SOKRATES İN YURTSEVERLİĞİ: SÖZ VERMEK, SÖZÜNDE DURMAK VE İNSANA SAYGI Ogün ÜREK



Benzer belgeler
4.HAFTA/KONU: IMMANUEL KANT IN ETİK GÖRÜŞÜ: İNSANIN DEĞERİ. Temel Kavramlar: Ahlak yasası, isteme, ödev, pratik akıl, maksim.

KANT TA ETİK DEĞERLER OLARAK ÖZGÜRLÜK VE SAYGI

AHLAK FELSEFESİNİN TEMEL KAVRAMLARI

FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ

T. C. MALTEPE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İNSAN HAKLARI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI Bahar Yarıyılı

Hatta Kant'ın felsefesinin ismine "asif philosopy/mış gibi felsefe" deniyor. Genel ahlak kuralları yok ancak onlar var"mış gibi" hareket edeceksin.

1.4.Etik Sistemleri Etik ilkelerin geliştirilmesinde temel alınan yaklaşımlar hakkaniyet ilkesi, insan hakları, faydacılık ve bireysellik

ÖDEV ETİĞİ VE İMMANUEL KANT

İNSAN HAKLARı. Kısa Tarihi ve Felsefi Temelleri. Doç. Dr. Doğan Göçmen Adıyaman Üniversitesi-Felsefe Bölümü Adıyaman Üniversitesi 10 Aralık 2010

İnsanların kurduğu bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan değerleri, normları, kuralları, doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi ahlaksal

Günümüz Sorunları Karşısında Kant Etiği. Dr. Harun TEPE

philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi

Öğretmenlik Meslek Etiği. Test-1

Değerler Ekim Page 2

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

gelişmesini sağlaması için gerekli birçok maddeye yer verilmiştir. Sözleşmede yer alan

KANT FELSEFESİNDE PRATİK AKLIN ÖZGÜRLÜK POSTULATI

Yakın Çağ da Hukuk. Jeremy Bentham bu dönemde doğal hukuk için "hayal gücünün ürünü" tanımını yapmıştır.

HUKUK KURALININ ÖZELLİKLERİ. Dr. Öğr. Üyesi Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

Derleyen ve çeviren Erol Erduran

E-SENDİKA HAKKINDA MERAK ETTİKLERİNİZ

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş. K/8

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ

SADETTİN ÖKTEN İÇİMDE AVM VAR!

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ

Öğretmenlik Meslek Etiği. Test-1

ÇOCUK HAKLARI HAFTA 2

İletişim Yayınları SERTİFİKA NO Κρατύλος

ESKİŞEHİR ATATÜRK MESLEK LİSESİ 2. DÖNEM 1. YAZILI YOKLAMA SORULAR.

MOTİVASYON. Nilüfer ALÇALAR. 24. Ulusal Böbrek Hastalıkları Diyaliz ve Transplantasyon Hemşireliği Kongresi Ekim 2014, Antalya

İÇİNDEKİLER. Yedinci Baskıya Önsöz 15 İkinci Baskıya Önsöz 16 Önsöz 17 GİRİŞ 19 I. BÖLÜM FELSEFE ÖĞRETİMİ 23

6 Sofistlerin O rtaya Ç ıkışın d a Etkili O lan Felsefe-D ışı N edenler ıo Felsefi N ed enler

Lisans. Deskriptif Önermeler

V. Descartes ve Kartezyen Felsefe

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Özgüven Nedir? Özgüven Eksikliği Nedir?

Bunu herkes yapıyor! -Gerçekten herkes mi? Nasıl korunmam gerektiğini biliyorum! -Kalbini, gönlünü nasıl koruyacaksın?

ONKOLOJİ HEMŞİRELİĞİ VE ETİK. Prof. Dr. Nermin Ersoy Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı

İNSAN HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ

KAMU PERSONEL HUKUKU KISA ÖZET HUK303U

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ

SİYASİ DÜŞÜNCELER TARİHİ

Ev içi şiddeti önleme nihai kararı 2007 Suçlar (Ev İçi ve Kişisel Şiddet) Yasası

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

BORÇLAR HUKUKU KISA ÖZET HUK110U

MBA 507 (3) TUTUMLAR VE İŞ TATMİNİ

Uludağ Üniversitesi Mühendislik Fakültesi 4 Aralık Dr. K. Ahmet Sevimli Yardımcı Doçent Uludağ Üniversitesi Hukuk Fakültesi

Ahlâk ve Etikle İlgili Temel Kavramlar

KİRA İLİŞKİSİNİN SONA ERMESİ

Modern Mantık Açısından Ahlâk Çıkarımı. Moral Inference from the Point of Modern Logic

Matematik Ve Felsefe

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl

HUKUKSAL ETİK (LEGAL ETHICS) DERS NOTLARI

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2

Prof. Dr. OKTAY UYGUN Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi DEMOKRASİ. Tarihsel, Siyasal ve Felsefi Boyutlar

Not. Aşağıdaki Kant la ilgili notlar Taylan Altuğ un Kant Estetiği (Payel Yayınları, 1989) başlıklı çalışması kullanılarak oluşturulmuştur.

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Yrd.Doç.Dr. BERFİN KART

KİMLİK, İDEOLOJİ VE ETİK Sevcan Yılmaz

TÜRK İŞ HUKUKUNDA İŞÇİNİN SADAKAT BORCU

Tanrının bize kendinin her. hkla. gun. kadar kararsız ve ""'!S';?'''"'" kural veya

MAREŞAL FEVZİ ÇAKMAK İLKOKULU ETİK KOMİSYONU FAALİYET PROGRAMI

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-4

İMAR HUKUKUNDAN KAYNAKLANAN TAZMİNAT DAVALARI

KAYMAKAMA ve GAZETECİLERE SALDIRDILAR

MİSYON, VİZYON VE DEĞERLER

Sevgili dostum, Can dostum,

Engellilere Yönelik Tutumların Değiştirilmesi ZEÖ-II 2015

Psikolojiye Giriş. Onur Kültürü. Evrim, Duygular ve Mantık: Duygular 2. Kısım Ders 12. Hiçbir şekilde iletişim kurulamazsa ne olur?

Kohlberg e Göre Ahlak Gelişimi Kohlberg ahlak gelişiminin gelenek öncesi, geleneksel ve gelenek sonrası olmak üzere üç düzey içinde gerçekleştiğini

Yazılı Ödeviniz Hakkında Kendinize Sormanız Gereken Bazı Sorular

Ahlak Gelişimi. Prof. Dr. İbrahim YILDIRIM

ERKEN ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE YALAN SÖYLEME DAVRANIŞI

İlgili Kanun / Madde 5521 S. İşMK. /1

Sosyal psikoloji bakış açısıyla İş Sağlığı ve Güvenliği İle İlgili Kurallara Uyma Durumunun İncelenmesi. Prof. Dr. Selahiddin Öğülmüş

Prof.Dr.Muhittin TAYFUR Başkent Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü

KAMU YÖNETİMİ. 9.Ders. Yrd.Doç.Dr. Uğur ÖZER

FİKRİ HAKLAR ESD GENEL KAVRAMLAR. Yrd.Doç.Dr. Levent DURDU Kocaeli Üniversitesi B.Ö.T.E. Bölümü

12/24/2013. Sağlık Ekibi Üyeleri

KAVRAMLAR TUTUMLAR BECERİLER

AŞKIN BULMACA BAROK KENT

MESLEK ETİĞİ KISA ÖZET KOLAYAOF

İnternet ve BİT Kullanım Kuralları

Cumhuriyet Halk Partisi

ÜNİTE:1. Kurallar, Devlet ve Hukuk ÜNİTE:2. Hukukun Uygulanması ÜNİTE:3. Hukuk Sistemleri ve Türk Hukuk Tarihi ÜNİTE:4. Yargı Örgütü ÜNİTE:5

TARİHSEL BİR VARLIK OLARAK İNSAN İNSAN HAKLARI

Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim Velimizi Sen Bilmezsin Biz Bağış Alamıyoruz Cümlelerini kurarken bir daha düşüneceksiniz.

Öğretmenlik Meslek Etiği

Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma

VII. ULUSLARARASI BALKAN BÖLGESİ DÜZENLEYİCİ YARGI OTORİTELERİ KONFERANSI MAYIS 2012, İSTANBUL

İnsan Haklarına Deontolojik Bir Temel

İş Yeri Hakları Politikası

Eskiden Amcam Başkötü ye ait olan Bizim Eski Yer,

Woyzeck: Öğleyin güneş tepeye çıkıp da dünya ateşe düşmüş gibi yanmaya başlayınca, işte o zaman korkunç bir ses bir şeyler diyor bana.

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ

FELSEFE BÖLÜMÜ LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ I.YARIYIL DERSLERİ

ÇOCUK VE YETİŞKİN HAKLARI

1) İngilizce Öğrenmeyi Ders Çalışmak Olarak Görmek

Transkript:

SOKRATES İN YURTSEVERLİĞİ: SÖZ VERMEK, SÖZÜNDE DURMAK VE İNSANA SAYGI Ogün ÜREK ÖZET Bu makalenin konusu Sokrates in yurtseverliğidir. Makale, Sokrates in Atina yasalarına bağlılığından kaynaklanan yurtseverliğinin temelinde insan sevgisi olduğunu göstermeyi amaçlamaktadır. Bu düşünceyi temellendirmede, Hobbes, Rousseau ve Sartre ın görüşlerinden hareketle, hukukun oluşumundaki temel değer olan söz verme temelinde, Kant ın sözünde durma ile insana saygı arasında kurduğu bağlantı üzerinde durulacaktır. Kant ın kurduğu bu bağlantıya göre, sözünde duran kişi, aynı zamanda insanı araç olarak değil, amaç olarak gören, insana saygı duyan kişidir de. Sonuç olarak, yasaya bağlılık sözünde durmanın bir ifadesidir. Sokrates, Atina yasalarına bağlı kalarak sözünde durmuş, Atina halkının özelinde insana saygıda temelini bulan insan sevgisini ortaya koymuştur. Anahtar Kelimeler: Yurtseverlik, Söz verme, Saygı, İnsan Sevgisi, Sokrates (The Patriotism of Socrates: To Promise, To Keep Promise and Respect to Human ) ABSTRACT The article of this declaration is the patriotism of Socrates. The article aims showing the source of Socrates patriotism which comes from loyality to Athens laws is his love of the human. To fix this thought, using Hobbes, Rousseau and Sartre s thoughts as basis, keeping promise as the main value of constitution of law, focusing on Kant s relation between respect to human and keeping word.according to this relation,the person who keeps promise also respects human and sees human as a being not a tool Finally,loyality to laws is a reflection of keeping word.socrates kept his word by being loyal to Athens laws and showed his love for residents of Athens in general his love for humans. Keywords: Patriotism, keeping promise, respect, Love of Human, Socrates B Uludağ Üniversitesi Felsefe Bölümü öğretim görevlisi.

38 Sokrates in Yurtseverliği:Söz Vermek, Sözünde Durmak ve İnsana Saygı İnsanlık tarihindeki en dikkat çekici ve anlamlı yurtseverlik örneklerinden biri, Platon un Kriton diyalogunda Sokrates in yurtseverliğidir. Bu diyalogda Platon, Atina yasaları tarafından gençleri yoldan çıkarmak, şehrin tapındığı Tanrılara tapınmamak ve onların yerine başka yeni Tanrılar koyarak yasayı ihlâl etmekle suçlanan ve yargılanarak ölüme mahkûm edilen Sokrates le, Sokrates in yakın dostu, varlıklı ve felsefe konularına karşı büyük ilgi duyan Kriton arasında geçen konuşmaları aktarır. Sokrates, o sırada ölüme mahkûm edilmiş ve cezasının uygulanmasını beklemektedir. Sokrates in hapiste kaldığı zamanlarda onu sık sık ziyaret eden Kriton ise en son ziyaretinde Sokrates i hapisten kaçmaya ikna etmeye çalışmaktadır. Diyalogu Türkçeye çeviren Tanju Gölçöl e göre bu sırada Sokrates in yurtseverliği, ölümünden kısa bir süre önce gösterdiği inanılmaz kafa ve gönül rahatlığı, büyük filozofun kişiliğinin gerçek bir yanı olarak dikkatimizi çekiyor 1. Platon un Kriton diyalogu, Kriton un sabahın erken saatlerinde hapisteki Sokrates i ziyaretiyle başlar. Bu ziyarette Kriton un onu hapisten kaçırmak için gösterdiği bütün çabalara karşın Sokrates, Kriton un teklif ettiği şeyi felsefi sorgulama konusu yapmayı önerir. Bu noktada bütün Platon diyaloglarında olduğu gibi Sokrates, Kriton a teklif ettiği şeye ilişkin sorular sorarak onu bir felsefi tartışmanın içine çeker: Birine bir şeyin doğru olduğu söylenirse, bu şeyi yapmak mı gerekir, yoksa sözünden dönmek mi gerekir? Burada sitenin onayı olmaksızın çıkarak birine, özellikle buna en layık olanlara kötülük yapıyor muyuz, yapmıyor muyuz? Doğru olduğunda anlaştığımız şeye bağlı kalıyor muyuz, kalmıyor muyuz? 2. Kaçarak haklı bir hareket mi yapacağız, yoksa bütün bunları yaparken gerçek bir haksızlık mı yapacağız? 3. Sokrates in bu sorularına Kriton un cevap verememesi üzerine Sokrates, Kriton un teklif ettiği şeyi neden kabul etmemesi gerektiğini bir dizi düşünceyle şöyle temellendirir: Bugüne kadar savunduğum kanıtları, başıma bir felaket geldi diye silkip atamam; tersine hiç değişmediler bence ve eskisinin aynı saygıyı duyuyorum onlara 4 Tut ki tam 1 Platon, Diyaloglar 2, Kriton (Çev: Tanju Gökçöl) Remzi Kitabevi İstanbul: 1985, ss. 14 2 Platon, a.g.e., s.19 3 Platon, a.g.e., s.17 4 Platon, a.g.e., s.14

Ogün ÜREK 39 kaçacağımız sırada yasalar ve devlet karşımıza dikilip şu soruyu soruyorlar bize: Söyle bize Sokrates, ne yapmak istiyorsun? Denediğin işin, elinde olduğu kadarıyla, bizi, yasaları ve bütün devleti yok etmekten başka hedefi var mı? Verilen hükümlerin hiçbir gücü olmaz, kişiler onlara uymaz ve onları yok ederse, bir devletin devrilmeyip yaşamaya devam edeceğini mi sanıyorsun? Seninle anlaşmamız bu muydu Sokrates? 5 Bizden ve devletten hoşlandığını gösteren sağlam delilerimiz var. Gerçekten bu şehirde bütün öbür şehirlerden daha çok hoşlanmasaydın, herhangi bir Atinalıdan çok daha sık ayrılırdın buradan; oysa öyle hoşlanıyorsun ki, savaşa gitmek için hariç bir tek defa bile bir şenliğe gitmek için ayrılmadın şehrimizden. Öbür Atinalılar gibi hiçbir yolculuğa çıkmadın; bir başka şehir görmek, başka yasaları tanımak merakını hiç duymadın ve bizi öbürlerine öyle tercih ettin, özdeyişlerimize uyarak yaşamaya öyle kararlıydın ki, biz ve sitemiz hep yettik sana. Bu şehirde çocukların bile oldu, ondan hoşlandığını bu da ortaya koyar. Dahası var, davan sırasında bile, isteseydin sürgün cezasına çarptırılabilirdin. Ama o zaman ölümün karşısında kayıtsız kalacağını söyleyerek övünüyor, ölümü sürgüne tercih ettiğini söylüyordun; bugünse o güzel sözleri hatırlayıp yüzün kızarmadan biz yasalara aldırış etmeden, bizi yok etmeye kalkışıyorsun. Bizimle vatandaş olarak davranacağın üstüne yaptığın sözleşmeye aldırış etmeden kaçmaya kalkışarak, en aşağılık kölenin yapacağını yapmış olacaksın 6 Anlaşma koşullarını haksız bulsaydın gidebileceğin halde, kabul ettiğin anlaşma ve yükümlülükleri bozmaktan başka ne yapıyorsun? Oysa her fırsatta iyi yasalarını övdüğün Lakedaimon u, Girit i ya da herhangi bir başka Yunan ya da barbar devletlerinden hiçbirini tercih etmedin ve buradan, hem şehirden hem de tabii bizden öyle memnundun ki, topallar, körler ya da öbür sakatlardan çok daha az ayrıldın. Peki bugün yerine getirmeyecek misin yükümlülüklerini? Eğer inanıyorsan bunu yapmaz, şehirden kaçarak kendini gülünç duruma düşürmezsin 7. Bu noktada Platon un Kriton diyalogunda Sokrates in ağzından aktardığı düşüncelerin ışığında bakıldığında, Sokrates in Atina yasalarına bağlılığında temelini bulan yurtseverliğinin kuru bir toprak sevgisi değil, 5 Platon, a.g.e., s.19 6 Platon, a.g.e., s.21 7 Platon, a.g.e., s.22

40 Sokrates in Yurtseverliği:Söz Vermek, Sözünde Durmak ve İnsana Saygı insan sevgisi olduğu söylenebilir. Çünkü Platon un kurduğu bağlantıya göre yasa düşüncesiyle söz verme arasında doğrudan bir ilişki söz konusudur. Ama felsefe tarihinde bu iki kavram arasında bağlantı kurmayı kendilerine asıl iş edinen Platon sonrası filozoflar Hobbes, Rousseau ve bir ölçüde 20.yüzyıl filozofu Sartre dır. Gerek Hobbes, gerek Rousseau, insanlığın doğal durumuna ilişkin düşünceleri farklı olsa da, toplumsal ilişkilerde bir düzen tasarımının temeli olarak yasal ve hukuksal bir düzenin olanaklılığını toplumsal sözleşmede ya da toplumdaki bireylerin karşılıklı olarak birbirlerine söz vermelerinde görmektedirler. Somutlaştırıldığında örneğin, Hobbes a göre, hayvanlardan farklılığı sahip olduğu akıl aracılığıyla kavramsal iletişim kurma olan insan, 8 tıpkı hayvanlarda olduğu gibi içgüdüleriyle yönetilmektedir. Bu nedenle, insanın doğal durumu tıpkı hayvansal ilişkilerde olduğu gibi herkesin herkese karşı savaş içinde olduğu durumdur. İnsan insanın kurdudur temel ilkesinin geçerli olduğu bu genel güvensizlik durumu insanın ana güdüsü olan kendi varlığını korumayı istemeye aykırı ve bu bakımdan çok tehlikeli bir durumdur. Varlığını koruma güdüsü, bu durumdan kurtulup herkesin güvenliğini sağlayan bir durum bulmağa insanı zorlar. Bu da insanların, kuvvet araçlarına başvurmaktan vazgeçerek, birbirine söz vermesi ve bu kuvvet araçlarını hep birlikte itaat edecekleri bir güce devretmesi için anlaşmalarıyla bulunabilir 9. Bu sözleşme ile de devlet ve onun temeli olan yasal bir düzen kurulmuş, doğal durumdan yurttaşlık durumuna geçilmiş olur. Rousseau ya göre ise doğal durumda zihinsel ve fiziksel açıdan birbirine eşit olmayan insanlar arasındaki ilişki, her şey bol olduğundan insanlar birbirine gereksinim duymadığı için, özgür ve eşit bir yaşam ilişkisi biçimindedir. Ama ilk olarak bir toprak parçasının etrafına bir çit çevirip Burası benimdir diyen ve buna inanacak kadar budala insanlar bulan kişiyle bu özgürlük ve eşitlik durumu ortadan kalkar 10. Bu yeni politik eşitsizlik durumunda toprağın işlenmesi, bölünmesine neden olmuş ve bu da hak ve haksızlık kavramlarını ortaya çıkarmış, eşitsizliği bütünüyle arttırmış, zengin ile fakir, efendi ile köle ayrılığını doğurmuştur. Doğal eşitsizliğin ortadan kalkmasının sonuçları, tembellik, lüks ve genel düzenin bozulması olmuştur. Bu da insanları bir 8 Thomas Hobbes, Leviathan, (Çev: Semih Lim), Yapı Kredi Yayınları, İstanbul: 1995, ss.41 9 Hobbes, a.g.e., s.129-130 10 Jean Jacques Rousseau, İnsanlar Arasındaki Eşitsizliğin Kaynağı, (Çev: Rasih Nuri İleri), Say Yayınları, İstanbul: 1995, ss.135

Ogün ÜREK 41 sözleşmeyle birleşmeye götürmüştür. Rousseau ya göre toplum sözleşmesi yapıldığı sırada ona karşı çıkanlar olursa, bu, sözleşmeyi geçersiz kılmaz; yalnızca karşı çıkanların anlaşmaya katılmalarını engeller; onlar da yurttaşlar arasında yabancı durumuna düşerler. Devlet kurulduktan sonra orada oturan, sözleşmeyi onamış demektir, devletin toprakları üzerinde oturmaksa, onun egemenliğine boyun eğmek demektir 11. Sözleşmeyle ortaya çıkan yeni durumda insanlar tıpkı doğal durumda olduğu gibi özgür ve eşit olacaklardır. Çünkü ortaya çıkan toplumsal sözleşme durumu, herkesin aynı sözü vermesiyle ortaya çıkan bir durum olduğundan, herkesin herkese eşit olduğu ve herkes aynı sözleşmeye uymak için söz verdiğinden, yani herkes doğal durumda sahip oldukları sınırsız özgürlükten sözleşmeyle aynı miktardaki özgürlüklerini sınırladıklarından, doğal durumdaki gibi herkesin özgür olduğu bir durumdur 12. Hobbes ve Rousseau dan sonra, toplumsal düzen aracı olan yasa ile söz verme arasında ilişki kurmakla birlikte, söz vermenin yalnız bir gruba katılmayı sağlayan pratik bir buluş olarak nitelendirmenin ötesinde, aynı zamanda bir gruba katıldıktan sonra da grubun varlığını sürdürmesini sağlayacak olan dostun şiddeti ni olanaklı kıldığını öne sürerek dikkate değer bir yaklaşım sergileyen filozof Sartre dır. Ona göre, bir organizma olması nedeniyle gereksinimleri olan bireyin bu gereksinimlerini karşılamak, başka bir ifadeyle eksiklerini tamamlamak için eksiklikler alanını aşmasının tek yolu, bir gruba katılmasıdır. Bunun için yapması gereken şey, katılmayı istediği grubun üyeleriyle bir çeşit söz verme ilişkisi kurmaktır. Çünkü Sartre a göre her grup, ancak üyelerinin verdikleri sözler temelinde kurulabilir. Bu anlamda söz verme, grubun özgür varlığının temelidir. Söz verme grubun kurulması ve bununla birlikte varlığını sürdürmesi için keşfettiği pratik bir buluştur. Bir pratik buluş olarak söz verme, grubun grup bireylerinin ihaneti karşısında, kendine özgü bir şekilde geliştirdiği bir araçtır. Bununla grup, tehlikelere karşı korunmak için yapay bir eylemsizlik yaratır 13. Bu noktada Sartre, söz verme, özgürlük ve dostun şiddeti kavramları arasındaki ilişkiyi şöyle kurar: Ona göre söz verme davranışı, özgür praksis i amaç edinen, bu özgür praksis i özgür bir şekilde 11 Jean Jacques Rousseau, Toplum Sözleşmesi, (Çev: Alpagut Erenulu), Öteki Yayınevi, Ankara: 1996. s.168 12 Rousseau, a.g.e., s.46 13 Jean Paul Sartre, Critique de la raison dialectique, Editions Gallimard, t.i Paris: 1985, ss.520

42 Sokrates in Yurtseverliği:Söz Vermek, Sözünde Durmak ve İnsana Saygı sınırlama çabasında olan davranıştır 14. Söz verme, özgür yükümlülüklerin özgür ilişkisi 15 ; grubun bütününün güvenliğini sağlamak için gruptaki her tekin özgürlüğüdür. Söz vererek birbirine bağlanmış bir grubun üyeleri, bunu özgür bir şekilde ortak praksis in gerçekleşmesine katkıda bulunarak sağlarlar. Sartre a göre temellerine inilerek bakıldığında söz verme davranışını doğuran asıl neden korkudur 16. Grubun bireyleri bir kez söz verdi mi grup, her türlü tehlikeye karşı bireylerinin özgürlüğünü güvence altına almak zorundadır. Böyle bir gruptaki bireylerin özgürlüğü, kendi özgürlüklerine karşı grubun şiddetini gerektirir. Sartre a göre bu şiddetin amacı, düşmanın varlığından duyulan korku karşısında özgür korunma olarak terörü, grup bireylerinin grubun varlığını tehlikeye atmasını önlemek için kullanmaktır. Grubun diğer üyeleri tarafından gerçekleştirilen bu dostun şiddeti, benim özgür ihanetime karşı güvencedir. Çünkü grup içindeki bireylerin birinin sözü diğeri için bir güvencedir. Bu üç filozofun söz verme ile yasa düşüncesi arasında kurduğu zorunlu bağlantıyı başka bir tarzda ve dikkate değer bir biçimde kuran filozof ise Kant tır. Kant ın etik anlayışında sözünde durma ile ahlâk yasası, sözünde durma ile pratik buyruk arasında kurduğu ilişki, Sokrates in yurtseverliğinin temelini insana saygıdan alan bir insan sevgisi olduğunu temellendirme noktasında diğer üç filozofun yasa ile söz verme arasında kurdukları bağlantılardan daha ileri ve daha anlamlı bir adımdır. Bu çerçevede Kant ın etik anlayışına bakıldığında, Kant ın etik anlayışındaki bütün amacının, aklın olgusal dayanağı olabilecek nitelikte, yani bütün akıl sahibi varlıkların istemesi için geçerli olabilecek nitelikte bir yasa ortaya koymak olduğu görülür. Bu noktada Kant, bütün akıl sahibi varlıklar için geçerli olabilecek nitelikte bir yasayı ortaya koyma çabasında bütün içerikli pratik ilkeleri bir kenara iter. Çünkü Kant a göre arzulama yetisinin bir nesnesini (içeriğini), istemeyi belirleyen neden olarak varsayan bütün pratik ilkeler istisnasız olarak deneyseldirler ve pratik yasalar sağlamazlar 17. Böylece Kant, bütün akıl sahibi varlıkların istemesini belirleyebilecek olan bir yasanın, ancak, istemenin içeriği bakımından değil, sırf biçimi bakımından belirlenmesinin bir nedenini taşıyan nitelikte bir yasa olabileceğini ortaya koyar. Bu yasa da bir tektir ve şu şekilde dile getirilebilir: Öyle eyle ki, 14 Sartre, a.g.e., s.523 15 Sartre, a.g.e., s.532 16 Sartre, a.g.e., s.528 17 Immanuel Kant, Pratik Aklın Eleştirisi. (Çev. İ. Kuçuradi, Ü. Gökberk, F. Akatlı). Türkiye Felsefe Kurumu Yayınları, Ankara: 1994, ss.23

Ogün ÜREK 43 senin istemenin maksimi, hep aynı zamanda genel bir yasamanın ilkesi olarak da geçerli olabilsin 18. Kant, ahlâk yasası dediği bu yasayı temele alarak pratik buyruğu da şu şekilde ortaya koyar: Her defasında insanlığa, kendi kişinde olduğu kadar başka herkesin kişisinde de sırf araç olarak değil, aynı zamanda amaç olarak davranacak biçimde eylemde bulun 19. Kant, Ahlâk Metafiziğinin Temellendirilmesi adlı yapıtında, gerek ahlâk yasası gerekse pratik buyruğun eylem alanında, somut insan ilişkilerinde nasıl işletilebileceğini açığa kavuşturmak amacıyla bir dizi örnek verir. Bu örneklerin birinde Kant, sözünde durma ile ahlâk yasası ve sözünde durma ile pratik buyruk arasındaki ilişkiyi açıklar. Biri borç para almak zorunda olduğunu görüyor. Bu borcu ödeyemeyeceğini iyi biliyor, ama belirli bir zaman sonra ödeyeceği konusunda sağlam görünen bir söz vermezse, ona beş para verilmeyeceğini de görüyor. Böyle bir sözü vermeyi arzu ediyor; ancak hâlâ, kendine şunu soracak kadar vicdanı vardır: zor bir durumdan bu şekilde çıkmak yasak ve ödeve aykırı değil midir? Yine buna karar verdiğini varsayarsak, eyleminin maksimi şöyle olur: paraya ihtiyacım olduğunu düşündüğüm zaman, borç alırım ve hiç ödeyemeyeceğimi bildiğim halde, onu ödeyeceğime söz veririm. Şimdi ben sevgisinin ya da kendi çıkarının bu ilkesi, benim gelecekteki bütün esenliğimle belki bağdaşır, ancak şimdi soru şudur: bu doğru mudur? Böylece ben sevgisinin küstahlığını genel bir yasaya dönüştürür ve soruyu şu biçime sokarım: maksimim genel bir yasa olsaydı, nasıl olurdu? Burada hemen görürüm ki, bu maksim hiçbir zaman genel bir yasa olarak geçerli olamaz ve kendi kendisiyle uyuşamaz, kendisiyle zorunlu olarak çelişir. Zor durumda olduğunu düşünen herkes, tutmama niyetiyle, kafasına eseni yapmağa söz verebilir gibi bir yasanın genelliği, söz vermeyi ve bu amaçlananı olanaksız bile kılardı: çünkü kimse kimsenin söz verdiğine inanmaz, boş lâf saydığı bütün bu tür söylenenlere de gülerdi 20. Kant, sözünde durmamayı istemenin ahlâk yasasına uygun iyi bir isteme olmadığını gösterdikten sonra, sözünde durmamayı istemenin pratik buyruğuna da aykırı bir isteme olduğunu gösterir. Kant a göre 19 18 Kant, a.g.e., s.34 Immanuel Kant, Ahlâk Metafiziğinin Temellendirilmesi. (Çev. İ. Kuçuradi). Hacettepe Üniversitesi Yayınları, Ankara: 1995, ss.46 20 Kant, a.g.e., s.39

44 Sokrates in Yurtseverliği:Söz Vermek, Sözünde Durmak ve İnsana Saygı başkalarına yalan yere söz vermeye niyetlenen, başka bir insanı sırf araç olarak kullanmak istediğini, diğer insanın amacı kendinde taşımadığını hemen görür 21. Çünkü o kişiye sırf para almak için yalan söylenmiş, bir anlamda onun kişiliği paraya ulaşmak için bir araç olarak kullanılmıştır. Bu noktada Kant ın ahlâk yasası ya da pratik buyruk ile insana saygı duygusu arasında kurduğu içkin bağlantıya ilişkin düşüncelerine bakmak Sokrates in yurtseverliğinin temelini görmek bakımından önemlidir. Kant a göre, eylemlerin bütün ahlâksal değerini belirlemede tek ölçüt olan ahlâk yasası, aynı zamanda özgür istemeyi doğrudan belirleyecek nitelikte olan tek yasadır. Çünkü istemenin belirlenmesi, ahlâk yasasına uygun olmakla birlikte ne türden olursa olsun yalnızca bir duygu -ahlâk yasası istemenin yeterli bir belirlenme nedeni olabilsin diye, varsayılması zorunlu olan bir duygu- aracılığıyla oluyorsa, yani yasa uğruna olmuyorsa, o zaman eylem gerçi yasalılık içerecek, ama ahlâklılık içermeyecektir 22. Ahlâk yasasının istemeyi belirlemesinde önemli olan, istemenin özgür olarak, yalnızca duyusal eğilimlerin etkisinden uzak olarak değil, aynı zamanda bu eğilimleri geri çevirerek ve yasaya aykırı olduğu takdirde her türlü eğilimi engelleyerek, yalnızca yasayla belirlenmesidir. Ahlâk yasası yapısından dolayı istemeyi belirleme amacıyla kendisinden önce gelebilecek olan bütün eğilimleri -ben sevgisini, özellikle de kendini beğenmişliği- engellediğinden, yani kişiyi kendi gözünde küçük düşürdüğünden, en büyük saygının konusudur. Bununla birlikte her türlü eğilim tutkusal duygularda temelini bulduğundan, eğilimlerin engellenmesinden meydana gelen duygu üzerindeki etkinin kendisi de bir duygu olacağından 23 Kant, saygıyı bir duygu olarak nitelendirir. Bu saygı da, ahlâk yasasının yarattığı bir etki sonucunda ortaya çıktığından, ancak ahlâk yasasına duyulan bir saygı olduğu için Kant, bu duyguya ahlâk yasasına saygı duygusu 24 der. Kant ta saygı duygusu, ahlâk yasasından önce gelen bir duygu değildir; aksine ahlâk yasasının eğilimleri engellemesiyle ortaya çıkan bir duygu olduğundan, tutkusal olarak nitelendirilen diğer bütün duygulardan ayrıdır. Dolayısıyla ona göre, ahlâk yasasına saygı duygusu, deneysel kaynaklı olmayan, düşünsel bir nedenin uyandırdığı bir duygu olduğundan zorunluluğu doğrudan kavranacak olan tek duygudur 25. 21 Kant, a.g.e., s.47 22 Immanuel Kant, Pratik Aklın Eleştirisi. (Çev. İ. Kuçuradi, Ü. Gökberk, F. Akatlı). Türkiye Felsefe Kurumu Yayınları, Ankara: 1994, ss.79. 23 Kant, a.g.e., s.81 24 Kant, a.g.e., s.82 25 Kant, a.g.e., s.82

Ogün ÜREK 45 Kant a göre saygı, yalnız ahlâk yasasına karşı duyulan bir duygu olduğundan ve ahlâk yasasının öznesi de insan olduğundan, yalnız kişilere yönelir, hiçbir zaman şeylere yönelmez. Saygı, insana saygıdır. Çünkü saygı, temelini saf akılda bulan a priori bir duygu olduğundan her zaman içkindir; oysa tutkusal duygular aşkındır, dolayısıyla da her zaman şeylere yönelirler. Bir kişi, en sıradan insanda bile bir dürüstlük olduğunu fark ederse, istese de istemese de o dürüst kişiye saygı duymaktan kendini alamaz. Çünkü iyi olan her şey insanda her zaman eksiklik gösterir ve o dürüst kişinin eylemini kişi kendi eylemiyle karşılaştırdığında, kendini beğenmişliği yerle bir eden bir yasanın yasaya uygun eyleminin başarılabileceğini eylemde görmüş olur. Zira bir kişiye duyulan bütün saygı, aslında, bize örneğini verdiği yasaya (dürüstlük yasasına vb.) saygıdır 26. Sonuç olarak, Platon un Kriton diyalogunda aktardığı Sokrates karakterinin ölümü bile göze alarak Atina yasalarına gösterdiği bağlılıktan kaynaklanan yurtseverliğinin, özellikle Kant ın sözünde durma ile ahlâk yasası, ahlâk yasasıyla insan saygı duygusu arasında kurmuş olduğu zorunlu bağlantılar düşünüldüğünde, insana saygı duygusunda temelini bulan insan sevgisi olduğu söylenebilir. KAYNAKÇA HOBBES, Thomas. Leviathan, (Çev: Semih Lim). İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 1995. HOBBES, Thomas. Yurttaşlık Felsefesinin Temelleri, (Çev: Deniz Zarakolu). İstanbul: Belge Yayınları, 2007. 26 Immanuel Kant, Ahlâk Metafiziğinin Temellendirilmesi. (Çev. İ. Kuçuradi). Hacettepe Üniversitesi Yayınları, Ankara: 1995, ss.17

46 Sokrates in Yurtseverliği:Söz Vermek, Sözünde Durmak ve İnsana Saygı KANT, Immanuel. Pratik Aklın Eleştirisi. (Çev. İ. Kuçuradi, Ü. Gökberk, F. Akatlı). Ankara: Türkiye Felsefe Kurumu Yayınları, 1994. KANT, Immanuel. Ahlâk Metafiziğinin Temellendirilmesi. (Çev. İ. Kuçuradi). Ankara: Hacettepe Üniversitesi Yayınları, 1995. PLATON. Diyaloglar 2, Kriton (Çev: Tanju Gökçöl) İstanbul: Remzi Kitabevi, 1985. PLATON. Sokrates in Savunması,(Çev: Erman Gören). İstanbul: Kabalcı Yayınları, 2006. ROUSSEAU, Jean Jacques. İnsanlar Arasındaki Eşitsizliğin Kaynağı, (Çev: Rasih Nuri İleri) İstanbul: Say Yayınları, 1995. ROUSSEAU, Jean Jacques. Toplum Sözleşmesi, (Çev: Alpagut Erenulu), Ankara: Öteki Yayınevi, 1996. SARTRE, Jean Paul. Critique de la raison dialectique, t.i Paris: Editions Gallimard, 1985. SARTRE, Jean Paul. Yöntem Araştırmaları, (Çev: Serdar Rıfat Kırkoğlu). İstanbul: Kabalcı Yayınları, 1998.