DOÇ. DR. FİKRET BAŞKAYA VE AZGELİŞMİŞLİK

Benzer belgeler
İktisadi Planlamayı Gerektiren Unsurlar İKTİSADİ PLANLAMA GEREĞİ 2

İktisat Tarihi II. XI. Hafta

Türkiye Nüfusunun Yapısal Özellikleri Nüfus; 1- Nüfusun Yaş Gruplarına Göre Dağılımı Genç (Çocuk) Nüfus ( 0-14 yaş )

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4

DR. Caner Ekizceleroğlu

Farklı Sistemlerde Kentleşme

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

ONBĠRĠNCĠ BÖLÜM BÜYÜME, KALKINMA VE YOKSULLUKLA MÜCADELE

EK : DIŞSAL TASARRUFLAR ( EKONOMİLER )

DR. BEŞİR KOÇ KALKINMA

Ekonomi II. 24.Ekonomik Büyüme ve Ekonomik Kalkınma. Doç.Dr.Tufan BAL

Kalkınmış ülkelerin davranışları

SAĞLIK HİZMETLERİ ARZI. Gülbiye Yenimahalleli Yaşar

İktisat Tarihi II. 13 Nisan 2018

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1: EKONOMİ İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELER VE TEMEL KAVRAMLAR...

TÜRKİYE EKONOMİSİ Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü

Yeni Dış Ticaret Teorileri. Leontief Paradoksu

İÇİNDEKİLER Sayfa ÖNSÖZ... v İÇİNDEKİLER... vi GENEL EKONOMİ 1. Ekonominin Tanımı ve Kapsamı Ekonomide Kıtlık ve Tercih

ULUSLARARASI İKTİSAT Yrd.Doç.Dr.Dilek Seymen DEÜ.İİBF İktisat Bölümü

(1) Türkiye Sanayisinin Dünya İçindeki Yeri Üzerine Bazı Sayısal Bilgiler, Orhan Silier, Mimarlık Sayı 11, Kasım 1072

1. Giriş Giriş...19

Ekonomide Uzun Dönem. Bilgin Bari İktisat Politikası 1

Sağlık Hizmetlerinde Pazarlamaya Neden İhtiyaç Duyulmaktadır?

Erkan ERDİL Bilim ve Teknoloji Politikaları Araştırma Merkezi ODTÜ-TEKPOL

ULUSLARARASI ĐKTĐSAT. Yrd.Doç.Dr.Dilek Seymen DEÜ.ĐĐBF Đktisat Bölümü

ULUSLARARASI SOSYAL POLİTİKA (ÇEK306U)

Dersin Planı (Bu ders sunumunun hazırlanmasında büyük ölçüde Nevzat Güran ve Sadık Acar ın ders notu ve kitaplarından yararlanılmıştır)

İktisadi Düşünceler Tarihi (ECON 316) Ders Detayları

SORU SETİ 11 MİKTAR TEORİSİ TOPLAM ARZ VE TALEP ENFLASYON KLASİK VE KEYNEZYEN YAKLAŞIMLAR PARA

BÖLÜM I MAKROEKONOMİYE GENEL BİR BAKIŞ

Dünya Ekonomisinde Tarımın Rolü

Doç.Dr.Dilek Seymen DEÜ.İİBF İktisat Bölümü

EĞİTİMİN TOPLUMSAL KURUM VE SÜREÇLERLE İLİŞKİSİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ

EKONOMİK GÖRÜNÜM MEHMET ÖZÇELİK

KÜRESELLEŞME 2. Küreselleşme Yanlısı Görüşler

DÜNYA TARIM ÜRÜNLERİ TİCARETİ

PROJEYE ORTAK KURULUŞLARINA AİT BİLGİLER

TARIM ÜRÜNLERİ TİCARETİNİN ULUSLARARASI BOYUTU

2018 / 2019 EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSLARI 12. SINIF COĞRAFYA DERSİ YILLIK PLAN ÖRNEĞİ

Makro İktisat II Örnek Sorular. 1. Tüketim fonksiyonu ise otonom vergi çarpanı nedir? (718 78) 2. GSYİH=120

ULUSLARARASI ÖRGÜTLER

İKTİSAT ANABİLİM DALI ORTAK DOKTORA DERS İÇERİKLERİ. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS

ÜNİTE:1. Sanayi Sonrası Toplum: Daniel Bell ÜNİTE:2. Alain Touraine: Modernlik ve Demokrasi ÜNİTE:3. Postmodern Sosyal Teori ÜNİTE:4

DERS PROFİLİ. İktisadi Düşünce Tarihi ECO419 Güz Yrd. Doç. Dr. Serhat Koloğlugil

İktisat Tarihi

İKTİSADÎ DÜŞÜNCENİN EVRİMİ (Başlangıcından Neoklasiklere) (İktisada Giriş I dersi için yardımcı kısa notlar)

1. Açık Bir Ekonomide Denge Çıktı (Gelir)

ÜLKELERİN 2015 YILI BÜYÜME ORANLARI (%)

TARIM ÜRÜNLERİ TİCARETİNİN ULUSLARARASI BOYUTU

BÖLGE VE NÜFUSUN GENEL DURUMU. Doç.Dr.Tufan BAL

Altın Ayarlı İslâmi Finans

TÜFEK, MİKROP VE ÇELİK

Bilgi Toplumunda Sürekli Eğitim ve Yenilikçi Eğitimci Eğitimi

MERCOSUR ÜLKELERİ - Ekonomik Genel Bilgi

1. Açık Bir Ekonomide Denge Çıktı (Gelir)

Üretimde iş bölümünün ortaya çıkması, üretilen ürün miktarının artmasına neden olmuştur.

ULUSLAR ARASI TARIMSAL İLİŞKİLER. Prof.Dr.Emine Olhan

Dış Ticaret Politikası-Giriş Dr. Dilek Seymen Dr. Aslı Seda Bilman

Doç. Dr. Mehmet Azmi AKTACİR HARRAN ÜNİVERSİTESİ GAP-YENEV MERKEZİ OSMANBEY KAMPÜSÜ ŞANLIURFA. Yenilenebilir Enerji Kaynakları

İktisat Tarihi I. 27 Ekim 2017

Uluslararası Ekonomi Politik (IR502) Ders Detayları

İÇİNDEKİLER KAPİTALİST ÜRETİM TARZI 41 I TEKEL-ÖNCESİ KAPİTALİZM 42

Ekonomi Dersi (BSU 105) Doç. Dr. Türkmen Göksel e-posta: Ankara Üniversitesi / Siyasal Bilgiler Fakültesi / İktisat Bölümü

MERKANTİLİZM-FİZYOKRASİ. Doç.Dr.Dilek Seymen

TÜRK KONSEYİ EKONOMİK İLİŞKİLERİ YETERLİ Mİ?

DIŞ TİCARETTE KÜRESEL EĞİLİMLER VE TÜRKİYE EKONOMİSİ

TÜRKİYE'NİN TOPLUMSAL YAPISI

Dış Ticaret Politikası. Temel İki Politika. Dış Ticaret Politikası Araçları Korumacılık / İthal İkameciliği

Plan Ödemeler Dengesi, tanım, kapsamı Ana Hesap Grupları Cari Denge, Sermaye Hesabı Dengesi Farklı Ödemeler Dengesi Tanımları Otonom ve Denkleştirici

DR BEŞİR KOÇ KALKINMA

BİRİNCİ BÖLÜM: KALKINMA VE AZGELİŞMİŞLİK...

Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS EKONOMİYE GİRİŞ I ECON Yrd. Doç. Dr. Alper ALTINANAHTAR

Sanayi kuruluşlarının ayrımı

Dr. A. Tarık GÜMÜŞ Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabilim Dalı. Sosyal Devlet Anlayışının Gelişimi ve Dönüşümü

KÜRESEL TİCARETİN ÜÇ ELEMANI: HAMMADDE, ÜRETİM, PAZAR

İktisat Tarihi II. 1. Hafta

GENEL EKONOMİ DERS NOTLARI

Öğrenme nedir? Büyüme ve yaşa atfedilmeyecek yaşantılar sonucunda davranış ve tutumlarda meydana gelen nispeten kalıcı etkisi uzun süre

YÖNETİM Sistem Yaklaşımı

Kadınların Ġstihdama Katılımı ve YaĢanan Sorunlar

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM EKONOMİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

KONU 1: TÜRKİYE EKONOMİSİNDE ( ) İŞGÜCÜ VERİMLİLİĞİ ve YATIRIMLAR İLİŞKİSİ (DOĞRUSAL BAĞINTI ÇÖZÜMLEMESİ) Dr. Halit Suiçmez(iktisatçı-uzman)

Enerji ve İklim Haritası

C.Can Aktan (ed), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002.

İktisat Anabilim Dalı- Tezsiz Yüksek Lisans (Uzaktan Eğitim) Programı Ders İçerikleri

Faktör Donatımı Teorisi (Heckscher Ohlin) Karşılaştırmalı Üstünlüklere Eleştiri. Heckscher Ohlin Modelinden Çıkartılan Teoremler

Sanayi Devriminin Toplumsal Etkileri

1 İKTİSAT İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

SAĞLIK SEKTÖRÜ RAPORU

YÖNETİŞİM NEDİR? Yönetişim en basit ve en kısa tanımıyla; resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımıdır.

TAM REKABET PİYASASINDA DENGE FİYATININ OLUŞUMU (KISMÎ DENGE)

1844 te kimlik belgesi vermek amacıyla sayım yapılmıştır. Bu dönemde Anadolu da nüfus yaklaşık 10 milyondur.

KAPİTALİZMİN İPİNİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Mİ ÇEKECEK?

Uluslararası Siyasi İktisat (IR211) Ders Detayları

Karl Heinrich MARX Doç. Dr. Yasemin Esen

tepav Mart2011 N POLİTİKANOTU Cari Açığın Sebebini Merak Eden Bütçeye Baksın Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

Soru Sınıf ve Nu: Müfredat sınıf YGS Harita Bilgisi-Arazi Rehberimiz: İzohipsler

1 MAKRO EKONOMİNİN DOĞUŞU

Transkript:

DOÇ. DR. FİKRET BAŞKAYA VE AZGELİŞMİŞLİK Azgelişmişlik yapılarının oluşması, daha çok Sanayi Devrimi sonrasına rastlamaktadır. Gelişmiş ülkeler, geri kalmış ülkeler üzerinde hakimiyetini sömürü sayesinde sağlamaktadır. Sömürgeleştirilen halkların bilincinin çarpıtılıp, sürekli kimliklerinin yok edilmesi için çaba harcanmıştır. Azgelişmişliğin önemli bir sorun olduğu olgusu, İkinci Dünya Savaşı sonrasında iktisatçıların ilgisini çekmiştir. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra azgelişmiş ülkelere ilginin artması, faklı nedenlere dayanmaktadır (Başkaya 2001, 39-40). Bunlar: 1. Yeni bağımsızlığına kavuşan ülkeler, geriliklerini gelişmiş bir sanayilerinin olmayışıyla özdeşleştiriyorlardı. Dolayısıyla yeni bağımsızlığa kavuşan ülke yöneticilerinde yoğun bir sanayileşme eğilimi hakimdi. 2. Bağımsızlık savaşlarından bazıları, batıdan kopma eğilimleri taşıyorlardı. Eğer benzer hareketler yaygınlaşırsa, hakim durumdaki batı toplumları büyük bir darbeyle sarsılacaktı. 3. Bağımsızlığa yeni kavuşan ülkelerdeki iktidara olan güvensizlik. Sömürgeci devletler tarafından ulus devlet modeline göre kurulan veya kurulmaya çalışılan devletler, Batının kurumlarına uygun düşmüyordu. Bu yüzden oluşturulan iktidarlar dayanıksız oluyordu. Bu da kalkınma ve azgelişmiş kavramlarını ortaya çıkarıyordu. 4. Bu son neden daha çok insancıl gerekçelere dayanmaktadır. Asya, Afrika ve Latin Amerika halkları sömürgeciliğe ve emperyalizme maruz kaldıklarında ve kendi kaderlerini kendileri tayin etmek amacıyla dünya sahnelerine çıktıklarında, batının entelektüel çevreleri, yaşadıkları dünyanın uzaklarında sefalet, yoksulluk, baskı ve sömürüyle karşılaştılar. Dünyanın başka yerlerinde olup bitenin bilincine vardılar. Azgelişmişlik Kavramı Üzerine: Azgelişmişlik, bağımlılık kuramı ile birlikte anılan ve birçok üçüncü dünya toplumunun karakteristik özelliği durumuna gelmiş yoksulluğu ve ekonomik durgunluğu betimlemek için kullanılan bir terimdir. Azgelişmişlik, söz konusu toplumların basitçe gelişmemenin zararlarından etkilenmelerinin yanı sıra, ileri kapitalist devletler tarafından sömürülmemiş olmaları durumunda beklenebilecek gelişme düzeylerine de ulaşamamalarını içermektedir (Marshall, Sosyoloji Sözlüğü, 52-53). Azgelişmişlik; geri kalmışlık, gerilemişlik, gelişememişlik, sanayileşememiş, tarımda makineleşmeye geçememiş, şehirleşme ve genel nüfus içinde okuma yazma oranı düşük olduğu, bilimsel Doç. Dr. Fikret Başkaya ve Azgelişmişlik, Çetin Sarı, İlim Dünyası, Sayı: 2, s. 23-28, Yıl: 2011 23

ve sanatsal etkinliklere fazla kaynak ayıramayan ülke ya da bölgeleri, gelişmiş kapitalist ülkelerden ayıran özellik. Marksist iktisat kuramına göre, sömürgecilik ve dünyanın emperyalist güçler arasında paylaşılması çerçevesinde, rekabet yasası ve kar peşinde koşmanın yol açtığı uzun tarihsel sürecin kaçınılmaz sonucu olarak, bazı ülke veya bölgelerin ekonomik, sosyal veya siyasal bakımdan kapitalist öncesi aşamalarda kalması veya bırakılmasıdır (Demir/Acar 1997, 44). Neoklasik iktisatçılar, azgelişmişlik ya da geri kalmışlık kavramlarından, kapitalist gelişmelerinde gecikmiş veya kalkınma yarışına geç başlamış olma durumunu anlıyorlar. Sorun ileride olanı geriden takip eden ülkelerdir. Azgelişmiş ülkelerin gelişmiş ülkelerin kaç yıl gerisinde bulunduğu kişi başına düşen milli gelirden hareketle hesaplanmaktadır. Fikret Başkaya'ya göre bu yaklaşım sorunun anlaşılmasını zorlaştırmaktadır. Bir kere, gelişmiş ve azgelişmiş denilen ülkeler arasındaki sömürü, bağımlılık, hakimiyet ve şartlandırma ilkeleri dikkate alınmamaktadır. Bu da dünya ekonomisinde yanıltıcı sonuçlar doğurmaktadır (Başkaya 2001, 42). Azgelişmiş ülkelerin kapitalist üretim ilişkileri, bu ülkenin kendi iç çelişkilerinin ve tarihsel evrimlerinin doğal bir sonucu olarak ortaya çıkmamıştır. Kendi dışında gelişen ve kendilerine yabancı bir üretim tarzının etkisiyle ortaya çıkmıştır. Bu da iç dinamikler mi, dış dinamikler mi daha belirleyicidir sorusunu karşımıza çıkarmaktadır. Kapitalist değişme azgelişmiş ülkelerin kendi iç dinamiklerinin gelişmesi ve kapitalist sürecin dış dinamikleriyle etkileşimi sonucu oluşur. Bu da şunu gösterir. İç dinamikler, değişmenin temeli; dış dinamikler, değişmenin koşuludur (Başkaya 2001, 47). Kapitalizmin gelişim süreci merkezden çevreye yayılması şeklindedir. Gelişmiş ülkelerin, azgelişmiş ülkeleri sömürüsü buradan kaynaklanmaktadır. Ayrıca merkezden çevreye gelişen bir sürecin oluşu, iç ve dış dinamik kavramlarının önemini yitirmesine neden olmaktadır. Ekonominin gelişim kuralları, ülke sınırlarını aşması buna örnek olarak gösterilebilir. Ülkeler arası gelişmişlik farkı, kapitalizmin temel gelişme yasasının bir sonucudur. Bunun temeli, eşit olmayan ve sömürüye bağlı bir sistem oluşudur. Ayrıca kapitalist sistem, yayılmacı bir politika izlemektedir. Bir ülkenin gelişmişlik düzeyi, ülkede kişi başına düşen milli gelir düşükse, milli gelir içinde sermayenin payı tarımdan daha küçükse, okuma yazma oranı düşükse, kişi başına gerçekleştirilen çelik üretimi azsa, çocuk ölüm oranı yüksek, okullaşma oranı düşük, milli gelirden sosyal harcamalara harcanan pay önemsizse vb. o ülkenin azgelişmiş olmasının sonuçlarını vurgulamış oluruz. Burada dikkat edilmesi gereken husus, Türkiye' Doç. Dr. Fikret Başkaya ve Azgelişmişlik, Çetin Sarı, İlim Dünyası, Sayı: 2, s. 23-28, Yıl: 2011 24

de sanayi üretiminin milli gelirdeki payı, tarım gelirlerini aşmasıyla; ama yalnızca bu neden ile Türkiye'nin sanayileşmiş bir ülke haline geldiği ileri sürülemez. Çünkü bir ülkede sanayi gelirlerinin artmasıyla o ülkenin sanayileşmesi aynı şeyler değildir. Sanayinin niteliği de önem taşımaktadır (Başkaya 2001, 49). Azgelişmiş ülkelerde bir başka sorun kaynak eksikliğinden çok, kaynakların uygun kullanılmamasıdır (Başkaya 2001, 51). Örneğin Malezya'da 1947' de ekonomik fazla GSMH'nin %33' üne eşittir. Aynı yılda bunun yatırımlara aktarılan kısmı %10' dur. Seylan' da ekonomik fazla GSMH'nin %30'unu oluşturuyordu. Bunun sadece %10'u yatırıma gitmiştir. Bu örnekler çoğaltılabilir. Görüldüğü gibi yatırımlara gitmesi gereken fonlar verimsiz alanlara yönlendirilmektedir. Azgelişmiş ülkeler kavramı, ister istemez değer yargısıyla da yüklü bir kavramdır. Azgelişmişlik, gelişmişliğe göre tanımlandığından demek ki normal olan ve normal olmayanlar söz konusudur. Normal olanlar gelişmiş olanlar olduğuna göre, azgelişmişler anormal dır. Şimdilerde, azgelişmişlik ya da geri kalmışlık kavramları yerine gelişme yolundaki ülkeler ya da gelişmekte olan ülkeler kavramı kullanılmaktadır (Başkaya 2001, 53-54). Bu şekilde denmesinin sebeplerini söyle açıklayabiliriz. Gelişme yolunda ülkeler kavramı, eskiden gelişme sürecinin dışında olanların artık gelişme yoluna girdiklerini ifade etmektedir, ayrıca bu kavram geri kalmış ülkelerin yöneticilerini de onore etmektedir. Böylece geri kalmış ya da azgelişmiş bir ülkenin yöneticileri değil, gelişme yolundaki ülkelerin yöneticilerini temsil etmektedir. Bu kavramın yeğlenmesinin bir başka nedeni de, azgelişmişliğin ister istemez emperyalizmi ve sömürgeciliği çağrıştırmasıdır. Böylece azgelişmişlikte gelişmişlerin sorumluluğu ya da günahı olduğu düşüncesini çağrıştırmaması istenmesidir. Yani bu yeni kavrama, ayıbı örtücü bir işlev yüklenmiştir. Azgelişmiş ve hiyerarşik bir dünya sisteminin varlığı, kapitalist gelişme yasalarının işleyişinin bir sonucudur. Bundan dolayı bazı ülkeler diğerlerinden daha gelişmiş, bazı bölgeler diğerlerinden daha zengin, kimi toplum sınıflarının diğerlerinden daha varlıklı olması doğaldır. Sistem, azgelişmişliği sürekli üretmektedir. Azgelişmişlikten kurtulmak için kalkınmak şarttır. Kalkınmanın koşulu sanayileşmektir, yalnız kalkınmaya çalışan bir ülke, kendi teknolojisini üretmeyen bir yapıya sahipse, ayrıca dışarıdan fabrika ithal edilerek sanayileşmeye çalışılırsa, gelişmiş ülkelere bağımlılık da teknolojik ve yapısal bağımlılığa dönüşür. Sanayileşmek teknoloji üretmekle ve üretilen teknolojiyi ekonominin gelişmesine sunmakla olanaklı hale gelir. Doç. Dr. Fikret Başkaya ve Azgelişmişlik, Çetin Sarı, İlim Dünyası, Sayı: 2, s. 23-28, Yıl: 2011 25

Azgelişmiş ülkeleri tanımlamak amacıyla kullanılan kavramlardan biri de Üçüncü Dünya dır. Üçüncü Dünya ; gelişmiş kapitalist ülkeler ve sosyalist denilen ülkelerin dışındakileri kapsadığına göre, bunların bu iki özelliği kapsayan, ikisinden bağımsız oldukları akla gelmektedir. Oysa Üçüncü Dünya kavramının kapsamı içine giren tüm ülkeler, ileri kapitalist ülkelerden bağımsız değil onların uzantısı durumdadır (Başkaya 2001, 56). Son yıllarda özellikle bazı azgelişmiş ülkelerde geri bıraktırılmış ülkeler kavramı kullanılmaktadır. Bu kavram belli bir doğruluğu içeriyorsa da, öznel bir belirleyicilik ön plana çıkmaktadır. Sanki bilinçli bir geri bırakma söz konusudur. Son dönemlerde Birleşmiş Milletler çevresindeki örgütler, akademik çevreler ve günlük basın Güney kavramını yeğlemektedirler (Başkaya 2001, 57). Azgelişmişlik ile gelişmişliği ayıran önemli bir kavramda periferi kapitalizm dir. Bu kavram, dünya ekonomisini iki alt grup olarak ele almaktadır. Merkez, ileri kapitalist ülkelerini; çevre de azgelişmiş olanları kapsıyordu. Sistemin dinamik yeri, merkezde; çevre ise bu dinamik merkez tarafından biçimlendirilen ülke ekonomisini ifade eder (Başkaya 2001, 59). Azgelişmiş ülkelere çevre denmesi, bu ülkelerde sermaye birikiminin özelliğinden kaynaklanıyor. Azgelişmiş ülkelerde sermaye birikimi hem merkeze bağımlı hem de merkez tarafından uyarılan sınırlandırılan bir süreçtir. Kalkınma Teorileri: Azgelişmiş ülkelerde kalkınmaya nereden başlanacak sorusu eskiden beri tartışma konusudur. Kalkınma tarım ile mi sağlanacak? Yoksa sanayi ile mi sağlanacak? Tarımı geliştirmek sanayinin gelişmesiyle olur. Bu yüzden kalkınmak ancak sanayinin gelişmesiyle sağlanabilir. Salt tarım ile kalkınmayı düşünmek, azgelişmişliğe razı olmak demektir. Sanayi ile tarımı birbirini tamamlayan iki sektör olarak ele almak gerekir. Kalkınmanın sağlanması için bu iki sektörün gelişmesi gerekmektedir. Kalkınmanın yöntemleri üzerine birçok tartışma olmaktadır. Başkaya bunun çözümü için iki teori üzerinde durmuştur: Dengeli Kalkınma Teorisi Dengeli kalkınma teorisi, azgelişmiş ülkelerin yoksulluk zincirini kıramayacakları, dolayısıyla da ileri kapitalist ülkelerin yardımı olmaksızın kalkınamayacağı üzerine kurulmuştur (Başkaya 2001, 64). Bu teori, tarım ile sanayi arasında ve ülkenin değişik bölgeleri arasında da dengeli kalkınmayı sağlayacak yatırımlar öngörür. Bunun için de kişi Doç. Dr. Fikret Başkaya ve Azgelişmişlik, Çetin Sarı, İlim Dünyası, Sayı: 2, s. 23-28, Yıl: 2011 26

başına düşen gelirin oldukça yüksek olması, iç pazar ağlarının oldukça geniş olması, ülke kaynaklarının yeterli olması gerekmektedir. Bunların sağlanması, sanayi dallarının kurulmasını teşvik edecektir. Azgelişmiş ülkelerde bunlar ya yetersiz ya da hiç yoktur. Zaten olsaydı azgelişmişlikten de söz edemezdik. Azgelişmiş ülkelerde bu ve benzeri yaklaşımların olmayışı, gelişmiş ülkelerle sınıfsal ittifaklar kurulmasına yol açmaktadır. Dengesiz Kalkınma Teorisi: Dengesiz kalkınma teorisi, Albert O. Hirschman tarafından geliştirilmiştir (Başkaya 2001, 65-66). Dengesiz kalkınma teorisi, dengeli kalkınma teorisine tepki olarak ortaya çıkmıştır. Hirschman, ekonomide değişik alanlarda dengesizlik yaratarak yatırımların aşağı ve yukarı doğru genişlemesini sağlamak gerektiğini, kurulan sanayilerin dışsal ekonomiler sağlayacağını, böylece kümülatif bir sürecin başlatıldığını ve bunun da serbest piyasa ekonomisinde gerçekleştiğini ifade etmektedir. Dengesiz kalkınma teorisi, dengeli kalkınma teorisinden temelde ayrılmamaktadır. Çünkü salt efektif talepten hareket ettiği için azgelişmiş bir ülkede ekonomik temelde herhangi bir dengesizlik yaratması da olanaksızdır. Görüldüğü gibi iki kalkınma teorisi de azgelişmiş ülkelerde süreç içerisinde geçerli olmamaktadır. Azgelişmişliğin Oluşumu ve Evrimi: Azgelişmişliğin oluşumunu ve evrimini anlayabilmek için, merkantilist dönemden günümüze kadar geçen süreçleri iyi anlamak gerekir. Tabi ki bu süreç içerisinde birçok etken birbirlerini etkilemektedir. Ben bu etkenlerin nedenleri üzerinde derinden bir araştırma yapamayacağım. Daha çok bu süreç nasıl gelişmektedir? Ne gibi etkiler oluşturmaktadır? Bunun üzerine kısaca duracağım. Tarihsel sürecin her aşamasında sermayenin birikimi ile az gelişmiş ülkelerin işlevlerinde sürekli biçim değişikliği görülmektedir. Merkantilist dönemde, azgelişmiş ülkelerin işlevi, ticaret sermayesinin ya da para sermayesinin Avrupa'nın batısında birikmesine katkıda bulunmak olmuştur. Avrupa'nın batısı ticari sermaye birikimiyle zenginleşirken, dünyanın diğer ülkeleri yoksullaşmaya başlamıştır (Başkaya 2001, 67-68). Amerika kıtasından altın, gümüş, çeşitli boyalar, tütün, şeker ihraç ediliyor; bunun karşısında, emek (insan), yani zenciler ve üretim için gerekli bazı araçlarla bir kısım gıda maddeleri ithal ediliyordu. Afrika ise, tüketim malı karşılığında en değerli kaynağı, insan Doç. Dr. Fikret Başkaya ve Azgelişmişlik, Çetin Sarı, İlim Dünyası, Sayı: 2, s. 23-28, Yıl: 2011 27

ihraç ediyordu. Bu da doğunun sömürülmesi ve tahrip edilmesi ile sonuçlanıyordu. Merkantilizm ve onu izleyen dönemde en çok sömürülen, en büyük ekonomik ve sosyal tahribata uğrayan yöreler, daha sonra azgelişmişliğin en yoğun geliştiği bölgeler olmuştur. (Başkaya 2001, 71-72). Gelişen kapitalizm, azgelişmiş ülkelerde geleneksel yapıları biçimsizleştirirken, buralarda gelişmiş kapitalist ülkeler gibi kapitalist bir sermayeye yol açmıştır. Sanayi devrimi sonrasında sermaye biçim değiştirmiştir. Merkezde sermaye, ticaretten sanayiye kaymıştır. Uluslararası İş bölümü de kapitalist sermaye birikiminin gereksinimlerine uygun gelişmiştir. Eşitsizlik, uluslararası iş bölümünde giderek yerleşmeye başlamıştır. Ham madde ve tarım ürünlerine ihtiyaç giderek artmaktadır. Bu tür ihtiyaçlar azgelişmiş ülkelerden sağlanıyordu. Bunların batıya taşınması yüksek ulaşım maliyetlerine sebep oluyordu. (Başkaya 2001, 75-78). Burada önemli olan azgelişmişliğin hangi süreçlerden sonra kendini hissettirdiğidir. Bu yüzden derin ayrıntıya girmeyeceğim. Hızla gelişen kapitalist ülkeler azgelişmişlik sorununu gündeme getirdi. Geri kalmış ülkeler kapitalist ülkelerin gittikçe üstü kapalı da olsa sömürüsü altına girmeye başlamıştır. Günümüzde de bunun etkileri açıkça görülmektedir. Çetin SARI KAYNAKÇA BAŞKAYA, Fikret, Azgelişmişliğin Sürekliliği, 4. Baskı, İmge Kitapevi, 2001. GORDON, Marshall, Sosyoloji Sözlüğü, çeviren: Osman Akınhay ve Derya Kömürcü, Bilim ve Sanat Yayınları, Ankara (t.y.) DEMİR, Ömer ve ACAR, Mustafa, Sosyal Bilimler Sözlüğü, Vadi yayınları, Ankara, 3. Baskı 1997. Doç. Dr. Fikret Başkaya ve Azgelişmişlik, Çetin Sarı, İlim Dünyası, Sayı: 2, s. 23-28, Yıl: 2011 28