TOPLUM SÖZLEŞMECİLER 2 JOHN LOCKE ve J.J. ROUSSEAU
JOHN LOCKE (1632-1704) İngiliz düşünür Kendi çağındaki mutlakıyetçi düşünceyi kökten sarsan bir düşünür Siyasi liberalizmin, liberal demokrasinin ve anayasal hükümet düşüncesinin fikir babası İngiliz,ABD ve Fransız devrimlerinin ilham kaynağı Mutlak otoriteyle donanmış krala karşı parlamentonun üstünlüğü fikrini savunduğu için İngiltere den ayrılmak zorunda kalmıştır 1688 Kral II. James e karşı parlamentonun gerçekleştirdiği Görkemli Devrim (Glorious Revolution) onun açtığı yoldan gerçekleşmiş İngiltere de parlamento krala karşı güçlü yetkilerle donatılmıştır Bu demokrasinin temelinin atılması demek Avrupa'daki parlamenter demokrasi İngiltere'deki bu devrimin açtığı yoldan gelişmiş 2
JOHN LOCKE ABD bağımsızlığına (1776) ilham olan kişidir Bağımsızlığı isteyen liderler (Washington, Lincoln, Franklin) onun görüşleri etkisindedir Onun görüşleri doğrultusunda İngiliz Krallığına başkaldırmışlardır Onun görüşleri doğrultusunda ABD sistemini inşa etmişler ABD Sistemi, adeta Locke teorisinin bir uygulamasıdır Fransız devrimi de ABD devriminden etkilendiği için bu devrimin ruhu da Locke un fikirlerine dayanır 3
JOHN LOCKE En önemli eserleri Hoşgörü Üzerine Bir Mektup ve Hükümet Üzerine İki İnceleme Eserlerinde hoşgörü kültürünün gelişmesi çalıştı Hoşgörü üzerine yazdığı eserinde bu kültürün gelişmesi için kilise ile devletin birbirinden ayrılması gerektiğini savunur Hükümet Üzerine İki İncelemede ise hükümetin bireyler arasında karşılıklı rızaya dayalı olduğu tezini savunur 4
JOHN LOCKE Hobbes gibi deney ve gözleme dayalı ampirik yöntemi kullanmıştır Ona göre zihin doğuştan boş bir levha gibi (tabula rasa) Deneyimlerimizle bu levhayı doldururuz Hobbes tan farklı olarak göreceli bir bilgi sistemi varsaymıştır. Yani: Bilginin tecrübeye dayalı oluşu, doğal olarak farklı bilgilerin geçerliliği düşüncesini getirir. Bu yüzden gerçekliğin mutlak olmadığını ısrarla vurgular İnsan aklına ve rasyonalizme büyük önem verir, ama aklın herkesi bağlayıcı genel kurallar vazetmediğini ısrarla savunur İnsan bilgisi, tecrübeye bağlı olarak oluştuğu için çok hakikatlilik kaçınılmaz olur 5
JOHN LOCKE Doğa Durumu Doğa durumunu hararetle savunur Doğa durumu insanın gerçek özgürlük ve barış durumudur İnsan doğuştan rasyonel, o nedenle başkasına karşı nasıl davranacağını bilir Akıl, insan ilişkilerini doğal haldeyken düzenleyen temel güçtür İnsan aklı sayesinde başkasının doğuştan sahip olduğu doğal haklarına (hayat, hürriyet, mülkiyet) zarar vermemesi gerektiğini; zarar vermesi halinde başkasının da kendisine aynı karşılığı vereceğini bilir Doğal hukukunu insan aklına dayandırır (seküler kimlik kazanmış) Halbuki Stoacılardan beri doğal hukuk ilahi otoritenin ikramı olarak görülüyordu Doğal hukuk insanı başkasıyla barış içinde yaşamaya zorlayan toplum öncesi bir güçtür 6
JOHN LOCKE Doğa Durumu Savaş/çatışma durumu, doğa durumunun değil siyasi durumun beraberinde getirdiği şeydir (Hobbes, doğa durumu neden olur diyordu) Politik toplumda güç belli merkezde toplanır Belli merkezde yoğunlaşan gücün başkalarının mahrumiyetine yol açma ihtimali doğa durumundan çok daha fazladır Bu nedenle, savaş ve güvensizlik, devletin oluştuğu siyasi toplumlarda daha fazla ortaya çıkar Doğa durumunda güç dengeli dağıldığından mahrumiyet durumu söz konusu değil Yazılı kuralların gelişmediği doğa durumunda, ahlaki ve insani değerler baskın Bu nedenle, insan doğa durumunda sadece kendi arzularının peşinde değildir; başkalarını da düşünür. Bu nedenle ahlaki bir durumdur. Bu onun rasyonel ve ahlaki bir varlık oluşu ile ilgilidir 7
JOHN LOCKE Doğa Durumu İnsan haklarının kaynağı doğa durumu ve doğal hukuktur İnsan haklarını siyasi toplumda kazanmaz. Doğuştan beraberinde getirir 3 doğal hak: yaşam, özgürlük, mülkiyet haklarıyla birey dünyaya gelir Tüm diğer haklar bu hakların açılımı Düşünce, inanç, ifade, örgütlenme, seyahat, özel yaşam gibi haklar bunların uzantısıdır 3 doğal hak evrensel ve vazgeçilemezdir Başkasına ya da devlete devredilemez İnsanların doğa durumundan ayrılıp sivil toplum içinde yaşamalarının nedeni, doğal haklarını bir takım kurumlar aracılığıyla daha iyi korumaktır 8
9 JOHN LOCKE Toplumsal Sözleşme ve Devlet İnsanlar toplum aşamasına özgür iradeleriyle ve rızalarıyla geçerler Amaç doğal haklarını bir takım kurumlar aracılığıyla korumak Sözleşmenin 2 aşaması var 1.Bireyler rızalarıyla bir araya gelerek toplumu oluşturur (sivil toplum) o Sivil toplumun devamı da bireylerin rızasına bağlıdır. Karşılıklı rızayla devam ettirirler o Bireyler sivil topluma kendi haklarıyla birlikte gelir o Fiziksel varlıklarını topluma nasıl taşıyorlarsa haklarını da beraberinde getirir o Dolayısıyla toplum, bireylerin fiziki varlıkları gibi, doğa durumunda sahip oldukları hakları korumakla da yükümlüdür 2.Bireyler devlet kurumunu meydana getirir o Sivil toplum herkesin rızasına devlet ise çoğunluğun rızasına dayanır. o Sivil toplumu oluşturan bireylerin çoğunluğu bir araya gelerek devleti oluşturur o Devletin meşruiyetini 2 kaynağa dayandırır Doğa durumundaki haklara riayet etmesi Çoğunluğun rızasıyla oluşması o Devlet sivil toplum alanındaki aktörlerden sadece biridir. Efendisi, ya da kadiri mutlak otoritesi değildir o Sivil toplum, devleti ortaya çıkarmasına rağmen, egemenlik in sahibi olmaya devam eder
JOHN LOCKE Toplumsal Sözleşme ve Devlet Devlet, toplumu ve birey haklarını korumak için geliştirilir Temeli rıza Toplumsal rıza devam ettiği sürece devam eder. Bu da devletin kendisine verilen görevleri yapmasıyla mümkündür Devlet aynı zamanda temsili (trustee) mekanizmadır. Bir toplumu temsil etmek üzere ortaya çıkar Bireyler bazı haklarını devlete devrederler. Temel haklarını asla devretmezler Devletin de bireyleri bu haklardan mahrum etmeye hakkı yoktor Devrettiği haklar, başkası tarafından haksızlığa maruz kalınca cezalandırma gibi haklardır 10
JOHN LOCKE Toplumsal Sözleşme ve Devlet Devletle toplum ilişkileri bakışıyla otoriter çizgideki düşünürlerden ayrılır Ona göre devlet topluma karşı sorumludur Onun hizmetinde bir kurumudur ve onun ürettiği ahlaki değerlerle sınırlı Devletin sınırlandırılması ilkesi modern dünyada ilk kez Locke tarafından dile getirilmiştir Devlet hem hukukla sınırlı hem de toplumun ahlaki ve geleneksel değerleri ve birey beklentileriyle de sınırlıdır. Devlet toplum için vardır. Yönetimi kim eklinde bulundurursa bulundursun (kral, parlamento vs) topluma karşı sorumludur 11
JOHN LOCKE Toplumsal Sözleşme ve Devlet Devlete başkaldırıyı meşru gören ender modernlerden Bireyle devlet arasında karşılıklı rızaya dayalı bir anlaşma vardır. Devletin görevi bireyin haklarını korumaktır Karşılığında bireyler devlete itaat etmeli Devlet görevini yaptığı sürece meşru ve itaat edilmeyi hak eder Hukuka ve insan haklarına riayet ettiği sürece itaati hak eder Devlet bu görevlerini yapmazsa itaat görevi düşer ve bireyle devlet ararsındaki karşılıklı rıza başkaldırıyı meşrulaştırır Bireyler, devlete verdikleri hakları bu durumda geri alabilirler Verdikleri yoldan o yetkiyi geri alamazlarsa başkaldırı hakkı doğar ABD bağımsızlık savaşı onun görüşlerini referans alınarak başlamıştır 12
JOHN LOCKE Güçler Ayrımı İlkesi Batı da bunu geliştiren ilk düşünürdür Montesquieu daha bunu sistemli hale getirerek demokrasinin vazgeçilmez bir unsuru haline getirmiştir Locke a göre, devletin hukuk, toplumsal değerler ve bireysel beklentilerle sınırlandırılması yetmez Siyasi gücün tek elde yoğunlaşıp sınırlandırılamaz hale gelişini önlemek için devlet gücü nü farklı ellerde toplamak lazım Buradan hareketle 2 güç geliştirmiştir: yürütme ve yasama gücü Zamanının şartlarında kral (yürütme), parlamento (yasama) ayrımı yapmıştır Yürütmenin yasamaya karşı sorumlu olmasını ister 13
JOHN LOCKE Güçler Ayrımı İlkesi Yargıyı ise devlet dışı tutmuştur. 1688 devriminden sonra yayınlanan İngiliz İnsan hakları bildirisinde (Bill of Rigts) bağımsız yargıçlar sistemi oluşturarak sabit maaş ve ömür boyu görev yapma hakkı tanınmış Yürütmenin olabildiğince sınırlandırılması taraftarıdır Yukarıda bahsedilen mekanizmaların yanı sıra yürütmenin kendi içinde de ikiye ayrılması gerektiğini söyler Bunlar: federatif erk ve yürütme erki Yürütme erki içişlerinden, federatif erk dış işlerden sorumludur Toplumu dışarıda temsil eden ve uluslararsı ilişkileri düzenleyen federatif erk ABD nin sistemi bu görüşü yansıtır 14
JOHN LOCKE Güçler Ayrımı İlkesi İngiltere de liberal demokratik değerleri savunan gruplarında ilham olmuştur Ör: Whigler (1680-1850), parlamentoyu kral, aristokratlar, kilise ve halk ararsındaki dengeleyici güç unsuru olarak formüle etmiş Bu bakımdan onun üstünlüğünü savunmuşlar Parlamenter demokrasi, Avrupa da onların açtığı yoldan gelişmiş denebilir (Demokrasinin beşiği) 15
Jean Jacques Rousseau (1712-1778) Cenevre de doğmuş Yaşamı boyunca psikolojik sorunlarla boğuşmuş Babası İstanbul da sarayda saat tamircisi Doğumunda annesi ölmüş. Bu olaydan yaşamı boyunca kendini sorumlu hissetmiş Trajik bir hayatı olmuş Düşünceleri de inişli çıkışlı ve çelişkili Soylu ve zengin bir çok kadınla arkadaşlığı var. Fakat yoksul bir temizlikçi kadınla evlenir 5 çocuğunu doğar doğmaz bakım evine verir Çocuklarının kim olduğunu bilmez, onlar da babalarını tanımaz Bunu devlete olan tam güveninden yaptığını söyler Platon dan bu noktada etkilendiğini kabul eder Bu olaya devlete bakışının bir yansımadır 16
Jean Jacques Rousseau (1712-1778) En önemli eserleri Toplumsal Sözleşme : Devletin oluşumu hakkında Emile : Eğitimle ilgili felsefesi ve Toplumsal Eşitsizliğin Kaynağı ve Kurumlaşması Üzerine Söylev : Eşitsizliğin kaynağı hakkındaki düşünceleri Düşünceleri de çalkantılı Bir yandan bireyciliği bir yandan despotizmi savunur Bir yandan akla eleştiriler yöneltir bir yandan aklı yücelten aydınlanmacılardan sayılır Özel mülkiyeti toplumsal bozulmanın başlangıcı sayar, bir yandan mülkiyet hakkının korunmasını savunur Kendisini..her ne söylersen söyle çelişkiye düşmeyi, önyargıya düşmeye tercih ederim diyerek savunmaktadır. 17
Jean Jacques Rousseau (1712-1778) Doğa Durumu Hobbes ve Locke gibi çağının siyasal davranışlarını meşrulaştıran bir doğa durumu tanımı yapmaz Doğa durumu bir vahşilik ve kaos dönemi değil aksine insanın özgür olduğu tek dönemdir. Doğa durumu onun için yitik bir cennettir ve insanoğlu yitirdiği bu cenneti toplumsal sözleşmeyle dünyada yeniden kurmayı amaçlamaktadır. İnsan, doğası itibariyle egoist ve saldırgan bir yaratık değildir İnsan doğası barış içinde yaşamaya elverişlidir. Aile, annelik, sevgi, saygı, yardımlaşma gibi değerler insanın doğal özellikleridir Entelektüel yaşam: medeniyetin doğal halden uzak bir sonucu Felsefe ve bilim filozofları optik yaptığı için köleliklerini görmelerini engeller 18
Jean Jacques Rousseau (1712-1778) Doğa Durumu İnsan diğer yaratıklardan farklı olarak 2 güdüyle dünyaya gelir Kendini koruma Sempati 1.si kendiyle ilgili 2.si toplumsal hayatına işaret eder Sempati güdüsüne sahip insan, doğuştan toplum içinde başkasıyla yaşama eğilimindedir Gerek kendini koruma gerek sempati duygularını dengeleyen 2 güç var Vicdan Akıl Bu 2si insanın hem kendini hem de başkasını düşünmesini sağlayan düzenleyici 2 güçtür 19
Jean Jacques Rousseau (1712-1778) Doğa Durumu Rousseau ya göre doğa durumunda insan aklıyla vicdanı el ele gider ve ona doğal bir düzen kazandırır İnsan doğa durumunda özgür ve mutludur Gökyüzünde süzülmekte olan martıdan farksızdır Doğa durumunda vicdan mekanizmasının düzenlediği doğal bir barış ve düzen vardır Özel mülkiyet olmadığı için insanlar arasında eşitlik var Doğal barışın oluşması önemli ölçüde bunun sayesinde olur Doğa durumu aslında insanın altın çağıdır Bu nedenle kitabına İnsan özgür doğar, fakat her yerde zincire vurulmuştur sözüyle başlar. 20
Rousseau Doğa Durumu Artık doğal düzen ve Altın Çağ bozulur Onun yerine insanlar tarafından yapılmış kurumların gücü devreye girer Kurumların gücü, insan kapasitesini geliştirerek medeniyeti meydana getirir İnsan gerçek özgürlüğü siyasi kurumları gelişmiş toplumsal hayat içinde yaşar Toplumsal yaşamda geliştirilen hukuk, din, eğitim ve devlet gibi kurumlar insanın doğal bir yaratık olmaktan çıkartıp siyasi bir yaratığa dönüştürür Toplum, özgür doğan insanın bir yönüyle zinciri ama bir yönüyle de gerçek özgürlük ortamıdır 21
Rousseau Doğa Durumu O halde insanı doğa durumundan ayıran nedir? Rousseau ya göre insanın doğayla mücadelesi onu zorunlu olarak toplumsal halde yaşamaya yöneltir Afetlere, hastalıklara karşı koymak ve kıt kaynaklarla mücadele etmek üzere insanlar zaten kendi doğalarında var olan toplumsal duruma geçerler, Zamanla büyüyen insan toplulukları mülkiyeti, mülkiyette kavgaları doğurmuştur Kavgaları önlemek için kaba gücün yerine hakkın konulması gereklidir. Çünkü güçle elde edilen bir hak başka bir güçlü geldiğinde kaybedebilecektir. Barış durumu her zaman bozulabilecektir. 22
Doğa Durumu Rousseau Bu kavga durumuna son verebilmek için kaba güce dayanmadan aralarında bir sözleşme yapmaya karar verirler Bu geçiş kendi özgür iradeleriyle ve bir sözleşme altında gerçekleşir İnsanlar birbirleriyle sözleşme yaparak toplumsal hayat geçince bu kez akıl gücü vicdanın üstüne çıkar İnsan böylece tam anlamıyla rasyonel bir yaratık haline gelir 23
Rousseau Genel İradenin Yansıması Olarak Devlet Bireyler tek bir sözleşme yaparlar ama sözleşmenin 2 aşaması vardır 1.aşama: bireyler özgür iradeleriyle toplumsal yaşama geçerler 2.aşama: iradelerini yönetimin şahsında genel iradeye dönüştürürler Rousseau nun otoriter düşüncesinin başladığı yer burasıdır Toplumsal aşamaya kadar özgürlükçü olan Rousseau birden otoriter çizgiye kayar İnsanlar hem doğa durumundaki özgürlüklerini korumak istiyorlar hem de doğa durumunda ortaya çıkan anlaşmazlıklara son verecek bir egemenin yönetimi altına girmeleri gerekiyor. Nasıl olacak? Çözüm: Herkes tüm haklarını topluma bırakırsa kimseye bırakmamış olacaktır. İnsanlar başkalarına değil kendilerine boyun eğmiş olacaklardır. Bu formülde birey toplum sentezi yapılıyor ve bu sentezi gerçekleştirmek için de karşımıza genel irade kavramını çıkarıyor Rousseau. 24
Rousseau Genel irade ile otoriter hatta totaliter bir anlayışa kayar Sözleşmenin 2.aşamasında bireyler tüm yetkileri gibi haklarını da Genel İrade yi temsilen devlete devrederler Bundan sonra artık tek tek bireylerin veya grupların değil, Genel İrade adına devletin sesi hakim olur Genel İrade ortaya çıktıktan sonra toplumsal her türlü farklılık ve özel çıkar arayışı biter Tüm bireylerin çıkarının tek ve en iyi yansıması devlettir Devlet, herkesin çıkarını en iyi şekilde temsil eden kolektif bir varlıktır Devlet ortaya çıkınca bireylerin farklılık arayışında olmasına gerek yok 25
Rousseau Genel İradenin Yansıması Olarak Devlet Genel İrade ipleri eline aldıktan sonra kendi mantığını herkese dikte ederek, herkesin aynı mantıkla, aynı düşünce ve refleksle hareket etmesini sağlar Devlet böylece bireyleri alır, harmanlar, işler ve medeniyetin taşıyıcı unsurları haline getirir Devletin elindeki en önemli 2 aygıt Eğitim Hukuk Devlet bu 2si ile bireyleri sosyalleştirir, Genel İrade ile bütünleştirir ve ona uygun gördüğü çerçevede haklar lütfeder Buradan hareketle İnsan toplumla bütünleştikçe özgürleşir der 26
Rousseau Genel İradenin Yansıması Olarak Devlet Genel İrade oluştuktan sonra artık genel yarar oluşmuştur Genel yarar her zaman özel yarardan ve tercihlerden daha önemlidir Genel yararın iyisi, tek tek insanların iyisi haline gelir Çünkü genel irade en doğru olanı yapan iradedir Genel İradeyi temsil eden egemenliğin bölünemeyeceğini, devredilemeyeceğini, sınırlandırılamayacağını ve yanılamayacağını düşünür (Bodin ve Hobbes gibi) Genel İrade nin yanılmazlığı ilkesini fazladan geliştirmiştir Genel İrade, bireyi cezalandırma ve sınırlandırma yetkisine sahip tek otorite İtaat zorunludur Devlet, bunu reddeden bireyi, genel yarar uğruna zorlama ve ölümle cezalandırma hakkına sahiptir. Devlet kıskanç bir Tanrı gibidir Kendisiyle birey arasına hiçbir kuvvetin girmesine izin vermez Yani günümüzdeki STK'lara karşı çıkar Rousseau 27
Rousseau Genel İradenin Yansıması Olarak Devlet Yönetim biçiminin aristokrasi, cumhuriyet ya da demokrasi olmasının önemi yoktur Hangi yönetim Genel İradeyi hayata geçiriyorsa en iyi yönetimdir Yine de seçim yoluyla oluşan aristokratik bir yönetimin Genel İrade yi daha iyi yansıtabileceğini düşünür 28
Rousseau Genel İradenin Yansıması Olarak Devlet 19. asır demokrasilerinde önemli bir değer olan milli irade ve milli egemenlik kavramlarında Rousseau önemli bir referanstır Ancak demokrasinin giderek temel hak ve hürriyetler, hukukun üstünlüğü, toplumsal farklılaşma gibi değerleri içselleştirdiği günümüzde Rousseau felsefesinin günümüzdeki demokrasiyle çatıştığını söyleyebiliriz Çünkü demokrasinin bugünkü temel değeri çoğunluk iradesi anlamında milli irade değil, insan hak ve hürriyetleridir 29
Rousseau Sözleşmeyi Güvence Altına Almak için Gereken Şartlar Yasa Koyucu: İnsanların zaaf ve dürtülerini bilen ancak bunlardan uzak olan bir zekaya ihtiyaç vardır. Gerçek kamu yararını öngörecek bir bilgeliğe sahiptir. Ör. Musa (A.S), Muhammed (A.S.), Sparta da ki Lycurgos, Eski Roma da ki Romulus.. Bunlar halka rehberlik eder, toplum haline gelmelerini sağlar sonra köşesine çekilir yürütmeye karışmaz. Sivil din: 3 tür din tanımlar İncil dini: öte dünyacı ve siyasete karşı ilgisiz Papaz dini: Roma katolikliği, insanları iki irade arasında kararsız bırakır: devlet ve kilise Sivil din: Yurttaş dini: Tanrıya, ruhun ölümsüzlüğüne ve toplum sözleşmesinin ve onun yasalarının adaleti. Sadece bu din genel iradeyle olumludur. Toplumsal birliği ve siyasal birliği temsil eder. 30
Hobbes, Locke ve Rousseau Hobbes Locke Rousseau İnsan Kötü, bencil İyi İyi, toplumsal yaşam her şeyi berbat ediyor Hükümet Bizi bizden korumak için gereklidir Temel hakların korunması için gereklidir Toplumsal Sözleşmeyi korumak için gereklidir Hükümetlerin Yetkisi Tam yetkili, Devrilemez Şartlıdır, kurallara ve hukuka uyarsa problem yok. Uymazsa devrilebilir Şartlıdır, Genel İradeye uygun davranmazda devrilebilir Kuvvetler Ayrılığı (gücün Bölüşümü) Mutlak, bölünmez, devredilemez. Bölüşülmüş, yasama ve yürütme Bölüşülmüş de olabilir doğrudan da. Önemli olan genel iradeye uygun yönetmesi Yasalar 31 Bizi birbirimizden korumak için vardır Yasalar temel haklarımızı korumak için vardır Yasalar Genel İradeyi ve kamu yararını sağlamak için vardır