T.C. KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ SİYASAL İLETİŞİM 28 ŞUBAT DÖNEMİNDE BASKI GRUPLARININ HABER ÜRETİMİNE ETKİLERİ LİSANS BİTİRME TEZİ



Benzer belgeler
İ Ç İ N D E K İ L E R

1: İNSAN VE TOPLUM...

ODTÜ G.V. ÖZEL LĠSESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ZÜMRESĠ Eğitim-Öğretim Yılı. Ders Adı : Siyaset ÇalıĢma Yaprağı 13 SĠYASET

NEDEN. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

Prof. Dr. OKTAY UYGUN Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi DEMOKRASİ. Tarihsel, Siyasal ve Felsefi Boyutlar

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

KAMU DİPLOMASİSİNDE KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARININ VE MEDYANIN ROLÜ

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

İÇİNDEKİLER GİRİŞ Bölüm: SİYASAL İLETİŞİM OLGU VE SÜRECİ Siyasal İletişimin Tanımı Siyasal İletişim Olgusu ve Süreci...

SİYASET NEDİR? Araştırma Soruları

YÖNETİMDE DÜRÜSTLÜK, ŞEFFAFLIK, HESAP VEREBİLİRLİK: NEREDEYİZ, NEREYE GİDİYORUZ? Erol Erdoğan. Genel Başkan Yardımcısı - İstanbul Milletvekili Adayı

ACR Group. NEDEN? neden?

T.C. YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI Basın Bürosu Sayı: 19

Yrd. Doç. Dr. Tevfik Sönmez KÜÇÜK Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi PARTİ İÇİ DEMOKRASİ

Cumhuriyet Halk Partisi

Siyasi Parti. Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir.

Cumhuriyet Halk Partisi

TÜRKİYE TİPİ BAŞLANLIK SİSTEMİ MODEL ÖNERİSİ. 1. Başkanlık Sistemi Tartışmasının Temel Gerekçeleri

Haziran 25. Medya ve Güven. Gündem. Tüm hakları gizlidir.

Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları

HALKLA İLİŞKİLER (HİT102U)

Merakla Beklenen Anket Sonuçları Açıklandı

Vekiller Heyeti Kararı, Sıkıyönetim Komutanlığı ve Milli Güvenlik Konseyi'nce Kapatılan Siyasi Partiler

SİYASET ÜSTÜ DÜŞÜNMEK Pazar, 30 Kasım :00

ANAYASA DERSĐ ( ) ( GÜZ DÖNEMĐ YILSONU SINAVI) CEVAP ANAHTARI

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Son 5 Yılda Türkiye Medyasında İnsan Hakları ve Nefret Söylemi. Şubat 2015

Dr. Serdar GÜLENER TÜRKİYE DE ANAYASA YARGISININ DEMOKRATİK MEŞRULUĞU

SEÇİM SİSTEMLERİ SUNUŞU

HALKLA İLİŞKİLERE YAKIN KAVRAMLAR

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MEDYA ÇALIŞMALARI DOKTORA PROGRAMI

YÖNETİŞİM NEDİR? Yönetişim en basit ve en kısa tanımıyla; resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımıdır.

ANAYASA HUKUKU (İKTİSAT VE MALİYE BÖLÜMLERİ) GÜZ DÖNEMİ ARASINAV 17 KASIM 2014 SAAT 09:00

Editörler Prof.Dr. Mimar Türkkahraman & Yrd.Doç.Dr.Esra Köten SİYASET SOSYOLOJİSİ

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...IX

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS. Siyaset Bilimine Giriş I SBG Yüz Yüze / Zorunlu / Seçmeli

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2

ANAYASAL ÖZELLİKLER. Federal Devlet

ÜNİTE:1. Sosyal Psikoloji Nedir? ÜNİTE:2. Sosyal Algı: İzlenim Oluşturma ÜNİTE:3. Sosyal Biliş ÜNİTE:4. Sosyal Etki ve Sosyal Güç ÜNİTE:5

SAĞLIK KURULUŞLARINDA HALKLA İLİŞKİLER FAALİYETLERİ

TÜRKİYE DE KADINLARIN SİYASAL HAYATA KATILIM MÜCADELESİ VE POZİTİF AYRIMCILIK

Halkla İlişkiler. Uygulama Alanları. Barış Baraz Hakan Yılmaz

Devletin Şefleri Cumhurbaşkanları

HALKLA İLİŞKİLERE GİRİŞ

ANAYASA CEVAP ANAHTARI GÜZ DÖNEMİ YILSONU SINAVI Ocak 2019 saat 13.00

SOSYAL PSİKOLOJİ G İ R İ Ş

Demokrasi ve Sivil Toplum (SBK256)

Siyasal Partiler: Kurumsallaşma, Demokrasi ve Reform. Ersin Kalaycıoğlu Sabancı Üniversitesi

16 ŞUBAT 2011 CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ ÇETİN SOYSAL IN DİNLEMELERLE İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI

Giresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İletişim Bilimleri Anabilim Dalı İletişim Bilimleri Doktora Programı Ders İçerikleri

TÜRKİYE DE SİYASET VE DEMOKRASİ

2. HALKLA İLİŞKİLERDE AMAÇLAR VE TEMEL İLKELER 2.1. Halkla İlişkilerde Amaçlar

Halkla İlişkilere Yakın Kavramlar Barış Baraz Hakan Yılmaz

Halkla ilişkiler olgusunun temelinde iletişim vardır. Etkili bir halkla ilişkiler politikasının uygulanması büyük ölçüde ikili yönlü işleyen açık

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ KAMU YÖNETİMİ ANABİLİM DALI SEÇİM SİSTEMLERİNİN SEÇMEN İRADESİNE ETKİSİ

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ

Sinema ve Televizyon da Etik. Meslek Etiği, İletişim (Medya) Etiği

ANAYASAMIZI HAZIRLIYORUZ - 5-

KAMU PERSONEL HUKUKU KISA ÖZET HUK303U

ULUSAL ÇALIŞTAY SONUÇLARI

TÜRKİYE'NİN TOPLUMSAL YAPISI

HALKLA İLİŞKİLER: TEORİK ÇERÇEVE...

Doç. Dr. SERDAR GÜLENER TÜRKİYE DE ANAYASA YARGISININ DEMOKRATİK MEŞRULUĞU

DERS BİLGİLERİ SİYASET BİLİMİNE GİRİŞ Yrd. Doç. Dr. Orhan ALDANMAZ

10 Ağustos. Cumhurbaşkanlığı Seçimleri Yazılı Medya Araştırması. 18 Ağustos Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı Seçimi Yazılı Medya Araştırması

Öğr.Gör. İbrahim Ersin TURGUT, Öğr.Gör.Dr.Cumali ERDEMİL Pamukkale Üniversitesi Buldan Meslek Yüksekokulu

ÇOK PARTİLİ DÖNEMDE SİYASET Erol Tuncer - 23 Mart 2018

İÇİNDEKİLER. Sunuş Bölüm I: Küresel İletişim, Değişen Paradigmalar ve Reklamın Yeni Rolü Küreselleşme Sürecinin İletişime Yansımaları

OY HAKKI, SEÇİM ve SEÇİM SİSTEMLERİ

İnsanların tek başına yeteneği, gücü, zamanı ve çabası kendi istek ve ihtiyaçlarını karşılama konusunda yetersiz kalmaktadır.

TOPLUMSAL DAVRANIŞ KURALLARI VE HUKUK. Dr.Öğr. Üyesi Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

DenizBank Yatırım Hizmetleri Grubu Özel Bankacılık Araştırma İngiltere, Haziran 2017 Seçim Sunumu

1999 dan 2007 ye Seçmen Tercihleri ve Değişim

İLETİŞİM VE TOPLUM B A H A R D Ö N E M İ N İ S A N D E R S S U N U M U

MEVLÜT GÖL KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTA ANAYASA BAŞLANGIÇLARININ SEMBOLİK VE HUKUKİ DEĞERİ

Kelimenin en dar anlamıyla,neyin doğru veya yanlış sayıldığı (sayılması gerektiği) ile ilgilenir.

24 Haziran Seçimlerine İlişkin Kamuoyu Eğilimleri

Pazarlamanın Önemi. Toplumsal açıdan önemi. İşletmeler açısından önemi. Para Uzmanlık Pazar - 1. BBY 465, 6 Ekim 2015

SİVİL TOPLUM VE SU. Serap KANTARLI Türkiye Tabiatını Koruma Derneği.

KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ ANAYASA HUKUKU DERSİ ÖĞRETİM YILI I. DÖNEM DERS PROGRAMI İÇERİĞİ DERS TARİHİ 1. DERS SAATİ 2.

MEŞRUTİYET DÖNEMİNDE OSMANLI DEVLET TEŞKİLATI

SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457)

Biz yeni anayasa diyoruz

İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ ANAYASASI

Siyaset Sosyolojisi Araştırma Konusu Nedir Siyaset Nedir Siyasi Olan Devlet Nedir Devlet türleri Devletsiz siyaset olur mu

(DEÜ Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Bölümü Anayasa Hukuku Anabilim Dalı)

TED den, Siyasete Eğitimde Mutabakat Çağrısı

ABD - AB SERBEST TİCARET ANLAŞMASI Ve TÜRKİYE ÜZERİNE ETKİLERİ

ANAYASAMIZI HAZIRLIYORUZ - 2-

TOPLUMSAL DAVRANIŞ KURALLARI ve HUKUK. Dr.Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

Süleyman Demirel Hayatını Kaybetti

Türkiye de Seçim Sistemi TBMM de Eşit Temsili Sağlıyor mu?

YENİ YAYIN ULUSLARARASI ÖRGÜTLER HUKUKU: BİRLEŞMİŞ MİLLETLER SİSTEMİ

2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU

İÇİNDEKİLER. Sunuş Konu Proje Koordinatörü ve Uygulayıcı Kurum Tarih ve Yer Amaç ve Hedefler Katılımcılar...

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...7

Transkript:

T.C. KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ SİYASAL İLETİŞİM 28 ŞUBAT DÖNEMİNDE BASKI GRUPLARININ HABER ÜRETİMİNE ETKİLERİ LİSANS BİTİRME TEZİ NUMAN ACAR 040802026 GAZETECİLİK BÖLÜMÜ KOCAELİ 2010 1

T.C. KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ SİYASAL İLETİŞİM 28 ŞUBAT DÖNEMİNDE BASKI GRUPLARININ HABER ÜRETİMİNE ETKİLERİ LİSANS BİTİRME TEZİ NUMAN ACAR 040802026 GAZETECİLİK BÖLÜMÜ Danışman: Prof. Dr. Füsun Alver KOCAELİ 2010 2

ÖNSÖZ ÖZET İÇİNDEKİLER GİRİŞ 1. BÖLÜM SİYASAL İLETİŞİM 1. Siyasal İletişim Kavramı....... 7 1.1.Siyasal İletişim Olgu ve Süreci....... 8 2.BÖLÜM SİYASAL İLETİŞİMİN DİĞER DİSİPLİNLERLE İLİŞKİSİ 2.1. Siyaset Bilimi Siyasal İletişim İlişkisi..... 10 2.2. Siyasal İletişim Sosyal Psikoloji İlişkisi.....10 2.3. Siyasal İletişim Etik İlişkisi.........10 3.BÖLÜM SİYASAL İLETİŞİM SÜRECİNDE ROPAGANDA VE SİYASAL İLETİŞİM AKTÖRLERİ 3.1 Siyasal İletişim Propaganda İlişkisi......12 3.1.1. Propaganda Kural Araç ve Teknikleri..........13 3.1.2. Siyasal İletişim Çerçevesinde Propaganda......14 3.2. Medyanın Manipülasyonu..........16 3

3.2. Siyasal İletişimi Aktörleri....17 3.2..1. Devlet Başkanı......18 3.2.2. Hükümet........18 3.2.3. Siyasi Partiler........18 3.2.4. Yerel Yönetimler.. 18 3.2.5. Sivil Toplum Örgütleri.........19 3.2.6. Baskı Grupları......19 3.2.6.1. Ordu.......19 3.2.6.1.1. Ordunun Baskı grubu Olarak Rolü.....20.. 4. BÖLÜM 28 ŞUBAT DÖNEMİ VE BASININ TAVRI 4.1. 24 Aralık 1995 Genel Seçimlerinden REFAH-YOL Hükümeti Kurulana Kadar Geçen Sürede Basının Tavrı..22 4.2. Refah Yol Hükümeti Dönemi ve Basının Tavrı....29 4.2.1. Sincan da Tankların Yürütülmesi ve Basının Tavrı (4 Şubat 1997).36 4.2.2. 28 Şubat 97 Tarihli MGK Toplantısı ve Basının tavrı......39 4.2.3. Adalet Bakanı Şevket Kazan ın Bazı Gazetecilere Yaptığı suç Duyuruları....44 4.2.4. Genel Kurmay Başkanlığı Basın Birifingi.....48 4.2.5. Anasol-D Hükümeti ve Basının Tavrı(12 Temmuz 97)....53. 4.2.6. Andıç Olayı ve Basının Tavrı (20 Mart 1998 )......54 4.2.7. Medya Ticaret Siyaset İlişkisi....59 4

5. BÖLÜM BASINDA 28 ŞUBAT DÖNEMİNİN İÇERİK ANALİZİ 5.1. Amaç.73 5.2. Varsayımlar...73 5.3. Kapsam ve Yöntem..74 5.4. Bulgular...75 5.5. Buluların Değerlendirilmesi.....90 5.6. Sonuç.92 KAYNAKÇA...96 ÖZGEÇMİŞ.101 EKLER 102 5

ÖZET Bu tezin konusunu 28 Şubat döneminde yaşanan siyasi ortamın medyadaki haber üretimine etkileri oluşturmaktadır. Tez dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde siyasal iletişim kavramı ve siyasal iletişim olgu ve süreci ele alınmaktadır. İkinci bölümde, siyasal iletişimin diğer disiplinlerle işlileri üzerinde durulmaktadır. Üçüncü bölümde, siyasal iletişimin aktörleri ve bu aktörlerden baskı grupları değerlendirilmiştir. Tezin son bölümünde ise, 28 Şubat dönemi ve basının tavrı, dönemin gazete manşetlerinden, haberlerinden ve köşe yazarlarının yazılarından alıntılarla analiz yapılıp, medyanın tutumu ortaya konulmaya çalışılmıştır. Tezimi hazırlama döneminde, yardımlarını esirgemeyen değerli hocam Prof. Dr. Füsun Alver e teşekkür ederim. Numan Acar Haziran 2010 6

GİRİŞ Farklı farklı insanların bir olaya baktıklarında aynı şeyi görmeleri mümkün değildir. Bu algı farklılığını besleyen arka planda çok çeşitli nedenler var. İnsanların inançları, etnik kökenleri, sosyal statüleri, benimsedikleri siyasi düşünceleri, ait oldukları yaş grupları, almış oldukları eğitimleri v.s. bu algı farklılığının sebepleri arasında sayılabilir. Bu nedenledir ki insanlar arasında iletişim zordur. Doğruluğuna inandığımız bir haber, günlük yaşamımızda karşılaştığımız bir olay hakkında çevremizdekilerle konuşurken aynı şeyleri görmediğimizi, gördüklerimizi çok farklı aktardığımızı görürüz. Bu durum insanların neyi hangi perspektiften gördükleri ile alakalı bir durumdur. Herkesin bulunduğu pencerenin değer yargıları diğerlerininkinden farklıdır. Bu da gerçekleri farklı algılama, farklı anlama ve yorumlama sonucunu doğurur. Kentin ve Kent Devleti nin ortaya çıkışı, insanlar arasında bazı bölüşümlerini de beraberinde getirdi. Her şeyi birlikte yapan insanlar artık sınıflarına uygun düşecek şekilde işleri bölüştüler. Bu toplumsal iş bölüşümünün sonrasında, kafa-kol iş bölüşümünün başlaması, toplumda çalışanlar ve çalışanları yönetenler olarak başlayan toplumsal farklılaşma günümüzde en acımasız halini almış durumda. Yönetenlerin güçlü konumlarını ve statülerini devam ettirmek için ya da rakiplerini alt edebilmek, mağlubiyet sonrası onların terk ettiği mevzileri ele geçirmek ve o mevzilerde kalıcı olabilmek için iletişim kanallarını sonuna kadar kullanıyorlar. İlk gazetenin yayınlanmasından günümüz elektronik haberleşmenin fiber ortamına gelinceye kadar geniş kitleleri etkilemek ve onları kendi düşünceleri doğrultusunda hareket ettirmek için yönetenlerin kontrolünde oldu medya. Olay, haber ve bilginin görülmesini istedikleri yönlerini yada göstermek istediklerinin aktarılması için geliştirilen haber modelleri, özellikle üretilen haber dili, haber ileticisinin giyiminden mimiklerine kadar yeniden kurgulanması, haberi besleyen görsel malzemenin sunuluşu, haberin sunuluşu sırasında arka fon müziklerinin eklenmesi v.s. ile gerçekliği yeniden üreterek oluşturulmak istenen bir kamuoyu vardır. Bu süreç sonunda oluşacak kamuoyunun tutumları değiştirildiği için daha kolay yönetilebilen ve yönlendirilebilen bir durumda olması da kaçınılmazdır. Siyasal iletişim yakın dönemlere ait bir kavram olsa da içerdiği geniş alanlar ve etkileşimde olduğu sosyal bilimler göz önüne alınırsa Eski Yunan a kadar uzanan bir mazisi varsayılabilir. Eflatun, benim bildiğim en doğrusudur. Dolayısı ile benim bunu yapmaya, başkalarının da bunu kabullenmesini sağlamaya hakkım var. der. Bilenlerin üstünlüğünü kabul eden ve bilen konuşmalı, bilmeyen susmalı diyen Eflatun dan beri tek taraflı bir iletişim ön 7

gören yönetici elitler, bildiklerini yapmaya, yaptıklarını halk kitlelerine kabullendirmeğe çalışmaktadırlar. Siyasal iletişim, bu işlevini gerekleştirirken sosyal bilimlerin birçok disiplini ile ilişki içine girmektedir. Bu çalışmada önemli gördüğümüz sosyal psikoloji, siyaset bilimi ve propaganda ilişkileri ele alınarak, siyasal iletişim aktörlerinin medyada ki haber üretimine etkileri incelenmek istenmiştir. Yakın siyasi tarihimizde önemli bir yer tutan 28 Şubat dönemi ve bu dönemde siyasal iletişim aktörlerinden devlet bürokrasisinin medyada ki haber üretimine etkileri o dönemde ki bazı gazetelerde yapılan söylem ve içerik analizleri ile ortaya konulmaya çalışılmıştır. 8

1.BÖLÜM: SİYASAL İLETİŞİM İnsanın uygarlık sürdürme biçiminin bir ürünü ve insanın varlık sürdürme biçimindeki gelişmelere göre değişimlere uğrayan insana özgü bir olgudur diye tanımlıyor iletişimi Oskay. Yalın bir şekilde sözel bir süreçten bahsedemeyiz iletişim kavramını açıklarken. İnsanların birlikte yaşadıkları toplumsal yapı içerisinde sözel olanın dışında da kodlanmış iletişim süreçleri yaşanmaktadır. İletişim, gündelik yaşamımızda bize nesneleri, insanları tanımlar, iş bölümü içindeki değişik toplumsal rolleri yüklenmiş insanlara bu rolleri yerine getirirken, bu rol dağılımından oluşan toplumun o tarih dönemindeki hayat tarzını öğretir, olumlatır, yeniden üretimi için gereken değerlendirme biçimlerini aşılar. Toplumsal sistemin sürmesini kendini yeniden üretmensi sağlar. 1 İletişim, toplumsal sistemin yeniden üretimini sağlarken diğer sosyal bilim disiplinleri ile ilişkiler kurarak yeni alanlar oluşturur. Çalışma konumumda ele aldığım Siyasal İletişim önem arz eden bu alanlardan birisi. İnsanların, bir arada yaşama kültürlerini kazandıkları ilk şehir devletlerinden günümüz modern ulus devletlerine ve küresel birlikteliklere (AB, NATO, BM v.b.) uzanan süre içerisinde yönetenlerin ve yönetmeye aday olanların, küresel ölçekte diğer devletlere etkide bulunmaya çalışan emperyalist güçlerin, inançlarını daha fazla insana yaymak isteyen dini grupların, kendi düşüncelerini ve projelerini anlatma, hedef kitlenin belleğinde yer tutma ve olumlatma çabalarının geçekleşmesinin yoludur Siyasal İletişim. 1.Siyasal İletişim Kavramı Siyasal iletişim kavramı konusunda birçok farklı tanım bulunmaktadır. Bu tanımların çokluğu elbette kavramın karmaşık olmasından değil, siyasal iletişim kavramının kapsamlı olmasından kaynaklanıyor. Sözcük olarak siyasal kavramının nasıl ki tek tanımının yapılması oldukça güç ise, bu kavramı birde iletişim gibi çok geniş kapsamlı bir kavramla birleştirilmesinden kaynaklanmaktadır. Tüm bu karmaşıklığa ve güçlüğe rağmen siyasal iletişim kavramı, belli ideolojik amaçlarını toplumda belli gruplara, kitlelere, ülkelere ya da bloklara kabul ettirmek ve gerektiğinde eyleme dönüştürmek, uygulamaya koymak üzere siyasal aktörler tarafından çeşitli iletişim tür ve tekniklerinin kullanılması ile yapılan iletişim olarak tanımlanabilir. 1 Ünsal Oskay,İletişimin ABC si, İstanbul, Der Yayınları, 2005, s.2 9

Bu tanımda zorluk, hangi siyasal örgütün ne zaman ve nasıl bir iletişimde bulunacağı ve bunun uygulanmaya dönüşümünün nasıl olacağındaki farklılıkların bulunmasıdır. Burada önemli olan husus, hangi örgütlerin/aktörlerin iletişiminin siyasal iletişim olacağı ve bu örgütlerin hangi mesajlarının gerçekten siyasal iletişim sayılıp sayılmayacağıdır. Bu bakımdan siyasal iletişim ile ilgili yukarıda yalpan tanım dışında, özel anlamlı tanımlar yapılan siyasal iletişim tür ve aktörlerine bağlı olarak yeniden yapılabilir. 2 Siyasal iletişim alanında eleştirel kuram ve anadamar çalışmaların, çalışma alanları arasındaki en büyük ayrım; anadamar çalışmaların ulus devlet, kapitalist üretim ilişkileri ve bu bağlamdaki siyasal kuramları verili çerçeve olarak alırken, eleştirel kuramın mevcut egemenlik ve iktidar ilişkileri içinde iletişim sürecinin bu yapının devamı yolunda nasıl örgütlendiğinin ortaya çıkma girişimidir. Bu ayrışmanın demokrasi kuramları üzerine yansıması ise inceleme konularında ayrışmayı beraberinde getirmektedir. Verili olandan yola çıkan çalışmalar, siyasal iletişimi, siyasetin tanımlı işlevlerini (yasama, yürütme, yargı) yerine getirecek siyasi aktörler (partiler, hükümetler, siyasi liderler vb.) ile yönetilenlerin ( yurttaşlar ) arasındaki bu enformasyon akışı olarak değerlendirmektedirler. Bu nedenle bu yaklaşımda temel olan mevcut yönetim biçiminin sürdürülebilirliği açısından yönetenler için bilgi üretimi temel olmaktadır 3 Siyasal iletişim, demokrasi ile yakından ilgili bir kavramdır. Siyasal iletişim, genel oy hakkının kitlelere verilmesiyle başlamış, kitle iletişim teknolojisinin gelişmesiyle de günümüzdeki anlamına ulaşmıştır. Siyasal iletişim kavramı ve uygulaması, ikinci dünya savaşı sonrası Amerika Birleşik Devletleri nde doğup gelişmiş, 1960 lı yıllarda da Batı Avrupa ülkelerinde yaygın bir şekilde kullanılmaya başlanmıştır. 4 Siyasal iletişim, değişik şekillerde tanımlanmaktadır. Kavrama genel bakış açısı getiren bu tanımlardan biri şudur: Bir siyasal görüş yada organın, etkinlikte bulunduğu siyasal sistem içinde kamuoyu güvenini ve desteğini sağlamak, dolayısı ile iktidar olabilmek için, zaman ve konjonktürün gereklerine göre reklam, propaganda ve halkla ilişkiler tekniklerinden yararlanarak sürekli bir biçimde gerçekleştirdiği tek veya çift yönlü iletişim çabasıdır. 5 Mahmut Oktay da, Siyasal İletişimin, bir yönüyle siyasette denetim ve şeffaflığı sağladığını, diğer yönü ile de siyasetçilerin seçmenleri demokratik ikna metotları ile etkilemelerine yardımcı olan bir araç görevi gördüğünü belirtmektedir. 6 2 Aysel Aziz, Siyasal İletişim, İstanbul,Nobel Yayın Dğıtım, 2003,s.3 3 Süleyman İrvan, Siyasal iletişim, Ankara: G Ü İletişim Fakültesi Basım Evi, 2000, s.6 4 Hıfzı Topuz,Siyasal Reklamcılık: Dünyadan ve Türkiye den Örneklerle, İstanbul,1991,s.6 5 Zeynep Uslu Karahan,Siyasalİletişim ve 24 Aralık 1995Genel Seçimleri, İstanbul,1997,s.7 6 Mustafa Oktay, Demokratik Sürecin Sağlıklı İşleyişi Açısından Siyasal İletişiminde Sosyal Sorumlıluk Meselesi, İstanbul,Marmara İletişim Dergisi, sayı:2, 1993 s.7 10

İletişimin, siyasal konuları, kamusal bilgiyi, inançları ve eylemi etkileyecek şekilde stratejik kullanımları siyasal iletişim alanının gelişmesinde temel oluşturduğuna dikkat çeken Mutlu, siyasal iletişimi siyasal süreçlerle, iletişim süreçleri arasındaki ilişkileri ele alan araştırmalardan oluşan, disiplinler arası akademik bir alan olarak ifade etmektedir. 7 Görüldüğü gibi siyasal iletişime kavramına farklı açılardan yaklaşılmakta, pek çok tanım yapılmaktadır. Ama hepsini ortak yanı, siyasal iletişim kavramının demokrasi ile olan yakın ilişkisine vurgu yapmaları. Demokrasi kültürünün yerleşmesinde siyasal iletişimin ikna etme, anlama ve anlatma fonksiyonları önemli görevler üstlenmektedir. Küreselleşme sürecinin ön plana çıkardığı işbirliği ve uzlaşma prensibinin yerleşmesinde de siyasal iletişim önemli katkılar sağlamaktadır. 1.1.Siyasal İletişim Olgu ve Süreci Siyasal iletişim kavramının tek bir tanımının yapılmasındaki zorluk nedenlerinden biri de siyasal iletişim olgu ve sürecinin sürekli değişiklik göstermesinden kaynaklanmaktadır. Siyasal iletişim süreci genel unsurları açısından, iletişim olgu ve sürecine benzerlik gösterir, hatta aynıdır dene bilir. İletişim olgu ve sürecindeki beş öğe; verici, alıcı, kanal, mesaj/ileti ve geri besleme siyasal iletişim olgu ve sürecinde de aynen ya da biraz farklılıkla yer almaktadır. Örneğin; iletişim olgusunda geri beslemesiz bir iletişimden söz edilemezken, kimi siyasal iletişim biçimlerinde geri besleme olmadan da bir iletişim söz konusu olabilmektedir; ama bu durum da sağlıklı bir siyasal iletişimden bahsedemeyiz. Siyasal iletişimin tam olarak oluşabilmesi için iletişimin beş öğesinin etkili olarak kullanılması ve her birinin işlevsel olarak iletişim olgu ve sürecinde yerini alması gerekmektedir. 8 Kanallar / Mesajlar Verici Kaynak --------------------------------------------------------- Alıcı Geri Besleme (Siyasal Örgütler)< ------------------------------------------------------ ( Hedef Kitle ) (Aktörler ) (Kanallar / Siyasi Mesajlar ) İletişim v Siyasal İletişim Olgu ve Süreci 7 Erol Mutlu, İletişim Sözlüğü, Ankara, Ark yayınları, 1994,s.199 8 Aziz, a.g.e. s.5 11

Tüm bu genel benzerlikler içerisinde siyasal iletişimi, genel iletişim olgu ve sürecinden ayıran en önemli özellikler, öncelikle verici kaynak ya da siyasal iletişimde bulunanların farklılığıdır. Siyasal iletişimde mesajı verenler genelde örgütlü yapılardır. Bu mesajlar çoğunlukla siyasi kimliği olan yerlerden verilir ya da toplum, belirli bir grup, belirli gruplar adına hareket eden kişiler tarafından verilir. Bu mesaj veya iletiler genellikle kamuoyu oluşturma adına hedef kitleye aktarılır. Siyasal iletişimi diğer iletişim türlerinden ayıran bir diğer özellik ise, alıcı farklılığıdır. Her iletişim olgusunda olduğu gibi, siyasal iletişimde de bir alıcı vardır. Bu alıcı kitle, aynı zamanda siyasal iletişim de bulunan kaynakların iletilerini ulaştırmak istedikleri hedef kitledir. Burada genel amaç hedef kitlede oluşturulmak istenen siyasal kabuller ve hedef kitlenin amaçlar doğrultusunda manipülasyonudur. Bir diğer farklılık, iletişimin içeriği, niteliği ile ilgili farklılıktır. Burada verilen mesajlar siyasal amaçlıdır, sonunda bir eylem hedeflenmektedir. Bu mesajların dilinin, hedef kitlenin anlaya bileceği bir dille oluşturulması esastır. İrvan, Söylemde kullanılacak dil ile hedef kitlenin anlayacağı dilin örtüşmesi gerekir. Başka bir değişle, mesajlara yüklenen simgeler, anlamlar ile hedef kitlenin dağarcığına bulunan simge ve anlamların örtüşmesi gerekir. Bu bakımdan özellikle eğleme dönük olarak verilen mesajların, siyasal iletişimde hedef alınan kitlenin dili dikkate alınarak düzenlenmesi, kodlanması esastır.sözcüklere yüklenen anlamlar,kodlayıcı ile kod açımlayıcının ve algılamalarının aynı düzlemde kesişmesi gerekir. 9 Siyasal iletişimde üzerinde durulması gereken önemli bir diğer konu ise, siyasal iletişimin nasıl yapılacağı, hangi tür yöntemlerin kullanılarak hedef kitlede istenilen etkinin yaratılmasını sağlanacağıdır. Uygulanacak yöntem ve teknikler, gönderilecek mesajların etkilerini, hedef kitlede yeterli algılamayı sağlayıp sağlamadığını belirler. Siyasal iletişim, veren taraf için önemlidir; amaç mesajın, hedef kitlede istenen etkiyi yaratmasını sağlamaktır. Bu etkiyi artıracak ya da azaltacak olan iletişim olgu ve sürecinin temel öğelerinin ne kadar doğru kullanılacağıdır. Aysel Aziz e göre siyasal iletişimde kullanılan yöntem ve teknikleri etkileyen değişkenler şöyle sıralanmaktadır: Alıcı kitlenin sosyo-ekonomik durumu Mesajdaki dilin özellikleri Mesajların verildiği kanallar 10 9 Süleyman İrvan (yay.haz.), Siyasal iletişim, siyasal iletişim sempozyumu bildirileri, Ankara, G Ü İletişim Fakültesi Basım Evi, s.17 10 Aziz, a.g.e. s.38 12

2.BÖLÜM SİYASAL İLETİŞİMİN DİĞER DİSİPLİNLERLE İLİŞKİSİ Bu başlık altında yapacağımız değerlendirmeler, konunun geniş kapsamı içinde siyasal iletişim açısından önemli olan sınırlı bir alanla ilgili olacaktır. Siyasal iletişim, geniş kapsamı dolayısı ile daha fazla disiplin ile ilişkili olmakla birlikte, baskı dönemlerindeki haber üretimi açısından üzerinde önemle durulması gereken dört başlık burada değerlendirilmiştir. 2.1.Siyaset Bilimi-siyasal iletişim ilişkisi Siyasal yaşamın merkezinde bulunan temel öğe insandır. İnsanın birey olarak kendi yaşamı içinde oynadığı rol, kaçınılmaz olarak iletişim ve etkileşimde bulunduğu diğer bireyler vasıtasıyla toplumun genel siyasal yaşamın eklemlenmektedir. Siyasal tutum ve davranışların belirlenmesi ve bu tutum ve davranışların yeniden üretilmesi kaçınılmaz olarak siyaset-iletişim ilişkisinin kurulması sonucunu doğurur. Bu ilişki sonucunda, bireyin, siyasal yaşamla olan ilişkisinde siyasal iletişimin önemi ortaya çıkmaktadır. Kışlalı, bireyin tutum ve davranışlarını incelerken; Bireyin siyasal yaşamdaki ağırlığı ne kadardır? Bireyin gerçekten bir seçme ve hareket özgürlüğü varmıdır? Yoksa bireysel tutum ve davranışlar, belli etkenlerin yarattığı kaçınılmaz sonuçlarımıdır? der. 11 Kışlalı nın da önemle vurguladığı belli etkenlerin yarattığı kaçınılmaz sonuç siyasal iletişim sonucunda hedef kitlenin bilinçli bir manipülasyona maruz bırakıldığı gerçeğidir. Manipülasyon, ilgilileri ve kamuoyunu yanlış yönlendirme diye açıklanıyor. 12 Burada dikkat edilmesi gereken yanlış yön kavramıdır. Her siyasi görüşün ideologları ve taraftarları kendi görüşlerinin karşıtı olanları yanlış kabul ederler. Hiçbir İslami düşünce yanlısına sosyalizmi doğru bir düşünce diye kabul ettiremezsiniz; ya da bunun tersi durumu. Sonuç olarak, siyasi egemenliğin sağlanması, siyasetin çekirdek unsuru olan insanı etkilemekten geçmektedir. Siyasetin temel unsuru olan insanın bulunduğu her platformda iletişimin de olacağı gerçektir. 11 A. Taner Kışlalı, Siyaset Bilimi, Ankara, İmge Yayınevi, 1999, s.136 12 Mehmet Doğan,Büyük Türkçe Sözlük, İstanbul, Pınar Yayınları, 2005, s.864 13

2.2 Siyasal İletişim-Sosyal Psikoloji İlişkisi Siyasal iletişimin ilişki içerisinde bulunduğu bir diğer alan ise sosyal psikoloji disiplinidir. Sosyal psikoloji, bireylerin duygu, düşünce ve davranışlarının başkalarının gerçek, hayali ya da örtük varlığı karşısında nasıl etkilendiğinin bilimsel olarak araştırılması şeklinde tanımlanır. 13 Sosyal psikoloji, bireyin toplumla ilişkisini, toplumu oluşturan grupları, kişileri nasıl algıladığı, toplumla nasıl bütünleştiğini, nasıl toplumsallaştığını (sosyalleştiğini); toplumsallaşma etmenleri olan aile, arkadaş grupları, okul, iş yaşamı, evlilik, medya ile toplumda var olan çeşitli toplumsal gruplarla etkileşimini ineler. Birey, toplumsallaşma sürecinde karşılaştığı toplumsallaştırma etmenleri arasında ise siyasal aktörlerin dolaylı ve doğrudan mesajlarına da açıktır. Bu bakımda sosyal psikolojinin siyasal iletişim ile iç içe olduğu kolayca söylenebilir. 14 Sosyal psikologlar, uyma, ikna, güç (iktidar), etki, itaat, önyargı, indirgemeci önyargı, ayrımcılık, ırkçılık, sosyal kategoriler, gruplar arası ilişkiler, kalabalık davranışı, toplumsal çatışma ve uyum, toplumsal değişme, fiziksel çevre, karar alma, liderlik, dil, iletişim, tutum, izlenim oluşumu, izlenim yaratma, kimlik, benlik, şiddet, saldırganlık, toplum yanlısı davranışlar gibi oldukça geniş bir konu yelpazesi üstünde çalışır. 15 İkna edici mesajların, sosyal davranışlar üzerindeki etkisi İkinci Dünya Savaşı sonuna doğru araştırılmaya başlandı. İkna edici iletişimin en ürkütücü örneği ise 1930 larla 1940 lı yıllarda ki Nazi Almanya sıdır. Hitler in kendisine tabi olan Alman halkındaki tutumları nasıl değiştirip, onları nasıl bir maceraya sürüklediği hala güncelliğini korumaktadır. Sonuç olarak, toplum üzerinde uygulanan propaganda ve sonrasındaki ikna etme eylemlerin kitle iletişim araçları vasıtası ile yapıldığı, bu iletişim şeklinin bir siyasal iletişim metodu olduğu, bu eylemlerin açıklanabilirliği ve çözümlemelerinin sosyal psikolojinin ilgilendiği ve incelendiği kavramlar göz önüne alınarak daha iyi bir şekilde yapılabileceği ortadadır. 2.3 Siyasal İletişim- Etik ilişkisi Etik, sözlük anlamı olarak: insanın doğuştan getirdiği yada sonradan kazandığı bir takım tutum ve davranışların tümü olarak tanımlanmakla birlikte bir diğer tanımda: bireyin, toplum içinde uymak zorunda olduğu davranışların biçim ve kuralları 16 13 Hogg Michael, Vaughan Graham (çev. İbrahim Yıldız, Aydın Gelmez ) ütopya yayınları,2006, s.24 14 Aziz, a.g.e. s.11 15 Hogg a.g.e. s.27 16 Ali Püsküllüoğlu, Türkçe sözlük, İstanbul, Doğan Kitap, 2002, s.60 14

Arapçadan dilimize girmiş olan ahlak Fransızca kökenli etik (ethic) sözü ile birlikte birbirinin yerine kullanılmaktadır. Ahlak, insanın yaradılıştan gelen güzel ve cemiyet içerisinde yaşayarak kazanılan iyi ve güzel huylar. 17 Olarak tanımlanmaktadır. Etiğin, problematik ve sistematik olduğu kadar tarihsel yönü ile de ele almak faydalı olur. Ahlaki davranışın kurallarını belirleme, ilkelerini formüle etme yönünde bir teşebbüs olarak felsefi düşüncenin, bir şekilde bütün kültürlerde var olmuş olmakla birlikte, daha ziyade felsefi anlamı ile antik Yunan da beşinci yüz yılda sofistler ve Sokrates le başladığı söylene bilir. Sofistler moral davranışlarla, ahlaklılığın ne olduğu ile, ahlakın neden var olması gerektiği ile ilgili sorular sormuş ilk düşünürlerdi. Ortaçağa gelince, burada etik düşüncenin dine tabi hale geldiği görülür. Aslında sadece tarihsel değil, fakat genel anlamı ile de doğrudur. Çünkü en azından ortaçağdan itibaren popüler ahlak anlayışları, ahlaki kuralları ilahi emirlerle eşitleyecek şekilde, ahlakla din arasında bir bağ kurar. 18 Etik/ Ahlak, tüm alanlarla ilgili olmasına karşılık, iletişim ve konumuz olan siyasal iletişimle çok daha yakından ilgili bir kavramdır. Tarihsel süreç içerisinde toplumsal yaşam süren insanların sayısal olarak giderek artmaları, siyasal yapılarında gelişip çoğalmasına vesile olmuştur. Eski Yunan da Aristotales, siyaset yapanların halka doğru söylemesi gerektiğini vurgular. Yönetenlerin ve yönetmeye aday olan kişi ya da gruplar, halka yapabilecekleri vaatlerde bulunmaları gerekir. 1991 seçimleri öncesinde Doğu Yol Partisi lideri Süleyman Demirel, ekonomik refahın göstergesi iki anahtar ( ev-araba ) sloganı ile meydanlarda halka umut dağıtıyordu. Daha da ileri giderek zamanın devlet yapısının baskıcı ve kapalı devre işleyen yönetim tarzının sonucu işkence ve kötü muamele merkezi haline gelen karakollar için, şeffaf karakollara dönüşeceği müjdesi veriyordu. Binlerce faili meçhulün yaşandığı ülke döneminde, camdan karakollar ütopyası, o dönemde Demirel i iktidara taşımasa da koalisyonun büyük ortağı konumuna taşımıştı. Sonrası mı? Ne camdan şeffaf karakollar, nede anahtar. Verdiği oylar karşılığında kurulan hükümet, halka 95 krizini yaşatarak iki kat fakirleşmesini, terör mağduru binlerce insanı ve işkencelere maruz kalan ve bu travmayla yaşamak zorunda bırakılan insanları kazandırmıştı. Demirel mi? O, bu icraatları sonrasında ödülünü Cumhur Başkanı olarak aldı. Etik kurallara uyma ya da uymama konusu, genel olarak siyasi partiler başta olmak üzere tüm siyasi aktörlerin, toplumu etkileme ve yönlendirme gücüne sahip olmaları nedeni ile dikkat edilmesi gereken önemli bir ayrıntı. Siyasal iletişime etik/ahlak kavramları ve olgusunun en fazla ilişkide bulunduğu alan dar anlamı ile siyasetin kendisi olmakla birlikte, geniş anlamı ile, diğer tüm siyasal aktörleri, özelliklede kitle iletişim araçlarını (medya) için önemlidir. Bu aktörler arasında bulunan medya-siyaset, medya-bürokrasi, medya-ticaret ilişkileri ahlaki bir temele 17 Doğan M. a.g.e. s.26 18 Ahmet Cevizci, Felsefe Sözlüğü, İstanbul, Paradigma Yayıncılık, 2005, s.651 15

dayandırılmadığı sürece b ilişkiler sonucunda ortaya çıkan sıkıntılar sadece ilişkide bulunanları değil tüm toplumu etkileyecektir. Bu meslek, kurban olmaya hazır bir idealizm ve sağlam ahlaki derler gerektirmektedir. 19 Bu değerlendirme, medyada idealize edilen gazeteci ile dönemin medya idarecilerinin pekte uyuşmadığını göstermektedir. Geçmiş dönemlerde yaşanan olaylar bu durumu açıklamak için yeteri kadar örneklerle dolu. Ekonomi eski bakanı Güneş Taner, zamanın Sabah Gazetesi Genel Yayı Yönetmeni Zafer Mutlu ya medya ve reklam dünyasının önde gele şahsiyetlerinin bulunduğu bir ortamda, önümde diz çökersen ilanları artık senin gazetene veririm. Sözü ve bu isteyin kabulü, bu ilişkilerde ahlaki temelden yosun davranışların nerelerde ne gibi bozulmalara sebep olduğunun bir örneği olarak karşımızda durmakta. Bu olayı doğrulayan reklam dünyasının önde gelen ismi Keçili, Bu gayet normal bir durum. Ben daha nelere şahit oldum. Sözü ile çürümenin boyutlarının nerelere vardığını anlatmaktadır bize. Bu ve buna benzer birçok örnekte yaşadığımız tecrübeler, siyasal eylem içerisinde bulunanların, ya da bürokraside konuşlanmış kişilerin veya medya mensuplarının, yönetebilmek, kontrol edebilmek veya seçim kazana bilmek uğruna halka doğruyu söylemedikleri, ahlaki davranmadıklarıdır. Bu dönemde yaşanan ahlaki erezyona tabi ilişkiler sonucudur ki, 99 da yapılan bir kamuoyu araştırmasında, medya ve politikacılar güven sıralamasında son iki sırayı paylaşmakta. KURUMLAR Mayıs 99 % Temmuz 99 % Eylül 99 % TSK 75 72 65 Polis 63 60 52 Cumhurbaşkanı 62 58 51 Anayasa Mahkemesi 58 58 49 Diyanet İşleri Başk. 49 50 44 Başbakan 47 47 34 Meclis Başkanı 47 47 35 Parlamento 30 29 21 Milletvekilleri 23 22 17 Muhalefet Partileri 27 27 21 Politikacılar 21 21 15 Medya 30 30 30 Tablo 1: Halkta Güven Bunalımı 20 19 Füsun Alver, Gazeteciliğn Kuramsal Temelleri, İstanbul, Beta Basım Dağıtım, 2007, s.65 20 Piar-Gallup, Milliyet Gazetesi, 8 Kasım, 1999 16

2.4 Siyasal İletişim-Propaganda İlişkisi En güçlü olan, gücün kendisi olmazsa ve itaat görev olmazsa, asla yeterince güçlü değildir. Jean-JacquesRousseau,Toplumsal Sözleşme(1862) Propaganda, bir fikri, bir inancı, yaymak, bir kişi ya da kuruluşa benimsetmek için çeşitli vasıtalar ile yapılan faaliyet olarak açıklanmaktadır. 21 Başka bir görüşe göre propaganda, örgütlü inandırma etkinliği; çeşitli inandırıcı ya da ikna edici araçlarla fikirlerin ve değerlerin yayılmasıdır. 22 İnsanların sahip olduğu inançlar, semboller, ve değerler, hem siyasi sürece karşı tutumlarını hem de, daha da önemlisi, içinde yaşadıkları sistem hakkındaki düşüncelerini, özellikle bu sistemi yasal veya meşru kabul edip etmediklerini belirler. Dolayısı ile meşruiyet siyasi iktidar için hayati öneme sahiptir ve sistemin varlığını devam ettirmenin ve başarısının temel kaynağıdır. 23 Politik propaganda yirminci yüzyılın ilk yarısının başta gelen olgularından birisi oldu. O olmazsa, çağımızın büyük fırtınalarını, komünist devrimi ile faşizmi tasarlamak bile güç olurdu. Lenin, Bolşevizmi yerleştirebilmesinde büyük ölçüde propagandaya borçludur; Hitler, iktidarı alışından 1940 a kadar bütün utkularını propagandayla kazandı. Çok farklı biçimlerde olsalar bile, yakın tarihimizi derinden etkileyen bu iki adam, birer devlet adamı, birer savaş önderi olmadan önce,birer propaganda dehasıydılar. Önemli olan bütün toplum katmanlarında kargaşa çıkarmak, propaganda yapmaktır,der Lenin. Hitler de Propganda iktidarı elde tutmamızı sağladı, Dünyayı fethetme olanağını da bize gene propaganda verecek,der. 24 Hitler, kendi gücünün en güçlü konumda olması için Propaganda Bakanlığı kurmuştu. Bu bakanlığın başındaki Goebbels in propaganda teknikleri ile nasıl bir kamuoyu oluşturduğu ve bütün bir ulusu nasıl Hitler e itaat ettirdiğine tarihin şahitliği yeterlidir. 21 Mustafa Doğan, Büyük Türkçe Sözlük, İstanbul,Pınar Yayınları, 2005, s.1070 22 Erol Mutlu, İletişim Sözlüğü, Ankara,Ark yayınları, 1994,s.239 23 Heywood Andrew, Siyaset, Adres Yayınları, Ekim,2007, Ankara.s.289 24 Jean M.Domenach (çev. Tahsin yücel ), Politika ve Propaganda, Varlık Yayınları,2003, s.15 17

2.4.1. Propaganda Kural, Araç ve Teknikleri Propagandanın kendine göre bir işleyiş, kurallar bütünü vardır. Politik propaganda üstüne çalışan Domenach, bu kuralları şöyle sıralamaktadır: Yalınlık ve tek düşman kuralı: Propaganda bütün alanlarda her şeyden önce yalınlığı sağlamaya çalışır. Öğretisini, kanıtlamasını elden geldiğnce açık bir biçimde basitleştirerek herkes tarafından anlaşılmasını sağlar. Büyütme ve bozma kuralı: Kendi işne gelen haberlerin büyütülmesi propaganda basınının çokça başvurduğu bir yoldur. Ayrıca politikacıların mesajlarından alınan parçalar, başka bir bütünün içinde ustalıkla kıllanılarak aleyhte yayınlar yapılır. Hitlerci propaganda, haberi düzenli bir biçimde düşüncelere yön verme aracı olarak kullanmıştır. Önemli bildirimler hiçbir zaman oldukları gibi verilmiyordu; değerlendirilmiş,bir propaganda gücüyle yüklenmiş oluyordu. Walter Hagemann, Alman basınının ABD de ki bir bir grevi sunma biçiminden alınmış bir örnek veriyor; Alman basını: Grevciler Roosovelt in hakemlik önerisini geri çevirdiler, demiyordu; Grevciler, Roosovelt in budalaca toplum politikasına, hakemliğini geri çevirerek karşılık veriyorlar. diyordu. Görüldüğü gibi büyütme haber, bildirim aşamasında başlar, genellikle başlık ve yorumla daha da geliştirilir. Düzenleme kuralı: İyi bir propagandanın ilk koşulu, belli başlı mesajları bıkıp usanmadan tekrarlamaktır. Propaganda az sayıda düşünceyle sınırlandırılmalı ve bunlar sürekli yinelenmelidir. Aşılama kuralı: Sıfırdan başlayarak bir topluma herhangi bir düşünceyi kabul ettirmek zordur. Ancak toplumun daha önce benimsediği şeylerden hareketle ona bazı şeyler verile bilir. Birlik ve buluşma kuralı: İnsan toplumda yalnız başına yaşamamaktadır. Bu nedenledir ki çeşitli grupların etkisi altında kalmakta, üyesi olduğu grubun düşüncesine ters düşmemeye gayret etmektedir. Çoğunluğa uyma ve ondan etkilenme eğilimi, genel ve güçlü bir eğilimdir. 25 Habermans, kamuoyu oluşturulan bir şeydir. Artık kendiliğinden diye bir şey yoktur. Kitle iletişim araçlarında ifşa edildiği gibi, çoğu kez arzulanan biçimlere göre yeniden sunulur. 26 Der. O zaman, bilmemiz gereken kamuoyunun, egemen sınıflar ya da hakim ideolojiler tarafından ve onların istekleri doğrultusunda 25 Domenach a.g.e. s.55 26 Jürgen Habermans, Siyasal KatılımKendi Başına Bir Değer mi? (çev. Tanıl Bora ) Toplum Bilim Yay. 1984 s. 52 18

yeniden ve sürekli oluşturulduğudur. Bunu yaparken de medyanın tüm olanakları kullanılmakta olduğudur. Kitle iletişim araçları vasıtası ile yapılan bu şey propagandadır. Bütün bu bilgiler ışığında değerlendirildiğinde güçlülerin, hakim ideolojilerin, baskı ve çıkar gruplarının, güçlerinin devamı, sistemin devamı ve çıkarlarının devamını sağlamak için, toplumda bu yönde rıza üretimini oluşturmak ve güçlüye itaatin sağlanması için kamuoyu oluşturulduğudur. Bunu da kitle iletim araçları vasıtası ile gerçekleştirdikleridir. Medyanın, siyasi davranışları ve değerleri şekillendirebileceğinden, kendisini oluşturan siyasal ve ekonomik gücün en güçlü olmasını sağlamaya çalıştığından şüphe duymamak gerekir. 2.4.2. Siyasal İletişim Çerçevesinde Propaganda Propaganda teriminin ilk kez 1622 yılında Roma Kilisesi tarafından kullanıldığı bilinmektedir. Protestan kiliselerinin ortaya çıkmaya başladığı zamana rastlayan bu dönemde Katolik kilisesi, öğretilerine karşı gelenleri propaganda yöntemi ile yola getirmeyi amaçlıyordu. Galile nin Dünya güneşin etrafında dönüyor savına Katolik kilisesi öğretilerine aykırı bulunca, Galile 1623 yılında engizisyon mahkemesinde yargılanıp mahkum edildi. Gale bu bilimsel iddiasından zorla vazgeçirildi. Propagandanın doğru olmadığı yönündeki genel kanının kökeninin de buraya dayandığı ifade edilmektedir. 27 Birinci dünya savaşındaki propaganda çalışmalarını anlattığı itabında Lasswell, anlamlı semboller ve sosyal iletişimin tüm biçimiyle düşüncenin kontrol altına alınması olarak tanımlıyor propagandayı. Lasswell e göre propaganda, insanı etkileme tekniğidir. 28 Propaganda kavramının en önemli unsurunu kamuoyu oluşturmaktadır. Otoriter ve totaliter tüm rejimlerde yönetenler ellerindeki tüm araçları kamuoyunu tek yönde oluşturmak için kıllanırken, demokratik rejimlerde kamuoyu çok yönlü etkiler altında, baskı ve dayatmalardan uzak bir biçimde oluşmaktadır. Propaganda kavramı daha çok otoriter rejimlerin inanç yayma sanatı olarak kullandığı için olumsuz bir çağrışım yapmaktadır. Otoriter ve totoliter rejimlerde devlet, tüm anlatım araçları üzerinde kesin bir denetim kurarak egemen anlayışı pekiştirmektedir. Böyle rejimlerde kitle iletişim araçlarına da devleti simgeleten yöneticileri öve görevi düşmektedir. 29 27 Severin W.J., Tankard W. J., İletişm kuramları, çev: Ali Atıf Bir, Serdar Sever, Eskişehir,A.Ü. yayınları, 1994, s.154 28 Özkan A., Siyasal İletişim, İstanbul, Nesil Yayınları, 2004, s.191 29 Şerifoğlu V., İnanç Yayma Sanatı: Propaganda, Star Gazetesi Cumartesi Eki, 13 Kasım 1999,s.9 19

Totaliter ve otoriter rejimler propagandayı, ideolojiyi sağlamlaştıracak esaslı bir silah ve savaşım aracı olarak saymaktadırlar. Bu rejimlerde mevcut iktidarların zaferini engelleyecek tüm sosyal kuvvetlerin ve tek parti egemenliği ile boy ölçüşecek bütün sosyal grupların varlığına ya son verilmekte ya da bunlar etkisizleştirilmektedirler. 30 Totoliter rejimlerle demokratik rejimlerde ki propaganda anlayışı tamamen farklıdır. Totaliter rejimlerdeki baskı ve dayatma yerini, demokrasi rejimlerinde kamuoyunu aydınlatmaya bırakmaktadır.demokratik rejimlerde propaganda faaliyetleri halkla ilişkiler çalışmaları adı altında yürütülmekte, kamuoyunun dikkati reklam ve tanıtımla istenilen noktalara çekilmeye çalışılmaktadır. Onaran, demokratik rejimde, çıkar grupları le büyük iş ve ticaret dünyasının baş vurdukları propaganda etkinlikleri ile şu iki amaca ılaşmak istediklerini belirtmektedir. 31 1- Kamuoyuna yeni bilgiler sunarak onları aydınlatmak, belirli bir hizmet ya da etkinlik için etkin hava oluşturmak, 2- Çıkarlarını korumak amacıyla, yasa koyucuyu etkileyerek gerekli yasaların çıkarılmasını sağlamak, aleyhlerindeki yasaların da çıkmasını engellemeye çalışmak. Kamuoyunu bilgilendirme daha çok devlet tarafından yapılırken, özel çıkarı korumaya yönelik propaganda ise devletin dışındaki kişi ve kuruluşların oluşturduğu çıkar grupları tarafından yapılmaktadır. Kışlalı da, otoriter ve totoliter rejimlerin nasıl propagandaya ihtiyacı varsa. Demokratik çoğulcu rejimlerin de propagandaya ihtiyaç duyduğunu vurgulamaktadır. Her iki rejim arasındaki farkı ise, propagandanın içeriği oluşturmaktadır. Demokratik çoğulcu rejim, elbette demokratik bir propagandayı esas almaktadır. 32 Propagandanın bu güne kadar pek çok tanımı yapılmıştır. Bu tanımlar arasındaki en dikkat çekenlerden birisi, konuya psikolojik açıdan yaklaşan şu tanımdır: Propaganda, bir toplumda belirli bir zamanda kişileri etkilemeye ve bireylerin bilimsel olmayan ya da şüpheli değerler olarak kabul edilen amaçlara yönelik davranışların kontrol edilmesi için yapılan girişimdir Bu tanımı yapan Doob, propagandayı maksatlı ve maksatsız olarak ikiye ayırmaktadır. Maksatlı propaganda; ilgili birey veya bireyler aracılığı ile ve ikna yoluyla diğer bireylerin tavır ve davranışlarını kontrol etmek ya da etkilemek isteği 30 Alim Ş. Onaran, Kamuoyu, İstanbul, Filiz Kitabevi,1984, s.89 31 Onaran, a.g.e., s.88 32 Kışlalı, a.g.e., s.348 20