BİLGİSAYAR VE ÇOCUKLAR Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bölümü
Günümüzde bilgisayar bir şekilde her eve girmekte ve her türlü iş için veya eğlence amaçlı olarak bilgisayardan ve teknolojinin sınırsız nimetlerinden yararlanılmaktadır.tıpkı yetişkinler gibi çocuklar da bu nimetleri keşfetmekte ve keşifler arttıkça sanal alemin derinliklerine dalıp bilgisayar bağımlısı bireyler haline gelmektedirler. Bu durumda ise aklımıza şu soru gelmektedir.
Acaba bilgisayar çocuklara neler kazandırıyor?
Kuşkusuz bilgisayar doğru bir yaklaşımla eğitim amaçlı olarak kullanıldığında, çocuklar pek çok kazanım elde etmektedirler. Ancak konunun çocuklar açısından hassasiyetine dikkat çekmek için bu sunumda yaratabileceği olumsuzluklar üzerinde durulacaktır.
Çocuklar sanal dünyada oynadıkları oyunlarda, çeşitli serüvenlere katılmakta ve gerçek dünyada yapamadığı ya da sınırlı olarak yaptığı bir çokşeyi özgür bir biçimde bu ortamda yapabilmektedirler.ancak sanal dünya gerçek dünyadan farklıdır. Çocukların öncelikle gerçek dünyayı tanımış olmaları gerekmektedir.
Bilgisayar aracılığıyla yalnızca işitme ve görme duyuları kullanılarak dünyayı tanımak mümkündür. Oysa çocuğun dünyayı tanımasında beş duyunun (işitmegörme- dokunma-tat alma ve koklama) ne kadar önemli olduğu bilinmektedir.
Ayrıca yaparak ve yaşayarak öğrenilen bilginin daha kalıcı olduğu ise öğrenme konusundaki bir diğer gerçektir.oysa bilgisayar buna sınırlı şekilde fırsat vermektedir.programda belirlenen ölçütlere göre bilginin sınırlı bir kısmı kullanılarak hareket etme zorunluluğu bulunmaktadır.
Bilgisayarda çözüme ya da bilgiye ulaşabilmek için çok fazla düşünme fırsatınız bulunmamaktadır. Bilgisayar çocuğun kısa zamanda sonuca gitmesine, sözcük dağarcığının zayıf kalmasına, sabırsızca ve fazla irdelemeden çabucak karar verir bir konuma gelmesine neden olmaktadır.
Bunların yanı sıra, bilgisayar ve bilgisayar oyunları çocuklarda depresyon ve kendine güvensizlik sorunlarına da yol açabilmektedir. Çocukların zamanla bilgisayarı insanlara tercih ederek bilgisayar bağımlısı olmaları, toplumdan uzaklaşmalarına, başkaları ile iletişim kurmada zorlanmalarına, davranışlara karşı duyarsızlaşmalarına ve empati kurma becerisini kazanamamalarına neden olabilmektedir. Çünkü bilgisayar etkinlikleri iletişimsel oyunu gerçekleştirememektedir.
Çocuklar iletişime dayalı oyunlarla gelişimin çeşitli alanlarında çeşitli deneyimler kazanmaktadırlar. Arkadaşlarla birlikte uçurulan bir uçurtma ile bilgisayar ortamında tek başına uçurulan bir uçurtmanın yaşantıdaki yeri aynı olabilir mi?
Bunun yanıtını verebilmek için bir an çocukluk dönemimize gitmek ve bahçede çamurlarla oynadığımız günleri hatırlamamız gerekmektedir. Orada edinilen deneyimleri hala yaşantımızda kullanmıyor muyuz?acaba sanal alemde de çamurla oynasak yine bu kadar bilgi, deneyim elde edebilir ve eğlenebilir miydik?
Bunun yanı sıra anne babasıyla sağlıklı bir iletişimi olan çocuğa Bilgisayarla mı yoksa baban ve annenle mi oynamak istersin? diye sorsak, hiç şüphe yok ki anne ve babayı tercih edecektir.bilgisayar ortamında aktarılan öyküye yetişkinler tarafından anlatılandan daha az ilgi gösterecektir.
Çünkü, büyüme çağındaki çocuğun sağlıklı bir birey olarak gelişebilmesi için duyarlı insan modellerine ve bu modellerle etkileşime girmeye gereksinimi bulunmaktadır.açıkça görülmektedir ki, bilgisayar çocukların sosyal becerilerini geliştirmeleri için uygun bir ortam değildir.bunun yanı sıra fiziksel olarak bireyi edilgen konuma soktuğu için fiziksel becerilerin gelişimini de engellemektedir.
Çocukların gelişimsel olarak dürtülerini kontrol etmeye ve o andaki isteklerini denetlemeyi öğrenmeye gereksinimleri bulunmaktadır. Ancak bilgisayar başında iken çocuk o andaki istek ve düşüncelerinin çekiciliğine kendisini kaptırabilmektedir.bunun yanı sıra bilgisayarla devamlı uyarılan çocuklar günlük yaşamdaki olaylara karşı duyarsız hale gelmektedirler.
Sanal ortamdaki oyunlarda yaşanan öldürme ve yok etme zorunlulukları,cinsel içerikli sahneler çocukların bu tür olayları normal olarak algılamasına neden olabilmektedir. Buradaki asıl tehlike oyunda yaşananlar sanal ortamda gerçekleşmekte ve tekrar oynandığında karakterler tekrar canlanabilmektedir. Küçük yaş grubundaki çocuklar ise gelişimsel olarak bunun gerçekte de öyle olduğunu düşünmekte ve dolayısıyla bu sahneleri günlük yaşamda da deneyebilmektedirler.
Sanal ortamda gerçekleştirilen chat aracılığıyla, sosyal kimliğini yeterince bulamamış çocukların birbirlerini tanımadan kurdukları ilişkilerde kimliklerini gizlemeleri ise kimlik gelişimlerini zedeleyici bir ortam yaratabilmektedir.
Internette içki ve sigarayı özendiren, seks unsuru içeren sitelerin kontrolsüz olarak doğal bir ortam gibi hizmet sunması,çocukların cinsellikle ilgili bilgileri yanlış anlaması ve cinsel sapmalara yönelmesi açısından ciddi bir tehlike olarak görülmektedir. Ayrıca ekran karşısında uzun süre kalma sonucunda ekran tarafından yayılan katot ışınlarının ve az miktarda da olsa radyasyonun vücut ve özellikle gözlere zararlı etkileri olmaktadır.
Bu Durumda Tüm Bu Olumsuzluklarla Karşılaşmamak İçin Biz Anne -Babalar Ne Tür Önlemler Alabiliriz?
Öncelikle bilgisayar, playstation, PSP, wii, nintendo, internet, video oyunları ve benzerlerinin doğru kullanılmadığı takdirde çocuklar üzerinde bırakacağı etkiler konusunda yetişkinler bilgi sahibi olmalı ve çocuğuna bilişim teknolojisini öğretmek için aceleci davranmamalıdır. Nitekim, erken dönemde bilgisayar eğitimi almış olan bireylerin daha mükemmel bilgisayar kullandığını destekleyen bilimsel verilere rastlanmamıştır. Dolayısıyla bu konuda aceleci davranmanın, çocuğu daha ilgisini çekmemişken sanal aleme atıp kafasını karıştırmanın ve doğal öğrenme sürecini bozmanın hiçbir anlamı yoktur.ancak erken dönemde ilgisi bilgisayara yönelmiş olan çocuğa karşı da duyarsız kalınmamalıdır.
Bilgisayar çocuğun yaşantısında asla temel gereksinimlerin yerini almamalıdır.çocuk yaşına uygun olarak her türlü bilgi ve beceriyi kazanmalı ve gelişimini yaşına uygun bir şekilde sürdürmelidir. Bilgisayar ise yaşantıda edindiği bu bilgileri pekiştirmek amacıyla kullanılmalıdır. Bilgisayar asla yetişkinin yerini almamalı, eğitimci konumunda olmamalıdır. Bunu sağlamanın yolu ise çocuğun yetişkin kontrolünde ve sınırlı sürede bu teknolojilerden yararlanmasını sağlamaktır. Kontrolün sağlıklı olabilmesi açısından da bu donanımlar kesinlikle çocukların odasında olmamalıdır
Çocuğun bilgisayarı kullanımı belirli bir takvim çerçevesinde olmalı ve bilgisayar başında geçirilecek süre belirli olmalıdır. Bu takvim ve kullanım süresi çocukla birlikte belirlenmeli ve yetişkinler uygulamada kararlı ve tutarlı olmalıdır.takvim çocuğun günlük yapması gereken ev ödevi gibi işler için ayrılan sürenin dışında yer almalıdır. Öncelikle bu sorumluluklar yerine getirilmeli, daha sonra bunlar için zaman ayrılmalıdır.kural bozulmaya kalkıldığında ise araç kapatılmalı, kaldırılmalı ve bir daha ne zaman kullanılabileceği çocuğa açıklanmalıdır.tüm bu süreçte ise asla ses tonu yükseltilmemeli sakin olunmalıdır.
Programın kullanımı ya da oyunun oynanması sırasında yetişkin mutlaka çocuğuna vakit ayırmalı, onunla birlikte olmalı, gördükleri şeylere ilgi göstermeli ve çocuğunun becerileri hakkında yorumlarda bulunmalıdır. Belirlenen süre dolduğunda ise bilgisayar kapatılmalıdır. Ancak tam bu sırada çocuğun oyunu bitmek üzere ise gerekli uyarı verilerek oyununu tamamlaması beklenmelidir.
Konu ile ilgili yapılan araştırmalarda dokuz yaş ve altındaki çocukların tek başlarına internete bağlanmalarının uygun olmadığı ve yakından denetlenmeleri gerektiği belirtilmektedir. İnternet yetişkin kontrolünde çocuğa tanıtılmalı, çocuğa internetten bir gelişim ve eğitim aracı olarak nasıl yararlanılabileceği açıklanmalı, bağlantı süresince çocukla birlikte olunmalı ve bulunan görüntü ve bilgiler birlikte yorumlanmalıdır.
Bilgisayarın eğitimi destekleyici yönü dikkate alınarak programlar, çocuk küçük ise yetişkin tarafından, ilköğretim döneminde ise onunda görüşleri alınarak birlikte seçilmelidir.seçilen programın çocuğumuzun yaş ve gelişim düzeyine uygun olmasına dikkat edilmelidir.bunun yanı sıra, keşfetme, hayal kurma ve problem çözmeyi özendiren, çocukların bilgilerini pekiştirmelerini sağlayan, tüm duyuları etkin kılan ve yetişkin müdahalesine gerek kalmadan kolaylıkla kontrol edilebilenleri tercih edilmelidir. Seçilen oyun ve programlarda şiddet öğesinin olmamasına özen gösterilmeli ve çocuğa bunların kendisi için neden zararlı olduğu açıklanmalıdır.
Çocuk kendisi için faydalı olabilecek siteleri kullanması için teşvik edilmelidir. Porno siteleri gibi sitelerin çocuklar için değil yetişkinler için olduğu açıklanmalıdır. Bu tür sitelere girişi kontrol altına almak için ise güvenlik yazılımları kullanılmalıdır. Bu tür yazılımlar internet üzerinden ücretsiz olarak edinilebilmektedir. Ancak her durumda çocuğunuz bu tür görüntülere maruz kalmış ve bunu size açıklamışsa bu durumdan memnun olduğunuzu ona hissettirmeli ve ona ne düşündüğü sorulup, soruları var ise yanıtlanmalıdır.
SONUÇ OLARAK, Çocuklarımızın yaşantısında bilgisayar ve tüm teknolojik aletler yer almaktadır.çocuklarımız er ya da geç bunlarla tanışmakta ya da tanışmak zorunda kalmaktadır. Ancak unutulmamalıdır ki ; çocuğun çevresindeki bireylerden ve oyundan edindiği bilgi ve deneyimi bu teknolojik araçlar sağlayamamaktadır.