1 ARALIK DÜNYA AIDS GÜNÜ



Benzer belgeler
AIDS Dinle, Öğren, Yaşa! Sözünde Dur AIDS i Durdur AIDS e Sırtını Dönme

Kazanılmış Bağışıklık Eksikliği Sendromu

KADIN VE AİLE SAĞLIĞI HİZMETLERİ İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ SAĞLIK VE SOSYAL HİZMETLER DAİRE BAŞKANLIĞI SAĞLIK VE HIFZISSIHHA MÜDÜRLÜĞÜ

Hepatit B ile Yaşamak

B unl a r ı B i l i yor mus unuz? MİTOZ. Canlının en küçük yapı biriminin hücre olduğunu 6. sınıfta öğrenmiştik. Hücreler; hücre zarı,

HÜCRE BÖLÜNMESİ VE ÜREME. Mitoz Bölünme ve Eşeysiz Üreme 1

'BANA BIR SEY OLMAZ' DEMEYIN

ADIM ADIM YGS-LYS 55. ADIM CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI-15 VİRÜSLER

KALITIMIN GENEL İLKELERI. Modern Genetik Eşeye Bağlı Kalıtım-1

Travmalı hastaya müdahale eden sağlık çalışanları, hasta kanı ve diğer vücut salgıları ile çalışma ortamında karşılaşma riski bulunan diğer sağlık

CİNSİYETE BAĞLI KALITIM

Hepatit C ile Yaşamak

ÜNİTE:1 CANLILARDA ÜREME, BÜYÜME VE GELİŞME

HIV / AIDS hakkında bilmemiz gerekenler

Mutasyon: DNA dizisinde meydana gelen kalıcı değişiklik. Polimorfizm: iki veya daha fazla farklı fenotipin aynı tür popülasyonunda bulunmasıdır.

1. ÜNİTE : HÜCRE BÖLÜNMESİ VE KALITIM

09/11/2015 BEYAZ KAN HÜCRELERİ. Lökosit ya da akyuvarlar olarak adlandırılan beyaz kan hücresi, kemik iliğinde üretilir.

ADIM ADIM YGS LYS Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 5 İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI

T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Tüberküloz Daire Başkanlığı. VEREM HASTALIĞI ve VEREM HAFTASI

8. Sınıf Fen ve Teknoloji

HEPATİT TARAMA TESTLERİ

10. SINIF KONU ANLATIMI. 16 ÜREME BÜYÜME GELİŞME Döllenme ve Aile Planlaması Soru Çözümü

Uçuk genellikle dudak, ağız ve burun delikleri çevresinde çıkan Herpes simplex adı verilen virüsün sebep olduğu hastalıktır.

İNSANDA ÜREME, BÜYÜME VE GELİŞME

*Canlıların canlılık özelliği gösteren en küçük yapı birimine hücre denir.

H1N1 den Korunmada Alınacak Önlemler. Pandemik H1N1 Gribi (Domuz Gribi)

CANLILARDA ÜREME. Üreme canlıların ortak özelliğidir. Her canlının kendine benzer canlı meydana getirebilmesi üreme ile gerçekleşir

Türkiye'de Yıllara Göre Yeni Verem Hasta Sayıları Yıllar

Canlılarda mitoz, amitoz ve mayoz olmak üzere üç çeşit bölünme görülür.

T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Tüberküloz Daire Başkanlığı VEREM HASTALIĞI

fetüs bebek ölüm çocuk İleri yaş yeniyetme yetişkin

DOMUZ GRİBİ BELİRTİLERİ VE TANISI

İnfluenza virüsünün yol açtığı hastalıkların ve ölümlerin çoğu yıllık grip aşıları ile önlenebiliyor.

Maymun Çiçek Virüsü (Monkeypox) VEYSEL TAHİROĞLU

ÇOK HÜCRELİ ORGANİZMALARIN GELİŞİMİ

ADIM ADIM YGS-LYS 52. ADIM CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI-12 HAYVANLAR ALEMİ 3- OMURGALI HAYVANLAR SORU ÇÖZÜMÜ

3. Basamak Bir Hastanede Görev Yapan Sağlık Çalışanlarının Hepatit C Hakkında Bilgi Düzeyi ve Hepatit C Enfeksiyonu Olan Hastalara Karşı Tutumlarının

HODGKIN DIŞI LENFOMA

YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #12

LABORATUVAR-6 KONU-2 Hücre - IV.Kromozomlar ve Genler

Kanserin sebebi, belirtileri, tedavi ve korunma yöntemleri...

A. EġEYĠN BELĠRLENMESĠ

ERKEN ÇOCUKLUKTA GELİŞİM

Mayoz Bölünmenin Oluşumu

GENETİK I BİY 301 DERS 7

DELİCİ KESİCİ ALET YARALANMALARI VE ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER

T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Tüberküloz Daire Başkanlığı VEREM HASTALIĞI VE VEREM HAFTASI

CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI

HÜCRE BÖLÜNMESİ A) MİTOZ BÖLÜNME a) Hazırlık evresi:

MEME KANSERİ. Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler

SIK SORULAN SORULARLA Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar (CYBH) ve HIV /AİDS. Dr. Tutku TAŞKINOĞLU DÜZEN LABORATUVARLAR GRUBU

DNA ve Özellikleri. Şeker;

YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #7

KALITIM #12 MODERN GENETİK UYGULAMALARI (BİYOTEKNOLOJİ) SELİN HOCA

KIRIM KONGO KANAMALI ATEŞ HASTALIĞI. Hastalık ilk defa 1944 yılında Kırım da görülmüş ve Kırım Kanamalı Ateşi olarak tanımlanmıştır.

HEPATİT B, TÜRKİYE İÇİN AIDS TEN DAHA TEHLİKELİ. Dr. Zülkar Dönmez Asil Çelik San. Tic. A.Ş.

HIV/AIDS epidemisinde neler değişti?

Hazırlayan: Fadime Kaya Acıbadem Adana Hastanesi Enfeksiyon Kontrol Hemşiresi Hazırlanma Tarihi:

KANSER TANIMA VE KORUNMA

HIV Nasıl Bulaşır. Nerede riskler var, nerede yok.

HAYVANSAL HÜCRELER VE İŞLEVLERİ. YRD. DOÇ. DR. ASLI SADE MEMİŞOĞLU RESİM İŞ ZEMİN KAT ODA: 111

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ

TÜR NE DEMEKTİR? TÜR TÜR

ISPARTA HALIKENT ANADOLULİSESİ ÖĞRETİM YILI 9 A-B-C-D-E SINIFLAR BİYOLOJİ DERSİ 2. DÖNEM 3. YAZILI SINAVI RAKAMLA YAZIYLA PUAN

KAN YOLUYLA BULAŞAN ENFEKSİYONLAR

Bunları Biliyor musunuz? MİTOZ

İNFLUENZA A H1N1 Nedir,nasıl bulaşır,tedavisi nedir? Bahçelievler Toplum Sağlığı Merkezi Aşı-Bulaşıcı Birimi Dr.Gülcan TURGUT

TEOG1 DENEME SINAVI 1 ( DNA, Mitoz, Mayoz Kapsamlı)

ÇEVREMİZDEKİ VARLIKLARI TANIYALIM

Türk Eczacıları Birliği Eczacılık Akademisi

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ MESLEKİ TEHLİKE ve RİSKLERİ. Öğr. Gör. Nurhan BİNGÖL

GELİŞİM İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji ABD Prof.Dr. Filiz AYDIN

ADIM ADIM YGS-LYS 32. ADIM HÜCRE 9- SİTOPLAZMA

VERİLERLE TÜRKİYE ve DÜNYADA DİYABET. YARD.DOÇ.DR. GÜLHAN COŞANSU İstanbul Üniversitesi Diyabet Hemşireliği Derneği

İMMÜN SİSTEM HASTALIKLARI VE BAKIMI. Öğr. Gör. Dr. Ayşegül Öztürk Birge ARALIK 2016

Haftalık İnfluenza (Grip) Sürveyans Raporu

Aşağıda mitoz bölünme safhaları karışık olarak verilmiştir.

LABORATUVAR-6 KONU-2 Hücre - IV.Kromozomlar ve Genler

[Tıp Eğitiminde HIV/AIDS Üzerine Savunuculuk Projesi]

O Gelişim, organizmanın döllenmeden başlayarak bedensel, zihinsel, dil, duygusal ve sosyal yönden en son aşamaya ulaşıncaya kadar sürekli ilerleme

Su Çiçeği. Suçiçeği Nedir?

Bitkilerde Eşeyli Üreme

CANLILAR DÜNYASINI GEZELİM TANIYALIM

MEMELİ BİYOLOJİSİ M.YAVUZ MEMELİLERİN YAŞAMINA BİR BAKIŞ

Kök Hücre ve Farklılaşma

LYS ANAHTAR SORULAR #6. Mitoz ve Mayoz Bölünme Eşeyli ve Eşeysiz Üreme İnsanda Üreme

EL HİJYENİ VE ELDİVEN KULLANIMI TALİMATI

DERS X Küresel Sağlık Sorunları

Konu: Mitoz Bölünme ve Eşeysiz Üreme

Şekil 1. Mitoz bölünmenin profaz evresi.

11. SINIF KONU ANLATIMI 61 DAVRANIŞ

TEOG1 DENEME SINAVI 2 ( DNA, Mitoz,Mayoz Kapsamlı)

2.Fotosentez sırasında bitkiler: 1 p./ 4. Karbondioksit havadan bitkinin yaprağına nereden girer? 1 p./

Prof. Dr. Necmi İŞLER M.K.Ü. Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü

ADIM ADIM YGS LYS 64. ADIM EŞEYSİZ ÜREME 2

Öğr. Gör. Dr. İlker BÜYÜK, Botanik, 3. Hafta: Bitkisel Dokular KOLONİ VE DOKULAŞMA

ÜREME. Canlıların kendilerine benzer canlı fertler (yavrular) meydana getirerek neslini devam ettirmesine üreme denir.

ADIM ADIM YGS-LYS 54. ADIM CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI-14 HAYVANLAR ALEMİ 5- OMURGALI HAYVANLAR-3 SORU ÇÖZÜMÜ

TİFO. Tifo; Paratifo; Enterik Ateş;

Transkript:

CANLILAR DEPREMİ ÖNCEDEN SEZİNLEYEBİLİR Mİ? 1 ARALIK DÜNYA AIDS GÜNÜ Güncel Biyoloji Dergisi Aralık,2013

TEŞEKKÜRLER Yükseköğrenim eğitimini aldığımız ve bizlere biyoloji konusunda temel bilgileri aktaran saygıdeğer hocalarımızdan başlayarak yetişmemizde emeği geçen bütün hocalarımıza teşekkürü bir borç biliriz. Huzurlu bir çalışma ortamı sağlayan ve her zaman desteğini esirgemeyen Fen Fakültesi Dekanlığına, Biyoloji Bölüm Başkanı sayın Prof. Dr. Yılmaz ÇAMLITEPE ye ve Bölüm Başkan yardımcıları sayın Doç.Dr.Murat YURTCAN ve sayın Doç.Dr.Özlem Çetin ERDOĞAN a teşekkür ederiz. Bizi kapsül adlı duvar gazetesi hakkında çalışmaya teşvik eden sayın Uzm.Dr. Volkan AKSOY a, yine halen yürütmekte olduğumuz kapsül plus dergisi ve duvar gazetesi hakkında desteğini bizden esirgemeyen sayın Doç.Dr. Fulya Dilek GÖ- KALP MURANLI ya teşekkür ederiz. Eserde bulunan yazıların taslaklarını inceleyen ve değerli eleştirileriyle katkılar sağlayan sayın Doç.Dr.Ayşegül ÇER- KEZKAYABEKİR, Doç.Dr. Kadri KIRAN,Araş.Gör.Dr. Utku GÜ- NER, Araş.Gör.Dr.Mithat AYDOĞDU, Araş.Gör.Dr. Ebru DİKER, Araş. Gör. Dr. Gazel Burcu GÜLTEKİN e şükran borçluyuz. Derginin yayınlanmasında ve basılmasında emeği geçen sayın Doç.Dr.Hayati ARDA ya ve Fizik Bölümü öğretim üyesi sayın Doç.Dr.Şaban AKTAŞ a katkılarından dolayı teşekkür ederiz. Özellikle yazdıkları yazılarla kapsül plus dergisinin ve duvar gazetesinin oluşmasında, hazırlanmasında, gelişmesinde katkıda bulunan tüm hocalarımıza ve öğrenci arkadaşlarımıza, özverili çalışmalarından dolayı teşekkür ederiz. KAPSUL PLUS AİLESİ

Değerli Kapsul Plus okuyucuları Merhaba; DANIŞMAN DOÇ.DR.Fulya Dilek GÖKALP MURANLI fulyadilek@trakya.edu.tr Şuan bu yazımızı okuyor ve dergiyi açmak için hazırlanıyorsanız çok doğru bir şey yapıyor olduğunuzu söylemek isteriz.bilim dünyasının yeni gelişmelerine açılmaya hazır olun Her anımızda, her başladığımız yeni bir günde GENEL YAYIN YÖNETMENİ Mete Arslan KONAK metearslankonak@gmail.com GENEL YAYIN KOORDİNATÖRLERİ Tayfun GÖZLER tayfungozler@yandex.com Emine Ceyda SÖZÜER ecsozuer@hotmail.com EDİTÖRLER Aslıhan DİKMEN dkmn.aslihan@gmail.com Özge BİÇEROĞLU hayatımıza bir şey daha katmış olarak başlarız çünkü bugün dünden çok farklı bir zaman dilimidir ve artık dönüp baktıklarımız yerinde olmayabilir.işte bilimde bu kadar hızlı ilerler aslında her an yeni bir gelişme silsilesi ve merak uyandırıcı konular Kimimiz takip edebilir bu gelişmeleri kimisi sadece Kapsül Plus okur. Sizin için bu dergiyi hazırlamaktan ve her ay yeni, güncel bilgiler ışığında haberleri sizlere ulaştırmaktan her geçen gün daha çok zevk alıyoruz. Derginin içeriğinden bahsetmek gerekirse; Vücudumuzun içinde olup bitenler, hücrelerimiz, içimizde ölüm kalım savaşı vermekte, bu konuyu sizler için Her Hücre Ölümü Tadacaktır adlı yazımızda inceledik. Doğada da farklı yaratılmış, yarısı bir diğer tarafından çok farklı canlılar mevcut haberdar olmayanlar için Bilateral Jinandiromorf yazımızda yeterli bilgi bulunmakta. Türkiye de bir eşi daha bulunmayan endemik bitki türleri, bir klasik olan canlılar dünyası köşemizde bir bitki ve bir hayvan bilgilendirmesi ve bu sayımızın belirli günler köşesinde 1 Aralık AIDS Günü hakkında bilgilendirme yazısı ve bilimsel yönden içeriği hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz. ozge_mgmgma@hotmail.com Keyifle okumanız dileğiyle KAPSUL PLUS AİLESİ

SAY HER HÜCRE ÖLÜMÜ TADACAKTIR Apoptozis, vücutta ihtiyaç duyulmayan ve anormalleşmiş hücrelerden kurtulma yoludur. Hücreler apoptozis sırasında birçok uyaranln ölüme giderler ancak bu ölüm programlı, kontrollü ve düzenli bir şekilde gerçekleşir. Hücre kendi ölümü sırasında aktif rol alır ve ölümünün her aşamasına katkıda bulunur. Bu nedenle apoptozis, hücrenin intiharı (cell suicide) olarak da bilinir. SAYFA 6 BİLATERAL JİNANDİROMORFLAR Kuşkanatlı kelebek (Lepidoptera: Papilionidae): Dişi mi? Yoksa erkek mi? Mitolojide isimleri bolca geçer; insan başlı at gövdeli sentorlar, yılan saçlı medusa, yarı insan yarı boğa minotor ve diğerleri Günümüzde farklı hayvan grupları arasında tam olarak bu tarz bir karmaşa olmasa bile, bir ergin bireyde farklı iki cinsiyet karakterlerinin bir arada var olduğu eşeysel mozayik örnekleri doğada karşımıza çıkabiliyor. SAYFA 8 HIV-AIDS HIV/AIDS hastalığının ilk defa 1981 yıllında Amerika Birleşik Devletleri nde ve Haiti den gelen göçmenlerde tanımlandığı ve hastalığa AIDS (Acquired Immuno Deficiency Syndrome) Kazanılmış Bağışıklık Yetmezlik Sendromu Virüsü adı verildiği belirtilmektedir (UNAIDS). SAYFA 12 Kapsul Plus 4 ARALIK, 2013

I 16 TÜRKİYE DE BULUNAN ENDEMİK TÜRLER Fritillaria whittallii Toros dağlarına has, güzel çiçekli bir bitki. Ülkemizde geofitlerini yurt dışında ilk tanıtan ve ihracatını da yapan, bu türü ilk toplayan İngiliz E. Whittal in adı verilmiş. SAYFA 16 BAOBAB AĞACI Yaz sıcaklığının çok yüksek olduğu yerlerde yok olmadan yaşabilmesinin sırrı ise ağaçların uzun ve kalın gövdesi adete bir su deposu görevi görüyor olmasıdır. Bu yüzden ağaç dışarıdan kuru gibi görünse de asla kurumuyor ve yangına karşı dirençli oluyor. SAYFA 18 ZEHİRLİ OK KURBAĞASI Dünyanın en zehirli hayvanlarıdır. Bir insan onlara dokunduğunda felç olabilir. Kendisini takip eden mavi halkalı ahtapotun zehri Asiyanürden 10.000 kat daha güçlü olmasına karşın, Zehirli ok kurbağasını yakalayamamıştır. SAYFA 20 Kapsul Plus 5 ARALIK, 2013

KAPSUL PLUS Sayfa 6 HER HÜCRE ÖLÜMÜ TADACAKTIR Tüm canlılar gibi hücreler de doğarlar, belirli bir süre yaşar ve ölürler. Yaşam süresi hücre tipine göre değişmekle birlikte, kaza ve travma sonucu oluşan nekrozis dışında meydana gelen tüm hücre ölümleri apoptozis (programlı hücre ölümü) ile gerçekleşir. Apoptozis, vücutta ihtiyaç duyulmayan ve anormalleşmiş hücrelerden kurtulma yoludur. Hücreler apoptozis sırasında birçok uyaranla ölüme giderler ancak bu ölüm programlı, kontrollü ve düzenli bir şekilde gerçekleşir. Hücre kendi ölümü sırasında aktif rol alır ve ölümünün her aşamasına katkıda bulunur. Bu nedenle apoptozis, hücrenin intiharı (cell suicide) olarak da bilinir. Dokulardaki hücre sayısının sabit tutulması apoptozis ile gerçekleşir. Özellikle embriyonik gelişme sırasında hücre ölümünün önemli bir yeri vardır. Erişkin organizmalarda da bu süreç devam eder. Çünkü hücre çoğalması ile hücre ölümleri dengede kalmak zorundadır. Eğer böyle bir denge olmasaydı, dokular hücre çoğalmasıyla sürekli büyümek zorunda kalırlardı. Apoptozis, organizma için tehlike arz eden hücrelerin tümüyle ortadan kaldırılmasını sağlayarak önemli bir savunma da oluşturur. Virüs ile infekte olmuş hücreler çoğunlukla apoptozis ile eş anlamlı kullanılan hücre intiharı yoluna giderek, yeni virüslerin oluşumunu ve oluşmuş olanların da başka hücrelere sıçramasını önleyen bir mekanizma olarak organizmaya fayda sağlar. Tabi bu her virüs için geçerli değildir. Bazı virüsler apoptozis tehlikesine karşı yöntemler geliştirmişlerdir. Epstein-Barr virüsü bir apoptozis inhibitörü olan Bc1-2 ye benzer moleküller üretmektedir. Uzmanlar virüslerin ürettikleri bu anti-apoptotik moleküllerle ilgili çalışmalar yapmaktadır. Bu örnekteki virüs çalışmalar sonuçlanana kadar kendini garantiye almıştır ama şimdi vereceğim örnekteki virüs bu kadar şanslı değildir. Popillama virüsü güçlü bir apoptozis indükleyicisi olan p53 ü inaktifleştirerek apoptozdan kaçma yönünde mekanizmalar geliştirmiştir. Bu nedenle de vücudun immün sistemi tarafından tespit edilme ve ortadan kaldırılma problemi ile karşılaşır. İmmün sistemindeki sitotoksik T lenfositleri, virüs ile enfekte olmuş hücreleri, apoptozise sürekleyerek öldürür. Yani, bir anlamda yağmurdan kaçarken doluya tutulmuş olurlar. Sitotoksik T lenfositleri, FasL salgılayarak enfekte hücrelerde apoptozisi indükleyebilirler ama bu mekanizmayla sağlıklı komşu hücrelerde apoptozisin başlama ihtimali vardır. Hepatit virüslerinin göreceli olarak daha az sayıda hücre enfekte etmelerine rağmen, çok sayıda hücre hasarına neden olmaları da bu şekilde açıklanır. Sekil 1: İnsan embriyosunda, erken embriyonik basamaklarda görülen parmaklar arasındaki zarsı yapı ve bunun Gelişim esnasında %50 oranında fazladan oluşmuş nöronlardan ancak kendi hedef hücreleriyle doğru bağlantı yapanların yaşamına devam etmesi, yapamayanların ise ortadan kaldırılması apoptozis mekanizması sayesinde gerçekleşir. Yine, insan embriyosunun erken embriyonik basamaklarında görülen parmaklar arasındaki zarsı yapı, apoptozis ile ortadan kaldırılır. Böylece parmaklarımızın perdeli yapıda olması önlenir (Şekil 1). Apoptozis için sinyal alındıktan sonra hücrede birçok biyokimyasal ve morfolojik değişim gözlenir. Hücrenin kromatini ve sitoplazması yoğunlaşır. Hücre iskeleti dağılır. Çekirdek zarı yer yer erir. Hücre küçülmeye ve kondanse olmaya başlar. Hücresel giyotinler olarak nam salan kaspaz (caspases) proteinlerinin salınımıyla bir çok substrat kesilir ve hücrenin sindirim enzimleri harekete geçirilir. Hücre apoptotik cisimcikler olarak adlandırılan küçük parçalara bölünür. Apoptotik cisimciklerin yüzeylerinde yeni sinyal molekülleri ortaya çıkar ve bu uyarı ile yakınlarındaki hücreler tarafından fagosite edilerek ortadan kaldırılırlar (Şekil 2).

Güncel Biyoloji Dergisi Sayfa 7 Fizyolojik bir hücre ölüm şekli olan, sağlık ve hastalıkta görülen apoptozis, fizyolojik bir hücre ölüm şekli olmayan nekrozis ile karıştırılmaktadır. APOPTOZİS Hücre kendi ölüm sürecinde aktif rol oynar ve ölümünün her basamağında görev alır. Hücreler nekrozisin tam tersine küçülür. Çevre hücreler zarar görmezler ve ölen hücrelerden etkilenmezler. Kromatin, nukleus zarı çevresinde toplanarak yoğunlaşır. NEKROZİS Hücre kontrolsüz bir biçimde ölüme gider, parçalanır ve enflamasyon görülür. Hücreye aşırı miktarda sıvı girer, hücre şişer ve patlayarak ölür. Patlayan hücrenin içerdikleri komşu hücrelere de zarar verir. Kromatin görünümü normal hücre ile aynı görünümdedir. Genel olarak apoptozis ve apoptozis in nekrozis ile farkları hususunda naçizane bilgiler vermeye çalıştım. Kaleme dökerken keyif aldım sizlerin de aynı keyifi alması dileğiyle... KAYNAKLAR 1 ) Lüleyap Ü. Moleküler Genetiğin Esasları. Nobel Yayıncılık: Ankara 2008 2) Yıldırım A. Bardakçı F. Karataş M. Tanyolaç B. Moleküler Biyoloji. Nobel Yayıncılık: ANKARA 2010 3) tr.wikipedia.org/wiki/apoptozis 4) http://www.youtube.com/watch?v=7wrky8q_f3k (Burdan da apoptozis ve nekrozis farkını animasyon olarak izleyebilrsiniz) ZAFER ŞAKACI zafer54gs@gmail.com

KAPSUL PLUS Sayfa 8 Doğanın nadir yüzü: Yarı erkek yarı dişi hayvanlar; Bilateral jinandromorflar (Gynandromorphs) Kuşkanatlı kelebek (Lepidoptera: Papilionidae): Dişi mi? Yoksa erkek mi? Mitolojide isimleri bolca geçer; insan başlı at gövdeli sentorlar, yılan saçlı medusa, yarı insan yarı boğa minotor ve diğerleri Günümüzde farklı hayvan grupları arasında tam olarak bu tarz bir karmaşa olmasa bile, bir ergin bireyde farklı iki cinsiyet karakterlerinin bir arada var olduğu eşeysel mozayik örnekleri doğada karşımıza çıkabiliyor. Doğal bir anomali olan Gynandromorph un Latince kelime kökeni; yarı dişi gyn- ve yarı erkek anlamına gelen andro- dan gelir 1: Papilio glaucus; 2: Hypolimnas bolina; 3: Ornithoptera croesus (sol taraf ;, sağ taraf ) 4: Anthocaris cradamines (sol taraf, sağ taraf ) Bu durum nadir olmasına rağmen yalnızca kelebeklerde görülmez. Tüm dünyada böceklerde, kuşlarda ve kabuklularda görülebilmektedir. İnsanlarda gözlemlenmemiştir ve saydığımız bu diğer gruplarda da farklı şekillerde gerçekleşmektedir. Yarı erkek yarı dişi olan kardinal kuşu (Brian Peer) Yarı erkek yarı dişi karakterler gösteren bir tavuk (DOI: 10.1038/nature08852)

Güncel Biyoloji Dergisi Sayfa 9 Atlantik ıstakozu (Department of Fisheries and Oceans, Canada) ve Amerikan ıstakozu (A. R. Palmer, Bonne Bay Marine Station) Böceklerde bu mekanizma oldukça anlaşılmış durumdadır. Örneğin XX kromozomuna sahip bir sinek, dişi olacaktır. Bununla birlikte, Y kromozomunu kaybeden bir embriyo ergin bir erkek görüntüsünde gelişir fakat kısır olur. Bilateral jinandromorfların, iki spermin bir yumurtaya girişiyle oluştuğu düşünülmektedir. Bu spermlerin biri yumurtanın nükleusuyla birleşerek dişi böceği oluşturur. Diğer sperm ise aynı yumurta içerisinde ikinci bir kromozom seti olmadan gelişir. Donald R. Davis in 1994 yılında yayımladığı makalesinde Harmaclona tephrantha (Meyrick) güvesinde görülen bilateral jinandromorfizme dayalı morfoloji incelenmiştir. Buna göre, güvenin türüne dair hem dişi hem de erkek eşeysel karakterlerin (kanat, abdomen ve genital yapıların) vücudunun sağ ve sol yarısı boyunca bölündüğünü ve her iki eşeyden de özellikler taşıdığı görülmüştür. Bu makaleden alınmış, bilateral jinandromorfizm görülen güvenin genital yapısını gösteren bu diyagram doğanın şaşırtıcı yüzünü bir kez daha göstermektedir. Dişi olan sol taraf, erkek olan da sağ taraftır. Bu olayın diğer hayvanlarda, mesela kuşlarda, nasıl olabileceğine dair çeşitli teoriler bulunmaktadır. Kimi hipotezde, bilateral jinandromorfların, gelişimin erken safhasında iki ayrı embriyonun kaynaşması ile oluşan kimeralar (chimeras) olduğu ortaya atılmıştır ki bu durum temel olarak tek bir embriyonun ikiye ayrılarak oluşturduğu tek yumurta ikizlerine zıt bir durumdur. Diğer bir hipotezde ise, jinandromorfizmin kuşlarda eşey kromozomlarının döllenmeden sonraki ilk hücre bölünmesinde ayrılamamasıyla oluştuğudur. Bir diğeri de, yumurtanın kendi oluşumundaki hatadan dolayı meydana geldiğidir. Şöyle ki, yumurtanın tek kromozoma sahip olması gerekirken, bu durumda kazayla her bir cinsiyetten iki kromozomu taşır. Eğer bu şekildeki bir yumurta iki sperm tarafından döllenirse, oluşan embriyo biraz ZZ biraz da ZW hücreleri içerir (kuşların dişileri ZW, erkekleri ZZ kromozomlarını içerir).

KAPSUL PLUS Sayfa 10 Jinandromorfizm her zaman mükemmel görünmez. Asıl olarak bu anomalinin farklı tipleri bulunmaktadır. En yaygın olanlardan biri yukarı da da fotoğraflarla örneklendirdiğimiz üzere bilateral jinandromorfizmdir. Burada organizma vücudun ortasına yayılmış bir halde ½ erkek ve ½ dişi oranlarıyla bir eşeysel farklılık göstermektedir. Kimi jinandromorflarda ¾ bir cinsiyetten ve ¼ diğerinden olacak şekilde bir dağılım vardır. Kompleks jinandromorflar ise erkek ve dişi karakterler bakımından vücutta bölge bölge değişen, karışım halinde bir patern bulundurur ve mozaik jinandromorf olarak adlandırılır. Bu karışımdaki farklılık bölünme sırasında hücrelerin belirlediği paternden kaynaklanır. Patern olayını insan ve böcekler açısından temel kavramlar olarak karşılaştıracak olursak; insanlarda hücre bölünmesi belirsiz (indeterminate) bir şekilde olur, yani gelişim yolu tüm hücreler için esnektir. Mesela insanda hücre bölünmesinin başlangıç safhalarında ilk hücrelerden biri yok olduğunda bunun gelişim üzerinde bir etkisi olmaz. Diğer bir yandan, böceklerde zigottan sonraki her hücre bölünmesi tamamen belirli (determinate) olur ki bunun anlamı da her bir hücrenin ne olacağının kararı her hücre bölünmesi sırasında belirlenir. Mesela zigottan sonraki ilk bölünme sağ ve sol kısımları belirler; ikinci bölünme ön ve arka kısımları; üçüncü bölünme de alt ve üst kısımları belirler ve eğer üçüncü bölünmeden sonra böceğin bir hücresinde zarar meydana gelirse vücut kısımlarında -örneğin abdomenin bir parçasında- eksiklik olabilir. Jinandromorf bireylerde de bu olay eşey kromozomlarında meydana geldiğinde değişik mozaik örnekleri karşımıza çıkar. Bu durum Lepidoptera (kelebekler ve güveler) takımında şu şekilde Heteropteryx dilatata nimfi. Yeşil bölge erkek, kahverengi bölge dişi karakteri. (Wikipedia) açıklanabilir. Lepidoptera da cinsiyet WZ/ZZ (dişi/erkek) sistemine göre belirlenir. İnsanlarda XX dişi ve XY erkek bireyleri oluştururken kelebeklerde bu durum tam ters olarak heterogametik eşey kromozomuna sahip bireyler dişi olur. Z nin sayısı cinsiyeti belirleyen önemli faktördür. Mesela bir birey eksik W ye sahip olsa bile tek Z eşey kromozumu ile dişi olabilir ve bir ya da birden fazla Z içerirse de erkek olur. Hücre mitotik olarak bölündüğünde aynı olan DNA kopyaları, oluşan yavru hücrelere aktarılır. Zaman zaman ise ayrılmama olayı (nondisjunction) olduğunda, yani duplike olmuş kromozomlar birbirinden doğru bir şekilde ayrılmadığında, bir yavru hücrenin kromozomu eksik olur. ZZ kromozomuna sahip bir erkekte bir Z kromozomunda ayrılamama durumu olduğunda ise jinandromorfizm gerçekleşir. Bu durumda, duplike olmuş Z kromozomlarının doğru şekilde ayrılmasında başarısızlık olur ve yavru hücrelerin biri tek bir Z ye sahip olurken (dişi) diğeri üç Z taşır (erkek). Burada, tüm dişi hücrelerin yavruları dişi, tüm erkek hücrelerin de erkek olacaktır. Bunun bir sonucu olarak da bireyin bir kısmı erkek, diğer kısmı ise dişi özellikleri taşıyacaktır. Sonuçta, fotoğraflarda gördüğümüz vücudun iki yarısı arasındaki bu mükemmel ayrıma ad verilen bilateral jinandromorfizm oluşur. Diğer bir durum olarak, eğer ki Z kromozomundaki ayrılmama olayı daha sonraki bir bölünme safhasında olursa, kelebek ufak bir bölümünde bir cinsiyeti, kalan kısmında da karşı cinsiyeti taşıyacaktır. Ayrıca, ayrılmama gelişim sırasında defalarca gerçekleşebilir ve mozaik olarak bilinen parçalı bir etki oluşturabilir. Ayrılmama, jinandromorfizmi oluşturan bir hücredeki Z kromozomu kaybına tek neden değildir. İlk hücre bölünmeleri sırasında oluşabilecek diğer genetik olaylar da aynı etkiyi yaratabilir.

Güncel Biyoloji Dergisi Sayfa 11 mozaik jinandromorf örnekleri (Marc Perlman, 2004) ¼ jinandromorf örneği (http://www.insectcompany.com/ main/oddities.shtml) Kaynaklar: A Bilateral Gynandromorphic Harmaclona tephrantha From Indonesia (Lepidoptera: Tineidae). Donald R. Davis, Tropical Lepidoptera, 5(2):, 117-122 (1994) (erişim: http://www.troplep.org/tlr/5-2/pdf014.pdf) http://www.rationalskepticism.org/biology/bilateral-gynandromorphs-t38299.html http://www.iflscience.com/plants-and-animals/bilateral-gynandromorphs-animals-are-quite-literally-half-maleand-half-female http://staff.jccc.net/pdecell/lkosmiski/gynandomorphism.doc http://www.daltonstate.edu/galeps/gynandromorphs.htm SEDA EMEL TEK Biyolog sedaemeltek@gmail.com https://blog.hmns.org/tag/gynandromorph/ http://en.wikipedia.org/wiki/gynandromorph

KAPSUL PLUS Sayfa 12 HIV VE AIDS Kazanılmış immün yetmezliği sendromu (AIDS), insan immün yetmezlik virüsü (HIV) ile meydana gelen enfeksiyonun en son aşamasıdır. T lenfositlerine (spesifik beyaz kan hücreleri) saldıran ve bunları yok eden HIV, AIDS e neden olur. HIV, retrovirüs ailesinde yer alan bir RNA virüsüdür. HIV1 ve HIV2 olmak üzere bilinen iki tipi bulunmaktadır. Tip1 ve Tip2 suşlarının birçok karakterinin benzer olmasına rağmen serolojik ve moleküler yapılarının birbirinden farklı olduğu saptanmıştır. HIV, bir hücreyi enfekte ettiğinde, bu hücrenin genetik materyali ile birleşir ve uzun seneler boyunca hiçbir etki göstermeden pasif kalabilmektedir. Kişi enfekte olduğunun farkında olmayabilir. Virüsün alınmasından klinik tablonun yani hastalık durumunun ortaya çıkmasına kadar geçen süre en az 2 yıl ya da 10 yıldan uzun da sürebilir. HIV/AIDS hastalığının ilk defa 1981 yıllında Amerika Birleşik Devletleri nde ve Haiti den gelen göçmenlerde tanımlandığı ve hastalığa AIDS (Acquired Immuno Deficiency Syndrome) Kazanılmış Bağışıklık Yetmezlik Sendromu Virüsü adı verildiği belirtilmektedir (UNAIDS). AIDS, Birleşmiş Milletler, HIV/AIDS Ortak Programı UNAIDS 2011 yılı raporuna göre dünyada 2011 yılında bir günde 7000 den fazla kişinin HIV ile enfekte olduğu, 2011 yılı içinde 2,5 milyon kişinin HIV e yakalandığı tahmin edilmektedir. Ayrıca 2011 yılı raporuna göre dünyada 34 milyon kişinin HIV taşıyıcısı olduğu ve 2011 yılı içinde 1,7 milyon kişinin AIDS nedeni ile öldüğü tahmin edilmektedir. Çin de yapılan bir araştırmaya göre 2011 yılında 28 bin kişi AIDS ten hayatını kaybetmiş ve 48 bin kişiye de HIV virüsü bulaştığı bildirilmektedir. Ülkemizde de HIV/AIDS hastalığı konusunda göreceli bir artış olduğu görülmektedir. Sağlık Bakanlığına 2010 yılı Haziran ayı itibari ile toplam 4.177 HIV(+) kişi bildirimi yapılmış olup vakaların %70 ini erkekler oluşturduğu ve enfeksiyondan en çok 25-39 yaş arası bireylerin etkilendiği belirtilmektedir. T.C Sağlık Bakanlığı Aralık 2011 verilerine göre; ülkemizde 5224 HIV/AIDS hastasının olduğu ve bunların 921 inin AIDS basamağına ulaşdığı, 4303 kişinin ise HIV(+) olduğu belirtilmektedir. Geniş çaplı araştırmalar, HIV virüsünün yalnızca üç yolla bulaştığını ortaya koymuştur : Cinsel ilişki ya da suni (yapay) döllenme, Enfekte kan ya da kan ürünlerinin transfüzyonu, organ ya da doku transplantasyonları (nakilleri) Perinatal yol ile anneden bebeğe bulaşma Sağlık birimlerinde çalışanlar da içinde HIV bulunduran vücut sıvılarıyla açık yaralar, tahriş olmuş deri üzerinden temasla bulaşabilir. Bunlar sonucunda sağlık çalışanlarında mesleksel olarak kazanılmış HIV enfeksiyonlarıyla sonuçlanmaktadır. Peki HIV Hangi Durumlarda Bulaşmaz Biliyor Muyuz? Aynı ortamı paylaşma ve soluma, El sıkışma, sağlam deriye dokunma, okşama, kucaklama, sosyal öpüşme, Tükürük, gözyaşı, ter, aksırık, öksürük, idrar, dışkı, Yiyecekler, içecekler, çatal, kaşık, bardak, tabak, telefon, Tuvalet, duş, musluk, yüzme havuzu, deniz, sauna, hamam, Sivrisinek ve diğer böceklerin sokması, kedi, köpek ve diğer hayvanlarla yaşamak gibi durumlar HIV in bulaşmasına neden olmaz.

Güncel Biyoloji Dergisi AIDS Belirtileri Nelerdir? Sayfa 13 HIV(+) bireyler, ilk aşamada AIDS hastalığının belirtisini göstermezler. Bulaşmadan 2-4 hafta sonra HIV(+) bireyler, ağır grip belirtileri gösterirler. Virüs, enfeksiyondan sonra vücutta daha az aktif duruma geçer. HIV bulaştıktan sonra AIDS hastalığı belirtileri kişinin yaşam koşulları ve vücut direncine göre 3-15 yıl ya da daha uzun bir sürede ortaya çıkabilmektedir. Enfeksiyon belirtileri; Haftalarca süren derin bitkinlik hali, 2 ay içersinde belirgin kilo kaybı, Birkaç haftadan fazla süren ateş, gece terlemeleri, titreme, İlk olarak çürüğe benzeyen, zamanla kaybolmayan, ağrısız, vücudun her yerinde bulunan düzgün, sert ve gittikçe büyüyen pembe kızıl renkli lekeler, İki haftadan uzun süren koltuk altı ve boyun lenf bezlerinde şişlik, Solunum güçlüğü ve kuru öksürük, Ağızda devamlı beyaz lekelerin olması, uçuk Kronik ishal. HIV/AIDS Tedavisi ve HIV/AIDS ten Nasıl Korunuruz? Günümüzde HIV/AIDS li bireylerin kaliteli ve uzun bir yaşam sürmeleri sağlanmaya çalışılmaktadır. Tedavileri doktor kontrolünde ve yaşam boyu süren bir tedavi şeklidir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), HIV/AIDS ile ilgili aşı çalışmalarını sürdürmektedir. HIV (+) insanların sayısının gün geçtikçe arttığı ifade edilmektedir. HIV e bağlı hastalıklardan meydana gelen ölümlerin global olarak önemine dikkat çekilmekte ve mümkün olan en kısa zamanda HIV için aşı geliştirilmesinin gereği vurgulanmaktadır (Koff W.C. 2010). Spermdeki ya da vajina salgısındaki HIV, dış ortamda birkaç saatte, kuru ortamda ise yarım saatte ölür. Kurumuş kanda da kısa zamanda ölür. Su ve sabunla iyice yıkama ile (en az 15 saniye) bütün mikroplar gibi HIV de deriden uzaklaştırılabilir. Yıkadıktan sonra deriyi alkol ile de temizleyebilirsiniz. Yaralanma durumunda yara yeri, önce sabun ve su ile iyice yıkanmalı, daha sonra da tentürdiyot veya betadin gibi antiseptiklerle temizlenmelidir. Günümüzde kullanılan HIV tedavisi virüsü vücuttan atmaz, sadece HIV in çoğalmasını engeller ve bağışıklık sistemine olan baskısını azaltır.

KAPSUL PLUS Sayfa 14 AIDS konusunda hepimizin üstüne düşen görev, yalnızca kendimizi korumak değil, tüm bireylere HIV virüsünden korunma yollarını ve HIV/AIDS ile ilgili bilinmesi gerekenleri anlatmaktır. Cinsel yolla bulaşan bu hastalıktan kaçınmanın en GÜVENİLİR yolu korunmasız cinsel ilişkiye girmekten kaçınmak ve tek eşliliği tercih etmektir. Koruyucu kılıf (kondom, prezervatif) her cinsel ilişkide doğru olarak kullanılmalıdır. Delici ve kesici aletlerin paylaşılmaması gerekir. HIV (+) kadının gebe kalması sakıncalıdır. Büyük bir risk taşır. Kan ürünlerinin mutlaka gerekli testlerden geçirilmiş olduğundan emin olmalıyız. Berberde traş olurken yeni jilet kullanıldığından emin olmalıyız. Kuaförlerdeki manikür ve pedikür aletlerinin dezenfekte edilmiş olmasına dikkat etmeliyiz. Peki HIV/AIDS ten korunmak için neler yapmalıyız, nelere dikkat etmeliyiz? Şüpheli, güvenli olmayan cinsel ilişkiden kaçınmak AIDS virüsünün bu yolla bulaşmasını önleyecektir. Hangi seksüel aktivitenin ne kadar riskli olduğunu öğrenerek, seksüel davranışları değiştirebilir ve AIDS e yakalanma riskini azaltabiliriz.

Güncel Biyoloji Dergisi Sayfa 15 Sonuç olarak günümüzde HIV/AIDS ile ilgili daha çok bilinçleniyoruz. Daha çok tıbbi gelişmeler yaşanmaktadır. Yeni tedavi yöntemler geliştirilmektedir. Hasta kişilerin yaşam kalitesi artırılmaya çalışılmaktadır. Kendimizi, çevremizi hastalık ve korunma konusunda bilinçlendirmeliyiz. AIDS Danışma Hattını bilerek herhangi bir sorunda yardım alabiliriz. AIDS Danışma Hattı: 0 312 324 15 15 HIV/AIDS Danışma Hattı, Ankara İl Sağlık Müdürlüğü Deri ve Zührevi Hastalıklar Dispanseri Baştabipliği tarafından kuruldu. Dispanserde görev alan 3 hekim, cinsel yolla bulaşan hastalıklar, yönlendirme, koordinasyon ve eğitim alanlarında hizmet vermektedir. Kaynak: http://www.unaids.org/en/ T.C Sağlık Bakanlığı / Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Genel Müdürlüğü/Aile Planlaması ve Üreme Sağlığı / Cilt. 1. / Ankara. 1994. / Koff W.C. Accelerating HIV Vaccine Development. Nature, Vol 464/11 March 2010. SEDA AYDIN Trakya Üniversitesi Sağlık Blimleri Fakültesi Hemşirelik bölümü 4.sınıf öğrencisi

KAPSUL PLUS Sayfa 16 TÜRKİYE DE BULUNAN ENDEMİK BİTKİ TÜRLERİ Allium karamanoğlu Osmaniye-Fevzipaşa çevrelerinden 1977 de bir Türk botanikçisi tarafından toplanıp,1976 yılında genç yaşta kaybettiğimiz, toplayıcının doktora öncüsü, bizlerin de hocası olan rahmetli botanikçi Kamil Karamanoğlu nun adı verilen beyaz çiçekli, yabani soğan. Crocus ancyrensis Orta Anadolu ve hemen çevresindeki illerde yaygındır. İlk olarak Ankara da toplandığı için başkentin sembolü kabul edilebilecek, parlak sarı bir Çiğdem. Hem yayılışı geniş hem de olduğu yerde bol olan endemiklere bir örnektir. Pedicularis cadmea Ülkemiz florası hakkında yazılan ilk eser olan ve geçen yüzyılın ikinci yarısı içinde yayınlanmış Flora Orientalis adlı kitabın yazarı İsviçreli botanikçi E. Boissier tarafından Denizli nin Honaz dağından toplanarak dünyaya tanıtılmıştır. Kuzey Anadolu hariç, yurdumuzda oldukça yaygın, dağlarımızın genellikler 1500m den yüksek yerlerinde ıslak çayırlarda yetişen gösterişli bir endemik bitkimiz.

Güncel Biyoloji Dergisi Sayfa 17 Fritillaria whittallii Toros dağlarına has, güzel çiçekli bir bitki. Ülkemizde geofitlerini yurt dışında ilk tanıtan ve ihracatını da yapan, bu türü ilk toplayan İngiliz E. Whittal in adı verilmiş. Ebenus bourgaei Antalya ve Burdur çevresindeki dağlarla endemik bir bitki. Bu cinsin ülkemizde yetişen bütün türleri endemiktir. Astragalus chaldiranicus Van ilimizin Çaldıran kazası çevrelerindeki ıslak çayırlardan, 20 yıl kadar önce keşfedilmiş, daha sonra Endemik Projesi sırasında da toplanmış dikensiz bir geven türü. Kaynaklar: Türkiye Bitkiler Kırmızı Kitabı, Ankara 2000, Barışcan Ofset (Baskı), Ekim T. Ve Ark.

KAPSUL PLUS Sayfa 18 BOABAB AĞAC Asya ve Afrika da bulunan Boabab ağacı dünyadaki en ş ebegümecigiller (Malvaceae) familyasının Adansonia cinsinden yetişen, yapraklarını döken ağaç türlerinin ortak adıdır. Boyları 18 m'yi bulabilir. Gövde çevresi 30 m'yi, çapı 9 m dalların uçlarını aşağıya doğru sarkmasıyla bir kubbe biçimini al Yaz sıcaklığının çok yüksek olduğu yerlerde yok olmadan lın gövdesi adete bir su deposu görevi görüyor olmasıdır. Bu yü kurumuyor ve yangına karşı dirençli oluyor. Kabuğundan ve yapraklarından "adasonina" adı verilen odunundan kâğıt da yapılır. Portakal büyüklüğünde, yumurta b şeker ekilerek yenir. Eski dünyanın sıcak bölgelerinde yetişen bu ağacın 10 ka kadar yaşayabilmektedirler. Bu yüzden diğer bir adı da ölümsüz mez, soyulan kısım kısa sürede onarılır. Yerel halk tarafından ş olarakta adlandırılmaktadır. Baobab sözcüğü, bin yıllık ağaç anl suz denecek kadar uzundur. Baobab ağaçları Güney Africa, Botswana, Namibya, Moz rika ülkelerinde bulunur. Yaşamı, çakıllı, kumlu, don olmayan ç http://www.agaclar.net/forum/genis-yaprakli-a http://www.baobabyagi.org/baoba http://www.cekud.org.tr/icerik.asp?ic

Güncel Biyoloji Dergisi Sayfa 19 I ekilli ağaçlardandır. Baobab (Adansonia), Afrika ve Asya'nın tropikal bölgelerinde 'yi bulur. Ağaç, ır. yaşabilmesinin sırrı ise ağaçların uzun ve kazden ağaç dışarıdan kuru gibi görünse de asla ateş düşürücü madde elde edilen baobabın içiminde olan meyvesinin ekşi etli bölümü, dar türü vardır. Bazı baobablar 5000 yaşına ağaçtır. Dış kabukları soyulsa bile ağacın ölişe ağaç, tepetaklak ağaç ya da fil ağacı amına gelir; bu ağacın ömrü, gerçekten, sonambik ve uygun ortama sahip diğer tropik Afok az yağış alan sahalarla sınırlıdır. gaclar/10190.htm -agaci _id=1295

Bu Kurba KAPSUL PLUS Sayfa 20 Zehirli ok dilmiş tür potun zeh az bir sü olmasına bilir. Der deris Zehirli O Zehirli Ok boyunca nemli bir o taşır. Yavr

Güncel Biyoloji Dergisi Sayfa 21 Zehirli Ok Kurbağaları kurbağaları (Dendrobatidae), Anura (kurbağalar) takımının Orta ve Güney Amerika da yaşayan bir familyasıdır. 175 kadar mevcut keşfeü bulunmaktadır. Dünyanın en zehirli hayvanlarıdır. Bir insan onlara dokunduğunda felç olabilir. Kendisini takip eden mavi halkalı ahtari siyanürden 10.000 kat daha güçlü olmasına karşın, Zehirli ok kurbağasını yakalayamamıştır. Bu kurbağayı yutan bir insan 1 dakikadan rede yaşamını yitirir. Batrakotoksin (Batrachotoxin) denilen zehri bilinen en etkili zehirden bile 250 kat güçlüdür. Boyu yalnızca 2,5 cm rağmen, bir insan ona dokunduğu anda vücuduna 400 farklı alkali zehir yayılmaya başlar. Zehir kana karışırsa 1 dakika içerisinde öldüreisindeki zehir 30.000 fare ya da 150 insanı öldürebilecek güçtedir. Bilim adamları bu zehri bir sinek ve karınca türünü yemesi nedeniyle indeki keselerde ürettiğini keşfetmişlerdir. Bilinen diğer kurbağa türlerine göre çok küçüktürler. Parlak ve rengarenk derileri vardır. k Kurbağaları, etoburdur. Genellikle canlı yemlerle beslenir. Beslenme şekli diğer kurbağalar ile aynıdır. Ana beslenme kaynağını küçük böcekler oluşturur. Bu böcekler, kurbağa nın protein, vitamin, mineral, su ve tuz gibi ihtiyaçlarını karşılar. Kurbağaları nın çiftleşmesi ilginçtir. Çiftleşme öncesinde adeta kavga edermişçesine birbirlerine doğru zıplarlar. Kur yaparak birkaç saat oyun oynarlar. Ardından dişi kurbağa yumurtayı bırakır. Dişi Kurbağa üreme döneminde yalnızca bir adet yumurta bırakır. Yumurtasını rtama bırakarak erkeğin yumurta yı döllemesini bekler. Döllenme tamamlandıktan sonra, erkek Zehirli Ok Kurbağası yumurtayı sırtında ular çıkana kadar ve çıktıktan sonra erkek Kurbağa nın sırtında kalırlar. Yavrular büyüdükten sonra, baba Kurbağa onları suya götürerek serbest bırakır. ğalar Orta ve özellikle Güney Amerika da sıklıkla görülürler. Üremelerinin ağır olması ve tek yumurta bırakmaları onların sayısını hiç de azaltmamıştır. http://tr.wikipedia.org/wiki/dendrobates http://altinotu.blogspot.com/2012/09/zehirli-ok-kurbagasi.html http://www.hayvansitesi.com/zehirli-ok-kurbagasi-genel-bilgiler

KAPSUL PLUS Sayfa 22 Adıyaman'da Mağaradan Sızan Suların Biriktiği Havuzda Yeni Bir Canlı Türü Keşfedildi Abant İzzet Baysal Üniversitesi öğretim üyesi olan Prof. Dr. Külköylüoğlu, araştırma görevlisi Mehmet YavUzatmaca ve yüksek lisans öğrencisi Ozan Yılmaz ile,adıyaman'ın Besni bölgesinde bulunan mağaradan sızan suların oluşturduğu havuzda yapılan incelemelerde yeni bir canlı türü keşfetti. Alınan örnekler üzerinde yapılan çalışmada Gomphocythere cinsi, erkeği ve dişisi olan yeni bir canlı türüne rastlandı. Prof. Dr. Okan Külköylüoğlu, "Gomphocythere" cinsi canlı türüne hangi ismi vereceğine karar vermediğini söyledi. (Resim 1 ve Resim 2) Resim 1 Haberin devamı için; http://www.cnnturk.com/2013/bilim.teknoloji/11/02/ suda.yeni.bir.canli.turu.kesfedildi/729454.0/index.html Resim 2 İnsan Kök Hücre Kullanılarak Mini-Böbrek Yapıldı Bilim adamları, insan kök hücresi hariç başka bir kök hücresi kullanarak böbrek hücreleri öncülerini yaratmıştı fakat ilk defa Salk ekibi insan kök hücresini kullanarak böbreklerde bulunan benzer üç boyutlu hücresel yapılar oluşturdular ve insan kök hücresi kullanımı için ikna etmede ilk oldular. Bulgular 17 Kasım da bildirildi. Nature Cell Biology. (Resim 3) Resim 3: Erken Evre de Üreter Tomurcukları İçine İnsan Kök Hücreleri (Renk: yeşil ve mavi), Biyolojik Araştırmalar Salk Enstitüsü izniyle Haberin devamı için;http://www.sciencedaily.com/ releases/2013/11/131117155406.htm Bitki Proteini Diyabet Tedavisini Düzenliyor Diyabet,dünya çapında 347 milyondan fazla kişiyi etkileyen bir hastalık ve bu sayının artıyor oluşu bu hastalığın tedavisine yönelik araştırmaları da son derece önemli bir hale getiriyor. Bu sorunların çözümü için, Çin'deki Xiamen Üniversitesi'nde çalışan Weitai Wu ve arkadaşları, gerekli insülin miktarını iletebilmek için glukoza tersinir bir şekilde tepki verebilen bir polimer nanojel yapısını geliştirdi. (Resim 4) Haberin devamı için; http://www.bilim.org/bitki-proteini-diyabet-tedavisiniduzenliyor.html Resim 4

Güncel Biyoloji Dergisi Sayfa 23 Öldürülen Leoparın DNA Araştırması Tamamlandı TÜBİTAK MAM Gen Mühendisliği ve Biyoteknoloji Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Bayram Yüksel yaptığı açıklamada, Diyarbakır da öldürülen leoparın dokusundan elde edilen DNA örneğinin mitokondriyel DNA dizisi bakımından incelendiğini söyledi. Öldürülen hayvanın Anadolu Parsı olmadığını, İran Parsı (Panthera pardus saxicolor) alt türüne ait olduğunun belirlendiğini ifade eden Yüksel, Bu leopar türü İran leoparı, Kafkas leoparı ya da Orta Asya leoparı olarak da isimlendiriliyor. Bu türün İran, Kafkaslar, Türkiye, Azerbaycan ve Ermenistan'da yaşadığı biliniyor. dedi. (Resim 5) Haberin devamı için; http://www.tubitak.gov.tr/tr/haber/oldurulen-leoparin-dna-arastirmasi-tamamlandi Resim 5: Panthera pardus saxicolor Alzheimer in İlacı Nane ve Biberiye Fareler üzerinde yapılan deneyler, nane ve biberiyenin öğrenme ve hafızayı olumlu etkilediğini gösterdi.saint Louis Üniversitesi'nden Susan Farr ve ekibinin araştırma sonuçlarının "nane ve biberiye tüketiminin öğrenme becerisi ve hafızayı olumlu etkilediği" anlamına gelebileceğini belirtip çalışmanın hayvanlar üzerinde yapıldığını hatırlatarak, insanların bu bitkilerden ne kadar tüketmesi gerektiğinin henüz bilinmediğini vurguladı.(resim 6) Haberin devamı için; http://www.ntvmsnbc.com/id/25479951/ Resim 6: Mentha sp. (Nane) Görünmez Olmanın Formülünü Buldular Görünmezlik artık hayal olmaktan çıktı. Bilim insanları görünmezlik sağlayan bir cihaz geliştirdi. Çin ve Singapurlu araştırmacılar, ışığı büken bir cihaz sayesinde nesneleri görünmez kılmayı başardı. Camdan yapılmış altıgen bu cihaziçinden geçen, bir balık ve kedi görünmez oldu. Henüz ilk safhada olan teknolojinin ileride askeri amaçlı kullanılabileceğini belirtiliyor. (Resim 7) Haberin devamı için; http://www.ntvmsnbc.com/id/25479291/ Resim 7

KAPSUL PLUS Sayfa 24 DÜNYA AIDS GÜNÜ (1 ARALIK) Dünya AIDS Günü her yıl 1 Aralık tarihi olarak kabul edilmiştir. Bu gün HIV' in yayılması ve AIDS hastalığının artışına karşın bilincin yükseltilmesi amacına adanmıştır. Böyle bir günün varoluşunun diğer bir amacı ise bu hastalıktan yaşamını yitirenleri anmak ve onları onurlandırmaktır. Hükümetler ve sağlık yetkilileri bu günde çeşitli forumlar ve konuşmalar düzenlerler. 1995 yılından bu yana ABD Dünya AIDS Gününü resmi olarak tanımıştır. Diğer ülke hükümetleri de benzer tutumlar alarak, aynı konuda açıklamalar yapmıştır. AIDS hastalığı nedeniyle 1981 yılından 2007' ye kadar olan periyotluk dönemde 25 milyon insan hayatını kaybetmiştir. 2007 yılı istatistiklerine göre 33 milyon HIV Pozitif kişi dünyada yaşamaktadır. Bu rakamlar doğrultusunda AIDS, dünyanın en yaygın yıkıcı hastalıklarından biridir. Bu hastalığa sahip olan ve taşıyanların arasında çocuklar da vardır. HIV/AIDS; cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlardan bir tanesidir. Sinsi ilerleyen bir hastalık olan HIV/AIDS; hastalığa etken olan virusun (HIV) vücuda girmesinden 10-15 yıl sonra görülebilmektedir. Bugün Dünyada HIV bulaşı olmuş (HIV ile infekte) olguların %95'inden daha fazlası Sahra-altı Afrika, Güney ve Güney-doğu Asya'da bulunan gelişmekte olan ülkelerde yaşamaktadır. Bu bölgelerde yaklaşık 3 milyon kişi hastalık nedeniyle tedavi almaktadır. Hastalık sahra-altı Afrika ülkelerinde birinci, Dünyada ise 4. ölüm nedenidir. Hasta sayısının 2010 yılında 110 milyona; hastalığa bağlı ölümlerin de 2020 yılına kadar 68 milyona ulaşacağı beklenmektedir. Türkiye'de ilk defa 1985 yılında bir HIV pozitif hasta ve bir AIDS basamağına ulaşmış hasta bildirilmiştir. T.C. Sağlık Bakanlığı verileri 2000'in üzerinde olgu bildirmektedir. Yaklaşık her dört olgudan birisi sağlık kurumuna ulaşabilmektedir. Türkiye'de sağlık kurumuna ulaşamamanın altında yatan en önemli nedenler arasında; hastalığın sinsi seyretmesi, bireyi toplumda damgalayan bir yönünün olması, sağlık sistemi içinde riskli gruplara ulaşımın kolay olmaması gibi faktörler yer almaktadır. http://tr.wikipedia.org/wiki/d%c3%bcnya_aids_g%c3%bcn%c3%bc http://www.ttb.org.tr/udek/index.php?option=com_content&view=article&id=226:1-aralik-dya-aids-g&catid=69:baslamalar&itemid=125

Güncel Biyoloji Dergisi Sayfa 25 Kırmızı Kurdele AIDS hastalarının küresel sembolü haline gelmiştir.

Bu dergi Trakya Üniversitesi Biyoloji Bölüm öğrencileri tarafından aylık olarak hazırlanmaktadır.