Editörler. Zeki NACAKCI - Alaattin CANBAY



Benzer belgeler
MÜZİK KÜLTÜRÜ Editörler

MÜZİK KÜLTÜRÜ Editörler

MÜZİK KÜLTÜRÜ Editörler

Prof. Dr. Ayla SEVİM EROL Paleoantropoloji'ye Giriş Ders Yansıları

BATI MÜZİĞİ TARİHİ 1. ÜNİTE İLK ÇAĞ DÖNEMİ MÜZİĞİ

MÜZİK ALETLERİ 40 BİN YIL ÖNCESİNE DAYANIR

GOBUSTAN KAYALIKLARI VE İLK SANATÇILAR

KONU 3: PALEOLİTİK ÇAĞ (Eski Taş Çağı)

Dil Gelişimi. temel dil gelişimi imi bilgileri

MİTOLOJİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

Resim 9. Homo sapiens kafatası karşılaştırması.

İSTEK ÖZEL KEMAL ATATÜRK ANAOKULU MARTILAR SINIFI. İnsanlar Duygularını İfade Etmek İçin Geçmişten Günümüze Müzikten ve Danstan Yararlanmışlardır.

MAYIS 2014 BÜLTENİ. Merhaba! Mayıs ayı boyunca yaptığımız etkinlikleri bulabileceğiniz. bültenimizi sizinle paylaşmanın sevinci ve gururu. içindeyiz.

ÖZEL EGEBERK ANAOKULU Sorgulama Programı. Kendimizi ifade etme yollarımız

Yrd.Doç.Dr. Serap YÜKRÜK GİRİŞ. Geleneksel Türk Müziği

ŞUBAT AYI BÜLTENİMİZ

BÖLÜM 1 Nitel Araştırmayı Anlamak Nitel Bir Araştırmacı Gibi Düşünmek Nicel Araştırmaya Dayalı Nitel Bir Araştırma Yürütme...

KONU 2: HAMMADDE KAVRAMI, HAMMADDE ÇEŞİTLERİ, HAMMADDE TEMİNİ VE STRATEJİLERİ

3. Rönesans Müziğini Oluşturan Ekoller 4. Rönesans ta Toplu Müzik Yapma Anlayışı

ÖZEL YUMURCAK ANAOKULU

Eğitim Öğretim Yılı Ders Programı

Bu türleri yakından tanımak için haritaya tıklayın.

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Uygarlığın Doğuşu ve İlk Çağ Uygarlıkları Video Flash Anlatımı 2.ÜNİTE: UYGARLIĞIN DOĞUŞU VE İLK UYGARLI

ODTÜ Geliştirme Vakfı Özel İlkokulu. 5 Yaş Ana Sınıfı Bülteni. Nisan sayfa. sayfa. sayfa. 15 de. 16 da. 14 de BEDEN EĞİTİMİ MÜZİK PDR

AYLIK BÜLTEN - 2 SANAT TÜRKÇE DİL ETKİNLİĞİ ANA SINIFI C. Aralık Katlama tekniğinde ''balık'' yaptık.

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN ve ZAMAN

Bugünkü Teknolojiyle Bile İnşa Edilmesi Mümkün Olmayan 19 Akıl A lmaz Antik Yapı

DERS TANITIM BİLGİLERİ (TÜRKÇE)

İktisat Tarihi II. 2. Hafta

KURS KAYITLARIMIZ BAŞLAMIŞTIR KURSLARIMIZ -GRAFİK TASARIM -GÖRSEL SANATLAR -YARATICI DRAMA -CİMNASTİK -ENSTÜRMAN.

SINIF İÇİ ETKİNLİKLER

HALKBİLİMİNE GİRİŞ I DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

X. BÖLÜM KEMİĞİN FARKLI KULLANIMLARI. Mızraklarda ve oklarda yaygın olduğunu bildiğimiz sap kullanımı bununla sınırlı

Desen II (GRT 104) Ders Detayları

1.Estetik Bakış, Sanat ve Görsel Sanatlar. 2.Sanat ve Teknoloji. 3.Fotoğraf, Gerçeklik ve Gerçeğin Temsili. 4.Görsel Algı ve Görsel Estetik Öğeler

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 3 YAŞ GRUBU MAYIS AYI EĞİTİM PROGRAMI

ÇİÇEK GRUBU EKİM AYI BÜLTENİ

KODU DERSİN ADI T U K Çağdaş Sanat I-II Yard. Doç. Dr. Solmaz BUNULDAY HASGÜLER

Oyun Öğretimi 1- OYUNUN TARİHÇESİ. Dr. Meral Çilem Ökcün-Akçamuş

VEGA OKULLARI 2. SINIF SANAT SORGULAMA BÜLTENİ DİSİPLİNLERÜSTÜ TEMA

BU AY ÖĞRENDİKLERİMİZ ATATÜRK Atatürk kim olduğunu hatırladık. Atatürk ün hayatını inceledik. Atatürk ün kişisel özelliklerini ifade ettik. Atatürk ün

Devrim Erbil: Ritmin Resmi

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

İnsanların var oluşundan yazının icadına kadar olan döneme denir. Tarih öncesi devirlerin birbirinden

ESTETİK (SANAT FELSEFESİ)

TEMEL SANAT EĞİTİMİ NEDİR?

LEGOLİNO. HEDEF-1 Legolino oyununu tanıma

Çoklu Zekâ Teorisi Ek 2

BÜLTENİMİZDE NELER VAR?

Not: Öğretmenimizin elinden taşlar üzerinde sanat!

İçindekiler. Teşekkür, xiii Giriş, xv. Öykü 1 Öykünün Öyküsü, xxi. Bölüm 1 Metaforun Büyüsü, 3

MESLEKLER 2017 HAZİRAN / 1. HAFTA CUMA KONU PERŞEMBE

ÖZEL EFDAL ANAOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM DÖNEMİ DENIZYILDIZI GRUBU KASIM AYI BÜLTENİ

ÖZEL EFDAL ANAOKULU UĞURBÖCEĞİ GRUBU KASIM AYI BÜLTENİ

Web adresi. Psikolojiye Giriş. Diğer hayvanlar da aynı türde bir dile sahip midir? Dil (devam) Şimdinin Bilinci, Geçmişin Bilinci Ders 7

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN VE ZAMAN

ÖZEL EFDAL ERENKÖY ANAOKULU PENGUENLER GRUBU NİSAN AYI BÜLTENİ ÇİÇEKLER TEMASI

EFDAL ERENKÖY ANAOKULU PENGUENLER GRUBU KASIM AYI BÜLTENİ

ARI GRUBU EKİM AYI BÜLTENİ

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

ARALIK AYI BÜLTENİMİZ

ÇEVREYE YÖNELİK TARIM POLİTİKALARI

ALKEV Ozel. Ilkokulu

VEGA ANAOKULU 4 YAŞ GÖKKUŞAĞI SINIFI KUKLALAR NELER SÖYLÜYOR SORGULAMA ÜNİTESİ BÜLTENİ DİSİPLİNLERÜSTÜ TEMA

Okuma- Yazmaya Hazırlık. Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Ve Ritim. Fen Ve Doğa Etkinlikleri

İÇİNDEKİLER. Tarihteki Önemli Buluşlar Bilim, Türk ve İslam Devletlerinde yaşayan bilginler ile yükseliyor Coğrafi Keşifler...

66 Fotoğrafçı Etkinlik Listesi. 52 Haftalık Fotoğrafçılık Yetenek Sergisi

HİSAR OKULLARI ORTAOKUL ÖDÜLLERİ TANIM VE KRİTERLERİ

YARATICI ÖĞRENCİ GÜNLERİ Her Öğrenci Yaratıcıdır

1 of 5 14/10/2010. Stresle Başa Çıkma

CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI

20 Mart Vızıltı. Mercanlar Sınıfından Merhaba;

İnsanlar, tarihin her döneminde olduğu gibi bundan sonra da varlıklarını sürdürmek, haberleşmek, paylaşmak, etkilemek, yönlendirmek, mutlu olmak gibi

Sanat Tarihi (EÜT 141) Ders Detayları

AST101 ASTRONOMİ TARİHİ

Ana fikir: Oyun ile duygularımızı ve düşüncelerimizi farklı şekilde ifade edebiliriz.

YARIMBAĞ İLKOKULU EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 4-A SINIFLARI MÜZİK DERSİ YILLIK PLANI

Evet evet yanlış duymadınız, Haydi matematik oynayalım... Bugünlerde. birçok çocuğun ağzından dökülen cümle bu, diğer birçok çocuğun aksine bu

ÖZEL EFDAL GÖZTEPE ANAOKULU DENIZYILDIZI GRUBU KASIM AYI BÜLTENİ

Ekolojik Tasarımlar ve Sanat

11/26/2010 BİLİM TARİHİ. Giriş. Giriş. Giriş. Giriş. Bilim Tarihi Dersinin Bileşenleri. Bilim nedir? Ve Bilim tarihini öğrenmek neden önemlidir?

-Anadolu Türkleri arasında efsane; menkabe, esatir ve mitoloji terimleri yaygınlık kazanmıştır.

2.SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI. İLKOKULU 4. SINIF MÜZİK DERSİ ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK PLANI

çocukların çok ilgisini çekti. Turdan sonra çocuklar müzedeki atölyede

Etkinlik Listesi BÖLÜM II İLİŞKİLENDİRME AŞAMASI 67

ÖZEL ATACAN EĞİTİM KURUMLARI

ÇİÇEK GRUBU NİSAN BÜLTENİ

Ders İzlencesi Eğitim Yılı ve Güz Dönemi Program Adı : Çocuk Gelişimi PROGRAMI

Yaşam alanları ihtiyaca ve koşullara göre değişiklik

DÜNYANIN ÇÖZEMEDİĞİ GİZEM: GÖBEKLİ TEPE

Bilgiye Erişim Merkezi

TERAKKİ VAKFI ÖZEL ŞİŞLİ TERAKKİ ANAOKULU EĞİTİM YILI Bilgi Bülteni Sayı:7 4 5 YAŞ ÇOCUKLARININ GELİŞİM BASAMAKLARI

Darüşşafaka Eğitim Kurumları Hafta Sonu Cumartesi Etkinlikleri Eğitim Öğretim Yılı

İTÜ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI İZMİR NESAN YERLEŞKESİ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. VELİ BÜLTENİ

NİSAN 2015 BÜLTENİ. Merhaba! Nisan ayı boyunca yaptığımız etkinlikleri bulabileceğiniz. bültenimizi sizinle paylaşmanın sevinci ve gururu. içindeyiz.

Dersin Adı Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS Ön Koşul Dersler

Transkript:

MÜZİK KÜLTÜRÜ Editörler Zeki NACAKCI - Alaattin CANBAY Yazarlar Doç. Dr. Alaattin Canbay - Doç. Dr. Ahmet Serkan Ece Öğr. Gör. Barış Karabulut - Doç. Dr. Ebru Temiz Doç. Dr. Esra Dalkıran - Doç. Dr. M. Kayhan Kurtuldu Prof. Dr. Turan Sağer - Doç. Dr. Zeki Nacakcı

ÖN SÖZ Müzik Kültürü, insanların müzik sanatı adına yaptıkları, yaşadıkları ve geleceğe aktardıkları tüm müzikal değerlerin bütünü olarak, sanat ve kültür tarihinde önemli yere sahip bir olgudur. Kendi sesini veya çevresindeki nesnelerden çıkan sesi fark eden ve müzikal bir değer olarak önemseyen insan, bir süre sonra bu sesleri kültürel değerleri ve alışkanlıklarıyla harmanlayarak, estetik ölçütlere göre işler ve çevresindeki diğer insanlara sunar. Toplumsal beğeniler ve sesten alınan haz geliştikçe sesin müziğe dönüşme süreci, müziğin de insanlar üzerindeki yansıması farklı anlamlarda karşılığını bulur. Böylece; değişen sosyal ve kültürel yaşam içinde müzik yapma ve dinleme alışkanlıkları toplumların müzikal yaşamlarını değiştirir. Sürekli olarak ve ileriye doğru yaşanan bu değişim kültür kavramı içinde kendini yenileyerek devam eder. Kültürel, sosyal ve felsefi boyutuyla müzik; insanlığın ürettiği, kültür kavramı içinde tanımlanabilecek güzel sanatların her zaman önemli bir boyutunu oluşturmuştur. Zamanın dinamikleri ile yaşamın her alanında yer almış olması, müziğin insanlık tarihi ile eşzamanlı bir biçimde gelişerek günümüze kadar gelmesini sağlamış, toplumsal bir değer olarak kültür kavramının önemli bir boyutunu oluşturmuştur. Kendi iç sesini ve ritmini, yaşadığı evrenle uyumlamaya çalışan insan, gerçekleştirdiği hemen hemen bütün toplumsal eylemlerde müziğin vazgeçilmez çekiciliğinden yararlanmış, adeta müzikle bir bütün olmuştur. Doğayla bütünleşmeye çalışan insanın yine doğanın kendine sunduğu olanaklarla müzik yapması, yalnızlığını sesi ve çalgısıyla gidermesi, coşkusu ve heyecanını şarkılarıyla haykırması, sevinci ve acılarını müzikle ifade etmesi, insanı hem rahatlatmış hem de çevresiyle daha kolay bir iletişim içine girmesini sağlamıştır. Böylece kendini gerçekleştirme yolunda insan; yepyeni bir dil oluşturarak tüm insani değerlerini en kolay ve etkili biçimde kuşaktan kuşağa aktarmıştır. Müzik Kültürü böyle bir sürecin doğal ürünü olarak başlar ve devam eder. Zamanın içinden bu yollarla süzülerek gelen bu müzikal eylem, davranış ve düşünceler toplumların müzik kimliğini oluşturur. Genellikle sonraki kuşaklara aktarılan müzikal birikimler tüm bu deneyimin ve süzgeçten geçen ürünlerin bir sonucu olarak değerlendirilmektedir. Müzik ile kültür kavramları ve bu kavramların tanımı, içerdiği sosyo-kültürel anlamlarla çağlar boyunca düşünürlerin ve bilim insanlarının sürekli olarak üzerinde önemle durdukları kavramlar olmuştur. Bu iki kavramın bir araya gelmesiyle oluşan Müzik Kültürü nü tanımlamak ve bütün ayrıntılarıyla okuyuculara aktarmak oldukça zorlu bir süreçtir. Bu nedenle, tarih öncesi devirlerde başlayıp, zaman içerisinde öğrenilen, aktarılan, değişen, bazen soyut bazen de somut toplumsal olayları açıklayan, disiplinler arası birçok bilim dalı ürün ve sonuçlarının bileşkesi niteliğinde olan birçok kavramın müzik temelinde açıklanması, çeşitli bölümler adı altında bu kitapta okuyuculara sunulmuştur.

Kitapta yer alan on bölüm genel bir bakış açısıyla, birbiriyle iç-içe geçmiş ve müzik kültürü bağlamında değerlendirildiğinde bir arada düşünülmesi gereken konulardan oluşmaktadır. Müzik alanında öğrenim gören bireyler yanında, müziğe ilgi duyan okuyucuların da temel konularda bilgi edinmesi amacıyla sistematik bir sıralama öngörülerek hazırlanan bu kitapta, yazarların kendi bakış açıları ve akademik deneyimleri ile sundukları bölümleri birbirinden bağımsız olarak da değerlendirmek mümkündür. İnsan-Kültür-Müzik, Müziğin Gücü, Ses, Çalgılar, Orkestra ve Oda Müziği, Cumhuriyet e Geçiş ve Cumhuriyet Dönemi, Türkiye deki Müzik Türleri ve Gelişimleri, Müzik Estetiği, Film Müziği ve Müzik Teorisi bölümlerinden oluşan kitap, gelişiminin ilk evrelerinden başlayarak müzik kültürünün temel konu başlıklarını açıklamaya çalışmaktadır. Kitabın birinci bölümünde insanın toplumsal ve sosyal bir varlık oluş süreci irdelenmiştir. Sonraki bölümde Müziğin bireysel ve toplumsal etkileri ile insan sesinin ve çalgıların oluşumu-gelişimi ve kullanımı açıklanmakta daha sonra resimli örnekler ve tarihsel açıklamalarla detaylandırılarak orkestra ve toplu çalma etkinliğine geçilmekte aynı zamanda, müziği üreten (besteci-kompozitör), yapan (çalan-çalıcı) ve dinleyen (dinleyici) insanların, müzikal süreç içinde göstermeleri gereken tutum ve davranışlar ele alınmaktadır. Kitabın diğer bölümlerinde ülkemizdeki müzik okuyucularının ve öğrencilerinin beklentileri doğrultusunda, Cumhuriyet dönemine geçiş süreci ve Cumhuriyet dönemi olarak adlandırılan süreç içinde yaşanan gelişmelere ana hatlarıyla yer verilerek Türkiye deki müzik kurumlarının yapı ve gelişimi açıklanmaktadır. Bir anlamda bu konuyla ilişkili olan Türkiye deki Müzik Türleri ve Gelişimlerinin ise tanımsal tartışmalara girilmeden, en kolay anlaşılır biçimde açıklanmasına özen gösterilmiştir. Estetik kavramının müzikal olarak tanımı, müzikte güzel sorunsalı ve müzikal algı kavramları da müzik estetiği boyutu ile ele alınmıştır. Yirminci yüzyılda giderek yaşamın her alanını kaplayan görsel medyada müziğin kullanımına ise Film Müziği bölümünde yer verilmektedir. Ayrıca kitabın son bölümünde yer alan Müzik Teorisi konu başlığıyla, müzikteki temel kavramlar, tanımlar ve açıklamalar kısa ve özet bir hatırlatma niteliğinde okuyuculara sunulmuştur. Sosyo-kültürel boyutu, konu zenginliği ve ayrıntıları düşünüldüğünde, Müzik kültürü kavramının tek bir kitaba sığmayacak kadar zengin ve çok bileşenli olması, konunun genel hatlarıyla açıklanması ve aktarılması gereğini zorunlu kılmaktadır. Müzik Kültürü kitabı bu amaçla, müzikseverler ve müzik insanları ile engin müzik deryası içinde birkaç damlayı paylaşmak adına bölüm yazarlarının yoğun bir emekle hazırladıkları ve değerli okuyucularımıza sundukları bir çalışma niteliğindedir. Kitabın, okuyucularımızın eleştiri ve önerileri doğrultusunda, yeni konular ve içeriklerle hazırlanabilecek çalışmalara yön vermesi bizleri mutlu edecektir. Müzik dostlarımızın ilgi ve keyifle okumalarını diler, fikir, hazırlık, basım ve yayın aşamasında emeği geçenlere içtenlikle teşekkür ederiz. Zeki NACAKCI Alaattin CANBAY Burdur Çanakkale, 2013

BÖLÜMLER VE YAZARLARI 1. Bölüm Doç. Dr. Zeki NACAKCI Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Burdur 2. Bölüm Doç. Dr. M. Kayhan KURTULDU Karadeniz Teknik Üniversitesi Fatih Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Trabzon 3. Bölüm Doç. Dr. Ebru TEMİZ Niğde Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Niğde 4. Bölüm Öğr. Gör. Barış KARABULUT Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Devlet Konservatuarı Çanakkale 5. Bölüm Doç. Dr.Ahmet Serkan ECE Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Bolu 6. Bölüm Doç.Dr. Esra DALKIRAN Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Burdur 7. Bölüm Doç. Dr. Alaattin CANBAY Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Çanakkale 8. Bölüm Doç. Dr. Alaattin CANBAY Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Çanakkale 9. Bölüm Doç. Dr. Zeki NACAKCI Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Burdur 10. Bölüm Prof.Dr. Turan SAĞER İnönü Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Üyesi Malatya

İÇİNDEKİLER Ön Söz... iii Bölümler ve Yazarları...v İçindekiler... vii İnsan Kültür - Müzik...3 İnsan...3 Paleolitik Evre...4 Neolitik Dönem... 17 Kültür... 19 Müzik... 21 Müziğin Doğuşu Üzerine Teoremler... 22 Müzik Kültürü... 26 Kaynakça...29 Müziğin Gücü... 35 Müziğin Canlı ve Cansız Varlıklar Üzerindeki Etkileri... 37 Müziğin Bireyler Üzerindeki Etkileri... 37 Müziğin Toplumsal Etkileri... 43 Müziğin Bitkiler ve Hayvanlar Üzerindeki Etkileri... 48 Kaynakça...55

viii Ses... 59 Ses Nedir?... 59 Ses Nasıl Meydana Gelir?... 60 Sesin Özellikleri Nelerdir?... 64 İnsan Sesi ve Müzik... 70 Kaynakça...79 Çalgılar... 83 Çalgıların Kısa Tarihi... 84 Mezopotamya... 85 Mısır... 86 Hint... 87 Çin...88 Antik Yunan ve Roma... 89 Türk ve Ortadoğu... 90 Avrupa... 92 Çalgıları Tanımak... 94 Yaylı Çalgılar... 95 Yaylı Çalgılarda Ses Genişlikleri:... 98 Üflemeli Çalgılar... 99 Tahta Üflemeliler... 99 Bakır Üflemeliler... 103 Vurmalı Çalgılar... 106 Klavyeli Çalgılar... 108 Telli Çalgılar... 111 Türk Müziği Çalgıları... 112

ix Türk Müziği Yaylı Çalgıları... 113 Türk Müziği Üflemeli Çalgıları... 114 Türk Müziği Vurmalı Çalgıları... 115 Türk Müziği Telli Çalgıları... 117 Kaynakça... 120 Orkestra... 125 Orkestranın Tarihsel Süreç İçindeki Gelişimi... 126 Oda Müziği... 126 Oda Müziğinden Orkestraya... 127 Barok Orkestra... 128 Klâsik Orkestra... 132 19. Yüzyılda Orkestra... 136 Modern Orkestra... 139 Orkestrada Çalgılar... 142 Oda Müziği Türleri... 143 Hangi Çalgılarla Oda Müziği Yapabilirim?... 148 Orkestra Çalışmalarında Görev Dağılımları ve Kurallar... 150 Orkestralarda İdarî Yapılanma... 152 Türkiye deki Oda Müziği Grupları ve Senfoni Orkestraları...153 Trio (Üçlü) ler... 154 Kuartet (Dörtlü) ler... 154 Kentet (Beşli) ler... 155 Oda Orkestraları... 155 Gençlik Orkestraları... 156 Senfonik Orkestralar... 157 Opera / Bale Orkestraları... 157 Müzikte Çalma-Söyleme ve Dinleme Kültürü... 158

x Şarkı Söylemek... 159 Çalgı Çalmak... 161 Müzik Dinlemek... 164 Kaynakça... 169 Cumhuriyet'e Geçiş ve Cumhuriyet Dönemi Müzik Yaklaşımı... 173 Cumhuriyet Öncesi Yaşanan Gelişmeler... 173 Nizam-ı Cedit ve Boru Trampet Takımı... 174 Muzika-i Hümayun... 174 Dârül Elhan... 175 Müziğin Ders Olarak Okullara Girmesi... 176 Müzik Alanındaki Diğer Gelişmeler... 176 Cumhuriyet Dönemi Müzik Politikaları... 178 Türk Bestecileri... 178 Türk Beşleri... 178 İkinci ve Üçüncü Kuşak Besteciler... 180 Derleme Çalışmaları... 182 Yabancı Uzmanlar ve Kurumsallaşma... 183 Harika Çocuklar Yasası... 184 Cumhuriyet Dönemi Müzik Kurum ve Kuruluşları... 185 Riyaset-i Cumhur Musiki Heyeti... 186 Musiki Muallim Mektebi... 186 İstanbul Konservatuvarı... 186 Ankara Devlet Konservatuvarı... 187 Askeri Muzıka Okulu... 187 Köy Enstitüleri... 188 Ankara Devlet Opera ve Balesi... 188 TRT Çok Sesli Korosu... 188

xi Türk Musikisi Devlet Konservatuarı... 188 Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bilimleri Bölümü... 188 Anadolu Güzel Sanatlar Liseleri... 189 Diğer Kurumlar... 189 Halk Evleri (Güzel Sanatlar Şubeleri)... 190 Dernek, Cemiyet ve Vakıflar... 191 Atatürk ve Müzik... 191 Kaynakça... 194 Türkiye deki Müzik Türleri ve Gelişimleri... 199 Türkiye deki Müzik Türleri... 200 Türk Halk Müziği... 202 Türk Sanat Müziği... 204 Askerî Müzik... 206 Mehter Müziği... 207 Bando Müziği... 208 Popüler Müzikler... 209 Türk Pop Müziği... 210 Türk Rock Müziği... 211 Arabesk Müzik... 213 Protest Pop... 215 Türkiye de Caz Müzik... 217 Klâsik Müzik... 220 Klâsik Batı Müziği... 220 Çok Sesli Türk Müziği... 222 Dinî Müzik... 224 Cami Müziği... 224 Tekke/ Tasavvuf Müziği... 225 Kaynakça... 226

xii Estetik... 232 Güzel Kavramı... 234 Sanatsal Algı, Müziksel Alımlama-Özümseme... 238 Müzik Estetiği... 242 Antik Yunan Düşüncesinde Müzik... 244 Ortaçağ Müzik Kuramı ve Rönesans... 248 Klasisizm ve Değişimin Başlangıcı... 250 Romantik Dönem Müzik Estetiğinde Başlıca Unsurlar... 252 Tonaliteden Kopuş, Atonalite ve Yirminci Yüzyıl... 262 Sonuç... 268 Kaynakça... 270 Film Müziği... 273 Tarihçe... 277 Sessiz Sinema Dönemi... 277 Sesli Sinemanın Doğuşu... 286 Altın Çağ... 289 Gümüş Çağ... 292 Film Müzikleri Nasıl Yapılır?... 298 Kaynakça... 301

xiii Müzik Teorisi... 305 Müzikte Kullanılan Ana İşaretler... 305 Süre Uzunluğunda Yardımcı İşaretler... 306 Ritim... 309 Ölçü... 309 İfadelendirme İşaretleri... 313 Süslemeler... 314 Anahtarlar... 316 Ses Değiştirici İşaretler... 317 Aralık... 318 Dizi... 319 Hareket Terimleri... 323 Nüans Terimleri... 324 Anlatım Terimleri... 325 Müzikte Söz Ezgi Uyumu (Prozodi)... 325 Kaynakça... 329

Doç. Dr. Zeki NACAKCI Müzik varoluşun en güzel yankısıdır. Evrenin kalbindeki ses, ahenk ve ritmin özelliklerini taşır. Z. Nacakcı Müziğin doğuşunu, insanın varoluşuna dayandıran birçok teorem ya da görüş vardır. Ne zaman ya da nasıl olursa olsun müziğin var olmasını sağlayan insan, kendisinin merkezde olduğu durdurulamaz bir döngü başlatmıştır. Bu döngü sürekli kendisini geliştirerek ve yenileyerek devam etmektedir. Dolayısıyla bu bölümde bu döngünün merkezinde olan insan, insanın meydana getirdiği toplumsal yaşam ve ürünü olan kültür, kültürün temel yapı Müzik Toplumsal Yaşam İNSAN Müzik Kültürü Kültür taşlarından biri olan müzik ve bu iki önemli kavramın etkileşiminin bir sentezi olan müzik kültürü irdelenecektir. İNSAN Dünyada bir dev var. Bu devin öyle kolları var ki, hiç güçlük çekmeden bir lokomotifi kaldırabilir. Bu devin öyle ayakları var ki, günde binlerce kilometre koşabilir. Bu devin öyle kanatları var ki, bulutlar üzerinde kuşların çıkamadığı yüksekliklerde uçabilir. Bu devin öyle yüzgeçleri var ki, su altında balıklardan daha iyi yüzebilir. Bu devin öyle gözleri ve kulakları var ki, görülmeyenleri görür, başka kıtada konuşulanları işitir. Bu dev o kadar güçlüdür ki, dağları delip geçer ve doludizgin giden suları durdurur. Bu dev, yeryüzünü istediği gibi değiştirir; ormanlar diker, denizleri birleştirir, çölleri sular. Kimdir bu dev? 1 Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Öğretim üyesi, Burdur 1 İlin, M., Segal, E., (2001). İnsan Nasıl İnsan Oldu, İstanbul. s.12

4 Bu dev insandır. O halde dünyanın efendisi olan, sahip olduğu zekâ, beceri ve hırsla doğayı ve dünyayı kendi istekleri doğrultusunda değiştirmeye çalışan insan nedir? Nasıl tanımlanabilir? İnsan; toplum hâlinde bir kültür çevresinde yaşayan, düşünme ve konuşma yeteneği olan, evreni bütün olarak kavrayabilen, bulgulara göre sonucu değiştirebilen ve biçimlendirebilen toplumsal canlıdır. Başka bir tanıma göre; dik yürüyen, ellerini kullanan, beyni özel bir biçimde gelişmiş olan, özelleşmiş organları olmayan, çevresini değiştirebilen, dünyaya ve evrene açık olan, konuşan ve yaratıcı düşünme yeteneği olan, deney dünyasını aşabilen, kendinin ve evrenin bilincine varmış olan, eylemlerinden sorumlu olan varlıktır. 2 Antropoloji, insanlığın kültürel evrimini üç temel dönem içinde değerlendirmektedir. 3 1. Paleolitik Evre; (üretim öncesi). 2. Neolitik Evre; (M.Ö. 10000 ya da 11000 yılından başlayarak, tarım ve hayvancılığın başlaması). 3. Endüstri Evresi; 1800 1850 (Yoğun üretim evresi). Paleolitik Evre İnsanın kökeni, nereden geldiği her zaman merak edilegelmiştir. Bu nedenle farkli kültürlerde ve dinlerde çeşitli teorilere rastlarız. Ortadoğu kaynaklı dinlerde insanın kökeni tanrı tarafından yaratılmış olan Âdem ve Havva ya dayanırken, bir Çin efsanesinde, insan ölen tanrının pirelerinden oluşmuştur. Birbirinden ne kadar farklı olursa olsun bu inançlar ve efsanelerin ortak yanı insanı doğadan ayrı bir yerde tutmasıdır. 4 İnsanlığın geçmişini bazı araştırmacılar milyonlarca yıl öncesi ile ifade ederken, diğerleri yüz binlerle ifade etmektedir. Hangi tarih olursa olsun bugünkü insanın (Homo Sapiens) kökenine yönelik çalışmalar, yeni gelişmeler ve bilimsel yaklaşımlar artarak devam etmektedir. Bu süreçte Darvin in Evrim Teorisinden, Çok Merkezli Evrim Teorisine kadar birçok kuram ortaya atılmıştır. Ne var ki, yeni teorilerin ortaya çıkmasında eskiden kalma bir takım düşünceler, bilim insanlarının bu konuya yaklaşımlarını etkilemeyi sürdürmektedir. Sonuçta insanın dil, bilinç ve mitoloji aracılığıyla yarattığı kültürel değerler, evrimsel özelliği, benzeri başka bir türle paylaşma olasılığını dışlayacak denli güçlü ve kapsamlıdır. Bu nedenle insanın olağan dışı soyağacı, insana benzer bir hayvan türünün ürünü olabileceği gibi, bugünkü insan, insansı soyun tek temsilcisidir. 5 2 TDK 3 Güvenç, B., (2002). İnsan ve Kültür, İstanbul. s.149 4 Lewin, R. (2008). Modern İnsanın Kökeni, Ankara, TUBİTAK Popüler Bilim Kitapları, Kence, A.,Sunuş 5 a.g.e., s.1-7

5 Paleolitik Çağda insanlar, genel olarak, ekolojik etmenlerin getirdiği koşullarının zorluğu ve değişkenliği nedeniyle, beslenmek ve hayatta kalabilmek için küçük gruplar halinde konar-göçer tarzda yaşamışlar, mağara ve kaya altı sığınaklarında barınmışlardır. Henüz besin üretmeyi bilmeyen insanlar, yalnızca yaşadıkları ortamda bulunan yabani sebze, meyveleri toplayarak ve avladıkları hayvanları yiyerek beslenmişlerdir. İnsan, yaşamını sürdürmek için öncelikle taş aletler icat etmiş, daha sonra ihtiyaçları çerçevesinde aletlerin niteliğinde ve kullanımında değişiklik yapmıştır. Zamanla kültürlerin, tecrübelerin bir sonraki kuşaklara aktarılması, beynin gelişimini daha da artırarak insanı özel yeteneklerle donatan bir mozaik yaratmıştır. 6-7 Bunun sonucunda insanın en az 100.000 yıl önce bilişsel davranışları yapabilecek düzeyde bir zeka düzeyine sahip olduğu, belli simge ve görsel unsurlara değer verdiği öngörülmektedir. 8 Sonuç olarak şimdiye kadar yapılan araştırmalarda, insanın tarihi geçmişine yönelik birçok görüş ileri sürülmüştür. Ancak gelinen noktada anatomik ve biyolojik olarak günümüz çağdaş insan tanımına uygun en eski bulgular Afrika da 195.000 yıl öncesine ait Homo Sapiens denilen insan türüne işaret etmektedir. Yapılan kazılar ve araştırmalarda modern insan kültürünü yansıtan (müzik aletleri, iğne, olta, süsleme, boncuk, takı, bu amaçlı kemik oyma vb. araç gereçler) davranışlar 150.000 yıl öncesinden önce görülememiştir. 9-10 Avlanma Doğadaki tüm canlıların yaşamını sürdürebilmesi için beslenmesi gerekir ve bu canlıların besinlerini bulmalarını sağlayan özel yetenekleri, becerileri ya da yaratılışından kaynaklanan özellikleri vardır. Bazılarının keskin dişli güçlü çeneleri, bazılarının keskin koku alma, görme, zehirleme, uçma, ağ örme, otlama vs insanın ise, yaşama tutunmasını sağlayan özellik beyin gücü ve ortak hareket etme içgüdüsüdür. İlkel insan beslenmek için bu gücü kullanmalı, bunun için de avlanmak zorundadır. Resim 1.1: 6 Ana Britanica, s.583 7 Bronowski, J. (1987). İnsanın Yükselişi. Ankara. s.8-13 8 Mithen, S. (1996) On Early Palaeolithic Concept-mediated Marks, Mental Modularity, and the Origins of Art, s.668 9 Stringer, C., (2003). Out of Ethiopia, Nature İnternational Weekly Journal of Science, Volume 423 s.692 10 BBC News (2005). Age Of Ancient Humans Reassessed,

6 İlk insanların yaşam yerlerindeki kemik kalıntıları incelendiğinde bir mamutu dahi avlayabildikleri, hatta kendi yaşam alanlarına taşıdıkları görülmüştür. İlkel insan nasıl oluyor da kendisinden kat kat büyük ve güçlü bir hayvanı avlayıp taşıyabiliyor? Nasıl olurda insan gibi yavaş hareket eden bir varlık, kendisinden daha hızlı olan bir hayvanı yakalayabilir? İnsan bunu sadece özel silahlarla, birlikte hareket edip ortak bir strateji uygulayarak başarabilir. O halde ilkel insan birlikte avlanabiliyor, birlikte yaşayabiliyor, birlikte plan yapabiliyor belki de avdan sonra aynı ortak duygu içerisinde birlikte eğlenip sevinebiliyorlardı. Bu durum, aynı zamanda ilkel insanın tüm bunları uygulayabilecek bilince sahip olduğunu göstermektedir. Resim 1.2: Zaire de bulunan zıpkın ucu, 90.000 yıl önce Afrika da bugünkü insan davranışın o dönemde olduğunu gösteren bir örnektir. Bu bilinçle hayatını sürdüren İnsanoğlu, avlanmanın mükemmel biçimlerine işaret eden en gelişkin aletleri 100.000 yıl önce yapmıştır. Örnekler arasında mızrak atmaya yarayan bir alet, ucuna tam anlamıyla biçim verilmiş zıpkın ve bu aletleri yapmak için gerekli çakmak taşından yapılmış araç gereçleri sayabiliriz. 11 Tam anlamıyla konuşamıyoruz... Dans İnsanların bir arada avlanma ve yaşamanın gerektirdiği kurallar çerçevesinde birbirleriyle iletişim kurabilmeleri, tecrübelerini aktarmaları gerekiyordu. Bu zorunluluk, hareketlerle ifade edilen anlamlar doğurdu. Her şeyi anlatabilecek ayrı jestler gelişmişti. İnsan jestleriyle havada hayvanın, silahın, ağacın resmini çizmeye başladı. İlk insanın yaptığı böyle bir pantomim için, gerçek sanatçılarda rastlanılan derin bir gözlem gücüne sahip olmak gerekir. Ancak jest dili soyut kavramları ve özellikle geceleri görüş olmadığı zaman karşı tarafa istenilen mesajı anlatamıyordu. İnsan zamanla bu zorluğu aşmak için, uzun sürmüş olsa da, çıkardığı seslere biçim vermeye başladı. Örneğin Eve kabilesi yürümek yerine Zu dze dze hızlı yürümek için ise Zo pia pia hecelerini kullanır. 12 Lewin, a.g.e., s.161 11 Bronowski, a.g.e., s.15 12 İlin, M., Segal, E, a.g.e., s.35-36

7 Böyle bir ortamda avdan sonra kaldıkları yere dönen avcılar size göre avda yaşadıklarını nasıl anlatmış olabilir? Av sonrası yaşadığı memnuniyeti, sevinci, güç gösterisini nasıl dile getirebilir? Sözcüklerle anlatamadığını elbette vücut hareketleri ile anlatacaktır. Sizler benzer bir olayı arkadaşlarınıza jestlerle ya da hareketlerle anlatmaya çalışın, göreceksiniz ki belirli ritmik hareketlerle elinizle, kolunuzla, ayağınızla farkında olmadan ilkel insanın yapmış olduğu dansı yapıyorsunuz. Bu dans sırasında (mağara resimlerinde de görüldüğü gibi) ilk insanlar hayvan postlarından yararlanarak kendilerini av ve avcı konumuna koyarak onlara benzemeye çalışıyor, sesleriyle Resim 1.3: onları taklit ediyor olabilirler. Zamanla, av sonrası ve önemli günler sonrası yapılan bu görsel şölen, kabilenin diğer üyelerinin de çıkardıkları sesler ve hareketlerle desteklenmiş gelenek haline gelmiştir. Böylece insanın yaşamında dans, ritim, çalgı gibi kavramlar yavaş yavaş şekillenmeye başlamıştır denilebilir. Dans bizim için eğlence ya da sanattır. Fakat hâlâ ilk insanların danslarına benzer törenler yaptığı düşünülen ilkel kabileler vardır. Bu danslarda avcılar, bizon kafa derisi ya da bizonu andıran maskeleri ve ellerinde silahları ile bizon avını canlandırıyorlar. Avcılardan biri yorulunca düşer gibi yapıyor ve o sırada başka avcı ona kör uçlu ok atıyor. Bizon yaralanıyor. Onu sürükleyerek meydandan çıkarıyorlar. Onun yerini bizon maskeli başka biri alıyor. Bu dans günlerce hatta üç hafta kadar devam ediyor. Bu kabilelerin günlerce süren bu dansları eğlence amaçlı yaptığını düşünmek zordur. Bu danslarda töreni yöneten şaman, sihirbaz, büyücü çubuğunun dumanını ne tarafa savurursa takip edenler de bir hayvanı izliyor gibi sağa sola yönelirler. Kabileler bu garip hareketleriyle bizonları büyülemeye, onları bozkırdan çıkarıp kendilerine getirmeye çalışırlar. Böylece bu danslar büyü törenlerine dönüşür. 13 Ritüeller Antropologlar, ilkel insanlarda, büyü dünyasının anlam, animistik güç ve mitolojik anlatımlarla dolu bir dünya olduğunu belirtmişlerdir. Örnek olarak, ertesi gün avlarının bereketli olmasını sağlayacak ruhları yardıma çağırmak için yapılan av büyüsü gösterilebilir. 14 Büyülerin yanı sıra günümüzden 100.000 yıl kadar önce, Neandertal insanın ölülerini belirli kurallar çerçevesinde gömdüğünü, (örneğin 13 İlin, M., Segal, E, a.g.e., s.47-48 14 Lewin, a.g.e., s.185

8 başını taşlarla destekleme, gömüleri hayvan kafataslarıyla süsleme) bir çeşit ayin uyguladığını söyleyebiliriz. Daha sonra mağara resimlerinde görülen hayvan giysili erkek dansçılar, kemikten tören asaları, flüt vb. bulgular ayinlerin yapılmış olduğunu tam anlamıyla göstermektedir. 15 Hatta Ralph Solecki, mezarlıkta rastladığı yüksek miktarda çiçek polenlerinin sonucu olarak Neandertallerin mezarlıklara çiçek bıraktığı ve süslediği sonucuna varmıştır. 16 Resim 1.4: Güney Afrika da Bamboo Hallow da bulunan bu betimleme, şamancıl bir uygulama olarak değerlendirilmektedir. Buradaki hayvan, avcıların hedefi olmayıp bir tür yağmur hayvanı dır. Çevresindeki insan figürleri de avcıları değil, trans durumundaki şamanları simgelemektedir. Paleolitik dönemde töreni yöneten büyücüler (şaman vb.) daha çok üç temel dünya ve ihtiyaçları üzerinde yoğunlaşır. Bunlar; - Yaşayanların dünyası - Ölülerin dünyası - Ruhların, mistik güçlerin dünyası Büyücüler genellikle bu dünyalar arasında transa geçerek ayinleri ya da törenleri yönetirler. 17 Bir şaman kızının anlatısına göre; Şamanlar, ritmik şarkılar, danslar ve el çırpmaları eşliğinde gerçekleştirilen çeşitli yöntemlerle kendi kendilerine transa geçebilirler. Trans durumu derinleştikçe, şamanların tüm bedenleri titremeye başlar, kimi zaman dayanılmaz ağrılar çekerler. Dahası ölerek öte dünyadan ruhları ziyarete gittikleri gibi, sanrısal imgeler de görebilirler (Lewil, 2008, 197). 15 Özbudun, S., (2003). Kültür Halleri, Ankara. s.301 16 Aron, P., (2004). Tarihin Büyük Sırları,İstanbul. s.10 Lewin, s.196 Trans: Büyücülerin ruhla ilişki kurdukları zaman girdikleri özel hipnoz durumu, içinde bulunduğu ortamdan başka bir dünyaya geçme (TDK). 17 Viyana Sanat Tarihi Müzesi, Tarih Öncesi Dönem Bilgilendirme Kartı

9 Böylece ilk kez Afrika da ortaya çıkan insanoğlu, öncelikle avlanma ve toplayıcılıkla beslenip hayatta kalma mücadelesi vermiş, ilk kez alet icat etmiş ve kullanmıştı. Daha sonra beyin kapasitesinin artması ile birlikte kendine özgü yaşam biçimi ve kültürünü oluşturmaya başladı. Aletin ve avlanmanın getirmiş olduğu beslenme, korunma, özgüven, ölüleri gömme ve av sonrası yapılan törenler, bir arada yaşamanın oluşturduğu kültür, insanın artık farklı uğraşlar içerisine girme zamanının geldiğinin göstergesiydi. Resim 1.5: Yarı insan, yarı Sanat, artık insanlık tarihindeki yerini almaya bizon görünümlü tuhaf hazırdı. yaratık. Flüt ya da müzikal bir yayla görülmektedir. Trois Freres Mağarası, Fransa. Sanat İnsanın sanatla ilişkisini gösteren antropolojik ilk buluntular, Fas ta bulunan Tan Tan Venüsü ve İsrail de bulunan Golan Venüsü heykelcikleri olarak iddia edilir. Bilim adamlarınca yaklaşık 300.000 500.000 yıl öncesi ile tarihlendirilen eserler hakkında tartışmalar halen devam etmektedir. Bu heykelciklerin muhtemelen bir bereket tanrıçası ya da dini bir objeyi temsil ettiği düşünülmektedir. Benzer Venüs heykelleri ilerleyen zamanlarda (üst paleolitik, neolitik) dini objeler olarak kullanılmıştır. 18-19 Resim 1.6: Golan Venüsü, İsrail, Yaklaşık 330.000 Resim 1.7: Tan Tan Venüsü, Fas, Yaklaşık 400.000 18 Bednarik, R. G.,(2003). A Figurine from the African Acheulian, Current Anthropology, June, Vol. 44, s. 405-407 19 Fiedler, L.,(1998). Conception of Lower Acheulian Tools, A Comparison Of Three Sites Of The Early Handaxe Culture And İts Aspect Of Behaviour. Anthropologie 36(12):6984

10 Chase ve Dibble e göre, Fransa da birkaç yerleşim yerindeki bu ve buna benzer 250.000 yıl öncesi ile tarihlendirilen toprak boyalar, bugünkü insanın sanatına dair ipuçlarının cılız parıltıları olabilir. 20 Söz konusu buluntular üzerinde bilim adamlarınca henüz tam bir uzlaşmaya varılamadığını varsayarsak, daha sonra günümüz modern insanını yansıtan bilinçli sanata dair ilk buluntular, süsleme sanatıyla ilgili olduğunu söyleyebilir. Bu alana ait en eski buluntular ise, İsrail de Es Skhul mağarasında ortaya çıkarılan deniz canlılarına ait kabuklardır ve yaklaşık 100.000 ile 135.000 yıl öncesi ile tarihlendirilmiştir. 21-22 Resim 1.8: Nassarius Kabuğu, Es Skhul Mağarası, İsrail Paleolitik dönem, deniz canlılarına ait kabuklar ve kemikten yapılmış boncuk, kolye, vb. süsleme örnekleri Resim 1.9: Resim 1.10: Resim 1.11: Bu buluntuları 70.000 yıl önce çizildiği varsayılan mağara resimleri ve 67.000 yıl öncesine kadar uzanan en az 4 ses çıkarabilen kemik düdük takip etmiştir. Dolayısıyla şu an için 135.000 yıl öncesinde, insanın, sanat ya da müzikle ilgili herhangi bir uğraş içerisinde olduğuna dair kesinleşmiş kanıt henüz bulunamamıştır. 20 Lewin, a.g.e., s. 204 21 Vanhaeren M., vd., (2006). Middle Paleolithic Shell Beads in Israel and Algeria, s.1785-1788 22 Ravilious K., (2007). Oldest Jewelry Found in Morocco Cave, National Geographic News, June 7

11 İnsan, neden süsleme veya süslenme ihtiyacı hissetti? Neden mağaraların yüksek tavanlarını hayvan resimleri ile donattılar? İnsan, hayatını sürdürmesi için gerekli olan buluşları yapmak varken, neden bizi şaşırtan bu sanatı, hayvan şekillerinden oluşan bu süslemeleri yaşamına ekledi? Her şeyin ötesinde niçin mağaranın yaşadığı yerlerine değil de mağaraların derinliklerinde bir Resim 1.12: Altamira Mağarası, İspanya insanın zorlukla geçebileceği dar geçitlerde, karanlık, gizli saklı, ulaşılması güç yerlerine bu resimleri yaptı? Tarih öncesi araştırmacılar bu resimlerin ilkine Güney Afrika daki Blombos mağarasında rastlamışlardır. 70.000 yıl öncesine ait bu resimler toprak boyası ile yapılmıştır. 23 Daha sonra figüratif sanatla ilgili ilk resimler 1875 yılında İspanya nın kuzeyindeki Altemira mağarasında bulunmuştur. Benzer bir keşif de, içerisinde 35.000 yıl öncesine ait resimler barındıran Fransa daki Lascatux mağarası olmuştur. Resim 1.13: Üst Paleolitik Dönem Lascaux Mağarası Tavana Yapılmış Resimler, Fransa. Tarih öncesi dönemlere ait bu resimlerde bizonlar, salkım saçak tüylü atlar, öküzler, geyikler vb. hayvanlar vardı. Bu resimlerdeki hayvanların bir kısmı yalnızca gözlerini dikmiş bakıyor, bir kısmı da canını kurtarmak için koşuyordu. Bu resimler gelişi güzel karalamalar değildi. Resmi yapanların önce değişik renklerde 23 Aytek, A., (2010). İlk Müzik Aleti Flüt, Bilim ve Teknik Dergisi, Ankara. s.82

12 mineraller ve killer toplaması, sonra boyaları hazırlaması belki de mağaranın tavanlarını ya da erişilmesi güç yerlerini boyamak için bir iskele kurması gerekiyordu. Bu gerçekten zahmetli ve güç bir işti. İlk insanların belli ki özen göstererek yapmaya çalıştıkları çizim ve şekillerin, bu insanların kültürleri hakkında tam olarak ne anlattığı konusunda kesin bir şey söylemek zordur. Hayvan resimleri, avcılıkla ve büyüyle ilgilendiklerini gösteriyor. Mamut ve bizon resimleri yaparak bu vahşi hayvanlara hükmetmeyi ve bereketli bir av ile onları öldürme olasılığını artırmayı ummuş olabilir. 24 Belki de avının resmini yapmakla onları daha kolay avlayacağına inanıyordu. Avcılık ve toplayıcılık kültüründe besin düzeninin ekolojik dengelere bağlı olduğunu bilmedikleri için besin sorunlarını dinsel ve büyüsel nedenlerle kontrol etmeye çalışıyorlardı. 25 Bir diğer görüşe göre; bu resimlerde avcı yüz yüze geleceğini bildiği, ama henüz yüzleşmediği tehlikelerle tanışmış oluyordu. Avcı buraya, bu gizemli karanlığa getirildiği zaman, resimler aniden aydınlatıldığında karşılaşacağı bizonu, herhangi bir hayvanı karşısında buluyordu. Tıpkı avda olacağı gibi onlar karşısında kendisini yalnız hissediyordu. Korku anı kendisine sunuluyor, mızrak tutan el avda gerekli olacak deneyimi kazanıyor ve avcı korkmaması gerektiğini öğreniyordu. Resimlerle o an yaşanıyordu. 26 Mağaraların bu bölümleri adeta av derslerinin verildiği bir eğitim tüneliydi. Günümüzde simülasyonlarla yapılan benzer eğitim modelini birçok alanda (Pilotluk gibi ) görmekteyiz. Paleolitik dönemin son 35.000 yılında, dünyanın herhangi bir yerinde yaşayan insanlar (Avrupa, Afrika, Avusturalya ) toplumsal sanat ve kültürel etkinliklerin bir öğesini oluşturmuştur. Bu dönem insanlarının sanatsal yapıtları arasında, renkli hayvan resimleri, işlenmesi çok zor olan fildişinden minyatür ve betimlemeler, ren geyiği boynuzuna işlenmiş ilginç kompozisyonlar, -somon, yılan, çiçek ya da yaprak desenleri- gerdan olarak etçil hayvan dişleri, yarı insan yarı hayvan canavar figürleri gösterilebilir. 27 Resim 1.14: Paleolitik Dönem Altemira Mağarası, İspanya İlk Çalgı Tüm bu anlatılanlardan yola çıkarsak, ilk insanlar küçük gruplar halinde toplu yaşıyor, toplu avlanıyor, gerektiğinde işbirliği ya da işbölümü yapabiliyordu. Avlanma esnasında bir takım taş aletlerden yararlanmayı biliyorlardı. O halde gözlerimizi kapatıp ilk insanın yerine kendimizi koyup bir bizon avına çıkalım. 24 Davis, C. J. (2005). İnsanın Hikâyesi. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları s.3-5 25 Güvenç, a.g.e., s.162 26 Bronowski, a.g.e., s.17 27 Lewin, a.g.e., s.179-180

13 İLK ÇALGI (KURGU) Bizden yeterince uzakta bir bizon sürüsü var. Hayvanlara çok fazla yaklaşamıyoruz çünkü ürküp bize de saldırabilir ya da kaçışabilirler. Av sırasında ne kadar çok hayvan avlayabilirsek topluluğumuz için o kadar faydalı olacağının bilincindeyiz. Ancak birden çok hayvanın aynı anda yakalanması belli bir strateji gerektirir. Tek çare bu sürüyü tuzağa düşürmek. Örneğin iki-üç tarafı çevrili bir vadi ya da hayvanların düşünce yaralanabileceği bir yükseklik, uçurum kenarı gibi bir yer. Biz uçurumu tercih edelim. Stratejimiz belli. Hayvanları uçuruma kadar sürmek ve onların aşağıya düşmesini sağlamak. Tabi ki o sırada aşağıda başka avcılar da düşen hayvanlara son darbeyi yapmak için bekliyor olacaklar. Planımızdaki tek eksik nokta, bizonların uçuruma kadar nasıl sürüleceği? Hepimiz biliyoruz ki bizonlar bir kere ürküp koşmaya başladığı zaman kolay kolay hiçbir şey onları durduramaz ve emin olun çoğunu uçurum bile durduramayacaktır. Birçok bizon arkadan gelenlerin baskısıyla aşağıya düşecektir. O halde bizonları korkutmamız gerekiyor. Ateşle korkutmuş olabiliriz, ama o zamanlarda ateşi hala bulamadık ya da meşale benzeri bir şeyle kontrol edemiyoruz. O zaman hayvanları sadece yüksek seviyede gürültü çıkararak ve vücut hareketleri ile korkutabiliriz (Belki de bu yolu, gök gürültüsüne canlıların vermiş oldukları tepkileri gözlemleyerek öğrenmiş olabilirler). Bunun için insan sesleri elbette kullanılacak ama yeterli olmayabilir. O zaman hem vücut hareketlerimizle hem de elimizdeki aletleri (taşları, içi boş kemikleri, ağaç parçalarını vb.) birbirine vurarak büyük bir gürültü elde Resim 1.15: ediyoruz. Böylece ilk insanlar avlanmada, bir takım aletleri birbirine belli ritmik aralıklarla vurarak farkında olmadan ilk çalgıyı keşfetmiş olabilirler. Dolayısıyla bu ve benzeri ihtiyaçlardan doğan olaylar karşısında insanoğlu, ilk kez vurmalı çalgıyı keşfetti ve ilk çalgı vurmalı çalgıdır diyebiliriz. Ancak tamamen kurgusal ve varsayıma dayalı böyle bir olayı tarihlendirmek gerçekten çok zor olacaktır.

14 Bilinen en eski çalgı Arkeolog Ivan Turk tarafından Solevenya Divje Babe mağarasında ortaya çıkarılan Neandertal döneme ait kemik flüttür. Bob Fink in buluntu üzerinde yaptığı analizlerine göre, flütün 43.000 67.000 yıl önce ayının uyluk kemiğinden yapılmış olduğu tespit edilmiştir. Resim 1.16: Divje Babe flüt, Slovenya Müzesi Flüt üzerinde yapılan incelemelerde, flütün üstünde 3, arkasında bir delik olmak üzere toplam dört delikten oluştuğu görülmektedir. Flütün üzerindeki birinci ve ikinci delikler arasındaki mesafenin, ikinci ve üçüncü delikler arasındaki mesafenin iki katı olduğu, Bunun da ilk iki delikten tam ses, ikinci ve üçüncü delikten yarım ses elde edilebileceği anlamına geldiği belirtilmektedir. Flütün diatonik bir dizi üretebildiğini savunan Fink, Neandertaller in müzik kulağı ve bilgisi olan insanlar olduğunu belirtmektedir. 28-29 - 30 Resim 1.17: Divje Babe Flütü, Ön Görünüm Resim 1.18: Divje BabeFlütü, Arka Görünüm Yukarıdaki resimlerde orijinal flütün yeniden yapılmış kopyası görülmektedir. Bu flütün müzik adına işlevsel olup olmadığını ise, müzisyen Ljuben Dimkaroski, kopya flütle Albinoni nin Sol minör Adagio sunu çalarak göstermiştir. 28 Fink, B., (1997). Early Music, Constance Holden, (Ed.) Random Samples içinde, Science, Vol. 276, s. 205 29 Bower, B., (1998). Neandertal Bone Flute, Science, Vol. 153, s.215 30 Otte, M.,(2000). On the Suggested Bone Flute from Slovenia, Current Anthropology, Vol. 41, s.271-272 Bkz. İlgili video, http://www.youtube.com/watch?v=shy9foblt7y

15 Yukarıda bahsedilen örneklerdeki tarihlendirmeler her ne kadar geniş aralıklı olsa da, kesin olan bir çalgı var ki, o da 2008 yılında Prof. Nicholas J. Conard direktörlüğünde yapılan kazı çalışmalarında bulunan, yaklaşık 40.000 45.000 yıl öncesine ait olduğu saptanan kemik flüttür. Resim 1.19: Hohle Fels Flütü, Yaklaşık 43.000 yıl önce kızıl akbabanın ön kol kemiğinden yapılmış kemik Almanya, Swaiba Alpleri ndeki Hohle Fels mağarasında bulunan flüt, kızıl akbabanın ön kol kemiğinden yapılmış, boyu 21,8 cm, çapı yaklaşık 8 mm dir. Flüt üzerinde toplam 5 adet delik vardır. Yine aynı bölgede bulunan kemik ve mamut dişinden yapılmış flütler, insanların Avrupa ya yayıldığı Üst Paleolitik dönemin erken evrelerinde müziğin geniş bir yer tuttuğunu göstermektedir. 31 Hohle Fels flütü, müzik ve daha eski çalgılara atıfta bulunmamız adına büyük önem taşımaktadır. Bir flüt düşünün ki bundan tam 43.000 yıl önce yapılmış ve beş sesi olmuş olsun. O halde çalgı ya da müzik konusunda 40.000 yıldan önceki zamanlara ait yorumlarımız nasıl olurdu? Bu soruya çok çabuk ve hemen hemen aynı yaklaşımla cevap verebiliriz. İnsanoğlu 40.000 yıl önce müzik amaçlı 5 delikli flüt yapabiliyorsa, yaklaşık 67.000 yıl önce 4 delikli flüt yapabiliyorsa, daha önceki bir tarihte bir delikli, iki delikli ya da hiç deliği olmayan bir kemik düdük ya da kamıştan bir düdüğü neden yapmasın? İnsan kendi sesiyle taklit etmeye çalıştığı kuş, av hayvanı vb. sesleri neden kemik düdük, boynuz, kamış gibi çalgılarla taklit etmesin? İnsanın alet yapma becerisindeki gelişimin uzun yıllar sürdüğü göz önüne alındığı zaman, ilk flütlerin belki 80.000, belki de daha önceki yıllarda yapılmış olabileceği gerçeği akla uygundur. Bu varsayımı insanın 130.000 yıl önce deniz kabuklarını delip kendilerine süs eşyası yapma gerçekliğiyle bağdaştırdığımızda ise belki de flütün tarihi 130.000 yıl öncesine dayanabilmektedir. 31 Aytek, a.g.e., s.82