DEMOKRASİNİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI TARTIŞMALARI BAĞLAMINDA 2011 MİLLETVEKİLİ GENEL SEÇİMLERİ VE MEDYA



Benzer belgeler
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2014, 5(1), DOI: /sbeder _

TÜRKİYE SOSYAL, EKONOMİK VE POLİTİK ANALİZ SEPA 5

ACR Group. NEDEN? neden?

10 Ağustos. Cumhurbaşkanlığı Seçimleri Yazılı Medya Araştırması. 18 Ağustos Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı Seçimi Yazılı Medya Araştırması

Cumhuriyet Halk Partisi

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... V İÇİNDEKİLER... VII 24 HAZİRAN 2018 CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ

24 Haziran Seçimlerine İlişkin Kamuoyu Eğilimleri

TÜRKİYE DE SİYASET VE DEMOKRASİ

OHAL Bilançosu, Hak İhlalleri Raporu

Kamuoyunda Erken Seçim Algısı Araştırması

2010 YILINA DAMGASINI VURAN OLAYLAR. Avrupa Birliği ve Avrupa Birliği ne giriş süreci. Terör olayları. Türkiye-İsrail krizi

İÇİNDEKİLER SUNUŞ...IX KISALTMALAR... XIII I. BÖLÜM SEÇİM DÖNEMİ

TÜRKİYE SOSYAL, EKONOMİK VE POLİTİK ANALİZ - 4

T.C. YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI Basın Bürosu Sayı: 19

Karar No : 2100 Karar Tarihi : 26/10/2015

CHP'lilerin telefonlarının izlenme skandalında kritik bilgiler

ANAYASA DERSĐ ( ) ( GÜZ DÖNEMĐ YILSONU SINAVI) CEVAP ANAHTARI

DİYARBAKIR BÖLGE HALKININ CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ REFERANDUMUYLA İLGİLİ DÜŞÜNCELERİNİ ÖLÇMEYE YÖNELİK SAHA ÇALIŞMASI:

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU

ÖZETLE. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

Yrd. Doç. Dr. Tevfik Sönmez KÜÇÜK Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi PARTİ İÇİ DEMOKRASİ

Karar No : 1782 Karar Tarihi : 27/09/2015

20. RİG TOPLANTISI Basın Bildirisi Konya, 9 Nisan 2010

DİYARBAKIR GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİNDE GENÇLİĞİN SİYASAL, SOSYAL VE GELECEK BEKLENTİLERİNİN TESPİTİNE YÖNELİK SAHA ARAŞTIRMASI.

ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ KAMU YÖNETİMİ ANABİLİM DALI SEÇİM SİSTEMLERİNİN SEÇMEN İRADESİNE ETKİSİ

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu

Yorumluyorum. Ceza Hukuku Perspektifinden Güncel Olaylara Bakış

AĞUSTOS 2015 TÜRKİYE GÜNDEMİ VESEÇMEN EĞİLİMİ ARAŞTIRMASI SONUÇ RAPORU 25 AĞUSTOS 2015

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... V İÇİNDEKİLER... IX KISALTMALAR... XVII I. BÖLÜM TBMM IX. DÖNEM ( )

2 Kasım Sayın Bakan,

A N A L İ Z. 7 Haziran dan 1 Kasım a Seçim Beyannameleri: Metin Analizi. Furkan BEŞEL

21 EKİM 2007 TARİHLİ HALKOYLAMASI

MEDYANIN EYLÜL AYI GÜNDEMİ - DÖRDÜNCÜ KUVVET MEDYA - Özgür Gazeteciler Platformu Salı, 04 Ekim :31

YAZILI VE GÖRSEL BASINA YANSIYANLARDAN ÖRNEKLER

(DEÜ Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Bölümü Anayasa Hukuku Anabilim Dalı)

Cumhuriyet Halk Partisi

İNSAN HAKLARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI ARALIK AYI İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU ARALIK 2012

Haziran 25. Medya ve Güven. Gündem. Tüm hakları gizlidir.

Türkiye'de ilan edilen olağanüstü hal uygulaması dünya basınında geniş yer buldu / 11:14

T.C. YÜKSEK SEÇİM KURULU Karar No : 329

Vizyon Siyasi Kalkınma Merkezi tarafından düzenlenen Filistin Ulusal Projesi Görüşler ve Perspektifler Sempozyumu Filistin in çeşitli kesimlerinden

CUMHURBASKANININ YETKİ VE SORUMLULUKLARI

Sosyal Araştırmalar Enstitüsü 1 Kasım 2015 Genel Seçim Sandık Sonrası Araştırması

ANAYASA HUKUKU (İKTİSAT VE MALİYE BÖLÜMLERİ) GÜZ DÖNEMİ ARASINAV 17 KASIM 2014 SAAT 09:00

R A P O R. Doç. Dr. Fatih YARDIMCIOĞLU Arş. Gör. Furkan BEŞEL. Mayıs 2015

KASIM 2011 FAALİYET RAPORU. Prof.Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

ARAŞTIRMA GRUBU. Prof. Dr. Özer SENCAR Prof. Dr. İhsan DAĞI Prof. Dr. Doğu ERGİL Dr. Sıtkı YILDIZ Dr. Vahap COŞKUN MAYIS

2008 yılında gönüllü çabalarla kurulan Uluslararası Şeffaflık Derneği ülkenin demokratik, sosyal ve ekonomik yönden gelişimi için toplumun tüm

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... V İÇİNDEKİLER... VII KISALTMALAR... XIII. I. BÖLÜM 2007 den 2011 e DOĞRU

Merakla Beklenen Anket Sonuçları Açıklandı

Türkiye Siyasi Gündem Araştırması

Süleyman Demirel Hayatını Kaybetti

1-Hâkim ve Savcılar idari görevleri dolayısıyla aşağıdaki kurumlardan hangisine bağlıdır?

Taha Akyol OHAL. ANAYASA Mahkemesi nin denetimsizlik kararı üzerine OHAL hiçbir denetim ve denge olmadan çalışıyor.

ORSAM AYLIK IRAK TÜRKMENLERİ GÜNCESİ

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Sorunlar ve Çözüm önerileri

Devletin Şefleri Cumhurbaşkanları

BALIKESİR TABİP ODASI EYLÜL 2016 ETKİNLİK RAPORU

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...IX

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

Son 5 Yılda Türkiye Medyasında İnsan Hakları ve Nefret Söylemi. Şubat 2015

15 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİNE AZERBAYCAN DAN BAKIŞ

1999 dan 2007 ye Seçmen Tercihleri ve Değişim

Karar No : 2025 Karar Tarihi : 19/10/2015

Sayı: 32/2014. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi aşağıdaki Yasayı yapar:

TÜRKİYE SOSYAL, EKONOMİK VE POLİTİK ANALİZ -6-

16 Nisan Anayasa Değişikliği Referandumu Sandık Sonrası Araştırması

Karar No : 2316 Karar Tarihi : 14/11/2015

ODTÜ G.V. ÖZEL LĠSESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ZÜMRESĠ Eğitim-Öğretim Yılı. Ders Adı : Siyaset ÇalıĢma Yaprağı 13 SĠYASET

Hackerlar ortaya çıkardı: Birleşik Arap Emirlikleri İsrail yanlısı kurumları fonluyor!

Cumhuriyet Halk Partisi

Vekiller Heyeti Kararı, Sıkıyönetim Komutanlığı ve Milli Güvenlik Konseyi'nce Kapatılan Siyasi Partiler

Karar No : 1550 Karar Tarihi : 26/08/2015

KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ ANAYASA HUKUKU DERSİ ÖĞRETİM YILI II. DÖNEM DERS PROGRAMI İÇERİĞİ DERS TARİHİ 1. DERS SAATİ 2.

Devrim Öncesinde Yemen

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

KARAR 1 (672 sayılı KHK ile kamu görevinden çıkarılmaya dair) Davalı : Başbakanlık /ANKARA

İÇİNDEKİLER I. BÖLÜM TBMM VIII. DÖNEM ( )

Öğr.Gör. İbrahim Ersin TURGUT, Öğr.Gör.Dr.Cumali ERDEMİL Pamukkale Üniversitesi Buldan Meslek Yüksekokulu

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016

2015 Genel Seçim Sandık Sonrası Araştırması

16 ŞUBAT 2011 CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ ÇETİN SOYSAL IN DİNLEMELERLE İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI

Türkiye küçük Millet Meclisleri MAYIS 2018 Ortak Payda Raporu

Siyasal Partiler: Kurumsallaşma, Demokrasi ve Reform. Ersin Kalaycıoğlu Sabancı Üniversitesi

Bağımsız İdari Otoriteler/ Düzenleyici ve Denetleyici Kuruluşlar. Doç. Dr. Aslı Yağmurlu

TÜRKĠYE DE ANAYASA DEĞĠġĠKLĠĞĠ: NEDENLER, YAġANANLAR VE SONUÇLAR

YÜKSEKÖĞRETİM KALİTE KURULU BİLGİ NOTU

ŞUBAT 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

TÜRKİYE TİPİ BAŞLANLIK SİSTEMİ MODEL ÖNERİSİ. 1. Başkanlık Sistemi Tartışmasının Temel Gerekçeleri

ÇOK PARTİLİ DÖNEMDE SİYASET Erol Tuncer - 23 Mart 2018

MAHKEMELER (TÜRK YARGI ÖRGÜTÜ) Dr. Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

SİYASET ÜSTÜ DÜŞÜNMEK Pazar, 30 Kasım :00

KASIM KARAGÖZ. ÖZGEÇMĠġ

ÖZET. Mayıs 2018 tarihindeki duruşmalarda sona erdi ve ceza evinden çıkarıldılar: Ali Bulaç, Mehmet Özdemir ve Şahin Alpay.

KASIM 2015 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Demokrasi ve Sivil Toplum (SBK256)

TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... V İÇİNDEKİLER... VII. I. BÖLÜM 2011 den 2015 e DOĞRU

Trans Terapi ve Dayanışma Grubu Toplantılarının Yedincisi Gerçekleşti. SPoD CHP Beyoğlu Belediyesi Başkan Aday Adayı Gülseren Onanç ile görüştü

Transkript:

ANKARA ÜNİVERSİTESİ BİLİMSEL ARAŞTIRMA ALTYAPI PROJESİ KESİN RAPORU DEMOKRASİNİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI TARTIŞMALARI BAĞLAMINDA 2011 MİLLETVEKİLİ GENEL SEÇİMLERİ VE MEDYA PROJE YÜRÜTÜCÜSÜ: Doç. Dr. Fatih Keskin YARDIMCI ARAŞTIRMACI: Yrd. Doç. Dr. Halise Karaaslan Şanlı PROJE NUMARASI: 11Y5450001 12 Temmuz 2011 12 Ekim 2011 Ağustos 2012 Ankara Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Ankara - 2012

I. Projenin Türkçe ve İngilizce Adı ve Özetleri II. III. IV. Amaç ve Kapsam Materyal ve Yöntem Analiz ve Bulgular a) 12 Haziran 2011 Seçimleri Öncesi Türkiye de Siyasal Gelişmeler b) 12 Haziran 2011 Seçimleri Öncesi Türkiye de Medya Ortamı c) Seçimlerle İlgili Gazete Haberlerine İlişkin İçerik Analizi c.1. Milletvekili Genel Seçimlerinin Gazetelerde Haberleştirilmesi c.2. Seçim Haberlerinde Demokrasi/Demokratikleşme Temalarının Yer Alış Biçimi d) Siyasal Partilerin Siyasal Reklam ve Kampanya Ürünlerine İlişkin İçerik Analizi d.1. Siyasal Reklamlara İlişkin İçerik Analizi d.2. Kampanya Ürünlerine İlişkin İçerik Analizi V. Sonuç ve Öneriler VI. VII. Kaynaklar Ekler a) Mali Bilanço ve Açıklamaları b) Makine Teçhizatın Konumu ve İleride Kullanımına Dair Açıklamalar c) Teknik ve Bilimsel Ayrıntılar (Proje soru önergeleri eklenmiştir) d) Sunumlar e) Yayınlar 1

I. Projenin Türkçe ve İngilizce Adı ve Özetleri Demokrasinin Yeniden Yapılandırılması Tartışmaları Bağlamında 2011 Milletvekili Genel Seçimleri ve Medya Seçim kampanyaları partilerin ya da adayların kendilerini kamuoyuna tanıtmak, seçmenin genelde ilgisini politik sürece ve özelde de kendi yanlarına çekmek için kullandıkları bir siyasal iletişim sürecidir. Siyasal iletişim, 1950 lerden itibaren bu süreçle ilgilenmiş, yeni politikalar, modern-postmodern seçimler ya da Amerikanvarileşme (Mancini ve Swanson, 1996; Negrine ve Papathanassopoulos, 1996) gibi başlıklar altında seçim kampanyalarına ilgi duymuştur. Bu ilgi, medyanın bu süreçte daha etkin bir rol oynamaya başlaması ve politik aktörlerin medyanın gerekliliği ve kullanımı konusunda görüş birliği içerisinde olmaları ile daha da artmıştır. Yirminci yüzyılın ikinci yarısından itibaren dünyada politikanın geçirdiği dönüşüm seçim kampanyalarına yönelik eleştirileri beraberinde getirmiştir. Bu eleştiriler seçimlerin Amerikanvarileşmesinin bir sonucu olarak izlence boyutunun öne çıktığı, politika yapmanın kendisinin şölenleştirildiği, politik sözün medyada yer alabilecek biçimde sunulduğu ve böylece herkes tarafından kabul görebilecek, ortakduyuya seslenen, egemen-bloğun değerleri ve kodlarıyla uyumlu, tektipleştirilmiş, sloganlaştırılmış yargılara indirgendiği, uzmanların öncülüğünde standartlaştırılmış dilin kullanıldığı üzerinde durmuştur. Doğal olarak bu eleştirilerin kökeninde son yıllarda seçimlere katılım oranlarının giderek azalmasının, siyasal kampanya etkinliklerinin ve parti politikalarının şekillendirilmesinde temel aktörlerden birisi olarak medyanın öne çıkmasının, medya ile politika arasındaki karşılıklılık ilişkisinin büyük rolü olmuştur. Medya yalnızca bilgilendiren ya da arabuluculuk işlevini yerine getiren bir iletişim kanalı olma özelliğini yitirmiş, diğer toplumsal güç merkezleriyle ilişkisi içersinde siyasal karar alma ve bu kararları sunmanın temel yapı taşlarından biri haline gelmiştir (Köker, Kejanlıoğlu, 2004). Bu çalışma, siyasetin 20.yüzyılın ikinci yarısından itibaren geçirdiği dönüşüm sonucunda medyanın siyasal kampanyalar ve kampanya içeriklerinin oluşturulmasında oynadığı ağırlıklı rolden ve medya ile siyasal süreçler arasındaki karşılıklılık ilişkisinden hareketle 2011 Milletvekili Genel Seçimlerine katılan ve birbirinden farklı ideolojik konumlara sahip siyasal partilerin demokrasi tema ve söylemlerini ve medyaya yansımalarını incelemek amacındadır. Başka bir deyişle bu çalışma, siyasi partilerin ve parti ileri gelenlerinin seçim kampanyası sürecinde demokrasi kavrayışlarını hangi anlamsal çerçeveler içinde ve hangi önceliklerle tanımlandıklarını ortaya koymayı amaçlamaktadır. 2

Discussions on the Reconstruction of Democracy 2011 General Elections and the Media Election campaigns are political communication processes that are used by political parties or candidates to introduce themselves to the public to win the voters over in general to the political process and in private to themselves. Political communication started to deal with this process as from 1950 s, and has shown interest to election campaigns under headlines such as new policies, modern- postmodern elections or Americanization (Mancini and Swanson, 1996; Negrine and Papathasanassopoulos, 1996). This interest has risen more with the active role of the media and also with the consensus of political actors on the necessity and usage of media. The transformation of politics all around the world that has been taking place from the second half of the twentieth century brought about the critics towards election campaigns. These comments stressed several points such as shining out of show dimension as a result of the Americanization of the elections, banquetisation of policy making, presentation of political word appropriate to the form that can take place in the media and thus made something that can be accepted by everyone, addressing common sense, in harmony with hegemonic block s value and codes, uniformed and has come down to comments that are sloganised, usage of standartised language especially with the leadership of experts. Naturally the decreasein the election participation rates, media s foreground position as one of the basic actors that shape political campaign activities and party policies, the reciprocality relationship between media and politics lie in the roots of all these critics. Media has lost the feature of being a communication channel that functions just as an informative or peacemaker, but became one of the basic building stones of political decision making and presentation of these decisions within its relationship with the other social power centers (Köker, Kejanlıoğlu, 2004). With reference to the result of the transformation of politics that has been taking place from the second half of the 20th century, media s active role playing in the constituting of campaign contents and political campaigns and the reciprocality relationship between media and political processes this study aims to analyse the political parties, that took part in the 2011 Parliement Membership Elections and have different ideological positions, democracy theme and discourses and their reflections to the media. In other words this study aims to set forth how political parties and party high-ups define their democracy understanding and within which semantic frames and priorities during election campaigns. 3

II. Amaç ve Kapsam 1 İletişimsel olan ile siyasal olanın birliğine ilişkin ilk çalışmalar Aristoteles e kadar geriye götürülebilir. Ancak siyasal iletişimin sisteme dahil olması ve akademik bir alan olarak kabul görmesi 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren gerçekleşmiştir. Bunda savaş sonrasında bireylerin siyasal toplum içindeki görüşlerine, söz ve davranışlarına önem verme isteğinin de rolü olmuştur. Siyasal topluluğun düşünme, inanma ve etkilenme tarzlarını ortaya koymak demokrasinin bir gereği olarak kabul edilmiştir. Katılımcı ve çoğulcu demokrasinin diğer demokrasiler karşısında üstünlüğünü ortaya koyabilmek, yurttaşlar ile devlet arasındaki ilişkinin yöntemlerini tanımlayabilmek ve çözümleyebilmek siyasal iletişimin bir unsuru haline getirilmiştir. Özellikle seçimler, demokrasinin bir gereği ve partiler arası rekabetin bir zorunluluğu olarak ele alınırken, siyasal iletişim de seçim kampanyalarına, oy verme davranışlarına ve liderlere odaklanmıştır. Seçimler üzerine odaklanan siyasal iletişim çalışmalarının ilk evresini oluşturan ve günümüzde de kısmen etkinliğini koruyan liberal eksenli seçmen ikna paradigmasının seçim kampanyalarını değerlendirirken temel aldığı tarafsız bir güç olarak medyanın seçmen ve partiler arasında arabuculuk işlevini yerine getirdiği, yurttaşları seçim süreci hakkında bilgilendirerek oy verme davranışına etkide bulunduğu gibi iddialar yirminci yüzyılın ikinci yarısından itibaren rakip paradigmalarca eleştirilir hale gelmiştir. Amerikanvarileşmenin bir sonucu olarak seçimlerin izlence boyutunun öne çıktığı, politika yapmanın kendisinin şölenleştirildiği, politik sözün medyada yer alabilecek biçimde sunulduğu ve böylece herkes tarafından kabul görebilecek, ortak-duyuya seslenen, egemen-bloğun değerleri ve kodlarıyla uyumlu, tektipleştirilmiş, sloganlaştırılmış yargılara indirgendiği, uzmanların öncülüğünde standartlaştırılmış dilin kullanıldığı gibi eleştiriler seçim kampanyalarının analizinde yeni bir çığır açmıştır. Böylece siyasal iletişim çalışmalarının seçimlere yönelik ilgisi, seçmenin nasıl ikna olduğu üzerine yapılan araştırmalar yerine, siyasal iktidar ile medya arasındaki ittifakı ve iktidar mücadelesini merkeze alan çalışmalar aracılığıyla medyanın seçim kampanyalarındaki ağırlığı ile medyanın iktidar ilişkileriyle ve kendisine biçtiği temsili yerin incelenmesi üzerinde yoğunlaşmaya başlamıştır (Köker vd. 2008). Türkiye de de seçimleri konu edinen siyasal iletişim analizleri hem seçimleri siyasal yaşamın laboratuarı olarak işaretleyen ve yurttaşların ikna edilme sürecinde medyanın etkisi üzerinde duran liberal eksenli seçmen iknası paradigması temelindeki çalışma örnekleri, hem de medyanın diğer toplumsal güç merkezleriyle birlikte siyasal karar alma ve bu kararları sunmanın temel yapı taşlarından biri haline geldiğine yönelik tespitler çerçevesinde sürdürülmektedir. Demokrasinin Yeniden Yapılandırılması Tartışmaları Bağlamında 2011 Milletvekili Genel Seçimleri ve Medya başlıklı çalışma özellikle seçmen ikna paradigmasına yöneltilen eleştiriler temelinde Türkiye de yapılan son seçimleri değerlendirmek ihtiyacından hareketle geliştirilmiştir. Çalışmanın amacı, 2011 Milletvekili Genel Seçimlerine katılan ve birbirinden farklı ideolojik konumlara sahip siyasal partilerin çeşitli söylemlerini, kampanya etkinliklerini inceleyerek Türkiye de yapılan son seçimleri demokrasi, siyaset ve siyasal iletişim açısından değerlendirebilmektir. 1 Çalışmanın araştırma asistanlığını üstlenen Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü yüksek lisans öğrencileri Burcu Şimşek, N. Ceren Salmanoğlu, Mehtap Güneş ve Nermin Alkan a teşekkürü bir borç biliriz. 4

Çalışmada öncelikle, siyasi partilerin ve parti ileri gelenlerinin seçim kampanyası sürecinde demokrasi kavrayışlarını hangi anlamsal çerçeveler içinde ve hangi önceliklerle tanımlandıklarını ortaya koydukları araştırılmış; devamında medya ile siyasal etkinlik arasındaki karşılıklılık ilişkisinden hareketle medyanın seçim sürecinde demokrasiyi nasıl tanımladığı incelenmiştir. Bu amaçla siyasi partilerin seçim kampanyaları ve kampanya içeriklerinin anaakım medyada çerçevelenme biçimi ve siyasi partilerin kampanya malzemeleri demokrasi temasının kuruluşu ve yaygınlaştırılması açısından değerlendirilmiştir. Çalışmanın temel iddiası, demokrasinin durağan bir yapıda ve sistemin işlevsel kaygıları bağlamında ele alındığıdır. Siyasal seçkinler tarafından siyasetin yapısal sorunları ya da siyasal sistemin açmazları odağına yerleştirilecek böyle bir demokrasi kavrayışının ise yeni demokratik katılım taleplerine, diyalog çağrılarına kapalı olduğu, yurttaşlar açısından demokrasinin taşıdığı anlam üzerinde ise fazla durulmadığı varsayılmıştır. Araştırmanın, Türkiye de seçim kampanyalarının modernleşmesi ya da Amerikanvarileşmesi saptaması çerçevesinde gerçekleştirilen sınırlı çalışmanın oluşturduğu yazına katkıda bulunacağı düşünülmektedir. Çalışma sonucunda, seçim dönemlerinde demokrasi söyleminin kamuoyunda yaygınlaşmasını sağlayan koşullar ve dinamikler kadar, siyasal seçkinlerin demokrasiyle ilişkilendirdikleri temel kavramların da ortaya konulması beklenmektedir. Bir başka deyişle bu çalışma, seçime katılan siyasi partilerin seçim kampanyalarında yer verdikleri tema ve söylemlerin bir dökümünü ve medyanın bu tema ve söylemleri çerçevelendirme biçimlerini ortaya çıkarması açısından önemlidir. Böylelikle partilerin ve medyanın temel öncelikleri ve bu öncelikle içinde demokrasinin yeri saptanabilecektir. 5

III. Materyal ve Yöntem Araştırmada 2011 Milletvekili Genel Seçimlerinden önceki bir aylık dönem odağa alınarak siyasal partilerin kampanya ürünleri ve gazetelerin seçimle ilgili haberleri demokrasi tema ve söylemlerin yaygınlaştırılması açısından incelenmiştir. Araştırmanın kapsamına dâhil edilen siyasi partiler, 2007 seçimlerinin ardından parlamentoda temsil imkânı bulmuş gruplarla yani Adalet ve Kalkınma Parti (AK Parti), Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve Bağımsızlar 2 ile sınırlandırılmıştır. AK Parti, CHP, MHP ve Bağımsızların çalışmaya konu edinen kampanya malzemeleri (afiş, el ilanı, bilboard, insert, broşür, kitapçık, rozet vb) kampanyalarının en yoğun olduğu seçim öncesi iki aylık dönem temel alınarak parti merkezleri ve seçim büroları başta olmak üzere çeşitli kanallardan (parti mitingi, adayların kişisel büroları gibi) elde edilmiştir. Araştırmanın bir başka yönünü oluşturan basında demokrasi söyleminin yer alış biçimini değerlendirebilmek için ise tirajlar ve siyasal/ideolojik eğilimler göz önünde bulundurularak beş gazete (Hürriyet, Milliyet, Zaman, Cumhuriyet ve Birgün) seçilmiştir: Anaakım medyanın önemli temsilcileri arasında yer alan liberal çizgide bir yayın politikası sürdüren Hürriyet ve Milliyet gazetesi; hükümete yakın tavırlarıyla öne çıkan İslami duyarlılığı yüksek sağ muhafazakâr toplumsal kesimlere seslenen Zaman gazetesi; hükümete karşıt bir çizgide yayın yapan ve cumhuriyetçi-laik toplumsal kesimleri hedefleyen Cumhuriyet gazetesi ve sol sosyalist çevrelerce çıkarılan ve hedef kitlesi özellikle sol perspektife sahip insanlardan oluşan Birgün gazetesinin farklı ideolojik çerçevelerinin değerlendirilmesine olanak tanıyacağı düşünülmüştür. Bu çalışma metin çözümlemesine dayanmaktadır. İlk olarak siyasi partilerin kampanya malzemeleri ve medya metinleri niceliksel ve niteliksel içerik çözümlemesine tabi tutulmuştur. İçerik analizinde gazete haberleri, partilerin kampanya ürünleri ve siyasal reklamları için üç ayrı kodlama yönergesi 3 kullanılmıştır. Kodlama yönergeleri oluşturulmadan önce yönergelerin işlerliği ön kodlama yoluyla test edilmiştir. Kodlama yönergeleri iki ana bölümden oluşturulmuştur. İlk bölümde analize konu edilecek malzemeler ile ilgili bilgiler sorulmuş, daha sonra ise demokrasi temasıyla bağlantılı olan metinlere çalışmanın araştırma soruları temel alınarak oluşturulan genel başlıklar halinde sorular yöneltilmiştir. Belirlenen genel başlıklar şunlardır: siyasal katılım, yurttaşların temel hak ve özgürlükleri, Kürt sorunu, kadın, yeni anayasa tartışmaları, sivil toplum örgütleri, hukukun üstünlüğü ve yargı, güvenlik sektörü, medya ve demokrasi, liderlik ve siyaset anlayışı, devlet birey/toplum, din-devlet ve toplum. İçerik çözümlemesi sonucu elde edilen veriler SPSS programı aracılığıyla değerlendirilmiştir. 2 BDP nin 2011 seçimlerine Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu yla katılması nedeniyle bu bloğun öne çıkarmış olduğu bağımsız adayların siyasal kampanya etkinlikleri de araştırma konusu bünyesinde değerlendirilecektir. 3 2011 Genel Seçimleri Gazete Haberleri, Çeşitli Kampanya Malzemeleri ve Siyasal Reklamlar için hazırlanan kodlama yönergeleri Ek te sunulmuştur. 6

IV. Analiz ve Bulgular a) 12 Haziran 2011 Seçimleri Öncesi Türkiye de Siyasal Gelişmeler 22 Temmuz 2007 den sonra yapılan ilk genel seçim 4 olan 12 Haziran 2011 Milletvekili Genel Seçimleri nin siyasal atmosferini betimlemek için kısa da 2007 yılının ilk aylarına değinmek gereklidir. 2007 yılının ilk aylarına bir taraftan Cumhurbaşkanlığı seçimleri diğer taraftan ise Cumhuriyet Mitingleri ve Yeni Anayasa tartışmaları damgasını vurmuştur. Mayıs 2007 tarihinde 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer in süresinin dolacak olması cumhurbaşkanlığı seçimleri meselesini gündeme getirmiştir. AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından partisince 11. Cumhurbaşkanlığı seçimleri için aday gösterileceği açıklanan dönemin Dışişleri bakanı Abdullah Gül cumhurbaşkanlığı seçimi için yapılan ilk turda 24 Nisan 2007 de 357 oy almıştır. Ancak, 1 Mayıs tarihinde CHP nin Anayasa Mahkemesine yapmış olduğu başvuru sonucunda cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turu Anayasa aykırı bulunarak iptal edilmiştir. Cumhurbaşkanı seçimi gerçekleşmeyince AK Parti cumhurbaşkanlığını halk tarafından seçilmesini sağlayacak bir yasal düzenleme yaparak erken genel seçim kararı almıştır. Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili gündeme gelen bir diğer önemli gelişme Nisan ayında Türk Silahlı Kuvvetleri adına Genel Kurmay Başkanlığınca yayınlanan bir basın bildirisidir. Kamuoyunda elektronik muhtıra adıyla bilinen bildiride Türk Silahlı Kuvvetleri nin Atatürk İlkeleri ve cumhuriyetin yılmaz savunucusu olduğu ve o ilkeleri korumaktaki kararlılığı vurgulanmıştır. Laiklik vurgusunun öne çıktığı açıklamanın ardından birçok gazeteci ve yazar tarafından yapılan değerlendirmelerde bu açıklamanın olağan bir açıklama sayılamayacağını; bunun Genelkurmay Başkanlığı tarafından alışılmadık bir uslûp ile kaleme alındığı ve bir muhtıra olduğu görüşü ağırlık kazanmıştır Nisan ve Mayıs aylarına, ilki 14 Nisan 2007 de Ankara da düzenlenen sonrasında İstanbul ve İzmir gibi büyük şehirlere yayılan Cumhuriyet'ine Sahip Çık" ya da Cumhuriyet Mitingleri adıyla anılan mitingler yapılmıştır. Asıl olarak AK Parti iktidarına karşı şekillenen bu mitinglerin sonraki temalarından başlıcası da Ergenekon soruşturması 5 karşıtlığıdır. 4 22 Temmuz 2007 Türkiye Genel Seçimleri sonucunda AK Parti Türkiye genelinde aldığı %46,6 lık oyla birinci parti olarak tek başına iktidar olmuştur. AK Parti mecliste 341 milletvekiliyle yerini alırken, CHP 112, MHP 71 milletvekili ile mecliste temsil imkanı bulmuştur. 5 12 Haziran 2007 de Ümraniye de bir gecekonduda ele geçirilen askeri mühimmat sonrası başlatılan Ergenekon soruşturması kısa sürede derinleştirilerek adı Susurluk vb. derin devlet oluşumlarıyla ilişkilendirilen Veli Küçük, İbrahim Şahin gibi emekli askerlerin de tutuklandığı bir operasyon olması nedeniyle Türkiye nin 90 lı yıllarıyla bir hesaplaşma olarak algılandı. 20 Ekim 2008 de ilk duruşması yapılacakken 280 kişilik duruşma salonuna 400 kişinin gelmesi sonucu yaşanılan izdihamla dava ertelenmiştir. Soruşturmanın genişletilerek devam ettirilmesine rağmen uzayan yargı süreci, tutukluluk sürelerinin bir hayli uzun oluşu, Türkan Saylan, İlhan Selçuk gibi kamuoyuna malolmuş isimlerin de soruşturma dâhilinde gözaltına alınması tepki toplarken; tarihi darbelerle 7

2007 seçimlerinden sonra AK Parti nin Demokratik Açılım projesi siyasette yeni bir tartışma süreci başlatmıştır. Bu sürecin gelişiminde rol oynayan olaylar şunlardır: AK Parti Hükümeti 29 Temmuz 2009 da demokratikleşme yolunda katılımcı bir süreç öreceğini açıklayarak çalışmalara başlamıştır. 29 Temmuz da İçişleri Bakanı Beşir Atalay ın düzenlediği basın toplantısında soruna ilişkin hazır bir çözüm önerilerinin olmadığı, bu sorunu demokratikleşmeyle aşacaklarını ve tüm kesimlerinin görüşlerini alacaklarını belirtmesinden sonra Demokratik Açılım projesine dair tartışmalar hız kazanmıştır. Açılım TRT 6, Üniversitelerde Kürt Enstitüleri, Kürtçe yer isimlerinin yasallığı gibi tartışmalar üzerinden sürdürülmüştür. 1 Mayıs 2011 Başbakan Erdoğan Benim için artık bu ülkede Kürt sorunu bitmiştir. Artık bu ülkede benim Kürt kardeşlerimin sorunu vardır ama Kürt sorunu yoktur şeklinde açıklama yapmıştır. Seçim sürecini doğrudan ilgilendiren bir diğer önemli gelişme 12 Aralık 2009 tarihinde Anayasa Mahkemesi nin Demokratik Toplum Partisi ni (DTP) kapatma kararıdır. Kapatma kararına karşın önlem olarak 2008 yılında Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) kurulmuştur. BDP 12 Haziran 2011 seçimlerine, yüzde 10'luk Türkiye seçim barajına takılmamanın bir yolu olarak ve bazı kısmi ittifakları da içerecek şekilde "bağımsız adaylar bloku" olarak katılmayı tercih etmiştir. İki seçim dönemi arasında ilki 21 Ekim 2007 diğeri 12 Eylül 2010 tarihinde olmak üzere iki referandum yapılmıştır. Referandumlarının konuları cumhurbaşkanını halkın seçmesi ve birtakım Anayasa değişikliklerinin halkoyuna sunulmasıdır. İki seçim dönemi arasında ekonomi alanına damgasını vuran gelişme ise 2008 yılında uluslararası boyutta açığa çıkan mali krizdir. 29 Mart 2009 tarihinde Türkiye de yerel seçimler yapılmıştır. 2007-2011 seçimleri arasında Türkiye nin siyasi gündemine damgasını vuran bir diğer önemli gündem maddesi siyasal partiler ve liderleriyle ilgili gelişmelerdir. 5 Mayıs 2007 tarihinde Anavatan Partisi ve Doğru Yol Partisi Demokrat Parti adı altında birleşme kararı almıştır. 4 Eylül 2008 tarihinde ise Osman Pamukoğlu önderliğinde Hak ve Eşitlik Partisi kurulmuştur. 10 Mayıs 2010 tarihinde Deniz Baykal CHP genel başkanlığından istifa etmiştir. 12 gün sonra CHP de yapılan oylama sonucunda genel başkanlığa Kemal Kılıçdaroğlu seçilmiştir. 25 Mart 2009 da Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu; 27 Şubat 2011 da Saadet Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan hayatını kaybetmiştir. Böylece yeni seçim sürecine çok sayıda parti yeni başkan adaylarıyla girmek durumunda kalmıştır. Türkiye 12 Haziran 2011 seçimlerine Yüksek Seçim Kurulu nu vermiş olduğu 12 bağımsız adayın seçimlere giremeyeceği kararının yarattığı gerilimle örülü bir siyasal ortamda girmiştir. YSK nın kararı, seçim barajı, Kürt sorunu, insan hakları gibi tartışmaların devam ettiği süreçte demokrasi, demokratikleşme konularının seçim sürecine damgasını vurma beklentisi kamusal konuşmalarda yoğunluk kazanmıştır. kesintiye uğrayan Türkiye de Ergenekon operasyonu, askerlerin yargı önüne çıkarılabileceği umudu nedeniyle darbe karşıtı demokrasi güçlerinin de yoğun desteğini almıştır. 8

b) 12 Haziran 2011 Seçimleri Öncesi Türkiye de Medya Ortamı Türkiye de 2011 seçimleri öncesi medya ortamının en belirgin özelliği siyasal iktidarın artan etki ve denetim çabalarının açıkça görünür hale gelmesinin yanı sıra, basın ve ifade özgürlüğü konusunda yaşanan olumsuz gelişmelere özellikle ülke dışından gelen eleştirilerin artmasıdır. Buna paralel olarak muhalif bazı yazarlar gazetelerinden ayrılmak durumunda bırakılırken, yine bazı yazar ve gazeteciler yasadışı örgütlere üye olmak suçlamasıyla yakalanıp tutuklanmıştır. Uzun süren tutukluluk halleri, dolaylı ya da doğrudan medya ve çalışanlarına yönelik artan baskılar, bazı yazar ve gazetelere yönelik açık boykot çağrıları bu dönemde medyanın siyasal iktidarı eleştirebilme yeteneğini oldukça sınırlandırmıştır. 2007 yılında Avrupa Birliği Komisyonu Türkiye'nin, AB'ye katılmak için çıktığı yolda diğer kritik reformların yanı sıra azınlık hakları, ifade, inanç ve basın özgürlükleri konusunda daha fazla ilerleme kaydetmesi gerektiğini açıklamıştır. AB Komisyonunun Genişlemeden Sorumlu Komiseri Olli Rehn, raporu sunuşunda "yazar, gazeteci, akademisyen ve diğer aydınların salt, şiddetten uzak bir eleştirel yorum getirdikleri için kovuşturmaya uğraması kabul edilebilir bir şey değil.(...) Bu çirkin 301. madde gecikmeden yürürlükten kaldırılmalı veya düzeltilmelidir" diye konuşmuştur. Rapor bu yıl bazı yayın organları yaptıkları yayınlar nedeniyle baskıya maruz kaldığını, kapatıldığını ve yazarları hakkında davalar açıldığını vurgulamıştır. İfade özgürlüğü alanında yaşanan en önemli olaylardan biri, Nokta dergisine yapılan baskın ve bu baskın neticesinde derginin kapatılmasıdır. Nisan ayının başlarında Nokta Dergisi nde Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek e ait olduğu iddia edilen darbe günlüğünün yayınlanmasının ardından, derginin Genelkurmay Başkanlığı nın talepleri doğrultusunda baskına uğramış ve bazı evraka el konulmuştur. Baskıların artarak devam etmesi üzerine ise dergi, sahibi tarafından kapatılmış, genel yayın yönetmeni Alper Görmüş hakkında dava açılmıştır. Mart ayı içerisinde ise Gündem Gazetesi PKK propagandası yaptığı gerekçesiyle kapatılmıştır. Atatürk e hakaret içeren videolar yayınlandığı gerekçesiyle uluslararası video paylaşım sitesi Youtube nin Türkiye deki yayını yıl içerisinde birkaç defa durdurulmuştur (2007 Dünya İnsan Hakları Raporu) Ocak 2007 de gazeteci Hrant Dink bir suikasta kurban gitmiş, bu suikast her ne kadar toplumda dayanışma hareketi başlatmış olsa da, faillere destek ifadeleri de eksik olmamış, özellikle milliyetçi ve İslamcı bazı yazarlar tarafından da dile getirilmiştir. Bu dönem yine insan hakları savunucularına, gazetecilere ve akademisyenlere karşı adli işlemlerin ve tehditlerin, akademik çevreler de dahil olmak üzere ülke genelinde kendi kendini sansür etme eğilimine neden olan bir atmosferin doğmasına yol açmıştır. 2008 yılı, Ergenekon ve Balyoz davaları kapsamında tanınmış bazı gazeteci ve yazarların göz altına alınmaya başlanmasıyla hatırlanmaktadır. Göz altına alınma biçimleri, baskınların yapılma saat ve tarzı Freedom House adlı düşünce kuruluşunun yıllık basın özgürlüğü araştırmasında, Türkiye'yi "kısmen özgür" olarak nitelendirmesine yol açmıştır Bu yılın en önemli tartışması ise Başbakan Erdoğan ile dönemin en büyük medya grubu Doğan arasında yaşanmıştır. Doğan grubunun gazetelerinde Deniz Feneri yetkililerinin tutuklanmasına neden olan skandalla Başbakan arasında ilişki kurulması bu tartışmanın fitilini ateşlemiştir. Almanya'da tutuklanan üç dernek yetkilisinin, felaket bölgelerine yardım amaçlı topladıkları paraların büyük bir kısmını Türk şirketlerinin kasalarına aktardıklarına ve paranın bir bölümünü de Başbakanın partisine teslim ettiklerine yönelik ifadelerin gazeteler ve televizyon kanallarında yayımlanması tartışmayı kavga boyutuna taşımıştır. Bunun üzerine Başbakan Erdoğan da, Aydın Doğan ile yaptığı özel görüşmeleri kamuoyu ile paylaşmış, Doğan ı 9

suçlamıştır. Tartışma, RTÜK ün, televizyon kanallarının frekans sıralamasını değiştirerek Doğan Grubuna ait kanalları uygun olmayan frekanslara kaydırmasıyla büyümüştür. Nihayetinde de yedi gazetecinin hükümetin basın konferanslarına giriş akreditasyonları askıya alınmıştır. Bu yılın en önemli gelişmelerinden biri de Kürtçe ve Arapça yayın denemelerinin başlamasıdır. TRT, bu yayınlara ayrı bir kanal ayırmış, altıncı kanalda Kürtçe haber ve programlar deneme yayınına başlamıştır. Yine TRT ilk kez Muharrem ayı ve Kerbela olayına özel programlar hazırlamıştır. Ancak bu yeni gelişmeler bu gelişmeler, Avrupa Komisyonu nun Türkiye İlerleme Raporu nda yer alan eleştirileri engelleyememiştir. Rapor da, işitsel ve görsel medya politikası alanında Türkiye nin uyum seviyesinin sınırlı kaldığı vurgulanmış, basın özgürlüğü ve basında çoğulculuk da dâhil olmak üzere ifade özgürlüğü bağlamında, Türkiye de ifade özgürlüğü için güvencelerin güçlendirilmesi alanında çok fazla ilerlemenin kaydedilemediği belirtilmiştir. Ayrıca Parlamento nun Nisan ayında, Ceza Yasası nın 301. Maddesi nde, diğerlerinin yanı sıra, cezai soruşturma başlatılabilmesi için Adalet Bakanlığı nın iznini gerektiren değişiklikleri kabul ettiği, bununla birlikte, ifade özgürlüğü üzerindeki yasal kısıtlamaların endişe nedeni olmaya devam ettiğinin altı çizilmiştir. Hukukta ve uygulamada, AİHM içtihadına ve AİHS ne uygun olarak, ifade özgürlüğüne tam saygı gösterilmesinin sağlanması maksadıyla çabaların güçlendirilmesi ve sağlamlaştırılması önerilmiştir. 2009 yılının ilk günlerinde TRT 6 Kürtçe, Farsça ve Arapça yayınlarına başlamıştır. Ancak yine aynı günlerde Azadiya Welat gazetesi Batman bürosu polis tarafından basılmış, ayrıca gazetenin çeşitli bürolarında aramalar yapılmıştır. Avrupa Parlamentosu Türkiye'deki bu gelişmeleri sert bir şekilde eleştirmiştir. Üyelik müzâkerelerinin yürütüldüğü Türkiye nin, özellikle düşünce ve basın özgürlüğünün kısıtlanması, işkencenin artması ve polisin şiddete başvurması konularında daha katetmesi gereken önemli mesafelerin bulunduğunun altı çizilmiştir. Komisyonun bildirisinde, demokratik toplumlarda, sık sık internet siteleri kapatmanın ve eleştirel haber yapan kurumlara karşı dava açmanın basın özgürlüğünün gelişmesine bir katkı sağlamayacağından söz edilmiştir. 19 Şubat günü Türkiye'nin en büyük medya grubu, Doğan Grubu na, 693 milyon Türk Lirası (408 milyon dolar) vergi cezası kesildiği haberlerin ilk sırasına yerleşmiştir. Mevcut piyasa değerinden daha büyük olan ceza nedeniyle temyize gitmeyi düşünen grup, cezayı, Doğan medya ve enerji şirketlerine karşı bir dizi düzenleyici kararın sonuncusu olarak değerlendirilmiştir. Ceza, aylardan beri Başbakanın Doğan Medya ve başka medya kuruluşlarına da yoğun bir şekilde saldırıp, bunların boykot edilmesi çağrısında bulunması söylemine denk gelmesi zamanlama açısından kuşkular uyandırmıştır. ABD, 25 Şubatta yayımladığı 2008 İnsan Hakları Raporuyla Türkiye'yi ifade özgürlüğünü kısıtlamakla suçlamış ve habercilerin Başbakan Erdoğan'ın hükümetini eleştirmeleri halinde misillemeyle karşılaşma endişesi taşıdıklarını söylemiştir. Rapor tam da Türkiye'nin en büyük medya şirketi Doğan Yayıncılık ile hükümet arasındaki tartışmanın kızıştığı bir zamanda yayımlanmıştır. ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan raporda isim verilmeden şu ifadelere yer verildi: "Haber ajansı sahibi bazı büyük şirketler, habercileri hükümeti eleştiren makaleler yazdığı takdirde iş fırsatlarını kaybetme endişesi taşıyorlar. Aralarında Başbakan Erdoğan'ın da bulunduğu üst düzey hükümet yetkilileri geçtiğimiz sene Almanya'da, 10

hükümete bağlı yardım dernekleriyle ilgili basında yer alan yolsuzluk haberlerinin ardından basın ve medya sahiplerini şiddetli bir dille eleştiren açıklamalar yapmışlardır. 14 Nisan 2009 da Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talimatıyla DTP'ye yönelik 13 ilde eş zamanlı başlatılan operasyon çerçevesinde merkezi Diyarbakır da bulunan Gün TV'ye baskın düzenlenmiştir. Avrupa Komisyonu düzenlediği rapor da yargının "bağımsızlığı ve tarafsızlığı" ile basın özgürlüğüne müdahaleler konularında kaygılarını belirtmiştir. AB müktesebatına uyum açısından basın ve yargı konularında gelişme kaydedilmediği vurgulanmıştır. Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunda, tanımlar, yargı yetkisi, yayın alım ve yeniden iletim özgürlüğü, vatandaşlığa dayalı ayrımcılık yapılmaması, Avrupa eserleri ve bağımsız eserlerin teşvik edilmesi, önemli olaylar ve yabancı sermaye payı üzerindeki sınırlamalar açısından hâlâ sorunların bulunduğu saptanmıştır. Yayıncılık sektörünün yönetimi açısından, RTÜK ün frekans tahsislerini yenilememiş olması yayıncılık sektörüne zarar verdiği, ayrıca, bir düzineden fazla TV kanalı, birkaç yıldır lisans başvurularının sonuçlandırılmasını bekliyor olmalarına rağmen, lisans olmadan çalıştıkları iddiasıyla kapatıldığı ifade edilmiştir. Türkçe dışındaki dillerde yayın yapan özel kanallarda, içerik ve zaman sınırlamasının yanı sıra çeviri zorunluluğunun da devam ettiği, sonuç olarak, toplamda 6 özel yayıncıya lisans verilmiş olmasına rağmen, 2009 da sadece bir TV ve iki radyo kanalı Kürtçe yayın yaptığı saptanmıştır. 2009 yılının Kasım ayında Doğan Holding, bünyesinde barındırdığı bazı gazete ve televizyon kanallarını devlete karşı olan vergi borcunu kapatabilmek için satılığa çıkarmıştır. Dünya Gazeteler ve Yayıncılar Birliğinin Türkiye'yi basın özgürlüğü konusunda Çin, Rusya, Küba, Pakistan, Yemen gibi ülkelerin yanına yerleştirmesi ve Sınır Tanımayan Gazetecilerin yıllık raporunda Türkiye'nin bu konuda 20 sıra birden gerilemesi özellikle hükümet kanadından bu kuruluşlara karşılık çeşitli eleştirileri getirmiştir. BİA Medya Gözlem Masası'nın yayımladığı 2009 yılı raporuna göre, 123 ü gazeteci toplam 323 kişi, düşünceyi ifade özgürlüğü kapsamında yargılan bu yıl yargılanmıştır. 2010 yılında İstanbul borsasına gönderilen açıklamaya göre, 73 yaşındaki Aydın Doğan, Doğan Şirketler Grubu ve Doğan Medya Grubu'nun Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini 1 Ocak itibariyle kızı Arzuhan Yalçındağ'a bıraktığını belirtmiştir. Küresel medya endüstrisi Türk medya grubu Doğan Yayın'ın hisselerini satın almak için sıraya girmiştir. Çok sayıda haber ajansının haberlerinde, Bertelsmann Holding'e ait olan RTL Group, ABD Medya Holding'i News Corp ve Time Warner'in yanı sıra Pro Sieben Sat 1'in ortağı olan yatırımcı KKR şirketinin de Doğan Holding'in hisselerini almak için teklif sunduğu duyurulurken, Fransız rakip Vivendi ile Prag'daki Central European Media Enterprises şirketlerinin ilgi duyan şirketler arasında olduğu belirtilmiştir. Haziran ayında yayıncılara uygulanan yaptırımlar ve yayıncılıkla ilgili kanunun bazı maddelerinin yorumlanış biçimi Avrupa Gazeteciler Birliği ni bir açıklama yapmaya itmiş; Türkiye de basın özgürlüğü ihlallerinin sürdüğü, gazetecilere verilen cezaların kınandığı, Türkiye'de çok sayıda gazeteci ve yazarın hapishanelerde tutuklu ya da hükümlü olarak bulunduğu belirtilmiştir. Avrupa Birliği İlerleme Raporunda da Türkiye, basın özgürlüğünün iyileştirilmesi konusunda uyarıldı. Komisyon basın özgürlüğü konusundaki eksikliklere değinerek, "Şiddete başvurmadan fikirlerini beyan eden gazeteci, yazar ve siyasetçiler hakkında dava açılmasına devam ediliyor" demiştir. 11

Şubat 2011 de İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlar ve İnternet Suçları birimlerinden ekipler, Oda TV ye ait beş farklı mekânı basılmış, yöneticileri tutuklanmıştır. Devamında Ahmet Şık ve Nedim Şener de gözaltına alınmıştır. Bu gözaltılar sürerken yabancı yatırımcıların Türk medya şirketlerinde sahip olabilecekleri hisselerin oranını iki katına çıkaran bir yasanın Meclis te onaylanmasıyla birlikte Türkiye, yabancı yatırımcıların Türk medya şirketlerinde daha büyük hisselere sahip olmasının yolunu açmıştır. BM, Mart ayında komplo şüphesiyle ilgili soruşturma çerçevesinde pek çok gazetecinin tutuklanmasının ardından, yetkililerden, bu medya çalışanlarının hapse gönderilmelerinin nedenlerini açıklamasını isteyerek Türkiye'ye uyarıda bulunmuştur. 2011 yılında Nisan ayında yayımlanan ABD Dışişleri Bakanlığı 2010 İnsan Hakları Raporu Türkiye de siyasetin ve seçim kampanyaların konusunu oluşturmuştur. Rapor da Türkiye'de basın özgürlüğünün geçen yıllar içerisinde gerilediği belirtilerek, "Savcılar, basın özgürlüğünü kısıtlayıcı çeşitli yasalar altında, mahkemelere onlarca dava açarak yazarları, gazetecileri, siyasi şahsiyetleri taciz etti" denilmiştir. Basın özgürlüğünün "gerilediği" ifade edilen raporda, internet özgürlüğüne yönelik de sınırlamalar bulunduğu ve mahkeme kararlarıyla sık sık internet sitelerine erişimin engellendiği kaydedilmiştir. Raporda, Türkiye'deki özel medya şirketlerinin farklı sektörlerde de birçok iş ilişkisi bulunduğu ve medyadaki sahipliğin, haberciliğin içeriğini ve olaylara yönelik tartışmaların boyutunu etkilediği belirtilerek, gözlemcilerin, "bazı medya holdinglerinin, medyayı, hükümet politikalarının lehinde veya aleyhinde baskı oluşturmak için araç olarak kullandığını belirttiği" ifade edilmiştir. Türkiye'nin aktif yazılı medyaya sahip olduğuna da işaret edilen raporda, farklı siyasi yelpazeye sahip ve çok sayıda dilde yayım yapan yüzlerce özel gazete olduğu, ancak yetkililerin "özellikle Güneydoğu Anadolu bölgesinde, Kürtçe yanlısı veya sol içerikli medyaya rutin bazda, geçici kapatmalar veya toplatmalarla sansür uyguladığı" ileri sürülmüştür. Devamında "Bazı dönemlerde yetkililerin gazete bürolarına baskın emirleri verdiği, gazeteleri geçici olarak kapattığı, para cezaları verdiği, ifade özgürlüğüne yönelik yasaları ihlal ettikleri gerekçesiyle gazeteleri toplattığı" belirtilen raporda, "devletin/hükümetin kısıtlamalarına rağmen medyanın en azından bir kısmının, hükümet liderleri ve politikalarını günlük bazda eleştirmeye devam ettiği ve birçok konuda muhalif tutum takındığı" kaydedilmiştir. Raporda, Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütünün "Türkiye'deki gazetecileri hedef alan davalar ve mahkumiyet kararlarının büyük artış gösterdiği" yönündeki ifadesine atıfta bulunulmuş ve "hapiste olduğu belirtilen 43 gazetecinin bir çoğunun Terörle Mücadele Yasası altında suçlandığı" ifade edilmiştir. Son olarak rapor, birçok gözlemcinin "Başbakan Erdoğan'ın 26 Şubatta yaptığı konuşmasında, ekonomiye zarar vermekle suçladığı köşe yazarlarının işten çıkarılması gerektiğini ima ettiğini ve bunun medyaya yönelik sansür girişimi olarak görüldüğü " belirtilmiştir. 12

c) Seçimlerle İlgili Gazete Haberlerine İlişkin İçerik Analizi Çalışmada, 2011 Milletvekili Genel Seçimlerinden önceki bir aylık süre boyunca (12 Mayıs 2011-12 Haziran 2011) beş gazete (Zaman, Hürriyet, Milliyet, Cumhuriyet ve Birgün) takip edilerek analize tabi tutulmuştur. Gazetelerinin seçilmesinde tirajlar ve yanı sıra politik eğilimler göz önünde bulundurulmuştur. 2011 yılı verilerine göre en yüksek satış oranına sahip olan Zaman, Hürriyet ve Milliyet gazetelerinin yanı sıra ulusal sol basını temsilen Cumhuriyet, sosyalist sol basını temsilen Birgün gazetesi ile hem en çok satan gazete olan hem de İslamî basını temsil ettiği düşünülen Zaman gazetelerinde seçime ilişkin haberlerde demokrasi temasının yer alış biçimi niteliksel içerik analizi yöntemiyle değerlendirilmiştir. c.1. Milletvekili Genel Seçimlerinin Gazetelerde Haberleştirilmesi 12 Haziran 2011 de yapılan genel seçimlerden önceki bir aylık dönemde seçilen beş gazetede seçimleri konu edinen toplam 1667 haber yayınlanmıştır. Bu haberlerin gazetelere göre dağılımı Şekil 1 de görülmektedir. 397 471 294 343 162 % 28 % 24 %17 %21 %10 Şekil 1 Seçim haberlerinin gazetelere göre dağılımı 13

Seçim haberlerinin gazetelere göre dağılımı değerlendirildiğinde ilk sırada 471 haberle Hürriyet gazetesinin yer aldığı görülmektedir. 6 Seçim haberlerine ilişkin sıralamada Hürriyet gazetesini, Zaman, Cumhuriyet, Milliyet ve Birgün gazeteleri takip etmiştir. Bazı gazetelerde seçim haberlerinin yanı sıra seçim özel sayfalarıyla okuyucularına özel bilgiler sundukları görülmektedir. Zaman gazetelerin izlenmeye başladığı 12 Mayıs tarihinden itibaren politika sayfası olarak ayırdıkları 14-15. sayfaları SEÇİM 2011 logosuyla seçimlere ayırmıştır. Bunun yanı sıra Hürriyet ve Cumhuriyet gazetelerinin seçmenlerle yapılan röportajlara yer verdiği görülmektedir. Örneğin Hürriyet gazetesi gazetelerin taranmaya başladığı 12 Mayıs tarihinden itibaren 2. sayfasını seçmenlere ayırarak Hürriyet Hakkımızdır Treni Türkiye Ne İstiyor? temasıyla 12 Haziran seçimleri öncesinde kentleri gezerek halkla sohbet etmiştir. Cumhuriyet gazetesi ise seçmenin eğilimini yansıtmak amacıyla 16 Mayıs 2011 tarihinden başlayarak Cumhuriyet seçmenin nabzını tutuyor başlığıyla seçim sayfalarında yazar ve muhabirlerinin il ziyaretlerine İl il seçime doğru 2011 başlığıyla yer vermiştir. Diğer gazetelere oranla seçimlere ilişkin doğrudan haberlere Birgün gazetesi daha az yer vermiştir. Bu durum gazetenin yayın politikasıyla ilgili bir tercih gibi görünmektedir. Siyasi niteliği ağır basan bu gazete seçim sürecini gündelik politik meselelerin arasında sıradanlaştırmış, daha sonra değinileceği gibi seçimle ilgili haberlerde de sol görüşlü adaylara ağırlık vererek bu konuda diğer gazetelerin önüne geçmiştir. Hükümeti destekçisi ve muhalifi Zaman ve Cumhuriyet gazetelerinin seçimlerle ilgili haber oranlarının birbirine oldukça yakın olduğu görülmektedir. 6 2007 Genel Seçimleri öncesi bir aylık dönemde en çok satan üç büyük gazetede (Zaman, Hürriyet ve Posta) yayınlanan haberlerde Zaman gazetesinin seçim haberlerinin diğer iki gazeteye oranla daha yüksek olduğu saptanmıştır (Bkz. Köker vd. 2008). 14

Count 120 100 80 60 40 20 0 Zaman Hurriyet Milliyet Cumhuriyet Birgun gazete sayfa 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 Şekil 2 Seçim haberlerinin gazete sayfalarına göre dağılımı 26 27 28 30 31 32 36 Gazeteler incelendiğinde seçimlere dair haberlerin ancak % 16 sının birinci sayfada, % 52 sinin ise seçim özel sayfalarına da yer verilen iç ve orta (16-20) sayfalarda yayınlandığı görülmektedir. Şekil 2 de gösterildiği gibi liberal gazeteler olarak nitelenen Hürriyet ve Milliyet gazetelerinin ağırlıklı olarak ilk sayfalarını seçim haberlerine ayırdığı, farklı ideolojik eğilimlere sahip olan Zaman, Cumhuriyet ve Birgün gazetelerinin ise ilk sayfalarına oranla seçim haberlerini iç ve orta sayfalarından duyurduğu görülmektedir. Seçim haberlerinin konulara göre dağılımına bakıldığında ise gazetelerin yaklaşık %65 lik bir kısmının liderlerin ve parti ileri gelenlerinin mitinglerdeki, basın toplantılarındaki konuşmalarına ayrıldığı görülmektedir. Ayrıntılı bir oranla gazeteler haberlerinin %30 u liderlerin açıklamaları ve vaatlerine, %20 si parti ileri gelenlerinin açıklamalarına, %20 si parti mitinglerine ayrılmıştır. Yurttaş görüşlerinin gazetelere yansımasına olanak tanıyan yegâne araçlarından olan seçmen profilleri, röportajları gibi köşe ve yazılara ise yalnızca %12 lik bir oranla karşımızda durmaktadır. Bunların dışında kodlanan haberle ise; - Seçimler bağlamında gündeme gelen güncel haberler ve açıklamalar (dış basından seçime dair izlenimlerin aktarılması, partiler arası çekişmelerle ilgili haberler, sivil toplum kuruluşları Barolar Birliği, TÜSİAD açıklamaları, Yüksek Seçim Kurulu nun yönergeleri, seçim sürecindeki eylemlilikler (Hopa mitingi ardından gelişen olaylar gibi) (%11) - Parti kampanya etkinlikleri (% 6) - Seçim takvimi, tarihi süreçleriyle ilgili bilgilendirme haberleri (%4) 15

- Parti ya da adaylara yönelik şiddet (seçim bürolarına yapılan saldırılar, mitingler esnasında yaşanan gerilimler vb) (%4) gibi içeriklerden oluşmaktadır Şekil 3 Seçim haberlerinin konulara göre dağılımı Parti mitingi Liderin aciklamalari/vaatleri 202 65 62 178 221 Parti ileri gelenlerinin aciklamalari Partinin kampanya etkinlikleri Secmen profilleri/roportajlari/izlenimler Secim takvimi, tarihi, surecleri Partiye ya da adaylara yonelik siddet Diğer (gündem, güncel haber, STK açıklama) 507 98 334 Şekil 3 deki oranlarda da açıkça görüldüğü gibi basın seçim haberlerini ağırlıklı olarak lider konuşmaları etrafında örmektedir. Demokrasi krizinin; temsil sistemi modelinin kriziyle eş zamanlı olarak bireylerin siyasal sürece katılımdan uzaklaşmalarının üzerine yükseldiği bir dönemde kurumsallaşmış siyasal partiler yerini kişisel figürlere bırakmıştır. Siyasetin kişiselleştirilmesi biçiminde gelişen bu süreci en fazla görünür kılan olgu ise liderlik konumları çerçevesinde örülen kampanya temalarıdır. Max Weber in modern demokrasiler için gelecekte öngördüğü karizmatik otoriter niteliklere sahip lider tipi, kampanya uzmanları kadar basın tarafından da desteklenmiş ve özel alan ile politik alan arasındaki gri bölgeye yerleştirilmiştir. Ulusal basın siyasal ilişkileri ve siyasal söylemleri kişiselleştirmiş ve temaları liderler etrafında kurmuştur. Bu bağlamda liderlerin özel yaşamları ve arkadaşlarıyla ilişkileri öne çıkarılmış, gündelik alışkanlıkları sıradanlaştırılmış, gerçek deneyimler yerini bir temsile, görüntüye ve imaja bırakmıştır. Seçim haberlerinin konulara göre dağılımına bakıldığında bu 16

unsur açıkça gözlemlenebilmektedir. Lider açıklamalarını, parti ileri gelenlerinin açıklamaları ve parti mitingi izlemektedir. Her üçü de bir şekilde lider ve onun etrafındakiler çerçevesinde örülmüş bir siyaset anlayışını öne çıkarmıştır. Yurttaşın sözünün ne kadar az önemsendiği meselesi bile başlı başına demokrasi kültürünün değerlendirilebilmesi için bir veri sunmaktadır. Seçimlere ilişkin yurttaş görüşlerinin sınırlılığı ve seçimlere ilişkin enformasyon aktarımının yetersizliği konusuna basının demokrasi temasına yaklaşımı esnasında yeniden dönülecektir. Şekil 4 Seçim haberlerinin siyasal partilere göre dağılımı Seçim haberlerinin siyasi partilere göre dağılımına bakıldığında, 1667 haberin 1331 inin dört büyük partiye ayrıldığı görülmektedir. Haberlerin yaklaşık %40 AK Parti yi, %32 sinin CHP yi, yaklaşık %19 unun MHP yi, yine yaklaşık %11 inin ise Blok ya da bağımsızları konu edindiği görülmektedir. 17

Count 200 aktorparti AKP CHP MHP Blok/Bagimsiz 150 100 50 0 Zaman Hurriyet Milliyet Cumhuriyet Birgun gazete Şekil 5 Siyasal partilerle ilgili seçim haberlerinin gazetelere göre dağılımı Total AK PARTİ CHP MHP Blok/Bağımsız Zaman 122 78 39 12 251 Hürriyet 168 126 100 18 412 Milliyet 79 64 36 32 211 Cumhuriyet 113 101 50 22 286 Birgun 34 27 2 48 111 Total 516 396 227 132 1271 18

Liberal nitelikli Hürriyet ve Milliyet gazetelerinin siyasal partilere ayırdığı yer değerlendirildiğinde, her ikisinin de özellikle üç büyük partiye ağırlık verdiği görülmektedir. Bu durum gazetelerin yayın politikalarıyla ilişkilendirilerek açıklanabilir. Siyasi iktidarı kontrol altında tutan bürokratik ve askeri çevreler ile kentli orta sınıfın mevcut toplumsal düzeninin istikrarını önceleyen, belli toplumsal-siyasal görüş ve düşünceleri temsil etmek yerine ulusal siyasi yelpazenin merkezine yerleşmiş düşünceleri temsil eden (Köker vd, 2008: 33), bunun dışındaki görüşlere pek de yer vermeyen Hürriyet ve Milliyet gazeteleri merkez sağ, merkez sol ve ılımlı İslam olarak tanımlanabilecek Türkiye siyasetinin üç büyük partisine geniş yer ayırırken siyasal yelpazenin dışında kalmış siyasal partileri göz ardı edebilmiştir. Örneğin, Hürriyet gazetesi üç büyük partiyle ilgili 100 ün üzerinde haber yaparken, Blok/Bağımsızlarla ilgili sadece 18 adet haber yapmıştır. Sol ya da sosyalist görüşlerle yayın hayatına başlayan Birgün gazetesi seçim haberlerinin önemli bir kısmını Blok/Bağımsız adaylara ayırmıştır. Başka bir söyleyişle, seçim sürecinde AK Parti ve CHP ye Blok/Bağımsızlara göre daha az yer ayıran tek gazete Birgün olmuştur. Yenilikçi İslamcı siyasete dayanan görüşlerinin temsiline ağırlık veren Zaman gazetesi AK Partiye neredeyse diğer üç partiye ayrılan yerin toplamı kadar bir yer ayırarak AK Parti ye yakın desteğini göstermiştir. Cumhuriyet gazetesi ise AK Parti ye ve CHP yi neredeyse aynı oranda haberleştirmiştir. Haberlerin içeriklerine dikkat edildiğinde Zaman ve Cumhuriyet gazetelerinin adeta AK Parti ve CHP nin basın organı olarak işlev yüklendiği görülmektedir. 30 günlük inceleme tarama sürecinde dikkat çeken yayın organlarının takındıkları tavırlar gazetelerin incelenmesinin başlangıç tarihini oluşturan 12 Mayıs 2011 tarihinden verilecek örneklerle anlatılabilir: 11 Mayıs ta Başbakan Erdoğan ın seçim vaatleri arasında yer alan İstanbul un Anadolu ve Avrupa yakalarına 1 er milyon nüfuslu iki yeni şehir projesinin duyurusunu Cumhuriyet gazetesi Kenti Katletme Projesi (12.05.2011) başlığıyla manşetten duyururken; Zaman gazetesi sürmanşetten İstanbul un iki yakasına iki yeni şehir geliyor (12.05.2011) başlığıyla duyurmuştur. Yine 12 Mayıs tarihli iki gazete anayasa yapım süreciyle ilgili haberlerinde Cumhuriyet gazetesi Maltepe Üniversitesi öğretim üyesi Atilla Özsever in açıklamasını 1. sayfaya taşıyarak AK Parti dönemi Haklar budandı başlığını 1 sayfada taşırken; Zaman gazetesi Uluslararası kongrede yeni anayasanın yol haritası çiziliyor başlığıyla olumlu bir şekilde sunmuştur. 12 Mayıs tarihli iki gazeteden verilebilecek bir başka örnek ise Başbakan Erdoğan ın Trakya da yaptığı seçim konuşmasının veriliş biçimidir. Cumhuriyet gazetesi haberi Erdoğan MHP ve CHP ye yasadışı yollarla elde edilip internette yayımlanan görüntülerle yüklendi. Yine kaset e sarıldı (12 Mayıs 2011, sayfa 4) şeklinde duyururken; Zaman gazetesi Kaset skandallarının böyle yorumladı: CHP de MHP de kendi iç hesaplaşmasının bedelini ödüyor (12 Mayıs 2011, s.15) şeklinde başlıklandırmıştır. Seçim kampanyalarına dinamizm kazandıran liderler arası atışmaların haberleştirilmesi sırasında Cumhuriyet ve Zaman gazetelerinin adeta CHP ve AK Parti nin yayın organıymışçasına laf atışmalarını haberleştirerek taraf tuttukları görülmektedir. Örneğin 13 Mayıs 2011 tarihinde gazetelerde Erdoğan ın Balıkesir mitingi ile Kılıçdaroğlu nun Konya da yaptığı toplantıdaki konuşmalarını birinci sayfadan duyururlarken Cumhuriyet gazetesi manşetten 19

Kılıçdaroğlu: Erdoğan, bazı bakan ve vekillerin yolsuzluğa karıştığını itiraf etti O isimleri açıkla Zaman gazetesi ilk sayfadan verdiği haberde Erdoğan dan Kılıçdaroğlu na: SSK ya aldığın akrabalarını açıkla şeklinde haberleştirerek iki liderin söz düellosunda cephe almışlardır. Diğer gazetelerin yukarıda açıklanan tavırlarına da örnek göstermek anlamlı olacaktır. 12 Mayıs tarihli Birgün gazetesi 6. sayfanın tamamını Blok adaylarıyla yaptığı röportaja ayırarak Emek Demokrasi ve Özgürlük Bloku nun Desteklediği Bağımsız Adaylar Konuşuyor- AK Parti, CHP ve MHP ye verilen oylar Bomba olarak halka dönüyor (12 Mayıs 2011, sayfa 6). haberiyle diğer gazetelerde sınırlı bir şekilde yer bulan Blok adaylarına desteğini sunmuştur. Liberal nitelikli Hürriyet ve Milliyet gazeteleri ise, iktidar adayı her iki tarafa da eşit mesafeyle yaklaşarak 11 Mayıs ta açıklanan Kanal İstanbul Projesini İki yakaya birer kent (Hürriyet, 12 Mayıs 2011, 1. sayfa) İki yeni şehir 2012 de başlıyor (Milliyet, 12 Mayıs 2011, 1. sayfa) yorumsuz bir şekilde sunmayı tercih etmiştir. Milliyet ve Hürriyet gazetesinin seçime katılan partilere yönelik tavrını açığa çıkaracak bir diğer örnekte 15 Mayıs tarihinde Milliyet gazetesinin birinci sayfasında yer alan bir başka haberdir. 15 Mayıs tarihinde Seçime bir ay kala siyaset meydanı gittikçe ısınıyor başlığıyla tamamı fotoğraflı üç haber yayınlanmıştır. AK Parti nin Rize mitingi, Kılıçdaroğlu nun Çankırı mitingi ve Devlet Bahçeli nin Konya mitinginin haberleştirildiği metinlerde başlıklar liderlerin konuşmalarından yapılan alıntılar kullanılmıştır. Haber metinlerinin tümü aynı boyutta ve yan yana verilmiştir. c.2. Seçim Haberlerinde Demokrasi/Demokratikleşme Temalarının Yer Alış Biçimi 12 Mayıs- 12 Haziran 2011 tarihleri arasında incelenen beş gazete tespit edilen 1667 haberin %71 inde (1190 haberde) demokrasi temasına yer verilmemiştir. Haberlerin yalnızca %29 luk bir kısmında (477 haber) demokrasi/demokratikleşme temasıyla ilgilendirilebilecek öğelere rast gelinmiştir. 7 7 Seçim haberlerinde demokrasi/demokratikleşme temasının yer alış biçimini incelemek için hazırlanan kodlama yönergesinde çoklu kodlama yapılmıştır. 20

Var Yok 477 1.190 Şekil 6 Demokrasi teması içeren ve içermeyen haberlerin oranı Haberlerin yaklaşık dörtte birlik bir oranının demokrasi temasıyla ilgili olması temsili demokrasilerinin başlıca aracı olan seçim süreçlerinin ulusal basın tarafından demokrasi konusuyla doğrudan bağdaştırılmadığını, demokrasiyle ilgili haberlere pek de rağbet edilmediğini göstermektedir. 21