İÇİNDEKİLER - EKLER...16



Benzer belgeler
Trans Olmak Suç Değildir!

Sayı: 32/2014. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi aşağıdaki Yasayı yapar:

Kadına YÖNELİK ŞİDDET ve Ev İçİ Şİddetİn Mücadeleye İlİşkİn. Sözleşmesi. İstanbul. Sözleşmesİ. Korkudan uzak Şİddetten uzak

KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEDE ULUSLARARASI BELGELER VE KORUMA MEKANİZMALARI

Mirbad Kent Toplum Bilim Ve Tarih Araştırmaları Enstitüsü. Kadına Şiddet Raporu

ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI NA

KADIN DOSTU AKDENİZ PROJESİ

TÜRKİYE DE MAĞDUR ÇOCUKLAR

MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ORTAÖĞRETİM KURUMLARI YÖNETMELİĞİ. Disiplin cezasını gerektiren davranış ve fiiller

CİNSİYET EŞİTLİĞİ MEVZUAT ÇERÇEVESİ: AB/TÜRKİYE

T.C. ANAYASA MAHKEMESİ

3984 sayılı kanunda şeref ve haysiyet

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 6 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU -BİLANÇO-

DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ

2 Kasım Sayın Bakan,

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 9 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU -BİLANÇO-

FETHİYE. Tübakkom 10. Dönem Sözcüsü. Hatay Barosu.

MEDYADA NEFRET SÖYLEMİNİN İZLENMESİ

frekans araştırma

6322 SAYILI YASA ile GELİR VERGİSİ KANUNU NUN 89 UNCU ve 5520 SAYILI KURUMLAR VERGİSİ KANUNU NUN 10 UNCU MADDESİNDE YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

TÜRK HUKUK DÜZENİNİN YÜRÜRLÜK KAYNAKLARI (2) Dr. Öğr. Üyesi Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

Bilmek Bizler uzmanız. Müşterilerimizi, şirketlerini, adaylarımızı ve işimizi biliriz. Bizim işimizde detaylar çoğu zaman çok önemlidir.

Salih AKYÜZ Hasta ve Çalışan Hakları ve Güvenliği Derneği Başkanı

Son 5 Yılda Türkiye Medyasında İnsan Hakları ve Nefret Söylemi. Şubat 2015

ANAYASAMIZI HAZIRLIYORUZ - 2-

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ

ULUSAL ÇALIŞTAY SONUÇLARI

KAPSAYICI EĞİTİM. Kapsayıcı Eğitimin Tanımı Ayrımcılığa Neden Olan Faktörler

AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 3 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU BİLANÇO 05 MAYIS 2017 İHD DİYARBAKIR ŞUBESİ

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE'DE ORTAK BİR KİMLİK OLARAK "ÖTEKİLİK" İKİNCİ BÖLÜM ARAŞTIRMADA İZLENEN YÖNTEM... 27

: ANKARA BAROSU BAŞKANLIĞI

Bu amaç çerçevesinde Yükseköğretim Kurumları aşağıda belirtilen faaliyetlerde bulunmayı taahhüt ederler:

T.C. KİLİS VALİLİĞİ GKK ALIMI BAŞVURU SEÇME SINAVLARI KILAVUZU

Çocuğa özgüadlialanı ifade eden çocuk adalet sisteminin temel fikir ve amacı; adaletmekanizması ile bir şekilde karşı karşıya gelen çocukların, özel

T.C. ANTALYA MÜFTÜLÜĞÜ Aile İrşad ve Rehberlik Bürosu HUZUR AİLEDE BAŞLAR AİLE HUZURU, KADINA ŞİDDET

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK. /26, 53 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2015/11497 Karar No. 2015/15217 Tarihi:

Türkiye de Cinsiyet Çeşitliliğinin Hukuki Altyapısı. Etik ve İtibar Derneği TEİD. 28 Eylül 2018 Av. Okan Demirkan

T.C. DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU E. 2011/76 K. 2014/1397 T

VERBİS. Kişisel Verileri Koruma Kurumu. Veri Sorumluları Sicili. Nedir?

T.C. AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI Trabzon Koza Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi PINAR ÖŞME PSİKOLOG

DANIŞTAY BAŞKANLIĞI NA

DEMOKRASİ VE SAYDAMLIK ENSTİTÜSÜ

İLTİCA HAKKI NEDİR? 13 Ağustos 1993 tarihli Fransız Ana yasa mahkemesinin kararı uyarınca iltica hakkinin anayasal değeri su şekilde açıklanmıştır:

Türkiye Cezasızlık Araştırması. Mart 2015

ÜYE ROBERT CAROLAN TARAFINDAN BİLDİRİLEN KARŞIOY VE MUTABIK GÖRÜŞ YAZISI

Kadına Yönelik. Siddete Karsı. Uluslararası. Dayanısma Günü 25KASIM. Av. Selcen BAYÜN Stj. Av. Narin Ceren DİNÇER. 110 Hukuk Gündemi 2013/2

TÜRKİYE DE MAĞDUR ÇOCUKLAR

KAHTA KAYMAKAMLIĞININ GEÇĠCĠ KÖY KORUCUSU ALIMI ĠLANI

T.C. KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU RET KARARI :F.Y.

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

T.C. GEBZE BELEDİYESİ HUKUK İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV TANIMLARI. Karar Tarihi: 07/03/2008 Karar No: 84 Sayfa 1/6 BİRİNCİ BÖLÜM AMAÇ:

Doğal Gaz Piyasasında Yapılacak Denetimler ile Ön Araştırma ve Soruşturmalarda Takip Edilecek Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik

Sayı: Ankara, 24 /03/2014 ANKARA İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI NA

KADIN DOSTU AKDENİZ PROJESİ

TOPLUMSAL DAVRANIŞ KURALLARI VE HUKUK. Dr.Öğr. Üyesi Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

Irk veya Etnik Köken. Ayrımcılığı. Haklarınızı Bilin!

1. Belli bir toplumun belli bir döneminde, bireysel ve toplumsal davranış kurallarını belirleyen ve inceleyen bilim tanımı aşağıdakilerden hangisine

KADIN DAYANIŞMA VAKFI 2014 YILI KADIN DANIŞMA MERKEZİ FAALİYET RAPORU 1 OCAK 31 ARALIK 2014

ÇOCUK HAKLARI VE YOKSULLUK Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı Faks

Cinsel haklar / üreme hakları insan haklarıdır.

Av. Arslan NARİN ÜST KURUL BAŞKAN YARDIMCISI 2011

İNSAN HAKLARI CEVAP ANAHTARI GÜZ DÖNEMİ YILSONU SINAVI Ocak 2019 saat 11.00

C E D A W KADINLARA KARŞI HER TÜRLÜ AYRIMCILIĞIN ÖNLENMESİ SÖZLEŞMESİ. Prof. Dr. Feride ACAR

ISLAM YASASI Kısım Yasal Durum Kamu hukukunun bir kurumu

Danıştayın yürütmesini durduğu konular: 1. Mesai dışı çalışma,

ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM TEDBİRE İLİŞKİN ARA KARAR

TC GENELKURMAY BAŞKANLIĞI GÜLHANE ASKERİ TIP AKADEMİSİ KOMUTANLIĞI A N K A R A KADAVRA BAĞIŞ BROŞÜRÜ

2 Aile yapısı ve yaşam şekli, yaşam evresi merasimleri ve dini bayramlar. 5 Çocuk hakları ve aile rolü. 8 Demokrasi ve değerler

6698 Sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu. Durmuş YILDIRAN Yeminli Mali Müşavir

ÇOCUK HAKLARI HAFTA 2

Kişisel Verilerin Korunması. Av. Dr. Barış GÜNAYDIN

2016 YILI DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ

İnsanların, sadece insan olması nedeniyle sahip oldukları devredilemez ve vazgeçilemez haklardır.

2016 YILI İLK 9 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ

2016 YILI İLK 6 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ

Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır BÜLTEN İSTANBUL B İ L G. İ NOTU FİLİSTİN MESELESİ 12 de İÇİN 3 HEDEFİMİZ, 3 DE ÖDEVİMİZ VAR 3 te

Sağlık Personeline Karşı İşlenen Suçlar. Dt. Evin Toker

20. RİG TOPLANTISI Basın Bildirisi Konya, 9 Nisan 2010

25 KASIM KADINA YÖNELİK ŞİDDETE KARŞI DAYANIŞMA GÜNÜ

MESLEK ÖRGÜTÜNÜN GöREV ÇAĞRISINA KATILMAK SUÇ MUDUR? BU NEDENLE HUKUKİ BİR YAPTIRIM UYGULANABİLİR Mİ?

YRD. DOÇ. DR. ULAŞ KARAN. Uluslararası İnsan Hakları Hukuku ve Anayasa Hukuku Işığında EŞİTLİK İLKESİ VE AYRIMCILIK YASAĞI

Kadınların Çok Yönlü Güçlendirilmesi Projesi

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

ETİK DEĞERLER VE DÜRÜSTLÜK

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /18-21

Yasal Çerçeve (Bilgi Edinme Kanunu ve Diğer Gelişmeler) KAY 465 Ders 1(2) 22 Haziran 2007

İŞ KAZALARINDA DOĞAN HUKUKİ VE CEZAİ SORUMLULUKLAR

6098 SAYILI TÜRK BORÇLAR KANUNU ÇERÇEVESİNDE MOBBİNG. Avukat Ümit Işıl Gültekin Gültekin Hukuk Bürosu

T.C. BİLGİ TEKNOLOJİLERİ VE İLETİŞİM KURUMU Tarih : BAŞKANLIĞI Sayı :

TÜRKİYE DE ETNİK, DİNİ VE SİYASİ KUTUPLAŞMA. Dr. Salih Akyürek Fatma Serap Koydemir

Macaristan Savcılığı İşbirliği ile Avrupa Konseyi Tarafından Düzenlenen AVRUPA SAVCILARI KONFERANSI 6.OTURUMU

Araştırma Etiği İlkeleri

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE. GEÇGEL ve ÇELİK/TÜRKİYE (Başvuru no. 8747/02 ve 34509/03) KARAR STRAZBURG.

Öğretmenlik Meslek Etiği

Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi Konusunda Sağlanan Gelişmelerde Hukukun Rolü Deniz ÇELİK *

6698 SAYILI KANUN DA YER ALAN KURUMSAL TERİMLER

HAYATA KARŞI SUÇLAR. Madde 81- (1) Bir insanı kasten öldüren kişi, MÜEBBET HAPİS CEZASI ile cezalandırılır.

İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesine İlişkin Tarihli Yönetmeliğin 11 ve 19. Maddeleri Anayasaya Aykırıdır

YABANCILAR VE ULUSLARARASI KORUMA KANUNU

Transkript:

İÇİNDEKİLER ATEİZM DERNEĞİ HAKKINDABİLGİLENDİRME.3 ATEİZM DERNEĞİ NİN ÖZGÜRLÜKLER KAPSAMINDA GÖRÜŞ VE ÖNERİLERİ.... 6 1) TCK 216....6 2) ZORUNLU DİN DERSİ.....8 3) DİNSİZ VE ATEİSTLERİN YASAL STATÜLERİ...10 4) CENAZE VE DEFİN İŞLEMLERİ..12 TÜRKİYE DEKİ ATEİST, DİNSİZ VE MÜSLÜMAN OLMAYAN AZINLIĞIN ORANINA DAİR ARAŞTIRMASI PROJEMİZ..14 - EKLER.....16 2

ATEİZM DERNEĞİ 1- Dernek Ateizm Derneği, toplumda genel kabul görmüş olan dogmatik önyargı ve inançlardan arınmış; dinin, felsefi ya da ideolojik görüşlerin, toplumsal bir baskı aracı olarak kullanılmasına karşı kurumsal mücadele veren; Türkiye ateistlerinin kendi görüşlerini yasal zeminde özgürce ifade edebilmesini teşvik eden, bilimsel, felsefi ve teolojik konularda eğitici ve sosyal projeler düzenleyen yasal bir kurumdur. 2- Amaçlar Günümüzde laik olduğu iddia edilen ülkemiz de dahil dinsiz, agnostik ya da ateist olmak, mevcut dinsel inançları reddetmek tehlikeli hale getirilmiş, bu yönde görüş bildiren insanlar hukuki yaptırımlara maruz bırakılmış, alenen hakarete uğrayıp aşağılanmaları, din düşmanı oldukları iddiasıyla hedef gösterilmeleri bir alışkanlık haline getirilmiştir. Ateizm Derneği; semavi din, mezhep ve dogmatik inançları reddeden insanların, kendi felsefi görüşlerini hiçbir kaygı duymadan özgürce ifade etmesini teşvik eden, gerek ailede, gerek sosyal yaşam çevresinde ve kamuda, söz konusu din ve mezheplerin mensupları tarafından dışlanmasını, felsefi görüşleri nedeniyle aşağılanmasını, hakarete uğramasını, linç kültürüne ve psikolojik baskıya maruz kalmasını önlemeyi, gerektiğinde hukuki yollarla, ücretli ya da gönüllü avukatlar aracılığıyla haklarını savunmayı amaçlamaktadır. İnsanın varoluşundan bu yana, doğayı ve evreni açıklama biçimi değişmiş, gelişmiş ve ilerlemiştir. Bilimsel ve felsefi gelişmeleri yavaşlatan ya da engelleyen dini kaygılar, çoğu zaman ahlaki gerekçeleri kullanmış, bilgi ve aydınlanma çağının ve modern yaşam kültürünün gereklerini karşılamayan din temelli ahlakı genel ahlak kabulü şeklinde topluma dayatmış, bireylerin mevcut din ve inançlardan bağımsız, doğal ve bilimsel yasaları esas alan, kendilerine özgü bir ahlak anlayışı geliştirmelerini de engellemiştir.. Türkiye de de bu dayatmaların bir uzantısı olarak görülen bilim-etik kurulu gibi modern bilimle bağdaşmayan kurumlar bulunmaktadır. Ateizm Derneği; doğal olayları, doğanın ötesinde ya da doğanın dışında değil, neden-sonuç ilişkileriyle ve bilimsel-doğal yöntemlerle açıklayan ve mevcut dinleri, geleneksel, sosyo-kültürel olgular olarak görüp, uluslararası bilimsel ve akademik araştırmaların desteklenmesini savunan, bu tür çalışmalarda bulunan kurumlarla uluslararası işbirliği yapan, din kaynaklı kaygıların bilimsel araştırma ve gelişmeleri, yavaşlatmamasını, sınırlamamasını ve engel olmasını önlemeyi amaçlar. 3

İnsanın doğumunda, insanda doğuştan bulunmayan dini ve dogmatik inançların, kişilere sonradan ailesi ve çevresi yoluyla sanki kendisinde doğuştan varmış gibi öğretilmesi, gerek aile içinde gerek okulda ve çevrede dini propagandaya ve baskıya maruz kalması, çocukların psikolojik gelişimini olumsuz yönde etkilemekte, sorumluluk almak yerine özgür iradeyi manipüle ya da pasifize eden, sorgulamayan, bağımlı, kaderci bireyler yetişmektedir.. Bebeklerin doğuştan, x bir dini inanca mensup doğdukları iddiası, coğrafi konumu ve etkisini hiçe sayan, zamanı ve mekanı hiçe sayan bir önyargıdır. Ateizm Derneği; çocukların geleceğini daha doğuştan sahiplenen güdümlü eğitim sistemine karşı bilimsel eğitimi savunmayı ve desteklemeyi ve teşvik etmeyi, henüz ailede başlayan dini baskıların etkisini asgari düzeye indirmeyi, çocukların birer yetişkin olduklarında kendi felsefi görüşlerini ve inançlarını kendilerinin seçmesini sağlamayı, kişiler hangi felsefi görüş, din ve mezhepten olurlarsa olsunlar resmi kurumlar önünde eşit ve önyargısız muamele görmeleri için T.C kimliklerinde bulunan din hanesinin, yeni doğan çocuklar için önce boş bırakılmasını, sonra da tümden kaldırılmasını amaçlar. Ateizm Derneği; cinsiyet ayrımcılığını besleyen dinlere karşı tarafsız değildir. Erkek egemen ataerkil kültür, dini ve dinsel dogmaları, kutsal olduğu iddia edilen metinlerdeki kadınlarla ilgili sosyal ve ahlaki düzenlemeleri birer baskı aracı kullanmaktadır.. Kadınları; tohum ekilmesi gereken tarlalar olarak görmüyoruz. Ateizm Derneği; Kadınların toplumda sosyal statü kazanmaları için evlilik ya da mutlak annelik öğütleyen toplumda kazanabileceği saygınlığın doğurmak yoluyla sağlanabileceğini telkin eden ve dinler tarafından da beslenen mevcut sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik şartların yerine, kadınların erken yaşta aile zoruyla ve/veya izniye evlendirilmemelerini, fırsat eşitliği ve eğitim konusunda erkeklerle eşit olanaklardan ve aynı oranda faydalanmalarını, evlenip evlenmeyeceklerine, ne zaman doğuracaklarına, doğurup doğurmayacaklarına, doğum süreciyle ilgili her detaya eşlerinin ya da ailelerinin değil, kendilerinin karar vereceği, bununla ilgili yasal düzenlemelerin yapılmasını ve ivedilikle hayata geçirilmesini amaçlar ve eşleri ya da yakınları tarafından şiddete, tacize, tecavüze ya da tehditlere maruz kalan kadınlar için de ilgili sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği içinde ortak projeler üretir. Doğası gereği sosyal bir varlık olan insanların, kurduğu siyasi partiler, sosyal yardımlaşma kurum ve vakıfları, kâr amaçlı şirketler aracılığıyla düzenledikleri reklam ve kampanyalarda - sanki din kendi tekellerindeymiş gibi- dini öğeleri kullanarak, din üzerinden maddi, manevi, siyasi ya da mesleki çıkar sağlamalarını asgariye indirmek, toplumsal insan ilişkilerinde de dinin belirleyici etkisini azaltmak ya da mümkünse engellemek için, Ateizm Derneği; faaliyetlerinde dini öncelikli bir kriter olarak kabul eden kişi ve kurumlara karşı bütün demokratik ve hukuki zeminlerde mücadele etmeyi amaçlar. Toplumda halen hüküm süren cinsiyet ayrımcılığının, kadına ve eşcinsellere karşı yürütülen sistematik/psikolojik baskının temelinde de dinin, din temelli ahlak anlayışının, sosyo-kültürel, muhafazakar etkisini yadsımayan Ateizm Derneği, sosyal ya da mesleki statüsü yüzünden cinsel kimliğini gizlemek zorunda kalan her bireyin cinsel kimliğini özgürce ifade edebildiği, salt cinsel kimliği yüzünden mesleki ya da sosyal kaygılar taşımadığı, nefret suçuna, hakarete, aşağılanmaya 4

ya da ikinci sınıf muameleye maruz kalmadığı, ayıplanmadığı bir sosyal yaşam alanı oluşturabilmek için, kadınların ve farklı cinsel kimliği olan insanların da yasal haklarını savunabilmesi için hukuki danışmanlık sağlamayı amaçlar, destekler ve gerektiğinde demokratik protesto hakkını kullanmayı hedefler. İnsanın varoluşundan bu yana bilinmeyenlerden beslenen dogmalar günümüzde de araştırmak ve keşfetmek yerine kendi mistik inançlarını usulca bir adım ötesine taşımaktadır. Dünyada ve Türkiye de de yaygınlaşmakta olan kişisel gelişim, spritüel mistisizm, fosil sergileri, ufoculuk, kuantum yaşam koçluğu vb. yeni mesleki alanların, yeni oluşumların; bilginin dezenformasyonu yoluyla popülarite ve/veya maddi çıkar peşinde olan fırsatçılar tarafından art niyetle kullanıldığını görmekteyiz. Hiçbir geçerliliği olmayan, bilimsel bir temele dayanmayan, tutarlı olmaktan uzak, bu tür bilimdışı-metafizik argümanlardan beslenen kişi ve kurumların; dolandırıcılık suçuna yeni bir tanım gerektirdikleri aşikârdır. Ateizm Derneği; bünyesinde bulunan ve uluslararası bağlantıda olduğu bilim insanları ve kuruluşlarının da katkılarıyla, sahte bilim alanında faaliyet gösteren kişi ve kurumlara karşı halkı bilinçlendirmeye yönelik eğitim çalışmaları, panel, konferans ve sempozyumlar düzenlemeyi amaçlamaktadır. Ateizm Derneği; edebiyat, müzik, resim, karikatür, tiyatro, sinema vb. gibi sanatsal faaliyetlerde bulunan ve kimi zaman icra ettikleri sanatsal eserlerde non-teist görüşleri ifade ettikleri gerekçesiyle, hukuki yaptırımlara maruz kalan ve/veya konvansiyonel-sosyal medya yoluyla psikolojik linç kültürüne ve baskılara maruz kalan sanatçılara hukuki yollardan sahip çıkmayı ve sanatı din eksenli sınırlamalardan arındırmayı amaçlamaktadır. 5

TÜRKİYE DE İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ KAPSAMINDA GÖRÜŞ VE ÖNERİLERİMİZ 1- TCK 216 Din, inanç ve ifade özgürlüğü kapsamında, Türkiye ateistlerine yönelik olarak yargıya intikal etmiş olan bazı davaların neredeyse tamamı Türkiye ateistlerinin aleyhine sonuçlanmış olup, bazı davalar ise halen sürmektedir. Aşağıda bu davalardan bazı örnekler sunmadan önce, bu davaların tamamına hukuki dayanak olan gösterilen TCK maddesine bir göz atmakta fayda var. TCK 216. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama (1)Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (3) Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Yukarda da görüldüğü gibi, devlet otoritesi maddenin 3. bendinde gayet muallak bir suç tanımı yapmış, bu maddenin ihlali gerekçesiyle açılan davalarda da, davacılara bu yasanın istismar edilmesi fırsatını doğurduğu gibi, davacıların da bu yasa boşluğu nedeniyle hüküm giymesinin zemini hazırlanmıştır. Maddenin 3. bendinde suçun oluşması için gerekli olan şart "fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması" olarak gösterilmiş olsa da, yargıdaki uygulamalarda maalesef bu şartın oluşup oluşmadığı hiç dikkate alınmamıştır. Dolayısıyla kişinin sadece gayrimüslim olduğunu, ya da deist, agnostik, ateist/inançsız olduğunu ifade etmesi bile suç kapsamında görülmüş ve yargı sürecinde de aleyhine kararlar alınmıştır. Bununla ilgili belge ve kanıtları dosyanın eklerine görebilirsiniz. TCK 216/3 gerekçesiyle Türkiye'de yargıya intikal etmiş olan bazı örnekler aşağıdadır: - Fazıl Say'ın tweet'i yüzünden yargılanması, - Sevan Nişanyan'ın peygamber aleyhine yazdığı yazılardan dolayı yargılanması - "Allah yok, din yalan" karikatürü sebebiyle karikatürist Bahadır Baruter'in yargılanması - Richard Dawkins'in sayfasının kapatılması ve kitabının yasaklanması. - "Allah'ın kızları" adlı romanı sebebiyle yazar Nedim Gürsel'in yargılanması - "Tanrı'nın doğum günü", "Bin Yıllık Kuran Tefsiri: Levhi Mahfuz" ve "Peygamber Çocuklar" kitapları sebebiyle yazar Burak Özdemir'in yargılanması, 6

- "Ajanda 2010 İllallah"ın editörlerinin ve Metis yayınevinin yargılanması - Reformist İslamcı yazar Edip Yüksel'in sayfasının kapatılması ve yargılanması - Ateizm.org sayfasının kurucuları oldukları ithamıyla Türkiye'deki iki kişinin yargılanması (evleri basılıp bilgisayarlarına falan el konularak) - Din karşıtı, evrim savunucusu, vs videolar hazırlayan Greener Nautilus'un (Çağan Çelik) yargılanması - Yine internette videolar yapan Efe Aydal'ın yargılanması (Onun da evi basıldı, bilgisayarına el konuldu) - Adnan Oktar'ı dava etmiş olan gruptan ("Bir Grup Evrimci") bazı kişilerin başında davalar bulunuyor olması. (Örneğin Aydın Türk ve İzzet Murat Güler) - Karikatür sanatçısı Mehmet Düzenli'nin Harun Yahya'ya (Adnan Oktar) hakaret ettiği gerekçesiyle hapis cezasına çarptırılması - Fikirsel adlı forum sitesinin kurucusu Culture Club adıyla yazan arkadaşımızın da yine Harun Yahya'ya hakaret yüzünden yargılanması. - Gujan Ceylan'ın yine Harun Yahya'ya hakaretten para cezasına çarptırılması TCK 216 ile ilgili Çözüm Önerileri ve Taleplerimiz Maddenin 3.bendi bir tür siyasi araç olarak Türkiye'deki farklı inanç kesimlerini susturmak, sansürlemek ya da yıldırmak için kullanılmaktadır. 3. bend kaldırılmalı ya da şimdiki halinde görüldüğü gibi muallakta olmayan daha net bir suç tanımı yapılmalıdır. Yasada "Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerler" şeklinde bir tabir kullanılsa da, yargıdaki uygulamasında hep aynı kesime yönelik ifadeler dava konusu haline gelmiştir. Birine ateist, dinsiz, imansız," demek hakaret olarak algılanırken - Fazıl Say örneğinde de gördüğümüz gibi - 800 sene önce bile o dönemin hukuki koşullarında, yargı takibine maruz kalmayan Hayyam rubaileri, günümüzde suç sayılmış, aslında edebi bir değeri olan söz konusu rubaileri paylaşan kişi yargı önünde mahkûm edilmiştir. Bu maddenin bu haliyle yürürlükte kalması, T.C'nin AİHM'de dahi insan hakları ihlalleri dolayısıyla mahkûm edilmesine ve gerek kişilere, gerek kurumlara yüklü tazminatlar ödemesine yol açabilir. AB uyum süreci kapsamında, din ve inanç özgürlüğü ile ilgili fasılların açılması, AB'nin de Türkiye'ye bu konuda ısrarcı yaklaşımı faydalı olabilir. TCK 216 ile ilgili olası bir değişiklik, bu yasanın demokratikleştirilmesi, diğer inançları/inançsızlıkları da kapsayacak biçimde genişletilmesi de bir seçenektir. Fakat yargıdaki uygulamasında bu yasanın, belli bir inanç kesimine yönelik susturma, korkutma aracı olarak kullanılması ve suistimal edilmesinin önüne geçilmesi öncelik arz etmektedir. Ateizm Derneği olarak, hem Türkiye'deki diğer dini ve mezhepsel azınlıkların, hem de tüm nonteistlerin hukuki yaptırımlara maruz kalmasına yasal zemin hazırlamış olan TCK 216'nın, siyasi otorite tarafından, başımızın üzerinde sallanan bir tür demokles kılıcı gibi kullanılmaması için diğer inanç kesimleriyle işbirliği yapmaya hazır olduğumuzu bildirir, bu konuda kamuoyu oluşturmak için elimizden geleni yapacağımızın da bilinmesini isteriz. 7

2- Zorunlu Din Dersi Türkiye ateistlerinin mağdur edildiği bir başka konu da okullardaki zorunlu din dersidir. "Din kültürü ve ahlak bilgisi" adı altında verilen derste salt Sünnilik mezhebi işlenmesi bir yana dursun, diğer din ve inançlar hakkında yeterli bilgi verilmemekte ve ayrıca bu dersten muaf tutulmak için, öğrenci ailelerinin gayrimüslim olduklarını, belgelemesi ve kanıtlaması istenmektedir. Bu durum anayasanın 24. maddesinde belirtilen "Kimse, ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz." ilkesine aykırıdır. Çünkü söz konusu aileler; çocuklarının, zorunlu din dersinden muaf tutulmaları için dini inançlarını açıklamak, ibraz etmek, belgelemek durumunda kalmaktadır. Ayrıca 4+4+4 eğitim sistemiyle birlikte, daha da erken yaşlarda verilmeye başlanan zorunlu din dersleri, seçmeli ders adı altında sunulan ve bazı okullarda "kadro eksikliği" bahane edilerek alternatifsiz bırakılan "peygamberin hayatı" gibi dersler toplumda dinsel asimilasyonu hedefleyen, din ve inanç özgürlüğünü kısıtlayan, ayrıştırıcı, ötekileştirici projelerdir. Toplumda çoğunlukta olan dini inancın, diğer inanç kesimlerine karşı bir baskı aracı olarak kullanılması henüz okul çağındaki çocuklara kadar inmiştir. Zorunlu din dersinden muaf tutulma şartı olarak "gayrimüslim olduğunun okul yönetimine belgelenmesi" demek, o öğrencinin ve ailesinin de alenen deşifre edilmesi demektir. Bu durum henüz ergenlik çağındaki çocuğun sosyal yaşantısını da olumsuz etkileyebilir, psikolojik gelişimine zarar verebilir. Yasa koyucu, burada kendi koyduğu 24. madde ile çelişmektedir. Buna ek olarak biyoloji derslerine kadar giren yaratılış hipotezi, çocukların bilimsel düşünme yetisi geliştirmelerini yavaşlatmakta ya da engellemektedir. Biyoloji dersinde tanrının bazı hayvanları tasarladığını(!) öğrenen çocuk, ilerde evrimcilere/ateistlere karşı önyargılı yaklaşabilir. Deistlere ve ateistlere karşı önyargıların oluşmasında ve beslenmesinde, okullardaki taraflı, tek tipçi eğitimin de payı olduğunu düşünüyoruz. Uzun vadede düşünüldüğünde ailelerin kendi içinde bile huzursuzluğa yol açacak bir uygulama bu. Okullardaki zorunlu din dersinin yanı sıra, devlet gözetimindeki yurtlarda kalan çocukların da yine ibadete, namaz kılmaya, akşam sohbetlerine katılmaları yönünde baskı yapıldığına defaten tanık olmaktayız. Örneğin henüz 17 yaşında olan ve yurtta kalan bir kız öğrenci olan Y.K'nın derneğimize başvurması ve yardım talebi sonucunda gerekli incelemeyi yaptık ve koruyucu aile bulunması ve yurt müdür hakkında soruşturma açılması için gerekli olan hukuki işlemleri başlatma aşamasına geldik. 8

Zorunlu Din Dersleri ile ilgili Çözüm Önerileri ve Taleplerimiz Bu durumdan muzdarip olan Hıristiyanların ve Musevilerin ve hatta Alevilerin de olabileceğini düşündüğümüzde, gerek anayasanın 24. maddesiyle çeliştiği için, gerek dinsel asimilasyona yol açtığı için, bu uygulamanın kaldırılması ya da yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Öncelikle uygulamanın anayasadaki 24. madde ile çelişmemesi için, kimliğin yani gayrimüslim olma halinin ibraz edilmesi şartı kaldırılmalıdır. Çünkü çocuklarının zorunlu din dersi almasını istemeyenler sadece Hıristiyanlar ve Museviler değildir. Muhtemelen aleviler de, deistler de, ateistler de -kimliklerindeki din hanesinde her ne yazarsa yazsın- çocuklarının bu dersi almasını uygun görmeyebilirler. Üstelik bu uygulamada, çocuğunun zorunlu din dersinden muaf tutulmasını talep eden ailenin de dini inancı deşifre edildiği için, kişiler dini inançlarını açıklamak zorunda bırakıldıkları için hem anayasanın 24. maddesinin ihlali, hem de Türkiye nin de taraf olduğu uluslararası insan hakları sözleşmesinin ihlali söz konusudur. Bununla ilgili olarak Sinan Işık'ın 2010 yılının Şubat ayında AİHM'e yaptığı 21924/05 no'lu başvuruyu örnek verebiliriz. Çocukların zorunlu din dersi almasında, Türkiye non-teistleri olarak biz maalesef azınlıklardan daha zor durumdayız. Bir Hıristiyan ya da bir Musevi, mensup olduğu dinin deşifre olmasını kabul ettiği takdirde zorunlu din dersinden muaf tutulabilirken, bir ateistin -deşifre olmayı göze alsa bile- zorunlu din dersinden muaf tutulması maalesef mümkün olmamaktadır. Zorunlu din dersi konusunda ailelerin kararına güvenilmeli, çocuklarının din dersinden muaf tutulması konusunda öğrenci velisinin okul yönetimine sözlü beyanı yeterli hale gelmelidir. Bu durumda hem azınlık ailelerin dini inancı açıklamaları zorunlu tutulmayacak, hem de hangi dinden olursa olsun çocuklarının zorunlu din dersinden muaf tutulmasını talep eden ailelerin isteği göz ardı edilmemiş olacaktır. Çocuklarının geleceğine, alacakları dini eğitime karar vermek, devletin değil, ailelerin tasarrufuna bırakılmalıdır. 9

3- Dinsizlerin ve Ateistlerin Yasal Statüleri Türkiye'nin de taraf olduğu BM çocuk hakları sözleşmesi, 14. maddesiyle çocukların din ve inanç özgürlüğünü koruduğu halde, ülkemizde maalesef çocukların ailelerinin mensup olduğu din, doğumdan itibaren çocuklara empoze edilmekte, kimliklerindeki din hanesine de aynen yazılmaktadır. Bilindiği gibi din ve inanç, genetik aktarımla, biyolojik olarak nesilden nesile geçen bir özellik değildir. 0 (sıfır) yaşındaki bir bebeğin salt ailesinin dininden dolayı, x bir dine mensup olduğunu varsayan devlet, taraf olduğu BM çocuk hakları sözleşmesini ihlal etmektedir. Çocukta doğuştan var olmayan bir inancın, çocuğun kimliğindeki din hanesine yazılması, çocuğun yasal statüsünü tanımlamakta ve kendi dini tercihlerini seçmesini yavaşlatmakta ya da engellemektedir. Buna ek olarak deist, agnostik ya da ateist bireylerin de felsefi hayat görüşleri yasalar tarafından tanınmamakta, hiçbir yasal statüleri olmadığı için de gerek eğitim hayatında, gerek iş hayatında ve sosyal yaşamda, gerekse defin işlemlerinde mağdur edilmektedir. Dinsiz ya da ateist olmak, çoğu zaman ahlaksızlıkla bağdaştırılmakta, siyasilerin söylemlerinde bir tür hakaret ve aşağılama aracı olarak kullanılmaktadır. Bu durum toplumun her katmanına da bulaşmış ve maalesef kanıksanmış olduğu için, yayınlanmış olan bazı kamuoyu anketlerinde de, toplumun ezici bir çoğunluğunun "ateist/dinsiz komşu istemediği" ortaya çıkmıştır. Dinsiz ya da ateist olmak kişilerin birbirlerini aşağılama aracı olarak kullanıldığı için, "halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek" açısından bakıldığında, yasa koyucu burada kendi koyduğu yasaları dahi ihlal etmektedir. Dinsizlerin ve ateistlerin yasal statü kazanamamış olması, bireylerin, siyasi kurumların ve toplumsal katmanların da birbirlerine karşı "dinsizlik ya da ateizm üzerinden" nefret suçu işlemelerine de yol açmaktadır. Bunu ateistler bile yapmaz" diyen siyasiler, aslında ateistlerden her türlü kötülüğü beklediklerini ve kendi önyargılarını itiraf etmişlerdir. "Bunlar hep ateist, terörist" diyen siyasiler, ateistlere karşı hem nefret suçu işlemiş, hem alenen hedef göstermiş hem de Türkiye ateistlerini şiddet yanlısı gibi göstererek ötekileştirmiştir 10

Yasal Statü hakkında Çözüm Önerileri ve Taleplerimiz - Kişilerin doğuştan x bir dine mensup olduğunu varsayan anlayış değişmeli, T.C nüfus cüzdanlarındaki din hanesi, çocuklar reşit olana kadar boş bırakılmalıdır. - 18 yaşını doldurmuş her yurttaş, istediğinde ya da gerek gördüğünde bireysel başvurusunu yaparak din hanesine istediği dini/mezhebi ya da inancı yazdırabilmelidir. - Devlet sadece azınlık vakıfları ve dernekleriyle değil, Ateizm Derneği, İnanç Özgürlüğü Girişimi gibi STK'larla da müzakere etmeli, mevcut yasal düzenlemelerin demokratikleştirilmesi ile ilgili uluslararası ateist/seküler kurumlarla işbirliği yapmalıdır. - Dinsizliği ve/veya Ateizmi bir tür aşağılama aracı olarak kullanılmasına, inançsızlara karşı nefret suçu işlenmesine yönelik gerekli yasal düzenlemeler ivedilikle yapılmalı, bu tür nefret suçu işleyenlere karşı yasal işlem başlatılmalı ve caydırıcı hukuki yaptırımlar düzenlemelidir - Diyanet işleri başkanlığı dindarlar ve dinsizler arasındaki ayrımcılığı besleyecek açıklamalardan kaçınmalı, örneğin ramazanda oruç tutmayan ailelerin toplumsal linç kampanyasına maruz kalmasına karşı hoşgörüyü teşvik eden açıklamalar yapmalıdır. - Dinsiz/Ateist olduğunu açıklamış olan bireylere karşı hakaret, basın yoluyla hedef gösterme, iş hayatında ya da okulda ayrımcılık yapan ve bunu teşvik eden kişilerle ilgili yasal düzenleme yapılmalıdır. - Devlet memurlarını, yurtlardaki öğrencilerini ibadete zorlayan, giyimine, saç ve sakal şeklinde müdahale eden yönetici ve amirlere karşı soruşturma başlatılmasının önündeki yasal engeller kaldırılmalı, bu tür davaların yargıya intikal etmesi kolaylaştırılmalıdır. 11

4- Cenaze ve Defin işlemleri Mevcut yasalar tüm vatandaşların cenaze ve defin işlemleri ile ilgili işlemlerde yerel yönetimlere(belediyeler) tam yetki vermiştir. Belediyeler de kişinin kimliğindeki din hanesine göre işlem yapmakta olduğu için dinsiz ya da ateist bireylerin öldükten sonra cenazeleriyle ne yapılacağına maalesef kendileri değil, başkaları karar vermektedir. Buna ek olarak, yakılmak ve küllerinin muhafaza edilmesini isteyen bireyler için Türkiye'de aktif bir krematoryum yoktur. Yakın geçmişte kaybettiğimiz senarist Meral Okay bunun en somut örneğidir. Vasiyetinde yakılmak istediğini beyan ettiği halde, defin işlemleri İslami usullere göre yapılmış ve Müslüman mezarlığına defnedilmiştir. Bu durum hem kendi mezarlıklarında dinsiz/ateist kişilerin defnedilmesini istemeyen Müslüman/Hıristiyan/Museviler için haksızlık ve onların inancına saygısızlık hem de dinsiz/ateist bireylerin de vasiyetlerine sadık kalınmaması anlamına gelir Ateist bir birey için camide cenaze namazı kılınması, oradaki imam tarafından günahlarının bağışlanması için tanrıdan merhamet dilenmesi, İslami usullere göre defnedilmesi, en basit tabirle hem İslam dinine hem de söz konusu mevtaya saygısızlıktır. Bireylerin öldükten sonra bedenleriyle ne yapılacağına kendileri karar vermeleri gerekir. Organlarının bağışlanmasını, bedenlerinin kadavra olarak kullanılmasını isteyen ya da yakılmak isteyen bireyler sadece dinsizler ve ateistler değildir. Batıda da, doğuda da defnedilmek yerine yakılmak isteyen çeşitli dini inançlardan bireyler vardır. Dinsizlerin ve ateistlerin de bu konuda mutabık kaldıkları ortak bir görüşü yoktur. Dolayısıyla dinsizlerin ve ateistlerin yasal statü kazanmalarıyla birlikte, kendi defin işlemleriyle ilgili tasarrufun ailelerine, devlet organlarına ya da belediyeye değil, kendilerine bırakılması gerekir. Günümüzde maalesef Türkiye'de aktif krematoryum olmadığı için yakılmak isteyen bireylerin vasiyetini yerine getirmek isteyen aileler, cenazenin yurtdışına gönderilmesi oradaki krematoryumda yakılması ve küllerin tekrar Türkiye'de muhafaza edilmesi konusunda ciddi mali giderleri karşılamak zorunda bırakılmıştır. 12

Cenaze ve Defin İşlemleri ile ilgili Çözüm Önerileri ve Taleplerimiz - Belediyeler sadece azınlık dinlerin mensuplarına değil, dinsizlere ve ateistlere de mezarlık alanı tahsis etmelidir. - Dinsiz ve ateist (non-teist) bireylerin ölümlerinden sonra bedenleriyle ne yapılacağı konusunda öncelikle kendi vasiyetleri esas alınmalıdır. - Sadece dinsiz ve ateistler için değil, toplumun her kesimi için organ ve kadavra bağışını teşvik edici kampanyalar düzenlenmelidir. - Türkiye nin hemen her bölgesinde aktif krematoryumlar açılmalı, öldükten sonra yakılmak isteyen bireylerin vasiyetleri kendi istekleri doğrultusunda yerine getirilmelidir. - Küllerinin mezarlıkta muhafaza edilmesini ya da ailelerine teslim edilmesini isteyen bireylerin taleplerinin yerine getirilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır. - Mezarlık tahsisi işi, din ve inanç özgürlüğü kapsamında, devletin tarafsızlık ve çoğulculuğu gözetme sorumluluğunu esasına göre yapılmalıdır. 13

5- TÜRKİYE DEKİ ATEİST, DİNSİZ VE MÜSLÜMAN OLMAYAN AZINLIĞIN ORANINA DAİR ARAŞTIRMASI PROJEMİZ Bilindiği üzere Türkiye nin %99 u Müslüman dır şeklinde ki kalıplaşmış görüş hemen hemen her ortamda karşımıza çıkmaktadır. Bu asılsız istatistiğin temeli devlet eliyle yeni doğan bebeklerin doğum belgeleri ve kimliklerine İslam dininin yazılmasından kaynaklanmaktadır. Yapılan nüfus sayımlarında olduğu gibi sistemsel olarak din araştırması yapıldığında ise %98-99 luk bir oran Müslüman olarak kayıtlara geçmektedir. Bu durumun dışında ülkemizde Müslüman olmayanlar dışında tespitlerin din algısını ele alırsak; Türkiye nüfusunun yüksek bir çoğunluğunun sadece bir yaratıcıya inandığına, fakat kutsal kitapta yazanları uygulamadığına hepimiz tanık olmuşuzdur. Ülkemizdeki kitap okuma-araştırma oranlarını ele aldığımızda, yüksek bir çoğunluğun inanılan dinin kutsal kitabının Türkçe mealini okumadığını ve aileden ya da çevre faktörlerle dini bilgi edindiğini gözlemleyebiliriz. Buradan hareketle, ülkemizdeki Müslüman olmayan azınlığın oranının daha sağlıklı tahlil edilmesi ve %99 u Müslüman bir ülkede yaşadığımız efsanesine bir son vermek adına Ateizm Derneği öncülüğünde kapsamlı bir kamu oyu araştırması(anket) yapmayı planlamaktayız. Böylelikle ülkemizdeki Müslüman olmayan nüfusun oranını belirlemenin yanı sıra, deist ve ateist oranını da ülke tarihinde ilk defa somut olarak araştırmak ve belgelemeyi hedefliyoruz. Soru formumuzda din ve algı sorularının içeriğinde deizmin temel sorularının yanı sıra Kuran da yer alan ağır cezaların bulunduğu ayetlerin özetinin bazı sorgularda görüşmeciye sorularak katılıp katılmadığını sorduğumuzda ülkede yapılmış olan araştırma sonuçlarının aksine deist kavramının ülkemizde ağırlıklı olduğu ile ilgili bir rapor elde edileceği görüşüne varabiliriz. Türkiye de din ve ideoloji araştırmaları genellikle gündem araştırmaları (genel din, dil ve ırk tespiti) olarak, genel sorgular ile farklı araştırma konuları içinden ve filtrelenerek TUİK tarafından kamuoyuna duyurulmaktadır. Türkiye de maalesef nüfus cüzdanı işlemleri sırasında sizlere kan grubunuz sorulmaz ve belge göstermedikçe kimliklerimizdeki kan hanesi boş bırakılır. Aynı şekilde dininiz sorulmaksızın, belge göstermediğiniz sürece din hanemize İslam ibaresi yazılmaktadır. Araştırma kapsamında; Türkiye genelinde 7 bölgede 30+ ilde yaşayan, 18 yaş üzeri %50 Kadın - %50 olmak üzere 5.000 kişi ile görüşülmesi hedeflenmektedir. ±3 hata payı ve %95 güvenirlik düzeyinde istatistiki oranda hesaplanarak önerilmiştir. 14

Yaptığımız ön araştırmada bu çalışmanın yaklaşık 90.000 TL seviyesinde bir maliyeti olacağı hesaplanmıştır. Bu bağlamda AB üyesi ülkelerin büyükelçileri, AB Türkiye Delegasyonu, Norveç Helsinki Konferansı, İnanç Özgürlüğü Girişimi ve 3 yaygın dinin temsilcileri ve yerli/yabancı diğer vakıf ve derneklerle birlikte ortak bir çalışma yaparak bu projenin hayata geçmesi için yardımlarınızı bekleriz. 15

EKLER: 1- Adnan Oktar ın ateizm.org sitesi için aldırdığı ihtiyati tedbir kararı 2- Avukat Ceyhun Gökdoğan ın inançsızlara karşı açtığı savaş ile ilgili Akit Gazetesi nde yer alan haberler 3- Şamil Tayyar ın Fazıl Say için hakaret içeren mesajlarının haberi. 16

17

18

19

20