ÖN SÖZ Gazetecilik, siyasal gelişmelere bağlı olarak özgürlük ve sorumluluklar bakımından mesleki bir sorunla karşı karşıyadır. Türkiye de gazetecilik alanında, hem bu işi yapanlar açısından hem de görev ve sorumluluklar bakımından tam olarak ortaya konulmuş belirli sınırlar bulunmamaktadır. Mesleki kimliğin yeniden tanımlanmasına ve Kime gazeteci denir? sorusunun cevabının bulunmasına ihtiyaç vardır. Gazeteciliğin meslek olarak uygulanması konusunda kavramsal ve kuramsal boşlukların yanında tarihsel analizler de yeterli değildir. Yasalar günümüz koşullarına uyum sağlamakta zorlandığından, mesleki kimlik açısından sorun yaratmaktadır. Mesleki etik ve iş ahlakındaki kuralsızlık da mesleki kimlikte belirsizliklere yol açmaktadır. Gazetecilik mesleğini yürütenlerin, toplumsal sorumluluk işlevlerini yerine getirememesi de, haber medyasının güven ve itibar kaybetmesine neden olmaktadır. Üzerinde çalıştığımız Medya Kuramları, Siyasal Sistemler ve Tarihi Değişimler Işığında Türkiye de Gazetecilik Mesleği ve gazeteciliğin mesleki kimlik sorunu da bu konularda, sorunların tespiti ve öneri geliştirilmesi bakımından önem arz etmektedir. Bu doğrultuda, Osmanlı ve Cumhuriyet tarihinden günümüze kadarki süreçte siyasi yapılanma ile medya kuramlarının örtüşme ve çelişme noktalarının tespit edildiği çalışmamızda, başarısızlıkların ve çelişkilerin ardındaki gerçekler belirlenip, mesleki kimliğe etkileri de ortaya konulmuştur. Türkiye deki siyasal sistemden etkilenen, haber medyası ve gazeteciliğin toplumsal işlevleri, mesleğin yasal çerçevesi, örgütsel yapısı, etik değerleri, mesleki zorlukları, yetersizlikleri ve diğer disiplinlerle ilişkileri, medya kuramları çerçevesinde, mesleki kimlik açısından sorgulanmış ve bu çalışma bir saha araştırmasıyla desteklenmiştir. Sorunun temelinde, Türkiye nin siyasal sistemindeki yapısal ve dönemsel bozulmalar ile bu sistemin medyaya yansımalarının yol açtığı problemler yatmaktadır. Gazeteciliğin bir meslek özelliği iii
iv Türkiye de Gazetecilik Mesleği taşıması için, devlet müdahalesinden bağımsız bir mesleki örgütlenmeyi gerçekleştirmesi ve siyasal sistemin belirlediği bir yapılanma yerine, siyasal sistemin sağlıklı işlemesine katkıda bulunan bir yapıya kavuşması gerekmektedir. Bu kitap, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü nde hazırlamış olduğum doktora tez çalışmasının gözden geçirilmiş yeni bir versiyonudur. Çalışmalarımda destek ve katkılarını hiç esirgemeyen ve doktora tez çalışmamda danışmanlığımı yürüten değerli hocam Prof. Dr. Yasemin Giritli İnceoğlu na; akademik görüş ve önerileriyle katkıda bulunan, can dostum güzel insan Doç. Dr. Gözde Yılmaz a, çalışma disiplini konusunda kendisinden çok şey öğrendiğim ve akademik yaşamdaki engellere karşı desteğini hep hissettiğim eşim Yrd. Doç. Dr. Emel Güler Yılmaz a sonsuz saygı ve teşekkürlerimi sunuyorum. Kitap yazım sürecinde aksiliklerime katlandığı ve gösterdiği sabır için sevgili oğlum Uğur Yılmaz a teşekkürü borç bilirim. Kitabın yayınlanmasında emeği geçen Nobel Akademik Yayıncılık ın yönetici ve çalışanlarına şükranlarımı sunarım. Yrd. Doç. Dr. Yalçın YILMAZ İstanbul, 2015
GİRİŞ Medya ile ilgili araştırma sonuçları göstermektedir ki, ülkemizde medyaya ve gazeteciliğe olan güven azalmaktadır. Siyasi ve ekonomik sebeplerden dolayı, gazetecilik için sıkça kullanılan ilkesizlik ve yozlaşma eleştirileri, mesleki kimlik sorunlarını derinleştirmektedir. Uygulamada yapılan hatalar, yaşanılan kötü durumlar ve yanıtlanamayan sorular, gazeteciliği ve medyayı, tartışmalara açık hâle getirmiştir. Bu durum, gazeteciliğin yapı taşlarının yeniden gözden geçirilip belirlenmesine ve gazetecilik kuramları kapsamında, mesleğin oluşum ve gelişiminin ele alınıp incelenmesine olan ihtiyacı artırmıştır. Bu bağlamda; Türkiye de Batılı ülkelerden farklı bir gelişme gösteren siyasal sistemimizin haber medyasının işleyişi üzerindeki etkileri, bir meslek olma iddiasındaki gazeteciliğin ve uygulayıcılarının yeniden sorgulanmasına yol açmaktadır. Öyle ki, zaman zaman çeşitli siyasi, askeri ve iş dünyasını temsil eden güçlerin haber medyasını hedef alan yaklaşımları, halkın doğrudan ve dolaylı tepkisi; gazeteciliğin Türkiye ve dünya şartlarında yeniden tanımlanmasını ve bir meslek olarak ele alınacaksa kimliğinin tanımlanmasını gerektirmiştir. Mesleki açıdan bir kimlik arayışını sürdüren gazetecilik alanı; içinde bulunduğu siyasal sistem ve ideolojik yapıyla doğrudan ilişkilidir. Pek çok meslek için araştırma yapılmış olmasına karşın gazetecilikte profesyonelleşme ile ilgili yapılan çalışmaların sayısı da sınırlıdır. Türkiye de gazeteciliğin mesleki kimlik sorununun, medya kuramları bağlamında incelenmesi ve batılı ülkelerden farklı bir gelişme gösteren siyasal sistemimizle ne kadar uyum içerisinde olduğunun belirlenmesine yönelik çalışmaların azlığı, bu konuyu incelemeyi ve araştırmayı gerekli kılmıştır. Ülkemizde gazeteciliğin, meslekleşmesi ve farklılaşmasının, düşünce özgürlüğü temelinde, kuramlara dayanan yaklaşımlar açısından ele alınması ve ix
x Türkiye de Gazetecilik Mesleği yorumlanmasına gereksinim vardır. Gazetecilik çalışma alanlarının bazı mesleklerle sınırları giderek silinmekte olduğundan, gazeteciliğin temel ya da yan bir meslek olmasına ilişkin tartışmalar açıklığa kavuşturulmalıdır. Mesleğin özgün icra edilebilirliği ve mesleğe girişin kurallara bağlı olmaması, gazeteciliği neyin belirlediğinin ve gazeteciliğin nerede bittiğinin ortaya konulmasını güçleştirmektedir. Gazetecilerin günlük mesleki çalışmalarında konumları, rolleri, görevleri, etkinlikleri ve yetkinlikleri, diğer mesleklerin üyeleri ile etkileşimleri, yöneticileri ve haber kaynakları ve okuyucu-izleyici-dinleyici kitlesi ile ilişkileri mesleki kimliğin belirlenmesini zorunlu kılmaktadır. Kitap çalışmamızın çatışını; gazetecilik mesleğinde belirleyici rol üstlenen siyasal ortam ve iletişim alanlarını düzenleyen medya kuramları açısından gazeteciliğin bir meslek olarak yapılıp yapılmadığı sorunu oluşturmuştur. Gazeteciliğin mesleki kimliğini ortaya koyabilmek için, gazetecilerin meslek tarihinin incelenmesi ve gazeteciliğin geçirdiği süreçlerin kavranması gerekmektedir. Ayrıca tarihsel süreç içerisinde farklılık gösteren siyasi düşünce yapıları ve hukuk sistemlerinin gazeteciliğin mesleki kimliğine etkileri üzerinde de durulmuştur. Osmanlı dönemini de içine alacak şekilde, Cumhuriyetten günümüze Türkiye nin siyasi yapısı, belirtilen normatif medya kuramları ile ilişkisi çerçevesinde incelenmiş, gazetecilik ve gazeteci kimliğinin de, siyasal yapı ve medya kuramları ile birlikte nasıl bir gelişme gösterdiği, yapılan araştırma ile birlikte beş bölümde ortaya konulmuştur. Çalışmanın birinci bölümünde; siyasal sistem kavramı, siyasal gelişme ve siyasal katılma bağlamında açıklanmış, din ile siyasal sistem ilişkisine değinilmiştir. Medya ve gazetecilik kuramı kavramsal olarak ele alınmış, gazetecilik kavramlarına açıklık getirilmiştir. Mesleki kimlik de, değişik açılardan değerlendirilmiş, kimlik kavramı, oluşumu ve farklılıklar, mesleki kimlik ve gazetecilik ilişkisi, grup kimliği incelenmiştir. İkinci bölümde; siyasal sistemler ve normatif medya kuramları detaylı olarak açıklanmıştır. Tartışılan pek çok medya kuramı vardır. Medya kuramları, gazetecilik sistemi ile onun içinde bulunduğu dünya arasındaki ilişkileri irdelemektedir. Bu kuramlarda, gazetecilik sisteminin problemleri bilimsel olarak formüle edilmekte, betimlenmekte, eleştirilmekte, analiz edilmekte ve sentezlenmektedir. Bu çerçevede, normatif ve birey yönelimli kuramsal açıklamalar, gazetecinin kim olduğu ya da ne yaptığı üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bu doğrultuda çalışmada, medya kuramlarına kavramsal bakış açısıyla yaklaşılmış ve Siebert, Peterson ve Schramm tarafından gerçekleştirilen medya sistemi sınıflandırması olan Four Theories of the Press (Basının dört kuramı) adlı eser ve
Giriş xi belirtilen kuramlar temel alınmıştır. Bunlar; Otoriter, Özgürlükçü, Sosyal Sorumluluk ve Sovyet-Totaliter kuram olarak nitelenen yaklaşımlar olup, Denis McQuail in bu kuramlara ilave olarak, yeni değişim ve dönüşümler ışığında, Gelişme Aracı Kuramı ve Katılımcı Demokratik Medya Kuramı şeklinde iki kuram ilave etmiş olması da çalışma alanı içinde yer almıştır. Hallin ve Mancini tarafından oluşturulan Karşılaştırmalı Medya Sistemleri nin de ele alındığı bu bölümde, iletişimin demokratikleşmesi; basın ve ifade özgürlüğü, basının sorumluluğu, basının denetimi ve basın etiği kavramlarıyla birlikte incelenmiştir. Medya kuramları ve siyasal sistem ilişkisi ile yeni medya, siyasal sistem ve katılımcı demokrasi konuları üzerine değerlendirmeler yapılmıştır. Çalışmamızın üçüncü bölümünde, dünyada ve Türkiye de basının gelişimi ve gazetecilik mesleği, tarihsel süreç içinde incelenmiştir. Dünyada basının gelişimi; gazetecilik ve kitle iletişim araçları ilişkisi, uluslararası gazetecilik örgütleri, yeni medya ve gazetecilik ilişkisi bağlamında ele alınmış; Batı Avrupa ülkeleri ile ABD deki gazetecilik uygulamaları üzerinde durulmuştur. Türkiye de basının gelişimi ve gazetecilik mesleği olarak da; Osmanlı dönemini kapsayacak şekilde Tanzimat öncesinden başlanarak, Cumhuriyet ve askeri darbeler üzerinden günümüze kadar geçen süreçte basın ve gazetecilik alanında yaşanan değişim ve gelişmeler açıklanmıştır. Dördüncü bölümde ise, Türkiye nin siyasal sistemi ve gazeteciliğin mesleki kimlik olarak kullanılması üzerinde durulmuştur. Türkiye de gazetelerin ve gazetecilerin sorunlarına da değinilen bu bölümde, Türkiye de gazetecilerin mesleki kimliğini belirleyen yasal ve etik düzenlemeler açıklanmıştır. Türk siyasal sisteminin medya kuramları ile ilişkisi, gazeteciliğin mesleki kimlik olarak kullanılması ve Türkiye de gazeteciliğin meslek olma sorunu üzerine de bir değerlendirme yapılmıştır. Son bölümde de nicel araştırmaya yer verilmiştir. Araştırmada, gazetecilik işini yürütenlerin, mesleki algıları ölçülmüş, gazeteciliğin mesleki kimlik olarak kullanılmasının, çalışanlar tarafından özlenen bir hedef olduğu vurgulanmıştır.