Tü* RKiYE BAROLAR BiRLi G"# i. - ı -"1 TÜRK CEZA SIYASETI. a a. Doç. Dr. Mustafa T. YÜCEL. Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi. I :!



Benzer belgeler
KİŞİSEL VERİLERİN KAYDEDİLMESİ SUÇU

YRD. DOÇ. DR. ULAŞ KARAN. Uluslararası İnsan Hakları Hukuku ve Anayasa Hukuku Işığında EŞİTLİK İLKESİ VE AYRIMCILIK YASAĞI

Sosyoloji. Konular ve Sorunlar

M. Gözde ATASAYAN. Kamu Hizmetlerinin Süreklilik ve Düzenlilik İlkesi

KRİMİNOLOJİ -I- Yar.Doç.Dr. Tuba TOPÇUOĞLU 27 Kasım 2014 Suçun Ölçümü İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ

KRİMİNOLOJİ -I- 15 Ekim 2015 Kriminolojiye Giriş. Yrd.Doç.Dr. Tuba TOPÇUOĞLU İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ

İ Ç İ N D E K İ L E R

3. SUÇ POLİTİKASININ TEMEL İLKELERİ I. HUKUK DEVLETİ İLKESİ II. KUSUR İLKESİ III. HÜMANİZM İLKESİ

Mirbad Kent Toplum Bilim Ve Tarih Araştırmaları Enstitüsü. Kadına Şiddet Raporu

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ İdari ve Mali İşler Daire Başkanlığı HATA BİLDİRİM FORMU (Usulsüzlük, Yolsuzluk, Etik Kural İhlali)

Avukat Atilâ SAV (*) HUKUK ÖĞRENİMİ - MESLEK EĞİTİMİ (**) (*) Ankara Barosü Avukatlarından. (**) Açık oturum metninden.

İÇİNDEKİLER. Bölümler ve Bölüm Yazarları Ön Söz Teşekkür İçindekiler Editörlerin Öz Geçmişleri Yazarların Öz Geçmişleri I. BÖLÜM ADLİ SOSYAL HİZMET 1

Dr. A. Tarık GÜMÜŞ Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabilim Dalı. Sosyal Devlet Anlayışının Gelişimi ve Dönüşümü

İçindekiler Teşekkür 7 Tablolar ve Grafikler Listesi 15 GİRİŞ 19 BİRİNCİ BÖLÜM SAPMA, SUÇ VE KRİMİNOLOJİ KAVRAMLARI I. SAPMA, SUÇ VE KRİMİNOLOJİ

Yrd. Doç. Dr. Tevfik Sönmez KÜÇÜK Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi PARTİ İÇİ DEMOKRASİ

KADIN DOSTU AKDENİZ PROJESİ

TURKIYE BAJOAR BIRLIGI TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ REKLAM YASAĞI YÖNETMELİĞİ (SON DEĞİŞİKLİKLERLE) ANKARA

EĞİTİM YÖNETİMİ BİLİM DALI TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ

Kriminoloji (LAW 421) Ders Detayları

Doç. Dr. Ahmet M. GÜNEŞ Yalova Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi ÇEVRE HUKUKU

İÇİNDEKİLER Kanun No Sayfa

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS İŞLETMEYE GİRİŞ SPRI

T.C. IZMİR BÜYÜKŞEHIR BELEDİYE BAŞKANLIĞI SATINALMA DAİRESİ BAŞKANLIĞI HİZMET ALIMLARI ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI HAKKINDA YÖNERGE

Sivil Yaşam Derneği. 4. Ulusal Gençlik Zirvesi Sonuç Bildirgesi

Kadına YÖNELİK ŞİDDET ve Ev İçİ Şİddetİn Mücadeleye İlİşkİn. Sözleşmesi. İstanbul. Sözleşmesİ. Korkudan uzak Şİddetten uzak

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. 3. Unvanı: Öğretim Üyesi, Yardımcı Doçent Doktor, Ceza ve Ceza Usul Hukuku Anabilim Dalı Başkanı. 4.

Yasemin BABA Türk Ceza Kanunu nda Etkin Pişmanlık İSTANBUL ARŞİVİ

YÖNETİŞİM NEDİR? Yönetişim en basit ve en kısa tanımıyla; resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımıdır.

MURAT YÜKSEL. FEM N ST HUKUK KURAMI VE FEM N ST DÜfiÜNCE TEOR LER

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarýyýl T+U Saat Kredi AKTS HUKUKA GİRİŞ LAW

Çocuğa özgüadlialanı ifade eden çocuk adalet sisteminin temel fikir ve amacı; adaletmekanizması ile bir şekilde karşı karşıya gelen çocukların, özel

YOLSUZLUKLA MÜCADELEDE SON 10 YILDA YAŞANAN GELİŞMELER BAŞBAKANLIK TEFTİŞ KURULU 2010

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

KARADAĞ SUNUMU Natalija FILIPOVIC

TÜRKİYE'NİN TOPLUMSAL YAPISI

İÇİNDEKİLER. ÖN SÖZ... iii GİRİŞ...1 ÖRGÜTLERDE İNSAN KAYNAKLARI VE YÖNETİMİ...9

TÜRKiYE BAROLAR B İRLİĞİ T.B.B. REKLAM YASAĞI.. _,. YONETMELIGI

Ders Planı - AKTS Kredileri: II. Yarıyıl Ders Planı Kodu Ders Z/S T+U Saat Kredi AKTS Mikro İktisat Zorunlu

DERS BİLGİLERİ. Ders Adı Kodu Yarıyıl T+U Saat İŞL YL 501

TÜRKİYE DE CEZA VE ADALET SİSTEMİ

Giresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İletişim Bilimleri Anabilim Dalı İletişim Bilimleri Doktora Programı Ders İçerikleri

Toros Üniversitesi Sağlık Bilimleri Yüksekokulu Sağlık Yönetimi - 2. sınıf

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2

içindekiler BÖLÜM 1 GİRİŞ 1 B Ö L Ü M 2 PUBERTE, SAĞLIK VE BİYOLOJİK TEMELLER 49 B Ö L Ü M 3 BEYİN VE BİLİŞSEL GELİŞİM 86

KRİMİNOLOJİ Mayıs 2015 Gelişimsel Teoriler. Yar.Doç.Dr. Tuba TOPÇUOĞLU İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ

Maliye Anabilim Dalı- Tezli Yüksek Lisans (Sak.Üni.Ort) Programı Ders İçerikleri

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS. Sosyolojiye Giriş I SSG

CEZA VE GÜVENLİK TEDBİRLERİNİN İNFAZI HAKKINDA KANUN DA BELİRLENEN İLKELER

ESP/SOSYALİST KADIN MECLİSLERİ

Dünyayı Güzellik Kurtaracak Wednesday, 07 February :39 - Last Updated Sunday, 11 February :11

Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları

KRİMİNOLOJİ -I- 11 Aralık 2014 Suçun Ölçümü 2. Yar.Doç.Dr. Tuba TOPÇUOĞLU İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ

HUKUK VE ADALET DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI (Ortaokul 6, 7 veya 8. Sınıf)

KRİMİNOLOJİ -2- Nisan 2016, Damgalama Teorisi. Yar.Doç.Dr. Tuba TOPÇUOĞLU İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ

Proje Yönetiminde Toplumsal Cinsiyet. Türkiye- EuropeAid/126747/D/SV/TR_Alina Maric, Hifab 1

İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI ABDULLAH YEGİN

Entegre Acil Durum Yönetimi Sistemine Giriş

1982 Anayasası nın Cumhuriyetin Nitelikleri başlıklı 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti nin bir hukuk devleti olduğu kurala bağlanmıştır.

Ceza Hukuku Özel Hükümler (LAW 307) Ders Detayları

İKLİM MÜCADELELERİ. bu küresel sorunlarla yüzleşmede kilit bir rol oynayacak, eğitme, tecrübeye ve uzmanlığa sahiptir.

YENİ YAYIN ULUSLARARASI ÖRGÜTLER HUKUKU: BİRLEŞMİŞ MİLLETLER SİSTEMİ

KISALTM ALAR LİSTESİ... XVII BİRİNCİ BÖLÜM UYUŞTURUCU SORUNU, POLİTİKA VE KURUM SAL YAPILAR

YÖNETMELİK. Gazi Üniversitesinden: GAZİ ÜNİVERSİTESİ ŞİDDET VE SUÇLA MÜCADELE UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS. Jeopolitik POLS

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM TOPLUM VE HUKUK

DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog

BUKET ABANOZ KAMUSAL ALANDA KAMERALI GÖZETLEMENİN SUÇUN ÖNLENMESİNDEKİ ETKİSİ VE ELDE EDİLEN DELİLLERİN HUKUKA UYGUNLUĞU SORUNU İSTANBUL ARŞİVİ

Sayın Komiser, Saygıdeğer Bakanlar, Hanımefendiler, Beyefendiler,

İÇİNDEKİLER BEŞİNCİ BASKIYA ÖNSÖZ... VII DÖRDÜNCÜ BASKIYA ÖNSÖZ... IX ÜÇÜNCÜ BASKIYA ÖNSÖZ... XI İÇİNDEKİLER... XIII

İÇ KONTROL. ç Kontrol Dairesi. I lda Arslan. 2 ubat 2009 / ISPART A

Doç. Dr. Ahmet M. GÜNEŞ Yalova Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi. Avrupa Birliği Hukukuna Giriş

İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ Hukuk Fakültesi 2. Sınıf Güz Dönemi. HUK233 İdare Hukuku I Lisans Zorunlu Türkçe. Yok. Yok

A. Giriş. B. Olumlu Unsurlar

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

T.C. ADALET BAKANLIĞI CEZA VE TEVKİFEVLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ EYLEM PLANI ANKARA 2016 DENETİMLİ SERBESTLİK DAİRE BAŞKANLIĞI

Yerel veya Bölgesel Kalkınma? Mevcut kaynakların en etkin ve verimli şekilde kullanımı/paylaşımı Koordinasyon ve güç birliği (daha az enerji ile daha

Çocuğa karşı Şiddeti Önlemek için Ortaklık Ağı

JANDARMA VE SAHİL GÜVENLİK AKADEMİSİ GÜVENLİK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DENİZ EMNİYETİ VE GÜVENLİĞİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE DAĞILIMLARI

İktisat Anabilim Dalı-(Tezli) Yük.Lis. Ders İçerikleri

ÜNİTE:1. Sanayi Sonrası Toplum: Daniel Bell ÜNİTE:2. Alain Touraine: Modernlik ve Demokrasi ÜNİTE:3. Postmodern Sosyal Teori ÜNİTE:4

ÜNİTE:1. Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi ÜNİTE:2. Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar ÜNİTE:3. Kültür ve Kültürel Değişme ÜNİTE:4

İSTEK ÖZEL KAŞGARLI MAHMUT LİSESİ

İktisat Tarihi I. 27 Ekim 2017

DERS KODU DERS ADI İÇERİK BİLİM DALI T+U+KR AKTS

ŞEHİR YÖNETİMİ Şubat 2018

EKONOMİK KRİZİN EMEK PİYASALARINA ETKİLERİ

Toplam Erkek Kadin Ermenistan Azerbaycan Gürcistan Kazakistan Kırgızistan Moldova Cumhuriyeti. Rusya Federasyonu

Klinik Psikoloji (PSY 402) Ders Detayları

1. Adı Soyadı: Mehmet GENÇ. 2. Doğum Tarihi:

Ceza İnfaz Hukuku Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun Düzenlemesi Işığında. Yard. Doç. Dr. Fatma KARAKAŞ DOĞAN

Giresun Üniversitesi Akademik Değerlendirme Ve Kalite Geliştirme Uygulama Yönergesi

Muratcan GÖKDEMİR İstanbul Ticaret Üniversitesi Hukuk Fakültesi Araştırma Görevlisi ULUSLARARASI CEZA MAHKEMESİ NDE SORUŞTURMA USULÜ

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS. Makro İktisat SPRI

İÇİNDEKİLER İKİNCİ BASKIYA ÖNSÖZ...VII BİRİNCİ BASKIYA ÖNSÖZ...IX İÇİNDEKİLER...XI KISALTMALAR...XXI

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS. Siyaset Bilimine Giriş I SBG Yüz Yüze / Zorunlu / Seçmeli

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ KISIM. ÖN SÖZ... xiii ÖZET... xvi TEŞEKKÜR... xvi İÇİNDEKİLER... xix GİRİŞ xix

T U T U K L A M A v e T U T U K L A M A S Ü R E L E R İ

İÇİNDEKİLER. Bölüm 1 Sosyal Bir Sistem Olarak Okul, 1 Teori, 2 Teori ve Bilim, 2 Teori ve Gerçek, 4 Teori ve Araştırma, 4 Teori ve Uygulama, 6

Dr. SEYİTHAN GÜNEŞ Emekli Hakim HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI

Transkript:

- Tü* RKiYE BAROLAR BiRLi G"# i - ı - J t 1 -"1 a a TÜRK CEZA SIYASETI Doç. Dr. Mustafa T. YÜCEL Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi I :!Si1

TÜRK İYE BAROLAR BiRL iài TÜRI< CEZA SİYASETİ ve I<R İM İNOLOJ İS İ Doç. Dr. Mustafa T. Yücel

TÜRİ< CEZA SİYASETİ ve I<R İM İNOLOJ İS İ Doç. Dr. Mustafa T. Yücel Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi

Türkiye Barolar Birli ği Yay ınlan: 126 Türk Ceza Siyeseti ve Krirninolojisi Turkish Criminal Folicy and Criminology Yay ına Haz ırlayan Doç. Dr. Mustafa Tören Yücel LLM, JSD, Editör Av. Yonca Yücel ISBN: 978-9944-234-03-0 Türkiye Barolar Birli ği Geliştirilmiş Dördüncü Bas ı: Ankara 2007 Türkiye Barolar Birli ği Karanfil Soka ğı 5/62 06650 Kızılay - ANKARA Tel: (312) 4253011 Faks: 418 78 57 web: www.barobirlik.org.fr e-posta: admin barobirlik.org.tr yayin barobilik.org.tr Sayfa Tasanm ı ve Ofset Haz ırl ık Dü ş Atelyesi (031121570 37) Bask ı Şen Matbaa Özveren Soka ğı 25/B Demirtepe-Ankara (0312. 229 6454-230 5450)

Sevgili Oğlum Yiğit Aliriza'rnn An ısına

İÇiNDEK İ LER 1. 2. 2.1. 2.2. 2.3. 3. 3.1. 3.2. 3.3. 3.3.1. 3.3.2. 3.3.3. 3.3.4. 3.3.5. 3.3.6. 3.4. ÖNSÖZ (1)... xiii ÖNSÖZ (2)... xv G İRİŞ... 1 SUÇ BILIMI... 4 Tarihsel Boyutu... 5 Kriminolojinin Yarar ı 11 Teorik Yakla şım... 13 TOPLUMSAL DÜZEN... 15 Karakteristikleri...15 Köy-Kent İkilemi...17 Cezaevi Toplumu...20 Kontrol ve Güvenlik...20 Cezaevlerinde Kontrol Sorunu...23 Ayaklanma/isyan...25 Cezaevi Paradoksu...27 İnsan Haklar ı ve Cezaevleri...28 Ceza ve Tutukevi Mimarisi...31 Ceza Yasalarınm Rasyonelliği... 35 4. SUÇ B İLİMİNDE MAĞDUR...38 4.1. Mağdurluk Öncesi........... 39 4.2. Mağdurluk Evresi...40 4.3. Magdurluk Sonras ı...41 4.4. Suçların Önlenmesinde Ma ğdurun Önemi...43

5. ŞIDDET EYLEMLER!... 48 5.1. Şiddet Olgusu...48 5.2. Etiolojisi...50 5.3. Ateşli Silah ve Şiddet...51 5.4. Bireysel/Toplumsal Boyutu...60 5.5. Şiddet ve Ak ıl Hastal ığı...62 5.6. Ak ıl Hastası Suçlular ın Tretman ı...65 5.7. Önleme...65 6. 6.1. 6.2. 6.3. 6.4. 6.41. 6.4.2. 6.4.3. 6.4.4. 6.5. 6.5.1. 6.6. 6.6.1. CINSEL SUÇLAR...68 Cinsel Suç, Sap ıkl ık ve Tehlike Hali...68 Risk Fakttjrleri... 70 Geri Zekal ı Cinsel Suçlular...74 Sap ıkhk Türü Cinsel Suçlar...75 Fetişizm...75 Bestialite-Hayvana Cinsel Sevi...76 Pedophilia-Çocuğa Cinsel Sevi...76 IrzaGeçme...77 inkar/küçümseme Psikolojisi...80 Çocuk Sevicilerinde Alg ısal Çarp ılclıklar...81 Cinsel Suçlular ve Toplumun Korunmas ı...82 Önleme Stratejisi...82 7 ORGAN İZE SUÇLAR...86 7.1. Ulusal/Küresel Boyutu...86 72. Tan ımı... 87 73. Karakteristikleri...90 7.4. Nedenleri...91 7.4.1. Toplumsal Nedenler...92 74.2. Grupsal Nedenler... 93 74.3. Suçlu/Mağdur...93 75. Ceza Siyaseti...94 751. ABD...94 75.2. Almanya...95 7.5.3. Türkiye...97 76. Ceza Siyasetinde Sinirlilik...102 77 Önleme...102 YI"

7.7.1. Ulusal.102 772. Küresel.105 7.73. Yolsuzluk...... 106 7.7.4. Kara Para Aklanmas ı...110 8. ÇEVRE SUÇLARI...117 8.1. Boyutu...... 117 8.2. Çevreci Davram ş Dinamikleri...120 8.2.1. Ahlaki...120 8.2.2. Ekonomik...120 9. İSTATİSTİK ÖLÇÜM (SUÇ/SUÇLU)....... 123 9.1. Genel Görünüm...... 126 9.2. Çocuk Suçlulu ğu...131 9.21. Çocuk Suçlulu ğunu Önleme Modeli...... 135 9.3. Yetişkin Suçluluğu...140 9.3.1. Evlilik ve Suçluluk...141 10. CEZA ADALET İ SISTEMI...... 145 10.1. Cumhuriyet Savcılığı...146 10.1.1. DGM Cumhuriyet Savcılıklar ı...152 10.1.2. Cumhuriyet Savc ılıklar ı...... 153 10.2. Ceza Mahkemeleri...154 10.3. Hukuk Davalar ınm Ceza Adaletine Etkisi...156 10.4. Kabar ık İş Yükü Nedenleri...157 10.4.1. G ıyabı Tutukluluk...157 10.4.2. Talikler...158 10.5. Yarg ılama Süresi-Makul Süre...161 10.5.1. Kapasite Üstü İş Yükü...164 10.5.2. HAkim/Savc ı Açığı...... 165 10.6. Yarg ıtay... 166 10.6.1. Cumhuriyet Ba şsavcılığı...166 10.6.2. Ceza Genel Kurulu...169 10.6.3. Ceza Daireleri...170 10.7. Zamana şımı Nedeniyle Düşme...172 10.8. Ceza Mahkemeleri Reel İş Yükü...175 10.9. Suçun Bedeli...175 ı :ı

1010. Etkinlik ve Verimlilik.178 10.10.1. Stratejik Yakla şım... 178 10.10.2. Sistematik Yakla şım...179 10.10.3. Girdi Kontrolü...180 10.10.4. Yapay Davalar...181 10.10.5. Davaların A şınmas ı... 182 10.10.6. Yaptırımlar ın A şınmas ı...186 1010.7. San ıklara Özgü Merkezi Adli Sicil...186 10.11. Yeni Ceza Usulü Kanunu ve Eleştirisi...188 10.11.1. Yeni Bir Ceza Usulü Gere ği...188 10.11.2. İlkesel Yakla şım ve Görüntü... 190 10.11.3. Rasyonel Yakla şım... 204 10.11.3.1. Sistemler Modeli...205 10.11.3.2. Etki-Tepki Modeli...209 10.11.4. Karanl ık Say ı ve İş Yükü... 211 10.11.5. Sosyoloj.ik Postulat...216 10.11.6. Mağdurun Korunmas ı ve Haklar ı...220 10.11.7 Hatal ı Yakla ş m...225 11. SUÇLULUĞUN ÖNLENMES İ...230 11.1. Hedef Gruplar...230 11.2. Sorumluluk...232 11.3. Önleme İmaj ı...233 11.4. Modeller........ 234 12. CEZA BILIMI... 242 12.1. Tabiat ve S ınır ı...242 12.2. ilkeler...246 12.3. De Facto Ceza Yaptırımları... 257 12.3.1. Ceza Yapt ır ımlarmda defacto Farkl ılık...265 12.4. Mahpusluk...268 12.5. Tutuklu ve Hükümlüleri Elektronik izleme...272 12.6. Cezalar ın İnfaz ı... 274 12.6.1. Cezaevlerinin Olumsuz Yanlar ı...276 12.6.2. Tehlikeli Suçlu/Hükümlü... 277 12.6.3. Cezaevinde Gözlem ve S ın ıflandırma...285 12.6.4. Cezaevinde Hükümlülerin Eğitimi... 287 x

12.6.5. Yetişkin Hükümlülerin Çal ıştırılmas ı.290 12.6.5.1. Cezaevi Endüstrisi...292 12.6.5.2. Çal ışman ın Toplumsal Önemi... 294 12.7. Tutukluluk.......295 12.8. Ceza Adaletinde Rasyonellik...301 12.9. Yeni Türk Ceza Kanunu ve Eleştirisi...303 12.9.1. Suç Kavramı... 305 12.9.2. Ceza Siyaseti Ele ştirisi... 309 12.9.3. Ak ıl Hastası Suçlular ve İnsanihj Savunusu... 318 12.9.3.1. Nedensellik ili şkisi... 319 12.9.3.2. Psikopatolojik ve Normatif Ölçüt...321 12.9.3.3. Psikopatolojik Ölçüt... 322 12.9.3.4. Normatif Ölçüt...324 12.9.3.5. Azalt ılmış Ceza Sorumlulu ğu...324 12.9.3.6. Ak ıl Hastası Suçlular İçin Yaptırım... 325 12.9.3.7 Ak ıl Hastal ığı Kapsamı...327 12.9.4. Yaptırımlar Sistemi...331 12.9.4.1. Ceza Yaptırımlarında Farklılık...333 12.9.4.2. Yaptırımlara Özgü Alt ve Üst S ınırlar...338 12.9.4.3. Gün Para Cezas ı...343 12.9.5. Denetimli Serbestlik Rejiminde Öncelilcier...345 12.9.5.1. De ği şim... 348 12.9.5.2. Tutukluluk...... 352 12.9.5.3. Bilimsel Yakla şım... 356 12.10 Ceza Yaptır ımlarmın Etkinliği...358 12.11. K ısa Süreli Hürriyeti Bağlay ıc ı Cezalar...359 12.12. Müebbet Hapis...369 12.13. Tehlike Hali-Suç İşleme ihtimali...370 12.14. Salıverilecek Hükümlülerin Risk Değerlendirilmesi....... 374 13. ARAŞTIRMA VE ÖLÇME...386 13.1. Soru Yan ıtlar ı...... 387 13.2. Araştırma Sonuçlar ı...... 388 13.3. Model Referans ı... 388 13.4. Modelin Gerekleri...389 13.5. Kohort Ara ştırmas ı...390 xi.

14. ÖZET.392 15. AVRUPA KONSEY! TAVS İYE KAPARLARI... 403 Ceza Adaletinir ı Sadeleştirilmesi...403 Ceza Adaletinin Yönetimi...412 Tutukluluk...416 Yaptıimilarda Tutarhuık...421 Avrupa Konseyi Cezaevi Kurallar ı...429 16. BM BELGELER! TABLOSU..... 454 Kavramlar Dizini...457 Kaynakça...461 x ıı

ÖNSÖZ (1) İnceleme olana ğım bana sağlayan değerli krim.inoloji uzman Mustafa Tören Yücel'in" Türk Ceza Siyaseti ve Kriminoloji" başliklı yap ıtı, oldukça düşündüren bir bilim yap ıtıdır. Önsözde özellikle işaret olunan "ünuınist" düşünceye yer verilmiş olmas ı yazar ın gerçek niteliğini ortaya koymakta, çalışmaları, yaptığı, sebep olduğu uygulamalar ı dikkat çekicidir. "Suç Bilin ıi"ne ilişkin bölümün sonunda "Bu ortamlar ve ara ş t ı rmalar doğrultusunda siyaset uğra şları verüdiğinde kriminoloji Türk toplumuna katk ıda bulunabilecektir", kanısı elbette doğrudur. "Toplumsal Düzen" üzerinde ısrarla duran yazar Köy-Kent ikilemi üzerinde durmakta, isabetli görü şlr ortaya atmaktadrn Suç biliminde mağdur şimdiye kadar görülmemi ş bir açıklıkla ele almmıştır. Bu aç ıdan yüzeysel çali şmalar yürüten Genel Ceza Hukukunun kusurlan ortaya ç ıkmaktad ır. Çok kez üzerinde durulmakla beraber "organize suçlar" in kriminoloji aç ısmdan derinliğine incelenmesi yazara büyük bir takdir sağlayacaktır. "Çevre Kanunu" nun gerçeği tam anlamı ile açıklanmakta d ir Ceza Adaleti çeşitli yönlerden incelenir, fakat adaletin kriminoloji açısından tenkidi çok dü şündurucüdür. Kabul edilen Bu yap ıtın birinci bas ısı için yaz ılan "Önsöz" dür. 13111

kavramlarla uyar ıcı sonuçlara varmak mümkündür. Kald ı ki bu bölüm "Ceza Bilim?' bölümü ile tamamlanmaktad ır. Yazar ın bütün yap ıtlar ındaki bilimsel dürüstlükten, gerçekten emek ürünü olma niteli ğinden ötürü kendisini kutlarım. Prof. Dr. Faruk EREM x ıv

Öı'İSÖZ (2) İnsan doğasına özgü normal/sosyal bir davrarnş olarak beliren suç/ceza olgusuna yönelik siyasetin rasyonel oldu ğu kadar ekonomik bir gösterim sergilemesi için bilimsel döngü gerekleri-teori/ hipotez/ gözlem ve ampirik genelleme-yerine getirilmelidir. Bu amaçla, toplumdaki suç ve cezanın tarihi gelişimi ile mevcut durumun ne oldu ğu, artı ve eksileri, etkinlik analizleri yap ılarak sergilenmelidir. Bu noktadan sonra saptanan amaç de ğerlere ulaşım için normatif ve enstrümental düzenlemelerin neler olmas ı gerekti ği uluslararas ı sözleşmeler ve yargı içtihatlarma uyarl ık içinde saptanmalidır. Bu süreçte normatif sistemimizde 2004 y ılı ve sonrasında ülkede tanık olunan total bir değişime gitmek yerine bütçe olanaklar ının elverdiği ölçüde kısmi değişimlere gidilmesi en pragmatik bir yöntem olmaktad ır. Normatif değişimin defi ıcto gerçekleşmesinin kültürel bir benimseme süreci ve süresi olduğu; genelde organizasyon kültüründe de ğişimin gerekliliği göz önünde bulundurulmal ıdır. Aksi takdirde, kolektif bir yan ılsama kaç ınılmaz olmaktad ır. Suç ve ceza siyasetinde temel uygulaman ın ceza adaleti sistemiyle somutla ştığı ve öğretide sisteme odaklanild ığı görülmekte ise de, sistem öncesi (suçlulu ğun önlenmesi) kadar sistem ötesinin (ko şullu sal ıverilen hükünılülerin korunmasının) de çok önemli olduğu yeterince algılanmamiştır. Her şeyden önce, ceza adaleti sistemi için yap ılan harcamalar getirisinin mininıal ölçüde olduğu görülmektedir. Önlemenin xy

ne derece ekonomik yarar boyutu oldu ğu toplam nüfustaki çocuk ve genç nüfus oran ı (%33) ile eski hükümlülerin i şlenen suçlardaki payıııın küçümsenmeyecek oranda olmas ı göz önüne alındığında belirmekte; bireysel/ toplumsal boyuttaki önleme tedbiri için harcanan TL'nin, suçlu yak ınları ve suç ma ğdurları için beliren kay ıplar ile tretman bedeli toplammm çok altında olaca ğı bilinmektedir. Suçların önlenmesi tek boyutlu bir u ğraş olmak yerine farkl ı sektörleri içeren kolektif bir yakla şım gerektirmektedir. Örne ğin aile içi şiddet bir taraftan kolluk ve adalet hizmetlerini, öte yandan sa ğlık ve sosyal hizmet kurumlar ının müdahalesini gerektirmektedir. Ayni derecede önemli olan di ğer bir parametre de, potansiyel suçluların yakalanma riskinin yüksek olmas ı bilincidir. Ne var ki, suç işleme biçimilerine bakıldığında bu algılamanın yeterince/hiç olmadığı görülmektedir. Delik kova teorisinin belgelediği üzere, yakalanmas ı/ yakalandığında cezalandırılmas ı/cezas ını çekmesi kesinlik içermeyen ceza adaleti sisteminin bu mesaj ı vermesi beklenemez. Genel önleme üzerine yapılan araştırmalardan önemli bir ç ıkarımı, polis bask ınları ve benzeri giri şimlerin genelde s ınırlı bir süre için etkili olduğu ve bu etkinin zamanla buharla ştığıd ır. Sistemin zay ıf yanlar ından biri de genelde ceza davalar ı- nın makul süre içinde kotar ılamamasıdır. Sistem dava yükünün üstesinden ancak zaman zaman ç ıkarılan genel af yasaları ile gelebilmektedir. İşte yargılamadaki iş yükü ç ıkmazına kalıcı bir çözüm getirmek siyasetin temel odaklar ından biri olmal ı; sisteme en son çare olarak başvurulmas ı ilkesi ba ğlamında çareler üretilmelidir. Ceza siyaseti olu şturulmasmda, toplumsal savunu aç ısından tehlikeli/seri suçlular, psikopatlarm sistemde nas ıl trete edileceği bir sorun olarak belirmektedir. Bu konuda sistemin çeşitli evrelerinde ortak bir bilincin olu şturulmas ı da aynı derecede önemlidir. xvi

Diğer suçlular bak ımından, karanl ık say ıyı oluşturan suçlularm tretmandan kaç ınmaları ve özgürce ya şama devam etmeleri ve ço ğunun sosyal/siyasal konumlar ı veya bankalardaki yüklü hesaplar ı nedeniyle kavu şturmadan masun tutulmalar ı' kar şısında suçlu kişilik profih ile hükümlülerin yeniden sosyalle ştirilmesi için tretmana tabi tutulmalarm da yerindeli ği gözden geçirilmelidir. OLe yandan, modern ceza siyasetinde ikili bir görevle karşı karşıya kaldığmuz, suçlulukla mücadele ederken, suçlularm stigrnatize edilmesi ve gayri insan ı tretmanla da aynı zamanda mücadele edilmesi gerekti ği bilinmelidir. Sorunlardan baz ılarına işaret ettiğimiz suç ve ceza siyaseti, ku şkusuz, dinamik bir görüntü sergilemeli, kriminoloji kürsülerinde çözüme yönelik alternatif teoriler/ vizyonlar geliştirilerek popülist yakla şımlardan kaç ınma için olanaklar seferber edilmelidir. Bu alanda trafik işaretleri gibi "belirginlik" olu şmad ığından aray ışlar devam edecek; ve zaman zaman yabanc ı ülkelerdeki "good practices"de benimseme gereği göz ard ı edilmeyecektir. Bu ba ğlamda kesinlik gösteren biniinolojik gerçek ise, benimseriecek siyasetin halk ın işbirliği olmaks ızın de facto varlik kazanamayaca ğıdır. Sorun, içinde ya şadığımız ve bedeli çok yüksek olan sosyo-legal gerçeği değişlirınektir. Bu deği şimi gerçekleştirecek araca siyaset denildi ğinden Türk ceza hukukçusu ve kriminologu her şeyden önce siyasetçi olmak zorundadrn 1 J H. Langbein, "Money Talks, Clients Waik" Newsweek, 17 April 1995, pp. 21-22. Wil

1. G İRİŞ Sosyal ya şamın ço ğu sorunları arasmda "suç" her zaman ilgi oda ğı olmu ştur. Suçun nedenleri ve suçlu davran ışın saiksel güçlerini, bu nedenle, anlamak yeni bir olgu de ğildir; yalnız, iki as ır öncesine kadar bu hususlar neredeyse münhas ıran filozoflar ın tekelinde idi. İnsan davranış bilimleri o tarihlerde geli şmeye ba şladı ve sapma türü suçlu davranış, aç ıklay ıcı hipotezlerin test edilmesi için do ğal bir çalışma alanı oluşturdu. Bu bilimler fazlaca özelle şince gelişmeleri için bir ön koşul olan-teoriler ço ğald ı; ve psikiyatrlar, psikologlar ve sosyal bilimciler suçluluk ve suçlular ı farklı biçimlerde incelediler. Bu çal ışmalar suç sorununa odaklandığında, kriminoloji etiketi tak ılarak krimirıoloji disiplirüne ait olduğu belirtildi. Suç ve ceza herkesin fikir yürütebildi ği, duygusal yanı ağır basan ve fikirlerin yo ğunla şma derecesine/yaygmli ğına göre kamuoyunun olu ştuğu öncesiz ve sonras ız bir sorun; zaman ve mekana göre artı/eksileri değişen; baz ı türleri ile toplumsal değişime ivme kazand ıran; baz ı türdeki yoğunla şmalar ile toplumsal dokuyu zedeleyen ve bugün için her ulusun gündeminde yer alan bir olgular se ı'isidir. Ne var ki, bu konudaki incelemeler uzun süre ceza hukuku ile s ınırlı kalinış; gözler suçun toplumsal varli ğı yerine hukuktaki varlığına odaklanmıştır. Kuşkusuz, taammüden adam öldürme ile kasten adam öldürmeyi; h ırs ızlık ile zimmeti; iştirak ile te şebbüsün derecelerini ay ırt etmek ne derece önemli ise, toplumdaki suç olgusu, türleri, trendi, psikiyatrik/ psikolojik yanlar ı, yaptırımlar siste-

Mustafa Tören Yücel G İ R İŞ minin etkinliği, ceza infaz kurunılar ındaki tretman modaliteleri ile ceza adaleti sisteminin i şlevsel etkinli ği hakkında görü ş ve bilgi edinn-ıekte o derece önemli görülmelidir. Ceza hukukuna, suç tan ımlan ve kurallarırun mantıksal bir yap ıtı olarak, ne kadar önem verilirse verilsin, kimse bu hukuk dalınm suçlara karşı kolekhf ve bireysel koruma amac ıyla devlet güçleri eline verilmi ş sosyal bir vas ıta olduğunu yads ı- yamaz. Ne var ki, ceza hukukunda ayrmt ı koduna inercesine yap ılacak analitik tahlil ve çözümlemeler yo ğunla ş t-ılcça ceza hukukunun yararc ı işlevi göz önünden uzak tutularak entelektüel satranç oyununa dönü şmesi riski doğacaktır. İşte bu temel nedenle, suç olgusu ceza hukuku ötesinde psikiyatri, psikoloji ve sosyal bilim ile irtibatlı olarak multi-disipliner çerçevede incelenmeli; kriminoloji ile hukuk arasında kar şılıklı etkileşimler güçlendirilmelidir. Bu gereksinmenin bilinciyle eserde suç ile suç olgusuna ilişkin insan anlamaya yönelik bilimsel çal ışmalara yer verilmekte; suçların önlenmesi aç ısından mağdurun rol ve önemine (victin ıoge ııic) de ğinilmekte; ma ğdur aç ıs ından toplumsal etkisi fazlaca olan suç türleri i şlenınekte; ceza adaleti sisteminin etkinlik ve verimlili ği irdelenmekte; ve ceza yapt ı- rımlar ı işlevine açıklık getirilmekte; yeni Türk Ceza Kanunu ile Ceza Muhakeinesi Kanunu kritiği yapılmaktad ır. Suç sorununa sosyal sorunlar ın tabiatına özgü yorumsal üçgen bağlanm-ıda yakla şıld ığında, birinci kö şede gerçek olgu, şiddeti/ciddiyeti ve suç ma ğduru olma riski; ikincisinde, halkm suç sorununun ciddiyeti hakk ındaki algılamas ı (günümüzde suçun, işsizlik, sağlık bak ımı ve erozyon kadar önemli bir sorun olarak derecelendirildiği) ve üçüncü kö şede ise suç sorunu ile halkın duyduğu endişenin medya ve siyasilerce istismar edilmesi yer almaktad ır. Ku şkusuz, üçgenin köşeleri arasındaki ilişkisel uyum/uyumsuzlug- ı.m ne merkezde olduğu ve halkın tepkilerinin gerçekte suç hakkında mı; yoksa, genelde var olan tatminsizlik ve düzensizliğe özgü genel bir duyguyu yans ıtan bir metafor mu olduğu üzerinde durulmal ıdır. Kriminolojik kural olarak, i şlenen suçlardan karanl ıkta kalan suçların fazlalığı kar şısında suçlular ile suçlu olmayanlar arasında kesin bir ayr ım yap ılamayaca ğı; suçu meslek edinmiş

TÜRK CEZA S İ YASET İ VE KR İ MiNOLOJ İ S İ olanların yaşama bu türden bir uyum sa ğladıklar ı görülmek- GiRi Ş tedir. Suçlar,bir bakıma, toplumdaki dü şünce, değer ve sosyal algılamalarm davranışlarda somutla şmas ı sonucu ki şilerde görülen uyum sistemleridir. Bu do ğrultuda, suç türleri ve yoğunlu ğundaki değişim bir toplum için en tutarh gösterge, en duyarlı sosyal barometre olmaktad ır. Suçlular için öngörülen yaptır ımlar 1965 y ılında çıkar ılan Cezaların İnfaz ı Hakkındaki Kanunla hümanist bir düzenlemeye kavu şmuş ve zaman içerisinde defiıcto çekilen ceza süresi makul seviyelere indirilmiş ise de, toplumsal tepkiler zamanla şiddete yönelme sinyalleri vermiş; 17 Aralık 2004 tarihine endeksli olarak çıkar ılan TCK ve CGTİK ile "çekilen ceza süreleri"nde 1953 yılına avdet edilmiştir. İşte bu nedenle, bilimsel bulgular ın Türk kamu oyuna sunulmasma her zamankinden daha büyük bir gereksinim vard ır. Bu amaçla, genişletilnıiş dördüncü bas ısı yap ılan bu eserle, ceza siyaseti ile mekanizmasının yap ısal analizi güncelle ştirilmiş adalet istatistikleri ışığında yap ılarak, sistemin en kapsaml ı şekilde değerlendirilmesi, tarihsel ve uluslararas ı boyutta sunulmuştur. Bu doğrultuda sorunlara analizci bir yaklaşınıla eğilerek; maddi ceza hukuku ile ceza usul hukukunun bir etki ortaklığı içinde görülmesi, ve her dogmatik sorunun, aynı zamanda üsul hukuku aç ısından da uygulanabilirliğinin irdelenmesine; ceza adaleti sisteminin bir evresinde yap ılacak değişikliğin diğerleri üzerindeki etkisine değinilnıiş; olası darboğazlar sergilenmiş (örneğin 5402 sayılı Denetin ıli Serbestlik ve Yard ım Merkezleri ile Koruma Kurullan Kanunu); tüm değerlendirmelerde ki şilerin temel hak ve hürriyetlerine sayg ınlik temel almmış; bilimsel yakla şımın en geniş çaplı reformu özünde saklad ığı gerçeği rehber edinilmiştir. Ülkemiz ceza siyaseti ve uygulamasında zik-zaklar çizilmesini önlemek; vizyondan ve sosyal/psikolojik/kriniinolojik gerçeklerden yoksun yeni tasar ımlar ını illüzyon yaratmak ötesi bir işlevi olmayaca ğı bilincini yerle ştirmek üzere bu eserin hukuk, siyasal bilgiler, polis akademisi ve soyoloji ö ğrencileri ile adalet akademisi hakim ve savc ı adaylar ı için bir referans kaynağı olmasını dilemekteyim.

2. suç B İLM İ Bir bilim dah olarak kriminoloji suç, suçlu, ceza adaletinin etkinliği ve ceza yaptırımlar ın (penoloji) kapsamaktad ır. Kriıninolojinin sizler için pratikte ne yarar ı vard ır sorusu ku şkusuz yaim pragmatik insan; siyasetçi, idareci veya ceza adaleti sistemi işletmenleri aç ıs ından da devaml ı olarak gündeme gelecek bir sorudur. Diğer bir anlatımla, sizler için kriniinolojiye ba şvuru gereği var nt? Ba şvuruldu ğunda yararl ı bilgi ahnabiliyor mu? Bu sorularm yanıtı olumlu ise Türkiye'de ulusal kriminolojiye doğru bilgi ban kasi oluşturuldu mu? Mevcut kriminolojilc teoriler Türkiye için test edildi mi? diye devam edildiğinde bu soruların yanıtı ne yaz ık ki olumlu değildir. ı Her şeyden önce kriminoloji nedir, ne değildir aç ıklığa kavu şturulmuş olmadığı gibi yabanc ı kaynaklardan tercünie veya hazmedilmemi ş papağan türü anlatınılarla aktar ılan kriminoloji teorileri oldu ğu gibi nakledildiğinden, bu hususta öğretide fazlaca bir şey yoktur. Hukuk fakültelerinde ö ğretimi bakımından kriminoloji seçimlik ders/tek sömestrlik olmaktan da kurtulamamıştır. Öte yandan, multi-disipliner yakla şımda, kriminoloji ve kriminologlarm konumu belirgin değildir. 1 ilk test projesi suçlu çocuklar üzerine Dr. N. Saran tarafmclan gerçekleştirilmi ştir. Bkz., N. Saran, Istanbul Şehrinde Polisle ilgisi ü/ait On sekiz Yaşrndan Küçük Çocuk/ann Sosyo-Kültürel Özellikleri Hakkında bir Araş t ırma, ıstanbul 1985.

TÜRK CEZA S İ YASET İ VE KR İ M İ NOLCJ İ S İ 111< etapta suç bilimi olarak kriminoloji, teorik bazda bi- SUÇ BILIMI limsel bulgular ı içeren "öykü ler" in bir bütünüydü. Bu öyküler tarihsel süreç içerisinde de ğiştiği, ekarte edildi ği gibi öyküler aras ı çatışma-çürütmeye de tank olunmu5tur.2 2. 1. Tarihsel Boyutu Kriminoloji, ayd ınlanma ve akılc ıliğın çocu ğu olarak, Cesare Beccaria' n ın "Suçlar ve Cezalar' (1764) adh eseri ile ortaya ç ıkmıştır. 0, penolojiyi, yasalardaki yapt ır ımlara keyfi olarak hükmedilmesinden rasyonel bir enstrümama dönüştürmüştür. O'na göre, kürek cezas ı, ölüm cezas ından daha beter, "ya şayan ölüyü" sergileyen bir yaptırımdır. Cezanın ağırlığı değil; kesinliği yaptır ımlar için uygun bir i şletim illcesidir. 4 Devletin cezaland ırma hakkı da sosyal sözle şme varsay ımına dayalıdır. Anahtar nitelikteki ba şlica kavramlar ise, ki şisel sorumluluk ilkesi, ceza yarg ılamasının anayasal nitelikte ilkelere kavu şturulmas ı, suç işlemenin akli mülahazalar ve özgür irade sonucu ortaya ç ıkmas ı şeklinde gözlenmi ştir. İşte XVIII. yüzy ıl Klasik Okul'un bu "suç" ağırlikli yaklaşımı kar şısnda XIX. yüzy ılın sonu ve XX. yüzyıl ın ba şında ise, Pozitivist Teorir ıin"suçlu" ağırlıkli yakla şımına tanık olunrnu ş tıır. Bu yakla şım ın en etkili taraf tarlarmdan biri; XD(. yüzy ıl tabii ve sosyal bilimler ara ştırma yöntemlerini ve bulgular ıru "Suçlu İnsan" (1876) adlı eserinde kriminolojiyeuygulamaya yeltenen Cesare Lombroso'dur. Pozitivist Okul, suçlu davranışın şahsm fiziki, akli ve sosyal karakteristilcleriyle belirlendiğini ve önemli görevin suçlunun telilikelilik derecesini saptayarak uygun tretmanın belirlenmesi olduğunu ortaya koymuştur. Pozitivist teorilerin geli şimi ile klasik okulun XX. yüzy ılda popülaritesi ve etkisi azaldı. Yalnız 1970'li ve 1980'li y ıllarda F. Sokullu, "Kriniinolojide Suç Nedenlerine Ili şkin Teoriler" Ceza Hukuku El Kitab ı, Istanbul 1989 ss. 35-57. C. Beccaria, Suçlar ve Cezalar Hakk ında, (Terc. S. Selcuk) Imge, 2004. Sokrates, "Kötülükleri basamaklara koysak, doğru olmayan bir işi yapmak ikinci basamakt ır; ama doğru olmayan bir işi yap ıp ta cezaland ır ılmamak en büyük kötülüklerin başında gelir değil mi?" Eflatun, DiyaloglarI Gorgias Remzi Kitapevi, 1989, s. 85.

Mustafa Tören Yücel SUÇ B İ LiM İ klasik kriminolojiye ilgi yeniden olu ştu; neo-klasik veya konservatif kriminologlar ça ğdaş teorilerde (örneğin Bayer 1981, Van Den Haag 1982) güçlü birer ses olarak belirdiler. Suçun nederılerini keşfetmede ve suç kontrolünde etkili stratejiler geliştirmede pozitif teorilerdeki genel ba şarısızlik sonucu klasik teorilere ilişkin temel fikirlerden bazılar ı yeniden gündeme geldi: uzun süreli hürriyeti ba ğlayıcı cezalara ba şvuru, suç işleyenlerin" hak ettiği cezayı görmesi" fazlaca dile getirildi ve bu fikirler yeni TCK'da da yans ımasını buldu. Klasik teorinin yararlar ı ve sak ıncalar ına bakıldığında görünen tablo şöyledir: Yararlan: 1. Uygulanmas ının kolay olması; hkinı1erin yalmzca hukuku uygulayan bir enstrüman olarak belirmesi; ve 2. Klasik teori ve usulü öncesi mümkün olan keyfi ceza uygulamalarına son verilmesidir. Sakı ncaları : 1. Kişilerin bireysel do ğaları veya suçların işlendiği koşulların farklıhğına bakılmaks ızın tek boyutlu i şlem görmesinin adil olmad ığı; 2. İlk defa, itiyadi ve tesadüfi suçlu olup olmasına bak ılmaks ızın herkesin aynı cezaya çarptırılmas ının en büyük adaletsizlik olu şturduğu; 3. Profesyonel suçluların suç öncesi alacaklar ı riski belirlemesi ve bu riskin kayda de ğer olup olmad ığım irdelemesine olanak verdiğinden teorinin onların nianga charta's ı oldu ğu; 4. Suçlunun aklt durumu ve doğas ı yerine yalnızca suçlu tarafından ika edilen zararın göz önüne alinmas ı; 5.Soyutlamalar ve idealler üzerine yürütülen teoriye kar şın ceza hukuku uygulamasmda somut gerçeklerle kar şı karşıya kalınmas ıdır. Öte yandan, suç hakk ında çatışmayı içeren görüşlere dayah bir seri dü şünceyle Marksist konumu vurgulayan kuramc ılar

TÜRK CEZA S İ YASET İ VE KR İM İ NOLOJ İSi kriminolojide yeni bir model çerçeve sergilediler. I. Taylor ve SUÇ BILIMI diğerlerince (1973) vaat edilen yeni kri ınh oloji radikal kriininolofr olarak fazlaca popüler oldu. Ne var ki, radikal kriminolojinin birleşik bir teoriyi temsil etti ğini söylemek do ğru olmayacaktır. Gerçekte görülen, 1973'den itibaren ili şkili ve tutarlı bir seri söylemlerin bilgi ve dü şünce yap ısı olu şturmas ıdır. Radikal kriminolojinin kökleri Marx ve Engels'in eserlerine gitmekte ise de, Willen Bonger gibi teorisyenler suç hakk ında Marksist bir el şfiri formüle etmişlerdir. Klasik teorilere kar şıt olarak hiçbir eylemin kendili ğinden, do ğal olarak, gayri ahlaki veya suç olamayaca ğı; ve suç tanımlarmın mevcut sosyal değerleri yans ıttığı, sosyal olarak belirlendi ği ileri sürüldü. Sosyal belirlemeye yap ılan bu vurgu genetik ve di ğer biyolojik etmenlere dayal ı suç aç ıklamaları içeren pozitivist teorilere de kar şı ç ıkmaktad ır. Radikal yalda şımda, ceza hukuku toplumda servet ve gücü ellerinde bulunduran egemen yönetici kadronun amaçlar ına uyarli bir biçimde tasarlanmaktadir. Kapitalist bir sistemde, servetin e şit olmayan da ğıl ımı, mali gücü olmayanların di ğerlerince yaşanan lüks ve avantajlardan yararlanmak için suça ba şvurmak zorunda oldukları demektir. Bu nedenle, suç baz ı hallerde fakirli ğin bir i şlevi olmaktadır. Zenginler de servet ve güçlerini artırmak amac ıyla suç i şlemektedirler. Ne var ki, zengin s ınıf suçları düzenleme ve kontrol vas ıtalar ına hükmettiklerinden hukuk sisteminde farkl ı muamele görmekte; fakir, proleter sm ıftan olanlar, zenginler, bu ıiuvazi smıfındakiler kadar suç i şlemesine karşın daha çok, s ıkl ıkla tutuklanan ve cezaland ırilartlar da onlar olmaktad ır. Radikal kriminolojide suç için tasarlanan çözümde, ekonomik, siyasi ve sosyal nitelikli de ğişimler olmas ı; özellikle servetin yeniden dağılınıını sağlayabilecek mevcut kapitalist sistemden monopol kapitalizme geçi ş önerilmektedir. Yeni düzende suçun artık gerekli olmayaca ğı ve işlenecek suçlar ında bireysel psikopatoloji sonucu olaca ğı belirtilmektedir. T. Platt' ın (1985) radikal krin- ılnolojik yakla şıma göre, mevcut "hukuk ve düzen" sistemine alternatif bir proje geli ştirdiği görülmektedir.

Mustafa Tören Yücel SUÇ B İLIMi İkinci Dünya Sava şı'ndan sonra ortaya ç ıkan n ıoder ıı kriıııinoloji okulu'nda ise, s ııçtaki nedensellik ile suç kontrolü; suçlu, ma ğdur ve toplumu içeren sosyal ve etkile şim süreçleri olarak görülmü ştür. Bu paralelde suçtaki nedensellik sürecini sosyal ve bireysel süreç olarak iki a şamada irdelemek mümkündür. Sosyal süreç, içerik olarak çerçeveyi belirlerken; bireysel süreç daha ziyade suçlu ile en yakm çevresindeki ki şiler, özellikle kendisi ve mağdur arasında geli şmektedir. Suça kar şı tepki veya kontrol süreci ise, k ısmen sosyal bir süreç (ceza yasalar ı) ve kısmen de bireysel (suç i şleyenlere ceza yasalar ının uygulanmas ı) bir süreç olarak gözükmektedir. Bu ba ğlamda kuramsal bir gerçekte, modem kriminolojiriin statik değil, dinamik bir disiplin oldu ğudur. Kuramsal boyuttan i şin reel boyutuna geçildiğinde ise; bir ülkedeki kalkmma süreci, krinünojen bir faktör olmasa da; dengesiz veya yetersiz kalkınman ın suç oranında artışı etkileyece ği göz ard ı edilmemelidir. Nitekim, "Suçluluğun Önlenmesi ve Suçlular ın Tretman ı" konulu Yedinci Birle şmiş Milletler Kongresi'nde (Milano, 1985) benimsenen Milano Ey/eni Plan ı'nda bu husus aç ıkça belirtilmi ştir. Ancak şu da bir gerçektir, suç yaln ızca sosyal bak ımdan yoksunluk içinde olan s ınıf ve yörelerin sorunu olmay ıp, özellikle mala kar şı suçlar, ekonomik ve çevre suçlar ı tüm kesimlerce işlenen bir olgudur. Suçun nedenselli ği ba ğlamında ara ştırılmas ı gereken ekoller arasında, "bedelini ödeyerek, seçimin yap ılmas ı" türünden, genetik determinizm, kişilik teorileri; sosyal çevre etkileri, ayır ıc ı birleşim (differential association), etiketleme (stig ınatization), durumsal veya çevresel determinizm, ticarette bireysel ekonomik kay ıplara ili şkin ekoller yer almaktad ır. Tüm bu görü şlerin taraftarlarına dün oldu ğu gibi bugün de tan ık olunmaktad ır. Ayr ıca tüm bu ekolleri içeren çoğulcu suçluluk teorisi'de yer almaktad ır. Ku şkusuz, suçların işlerımesindeki etiolojik etki, tipik olarak ço ğulcu ve girift nitelikte olup, her biri nedensellik ba ğmm bir k ısmı olan sayısız vas ıf ve faktörlerden oluşmaktad ır. Nedensellik, sonuç için zorunlu etkilerin Jota/'ini gerektirmekte ise de, her teori ba ğlanıında nedenselli ğin total etkisinde her hangi bir vasfm a ğırl ık derecesini tam olarak 8

TÜRK CEZA S İYASETİ VE KR İ M İ NOLOJ İ S İ saptamak mümkün değildir (ko şulların eşitliği teorisi). Öte yan- SUÇ BILIMI dan, "neden ve sonuç" ilişkisinde yüzde yüzlük bir ili şki yerine olas ıl ık derecesi yüksek bir ilişkiye işaret edildiği göz önünde bulundurulmal ıd ır. - Ceza normiar ına ayk ırı davrana ıılara karşı bir tepki gerekli ise de, sorun tepki türü ve dozunun ne derece etkili oldu ğu ve halk katında ne derece kabul gördü ğünün saptanmas ıdır. Öte yandan, eri şihtek istenilen toplum düzeninin derecesi de bir sorun olarak çözümlenmelidir. Bu ba ğlamda, isterik bir yakla şımla, toplum (hukuk) düzeninin artan ölçekte gerçekle ştirilmesi yerine suçun nedenleri olarak belirtilen çocuklarm ihmal edilmesi, i şsizlik ve enflasyon türünden sosyal kötülüklere eğilmek daha ak ılcı olacaktır. Gerçekte, bu faktörlerle salt suça ili şkisi olmak yerine bizatihi kendilerinin sosyal kötülük olmas ı nedeniyle sava şılmand ır (L. Wiilkins). Her suçlu, davranışı ile kendisi hakkmda oldu ğu kadar toplum hakk ında da bir yorum getirmektedir. Topluma yönelik yorum bazen yanlış, bazen de gerçekçi olabilmektedir. Di ğer bir anlatımla, suçlular topluma kar şı uyumsuzluk sergiledikleri gibi toplumda suçlulara kar şı uyumsuzluk sergileyebilmektedir. Ku şkusuz, sosyal sorunlar yalnızca illegal yap ılmak suretiyle çözümlenemez. Toplum olarak ihtiyac ımız, daha fazla ki şiyi suçlu yaparak "sabıkal ı" damgas ını vurmak yerine daha fazla sorunların üzerine eğilmektir. Suçlulukla sava şımda göz önünde bulundurulacak bir parametrede, suçun elverdiğince ileri ya şta işlenmesinin sağlanmas ı, ki şi tarafından ilk defa işlenecek suçun ertelettirilmesidir. Bu stratejik yakla şınıla, çocuklar ülkemizde nüfusun büyük bir yüzdesini olu şturduğundan toplam suç miktar ı azaltilmış ve suçluluk kariyeri de o ölçüde kısaltılmış veya önlenmiş olacaktır. İlk suçun işlenmesinin geciktirilmesi (önlenmesi de ğil), suçun işlenmesini zorla ştırma sonucu olabilmekte ve bu siyaset soruna teknolojik bir yakla şım ön görmektedir.5 L. T. Wilkins, "Social Inventions for Social Defence: The Technology of Crime Prevention", Criminai Justice in Aa (UNAFEI) Fuchu, Tokyo 1982, P. 68.

Mustafa Tören Yücel SUÇ B İ L İM İ Suçlular ın ıslahı konusunda ise; kriminologiardart, cezaevini salılc verenler oldu ğu kadar bu görüşe karşı ç ıkanlar; uzun süreli hürriyeti ba ğlayıcı cezalara taraftar olanlar kadar buna kar şı ç ıkanlar da vard ır. "Tretman Modelini" yaratan krinıinoloji'de bu modeli çürüten görü şlere de tarak olunmaktad ır. Pratikte sınırl ı nitelikteki sorular üzerinde bile, CMK'un etkileri veya ABD'deki "h ızl ı yarg ılama" ile CMK'ta tutukluluk süresi aç ısından yargılamaya ait süre limitleri gibi konularda, ara ştır ıc ılar ile kriminologlarm ayn ı görü şü payla ştıkların ı söylemek pek mümkün değildir. CMK'ya göre tutuklulukta geçecek süre şöyledir: Madde 102. - (1) A ğır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde tutukluluk süresi en çok altı aydır. Ancak, bu süre, zorunlu hallerde gerekçesi gösterilerek dört ay daha uzatılabilir. (2) Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, tutukluluk süresi en çok iki y ıldır. Bu süre, zorunlu hallerde, gerekçesi gösterilerek uzat ılabiir; uzatma süresi toplam üç y ılı geçemez. Ku şkusuz, uygulamaya yönelik pratik reçeteler verilemediğinde; kriminolojiye yüklenenlere bir dereceye kadar hak yenilebilir. Ve gerçekte daha ileriye gidilerek fazlaca kriminolojik ürünün var olduğu ülkelerde ceza adaleti siyasetinin daha karmaşık ve etkisiz olduğunu ileri sürmek de olas ıd ır. Bu ba ğlamda ABD en çarp ıc ı ömektir. Herkesin ABD krimirolojisine hayranlık ve saygı duymasına kar şılık batı dünyas ında en fazla suç olgusuna tan ık olunan, yargıda iş yükü fazla olan, etkisiz çalışan, 100.000 nüfusta en fazla cezaevi nüfusuna ve üstelik en kötü cezaevlerine sahip ülke yine ABD'dir. Bu do ğ- rultuda korelasyon kat say ısının, krinıinolojik yayın miktarı ile suç oranı arasındaki ilişkinin uluslararas ı aç ıdan geçerlik kazanmas ı da dikkat çekicidir.6 6 C. Pfeiffer, "Crisis in American criminal policy? Questions and Cornments", European Journal on Crin ıinal Policy and Research, Vol. 4-2, pp. 119427. 10

TÜRK CEZA SiYASET İ VE KR İ M İ NOLOJ İ S İ 2. 2. Kriminolojinin Yarar ı Kamu güvenli ği alan ındaki sorunlara çözüm bekleyen insan için, kriminolojinin ne gibi bir yarar ı olduğu sorusu da ayrı bir tartışma konusudur. Zaman zaman akademisyenlerde aynı soruyu gündeme getirmektedirler. Ne var ki, bunlar kriminolojinin değerini kabul etmekle birlikte, siyasetin umulan yarar ına ku şkuyla bakarak "siyaset rasjonel olabilir mi?" demektedirler. İşte bu bağlamda ülkelere özgü geli ştirilen ceza siyaseti de ele ştiriden yoksun kalmamıştır. Örneğin, Ingiltere'de ekseri bilginlerce siyasetin insicams ız ve irrasyonel olduğu belirtiliniştir: King ve Morgan (1980) hükümetin cezaevlerine bak ış açıs ın ın bütünlükten ve e şgüdümden yoksun olduğu eleştirisini getirirken, Rutherford (1984) cezaevi krizinin ana nedeni olarak; hürriyeti bağlay ıcı cezaya başvuru konusunda, ana ilkelerin olmay ışma değinmiş, Ashworth (1983) ceza siyasetinin gelişi güzel ve eşgüdümden yoksun oldu ğu eleştirisini getirmiştir. Tarihsel analizlerde bulunan David Garland ve Victor Bailey (1987) ise ceza siyasetinin insicamsiz oldu ğunu belirtmişlerdir. Aynı türde eleştiriler Türk ceza sistemi için de getirilmiştir. 1965 y ılına kadar süregelen bu sistemde cezalarin a ğırlığı ve zaman içerisinde (özellikle 1953 de ğişikliği ile) daha da a ğırlaştır ılmas ı egemen olmu ş (Gölçüklü); yasa koyucu, suçlar ı "korkutma" yoluyla önlemek istemi ştir (Lopez Rey). 1965 y ıl ında infaz kanunu ile sa ğlanan yumu şama eğilimi 2004 tarihli yasal düzenlemelerle sonland ırılmıştır. Yukar ıda ortaya konulan sorular, kriminolojinin bir yarar ı var mı? Ceza siyaseti rasyonel mi? şeklindedir. Şu bilinmelidir ki, önceden çizilen tek bir sava ş planı olmadığı gibi böyle de olamayacaktır. Diğer bir anlatımla, siyaset, çözüm bekleyen bir soruna tek bir teorinin basitçe uyarlanmas ı olmayıp, girift ve aşamalı bir çözümleme süreci eseridir. Bu ba ğlamda eylem stratejileri onlar ı geliştiren çe şitli hesap parametrelerinden daima uzakta bulunmakta; tek bir bilginin egemenli ği yerine çoğulcu ve fakat miyobik bilgileri içermektedir. Diğer bir anlatıınla, siyasetler herhangi bir kriminolojik teoriden kaynalclanaralc SUÇ B İ I İ M İ

Mustafa Tören Yücel SUÇ B İ L İ M İ olu şma ıııaktad ır. Bunlar, çe şitli görü ş ve teoriler aras ında etkile şim ve çatışma sonucu billurla şmaktad ır. Özellikle demokrasilerde siyaset, çe şitli anlatımlar arasındaki çatışma ve etkile şim sonucu biçimlenmektedir. İşte bilgin ki şilerin deneyim ve ideolojilerine dayal ı olarak akli yetilerine göre dünya üzerindeki bilgiyi yorumlayarak ürettikleri öyküler bu şekilde kriminolojilc öykülere vücut verirken ilk etkile şimin temelini de atmaktad ırlar. Ancak şimdiye dek ortaya konulan öyküler, en iyi çözümün belirlenmesi için verilen u ğraşların yersiz oldu ğunu göstermediği gibi tek bir teorisyen, akademisyen veya uygulayrcmın çabaları da en kapsaml ı bir teorinin ortaya ç ıkmas ına im1cn vermemi ştir. Görülen odur ki, öykü ve siyaset, daha ziyade farkh görü şler arasındaki etkile şim, devaml ı tartışma ve törpülenme sonucu olu şmakta ve geli şmektedir. Anılan görüş aç ısı doğrultusunda ise; siyasetin rasyonelligi veya kriminolojinin yararl ılığma. ili şkin tartışma, anlamını yitirmektedir(döner kap ı niantığı). Çünkü doğru, insicamlı ve iç yap ısı tutarh yönde geli şmiş krimiriolojik teorinin var oldu ğu toplum, ku şkusuz, dura ğan, tek boyutlu bir dünya görü şüne dayalı bir toplum olacaktır. 7 Demokratik ya şamda ise "öykülerin de" birbiri ile çatışma özgürlüğü vard ır. Siyaset de böyle gelişir, değişir ve diğer "öykü/er" üzerine bina edilir; onlar ı test eder, dener, yeni kombinasyonlara yer verir; her zaman daha kapsaml ı öykü arayışlarma yol açar. İşte böyle yenilenen kombinasyonlarla aç ıklık ve saydamlık korunabilir; ve günümüz soruıılarma salt teorik yakla şımlara dayanmayan kal ıc ı çözümler getirilebilir. Ancak uzmanlar ın zaman zaman diktac ı bir tutum takmd ıkları da göz ardı edilmemelidir. Onlarm görü şleri gerekli; "olmazsa olmaz türünden ise de", ortaya konulan hususlar ın resmin yalnızca bir kısmı oldu ğu; toplumda kontrol ve dengelere de ihtiyaç olduğu unutulmamal ıdır. Nitekim, 1995 y ılının ikinci yar ıs ında artan terör dalgas ı nedeniyle terörle mücadele 12 Procrustes yata ğı için Mci., M. T. Yücel, Hukuk Felsefesi, Ankara 2005, s. 251.

TÜRK CEZA S İ YASET İ VE KR İ M İ NOLOJ İ S İ kanununu sertle şhrme karar ı alan Fransa'da "terörist saldınlara SUÇ B İ L İM İ son vern ıeyecek olsa da, yasal aç ıdan silahlann ırnn ızgerekliydi" diyen Adalet Bakanı J. Toubon'un işaret ettiği denge bu dengedir. Toplumumuzda ise mükemmel olmasa da kontrol ve dengeler parlamento, bakanlar kumlu, yarg ı ve kamüoyunca sa ğlanmaktad ır. Neyse ki, bilginlerin tüm ak ılc ı savlarma, ortaya koyduklar ı kanıtlara, tüm inand ır ıc ı güçlerine karşın günün sonunda ne olaca ğma bilim adamı-uzman karar vermemekte; bu i şi Parlamento ve siyaset yap ımcılar ı üstlenmektedir. Bu do ğrultuda sosyal sorunlar ı hedefleyen "sosyal i şletmelerin" toplumda yaygmla şmas ına ihtiyaç fazlacad ır. 2.3. Teorik Yakla şım Bilim adamlar ı ve araştırmacılar teorisiz çalışmazlar ve çal ışmamalid ır. Bu bağlamda teorilere, ara ştırmac ıların yalnızca çal ışmalanru ve bulgular ını etrafmda organize ettikleri öyküler veya kavramsal elekler olarak bakmak gereklidir. İşte ekseri krimirıologlar ın, kontrol ve hürriyetten yoksunluğu suça yönelik asli bir tepki, diğer çözümleri ise yahtzca alternatifler olarak irdeleyen Bentham ve ötesine dayand ırılabilecek metateorisi bu hususa güzel bir örnektir.8 Ku şkusuz, ara ştırmacılar teori etrafında çal ışmalı; mevcut teorilerini açmak ve üstünlük iddias ında bulunmaktan özenle kaç ınmal ıdırlar. Herkesin yanilabileceği; öykü veya üykülerin yalnızlığa duçar olabilece ği unutulmamalıd ır. Teorilerin tutarl ıl ığı için araştırmacilarca çokça test edilmesi gereklidir. Bu aç ıkhk ise örgütsel gerekleri de beraberinde getirecektir. Kriminologlar, ku şkusuz, kendilerini özel bir teorinin tutsağı olmaktan soyutlamalı; ya şam gerçeğini yakalamak için de, idari Council of Europe, Crime and Economy, Strasbourg 1995, p,. 149-160; Mela-analizi, ayn ı sorunu inceleyen çal ışmalardan elde edilen sonuçlar ın birleştirilmesidir. Bu yöntem, istenilen konuda daha güvenilir ve geçerli tahminler yap ılmasm ı belli hata paylar ını da içerecek şekilde sağlayan istatistiksel bir analizdir. Bkz., Council of Europe, Psychosociallnten'entia pis in The Crirninal Justice System, Strasbourg 1995, pp. 100-102; Devlet istatistik Enstitüsü, Araştı rma Sempozyumu 97 Bildirileri, (24-26 Kas ım 1997) ss. 47-51. 13

Mustafa Tören Yücel SUÇ BILIMI bilin-der fakültesi, hukuk fakültesi, sosyoloji, sosyal psikoloji bölümleri ve mahalli ceza adaleti sistemi uygulay ıcıları (ister baro, mahkeme, kolluk ve cezaevi olsun) ile sürekli temas halinde olmalıdırlar. Ne var ki, Türkiye gerçe ğinde ara ştu-ıcilar ın bu birim ve kurulu şlardan biri ile temas ı oldukça ender veya yok denecek kadar azd ır. Ancak bu türden i şbirlikçi çal ışmaların üniversitelerin bulundu ğu kentlerde ba şlatılmas ı, mevcut teorilerin Türkiye'de testi ve milli kriminoloji olu şturulmas ı açısından gereklidir. Bu doğrultudaki ilk kıp ırdanmalara uzun yıllar ın ardından İstanbul, Marmara ve Bilgi Hukuk Fakülteleri ile 9 Eylül Hukuk Fakültesi bünyesinde tan ık olunmu ştur. Anılan çerçevede ise kriminolojiden beklenen, toplumsal katkı ve yarar aç ısından, akademik kriminologlar ın uygulamacılarla yakın temas halinde olmas ıdır. Bu sebeple de aç ık toplum olma ilkesi uyarmca gündemi, tart ışma ortamında ortaya atılan tüm görüş ve seslenişler belirlemeli; ortaya konan sorunlar ve üretilen yeni yakla şımlarla bir alt yap ı oluşturmal ıdır. Öte yandan, sosyal sorunlar ın tabiatına özgü yorumsal üçgenin kö şelerden birincisinde, gerçek olgu, şiddeti ve suç mağduru olma riski; ikincisinde, kamu oyunun suç sorunun ciddiyeti hakk ındaki algılaması (günümüzde suçun, i şsizlik, sağlık bak ımı ve erozyon kadar önemli bir sosyal sorun olarak derecelendirildiği) ve üçüncü kö şede ise, suç sorunu ve kamu oyunca dile getirilen endi şenin medya ve siyasilerce istismar edilmesi yer almaktad ır. Üçgenin kö şeleri arasındaki ili şkisel uyum/ uyumsuzlu ğun ne merkezde olduğu ve halk ııı tepkilerinin gerçekte suç 'hakk ı nda' mı yoksa genelde var olan tatminsizliic ve düzensizliğe özgü genel bir duyguyu yans ıtan bir metafor mu olduğu üzerinde durulmalid ır İşte ancak bu ortam ve ara ştırmalar doğrultusunda kriminoloji, verilen siyasi u ğraşlar içinde Türk toplumuna bir katk ıda bulunabilecektir. 14

3. TOPLUMSAL DÜZEN 3. 1. Karakteristikleri Kriminologun rol ve i şlevinin; bilimselii ğin klasikle şen temel taşlarını oluşturan aç ıklama getirme, tahmin ve kontrol işlevlerinde odaklaştığı unuhılınamalid ı.r. Bu bağlamda kriminologun görevi, suç sorunlar ını anlamak; teori ve uygulama ile toplumun bu sorunlarla baş edebilmesine yardımc ı olmaktır. Hiç kuşkusuz, her konuda olduğu gibi bu konuda da bir eıjtenı plan ı hazırlanmandır. Bu planın ülke genelinde benimsenerek vatandaşlarca uygulanmas ı ile suç orarunın azaltılmas ı, toplumun korunmas ı ve kamusal güvenli ğin artırılması sağlanabilecektir. İşte zaman ve mekan dinarniklerine uyarli hale getirilmesi gereken bu eylem plam toplumsal güvenlik aç ısndan sine qua non'dur. Bu ba ğlamda suç i şleme oran ının az olduğu ülkelere özgü üç temel karakteristik şöyledir: 1. Bu ülkelerde sosyal gruplar (aile, komşuluk, okul, mesleki ve boş zamanlar ı değerlendirme grupla ı) ile sağlanan enformal kontrol önemli bir rol oynamaktad ır. Suçu önleme ve kontrol hizmetlerinin yaln ızca ceza adaleti sistemine (resmi kontrol) b ırakılmadığı; tam karşıtı, halkın da bu konuda sorumluluk ta şıyarak demokratik girişimler oluşturduğuna tan ık olunmaktadır. Eski Türkler bu konuda en güzel örneği oluşturmu şlard ır. 15

Mustafa Tören Yücel TOPLUMSAL 2. Bu paralelde toplunsai dayan ışma oldukça önem kazan- BU/EN mıştır. Toplumlar bütünlüklerini korumakta veya (Japon ticaret toplumları! endüstriyel işletmeleri örneğinde olduğu gibi) kendilerini yeniden olu şturmaktadırlar. Büyük kentlerde sosyal çözülmenin görüldü ğü gettolara/gecekondu yerle şim yerlerine hemen hemen rastlan ılmamaktadir. Buna kar şıl ık yüksek oranda suçun işlenmekte oldu ğu disorgan ize bölgeler ise; insan ilişkilerinde kopma, sakinlerinin suçlulara ve özellikle suçlu çocuklara kar şı tolerans ı ile çocuklar ve erginlerin suçlulu ğu, gözetimsiz oyun alanlar ı ile gençlik gruplarında öğrendiği gerçeğiyle karakterize edilen toplumsal kötüle şmeyle somutlaşmaktad ır. Özellikle, "yabanc ılar dünyas ı" olarak tan ımlanabilecek metropol kentlerde olu şan anonim çevrede suç i şlemeyi tahrik edici f ırsatlar önem kazanmakta; genel "tahrik seviyesi" o yörede ya şayanların karşılaştıklar ı suç için elverişli fırsatlar sayıs ıyla bellrlenmektedir. 9 Suç oranının az olduğu ülkelerde ise, gençlerin özel davranış stilleri, özel ilahlar ı ve değerlerini içeren bir alt kültürün olu şmadığı görülmektedir. Kez, gençlerin ve yeti.şkinlerin toplumdan soyutlanmadığı; tam karşıtı, gençlerin yetişkinler toplumuna iyice entegre oldu ğu görülmektedir. 3. Ceza adaleti ise bir ba şka temel karakteristik olarak; etkin bir uygulamaya kavuşturulmu ştur. Kolluk güçleri, halkla yakın temas aray ışı içerisindedir2 1 Vatandaşlar gönüllü görevli s ıfatıyla kolluk, mahkemeler ve ceza infaz kurumlar ına destek vermektedirler. Cezaevlerinde kendine özgü suçlu de ğerler sisteminin egemen olduğu bir alt kültür de olu şmamıştır. 1 ' Bunun başlıca nedeni, hürriyeti bağlayıc ı cezaya çok ender olarak başvurulmas ı (ultin ıa ratio ilkesi); genelde suçluların bulunduklar ı toplumda iyileştirilmesi yönteminin (probation, comn ıunity service) tercih edilmesidir. Toplum için arz etti ği tehlike nedeniyle cezaevlerine gönderilen hükümlüler de küçük veya orta büyüklükteki kurumlarda yeter say ıda ehil personelin gözetim Türkiye için bkz., R. Kele ş ve A. Ünsal, Kent ve Siyasal Şiddet, Ankara 1982. Honıe Office, Lay visiting ta police statians, (Research study na. 188), London 1998. H. H. Erdem, Bir Ait-Kültür Örneği Olarak cezaevi, Hacettepe Üniv. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara Eylül 1991. 16

TÜRK CEZA SIYASETI VE KR İMiNOLOJ İ S İ ve rehberliğinde çalıştınlmaktad ır. Bu nedenle, büyük çapta TOPLUMSAL suçluluğun, özellikle cebir ve şiddet suçlar ının kayna ğı olan DIJZEN profesyonel suçluluk gelişmemi ştir. Öte yandan, suçlulukla mücadelede hürriyeti bağlayıcı cezaya fazlaca odaklanıldığında, uzun süreli hürriyeti ba ğlayıcı cezaya hükümlü olan suçlular, yeterli say ıda gözetim personelinin olmadığı; güvenliğin sağlanamad ığı cezaevi kurumlarında koğuş/hükümlü arkadaşlarmdan yeni suç işleme teknikleri, düşünce kalıpları, yeni değerler ve psikolojik savunma mekanizmasmı (tav ırlan) öğrenecek; ve kariyer suçlu olarak topluma döneceklerdir. XX. yüzy ılda ülke gündeminden dü şmeyen cezaevlerinde kontrol ve güvenli ğin korunmas ı sorunu aşağıda ayrıntılı olarak irdelenmektedir. 3. 2. Köy-Kent İkilemi İyi bir toplum, toplumsallik duygusu yaratmakta; yalnızlığı dengelemekte; insanlara bir yere ait olma duygusu gibi ya şamsal aç ıdan önemli bir duygu vermektedir. İşte her insan bireysel bir varl ık olduğu kadar sosyal bir varliktır. Kuşkusuz, kişisel girişimler ve sosyal ili şkiler ise anlamlı karşılikli ilişkiler düzleminde gerçekleşmektedir. Kentle şme, çağdaş yaşamın ne kadar doğal bir yanı ve hatta gelişmenin göstergelerinden biri ise, göç de o denli olumsuz bir yarud ır. Kente göç edenler, yeterince kentlile şememekte, kentin sunduğu bilgi, sermaye, teknoloji ve rekabet yoğun kültürün uzağmda kalarak kent yaşamına uyum sağlayamamaktad ır. Özellikle büyük kentlerde aşırı nüfus artışuım bu kentlerin ekonomik ta şıma kapasitesi ile dengelenememesi sonucunda işsiz gençler say ısı ile davranış bozuklukları ve suça eğilimler artmaktad ır. Bu bağlamda, köy-kent ay ırırnı için Alman sosyologu Ferdinand Tönnies'in cemaat (Gemeinschaft) ve toplum (Gesellschaft) ildlemi rehber kavramlar olarak an ılabilmektedir.12 Bu ayrımda köy cemaati, deruni duygusal-insan bağları ile karakterize edilirken, kent toplumunda; üyeleri arasında gev şek, rasyonel ve yararc ı 12 Ferdinand Törmies, Gemeinschaft und Gesellschaft, (1887) Dramstadt: Wissenschaftliche Buchgeseflschaft 1979. 17

Mustafa Tören Yücel TOPLUMSAL ilişkiler egemen olmaktad ır. Nitekim köy toplumunda çok az 011/EN suç işlenirken, cemiyette insanlar aras ı artan çatışma nedeniyle fazlaca suça tanık olunmakta; bu çatışmalar ve suçlar toplumun gelişmesi için gerekli oldu ğu kadar sosyal kontrolden ç ıktıjcla- rmda y ıkımlar ırta da neden olabilmektedir. Özetle, birey toplumda kaybolmay ıp; aksine bir bütün olarak kişisel geli şmesini yalnızca sosyal ili şkiler ba ğlamında sağlayabilmektedir. Toplum ve ki şisel sorumluluk ise, hiçbir şekilde birbirlerini d ışlamamakta; aksine, biri di ğerini ön görmektedir. Sosyal ili şkilerin yok olmas ı, kişinin şekilsiz bir yığında tecrit edilmesi halinde ise, ki şi, suç işleme ve mağdur olmaya yatkm bir konuma girmektedir. Bu hususa aç ıkl ık getirmek üzere birbirinin kar şıtı olan iki kavramı, anomü 3 ve 18 Merton'un anomi teorisi, fakir çocuklarla suçlu çocuklar aras ındaki korelasyonu aç ıklayabilecek fikri bir çerçeve sa ğlamaktad ır. J şte maddeci toplumlara egemen olan tüketim hastal ığı na (tüketirsen var olmaya) kap ılan; ve özellikle medya ve TV'lere yans ıyan zenginlerin abartıl ı ya şam biçimlerini, bulunduklar ı sosyal konumlar ı nedeniyle gerçekle ştirmesi güç olan gençlerin model olarak benimsemesi toplum için sorun olmaktad ır. Yoksulluk içinde bulunan bu gruptaki gençler, kabul gören tüketim biçimlerini ya şatabilecek meşru vas ıtalardan uzak bulunmaktad ı r. Bu kişiler, maddi kaynak eksikli ği yanında genellikle kaliteli eğitim/sanat eğitimi göremediklerinden marjinal konumdaki yoksunluklar ın ı gidernıe şanslan az olmaktad ır. Anomi teorisini göre, bu ki şiler toplumsal kültürce belirlenen amaçlar ı elde etme ve genel kabul gören sosyal koşullara uyum sağlamak üzere suça, olas ı bir sonuç olarak, ba şvurmaktad ırlar. Anomik bask ılar, zenginler ile fakirler aras ındaki uçurum kesinleştikçe artmaktad ır. Işte bu olguya "sosyal iltica" diye isimlendirilecek güçler nedeniyle metropol kentlerin çevresinde olu şan gecekondularda tan ık olunmaktad ır. Öte yandan, ikiye bölünen her toplumda şiddet eyle ınleri ola ğan hale gelmektedir (Dubet ve Lapeyronnie 1994). I şte bu ortamda beliren çocuk suçlulu ğu ergenlik dönemindeki krizlerin geçici bir belirtisi olmak yerine uzun süre devam eden bu iltica konumundan kaynaklanmaktad ır. Toplum sanki kendi içinde ayr ı kültürlere sahip, biri merkezde ve di ğeri çevrede olmak üzere ikiye ayr ılmış bir görüntü vermektedir. Çevrede yer alan kişiler i şledikleri suçlar ı, suç olmak yerine oldukça normal görmekte; suçlu davranışı bir ya şam biçimi, bir oyun gibi görmekte; yeniden gelir payla şım ı olarak dü şünmektedirler. Önemli olan ma ğdurun kimli ğinden ziyade onlann kendilerinden zengin olmalar ıdır. Işte Türkiye'de 1990'k y ıllarda pompalanmaya başlayan "televole kültürü" ile beslenen insanlann "öfke", "km" duymalar ıyla karakterize edilen çevredeki ki şilerle an ılan nitelikleri sergileyen toplumsal anomi kendini gösterme ğe başlad ı.