Tepebaşı Rehberlik ve Araştıma Merkezi



Benzer belgeler
Bilgisayar Oyunlarının Zararları

ORTAÖĞRETİME GEÇİŞ UYGULAMASI. Mesut YAŞAR MEB Uzman Yardımcısı Temel Eğitim Genel Müdürlüğü

NASIL MÜCADELE EDİLİR?

ÖLÇME DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ÖĞRETİM YILINDA GERÇEKLEŞTİRİLECEK ORTAK SINAVLARA İLİŞKİN USUL VE ESASLAR

Sınav Öncesi Velilere Öneriler

Zorbalık Türleri Nelerdir?

PINAR KOLEJİ TEOG TEMEL EĞİTİMDEN ORTAÖĞRETİME GEÇİŞ SİSTEMİ

TEOG. Kuralları. Yeni Sınav Sisteminin TEMEL EĞİTİMDEN ORTAÖĞRETİME GEÇİŞ SİSTEMİ

YAKUPLU Kemal Arıkan Ortaokulu rehberlik servisi

Konu: Bilgi Paylaşım Araçları. Aydın MUTLU İstanbul

HASAN ŞÜKRAN SARUHAN ORTAOKULU. ENVER TÜBEK Rehberlik Öğretmeni

içindekiler BÖLÜM 1 GİRİŞ 1 B Ö L Ü M 2 PUBERTE, SAĞLIK VE BİYOLOJİK TEMELLER 49 B Ö L Ü M 3 BEYİN VE BİLİŞSEL GELİŞİM 86

2013 / 2014 SAYI: 17. Haftanın Bazı Başlıkları

Üniversite Öğrencilerinin Sosyal Ağ Bilgi Güvenlik Farkındalıkları

İLKOKUL AKRAN VE SİBER ZORBALIĞA KARŞI

İSTEK ÖZEL KAŞGARLI MAHMUT ORTAOKULU EKİM 2015

TEMEL EĞİTİMDEN ORTAÖĞRETİME GEÇİŞ SİSTEMİ

MEB ORTAK SINAVLAR UYGULAMADA TEMEL İLKELER. Ali ERDOĞAN PSİKOLOJİK DANIŞMAN

İNTERNETİN GÜVENLİ KULLANIMI İHTİYACI

Bilişim Teknolojilerine Pedagojik Bir Yaklaşım. Mehmet AKSÜT Mega Eğitim Danışmanlık Songül ATEŞ Uşak üniversitesi Hayriye UĞURLU Uşak üniversitesi

2013 TEOG (Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş)

ÖZEL ANTALYA ENVAR ORTAOKULU. İLBAP ve TEOG BİLGİLENDİRME SUNUMU

Yrd. Doç. Dr. Gökçe BECİT İŞÇİTÜRK. Gökçe BECİT İŞÇİTÜRK 1

OKAN EĞİTİM KURUMLARI PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK BİRİMİ

İnternet Teknolojisi. İnternet Teknolojisi. Bilgisayar-II - 4. Hafta. Öğrt. Gör. Alper ASLAN 1. Öğrt. Gör. Alper Aslan. İnternet Nedir?

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI TEMEL EĞİTİMDEN ORTAÖĞRETİME GEÇİŞ SİSTEMİ 2015

Çocuk ve ergenlerde cinsel kötüye kullanımın belirtileri ve etkileri Çocuk ve ergenlerde cinsel kötüye kullanımı önlemek için yapmamız gerekenler

TEMEL EĞİTİMDEN ORTAÖĞRETİME GEÇİŞ SİSTEMİ. Sinem Çağrı CENGİZ REHBER ÖĞRETMEN

REHBERLİK SERVİSİMİZDEN VELİLERİMİZE YARIYIL TATİLİ İÇİN ALTIN ÖNERİLER

10-11 YAŞ GRUBUNUN ANNE BABASI OLMAK

Kekemelik, konuşmanın akıcılığıyla ilgili bir iletişim bozukluğudur. Ses, hece ve sözcüklerde uzatmalar, tekrarlar veya duraklamalarla

ERGENLERDE İNTERNET BAĞIMLILIĞI

Bilişim Teknolojileri

BİREYLERE YÖNELİK HİZMETLER

SAĞLIKLI MEDYA ALIŞKANLIKLARI BIRLIKTE YARATALIM yaş grubundaki çocukların aileleri için tavsiyeler

Medyada Riskler. Öğr. Gör. Dr. Deniz Sezgin Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi

Hizmetiçi Eğitimler.

TEMEL EĞİTİMDEN ORTAÖĞRETİME GEÇİŞ

MEB tarafından açıklanan YENİ SINAV SİSTEMİ

Bağımlılık kişinin kullandığı bir nesne veya yaptığı bir eylem üzerinde kontrolünü kaybetmesi ve onsuz bir yaşam sürememeye başlamasıdır.

Teknoloji Bağımlılığı

Mazeret Sınavlarının Uygulanması

1. Çocukları Tanıma Çocukların fiziksel özelliklerini tanıma Çocukların sosyo-ekonomik özelliklerini tanıma

TEKNOLOJİ BAĞIMLILIĞI VE SİBER ZORBALIK

WEB ARAÇLARI VE UZAKTAN EĞİTİM CEIT357-4.HAFTA

Giresun Eğitimde İyi Örnekler Çalıştayı 2015

ZORBA OLMAK ARTIK ZOR

TÜRKİYE DE İŞ DÜNYASINDA ÇALIŞANLAR SOSYAL MEDYAYI NASIL KULLANIYOR?

MALAZGİRT MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ

ÖĞRETİM YILI ORTAK SINAVLARI;

DARICA ANADOLU LİSESİ 9. SINIF REHBERLİK PLANI

SAĞLIKLI MEDYA ALIŞKANLIKLARI BIRLIKTE YARATALIM yaş grubundaki çocukların aileleri için tavsiyeler

EVRİM OKULLARI REHBERLİK SERVİSİ

ÇOCUKLARIMIZ VE TEKNOLOJİ

BİLGİ PAYLAŞIM ARAÇLARI. İşbirlikli Yazarlık Çoklu Ortam Paylaşımları Web Günceleri Etiketleme ve Sosyal İmleme Sosyal Medya Dijital Kimlik

Bu resmi ne yönden yada nasıl gördüğünüz,nasıl yorumladığınız çok önemli! Çünkü medya artık hayatımızın her alanında ve her an yanı başımızda!

AKRAN İ LİŞKİ LERİ. PDR Bülteni Sayı: 03

İnternet ve Çocuklar, Gençler ve Aile Üzerindeki Etkileri. Prof. Dr. Tuncay ERGENE Genel Başkanı

Öğretim Yılında 8. sınıfta okuyan öğrenciler, Ortaöğretime (Liseye) yeni sınav sistemi olan TEOG ile yerleģtirileceklerdir.

Tüm bunların yanında internetin çocuk ve ergenler için olumlu yanlarının olduğu göz ardı edilmemelidir. İnternetin olumlu yanları:

AVRUPA ÇEVRİMİÇİ ÇOCUKLAR (EU KIDS ONLINE) PROJESİ ve SONUÇLAR

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI OKUL DÖNEMİNDE ARKADAŞLIK VE AKRAN İLİŞKİLERİ

tarih ve 272 sayılı Eğitim Komisyonu Kararı Eki-1

TEMEL EĞİTİMDEN ORTAÖĞRETİME GEÇİŞ SİSTEMİ 2014

ÖZEL KAŞGARLI MAHMUT ORTAOKULU MART 2016

Orhangazi İmam Hatip Ortaokulu Rehberlik Servisi e-bülten. Mayıs 2015

Duygusal ve sosyal becerilere sahip Genç profesyoneller

ŞİDDET NEDİR? ADEM TOLUNAY ANADOLU LİSESİ REHBERLİK SERVİSİ

TEMEL EĞİTİMDEN ORTAÖĞRETİME GEÇİŞ SİSTEMİ

Ankara Üniversitesi Geliştirme Vakfı Özel İlkokulu/Ortaokulu SİBER ZORBALIK

MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ORTAÖĞRETİM KURUMLARINA GEÇİŞ YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

AKRAN DOSTU OKUL MODELİ PROJESİ

ÖZEL TARSUS SEV İLKÖĞRETİM OKULU REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMA SERVİSİ SAYI:1 EYLÜL 2014 TEOG SINAVI UYGULAMASI

SOSYAL MEDYADA EĞİTİM UYGULAMALARI. Yasin YÜKSEL

Çağımızın en güçlü kitle iletişim kaynaklarından biri olan bilgisayarlar ve yaşamımıza birden bire giren internet, hayatımızın ayrılmaz bir parçası

Oyunlar çocuklara hayatı öğretir

Bu kılavuzda öğretim yılı ortak sınavları ile ilgili usul ve esaslar yer almaktadır.

Siirt Üniversitesi Eğitim Fakültesi. Yrd. Doç. Dr. H. Coşkun ÇELİK Arş. Gör. Barış MERCİMEK

Sosyal Medya ve Çocuk Alanında Koruyucu ve Önleyici Çalışmalar Dr. Olgun GÜNDÜZ

1 ÇALIŞMANIN NASIL SUNULACAĞINI İŞARETLEYİNİZ

Sizler de biliyorsunuz ki, yaşamın her alanında haklarımız olduğu gibi. haklarımızı/özgürlüklerimizi kullanırken uymamız ve dikkat etmemiz gereken

TİCARET VE SANAYİ ODASI İLKOKULU SOSYAL BECERİ GELİŞTİRME GRUP ÇALIŞMAMIZ. REHBERLİK ve PSİKOLOJİK DANIŞMA SERVİSİ

Modelin temel niteliği, öğrenci başarısını anlık bir performansa dayalı olarak değil, geniş bir zaman dilimine yayarak belirlemektir.

YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI SINAV SİSTEMİ İLE İLGİLİ SIKÇA SORULAN SORULAR VE CEVAPLARI

Esin TÜRKOĞLU Psikolojik Danışman. Manisa Rehberlik ve Araştırma Merkezi

İNTERNET VE TEKNOLOJİ BAĞIMLILIĞI. Rehberlik Servisi Selçuk ÖZTÜRK

Bilgisayar Destekli Fen Öğretimi

ÇOCUĞUNUZLA BİRLİKTE OYNAMANIN YARARLARI

. ORTAOKULU 2014 / 2015 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 6/B SINIFI ŞUBE ÖĞRETMENLER KURULU II. DÖNEM TOPLANTI TUTANAĞI GÜNDEM MADDELERİ

REHBERLİK NEDİR? Bahsedilen rehberlik tanımlarının ortak yönleri ise:

Türkiye de Güvenli İnternet ve Uygulamaları

Okulumuzda gelişimsel rehberlik anlayışı benimsenmiştir. Rehberlik

ZİHİNSEL ENGELLİ ÇOCUKLAR

Ders seçimi; öğrencilerin ilgi, yetenek ve yaşamdan beklentilerinin değerlendirilmesini gerektiren zor bir süreçtir.

MEB kitaplarının yanında kullanılacak bu kitap ve dijital kaynakların öğrencilerimize;

TEOG Sınav Sistemi (Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş) Meral ÖZTÜRK GÜNEL Uzm Psikolojik Danışman

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

UYGULAMALI SOSYAL PSİKOLOJİ (Baron, Byrne ve Suls, 1989; Bilgin, 1999) PSİ354 - Prof.Dr. Hacer HARLAK

Intel Eğitim Çözümleri. En İleri Teknolojilerle, Dijital Eğitimde Yeni Bir Döneme Geçin

Transkript:

Tepebaşı Rehberlik ve Araştıma Merkezi E-Dergi Ekim 2013 TEMA: AĞ TOPLUMU, DİJİTAL DÜNYA VE HAYATIMIZA ETKİLERİ 1

İÇİNDEKİLER Sayfa Başyazı 3 Ağ Toplumu ve Dijital Varoluş 4 Sosyal ağlara dair ilginç rakamlar 5 Kuşaklar ve Y-Kuşağı 6 Haber: Rehber Öğretmenlere Y-Kuşağı Anlatıldı 7 Sanal Zorbalık 8 Bilgisayar Oyunlarının Çocuklar Üzerindeki Etkileri Nelerdir? 10 Eğitimde Blog Kullanımı 12 Ergenlerin Sosyal Medya Kullanımı 14 Okul Öncesi Dönemde Bilgisayar Oyunlarının Zararları 16 Özel eğitime ihtiyaç duyan öğrencilere yönelik yeni yönetmelik yolda 18 Yeni Ortaöğretime Geçiş Sistemi 20 2

BAŞ YAZI Rehberlik Araştıma Merkezleri çalışma bölgelerinde rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerinin eşgüdümünde, rehberlik hizmetlerinin niteliğini arttırmada önemli işlevlere sahiptir. Bu işlevlerden biri de rehberlik ve psikolojik danışma alanı ile ilgili araştırmalar yapmak, bilgi toplamak ve bu bilgileri yaymaktır. Merkezimiz bu işlevi yerine getirmek amacı ile her ay belli bir tema etrafında bir e- dergi çıkaracaktır. Bu dergide yalnızca merkezimiz çalışanları değil başta ilçemiz okullarında görev yapan psikolojik danışmanlar, rehberlik ve psikolojik danışma alanında çalışan akademisyenler ve uzmanlar da bilgi ve deneyimlerini paylaşabileceklerdir. E-dergimiz bu sayısında Ağ Toplumu ve Hayatımıza Etkileri teması etrafında hazırlanmıştır. Dergimizde bu tema etrafında bilgisayar, internet ve sosyal paylaşım siteleri kullanımının artması ile hayatımızda meydana gelen değişikliklerin olumlu ve olumsuz yönlerini tartışan yazılar yer almaktadır. Bu yazılarda dijital varoluş, dijital sosyalleşme, sanal zorbalık, bilgisayar oyunları, internet bağımlılığı, sosyal medya kullanımı kavramlarına rehberlik ve psikolojik danışma merceğinden bakılmaya çalışılmıştır. 2010 yılında faaliyete geçen merkezimiz yapmış olduğu çalışmalarla şehrimizde rehberlik alanında öncülük etmeye devam etmektedir. Bu süreçte bu değerleri yaratan birlikte yürüdüğümüz bölüm başkanları ve çalışma arkadaşlarıma, ilçemizde başta ilçemiz eğitim yöntecileri, okul yöneticileri ve okul psikolojik danışmanları olmak üzere rehberlik alanına katkı ve destek veren herkese teşekkür ederim. Kenan YÜKSEL Tepebaşi Rehberlik ve Araştırma Merkezi Müdürü 3

AĞ TOPLUMU VE DİJİTAL VAROLUŞ Fikret KONCA PDR Hizmetleri Bölüm Başkanı Ağ toplumunu kısaca toplumun dijital kültürle bütünleşmesi olarak tanımlayabiliriz. İnternetin gelişmesi ve bireylerin dijital yeterlik kazanmaları bu kavramın ortaya çıkışında etkili olmuştur. Ağ toplumunun en önemli özelliği zaman ve mekan kısıtlamasından bağımsız olarak insanların sürekli olarak bağlantılı olmasıdır. Günümüzde sözü edilen bu bağlantıyı sağlayan en önemli unsur sosyal paylaşım siteleri ve interaktif oyunlardır. Bireyler günün önemli bir bölümünü bu dijital dünyada geçirmektedir. Özellikle sosyal paylaşım siteleri ile birlikte dijital sosyalleşme kavramını enine boyuna düşünmek gerekecektir. Sosyal paylaşım sitesi kullanımında Türkiye dünya sıralamasında kullanıcı sayısı ve bu sitelerde geçirilen zaman bakımından ilk on ülke içerisinde yer almaktadır. Sosyal ağlarda geçirilen zamanın giderek artması günlük ilişkilerin doğasını değiştirdi. Sosyal ağlar önemli ölçüde aşağıdaki sağlıklı olmayan ruhsal durumların sergilenmesinide beraberinde getirdi: İnternet bağımlılığı (Haftada 24 saatini sosyal ağlarda geçireni bağımlı kabul etmek mümkündür) Kendini sergileme, diğer insanların dikkatini çekme (Arkadaş ve takipçi sayısı vb ile övünme, sözleri, fotoları ve videoları beğenilen ve paylaşılan insan olmadan narsizme kadar uzanan durumlar). Burada yeri gelmişken belirtmek gerekir ki; benlik saygısı düşük olanların ve narsistiklerin sosyal ağlarda daha fazla zaman geçirdiği, özellikle narsist eğilimli olanların sosyal ağlarda çok fazla paylaşım ve güncelleme yaptığı araştırma bulgularına yansımıştır. Özel hayatın afişe edilmesi ve özel yaşamdaki ilişkilerde bozukluklar Zaman kaybı, oyalanma, gözetim ve gözetleme, sağlıksız kimlik sunumu Sanal zorbalık, sanal zorbalığa maruz kalma, sanal suçlar Sosyal ağlarda çok fazla zaman geçirmenin iletişim zorluğu, aşırı derecede bencillik, kendini beğenmişlik, aşırı sabırsızlık ve agresiflik yarattığı araştırma bulgularına yansıyan bir başka bulgudur. Rehberlik ve psikolojik danışma alanının bu olgulara ve bunlar kaynaklı sosyal sorunlarla daha yakından ilgilenmesi gerekecektir. 4

Sosyal ağlara dair ilginç rakamlar 70 lerin ortasından sonra doğan ve genel olarak Y kuşağı olarak adlandırılan neslin yüzde 96 sı herhangi bir sosyal ağın üyesi. Amerika da evlenen her 8 çiftten biri sosyal ağlar üzerinden tanışıyor. Facebook a 9 ayda katılan yeni üye sayısı 100 milyon. 50 milyon kullanıcıya ulaşmak için televizyon 13 yıl, internet 4 yıl beklemişti. 2007 nin sonlarında Microsoft Facebook un yüzde 1,6 hissesini 240 milyon dolara satın aldı. Bu, Şubat 2004 te hobi olarak başlayan Facebook un piyasa değerinin 4 yılda 15 milyar dolara çıktığı anlamına geliyor. Bugünkü değerinin100 milyar dolara yaklaştığı söyleniyor. Facebook bir ülke olsaydı, Çin ve Hindistan dan sonra dünyanın en kalabalık 3. ülkesi olurdu. Amerika da eleman bulmak için öncelikli olarak Linkedin e başvuran şirketlerin oranı yüzde 80. Yeni nesil mevcut sosyal iletişim olanakları karşısında e-posta yı tamamen bırakma eğiliminde. Amerika daki Boston Koleji 2009 dan itibaren yeni başlayan öğrencilerine e-posta hesabı açmayı bıraktı. Facebook u kendi dillerinde kullanmak isteyen İspanyollar, Facebook un bu işi ele almasını bekleyemeyip siteyi İngilizce den İspanyolca ya 4 haftada çevirdi. İşin Facebook a maliyeti yazıyla sıfır, rakamla 0. ComScore Ağustos 2008 verilerine göre YouTube, Yahoo yu bile sollayarak Google dan sonra dünyanın en büyük arama motoru haline dönüştü. Google ın bir dönem sadece MySpace arama sağlayıcısı olmak için ödediği para 900 milyon dolar. Twitter kullanıcıları Ashton Kutcher ve Ellen Degeneres i takip edenlerin toplamı İrlanda, Norveç ve Panama nüfusundan fazla. Kaynak: http://www.sosyalmedyahaber.com/2011/11/16/sosyal-aglar-ve-internetin-neligi-ve-nasilligi-hakkindadetayli-analiz/#sthash.yvrv16fj.dpuf 5

Kuşaklar ve Y-Kuşağı Son günlerde Generation Y / Millennials tanımları sektörde sıkça duyulur oldu. Bir de Z lerin geldiğinden, onlarla iletişimin daha da zorlaşacağından bahsediliyor. Dünyada ve Türkiye de Y Kuşağını tanımak ve reklama duyarlı bu kuşağı anlamak için birçok araştırma yapılıyor. Bu ayki yazımda kısaca kuşaklardan ve ağırlıklı olarak Türkiye nüfusunun %25 ini oluşturan Y lerden bahsetmek istiyorum. Jenerasyonlar dünya genelinde ekonomik ve sosyal hareketlerle oluşmuş zaman aralıklarıdır. Müzik akımları, icatlar, yeni ilgi alanları ve savaşlar kuşakların dönemlerini oluşturup karakteristiğini belirlemektedir. Her jenerasyon doğum yılına göre ayrılır. Günümüze kadar kuşakların gelişimine bakacak olursak: Sessiz Kuşak - Şavaş Kuşağı / The Silent Generation (1925-1945): 2 dünya savaşı ardından doğan kuşak. Dönemin olayları: II. Dünya Savaşı, ekonomik buhran. Türkiye de Cumhuriyet dönemi. Büyük Bebek Patlaması Kuşağı / The Baby Boomers (1945-1964): II. Dünya Savaşı sırasında ya da hemen sonrasında doğan soğuk savaş kuşağı. Sıkıntılı savaş günlerinin ardından bebek patlaması yaşandı. Eğlence ve lüks sayılabilecek harcamalar bu dönemde önem kazandı. Dönemin olayları: Dünyada insan hakları çalışmaları. Türkiye de tek partiliden çok partili sürece geçiş, ihtilal, radyonun altın çağı. Generation X / Baby Busters (1965-1976): Çoğunluğu Sessiz Kuşağın çocukları olan bu jenerasyon baby boomers lardan farklı olarak daha gerçekçi, çalışkan ve kanaatkar bir kuşak. Dönemin olayları: Petrol krizleri, ekonomik sarsıntılar, 68 kuşağı. Türkiye de en önemli kamusal alanlardan biri sinema, TV evin en önemli köşesine kurulmak üzere, üniversite olayları, sol-sağ çatışması. Ve Y Kuşağı / Echo Boom / Millennials (1977-1996): Onlar genç, akıllı, özgürlüklerine düşkün ve teknoloji tutkunu. Günlerinin yaklaşık 15 saati medya ve iletişim teknolojileri ile etkileşim halinde geçiyor. Hayatlarını rahat yaşamak onlar için çok önemli. Flip-flop lar, ipod, tatoo ve kapri pantolonlar tarzlarının bir parçası. Çalışmayı seviyorlar ama hayatlarının sadece iş olmasını istemiyorlar. Otoriteye meydan okuyan, önce ailelerini sonra da patronlarını sorgulamaktan çekinmeyen ve kısa zamanlamalarda iyi iş çıkarmaya odaklı bir kuşak. İş hayatında son derece seçici, diğerlerinden hızlı çalışıp başarısını çabuk kanıtlama çabasında. Dönemin olayları: Körfez Savaşı, 11 Eylül, Irak Savaşı, internet, küreselleşen dünya, ipod, cep telefonu, google, msn... Türkiye ye baktığımızda, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 20-24 yaş arasında 7 milyon kişi var, bunların yaklaşık 2,3 milyonu çalışıyor. Türkiye deki Y Kuşağı, iş dünyasında yavaş yavaş boy gösteriyor. Yaklaşık 5-10 yıl içerisinde ise yönetici pozisyonunda kendilerini kanıtlayacaklar. Kaynak: M. Cem Topçuoğlu, (Reklamcılar Derneği Başkanı), http://www.rd.org.tr/ayinsozu/ayinsozuagustos.pdf 6

Haber Kaynak: Hürriyet Bursa 7

SİBER (SANAL) ZORBALIK Ufuk SARIBAŞ KABAL Psikolojik Danışman Bilgi ve iletişim teknolojilerinin en büyük ağı olan internet, insanların her geçen gün artan bilgiye ulaşma, saklama ve paylaşma isteğini karşılayan bir ortam haline geldi. Son yıllarda bilişim ve psikoloji literatürüne yeni bir terim daha girdi: Siber zorbalık. Sanal ya da elektronik zorbalık olarak da bilinen bu tehdit türü, birey üzerindeki etkileri sebebiyle bağımlılıktan çok daha zararlı sorunlara yol açıyor. Geleneksel akran zorbalığını, güçlü tarafın güçsüz olan tarafa zarar verme niyetiyle birden çok kez fiziksel, sözel veya ilişkisel şiddet uygulaması olarak tanımlayabiliriz..eskiden zorbalık kurbanı çocuk, okuldan eve geldiğinde zorbalıktan kurtulabiliyordu; fakat günümüzde yaygın olarak kullanılan bilgisayarlar, internet ve akıllı telefonlar aracılığıyla zorbalık davranışı günün her saatinde ve her yerde kurbana ulaşabilir hale geldi. Siber zorbalık olarak adlandırılan bu yeni tür, bir kişi ya da gurup tarafından elektronik temelli iletişim araçlarının kendini savunamayan bir kurbana karşı saldırgan, kasıtlı ve tekrarlı bir biçimde kullanılması olarak tanımlanabilir. Siber zorbalık davranışlarına örnek olarak kameralı cep telefonları aracılığı ile kurbanların uygunsuz görüntülerini Internet aracılığıyla paylaşmak, elektronik posta ya da cep telefonu mesajı ile aşağılayıcı, alay edici, tehditkâr, cinsel taciz veya şiddet içeren mesajlar göndermek ve kurbana ilişkin küçültücü web sayfaları hazırlamak verilebilir. Siber Zorbalık Davranışlarını Göstermeye Eğilimli Olan Çocukların Özellikleri Genellikle ailesinde şiddet görürler ve bazen okulda kendisi de zorbalığa maruz kalırlar. Kendisini güçlü ve başarılı hissetmek için zorbalık yapabilirler. Çünkü olumsuz da olsa bu davranışlar onu okulda popüler biri haline getirebilir. 8

Her istediklerini bu şekilde elde edeceklerini düşünebilirler. Sosyal becerilerden (iletişim, duyguları ifade etme, sorun çözme) yoksun oldukları için istediklerini elde etmede bildikleri tek yol bu olabilir. Bazen diğer çocukları ne kadar incittiklerinin farkında olmayabilirler. Kızgınlıklarını kontrol edemiyor olabilirler. Okula ait olma duygusundan yoksun oldukları ya da okulda mutsuz oldukları için bunu yapabilirler. Bazen içinde bulunduğu gruptan dışlanmamak için böyle davranıyor olabilirler. Zorbalık Davranışına Maruz Kalan Çocukların Özellikleri Çok fazla arkadaşı olmayan, yalnız çocuklardır. Zorbalık yapan çocuktan yaşça daha küçük, zayıf ve güçsüzdür. Kendisini savunma becerilerinden yoksundur. Duygusal olarak kırılgan olurlar (Çabuk dağılabilirler). Okul devamsızlığı artar, okul terkleri olabilir. Akademik başarısı düşer, öğrenmesi etkilenir. Siber zorbalık, mağdurlarını oldukça ciddi biçimde olumsuz etkileyebilir. Bazı siber zorbalık mağdurlarının bu olaydan oldukça ciddi biçimde etkilendikleri, yaşadıkları stres ve utançla başa çıkamayıp hayatlarına son verdikleri bile görülüyor. Elbette her durumda intiharla sonuçlanmasa da siber zorbalık mağdurlarının birçok akademik, psikolojik, ailevi, sosyal ve fiziksel olumsuzlukla baş etmek zorunda kaldığı söylenebilir. Bu olumsuzluklara örnek olarak depresyon, hayal kırıklığı, öfke, üzüntü ve korku gibi duygular verilebilir. Ayrıca, mağdurların özgüvenlerinin sarsıldığı, okul başarılarının olumsuz etkilendiği, okula devamlarının azaldığı, ailevi sorunlar yaşadıkları görülüyor. Bütün bu olumsuzluklara ek olarak, siber zorbalık mağduru kişilerin yaşadıkları olumsuzluklarla baş edebilmek için alkol ve uyuşturucu madde kullanımlarının arttığı gözleniyor. Aileler çocuklarının çevrimiçi alandaki aktivitelerinden pek de haberdar değiller. Çocuklar ve gençler ebeveynlerinin teknoloji konusunda bilgisiz olduklarını varsayıp kendilerine yardımcı olamayacaklarını düşündükleri için siber zorbalık vakalarını genellikle yetişkinlere bildirmemeyi tercih ediyorlar. Çocukların aileleri bilgilendirmemelerinin bir diğer nedeni ise çevrimiçi ortamla ilgili bilgisiz olan ebeveynlerin çocuklarının başına böyle bir olay geldiğini duyduklarında panikleyip çocuklarını korumak amacıyla bilgisayar ya da akıllı telefon kullanımını yasaklaması veya kısıtlaması ihtimalidir. Önceliklerimizden biri ailelerin siber zorbalık olayından haberdar edilmeleri, çocuklarının siber zorba ya da kurban olduğunu nasıl anlayabilecekleri konusunda uyarılmaları ve böyle bir durumla karşılaştıklarında ne yapabilecekleri konusunda bilgilendirilmeleri olmalıdır. 9

Bilgisayar Oyunlarının Çocuklar Üzerindeki Etkileri Nelerdir? Aynur ÇETİNKUŞ Psikolojik Danışman Yapılan araştırmalar bilgisayar oyunlarının çocuklar üzerindeki etkilerinin çocuk ve ergenlerin kişilik özellikleri ve içinde bulundukları çevresel koşullar ile yakından ilişkili ve etkileşim içinde olduğunu göstermiştir. Bilgisayar oyunlarının olumsuz ve olumlu etkileri aşağıda listelendiği şekli ile özetlenmiştir. Olumlu Etkileri -Oyunlar yeni şeyler öğrenme fırsatı yaratıyor.(mitolojik kavramlar, coğrafi bilgiler, vb) -Oyunlar sosyal ağın genişlemesini sağlıyor. (Oynanan bilgisayar oyunu üzerinden tanışma ve arkadaşlığı geliştirme, vb) -Zihinsel yeteneklerde artışa neden oluyor. (Kognitif ve algısal düzeyde ) -Çocuk ve ergenlerin yaşıyor oldukları çatışmaları açığa vurmalarına yardım ediyor. (Aile içi şiddete maruz kalan bir çocuk saldırganca eğilimlerini oyun yoluyla açığa çıkarabilmesi, vb) -Yaratıcılıkta artışa neden oluyor.(karakterler ve karakterlere yönelik özelliklerin oyuncu tarafından oluşturulması yoluyla.) -Sosyal davranışları destekleyen oyunlar yardımseverliği arttırıyor, saldırgan tutum ve davranışlarda azalmaya yol açıyor. -Eğitim amaçlı kullanıldığında ders içeriğinin anlaşılmasını kolaylaştırıyor. (Örneğin geometrik şekillerin üç boyutlu aktarılması, vb) Olumsuz Etkileri Bir karakterin öldürüldüğü ya da zarar gördüğü bilgisayar oyunları saldırgan düşüncelerde, duygularda ve davranışlarda artışa yol açıyor. (Araştırmalar erkek çocuk ve ergenlerin kız çocuk ve ergenlere oranla saldırgan davranışa daha eğilimli olduğunu kanıtlamıştır.) -Şiddet içerikli oyunlar düşmanlık duygularını besliyor, kaygı düzeyinde artışa neden oluyor. -Şiddet içerikli oyunlar fiziksel güç kullanımında artışa yol açıyor. -Şiddet içerikli oyunlar sosyal davranışlarda (örneğin yardımseverlik, vb) azalmaya yol açıyor. -Oyunlar ile geçirilen zaman arttıkça obezite riski de artıyor. -Bilgisayar başında geçirilen zaman arttıkça akademik başarıda azalma görülüyor. 10

Online Oyunlar ve İnternet Bağımlılığı Araştırmalar bilgisayar oyunlarının çocuk ve ergenler üzerindeki olumlu ve olumsuz etkilerine yönelik pek çok şey söylemektedir. Bu noktada online oyunların ve online oyunların arkadaşlar ile birlikte oynandığı internet kafelerin sadece olumsuz özellikleri olduğunu savunmak doğru olmayacaktır. İnternet kafeler de arkadaşlar ile kontrollü bir şekilde oynanan oyunların sosyalleşmeyi, akranlar arası paylaşımı ve özgüveni arttıracağından söz edilebilirken bir diğer yandan başka tüm ilgilerin ortadan kalktığı, okula ilginin azaldığı ve yaşamın büyük bir kısmının online oyunlar ve internet kafeler olduğu durumlar için olumsuz etkilerden söz edilebilir. İnternet Bağımlılığı Belirtileri Nelerdir? Araştırmalar internet bağımlılığına dair bir kavramsallaştırmaya sahip değildir. Ancak internet başında aşırı zaman geçirme, genel fiziksel aktivitelerde azalma, internet aktivitesinin bir sonucu olarak kişinin sağlığında bozulma, internette fazla zaman geçirmek için önemli yaşam aktivitelerinden kaçınma, internette fazla zaman geçirmeye bağlı olarak uyku aktivitesinde bozulma, arkadaşları kaybetme ve sosyalizasyonda azalma, aile ve arkadaşları ihmal etme, kişisel sorumlulukları ihmal etme, bilgisayarda zaman geçirmediğinde eksiklik hissetme, internete giremediğinde endişe yaşama gibi tanımlar ailelere internetin aşırı kullanımı ile ilgili bilgi verebilir. Anne Babaların Unutmaması Gerekenler Bilgisayar oyunlarının hem zararlı hem de yararlı yanları vardır. Çocuklarınızın oynadığı bilgisayar oyunlarının içeriğini kontrol etmek yararlı olacaktır. Şiddet içerikli oyunlar saldırgan davranışlarda artışa yol açmaktadır. Çocuklarınızın bilgisayar oyunları oynayarak geçirdiği zamanı sınırlandırmak tamamen yasaklamaktan daha doğru olacaktır. Çocuklarınızla oynadıkları oyunları oynamak onlarla olan iletişiminizi güçlendirecektir. Çocuğunuzun bilgisayar oyunları ile geçirmesi gereken ideal süreyi onun hayatına başka hobiler ve ilgi alanları katarak kontrol edebilirsiniz. Bilgisayar oyunlarının özellikle ergenlerin hayatında sosyal ilişki sağlayan bir yanı vardır. Küçük yaş grubundaki çocukların bilgisayar oyunları oynayarak geçirdiği zamanı sınırlandırmak fiziksel ve duygusal gelişimlerini olumlu yönde etkileyecektir. 11

EĞİTİMDE BLOG KULLANIMI Suzan BEYCAN Psikolojik Danışman Bilgisayarların beraberinde gelen internet, kaçınılmaz olarak eğitimde de kullanılmaya başlamıştır. İnternet teknolojilerinde yaşanan sürekli gelişmeler, eğitime de zaman içinde yansımaktadır. Öğrenme-öğretme süreçlerini geliştirme konusunda büyük potansiyele sahip olan çağdaş internet teknolojisi ürünleri, bazı durumlarda çok karmaşıkta olabilmektedir. Eğitim alanında kullanılabilecek teknolojik ürünler incelendiğinde, temel düzeyde kullanılabilen bazı ürünler dikkati çekmektedir. Bunlardan birisi de son yıllarda yaygın şekilde kullanılmaya başlanan ve blog olarak bilinen araçtır. Bloglar; insanların, karmaşık ve ileri düzey teknik bilgilere sahip olmadan, istedikleri bilgileri metin, grafik, ses, resim, video ile desteklenmiş biçimde istedikleri zaman yazabildikleri günlüğe benzer internet siteleridir. Bir başka tanıma göre blog, internete bağlı her yerden, kolayca oluşturulabilen ve güncellenebilen, bir ya da daha fazla yöneticinin anında yazı yayınlamasına imkân sağlayan internet sayfalarıdır. Bir blog içerisine ilgilenilen bir konudaki düşünceler, izlenimler, etkinlikler ve çalışmalar; yazı, çizim, fotoğraf, ses gibi farklı çoklu ortam türlerinde eklenebilir ve bu konularda başkalarından dönüt alınabilir. Blogların Eğitimde Sağlayabileceği Yararlar: Öğrencilerin Aktif Olması: Öğrencilerin, neyi ne kadar öğrenmek istediklerine karar vermeleri, bilgi taraması yapmaları bunları paylaşmaları, dönütler almaları ve başkalarının yaptıklarına yönelik yorumlar yapmaları öğrenme öğretme sürecinde aktif olmaları gibi özelliklerin oluşturulması ve gelişmesi için etkili olabilecektir. Öğretmen merkezli eğitimin ortadan kalkması sayesinde, yapısalcı, özgür eğitime geçişi sağlar. Daha fazla öğrenen özelliğine hitap etmesi: Öğrenenler her zaman aynı özeliklere sahip olurlar mı? Hepsi aynı şekilde mi öğrenir? Örneğin bazı öğrenciler her konuda düşüncelerini rahatça paylaşabilirken bazıları konuşmaktan utanırlar. Bu durumda bloglar öğrenme sürecinin utanma duygusunun gölgesinde kalmasını engeller. 12

Yeterli zaman: Eğitimciler, öğrencilerin onlara soru sormasını beklerler, fakat dersliklerde gerçekten öğrencilerin soru sorabilmek için gereksinim duyduğu düşünme zamanı var mıdır? Bloglar öğrencileri soru sormak için cesaretlendirerek, yaratıcılıklarına daha fazla katkıda bulunmaz mı? Tartışma geribildirim sağlayabilme: Kullanımı ve güncellenmesi kolay olduğu için blog kullanıcıları bir konu hakkında tartışabilir, geribildirim sağlayabilir. Web üzerinden yayımcılık ve özellikle sözel ders grupları için tartışma geri bildirim sağlama aracı olarak faydalanılabilir. Değerlendirme kolaylığı:. Eğitim blogları, öğrencilerin birbirlerini değerlendirmesini de sağlayarak, daha objektif bir değerlendirme süreci gerçekleşmesini olanaklı kılarlar. Sınıfı duvarlar arasından çıkarma: Öğretim sürecini zamanın ve mekânın sınırlarından kurtarır. İnternetin olduğu her yerde öğrenme devam eder. Kitlelere Ulaşım: Bir konu hakkında öğrenciler tarafından bir blog oluşturulduğunu ve benzeri okulların benzeri içeriklere sahip blogları olduğunu varsayalım. Böyle bir durumda öğrenci sadece sınıf içi etkileşimle kalmayıp kendi akranları ile bu konu hakkında bloglar aracılığı ile bilgi alışverişi yapabilecektir. Diğer öğrencilerin benzer içerikler hakkında ki öğrenme yaşantılarını bilecektir. Bu ve benzeri durumlar diğer öğrenmeler için de bir yaşantı oluşmasını sağlayacaktır. Öğrenmeyi Destekleyici Özellikler: Öğrenme aynı anda ne kadar çok duyuya hitap eder ise o kadar anlamlı ve kalıcı olacaktır. Bloglar öğrenme bakımından grafik ses video vb. boyutlarda desteklenebilir. Çalışma Kolaylığı: Yapıları itibari ile çeşitli şekillerde kategorilendirilmiştir. Aranılan bilgiye ulaşım, blog sitesi içinde daha kolay olacaktır. Ayrıca kullanımı ve üzerinde çalışılması teknik bilgiyi gerektirmeyecek şekildedir. Bu da zaman kaybını önleyecektir. Blogların Olumsuz Yönleri: Öğrencilerin Güvenlik Problemleri: Öğrenciler ya da öğretmenler, sınıf çalışmalarını bloglarına eklerken, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlatılmış MEB İnternet Okur Yazarlığı El Kitabı nı dikkate almalıdır. Öğrencilerin bloglarında; soyadı, ev adresi ve telefon numarası gibi kişisel bilgilerin verilmemesi gerektiğinde dikkat edilmelidir. Güvenlik sorumluluk, uygunluk ve sağduyu ile ilgilidir. İnternete erişimin oldukça kolay olduğu günümüzde öğrencilere nelerin kabul edilebilir ve güvenli olduğunun, nelerin olmadığının öğretilmesi gerekmektedir. Hayattaki diğer her şey gibi internet kullanımının da bazı riskleri bulunmaktadır. Bu riskler şöyle örneklenebilir: 1. Öğrenciler uygunsuz içerikli sayfalara erişebilirler. Yaşları ve gelişimleri ile uyumsuz görüntüler ve bilgilerle karşılaşabilirler 2. Şiddet içerikli oyunlar nedeniyle şiddete karşı duyarsızlaşabilirler 3. Kimliğini gizleyen uygunsuz kişiler ile tanışıp, yasal ve sağlıklı olmayan ortamlara çekilebilirler 4. Uzun süre bilgisayar başında kalma nedeniyle asosyalleşebilirler 5. Bilgisayar başında sağlıklı oturma alışkanlığı olmayan öğrenciler fiziksel sorunlar yaşayabilirler Öğrenciler bu gibi konularda bilgilendirilerek, kendilerini güvende tutmaları sağlanabilir. 13

ERGENLERİN SOSYAL MEDYA KULLANIMI Erkan YEŞİLDAĞ Psikolojik Danışman Temelleri 1960 lı yıllarda Amerika da atılan internet, aradan geçen 50 yıl içerisinde tüm dünyaya hızla yayılmıştır. İnternetin bu kadar hızla yayılması olumlu ve olmsuz pek çok sonucu da beraberinde getirmiştir. İnternet, bir yandan insanların pek çok ihtiyacını karşılarken, bir yandan da bağımlılığın gelişmesine neden olmaktadır. İşte bu bağımlılık noktasında da, disiplinler arasında daha çok psikolojinin çalışma alanına konu olmuştur. Bireyleri interneti kullanma noktasında bağımlılığa sürükleyen nedenler incelendiğinde pek çok farklı faktörle karşılaşılmıştır. Bağımlı bireyler üzerinde yapılan araştırma, bu bireylerin interneti eğlence, etkileşim ve hoşnutluk duygularını yaşamak için daha sık kullandıklarını göstermiştir. Yine konuya ilişkin ortaya atılan kuramlar da göstermiştir ki internet bağımlılığı ile internet kullanım süresi ve internetin etkileşim amaçlı kullanımı arasında pozitif korelasyonel bir ilişki olduğunu göstermiştir. Bağımlılığı besleyen nedenler arasında, bireylerin yaşları ve kişilik özellikleri de önemli bir yere sahiptir. Özellikle genç bireylerin yaşamlarında facebook, twitter ve benzeri sosyal ağlar vazgeçilmez bir yere sahiptir. Gençlerin bu ağlarda harcadıkları zaman kişilik özellikleriyle de yakından ilgilidir. Dışadönük bireyler, içe dönük bireylere göre daha fazla iletişim ve etkileşim ihtiyacı içerisindedir. Bu da dışa dönük bireyleri, içe dönük bireylere nazaran daha fazla sosyal ağlara yönlendirmektedir. Fakat bu kuramın tersi bir çalışma aslında interneti daha çok içe dönük bireylerin aktif bir şekilde kullandığını göstermektedir. Sosyal ödünleme (compensation) hipotezi adı altında temellenen çalışmaya göre; kişinin kimliğini saklayabiliyor olmasının, içedönük bireyin reddedilme ve alay edilme kaygısını azalttığı için, bireylerin çevrimiçi ortamda kendini açma davranışını artırmaktadır. Özetle bir sosyalleşme aracı olarak bilinen sosyal ağlar amacının tamamen aksine anti-sosyal kişiliklerin oluşmasına da imkân tanımaktadır. Gerçek hayatta, kendini ifade edemeyen içe kapanık kimseler, sosyal ağlarda kendilerini çevresine gösterme gayretine girmekte ve sosyalleşmeye yönelik arayışlarını sosyal ağlarla bastırmaya çalışmaktadırlar. Kişi, gerçek hayatta yapamayacağı birçok davranışı sosyal ağlarda yapma arayışına girmektedirler. Bu ise onları gerçek hayattan daha da soyutlayıp, sosyal ağlara bağımlı bir kişilik kazanmalarına sebep olmaktadır. İnsan doğası gereği çevresinde güvenebileceği, ona değer veren, onunla ilgilenen kişilerin varlığına ihtiyaç duyar. Gerçek yaşamda bu ihtiyacını tam olarak karşılayamadığında ise, psikolojik ve fiziksel sıkıntıların ortaya çıkması kaçınılmazdır. Yoğun olarak sosyal medyayı ve teknolojiyi kullanan kimselerde anksiyeteye yatkınlık olduğu da öne sürülmektedir. Anksiyete ağır bir psikolojik rahatsızlık olup, kişideki yoğun kaygı, endişe, gerilim, korku halini ifade etmek için kullanılmaktadır. Anksiyete bozukluğu olan kimseler çevresinde kayıtsız kaldığı birçok şeyden etkilenmekte ve çevresinde gerçekleşen her olayın sonucundan endişe duymaktadırlar. Pek çok genç, sosyal ağlarda paylaştığı bir gönderinin 14

beğenilip, beğenilmeyeceği; nasıl yorumlanacağı gibi kaygılar yaşayabilir. Tabii ki bunlar psikolojik bir sorun seviyesinde değildir ancak aşırı kullanımlar, kişinin sosyal ağlardaki çok basit davranışlarının sonucundan büyük kaygılar duyması gibi sonuçlar doğurabileceğinden, anksiyeteye sebep olabileceği düşünülmektedir Sosyal destek anlamında sıkıntı yaşayarak sosyal ağları oldukça yoğun kullanan bireylerde depresyon belirtilerine rastlamak ta bu durumda kaçınılmaz hale gelmektedir. Yapılan araştırmalar göstermiştir ki özdenetim becerileri zayıf yani; işini tam yapamayan, dağınık ve tembel olma eğiliminde, umursamaz, bir anlamda gündelik yaşamın temel gerekliliklerini yerine getirememe ve kendini hedeflerin doğrultusunda disipline edememe gibi zayıf yönleri olan kişilerin de interneti bağımlılık düzeyinde kullandıkları görülmektedir Dolayısıyla, internetin bu bireyler için belki de günlük yaşamın gerçeklerinden bir kaçış yolu olarak kullanılıyor olma olasılığı da unutulmamalı ve hazırlanacak olan psiko-eğitim ve terapi programlarında bu durum da göz önünde bulundurulmalıdır. Bütün bunlarla birlikte, sosyal beceri ve dürtü kontrolü eğitimleri ve de sosyal destek ağlarının genişletilmesine yönelik çalışmalar internet bağımlılığının önlenmesi ve tedavisinde etkili olabilir. Sonuç olarak sosyal ağlar insan psikolojisi bağlamında üzerinde hassasiyetle ve önemle durulması gereken bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle, kişilik oluşturma sürecinde olan ergenlerin bu ruhsal problemleri daha çok yaşayabileceği de bir gerçektir. Bu bağlamda ailelerin, bilinçli kullanımı teşvik etmeleri önerilmekte ve ailelere yasaklayıcı önlemler alınmaması gerektiği konusunda uyarılar yapılmalıdır. Aileler yasaklar yerine çocuklarıyla konuşmalı ve onları dinlemelidir. Bu iletişim hali, çocukların ailesinden uzak ve bilinçsiz kullanımlarının önüne geçeceği için, sosyal ağların zararını en aza indirip, onu sosyal bir fayda aracı haline getirecektir. 15

Okul Öncesi Dönemde Bilgisayar Oyunlarının Zararları Zeynep METE Okul Öncesi ve Çocuk Gelişimi Modern dünyanın en önemli gereksinimlerinden biri olan bilgisayar kullanımı günümüzde hem çocuklarımız için hem de bizler için tehlike sinyalleri vermeye başladı. Bilgisayar kullanımı okul öncesi çağlara kadar inmiştir ve çocuklar tıpkı yetişkinler gibi internetin her türlü olanaklarından yararlanmaktadırlar. Çocuklar, adeta bilgisayar oyunlarının içine hapsolmakta, sanal dünyanın içinden çıkamaz halde saatlerce ekran karşısında durmaktadırlar. BİLGİSAYAR OYUNLARININ ETKİLERİ Bilgisayar kullanıcıları, tüm gün ve gece bilgisayar başından kalkmadan oyundaki karakterini yöneten, hayattan kopuk kişiler haline geliyor. Çocuklar odadan çıkmaya, hatta su, tuvalet gibi ihtiyaçlarını bile karşılamaya gerek duymuyor. Yarattığı sanal dünya içinde kendine yer edinmeye çalışıyor. Yüz yüze iletişim yerine sanal dünyayı tercih ediyor. Çekingen ve sosyal ortamdan uzak duran bu çocuklar, sosyal anksiyete rahatsızlığına sahip olmakta, internet ve online oyunları bağımlılık halinde kullanmaktadır. Ortaya Çıkabilecek Başlıca Problemler Hiperaktivite davranışlar: Saatlerce bilgisayar başında hareketsiz kalan çocuklar enerjilerini boşaltamamaktadırlar. Enerjilerini boşaltamamaları ve oyunlardaki bir takım öğeler çocukların daha çok saldırgan ve hırçın olmasına sebep olmaktadır. Şiddeti Normal Görme: Oyunlardaki şiddet, çocuğun gerçek yaşamda da bunu normal görmesine sebep olmaktadır. Son zamanlarda çocuk suçlu sayısının artmasında bu oyunların etkisi dikkate alınmalıdır. Epilepsi Nöbetleri: Ekranda yayılan radyasyon, epilepsi (sara) nöbetlerine sebep olabilir. Bilgisayarın bu zararı çok da dikkate alınmamaktadır. OYUNLARIN YARARI DA VAR ANCAK! Dünya çapında bir çok fakültede bu konuda araştırmalar yapılmış ve sonuç olarak aşırıya kaçılmadığı takdirde bilgisayar oyunlarının özellikle zeka konusunda çok yararlı olduğu keşfedilmiştir. Bu araştırmaların en önemlilerinden biri Norwich'teki City College'dan Profesör Jack Sanger'ın, 100 ilkokul çocuğu üzerinde yaptığı deneydir. Sagner'in bu araştırma ile amaçladığı, bilgisayar oyunlarının çocuklar üzerinde etkisidir. Bu çocuklara, gerek strateji, gerek kanlı FPS, gerekse Adventure türünde birçok oyunlar oynatılmış ve daha sonra hareketlerindeki değişimler gözlenmiştir. Bir diğer araştırma California Üniversitesi'nde Patricia Greenfield'ın yaptığı deneylerde ise bilgisayar oyunlarının, çocuğun sembolik kodları çözme yeteneğini ve analitik düşünmesini geliştirdiğini ortaya koymuştur. Ayrıca bunun gibi Washington Üniversitesi ve birçok özel kuruluş tarafından yapılan deneylerde, bilgisayar 16

oyunları oynayan çocukların teoriyi pratiğe dönüştürmekte çok daha başarılı olduklarını bazı sorunlarda da diğer yaşıtlarından daha zeki oldukları saptanmıştır. Sosyal etkinliklerde ise oyunların bir sohbet konusu olduğunu ve arkadaş bulmakta bir araç olarak kullanıldığı, bu sayede sosyal bir çevre edinildiği, zira oyunların bazı sosyal çevrelere adapte olmakta kişiye zorluklar çıkardığı ve kimi kişiliklerde içedönüklük yarattığı saptanmıştır. Kültürel özelliklerine gelince, bilgisayar oyunlarının büyük bir çoğunluğunun İngilizce olması kuşkusuz kişinin bu dile merakını arttırır, pratiği ve telaffuzu geliştirir. Ancak tüm bu olumlu kazanımlar aşırıya kaçılmadığı takdirde geçerlidir. AİLELER, MESELENİN CİDDİYETİNİ KAVRAMAKTAN UZAK Bazı oyunların içerdikleri şiddet ve cinsellik nedeniyle ailelerin bu konunun üstünde çok daha fazla durmaları gerekiyor. Oyunların üzerinde alıcıları uyaran yazılar bulunuyor ancak ailelerin bunları çok fazla önemsemiyor. Satıcılar, satılması yasak ürünleri satıyor. Satıcılar da, çocukların almaları yasaklanmış oyunları satmak konusunda özensiz davranıyor ÇÖZÜM YOLLARI En önemli çözüm, "ilgi"dir. Yeterince ilgilenilmeyen çocuklar daha çok bilgisayar başındadır Anne babalar, "aile birliği"ne önem vermelidir. Eşler, çocuklarına ve birbirine zaman ayırmalıdır. Eğer aile üyeleri saatlerce televizyona, dizilere dalmakta veya tüm zamanını gece ziyaretlerine ayırıyorsa çok büyük bir sorun var demektir. Televizyonun başından ayrılmayan ebeveynler, çocuklarına ders çalışma alışkanlığı kazandıramazlar. Ne kadar çalışılması gerektiğini anlatırlarsa anlatsınlar, anlattıkları adeta masal gibi gelecektir çocuklar için. Önce anne baba televizyon ve bilgisayarın başından ayrılmalı ve örnek olmalıdır. Anne babalar emir-komut vermemeli; çocuklarını dinlemeli, onlara sevgisini söz ve davranışla göstermeli, kaygılarını, korkularını, sorunlarını dinlemeli, birlikte çözüm bulmalıdır. Ailelerin belli bir ölçüde bu tip oyunlara kısıtlama getirmesi, çocukların sosyal aktivitelere motive edilmesi bilgisayardan uzaklaşmanın en önemli yoludur. Çocukların gurup olarak yapacakları etkinlikler çözüm olabilir. Böylece hem çocuk sosyalleşecek ve yeni arkadaşlar edinecek hem de zamanını bilgisayar ve televizyona ayırmayacaktır. Lütfen çok geç olmadan çocuklarınıza gerekli ilgiyi gösterin. 17

ÖZEL HABER 1: Özel eğitime ihtiyaç duyan öğrencilere yönelik yeni yönetmelik yolda Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/egitim/24757430.asp Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürü Prof. Dr. Mustafa Baloğlu, özel eğitim ve rehberlik hizmetleri için yeni yönetmelik hazırlama çalışmalarının sürdüğünü belirtti. Baloğlu, Hazırlamakta olduğumuz yönetmelik ile hali hazırdaki iki ayrı yönetmeliği Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Yönetmeliği çatısı altında birleştirip güncelleyeceğiz dedi. Bilim ve Sanat Merkezlerinin iş ve işleyişiyle ilgili hükümlerin, yönergeden yönetmeliğe çıkarılmasının söz konusu olduğunu anlatan Baloğlu, özel yeteneklilerle ilgili mevzuatta da düzenlenme yapılacağını söyledi. Baloğlu, şöyle konuştu: Özel eğitimle ilgili yeni yönetmelikte özellikle kaynaştırma eğitimine vurgu yapmaya çalışıyoruz. Şu anda da kaynaştırma eğitimi var aslında ama yeni yönetmelikte biraz daha vurgu yapmaya çalışıyor. Kaynaştırma eğitimi özel eğitim ihtiyacı olan öğrencilerin, yetersizliği olmayan akranlarıyla aynı ortamda eğitim almaları felsefesine dayanıyor. Yani yönetmelik kaynaştırma hatta bir adım ilerisi bütünleştirmeyle ilgili bazı yeni düzenlemeler getiriyor. Mümkün olduğu kadar çocuklarımızın ayrı ortamlarda değil de aynı ortamda eğitim görmesini istiyoruz. Mesela görme engelli bir öğrenci için iki seçeneğimiz var; ya biz bu çocuğumuzu bir görme engelliler okulunda eğitime alabiliriz ki orada hep görme engelli akranlarıyla eğitime devam eder, biz bunu tercih etmek istemiyoruz artık. Ne yapacağız peki? Bu öğrencimiz, diğer akranlarının devam ettiği normal liseye gitsin istiyoruz. Yani normal arkadaşlarıyla, mahalledeki oyun oynadığı, apartmanındaki alt-üst komşusunun çocuğuyla aynı okulda olsun istiyoruz. Eğitim Politikaları Grup Başkanlığımız, özel eğitim ve rehberlikle ilgili yasal mevzuatın güncellenmesi çalışmasını yürütüyor. Hazırlamakta olduğumuz yönetmelik ile hali hazırdaki iki ayrı yönetmeliği Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Yönetmeliği çatısı altında birleştirip güncelleyeceğiz Eğitimde ayrıştırmayı daha da azaltıp, kaynaştırmayı arttırmayı amaçlıyoruz Prof. Dr. Mustafa Baloğlu şöyle devam etti: Tabi bazı guruplara bunu yapmak mümkün değil. Özellikle orta ve ağır derecedeki zihinsel engelli çocuklarımız var. Tabii ki onları normal okul arkadaşlarıyla aynı ortama koyamayız. Bu grup kaynaştırma eğitimine girmeyecek ama temel felsefe şu: Mümkün olduğu kadar geniş bir kitleyi, işte bu görme olur, işitme olur, hafif düzeyde zihinsel engelli olur, bunları mümkün olduğu kadar kaynaştırma eğitimine yönlendirmek istiyoruz. Çalışmanın basit anlamda en olumlu sonucunun insanları ayrıştırmamak olduğunu dile getiren Baloğlu, Bu çalışma kolay olacak mı? Hayır. Çok zor olacak. Okullar biliyorsunuz hareketli ortamlar dedi. Görme engelliler okulunda her şeyin korunaklı olduğunu, çocuğa bir rahatlık sağlandığını anlatan Baloğlu, Başta çocuk için çok sıkıntı çıkmıyor çünkü onun gibi çocuklar var, öğretmenler ona göre, veliler ona göre. Bu çocuğu normal okula aldığımız zaman çocuk uyum problemi yaşayacak çünkü itilip-kakılacak, koşarken kimse dikkat etmeyecek, belki düşecek. Öğretmenlerimizin de eğitimleri bu değişikliğe yönelik değil. Onun için bu konuda öğretmenlerimize de destek verilmesi lazım diye konuştu. Kaynaştırma eğitiminin genele yayılmasının, özel eğitim ihtiyacı olan çocuğun erken yaşta bocalama dönemini atlatmasına yardımcı olacağını belirten Baloğlu şunları dile getirdi: 20 yaşına gelmiş, özel eğitim almış bir insanın korunaklı ortamdan çıktığında toplumsal hayata adapte olması daha zor. Yeni yönetmelikle zaman içerisinde eğitimde ayrıştırmayı daha da azaltıp, kaynaştırmayı arttırmayı amaçlıyoruz. 18

ÖZEL HABER 2: Yeni Ortaöğretime Geçiş Sistemi Tuğba Ceyhan Star Haber/Ankara Kaynak: İlk ortak sınav 28 Kasım da - Politika - Star Gazete http://haber.stargazete.com/politika/ilk-ortak-sinav-28- kasimda/haber-799914#ixzz2icnbdzwa Bu yıl yeni uygulanacak Yeni Ortaöğretime Geçiş sisteminin ilk ortak sınavı 28-29 Kasım da yapılacak. Bakanlığın yayınladığı kılavuza göre ortak sınavlar 2 günde 6 oturum şeklinde olacak. Milli Eğitim Bakanlığı nın (MEB) ortaöğretime geçiş sisteminde bulduğu yeni modelle ilgili tüm usül ve esasları belirledi. Bakanlıkça hazırlanan Ortaöğretime Geçiş Ortak Sınavları Kılavuzu na göre 8. sınıf öğrencileri her dönem 6 dersten birer kez olmak üzere yılda 12 sınava girecek. İlk sınav Türkçe dersinden Yeni sistemde Türkçe, matematik, fen ve teknoloji, inkılâp tarihi, din kültürü ve ahlak bilgisi olmak üzere 6 dersten ilk sınavlar 28-29 Kasım 2013 te yapılacak. İlk dönem mazeret sınavları ise 14-15 Aralık tarihlerinde gerçekleştirilecek. Merkezi olarak ilk yapılacak Türkçe sınavı 28 Kasım sabah saat 09.00 da başlayacak. Öğrencilere ders başına 20 soru sorulacak ve 40 dakika süre verilecek. İkinci sınavlar 10-11 Mayıs ta yapılacak. Sınıf e-okuldan görülebilecek Öğrenciler, ortak sınavlarda, e-okul sisteminde kayıtlı olduğu zorunlu yabancı dil dersinden sorumlu olacak. Öğrencinin sınava gireceği sınıf ve sıra bilgisi, e-okul üzerinden yayınlanacak. Öğrenciler, sınıf öğrenci yoklama listesinde belirtilen sınıf ve sıra numarasında oturacak. Gerektiğinde öğrencinin yerini değiştirme yetkisi sınıflarda bulunan öğretmenlere ait olacak. Öğrenci adına cevap kağıdı Sınavda evrakların bulunduğu güvenlik torbaları öğrencilerin önünde açılacak. Öğrenci, cevap kağıdında yazılı olan T.C. kimlik numarası, adı ve soyadı bilgilerini kontrol edecek, hata varsa sınav görevlilerine söyleyecek, sınav görevlileri bu durumu tutanak altına alacak. Öğrencinin adına düzenlenmiş cevap kağıdı bulunmuyorsa veya kullanılamayacak durumdaysa yeni bir cevap kağıdına öğrenci, kimlik bilgilerini sınavda görevli öğretmenin açıklamalarına göre yazacak ve kodlayacak. Hesaplama 700 tam puan üzerinden Ortaokulların 8 inci sınıflarında 6 ders için dönemsel olarak yapılacak sınavlardan, iki yazılısı olan derslerden birincisi, üç yazılısı olan derslerden ikincisi olmak üzere her dönem ortak sınavlar yapılacak. Ortak sınavlarda alınan puanlar yılsonu başarı puanı hesaplamasına dahil edilecek. Her dönem yapılan ortak sınavlarda ağırlıklandırılmış puanların hesaplanmasında; Türkçe, matematik, fen ve teknoloji dersleri için dört, T.C. inkılâp 19

tarihi ve Atatürkçülük, yabancı dil ve din kültürü ve ahlâk bilgisi için iki ile çarpılarak her bir dersin puanı hesaplanacak. Puanlama 700 tam puan üzerinden yapılacak. Yanlış cevaplar doğru sayısını etkilemeyecek Ortaöğretime yerleştirmeye esas puanı öğrencilerin 6, 7 ve 8 inci sınıf yılsonu başarı puanları ile 8 inci sınıf ağırlıklandırılmış puanından hesaplanacak. Puanlama 500 tam puan üzerinden yapılacak. Ortak sınavlar, tüm ülke genelinde saat 09.00, 10.30 ve 12.00 te yapılacak. Sınav günleri ders olmayacak. Öğrenciler kendi okullarında sınava alınacak. Ortak sınavlar ile ilgili işlemler e-okul sistemi üzerinden yapılacak. Yanlış cevap sayısı doğru cevap sayısını etkilemeyecek. Ortak sınavlarda A ve B kitapçığı olmak üzere iki çeşit kitapçık verilecek. Cevap kağıtları, 2 optik okuyucudan geçecek. Öğretmenler farklı okulda görev alacak Ortak sınavlara katılamayan öğrenciler, mazeret durumunu gösteren belgeleri ile mazeret sınavına girme taleplerini sınavdan sonra 1 gün içinde ortaksinav@meb.gov.tr e-posta adresine bildirecek. Sınavlarda görevlendirilecek öğretmenler, kendi okullarından farklı bir okulda görevlendirilecek. Parasız yatılılık ve bursluluk hakkından yararlanmak isteyen 8 inci sınıf öğrencileri ayrıca PYBS ye girmeyecek, ortaöğretime yerleştirmeye esas puanı ile değerlendirilecek. Öğrenciler e- kılavuza http://www.meb.gov.tr ve http://oges.meb.gov.tr internet adreslerinden ulaşabilecek. Ücret iade edilecek Ortak sınavlara giriş şartlarını taşımadığı halde öğrencinin sınava girmesi, cevap kağıdının dönüş sınav güvenlik torbasından çıkmaması, zarar görmüş ya da eksik çıkması halinde sınav geçersiz sayılacak. Ortak sınavı geçersiz sayılan öğrenciler mazeret sınavına alınmayacak. Sınavlara itiraz edilebilecek. Her ders için yapılan itirazların incelenmesi için öğrenci velisi tarafından ilgili bankaların herhangi birine 10 TL yatırılacak. İtirazın haklı bulunması halinde ücret iade edilecek. 20