Gastrointestinal sistem (GİS) ile ilgili hastalıklar organik

Benzer belgeler
ÇOCUKLUK ÇAĞINDA KRONİK KARIN AĞRISI

Çocuklarda fonksiyonel barsak hastalığı. Functional bowel disease in infancy and childhood

Psikiyatride Akılcı İlaç Kullanımı. Doç.Dr.Vesile Altınyazar

T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ MERAM TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI ANABİLİM DALI BAŞKANI PROF. DR. ALİ DEMİR

Uzun Salınımlı İlaç formları Aşırı Aktif Mesane Tedavisinde Fayda Sağlıyor mu?

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Polikliniği Olgu Sunumu 10 Ağustos 2018 Cuma

Gastroduodenal fonksiyon bozukluklarına (disorders-düzensizlik)

Psikiyatride Akılcı İlaç Kullanımı. Doç.Dr.Vesile Altınyazar

ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK

Akut Karın Ağrısı. Emin Ünüvar. İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı.

Diyaliz Hastalarında Dispepsi, GIS Problemler. Dr. Başol Canbakan

İrritabl Barsak Sendromu

Palyatif Bakım için Eksik bir Parçanın Tamamlanması: Kamu-Üniversite-Endüstri İşbirliği. 3. TÜKED Kongresi, Mart 2016, Dalaman - Muğla

Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi, Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, İstanbul

Kabızlık (Konstipasyon) Prof.Dr.Ömer ŞENTÜRK

Nöropatik Ağrı Tedavi Algoritması

Doç.Dr.Berrin Karadağ Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Geriatri

Astım tedavisinde yaygın olarak yapılan yanlışlar vardır. Bu doğru bilinen yanlışların düzeltilmesi

BİRİNCİ BASAMAKDA PSİKİYATRİ NURAY ATASOY ZKÜ TIP FAKÜLTESİ AD

Acil servis başvurularının. %50-60 ını oluşturur. ERİŞKİN HASTADA AĞRI YÖNETİMİ. Dünya Ağrı Araştırmaları Derneğinin. ağrı tanımlaması şöyledir:

İrritabl Barsak Sendromu

DİSFONKSİYONEL İŞEME (İŞEME FONKSİYON BOZUKLUĞU) NEDİR?

KISA ÜRÜN BİLGİSİ. 1. Ürünün İsmi. EUCARBON tablet. 2. Kalitatif ve Kantitatif Bileşimi. Etkin maddeler:

İnsomni. Dr. Selda KORKMAZ

GEREÇ VE YÖNTEM Protokol Anket AG4

Fonksiyonel Dispepside Kombinasyon Tedaviler

DİSPEPSİYE İLK YAKLAŞIM. Dr. Rafet METE Namık Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi

ÜRÜN BİLGİSİ. 3. TERAPÖTİK ENDİKASYONLAR ALZAMED hafif ve orta şiddette Alzheimer tipi demansın semptomatik tedavisinde endikedir.

Probiyotik suşları. Prof Dr Tarkan Karakan Gazi Üniversitesi Gastroenteroloji Bilim Dalı

TONSİLLOFARENJİT TANI VE TEDAVİ ALGORİTMASI

Klinikte Analjeziklerin Kullanımı. Dr.Emine Nur TOZAN

GÖĞÜS AĞRISI ŞİKAYETİ İLE BAŞVURAN ÇOCUKLARIN KLİNİK İZLEMİ

KISA ÜRÜN BİLGİLERİ 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI. EKSPAZ 40 mg film tablet 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM

Aşırı aktif mesanede tedavi. Dr. Hakan Vuruşkan Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı

Palyatif Bakım Felsefesi, Fiziki Yapı ve Fonksiyonları

Kronik Migrende Botulinum Toksin (BOTOX) Deneyimi

Palyatif Bakım Hastalarında Sık Gözlenen Ruhsal Hastalıklar ve Tedavi Yaklaşımları

LOKOMOTOR SİSTEM SEMİYOLOJİSİ

Özgün Problem Çözme Becerileri

BARİATRİK AMELİYATLARIN KİLO VERMENİN ÖTESİNDE 7 ÖNEMLİ YARARI

Clinical approach in evaluation of functional dyspepsia

Duodenal ülser ve ülser benzeri dispepsinin ayırıcı tanısında semptomlar

KISA ÜRÜN BİLGİSİ. 3. FARMASÖTİK FORMU Film tablet Beyaz ile beyazımsı renkte, yuvarlak, konkav film tabletlerdir.

Çalışmaya katılan hasta sayısı: 7601 (7599 hastanın datası toplandı)

İBS'da BDT uygulamaları. Prof Dr ÖZKAN GÜLER

(FONKSİYONEL) DİSPEPSİ

Kalın bağırsağın mukoza adı verilen iç yüzeyinin zayıf noktalardan dışarı doğru kese şeklinde fıtıklaşmasına veya cepleşmesine, bağırsak divertikülü

Bölüm: 11 Manik Depresyona Özel İlaç Fikri

Son 10 yıldır ilaç endüstrisi ile bir ilişkim (araştırmacı, danışman ve konuşmacı) yoktur.

İnmede Tedavisi BR.HLİ.102

ERİŞKİN HASTADA İNFLUENZAYI NASIL TANIRIM?

ADRENAL YETMEZLİK VE ADDİSON. Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği

Peptik Ülser Kanamasında Tedavi Yaklaşımı

ERGENLERDE İNTERNET BAĞIMLILIĞI

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın

Sağlıkta Yaşam Kalitesinin Klinikte Kullanımı

DİRENÇLİ AAM TEDAVİSİNDE BOTULİNUM TOKSİNİ. Dr. Abdullah Demirtaş Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Kayseri

4.SINIF İÇ HASTALIKLARI STAJ PROGRAMI Öğretim Üyeleri: Prof. Dr. Mehmet BAŞTEMİR, Doç. Dr. Selman ÜNVERDİ, Yrd. Doç. Dr.

Gastrointestinal Sistem Hastalıkları. Dr. Nazan ÇALBAYRAM

Prof. Dr. Hayri T. ÖZBEK Çukurova Ünviversitesi, Algoloji Bilim Dalı

Omurga-Omurilik Cerrahisi

T.C. ÜSKÜDAR ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ HEMŞİRELİK ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMLARI DERS İÇERİKLERİ I. YARIYIL ZORUNLU DERSLER

II. BÖLÜM HEMOFİLİDE KANAMA TEDAVİSİ

ASTIMDA YENİ BİYOLOJİK AJANLAR. Doç. Dr. İnsu Yılmaz Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları AD İmmünoloji ve Allerji Hastalıkları BD

Tabletler çiğnenmeden yeterli miktarda sıvı, örneğin bir bardak su ile yutulmalıdır.

KONSTİPASYON (KABIZLIK)

DÜZEN LABORATUVARLAR GRUBU GASTROENTEROLOJİ ÇALIŞTAYI 14 EKİM 2017/ ANKARA

AKILCI İLAÇ KULLANIMI DR. NURİYE TAŞDELEN FIŞGIN İNFEKSİYON HASTALIKLARI VE KLİNİK MİKROBİYOLOJİ

İnkretinler (Olgu sunumları ile)

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ BESLENME ÜNİTESİ BESLENME DEĞERLENDİRME KILAVUZU

T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Akılcı İlaç Kullanımı, İlaç Tedarik Yönetimi ve Tanıtım Daire Başkanlığı

YAŞLI HASTALAR, SAĞLIK HİZMETLERİ ve ZORLUKLAR. Uzm. Dr. Mehmet Emin KUYUMCU Hacettepe Üniversitesi İç Hastalıkları ABD, Geriatri BD

REHBERLER: TEDAVİYE NE ZAMAN BAŞLAMALI? Dr. Behice Kurtaran Ç.Ü.T.F. Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD

AKILCI İLAÇ KULLANIMI. Dr. M. Bülent Sönmez 9. Ulusal Alkol ve Madde Bağımlılığı Kongresi Aralık 2015, Edirne

Çocukta Analjezik Antipiretik Kullanımı

DR.YUSUF CAN YURT HİPONATREMİ 2014 REHBERİ

MULTİPL MYELOM VE BÖBREK YETMEZLİĞİ. Dr. Mehmet Gündüz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji B.D.

AKUT GRAFT VERSUS HOST HASTALIĞI. Hemş.Birsel Küçükersan

Yatan ve Poliklinik Takipli Kanserli Hastalarda İlaç Etkileşimlerinin Sıklığı ve Ciddiyetinin Değerlendirilmesi

KISA ÜRÜN BİLGİLERİ. Tabletler, tercihen yemeklerden 20 dakika önce bir miktar su ile bütün olarak yutulur.

İRRİTABL BARSAK SENDROMU SIKLIĞI ve LAKTOZ İNTOLERANSI İLE İLİŞKİSİ

ÜRÜN BİLGİSİ. ETACİD, erişkinler, 12 yaş ve üzerindeki adolesanlarda mevsimsel alerjik rinitin profilaksisinde endikedir.

İrritabl bağırsak sendromu (İBS) karın ağrısı, şişliği ve

Beslenme desteğinde hangi içerik kime, ne zaman, hangi yolla uygulansın?

Aşırı Aktif Mesane. Pharmacological treatment. Dr.Kadir Ceylan ELAZIG-2010

T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Akılcı İlaç Kullanımı, İlaç Tedarik Yönetimi ve Tanıtım Daire Başkanlığı

Tedavi Uyum. Alper Şener Onsekiz Mart Üniversitesi Tıp Fakültesi Çanakkale

Konstipasyon toplumda sık görülmesi ve yaşam kalitesini

Yasemin ELİTOK. Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi. Pediatrik Hematoloji-Onkoloji BD, Erzurum

ÜÇLÜ ORAL ANTİDİYABETİK TEDAVİSİ. Derun Taner Ertuğrul KEAH Endokrinoloji

DİYABET NEDİR? Özel Klinik ve Merkezler

AĞRI YÖNETİMİ PROSEDÜRÜ

PRİMER BAŞAĞRILARI Semptomdan tanıya gidiş Migren ve Gerilim Başağrıları

Pediatriye Özgü Farmakoterapi Sorunları

Erişkin Dikkat Eksikliği Ve Hiperaktivite Bozukluğu nda Prematür Ejakülasyon Sıklığı: 2D:4D Oranı İle İlişkisi

KISA ÜRÜN BİLGİSİ. Beyaz ile beyazımsı renkte, yuvarlak, bikonveks film tabletlerdir.

Olgu Sunumu Dr. Işıl Deniz Alıravcı Ordu Üniversitesi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi

T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Akılcı İlaç Kullanımı, İlaç Tedarik YöneAmi ve TanıBm Daire Başkanlığı

İntestinal Mikrobiyota Nedir? Ne yapar? Dr. Taylan Kav Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji BD

İçerik AKUT APANDİSİT TANISINDA TESTLERİN DEĞERİ VE KULLANIMI. Testler. Öykü ve fizik muayene. Öykü

Transkript:

güncel gastroenteroloji 20/4 Fonksiyonel Gastrointestinal Sistem Hastalıkları ve Otilonyum Bromür-Simetikon Kombinasyonu Raim İLİAZ, Sabahattin KAYMAKOĞLU İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi, Gastroenterohepatoloji Bilim Dalı, İstanbul Gastrointestinal sistem (GİS) ile ilgili hastalıklar organik patolojilere bağlı olanlar veya fonksiyonel zeminde ortaya çıkanlar olmak üzere ikiye ayrılır. Diğer organ sistemlerine kıyasla GİS de fonksiyonel hastalıklara daha fazla rastlanır. Barsak-beyin aksının birbiriyle sıkı ilişkisi olduğunun ortaya konması psikososyal faktörlerin etkisiyle birçok fonksiyonel gastrointestinal bozukluğun ortaya çıkmasının tetiklenebileceğini ortaya koymuştur. Uluslararası bir uzmanlar ekibi belirli yıllarda Roma da toplanarak Roma Kriterleri olarak bilinen ve fonksiyonel GİS hastalıklarının tanı ve tedavisi ile ilgili kılavuzları geliştirmişlerdir. Fonksiyonel gastrointestinal (Gİ) semptomlar asırlardır tanımlanmasına rağmen fonksiyonel gastrointestinal hastalık kavramı son dekatlarda ortaya çıkmıştır. İlk Roma kriterleri 1994 yılında oluşturulmuş ve bunu 1999-2000 yılında Roma II, 2006 yılında Roma III ve son olarak 2016 yıllında revize edilen Roma IV kriterleri izlemiştir (1). İlk Roma kriterlerinden günümüze kadar fonksiyonel gastrointestinal hastalık tanımında değişiklikler olmuştur (2). Tanım; organik hastalık yokluğundan stresle ilişkili hastalığa veya psikiyatrik bozukluğa, bundan da motilite bozlukluğuna ve sonrasında Roma III kriterleri ile gastrointestinal sistem işleyişinde bozukluğa evrilmiştir. Son olarak 2016 yılında yayınlanan Roma IV kılavuzunda fonksiyonel gastrointestinal hastalık tanımı için pozitif (diğer hastalıkları ekarte ederek tanı konulması yerine) bir tanım yapılmaya çalışılmıştır. Son kabul edilen tanımlamada bu grup hastalığın ortaya çıkmasını barsak-beyin etkileşiminde bozukluğun tetiklediği ifade edilmiştir. Bu grup hastalıklar; Gİ semptomlarla sınıflandırılmış olup, bu semptomlar; motilite bozukluğu, visseral hipersensitivite, mukozal ve immün fonksiyonlarda değişiklik, değişmiş barsak mikrobiyatası ve değişmiş merkezi sinir sistem algılaması gibi durumların herhangi bir kombinasyonuyla ilişkili ortaya çıkmaktadırlar. Yeni Roma kriterleri tanımlaması, farklı patofizyolojik mekanizmaların kısmen veya kombine etkisiyle semptomların oluştuğu gözetilerek yapılmıştır (3). Roma IV de 33 erişkin ve 20 pediatrik grupta olmak üzere toplam 53 fonksiyonel gastrointestinal hastalık sınıflanmaktadır. Hastalıklar, anatomik bölgelere göre gruplandırılmıştır (2). Erişkin gruptaki hastalıklar Tablo 1 de görülmektedir. Gastroenterolojide hastalıklar 3 grupta incelenebilir. İlk grupta organik hastalıklar (özofajit, inflamatuvar barsak hastalıkları vs) mevcut olup bu hastalıklar makro-mikro düzeyde patolojik bozuklukla karakterizedirler. İkinci grupta ise motilite bozuklukları (gastroparezi, intestinal psödoobstrüksiyon vs) yer almaktadır. Bu gruptaki hastalıklar organ fonksiyonlarında değişiklik ve özellikle değişmiş motilite ile tanımlanmaktadır. Üçüncü grupta ise fonksiyonel Gİ 409

Tablo 1. Fonksiyonel Gİ hastalıklar, Roma IV sınıflaması A. Özofageal hastalıklar A1. Fonksiyonel göğüs ağrısı A2. Fonksiyonel heartburn A3. Hipersensitivite reflüsü A4. Globus A5. Fonksiyonel disfaji B. Gastroduodenal hastalıklar B1. Fonksiyonel dispepsi B1a Postprandial distres sendromu B1b Epigastrik ağrı sendromu B2. Geğirme bozuklukları B2a. Aşırı supragastrik geğirme B2b. Aşırı gastrik geğirme B3. Bulantı ve kusma bozuklukları B3a. Kronik bulantı-kusma sendromu B3b. Siklik kusma sendromu B3c. Kannabinoid hiperemesis sendromu B4. Ruminasyon sendromu C. Barsak hastalıkları C1. İrritabl barsak sendromu (kabızlık baskın, ishal baskın, mikst tip, sınıflandırılamayan) C2. Fonksiyonel konstipasyon C3. Fonksiyonel diyare C4. Fonksiyonel abdominal şişkinlik-gerginlik C5.Sınıflandırılamayan fonksiyonel barsak hastalığı C6. Opioidlere bağlı konstipasyon D. Santral aracılıklı gastrointestinal ağrı hastalıkları D1. Santral aracılıklı abdominal ağrı sendromu D2. Narkotik barsak sendromu/opioidle tetiklenmiş Gİ hiperaljezi E. Safra kesesi ve Oddi sfinkter hastalıkları E1. Biliyer ağrı E1a. Fonksiyonel safra kesesi hastalığı E1b. Fonksiyonel biliyer Oddi sfinkter hastalığı E2. Fonksiyonel pankreatik Oddi sfinkter hastalığı F. Anorektal hastalıklar F1. Fekal inkontinans F2. Fonksiyonel anorektal ağrı F2a. Levator ani sendromu F2b. Sınıflandırılamayan fonksiyonel anorektal ağrı F2c. Proktalji fugax F3. Fonksiyonel defekasyon bozuklukları F3a. Uygunsuz defekatuvar propulsiyon F3b. Disinerjik defekasyon bozukluklar incelenmektedir. Bu gruptaki hastalıklar [irritabl barsak sendromu (İBS), fonksiyonel dispepsi vs] hastaların yorumlamalarına dayanmakta ve primer olarak semptomlarla tanımlanmaktadır. Bu 3 grup hastalıkta overlaplar görülebilmektedir. İnflamatuvar barsak hastalığı gibi bir organik hastalıkla, fonksiyonel dispepsi gibi fonksiyonel Gİ hastalık aynı hastada bulunabilmektedir. Fonksiyonel Gİ hastalıklı kişilere yaklaşımda iyi doktor-hasta ilişkisi çok önemlidir. İyi ilişki hasta memnuniyeti, teda- viye uyumu sağlamakta ve semptomların azalmasına neden olabilmektedir. Bu grup hastalıklara sahip kişilere yaklaşımı optimize etmek için dikkat edilmesi gereken bazı noktalar mevcuttur (4). Bunlardan bazıları: 1. Hastanın memnuniyetinin ve bağlılığının artırılması: Hasta memnuniyeti doktorun hastaya insancıl yaklaşımı, teknik yeterliliği ve psikososyal faktörlerle ilgilenmesi ile ilişkilidir. Hasta ile bağ kurmak tedavi acısından önemlidir. İyi göz kontağı, yumuşak ses tonu, hasta ile yakın 410 ARALIK 2016

konumda oturmak ve onaylayıcı baş hareketleri gibi basit iletişim unsurları ile hasta ile daha iyi bağ kurulması bu grup hastaların tedavisinde önemli bir noktadır. 2. Hastanın şikayetlerini dinlerken hasta merkezli olan, yönlendirici ve eleştirel olmayan bir yöntem izlenmelidir. 3. Son poliklinik başvurusuna neden olan şikayetlerindeki artışın etiyolojisi üzerinde durulmalıdır. Diyet değişikliği, ilaç yan etkileri, kişisel ve ailevi stresler, psikiyatrik komorbiditelerin kötüleşmesi gibi nedenler dikkatle incelenmeli ve hastanın şikayetlerinde artışa neden olan bu durumların düzeltilmesine önem verilmelidir. 4. Dikkatli fizik muayene ve maliyet etkin tetkikler yapılmalıdır. Ayrıntılı ve dikkatli fizik muayenenin bu grup hastalarda tedavi edici değerinin mevcut olduğu unutulmamalıdır (5). 5. Hastanın semptomları ile ilgili açıklamalarda hastanın düşünce ve inançlarını da göz önünde tutarak bilgi verilmelidir. Hastanın tedavi ile ilgili beklentilerinin belirlenmesi ve gerçekçi tedavi hedefleri saptanması önemlidir. 6. Mümkün ise semptomlarla stresörler arasında bir bağ kurmaya çalışılmalıdır. 7. Tedavi kararlarına hasta dahil edilmelidir. 8. Önerilerin hastanın ilgisini çekmesi ve primer şikayeti ile ilişkilendirilmesi, etkinliğin artırılmasında önemlidir. Fonksiyonel Gİ hastalıkların şiddetine göre sınıflaması ve tedavi yaklaşımının bu şekilde yapılması doğru olacaktır. Bu hastalıklar hafif, orta ve ağır şiddetli olarak gruplanabilirler (3). Hafif olanlar fonksiyonel Gİ hastalıkların %40 nı oluşturmaktadır. Bu hastalar gastroenterologlardan daha çok aile hekimlerine başvurmaktadırlar. Hafif hastalığa sahip olanların majör bir fonksiyonel kaybı yoktur ve semptomlar da daha çok Gİ disfonksiyona bağlıdır (kusma, konstipasyon, ishal vs). Ağrı minimaldir. Bu grup hastalar normal günlük aktivitelerini kısıtlamasız sürdürebilmektedirler. Hafif gruptaki hastaların tedavisinde hasta eğitimi, hastaya güvence verilmesi ve diyet önemli noktalardır. İlaç tedavisi bu grupta geri plandadır. Orta şiddette hastalığı olan kişiler fonksiyonel Gİ hastaların %30-35 ni oluşturmaktadır. Bu grup hastalarda ağrı daha ön plandadır. Okul, iş ve sosyal hayatlarında etkilenme mevcuttur. Bu hastalar hafif şiddetli hastalığı olanlara göre psikolojik açıdan daha kuvvetle etkilenmişlerdir. Tedavide şikayetlere yönelik farmakoterapi ve psikolojik tedaviler daha öne çıkartılmalıdır. Ciddi semptomları olan hastalar fonksiyonel Gİ hastalarının %20-25 ini oluşturmakta ve bu hastalarda sıklıkla anksiyete, depresyon ve kişilik bozukluğu tabloya eşlik etmektedir. Ciddi semptomlar bu hastaların yaklaşık %10 unda iş maluliyetine neden olmaktadır. Özellikle bu hastaların tedavisinde hekimin hasta ile bağ kurması ve iyi ilişkiler oluşturması semptomların hafifletilmesinde önemli rol oynamaktadır. Antidepresan tedavi özellikle ağrı şikayeti dominant olan hastalarda mutlaka düşünülmelidir. Bu hastalar gereğinde ağrı merkezlerine yönlendirilmelidirler. Sonraki bölümlerde günlük pratiğimizde sıklıkla karşılaştığımız irritabl barsak sendromu (İBS) ve fonksiyonel dispepsiye (FD) daha ayrıntılı olarak değinilecektir. İBS kronik tekrarlayan karın ağrısı ve barsak alışkanlığında değişiklik ile karakterize fonksiyonel Gİ sistem hastalığıdır. Dünya çapında %10-15 prevalansa sahiptir (6). İBS tanısı zamanla değişim göstermiştir. Başlangıçta bir dışlama tanısı iken, şimdilerde semptoma dayalı kriterlerle tanı konulmaya başlanmıştır. Manning kriterleri ile başlayan tanı kriterleri en son 2016 yılında yayınlanan Roma IV ile son halini almıştır. Roma IV İBS Tanı Kriterleri Son 3 ayda, haftada en az 1 gün tekrarlayıcı karın ağrısının, dışkılama ile ilişkili olması, dışkılama sıklığındaki değişiklik ve dışkı formunda değişiklik gibi unsurlardan 2 veya daha fazlasının eşlik etmesi ve semptomların hasta başvurusundan 6 ay veya daha uzun süre önce başlamış olması şeklinde tanımlanmıştır (7). Roma III kriterlerinden farklı olarak son kriterlerde karın ağrısı frekansında değişiklik yapılmış ve tanı için eski kriterlere kıyasla daha sık ağrı atağının olması şartı gelmiştir. Bununla birlikte yeni tanı kriterlerinde karında rahatsızlık hissi ibaresi çıkarılmıştır. Son olarak dışkılama ile karın ağrısında rahatlama ibaresi ise defekasyonla ilişkili şeklinde modifiye edilmiştir. Bir diğer sık karşılaştığımız fonksiyonel Gİ hastalık fonksiyonel dispepsidir. Dünya çapında prevalansı %10-30 olarak bildirilmektedir. Rutin klinik değerlendirme sonrasında başka bir nedenle açıklanamayan postprandial dolgunluk, erken doygunluk, epigastrik ağrı ve epigastrik yanma semptomları ile karakterizedir. GG 411

Roma IV Fonksiyonel Dispepsi Tanı Kriterleri Can sıkıcı postrandial dolgunluk, erken doygunluk, epigastrik ağrı ve yanma semptomlarından 1 veya daha fazlası ve bunları açıklayan striktürel bir hastalığın eşlik etmemesi olarak tanımlanmıştır (8). Semptomların tanıdan 6 ay önce başlamış ve en az 3 aydır tanı kriterlerini karşılıyor olması gerekmektedir. Fonksiyonel dispepsi ve irritabl barsak sendromu fonksiyonel gastrointestinal sistem hastalıkları içinde en sık rastlanılanlarıdır. Fonksiyonel dispepsi ve irritabl barsak sendromu hastaların %25-50 sinde tek başına hastaların kliniğini oluştururken, geri kalan vakalarda sıklıkla gastroözofageal reflü hastalığı başta olmak üzere çeşitli hastalıklarla örtüşürler. Örtüşme değişik zamanlarda karşımıza çıkabilir; geçmişte, tanı anında veya ilerde. Bu nedenle fonksiyonel dispepsi ve irritabl barsak sendromlu hastaları ele alırken semptom değerlendirmesi, örtüşen sendromları yakalayabilmek için büyük önem taşır. Fonksiyonel Gİ hastalıklar bir çok hastada aynı anda bulunabilmektedir. Fonksiyonel dispepsili bir hasta, İBS semptomları ile de karşımıza gelebilmektedir. Bir çalışma fonksiyonel dispepsili hastaların %23.4 ünde İBS nin de mevcut olduğunu göstermiştir (9). Dolaysıyla fonksiyonel Gİ hastalıklarda tedavi yaklaşımında genel önlemler dışında medikal tedavi başlanma aşamasında bu unutulmamalıdır. Farklı semptomlara aynı anda etki edebilecek tedavilerin başlanması hasta memnuniyetini artırabilir. İBS li hastalarda özellikle karın ağrısı ön planda olduğunda tedavide sıklıkla antispazmodik ilaçlar kullanılmaktadır. Bu grup ilaçlar plasebodan daha etkin şekilde İBS li hastalarda karın ağrısını azaltmaktadır (10). Otilonyum bromür bu ilaçlar arasında sık kullanılanlardandır. Molekülün çoklu etki mekanizması mevcuttur. Kalsiyum kanal blokajı, antimuskarinik etki ve taşikinin reseptörlerini antagonize ederek etki göstermektedir (Şekil 1). Oral alımdan sonra otilonyum bromürün sistemik emilimi azdır ve Gİ traktusta kalarak lokal etki yapmaktadır. Absorbe olan %3 lük kısmı 1 saat sonra plazma maksimum düzeylerine erişir ve 4 Kalsiyum Kanal Blokajı Antimuskarinik Taşikinin Reseptör Blokajı saat sonra kanda bulunmaz (tmax 1 saat). Kan-beyin bariyerini geçmez. Hayvan çalışmalarında ilacın Gİ traktustaki ilaç düzeyinin plazma düzeyinden 1000 kat daha yüksek olduğu gösterilmiştir. Yapılan in vitro çalışmalarda, minimal olarak sistemik emilimi olan molekülün etkisini kolon submukozası ve iç sirkiler kas tabakasında birikerek antimuskarinik ve kalsiyum kanalları üzerinden gösterdiği saptanmıştır. İlaç feçes yolu ile vücuttan elimine edilmektedir (11,12). Molekül kalsiyum kanal blokajı ile fizyolojik motiliteyi restore etmekte ve ağrı eşiğini yükseltmektedir. Bununla birlikte muskarinik M3 reseptor inhibisyonu ile antisekretuvar etki göstermektedir. Bu etkiden dolayı özellikle diyare dominant İBS de tercih edilebilir (13). Taşikininler viseral nosisepsiyonda majör rol oynamaktadırlar. Otilonyum bromürün taşikinin reseptörlerini antagonize ederek intestinal hiperaljezi üzerine etki ederek yararlı olması söz konusudur (14). Glende ve ark. ları 378 hastanın alındığı çift kör plasebo kontrollü bir çalışmada otilonyum bromürün günde 3 doz kullanımı ile plasebodan daha fazla hastada karın ağrısı ve karında rahatsızlık hissini giderdiğini göstermiştir (15). Bir diğer Şekil 1. Otilonyum bromür etki mekanizması. Spazmolitik Antisekretuvar Ağrı İletimini Azaltıcı 412 ARALIK 2016

çift kör, randomize, plasebo kontrollü çalışmada Battaglia ve ark larının çalışmasında da İBS li hastalarda otilonyum bromür karın ağrısı ataklarını azaltmada, kendini daha iyi hissettirmede ve distansiyon hissini azaltmada plasebodan daha etkili bulunmuştur (16). İBS gibi kronik seyirli olan fonksiyonel hastalıklarda tedaviler uzun soluklu olmaktadır. Bu noktada ilaç toleransı ve yan etkileri gündeme gelmektedir. Otilonyum bromür sistemik emilimi minimaldir ve yapılan insan çalışmalarında antikolinerjik yan etkiler göstermeden plaseboya benzer tolerabilitesi olduğu gösterilmiştir. Bazı çalışmalarda hiç yan etkisi olmadığını ifade etmekle birlikte bir çalışmada hafif bulantı şikayetine neden olabileceği saptanmıştır (17). Fonksiyonel dispepsi başta olmak üzere İBS li hastalarda da başlıca yakınmalar şişkinlik, dolgunluk ve çabuk doyma gibi şikayetlerdir. Bunları açıklamaya çalışan bir çok teori öne sürülmüştür. Bunlardan biri artmış intestinal lüminal içeriğe (gaz, sıvı vs) sekonder şikayetlerin gelişmesidir. Lüminal gaz içeriğinin azaltılması ve dolayısıyla şişkinlik-dolgunluk hissi ve erken doyma gibi şikayetleri gidermek için birçok tedavi önerilmiştir. Bu tedavilerden ilki diyet/beslenme değişimi ve fiziksel aktivitenin artırılmasıdır. Son yıllarda popüler olan FOD- MAP diyetinin İBS li hastalarda şişkinlik ve gaz pasajını azalttığı gösterilmiştir (18). Bununla birlikte hafif fiziksel aktivite gaz transitini hızlandırmakta ve abdominal şişkinlik/gerginlik hissini azaltmakdır (19). Ancak bu hayat tarzı değişiklikleri birçok hastada yeterli gelmemekte ve medikal tedavilere ihtiyaç duyulmaktadır. Fonksiyonel dispepsi ve İBS li hastaların tedavisinde önemli noktalardan birisi majör şikayete yönelmektir. Dolaysıyla şişkinlik ve artmış gaz pasajından yakınan hastalarda gaz adsorblayan bir ajan olan simetikon yarar sağlamaktadır. Simetikon 1952 yılında Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) onayı almıştır, eski ve yıllardır kullanılmakta olan bir moleküldür. Bu molekül oral yolla alındığında sistemik emilimi minimal olup, metabolize edilmeden feçes ile atılmaktadır. Simetikon intralüminal mukus kaplı gaz habbeciklerini parçalar, köpük oluşumunu engeller ve yüzey gerilimini azaltır. Emilmeyen karbonhidratlardan gaz oluşumunu azaltır ve mide boşalmasını hızlandırır. Netice Ağrı İletimini Azaltıcı Spazmolitik itibari ile gazın eliminasyonunu kolaylaştırmaktadır (20). Molekül şişkinlik/gaz/fonksiyonel dispepside günde 4 defaya kadar 40-125 mg dozlarında yemeklerden sonra ve gece alınabilir. Günlük toplam 500 mg dozun geçilmemesi önerilmektedir. Majör bilinen bir yan etkisi yoktur ve tolerasyonu iyidir (21). Fonksiyonel Gİ hastalıklar, kronik hastalıklardır ve uzun süreli tedaviler gerekli olabilmektedir. Bu grup hastalıklara başta psikiyatrik bozukluklar olmak üzere çok sayıda ek hastalık eşlik etmekte ve hastalar polifarmasi ile karşı karşıya kalmaktadırlar. Uzun soluklu tedaviler ve polifarmasi tedaviye uyumu zorlaştırmakta ve tedavide aksamalara neden olmaktadır. Tüm hastalıklarda olduğu gibi fonksiyonel Gİ hastalığı olan hastalarda da polifarmasiden kaçınmak ve tedavi uyumunu artırmak için tek tablet kombinasyon tedavilerine öncelik verilmelidir (22). Otilonyum bromür ve simetikon kombinasyonu fonksiyonel dispepsi ve irritabl barsak sendromlu hastaların tedavisinde kullanılabilecek, şikayetleri kontrol altına almada ve tedaviye uyumu kolaylaştırmada avantajlar sağlayan, yeni, etkili ve güçlü bir kombinasyon olarak gözükmektedir. Bu kombinasyonda 4 lü etki mekanizması ile hastalarda semptomatik kontrol elde edilebilmektedir (Şekil 2). Fonksiyonel Gİ hastalıklar ve bu hastalıklardan yakınan hastaların yönetimi zaman zaman zor olmakla birlikte iyi hekim-hasta ilişkisi çerçevesinde sistematik ve akılcı medikal tedavilerle hasta memnuniyeti sağlanabilmektedir. 4 lü Mekanizması Gaz Giderici Antisekretuvar Şekil 2. Otilonyum bromür ve simetikon kombinasyonunun etki mekanizması. GG 413

KAYNAKLAR 1. Drossman DA, Richter JE, Talley NJ, et al. The functional gastrointestinal disorders: diagnosis, pathophysiology and treatment. McLean, VA: Degnon Associates, 1994. 2. Drossman DA. The functional gastrointestinal disorders and the Rome III process. In: Drossman DA, Corazziari E, Delvaux M, et al, eds. Rome III: The Functional Gastrointestinal Disorders. 3rd ed. McLean, VA: Degnon Associates,Inc, 2006:1-29. 3. Drossman DA. Functional gastrointestinal disorders: history, pathophysiology, clinical features, and Rome IV. Gastroenterology 2016;150:1262-79. 4. Drossman DA. 2012 David Sun Lecture: helping your patient by helping yourself: how to improve the patient-physician relationship by optimizing communication skills. Am J Gastroenterol 2013;108:521-8. 5. Verghese A, Brady E, Kapur CC, et al. The bedside evaluation: ritual and reason. Ann Intern Med 2011;155:550-3. 6. Drossman DA, Camilleri M, Mayer EA, Whitehead WE. AGA technical review on irritable bowel syndrome. Gastroenterology 2002;123:2108-31. 7. Mearin F, Lacy BE, Chang L, et al. Bowel disorders. Gastroenterology. 2016 Feb 18. pii:s0016-5085(16)00222-5. 8. Stanghellini V, Talley NJ, Chan F, et al. Gastroduodenal disorders. Gastroenterology. 2016 Feb 15. pii: S0016-5085(16)00177-3. 9. Fujiwara Y, Arakawa T. Overlap in patients with dyspepsia/functional dyspepsia. J Neurogastroenterol Motil 2014;20:447-57. 10. Ford AC, Moayyedi P, Lacy BE, et al. American College of Gastroenterology monograph on the management of irritable bowel syndrome and chronic idiopathic constipation. Am J Gastroenterol 2014;109(Suppl 1):S2-S26. 11. Evangelista S, Cochet P, Bromet N, et al. A distribution study with. 14C-otilonium bromide in the rat: evidence for selective tropism for large intestine after oral administration. Drug Metab Dispos 2000;28(6):643-7. 12. Amenta F, Baroldi P, Ferrante F, et al. Autoradiographic localization of octylonium bromide binding sites in the rat gastrointestinal tract. Arch Int Pharmacodyn Ther 1991;311:5-19. 13. Lindqvist S, Hernon J, Sharp P, et al. The colon-selective spasmolytic otilonium bromide inhibits muscarinic M(3) receptor-coupled calcium signals in isolated human colonic crypts. Br J Pharmacol 2002;137:1134-42. 14. Martínez-Cutillas M, Gil V, Gallego D, et al. Mechanisms of action of otilonium bromide in human cultured smooth muscle cells and rat colonic strips. Neurogastroenterol Motil 2013;25:e803-e812. 15. Glende M, Morselli-Labate AM, Battaglia G, Evangelista S. Extended analysis of a double-blind, placebo-controlled, 15-week study with otilonium bromide in irritable bowel syndrome. Eur J Gastroenterol Hepatol 2002;14:1331-8. 16. Battaglia G, Morselli-Labate AM, Camarri E, et al. Otilonium bromide in irritable bowel syndrome: a double-blind, placebo-controlled, 15-week study. Aliment Pharmacol Ther 1998;12:1003-10. 17. Heading R, Bardhan K, Hollerbach S, et al. Systematic review: the safety and tolerability of pharmacological agents for treatment of irritable bowel syndrome. A European perspective. Aliment Pharmacol Ther 2006;24:207-36. 18. Halmos EP, Power VA, Shepherd SJ, et al. A diet low in FODMAPs reduces symptoms of irritable bowel syndrome. Gastroenterology 2014;146:67-75.e5 19. Harder H, Serra J, Azpiroz F, et al. Intestinal gas distribution determines abdominal symptoms. Gut 2003;52:1708-13. 20. Brecević L, Bosan-Kilibarda I, Strajnar F. Mechanism of antifoaming action of simethicone. J Appl Toxicol 1994;14:207-11. 21. Food and Drug Administration. Antacid products for over-the-counter human use. Antiflatulent products for over-the-counter human use. Final order for antacid and antiflatulent products generally recognized as safe and effective and not misbranded. Fed Regist. 1974; 39:19862-77. 22. Bangalore S, Kamalakkannan G, Parkar S, Messerli FH. Fixed-dose combinations improve medication compliance: a meta-analysis. Am J Med. 2007 Aug;120(8):713-9. 414 ARALIK 2016