Deliyürek Bumerang Cehennemi nden Kurtlar Vadisi Irak a

Benzer belgeler
İktisat Tarihi I. 5/6 Ocak 2017

İ Ç İ N D E K İ L E R

KAMU DİPLOMASİSİNDE KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARININ VE MEDYANIN ROLÜ

1974 Kıbrıs Barış Harekatı ndan sonra uygulanan silah ambargosu, ülkemizde savunma sistemlerinin temininde ve askeri haberleşme ihtiyaçlarının

HALKLA İLİŞKİLER. HALKLA İLİŞKİLER ve SPONSORLUK. Yrd.Doç.Dr. Özgür GÜLDÜ


Kerkük, Telafer, Kerkük...

MÜSİAD İNGİLTERE ŞUBESİ AÇILIŞI , LONDRA. İş ve Siyaset Dünyasının, STK larının Başkan ve Temsilcileri,

İÇİMİZDEKİ KOMŞU SURİYE

İÇİNDEKİLER. Sunuş Konu Proje Koordinatörü ve Uygulayıcı Kurum Tarih ve Yer Amaç ve Hedefler Katılımcılar...

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI, (1)

SAĞLIK HİZMETLERİNDE HALKLA İLİŞKİLER

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

Siyasi Parti. Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir.

İnternetin Gerçekleştirdiği Dönüşümün Sonucunda Şeffaflık ve Bilgi Kirliliği Arasında: Yurttaş Gazeteciliği


Prof. Dr. İlhan F. AKIN SİYASÎ TARİH Beta

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI

Cezayir'den yükselen bir ses: Yalnızca İslam hükmedecek!

1,2 1,2 1,2 1,2 DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS KÜRESEL VE BÖLGESEL SİYASET II KBS Ön Koşul Dersleri - Türkçe

AKADEMİK SÜRELİ YAYINCILIK ÜZERİNE

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS TÜRK SİYASİ TARİHİ I TST

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

G. Ü. İ. F. adına sahibi Prof. Dr. Kadri Yamaç Sorumlu yazı işleri müdürü Prof. Dr. Korkmaz Alemdar Prof. Dr. İrfan Erdoğan

Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi

Kuzey Irak ta Siyasi Dengeler ve Bağımsızlık Referandumu Kararı. Ali SEMİN. BİLGESAM Orta Doğu ve Güvenlik Uzmanı

ITU Maritime Faculty-MSC.2016 International Organisations

HALKLA İLİŞKİLER: TEORİK ÇERÇEVE...

SAĞLIK DİPLOMASİSİ Sektörel Diplomasi İnşası

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

AVRASYA ÜNİVERSİTESİ

1. ABD Silahlı Kuvvetleri dünyanın en güçlü ordusu

KARMA TESTLER 03. A) Yalnız l B) Yalnız II. C) Yalnızlll D) I ve II E) I, II ve III. 2. Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşı'na girmesine,

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

DÖNEM

GALATASARAY ÜNİVERSİTESİ BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROJELERİİLETİŞİM FAKÜLTESİ ÖĞRETİM ÜYELERİ TARAFINDAN YÜRÜTÜLEN PROJELER ( )

KAMU YÖNETİMİ PROGRAMI

SARACAĞIZ YARALARIMIZI

KAMU DİPLOMASİSİ ARACI OLARAK ÖĞRENCİ DEĞİŞİM PROGRAMLARI VE TÜRKİYE UYGULAMALARI. M. Musa BUDAK 11 Mayıs 2014

Sudan'da Türk-Sudan İlişkileri Sempozyumu düzenlendi

1.- GÜMRÜK BİRLİĞİ: 1968 (Ticari engellerin kaldırılması + OGT) 2.- AET den AB ye GEÇİŞ :1992 (Kişilerin + Sermayenin + Hizmetlerin Serbest Dolaşımı.

Editör Yrd.Doç.Dr. Nilüfer Fatma Göksu HALKLA İLİŞKİLER

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016

MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ

DÜŞÜNCE KURULUŞLARI. Şubat 2018

Hasankeyf ve Dicle Vadisi Sempozyumu Sonuç Bildirgesi

KAPİTALİZMİN İPİNİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Mİ ÇEKECEK?

Çalışma hayatında barış egemen olmalı

Türkiye Özelinde Kamu Diplomasisinin İşlevi ve Yöntemleri Türkiye nin Kamu Diplomasisi Aktörleri Türkiye nin Kamu Diplomasisi Aktörleri

İÇİNDEKİLER GİRİŞ Bölüm: SİYASAL İLETİŞİM OLGU VE SÜRECİ Siyasal İletişimin Tanımı Siyasal İletişim Olgusu ve Süreci...

Dr. A. Tarık GÜMÜŞ Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabilim Dalı. Sosyal Devlet Anlayışının Gelişimi ve Dönüşümü

Devrim Öncesinde Yemen

BÜLTEN İSTANBUL B İ L G İ AZİZ BABUŞCU. NOTU Yeni Dünya ve Türkiye 2 de İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI

İNSAN HAKLARI SORULARI


2018-LGS-İnkılap Tarihi Deneme Sınavı 9

ABD NİN KURULMASI VE FRANSIZ İHTİLALİ

MÜSİAD İFTARI ŞANLIURFA

Amerikan Stratejik Yazımından...

ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ

Yönetim alanı, bir yöneticinin doğrudan yönetebileceği ve denetleyebileceği ast sayısını ifade eder.

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS SİYASİ DÜŞÜNCELER TARİHİ I SDT

DÜŞÜNCE KURULUŞLARI: DÜNYADAKİ VE TÜRKİYE DEKİ YERİ VE ÖNEMİ. Düşünce Kuruluşları genel itibariyle, herhangi bir kâr amacı ve partizanlık anlayışı

TOPLAM KALİTE LİDERLİĞİ ZTM 433 KALİTE KONTROL VE STANDARDİZASYON PROF. DR. AHMET ÇOLAK

ULUSLARARASI SOSYAL POLİTİKA (ÇEK306U)

Uluslararası Üniversiteler Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Darbeci Kurşununa Hedef Oldu

Sosyoloji. Konular ve Sorunlar

NEDEN. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

Avrupalıların Müstakbel Bir AB Üyesi Olarak Türkiye ye Bakışları ve Türkiye nin Avrupalılaşma Sorunları

11 EYLÜL SALDIRISI VE YENİ DÜNYA: SOĞUK BARIŞ DÖNEMİ

GALATASARAY ÜNİVERSİTESİ BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROJELERİİLETİŞİM FAKÜLTESİ ÖĞRETİM ÜYELERİ TARAFINDAN YÜRÜTÜLEN PROJELER ( )

(BENGÜTÜRK TV DE KURTULUŞ ADANA TVLERİ NE İŞ) Adana'nın düşman işgalinden kurtuluşunun yıldönümünde Adana televizyonlarında ilginç bir olay yaşandı.

PAZAR BÜYÜKLÜĞÜ YATIRIM MALĐYETLERĐ AÇIKLIK EKO OMĐK VE POLĐTĐK ĐSTĐKRAR FĐ A SAL ĐSTĐKRAR

40 yılı aşkın bir süre, önce öğrenci, sonra değişik unvanlarla öğretim elemanı ve

Ama öyleyse senin ne işin vardı orada? Kahramanlık mı taslıyordun? dikkat çekmek için mi? Hayır, hiç sanmıyorum! Bırak da konuşayım! Seni dinliyorum.

Soykırım Anma Etkinliği Ocak Krakow-Auschwitz

Dunkirk'ün gerçek tarihi

bilgilerle feminizm hakkında kesin yargılara varıp, yanlış fikirler üretmişlerdir. Feminizm ya da

Bilgi Toplumunda Sürekli Eğitim ve Yenilikçi Eğitimci Eğitimi

Öğrenme nedir? Büyüme ve yaşa atfedilmeyecek yaşantılar sonucunda davranış ve tutumlarda meydana gelen nispeten kalıcı etkisi uzun süre

ÖRNEK SORU: 1. Buna göre Millî Mücadele nin başlamasında hangi durumlar etkili olmuştur? Yazınız. ...

Başarı Hikayelerinde Söke Ekspress Gazetesi ve Cumhuriyet Ofset Matbaasının sahibi, 1980 yılından bu yana üyemiz olan Yılmaz KALAYCI ya yer verdik.

Bodrum da Can Arif Semineri

RAKAMLARLA TÜRKİYE EKONOMİ

Nasıl Bir Deniz Feneriyiz?

Türkiye nin Milli Güvenliği: Güncel Durum ve Gelecek

Türk Kamuoyunun ABD ye ve Amerikalılara Bakışı Araştırması

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi II

d-italya nın Akdeniz de hakimiyet kurma isteği

TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ İLE İLİŞKİLERİ

İÇİNDEKİLER İLKSÖZ... 1

21 EKİM 2007 TARİHLİ HALKOYLAMASI

ŞEFFAFLIK VE ETİK KÜLTÜRÜN GELİŞTİRİLMESİ

Sağlık Hizmetlerinde Halkla İlişkiler

ULUSLARARASI ÖRGÜTLER

ÖRGÜTSEL DAVRANIŞTA GRUP SÜRECİ: TAKIM ÇALIŞMASI Doç. Dr. Cevat ELMA

İktisat Tarihi I

16 ŞUBAT 2011 CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ ÇETİN SOYSAL IN DİNLEMELERLE İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI

ÜNİTE:1. Anayasa Kavramı, Anayasacılık Akımı ve Anayasa Çeşitleri ÜNİTE:2. Türkiye de Anayasa Gelişmelerine Genel Bakış ÜNİTE:3

Transkript:

İletişim kuram ve araştırma dergisi Sayı 22 Kış-Bahar 2006, s. 1-8 Önsöz Deliyürek Bumerang Cehennemi nden Kurtlar Vadisi Irak a İletişim, bu sayısında, 2005 yılında gösterime giren Kurtlar Vadisi Irak filminin incelenmesini özel konu olarak seçti. Bunun iki nedeni var: filmin niteliği, yarattığı etki ve Ortadoğu da yaşananlara getirdiği yorum. Etkisinin sürekli olmayacağını biliyoruz. Benzer bütün yapıtlar gibi üzerinde konuşulacak, sonra yavaş yavaş unutulanlar listesine eklenecek. Kurtlar Vadisi Irak ın, Ortadoğu da olanbitene yeni bir yorum getirmesi de söz konusu değil. A.B.D. ve İngiltere nin neler yaptığını bilmeyen kalmadı; ama yapılanları yüksek sesle söyleme cesaretini gösteren yapıtlardan biri. Bu özellik de yeni değil, ama gerçeğin bir bölümünü çağdaş bir anlatım biçimiyle kitlelere aktarmayı başardı. Kurtlar Vadisi Irak gösterime girdiği günden itibaren yurtiçinde ve dışında tartışmalara konu oldu. Farklı nedenler farklı duruşları ve yorumları getirdi. Bir film, herhangi bir ürün gibi, kendi içinde ve kendisi için bir inceleme konusudur. Ama aynı zamanda döneminin gelişmelerinin, bazı düşünce ve duyguların dışavurumudur. Bu bakımdan Kurtlar Vadisi Irak, sinema dili açısından tartışılabileceği gibi, Türkiye de ve Ortadoğu da yaşananlara ilişkin bir yorum olarak da değerlendirilebilir. Bu yazı ikinci konu üzerinde duracaktır. Kurtlar Vadisi Irak uluslararası gelişmelere ilişkin Türkiye nin geleneksel politikasına farklı bir yorum getirdi: A.B.D. Ortadoğu da barışı değil, savaşı desteklemektedir; demokrasiyi değil, teokratik yapıları güçlendirmeye çalışmaktadır; Türkiye nin geleneksel müttefiki değil, onun sırtından bölgenin haritasını değiştirmeye çalışan güvenilmez bir güçtür. Bu yorum Türkiye nin ABD ile ilişkilerinde gelinen önemli bir yol ayrımına işaret etmektedir. Çünkü

2 Türk Amerikan ilişkileri İkinci Dünya Savaşı ndan bu yana farklı işbirliği örneklerinin ortaya koyduğu gibi bir dostluk ilişkisidir. Daha doğrusu Türkiye bu ilişkinin böyle bir ilişki olduğuna inanmak istiyordu. Oysa Irak taki gelişmeler bunun tam olarak böyle olmadığını ortaya koydu. Kurtlar Vadisi Irak da bu noktanın altını sinema dilinin anlatım özelliklerini kullanarak çarpıcı bir biçimde ortaya koydu. Uluslararası ilişkiler tarihimiz gözden geçirildiğinde daha açık görülecektir ki, A.B.D. Türkiye ile ilişkilerini bizim sandığımız ya da sanmaktan hoşlandığımız gibi sürekli bir dostluk ilişkisi üzerine değil, çıkar ilişkisi üzerine kurmuştur. Türkiye, ABD nin Sovyetler Birliği ile girdiği büyük mücadelede Ortadoğu bölgesinde güvenebileceği, güvenebilmek için de denetim altında tuttuğu bir ülkedir. Türkiye bu ilişkiden, bugün daha iyi görüldüğü gibi, zarar gören taraftır. Daha da önemlisi, Soğuk Savaş ve gelişmeleri, Türkiye nin ulusal bağımsızlık ve komşularıyla dostluk politikasında önemli sapmalara yol açmıştır. Ama uluslararası gelişmeler, iç politikanın yönlendiricilerine Batı şemsiyesi altında diledikleri politikaları uygulama olanağını verdiği için kamuoyu ve önemli kurumlar bu ilişkinin edilgen tarafı haline getirilmişlerdir. Yanılgılar, yanlışlıklar Türkiye'nin ekonomik ve toplumsal sorunları yıllardır tartışılır; kalkınmanın neden gerçekleştirilemediği sorgulanır. Niyazi Berkes'in iki yüz yıldır neden bocaladığımızı sormasının üzerinden neredeyse elli yıl geçmiştir. Ama sorun hâlâ çözüm beklemektedir. Oysa Ulusal Kurtuluş Savaşı ertesinde devletin girişimleriyle ekonomik ve kültürel kalkınmada önemli mesafeler alınmıştı. Fabrikalar insanların karnını doyurmaya, çıplaklığını örtmeye izin verecek ürünler üretmeye; zihinleri besleyecek eğitim ve kültür politikaları geliştirilmeye başlanmıştı. Bu çabalar yirmi yıl kadar sürdü. İkinci Dünya Savaşı ve sonrasının getirdiği dünya düzeni Türkiye nin politikalarını sürdürmesine olanak vermedi. Soğuk Savaş cumhuriyetin temel politikalarının geri plana itilmesine yol açtı. Ulusal bağımsızlık ve ekonomik kalkınma yerini, Batı ya bağımlılığa bıraktı. Tek Parti yönetiminden şikayetçi burjuvazi halkın memnuniyetsizliğinden yararlanarak bu politikaların yürütücüsü oldu. Kalkınma devam etti, ama bu artık bağımlılık içinde bir kalkınma oldu. Bugün tarihimizin en büyük iç ve dış borcuna ve işsizlik oranına sahibiz. Ülkemizi yönetebildiğimiz söylenemez. Alacaklarını tahsil edebilmek için

Deliyürek ten Kurtlar Vadisi Irak a 3 Dünya Bankası ve IMF nin müdahaleleri inanılmaz boyutlardadır. Bürokrasi ülke çıkarlarından çok, yaptırım gücü olan Batılıların isteklerine göre tutum almaktadır. Tıpkı Osmanlı İmparatorluğu nun son günlerindeki gibi. Ülke, sorunlarını çözme konusunda her düzeyde tıkanmış görünmektedir. Tek umut Avrupa Birliği üyeliği gibi sunulmaktadır. İş çevreleri, siyasetçiler, onlara yakın gazeteciler ve bazı üniversite çalışanları Avrupa Birliği ne üye olmakla kalkınılacağına, insan hakları ve demokrasi sorunlarının çözüleceğine inanmaktadırlar. AB üyeliğine mutlaka ulaşılması gerekmektedir, yoksa uygar dünyanın mutlu bir üyesi olmak fırsatı kaçacak; Türkiye yeni ortaçağın karanlıkları içinde kaybolup gidecektir. Bugüne kadar gelişmesi için her türlü devlet desteğinden yararlanan ama hiç bir zaman yeterli bir ulusal ve uluslararası güç haline gelemeyen burjuvazimiz, bu kez de umudunu AB üyeliğine bağlamış görünmektedir. Fabrika kurmak, üretim yapmak, mal satmak, rekabet etmek ona zor gelmektedir. Hele araştırma yapmak olağanüstü güç bir iştir. Dünyanın önde gelen büyük şirketlerine aracılık yapmak bile artık fazla gelmektedir. Cumhuriyet yönetimi boyunca siyasal iktidarların halkın ekmeğinden keserek onlara aktardığı kaynaklarla edindikleri zenginlikleri yabancılara satıp rantiye olmanın zamanının geldiğini düşünmektedirler. Kendilerine yapılacak ödemelerle diledikleri herhangi bir ülkenin sonradan görmeleri ile birlikte hakettikleri mutluluğu bulabileceklerini sanmaktadırlar. Böyle bir yaşamı kurmalarının mümkün olmadığını söylemek bir işe yarar mı? Galata Bankerleri nin bile Avrupa sermayesine yaranamadığını, işlevlerini bitirdikten sonra yok olup gittiklerini anlatmanın bir yararı olabilir mi? Hayır, çünkü onlar düşüncelere değil, çıkarlarına bakarlar. Bugün kendilerine kuşaklar boyu yeteceğini sandıkları kaynakların efendileri tarafından kısa sürede yağmalanacağını ve beş kuruşsuz bırakılacaklarını anlatmaya çalışmak boşuna bir çabadır. Burjuvazi sadece İstanbul da oturduğu düşünülen insanlar değildir denebilir. Anadolu da da güçlenen oldukça becerikli (bazen yeşil olarak nitelenen) bir sermaye olduğu, inançlı insanların ve Almanya da çalışan yurttaşlarımızın birikimlerini değerlendirme yeteneğini geliştirdiği hatırlatılabilir. Ama daha önce Adana da, Ankara da başlayan alçakgönüllü girişimleri dışa bağımlı hale getiren sürecin bunlar için de geçerli olacağını söylemek için Nostradamus un yeteneklerine sahip olmaya gerek var mıdır? Bu durumda bir iki yüz yıl daha bocalayacak mıyız? Gelişmeler doğru değerlendirilmezse böyle olacağına kuşku yoktur. Kalkınma için güvenilen

4 güçlerin güvenilecek yanı kalmamıştır. Göründüğü kadarıyla küresel efendilere hizmet önceliklidir. Bu konularda biraz kafa yormuş, Henri Guillemin adında bir Fransız araştırmacı kendi ülkesindeki gelişmeler için ilginç şeyler söylemektedir. Onun belirlemelerine göre, Fransız burjuvazisi ülke yönetiminde kendi işine gelen her politikayı ulusal politika olarak kabul ettirmekte başarılıdır. Fransız halkının bu politikaları desteklemesi için de gerekli önlemler alınır. 1870 yılında Bismarck yönetimindeki Prusya nın tahrikleriyle bu ülkeye savaş açan Fransa, ilk çatışmaları kaybeder. Alman orduları Fransız topraklarına girer. Kaybedilen bir çarpışmadır. Fransa, savaşı sürdürecek, kaybettiği toprakları (Alsace ve Lorraine) geri alacak, Bismarck'a kafa tutacak, Alman birliğinin kurulmasına engel olacak güce sahiptir. Ama gelişmeler buna izin vermez. Çünkü Paris Komünü kurulur. İktidar burjuvazinin elinden çıkmaktadır. Bu tehlike karşısında Fransız burjuvazisi ordunun Almanlar karşısında yenilgisini kabul etmesini ve cepheden çekilmesini ister. Böylece ordunun cepheden çekilen güçleri Versay da toplanıp Paris üzerine yürüyebilecektir. Alman orduları yerine Paris Komünü nün, Cumhuriyetçilerin, yeni bir yönetim arayışındaki Fransız işçi sınıfının ezilmesi daha kolay olacaktır. Bütün bunlar ulusal çıkarları korumak için yapılır. (Nazım Hikmet yıllar sonra Paris'te 1789 devrimini yapanların Versay a yürüyüşünü de hatırlayarak şöyle yazar: "Bir keresinde gülüm/paris yürümüş Versay ın üstüne/bir başka sefer/versay Paris i kurşuna dizmiş...") H. Guillemin, yönetici sınıfların ulusal politika diye kabul ettirmeye çalıştıkları politikaların aslında onların sınıfsal çıkarlarını yansıttığını anlatır. Fransa için anlatılanlar kaygı verici olsa da Türkiye için de geçerlidir. Uzun süren bir Soğuk Savaş dönemi, burjuvazinin sahip olabileceği bütün yaratıcılığı yok etmiştir. Öncülüğünü, üretkenliğini unutmuş, sadece parasal çıkarlarını korumaya odaklanmıştır. Yeni dünya düzenine kolaylıkla uyum sağlayacak esnekliktedir. Ulusal sorunlara duyarsızdır; her şeyi satıp gitmeye hazır hale gelmiştir. Kıbrıs ya da Güneydoğu farketmemektedir. Guillemin in sözünü ettiği vurdumduymazlık burada da geçerlidir. Geçmişe bakıp bir özeleştiri yapmak yerine, daha önce başarıyla izlenmiş politikaların hatırlatılmasına bile tahammülü yoktur. Devletçilik, Köy Enstitüleri, dünya klasiklerinin yayımı, radyo ve televizyonda kamu yayıncılığı Hiç birinin adı bile edilmemektedir. Kendi başarısızlıklarını başarı gibi anlatmada kuşkusuz elinde çok büyük bir ikna gücü vardır. Bu 1990 lı yıllardan bu yana dünya sistemine eklemlenmede sistematik biçimde kullanılan ticari radyo ve

Deliyürek ten Kurtlar Vadisi Irak a 5 televizyon yayıncılığıdır. Kitle iletişim araçlarının bugünkü gücü insanı dehşete düşürecek boyutlardadır. Geçen yüzyılın başlarında kitle iletişim araçlarının kadını erkek ve erkeği kadın yapma dışında her şeyi gerçekleştirebileceği düşünülürdü. Bugün bunu da yapacak güce ulaşmıştır. Bunlara karşı ne yapılabilir? Kapitalizmin küreselleşme sürecini Tanzimat tan bu yana çok ayrıntılı olarak yaşayan bir toplum olarak başımıza gelenler ve gelebilecek olanlar konusunda biraz kafa yorsak, sadece kendimize değil, insanlığa da büyük iyilik etmiş olacağız. Yoksa olanbitene aklı başında kimsenin yüreği dayanamayacaktır. Düşlerin sonu mu? Türkiye Soğuk Savaş la birlikte donup kaldı, düşler alemine daldı. 1920 lerde dünyaya örnek olacak bir ulusal kurtuluş savaşı ve kalkınma hamlesinden yorgun düşmüş, Batı nın sunduğu olanaklarla mutluluk aramaya başlamıştı. Siyasal iktidarları, kurumları Türk insanını bu düşe inandırmıştı. Şimdi rüyadan uyanmak zamanı. Kurtlar Vadisi Irak bu anlamda önemli, ama bu noktaya gelmek kolay olmadı. Nereden nereye gelindiği konusunda eldeki verileri gözden geçirmekte yarar var. Verilebilecek ilk örnek 12 Eylül 1980 askeri müdahalesi sonrası yaşananlarla ilgilidir. Bu satırların yazarı, A.İ.T.İ.A. Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Aydın Güven Gürkan adına katıldığı Genelkurmay Başkanlığı nın bir bilgilendirme toplantısında, görevli subaylar tarafından şu bilgilerin aktarıldığına tanık olmuştu: Türkiye dünyanın çok önemli bir bölgesinde yer aldığı için pek çok ülkenin ilgisini çekmektedir. Özellikle doğu ve güneydoğu Anadolu bölgeleri Batılı araştırmacıların yoğun çalışmalar yaptığı bölgelerimizdir. Amerikalı, Kanadalı, Fransız, İngiliz, Alman, İtalyan, Hollandalı ve İsveçli bilim adamları bölgenin tarihini, kültürünü araştırmakta, geçmişin izlerini taşıyan yapıların onarımı için çaba sarfetmektedirler. Türkiye nin en duyarlı bölgelerine onu rahatsız edecek biçimde ilgi gösteren ülkeler Batılı ülkelerdir. (Bu gerçeği o tarihte de hemen herkes biliyordu, ama bilmezlikten gelme ya da görmeme erdemli olmanın koşulu idi). Aktarılan bilgilerden sonra ulaşılan sonuç biraz garip olmakla birlikte şöyleydi: Türkiye nin düşmanı kuzey komşusudur; asıl tehlike kuzeyden gelmektedir. 12 Eylül askeri harekatı sonrasında yapılan resmi değerlendirme bu doğrultudaydı.

6 Bu görüşün Türk siyasetindeki ağırlığı önemlidir. Türkiye Batı ya doğru olan yürüşüyünde öylesine önünü göremez hale gelmiştir ki, dost/düşman tanımı bilerek karıştırılmıştır. Soğuk Savaş la birlikte zihinlere getirilen baskı, bir dünya görüşünün egemen kılınmasına gözü kapalı razı olmayı beraberinde getirmiştir. Batı kampında yer almanın her şeyi kolaylaştıracağı düşüncesi henüz yeni yeni geliştirilmeye çalışılan ulusal sanayiyi yok ettiği gibi, bağımsızlık düşüncesini de ortadan kaldırmıştır. Bu işbirliği siyasal iktidarları anlamsız bir rahatlığı itmiş, Sovyetler Birliği ne karşı koşulsuz düşmanlık kampına katılmanın yarattığı rahatlık karşılığında içeride geniş kitlelerin sömürülmesine olanak verecek bir yapının oluşturulmasını sağlamıştır. Ulusal Kurtuluş Savaşı nın neden ve kime karşı kimlerin desteği ile gerçekleştirildiği unutulmuş/unutturulmuş, dostların düşman, düşmanların dost gösterildiği dönem başlamıştır. Kurtlar Vadisi Irak bu uygulamaların sonucu ortaya çıkan bir dönemin bir eleştirisidir. Hatırlatılması gereken bir başka nokta, 2001 yılında yapılan bir başka filmdir: Deliyürek Bumerang Cehennemi. Bu film Kurtlar Vadisi Irak ın habercisidir. Çünkü 12 Eylül sonrasının anlamsız açıklamalarını bir kenara bırakarak Ortadoğu da neler olup bittiğini anlatmaya çalışan bu filmdir. Bu filmin yapılabilmesi için ABD nin Ortadoğu politikalarının gerçek boyutlarının kavranması gerekmiştir: Türkiye artık büyük müttefikinin neler yapmaya çalıştığının farkındadır. İçeride ve dışarıda ciddi güvenlik sorunları ile başetmeye çalışmaktadır. Eşref Bitlis ve Gaffar Okan cinayetleri ABD ile ilişkilendirilmektedir. Film bölgede Türklere çok benzeyen ve Türk gibi tanınan (Kasap Hasan), Türkçe ve Kürtçeyi çok iyi konuşan Amerikalı görevliden (Kuzey Dakotalı David), çoban kılığında PKK ya hizmet eden boynunda haç taşıyan imamların varlığından söz etmektedir. Güneydoğu gerçekleri birdenbire değişmektedir. Hizbullah ı destekleyen, Türk hükümetinin güvenlik kaygılarını boşa çıkarmaya çalışan, bölgede milyarlarca dolara ulaşan eroin, uranyum, kırmızı civa gibi çeşitli madenlerin kaçakçılığını denetleyen, bu arada Kürdistan ın kurulması için çalışan güçler söz konusudur. Bunlar ABD nin denetimi ve bilgisinde gerçekleşmektedir. Çünkü ABD derin devletinin yetiştirdiği, kozmik bilgilerle donatılmış, gayri nizami harbi iyi bilenler ABD Büyükelçiliğinin denetiminde çalışmakta, kullanabilecekleri herkesle işbirliği yapmaktadırlar. Bu öylesine büyük bir güçtür ki karşı koymaya çalışan herkesi ezip geçmektedir. Mezopotamya tarih boyunca iktidar mücadelesinin odağında bir bölgedir. Herkesin çıkarı ve ilgisi vardır. Bugün de dünyayı denetlemek isteyen güçlerin bu bölgenin denetimini

Deliyürek ten Kurtlar Vadisi Irak a 7 ele geçirmek için uğraşması söz konusudur. Deliyürek Bumerang Cehennemi Kasap Hasan ya da Kuzey Dakotalı David in roketle öldürülmesi ile son bulur. Ama ABD ve politikalarına yapılan göndermelerin Kurtlar Vadisi Irak kadar dikkatleri çektiği söylenemez. Kurtlar Vadisi Irak ın katkısı Kurtlar Vadisi Irak üzerine yazılanlar ya da söylenenler ne ölçüde ciddiye alınabilir? Bir film gerçek dünyayı yansıtıyormuş gibi değerlendirilebilir mi? Bu nihayet bir sinema filmidir demelerine rağmen Amerikalı yetkililer neden filmi ciddiye alma gereği duydular ve ne kadar ilgi çektiğini görüp üzerinde durma gereği hissettiler. Neden? Çünkü hiç bir film nedensiz yapılmaz. 1 Uluslararası gelişmeler konusunda Türk halkının ne düşündüğünü Amerikalıların film aracılığı ile izlediği söylenebilir. Kurtlar Vadisi Irak tarihin akışını değiştirecek değildir. Bir film olduğu için değil, Türkiye de, Türkler için, onların da böyle bir içeriği alkışlayanlarının gelişmeleri etkileme gücü sınırlı olduğu için böyledir. Sinema, iktidarını uluslararası düzeyde güçlendirmeye ve yaymaya çalışan toplumların denetiminde önemli etkiler yaratabilir; kamuoyunu ve siyaseti biçimlendirebilir. Hollywood örneği bunun önemli kanıtıdır. Sadece film üretme kapasitesi ile değil, bu filmlerin pazarlanması, dünya ölçeğinde gösterimi sağlayacak örgütlenmelerin gerçekleştirilmesi ve bütün bu çabalardan elde edilecek gelirin güvence altına alınarak ABD ye aktarılması bu gücün önemini ortaya koyar. Gücü sınırlı toplumların sinemaları için aynı yargıda bulunmak zordur. Tek bir filmin gösteriminin sağlanması bile zordur. İçerikten mutlu olmayanlar geçerliliği tartışmalı pek çok nedenle bu filmlerin kamuoyuna ulaşmasına engel olabilirler. Filmin hatta onu yaratan Kurtlar Vadisi isimli televizyon dizisinin çok ciddiye alındığı biliniyor. O kadar ki televizyon dizisi önce bir başka televizyon kanalı tarafından satın alındı, sonra parlak bir finalle sona erdirildi. Yani artık yok. Oysa dizi güncel gelişmeleri izliyor, herkesin anlayabileceği biçimde uluslararası gelişmeleri yorumlamaya çalışıyordu. Dizi hakettiği görkemli sonla bitirildi. Türkiye nin çok önemli gazetecileri Hollywood a 1 Ayrıntılı bilgi için bkn: Ignacio Ramonet (2001) Hollywood ve Vietnam savaşı (Çev: N. Tutal) Yıllık, s. 217-23;

8 kadar gidip, ünlü oyunculara büyük paralar ödeyerek son bölümlerin çekimine tanıklık ettiler. Şu noktanın da vurgulanmasında yarar vardır: Kurtlar Vadisi Irak tuhaf bir biçimde küreselleşmenin yarattığı kuralsızlaştırma (deregulation) politikalarının da bir ürünüdür. Kuralsızlaştırma, herkesin bildiği gibi, Türkiye de tekelleşmeyi arttıran, kamu yayın kuruluşlarını zayıflatan, meslek örgütlerinin gücünü ortadan kaldıran etkiler yapmıştır. Ticari televizyon kanallarının ortaya çıkması, rekabetleri Hollywood benzeri yapımların ortaya çıkmasını da beraberinde getirmiştir. Daha çok macera, cinsellik, mafya öyküleri bu tür yapımların vazgeçilmez ögeleri olarak zaten keşfedilmişti. Al Capone öyküleri ile büyüyenlerin yaşadıkları coğrafyadaki olağanüstü etkileyici, karmaşık çıkar ilişkilerini konu alan dizi ve filmler yapması kaçınılmazdı ve başladı. Bu her şeyi denetlemeye çalışanların yeni yöntemler geliştirmesini zorunlu kılmaktadır. O nedenle, Kurtlar Vadisi Irak tan duyulan rahatsızlık dile getirilse de fazla önemsendiğinin belirtilmemesi gerekir; gösteriminin güçleştirilmesi yeterli olabilir. Film için yapılması güç olan, filmi yaratan ve kamuoyunu etkilemeyi sürdüren dizi için yapılabilir. Örneğin daha çok para karşılığı bir başka televizyon kanalı tarafından satın alınması, sonra da ortadan kaldırılması sağlanabilir. Etkileyici bir sona erdirme için de son bölümlerin örneğin Hollywood da çekilmesi düşünülebilir. Amerikan yapımları ile sıradan öyküleri izlemeye alıştırılmış kamuoyunun, yaygın iletişim araçlarının övgüleri ile ne büyük işler başarıldığına inanmaları bile sağlanabilir. Kurtlar Vadisi Irak bir derstir; iyi okunması, öğrenilmesi gerekir. Anlattıkları, her öykü gibi, bazen ilginç bazen çocukçadır. Ama bir ulusun yaşamı sadece öykülerle değil, gelişmeleri doğru anlayabilen, değerlendirebilen, bilgili kuşakların yönetiminde yüceltilebilir. Yakın geçmişin gelişmeleri bunu yeterince kanıtlamaktadır.