin Hobbes da halk, bir egemen yaratır ve bütün iktidarı ona devreder. Egemenin hâkimiyeti, uygulayanla özdeştir. Locke ın toplum sözleşmesinde ise halk, sınırlı amaçlar için sınırlı bir yönetim meydana getirir. Ancak Rousseau ya göre, kesinlikle halktan egemene geçiş şeklinde bir egemenlik aktarımı söz konusu olamaz ve olmamalıdır da! Egemenlik, tamamıyla halka aittir ve orada da kalmalıdır. Rousseau, egemenlik kavramını yalnızca yasa yapma yetkisi olarak kullanmıştır, çünkü egemenin elinde, yasama gücünden başka bir yetki yoktur ve o, sadece yasalarla iş görmektedir. Rousseau ya göre, genel istenç, ancak ve ancak demokratik bir ortamda uygulanabilir. Bu anlamda, Rousseau, tek bir devlet biçimi olduğunu ama farklı hükümet biçimlerinin de onaylanabileceğini düşünmektedir. Bu halkın egemen olduğu tek devlet biçimi; demokrasi ya da cumhuriyettir. Bunun dışındaki diğer siyasal örgütlenmeler, kamusal yararı gözetmediği için devlet adını almaya layık değildirler. Eğer bir yönetim, yasaları kendine temel alıyorsa o zaman meşrudur. Cumhuriyette halk, temel yasaları yapar, halk meclisi aracılığıyla da egemenliğini kullanır. Ancak, toplumun temel yasaları yapılırken, halk, tüm yurttaşların oluşturduğu bir meclis aracılığıyla iradesini doğrudan ifade etmelidir. Rousseau, Toplum Sözleşmesi adlı eserinde, toplumu oluşturacak üyelerden her birini, bütün üyelerin ortak güçle savunup koruduğu bir toplum yapılanması bulunması gerektiğini ve burada, her insanın hem diğer üyelerle birleştiği halde yine kendi buyruğunda kalabildiği hem de doğa durumundaki kadar özgür olabildiği bir duruma işaret etmektedir (Rousseau, 1993: 25). Rousseau, eğer toplum içinde kötülüğe engel olmak istiyorsak bireyin yerine yasayı koyarak, genel istenci kişisel istence egemen kılmamız gerektiğini düşünmektedir. Böylece ona göre, doğal durumun iyi yönleri ile toplumsal durumun iyi yönleri birbirleriyle kaynaştırılabilir. İnsan kötülükten, özgür istencini kullanarak kurtulma olanağına sahiptir. O halde, ilkel durumun süremeyecek bir durum olduğunu söylemek mümkündür. Rousseau, toplumsal sözleşmenin amacını, sözleşmeyi yapanların korunması olarak belirler. Doğa durumu artık sürdürülemeyeceği için yapılması gereken şey, sözleşme yapmaktır. Rousseau ya göre, Başkalarının zararına kendi yaşamını korumak isteyen, gerektiğinde yaşamını onlar için gözden çıkarmalıdır. Ayrıca, yurttaş yasanın Atıl! dediği tehlike üstüne yargı yürütemez artık ve hükümdar da: Devlet için çıkar yol senin ölmendir, 5

dediği zaman, yurttaş ölmek zorundadır, çünkü o zamana kadar güvenlik içinde yaşadıysa, bu koşulun gölgesinde yaşamıştır ve artık yaşamı yalnız doğanın bir nimeti değil, devletin koşullu bir armağanıdır. İşte bu noktada bireyler, bir toplum sözleşmesi etrafında kendi istenciyle kendini yasalara bağlamakla yeniden özgür olur. Kısaca Rousseau, toplum sözleşmesi ile bir araya getirdiği insanları, doğa durumundaki kadar özgür olmalarını sağlayacak şeyin genel istençle eylemek olduğunu bildirir. Oybirliğiyle yapılan sözleşmede, herkes kendi özgür istenci ile toplumu ve devleti yaratacak yasaları belirleyecektir. Ortaya çıkan kolektif bütünün istencine, bazı koşulları taşımak kaydıyla, genel herkes uymakla yükümlüdür. Her yurttaş genel istencin oluşumuna bizzat katılacağı için toplumu yöneten yasalar bu istencin ürünü olacaktır (Uygun, 2003:137-138). Toplum sözleşmesinin özünü oluşturan genel istenç, kamusal yarara yönelik olup, hiçbir zaman değişmez, bozulmaz ve yok edilemez. Genel istenç, herkesin eşitliği ile özgürlüğünü dile getirir. Bununla birlikte, genel istenç, her zaman doğru ve kamusal yarara yönelik olmasına rağmen, onu yöneten kafalar ne yazık ki her zaman aynı ve aydın değildir. Dolayısıyla, buradan halkın kararlarının her zaman aynı doğrultuda olacağı sonucu çıkartmak hatalı olacaktır. İnsan, her zaman kendi iyiliğini ister, ama kendi iyiliğinin tam olarak ne olduğunu ve nerede bulunduğunu her zaman kestiremez. Bu nedenle, halkın çoğunun zaman zaman aldatılma ihtimali vardır. Bu durumda yapılacak şey; halkın sağlıklı karar vermesi için, yasa metnini hazırlayacak, kamu yararını görebilen üstün zekâlı görevliler bulmaktır ki onlar da yasa metinlerini bilgelikle kaleme alan görevliler olmalıdır (Rousseau, 1993: 39). Kısaca, Rousseau nun savunduğu, bilge kişilerin yönetimidir. Rousseau yönetimde üç aygıt tanır: Yasacı, egemen varlık ve hükümet. Egemen varlık, toplum sözleşmesini yaparak, bütün varlığını ve bütün gücünü genel istemin buyruğuna veren halk üyelerinin birliğidir. (Rousseau, 1993: 26). Rousseau, genel istençle bir birleşimin olması sonucu ortaya çıkan özgürlüğü, insan niteliğinin önemli bir parçası olarak görür ve özgürlüğünden vazgeçmenin insan olma niteliğinden, insanlık haklarından vazgeçmekle aynı olduğunu düşünmektedir (Rousseau, 1993:20). Rousseau, özgürlük sorununu, doğal durum ile toplumsal durum bağlamında ele alarak çözmeye çalışmaktadır, çünkü doğal durumdaki özgürlüğümüz ile toplumsal 6

durumdaki özgürlüklerimiz birbirinden farklıdır. Bu anlamda, Rousseau, insanın toplum sözleşmesiyle yitirdiği şey, doğal özgürlüğü ile isteyip elde edebileceği şeyler üzerindeki sınırsız bir haktır. Kazandığı şeyse, toplumsal özgürlükle, elindeki şeylerin sahipliğidir şeklinde bir ifadede bulunur ve şöyle devam eder: Bu denkleştirmede yanılmamak için, sınırını kişinin gücünde bulan doğal özgürlüğü halkın oyuyla sınırlı toplum özgürlüğünden; kaba gücün ya da ilk oturma hakkının bir sonucu olan elde bulundurmayı, gerçek bir yetiye dayanan sahiplikten ayırt etmek gerekir Yani insanın toplum halinde elde ettiklerine, insanı kendi kendisinin efendisi yapan manevi özgürlüğünü ekleyebiliriz: Çünkü salt isteklere uymak kölelik, kendimiz için koyduğumuz yasalara boyun eğmekse özgürlüktür (Rousseau, 1993:30). Özgürlüğün genel istençle gerçekleşeceğini düşünen Rousseau, yurttaşların genel istenç tarafından yönetilmeye rıza göstermekle, onun kendine has kuralları tarafından yönetilmeye de razı oldukları anlamına geldiğini vurgular. Bu nedenle, genel istencin hükmü altında yaşayan herkes, gerçekten özgürdür. Bu özgürlük, aynı zamanda ahlakidir, çünkü özgürlük, kendi kendini dayatan adil bir yasaya itaat etmekten oluşur. Rousseau ya göre, gerçek özgürlük; herkesin sadece kendisinin seçmiş olduğu yasaya itaat etmesidir (Tannenbaum-Schultz, 2007:303). Rousseau nun meşru devlet anlayışının odak noktası; genel istenç sonucunda ortaya çıkan özgürlüktür ve Rousseau, özgürlüğün elde edilebilmesi için eşitliğin de zorunlu olduğunu savunur. Bununla birlikte, Rousseau, yine de sadece eşitlik arayışı içinde olunmaması gerektiği konusunda ısrar etmektedir. Bütün bu söylenenler ışığında, doğa durumu, toplum sözleşmesi, genel istenç ve özgürlük kavramlarının Rousseau için, birbiriyle ne kadar bağlantılı kavramlar olduğu açıktır. Rousseau, bu kavramların yerleştirilmesinde, eğitimin esas olduğunu düşünmektedir. Halkın ortak bir düşüncede birleştirilip düzenin sürdürülebilmesi için Emile adlı ederinde eğitimin gerekliliğini vurgulamaktadır. Eğitim sayesinde, halkın aydınlanması ve genel istence yönelimi sağlanır ve böylece halk kolayca kandırılamaz, kimseye aldanmaz ve artık genel istençten yana iyi yönde kararlar almaya başlar. Emile adlı eserinde Rousseau, bireyin eğitimini baştan itibaren ele alarak, iyi istencine sahip kişilerin nasıl yetiştirileceği konusunda 7

bilgiler vermektedir. Bu sayede, sözleşmeyle düzenin sağlandığı toplumda, doğru eğitimle genel istence uyumlu, özgür bireyler yer almaktadır. Sonuç Rousseau, Toplum Sözleşmesi adlı eserine, insan özgür doğar, oysa her yerde zincire vurulmuştur sözleriyle başlar ve bu durumun nasıl meşrulaştığını inceleyeceğini belirtir. Yapmaya çalıştığı şey; insanların doğa durumundaki kadar eşit ve özgür oldukları bir toplum ve devlet düzeni kurmaktır. Bunun yolu da bütün yurttaşların bizzat yasama yetkisini kullandığı doğrudan demokrasiden geçmektedir. Rousseau, bütün irade ve istençlerin ortak noktada buluşup anlam kazanacağı, siyasi bir yapı kurmak istemektedir. Rousseau da halkın istenci, kuramın odak noktasıdır. Onun bütünlükçü demokrasi kuramı, dozu ayarlanmış birçokluğun katılımını ve hiçbir bireyi dışarıda bırakmadan, herkesin yasa yapma sürecine katılımını öngörür. Rousseau, doğa durumunun gerçek özgürlük alanı olduğunu iddia ederek, özgürlükten vazgeçmenin insanlıktan vazgeçmek anlamına geldiğini düşünmektedir. Bununla birlikte, biz, doğal durumdan uygar toplumsal duruma geçerken zorunlu olarak doğal özgürlüğümüzü yitiririz. Bu noktada, Rousseau, temel sorunun; uygarlığın doğal özgürlüğü ortadan kaldırırken, onun yerine geçebilecek daha kapsamlı bir özgürlük getirememiş olmak olduğunu düşünmektedir. Bu anlamda, Rousseau, sözleşme aracılığıyla doğal eşitliği ortadan kaldırmak yerine, doğanın insanlar arasına koyduğu maddesel eşitsizliği kaldırıp, yerine manevi ve haklı bir eşitlik getirir. Bu sözleşmede insanlar, güç ve zekâ bakımından değilse bile, sözleşme ve hak hukuk yoluyla eşit olurlar (Rousseau, 1993:34). Bununla birlikte, ne yazık ki Rousseau nun düşüncesinde yer alan istencin ortaya çıkması ve çıkarların ortak noktada birleştirilmesi sürecinde, birçok özel iradenin bir araya gelerek genel bir istenç ile hareket etmesi oldukça zor gözükmektedir. 8

Kaynakça 1- Kymlica, W., 2006, Çağdaş Siyaset Felsefesine Giriş, Çev: E. Kılıç, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul 2- Rousseau, J.Jacques, 1993, Toplum Sözlesmesi, Çev:V. Günyol, Adam Yayınları,1993, İstanbul 3- Rousseau 2004, İnsanlar Arasındaki Eşitsizliğin Kaynağı, Çev. R. Nuri İleri, Say Yayınları, İstanbul 4- Rousseau, J., 2003, İtiraflar 2, Çev: S. Özburun, Kaknüs Yayınları, İstanbul, 5-Thomson, D., 2006, Siyasi Düşünce Tarihi, Çev: Ali Y.Aydoğan ve diğerleri, Metropol Yayınları, İstanbul 6- Tannenbaum, D.- Schultz, D., 2007, Siyasi Düşünce Tarihi Filozoflar ve Fikirleri, Çev: F. Demirci, Adres Yayınları, Ankara 7- Yalvaç, F., 2007, J.J. Rousseau ve Uluslararası İlişkiler, phoneix yayınları, İstanbul, 8- Uygun, O., 2003, Demokrasinin Tarihsel, Felsefi ve Ahlaki Boyutları, İnkılap Kitapevi, İstanbul 9